Tüze(Hukuk) ve Türe/Adâlet'teki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 14.942 başlık/FaRk ile birlikte,
14.942 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(36/61)
- KUŞATAN ile/ve/||/<> KAPSAYAN
- KUŞATILMIŞLIK ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK
- KUŞATMAK/KUŞATICI ile KAPSAMAK/KAPSAYICI
- KUŞKU SORUSU ile/yerine ANLAMA SORUSU
( Yanıtlarını bildiğiniz, boş sorular sormamalısınız. )
( [Felsefede] BED-GÜMÂN[Fars.]/SEPTİK[İng.]: Şüpheci, her şeyden şüphe eden. )
( QUESTION IN DOUBT vs. COMPREHENSION QUESTION
COMPREHENSION QUESTION instead of QUESTION IN DOUBT
You must not ask idle questions, to which you already know the answers. )
- KUŞKU/ŞÜPHE ile ŞEKK[çoğ. ŞUKÛK]
( Olumsuz emin olmama. İLE %50 - %50 | Ne o, Ne o. )
( LA REYB: Şüpheyi kaldıran ne ise. )
( Haram ya da helâl olduğu hakkında kesin yargı verilemeyen durum. | Doğru ya da yanlış olduğu tespit edilemeyen durum. [Cezada şüphe, sanık lehine yorumlanır.] İLE ... )
- KUŞKU değil/yerine/>< BİLGİ
( BİLGİ: Kuşkuyu yok eden neyse, o! | Kuşkunun giderildiği kavrayış. )
- KUŞKU ile/değil/yerine ÇÖZÜMLEME
( DOUBT vs. ANALYSIS )
- KUŞKU = DOUBT[İng.] = DOUTE[Fr.] = ZWEIFEL[Alm.] = DUBITATIO[Yun.]
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< EMİN OLMA[İMAN]
- KUŞKU ile/ve/<> İKİRCİK
( ŞÜPHE ile/ve/<> TEREDDÜD )
- KUŞKU ile/ve/<> İNKÂR
( SUSPICION vs./and/<> TO DENY | DISAVOWAL )
- KUŞKU ve/||/=/<>/> KARANLIĞA KOŞMAK
- KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI
( SUSPICION/DOUBT vs./and/||/<> ANXIETY )
- KUŞKU ile SANI
( DOUBT vs. SURMISE )
- KUŞKUCULUK = HİSBANİYE, REYBİYE = SCEPTICISM[İng.] = SCEPTICISME[Fr.] = SKEPTIZISMUS[Alm.] = SKEPTESTHAI[Yun.]
- KUŞKULANMA ile İŞKİLLENME[Fars.]
- KUŞKULU/ŞÜPHELİ İFADE TUTANAĞI ile/değil KUŞKULU/ŞÜPHELİ'NİN İFADE TUTANAĞI
- KUŞKU/ŞÜPHE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KUŞKU/ŞÜPHE [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- KÜSMEK ile/değil/yerine KONUŞMAMAK
( "Görüşmemek, birarada olmamak üzere". İLE/DEĞİL/YERİNE Görüşme, birarada olma durumu söz konusudur. )
- KÜSTAHLIK:
EMEK YOKSA ile/ve/||/<>/< BİLGİ YOKSA
- KÜSTAHLIK YAPMAMALI!
- KÜSTAHLIK değil "GÜÇLÜ OLMA(/GÖRÜNME)" TAKLİDİ
( Küstahlık, zayıf kişinin, güçlü olma çabasıdır/taklididir. )
- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI
- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK
- KÜSÛL[Ar.] ile KÜSÛR[Ar.]
( Tembel, üşenici. İLE Parçalar, artan parçalar, atıklar. | Kesirler. )
- KUSÛR[Ar. < KASÎR < KASR] ile KUSÛR[Ar. < KASR]
( Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. )
- KUSURA BAKMA AMA ... değil/yerine YANLIŞ ANLAMA AMA ...
- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK
- KUSUR/LU ile/değil/yerine/>< HUZUR/LU
( [kişi/kul hakkına]
Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )
- KUT ve/||/<> KUTSAL/KUTSÎ[Ar.]
( Yaşamak için yenilen şey. | Yiyecek. | Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç. | Mutluluk. | İlâhî bir kaynaktan gelen rahmet, bereket. )
- KUTSAL ile/ve/<>/değil DEĞERLİ
- KUTSAL = KUTSİ, MUKADDES = SAINT, HOLY[İng.] = SAINT[Fr.] = HEILIG[Alm.] = SANCTUS[Lat.] = SANTO/TA[İsp.]
- KUTSAL ile/ve/değil/||/<>/< UZLAŞIMSAL
- KUTSALLAŞTIRMA ile/ve/<> VAAZ (ETME)
- KUTSALLIK ile ...
( İnsan emeğinin katıldığı (her) şey. )
- KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ
- KUTSAL/LIK ile/ve/||/<> GİZLİ/LİK
- KUTUPLAŞMA değil/yerine KUCAKLAŞMA
- KUTUPLAŞMAK ile/değil/yerine/>< ORTAKLAŞMAK
- KÜVEZ/KÜWEZ ile KUVÖZ/KÜVÖZ[FR. < COUVEUSE]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Mağrur, kibirli kişi. İLE Erken doğan ya da zayıf doğmuş bebeklerin belirli bir döneme kadar içine yerleştirildiği araç. )
- KUVVE-İ GAZABİYYE ile/ve KUVVE-İ ŞEHVİYE
- KUVVETLE MUHTEMEL değil/yerine/= YÜKSEK OLASILIKLA
- KUVVETLER AYRILIĞI değil/yerine KUVVETLER AYRILIĞI VE BİRLİĞİ
- KUVVETLER AYRILIĞI ile/ve/<>/|| KUVVETLER BİRLİĞİ
- KUVVET/LER ve/<> BÜTÜN/LÜK
- KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP
( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )
- KUYÛD ile/||/<> KUYÛD-I KADÎME ile/||/<> TERKÎN ile/||/<> TASDİKLİ YOKLAMA DEFTERİ
( Kayıtlar. İLE/||/<> Eski Kayıtlar. İLE/||/<> Silme, kayıttan düşürme. İLE/||/<> Tasdik edilmiş defter.[Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare kurullarınca] | İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş, tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş ve Defterhane'ye gönderilmemiş yoklama esas defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası mahiyetindedir. )
- KUYUNUN DERİNLİĞİ değil İPİN KISALIĞI
- KVKK/PERSONAL DATA PROTECTION LAW[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU
- KVKK ile/ve/||/<> GDPR
- LABO(U)R vs. EFFORT
- [not] LACK OF MOTION vs./and CONSTANTNESS
- LACKING vs. MISTAKE vs. INTENTION
- LÂF ATMAK ile DİL ATMAK
- LAF ETMEK ile DİL UZATMAK
- LÂF GETİREN ile/ve/> LÂF GÖTÜREN
- LÂF YETİŞTİRMEK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ YETİŞTİRMEK
- LÂF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< İŞ
- LÂFIZ ile/ve/||/<>/> MÂNÂ
( Ortak/müşterek. İLE/VE/||/<>/> Çeşitli/muhtelif. )
- ŞER'Î DELİL:
LAFZÎ ve/||/<> ASLÎ
( DES PREUVES LEGALS )
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LAICISM vs. SECULARISM
( Management style. vs. To be out/far of religion. )
- LAİKLİK ve/<> ADÂLET
- LÂİKLİK ile YERİNE KOYMA
- LÂİNLEŞMİŞ[Ar.] değil/yerine/= KOVULMUŞ, NEFRET KAZANMIŞ, İSTENİLMEYEN
- LÂLE ile LÂLEAĞACI
