Bugün[09 Temmuz 2025]
itibariyle 131 başlık/FaRk ile birlikte,
131 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]

( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )


- ADEM
|------VEHM------|ŞEKK|------ZANN/ŞÜPHE------|
ile/ve/değil//yerine/=/||/<>/></>/<
YAKÎN

( 0
|------%50 altı.[1-49]------|%50-50|------%50 üzeri.[51-99]------|
ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/>/<
%100 )

( YOK(LUK)
|------ KURUNTU------|BELKİ|------KUŞKU------|
ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/>/<
KESİN(LİK) )

( image )

( image )

( )

( Anımsadığımız şeylerle, onlar gerçekmişlercesine meşgul oluyoruz ne yazık ki. )

( RECM[Ar. çoğ. RÜCÛM]: Taşa tutma, taşlama. | Birine atılan taş. | Suçluyu beline kadar gömüp taşlayarak idâm etme. | Sövme, lânetleme. | Zan üzerine konuşma. )

( DEFINETLY NOT[%0]
ALMOST NEVER[%10]~DOUBTFULLY[%20]~IMPROBABLY[%30]~UNLIKELY[%40]~
MAYBE[%50]~
PERHAPS[%60]~PROBABLY[%70]~LIKELY[%80]~ALMOST CERTAINLY[%90]~
DEFINITELY[%100] )


- ALÂKA[Ar.] ile MÜNÂSEBET[Ar.]


- ÂMÂK[Ar. < MAAK/MAUK] ile A'MÂK[Ar. < UMK]

( Göz pınarları. İLE Derinlikler. )

( A'MÂK-I HAYAL adlı kitabı okumanızı salık veririz... )


- ANALİZ[İng.]/TAHLİL[Ar.] yerine ÇÖZÜMLEME/ÇÖZGÜ


- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR

( )

( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )


- AYRIŞIK/HETEROJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR) ile/ve/||/<>/>< BAĞDAŞIK/MÜTECÂNİS[Ar.]/HOMOJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR)

( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )


- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]

( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )


- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )


- BEDR-İ KEMÂL[Ar.] ile BEDR-İ KÂMİL[Ar.]

( Bir yazı çeşidi/tarzı. İLE Ayın ondördüncü gecesi. )


- BEHİYE[< BEHÂ]:
GÜZEL


- ÇÂRE[Fars.] ile/ve/||/<> DEVÂ[Ar.]


- CEBİR = CEBR[Fars., Ar.] = ALGEBRA[İng., İt., İsp., Dan., Rus.] = ALGÈBRE[Fr.] = ARS RATIOCINANDI PER LITTERAS, ARS PER LITTERAS[Orta Lat.] = ALGEBRA, BUCHSTABENRECHNUNG[Alm.] = ALGEBRA, STELKUNDE[Fel.]


- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")

( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüğünü ve duyduğunu bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİRENG[Fars.] ve/||/<> ÂRÂM[Fars.]

( Dayanç/sabır. | Bekleme, gecikme, tutma, dinlenme. VE/||/<> Rahat/yerinde durma. | Eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, karar kılma. )

( BÎ-ÂRÂM: Rahat durmayan. | Sürekli dönen gezegenler. )


- EDEBÎ (OLAN) ile/ve/||/<>/>/< EBEDÎ (OLAN)


- ELİF:
İBTİDÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİVÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İNFİRÂD[Ar. < FERD] ile/ve/||/<> İNKITÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİĞNÂ[Ar.] ile/ve/||/<> ÜLFET[Ar.]


- [önce] (NEHY-İ ANİ'L) MÜNKER[Ar.] ile/ve/sonra/||/<>/>/>< (EMR-İ) BİL MÂRUF[Ar.]

( Günah ve kötü şeyler[in yapılmaması]. İLE/VE/||/<>/>/>< Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu[nun yapılması]. )


- ENİS ile/ve/||/<> KURBİYET


- ENSÂF[Ar. < NISF] ile ENSAF[Ar. < İNSÂF]

( Yarımlar, yarılar. İLE Daha/pek insaflı. )


- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]


- EŞVÂK[Ar. < ŞEVK] ile EŞVÂK[Ar. < ŞEVK]

( Şiddetli istekler/arzular, neşveler. İLE Bitkilerin dikenleri. | Kemiklerin uzamaları. )


- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )

( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )

( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )

( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )


- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT

( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )


- GÜFTÂR[Fars.] ile/ve/+/değil/yerine/||/<>/> KÂR[Fars.]

