
Osmanlı Türkçe'sindeki FaRkLaR
TÜRKÇE'Sİ VAR OLAN
ve
TÜRKÇE'SİNİ KULLANMAYI YEĞLEYEBİLECEĞİMİZ TERİMLER...
itibariyle 312 başlık/FaRk ile birlikte,
311 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
- ÂDÂBA MUGAYERET[Ar.] değil/yerine/= GÖRGÜYE AYKIRILIK
- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]
( Saymak, sayılan. )
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHKÂM-I/MEVDÂD-I MAHSUSA[Ar.] değil/yerine/= ÖZEL YARGILAR
- AKDİ SAHİH değil/yerine/= DOĞRU BAĞIT
- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ, İLİŞKİ, İLİNTİ
- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]
( Açık. )
- ALEYH değil/yerine/= KARŞIL
- ALİVRE MUAMELE[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN İŞLEMLİ SATIŞ
- ÂMİR ile/ve/||/<> EMÎR
( Tek ve tekil buyruk/emir veren. İLE/VE/||/<> Çok ve çoğul buyruk/emir veren. )
- AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ
- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN
- ASLÎ İŞTİRAK[Ar.] değil/yerine/= İLKİL KATILIM
- AŞVE[Ar.] ile AŞY[Ar.]
( Akşam karanlığı. | Akşam yemeği. İLE Akşam yemeği. )
- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]
( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )
- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]
( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )
- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK
- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK
- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI
- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE
- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ
( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )
- BÂZ[Fars.] ile BÂZ[Fars.] ile -BÂZ[Fars.] ile BAZ[Fr./İng. < BASE]
( Bir kulaç boyu. | Karış. İLE Doğan. Yırtıcı kuş. | Açık. | Ayırma. Temyiz etme. | İniş. İLE Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru ... gibi anlamlara gelir. [Sözcüğün sonuna ya da baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek"tir.] İLE Temel. | Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan nesne. )
- BEDEN[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE
- BEDÎHİ/YAT[Ar.] ile/ve/||/<> BEDÎ'İ/YAT[Ar.]
( Apaçık olan. İLE/VE/||/<> Görkey/li. | Güzel, güzellik. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. | Güzel sanatlar, sanat felsefesi. )
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BELLEK = HÂFIZA = MEMORY[İng.] = MÉMOIRE[Fr.] = GEDÄCHTNIS[Alm.] = MEMORIA[dissil/f.]/RECUERDO[eril/m.][İsp.]
- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ
( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )
- BESLENME = TAGADDİ, TAĞDİYE, İGTİDÂ'[< GIDÂ] = NUTRITION
- BEYÂNAT[Ar.] değil/yerine/= DEMEÇ
- BİLÂ KAYDÜ ŞART/KAYITSIZ ŞARTSIZ değil/yerine/= KOŞULSUZCA/YAZGASIZ KOŞULSUZ
- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI
- BİLHASSA/MAHSUS değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- BİLMÜZAKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK
- BİR AN EVVEL/BİR AN ÖNCE değil/yerine/= KIPICAK
- CÂİZ[Ar. < CEVAZ] değil/yerine/= UYGUN / OLABİLİR, OLUR
- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK
( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )
- CELESÂT-I ÂTÎ değil/yerine/= GELECEK OTURUMLAR
- CEMİ ile/ve/||/<> KESİR ile/ve/||/<> MEBZUL[Ar. < BEZL] ile/ve/||/<> CÜMLE
( Toplam. İLE/VE/||/<> Çok. İLE/VE/||/<> Bol, çok, ucuz. | Tıka basa. İLE/VE/||/<> Ne var, ne yok ise hepsi. | O andaki hepsi. )
- ÇERAG/Ğ[Fars.]/ÇIRA değil/yerine/= KANDİL, MUM, IŞIK | OTLAMA, OTLAK
- ÇERH[Fars. < ÇARH/ÇERYH]/FELEK[Ar.] değil/yerine/= ÇARK
- CESET/NAAŞ[Ar. < NA'Ş] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE
- CİHAZ[Ar.] değil/yerine/= AYGIT
( Aygıt, alet, takım. | Çeyiz, kadının evlenirken birlikte getirdiği eşyalar. )
- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")
( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )
- ÇIPLAKTOHUMLULAR, AÇIKTOHUMLULAR = URYÂNÜ'L-BÜZÛR = GYMNOSPERMES
( Tohumları kozalak pulları üzerinde açık olarak bulunan çiçekli bitkilerin ayrıldığı iki büyük daldan biri. )
- CİSMANİ[Ar.] değil/yerine/= EYİNSEL
- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI
- DAKKA[Ar. > DAKKÂK] ile/ve/||/<>/> DUKKA
( Kapı çalıcı. | Kapı kapı dolaşan, eşik aşındıran.[daḳḳa: Bir şeyi kırıp ufalamak. | Kapıyı çalmak.] İLE/VE/||/<>/> Birinin kapısını çalanın kapısı çalınır.[Men dakka dukka] )
- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]
( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )
- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK
- DOĞU/MAŞRIK[Ar. < ŞARK] ile MAĞRİP/MAĞRİB[Ar. < GARB]
( DOĞU, GÜNEŞİN DOĞDUĞU TARAF )
- DÜNYA[Ar.] ile/değil/yerine/||/<>/> YERYÜZÜ / ACUN / YERTİNÇ
- DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU
- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK
- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK
- EDEBİYAT[Ar.] ile YAZIN
- EMÂRE[Ar.] ile/ve/||/<> ESAM/E[< ESÂM/İ / İSİMLER][Ar.]