( Zambakgillerden, yaprakları uzun ve mızraksı, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte, bir süs bitkisi. | Meyve koparmak için ucuna üçlü ya da dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık. | [tarih] Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka. İLE Manolyagillerden, anayurdu Güney Amerika olan, çiçekleri laleye benzeyen bir süs ağacı. )
( TULIPA GESNERIANA cum LIRIODENDRON TULIPIFERA )
- "LÂNETLEME" ile "KARALAMA"
( Dinlerde. İLE İdeolojilerde. )
- ...'LARI:
SAYMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRALAMAK
- LÂTİF ile KESİF
- LÂTİF ve/||/<> ZARİF
- LAV/LAW ile MUM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Mühür mumu. İLE ... )
- LAVUK[Kürtçe(Kurmanci) < LAWİK: Oğlan çocuğu. < LAW: Oğul/oğlan.][argo] değil/yerine/= GEREKSİZ KONUŞAN
( Gereksiz konuşan kişi. | Önemsiz konular üzerinde fazlaca duran, hareketleri ve sözlerinde meymenet olmayan kişi. )
- LAW vs. ABSOLUTE
- LAW vs. JUSTICE
- LAW and/||/<> CUSTOMARY INTERNATIONAL LAW
( Hukuk. VE/||/<> Uluslararası Örf ve Âdet Hukuku. )
- LAW and STATUTE OF FRAUDS
( Yasa. VE Amerikan Akit Hukuku'nda, aktin, yazılı olarak yapılmasına ilişkin yasa. )
- LAW vs./and HARMONY
- LAW vs./and STRENGTH/POWER
- LAY vs. LIE
- LÂ-YETEZELZEL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMAZ | GÜVENİLİR
- [not] LEARNED FREEDOM vs. FREEDOM
- LEAVE vs. SEPERATE
- LEBLEBİ ile/ve/||/<> TOP
( Leblebi kadar anlatmak/anlatabilmek için (büyük bir) top kadar bilmek gerek. )
- LEFT BEHIND THE ALTERATION WITHOUT CHANGE vs. APPEARING OF CONSTANTS IN ALTERATION
- LEGAL PRESUMPTION ile PRESUMPTION OF FACT ile SIMPLE PRESUMPTION ile CONCLUSIVE PRESUMPTION
( Yasal karine. İLE Fiilî karine. İLE Adi karine. İLE Kesin karine. )
- LEGAL[İng.] değil/yerine/= YASAL
- LEGIBLE vs. READABLE
- Leh ile/değil LEH[Ar.]
( Polonya halkından olan kişi. İLE Onun için, onun tarafına, ondan yana. | Bir şeyden ya da birinden yana olma. | Yarar. )
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LEŞ[Fars. < LÂŞE] ile/değil/||/<> CESET
- ...LESS vs. ALTHOUGH
- LET vs. RENT
- LETTER vs. LETTER OF ROGATORY
( Mektup. İLE İstinabe mektubu. )
- [not] LEVEL vs. FREQUENCY
- LEZÂYİZ-İ/LEZZET-İ CİSMÂNİYE ile/ve SIFÂT-I KEMÂLİYE
- LEZZÂT-I CİSMANİYE ile/ve SIFAT-I KEMÂLİYE
- LIABLE vs. LIKELY
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LİDER[İng.] ile/değil/yerine ÖNDER
( Bulunulan durumu, var olanı yönlendirir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ufuk açar. )
- LIE vs. CAMOUFLAGE
- [not] LIE vs. MISTAKE
- LIE vs. SLANDER
- [not] LIE vs. TO TAKE ON
- Lİ-EBB ile/||/<> Lİ-ÜMM
( Baba bir kardeş. İLE/||/<> Ana bir kardeş. )
- LIFE vs. FORSIGHTABLE LIFE
- LIGHT vs. FAIR
- -LIK ile/ve/||/<>/> DEĞİL
( Sonsal soyutlama/sınıflandırma eki. İLE/VE/||/<>/> Ne olmadığının belirteci. )
- LIKING vs./and CONTENT
- LİMİT[İng.] değil/yerine/= SINIR
- LIMITED vs. ELECTIVE/MULTIPLE-CHOICE
- LIMITED EXISTENCE vs. EXCEPTION OF LIMITED EXISTENCE
- LIMITING vs./and TO TIE
- LIMITLESS/UNLIMITED/BOUNDLESS vs. NOT POSSIBLE TO LIMIT/BOUND
- LIMPID vs. CLEAR
- LİNÇ:
ÖRGÜTLÜ VE PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ AMA PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ VE PLANSIZ KİTLELER