( Söz. İLE/VE/+/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )


- HÂMÛŞ/SÂKİT[Ar. < SÜKÛT]/SAMUT[Fars.] ile HAMÛŞ/HAMUŞ/HÂMUŞ/HÂMÜŞ[Fars.]

( Susmuş, sessiz. | Mevlânâ'nın bazı gazellerinde kullandığı takma adı/mahlası. İLE "HÂMÛŞ" sözü/sözcüğünün hafifletilmiş ve çeşitli kullanımları. [çoğ. HÂMÛŞÂN: Mevlevi mezarlıklarına verilen ad] )


- HAREM[Ar.] ile HAREM[Ar.]

( Herkesin girmesine izin verilmeyen, saygıdeğer ve kutsal yer. | Hac zamanında ihrâma girilen yerden itibaren Kâbe'ye doğru olan bölüm. | Önceleri, saraylarda ve büyük konaklarda bulunan hanımlar dairesi. | Nikâhlı hanım, zevce. İLE "mefâilün"den "me"yi atarak "fâilün" sözcüğünü "mef'ûlün"e çevirme. )


- HARÎM[Ar.] ile HARÎM[Ar.]

( Saygısız, çekinmez, kayıtsız. İLE Biri için kutsal olan şeyler. | Harem dairesi, harem. | Evin içi gibi başkasına kapalı olan yer. | Bir evin civârı. | Avlu. | Ortak, şerîk. | Hacıların, hac zamanında büründükleri örtü. )


- HASEN[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL


- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]

( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )


- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]

( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )


- HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]

( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )


- HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]

( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İKİRCİK/TEREDDÜT[Ar. < REDD] ile TEMKÎN[Ar. < MEKÂNET]

( Kararsızlık. İLE Yerleşme, yer tutma, mekânlanma.| Ağırbaşlılık. | İhtiyat, tedbir. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi, kendini yalnızca Hakk yoluna adamış olan kişi. )


- İKTİDÂR ile/ve İHTİYÂR


- İKTİFÂ' (ETMEK) ile/ve/<> KÂFÎ

( İkisi de, [< KİFÂYET] kökünden gelmektedir. )


- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]

( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )


- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME


- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


- İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar. < NISF]

( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )


- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]

( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )

( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )


- İNŞİRAH[Ar. < ŞERH] ile AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK

( AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK )


- İSKAT/ISKAT[< SUKUT | çoğ. ISKATÂT]["ka" uzun okunur] ile İSKÂT[< SÜKÛT]

( Düşürme/düşürülme. | Yok etme. | Hükümsüz bırakma. | Ölünün azapsız kalması için dağıtılan sadaka. İLE Susturma, sükût ettirme. | Tartışmada yanıt veremeyecek duruma getirme, ağzını kapattırma. | Kandırma, râzı etme. )

( ISKAT-I CENÎN: Çocuk düşürme. )


- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]

( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )


- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]

( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )


- İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET] ile/ve/<>/< İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]

( Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. İLE/VE/<>/< Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )


- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]

( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )


- İSTİYÂK[Ar.] ile İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]

( Misvak kullanma. İLE Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )


- İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]

( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )


- KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )


- KISTÂS[Ar.] ile/ve/||/<> KISAS[Ar.]

( Bir suçlunun, başkasına yaptığı kötülüğü, aynı biçimde uygulayarak cezalandırılması. İLE/VE/||/<> Ölçü. | Büyük terazi. )


- KIYAM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL(SÖZ) ve/||/<> HAYAT

( Hizmet ile. VE/||/<> Saygı ile. VE/||/<> Hikmet ile. VE/||/<> Edeb ile. )


- MÂHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET


- MAHREK[Ar. < HAREKET] ile MAHREK[Ar.]

( [mat.] Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri, yörünge. [Fr. ORBITE] İLE Yakacak yer. )


- MAKULÂT[Ar. < MAKULE]["ku" uzun okunur] ile MA'KULÂT[Ar. < MA'KUL]["ku" uzun okunur] ile ME'KÛLÂT[Ar.]

( Takımlar, çeşitler, sınıflar/kategoriler. İLE Aklın uygun bulduğu, akıl ile bilinen şeyler. [Fr. PRÉDICABLES] İLE Yiyecekler. )


- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]

( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )


- MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


- MİNNET[Ar.] ile/ve ŞÜKRAN[Ar.]

( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )


- MİNNETTAR[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MÜTEŞEKKİR[Ar.]