( Belirti. İLE/VE/||/<> Adlar/isimler. )
- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK
( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )
- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU
- EMNİYET ÂMİRİ değil/yerine/= GÜVENLİK BUYRANI
- EŞYA[Ar.] değil/yerine/= BUYUM, TÜYEK, ARIBERİ
- EVVELA[Ar.] değil/yerine/= ÖNCE/İLKİN/ÖNCELİKLE/İLK ÖNCE
- EVVELDEN[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN/ÖNCELERİ/ESKİDEN
- EVVELİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖNCESİ
- FAHİŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI
- FAYDA/LI[Ar.] değil/yerine/= YARAR/LI
- FITRAT[Ar.] değil/yerine/= DOĞA
( Varoluş özellikleri. )
- ÇUKURCUK/GAMZE[Fars.]/DIMPL/E[İng.] ile/ve/değil GAMZE[Fars.]
( Yanaktaki çukur. İLE/VE [Divan edb.] Sevgilinin süzgün bakışı. | Birkaç anlama gelebilen bakış. )
- GANİMET[Ar.] değil/yerine/= ELDELİK
- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ
- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- GAYRİMENKUL[Ar.] değil/yerine/= TAŞINMAZ
- GELİŞİP BÜYÜME = NEŞV Ü NEMÂ = DÉVELOPPEMENT
- GIPTA[Ar. < GIBTA] (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ/ÖZENÇ
- GIYABÎ HÜKÜM[Ar.] değil/yerine/= IRAKÇIL YARGI
- GÖZE/HÜCRE[Ar.]/CELLULE[İng./Fr.] ile/ve/||/<>/> DOKU
( Canlının en küçük yapı birimi. İLE/VE/||/<>/> Benzer gözelerin bir araya gelmesiyle oluşan yapı birimi. )
- HÂMİL[Ar.] değil/yerine/= TAŞIYAN
- HÂNE[Fars.] ile/değil/yerine/||/<>/< BASAMAK
- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK
- HAŞR[Ar.]-KALKMAK/KOPMAK
( Gizlendiği yerden ortaya çıkmak.[HA-ŞA-RA > HA-ŞA-RE: Açıkta olmayan. Gizlendiği yerden çıkan.] İLE/VE/||/<> Oturduğu/görüldüğü yerden kalkmak.[Kıyam, kıyamet.] )
- HASTAHANE[Fars.] değil/yerine/= SAĞALTAY
- HATÂ[Ar.] ile/değil HATTÂ[Ar.]/DAHASI ile/değil HATTA
( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )
- HATTA[Ar.]["HATA" değil!] değil/yerine/= DAHASI
- HAVA[Ar.] değil/yerine/= GÜNZEL | EZGİ | KALIK
- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN
( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )
- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]
( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )
- HİMÂYE[Ar.] değil/yerine/= KORUMA/GÖZETME/ESİRGEME/KORUYUCULUK/GÖZETİM
- İBRET[Ar.] değil/yerine/= ÖĞÜTÖRNEK
- İCÂB-I HÂL[Ar.] değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/İSTERİ
- İCÂZET ile/değil İZAHAT
( Olurlama, yetki. İLE/DEĞİL Açıklama. )
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]
- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)
- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ
- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT
- İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ değil/yerine/= GEÇİMGE VE YÖNETİM BİLİMLERİ ALANDALI
- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL
- İLHÂK[Ar.] ile İŞGÂL[Ar. < ŞUGL]