( Yasadışı örgütler, terör örgütleri. İLE Bir suçu işlemek için bir araya gelmiş kişiler. İLE Linç kitlesi.[a) Feryat Kitleleri | b) Yığınlar] )
- LİNÇ ile/ve/||/<> İDAM
- LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ
- LİNÇLEMEK değil LİNÇ ETMEK
- LİSANS[İng. < LICENCE] değil/yerine/= YETKİ BELGESİ / YETKİNLİK
- LİVÂ ile/||/<> MUTASARRIF
( Sancak. | Osmanlı döneminde, sancak olarak tanımlanan yönetim birimi.[Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde, livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.] İLE/||/<> Tasarruf hakkı ve salâhiyeti olan kişi. | Bir malın sahibi. | Eskiden vilâyetten küçük olan sancak ya da öteki adı ile livânın yöneticisi. | Mîrî ya da vakıf araziye tasarruf eden kişi. )
- LİYÂKAT ile HAK
( Lâyık oluş. İLE ... )
( İktidar, beceri, erdem. İLE ... )
- LİYÂKÂT ve/||/<> İSTİHKAK
- LİYÂKAT ve/||/<>/> SALÂH
- LOBİ değil/yerine/= DALAN
( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )
- LOGIC vs. DIALECTICS
- LOGIC vs. METHOD
- LOGIC vs./and MODERATION
- LOKMA ile/ve/<> RIZÂ
- LOKMANI ve/||/<> YERİNİ
( Hak et! VE/||/<> Pak et! )
- LOKMA'NIN BEDELİ değil/yerine LOKMAN'IN TEDBİRİ(AKLI/BİLGİSİ)
- LOKMANIN TADI ile/ve/||/<>/> YEMEĞİN TADI
( Ne kadar çok çiğnersek. İLE/VE/||/<>/> Ne kadar az yersek. )
( Yediğini, iç; içtiğini, ye! İLE/VE/||/<>/> Çok yiyen, az tad alır; az yiyen, çok tad alır. )
- LOOK/GLANCE vs./and ANGLE
- LOSE vs. LOOSE
- LOVE vs./and FEAR
- LOVE vs./and RELATION
- LOVE vs./and TO APPRECIATE
- LOW vs. INSUFFICIENT
- LOZAN ANTLAŞMASI ile/değil UŞİ ANTLAŞMASI
( ... İLE/DEĞİL Osmanlı'nın Afrika'daki son toprak parçasını kaybettiği antlaşma.[1912] )
( RUMİNE SARAYI: Lozan Antlaşması'nın yapıldığı saray. )
- LSD ile DMT
- LÜKS ile/ve/||/<>/> İSRAF
- LURIANİK KABALA ile/ve GELENEKSEL KABALA
( Isaac Luria. İLE/VE Isaac the Blind. )
- LÜTUF/İHSAN/ATIFET/İNAYET değil/yerine/= KAYRA/İYİDEM/KUTBAĞIŞ/KUTYARDIM
- LÜTÛF ile/ve/||/<> SIR
- LÜZUM ile/ve/||/<> ELZEM
- LUZÛMİYYE ile İTTİFÂKIYYE
( Gereklilik bildiren.(Eğer Güneş doğarsa gündüz olur). İLE Rastlantı bildiren.(Eğer insan düşünense, eşek de anırandır). )
- MAL/MÜLK/MADDİ ZENGİNLİK değil/yerine/= OD, OCAK
- MAAN ile/||/<> MARÛF
( Beraber, birlikte. İLE/||/<> Herkesçe bilinen. )
- MAÂZIR[Ar. < ME'ZER] ile MAÂZIR[Ar. < MA'ZERET] ile MAÂZÎR[Ar. < Mİ'ZÂR]
( Sığınılacak yerler. İLE Mâzeretler. İLE Perdeler. )
- TAPINAK/MÂBED[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>/< BETİKLİK/KÜTÜPHANE
- MÂBEYN ile/||/<> MÂBEYN SENEDİ ile/||/<> BEYNİNDE
( Ara. İLE/||/<> Ara senedi. İLE/||/<> Arasında, aralarında. )
- MADARA (OLMAK/ETMEK) ile REZİL (OLMAK/ETMEK)
( Kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak. İLE ... )
- MADDİ HAZ ile/ve MANEVİ HAZ
( Zamana bağlı olarak. İLE/VE AN'da. )
- MADDÎ İKRAM ile/ve/<>/|| MANEVÎ İKRAM
( Anımsayamayabiliriz. İLE/VE/<>/|| Unutmayız. )
- MADDİ MALLAR değil/yerine/= EYCİL TAVARLAR
- MADDÎ ZEKÂT ile/ve MÂNEVÎ ZEKÂT