- MÜCAHEDE ile/ve/değil/> MÜCADELE


- MUDİL[Ar. çoğ. MUDİLÂT] ile MUDİLL[Ar. < DALÂLET]

( Güç, zor, çetin. İLE Doğru yoldan çıkarıp eğri yola saptıran, dalâlete düşüren. )


- MUHARRİK[Ar. < HARÎK] ile MUHARRİK[Ar. < HARK] ile MUHARRİK[Ar. < HAREKET]

( Yakan, tahrîk eden. İLE Çok yakan. | Çok hareket eden. | Pek susatan. İLE Hareket ettiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. | [fels.] Devitken. | [kimya] Karmaç. )


- MUİN ile/ve/||/<> HİMMET ile/ve/||/<> MÜZAHERET ile/ve/||/<> NUSRET

( Çoğunlukla alt seviyedeki kişinin yardımı.[Alttaki kişi, yukarı yardım/muavenet eder.] İLE/VE/||/<> Yukarıdan aşağıya yardım.[Yetkili kişi, aşağı yardım/himmet eder.] İLE/VE/||/<> Yandan, eş makamdan yardım.[Meslektaş, meslektaşına aynı güç ve konumdakine yardım eder.] İLE/VE/||/<> Lojistik yardım. )


- MUKÂBERE[Ar.] ile/ve/||/<> MUÂNEDE[Ar.] ile/ve/||/<> MÜCÂDELE[Ar.] ile/ve/||/<> MÜNÂZARA[Ar.] ile/ve/||/<> MUÂKEDE[Ar.] ile/ve/||/<> MUŞÂABE[Ar.] ile/ve/||/<> MUGÂLATA[Ar.]

( Bildiği hâlde inkâr etmek. İLE/VE/||/<> Bilmediği halde iddia etmek. İLE/VE/||/<> Doğrunun tespiti için başkasıyla tartışmak. İLE/VE/||/<> Doğrunun tespiti için kendiyle ya da başkasıyla tartışmak. İLE/VE/||/<> Konuşmaksızın kendiyle tartışmak. İLE/VE/||/<> Bilimsel bir konuyu, yalnızca doğrunun tespiti için tartışmak. İLE/VE/||/<> Bilimsel bir konuyu, yalnızca râkibi alt etmek için tartışmak. )


- MÜKEMMEL[Ar. < KEMÂL] ile MÜKEMMİL[Ar. < KEMÂL]

( Tam, olgun, kusursuz, eksiksiz, kemâle erdirilmiş, kemâl bulmuş, tekmîl. | Güzel, âlâ. İLE Tamamlayan, tamamlayıcı, ikmâl eden. )


- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ


- MÜPTEDİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMEYE YENİ BAŞLAYAN


- MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK

( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )


- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]

( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )


- MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET] ile MÜSTASHİB[Ar. < SOHBET]

( Yanında arkadaş olarak bulundurulan. İLE Yanına alan, beraber olunan, istishâb eden. )


- MÜSTEKMİL[Ar. < KEMÂL] ile MÜSTEKMİN[Ar. < KEMN ve KÜMÛN]

( Tam, olgun bir duruma getiren, eksiksiz olarak bitiren, istikmâl eden. İLE Gizlenen, saklanan. )


- MÜTEHARRIK[Ar. < HARK] ile MÜTEHARRİK[Ar. < HAREKET]

( Yırtılan, taharruk eden. İLE Hareket eden, kımıldayan, oynayan. | [felsefe, fizik] Hareketli, işler. )


- MÜTEHÂYYİL[Ar. < HAYÂL] ile MÜTEHAYYİR[Ar. < HAYRET | çoğ. MÜTEHAYYİRÎN]

( Hayâle dalan, hayal kuran, tahayyül eden. İLE Şaşmış, şaşırmış, hayrette kalan. )


- MÜTENÂSIR[Ar. < NÂSIR] ile MÜTENASSIR[Ar. < NASR] ile MÜTENÂSİR[Ar. < NESR] ile MÜTENÂSİL[Ar. < NESL]

( Yardımlaşan, birbirine yardım eden. İLE Hristiyan olan, tenassur eden. İLE Saçılan, intisâr eden. İLE Doğup büyüyen, tenâsül eden. )


- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]

( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )


- ÖKE/DEHÂ ve/||/+/<>/> GÜZELLİK


- ÖLÇÜT = MISDAK, MİYAR, KISTAS = CRITERION[İng.] = CRITÉRIUM, CRITÈRE[Fr.] = KRITERIUM[Alm.] = KRITERION < KRINEIN:AYIRMA, YARGILAMA[Yun.] = CRITERIO[İsp.]