( Katma, katılma, karışma, katıştırma. | Egemenlik altına alma, bağlama. | Sözcüğün sonuna bir harf ya da edat katma. İLE Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. )
- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME
- İNFAZ[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÜRÜTÜMLEMEK
- İNŞİKAK-I/ŞAKK-I KAMER değil/yerine/= AYIN YARILMASI
- İNTİKAL[Ar.] değil/yerine/= GEÇİNÇ | GEÇİŞ | GEÇİŞSİZ
- İRTİCALEN[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA
- İŞGAL/MEŞGUL ETMEK değil/yerine/= İŞTEN ALIKOYMAK, OYALAMAK
- İSİM[Ar. < İSM | çoğ. ESMÂ] ile/ve/||/<> SEMÂ'[Ar. < SAMÂ | SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT]/GÖK
( Yukarı kaldıran/çıkaran. İLE/VE/||/<> Kalkık. )
- İSTİAP/İSTİAB ETMEK ile HACM-İ İSTİÂBÎ
( İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. İLE Bir şeyin, içine alabildiği miktar. )
- İSTİDLÂL[Ar.] değil/yerine/= ÇIKARIM
- İSTİHÂB/ISTIHÂB ile İSTİHÂB ile İSTİHÂB/İŞTİHÂB ile İSTÎÂB[< VAB]
( Saklama, gizleme. | Dostluk kurma. | Konuşma, musâheb etme. İLE Hibe ve armağan olarak isteme. Bağış olarak arzulama. İLE Ağarma, beyazlama, kırlaşma. İLE İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. )
- İSTİHÂRE[Ar. < HAYR] ile İSTİ'ÂRE[Ar. çoğ. İSTİÂRÂT] ile İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT]
( Allah'a sual etmek. Bir durumun/işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. [Uyku durumu/hali koşulu/şartı yoktur.] | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] İLE Ödünç alma, birinden eğreti bir şey alma. | Bir sözcüğün anlamını geçici/eğreti olarak başka bir sözcük üzerine kullanma. İLE Düşünce sorma, danışma. Sohbet ederek sual etmek. )
- İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ
- İSTİHDAF[Ar. < HEDEF] ile HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME[Ar.]
( HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME )
- İSTİHLÂF[Ar. < HALEF] değil/yerine/= YERİNE BIRAKMA
- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR
- İSTİMTÂ'[Ar. < TEMETTÜ] ile İSTİMTÂR[Ar.]
( Yararlanma, kazanç. İLE Yağmur isteme, yağmur duasına çıkma. )
- İŞTİRAK HİSSESİ[Ar.] değil/yerine/= KATILIM PAYI
- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA
- İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU
- İTHAM/NÂME["İTAM" değil!] değil/yerine/= SUÇLAMA/LIK
- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA
- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA
- KARAKTER = SECİYE, HASİSA = CHARACTER[İng.] = CARACTÈRE[Fr.] = CHARAKTER[Alm.] = KHARAKTER < KHARASSEIN[Yun.] = CARÂCTER[İsp.]
- KEBÎR[Ar. >< SAGİR] ile/ve/||/<> CELÎL[Ar. >< HAKİR] ile/ve/||/<> ÂZÎM[Ar.]
( Fiziksel büyük/lük. İLE/VE/||/<> Kabul ya da saygınlıkla ilgili, itibarî büyük/lük. İLE/VE/||/<> Azâmet, heybet ve ihtişam olarak büyük. )
- KEMER[Fars.] değil/yerine/= EĞME/TÜMSEKLİ
- KIRAN ile KIRAN ile KIRAN/ÂFET ile KIRÂN[Ar. < KIRÂNÂT] ile KIRÂN[Fars.]