( Malı temizler. İLE/VE Nefsi temizler. İlim ve sevgiyle verilir. )
( Olgun bir meyve koparılmaz da sapının ya da çöpünün üstünde kalırsa, tevek onu sömürür, meyvenin içindeki gıda, geldiği yere geri gider. )
- MADEN İŞÇİSİ İÇİN:
YERÜSTÜ değil/ne yazık ki/<>/>< YERALTI
( Açlık var ve kesin. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/<>/>< Ölüm var ve olasılık. )
- MADUR değil MAĞDUR
- MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA
- MAFYA ile/ve/<> (")HÜKÜMET(")
( FaRkLaR'ı değil önemli bir ortak yanları vardır. İkisinde de haktan, hukuktan eser yoktur ve/ya da olmayabilir (ne yazık ki[hükümet için]). )
- [ne yazık ki]
MAĞDUR ETMEK ile/ve/değil/||/<>/> MAĞDUR GÖSTERMEK
- MAĞDUR HAKLARI ile/ve/<> SANIK HAKLARI
- MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK
- [ne yazık ki]
MAĞDUR ile/ve/||/<> MAZLUM
- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]
- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK
( Haksızlığa uğramış kişi. )
- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET
- MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU
- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR
( Mağdur olan, mağrur olur. )
( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )
- MAĞŞUŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MAGZÂ[Ar.] ile MAGZÂ[Ar. çoğ. MAGAZÎ]
( Amaç, istek, meram. İLE Gazâ, savaş öyküleri. | Savaş. )
- MAHAL ile/||/<> MÂFEVK ile/||/<> EMÂKİN ile/||/<> HÂNE ile/||/<> MESKEN ile/||/<> MINTIKA ile/||/<> SÜKNÂ
( Yer. İLE/||/<> Üst mahal. İLE/||/<> Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler. İLE/||/<> Ev. İLE/||/<> Kişinin fiilen oturduğu yer, konut. İLE/||/<> Bölge, yer, mahal. İLE/||/<> Oturma [oturulacak yer]. )
- MAHAL/MEVZİ[Ar.] değil/yerine/= YER/YÖRE
- MAHALLE BASKISI ile/değil ÖRGÜTLÜLÜK
- MAHCUR[Ar.] değil/yerine/= KISITLI
- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]
( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )
- MAHDUT[Ar. < HADD] ile/ve/||/<>/>/< MAZBUT[Ar. < ZABT]
- MAHDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLANMIŞ
- MAHFAZA[Ar.] değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFİL-İ KAZÂ değil/yerine/= ADÂLET MEYDANI
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI
- MAHFUZ[Ar.]["MAFUZ" değil!] değil/yerine/= SAKLANMIŞ/KORUNMUŞ
( MAHFUZEN: Gözaltında olarak. )
- MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)
( Nedir? VE Mahiyetin dış dünyadaki karşılıkları. VE Kişisel özelliklerle birlikte olan hakikat. )
( Bir kavramın efrâd-ı zihniyesinde olan. VE Bir kavramın efrâd-ı hariciyesinde olan. VE Hakikat mea't-teşahhus. )
( "Anka Kuşu" gibi kavramlarda/örneklerde sadece mahiyet vardır. )
( İnsan/Birey için geçerlidir. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= İÇYÜZ
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ
( Bir şeyin durumu. | Kişi. )
- AYRIM:
MAHİYETİ GEREĞİ ile/ve/||/<> SURETİ GEREĞİ
- MÂHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET
- MAHKEME ile/||/<> AREOPAJ[Fr.]
( ... İLE/||/<> Eski Atina'da mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/<> İSTİNAF (MAHKEMESİ)
( ... İLE/VE/<> Mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyerek, bir kararı, istinaf mahkemesine götürme. | [eskiden] [MAHKEMESİ]: İlk derecedeki mahkemelerle Yargıtay arasında yer alan mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/||/<>/> UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
- MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK
- MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU
- MAHKÛM (OLMAK) ile/ve MECBUR (OLMAK)
- MAHKÛM[AR.] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< MUHTAÇ[AR.]
- MAHKÛMİYET ile/ve/> MAHRÛMİYET
( İki ucta da olmayacak/kalmayacak biçimde hareket etmek gerek. )
- MAHLÛL[Ar. < HALL] ile MAHLÛL[Ar.]
( Çözülmüş, dağılmış, hallolunmuş. | Erimiş, eritilmiş, eriyik. | Sahipsiz maaş ya da memurluk. | Mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan miras. İLE Delinmiş, öbür tarafına işlenmiş olan şey. )
- MAHPUS[Ar.] değil/yerine/= KAPATILMIŞ
( Kapatılmış, hapsedilmiş. | Bir çeşit tavla oyunu. )
- MAHREM[Ar. < HARÂM | çoğ. MAHÂRİM] ile MAHREM[Ar.]
( Haram. Şeriatın yasak ettiği şey. | Nikâh düşmeyen, şeriatçe evlenilmesi yasak edilen. | Şeriatçe, kadının kendinden kaçmadığı erkek. | Biriyle çok samimi, içli-dışlı olan. | Gizli olan, herkese söylenilmeyen. | Herkesçe bilinmemesi gereken. | Tanrı'nın sırlarını öğrenmeye başlayan kişi. İLE İki dağ arasındaki yol. )
- MAHRUM ile MAZLUM
- MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET
- MAHSUBEN[Ar.] ile/değil BİNAEN[Ar.]
( Sayılca. İLE/DEĞİL Dayanarak. )
- MAHSUBEN[Ar.] değil/yerine/= SAYILCA
- MAHSUM" değil MASUM
- MAHSÛR[Ar.] değil/yerine/= KISIĞ
- MAHSÛR[Ar. < HASR] ile MAHSÛR[Ar.] ile MAHZUR[Ar.]
( Yorulmuş, feri gitmiş göz. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- MAHSÛS[Ar. < HİSS] ile MAHSÛS[Ar. < HUSÛS | çoğ. MAHÂSÎS, MAHSÛSÂT] ile MAHZÛZ[Ar. < HAZZ]
( Duyumsanan, hissedilen. İLE Başkasında bulunmayan, sadece bir kişiye ait olan. | Birine ayrılmış olan. | Lâyık. | Ayrı, müstakil, başlı başına. | Özel olarak. | İsteyerek, bile bile. | Şakadan. İLE Hoşlanmış, haz etmiş. )
- MAHÛLE[Ar.] değil/yerine/= DUL
( Kocası ölmüş kadın. İLE Eşi ölmüş ya da eşinden boşanmış kadın ya da erkek. )
- MAHV[Ar.] ile/değil/yerine HAVF[Ar.]
- ENGEL/SAKINCA/MAHZUR[Ar.] ile ENGEL/SAKINCA/BEİS[Ar.]
- MÂ-İ CÂRİ ile/||/<> MÂ-İ LEZÎZ ile/||/<> LEB-İ DERYA
( Akarsu. İLE/||/<> İçilecek su, lezzetli su, memba suyu. İLE/||/<> Deniz kenarı, sahil. )
- MAJÖR/MAJOR[İng./Fr.] değil/yerine/= BÜYÜK/ÖNEMLİ
( Büyük, önemli. | Bir makam, bir akort ya da bir aralığın oluşma biçimi. | Büyük önerme. )
- MAJORITY vs. MINORITY
- MAJORITY vs. PLURAL
- MAJORITY and ABSOLUTE MAJORITY and QUALIFIED MAJORITY and QUORUM and UNANIMITY and UNANIMOUSLY
( Çoğunluk. VE Salt çoğunluk. VE Nitelikli çoğunluk. VE Karar yeter sayısı, nisap. VE Oybirliği. VE Oybirliğiyle. )
- MAKABLE TEŞMİL değil/yerine/= GERİ YÜRÜTÜM
- MA'KAD ile/değil MAK'AD[Ar.]
( Akd edilecek, sözleşilecek yer. İLE/DEĞİL Oturulacak yer, minder. | Oturak yeri, geri, kıç. )
- MAKADÎR-İ MÜŞTEREKE[Ar.] ile MAKADÎR-İ MÜTENÂSİBE[Ar.]
( Aynı ölçü ile ölçülebilen miktarlar. İLE Orantılı çokluklar. )
- MAKAM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MAKAM [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- MAKAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MAKBUZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDENDİ BELGESİ
- MAKSAT ve/||/<>/> ANLAM
- MAKSAT ile/ve/||/<>/> HÜKÜM
- MAKTUL ile/ve/değil/||/<> MÂDUM
- MAKTUL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜLEN
- MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU
( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )
- MAKUL ve/||/<>/> MAKBUL
( Akılcı, akla uygun. VE/||/<>/> Kabul edilir/edilebilir. )
- MAKUL[Ar. < KAVL]["ku" uzun okunur] ile MA'KUL/MA'KULE[Ar. < AKL]["ku" uzun okunur]
( Söylenilmiş, denilmiş. Söylenilen söz. İLE Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. )
- MÂKUL ile/ve MEŞRÛ
( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )
- MAL/META ile/değil/yerine CAN
- MAL ile/ve/||/<> DEĞER/TUTAR/SEMEN[Ar. çoğ. ESMÂN]
- MAL ile/ve/||/<> EMTİA
( Birinin, tüzel kişinin sahip olduğu, taşınır ya da taşınmaz varolanların tümü. İLE/VE/||/<> Alınıp satılabilen, her türlü tecim nesnesi. )
- MAL ile/ne yazık ki/>< KAPAROZ
( ... İLE/NE YAZIK Kİ/>< Yolsuzca ya da zorla elde edilen mal. )
- MALA GÜVENMEK ile/ve/<> AMELE GÜVENMEK
( İkisi de yanlışa/hataya götürür. )
- MALA KEFÂLET ile/ve KİŞİYE KEFÂLET
- MAL/EŞYA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MAL/EŞYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MALİGNANSİ/MALİGNANCY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MALİGNİTE/MALIGNITY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MÂLİK[Ar. < MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile Mâlik[Ar.] ile Mâlikî[Ar.]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE Yedi Cehennem'in hâkimi ve kapıcısı olan, Zebânileri idâre eden melek. RIDVÂN )
- MÂLİK ile/||/<> MEMLÛK ile/||/<> RABBUL-MÂL
( Mülk arazinin sahibi. İLE/||/<> Birinin malı olan. İLE/||/<> Mal sahibi.[İslâm hukukunda mâlik anlamında kullanılır.] )
(1996'dan beri)