- PENÂH[Fars.] ile -PENÂH[Fars.]

( Sığınma, sığınılacak yer. İLE Bir şeyin sığınağı, koruyucusu, dayanağı anlamlarıyla bileşik sözcükler yapar.[ADÂLET-PENÂH: Adâletin sığındığı yer.] )


- RAMAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEDD-İ RAMAK[Ar.]

( Yaşam kalıntısı. [Ancak, soluk alabilecek kadar gövdede kalan yaşam.] | Pek az şey. | [Ramak kala!] İLE/VE/||/<>/> Ölmeyecek kadar ile geçinme/yaşama. )


- SÂBİT[Ar. < SEBÂT, SÜBÛT] ile Sâbit[Ar.]

( Hareketsiz, kımıldamayan, yerinde duran. | İspat edilmiş, anlaşılmış. İLE Ünlü Türk şairlerindendir.[ö. 1716, h. 1124] )


- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]

( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )


- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


- SATHÎ[Ar.] değil/yerine/= YÜZEYSEL/GELİŞİGÜZEL/ÜSTÜNKÖRÜ


- SAVT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAMT[Ar.]

( Ses, sadâ[insan sesi], selen. | Bağırma, haykırma, çığlık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Susmak. )


- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN


- ŞEK/ŞEKK ile/ve/||/<> ŞIK/ŞIKK

( İkircik. %50-50. İLE/VE/||/<> İkiye bölünmüş şeyin bir parçası. | Bir işin, iki yönünden her biri. | Seçenek. )


- SERSERİ[Fars.]
ile/değil/yerine/><
SERBEST[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERMEST[Fars.]

( Çırak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Kalfa. İLE/VE/||/<>/> Usta. )

( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Başı bağlı/düğümlü, sorumluluk almış olan.[boş değil!] İLE/VE/||/<>/> Başı hoş, yetkin, deneyimli. | )


- ŞEVK[Ar. çoğ. EŞVÂK] ile ŞEVK[Ar. çoğ. EŞVÂK]

( Diken. İLE Yoğun arzu, keyif, neşe, sevinç. Işık.[Türkçe'de] )


- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]

( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )


- ŞEVK-I DİL[Ar.] ile/<> ŞEVK Ü TARAB[Ar.]

( Gönül şevki, neşesi, sevinci. | Türk müziğinde, bir bileşik makam olup en az, iki yüzyıllıktır. [Abdullah Ağa tarafından oluşturulmuş olabilir.][Rast ile suzinâk makamlarından oluşup iki dizinin de ortak seslerinden yararlanılmıştır.] İLE/<> Neşe, sevinç, coşkunluk. | Türk müziğinde, bir bileşik makamdır. [III. Selim tarafından oluşturulmuştur.][Sabâ ve acem aşîran ile hüseynî aşîranda (mi) kürdî dörtlüsünden oluşmaktadır.] )


- ŞEVKÎ[Ar.] ile ŞEVKÎ[Ar.]

( Dikenle ilgili. İLE Şevkle, neşe ile ilgili. )


- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )

( )


- SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Durum. İLE Tutum. )

( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksiniminiz var. )

( Sakinlik, hareketsizlik. İLE Sessizlik. )

( Sükût, Allah'ın ihsanıdır. )

( Sükût, kazanç mahâlidir; konuşma ise sarf mahâli. )


- SUKUT["ku" uzun okunur] ile SÜKÛT[Ar.]

( Düşme, aşağı inme. | Sarkma. | Büyük bir görevden ayrılma. | Çocuğun eksik ya da ölü olarak doğması. İLE Susma, söz söylememe. )


- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]

( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )


- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]

( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )


- TAHAMMÜL[Ar. < HAML | çoğ. TAHAMMÜLÂT] ile TAHAMMÜR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHAMMÜRÂT]

( Yüklenme, bir yükü üstüne alma. | Dayanma, katlanma. | Kaldırma. İLE Mayalanma, ekşime. )


- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK

( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )


- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]

( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )


- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]

( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )


- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]


- TALİP[< TALEP] ile/ve/||/<>/> TALİM


- TÂRİF[Ar.] ile TARÎF[Ar. < TURFA] ile TA'RÎF[Ar. < İRFÂN | çoğ. TA'RÎFÂT] ile TAHRÎF[Ar.]