( Kırma işini yapan kişi. İLE Kıyı, kenar, çevre, uç. | Dağ sırtı, tepe, bayır. | Kıraç toprak. | Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı. İLE Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık ya da başka neden. İLE Yakınlık. | İki şeyin birleşmesi. | Gezegenlerden ikisinin bir burçta birleşmesi. İLE 1848'den 1927'ye kadar İran'da kullanılan bir gümüş para.[1.25 Dolar değerindeydi. 10 kıran, 1 toman ederdi.] )
- KISSA[Ar.] değil/yerine/= OLAY/DURUM ANLATI
- KITA[Ar.] değil/yerine/= KESİT
- KUBBE[Ar.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED] değil/yerine/= YUVARDAM
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KÜLFET[Ar.] değil/yerine/= YÜKEÇ
- KUTSAL/MUKADDES[Ar.] ile/ve/değil İDUK/MÜBÂREK
( Kutsallık, herşeye verilmez. )
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂİNLEŞMİŞ[Ar.] değil/yerine/= KOVULMUŞ, NEFRET KAZANMIŞ, İSTENİLMEYEN
- MAAŞ/MAHİYE[Fars., Ar.]["MAYIŞ" değil!] değil/yerine/= AYLIK
- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK
( Haksızlığa uğramış kişi. )
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI
- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]
( Öz. İLE Tören alayı. )
- MAHSUBEN[Ar.] değil/yerine/= SAYILCA
- MAHSUS[Ar.]["MASUS" değil!] değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- MAİŞETİ TEMİN[Ar.] değil/yerine/= GEÇİMİNİ SAĞLAMAK
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MA'LÛM[Ar. < İLM | çoğ. MA'LÛMAT] < BİLİNEN, BELİRLİ
- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL
- MASUMİYET KARİNESİ/PRESUMPTION OF İNNOCENCE değil/yerine/= SUÇSUZLUK İLKESİ
- MAVİMTIRAK değil/yerine/= GÖKÇEMSİ/GÖKÇEMTIRAK/GÖKÇÜL/GÖKŞİN
- MAZBUT VAKIF[Ar.] değil/yerine/= KAMUSAL TURGU
- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK
- MÂZÎ ile/>< ÂTİ
( Geçmiş. İLE/>< Gelecek. )
- MEBHÛT[Ar. < BEHT] ile ŞAŞIRMIŞ, HAYRETTE KALMIŞ
( HAYRETTE KALMIŞ, ŞAŞMIŞ )
- MEBLAĞ değil/yerine/= TUTAR
- MEBLAĞ[Ar.]["MEBLA" değil!] yerine TUTAR
- MEHÂBET[Ar. < HEYBET] ile ULULUK, KORKUNÇLUK, AZÂMET; BÜYÜK GÖRÜNME
- MELÂL[Ar.] / GAM/M[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI
- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ
- MENAFİ-İ UMUMİYE değil/yerine/= KAMU YARARI
- MENFAAT[Ar.] değil/yerine/= ÇIKAR/YARAR
- MEN-İ MUARAZA DÂVÂSI değil/yerine/= SATAŞMANIN ÖNLENMESİ ARANCI
- MERKEZ[Ar.] değil/yerine/= ORTAY
- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE
( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )
- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER
- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]
( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )
( QUAND, QUANDO avec ... )
- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM
- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]
( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )
- MİLÂT/MİLÂD[Ar.] değil/yerine/= DOĞUT/ÇAĞAÇAN
- MUAMELE ETMEK/– MUAMELESİ ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK/–GİBİ DAVRANMAK
- MUÂMELE[Ar.] değil/yerine/= İŞLEM, DAVRANIŞ
- MUAZZAM[Ar.] değil/yerine/= KOCAMAN/KOSKOCA/KOSKOCAMAN
- MÜBÂYENET[Ar.] değil/yerine/= ÇELİŞKİ
( Bir şeyin, kendinden başka bir şey olmaması. )
- MÜBAYENET[Ar.] değil/yerine/= UYUŞMAZLIK
- MÜBEZZİR[Ar. < BEZR] < TOHUM EKECEK ARAÇ
- MÜEVVEL[Ar. < TE'VİL] ile MÜEVVİL[Ar. < TE'VİL]
( Başka anlam verilmiş, yorumlanmış, te'vîl edilmiş. İLE Başka anlam veren, başka anlamla açıklayan, yorumlayan, te'vîl eden. | Rüya tâbir eden. )
- MÜFETTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETÇİ/DENETMEN
- MÜFETTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETMEN
- MÜFRİT[Ar.] değil/yerine/= AŞIRI
- MUGALATA[Ar.] değil/yerine/= YANILTMACA
( Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme. | Başkasını yanıltmak için, doğru olmadığı bilinerek yapılan uslamlama ve çıkarsama. )
- MUHAMMEN[Ar.] değil/yerine/= ÖNDEYİLENEN
- MUHAREBE[Ar.] değil/yerine/= ÇARPIŞKI
- MUHASEBE/Cİ, MUHASİP değil/yerine/= SAYMAN/LIK
- MUHTEMEL/EN[Ar.] değil/yerine/= OLASICA/BİR OLASILIK
- MUKABİL[Ar.] değil/yerine/= KARŞILIĞINDA
( Bir şeye karşılık olarak yapılan bir şeyin karşılığı olan. | Bir şeyin karşısında bulunan. | Karşılık. | Karşılık olarak, karşılığında. )
- MUKÂVELE[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEŞME
- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ
- MÜNTAHİP[Ar.] değil/yerine/= SEÇMEN
- MÜRTED[Ar. < İRTİDÂD] ile/ve/||/<> BAĞYİ[Ar.]
- MÜŞA değil/yerine/= ORTAKBÜTÜN
- MUSADDAK değil/yerine/= ONAYLI/ONAMIŞ
- MÜSÂDERE (ETMEK) değil/yerine/= GÜCERLE ALIM/ALMAK
- MUSALLAT değil/yerine/= SARKINTI
- MÜSÂMERE[Ar. < SEMR] değil/yerine/= GÖSTERİ
( Okullarda, öğrencilerin sunduğu, içeriğinde koşuk, oyun gibi gösterilerin yer aldığı eğlence. | Çoğunlukla akşam toplantısı/eğlencesi. )
- MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK
( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )
- MÜŞAVİR değil/yerine/= DANIŞMAN
- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN
- MÜŞ'İR[Ar. < ŞUÛR] ile MÜŞÎR[Ar. < ŞEVR | çoğ. MÜŞÎRÂN]
( Yazı ile haber veren, bildiren, iş'âr eden. | [fizik] Gösterge. İLE Emir ve işâret eden. | En yüksek aşamadaki asker, Mareşal[Fr. < Cerm.]. )
- MÜŞKİL[< ŞEKL]:
GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK, ZORLUK
- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]
( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )
- MÜSTEKREH[Ar. < KERÂHET | çoğ. MÜSTEKREHÂT] ile MÜSTEKRİH[Ar. < KERÂHET]
( Tiksinilen, iğrenilen, iğrenç, istikrâh edilmiş. İLE Tiksinen, iğrenen, kerîh gören, istikrâh eden. | İştah kesen. )
- MÜSTEMİ'[Ar. < SEM | çoğ. MÜSTEMLÎN] ile MÜSTEMİRR[Ar. < MÜRÛR]
( Dinleyen, dinleyici, işiten, istimâ eden. | Bir okula, sadece dinleyici olarak devam eden. İLE Uzayıp giden, istimrâr eden. | Sürekli, devamlı. )
- MÜŞTEREK MÜLKİYET[Ar.] değil/yerine/= ORTAK İYELİK
- MÜTEAFFİFÎN[Ar. < MÜTEAFFİF] ile MÜTEAFFİN[Ar. < UFÛNET]
( İffetli, onurlu, namuslu kişiler. İLE Bozulup kötü/pis kokan, kokmuş, kokuşuk, çürük, taaffün eden. )
- MUTEDİL RÜZGÂR[Ar.] değil/yerine/= ILIMLI YEL
- MÜ'TEFİK[Ar.] ile MÜTTEFİK[Ar. < VEFK]
( Tersine dönen, dönmüş. İLE Bağlaşmış, birleşmiş, antlaşmış. | Düşüncede birlikte olan. )
- MÜTEHASSIS/LIK[Ar.] değil/yerine/= UZMAN/LIK
- MÜTENAHHÎ[Ar.] ile MÜTENÂHÎ[< NİHÂYET]
( Alarga duran, bir tarafa çekilen. İLE Sona eren, biten, nihâyet bulan. | Sonsuz. )
- MÜTEŞEKKİL[Ar. < ŞEKL] ile MÜTEŞEKKİR[Ar. < ŞÜKR]
( Şekillenmiş, şekillenen, teşekkül etmiş. | Meydana gelmiş, kurulmuş, olmuş, oluşmuş, olma. İLE Teşekkür eden, iyilik bilen, iyiliğe karşı nâzik davranışla. )
- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM
( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )
- MÜYESSER[Ar. < YÜSR] ile MÜYESSİR[Ar. < YÜSR]
( Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan. İLE Kolayını bulup yapan, kolaylıkla ortaya çıkaran. )
- MÜZAKERE[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞME/K
- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ
- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER
- NESİL[Ar.] değil/yerine/= KUŞAK
- NEZÂFET ile TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET
( TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET )
- NİMET[Ar.] değil/yerine/= ERGİ
- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]
( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )
- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK
- OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]
- PEYDERPEY[Fars. < PEY:Arka. | -DER: İçinde.]["PEYDELPEY" değil!] (ÖDEMEK) AZAR AZAR/BÖLÜM BÖLÜM/YAVAŞ YAVAŞ (ÖDEMEK) | BİRBİRİ ARDINCA, ART ARDA
- PÜR-MELÂL[Fars.] ile ...
( Gamlı, kederli, sıkıntılı, üzüntülü. )
- RAPTETMEK[Ar. < RABT] değil/yerine/= İLİŞTİRMEK/TUTTURMAK
- REMZ[Ar.] değil/yerine/= SİMGE
- RÜZGÂR[Fars. :Çağ.] değil/yerine/= YEL
- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER
( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )
- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK
- SAHİL[Ar.] değil/yerine/= KIYI/YAKA/YALI
- ŞAHIS[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ/BİREY
- ŞAHSİ (HAKLAR) değil/yerine/= KİŞİSEL (ÜLEVLER)
- ŞÂMİL[< ŞEML ve/< ŞÜMÛL]:
İÇİNE ALAN, KAPLAYAN, ÇEVRELEYEN
- SANDALYE[Ar. < SANDALİYE] değil/yerine/= OTURGA
- SANİHA[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLIK/DOĞUNÇLUK
- ŞÂTIR[Ar. < ŞETÂRET | çoğ. ŞUTTÂR] ile ŞÂTR[Fars.]
( Neşeli, zevkli, şen, şenlik. | Büyük bir kişinin atı yanında gitmekle görevli ağa. | Tören ve alaylarda, sultanın, vezirin yanında yürüyen görevliler. İLE Yarı, yarım. | Bölüm, parça, kısım. | Dize/mısra. )
- ŞEBEKE[Ar.] değil/yerine/= ÖRÜKE
- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ
- SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR] ile SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR]
( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Yolculuk. | Savaşa gitme. | Savaş. | Askerin savaş durumunda ya da savaşa hazır bulunması durumu. | Kere, kez, defa. | Üç gün, üç gece süren yolculuk. | En az üç gün ve üç gecelik bir yere gitmek üzere, bulunulan yer sınırından çıkmak. | Kalbiyle hak rızasına yürüyen. | Gönlün, Allah'a yönelişi. )
- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN
- SELÎS[Ar.] ile SELÎS[Ar. < SELÂSET]
( SELÎS-ÜL-BEVL: Sidiğin sürekli akıntısı. | Sidiğini tutamayan. )
( Kolay, yumuşak. | Bağlı, boyun eğmiş. İLE Düzgün, akıcı. | Türk halk şiiri ve müziğinin XIX. yüzyıl başlarında meydana çıktığı anlaşılan bir şekli. )
- SEMÂVÎ[Ar.] değil/yerine/= GÖKSEL
- ŞERH[Ar.] değil/yerine/= AÇMA, AYIRMA | AÇIKLAMA[Ar.]
( Bir kitabın ibâresini, sözcük sözcük açıp açıklayarak yazılan kitap. )
- SEYİR[Ar.] ile/değil/yerine GİDİŞAT
- SEYYANEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EŞİTÇE
- SİNN-İ İNHİTÂT değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK DÖNEMİ
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK
- TAHVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİL
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM
( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )
- TALEPNÂME[Ar.] değil/yerine/= İSTEMBELGE
- TAMAM değil/yerine/= PEKİ/OLUR
- TÂMİRHANE[Ar.] değil/yerine/= ONARIM YERİ
- TÂR U PÛD[Ar.] değil/yerine/= ARIŞ[Fars. < ERŞ/EREŞ] İLE ARGAÇ[Ar.]
( İplik ve atkı. )
( TÂR: İplik, tel. | PÛD: Argaç, dokumada, enlemesine atılan atkı. )
- TASDİ[Ar.] değil/yerine/= CAN SIKMAK, BAŞ AĞRITMAK, TEDİRGİN ETMEK
- TASFİYE[Ar.] değil/yerine/= SİLİĞLEM
- TASHÎH[Ar. < SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile DÜZELTME/DÜZELTİ
- TEBDİL-İ HAVA[Ar. < HEVÂ] değil/yerine/= HAVA DEĞİŞİKLİĞİ
- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME
- TECRÜBE SAHİBİ[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM İYESİ
- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM
- TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME
( Yapılmasını uygun bulma. )
- TEDENNÎ[Ar.] ile TENEZZÜL[Ar.]
( Gerileme, düşme. İLE Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. | Alçakgönüllülük gösterme. )
- TEDVÎN[Ar. < DÎVÂN] değil/yerine/= DERLEM/E
( Dîvân şekline sokma. | Kitaplaştırma. | Yasalaştırma. [yazılı ve bütünlüklü duruma getirilen kurallar][İng. CODIFICATION] )
- TEFÂVÜD[Ar.] ile YARARLAŞMA, BİRBİRİNDEN YARARLANMA
( YARARLAŞMA, BİRBİRİNDEN YARARLANMA )
- TEFESSÜH[Ar. < FÜSHAT] ile TEFESSÜH[Ar. < FESH | çoğ. TEFESSÜHÂT]/SASIMA[Ar.]
( Açılma, genişleme. İLE Çürüme, çürüyüp dökülme, bozulma. | Bir nesnenin kokup dağılması. )
- TEFEVVUK[Ar.] değil/yerine/= ÜSTÜNLÜK, ÜSTÜN GELME
- TEFRÎŞ, TEFRÎŞÂT[Ar. < FERŞ] değil/yerine/= DÖŞEME, DÖŞENME, DÖŞEMEÇ, YAYMA | EV EŞYASINI DÜZENLEME
- TEKSÎF[Ar. < KESÂFET] değil/yerine/= KOYU VE SIK YAPMA, BİR SIVIYI KOYULAŞTIRMA | DOKUMA VE SÂİREYİ SIKLAŞTIRMA | ŞEFFAFLIĞINI GİDERME | YIĞMA, TOPLAMA
- TEKSÎR[Ar. < KESR] ile TEKSÎR[Ar. < KESRET]
( Bir şeyi çok kırma, kırılma. İLE Çoğaltma/çoğaltılma. )
- TELİN[Ar.] değil/yerine/= KARGIMA, KARGIŞ
( !Kargıma, lânet okuma, lânetleme. )
- TEMAS[Ar.] değil/yerine/= DEĞME/DEĞİNTİ/DOKUNMA/DOKUNUŞ
- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM
( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )
- TEMEYYÜZ[Ar. < MEYZ]:
HALK ile/ve/||/<> BA'S
( Benzerleri içinde sivrilme, seçilir duruma gelme, kendini gösterme.[< MEYZ: Ayırmak, üstün tutmak.] )
- TENEFFÜS[Ar. < NEFES] ile TENEFFÜZ[Ar. < NEFZ]
( Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. İLE Nüfuzlu, sözü geçer olma. )
- TENKÎL[Ar. çoğ. TENKÎLÂT] ile TENKÎR[Ar. < NEKR | çoğ. TENKÎRÂT]
( Uzaklaştırma. | Örnek olacak bir ceza verme. | [birini] Tepeleme. İLE Bilinmeyecek, tanınmayacak duruma getirme. | Bir adı, nekre yapma.[Harf-i tarifsiz, elif-lâm'sız kullanma.] )
- TENKİS[Ar. < NÜKS] ile TENKÎS[Ar. < NOKSAN | çoğ. TENKÎSÂT] ile TENKİZ[Ar.]
( Başaşağı etme/edilme. | Boşaltma. İLE Azaltma, kısma, indirme, eksiltme/eksiltilme. İLE Kurtarma. )
- TEREVVUH[Ar.] değil/yerine/= BİR ŞEYDEN KOKU ALMA
- TERHÎM[Ar. < RAHM, RAHUM, RAHÂMET] ile TERHÎM[Ar. < RAHMET, MERHAMET, RUHM/RUHUM | çoğ. TERHÎMÂT] ile TERHÎN[Ar. < REHN]
( Bir adı kısaltma. İLE "Allah, rahmet eylesin." sözünü söylemek. İLE Rehin olarak verme, emânet bırakma. )
- TERKİN[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÇİZİP SİLMEK
- TER-Ü-TAZE[Fars.] değil/yerine/= ÇOK TAZE, KÖRPE | DİNÇ BİR BİÇİMDE
- TERZİ[Ar.]/HAYYATİ[Ar.]/DERZİ[Fars.]/BAHYEZEN[Fars.] değil/yerine/= DİKMEN
- TESİS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= KURMAK/OLUŞTURMAK
- TESİSAT[Ar.] değil/yerine/= DONANIM/DÖŞEM
- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ
- TEVAFFUK[Ar. < VEFK] ile TEVÂFUK[Ar. < VEFK | çoğ. TEVÂFUKÂT]
( Başarma, muvaffak olma. İLE Uyma, uygun gelme. )
- TEVAKKİ[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, KORUNMA, ÇEKİNME
- TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]
- TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA
- TEVELLÂ/TEVELLÎ[< VELY] değil/yerine/= BİRİNE YANAŞMA | BİRİNİ DOST TUTMA | İYİ AHLÂK | EHL-İ BEYT'İ, HZ. ALİ'Yİ SEVME, ONLARDAN MEDET VE ŞEFÂAT İSTEME, KENDİLERİNE OLAN YAKINLIK, BAĞLILIK
- TEVKÎL[Ar. < VEKÂLET] ile TEVKÎR[Ar. < VEKAR | çoğ. TEVKİRÂT]
( Vekil etme. İLE Güzel karşılama, ağırlama, ululama. )
- TEVLİYET[Ar.] değil/yerine/= VAKIF MALLARINA BAKMA GÖREVİ
- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK
( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )
- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK
- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER
- TİZ[Fars.] değil/yerine/= İNCE, KESKİN (SES)
- TÜRLER, NEVİLER = ENVÂ' = ESPÈCES
- UFUK[Ar.] değil/yerine/= ÇEVREN/GÖZERİMİ
- URYAN/[Ar.] değil/yerine/= ÇIPLAK/YALINCAK
- VASATÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTALAMA
- VEYL[Ar.] ile YAZIK[Ar.]
( Vay! | Yazık, vah vah. | Cehennemde bir derenin adı. İLE Herkesi üzebilecek şey, günah. | Acınma, üzüntü anlatan bir söz. | Kınama anlatan bir söz. )
- VİCÂHÎ HÜKÜM[Ar.] değil/yerine/= YÜZE KARŞI YARGI
- VİCDÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= BULUNCUL
- YABANSI/ACAYİP[Ar. < ACAİB] ile/ve/||/<> GARAYİP[Ar.] ile/ve/||/<> [Ar. < GARAİB]
( Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı. | Şaşırma anlatan bir söz. İLE Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar. )
- YADSIMA = NEFİY/NEFY = NEGATION = NÉGATION[Fr.] = NEGATION[Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = NEGACION[İsp.]
- YANİ[Ar.] değil/yerine/= DEMESİ
- YARGI = HÜKÜM = JUDGEMENT[İng.] = JUGEMENT[Fr.] = URTEIL[Alm.] = IUDICIUM[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = JUICIO[İsp.]
- YEKPÂRE[Fars.] değil/yerine/= BÜTÜN
( Küçük olan, bütünü yansıtır ama bütünü içeremez. )
( The small, projects the whole; but it cannot contain the whole. )
( [not] A SINGLE PIECE but COMPLETE
COMPLETE instead of IN A SINGLE PIECE )
- ZABIT/ZAPT/ZABT[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK
- ZÂHİRÎ MUAMELE[Ar.]/SCHEINGESECHAEFT[Alm.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞTEKİ İŞLEM
- ZEREFŞAN[Fars.] değil/yerine/= HALKÂR[Fars.]
( Bezeme, süsleme. İLE Sulu altınla gölgeli tarzda yapılan süsleme.[Klasik tezhip çeşitlerinden biri] )