( Yeni. İLE Az bulunan, nadir, zarif şey. | Etraflıca anlatma, bildirme. | Bir maddeyi tüm gerekli noktalarını içine alır biçimde bir ibâre ile anlatma. İLE ... )


- TEALİMİYYÛN ile/ve/||/<> TABİÎYYÛN ile/ve/||/<> İŞRAKİYYÛN ile/ve/||/<> MENAZİRÛN

( Matematikçiler. İLE/VE/||/<> Fizikçiler. İLE/VE/||/<> Aydınlanmacılar. İLE/VE/||/<> İbn Heysem'ciler. )


- TEÂSÜR[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL GEÇİNME, DİRLİK ETME


- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR

( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )


- TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile/ve TEMKİN[Ar. < MEKÂNET]

( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalarsınız. )

( Bir şeyi sağlayacak ya da önleyecek yol, yöntem, çözüm, çare. İLE/VE Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma. | Ağırbaşlılık. | Hastalığın bir yere yerleşmesi. | İhtiyat, tedbir. )

( PRECAUTION vs./and COMPOSURE )


- TEDENNÎ[Ar.] ile TENEZZÜL[Ar.]

( Gerileme, düşme. İLE Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. | Alçakgönüllülük gösterme. )


- TENÂFÜS[Ar. çoğ. TENÂFÜSÂT] ile TENEFFÜS[Ar. < NEFES]

( Kıskanma, haset etme, çekememe. İLE Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. )


- TENEFFÜS[Ar. < NEFES] ile TENEFFÜZ[Ar. < NEFZ]

( Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. İLE Nüfuzlu, sözü geçer olma. )


- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]

( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )


- TENFÎS[Ar. < NEFES | çoğ. TENFÎSÂT] ile TENFÎŞ[Ar. çoğ. TENFÎŞÂT] ile TENFÎZ[Ar. < NÜFUZ | çoğ. TENFÎZÂT]

( Soluklandırma/nefeslendirme, soluklandırılma. İLE Pamuk atma, yün ditme. İLE Hükmünü yürütme, nâfiz kılma. )


- TE'SÎR[Ar. < İSR | çoğ. TE'SÎRÂT] ile/ve TES'ÎR[Ar. < SA'R] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHRİYY] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHR/SEHHAR | çoğ. TESHÎRÂT]

( Alâmet, nişan bırakma. | İşleme, dokunma, içe işleme. | Kederlendirme. İLE/VE Değer/kıymet/narh koyma. | Ateşi yakıp alevlendirme. İLE/VE Zapt ve istila etme, ele geçirme, elde etme. İLE/VE Büyü yapma, büyüleme, aldatma/aldatılma, kendini bağlama. )


- TESKİN[Ar.] ile/ve/||/<> TESELLİ[Ar.]

( Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma. İLE/ve/||/<> Avunma, avuntu, avunç. )


- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]

( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )


- TESVÎK[Ar. < SEVK] ile TESVÎK[Ar. < MİSVÂK]

( Sürme, ileri gitme. İLE Dişleri, misvâk ile temizleme. )

( İSTİNÂN: Dişleri, macunla ya da tozla temizleme. )


- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ


- TEVÂZÛ ("ETME[ME]K") ile/değil TENEZZÜL (ETME[ME]K)

( Küçük gibi görülen tenezzül makamı, saltanat makamından daha yüksektir. )


- TEVÂZU'[Ar. < VAZ | çoğ. TEVÂZUÂT] ile TEVAZZU'[Ar.] ile TEVAZZUH/TAVAZZUH[Ar. < VUZÛH | çoğ. TETEBBUÂT]

( Alçakgönüllülük (gösterme). İLE Konulma, konuluş. İLE Açıklanma, açıklığa kavuşma, aydınlanma. )


- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR


- TEZEKKÜR ile/ve/||/<>/> TEDEBBÜR

( Geçmişe yönelik. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe yönelik. )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- ÜLFET[Ar.] ile/ve/||/<> MUKARENET[Ar. < KARN]

( Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. İLE/VE/||/<> Bitişiklik, yaklaşma, kavuşma, bitişme. | Uygunluk. )


- YAKÎN ile/ve BURHAN


- YEDİ BİLİM:
ÜÇ İLİM ile/ve/<>/sonra DÖRT BİLİM DALI

( DİLBİLGİSİ(GRAMER) VE MANTIK(LOGIC) VE HİTÂBET(RETORİK) ile/ve/<>/sonra MATEMATİK VE GEOMETRİ VE ASTRONOMİ VE MÛSİKÎ )

( SEPTUM ARTES LIBERALES: YEDİ ÖZGÜR(SERBEST) BİLİM ["Art" sözcüğü sanat değil bilim anlamına kullanılırdı.] )


- ZARÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂRET