
Hizmet'teki
ÖNCELİKLE BİLİNMESİ GEREKEN TERİMLER...
itibariyle 3.040 başlık/FaRk ile birlikte,
3.034 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
- 0.99365 = 0.03
ile/değil/yerine/><
1.01365 = 3.78
( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )
- 1 ve/||/<>/>/< 2 ve/||/<>/>/< 4 ve/||/<>/>/< 8
( Konuş. VE/||/<>/>/< Yaz! VE/||/<>/>/< Oku! VE/||/<>/>/< Dinle! )
- ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK
- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK
( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )
( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )
( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )
- ACELE ETMEK ile SABIRSIZLANMAK
( TO HASTEN vs. TO GROW IMPATIENT )
- ACI ÇEKTİĞİMİZDE ve/||/<> KORKTUĞUMUZDA ve/||/<> BAZI ŞEYLER, YOLUNDA GİTMEDİĞİNDE
( Kendimize kızmayalım. VE/||/<> Kendimizi aşağılamayalım. VE/||/<> Kendimizi suçlamayalım. )
- ACI/ISTIRAP:
KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN
- ACI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIŞ AÇISI
( Kişi, bakış açısını değiştirmedikçe "ıstırabını/acısını" değiştiremez. )
- ACI ve/||/<> İYİ NİYET
( Kuma yazılmalı. VE/||/<> Taşa kazınmalı. )
- ACIMA ile/ve/||/<>/> SEMPATİ ile/ve/||/<>/> EMPATİ ile/ve/||/<>/> ŞEFKÂT
( Sana acıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını anlıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını paylaşıyorum. İLE/VE/||/<>/> Yardım etmek için yanındayım. )
( )
- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK
- ACTA JURE IMPERII ile/ve/||/<> ACTUA JURE GESTIONIS ile/ve/||/<> LEX FORI
( Devletin, "egemenliğine dayanarak", yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu. İLE/VE/||/<> Yönetimin, "egemenliğine dayanarak", yapmış olduğu eylemlerden doğan sorumluluğu. İLE/VE/||/<> Yargıcın, hukuktaki, doğrudan uygulama kuralları. )
- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]
( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )
- ADÂLET:
DIŞARIDA/UZAKTA ve/değil/yerine/||/<>/>/< KENDİNDE
( Adâleti, dışarıda/uzakta aramak. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kendinde başlatmak ve oluşturmaktır, asıl ve öncelikli olan. )
- ADÂLET HEYKELİNİN GÖZLERİNİN KAPALILIĞI:
"NAMUSSUZLARA GÖZ YUMMAK İÇİN" değil ÂDİL OLMAK İÇİN
- ADÂLET:
"KİŞİ/ŞAHIS/ŞAHSÎ" KONU(SU) değil KİŞİLİK/ŞAHSİYET KONUSU
- ADÂLET=KUTUP YILDIZI:
GÖĞE ve/||/<>/> GÖNÜLE
( Doğar. VE/||/<>/> Işığını saçar/yayar. )
- ADÂLET:
ORTAYA ÇIKAN değil ÜRETİLEN
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADÂLET:
VARLIĞI VE VAROLANI BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> HAK'I BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK/TANIMAK
- ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK
- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA
- ADÂLET ile/ve/+/<> KUDRET ile/ve/+/<> HİKMET ile/ve/+/<> SEVGİ
( [Simgeleri/Sûretleri] Aslan. İLE/VE/+/<> Boğa. İLE/VE/+/<> Kartal. İLE/VE/+/<> İnsan. )
- ADÂLET ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> TİCARET
- ADÂLET ve/<> SEVGİ
( Toplumda. VE/<> Bireyde. )
( JUSTICE and/<> LOVE )
- ADAM:
ER KİŞİ ile/ve/değil İNSANİYETLİ
- ADAM OLMAK ile "ADAM OLMAK"
( ADM ELİF-DAL-MİM )
- ADAM "SATMIŞLIĞI/M/IZ"
değil/ne yazık ki/><
ADAM "SANMIŞLIĞI/M/IZ"
( Yoktur. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/>< Vardır. )
- ADAMI OLMAK değil ADAM OLMAK
- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine ÂDÂBINA GÖRE
- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine MUHATABINA GÖRE
- ADANMA ve/<>/> DERİNLEŞME
- ADANMAK ile/yerine/değil (GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK
( Yanlışı. DEĞİL/>< Doğrusu. )
( [not] TO BE DEVOTED vs./but TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH)
TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH) instead of TO BE DEVOTED )
- ADANMIŞ/LIK ile FEDAKÂR/LIK
- ADANMIŞ/LIK ile İNANMIŞ/LIK
- ÂDİL[Ar.] ile/ve/||/<> ÂDİLÂNE[Ar. ÂDİL + Fars. < ÂNE]
( Adâletle iş gören, adâletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adâletli. İLE/VE/||/<> Hakça. )
- ÂDİL ile/ve/||/<>/> AYDIN
( Dışımız. İLE/VE/||/<>/> İçimiz. )
- ADINI BİLMEK ile TADINI BİLMEK
( Haberdar olmak. İLE Deneyimlemiş olmak. )
( İLM el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN )
- AFET >< SİRET
( Sîret[yürüyüş, yol alış, iş tutuş], âfete[belaya, musibete, sıkıntıya, derde] kalkandır... )
- AFFEDEBİLMEK ile/ve/||/<> SABREDEBİLMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇEBİLMEK
( [Kişiyi] Farklı kılar. İLE/VE/||/<> Güçlü kılar. İLE/VE/||/<> Kendi kılar. )
- AFFEDEBİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇEBİLMEK
( [not] FORGIVE vs./and/but/||/<> FORGET
FORGET instead of FORGIVE )
- AFFEDEBİLMEK ve/||/<> VEFÂ
- AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEK
- AĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ
- AĞIR ile/ve/||/<> SAĞIR
( Baş. İLE/VE/||/<> Kulak. )
- AĞLAMAK:
"KIRILDIĞIN" YERDEN değil KIRDIĞIN YERDEN
( Kırıldığın yerden değil kırdığın yerden ağlarsın. )
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )
( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )
(
ve/değil/yerine/<>/><
)
( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )
- AĞLAMAMAK değil/yerine AĞLATMAMAK
- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK
- AHLÂK/ERDEM ve/||/<> EYLEM/SELLİK
- AHLÂK ile/ve/değil/<> ÂDÂB
( Değişmez. İLE/VE/<>/DEĞİL Değişir. )
( Bireysel. İLE/VE/<>/DEĞİL Kurumsal. )
( !Ahbaplık arttıkça, âdâb kalkar. [fazla yüz-göz olmamaya dikkat etmek gerek!] )
( Yükselmiş davranış ve tutumlar. İLE/VE/<>/DEĞİL Olağan davranış ve tutumlar. )
( [not] MORALS[< Lat.] vs./and/but ETHICS[< Yun.] )
- AHLÂKÎ ile/ve İNSANÎ/BİREYSEL
( MORAL vs./and HUMANE )
- AHLÂKLI değil AHLÂK KİŞİSİ
- AHMAK KİŞİNİN ARADIĞI değil/yerine/>< AKILLI KİŞİNİN ARADIĞI
( Başkalarında. DEĞİL/YERİNE/>< Kendinde. )
- AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA
- AİT OLMAK ile/ve/||/<>/> CİDDİYE ALINMAK
- AJİTASYON[Fr./İng. < AGITATION] ile ANAFİLAKSİ[Fr. < ANAPHYLAXIE]
( Kışkırtma, kışkırtı, körükleme, çırpıntı, çalkalama, duygu sömürüsü. | Sürekli ve tutarsız hareketler. İLE Aşırı duyarlılık/tepki. )
- AKIL "ALMAYI İSTEMEMEK" değil/yerine/> "AKLINI BAŞINA TOPLAMAK"
( Kimseden "akıl almak" istemiyorsan, aklını başına topla! )
- AKIL ve EL ve/||/<>/> DÜŞÜNCE ve EYLEM
- AKIL:
(KENDİ/BAĞIMSIZ) "YÜRÜYEN" değil YÜRÜTÜLEN
- AKIL VERMEK ile/ve/değil/yerine BİLDİKLERİNİ ANLATMAK
- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR
( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )
- AKIL ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- AKIL ile/ve/değil/yerine KULLANILAN/UYGULANAN AKIL
- AKIL ile/ve/<> ORTAK AKIL
( Aklınızı kullanma cesâretini gösteriniz! )
( REASON vs./and/<> COMMON REASON )
- AKIL ve/||/<> ZORUNLULUĞUN GETİRDİĞİ
- AKILLI ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILLI TEMBELLER ile/ve
AKILSIZ ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILSIZ TEMBELLER
( Ödüllendirilmeli! İLE Teşvik edilmeli! İLE Ceza verilmeli! İLE Kovmalı! )
( Takdir etmeli! İLE Dikkat etmeli! İLE İkaz etmeli! İLE Terk etmeli! )
( [+ +] ile [+ -] ile
[- +] ile [- -] )
- [ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU
( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )
- AKILLILIK:
"SÜREKLİ SUSKUN OLMAK"
değil
NE ZAMAN, NEREDE VE NE KADAR SUSACAĞIMIZI BİLMEK
- AKILSIZ BAŞ ve/||/<>/> AYAK
( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )
- AKIM ile/ve/değil/yerine/||/<> UYANIŞ
- AKINTIYA KAPILMAK değil/yerine AKIŞA KATILMAK/BIRAKMAK
- AKIŞTA (OLMAK) ile/ve/||/<> SÜREÇTE (OLMAK)
- AKLEDİLEBİLİRLİK ile/ve/<> EBEDİLİK
- AKLI BAŞINDALIK ile/ve/<> YALNIZLIK
- AKLI BOŞ ile/değil/yerine AKLI BAŞINDA
( [(")anllatıklarından(")] "öykü" dinleriz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yaşam(ay)ı öğreniriz. )
- AKL-I SELÎM değil/yerine/= SAĞDUYU
- AKLÎ ZORUNLULUK ile/ve/<> OLGUSAL ZORUNLULUK
- AKLIN:
DIŞ SINIRI ile/ve İÇ SINIRI
( Mekân. İLE/VE Zaman. )
- AKLIN:
DÜZEN VERİCİLİĞİ ile/ve/||/<> İŞLEM GÖRÜCÜLÜĞÜ
- AKLIN İLKELERİ ile/ve AKLIN İŞLEVLERİ
( * ÖZDEŞLİK [birliği verir]
* ÇELİŞMEZLİK [çokluğu verir]
* 3.[ÜÇÜNCÜ] DURUMUN/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI [değeri verir]
ile/ve
* TÜMEVARIM
* TÜMDENGELİM )
( PRINCIPLE OF THE REASON vs./and FUNCTIONS OF THE REASON )
- AKLIN" KULLANDIĞI KAVRAMLAR DİL ve/||/<> KAVRAMLARIN/DİLİN KULLANDIĞI "AKIL"/ZİHİN/KİŞİ
- AKLIN NİTELİKLERİ:
HİKMET ve KUDRET ve SEVGİ/ŞEFKÂT ve ADÂLET
( Bunları içermeyen hiçbir söz, davranış/tutum, akılsal değildir/olamaz. )
- AKLIN SESİ ve/||/<> KALBİN SESİ ve/||/<> MİDENİN SESİ
( Herhangi bir işi yapmadan önce ve yaparken, üçünün sesi de olmalı ve olabildiğince orantılı, dengeli ve uyumlu olmalıdır. )
- AKLININ BAŞINA GELMESİ ile/değil/yerine/>< AKLI BAŞINDA DAVRANMAK
- AKTARIM ile/ve/değil/> ÜRETİM
- AL ile/ve/değil/yerine /||/<>/< AS
( )
( [gereksinimin] Varsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yoksa. )
- ALÇAKGÖNÜLLÜ OLURSAK ... ve/||/<> ÇALIŞKAN OLURSAK ... ve/||/<> CÖMERT OLURSAK ... ve/||/<> NAZİK OLURSAK ... ve/||/<> MERAKLI OLURSAK ... ve/||/<> GÜVENİLİR OLURSAK ... ve/||/<> AFFEDİCİ OLURSAK ... ve/||/<> KENDİMİZ OLURSAK ... ve/||/<>
( Saygınlaşırız. VE/||/<> Nasipleniriz. VE/||/<> Rızıklanırız. VE/||/<> Anımsanırız. VE/||/<> Öğreniriz. VE/||/<> Değerleniriz. VE/||/<> Hafifleriz. VE/||/<> Mutlu oluruz. )
- ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ve/||/<> BİLGE/LİK
( Kimseden daha iyi olmadığımızı anlayacak kadar. VE/||/<> Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. )
- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET
( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )
( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )
( Ebru sanatı )
- ALÇALMAK değil/yerine AÇ KALMAK
- ALDANMA değil/yerine/>< AYDINLANMA
( Soytarılara kanarak. DEĞİL/YERİNE/>< Aydınları dinleyerek. )
- ALDIRMAMAK ile/ve/<> AFFETMEK
- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ
( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )
- ÂLİCENAP[Ar.] ile ELİ AÇIK | ONURLU
- ALIŞILABİLİRLİK ile/ve/||/<> KALDIRILABİLİRLİK
- ALIŞILMIŞ/LIK ile/değil/yerine/>< AŞILMIŞ/LIK
- ALIŞKANLIK (İLE) ile/değil KENDİLİĞİNDENLİK (İLE)
- ALIŞKANLIK ile GELENEK
- ALIŞMA ile/ve/||/<> KAPILMA
- ALIŞMA ile/değil/yerine/||/<>/ne yazık ki KATLANMA
- ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİŞ-ALIŞ
( Veren, her zaman vermeye hazırdır. )
( Kendilerinde olanlar, verebilir. )
( Verirsin ve alırsın! Verirsen alırsın! Verdikçe alırsın! Ver/verebil ki, alabil! )
( Biriktiren biriktirmeye memur, harcayan harcamaya. Veren ise, hazineyi kullanma yetkisine sahiptir. )
( Verdiğine engel olabilecek, vermediğini de verebilecek kimse yoktur. )
( The giver is always ready to give. )
- ALTINDA KALMAK ile/değil/yerine/< ALTINDAN KALKMAK
- [daha önce] "ALTINI ÇİZMEK(/ÇİZDİKLERİMİZİN)" ile/ve/değil/yerine/sonra/||/<>/< ÜSTÜNÜ ÇİZMEK
- AMAÇ/HEDEF:
"DAĞIN DORUĞUNDA" değil DAĞIN ARDINDA
( Dorukta olursa gözünde büyür fakat ardında olursa o "zorlu süreç", aşılabilecek yola dönüşür dinleyen için. )
- AMAÇ ve/||/<>/> DEĞER
- AMAÇ ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA/KEMÂL
- AMAÇ ile/ve/değil/||/<>/> YÖNELİM
- AMATÖR ile/ve/= PES ETMEMİŞ AMATÖR/PROFESYONEL
- AMEL:
ADÂLET ve/değil/||/<>/> İSTİKÂMET
- AMEL ile UYGULAMA(TATBİK)
- AMELİYAT:
GÖVDEDE ile/ve/<> ZİHİNDE
( Uyutmak gerek. İLE/VE/<> Uyandırmak gerek. )
- ANALİST[Fr./İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜMLEYİCİ
- ÂN'I YAŞAMAK değil ÂN'IN FARKINDALIĞIYLA YAŞAMAK
( "Ân'ı, yaşamak" sözü, "anlık düşünmek, hareket etmek, günlük öteki işleri/durumları gözardı etmek, kenara koymak, askıya almak" ya da "keyfî, ben merkezci hareket etmek" olarak DEĞİL yaşamın, olay/olguların, çevrenin, kendinin/zihnin her durum ve sürecinde, farkındalıklı ve nitelikli yaşama çabası -iddiasında değil!- içinde olunması gerektiği, gerekenin, gerektiği koşullarda ve zamanda yerine getirilmesi gerektiği anlamına gelir. Ancak, bu biçimde, farkındalıklı düşünülür, eylemsel yaşanırsa, yaşamın içinde olunacağı, sorumluluk alarak, felsefî anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılık ile sağlanabilir. )
( "An'ı yaşamak" ya da "An'da yaşamak" deyimleri, eksik ya da yanlış kullanılmakta, algılanmaktadır ne yazık ki.
"An'ı yaşamak", gün boyunca yaptığın/yaşadığın biçimde, An'ı(nı) da farkındalıklı, verimli yaşamaya işaret etmek, dikkat çekmek üzere kullanılır/kullanılmalıdır. Bu algı ve yorumla, hem gün içinde yapılan/yaşanılan işlerdeki zorunlulukları/gereksinimleri yerine getirir gibi, An'ı da aynı zorunluluklar oranında yaşamayı, hem de An'ın yoğunluğundaki bilinci/ni, gün içindeki işlerde de devrede tutarak, verimli bir tam gün geçirmeyi anımsa(t)maya yöneliktir.
"An'da yaşamak" da aynı biçimde, günlük işlerdeki çokluk ve verimlilik gibi An'da da zamanı verimli kılacak, farkındalıklı bir tutum içinde yaşamayı anımsa(t)maya yöneliktir.
Yani...
"AN'I YAŞAMAK" değil AN'I, FARKINDALIKLI YAŞAMAK;
"AN'DA YAŞAMAK" değil AN'DA, VERİMLİ/ÜRETKEN YAŞAMAK'tır! )
- ANI ve/<> TANI
- ANIMSAMAMAK / ANIMSANMAMASI GEREKENLER
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ANIMSAMAK / ANIMSAMAMIZ GEREKENLER
( Yaşadığımız, "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" herşeyi, sürekli anımsasaydık, delirirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazen/çoğunlukla, bazı "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" bilgi ve deneyimleri, delirmemek, kendimizi kaybetmemek/korumak, korkmak/korkabilmek ve varoluşumuzun sürekliliği için anımsamamız/anımsayabilmemiz gerekir. )
- ANLA! ve/||/<>/> TAMAMLA!
- ANLADIN MI? ile/değil/yerine ANLATABİLDİM Mİ?
- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/||/<> ANLAM VERME
- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ
( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )
( MEANING and/< WORTH and/< AIM )
- ANLAMAK ve/||/<> ANILARI OLMAK
( Ancak, anıları olanlar anlar. )
- ANLAMAK ve/||/<> UYGULAMAK
- ANLAMAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
( En ağır yük. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sıfır yük. )
- ANLAMANIN:
SESİ ile/ve KURALLARI
( Hmmm.[içinden ve/ya da sesli!] İLE/VE 1. Nötr olmak. | 2. Nitelikli soru sormak. )
- ANLAMAYA/ÖĞRENMEYE:
AÇIK ile/ve/||/<>/> ÂŞIK
- ANLAMAYI:
"UZATMAK" değil BİR AN ÖNCE/EN KISA SÜREDE
- ANLAMLI BAKMAK ile ALICI GÖZÜYLE BAKMAK
- ANLAŞILABİLİR/LİK ile/ve/||/<>/< YALIN/LIK
- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
- ANLAŞILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK
( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )
- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA
( Anlama durumunun, kişilerin birbirinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )
( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )
- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK
- ANLATMAK ile/ve/<> ÖĞRENMEK ÜZERE/İÇİN ANLATMAK
( TO EXPLAIN vs./and/<> TO EXPLAIN TO/FOR TO LEARN )
- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK
( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )
- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK
- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM
- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN
( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )
( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )
- ANNE ile/ve/ya da/||/<> BAKICI
- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT
( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )
- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK
( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )
- ARA:
1. GÜN ile 2. GÜN
( Kendin. İLE Başkaları. )
- ARABA değil/yerine BİSİKLET
( Arabadan İn, Bisiklete Bin!...
)
- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI
- ARADIĞIN SÜRECE/KADAR ARARIM değil ARAMADIĞIN KADAR ARAMAM
- ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK
- ARANAN ile/ve/<>/> ARINAN
- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR
( )
( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )
- ARAŞTIRMA (YAPMAK) ile ÇALIŞMA (YAPMAK)
( RESEARCH vs. TO STUDY/WORK )
- ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ile/ve/||/<>/> SUNUM YÖNTEMİ
( Tarihsel. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )
- ARAŞTIRMA ile İNCELEME ile ÇÖZÜMLEME/ANALİZ
( TA'MÎK[Ar. < UMK | çoğ. TA'MÎKÂT]: Derinleştirme, derin kazma. | Esasına varacak biçimde araştırma, inceleme. )
- ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA DÖNEMLERİNDE:
KULUÇKA ile/ve/||/<>/> BELGE TOPLAMA ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞTIRMA(OKUMA) ile/ve/||/<>/> YAZMA
- ARAŞTIRMACI ile/ve/||/<>/> UYGULAYICI
- ARAYAN, BULUR!:
[ya] BELÂ ya da MEVLÂ
- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!
( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )
- ÂRİF ile/ve ZARÂFET
- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE
- ARKA ÇIKMA ile/ve/değil/yerine KENDİNİ, ONUN YERİNE KOYMA
- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER
( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )
- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI
( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )
- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK
( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )
- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK
- ARTIŞ/ARTIM:
İŞTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİŞTEN
- AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ
( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )
- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ
( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )
( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )
- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )
- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )
( A person, who has lost their smile, has lost everything. )
( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )
- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK
- AŞIRI ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/<>/>/< YAĞCI/LIK
- [ne yazık ki]
AŞIRI DOYUM ve/||/<>/> KÜSTAHLIK
- AŞK (İLE) ve/||/<>/> (B)İLİM (İLE)
( Bulunur, bulmak gerekir. VE/||/<>/> Bilinir, bilmek gerekir. )
- AŞK/ÇOĞU DURUM:
[önce] AKIM ve/sonra/||/<>/> BAKIM
- AŞK:
"SANDIĞIMIZ KADAR" ile/değil YANDIĞIMIZ KADAR
- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR
- AŞK ile/ve/||/<> ONUR
- AŞKINLIK ile/ve/> GÖREVDEŞLİK/SİNERJİ
( TRANSCENDENCY vs./and/> SYNERGY )
- AŞKINLIK ve/||/<> KUŞATICILIK
- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE
( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )
- AŞKTA:
ÖLMEK ile DÖNMEK
( Var. İLE Yok. )
- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA
( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ATLAMAK
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ve/> ULAŞMAK
- AT BUNLARI DIŞARI:
BAŞKALARINI değil KENDİNİ
( Kendinde bulunan farklı/çeşitli "zihinleri/kişileri", kendi kulağını tutarak dışarı atmak. )
- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!
- ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )
- ATEŞE:
BENZİN değil/yerine/>< SU
- ÂTIFET[Ar. çoğ. AVÂTIF] değil/yerine/= KARŞILIK BEKLEMEDEN GÖSTERİLEN SEVGİ, İYİLİKSEVERLİK
- ATILIM ile/ve/<>/< KATILIM
- ATIŞTIRMAK değil/yerine NİTELİKLİ BESİNLERİ, YAVAŞ YEMEK
- AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU
( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )
- AVUNMA ile/ve/değil/yerine/|| SAVUNMA
- AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR
- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM
- AYAKTA DURMAK ve/fakat/||/<>/>/< HAYATTA KALMAK
( Yeterince gücün olmayabilir/kalmayabilir. VE/FAKAT/||/<>/>/< Nedenlerin vardır ve yeterince çoktur. )
- AYAKTA UYUYAN ile/değil/yerine/>< AYAKTA DURAN
- AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYI ile/değil/yerine ARI
( Gibi yeme/oturma! İLE/DEĞİL/YERİNE Gibi çalış! )
- AYIP "GÖRME"!
( Görürsen de ört! )
- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL
( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )
- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA
( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.
Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.
Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.
Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.
Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.
Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.
"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )
- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN
( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )
- AYNALA(N)MA ve/||/<> ONAYLA(N)MA
- AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK
- AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK
- AYNI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE DÜŞÜNMEK
- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA
( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )
- AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK
( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )
- AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ
- AYN/ILIK ile/ve/||/<>/>< FARK/LILIK
( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<>/>< Geliştirir. )
- AYRILACAK ZAMAN ve/||/<> VERİLECEK SELÂM
( Vefâ bilmeyene zaman ayrılmaz/ayrılmamalı. VE/||/<> Değer bilmeyene selâm verilmez. )
- AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK
( TO LEAVE vs./and TO DIGRESS )
- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT
- AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK
- AYRIŞTIKLARIMIZ ile/değil/yerine BULUŞTUKLARIMIZ(BULUŞABİLECEKLERİMİZ)
- [ne yazık ki]
"AZ İLE YETİNME(ME)K" ve/||/<>/> ÇOK'U BUL(AMA)MAK
- Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
( "Demek ki"...
"Zâten", "herşey", "aslında" ve "sadece"
"sonuç" ile başlar/başlamış!
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
"Zâten" diyerek, her "işine gelene/gelmeyene" bağlamadan KONUŞ!!!
"Aslında/esasında" "öyle/şöyle" (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Sadece/sırf" diyerek onca konuşulanı gözardı etmeden KONUŞ!!!
"Sonuçta" diyerek son sözü kendine ait kılmadan KONUŞ!!!
"Son tahlilde" deyince daha bir üst perdeden konuşmadığını bilerek KONUŞ!!!
"Temelde" olanın ne olduğuna iyi bak da ona göre sağlam KONUŞ!!!
"Normalde" diyerek tüm sürecin "anormal olduğu varsayımında ya da iddiasında bulunma"dan KONUŞ!!!
"Allah'tan" ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!
"Demek ki" ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!!
"Nasılsa" diyerek çıkarlarını öncellemeden KONUŞ!!!
"Ona bakarsan" diyerek sözü düşürmeden KONUŞ!!!
"Belki de" olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!
"İlle de" o ya da öyle değil "koşulu" "koymadan/olmadan" KONUŞ!!!
"Kesinlikle... Kesinlikle..." diyerek kendi yetersizliğinin anlaşılacağını dikkate alarak KONUŞ!!!
"Diyelim ki" diyorsan doğru örnek seçerek KONUŞ!!!
"Ne var?" diyerek, ahmaklık etmeden KONUŞ!!!
"Ne var ki?" diyerek, "saf görünümlü" kurnaz olmadan KONUŞ!!!
"Ne peki?" diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
"Niye ki?" diyerek, hazırcı değil önce kendin düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Elimde değil" diye kendini/başkalarını "kandır"(a)madığını bilerek KONUŞ!!!
"Ne bileyim" diyorsan düşünüp, öğrenip, bilebileceğini anımsa ve ona göre KONUŞ!!!
"Herkes"i katmadan KONUŞ!!!
"Hiç kimse" demeden KONUŞ!!!
"Hep"siz KONUŞ!!!
"Her zaman"a yaymadan KONUŞ!!!
"Hiçbir zaman" diye kestirip atmadan KONUŞ!!!
"Keşke ..." ile geçmişe dönmeye çalışmadan KONUŞ!!!
"Ya ..." ile belirsiz olanı belirlemeden KONUŞ!!!
"Böyle ... Böyle ..." demeden KONUŞ!!!
"Şey - şey - şey" demeden KONUŞ!!!
"Falan-filan" diye boşluğa bağlamadan KONUŞ!!!
"Bla-bla-bla" diye başka dilde kullanmadan KONUŞ!!!
"Dedi/Dedim" tekrarsız KONUŞ!!!
"Ben" diliyle kendini merkeze koymadan KONUŞ!!!
"Sen" diliyle kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
"Sen de" diyerek saldırmadan ve savunmadan KONUŞ!!!
www.FaRkLaR.net/KONUS )
( dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
(
)
- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN
( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )
( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )
( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )
- AZ ile/değil/yerine ÖZ
( Deme! İLE De! )
- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT
( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )
( )
( )
- AZÂMET ile/ve ZARÂFET
- AZI, GÖRÜP; "DÜNYAYA SAHİP OLACAĞIM(IZ)A" değil/yerine DÜNYAYI GÖRÜP AZA, SAHİP OLMAK
- AZİM ve/||/<>/> SEBAT ve/||/<>/> SABIR
( Başlarken. VE/||/<>/> Sürdürürken. VE/||/<>/> Bitirirken. )
- AZIMSAMAK ile KÜÇÜMSEMEK
( UNDERESTIMATE vs. DESPISE )
- AZMAN (OLMAK) ile/değil/yerine/>< UZMAN (OLMAK)
- BABA, HİMMET! > OĞLUM, HİZMET! değil BABA, HİMMET! =/<>/|| OĞLUM, HİZMET!
( "Hizmet edersen, himmet görürsün/ederim" DEĞİL Hizmet ederken himmet görürsün. )
- BABALAR:
KAHRAMAN ve/||/<> İLK ÂŞIK OLUNAN
- BAĞ:
ÖZERKLİK ve/<> HAZIR OLMA ve/<> GÖNÜLLÜLÜK/RIZÂ ve/<> HAREKETE GEÇME/GEÇEBİLME ve/<> KURABİLME(SÜRDÜREBİLME/SÜREKLİLİK) ve/<> PAYLAŞIM ve/<> GÜÇ
- BAĞINTILI/LIK ile/ve/||/<>/> ZORUNLU/LUK
- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN
( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )
( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )
( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )
- BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP
( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )
- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE
- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE
- BAĞIŞLANMAK ve/||/<>/< BAĞIŞLAMAK
( Pişmanlık duymayanı bağışlamak, "suya, resim yapmak" gibidir. )
- BAĞLAM(INDA) ile/ve/||/<> BÜTÜN/LÜK(ĞÜNDE)
- BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)
- BAHANE BULMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜMÜNÜ/ÇARESİNİ BULMAK(/ARAMAK)
( "İstemediği/n" herşeye. İLE/DEĞİL/YERİNE (Gerçekten) İstediği herşeyin. )
- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]
( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )
- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI
- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK
- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM
- BAKIŞ/HİZMET:
"A'dan Z'ye" ile/ve/||/<> "360 DERECE"
- BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE
- BAKMAK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK
- BAKMAYALIM! > KATILALIM!
- BALİNANIN SIRTINDA ve/||/<> RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK
( ve/||/<>
)
- BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL
( )
- BANA GÖRE ... ile/değil/yerine GÖREBİLDİĞİM KADARIYLA ...
- BARIŞ ve TUTKU =/||/<>/> SAADET
- BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]
- BARIŞMAK ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMAK
- BAŞARI:
KAZANILABİLEN ile/ve/||/<>/> KAYBEDİLEBİLEN
- BAŞARI (ÖYKÜSÜ) ile/ve/||/<> BAŞARISIZLIK (ÖYKÜSÜ)
( )
- BAŞARI:
SABIR ve/+/x/||/<>/> ÇALIŞMA ve/+/x/||/<>/> İSTİKRAR ve/+/x/||/<>/>
DENEME ve/+/x/||/<>/> KOŞULLAR ve/+/x/||/<>/> ZAMAN, ZEMİN
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI ve/<>/< ÇABA
- BAŞARI ve/||/<>/>/< ÖZGÜVEN
- BAŞARI = SUCCESS[İng.] = SUCCÈS[Fr.] = ERFOLG[Alm.] = SUCCESSO[İt.] = ÉXITO[İsp.]
- BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE
( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )
- BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI
( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )
- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine DÜŞMEK
( Başarısızlık, düştüğün yerde kalmaktır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düşmek, başarısızlık değildir. )
- BAŞARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< İLERLEMEK
( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Süreç. )
- BAŞIBOŞ:
İŞSİZLER ile/ve/değil/<> DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK OLANLAR
- BAŞIMIZA GELEN ile/ve/değil/||/<>/>/< NASIL TEPKİ VERDİĞİMİZ
- BAŞIN ve/=/||/<>/> BASIN (ÖNE EĞİLMESİN)
- BAŞINA GELEN ile/ve/||/<>/< OLMAMASI GEREKEN
- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ
( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )
- BAŞKALARI ...:
BİZİMLE YÜRÜYEBİLİR ve/fakat BİZİM İÇİN YÜRÜ(YE)MEYEBİLİR
- BAŞKALARINA "EFENDİLİK" ile/değil/yerine/>< KENDİMİZE EFENDİLİK
( "Güç" gerektirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü olmayı gerektirir. )
- UTANMA:
BAŞKALARINDAN ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNDEN
- BARIŞ(TIR)MAK:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/<> KENDİNİ (KENDİNLE)
( Zaman zaman. İLE/VE/<>/DEĞİL Her zaman. )
- BAŞKALARINI DÜŞÜNMEK ile/değil/yerine BAŞKALARINI DA DÜŞÜNMEK
- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR
( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.
İLE/VE/||/<>
Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.
İLE/VE/||/<>
Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )
- BAŞKASINI "KANDIRMAK" değil KENDİNİ YADSIMAK
- BAŞKASININ, BİZİ KEŞFETMESİ ile/ve/>/değil/yerine KENDİNİ KEŞFETME
( Beşer. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE İnsan. )
- BAŞLAMAK İÇİN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> BAŞLAMAMAK/YAPMAMAK İÇİN
( "En" doğru zamanı beklemek. İLE/VE/||/<>/> [bazen/çoğunlukla] Olumsal/keyfî "bahane" (olabilir). )
- BAŞLAMAK ve/<> BAŞARMAK
( Başlamak, başarmanın yarısıdır. )
( Her iş, başlayana kadardır. )
- BAŞLANGIÇ:
EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< ÖRTÜK EYLEM
- BAŞLANGIÇ ile/ve/||/<> ZEMİN
- BAŞTAN DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> ZAMANINDA DÜŞÜNMEK
- BASTIRILMIŞ/LIK ile/ve VAZGEÇMİŞ/LİK
( Kişiler, neden/nasıl vazgeçerler?
( Why people give up? )
Hızlı sonuç beklediklerinden dolayı...
( Expect fast results... )
Kendilerine inançlarını kestiklerinden dolayı...
( Stop believing in themselves... )
Geçmişe saplanıp kalmalarından dolayı...
( Get stuck in the past... )
Hatalarında yaşadıklarından dolayı...
( Dwell on mistakes... )
Gelecekten korktuklarından dolayı...
( Fear the future... )
Değişime direndiklerinden dolayı...
( Resist the change/alteration... )
Güçlerinden vazgeçtiklerinden dolayı...
( Give up the power... )
Güçsüzlüklerine inandıklarından dolayı...
( Believe in their weaknesses... )
Dünyaya sahip oldukları zannından dolayı...
( Feel the world owes them something... )
Başarıyı istemekten çok, hata yapma korkularından dolayı...
( Fear failure more than desire success... )
Nelerin olanaklar içinde olduğunu görememelerinden dolayı...
( Never visualize what is possible... )
Kaybedecek şeylerinin çok olduğu zannından dolayı...
( Feel they have something to lose... )
Fazla çalışmaktan dolayı...
( Overwork... )
Sorunlarının sadece kendilerine özgü ve biricik olduğunu zannetmelerinden dolayı...
( Assume their problems are unique... )
Geri dönmenin ve geri dön işaretinin,
hata yaptıkları anlamına geldiğini zannetmelerinden dolayı...
( See failure as the signal to turn back... )
Kendilerini, üzgün, güçsüz, acınası hissetmelerinden dolayı...
( Feel sorry for themselves... )
)
- BATAKLIKTA SİNEK AVLAMAK değil/yerine BATAKLIĞI KURUTMAK
- BAYILMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> AYILMAK
- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞ DERSEK
( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bağ olur. )
- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HAYIR(!) DERSEK
( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hayır olur. )
- BAYRAM:
SEVİNDİĞİN KADAR ile/ve/değil/||/<>/< SEVİNDİRDİĞİN KADAR
- BAZEN ve BAZI "DURUMLARI/KABULLERİ":
"KURMAK/SÜRDÜRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YIKMAK/BOZMAK
- BAZI BİLGİLER YA DA KENDİMİZLE İLGİLİ (BAZI) BİLGİLER:
(")ÖVÜNMEK İÇİN(") ile/ve/değil/||/<>/< BİLİNMESİ VE FARKINDA OLUNMASI İÇİN
- BAZI DAVRANIŞLAR/DURUMLAR/NESNELER:
"HAVA ATMAK İÇİN" ile/ve/değil/||/<>/< HOŞLANDIĞINDAN DOLAYI
- BAZI DEĞERLERİ/İLKELERİ:
"ALMIŞ/ALMAMIŞ" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ANLAMIŞ OLMAK
- BAZI DUYGULAR/DURUMLAR:
DİLLENDİR(E)MESEK DE ... ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLLENDİRİRSEK
( ... de (")olur("). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Bambaşka[tatlı/değerli/etkil(eşiml)i/karşılıklı/coşkulu/sevimli/sevecen] olur. )
- [ne yazık ki]
BAZI KİŞİLERİN, HATALARI/SUÇLARI:
"ÇUVALA BASMASI" ile/ve/||/<> "DUVARA ASMASI"
( Kendilerininkileri. İLE/VE/||/<> Bizimkileri/seninkileri. )
( Özellikle daha büyük olanlarını. İLE/VE/||/<> Özellikle daha küçük olanlarını. )
- BAZI ŞEYLER KOLAYLAŞIYOR ile/ve/değil/||/<>/< GÜÇLENİYORUZ
- BİR/BAZI ŞEY/LER YAPMAK:
BİRİLERİYLE/BAŞKALARIYLA ve/||/<>/> BİRİLERİ/BAŞKALARI İÇİN
- BAZI ŞEYLERİ:
ÇIRPINARAK SİLMEK ile/değil/yerine/>< BİR ÇIRPIDA SİLMEK
- BAZI ŞEYLERİ ...
UNUTMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/>
HİÇ YAŞAMAMAK/YAŞAMAMAYA ÇALIŞMAK
- BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ
( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.
"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.
"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]
"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.
"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )
- BECEREMİYORUM değil/yerine YÜZ VERME!
- BECERİ:
SÖYLEMEK değil/yerine DİNLEMEK
( Dinlemeyenler, öğrenemezler.
Öğrenemeyenler, bilemezler.
Bilemeyenler, olamazlar. )
- BEKLENTİ SIRALAMASI:
"YÖNETİCİLERE GÖRE" ile/değil/yerine/>/>< ÇALIŞANLARA GÖRE
( )
- BEKLENTİ ile/ve/=/||/<>/>/< BATKI/HÜSRAN
( EXPECTATION, ANTICIPATION and/>/= DISAPPOINTMENT )
- BEKLENTİ değil/yerine HİZMET
- BEKLENTİYİ YÖNETMEYE ODAKLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇABALAMAK
- BELÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞK
( Bin. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir. )
- BELİRLİ BİR ALANDA/KONUDA:
BİN KİTAP OKUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< (YETKİN) BİR KİTABI, BİN KEZ OKUMAK
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BELİRGİN/LİK
( Zihnin baş edemediği ve neredeyse her an tükenebileceği tek durum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zihnin ve sürecin rahatlayabildiği ve yaşayabildiği tek durum. )
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/=/||/<> DEĞERSİZ/LİK
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- BELLEKTE TAŞIMAK ile/değil/yerine BİLMEK
( Bilgi 2'dir. 1. Hakkında veri sahibi olmak. 2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek. [Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )
( [not] TO CARRY ON MEMORY vs. TO KNOW
TO KNOW instead of TO CARRY ON MEMORY )
- BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< BEN'İM
- BEN ve/||/<>/> BEN'İ (NASIL KURTARABİLİRİM?)
- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN
- BENLİK TUTUMUNDA:
KİM OLMADIĞIMIZ ile/ve KARŞIT OLDUKLARIMIZ
- BEN/LİK >< ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK
( NEFS >< TEVÂZÛ )
- BEREKET ve/<>/< PAYLAŞIM
- BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]
( Berraklık ve yardımseverlik elele gider - her biri hem öbürüne muhtaçtır, hem de öbürünü güçlendirir. )
( Ayna, güneşi çekmek için hiçbir şey yapamaz. O sadece parlaklığını koruyabilir. )
( Durumunuzu berrak bir biçimde görelim, bu berraklık, bizi serbest[sorumlu özgür] duruma getirecektir. )
( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )
( Clarity and charity go together - each needs and strengthens the other.
The mirror can do nothing to attract the sun. It can only keep bright.
See clearly your condition, your very clarity will release you.
It is 'clarity and charity' that make us human. )
( Aydınlık, açık. | Duru, temiz. İLE Tüm çizgileri belirgin olan, gözün tüm ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. | İyi duyulan ses. | Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi. | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan. | Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz. )
( LIMPID vs./and CLEAR )
- BEŞER DOĞMAK ile/ve/> KİŞİ/İNSAN OLMAK
( BEŞER İKEN BÎ-ŞER OLMAKTIR İNSAN OLMAK )
( BIRTH AS HUMAN vs./and/> BEING HUMAN )
- BEŞER ile/değil/yerine/||/<>/> İNSAN (OLABİLMEK)
( Kendini tanımayan, görünüş bazında, "insan" etiketine sahip olan, sınırlı ve âtıl durumda yaşayan.
İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Kendini gerçekleştirmiş, Bilim, Sanat, Felsefe, Zam/an, Doğa, Ayırdındalık/Farkındalık, Yeğleme/Tercih kavramlarının bağlantılarını oluşturabilmiş, oturtabilmiş ve uygulama durumunda olan bir var olan. )
( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bilinçte ayağa kalkmış olan. )
( Dayanmayan/dayanamayan, sabretmeyen/sabredemeyen. Sabra dayanamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Dayana(bile)n, sabrede(bile)n. )
( Konuşabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Konuşmayabilen, konuşabildiği gibi konuşmamayı ve/ya da [gereğince] susabilmeyi de becerebilen. )
( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )
( Kişi, kişinin kurdu ise. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, kişinin dostu ise. )
( [birbirimize] Yaklaşmak/yaklaşan. İLE/ÖNCELİKLE/||/<>/>< Yaklaşmamak/yaklaşmayan. )
( Görünür. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görünmez. )
( Görünürlük. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görebilirlik. )
( Herhangi/belirli biri. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sanatsal biri. )
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Doya doya, insanlığını yaşayan. )
( Gaflet uykusundan uyanan kişi, beşerdir. Beşer, nefsine mahkûm olan kişidir. Beşer, Allah'ı anlamadan, insan olamaz. İnsan/kişi de bu konuyu hallederse Âdem olur. )
( Dostu bul, ona kavuş. Fakat bunu sindiremeyecek olanlara gösterme! )
( Yapmamız gereken, farkında olmanın farkında olmaktır. )
( Anadan doğma insan yoktur. )
( Beşer iken bî-şer olmaktır, insan olmak. )
( Melekler, insan olamadığından dolayı üzgün; şeytan ise insan olmadığından dolayı memnunmuş. )
( What we need is to be aware of being aware. )
( Kendini kabul etmeyen, itirazı çok ve çeşitli olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendini kabul eden, kendiyle barışan, itirazları olmayan ya da azalmış olan. )
(
İnsanın Evrimsel Süreci
Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
---|---|---|---|
İlk İnsan Benzeri Atalar | Sahelanthropus tchadensis | İnsan ve şempanze ayrımı; çift ayaklılık belirtileri | 7 - 6 milyon yıl önce |
Erken Homininler | Orrorin tugenensis | Çift ayaklılık adaptasyonu | 6 - 4 milyon yıl önce |
Erken Homininler | Ardipithecus ramidus | Ağaçta yaşama ve yerde hareket etme yeteneği | 4,4 milyon yıl önce |
Australopithecus Dönemi | Australopithecus afarensis | Çift ayaklı yürüyüş, küçük beyin; "Lucy" fosili | 4 - 3 milyon yıl önce |
Australopithecus Dönemi | Australopithecus africanus | Daha gelişmiş çene yapısı | 3 - 2 milyon yıl önce |
Erken Homo Türleri | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
Erken Homo Türleri | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
Orta Homo Türleri | Homo erectus | Afrika'dan göç, ateşin denetimi | 1,8 milyon - 500.000 yıl önce |
Neandertaller | Homo neanderthalensis | Avrupa ve Asya'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
(
İnsan(Homo) Türlerinin Evrimi
Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
---|---|---|---|
Erken Homo | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı, çift ayaklılık | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
Erken Homo | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu, uzun yüz yapısı | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
Orta Homo | Homo erectus | Ateşin denetimi, karmaşık araç yapımı | 1,8 milyon - 110.000 yıl önce |
Orta Homo | Homo heidelbergensis | Barınak yapımı, avlanma stratejileri | 700.000 - 200.000 yıl önce |
Geç Homo | Homo naledi | Bilinçli gömme davranışı | 335.000 - 236.000 yıl önce |
Geç Homo | Homo neanderthalensis | Avrupa'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
Geç Homo | Denisova İnsanları | Genetik çözümlemeyle tanımlandı, sınırlı fosil bulguları | 200.000 - 30.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
( HUMANUS cum/||/<>/> HOMO )
- BESLEMEK ve/||/<> DESTEKLEMEK
- [ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK
( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
( )
- BEYİN:
YANSITICI değil/yerine YARATICI
( [not] MONITOR but CREATOR
CREATOR instead of MONITOR )
- BEYİN/ZİHİN:
ÜRETİCİ/ÜRETEÇ ile/ve/||/<> YANSITICI
- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)
- BICIR BICIR (KONUŞMAK, HAREKET ETMEK)
( Küçük, şirin çocuklar için söylenilen. )
- BİÇTİĞİN ve/||/<>/>/< EKTİĞİN
( "Biçtiğimizi" beğenmiyorsak, "ektiğimize" bakmalıyız! )
- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ
( Bilmeyelim! İLE/VE/||/<>/< Bilelim! )
- BİLDİĞİN GİBİ ile/ve BİLDİĞİN KADAR
( Hiçbir şey bildiğin/gördüğün gibi/kadar değildir/olmayabilir. )
- BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:
( AS ...:
YOU WISH and/||/<> YOU LIKE and/||/<> YOU WISH )
- [ne yazık ki]
"BİLDİĞİNİ OKUMAK" ile/değil/yerine/>< GÖRDÜĞÜNÜ OKUMAK
( Gördüğünü okumaya çalışmamak/çalışmayan, bildiğini okumaya neden olur/devam eder. )
- BİLDİĞİNİ:
YAPMAZSAN ile/değil/yerine YAPARSAN
( Sadece zihnin, bir miktar/bölüm bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her/bir yerin (tam) bilir/yetkindir. )
( Yetersizdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Yeterlidir. )
- BİLENİN/BİLGENİN/USTANIN/HOCANIN, HER:
[hem] YAPTIĞI/NI ile/ve/<>/||/değil/yerine/hem de DEDİĞİ/Nİ
( Yapma. İLE/VE/<>/||/DEĞİL/YERİNE Yap. )
- BİLEREK / BİLMEYEREK ile/ve/||/<> İSTEYEREK / İSTEMEYEREK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN / DOLAYLI
- BİLEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK BİLDİKLERİNMİZ
- BİLGELİK ile/ve/||/<> AYDINLANMA
( Başkalarının bilgisi. İLE/VE/||/<> Kendini tanıma. )
- BİLGELİK ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK
( Bilgelik, aklın; Cesaret, kalbin; Ölçülülük, duyguların kontrolüdür. )
- BİLGE/LİK ve/||/<> GÖNÜLLÜ/LÜK
- BİLGELİK ile/ve/||/<>/>/< KALITIMSAL BİLGELİK
( WISDOM vs./and/||/<>/>/< ANCESTRAL WISDOM )
- BİLGELİK ve/=/||/<> KARŞILIKSIZ HİZMET
- BİLGELİK ve/||/<>/< UTANABILMEK
- BİLGİ/(B)İLİM/GÖRGÜ:
NAKLETMEK İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< NAKŞETMEK İÇİN
- OLGUN/LUK:
BİLGİ İTİBARİYLE
ve/||/<>
BİLGELİK İTİBARİYLE
ve/||/<>
DURUM/KOŞULLAR İTİBARİYLE
ve/||/<>
AYDINLATMA İTİBARİYLE
( KEMÂL-İ İLİM ve/||/<> KEMÂL-İ İRFÂN ve/||/<> KEMÂL-İ HÂL ve/||/<> KEMÂL-İ İRŞÂD )
- BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK
- BİLGİ ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİ DOĞURMAK
- BİLGİ/VERİ/HABER:
[ne yazık ki]
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< VARSA
( "Asıp kesme." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Saygı, sevgi, şefkat, merhamet, anlayış. )
- BİLGİ ile/ve/||/<> BAĞDAT
( )
- BİLGİ ile BİLGİ OLMAYAN
( Bilgi ile bilgi olmayanı ayıramamak, ne yazık ki, bilgi üretmemekten kaynaklanmaktadır. )
- BİLGİ ve/||/<>/> BİLİM ve/||/<>/> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<>/> YETİNME
( Anamal/sermaye. VE/||/<>/> Silah. VE/||/<>/> Giysi. VE/||/<>/> Kazanç. )
- BİLGİ ile/ve/||/<>/> DENEYİM ile/ve/||/<>/> YARATICILIK
( )
( KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> EXPERIENCE vs./and/||/<>/> CREATIVITY )
- BİLGİ ile/ve/=/||/<>/< DÖNÜŞ(TÜR)EBİLMEK
- BİLGİ ve/||/<>/> İYİLİK ve/||/<>/> KARARLILIK
( Kuşkudan kurtarır. VE/||/<>/> Istırap çekmekten kurtarır. VE/||/<>/> Kaygıdan kurtarır. )
- BİLGİ =/||/<> NE YAPMAYABİLECEĞİNİN BİLGİSİ
- BİLGİ ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET
- BİLGİLERİ/DEĞERLERİ:
KAYIP (ETMEK) ile/değil/yerine/>< KAYIT (ETMEK)
- BİLGİLİ/BİLGİSİZ ile/değil KIBLELİ/KIBLESİZ
( Kişiyi, bilgisinden çok, niyeti/yönelimi/yaklaşımı belirler. )
- BİLGİLİ/LİK ile/ve/||/<>/> SOĞUKKANLI/LIK
- BİLGİN (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI (OLMAK)
( Başkalarının bilgisiyle (de) olabiliriz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ancak, kendi aklımızla olabiliriz. )
- BİLGİNİN EFENDİSİ ile/ve/||/<>/< ÇALIŞMANIN KÖLESİ
- BİLGİNİN:
GÜVENİLİRLİĞİ ile/ve/<> ZORUNLULUĞU
- BİLGİNİN VE ÜNİVERSİTENİN ÖNCELİKLİ İŞLEVLERİNDE:
ARAŞTIRMA ve/||/<>/> AKTARIM
- BİLGİYE GİDİŞ ve/||/<> KAYNAĞA DÖNÜŞ
- (B)İLİM'DE 3 KARIŞ:
1. KARIŞ ve/||/<>/>/< 2. KARIŞ ve/||/<>/>/< 3. KARIŞ
( Kibirlendirebilir. VE/||/<>/>/< Alçakgönüllü yapar. VE/||/<>/>/< Hiçbir şeyin bilinmediği bilinir. )
- (B)İLİM/LER ile/ve/+/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET
( Bilgisi.[hikmetin] İLE/VE/+/||/<>/> Kendi.[hikmetin] | İlmi, yaşama geçirme bilgisi. )
( [konunun] Öncesi[Evvel] | Sonrası[Âhir] | İçi[Bâtın] | Dışı [Zâhir] İLE/VE/+/||/<>/> Zamanı | Zemini )
( 4N İLE/VE/+/||/<>/> 2N )
( Nasıl?[Ne asıl?] | Niye?[Neye?] | Nereden? | Nereye? İLE/VE/+/||/<>/> Nerede? | Ne zaman? )
( Nasıl? İLE/VE/+/||/<>/> Niçin?[Ne için?] )
( Önü | Arkası | Sağı | Solu İLE/VE/+/||/<>/> Alt/ı ve üst/ü )
( Dört yön İLE/VE/+/||/<>/> Taban ve tepe )
( Yön İLE/VE/+/||/<>/> Konum )
( Değişken/araz. İLE/VE/+/||/<>/> Sabit/mutlak. )
( Akıl ile. İLE/VE/+/||/<>/> Akıl ve/+ gönül ile. )
( Görü. İLE/VE/+/||/<>/> Öngörü. )
( İdrak. İLE/VE/+/||/<>/> İz'an. )
( İdrak. İLE/VE/+/||/<>/> İlmi/ni idrak. )
( Rükû İLE/VE/+/||/<>/> Kıyam/Secde )
( Çevre İLE/VE/+/||/<>/> Çekirdek )
( Küre/Daire/Çember İLE/VE/+/||/<>/> Merkez/Nokta )
( Doğrusal. İLE/VE/+/||/<>/> Dairesel. Döngüsel. )
( Sözlük. İLE/VE/+/||/<>/> Kılavuz. )
( "Yatay". İLE/VE/+/||/<>/> "Dikey". )
( "Dikey". İLE/VE/+/||/<>/> "Yatay". )
( "Yabancı"/"tanıdık"/"uzak". İLE/VE/+/||/<>/> Tanıdık/yakın. )
( Sözcükler[Terimleri/Kavramları] | Tarih[/Tarihçesi] | Doğası[Kimyası/Biyolojisi/Anatomisi] | İşlevselliği[Fizik/Fizyoloji] İLE/VE/+/||/<>/> Koşullar[Zamanı ve Zemini(Yeri/Mekânı)] )
( Önce İLE/VE/+/||/<>/> Sonra )
( Âlim İLE/VE/+/||/<>/> Ârif )
( ben İLE/VE/+/||/<>/> BEN )
( Sıfat İLE/VE/+/||/<>/> Zât )
( Gövde İLE/VE/+/||/<>/> Öz )
( Gövde İLE/VE/+/||/<>/> Göz )
( Beden ilmi. İLE/VE/+/||/<>/> Ledün ilmi. )
( İlmin marifeti. İLE/VE/+/||/<>/> Marifetin ilmi. )
( Marifetin ilmi. İLE/VE/+/||/<>/> İlmin marifeti. )
( Tekillerin idrâki. İLE/VE/+/||/<>/> Tümellerin idrâki. )
( Müşkil çözer. İLE/VE/+/||/<>/> Akıl üretir. )
( Nesneyi/maddeyi idrak becerisi yüksek kişiler. İLE/VE/+/||/<>/> Nesneyi/maddeyi ve anlamı/mânâyı idrak becerisi yüksek kişiler. )
( İlm-i Hudurî. İLE/VE/+/||/<>/> İlm-i Husulî. )
( Tasdik[Yargı] İLE/VE/+/||/<>/> Tasavvur[Kavram] )
( Görerek/gözlemleyerek. İLE/VE/+/||/<>/> İşiterek/dinleyerek. )
( Düşünce ve gözlem ile. İLE/VE/+/||/<>/> Katılım ve sezgi ile. )
( Sözlük. İLE/VE/+/||/<>/> Kılavuz. )
( Yazı/şekil ile. İLE/VE/+/||/<>/> Gelenek ile. )
( Veri/ler ile. İLE/VE/+/||/<>/> Bilgi/bilgelik ile. )
( Nesneyi bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Kendini bilmek. )
( Yanıtlar ile. İLE/VE/+/||/<>/> Sorular ile. )
( Bilinebilecekleri ve yapılması gerekenleri bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Kaçınılması/yapılmaması gerekenlerden kaçınmak. )
( Cehâleti gideren. İLE/VE/+/||/<>/> Gafleti gideren. )
( Evreni tanımaya ve tanıtmaya çalışır. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. )
( Doğayı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. )
( Herkes/e. İLE/VE/+/||/<>/> Bazıları/na. )
( İsteyene. İLE/VE/+/||/<>/> Hak edene. )
( Herkes bilebilir. İLE/VE/+/||/<>/> Bazıları bilir. )
( "40 yaş öncesi". İLE/VE/+/||/<>/> "40 yaş sonrası". )
( Bilmenin/bilginin sonucu. İLE/VE/+/||/<>/> Bilmenin/bilginin kendi. )
( Bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Bilmekten, [sürekli] "bilme"ye geçmek. )
( Kişi, bilmediğiyle karşılaşınca oluşmaya başlar. İLE/VE/+/||/<>/> Kişi, kendiyle karşılaşınca oluşmaya başlar. )
( Sizin araştırmalarınızla... İLE/VE/+/||/<>/> Birlikte paylaşımlarımızla... )
( Aramakla bulunabilir. İLE/VE/+/||/<>/> Aramakla bulunmaz. [Fakat bulanlar, aramış olanlarıdır!] )
( Fikri hür, vicdanı hür. İLE/VE/+/||/<>/> İrfanı hür. )
( Her yerde ve her şeyde. İLE/VE/+/||/<>/> Bizde! [ Bilim, doğanın her köşesinde var; görmesini bilirsek! İrfan/kültür, sokakta dolanır; almasını bilirsek! ] )
( Hem Doğu'da, hem Batı'da. İLE/VE/+/||/<>/> [daha çok] Anadolu'da ve Doğu'da! )
( Bazen birden, bazen zamanla kazanılır! İLE/VE/+/||/<>/> Zamanla kazanılır. )
( Yeterince çalışılırsa, -neredeyse- mutlaka! İLE/VE/+/||/<>/> Belki! )
( Çeşm-i insaf gibi kâmile mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. )
( Kendini bilmek ve Dıştakini/Gayrıyı bilmek İLE/VE/+/<> İlm'ul-ilim ve - İlm'un Nefs )
( İlimde marifet zât'ı bilmektir. Eşyanın(nesnenin) akılda hasıl olan(meydana gelen) suretine ilim denir. Hariçten kattı nazarla malûma ilim denir. )
( İhvân-ı Safâ, "Fasl fî ecnâsi'l-ulûm" başlığı altında ilimleri, -Riyâzî, -Dinî ve -Felsefî olmak üzere üç ana grupta toplamıştır. )
( Nasıl/nelerin konuş(ul)abileceğini öğretir. İLE/VE/+/||/<>/> Nasıl/neleri konuşmayacağını ve susabilmeni gösterir. )
( Maluma bakar. İLE/VE/+/||/<>/> Mazerete bakar. )
( Tâbi ol! İLE/VE/+/<> Talip ol! )
( Bilgi[episteme]. İLE/VE/+/||/<>/> Bilgelik/irfan[gnosis]. )
( Genel rahmet. İLE/VE/+/||/<>/> Özel rahmet. )
( Geçmiş. İLE/VE/+/||/<>/> Gelecek. )
( Bileşikleri(mürekkebât) idrâktir. İLE/VE/+/<> Yalını(basît) idrâktir. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Bilgisizlikten sonraki bir duruma özeldir. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Yokluğun(adem) aracılık ettiği iki idrâkin sonucudur. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Riyâzet yoluyla elde edilir. )
( Yöntemi zordur. İLE/VE/+/<> Yöntemi kolaydır. )
( İhtilâfı çoktur. İLE/VE/+/<> İhtilâfı azdır. )
( Neden-delili[burhân-i limmî] ile elde edilir. İLE/VE/+/<> Nasıl-delili[burhân-i innî] ile elde edilir. )
( Seni/onu, başkasına bildiren. İLE/VE/+/||/<>/> Seni, sana bildiren. )
( İrfan öğretisi, insanlığı bir bütün olarak algılayıp insanlık değerlerine nerede olursa olsun, duyarlı olmayı öğretir. )
( Nesnesinde tutan. İLE/VE/+/||/<>/> Özneyi/kişiyi değiştiren. )
( Bilgisizliğe karşıdır. İLE/VE/+/||/<>/> Bağnazlığa karşıdır. )
( Bilge kişi, nutuk atan değil sabırlı olan, kin ve korkudan kurtulmuş olandır. )
( FERZÂN[Fars.]: İlim ve hikmet/irfan. )
( Kitaplarla. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanla[kişilerle]. )
( İçtekileri, dışa alma, dışta görme/gösterme bilgisi. İLE/VE/+/||/<>/> Dıştakileri, içe alma, içte yaşama bilgisi. )
( Bildiğini, duyduğunu/gördüğünü, deneyini anlatır/aktarır. İLE/VE/+/||/<>/> Yaşadığını, deneyimlediğini paylaş(tır)ır. )
( Bilgisizlerin/cahillerin davet edildiği. İLE/VE/+/||/<>/> Bilenlerin davet edildiği. )
( Celâl'den. İLE/VE/+/||/<>/> Cemâl'den... )
( Zorunluluk. İLE/VE/+/||/<>/> Anlayış. )
( "Cehennem". İLE/VE/+/||/<>/> "Cennet". )
( Dıştakileri bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Var olarak [amaca ve olgunluğa] dönüşerek bilme. )
( Parçaları bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Bütünü/bütünlüğü bilme. )
( Nesneleri bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Durumları bilme. )
( Kuramsal/teorik. İLE/VE/+/||/<>/> Uygulayımsal/pratik. )
( Göz ile, gözlemleyerek, araştırarak. İLE/VE/+/||/<>/> "Burun" ile, "koklayarak". )
( Dıştakiler, koşullar, durumlar, ayrıntılar. İLE/VE/+/||/<>/> İçselleştirme, saygı, çaba ve özen. )
( EPISTEME ile/ve/+/||/<>/> GNOSIS )
- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM
( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )
- BİLİNÇ ve/=/||/<> EDİM/EYLEM ve/=/||/<> OLANAK/LI/LIK
- BİLİNCİN:
DOĞASI ile/ve/<> NİTELİKLERİ ile/ve/<> KÖKENLERİ ile/ve/<> İŞLEVLERİ
- BİLİNCİN YADSINMASI ile/ve/değil/<> BİLİNCİN, İÇERİĞİNİN YADSINMASI
- BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERLİLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
( [ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERSİZLİK
^
BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )
( Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.
[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS INCAPACITY
^
UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- BİLİNEN ile/ve/||/<>/> BİLİNMEYEN
( Sonsuzdur. İLE/VE/||/<>/> Sonsuzlukların sonsuzluğudur. )
( Bilinenlerin hepsi, bilinmeyenleri işaret eder. )
( Bilinen üzerine bir kez daha bilgi aramak anlamsızdır. )
( Bilinmeyen, tüm "olmuştu ya da olmuş olabilirdi" ve "olacak ya da olacaktı"ları içerir. )
( Bilinenin, tam ve doğru bilgisidir bizi bilinmeyene götürecek olan. )
( Bilinenin içinde yaşamak bağımlılıktır, bilinmeyenin içinde yaşamak özgürleşmedir. )
( Bilinmez olan hakkında ancak sessizlik konuşur. )
( Zihin ancak bildiği hakkında konuşabilir. )
( Eğer bilinebilir olanı gayretle incelerseniz, o eriyip gider, geriye bilinmez olan kalır. )
( "Bilinmeyeni" bilmek için önce, bilineni bilmek gerek. )
( I do not claim to know what you do not.
It is the full and correct knowledge of the known that takes you to the unknown.
To live in the known is bondage, to live in the unknown is liberation.
Of the unknowable only silence talks.
The mind can talk only of what it knows.
If you diligently investigate the knowable, it dissolves and only the unknowable remains. )
( Bilinmeyenler, bilinenlerden her zaman çok daha fazladır. Her bilinen, yine bilinmeyenleri daha çok artırarak gelişir, ilerler. )
( Bilmediğiniz şeyi bildiğimi iddia etmiyorum. )
( KNOWN vs./and/||/<>/> UNKNOWN )
- EMPATİ:
BİLİŞSEL ile/ve/||/<>/> DUYGUSAL
- BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ
- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE
( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )
- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ANLAYABİLMEK ile/ve/||/<>/> (BİRİNE) ANLATABİLMEK ile/ve/||/<>/> (ÇOCUĞA) YALIN ANLATABİLMEK
- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< HÂL'DEN, HÂL'E GEÇEREK BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/||/<> KANITLAMAK
- BİLMEK ile KENDİNİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/<> KULLANMAYI/UYGULAMAYI BİLMEK
( Bildiklerinizi yaşa(r)sanız, bilmedikleriniz de öğretilir. )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW TO USE/APPLY )
- BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE
- BİLMEK ile/ve/<> OLAYLARI/ZORLUKLARI "ALTTAN ALABİLMEK"
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( İlmimizce bilinir, ikramımızca ihsan görür, sevdiğimizce seviliriz. )
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( Ne kadar geç verirse o kadar çok verir. )
- [hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/</=/hem de YAPABİLMEK
( Bilmek, yapabilmektir! )
( Bildiklerimiz, yapabildiklerimizdir. )
( TO KNOW vs./and/||/<>/>/=/also ABLE TO DO )
- [hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bilmek, yapabilmektir. )
( Kişi, bildiklerini, yönetir/yönetmelidir: bilmedikleri tarafından yönetilir. )
( [ne yazık ki]
- Yapabilen istemiyor,
- İsteyen yapamıyor,
- Bilen yapmıyor,
- Yapan bilmiyor ve
Dünya böyle kötüye gidiyor...
Ascoli Piceno, İtalya [1529] )
( TO KNOW vs./and/also/||/<>/> TO DO )
- BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB
( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )
( [not] NOT TO KNOW vs./and/but BREEDING )
- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"
- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK
( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )
- BİLMEYİ BİLMEK ve/||/<> BİLGİ ÜRETİMİ ve/||/<> GÜVENİLİR BİLGİ ve/||/<> BİLGİNİN UYGULANMASI/KULLANIMI
- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?
- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ
- BİNDİĞİM/İZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLDİĞİM/İZ
( Gövdemiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihnimiz. )
- BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK
- BİR ARAYA GELMEK ile/ve/||/<>/> BİR ARADA DURMAK ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )
- BİR + BİR = BİZ
- BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN
( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )
- BİR İŞE GİRMEK ile BİR İŞE GİRİŞMEK
- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"
- ALDATMA:
BİR KERE ve/||/<> İKİ KERE
( Yazıklar olsun ona. VE/||/<> Yazıklar olsun bana. )
( Aydınların aydınlat("a")madığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )
- | 1 KİLO PAMUK ile 1 KİLO DEMİR |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
1 KİTAP
( )
- KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"
( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )
( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )
- BİR KONUNUN/DURUMUN/AYRINTININ:
İŞLEYİŞİ ile/ve/değil/||/<> İŞLENİŞİ
- BİR/KAÇ KONUYU/SORUNU:
AÇMAK/AÇMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK/AŞMAYA ÇALIŞMAK
- BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK
- BİR KONUYU/OLGUYU:
KENDİNE("BANA") GÖRE DÜŞÜNMEK/ÇÖZÜMLEMEK/YORUMLAMAK ile/ve/değil/yerine O KAVRAMI (/N İÇİNDE) KONUŞMAK
- BİR NESNE/OLAY/OLGU/DURUM/KOŞUL İÇİN:
BİR "AD VEREBİLMEK", BİR ŞEY "DEMEK/DİYEBİLMEK"
ve/||/<>/<
O ...'YI DENEMEK
- BİR ŞEYİN, "YAPILAMAZ" OLDUĞUNU SANMAK ve/||/<>/> O ŞEYİN, YAPILIRKENKİ GÜRÜLTÜSÜYLE UYANMAK
- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI
- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ
( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )
- BİR YANLIŞIN YAPILMASINDA VE YORUMLANMASINDA:
KAZÂ ile/ve/ne yazık ki/<>/> HATA ile/ve/ne yazık ki/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( İlk kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> İkincei kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> Üçüncü kez oluyorsa. )
- BİR YERE ULAŞMAK ile/değil/yerine BULUNDUĞUN YERDE KALMAMAK
- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK
- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"
- BİRBİRİMİZİ:
BİLEMEYİZ ancak KEŞFEDERİZ
- YAŞAMAK:
BİRBİRİMİZİ İDARE EDEREK ile/ve/değil/yerine/<> UZLAŞARAK (ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUŞARAK)
- BİRBİRİMİZİ:
[ya] TAMAMLAYAMAMAK ile/ve/ya da/<>/< TAM ANLAYAMAMAK
- BİRBİRİNİ ETKİLEMEK ile/ve BİRBİRİNİ TAMAMLAMAK
- BİR'DEN BAŞLAMAK ve/||/<>/> BİRDEN BİRE BULMAK
- BİREŞİM/TEVHÎD ve/<> HİZMET
( Hüvviyete/Allah'a bağlamak. VE Herkese ve her şeye. )
- BİREŞİM/TEVHÎD İLKESİ:
TOPLUM İÇİN ve/||/<> BİREY İÇİN
( Adâlet. VE/||/<> İtidal. )
- BİREŞİM/TEVHİD ile/ve/||/<> CÖMERTLİK/SELEK
- BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/>/< KENDİNDEN RÂZI OLMAK
- BİREŞİM(TEVHİD) ve/||/<>/>/< KUŞKUDAN KURTULMAK
- SANAT:
BİREYLERİ/TOPLUMU ...
ŞAŞIRTMAK (İÇİN) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KIŞKIRTMAK (İÇİN)
- BİREYSELLEŞME ile/ve/değil/<> BİREYLEŞME
( Toplumda. İLE/VE/DEĞİL/<> Psikolojide. )
( Bütünden/toplumdan/idealden pay alarak. İLE/VE/DEĞİL/<> Kişide[parçada]. )
- BİRİCİKLİK ve BİRİCİKLİĞE SAYGI GÖSTERMEK/DUYMAK
- BİRİCİK/LİK ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK
- BİRİNCİ NİTELİK(LER) ile İKİNCİ NİTELİK(LER)
( Gerçektir. İLE/VE Zihinseldir. )
- BİRİNCİL NİTELİKLER ile/ve/||/<>/> İKİNCİL NİTELİKLER
( Ölçülebilir özellikler.[Devinim/hareket, kütle, büyüklük, biçim, konum vb.] İLE/VE/||/<>/> Algılanabilir özellikler.[Ses, tat, koku, renk vb.] )
- BİRİNE, BİR ŞEY(LER)İ:
LÜTÛF ETMEK değil/yerine/>< (O) KİŞİNİN DEĞERİNİ BİLEREK, BİR ŞEY(LER)İ PAYLAŞMAK
- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK
( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )
- BİRİNİN, SANA/ONA/BİZE ...:
NE/LER VERE(BİLE)CEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NELERDEN VAZGEÇEBİLECEĞİ
- BİRLEŞTİRME ile/ve/<> OLUŞTURMA
- BİRLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/||/<> KAVUŞ(TUR)MAK
- BİRLİK ile/ve/||/<>/>/< DENGE
- BİRLİKTE HAREKET ETMEK ile/ve BİRLİKTE OLMAK
( Trinidad Tobago'nun ambleminde, "Birlikte Hareket Edersek Başarırız!" yazmaktadır. )
( BEHAVE TOGETHER vs./and BEING TOGETHER )
- BİRLİKTE OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/< BİREY OLMA GEREKSİNİMİ
- BİRLİKTELİK ile/ve/||/<> KARŞILIKLILIK
- BİSİKLET ve/<> AKIL/ZEKÂ
- BİZİ SEVENİN:
NE/LER VERECEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE(LER)DEN VAZGEÇEBİLECEĞİ
- BİZİM OLAN:
"BİRİKTİRDİĞİMİZ" değil PAYLAŞTIĞIMIZ
- BÖBÜRLENME değil/yerine/>< KENDİNİN/KİŞİNİN/İNSAN(IN) DEĞERİ(Nİ) BİLMEK, ONUR/GURUR DUYMAK
- BÖBÜRLENMEK ve/||/<> HORULDAMAK
( Gündüz. VE/||/<> Gece. )
( "Uyanıkken". VE/||/<> Uyurken. )
- BÖLME ile/ve/||/<> PAYLAŞTIRMA
- BOŞ DURMAK değil/yerine KOŞTURMAK
- BOŞ KİŞİ ile/değil/yerine NİTELİKLİ KİŞİ
( Kişiyle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE İşiyle uğraşır. )
- BOŞ ZAMANLARINDA SENİNLE KONUŞANLAR
ile/değil/yerine/><
SENİNLE KONUŞMAK İÇİN ZAMAN AYIRANLAR
- BÖYLE ve/||/<>/> BU DA VAR
ve/||/<>/>
GİBİ ve/||/<>/> OLABİLİR ve/||/<>/> DEĞİL ve/||/<>/> BİLE DEĞİL
( VARLIK - YOKLUK
[ l - O ]
Herhangi bir şeyden bahsedebilmemizin olanaklılığı ve/ya da tüm koşulları, ancak, varoluşla ve varolanların bilgisi ile başlar/başlatılabilir. Herhangi bir verinin de bir değer ya da nitelikli bilgi olabilmesi için varoluş kaynağına ve
ilkesine yönelmiş olma zorunluluğu söz konusudur. Varoluştan bağımsız bir bilgi de söz konusu değildir.
Varolan/bilimi[ontoloji] olmadan, bilgi/bilim[epistemoloji] olmaz!
Varolanların değerinin bilinmesi ve anımsanması ise ancak o durumun, olanağın, nesnenin ya da kişinin kaybında ve/ya da yokluğunda söz konusudur. Fakat yaşamımızdaki, gövdemizdeki ve zihnimizdeki varolanların değerini bilmek içinse sahip olduklarımızın ya da ötelediğimiz ilişkilerin kaybını beklememiz gerekmemektedir.
"El duası olmadan, dil duası olmayacağını" anlayarak ve anımsayarak, bir şeylerin yaşanmasında ya da sahip olunmasında, kaygı duymanın anlamsızlığını da fark etmemizi, zamanında, araç ve olanaklarımız yerindeyken harekete geçmemiz sağlar.
İnsanın, kendini tanıma, gelişme ve gerçekleştirme sürecinde, aile, çevre, okul aracılığıyla edindiği eğitim ve öğrenim aşamaları bulunmaktadır. Bu süreçteki tüm bilgi, kayıt ve deneyimlerimizi, ekmek/sandöviç arası malzemesine benzetip, tüm bu süreç boyunca, bu malzemenin, yani bilgi ve deneyimlerimizin etrafında olmazsa olmazlarımız bulunmaktadır.
Bu olmazsa olmazlarımızın, kullanılagelenleri olarak en değerli ve öncelikli olanı, Sağlık ve Özgürlük'tür. İkinci sırada, Zaman ve Enerji'mizdir. Üçüncü sırada da, Bilgi ve Farkındalık'tır.
Uygulanagelenleri olarak, en değerli ve öncelikli olanı, Doğa ve Doğallık, ikinci sırada, Uyum ve Bütünlük'tür. Üçüncü sırada da, Gelişim ve Değişim'dir.
Bunların hepsinin temelinde, kaynağında, kökeninde ise
KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ
bulunmaktadır.
Büyük çoğunluk için yaşamın tamamı, bu dönemle sınırlı kalmış, bilgi ve (b)ilim süreci olarak, az ya da çok bilgi, kayıt, yorum ve deneyimle tamamlanmış ya da tamamlanacak olmasının yanı sıra, bu süreci aşmak isteyenler için bir sonraki ve üst aşaması/dönemi olan, (d)olgun insan olma ve kendini gerçekleştirmek üzere, bilgelik(irfan/hikmet) ile sürdürme bilincine ve dönemine girilir.
Bilgi ve bilim bilinci ve dönemi, dört şeyi bilme süreci içinde devam eder. Bir şeyin, içini ve dışını, öncesini ve sonrasını [zâhir, bâtın, evvel, âhir] bilmekle tanımlanır. Bilgelik dönemi ise bu dörde ek olarak, iki şeyi daha bilmekle, bilinen her bir şeyin, zaman ve zeminini bilmekle ve İlm-i Siyâset ile gerçekleşir.
[ İlim ile İrfan arasındaki FaRkLaR için...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/7688 ]
Bu, dönemsel deneyimlerin ve donanımların temelinde, içinde ve/ya da dışında, paralelinde, ötesinde düşünülmeye ve yaşanmaya çalışıldığında ise ortada, ancak tek bir bilgi ve bilinç söz konusudur. VAR(OLAN) Bilinci ve Deneyimi.
Varolan[mevcud] bilinci, iki ve dört kavramdan oluşan düşünce, bakış, algılama, yorumlama, değerlendirme sürecinde bulunarak, bilinç ve yoğunlaşma isteğine göre değişmek üzere belirlenen ilk iki [Böyle ve Bu da var] ve sonraki dört sözcük/kavram [... gibi. | ... olabilir. | ... değil. | ... bile değil.] aracılığıyla, yaklaşık 3 ilâ 6'şar aylık sürede ve süreçte gerçekleşebileşecek işler kadar, ayrı ayrı çalışılarak gerçekleşebilir.
Zihnin, bu bilince alışması ve yeniden yapılandırılması için 3 ilâ 6 boyunca, gördüğümüz tüm nesnelere ve kişilere, tüm olaylara; duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz tüm olgu ve kavramlara, sadece, "Böyle" gözlüğü takılarak, Böyle'nin yanına, önüne, ardına, başka hiçbir düşünce, bilgi, sözcük yanaştırılmadan düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir. Çalışılan "Böyle" sözcüğü ve döneminden sonra, yine herşeye, sadece, "Bu da var" gözlüğü takılarak bakılması, düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir.
Bu çalışmalar sonrasında ise dört kavrama daha geçilebilecektir. Öncelikle, gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz ve düşündüğümüz her bir şey, kişi, durum, süreç, imge, simge, kavram ya da ad/etiketin yanına, sadece, "... gibi." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Sonrasında ise yine aynı koşullar ve süreyle, "... olabilir." gözlüğü takılarak çalışılması gerekecektir. Bu iki sözcükten sonra yine aynı koşullar ve süreyle fakat daha farklı bir zihin oluşturabilecek olan değilleme sürecinde, herşeyin yanına/sonuna "... değil." gözlüğü takılarak bakılacaktır. Bu sürecin dengelenmesi içinse dördüncü kavram olan "... bile değil." gözlüğü takılarak çalışılacaktır.
Varoluş bilincinin kapsayıcılığının yanı sıra, yetersizliği ya da sınırlılığı da söz konusudur. İşleyişi, "ya, ya da" "0 l" "mantığı/algısı" ya da "Newton Fiziği" ile düşünülebilen varoluş bilinci, doğa, fizik, matematik ve laboratuvarda geçerlidir.
OLuş bilincinde ise bir şeyin, ne ve ne kadar olduğundan çok ve ötesinde, şu/bu/o koşulda/biçimde olabilmesinin yanı sıra, hem belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmakla birlikte, hem de belirli bir koşul, zaman ve zeminde olmayarak, ne belirli, ne de belirsiz bir koşul, zaman ve zeminde de bulunmadığı bilgisi ile "hem, hem de | ne, ne de" "mantığı/algısı" ya da "Kuvantum Mekaniği" ile tanımlanmaktadır. Bu bilinçte, sadece, "OLmak, OLan ya da OLuş" söz konusudur.
Tüm varoluşun, insanın, bilincin, süreçlerin ve sonuçların, herşeyin karşısında, Yokluk [O] alanı ve durumu söz konusudur. Dolayısıyla, herşeyin başında ve sonunda, yokluğu düşünmek, yok olmayı, bulun(a)mamayı, göz önünde tutmak durumundayızdır. Fakat bu bilgi ve bilinçle de bunu bilmenin ötesine geçmek zorunda olduğumuzdan dolayı, yokluğu da hem bilip, hem gözardı edebilecek kadarıyla "yok etmek", ne tek bilgi, ne de tüm bilgi ya da gerçeklik olarak kabul etmek isabetli olmayacağından dolayı, yok'un, yokluk ile ilişkisini, kendiyle sağlayamayacağımızdan dolayı da burada, elimizde kalan ve kullanılabilecek tek bilgi, "bile değil" kavramı ve sözcüğüdür. "Bile değil" bile olsa, onu kullanıyor olmak da bir varoluş alanı ve durumu oluşturacağından dolayı, "bile değil"i de "bile değil" ile devam ettirmek, bunları da yine ancak tekrar "bile değil" ile devam ettirmek ve sonsuza kadar, azalarak ve küçülerek, yok olarak gidebilecek tek kavram olan "bile değil", devam ettirilerek ve doğada, durabilerek; insanda ise susabilerek, tüm "süreç ve sonuç", "algı", "yorum", "kavramsallık", "ilkesellik", "evrensellik", "birlik" ve "bütünlük" deneyimlenir.
[Durmayabilmek ve susmayabilmek ise hâlâ insana özgülüğüyle ve ayrıcalığıyla, düşündüğünü düşünebilen, kuvantumsal ve sabit olmayan bir bilinç olmasından dolayı, insanın, zihninde, dilinde ve elinde olmaya, kısır döngü ya da nereye doğru ilerlediği bilinemeyecek eliptik bir döngü şeklinde devam eder durur.]
YOK(LUK)
[ xOx ] [ bile değil ]>[ bile değil ]>[ bile değil ] >[ bile değil ] >[ bile değil ]>[ bile değil ] ~ ]
^
|
|
OL(UŞ)[ hem O[yok] l[var] , hem de l[var] O[yok] ve ne O[yok] , ne de l[var] "mantığı/algısı" ]
( Şu/bu/o, şöyle/böyle/öyle, şu/bu/o kadar, şu/bu/o zamanda, zeminde, koşulda/biçimde, sınırlan(dır)madan ve çerçevelen(dir)meden,
herhangi bir şey(le) olmadan ve olmayan!
Sadece OLMAK, OLAN ya da OLUŞ! )
^
|
|
VAR(OLAN)
[ ya O ya da l "mantığı/algısı"]
[- BÖYLE | BU DA VAR ]
||/>
[ ... GİBİ >
... OLABİLİR >
... DEĞİL >
... BİLE DEĞİL ]
------------------------------------------------
(D)OLGUN/KÂMİL İNSAN
S~ KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ~S
[OLGUNLUK/KEMÂL]
--------------------------------------
^
|
|
İNSAN
| KENDİNİ TANIMA SÜRECİ |
(GELİŞİM)
-------------------------------------
[OLMAZSA OLMAZLAR]
[Kullanılagelenler]
1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK
2.) ZAMAN ve ENERJİ
3.) BİLGİ ve FARKINDALIK
----------------------------------
| TÜM BİLGİ ve DENEYİMLER |
----------------------------------
[Uygulanagelenler]
1.) DOĞA ve DOĞALLIK
2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK
3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM
-------------------------------------------------
|KOŞULSUZ SAYGI ve SEVGİ|
-------------------------------------------------
)
( Sigorta Sözcükler/Kavramlar İLE/VE/||/<>/> Varoluşsal Sözcükler/Kavramlar )
- BOYUN EĞMEK ile/değil DAYANÇ/SABIR ETMEK
( İNHİNA: Eğrilme, bükülme. | Baş eğme. )
( [not] TO SUBMIT vs./but PATIENCE )
- BUĞDAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "NEFES"
( "Adam olmayı" simgeler. VE/||/<> Nefsi simgeler. )
- BUGÜNKÜ AKLIM ile/ve/değil/yerine/<>/< DÜNKÜ YAPTIKLARIM
( Bugünkü aklım olsaydı, dünkü yaptıklarımı yapmazdım.
Ama dünkü yaptıklarımı yapmayabilseydim, bugünkü aklım da olmayabilirdi. )
- BÜKMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DÖNÜŞTÜRMEK
- BULAŞIK YIKAMADA:
AZ DETERJAN/SABUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ DURULAMA
- BULAŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<> YANKILA(N)MA
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.]:
DIŞARIDA ile/değil/yerine/>< İÇERİDE
( İlâh. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölçü. )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/=/||/<> ÖLÇÜ/MİZAN
- BULUNÇ/VİCDAN[Ar.] ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONSCIOUS vs./and/<< CONSCIOUSNESS )
- BULUNÇ/VİCDAN ve/||/=/<> TARİH
( Kişide. VE/||/=/<> Toplumda. )
- BULUŞARAK, ANLAŞMAK ile/ve/||/<> ANLAŞARAK, BULUŞMAK
- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")
( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )
( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )
( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )
- BULUŞMAK:
NESNE(SİN)DE ile NESİNDE/NEDENİNDE
- BUNU ALDIM <>/||/>/< BUNALDIM değil/yerine
YANLIŞIMIN/YANILSAMAMIN/OYUNUN FARKINDAYIM
- BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?
- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> BİREŞİM/TEVHİD
- BÜTÜN/LÜK ve/||/<> GÜVENİLİR/LİK
- BÜYÜK BURUN/LULUK ve/||/<>/> BURNUNUN DİBİNDEKİ FIRSATLARI/GERÇEKLERİ GÖREMEME
- BÜYÜK HATA:
BİR ŞEYE/KİŞİYE, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK ile/ve/değil/<> KENDİNE, HAK ETTİĞİNDEN DAHA AZ DEĞER VERMEK
- BÜYÜK RESİM ile/ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKIŞ
- BÜYÜK YANLIŞLARIN/HATALARIN/SUÇLARIN:
"NEDENİ" ile/ve/<>/> BEDELİ
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK
- [ne yazık ki]
BÜYÜK SORUN/YANILSAMA:
"ACI ÇEKMEMEK" ve/||/<>/>/< "KENDİMİZİ KANDIRMAK" / KANDIRDIĞIMIZI/KANDIRABİLECEĞİMİZİ ZANNETMEK
- BÜYÜME" ile/ve/değil/yerine HAREKET
- BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK
( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )
( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )
- BUZ ile/ve SU
( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )
- ÇABA ile/ve/değil/<>/< GİRİŞİM
- ÇABA ile/ve İYİ NİYET
- ÇAĞDAŞ ve/||/<>/< AĞDAŞ
- ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL
- CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"
- CÂHİL ile/değil/yerine/||/>/>< ÂLİM ve ÂRİF
( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )
( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kendini yoklar. )
( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kişiye hitap eder. )
( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )
( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Teşekkür eder. )
( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )
( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )
- CÂHİL ile KÂMİL
( Uzak ol/dur! İLE Yakın ol/dur! )
- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI
- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ
- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA
- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK
- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ
- ÇALIŞMAK ile/ve/değil/||/<>/< AKILLICA ÇALIŞMAK
( )
- ÇALIŞMAK/ÇALIŞAN ve/||/<>/> SESSİZ/LİK
( Çalışanın sesi çıkmaz. )
- ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI
( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )
( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )
- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN
- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK
( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )
- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK
( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )
- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK
( )
- CAN ve/=/||/<>/>/< VAR OLUŞUN SÜREKLİLİĞİ
- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK
- CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"
( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )
- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN
( ALIVE vs./and ACTIVE )
- ÇAPA/LAMAK ile ÇABA/LAMAK
- ÇÂRE[Fars.] ile/ve/||/<> DEVÂ[Ar.]
- ÇARESİZ KALMAK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİTLİ OLMAK
- ÇARESİZLİK ile/ve/||/<>/>/< HİÇBİR ŞEY YAPAMAMA
- ÇARESİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> SABIR
- ÇATIŞMA değil/yerine/>< ÇALIŞMA
- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB
( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )
- CEFÂKÂR ile CEFÂKEŞ
( [eziyet] Çeken. İLE Eden. )
- CEHD değil/yerine/= ÇALIŞMA, ÇABALAMA
- ÇEKİMİN/KAMERANIN:
ÖNÜNDEN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK
- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK
- ÇEKİŞME değil/yerine/>< UYUM
- CELB-İ MENÂFİ değil/yerine/>< DEF-İ MEFÂSID
( Yanlışları önlemek ve işlememek; çıkarları, iyilikleri getirmek ve işlemekten öncelik kazanır. )
( Def-i mefâsıd, celb-i menâfiden evlâdır. )
- ÇELİŞKİ ile/değil/< DAYANÇ/SABIR
- CEMÂL GÖRMEK ve/||/<> KEMÂL BULMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK
- CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ
- ÇENEYİ "ÇALIŞTIRMAK" değil/yerine ELİNİ "ÇALIŞTIRMAK"
- CEP TELEFONU:
"YAKINLAŞTIRICI" ile/ve/||/<>/>< UZAKLAŞTIRICI
( Uzaktakileri, size. İLE/VE/||/<>/>< Sizi, yanınızdakilerden. )
- CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK
- CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ
- CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET
- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]
( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )
( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )
- CESÂRET ve/||/<>/>/< YARATICILIK
( Önderden gelir. VE/||/<>/>/< Takımdan gelir. )
- CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM
- CEVDET-İ RAVİYE ve/||/<> KUVVET-İ AZİME
( Düşünme gücü/yetisi. VE/||/<> Yapma gücü/yetisi. )
- ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE
( SURROUNDINGS vs./and FRAME )
- CEZA:
AMAÇ değil/yerine/>< ARAÇ
( [bkz.] CESARE BECCARIA[15 Mart 1738 - 28 Kasım 1794] )
- CHANGE ve/||/<>/> CHANCE
( Değişim. VE/||/<>/> Kazanma olanakları/olasılıkları. )
- CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN
( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )
( )
- CİDDİYE ALINMASI GEREKEN:
KENDİMİZ ile/ve/değil/||/<>/< İŞİMİZ
- CİDDİYET:
SURATSIZLIKLA ile/değil İLKELERLE
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< HAK
( Bir şey, çıkar ise hak değildir.
Hak ise çıkar değildir.
Hukukun abecesi budur. )
- ÇIKAR ile/değil/yerine OLASI ZARARLARI AZALTMA
- ÇIKARIMIZI GÖZETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ZARAR GÖRMEMEK
- ÇIKARLAR/IMIZ GEREĞİNCE değil/yerine İLİŞKİLER GEREĞİNCE
- ÇIKARLARIMIZI, BİRİLERİNDEN/ÖTEKİLERDEN ...:
!ÖNDE/ÜSTTE TUTMA(MA)K ile/değil/yerine AYRI TUTMA(MA)K
- ÇIKAR(LAR)INI "DÜŞÜNMEK/İSTEMEK/BEKLEMEK" değil/yerine/>< HAK ETTİKLERİNE VE/VEYA ETTİĞİN KADARINA RIZÂ GÖSTERMEK
- ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ
- ÇİLEYİ (SEÇMEYİN!) ile/ve/değil/||/<>/< ÇİLEĞİ (SEÇMEYİN!)
- CIMON ve/||/<> PERO
( )
( Barok tarzının önde gelen adlarından Paul Rubens'in,
1635'te yaptığı bu tablo, Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nde sergileniyor.
Elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş. Yeni doğum yapan kızı Pero, büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ve ölümden korumak için emzirir.
Kızın yüzündeki kaygı, kapıya baktığı açıkça görülen duruşu, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş biçimi ve gövde dili ile kabullenişini harika yansıtmış ressam.
Nasıl bakarsak o'yuz, o kadarız.
Ne okursak o'yuz, o kadarız.
Ne anlarsak o'yuz, o kadarız.
Ne yersek o'yuz, o kadarız.
Bakış açımız, bizi anlatır; baktığımız şey değil.
Sanatın gücü, işte budur. )
- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")
( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )
- ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK
- ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI
( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )
- [ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR
( Modern kişinin, öncül ve ölümcül tutumları. )
( http://ahmetcorak.blogspot.com.tr/2010/01/ahtapor-anne.html )
- ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR
- ÇOCUKLAR:
"İSTEDİĞİMİZ GİBİ" değil/yerine/< YETİŞTİRDİĞİMİZ GİBİ
- ÇOCUKLARA, DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜNYAYA, DAHA İYİ ÇOCUKLAR BIRAKMAK
- ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK
- ÇOCUKLARIN/BAŞKALARININ TAKİP ETTİĞİ/EDECEĞİ:
İŞARET PARMAĞIMIZ değil AYAK İZİMİZ
- ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI
- ÇOĞAL(T)MAK ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MAK
- ÇOĞUNLUĞUN:
İSTEDİĞİNİ İSTEMEMEK ile/ve/<> İSTEMEDİĞİNİ İSTEMEK
- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE
- ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK
- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)
( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )
- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME
( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )
( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )
- ÇOK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ ile/değil/yerine HAK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ
( "Kendimize" hak gördüğümüzü, başkasına "çok" görmeyelim! )
- ÇOK İKEN ve/||/<> AZ İKEN
( Çok tüketme/yelim! VE/||/<> Çok çalış/alım! Dilenme/yelim! )
- ÇOK/GERÇEKTEN İSTEMEK ile/ve/<> TAM/DOĞRU İSTEMEK
( REQUEST SO MUCH vs./and/<> ENTIRE/RIGHT REQUEST )
- ÇOK İSTEMEK ile/yerine GERÇEKTEN İSTEMEK
( REQUEST SO MUCH vs. REALLY REQUEST/WANT
REALLY REQUEST/WANT instead of REQUEST SO MUCH )
- ÇOK KİŞİYLE ile/ve/||/<> AZ KİŞİYLE ile/ve/||/<> TEK BAŞINA
( Konuş. İLE/VE/||/<> Düşün. İLE/VE/||/<> Karar al. )
- ÇOK KONUŞMAK değil/yerine/>< AZ KONUŞMAK
( Sık sık pişman olunur. DEĞİL/YERİNE/>< Pek az pişman olunur. )
- ÇOK SEVMEK değil/yerine SEVMEK
( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )
- ÇOK SEVMEK ile/değil/yerine SEVMEK
- ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK
- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK
( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )
( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )
- ÇÖP ve/<> KİLO
( Ancak/sadece kişinin/insanın oluşturdukları. )
- ÇÖPE değil/yerine GERİ DÖNÜŞÜME
- COŞMAK ile/ve/<> KOŞMAK
- ÇÖZÜLMÜŞ/LÜK ile/ve/||/<> AŞILMIŞ/LIK
- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )
- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME
( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.
Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de
çözmek değil çözümlemektir.
Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )
- ÇÖZÜM ile/ve/||/<> DÜZENLEME
- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ
- CÜRET ile/ve/değil/||/<> BİLGİSİZLİK
- DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM
- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK
- DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK
- DAHA İYİ OLAN ile/ve/||/<> DAHA İYİ HİSSETTİREN
- DAHA ÖZEL ALGILA/YORUMLA! ile/ve/<> DAHA GENEL DÜŞÜN
( Kendini, iyi hissettiğinde. İLE/VE/<> Kendini, kötü hissettiğinde. )
- DAHA ... ile/ve (fakat)/ne yazık ki/||/<>/>< DAHA ...
( "Daha yüksek binalarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha kısa sabrımız var.
"Daha geniş otoyollarımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha dar bakış açılarımız var.
"Daha büyük evlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha küçük ailelerimiz var.
"Daha çok ev gereçlerimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az zamanımız var.
"Daha çok eğitimimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağduyumuz var.
"Daha fazla bilgimiz var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az bilgeliğimiz var.
"Daha çok uzmanımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok sorunumuz var.
"Daha çok ilacımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az sağlığımız var.
"Daha çok mal varlığımız var." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az değerlerimiz var.
"Daha rahat geçinmeyi öğrendik." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yaşam kurmayı öğrenemedik.
"Daha büyük işler yaptık." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha iyi işler yapamadık.
"Daha çok harcıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şeye sahibiz.
"Daha fazla satın alıyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az hoşnut kalıyoruz.
"Daha fazla söylüyoruz." İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az konuşuyoruz.
Daha çok nefret ediyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az seviyoruz.
Daha az gülüyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çok somurtuyoruz.
Daha çok sigara, alkol, şeker tüketiyoruz. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha savurganca para harcıyoruz.
Daha hızlı araba kullanıyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha çabuk kızıyoruz.
Daha geç saatlere kadar oturuyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha yorgun kalkıyoruz.
Daha az okuyor, daha çok televizyon izliyoruz. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Daha az şükrediyoruz.
Yaşamımıza, yıllar kattık. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Yıllarımıza, yaşam katamadık.
Uzayı fethettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< İç dünyamızı fethedemedik.
Havayı temizledik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik. İLE/VE (FAKAT)/NE YAZIK Kİ/||/<>/>< Önyargılarımıza hükmedemedik.
)
- [ne yazık ki]
"DAHA FAZLASI" değil/yerine/>< GEREKLİ/YETERLİ OLAN
( En büyük suçlar ve hatalar, gerekli olanı değil daha fazlasını elde etmek için işlenir. )
- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET
( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )
( Gaflet de bir nimettir. )
- DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK
( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )
- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK
- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN
- DAMA ile/değil/yerine SATRANÇ
( 2000 sonrası. İLE/DEĞİL/YERİNE 2000 öncesi. )
- DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR ile/ve/||/<> TAŞI DELEN, SUYUN GÜCÜ DEĞİL DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİDİR
- DOĞRUYU BİLMEK/BULMAK:
...'DAN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<> ...'YA KARŞIN
- ...DAN KALKARAK ile ...DAN HAREKET EDEREK
- DANIŞMA ve/||/<>/> DAYANIŞMA
( Bin bilsek de bir bilene danışmak gerek. )
- DANIŞMAK ile/ve/||/<>/> BİLGİ VERMEK
- DANS EDELİM! ve/||/<> ŞARKI SÖYLEYELİM! ve/||/<> SEVELİM! ve/||/<> YAŞAYALIM!
( Hiçkimse izlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiçkimse dinlemiyormuş gibi. VE/||/<> Hiç incinmemiş gibi. VE/||/<> Dünya, cennetmiş gibi. )
- DARILMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK
- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ
- DAVAR ile/değil/yerine BU DA VAR
( … İLE/DEĞİL/YERİNE )
- DAVET ve/<>/> İCÂBET
- DAVRANIŞ ve/<> İYİ NİYET
( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )
- DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ
- DAVRANIŞ:
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ
- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF
- DAVUL ve/||/<> TOKMAK
( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )
- DAYANÇ/SABIR ve/||/<> BEKLEMEK
- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK
( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )
- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK
- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER
- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK
- DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ
- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR
- DEĞER/KİŞİ:
KAYBETTİĞİMİZDE ANLAŞILAN değil SAHİPKEN BİLİNMESİ GEREKEN
- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK
- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR
( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )
- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ
- DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK
- DEĞİŞİM ve/< DEĞİŞMEZ/LER
- DEĞİŞİM ile/ve/değil/||/>< DEVİNİM
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM
- DEĞİŞİM ile HAREKET
- DEĞİŞİM ile/değil MAYALANMA
- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER
( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )
- DEĞİŞİMİN:
KURBANI OLMAK değil/yerine/>< USTASI OLMAK
( [not] TO BE VICTIM OF CHANGE vs./but BEING MASTER OF CHANGE
BEING MASTER OF CHANGE instead of TO BE VICTIM OF CHANGE )
- HAZ:
DEĞİŞKEN ile/değil/yerine DEVİNGEN
( Gövdede ve gövdeye yönelik.[keyif] İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde ve zihne yönelik.[zevk] )
- DEĞİŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< FARKINA VARMAK
- DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK
- DEHÂ:
%1 ile/ve/değil/||/<>/< %99
( "İlham." İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ter/çalışmak. )
- DEHÂ ile/ve/|/<>/>< DELİLİK
( İkisinin arasında, çok ince bir çizgi, aralık vardır. )
- DELİ/LİK ile/ve/değil/||/></ne yazık ki BİLGİSİZ/LİK / CAHİL/LİK
( Akıl, kişiyi terk etmişse. İLE/VE/DEĞİL/||/>
- DEME!
"TARLADA HASADIM VAR" ve/||/<> "EVLÂDIM VAR"
( Eline geçmedikçe. VE/||/<> El koynuna girmedikçe. )
- DEMEDİKLERİMİZİ DEMESİNLER ile/değil/yerine/||/<>/< "İSTEDİKLERİNİ DESİNLER"
- ÖZGÜRLEŞMEK:
...DAN ile/ve/||/<>/> ... İÇİN ile/ve/||/<>/> KENDİNDEN
- DENEME-YANILMA ile/ve/bazen/ne yazık ki DENEME-"YAMULMA"
- DENENEBİLİR/LİK ile/ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK
- DENETİMCİ/LİK ile/ve/<> KATILIMCI/LIK
- DENEYEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK DENEDİKLERİMİZ
- DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK
( Gerçek benliğin bulunabilmesi için sahte olanın terk edilmesi zorunludur. )
( Düşüncelerinizi, duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi gözleyin. )
( A man who is intense in his experience will radiate confidence and courage.
The false self must be abandoned before the real self can be found.
Watch over your thoughts, feelings, words and actions. )
( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )
( SELF IN EXPERIENCE vs./and/<> SELF IN OBSERVATION )
- DENEYİM:
YAŞLANARAK değil YAŞAYARAK
- DENEYİM ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ DENEYİM
- DENEYİM ile KULLANIM
( Deneyim, kişinin başına gelen değil, başına gelenle ne yaptığıdır. )
- DENEYİM ile/değil/yerine/> ÜMİT
( Ümit, her zaman, deneyimi yener. )
- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM
( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )
- DENEYİME AÇIK/LIK ile/ve/<> DIŞADÖNÜK/LÜK
- DENEYİMLEMEK ile/ve/<> GÖZLEMLEMEK
- DENEYİMLENİLEBİLECEK OLANIN "İSTENİLMESİ/BEKLENİLMESİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENEYİMLEMEKTE OLUNAN
- DENGE ile/ve/<> DİNGİNLİK
- DENGE ve/<> HUZUR
- DENGELİ ile/ve/||/<> İYİLEŞTİRİCİ
- DENGİNİ ARAMAK/ARAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ ARAMAK/ARAYAN
( "Küçük zihinliler". DEĞİL/YERİNE İleri zihinliler. )
- DENİZDE YÜZÜP DEREDE BOĞULMAK ile/<> DİMYAT'A, PİRİNCE GİDERKEN, EVİNDEKİ BULGURDAN OLMAK
- DEPREMDE:
ÇÖKMEK ile/ve/||/<> KAPANMAK ile/ve/||/<> TUTUNMAK
(
)
- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ
- DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ
- DERDE:
DEVÂ ile/ve/değil/yerine/<> TESELLİ
( Gövdede. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zihinde. )
- DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ
- DERİN BİR SOLUK ve/||/<> DERİN BİR ŞÜKÜR
- DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK
( STUDY vs./and/> WORKING )
- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK
- DERT ile/ve/= NİTELİK
( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( Söylemem derdimi hemderde bile! )
( Allah derdinizi artırsın! )
- DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)
- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI
- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)
- DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)
- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN
- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME
- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)
- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK
- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]
- DEVLETİN (ÖNCELİKLİ/ZORUNLU) SORUMLULUKLARI:
EĞİTİM ve/||/<> SAĞLIK ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> YARGI GÜVENCESİ
- DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ
( * CAN GÜVENLİĞİ
* AKIL SAĞLIĞI
* NESİL SÜREKLİLİĞİ
* MAL GÜVENLİĞİ
* DİN GÜVENCESİ
ve/+/||/<>/>
* SAĞLIK GÜVENCESİ
* EĞİTİM GÜVENCESİ
* GÜVENLİK GÜVENCESİ
* YARGI GÜVENCESİ )
( Giderdim, gönülden kini,
Kini olanın, olmaz dini! )
( ZARÛRİYÂT-I DİNİYYE / MAKÂSID-I HAMSE )
- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"
- DİDİNME ile/ne yazık ki DİDİŞME
( Kendi içinde. İLE/NE YAZIK Kİ Kişilerle, olanlarla, geçmişle. )
- DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU
( Ayağında. İLE/VE/||/<>/> Göğsün[d]e. )
( Olmayan. İLE/VE/||/<>/> Süremez. )
- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine ÖNEMİNİ BELİRTMEK
- DİKKAT EKSİKLİĞİ/AZLIĞI ile/değil İLGİ EKSİKLİĞİ/AZLIĞI
- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE
( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )
- DİKKATE ALMAK ile/ve/<> GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- DİL ve/||/<> DİŞ
( DİL VE DİŞ
“Dişler, tüm organların aynasıdır” sözünü anımsayarak, “Dil neyin aynasıdır?” sorusuna bir yanıt arasak, hepimizin buluşma noktası “ÖZ” olacaktır.
“Dil, özümüzün aynasıdır”
“ÖZ <–> GÖZ <–> SÖZ” bağlantısı, nereden hareket edecek olursak olalım, üzerinde en çok durulması gereken ilişkidir. “Öz”ün üzerine fazla eğilmeye gerek kalmaksızın bizleri nereye ulaştırdığını biliyoruz. “Göz” üzerine de aynı ortak duygu ve düşüncelere sahip olarak, özümüzün kapısı olduğu noktasına ulaşıyoruz. “Söz” ise geçmiş, şimdi ve geleceğin; usumuzun, bilimin, felsefenin ve sanatın; iş ve özel yaşamın ve günlük yaşamdaki tüm sürecin en büyük aracıdır. Simge diliyle “Söz”, yazı diliyle “Söz”, sözün diliyle “Söz”, günlük yaşamımızın, düşünce ve duygularımızın ve tüm ilişkilerimizin aracı “Söz”.
Keleci[sözü] bilen kişinün yüzünü ağ[ak] ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kese başı,
Söz ola ağılı[zehirli] aşı bal ile yağ ede bir söz.
Psikoloji, 3D/6D temelli, "Düşünce, Duygu ve Davranışlar"ımızı anlamaya, incelemeye ve altında yatan nedenleri bulmaya çalışan bir bilim dalıdır. Hiçbiri birbirinden bağımsız olmadığı gibi ayrı ayrı düşünmek de pek olanaklı değildir. Bu doğrultuda, son zamanlarda çok yoğun ilgi gören Sinir Dili Programlaması(SDP ya da NLP), çalışmalarının da en büyük aracı olan söz -ve her bir sözcük- ile, tüm hücrelerimizin ve beynimizin programlanabilmesi yoluyla yaşamımıza katacağı gelişmişliği, derinliği, kolaylığı ve rahatlığı sağlatan bir disiplin. SDP tüm eylemlerimiz ile ağzımızdan çıkan her sözün nasıl ve ne kadar bağlantısının olabileceğini anlatır. Ayağını sürüyerek yürüyen bir kişinin, sözlerinin de ağzından uzata uzata, yayılarak çıktığını görebilirsiniz (ya da tam tersi). Yüzü asık birinin, her ne kadar hoş sözler kullansa bile sesinden psikolojik durumunu anlayabilirsiniz. Aynı bağlantılar dilimiz ve dişimize verdiğimiz önem için de geçerlidir. Diş fırçalama alışkanlığımız ile kullanacağımız sözcüklerin de bağlantısı vardır ve de dile, sözlerimize gösterdiğimiz özen ile diş fırçalama alışkanlığımızın. Dişimizin ne kadar önemli olduğunu biliriz fakat maalesef yeteri kadar özeni göstermeyiz.
Dile ve sözlerimize verdiğimiz önem ve duyarlılığımız nedir? Dilimizin de durumu aynı mı acaba? Aynı mı olmalı? Olmamalı mı? Peki nasıl? Bu durumu ne, kim, nasıl değiştirebilir? Tüm bu sorular ve benzerleri gibi daha birçok soruya verebileceğimiz yanıt aynıdır! KENDİMİZ!
Yaşamımızda pek dikkat edilmeyen, çok fazla karıştırılan fakat hiçbir zaman karıştırılmaması gereken bazı noktalar vardır. Bunların en çok yaşandığı altı hassas nokta ve şu oniki kavramın da ayrıntılarına sahip olmalı ve önemine çok dikkat etmeliyiz.
- BİRİNCİL OLAN(/Olma[ma]sı Gereken) ile
İKİNCİL OLAN (/Olma[ma]sı Gereken);
- AMAÇ ile ARAÇ;
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik);
- KURAM(TEORİ) ile UYGULAMA(PRATİK);
- KORGU ile KAYGI
Konuşmalarımız, değerlerimiz ve tutumlarımız bazen Genel'den hareket ederek Özel'e, bazen de Özel'den hareket ederek Genel'e giderek devam eder. Fakat farkında olunması gereken bu ikisinin arasındaki geçiştir. Geçişteki dikkatsizlikler çok büyük sorunlara dönüşebilirler. Konu ve kavramları ele alışımızdaki sıralamada neyin öncelikli olduğu ve olmadığı bilinci, durumun ya da konunun bir Araç mı, Amaç mı? olduğu sorusunun her an farkındalığımızda olması en dikkat edilmesi gereken noktalardandır. Süreç ve Sonuç’un birbirinden ayrı olmadığı, dengeli bir durumda olması, herhangi birinin üzerinde yoğunlaşmama gerekliliği de üzerinde titizlikle durulması gereken noktalardır. Kuram ile uygulamanın arasındaki farkların ve derecelerinin atlanmaması gerekir. Korku ve Kaygı arasındaki farkların (Belirginlik, Şiddet ve Süre) da bilincinde olarak korku ve kaygı yönetiminin elde tutulması, geleceğin olumsuzu “YA … [olursa]” üzerine değil, olumlu gelecek “… [’nın olmasını] İSTİYORUM” üzerinde durulması gerekmektedir.
Doğru, yerinde ve zamanında kullanım için yeğlenebilecek her sözcüğün değeri çok yüksektir. Kişisel ve toplumsal birliğimiz olan sözlükleri daha çok kullanmak, kitap okumak, düşünmek, araştırmak; sözcüklerin, terimlerin günlük hayatımızda, dilimizde yer almasını sağlamak en önemli sorumluluklarımızdandır. Toplumların en büyük serveti dilleri olduğu gibi, kişinin de en büyük değeri ve serveti dilidir.
Dil ile, söz ile başlayan serüvenin çeşitli dönüşümler ile yaşamımızın en büyük parçası ve kaderimize bile dönüşebileceğini vurgulayan şu sözleri sürekli anımsamak gerekir!
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
Kaderinize dönüşür...
- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK
( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )
( Dilde, mucize olmaz. )
- DİLİ, DOĞRU KULLANMAK:
HER VATANDAŞIN/KİŞİNİN GÖREVİ ve/||/<>/> KENDİNE VE TOPLUMA YAPTIĞI YATIRIM
- DİNÇ/LİK ile/ve/<>/ya da DİNGİN/LİK
( TENDÜRÜST/TÜVANA/ZİNDE ile/ve/<>/ya da ... )
( ... ile/ve/<>/ya da SAKİN )
- DİNGİNLİK ile HAREKETSİZLİK
( Hareketsiz kalma, eylemde bulun; çünkü etkinlik hareketsizliğe üstündür; hareketsizlik manevi yaşamı köreltir. )
( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )
( INERTIA vs. MOTIONLESS )
- DİNGİNLİK ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK
- DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!
( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )
- DİNLEMEK ve/||/<>/> DİNLENMEK
- DİNLEMEK ve/+/||/<>/>/< YAZMAK(NOT ALMAK)
- DİNLEYELİM! ve/||/<> YÜZLEŞELİM! ve/||/<> ANLAYALIM!
( [Yoksa ...] Dilimiz, bizi sağır eder. VE/||/<> Kalbimiz, bizi tutsak eder. VE/||/<> Zihnimiz, bizi deli eder. )
- DİNLEYEN ile/ve/||/<> OKUYAN
( Ne düşüneceğini öğrenir. İLE/VE/||/<> Nasıl düşüneceğini öğrenir. )
- DİRENG[Fars.] ve/||/<> ÂRÂM[Fars.]
( Dayanç/sabır. | Bekleme, gecikme, tutma, dinlenme. VE/||/<> Rahat/yerinde durma. | Eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, karar kılma. )
( BÎ-ÂRÂM: Rahat durmayan. | Sürekli dönen gezegenler. )
- DİRENİŞ değil/yerine DİRİLİŞ
- DİRETMEK ile/ve/değil/yerine/önce/+/||/<>/></>/< DİRENMEK
( "İrâde"[yapma bilgisi/"isteği"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< İhtiyâr[yapma bilgisi/"isteği"]. )
( [not] TO INSIST vs./and/but/+/||/<>/>>/< TO RESIST
TO RESIST instead of TO INSIST )
- DIŞ SINIRLAR ile/ve/||/<>/>/< İÇ KOŞULLAR
- DIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İÇ
( İçinize, derine dalın ve sizde neyin gerçek olduğunu bulun. )
( İç ile dış arasındaki uyum, mutluluktur. )
( Dışa yöneltmekte olduğunuz aynı dikkati içe çevirin. )
( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )
( Dive deep within and find what is real in you.
Harmony between the inner and the outer is happiness.
The same attention that you give to the outer, you turn to the inner.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid. )
( Bilincin içerikleri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilince dışsal olan her şey. )
( Kişinin içi[zihni] ne kadar boşsa, "dışa" o kadar önem verir. )
( Mahrem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Namahmrem. )
( Seni/onu yakar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Beni/kişiyi yakar. )
( [not] OUTSIDE vs./and/but/||/<>/>< INSIDE
INSIDE instead of OUTSIDE )
- DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ
( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )
- DIŞAVURUM ve/||/<>/< AHLÂK ve/||/<>/< İHLÂS
- DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)
- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/||/<> KÜÇÜMSE(ME)MEK
- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM
- DİZGİN ile/ve/||/<>/> DİNGİN
- DOĞA ile/ve/||/<>/> EYLEM
( Koşullu. İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )
- DOĞA ve/=/<> HAREKET VE SÜKÛNUN İLKESİ
(
HAREKET ve İLKESİ | TEK YÖNLÜ | ÇOK YÖNLÜ
İrâdesiz | Unsur(Doğa) | Bitki(Bitkisel Nefs)
İrâdeli | Felek[Felekî Nefs] | Canlı[Hayvanî Nefs] )
- DOĞA ve/<> KÜLTÜR
( Birincil düzen/doğa. VE/<> İkincil düzen/doğa. )
( Işığı, gölgeyle terbiye eden. VE/<> Noktayı, virgülle devam ettiren. )
- DOĞAL DURUM:
"DURMAK" değil HAREKET
- DOĞAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK
- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER
- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]
- DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI
( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )
- DOĞRU OLAN ile/ve OLMASI GEREKEN
( WHICH IS RIGHT vs./and HAS TO BE )
- DOĞRU SEÇİM ile/ve/<> DENGELİ TÜKETİM
- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ
( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )
( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )
( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED )
- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM
( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )
- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET
( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )
( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )
- DOĞRU/LUK ile/ve/> UYGULANABİLİR/LİK
- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM
- [ne yazık ki]
DOĞRU OLDUĞUNU BİLDİĞİN HALDE, YAPMAMAK ile/ve/<> YANLIŞ/HATALI/EKSİK OLANI, BİLMENE KARŞIN, YAPMAK
- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET
( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )
- DOĞUM ile/ve/||/<>/> YAŞAM ile/ve/||/<>/> ÖLÜM
( [öncelik-sonralık] ... İLE/VE/||/<>/> Vardır. İLE/VE/||/<>/> Söz konusu bile değildir. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Esneklik. İLE/VE/||/<>/> Sertlik. )
- DOKUMA ve/||/<>/>/< OKUMA
- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA
- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK
- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA
- DOLGUNLUK ile/yerine OLGUNLUK
( STUFFED vs. RIPENESS
RIPENESS instead of STUFFED )
- DÖLLENME ile MAYALANMA
( ZYGOSIS vs. ZYMOSIS )
- DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ
- DONANIMLI (OLMAK) ile HAZIRLIKLI (OLMAK)
( İlerleme ancak hazırlık(sadhana) aşamasında olur. )
- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK
- DÖNÜŞTÜRME ve/||/<>/< DÜŞÜNME
- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM
- DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK ile/ve KALIBININ ADAMI OLMAK
( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )
- DORUKLARI/NI...
( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]
ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK
ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK
SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK
İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK
DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK
SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK
DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK
[FAKAT/YERİNE]
BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK
BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK
DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK
KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK
[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )
( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]
(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES
(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS
(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES
(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS
(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS
(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU
(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS
[BUT/INSTEAD OF "THESE"]
(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC
(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS
(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE
(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE
[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )
- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN
- DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR
- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN
- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET
- DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ
( [ne yazık ki] Dostlukta ya da bir yol alışta, iknâ ve rızâ değil de zorlama var ise, yoldaşlar, önce birbirini yargılamaya sonra da birbirini yok etmeye başlarlar. )
( Amaçları farklı iki kişinin, aynı yolda yürümesi, onları yoldaş kılmaz, bir süreliğine yol arkadaşı kılar. Birbirini taşımaz, yük olurlar. )
- DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK
- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK
- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN
( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )
- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK
- DÜĞÜM değil/yerine/>< ÇÖZÜM
- DÜMENCİ ile/değil/yerine/>< KÜREKÇİ
( )
- DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER
( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )
( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )
- DÜNYA NÜFUSU(-1) ile/ve/||/<>/ya da 1 KİŞİ
( "Pamuk". İLE/VE/||/<>/YA DA "Demir". )
- DÜNYA:
ŞEYLERİN TOPLAMI ile/ve/değil/||/<>/>/< OLGULARIN TOPLAMI
- AKADEMİK YIL:
DÜNYADA ile JAPONYA'DA
( Eylül-Ekim aylarında başlar. İLE 01 Nisan'da başlar. )
- DÜNYADA, BİR KİŞİ/İNSAN OLMAK ile/ve/değil/||/<> BİR KİŞİ İÇİN DÜNYA OLMAK
- DÜNYAYI "ALGILAMA/YORUMLAMADA":
"OLDUĞUMUZ GİBİ" ile/değil/yerine/>< OLDUĞU GİBİ
- DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ile/değil/yerine DÜNYANI[İSTEKLERİNİ/ÇEVRENİ/KOŞULLARINI] DEĞİŞTİRMEK
- DÜNYAYI YERİNDEN OYNATMAK ile/ve/||/<>/< OTURDUĞUMUZ YERDEN KALKMAK
- DÜNYAYI/ÜLKEYİ/KİŞİLERİ KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KURTARMAK VE KORUMAK
- DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK
- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET
( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )
- DURAĞANLIK ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNİMSEL/LİK
- DURAN ADAM ve/||/<> OTURAN TOPLUM
- DURDURMAK ve/||/<>/< DURMAK
( Yaşamımızdaki ve çevremizdeki tüm yakın ya da uzak sorunları, öncelikle sorunların ve sorunları yaratanların karşılarında durarak, yapmayarak, yaptırmayarak, "Hayır!" deme olanağımızla[ihtiyârımızla/muhtariyetimizle] durdurabiliriz. )
- DURMA = DÜZGÜN DOĞRUSAL DEVİM/HAREKET
( Aralarında fark yoktur. )
- DURMAK ve/<> DURU BAKMAK
- DÜRTEN ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNDÜRTEN
- DURUMDAN/HALDEN ANLAMAK ve/||/<> GÖNÜL KIRMAMAK
- DURUŞ ile/ve/||/<> BAKIŞ
- DOĞRU/DÜRÜST[Fars.] OLMAK =/||/<> "MANZARA KAPATAN AĞAÇ OLMAK"
( Ne yazık ki, bazı "kişiler" için dürüst kişilerin (istenilmeme) durumu. )
- DÜRÜSTLÜK:
"ÇOK ARKADAŞ" değil/yerine İYİ DOST (KAZANDIRIR)
- DÜRÜSTLÜKTE:
KOLAY İNCİNME ile/ve/||/<> KOLAY İNCİTME
- DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA
( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )
- DÜŞ/ÜNÜ KURMAK ve/||/<>/> HAREKETE GEÇMEK
- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK
( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )
- DÜŞMAN OLMAK değil/yerine/>< BİRBİRİNE HAYRAN OLMAK
- DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK
( Kendin korunabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Bir şeylerin ve/ya da birilerinin de koruması gerekir. )
( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )
( Kusursuz dost isteyen, dostsuz kalır. )
( Ayıpsız yâr isteyen, yârsız kalır. )
- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK
( Dostluğunun bedelini ödemekten kaçınanın, "düşmanlığı"nı önemsemeyebilirsin. Fakat düşmanlığının bedelini ödemeye hazır olanın, "dostluğu"nu ciddiye al! )
( Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur". )
( Dedikodu/nu eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyarır/ikaz eder. )
( )
( [ölümü] Unutturan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anımsatan. )
( "Ne yapmamız gerektiğini" gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne yapabileceğimizi gösterir. )
( Her canımızı sıkanla. VE Her elimizi sıkanla. [Olmayalım!] )
( Her başımızı ağrıtanı düşman bilmeyelim/saymayalım. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her başımızı okşayanı dost bilmeyelim/saymayalım. )
( Düşmana sus. İLE/VE/>< Dost ile konuş. )
( ADÂVET ile/değil/yerine/>< SÂDIK[< SIDK] )
- DÜŞÜNCE ve/||/<>/< MANTIK
ve/||/<>
EYLEM ve/||/<>/< EDEB
( Düşüncenin edebi, mantıktır. VE/||/<> Eylemin mantığı, edebdir. )
- DÜŞÜNCE ve/||/<> BİLGİ ve/||/<> BELLEK
- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/> İZLENİM
( David Hume )
- İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE
( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )
- DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE
( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )
- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU
- DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİREBİLMEK:
"ZAAFİYET" değil MEZİYET
- DÜŞÜNCEYİ:
SÖZDE/YAZIDA BIRAKMAK ile/değil/yerine UYGULAMAYA SOKMAK
( Bir düşüncene(/düşünceye/ilkeye/mirasa), ancak, sen sahip çıkarsan (uygular ve devam ettirirsen), bir anlam/değer kazanır/sın ve/ya da kazandırır/sın. )
- DÜŞÜN(E)MEMEK değil/ne yazık ki/< "DÜŞÜNMEYİ İSTEMEMEK"
- DÜŞÜNME (")YOĞUNLUĞU(") ile/değil/>< VERİ PAYLAŞIMI
- DÜŞÜNME ile/ve/değil DOĞRU DÜŞÜNME
( Aklın bilinmeyenden bilinene doğru yaptığı hareket. İLE/VE/DEĞİL Aklın bilinenden bilinmeyene doğru yaptığı hareket. )
( Aklın bilinenle bilinmeyen arasındaki hareketi. İLE/VE/DEĞİL ... )
( Düşündüğün şeye bürünürsün/bulaşırsın. )
- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/>/< DUYUMSAMA
- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> EYLEM
- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK
( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )
- DÜŞÜNMENİN/SORGULAMANIN:
İLK VE EN ÖNEMLİ SAĞLADIĞI/SUNDUĞU:
KENDİNİ VE DÜNYAYI...
KENDİNDEN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< DÜNYADAN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< YANILSAMALARDAN KURTARMAK/KORUMAK
- DÜŞÜNÜLEBİLİR/DÜŞÜNÜLÜR (OLAN) ile/ve/||/<>/> KABUL EDİLEBİLİR/EDİLİR (OLAN)
- DÜŞÜNÜP DURMAK" ile/değil/yerine/>< DURUP DÜŞÜNMEK
- DÜŞÜNÜR ile/ve/ne yazık ki/> DÜŞÜNÜLENLERİ "DÜŞÜNÜR"
( Her uzun dönemde, ancak birkaç kişi. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/> Geri kalanlar. )
- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]
- DUYARLILIK ile/ve İMGELEM
( DUYUSALLIK + DUYGUSALLIK = DUYARLILIK )
( SENSITIVITY vs./and IMAGINATION )
- DUYARLI/LIK ve/||/<> ÖZEN / TİTİZ/LİK
- DUYGUSAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DUYARLI/LIK
- DUYULAR:
DİRENÇSİZ/DİRENÇDIŞI/"İSTEMEDEN"(GAYR-I İHTİYÂRÎ) ile/ve/||/<>/> HEM DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ), HEM DE DİRENÇSİZ; NE DİRENÇLİ, NE DE DİRENÇSİZ ile/ve/||/<>/> DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ)
( Duyma(kulak) ve koklama(burun). İLE/VE/||/<>/> Dokunma/fiziksel duyumsama(deri). İLE/VE/||/<>/> Bakma(göz) ve tad(ağız/dil). )
- DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK
( [not] SENSES vs./and/<>/but AWARENESS )
- DUYULARDA:
GÖRME VE DUYMA ile TATMA VE KOKLAMA VE DOKUNMA/LÂMİSE[Ar.]
( Temsil edilebilirlik sağlayan. İLE Temsil edilebilirlik sağlayamayan. )
( "Süreklilik" sağlar. İLE "Geçici"dir. )
( Duyulara açık olan, en örtük olandır! )
- HAKİKAT:
"DUYULUR OLAN" değil DÜŞÜNÜLÜR OLAN
- DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSAYABİLEN ile/ve/||/<>/> DUYUMSAYABİLDİĞİNİ, DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSATABİLEN
- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ
- DÜZEN KURUCU ile "DÜZEN KORUYUCU" ile "DÜZENİN PARÇASI"
- DÜZEN ile/ve/||/<> BAĞLAM
- DÜZEN ile/ve DENGE ile/ve UYUM
( Düzenli bir hayat yaşayın ama onu kendi içinde bir amaç haline getirmeyin. )
( SETTING/ORDER/REGULARITY vs. BALANCE
Live an orderly life, but don't make it a goal by itself. )
- DÜZEN ile/ve/||/<>/> DÜZEY
- DÜZEN ve/||/<>/>/< SÜKÛNET
- DÜZENİ:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK
- DÜZEN'İN:
İÇTE ARANMASI ile DIŞTA ARANMASI
( İçinize yönelin ve ne olmadığınızı keşfedin. )
( TO FIND ORDERLINESS: INSIDE/INSELF vs. OUTSIDE/OUTSELF
Go within and discover what you are not. )
- DÜZENLEME ve/+/||/<>/> ANLAMA ve/+/||/<>/> DÖNÜŞTÜRME
- DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK
- DÜZENLİLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜLÜK
- DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/||/<>/> KURUM/SAL/LIK
- DÜZGÜN DAİRESEL HAREKET ile DÜZGÜN DOĞRUSAL HAREKET
( Açısal hızın sabit kaldığı hareket. İLE Hız vektörünün yön ve büyüklüğünün doğru boyunca değişmediği [sabit kaldığı] hareket. )
( UNIFORM CIRCULAR MOTION vs. UNIFORM LINEAR MOTION )
( LE MOUVEMENT CIRCULAIRE UNIFORME avec LE MOUVEMENT lINÉAIRE UNIFORME )
( GLEICHFÖRMIGE KREISBEWEGUNG mit GLEICHFÖRMIGE LINEARBEWEGUNG )
- DÜZGÜN ile/ve/değil/||/<>/< DÜZ
( Bilgiye uzanan yol, hiçbir zaman, düz ve düzgün olmamıştır. )
- DÜZGÜN ile/ve/||/<> DÜZENLİ
- ECEL ile/ve/||/<>/> AMEL ile/ve/||/<>/> EMEL
- EDB ve/||/<>/> İAE
( Elinde, diline ve beline sahip olmak. VE/||/<>/> İşine, aşına ve eşine sahip çıkmak. )
- EDEB ile/ve/<> ZARÂFET
- EDEBÎ (OLAN) ile/ve/||/<>/>/< EBEDÎ (OLAN)
- EDEP ve/||/<>/< AKIL
( Kişinin, aklı kadar edebi; edebi kadar da ederi vardır. )
- EDEPSİZLERE SUSMAK değil EDEBEN SUSABİLMEK
- EDİLGEN ALICI ile/ve/değil/yerine/<>/< ETKİN KURUCU
- EFENDİSİ ve/||/<>/< KÖLESİ
( Bilginin. VE/||/<>/< Çalışmanın. )
- EĞİLME:
BARDAK ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜRAHİ
( Çırak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Usta. )
( Derin olan, dolu olan, usta olan, boyun büker/bükmelidir! Çırak değil! )
- EĞİLMEK ve/||/<> BAŞAK
( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )
- EĞİTİLMİŞ/LİK ile/ve/||/<>/< ADANMIŞ/LIK
- EĞİTİM:
SÜS ile/ve/||/<> SIĞINAK
( İyi/bahtiyâr zamanlarda/koşullarda. İLE/VE/||/<> Kötü/bedbaht zamanlarda/koşullarda. )
- EĞİTİM ile/ve/||/<>/> DENETİM
- EĞİTİMİN:
KÖKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MEYVESİ
( Acı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Tatlı. )
- ERDEM:
EĞİTİMLE ile/ve/||/<>/< ALIŞKANLIKLARLA ile/ve/||/<>/< DOĞAL
- EĞİTİM/ÖĞRETİM:
KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PAYLAŞIM/AKTARIM
- EĞLENEBİLDİKLERİN ile/ve/||/<> ANLATABİLDİKLERİN ile/ve/||/<> AĞLAYABİLDİKLERİN
( Arkadaş. İLE/VE/||/<> Dost. İLE/VE/||/<> "Kardeş". )
- EĞLENMEYİ SEVMEK
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
ÖĞRENMEYİ SEVMEK
( Sıradan kişilerin peşinde koştuğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Sıradışı kişilerin aradığı. )
- EGO/N/(/U) ile/değil/yerine BENLİK/ĞİNİ
( Yok bil! İLE/DEĞİL/YERİNE Var bil! )
- EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DOĞRU
( Doğrulabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Eğrilebilir. )
( Ne "eğriler", doğrula; ne "doğrular", eğrile. )
( Oturalım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Konuşalım. )
- EK İŞ ile/ve/değil TEK İŞ
- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK
- EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL
( )
( Al > Yap > Kullan > Çöpe at
İLE/DEĞİL/YERİNE/>
Al > Yap > Kullan > Geri dönüştür > Çöpe at
İLE/DEĞİL/YERİNE/>
Al > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan > Geri dönüştür/döndür > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan )
( [not] LINEAR ECONOMY vs./but/> RECYCLING ECONOMY vs./but/> CIRCULAR ECONOMY )
- EKSİKLERİMİZLE/HATALARIMIZLA:
"SAKLAMBAÇ OYNAMAK" ile/değil/yerine/>< YAKALAMACA OYNAMAK
- EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK ile/ve/değil/||/<> FAZLALIKLARI/NI ATMAK
- EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ
- EL DUASI ile/ve DİL DUASI
( El duası olmadan, dil duası olmaz! )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( Taşlı tarlalar, duaya değil kazmaya gereksinim duyar. )
- EL-KOL (HAREKETİ)
- EL SALLAMA! ve/||/<> BEL BAĞLAMA!
( Dönecek olana. VE/||/<> Dönmeyecek olana. )
- EL ve/<>/||/hem de BEYİN
( Gövdenin tüm kısımlarınınkine nispetle el derisi en dengeli olanıdır, el derisinde, en dengeli olan avuçiçi derisidir. Sonra, sırasıyla parmakların derisi ve onlardan da işaret parmağının derisi ve son olarak en dengeli olan işaret parmağının uc kemiğinin derisidir. Bundan dolayıdır ki, işaret parmağının ve öteki parmakların ucları duyu idraki için en iyi örgenlerdir. )
( Eller, beynin uzantısıdır. )
( Ne edersen elinle, o da gider seninle. )
( MAN-: El ile [MANUSCRIPT, MANİVELA] )
( )
( Zihninizde ne varsa, elinize o vurur. )
( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )
- EL ve/||/<> DUDAKLAR
( Eller, zihnin/beynin uzantısıdır. VE/||/<> Kişi/kişi, iki dudağında saklıdır.[1- Ne girmeyeceğini[Beslenme!]; 2- Ne çıkmayacağını[dilini/sözünü!] bilmelidir!] )
- ELDE EDİL(E)MEZ < ELİNDEKİLERE ŞÜKRETMEDİKÇE
- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA
- ELEŞTİRİ/LER ile ÖVGÜ/LER
( Olgun birini dost edinmek istersek... İLE "Bilgisiz birini dost edinmek istersek..." )
( Kurtuluş. İLE Yok olma, etme/edilme. )
- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK
- ELÎM[< ELEM]
( ÇOK DERT VE KEDER VEREN, ACIKLI | SIZLATAN, AĞRITAN, ACITAN )
- ELİMDEN GELDİĞİNCE ile/ve/<>/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR
- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]
( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )
- [önce] ELİMİZDEN GELEN ile/ve/sonra/||/<>/> ELİMİZDEN GİDEN
( Yap(alım)! İLE/VE/SONRA/||/<>/> (Fazla) Düşünmeyelim hatta umursamayalım. )
- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ
( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )
- EL(İNDE) ile/ve EV(İNDE)
- ELİNİ/AYAĞINI/BAŞINI KIR fakat GÖNÜL KIRMA!
- EMEK ile/ve/<> AHLÂK
- EMEK ile/ve ÇABA
( Büyük çabalar harcamadıkça, çaba harcamanın bizi hiçbir yere götürmeyeceğini anlayamayız. )
( LABOUR vs./and EFFORT
Unless you make tremendous efforts, you will not be convinced that effort will take you nowhere. )
( ... ile/ve PRAYATNA )
- EMEK ile/ve/||/<> EDEP ile/ve/||/<> SABIR
- EMEK ile/ve/<> EKMEK
- EMEK ile/ve/<> GEÇİM/MAİŞET[Ar.]
- EMEK ile/ve HAREKET
( LABOUR vs./and MOVEMENT )
- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ
- EMEK ve/<> YAŞATMAK
- EMEK ile/ve/||/<>/> YEMEK( ile/ve/||/<>/> EMEK)
( Emek olmadan, hiçbir şey olmaz.
[Lat.] Nil sine labore. )
- EMİN OLMAK ve/<> TESLİMİYET
- EMİR EDEN ile/ve/yerine HİZMET EDEN
- EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK
- EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ
( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )
( EMPATHY vs./and TOLERANCE )
- EMPATİK:
ANLAYIŞ ile/ve/||/<> DOĞRULAMA ile/ve/||/<> İRDELEME ile/ve/||/<> KATILIM ile/ve/||/<> YORUMLAMA
- EN ACINILACAK "KİŞİ/LER":
( Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar. )
- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"
- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK
- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK
( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )
- EN BÜYÜK KÖTÜLÜK...
( Küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak, büyük bir iyiliği terk etmek. )
- EN BÜYÜK:
YOKSUN/LUK ile/ve/<> FAKİR/LİK
( Akılsızlık. İLE/VE/<> Bilgisizlik. )
- EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU
( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )
- EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK
( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )
( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )
- EN HOŞ DUYGU:
BİRİNİN, YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEMENİN NEDENİ OLDUĞUNU BİLMEK :)
- EN NİTELİKLİ (PANAMA) ŞAPKA
( SUPERFINO [ Panama'ya özgü bir palmiye ağacının lifinden yapılır. Yapımı 5 ay sürebilir. ] )
- EN NİTELİKLİ TÜYLÜ
( MERİNOS KOYUNU )
- EN ÖNEMLİ/LER ve/ya da OLMAZSA OLMAZ/LAR
( KULLANILAGELENLER [DRIVEN/USEFUL]
( 1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK [HEALTHFREEDOM] )
( 2.) ZAMAN ve ENERJİ [TIME & ENERGY]
( 3.) BİLGİ ve FARKINDALIK [INFORMATION & AWARENESS] )
( UYGULANAGELENLER [APPLIED/PRACTICAL]
( 1.) DOĞA ve DOĞALLIK [NATURE & NATURALNESS] )
( 2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK [HARMONY & INTEGRITY] )
( 3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM [PROGRESS/DEVELOPMENT & ALTERATION/CHANGING] )
( "EĞER"SİZ, "ÇÜNKÜ"SÜZ, "AMA"SIZ; "KARŞIN/RAĞMEN"Lİ SAYGI VE SEVGİ! )
( Sevgi, hiçbir zaman durmaz ve dinlenmez. )
( Sevgide, "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )
( SEVGİ: BÜTÜNÜN DUYUMU )
( İVAZSIZ, GARAZSIZ, ÇIKARSIZ, AİDİYETSİZ, SAHİPSİZ SEVGİ )
( Gelişim ve Değişim, ani ve süreksiz adımlarla gerçekleşir. )
( UNCONDITIONAL RESPECT & UNCONDITIONAL LOVE [WITHOUT "IF", "BECAUSE", "BUT"] )
( While love will never stops or rest.
In love there is not the one even, how can there be two? )
( THE MOST IMPORTANT/S
CONDITIO SINE QUA NON
DRIVEN/USEFUL vs./or APLLIED/PRACTICAL
INFORMATION & AWARENESS )
- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY
( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )
- EN YAVAŞ HAREKET EDEN KUŞ
( HOATZİN )
- ENDÜSTRİ 1 - 4:
BUHAR ve/||/<>/> ELEKTRİK ve/||/<>/> OTOMASYON ve/||/<>/> NESNELERİN İNTERNETİ
- ÜRETİM:
ENDÜSTRİYEL ile/ve/<> ÖZEL
( Özel üretim yapan işletmelerde, ürünler sıfırdan tasarlanarak ya da siparişe özel olarak mühendislik çalışmaları sonucunda ortaya çıkar. Sipariş için gerçekleştirilen tasarım, ürünün sonucuna aktarılacağından dolayı ve hazırda bulunan pek çok tahmin nedeniyle, tüm üretim sürecinde esnek bir yapı olmasını gerektirmektedir. Varolan süreçlerin esnekliği dolayısıyla da, özel üretim yapan işletmeler, ERP sistemlerinden temel olarak esneklik ve çeviklik beklemektelerdir. Endüstriyel üretim yapan işletmeler tarafında ise ürünler, sipariş bazlı olarak ayarlanır. Müşteriler, stokta bulunan bir ürünü sipariş edebilecekleri gibi, önceden tasarlanmış ve katalogda yer alan bazı özellikler ve seçenekleri de satın alınacak ürüne katarak sipariş verebilirler ancak değişiklik istekleri, kataloglar ile sınırlıdır.
Özel üretim yapan firmalar, esneklik ve çevikliğe önem verirken, endüstriyel üretim yapan firmalar daha çok operasyonel verimliliğe odaklanmaktadır. Aynı zamanda, endüstriyel üretim yapan firmalar, üretim süreçlerinde, özel üretim sürecindeki her bir projenin değiştiği durumun aksine, tahmin edilebilirlik ve süreklilikten gelen avantajlara da sahip olurlar. Tahminler ve yansıtmalar sayesinde de, yöneticiler, sonuçları ölçebilirler ve gerektiğinde yönlerini değiştirebilirler. Bu değerler de bulunulan süreçlerin gelişmesini ve tüm zincirin bütünleşmesinin güçlenmesini sağlar. )
- ENERJİ ile DEVİNGENLİK/CANLILIK/HAREKETLİLİK
( ENERGY vs. DYNAMISM )
- ENERJİ" ile/değil EMEK
- ENGEL/SORUN ile/değil/yerine ARA/DİNLENME NOKTASI/VESİLESİ
- ENGEL değil/yerine/>< DEVRİM
( Boş konuşan kişiler arasında, dilsizlik(susmak), engel değil devrimdir. )
- [hem, ne] ENGEL ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de/||/<>/> KAYNAK
( [hem, ne] Kendimizden başka yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/NE DE/||/<>/> Kendimizden başka yoktur. )
- ENGEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAK
- ENGELLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ENGELLEMEYİ ENGELLEMEK
- ENGELLEYİCİ ile/değil/yerine DENGELEYİCİ
- ENGELLİYE:
ACIMAK ile/değil/yerine SAYGI GÖSTERMEK
- [ne yazık ki]
ENGEL OLMAYA ÇALIŞANLAR ve/||/<>/>/< BAŞARACAĞIMIZA EN ÇOK İNANANLAR
- ENİS ile/ve/||/<> KURBİYET
- ERDEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER
- ERDEM/FAZİLET ile/ve ARTAM/MEZİYET
( Erdem, toplum çıkarını kişisel çıkarın üstünde tutmaktır. )
( Bilgi erdem, erdem de mutluluk üretir. )
( Erdeminiz ayakta kalmanızı sağlayan şeydir. )
( Erdem, kişinin kendini inşâ edeceği tuğlalardır. )
( Erdemler kendileri içindir. Başka şeyler için değildir. )
( Erdemler ve güçler kendini-idrakle birlikte gelir, daha önce değil. )
( Erdemli olanlar, kaygıdan; akıllı olanlar, korkudan uzaktır. )
( Güçlükleri yenmeyi birinci ödevi olarak kabul eden ve ödülü sonraya bırakan bir kişiye 'erdemli' denilir. )
( Erdemli kişinin önem verdiği üç şey vardır: Davranışlarında dikkatsiz ve düşüncesiz olmaktan sakınmak; yüz anlatımında içtenlik; sözlerinin kabalık ve bayağılıktan uzak olması. )
( Gerçekte olduğunuz şey, özünüz, sizin erdeminizdir, erdeminiz kendinizsiniz. )
( Özünüzü, gerçek benliğinizi anımsamak erdemdir. )
( Hiçbir çiçeğin kokusu rüzgâra karşı yayılamaz, fakat erdemlerin kokusu hiçbir engel tanımadan her yere yayılır. )
( Kişi, yaşamını meziyetlerinin yönettiğinden ve bu meziyetlerin en beklenmedik ve en sıkıcı koşullara bile direneceğinden emin olmalıdır. )
( Kişinin sınırlarını bilmesinden doğan alçakgönüllülük bir meziyettir ama vicdanla birleşmediği sürece bir zayıflık olarak görülebilir. )
( Olgun kişi, meziyetlerini parıldar hale getirir. )
( Olgun kişi, meziyetleri parıldarken ışıltıyı gizleyerek çevresiyle uyum içinde kalmayı başarır. )
( Kaynak ve meziyetlerin açığa vurulması yerine sadelikle alçakgönüllülük salık verilir. )
( Kişinin ışığı yararlı bir parlaklık sağlıyorsa, onu tartının altına gizlemelidir. Eğer sağlamıyorsa, meziyetleri geliştirmek amacıyla durmadan çalışılmalıdır. )
( Meziyet yalnız kalmaz, sürekli komşu bulur. )
( 4 Büyük Erdem:
* MAITRI/METTA[Palice] (Dostluk, iyi dilek, iyilik, sevgi ve merhamet göstermek. )
( Merhamet ve herkesin acılarına üzülmek. )
( Herkesin iyiliğine sevinmek. )
( Herkesin hatasını affetme ve görmemezlikten gelmek. )
( Erdemin ölçüsü, tüze'dir. )
( Bir şeyin, işlevini, yerine getirmesi. İLE/VE ... )
( What you are really is your virtue.
Remembering your self is virtue. )
( Aklını, en yüksek düzeyde kullanmak, tefekkür yaşamı, kuramsal temâşâ. İLE/VE ... )
( Ötekinin haklarını sağlamak, korumak ve savunmak. İLE/VE ... )
( VIRTUE vs./and MERIT )
- ERDEM ile/ve/||/<> ÖVGÜ
- ERDEM < SEKÎNE
- ERİN ve ERİŞKİN ile/ve/||/<>/> ERGİN
( 13-15 yaş civarına gelmiş, bülûğa ermişler. VE 18-21 yaşlarını doldurmuşlar. İLE/VE/||/<>/> İhtiyârını devrede tutanlar, nelere, ne kadar HAYIR! diyeceğini ve istencini/irâdesini neye, ne kadar yönelteceklerini bilenler/uygulayanlar. )
- ERİNÇ/HUZUR ve/||/<> BARIŞ
( İç/içte. VE/||/<> Dış/dışta. )
- ERKEKLİKİN:
10'DA 9'U değil 10'DA 1'İ
( Kaçmak. DEĞİL 1'i, varolanı/yakınlarını/sevdiklerini/seni sevenleri korumak, onların yanında olabilmek üzere geri durabilmek/çekilebilmek. )
- ESAS ile/ve/||/<> İRÂDE ile/ve/||/<> SONUÇ"
( Usûl/yöntem, esastan önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> İhtiyâr[< Hayır!][yapmama bilgisi/isteği], irâdeden[yapma bilgisi/isteği] önce gelir/gelmelidir. İLE/VE/||/<> Süreç, sonuçtan önce gelir/gelmelidir. )
- ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM
( Temel, öz. İLE/VE/||/< Yöntem, yol, uygulayım, metot. )
( Usûl olmadan vusûl olmaz.[Yöntem olmazsa kavuşulmaz/ulaşılmaz.] )
( Anayasa ve bazı/çoğu önemli davalar, önce usûlden sonra esastan ele alınır. )
( Kızgın tencere, bir kulpundan tutulmaz. )
( [öncelik ve simge/benzetme olarak]
Dere. İLE/VE/||/< Okyanus.
"Okyanus". İLE/VE/||/< "Dere".
[örnek ve deyim olarak]
Okyanus[u geçmek]. İLE/VE/||/FAKAT/NE YAZIK Kİ Dere[de boğulmak][usûlün öncelikli tutulması ve/ya da bulunmaması durumunda]. )
( BASE vs./and/||/< METHOD )
- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]
- EŞİT OLMA ile/ve/||/<> EŞİT OLMAMA
( Yaşamda. İLE/VE/||/<> Doğa(l)da. )
- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ
- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ
- EŞİT/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ORTAK/LIK
- EŞİTLİK ve/=/||/<>/>/< SAVAŞÇILARI
( Özellikle hukuk mantığı ve tarihi açısından, "Eşitlik Savaşçısı[On The Basis of Sex]"'nı izlemenizi öneririz... )
( )
- EŞİT/LİK ile/ve/<> UYUMLU/LUK
- ESKİYLE "SAVAŞMAK" ile/değil/yerine YENİSİNİ YARATMAK
- ESNEKLİK ve/||/<>/> SAĞLAMLIK/GÜÇ ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET
( Çocuk gibi. VE/||/<>/> Demir gibi. VE/||/<>/> Bilge gibi. )
- ETKİLEMEYE ÇALIŞMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (SADECE) KENDİNİ ANLATMAK/TANIMLAMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK
- ETKİLEŞİMLİ ve/||/<> DEVİNGEN
- ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM
- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA
( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )
- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)
( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )
- EVİNİ ve/||/<>/< ZİHNİNİ/KALBİNİ
( Konuk gelecekmiş gibi temiz tut! VE/||/<>/< Ölüm gelecekmiş gibi temiz tut! )
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )
( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )
- EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!
( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )
( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )
( ACT! and/||/<> SHOW! and/||/<> PROVE! )
- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
( Tek. İLE/VE Çok. )
( Somut. İLE/VE Soyut. )
( Fizikteki simgesi: S )
( ACTION vs./and ACTIVITY )
- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ
- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK
- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN
- EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ
- EYLEM ile/değil EYLEME(K)
- EYLEM ile/ve UYGULAMA
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )
( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )
- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK
- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE
( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )
- FAİZ ile HİZMET
( INTEREST vs. SERVICE )
- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)
- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK
( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )
- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!
- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK
- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK
- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI
- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT
( Paylaş! VE/<> Aşıla! )
( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )
- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME
- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK
( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )
- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK
( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )
- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI
( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )
- FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU
( )
- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT
( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )
- FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK
( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )
- FAZLA/GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞ ...)
KONUŞMA! ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNME!
( YAP! ile/ve/||/<>/< YAP! )
- FAZLA KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREĞİNDEN FAZLA KONUŞMAK
( Kişinin, "Fazla konuşmak" diye bir durumu ol(a)maz fakat belirli/belirsiz bir konuda/alanda/olguda, gereğinden fazla konuşması söz konusu olabilir. [Kişinin, doğadaki fiziksel donanımlarının yetersizliğini giderecek olanın, beyni ve zihni olmasından dolayı ve bunu da, geri dönülmez bir duruma girmeden önce gidermek, çözüm üretmek üzere dili ve konuşma becerisi karşılar. Modern dönemlerde gelinmiş kopukluklar, hızlı ve kısa/kesik sözler kullanma "çabası/beklentisi" nedeniyle de "konuşmanın fazlası" diye bir olgu, durum geliştirilemez ve/ya da bu kişisel/düşük "beklentinin" karşılanması, çevremizdeki kişilerden beklenilemez!] )
- FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN
( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )
- VAZGEÇME/FEDÂKÂRLIK[Ar.] değil/yerine/= ÖZVERİ, EL ÇEKME
( Temiz ve özverili bir hayat yaşayın, bu yeter. )
( Live a clean, selfless life, that is all. )
( EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE )
- FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA
- FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI
- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME
- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"
- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI
( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )
- FELSEFE ve/||/<> DEVLET
( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )
- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN
- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK
- FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET
- FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])
- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT
( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )
- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET
- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK
- GÜÇ (FİZİKSEL) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL
- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK
- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL
- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK
- GAM ile/değil/yerine KAYGI
( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )
( Kalbe zarar verenler. )
- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET
- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]
( Olsun. İLE/VE Olmasın! )
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ
- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK
- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK
- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK
- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN
( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )
( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )
- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE
- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK
- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK
- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA
- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA
(
)
- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA
- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE
- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK
( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )
- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK
( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )
( )
( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )
- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA
( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )
- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE
( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )
- MUTLULUK:
GERÇEK ile/ve/||/<> GÖRELİ
- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK
( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )
( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )
( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )
( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )
( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )
- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ
- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK
- GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ
- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK
- GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> USSAL/LIK
- (GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK
- GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN
- GEREK YOK ile/ve DEĞMEZ
- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK
- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK
- GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK
( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )
- GEREKSİNİMİMİZ OLMAYAN ŞEYLERİ ALMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ ŞEYLERİ SATMAK
( Gereksinim duymadığımız şeyleri almak, gereksinim duyduğumuz şeyleri satmaya neden olur. )
- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK
( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )
- GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK
- GEREKTİĞİNDE ile/ve YERİ GELDİĞİNDE
- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE
- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine HAREKET (ETMEK)
( ZİHAP ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] TO GO vs./and/but TO MOVE
TO MOVE instead of TO GO )
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UNUTMAK
( Eylem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Devrim. )
- GİYDİKÇE AÇILIR ile/ve/||/<> UZADIKÇA ŞEKİL ALIR ile/ve/||/<> ZAMANLA UNUTURSUN
( Tezgâhtarın "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> Kuaförün "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> "Arkadaşın" kayıtsızlığı. )
- GİZLİ EVSİZLER ile GEÇİCİ EVSİZLER ile SÜREKLİ EVSİZLER
( Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişiler.[Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıyadır.] İLE Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsiz kişiler. [Kendilerini, evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlar. Kaygı, depresyon belirtileri, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Evlerini, işlerini ve toplumsal konumlarını tekrar kazanmak için çaba gösterir.] İLE Uzun süre boyunca evsiz olan kişiler. [Sokak ve parklarda yaşamayı, olağan olarak görür ve açıkça evsiz olarak tanımlanır. Öteki kişilerle iletişimlerinde çok kuşkucudur.] )
- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN
- GÖL OLMAYA ÇALIŞALIM!
( Yaşlı bir usta, çırağının sürekli herşeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.
Yaşamındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar.
"Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye yanıt verdi.
Usta, kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce, az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
- "Tadı nasıl?"
- "Ferahlatıcı" diye yanıt verir genç çırak.
- "Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam.
- "Hayır" diye yanıtlar çırağı.
Bunun üzerine, yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der:
- "Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.
Onun için sen de artık bardak olmayı bırak,
Göl olmaya çalış!" )
- GÖLGE/LİK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGE/LİK
- GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...
( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )
- GÖNÜL YAPMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK
- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"
( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )
( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN
- GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI
- GÖNÜLLÜLÜK:
ÜCRETSİZ YAPILAN İŞ/LER değil KARŞILIKSIZ GELİŞİM
- GÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/||/<> ADANMIŞ/LIK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/||/<> NEŞE
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK
- GÖRECE/Lİ/LİK" ile/ve/değil GÖRELİ/LİK
- GÖREV/İMİZ:
"SİYASET" değil TESİS-İ ADÂLET
- GÖREVİNİ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK
- GÖRKEME BAŞVURMAK değil/yerine/>< YALINLAŞMAK
( Zayıf "kişilikler"de. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü kişiliklerde. )
- GÖRMEK ve/||/<>/> ÖRMEK
( Kazâ. VE/||/<>/> Kader. )
- GÖRME/TATMA/KOKLAMA/DOKUNMA ile/ve/değil/||/<>/< DUYMA
( Uyur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Uyumaz. )
( Dirençli/ihtiyârî. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dirençsiz/gayr-ı ihtiyârî. )
- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN
- GÖRÜNEN UYUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEYEN UYUM
- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ
( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )
( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )
( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )
(
ile/değil/yerine/><
)
- GÖRÜNÜR HAREKET ile/ve GERÇEK HAREKET
( VISIUAL/EXTERNAL MOVEMENT vs./and REAL MOVEMENT )
- GÖRÜNÜR HAREKET ile/ve GERÇEK HAREKET
- ÖZ ile/ve/||/<>/> GÖRÜNÜŞ ile/ve/||/<>/> EDİMSELLİK
- GÖRÜNÜŞ/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAREKET/LER
- GÖRÜŞ ile/ve/||/<>/< GÖRMÜŞ/LÜK
- GÖRÜŞME/EYLEME:
"UYGUN OLDUĞUN(UZ)DA ..."
ile/ve/değil/yerine/<>/>
"UYGUN OLURSAN(IZ) ..."
- DİNLENME:
GÖVDEDE ile/ve/||/<> BEYİNDE ile/ve/||/<> GÖNÜLDE
( Uzanarak. İLE/VE/||/<> Uyuyarak. İLE/VE/||/<> Paylaşarak![Aynı zaman ve mekânda, aynı durumları paylaşarak!] [Söyleşerek DEĞİL susuşabilerek!] )
- GÖVDEMİZİ ...:
(YETERİNCE) KULLANMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/=/||/<>/> KÖTÜYE KULLANMAK
- ENGELLİLER:
GÖVDESEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> DUYUSAL ile/ve/ne yazık ki/||/<> İŞİTME ile/ve/ne yazık ki/||/<> KONUŞMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>
ZİHİNSEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> GEÇİCİ ile/ve/ne yazık ki/||/<> YAŞLILAR
- GÖZ ve/||/<>/>/< AKIL
( Göz, odur ki; dağın arkasını göre! VE/||/<>/>/< Akıl, odur ki; başına geleni/geleceği bile! )
- GÖZ ve/||/<>/> GÖNÜL[< GÖNENME/GÖNENÇ] ve/||/<>/> AYAK
( Gözden uzak(ırak) olan, gönülden/zihinden (de) uzak(ırak) olur. )
( Göz, dostu görendir. )
( DİLÂ: EY GÖNÜL )
( Göz, nereye bakar; gönül, oraya akar. VE/||/<>/> Gönül, nereye akar; ayak, oraya koşar. )
- GÖZ ve/||/<> KALP
( Gülmek için!... :) VE/||/<> Sevmek için!... )
- GÖZDEN GEÇİRMEK ile/ve ELDEN GEÇİRMEK
- GÖZLEYEN ile/değil GÖZLEMLEYEN
- [ne yazık ki]
"GÖZÜNDE BÜYÜTMEK" ve/||/<>/> GERÇEKLEŞME OLASILIĞINI DÜŞÜRMEK
- GÜÇ/KUDRET ve/||/<> MERHAMET
- GÜÇ:
SIÇRAYIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSILMAZ DURUŞ
- GÜÇ ile/ve DİRENÇ
( POWER vs./and RESISTANCE )
- GÜÇLEN(DİR)ME ile/ve/||/<>/< DEVİN(DİR)ME/HAREKETLEN(DİR)ME
- GÜÇLÜ OLAN ile/ve/||/<>/< DAHA GÜÇLÜ OLAN
( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN
- [ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK
( Gerekçesi ne olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak, namussuz sayılmak için yeterlidir. )
( Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalı! )
- GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ
- GÜDÜLENME ile/ve/||/<>/> ALIŞKANLIK
( Başlamak üzere. İLE/VE/||/<>/> İlerlemek üzere. )
- GÜDÜLENMEDE/HAREKETE GEÇMEDE:
[bazen/biraz] HEYECAN/COŞKU/ÜMİT ile/ve/bazen/biraz da/||/<> OLANAK
- GÜFTÂR[Fars.] ile/ve/+/değil/yerine/||/<>/> KÂR[Fars.]
( Söz. İLE/VE/+/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- BİR ŞEY/BİRİ:
GÜLDÜRMEYEN/GÜLDÜRMÜYORSA > GÜLÜP GEÇMEK
- GÜLME! ve/ya da AĞLAMA! ve/ya da LANETLEME!
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
SADECE ANLA!(MAK)
( NON RIDERE vs. NON LUGERE vs. NEQUE DETESTARI |
SED INTELLIGERE )
- GÜLMEK / YAŞAM/AK:
"UMDUĞUMUZLA ile/ve/değil/yerine/>< BULDUĞUMUZLA
- GÜLMEK ve/||/<>/> EĞLENMEK ve/||/<>/> GEZMEK ve/||/<>/> DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> ÖNERMEK ve/||/<>/> ÖNEMSEMEK ve/||/<>/> SEVMEK
( 10 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 20 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 30 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 40 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 50 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 60 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 70 yaşındaymış gibi. )
- GÜLMEK :) ile/ve/||/<>/>/< GÖZLERİNİN İÇİNİN GÜLMESİ :)
- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEMEK :)
( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )
( Sen gül ki, biz de gülelim! )
( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )
( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )
( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )
( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )
( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )
( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )
( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )
( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )
( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )
( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )
( Ne haliniz varsa gülün! )
( DIHK ile TEBESSÜM )
( LAUGHING vs. SMILING )
( HANDE )
- GÜLÜMSEME :) ve/||/<> DUCHENNE GÜLÜMSEMESİ :)
( ... VE/||/<> Gözlerin yanındaki, "kaz ayakları" denilen çizgileri yukarı doğru olanların, yaşamlarının, olmayanlara göre 8.5 yıl daha uzun yaşadıklarını tespit etmişler. :) )
- GÜLÜMSEME :) ve/=/||/<>/: İLÂÇ
( Kana, en hızlı karışan ilâç. )
- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(NIN) > GÜLÜŞ(Ü)
( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )
- GUNA ile NİTELİK
( Nitelik. )
- GÜNEŞ/İN GİTMESİ/GİTTİ değil BULUT/UN GİRMESİ/GİRDİ
( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )
- GÜNEŞ ile/ve/<> ATEŞ ile/ve/<> OCAK
( Gökte. İLE/VE/<> Yerde. İLE/VE/<> Evde. )
- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK
( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )
- GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!
( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )
- GÜNLÜK HAREKET/LER ile/ve DÜZENSİZ HAREKET/LER
( ... ile/ve TERÂCÛİYYİN )
( ... vs./and RETROGRADE )
- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ
( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )
( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )
( )
- GURBETTE OLDUĞUNU:
ANLAMAYAN/ANIMSAMAYAN değil/yerine ANLAYAN/ANIMSAYAN
- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK
( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )
- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK
( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )
- GURUR >< VAKUR
( Nefsini dik tutma. >< Yol(un)da olma. )
- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL
( Usûlsüz, gusûl olmaz. )
- GÜVEN KAPISI ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI
- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN
- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA
- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ
( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )
- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E
( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )
- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE
( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )
- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK
- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE
- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK
( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )
( )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK
- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Güzellik, özgür kılar. )
- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )
- HÂCET[çoğ. HÂCÂT] ile HÂCET
( Dilek. İLE Gerek, gereklilik. )
- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK
- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU
- HAK ile/ve/||/<> ÖDEV
- HAK ve/||/<> TAŞ
( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )
- HAKİKAT BİLGİSİ ile/ve/||/=/<>/>/< KENDİNİN BİLGİSİ
- HAKİKAT:
ÖĞRENİLEBİLİR fakat ÖĞRETİLEMEZ
( Belki. FAKAT Asla! )
- HAKİKAT ile/ve/||/<>/></< "BENLİK"
( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>< Susar/susmalıdır. )
- HAKİKAT ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK
- HAKİKAT ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> DOYUM
- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK
( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )
- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN
- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET
( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )
( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )
- HAKİKATTE:
[ne] ŞAH ne de PADİŞAH
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
- HAKK ve/||/=/<> HAREKET[BİZÂTİHÎ]
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK
- HAKLI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLI OLMAK
- HAKLILIK/HAKSIZLIK:
MECAZ değil HUKUK
- HAKLI/LIK ve/değil/||/+/<>/< AKILLI/LIK
- [ne/hem] "HAKLI/LIK" ile/ve/ya da/ne de/hem de/<>/>< KIZGIN/LIK
( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da,
bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )
- HAKLISIN ile/değil O KONUDA HAKLISIN
- HAKSIZLIK ile/değil BİLİNÇ FARKLILIKLARI
- HAKSIZLIK ve/||/<> İYİLİK
( Toza yaz. VE/||/<> Mermere yaz. )
- HALDUR HULDUR (HAREKET ETMEK)
- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/>< HÂL (ETMEK)
- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/||/>< HALK (ETMEK)
( Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma. | Uygun olmayan, beğenilmeyen. | Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Oluşturma, "yaratma". )
- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)
- HANIM-HANIMCIK (OTURMAK, HAREKET ETMEK)
- HARAKET değil HAREKET
- HARCAMALARINDAN KALANI TASARRUF ETMEK değil/yerine TASARRUFLARINDAN KALANI HARCAMAK
- HAREKET:
CEVHER'DE ile NİCELİK'TE ile NİTELİK'TE ile MEKÂN'DA
- HAREKET DURUMUNDAKİ TEK BUZUL:
PERITO MORENO
( Dünyanın, hareket halindeki tek buzulu olan bu buzul, adını, Patagonya'da uzun süre bilimsel çalışmalar yapan, Şili-Arjantin sınırının da çizilmesine yardımcı olan, ancak bu buzulu hiç görememiş olan Francisio Moreno'dan almıştır. [Buzullar, genellikle yükseklerde (Tibet, Himalaya gibi) ya da Kutup'a çok yakın enlemlerde (Grönland, Alaska, Antartika gibi) oluşur. Bu durumda, iki etmen de bulunmamaktadır. Bu buzulu, bol kar, rüzgâr ve nem ortaya çıkarmıştır.] )
( 257 km² yüzeye, 34 km. uzunluğa ve 4 km. genişliğe sahiptir. Gölle buluştuğu noktada yüksekliği 60 m.[su altında 100 m. daha | gölden 6 km. geride ise 400 m.] )
( Her gün 1-2 cm. ilerleyen buzulun hacminde pek bir azalma olmadığı belirtiliyor. )
- HAREKET EDEN/ETTİREN ile/ve DEĞİŞEN
( Bir cismin belirli konumlarda belirli aralıklarda bulunması. İLE/VE ... )
( * Hareket nedir? * Şey nedir? * İlke nedir? * Aralarındaki ilişki nedir? İLE/VE Değişenin bilgisi elde edilebilen şey değildir, kesin olarak elde edilemez. )
( ACTIVATOR vs./and ALTERATION )
- HAREKET EDEN ŞEY ile HAREKET ETMESİ BAKIMINDAN ŞEY
- HAREKET:
GÖRELİ ile/ve/<> BAĞIL
- HAREKET:
NESNENİN/DURANIN, KENDİNİ BULUNDUĞU DURUMDAN/NOKTADAN OLUMSUZLAMASI/DIŞARI ÇIKARMASI ile/ve/||/<>/> YENİDEN OLUMLAMASI/YAPILANMASI
- HAREKET:
NOKTA ve/<> HAT ve/<> SATIH/YÜZEY ve/<> HACİM/CİSİM
- HAREKET ile/ve ARDIŞIKLIK
- HAREKET ile/ve BELİRLEYİCİLİK
( MOVEMENT vs./and DETERMINATION )
- HAREKET ile/ve BELİRSİZLİK
( MOVEMENT vs./and INDEFINITENESS )
- HAREKET ve/<> BEREKET
( Varoluşu sağlar. VE/<> Varoluşun sürekliliğini sağlar. )
- HAREKET ve/<> BİÇİM ve/<> UZAM
- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )
( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )
- HAREKET ile/ve/değil DEĞİŞİM
( [not] MOVEMENT vs./and/but ALTERATION )
( GAMANA ile/ve/yok/değil VIPARINAMA )
- HAREKET ve/<> DİNGİNLİK
- HAREKET ile/ve DİRİLİK
- HAREKET ile/ve/||/<> DUYGU
( MOTION vs./and/||/<> EMOTION )
- HAREKET ve/||/<> DUYGULANIM ve/||/<> BENZETME
( İki kişi arasındaki tüm ilişkilerde ve temelinde, anne ile çocuğun ilişkisinde, yerli yerinde ve yeterince bulunması gerekenler... )
- HAREKET ile/ve ETKİLEŞİM
- HAREKET ile/ve ETKİNLİK
( Hareket, tamamlanmamış etkinlik; etkinlik ise tamamlanmış harekettir. )
( Geçmiş-Şimdi-Gelecek'in bütünlüğü. )
( MOVEMENT vs./and ACTIVITY )
- HAREKET ile EYLEM
( MOVEMENT vs. ACTION )
- HAREKET ile EYLEM
( MOVEMENT vs. ACTION )
- HAREKET ve/> EYLEM ve/> YAŞAM ve/> BİLİNÇ
( HAREKET: Bil-kuvve olanın, bil-fiil olması için gerekli çaba. )
( MOVEMENT and/> ACTION and/> LIFE and/> CONSCIOUSNESS )
- HAREKET ile/ve FİİL
- HAREKET ve/= HAKK
- HAREKET ile HAREKÂT
- HAREKET ile/ve HAREKETİN AMACI
( MOVEMENT vs./and THE AIM OF THE MOVEMENT )
- HAREKET ve/<> HAREKETTE DİNGİNLİK
- HAREKET ile/ve HİKMET
- HAREKET ile/ve İMAR
( MOVEMENT vs./and TO IMPROVE )
- HAREKET ile İNTİKAL
- HAREKET ve KEMÂL/SINIR
( Her hareket, kemâline erer/sonlanır. )
- HAREKET ile/ve/değil KESİNTİSİZLİK
- HAREKET ile/ve KIMILDAMA
- HAREKET ile KIPIRTI
- HAREKET ile/ve KUVVET
( MOVEMENT vs./and POWER )
- HAREKET ve NESNE
( MOVEMENT and MATTER )
- HAREKET" ile/ve "NUMARA"
- HAREKET ve OLUŞ ve YOKOLUŞ
- HAREKET ve SABİTLİK
( MOVEMENT and CONSTANCY )
- HAREKET ile SES ile KONUŞMA
( MOVEMENT vs. VOICE vs. SPEECH/TO TALK )
- HAREKET ile/ve ŞEY
( Çırpıntı ve su ayrı değildir. Bizi suyun var oluşundan haberdar eden de o çırpıntıdır. )
( MOVEMENT vs./and THING
The commotion and the water are not separate. )
- HAREKET ile/ve SINIRLILIK
- HAREKET ve/<> SÜKÛN
( Kendi halini/yerini bulmak/bulmaya çalışmak. VE/<> Tamamlanma. )
( Hareket, sükûn ister. VE/<> Sükûn/et, hareketin ademidir/yokluğudur. )
( Kasların, harekete; zihnin, sükûna gereksinimi vardır. )
( Özde, hareket aranmaz/"bulunmaz". )
( DOĞA: Hareketin yasalarının bilimi. )
( HAREKET: Doğal yerinde bulunmama. )
- HAREKET ve/> SÜREKLİLİK
- HAREKET ile/ve SÜRÜKLENME
( MOVEMENT vs./and TO DRAG )
- HAREKET ile/ve/<> TELÂŞ
- HAREKET ve/> TİN/PSİŞE ve/> ZEKÂ
( Değiştirir. VE/> Birleştirir. VE/> Dönüştürür. )
( Alterates. AND/> Combines. AND/> Tranforms. )
( MOVEMENT and/> PSYCHE and/> INTELLIGENCE )
- HAREKET ve/> ÜMİT/UMUT
( MOVEMENT and/> HOPE )
- HAREKET ile/ve/||/<> UYUMLULAŞTIRILMIŞ HAREKET
- HAREKET ile/ve/değil YER DEĞİŞTİRME(İNTİKAL)
( Basit düzeydeki zihinlerde, hareket, yer değiştirme olarak yorumlanır. )
- HAREKET ve/> YÖN
( Hareketin başladığı andan itibaren yön oluşmaya başlar. )
( Hareketin, yöne gereksinimi vardır. )
( Yön, İbni Sinâ'nın tüm kitapları, ayrı ayrı ve başlı başına bir bölümdür. )
( MOVEMENT and/> DIRECTION )
- HAREKET/DEVİM ile/ve ETKİNLİK/DEVİNİM
( MOVEMENT vs./and ACTION )
- HAREKET-İ MÜSTAKÎME ile HAREKET-İ UFKİYE ile HAREKET-İ MENKÛSE
- HAREKETİ-İ İRÂDİYE ile İRÂDE-İ AKLİYE
( Hayvan/da. İLE İnsan'da. )
- HAREKETİN KAYNAĞI ile BİLGİNİN KAYNAĞI
- HAREKET'İN:
NEDEN'İ ile/ve NASIL'I
- HAREKETİN SÜREKLİLİĞİ:
DOĞADA ile/ve/<> YAŞAMDA
( Sürekli oluşum. İLE/VE/<> Sürekli insanlaşma. )
( Yaşamdaki temeddün, doğadaki tekevvün'ün devamıdır. [ve bunun da sonsal amacı, kişinin, daha da insanlaşarak, olgunluğa/kemâle ermesidir.] )
( DOĞA: Hareket ile sükûnun ilkesi. )
( TEKEVVÜN ile/ve/<> TEMEDDÜN )
- HAREKETLİ/LİK ile/ve/<> ETKİN/LİK
- HAREKETSİZ DİRENİŞ ile/ve/||/<> SESSİZ ÇIĞLIK
- HAREKETSİZLİK ve/||/<>/> ÇÜRÜME
- HAREKET'TE:
İŞÂRÂT-I HİSSİYE ile/ve MAKSADÜ'L HAREKET
- HAREKET'TE:
YER DEĞİŞTİRMEK değil KENDİ İÇİNDE DEĞİŞMEK
- HASEN[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL
- HASEP <> HASSA/HASİYET
( Kişisel özellikler, nitelikler. <> Özgülük, hassa. | Yarar, etki. )
- HASSASİYET ve/<>/>/< HAYSİYET
- HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK
- HATA ile/ve/değil/||/<>/< ÇIKMAZ "SOKAK"
( İnsanda/kişide[kişinin emeğinde, üretiminde, davranış ve tutumunda, sözünde/yazısında/çiziminde, yeğlemesinde ve seçiminde] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Doğada/fizikte/kimyada, dirimbilimde. )
- HATA ile/ve/||/<> DENEYİM
( Hatalarımız, deneyimimizi artırır; deneyimlerimiz de hatalarımızı azaltır. )
- HATA ile/ve/||/<>/< GURUR
- HATALARI/NI ...:
KABUL ET! ve/||/<>/> DERS AL! ve/||/<>/> TEKRARLAMA!
- HATALARINLA:
[ya] YÜZSÜZLEŞMEK ya da/değil/yerine YÜZLEŞMEK
( Kişinin, kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa, başkalarının hatalarıyla oynar durur. )
- HATRINA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYRINA
- HATTAT'IN/"USTA"NIN YAZDIKLARININ, ...:
HEM KENDİNİN, HEM DE HERKES TARAFINDAN OKUNABİLENLERİ ile/ve/||/<> SADECE KENDİNİN OKUYABİLDİKLERİ ile/ve/||/<> NE KENDİNİN, NE DE BAŞKASININ OKUYABİLDİKLERİ
- HAYAL GÜCÜ:
TEKRARLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YARATICI
( IMAGINATION: PRODUCTIVE instead of/vs./||/<>/> REPRODUCTIVE )
- HAYAL ile/ve/||/<>/> OLANAKLI ile/ve/||/<>/> GERÇEK
( Konuşuyorsak. İLE/VE/||/<>/> Öngörüyorsak. İLE/VE/||/<>/> Planlıyorsak. )
- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK
- HAYATI/NI YAŞAMAK ile/değil/yerine ADAM OLMAK
- HAYIR:
"BİR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")BİN(")
( [(")İstediğimiz(") ...] Oluyorsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Olmuyorsa. )
- HAYIR! DİYEBİLMEK ve/||/<>/> ÖNCELİKLİLERİN BELİRLENMESİ ve/||/<>/> YAKINMAMAK
- HAYIR ile/ve/||/<> HIZIR ile/ve/||/<> KADİR
( [Bil!] Her olayı. İLE/VE/||/<> Her geleni. İLE/VE/||/<> Her geceyi. )
- HAYIR = NO[İng., İt., İsp.] = NON[Fr.] = NEIN[Alm.]
- HAYIRLI ÖMÜR ile/ve/||/<>/> HAYIRLI ÖLÜM
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)
- HAYRAN ile/ve/> HAYRAT
( Hayran olduğuna, hayrat ol! )
- HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME
- [ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE
( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )
- HAYVAN GİBİ YAŞAYAN "KİŞİ/İNSAN" ile/değil/>< İNSAN GİBİ HAREKET EDEN "HAYVAN"
- HAYVAN SÜRÜSÜ ile/ve/||/>< İNSAN TOPLULUKLARI
( Kalabalıklaştıkça akıllanır. İLE/VE/||/>< Kalabalıklaştıkça aklını kaybeder. )
- HAZ" ve "GÜÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM ve DEĞER
- HAZ ile/değil/yerine OLGUNLUK
( Olgunluk, hazzı erteleyebilme becerisidir. )
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/<> İSTEKLİ OLMAK/OLAN
- HAZIR OLMAK ile/yerine AKŞAMDAN(/ÖNCEDEN) HAZIRLANMAK
- HAZIR OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAZIRLIKLI OLMAK
- HAZIR (OLMAK) ile/ve/> RAHAT (OLMAK)
- HAZIRLAMA ile/ve/||/<>/> SUNMA
- HAZIRLIKSIZ ... ile/değil/yerine/>< HAZIRLIKLI ...
- HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK
- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ
- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...
( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )
- HER DERDE DEVÂ OLAN:
(")SARIMSAK(") ile/ve/değil/||/<>/< SARILMAK
- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...
( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )
- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV
( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )
- HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK
- (HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN
( (IN ANY CONDITION) DO:
WHAT YOU CAN vs./and/||/<> WHAT YOU HAVE vs./and/||/<> WHERE YOU ARE )
- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA
( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )
- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!
- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM
- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY
( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )
- HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK
- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE
( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )
- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORU SORMAK
- HESAPLAMA:
MÜHENDİSLİK ve/||/<> LOJİSTİK
- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK
- HEVES ile GIPTA
- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF
( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )
- HEVESLİ ile/ve HAZIR
- HEYECAN:
TÜMELİN > TEKİLLEŞMESİ
- HEYECAN ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT
- HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK
- HİBE değil/yerine/= BAĞIŞ
- HİÇBİR ŞEYE SAHİP OLMAMAK değil HİÇBİR ŞEYİN, BİZE SAHİP OLMAMASI
- HİKMET ve/||/<> DENGE/İTİDAL
- HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET
( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )
( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )
( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )
( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )
( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )
( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )
( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )
- HİPERAKTİF ile/değil HAREKETLİ
( Öğrenme becerisi gösteremeyenler için geçerlidir. İLE ... )
( Nohut, boncuk vb. gibi şeyleri, önündeki ağzı dar şişeye 1-2-3 dk. boyunca doldurabiliyorsa ve dikkatini belirli sürelerde bir şeyler üzerinde tutabiliyorsa hiperaktif değildir! )
- HIRS değil/yerine/>< SABIR
- HIRS değil/yerine/>< YASA
- HIRSIZ değil/yerine/></< HIRSSIZ
( Hırssız kişi, hırsızlığa gerek duymaz. )
- HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]
( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )
- HIZ değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HIZLI GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAĞA GİDEBİLMEK
( [... için/istiyorsak ...]
Yalnız gidilmeli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birlikte gidilmeli. )
- HIZLI ÖRGÜTLEN(EBİL)ME ile/ve/değil/<> NİTELİKLİ ÖRGÜTLENME
- HIZLI ile/ve/değil/yerine HAREKETLİ
( [not] FAST vs./and/but ACTIVE
ACTIVE instead of FAST )
- HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA
( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )
- HİZMET ETMEK ve/<> ÖTEKİLERİ İHMAL ETMEMEK
- HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV
- HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ
- HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]
( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )
- HİZMET:
| YARARLANILAN ile/ve/<> ETKİLENİLEN | ile/değil/yerine KATILINAN
- HİZMET ile/ve DESTEK
( SERVICE vs./and SUPPORT )
- HİZMET ile/ve/||/<> İZZET
( ... İLE/VE/||/<> Büyüklük, yücelik, ululuk. )
- HİZMET ile KATKI
- HİZMET ile/ve/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
( Hizmet ederek kendini gerçekleştirir, kendini gerçekleştirirken/gerçekleştirmek için de hizmet edebilirsin/etmelisin. )
( )
( TO SERVE vs./and/<> SELF REALIZATION )
- HİZMET ve/||/<> SADÂKAT ve/||/<> FEDÂKÂRLIK
- HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ
( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )
( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )
( DESPISE vs. TOLERANCE
TOLERANCE instead of DESPISE )
- HOŞ GÖRMEK ile/ve/değil NEŞEYLE NEŞELENMEK
- HOŞ VE ETKİLİ KONUŞMAK:
"FEDÂKÂRLIK" değil GEREKLİLİK
- HOŞGÖRÜ ile/ve/değil KORUMA
- HOŞLANIP HOŞLANMAMA ile/ve/değil/||/<>/< GÜDÜLENİP GÜDÜLENMEME
- HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]
( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )
- HUKUK ile/ve/||/<>/>/< HUDÛD
- HUKUK'UN:
KÖRELTİLMESİ değil/yerine/>< YAYGINLAŞTIRILMASI
- HUKUK'UN YAYGINLAŞTIRILMASI ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ
- HÜKÜMETİ/HÜKÜMETLERİ CİDDİYE ALMAK yerine DEVLETİN/VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ VE GELECEĞİ İÇİN ÇABA HARCAMAK/ÜRETİMDE BULUNMAYA DEVAM ETMEK
- HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK
- HÜNER ile/ve/< MAHÂRET
- HURDA/CI ile/ve/değil/yerine/<>/>< ANTİKA/CI
( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Bağırmaz. )
- HÜRRİYET ile HÜVİYET
- HÜSN-Ü NİYET değil/yerine/= SAĞİSTEM
( İyi niyet. )
- HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM
- HUZUR/BARIŞ/BİRLİK/DİRLİK SAĞLA(T)MAK:
SÖZLERLE ile/ve/<>/> YAPILANLARLA ile/ve/<>/> VAROLUŞLA
( Ne söylemeyeceğini bilerek. İLE/VE/<>/> Ne yapmayacağını bilerek. İLE/VE/<>/> (hiçbir şey söylemesen ve yapmasan bile) Varoluşun, yeterlidir![ve de bunu sürekli anımsayarak!] )
- HUZUR ile/ve/||/<>/> HUŞÛ
- HUZUR ve/<> SEVİNÇ
- İÂNE ile İÂRE ile İÂŞE ile İBÂTE
( Yardım. | Yardım amacıyla toplanan para. İLE Eğreti verme, ödünç verme. İLE Yedirip içirme, besleme, bakma. İLE Barındırma. )
- İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK
( İBÂDET: Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )
( Kazası/ertelemesi vardır. VE/||/<> Kazası/ertelemesi yoktur. )
- İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM
( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.
İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.
İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.
Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.
İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )
- İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI
- EGEMENLİK:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> EVRENSEL
- İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)
( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )
- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK
- SUSABİLMEK/SUSABİLEN:
İCÂBEN ile/ve/değil/||/<>/< EDEBEN
- İCÂBEN ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKLE
- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER
( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )
( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )
( CONTENT VALUE vs./and/<> CULTURAL VALUE )
- İÇERİK ile/ve/||/<> DEĞER
- İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK
- OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA
( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )
- İÇİNİ DOLDURMAK ve/||/<>/> ARDINI GETİRMEK
- İCRAAT[Ar.] değil/yerine/= İŞ YAPMA; UYGULAMALAR
- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU
- İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA
- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME
- İÇSELLEŞTİRMEK ile/değil (İYİ) ANLAMAK
- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK
- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ
( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )
- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM
- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN
( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )
- İDRAK ve/=/||/<>/>/< İTİBÂR
- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]
( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )
- İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME
- İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR
- İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE
- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK
- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT
( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )
- İHKAK-I HAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> YARGILAMA
( Bir hakkı, usûlü dairesinde yerine getirme, mürâfaa ve muhâkeme sonucunda, ispat ve izhâr etme. )
- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ
- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST
- İHSÂN ile/ve/||/<>/< İSÂR
( Fazlasıyla vermek. İLE/VE/||/<>/< Kendi muhtaçken vermek. )
- İHTİMAM[< HEMM] ile/ve/||/<> İTİNÂ[< UNİYY]
( Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. İLE Çok dikkat etme. )
- İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME
- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]
( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )
- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]
( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )
- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ
( )
- İKAL ile/ve/||/<> AKIL
( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )
- [ne yazık ki]
İKİ BÜYÜK YANLIŞ(IMIZ):
DÜŞÜNMEDEN HAREKET ETMEK ve/||/<> HİÇ HAREKET ETMEDEN, SADECE/BOŞ BOŞ "DÜŞÜNMEK"
- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN
( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )
- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN
( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )
- [ne yazık ki]
İKİ YANLIŞ!:
SUSULACAK YERDE, KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞULACAK YERDE, SUSMAK
- İKİSİNİN/ONLARIN ...:
"GÖNÜLLERİ" BİR değil GÖNLÜ BİR
( "Gönül", her kişide ayrı ayrı olarak "düşünülen/kabul edilen/zannedilen" değil iki kişinin ya da kişilerin ortak alanda bulunmasının ve buluşmasının karşılığıdır. )
- İKRAM ile/ve İNFÂK
( Birey. İLE/VE Aydın. )
- İKTİDÂR ile/ve İHTİYÂR
- ... İLE SINIRLI OLDUĞUNU:
DİLE GETİRMEK ile/ve/||/<> ANIMSATMAK
- İLERİ GİDEBİLMEK ve/||/<>/< GERİ GİDEBİLMEK
- İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!
( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )
- İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK
- İLERİDE OLUR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİMDİ YAPARSA/M OLUR
- İLERLEME ile ÇOĞALMA
- İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT
( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )
- İLGİ ve/> (DÜZGÜN) UYGULAMA
( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )
- İLİM ile/ve/<> HİZMET
( Kibirlendir(ebil)ir. İLE/VE/<> Erdir(ebil)ir. )
( Bilen, bilmeyenin hizmetçisi değilse hainliktir. )
- İLİM ve İRÂDE ve KUDRET
- İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN
- İLİŞKİ:
HAFTADA 3/4 GÜN ve/||/<> 3'ER SAAT
- İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK
- İLİŞKİNİN/TOPLUMUN:
KAYNAŞMASI ile/ve/||/<>/> YAŞAMASI ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLMESİ
( Sevgiyle. İLE/VE/||/<>/> Adâletle. İLE/VE/||/<>/> Dürüst çalışmayla. )
- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK
- İLK HAREKET
- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN
( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )
- İLKE = MEBDE, UMDE = PRINCIPLE[İng.] = PRINCIPE[Fr.] = PRINZIP, GRUNDSATZ[Alm.] = PRINCIPIUM[Lat.] = ARKHE[Yun.] = PRINCIPIO[İsp.]
- İLKE/LER ile/ve/||/<>/>< KOŞUL/LAR
( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )
- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK
( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )
( )
( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )
- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ
- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)
- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]
( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )
( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )
- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK
- İLTİFAT ile/ve ONAY
- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN
- İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )
- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM
( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )
- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI
- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT
- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)
- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ
- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]
( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )
- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]
( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
( )
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ
- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK
- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK
( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )
- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK
- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!
( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )
( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )
- İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK
( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )
- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA
- İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL
( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )
- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ
- İNGİLİZ SERVİSİ ile FRANSIZ SERVİSİ ile RUS SERVİSİ ile AMERİKAN SERVİSİ
( Uluslararası dört çeşit servis yöntemi vardır: * İNGİLİZ SERVİSİ: Misafirin sağ tarafından önüne koyulan sıcak ve boş yemek tabağına, garson tarafından fayansta, mutfaktan alınan yemek misafirin solundan, maşa ile yapılır. İLE * FRANSIZ SERVİSİ: Mutfaktan fayansta getirilen yemek misafirin solundan maşa vasıtasıyla kendi tabağına yaptığı servis biçimidir. İLE * RUS SERVİS: Servant servisi olup, mutfaktan getirilen yemekler misafir masasının yanındaki hazırlık masasında garson tarafından tabaklara konularak misafirin solundan yaptığı servis biçimidir. İLE * AMERİKAN SERVİSİ: Tabak servisi olup, yiyecekler ve garnitürleri mutfakta hazırlanarak tabakta getirilir. Ve misafirin uygun olan tarafından servis yapılır. Bu servis otellerin lobilerinde, kafeteryalarında, snack barlarında yapılır. Özelliği bir kurala bağlı olmamasıdır. )
- İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK
( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )
- İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"
( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )
- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU
( )
- İNSAN:
"ET/KEMİK" ile/ve/değil/||/<>/< ALGI
- İNSAN/KİŞİ ve/<>/= BİLİNÇ/FARKINDALIK
( İNSAN: Varolmayanın, varlaştırılma süreci. )
( HUMAN and/<>/= CONSCIOUSNESS/AWARENESS )
- İNSAN OLANLARIN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASI ile/değil DÜŞÜNEBİLEN HERKESİN, İNSAN OLMASI
- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA
( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )
( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )
( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )
( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )
( İNSAN: Başkasına yararı olan. )
( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )
( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )
- İNSAN ve/||/<> EMEK
- İNSAN ve/||/<> GÜVEN
( İNSAN: Kendine, insan emânet edilebilen. )
- İNSAN ve/||/<>/> MECZUB
( Ne kadar insan olunabilirse, toplumun dilinde, o kadar "meczub" olunur. )
- İNSANI İNSAN YAPAN" değil KİŞİYİ, İNSAN YAPAN ...DIR
- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN
- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK
( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )
- İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ
( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )
- İNSANLAŞMA ve/||/<>/>/< "DERTLİLİK"
- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ
- İNSANLIK İÇİN ile İNSANLIK ADINA
- İNSANLIK:
"SAHİP OLDUKLARIMIZ" değil PAYLAŞTIKLARIMIZ
- İNTİKAM ALMAK" ile/değil/yerine/>< GÖNÜL ALMAK
- İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK
( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )
- İPE-SAPA (GELMEZ İŞ/SÖZ/HAREKET/DAVRANIŞ)
( BÎ-SER Ü BÛN )
- IQ ile/ve/||/<> CQ ile/ve/||/<> EQ ile/ve/||/<> SQ ile/ve/||/<> KQ
( Zihinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][IQ: Intelligence Quotient]
İLE/VE/||/<>
İletişimsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][CQ: Communication Quotient]
İLE/VE/||/<>
Duygusal Bölüm[Zekâ/Gelişim][EQ: Emotional Quotient]
İLE/VE/||/<>
Tinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][SQ: Spiritual Quotient]
İLE/VE/||/<>
Gövdesel Bölüm[Zekâ/Gelişim][KQ: Kinesthetic Quotient] )
( )
- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH
( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )
( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )
- İRÂDEYE HÂKİM OL(A)MAMAK değil İHTİYÂRI/NI DEVREDE TUTMAK/TUT(A)(MA)MAK
- ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA
( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )
- İŞ VERMEK:
KİFÂYETSİZE ile/ve/||/<> MUHTERİSE ile/ve/||/<> KİFÂYETSİZ MUHTERİSE
( Başarısızlığa davettir. İLE/VE/||/<> Kavgaya davettir. İLE/VE/||/<> Fitneye davettir. )
- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA
( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )
( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )
- İŞ YAPMAK ve/||/<>/> YAPTIĞIMIZI, İYİ YAPMAK
- İŞ ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ
( BUSINESS vs. MODESTY )
- İŞ ile/ve/+/||/<> ARKADAŞ ile/ve/+/||/<> UYKU
( )
- İŞ ile/ve/||/<>/> BEN YAPMAZSAM HİÇKİMSENİN YAP(A)MAYACAĞI İŞ
- İŞ ve/<> (B)İLİM ve/<> İSTEK
( DAVRANIŞ/TUTUM ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> DUYGU )
( Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak sağlanır ve dengelenir. VE/<> Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. VE/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle karşılanır. )
( Yarar/lılık ilkesiyle işler. VE/<> Doğru/luk ilkesiyle işler. VE/<> İyi ve güzel ilkeleriyle işler. )
( İlişkilerin yapılandığı üç alan. )
- İŞ" ile/ve/||/<> HAREKET
- İŞ ile/ve/||/<> ZAMAN
( Çok. İLE/VE/||/<> Az.["Yok" değil!] )
- İŞBİRLİĞİ/ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile/ve/||/<> DESTEK ALMA ile/ve/||/<> YARDIM ALMA ile/ve/||/<> YARARLANMA
( %60-70[kendin] - %30-40[öteki]. İLE/VE/||/<> %40-50[kendin] - %50-60[öteki]. İLE/VE/||/<> %70-80[öteki] - %20-30[kendin]. İLE/VE/||/<> %80-90[öteki] - %10-20[kendin]. )
- İŞÇİLİK ile/ve HİZMET
- İŞE/ÇALIŞMAYA BAŞLAYAMAMAK ile/ve/<>/değil İŞİN/ÇALIŞMANIN BÖLÜNMESİ/KESİLMESİ KAYGISI
( Her iş/çalışma, başlayana, elin değene kadardır. )
- İŞE YARARLIK ve/||/<> "AKILDA BULUNDURMA"
- İŞE YARARLILIK ile/ve DEĞİM/LİYÂKAT
- İŞE YARAYAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞ GÖREN
- İŞİ:
BİLMEK ile/ve/||/<>/> TUTTURMAK
- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN
( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )
- ISI ve IŞIK...:
OLSUN ile/ve/||/<>/> DOLSUN
- IŞIĞI GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< IŞIKLA GÖRMEK
( )
- IŞIĞI HAYAL ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARANLIĞI ANLAMAK
- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/></< KARANLIK
( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Görmek istemeyenler için. )
- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE
- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN
- İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK
- ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"
- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ
( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."
Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )
- İŞİTMEK ile/ve DUYMAK/DİNLEMEK
( İşlevsel. İLE/VE Katılımcı. )
( TO HEAR vs./and TO LISTEN )
- İŞKOLİK ile/değil/yerine VERİMLİ ÇALIŞAN
( )
- İŞLEMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İŞLEMEK ile/ve/<> YOĞURMAK
- İŞLENEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ERİŞİLEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> OKUNABİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ANLAŞILABİLİR VERİ
( Simge seviyesinde. Dijital ve mantıksal girdilerle. İLE/VE/||/<>/> Bili/enformasyon. | Veri aktarımı. | Matematik ve iletişim. | Anlam olmayan değer. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. | Değer etiketlemesi. İLE/VE/||/<>/> Keşif. KATAdop Mimarisiyle. )
- İŞLER ve/||/<>/> İLİŞKİLER
- İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN ve/||/<> NE VERİRSEN ELİNLE, O DA GELİR SENİNLE ve/||/<> SADECE İŞİNİ YAP, BIRAK ULUSUNLAR
- İŞLEV ile/ve/<> BİÇİM ile/ve/<> NİTELİK
- İŞLEVSELLİK ve/||/<> İŞE YARARLIK
- İSMET ve/<> İFFET
- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)
- İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK
- ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!
- ISRAR ETMEK değil/yerine/>< AŞMAK
- ISRÂR ile ISNÂ'
( Ayak direme. İLE Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. )
- İSTANBUL ile/ve/||/<> (ÜSKÜDAR/LI) HOCA ALİ RIZA EFENDİ
( )
- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK
- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ
- İSTEK/TAMAH ile/ve/değil/yerine/>< KANAAT
( Zahmet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Rahatlık. )
- İSTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AMAÇ
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> (Daha) İleri düşünenlerin sahip olduğu, peşinde gittiği. )
- İSTEK ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM(İHTİYAÇ) ile/ve/||/<>/> HİZMET
( WANT vs. NEED )
- İSTEKSİZ/LİK ile GÖNÜLSÜZ/LÜK
( ... İLE %51 isteksizlik ya da isteyip istemediği belirli olmama. )
- İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK
- İSTEMEK/SORMAK(SUAL ETMEK):
KİŞİDEN ile/ve/değil/yerine/||/<> ALLAH'TAN
( Verirse, (")minnet("); vermezse, (")zillet("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Verirse, nimet; vermezse, hikmet. )
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK
( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )
( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )
( EĞİNİK: İçten istemek. )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( You can have the whole of it and more for the mere asking. )
( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )
( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )
- İSTEMEK ile/ve İNANMAK
( TO ASK/REQUIRE vs./and TO BELIEVE )
- İSTEMEK ile/ve/||/<>/> KARAR VERMEK
- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine GEREK GÖRMEMEK
- İSTENÇ/İRÂDE:
UZAK ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> YAKIN
( El. İLE/VE/||/<>/> Dil. İLE/VE/||/<>/> Bakış. )
- İSTENÇ/İRÂDE ve/||/<>/> SİYÂSET
( Bireydeki yapma isteği. VE/||/<>/> Toplumdaki yapma isteği. )
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )
( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Akılda. )
( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yeğleme/tercih. )
( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Fasl. )
( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )
( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )
( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )
( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Bütün. )
( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )
( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.
Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.
Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.
Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.
İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]
Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.
Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için
ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )
( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )
( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!
Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!
Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!
Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )
( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Muhtarlık. )
( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )
( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )
(
İhtiyâr ve İrâde | "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması | Huyların Değişmesinin Olanağı | Mantıksal Belirlenimcilik | |
---|---|---|---|---|
Kindî | Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | - |
Fârâbî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı |
Yahyâ İbn Adî | - | Bağdaşırcı | Belirlenimci | İrâdenin Özgürce Kullanımı |
Âmirî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | - | - |
İbn Sînâ | Belirlenimci | Belirlenimci | Bağdaşırcı | Belirlenimci |
İbn Bâcce | Bağdaşırcı/İrâdeci | - | - | - |
İbn Rüşd | Belirlenimci/Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | Bağdaşırcı |
"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM
( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )
( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )
- İSTİFÂDE ile/ve/<>/< İSTİFÂ
( İstifâ etmediğimizden, istifâde edemeyiz. )
- İSTİKLÂL MARŞI ve/||/<>/< MEHMET ÂKİF ERSOY
( Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim, milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı;
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif ERSOY )
- İSTİKLÂL (SAVAŞI):
"KURTULUŞ" (SAVAŞI) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞIMSIZLIK (SAVAŞI)
- İSTİKRAR ve/||/<>/< TUTARLILIK
- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]
( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )
- ISTIRAP ve HAREKET
- İSTİŞÂRE ile/ve/<> İSTİFÂDE
- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]
( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )
- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK
( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )
- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU
- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT
- İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK
- İTİBAR ile/ve/||/<> TAHAMMÜL
- İTİNÂ ile/ve/||/<>/> İMTİNÂ
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İTİRAZ ile/ve/<> İTİZAL
- İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]
( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )
- İTTİKAN değil/yerine/= İYİ VE SAĞLAM BİLME
- İYİ AHLÂK ve DOĞRU DÜŞÜNME
- İYİ KİŞİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK
- İYİ KULLANMAK ile/ve/||/<> YARARLANMAK
- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET
- İYİ OLMAK ile/ve/değil ADAM OLMAK/OLABİLMEK
( Ne yaptıklarımızla/yapabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. İLE/VE/DEĞİL Ne yapmadıklarımızla/yapmayabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. )
( Koşulları çeşitlidir. İLE/VE/DEĞİL Koşulları belirlidir. )
( Yorum/değer ve değerlendirmelere göre değişebilir. İLE/VE/DEĞİL Yorum gerektirmeyecek kadar sabit ve ortaktır. )
( Her zaman ve her koşulda kişi ve çevresi için iyi olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Her zaman ve her koşulda iyidir/gereklidir. )
( Bazen, bazı artıları ya da eksileri olabilir. İLE/VE/DEĞİL Çok büyük oranda olumludur. )
( Herkes için geçerli olabilir fakat yeterli değildir/olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Herşeyde geçerli ve yeterlidir. )
( Her türlü noktaya/konuma ulaşılabilir belki fakat adam olamadıktan sonra hiçbir anlamı/değeri kalmayacaktır. ["Vali olmuşsun fakat adam olamamışsın!" öyküsü] )
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ OYNAYAN/LAR ile/değil/yerine/>< İYİ OLAN/LAR
- İYİ YAŞAMAK değil/yerine UYGUN OLMAK
- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ
( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )
- İYİ HİSSETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK
- İYİLER:
KAYBETMEZ <>/>/ne yazık ki KAYBEDİLİR
- İYİLEŞME ve/||/<>/< EMEK
- İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME
- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR
- İYİLEŞTİRMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
( )
( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.
http://lastbookstorela.com
)
( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.
Çok çok üzüldüm/üzüldük.
Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...
Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].
Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı
gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.
Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.
2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum.
(Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)
Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.
Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...
Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!
(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve
düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)
Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan
TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...
İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş
youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q
instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__
(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )
- İYİLİĞE İYİLİK ile KÖTÜLÜĞE İYİLİK
( Her kişinin. İLE Er kişinin. )
- İYİLİK:
BAŞKASINA YAPTIĞIMIZ ile/ve/||/<> BİZE YAPILAN
( Unutalım! İLE/VE/||/<> Unutmayalım! )
- İYİLİK EDENİN GÖREVİ ve/||/<> İYİLİK GÖRENİN GÖREVİ
( İyiliğini unutmak. VE/||/<> İyilik edeni unutmamak. )
- İYİLİK:
EMPATİ ve/||/<> PİŞMANLIK ve/||/<> UTANMAK
- İYİLİK:
SÖZ İLE ve/||/<> VERMEK İLE ve/||/<> DÜŞÜNCE İLE
( Güven oluşturur. VE/||/<> Sevgi oluşturur. VE/||/<> Derinlik oluşturur. )
- İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK
- İYİLİK (YAPMAK):
"HERKESE ANLATILAN/ANLATIRSAK" ile/değil/yerine/||/<>/< HİÇKİMSEYE SÖYLEMESEK DE KENDİMİZ ANIMSIYORSAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZ BİLE UNUTMUŞSAK
( Ne vazgeçmek, ne de vazgeçmekten vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmekten, vazgeçmek. )
( Kibir, kabalık. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Alçakgönüllülük, tevâzu. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yokluk bilinci, mahviyet. )
- İYİLİK YAPMAK ÜZERE/İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK/YAPARAK
- İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK
- İYİ/LİK ve/||/<>/< AŞKIN/LIK
- İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ
( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )
- İYİLİK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ/DEVİR/DEVRAN
- İYİLİK ile/ve HİZMET
( Her kişi, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur. )
( İyilik, sağırın duyabildiği, körün görebildiği bir dildir. )
( GOODNESS/KINDNESS vs./and TO SERVE, SERVICE )
- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET
- İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK
( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )
( "(BİR) GÜZELLİK YAPMAK": İYİLİK )
( [not] GOODNESS/KINDNESS vs./and/but TO GIVE TO THE BUSINESS IT'S DUE )
- İYİLİK ve/||/<>/>/< KAMU YARARI
- İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
- İYİLİKSEVER/LİK ile/ve SEVGİ
- İYİLİKTE:
[ne yazık ki]
!"NEDEN ARAYIŞI" ve/<> !"ÖDÜL BEKLENTİSİ"
( Herhangi bir nedeni de olmaz/olmamalıdır ve hiçbir ödül beklentisi de oluşmamalıdır. İyilik, neden-sonuç ilişkisinin tamamen dışındadır ve ancak dışındaysa iyiliktir. )
- İYİLİKTE:
SAYMAK ile/değil/yerine SAÇMAK
- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ
- İYİMSER/LİK ile İYİLİKSEVER/LİK
( İyiliksever kişi, kendini yetiştirirken başkalarını da yetiştirmek ister. Kendi bilgisini genişletirken başkalarının bilgisini de geliştirmeye çalışır. )
( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )
( NİKBÎN ile ... )
( OPTIMIST vs. BENEVOLENT )
( OPTIMISTE avec ... )
( ... cum BENEVOLENTIA )
- İYİMSER/LİK ile/ve/||/<>/> SAKINGAN/İHTİYATLI İYİMSER/LİK
- İYİ/YETERİNCE DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/>/< İSABETLİ KARAR VERMEK
- İZAHI OLMAYAN > MİZAH
( Açıklaması[izâhı] olmayan durumların, mizahı olur. )
- İZLEM/STRATEJİ(K)[Fr. < Yun. STRATOS: Ordu. | AGO: Gütmek.] ile/ve/<> TAKTİK
( Üst kuram, kuram kurma kuramı. İLE/VE Stratejinin uygulanması. )
( STRATEGY vs./and TACTICS )
- İZLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK
- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK
- İZLENİLESİ:
GÜLDÜRÜ ve/||/<> EĞLENCE
( TÜM ŞENER ŞEN, KEMAL SUNAL, CHARLIE CHAPLIN, JIM CARREY, EDDIE MURPHY FİLMLERİ
BAY EVET (YES MAN) (2008)
TERMINAL (2004)
BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)
OYUN (THE GAME) (1997)
JUMANJİ (1995)
FORREST GUMP (1994)
BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993)
SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994)
EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)
MR. BEAN (1990)
DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)
ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)
BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)
SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)
POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)
ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984) )
- İZLENİLESİ:
ÖNCELİKLİLER ve/ya da/||/<> AYRICALIKLILAR
( ESARETİN BEDELİ (SHAWSHANK REDEMPTION) (1994)
CESUR YÜREK (BRAVEHEART) (1995)
YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
İYİLİK BUL, İYİLİK YAP (PAY IT FORWARD) (2000)
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ (DEAD POETS SOCIETY) (1989)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
YEDİ (SEVEN) (1995)
TİBET'TE YEDİ YIL (SEVEN YEARS IN TIBET) (1997)
YENİ YAŞAM (CAST AWAY) (2000)
TRUMAN SHOW (1998)
YÜKSELİŞ (ASCENSION) (dizi)(3 bölüm) (2014)
ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)
MALICE (1993)
İHANET (THE EDGE) (1996)
İÇİMDEKİ DENİZ (2004)
PLATFORM (2019)
KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
JOKER (2019)
LORENZO'NUN YAĞI (LORENZO'S OIL) (1992)
CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES) (2011)
İÇGÜDÜ (INSTINCT) (1999)
FİL ADAM (THE ELEPHANT MAN) (1980)
NELL (1994)
BABAM VE OĞLUM (2005)
GÖNÜL YARASI (2005)
ABİM (2009)
BENİM DÜNYAM (2013) / < (BLACK) (2005)
RASHOMON (1950)
LEON (1994)
YİĞİT (HERO) (2002)
İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ VE İLKBAHAR (SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING) (2003)
DELİ VE DAHİ (THE PROFESSOR AND THE MAD MAN) (2019)
RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK (THE BOY WHO HARNESSED THE WIND) (2019)
BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)
HÜCRE NO:7 MUCİZESİ (MIRACLE IN CELL NO:7) (2013)
KIYIM GECESİ (FRACTURE) (2007)
MAÇ SAYISI (MATCH POINT) (2005)
BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)
BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)
KARDEŞ GİBİLERDİ (SLEEPERS) (1996)
GÜLÜN ADI (THE NAME OF THE ROSE) (1986)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)
YETER (ENOUGH) (2002)
KÜP (CUBE) I, II, III (1997, 2002, 2004)
OYUN (THE GAME) (1997)
BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993) :)
BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)
YEŞİL KILAVUZ (GREEN BOOK) (2018)
12 YILLIK TUTSAKLIK (12 YEARS A SLAVE) (2013)
ŞİMDİ YA DA ASLA (THE BUCKET LIST) (2007)
SOFİ'NİN SEÇİMİ (SOPHIE'S CHOICE) (1982)
ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK (THE BOY IN THE STRIPED PAJAMAS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
SCHINDLER'İN DİZİNİ (SCHINDLER'S LIST) (1993)
PİYANİST (2002)
SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994) :)
BAY EVET (YES MAN) (2008) :)
FORREST GUMP (1994) :)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ (THE WALK) (2015)
(İzlemeden önce "TO REACH THE CLOUDS" betiğini okumanızı salık veririz.)
LA CASA DE PAPALLE (dizi) (2017 - 2020)
THELMA VE LOUISE (1991)
MİLYONLUK BEBEK (MILLION DOLLAR BABY) (2004)
BÖKE(ŞAMPİYON) (THE CHAMP) (1979)
HERŞEYİN KURAMI (THE THEORY OF EVERYTHING) (2014)
YAĞMUR ADAM (RAIN MAN) (1988)
LION (2016)
TEMPLE GRANDIN (2010)
GİZLİ SAYILAR (HIDDEN FIGURES) (2016)
EŞKIYA (1996)
KABADAYI (2007)
AŞK, TESADÜFLERİ SEVER (2011)
TESADÜF (SERENDIPITY) (2001)
MELEKLER ŞEHRİ(CITY OF ANGELS) (1998)
AŞK MASALI (MAID IN MANHATTAN) (2002)
İKNA (PERSUASION) (2022)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
AŞK VE YAŞAM (SENSE & SENSIBILITY) (1995)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
GÜN DOĞMADAN > GÜN BATMADAN > GECE OLMADAN
(BEFORE SUNRISE > BEFORE SUNSET > BEFORE MIDNIGHT)
(1995, 2004, 2013)
BARFİ (2012)
CESARETİN VAR MI AŞKA? (JEUX D'ENFANTS) (2003)
ÖZEL BİR KADIN (PRETTY WOMAN) (1990)
KORUMA (THE BODYGUARD) (1992)
HAYALET (GHOST) (1990)
TITANIC (1997)
KESİŞME (INTERSECTION) (1994)
AHLÂKSIZ TEKLİF (INDECENT PROPOSAL) (1993)
BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)
TERMINAL (2004)
BİZ MELEK DEĞİLİZ (WE ARE NOT ANGELS) (1989)
BENİM 533 ÇOCUĞUM VAR (STARBUCK) (2011)
ÇAŞIT OYUNU (SPY GAME) (2001)
SON KALE (THE LAST CASTLE) (2001)
SON SAMURAY (THE LAST SAMURAI) (2003)
SÜREKLİ GENÇ (FOREVER YOUNG) (1992)
VATANSEVER (THE PATRIOT) (2000)
KURTLARLA DANS (DANCES WITH WOLVES) (1990)
DOKUNULMAZLAR (UNTOUCHABLES) (1987)
ZAFER VE GURUR (PRIDE AND GLORY) (2008)
ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)
SÖZLEŞME (THE CONTRACT) (2006)
ŞANTAJ (STONE) (2010)
KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)
CASINO (1995)
İÇERİDEKİ ADAM (INSIDE MAN) (2006)
RONIN (1998)
KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)
KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)
GERİ DÖNEN (THE REVENANT) (2015)
KAYA (THE ROCK) (1996)
SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)
GUGUK KUŞU (ONE FLEWS OVER THE CUCKOO'S NEST) (1975)
BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)
RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)
KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)
UCUZ ROMAN (PULP FICTION) (1994)
TANGO VE CASH (1989)
DÖVÜŞ KULÜBÜ (FIGHT CLUB) (1999)
WHIPLASH (2014)
YABAN YAŞAMA DOĞRU (INTO THE WILD) (2007)
127 SAAT (127 HOURS) (2010)
96 SAAT (TAKEN) (2009)
KÖSTEBEK (2006)
21 (2008)
ENOLA HOLMES (2020) (B Niles <> 11-08-22)
AKLI HAVADA (UP IN THE AIR) (2009)
CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)
GELECEĞE DÖNÜŞ (BACK TO THE FUTURE) I, II, III (1985)
YAŞLI DELİKANLI (OLDBOY) (2003)
ŞARLO DİKTATÖR (1940)
ÇILGIN MAX (MAD MAX) I, II, III (1979, 1981, 1985)
İLK KORKU (PRIMAL FEAR) (1996)
KIRILAMAZ (UNBREAKABLE) (2000)
AYRIM (SPLIT) (2016)
CAM (GLASS) (2019)
DAĞCI (CLIFFHANGER) (1993)
ÇAKAL (JACKAL) (1997)
KAÇAK (FUGITIVE) (1993)
TUTUKLULAR (PRISONERS) (2013)
DENEY (THE EXPERIMENT) (2010)
AĞLATAN OYUN (THE CRYING GAME) (1992)
OMUZ OMUZA (JULIA ROBERTS) (1998)
AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)
OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)
HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)
DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)
AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)
OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)
KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)
SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)
CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)
ZİNDAN ADASI (SHUTTER ISLAND) (2010)
YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)
SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)
SOYGUN (HOLD UP) (1985)
DÜŞMAN (ENEMY) (2013)
AVUNTU (SOLACE) (2016)
JUMANJİ (1995)
ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)
DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)
DENGESİZ (UNHINGED) (2020)
PARAZİT (PARASITE) (2019)
PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)
MR. BEAN (1990)
EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)
DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)
SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)
ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)
POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)
BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)
ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984)
Güncellenme Tarihi > [karşıdaki sağ alt köşe --->] )
- İZLENİLESİ:
OYUNCULAR ve/||/<>/> TÜM FİLMLERİ
( CHARLIE CHAPLIN
ANTHONY HOPKINS
ROBERT DE NIRO
ŞENER ŞEN
KEMAL SUNAL
AL PACINO
MORGAN FREEMAN
TOM HANKS
JIM CARREY
EDDIE MURPHY
JACK NICHOLSON
MEL GIBSON
DENZEL WASHINGTON
STEVEN SEAGAL )
- JUS COGENS ile/ve/||/<> OBLIGATIO ERGA OMNES ile/ve/||/<> OPINIO JURIS
( Hukukta en üst kurallar. İLE/VE/||/<> Uluslararası hukuk açısından, devletlerin uymakla ve gözetmekle yükümlü olduğu kurallar. | "Herkese karşı hak". İLE/VE/||/<> Davranışın, bir hukukî zorunluluk oluşturduğunun kanaati. | Devletlerin, bir uygulamasının, örf ve âdet hukuku kuralı durumuna "ge(tiri)lmesi". | Devletlerin, işlem ve eylemlerinin, hukukî olması zorunluluğu. )
- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK
- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK
- KABUL ETMEK ile "BOYUN EĞMEK"
- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN
( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )
- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK
- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ
( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )
( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )
( |
)
( )
- KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH
- KADER ile/ve/||/<> KARMA
( ... ile/ve/||/<> )
( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )
( Karma'nın etkileyici ve ilham verici 10 yasası )
- KADIN/LIK ile/ve/||/<>/> ANNE/LİK
( Bebek doğurabilme olanağı. | Kendini doğurabilme olanağı ve olasılığı. İLE/VE/||/<>/> Bebeği doğurup bakabilme, yetiştirebilme. | Bebeğinden ve kendinden doğabilme, kendini gerçekleştirme. )
- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR
- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI
( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )
- KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK değil KAFESİ, İÇİNDEN ÇIKARMAK
- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA
( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )
- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ
- KALABALIKLAŞTIKÇA:
"AKILLANAN/LAR" ne yazık ki APTALLAŞAN/LAR
( Hayvanlar. İLE/NE YAZIK Kİ Kişiler. )
- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK
- KALEM TÜKETMEK ile/ve/değil/daha çok/+/||/<>/></< SİLGİ TÜKETMEK
- KALICILIK =/< KENDİNDEN KAYBOLUŞ
- KALICI/LIK ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK
- KALIN/LIK / KABA/LIK değil/yerine/>< İNCE/LİK
( Kişinin, kırılma nedeni. >< Herşeyin kırıldığı nokta. )
- KALIP/LAR ile/ve/<> KABUL/LER
( Az bilenlerde/okumuşlarda. İLE/VE/<> "Çok" "bilenlerde"/"okumuşlarda". )
- KALITIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KATILIM
( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )
- KALKIN(DIR)MA ile UYGARLAŞMA
- KALP KIRMAK değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK
( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )
- KALP ve SES
( İkisini de yumuşatmak gerekiyor. )
- KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]
( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )
- KÂMİL ile/ve/||/<> KÂZIM
( Olgun. İLE/VE/||/<> Öfkesini tutan/yutan. )
- KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK
( ... ile/ve/||/<> MUSLİHÛN )
- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN
( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )
( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )
- [ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ
( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )
- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK
- KANIT/BURHAN ile/ve/||/<> KESİNLİK/YAKÎN
- KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK
- KAPALI KAPI ile/değil YANLIŞ ANAHTAR
- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KİŞİ/İNSAN:
KÂR VAROLANI ile/değil/yerine DEĞERLER VAROLANI
- KÂR değil/yerine AR
- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )
- [ne yazık ki]
KARAMSAR/LIK ve/||/<> KARARSIZ/LIK
- KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA
- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)
( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )
- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE
( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )
- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> (ALÇAK)GÖNÜLLÜ/LÜK
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK
( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )
- | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET
( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )
- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)
- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL
( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )
- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE
( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )
( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )
- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING
( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.
Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )
- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ
( )
( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )
- KARMAŞIK ALGILAMA SÜREÇLERİ'NDE:
ÖRÜNTÜ ve/<> HAREKET ve/<> DERİNLİK
( PATTERN PERCEPTION and/<> MOVEMENT PERCEPTION and/<> DEPTH PERCEPTION )
- KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE
( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )
- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK
- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA
( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )
( Dress, how you want to be addressed. )
- KARŞILAŞMA ve/||/<>/> KARŞILAMA ve/||/<>/> KARŞILAŞTIRMA
- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK
- DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"
( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )
- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK
( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )
- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN
( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )
- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET
- KASK ile BARET
- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU
- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ
- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME
- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY
( Katkı vermeyen, pay alamaz. )
- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR
( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )
( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )
( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM
- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK
- KAYA ile/ve/||/<> YILAN
( )
( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.
Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”
Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"
Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.
Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.
Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...
Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.
Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )
- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE
- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK
( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )
- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK
( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )
- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA
- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK
- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI
( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )
- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK
- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI
- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA
( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )
( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )
- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ
( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )
- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK
- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK
- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR
( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )
- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK
( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )
- [bazen] [ya/hem]
"KAZANÇ"/"KÂR"
ile/ve/değil/yerine/bazen/hem de/ya da/||/<>
DENEYİM/ÖĞRENME/YARAR
( "Hep mi ben kazanacağım/"kazanmalıyım"?",
Sadece benim mi yolum sürekli açık olacak/"olmalı"?
[eksik/fazla/özensiz] Yapmasam da olmaz mı?
[eksik/fazla/özensiz] Söylemesem/konuşmasam da olmaz mı? )
- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM
( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK
- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM
( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.]
)
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
- KENDİ BAŞINA OLAN ile KENDİNE YETEN
- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI
- KENDİ İÇİN KILMA ile/değil/yerine BELİRLEME
- KENDİ KENDİNE ile/ve KENDİNDEN KENDİNE
- KENDİ YAPISI ile ÖZNİTELİK
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ
- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK
( Mizaç, karakter, deneyim ve sınırsız algıdaki çeşitliliğin birlikteliğinin yansıması. [benlik kimliği] İLE/VE/||/<>/> Düzenin ve/ya da çevrenin etkisi/katkısı ile oluşturulmuş olan. İLE/VE/||/<>/> Kişinin, takip ederek ve farkındalıkla oluşturduğu. )
( Kişi, davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )
( Nasıl, bir gövde, ışığın yolunu kestiğinde gölge görünürse, öylece, saf "öz [kendini] farkındalık" durumu da "ben-bedenim" düşüncesiyle engellendiği zaman "kişi" ortaya çıkar. )
( Sizdeki kişi ile birlikte kalın ve size neler olduğunu gözlemleyin. )
( Bilinenin bileni'ni, yani gerçek kimliğinizi bulun. )
( Kişilik, dilde yansır. )
( SABIR GEREK EVVELÂ,
SONRA TAHAMMÜL,
SONRA TENEZZÜL,
SONRA İLİM, İRFAN GEREK,
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK,
SONRA YOKLUK,
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )
( Personality reflects on language. )
( Exactly as a shadow appears when light is intercepted by the body, so does the person arise when pure self-awareness is obstructed by the 'I-am-the-body' idea.
Stay with the person and watch what happens to you.
Find out who you are, the knower of the known. )
( SELF/NESS vs./and/< IDENTITY vs./and/< PERSONALITY )
- KENDİ/LİK ile/ve/sonra/> ÖTEKİ
( THE SELF/NESS vs./and/then OTHER )
- KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK
- KENDİ/M ile/ve/değil/||/<>/< YAPMAYABİLME OLANAĞI/BİLGİSİ/BİLİNCİ / İHTİYÂR/IM
- KENDİMİ AŞMAM GEREK DÜŞÜNCESİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK
- KENDİ/MİZ ile/ve/değil/||/<>/< "KEDİ"/MİZ
( Zihnimiz, anlam ve değer dünyamız. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sorumlu olduğumuz ve bakımını sürdürmek zorunda olduğumuz sevgili gövdemiz(/"çocuğumuz"/"kedimiz"). )
( Biz, gövdemiz ya da gövdemizdekiler(örgenlerimiz) değiliz. Birlikte fakat ayrı ayrı düşünmek durumundayız. Kendimizi, gövdemize indirgememek ve özdeşleştirmemek durumundayız. )
( )
( Kendimizi ve "kedimizi(gövdemizi)" geliştirmek üzere 11 yaşam önerisi...
1- Ne yaparsak yapalım, hiçbir işimizde acele etmemeyi, her yaptığımıza, söylediğimize ve yiyip içtiğimize yüksek özen göstererek...
(Yediğimizi içerek; içtiğimizi yiyerek(çiğneyerek)!]
2- "Kâr" ile yarar arasındaki farkı sürekli anımsayarak kârın değil yararın önemli/öncelikli olduğunu anlayarak ve anımsayarak, yaptığımızın "kâr", yapmadığımızın yarar olduğu üzerinden düşünerek ve yaşayarak...
(Yaşamın, "zihin <> dil <> bellek" üçgeninde yapılandığını ve yaşayabileceğimizi bilerek ve sürekli anımsayarak.)
(Bir alan hakkında çoğu şeyi, çoğu şey hakkında da bir şeyi bilmeye çaba göstererek.)
3- Kendimiz başta olmak üzere adâlet ve rızâ üzerine kurulu bir yaşam kurmayı daha çok önemseyerek olmazsa olmazların ve karıştırılmaması gerekenleri sürekli anımsayarak...
[Olmazsa olmazlar:
(Kullanılagelenler)
1- Sağlık ve özgürlük
2- Zaman ve enerji
3- Bilgi ve farkındalık
(Uygulanagelenler)
1- Doğa ve doğallık
2- Uyum ve bütünlük
3- Gelişim ve değişim
Karıştırılmaması Gerekenler:
1- Genel ile Özel
2- Birincil Olanlar ile İkincil Olanlar
3- Araç ile Amaç
4- Süreç ile Sonuç
5- Kuram ve Uygulama
6- Korku ve Kaygı
4- Hareketten(spordan), felsefi anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılıktan uzak düşmeden, her düşündüğü, söylediği ve yaptığında yöntemin(usûl) ve üslûbun, içerikten/esastan önce olduğunu sürekli anımsayarak ölçü ve orandan olabildiğince yararlanarak...
(Zihnimizi, davranışlarımızı ve yaşamımızı, "alış-veriş" değil veriş-alış üzerine kurmayı yeğleyerek.)
5- Kendimizin gövde (ya da herhangi bir organımız) olmadığını, gövde ve zihnin birlikte fakat ayrı ve bütün olduğunu öncelikle anlayarak ve sürekli anımsayarak.
(Kendimizi tanımanın ve gerçekleştirmenin altı alanında,
[ Soluk | Beslenme | Psikoloji | Fizyoloji | Eşeysellik | İletişim ]
daha etkin ve yetkin bilgi sahibi olarak kendimizi ve yaşamı yönetmemizle!...)
(Nesnelere, kişilere[özellikle çocuğuna] ve kendimize tapmadan yaşamanın önemiyle birlikte alaycılıktan uzak durarak...)
6- Geçmişin olumsuzu olan "Keşke ..."lere ve geleceğin olumsuzu olan "Ya ..."lara zihnimizde ve yaşamımızda yer vermeyip zamanın değil ân'ın farkındalığıyla yaşamak üzere zihnini ve yaşamını tekrar düzenleyerek...
(Kaygı değil [koşulsuz] saygı ve sevgi üzerine yaşamayı öğrenerek ve yeğleyerek...)
7- Yaşamı, "ya, ya da" "mantığı" ile [0 - I] olarak değil "hem, hem de; ne, ne de" "mantığı" ile geleceğe don biçmeden, her şeyin başlangıcında %50-50'de durduğumuzu ve 1 ile 99 arasında yaşayabileceğimizi ve ifade edebileceğimizi yeğleyerek...
(Yaşamımızdaki azaltacaklarımız, bırakacaklarımız ve çoğaltacaklarımız üzerine daha çok düşünerek ve uygulayarak...)
(Küçük hesaplara değil ayrıntılara öncelik vererek...)
8- En başta ve özel olarak kendimizi, daha sonra da anne-babamızı, başkalarını ve geçmişimizde olan bitenleri affetmeyi yeğleyerek...
("Başımıza gelenleri" değil onlara nasıl tepki vereceğimizi yeterince düşünerek, öncelik vererek [olumsuzluk muhasebesi ve önceliği yapmadan] ve özen göstererek...)
(Sorunun değil çözümün parçası olmayı yeğleyerek...)
9- İşleri ve sorumlulukları, ona(şuna/buna) bırakarak/yıkarak değil kendimiz üstlenerek!...
(Bir yakınımız, dostumuz ve komşularımızla el birliği, dayanışma içinde olarak imece yöntemiyle düşünerek ve daha çok çalışarak...)
10- Karbon ayak izimizin azal(tıl)acağı, çevrenin ve doğanın dengelerine katkıları ve artıları yüksek olan,
uygarlığın ve teknolojinin en yalın göstergesi/aracı olan bisikleti, bireysel işlerimizde ve toplumsal alanlarımızda daha fazla kullanarak!...
11- Çeşitli olay/olgu, durum ve koşullarda,
genelleyici, indirgeyici, özdeşleştirici düşünemeyeceğimiz ve
köktenci, toptancı, sonuç odaklı,
keyfî "çözüm" ve yaklaşımlarda olamayacağımızı anımsayarak... )
- KENDİMİZİ:
"YÜCELTMEK" değil/yerine DÜZELTMEK
- KENDİMİZİ/ZİHNİMİZİ:
(")UYUŞTURMAK(") ile/değil/yerine/>< MEŞGUL ETMEK
- KENDİN OLABİLMEK ve/||/<>/> KENDİN KALABİLMEK
- KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE
- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK
- KENDİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN
- FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE
- KENDİNİ ...:
"AKLAMAK" ile/değil/yerine/>< YOKLAMAK
( Kendini tanımayan, bilgisiz/cahil. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini tanıyan, bilge. )
- KENDİNİ ANIMSAMAK ile/ve/<> KENDİNİ BİLMEK
( Kendini-anımsayış, zihindedir. Kendini-bilme ise zihnin ötesindedir. )
( Selfremembrance is in the mind, self-realisation is beyond the mind. )
( REMIND THE SELF vs./and/<> TO KNOW THE SELF )
- KENDİNİ ANIMSAMAK ile KENDİNİ BİLMEK
( Kendini-anımsayış zihindedir. Kendini-bilme ise zihnin ötesindedir. )
- KENDİNİ ARAMAK ile/ve/<> KALICILIĞINI YAKALAMAK
- KENDİNİ AŞ!(MAK) ile/ve/değil/fakat/||/<>/< HADDİNİ AŞMA!(MAK)
- KENDİNİ AŞMAK ile/ve KENDİNDEN UZAKLAŞABİLMEK
( Eyleyerek/yaparak, bilerek. İLE/VE Bütünlükle ve unutabilme becerisiyle. )
- KENDİNİ AZIMSAMAK değil/yerine/>< KENDİNİ ANIMSAMAK
- KENDİNİ BEĞENME ile KENDİNE YETERLİK
( EGOISM/EGOIST vs. NARSISISM/NARSISIST )
- KENDİNİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<> KENDİNİ TANIMAK
( Kendimizi bilmek için kendimiz olmalıyız. )
( Kendimizi aşmak için kendimizi bilmek durumundayız. )
( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir durumdur. )
( Kendimizi bilirsek, öteki her şey onunla birlikte gelir. )
( Kendimizi bilmeyi engelleyen, yalnızca zihindir. )
( Kendini bilişteki amaç, ne olmadığımız hakkındaki tam bilgidir. )
( Kendimizi iyice/yeterince bilmezken, başkasını nasıl bilebiliriz? )
( Kendimi bilmek ile tam olarak, neyi bilmiş olurum? Olmadıklarımızın hepsini. )
( Kendimizi bilmeyi öğrenelim, harikalar keşfederiz. )
( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az korkarız. )
( Kendimizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkımızdaki "düşüncelerimizi" düzeltelim. )
( Ne olduğumuzu bilmek için önce, ne olmadığımızı araştırmak ve bilmek durumundayız. )
( İşe, kendimizden ve kendimizle başlamak zorundayız - bu, değişmez yasadır. )
( Kendimizi, hiç durmaksızın gözlemleyelim, böylece, bilinç-dışı, bizim tarafımızdan, herhangi bir çaba harcanmaksızın, kendiliğinden, bilincimize akacaktır. )
( Kişinin, kendini yeterince tanımaması, çevresindekilerle çatışmasına neden olur. )
( Mutlak gerçek, mutlak sevgi, bencil olmamak, kendini-idrak için tartışılmaz etmenlerdir. )
( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )
( Ancak, kendini-biliş, yardımcı olabilir. )
( SEN, SENİ BİL, SEN SENİ
SORARLAR, SENDEN SENİ
ARARLAR, SENDE SENİ
BULMAZLARSA, SENDE SENİ
PATLATIRLAR ENSENİ ENSENİ )
( To know yourself, be yourself.
To go beyond yourself, you must know yourself.
Self-realisation is not an acquisition. It is more of the nature of understanding.
It is only your mind that prevents self-knowledge.
By self-knowledge means, full knowledge of what you are not.
Unless you know yourself well, how can you know another?
By knowing myself what exactly do I come to know? All that you are not.
Learn to know yourself and you will discover wonders.
The more you know yourself the less you are afraid.
Watch yourself ceaselessly and the unconscious will flow into the conscious without any special effort on your part.
To know what you are you must first investigate and know what you are not.
You must begin in yourself, with yourself - this is the inexorable law.
Absolute truth, love selflessness are the decisive factors in self-realisation.
A quiet mind is essential for right perception, which again is required for self-realisation.
Only self-knowledge can help you. )
( "Kendini Tanı! Böylece, tanrıların tüm gizemini ve evreni tanıyabileceksin"
"Gnothi seafton! Kai gnou ruzon ola ta mistria ton theon kai tou simpantos"
ΓNΩΘI ΣAYTON KAI ΘEΛEIΣ ΓNΩPIZOYN OΛA TA MYΣTHPIA TΩN ΘEΩN KAI TOY ΣYMΠANTOΣ
DELPH'teki Apollon Tapınağı'nda[Atina - Yunanistan],
Mâbed'den, Dışarı Çıkarken Okunabilen, Kapının Üstünde Yazan Yazı
[Ancak, doğayı, fizik ve kimyayı, matematiği tanırsan/anlarsan, evreni, tüm gizemleri ve kendini tanıyabilirsin.] )
( [not] TO KNOW YOURSELF vs./and/but/||/<> TO RECOGNIZE YOURSELF )
( ΓNΩΘI ΣAYTON KAI ΘEΛEIΣ ΓNΩPIZOYN OΛA TA MYΣTHPIA TΩN ΘEΩN KAI TOY ΣYMΠANTOΣ
Gnothi seafton! Kai gnou ruzon ola ta mistria ton theon kai tou simpantos )
( ... cum/et/||/<> NOSCE TE IPSUM )
- KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNİ TANIMAK
( Kendinizi bilmek için kendiniz olun. )
( Kendinizi aşmak için kendinizi bilmek durumundasınız. )
( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir haldir. )
( Kendinizi bilin, öteki her şey onunla birlikte gelir. )
( Kendimi bilmekle aslında tam olarak neyi bilmiş olurum? Olmadıklarınızın hepsini. )
( Kendinizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkınızdaki fikirlerinizi düzeltin. )
( Ne olduğunuzu bilmek için önce ne olmadığınızı araştırmak ve bilmek durumundasınız. )
( İşe kendinizden ve kendinizle başlamak zorundasınız - bu değişmez yasadır. )
( TO KNOW THE SELF vs./and TO RECOGNIZE THE SELF )
- KENDİNİ/BİRİNİ "DEĞERLENDİRİRKEN":
SAHİP OLMADIKLARI(N) İLE ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP OLDUKLARI/N İLE NELER YAPTIĞI(N)/YAPABİLDİĞİ(N)
- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ile/ve/<>/> KENDİNİ YETKİNLEŞTİRMEK
( En güçlü zincirin gücü bile, zincirin en zayıf halkası kadardır. )
( MÜTEEHHİB: Kendi kendini yetiştirmiş kişi. Otodidakt. )
( TO DEVELOPE THE SELF vs./and TO PERFECT THE SELF )
- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> KUŞAĞINI YETİŞTİRMEK
( Bugün. VE/||/<>/> Yarın. )
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ
- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNE YETERLİK
- KENDİNİ:
GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMAMA/AZIMSAMAMA
- KENDİNİ:
KANDIRMAK ile/ve/||/<>/> KAPTIRMAK
- KENDİNİ "KASMAK" ile/değil KENDİNİ KISMAK
- KENDİNİ:
KEŞFETMEK ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> YÖNETMEK ve/||/<>/> GERÇEKLEŞTİRMEK
- KENDİNİ:
KÖTÜ HİSSETTİĞİNDE ile/ve/<> İYİ HİSSETTİĞİNDE
( Daha özel algıla/yorumla! İLE/VE/<> Daha genel düşün! )
- KENDİNİ SAKINMAK ve/<> DAYANMAK
- KENDİNİ SAKLAMAK >< KIZMAK
( Kimse, kızdığında, kendini/özünü saklayamaz. )
- KENDİNİ TANI = RECOGNIZE YOURSELF[İng.] = GNOTHI SEAUTONU
- KENDİNİ TANIMAK ve/<> HİZMET ETMEK
( Kendini tanımak, başkalarıyla bir olduğunu anlayarak ve anımsayarak onlara hizmet etmeyi gerektirir. )
( RECOGNIZE THE SELF and/<> TO SERVE )
- KENDİNİ TANIMAK ile/ve/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK
( Kendiyi, kişi kuş kurar. )
(
GEREKSİNİMLER SIRADÜZENİ
Maslow'un Piramidi'nde en üst noktada (5. basamak) "Kendini Gerçekleştirme" vardır.Dördüncü basamak, "Değer, başarı, kendine saygı"dır.
Üçüncü basamak, "Ait olma ve sevgi"dir.
İkinci basamak, "Emniyet, güven, düzen ve değişmezlik"tir.
Birinci (en alt) basamak, "Açlık, susuzluk ve eşeyselliğin fizyolojik doyumu"dur.
Bir alt basamaktaki gereksinim karşılanmadan, kişinin bir üstteki değere gereksinim duyması ve gerçekleştirmesi olanaklı değildir. Bazıları varmış gibi görünse de gerektiği şekilde ve tam değildir.
Maslow, kendini gerçekleştirmiş ve kendini tanıyan kişilerde 16 ortak özellik gözlemlemiştir. Bunlar:
1- Gerçeğin bilinebilecek yönlerini, doğru olarak algılar.
2- Bilenemeyecek olanların bilinemeyeceğini, doğru olarak algılar.
3- Gerçeği olduğu gibi kabul eder.
4- Kendisini olduğu gibi kabul eder.
5- Başkalarını olduğu gibi kabul eder.
6- Yaşamın getirdiği olayları tam anlamıyla yaşayarak tadını çıkarma eğilimindedir.
7- Kendiliğinden hareket eder.
8- Yaratıcı bir biçimde davranabilir.
9- Kendine ve yaşama gülebilir.
10- İnsanlığa değer verir ve onun sorunlarını ciddiye alır.
11- Son derece yakın ve derin birkaç dostu vardır.
12- Yaşamı bir çocuğun gözü ve kalbiyle görüp yaşayabilir.
13- Gerektiğinde çok çalışır ve sorumluluğunun farkındadır.
14- Dürüsttür.
15- Çevresinin farkındadır, sürekli çevresini araştırır ve yeni şeyler dener.
16- Savunucu değildir!
)
( TO RECOGNIZE THE SELF vs./and/<> TO REALIZE THE SELF )
- KENDİNİ "UNUTMAK" ile/ve "KENDİNİ VERMEK"
( Duyarlılığı artırır. İLE/VE Yaratıcılığı artırır. )
- KENDİNİ "UYUTMAK" ile/ve/<> KENDİNİ UNUTMAK
- KENDİNİ YETİŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNİ GELİŞTİRME
- KENTTE YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENTLİ OLMAK
- KEREM ile/ve/||/<>/>/< SEHÂVET
( İkram. İLE/VE/||/<>/>/< Cömertlik. )
- KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK
( "Hep bana, hep bana." YA DA "Hep sana, hep sana." DEĞİL/YERİNE Hem sana, hem bana. )
( Olma! Keser gibi hep bana, hep bana
ya da rende gibi hep sana, hep sana/ona...
Ol! Testere gibi hem sana, hem bana... )
- | KESER ya da RENDE | ile/değil/yerine/>< KOL HIZARI
( | Kendine yontar. YA DA Ötekine/dışarıya yontar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki tarafa da yontar. )
- KEŞFEDEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK KEŞFETTİKLERİMİZ
- KEŞİF ile/ve RİYÂZÂT(UYGULAMA)
( Mistisizm (İşrâkîlik). İLE/VE Tasavvuf. )
- KESİNLİK ile/ve/değil/||/<>/> PEKİNLİK
( Nesneler/doga/fizik/matematik için. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Kişide, zihinde, kavramda, süreçte. )
- KEŞKE ... değil/yerine/>< FARKINDALIK
( Ne kadar farkında olursak, "keşke"lerimiz de o kadar az olur. )
- KEŞKE/LER(İMİZ) (İLE) değil/yerine/>< İYİLİK/LER(İMİZ) (İLE)
( Tükenirsin ve tüketirsin. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlenirsin ve güçlendirirsin. )
- KESKİN ile/değil/yerine/>< SAKİN
( Zâhirde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mânâda. )
- KETLEMEK/ENGELLEMEK değil/yerine ÜRETİM/DÖNÜŞÜM
- [ne yazık ki]
!KEYFÎ "İDÂRE" ile/ve !KEYFÎ "İRÂDE"
- KEYFÎ/LİK ile/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN/LİK
- KEYFİNDE/LİK ile/değil/yerine KENDİNDE/LİK
- KEYFİNE/ÇIKARINA GÖRE DAVRANMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN/KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK
( Kendin olmak, "keyfine/çıkarına göre davranmak/davranabilmek" değildir. )
- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET
( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )
- KEYİF ve/<> GÜVENLİK
- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KEŞİF
- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK
( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Zihinsel. )
( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Manevi. )
( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )
( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Hareketle/hareketten. )
( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )
( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )
( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )
( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Kalıcı. )
( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Aracısız algılayış/idrak. )
( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )
( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )
( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )
( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )
( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )
( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmalıdır. )
( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )
( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )
( İkisi de ıstırabın eseridir. )
( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )
( [not] PLEASURE vs./and/but/||/<>/>>/< ENJOYMENT
ENJOYMENT instead of PLEASURE )
- KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET
( Nasıl "görünmek" "istediğmizle". İLE/DEĞİL/YERİNE Kim olduğumuzla ilgili. )
( Krala gösterilen kibarlık, "zorunluluktandır". İLE/DEĞİL/YERİNE Dilenciye gösterileni nezâket, gerçektir. )
- KİBİR değil/yerine/>< ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
( Büyük görünme. / Küçüklüğün ölçüsü. DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görünme. / Büyüklüğün ölçüsü. )
- KIBLE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/> AMAÇ
( Güney ile güneybatı [Güneybatı ile güney arası]. [Türkiye'ye göre!] [Güney anlamına da kullanılır.] | Mekke'de Kâbe'nin batı köşesi ile altınok (Mizp) arasının doğrultusu. | Kabul etmek. | Güneyden esen rüzgâr. | Darlıkta başvurulan kapı. )
- KİM?:
DEĞİŞİM İSTER? ile DEĞİŞMEK İSTER?
( Herkes. İLE Pek az (aklını kullanma cesâretini gösteren) kişi. )
- KİM OLDUĞUMUZ ile/ve/değil/yerine/< ADAM OLUP OLMADIĞIMIZ
- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU
( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )
- KİMLİĞİN:
TARİHSELLİĞİ ile/değil/yerine EVRENSELLİĞİ
- KİMLİK ile/ve/<> AİDİYET
- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR
- KİN ile/değil/yerine/>< SADÂKAT
- KİRAZ ile DEFNE ile MEŞE ile AKÇAAĞACI ile KAYISI
( )
( Kendinizi tanımlamak isteseydiniz ne olmak isterdiniz?
Kiraz kadar lezzetli, defne gibi yeşil, meşe gibi toprağın sigortası, akçaağaç kadar estetik ve kayısı kadar yararlı olmak isterdim. )
- KIRILMAMALI:
DAL ile/ve/||/<> SEVGİ
( Ağaçtan, meyve bekliyorsak. VE Kişilerden, sevgi bekliyorsak. )
- KIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÖNÜL ALMAYI (DA) BİLMEK
( Herkesin yapabildiği/yapabileceği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazılarının yapabildiği/yapabileceği. )
- KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"
( "Dil ile". VE/||/<> (B)ilim/bilgi ile. )
( İlk ders. VE/||/<> Son ders. )
- KİRPİ ile ARMADİLLO
( ... İLE 20 türü vardır. [30-40 milyon civarındalardır] [hepsi de Amerika'da yaşarlar] )
( ... İLE 60 milyon yıldır yeryüzündelerdir. )
( ... İLE Soluklarını 6 dakikaya kadar tutabilirler. [Uzun bir mesafe almaları gerektiğinde ciğerlerini havayla doldurup, midelerini can yeleği gibi şişirirler] )
( ... İLE Ürkütüldüklerinde ve bir savunma mekanizması olarak metrelerce havaya sıçrarlar. )
( ... İLE Teksas eyaletindeki her iki memeliden biri armadillodur. [Öteki ise, Teksas Uzunboynuz sığırıdır.("Teksas hız kesicisi" takma adıyla da anılırlar)] )
( Armadillo'lar, en büyük penise sahip memelidir. )
( [Azteklerde] ... ile AZOTOCHTLI[: Kaplumbağamsı tavşan.] )
( ... ile |
)
( ... İLE Fareler [ve insanlar] dışında, cüzzamdan ciddi biçimde etkilenen tek hayvan türüdür. [Amerika'nın Louisiana eyaletindeki armadillolarının çoğu cüzzamlıdır] )
( Çözümler/Çareler...
Kendimizi, ayakta, dikey | durumda görerek değil
O küre/yuvarlak biçimdeki bir bütün ve
tüm bütünlüklerin önemli bir parçası olarak görüp
birbirimizle, yaşamda, doğada ve
doğayla uyumlu bir akış/yuvarlanış içinde olmamızda!... )
( HEDGEHOG/CENTIPEDE vs. ARMADILLO )
( ERINACEUS EUROPAEUS cum [İsp.]ARMADO< [Lat.]ARMARE )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA:
BAŞKALARININ HAKKI ve/||/<>/> TOPLUMUN DÜZENİ
- KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI
- KİŞİ:
İYİLİK ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> KİŞİLİK
( [kadar ...] "Taşlanır." İLE/VE/||/<> "Dışlanır." İLE/VE/||/<> Sınanır. )
- KİŞİ KAYBETMEK ile/değil/yerine/<> PARA KAYBETMEK
- KİŞİ/KENDİ ile/ve İNSANLIK
( İnsanlık, bizden, çoluğumuzun çocuğumuzun, konu konşumuzun, milletimizin ve insanlığın yararlanmasıdır. )
- KİŞİ, KİŞİNİN:
"KURDU" değil YURDU/AYNASI
- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN
( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )
- KİŞİ, NE YAPARSA:
KENDİ YAPAR ve/+/<> KENDİNE YAPAR
- KİŞİ ODAKLILIK ile/değil/yerine/>< OLGU(/DURUM/KAVRAM/BAĞLAM) ODAKLILIK
( [GELECEK:] "Kim gelecek? O gelecek." şeklinde algılar/yorumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmiş ya da şimdi değil Şimdi'den sonrası olan zamansal durumu/kavramı düşünmek olarak algılar/yorumlar. )
- KİŞİ:
ŞER ile/değil/yerine/>< ER
- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI
( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )
- KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"
( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )
- KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU
( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )
- KİŞİ/İNSAN ile/ve/> İNSAN/LIKTA OLAN KİŞİ
( KİŞİ/İNSAN: Yolu, özgürlük; yönü, özgünlük... )
( HUMAN vs./ve/> HUMAN IN HUMANITY )
- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK
- KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL
( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )
- KİŞİDE:
EBEVEYN BULAŞMASI ile/ve/||/<> ÇOCUK BULAŞMASI
( Düşüncelerde. İLE/VE/||/<> Duygularda. )
- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ
- KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM
( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )
( Kişinin "büyüklüğü", başkası/başkaları için de yapabildikleriyle orantılıdır. )
( İnsana özgü/dair hiçbir şey bana/sana yabancı değildir. )
- KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")
( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )
- KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"
- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU
( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )
- KİŞİLERDE BAKILMASI GEREKEN/ÖNCELİKLİ OLAN:
"VAAD/LER" değil SAMİMİYET
- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")
( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.
[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]
[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.
[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.
[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.
[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.
[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.
[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.
[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)
[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.
[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.
[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.
[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.
[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )
- KİŞİLERE:
"ACIMAM!" değil/yerine KENDİMİ, ACIMAMAM GEREKTİĞİNE İKNÂ EDERSEM, ACIMAM/ACIMAYABİLİRİM
- KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK
( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )
- KİŞİLERİ KONUŞMAK ile/değil/yerine KİŞİLERLE KONUŞMAK
- KİŞİLERİ KULLANARAK/SÖMÜREREK ile/değil/yerine/>< KİŞİLER ARACILIĞIYLA
- KİŞİLERİ:
"YENMEK" ile/değil/yerine/>< KAZANMAK
- KİŞİLERİN ANIMSANMASI:
"ZAYIFLIKLARI" ile/değil/yerine/>< ÇABALARI
- KİŞİLERİN, BİZİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMASI ile/ve/değil/<>/< YANLIŞ KİŞİLERE YATIRIM YAPMAMIZ ve/ya da KİŞİLERDEN, FAZLA BEKLENTİDE OLMAK
- KİŞİLERİN, "ROBOTLAŞMASI" değil/yerine/>< ROBOTLARIN, KİŞİLERİ TAKLİT ETMESİ
- KİŞİLERİN/ÜNLÜLERİN:
DOĞUM TARİHİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÜM TARİHİ
( Kişilerin doğum tarihini değil ölüm tarihini ölçüt almak gerekir. Nedenlerini yeterince düşünürüz umarız...
Onlarca nedenin özeti olarak;
doğduğumuzda, kendimiz olamamışızdır henüz.
Ölene kadar da her düşüncemizi,
tutum, karar ve adımızı bile değiştirebiliriz. )
- KİŞİLERLE "AYNI OLMAK" ile/değil/yerine/>< KİŞİLERE AYNA OLMAK
- KİŞİLERLE MÜCADELE ile/değil/yerine/< KEYFİYETLE MÜCADELE
- KİŞİLİK ve/||/<>/>/< ONUR
( ŞAHSİYET ve/||/<>/>/< HAYSİYET )
- KİŞİNİN:
"AĞZIYLA KUŞ TUTMASI" değil "AĞZINI (KAPALI) TUTMASI"
- KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"
( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )
- KİŞİNİN BAKIŞINDA:
GÖRÜNEN ile/ve/||/<> KENDİ ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN
- KİŞİNİN/İNSANIN:
BİREYSELLİĞİ ile/ve/<> TOPLUMSALLIĞI
( INDIVIDUALISM OF HUMAN vs./and/<< SOCIALISM OF HUMAN )
- KİŞİNİN:
İÇİNİN(ZİHNİNİN) "BOŞLUĞU" ve/||/<>/>/< DIŞIN/DIŞARIDAKİLERİN "ÖNEMİ"
- KİŞİNİN YÖNETİMİ ile/ve/<> TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve/<> DEVLETİN YÖNETİMİ
( TO MANAGE THE SELF vs./and/<> TO MANAGE THE SOCIETY vs./and/<> TO MANAGE THE STATE )
- KİŞİNİN, ...:
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMESİ ile/ve/değil/yerine KENDİNDEKİLERİ AÇIĞA ÇIKARMASI
- KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU
( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )
( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )
- KİŞİSEL GELİŞİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİSEL YÖNETİM
( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )
( [not] SELF DEVELOPMENT vs./and/but/||/<>/>/< SELF MANAGEMENT
SELF MANAGEMENT instead of SELF DEVELOPMENT )
- KİŞİSEL ile/ve/||/<> KİTLESEL
- KİŞİYE GÖRE RENK DEĞİŞTİRMEK ile/değil/>< KİŞİLİĞİNİN, RENKLİ OLMASI
- KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL
- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A
- KİŞİYE/KİŞİNİN:
SIĞINMA ile/ve/değil/||/<>/>/< GÜCÜNDEN YARARLANMA
- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/></< DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK
( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )
- KİŞİYİ:
FARKLI KILAN ve/||/<> GÜÇLÜ KILAN ve/||/<> KENDİ KILAN
( Affettiklerimiz. VE/||/<> Sabrettiklerimiz. VE/||/<> Vazgeçtiklerimiz. )
- KORUMAK/KORUYAN:
[hem] KİŞİYİ, KENDİNDEN hem de DOĞAYI, İNSANDAN
- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/></< DAVRANIŞI ÖVMEK
( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi/çocuğu geliştirir. )
- KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK
( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )
- KİTAP:
BELLEK ve/||/<> İDDİA
( Korutur. VE/||/<> Sağlatır. )
- KİTAP OKUMAK:
"UYUMAK İÇİN" değil UYANIK KALMAK/OLMAK ÜZERE
- KITLIKTA:
AÇLIK değil TOKLUK
( Kıtlık zamanlarında, kişileri, açlık değil alışmış oldukları tokluk öldürür. )
- KIVAM ile/ve/||/<>/> KIYAM
( Ölçü/kıvam oluşturmadan, kalkış/kıyam, ilerleme, gelişim olmaz. )
- KIYÂM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL ve/||/<> HAYAT
( Hizmet ile olsun! VE/||/<> Hürmet ile olsun! VE/||/<> Hikmet ile olsun! VE/||/<> Edep ile olsun! )
- KIYAM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL(SÖZ) ve/||/<> HAYAT
( Hizmet ile. VE/||/<> Saygı ile. VE/||/<> Hikmet ile. VE/||/<> Edeb ile. )
- KIYMATARYEN değil/yerine KIYMETARYEN
( Hayvanlara/canlılara kıyan ya da "kıyma" denilen şeyden yapılan "şeyler" yiyen. DEĞİL/YERİNE Hayvanların değerini bilip tüm canlılara saygı göstererek yaşama olanağı sunmayı yeğleme zihninde/bilincinde, tutum ve davranışında olanlar. )
- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRİZ)!
- KOLAY OLMAYAN/ZOR "YAŞAM" İÇİN ile/değil/yerine/>< KOLAY YAŞAM İÇİN
( "Kolay/kısa seçimler/sonuçlar". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kolay/kısa olmayan seçimler/süreçler. )
- KOLAY "YOL/YÖNTEM" ile/ve/değil/yerine/||/></< KOLAY OLMAYAN YOL/YÖNTEM
( [Yaşamı ...]
Zorlaş[tır]ır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Kolaylaş[tır]ır. )
- KOLAY ile/ve UYGULAMA/PRATİK
( ÂSÂN ile/ve ... )
( EASY vs./and PRACTICAL )
- KOLAY(LIKLA) SÖYLEMEK ile/ve/değil/<> İNAN(M)IYOR OLMAK
- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA
( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )
- KÖLE OLMAK ile "ROBOTLAŞMAK"
( Geçmişin tehlikesiydi. İLE Geleceğin tehlikesi. )
- KONTROLÜ SONDA YAPMAK ile/yerine KONTROLÜ BAŞTA VE SÜREKLİ YAPMAK
( TO CONTROL AT THE END vs. TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY
TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY instead of TO CONTROL AT THE END )
- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU
( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )
- KONUŞABİLECEĞİN BİRİ ile/ve/>/değil/yerine SUSUŞABİLECEĞİN BİRİ
- KONUŞKAN/LIK ile/ve/<> CANDAN/LIK
- KONUŞMA/DA:
"YORGUNLUK" ile/değil/yerine GELİŞİM/DÖNÜŞÜM
- KONUŞMAK:
"AĞIZLA" ve/değil/||/<>/< AKILLA
- KONUŞMAK İÇİN SIRA/ZAMAN BEKLEMEK değil/yerine/>< ÖTEKİNİ DİNLEMEK
- KONUŞMAK/KONUŞ(A)MAMAK ile/ve/||/<>/> KAVUŞMAK/KAVUŞ(A)MAMAK
- KONUŞMAK/YAZMAK ile/ve/yerine/değil/hem de YAPMAK/UYGULAMAK
( Bir kişinin bir şey yapıyor ya da yapmıyor gibi görünmesi çoğu zaman yanıltıcıdır. )
( [not] TO TALK/WRITE vs./and/but/also TO DO(/MAKE)/TO APPLY
TO DO(/MAKE)/TO APPLY instead of TO TALK/WRITE
What a man appears to do, or not to do, is often deceptive. )
- KONUŞMAYI ÖĞRENMEK ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEYİ ÖĞRENMEK
( İki yılda. İLE/VE/||/<>/> Kırk ile altmış yıl arasında. )
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KALMA!:
KÖR ve/||/<> SAĞIR ve/||/<> DİLSİZ
( Geçmiş(in)e. VE/||/<> Şimdi'(n/y)e. VE/||/<> Geleceğ(in)e. )
- KORKAĞIN "KILICI" ile/değil/yerine/>< CESURUN BAKIŞI
- KORKMAK değil/yerine/>< YÜRÜMEK
( Yürümeyi gerektiren nedenler, korkmaya neden olanlardan daha fazladır. )
- KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI
( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )
( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )
( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )
( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )
( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )
( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)
Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")
Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)
[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)
[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )
( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )
( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )
( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )
( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )
( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )
( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak bizi öyle korkutmasın. Bu hepimizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürdürebilmemizi sağlayacaktır. Öyle ki biz her şeyi kaybetmekle gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Biz, sevgiyiz.[korkmadığımızda] )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Korku, bilmemekten ileri gelir. )
( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az kaygılanırız. )
( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )
( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )
( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )
( )
( [CHAT GPT >]
Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.
Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.
Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.
Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
[English]
Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.
Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.
Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.
In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )
( REV', REV'A, HAVF ile/ve/değil/||/<>/> GAMM )
( BÂK, PERVÂ ile/ve/değil/||/<>/> ENDİŞE[< Pehlevice/Farsça]: Düşünüyorum] )
( [not] FEAR vs./and/||/<>/>/but ANXIETY/CONCERN )
( METUS cum//et/./||/<>/> ... )
- KORKULACAK OLAN:
KİŞİNİN KAZANDIĞI PARA değil "PARANIN KAZANDIĞI KİŞİ"
- KORKULMASI GEREKEN:
HATA YAPMAK ile/değil/> AYNI HATALARI TEKRAR (TEKRAR) YAPMAK
( Korkmayalım! İLE/> Korkalım! )
- ... KORKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... COŞKUSU
- KÖRLÜK:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> İŞLETME ile/ve/||/<> BENCİL
( Kendi eksiklerini "görememe". İLE/VE/||/<> Şirketinde tekrarlayan yanlışlara karşı oluşan "görememe". İLE/VE/||/<> Dost eleştirisine, "niyet okuyarak", inanmamak. )
- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK
- KORUMA ile/ve/||/<> SAVUNMA
- ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ
- KOŞ ve/||/<> COŞ
- KÖTÜ HABER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İYİ HABER
( Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. )
- KÖTÜ TEMEL ve/ne yazık ki/> KÖTÜ İSTEK
- KÖTÜLÜK ETME! ve/<> KUYU KAZMA!
( Kötü düşersin. VE/<> Kendin düşersin. )
- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )
( ÖNCE, ZARAR VERME!
DO NOT HARM!
PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )
- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI
( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )
- KÖTÜLÜKLERLE "YÜKSELMEK" değil/yerine/><
İYİLİKLERLE "KAYBETMEK"
- KÖTÜMSER/LİK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( [sadece] Tüneli "görür". >< Tünelin sonundaki ışığı "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tünelle birlikte, ışığı ve gelebilecek treni görür. )
( [sadece] Her fırsattaki "zorluğu" "görür". >< Her zorluktaki "fırsatı" "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her fırsatla birlikte kolay olmayabilecekleri birlikte değerlendirir. )
- KÖTÜMSERLİK değil/yerine/>< KONUŞABİLMEK
( Konuşabilirsek, "kötümserlik" oluşmaz. )
- KÖY ENSTİTÜLERİ ile/ve/<> HALK EVLERİ
- KOYSUN ile/ve/||/<> ALSIN
( Olanağı bulunan. İLE/VE/||/<> Gereksinimi olan. )
- KRİZ YOK değil/ne yazık ki KERİZ ÇOK
- RİSK YÖNETİMİ ile/ve/||/<>/> KRİZ YÖNETİMİ
( Hem kişisel, hem de kurumsal/şirket yönetimimizde, öncelikli olarak risk yönetimimizi, planlamalarımızı yapmak, daha sonra da olası büyük sorunlarda nasıl düşünebileceğimizi ve hareket edebileceğimizi iyi hesaplamak ve öngörmek durumundayız/zorundayız! )
- KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ
- ÇÖZÜMLER:
KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARA ile/ve/||/<> YALIN
- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT
( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )
- KÜÇÜK ŞEYLER ve/||/<>/> BÜYÜK ŞEYLER
( Yaşam, küçük şeylerden oluşur. VE/||/<>/> Eğer seversek, büyük olurlar. )
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜÇÜLMEK ile/değil/yerine İNCELMEK
- KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK
( Kimseyi küçümseme! Nokta da küçüktür fakat bitirir tümceyi. )
( "Karıncayı bile incitmem" deme! "Bile"den incinir karınca. Söz söylemek, İrfân ister; anlamak, İnsan! )
( TO DESPISE vs. TO BELITTLE )
( CONTEMPTUS cum DEDIGNATIO )
- KÜFÜR ETMEK ile/değil/yerine "BU DA VAR(MIŞ)" DEMEK
- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"
( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )
- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL
( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )
- [ne yazık ki]
KULLANILMAYAN METİN/KİTAP ||/<>/> MEZAR
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> DEĞİŞİM DEĞERİ ile/ve/<> SİMGESEL/GÖSTERİM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN CHANGE vs./and/<> SYMBOLICAL VALUE )
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> UYGULANIM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN APPLYNESS )
- KULLANMAK ile/ve/değil/yerine UYGULAMAK
- KÜLTÜR EKONOMİSİ ve/||/<> KÜLTÜR POLİTİKASI ve/||/<> KÜLTÜR YÖNETİMİ
( Grafiklerle Türkiye'nin Kültür Ekonisi 2016 için burayı tıklayınız... )
- KÜLTÜREL(DÖNEMSEL) "DEĞER YARGILARI"NI "ÖĞRETMEK" değil/yerine/>< EĞİTİLENİ, DEĞER(LER)İN DÜŞÜNSEL BİLGİSİYLE DONATMAK
- | (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE
( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )
- KURAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL
- KURALSIZLIK ile/değil/yerine/>< KURALLILIK
( En kötü "kurallılık", en iyi kuralsızlıktan iyidir. )
- KURAMDAN KOPUK UYGULAMA ile/ve/<> UYGULAMADAN KOPUK KURAM
( Kördür. İLE/VE/<> Topaldır. )
- KURAMSAL(TEORİK) FELSEFE ile UYGULAYIMSAL(PRATİK) FELSEFE
- KURAM/TEORİ ile/ve/<> UYGULAMA/PRATİK
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK
( Özgürleşme, kişinin kendi kendine empoze etmiş olduğu yanlış fikirlerden kurtulmasıdır. )
( Bir canlı varolan, kurtuluşun onun ulaşabileceği bir yerde olduğunu bir kez işitir ve anlarsa, asla unutmayacaktır. )
( Liberation is of the self from its false and self-imposed ideas.
Once a living being has heard and understood that deliverance is within his reach, he will never forget, for it is the first message from within. )
( DELIVERANCE, EXTRICATION vs. TO BECOME FREE )
( PRAJNA ile ... )
( NECÂT ile HÜRRİYET )
- KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER
( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )
- KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI
- İNSANLIK:
"KURUŞ" İLE ile/değil/yerine DURUŞ İLE
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR
( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )
- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI
- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN
( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İnce ve "zayıf". )
( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Canlıdır. )
- KUTUPLAŞMA değil/yerine KUCAKLAŞMA
- KUVVETLER AYRILIĞI ve/> AŞILMIŞ BİRLİK
- KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP
( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )
- LÂF YETİŞTİRMEK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ YETİŞTİRMEK
- LÂTİF/E ile/ve/||/<> RİKKAT
- LEB DEMEDEN, LEBLEBİYİ ANLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< LEB DEMEDEN LÜB'Ü ANLAMAK
- LOKMANI ve/||/<> YERİNİ
( Hak et! VE/||/<> Pak et! )
- MADDE VE HAREKET ile/ve MADDE YA DA HAREKET ile/ve MADDE İLE HAREKET
- MAHÂRET ile/ve/||/<> HAMARAT
( Beceri. İLE/VE/||/<> Ev işlerinde, çok çalışkan ve becerikli kadın. )
- MAHATMA GANDHI
( Gandhi'nin yaşamla ilgili sorulara verdiği yanıtlar...
- En hoş gün?
Bugün...
- En kolay olan?
Yanılmak...
- En büyük engel?
Korku...
- En büyük yanlış?
Vazgeçmek...
- Tüm kötülüklerin temeli?
Bencillik...
- En iyi oyalanma biçimi?
Çalışmak...
- En büyük çöküş?
Ümitsizlik...
- En iyi eğitmenler?
Çocuklar...
- En temel olan?
İletişim...
- En çok mutlu eden?
Başkalarına yararlı olmak, iyilik yapmak...
- En büyük gizem?
Ölüm...
- En büyük kusur?
Huysuzluk...
- En tehlikeli kişi?
Yalancı...
- En zararlı düşünce?
Kıskançlık...
- En hoş armağan?
Bağışlama...
- En kısa yol?
Düz, doğru yol...
- En güçlü duygu?
İç huzur...
- En iyi koruyucu?
Iyimserlik, keşfetmek...
- En gerekli kişiler?
Sevgili ve dostlar...
- Yaşamdaki en harika olan?
Sevmek...<3
)
- MAHREK[Ar. < HAREKET] ile MAHREK[Ar.]
( [mat.] Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri, yörünge. [Fr. ORBITE] İLE Yakacak yer. )
- MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< MAKİNA YAPAN MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< "YAPAY ZEKÂ" ÜRÜNLERİ/ARAÇLARI GELİŞTİRMEK/OLUŞTURMAK
- MAKYAJ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜLÜMSE/MEK
( Kişinin en güzel/iyi/büyüleyici/olmazsa olmaz/değerli/etkili/sınırsız/sürekli makyajı, gülümsemesidir. )
- MAL ve/||/<> ARKADAŞLIK ve/||/<> AŞK
( [Değeri yoktur!] Cömertlik yoksa. VE/||/<> Vefâ yoksa. VE/||/<> Karşılık yoksa. )
- MANEVİYÂT:
KABALIKTAN > ZARÂFET'E
- MANEVRA[Fr.] değil/yerine/= DÖNÜŞ/HAREKET
( Bir aygıtın işleyişini düzenleme, yönetme eylemi ya da biçimi. | Geminin bir yere yanaşmak ya da bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. | Lokomotifin, katar katmak ya da katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hasa geçmesi. | Hareket, gidiş-geliş. | Asker birliklerini, savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, tatbikat. | İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. )
- MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ
( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )
( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )
- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK
- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT
( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )
- MÂRİFET ile/ve/||/<> ZARÂFET
( Bilgi ve uygulamanın, uygun/isabetli zaman ve zeminde buluşmasıyla açığa çıkar. İLE/VE/||/<> İçtenlik ve inceliğin buluşmasıyla açığa çıkar. )
- MARKA YÖNETİMİ ile/ve/||/<> MARKA İLETİŞİMİNİ YÖNETMEK
- MASAL ile/ve/<> MESEL ile/ve/<> MİSAL ile/ve/<> HAKİKAT
( Tevrat'ta/Mesnevî'de. İLE/VE/<> İncil'de. İLE/VE/<> Kur'an'da. İLE/VE/<> Hikmet'te. )
- MASLAHAT ve/||/<>/> SANAT
- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ
( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )
- MAZERET değil/yerine/>< EYLEM
( İstemiyorsak. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekten istiyorsak. )
- MAZUR GÖRÜN ile/değil/yerine KUSURA BAKMAYIN
- MEDÂR-I İFTİHÂR değil/yerine/= ÖVÜNME NEDENİ/ARACI, ÖVÜNÇLÜK, KIVANÇLIK
- MEDENİYET ve/<> TEMEDDÜN
( Düşünülen ve konuşulanı içerir. VE/<> Aynı zamanda, yaşanılan ve yapılan süreci, sürekliliği içerir. )
( Olmuş, bitmiş örgü. VE/<> Sürekli örülmekte olan bir örüntü. )
- MEDED[Ar.] değil/yerine/= YARDIM
- MEKÂN ile/ve HAREKET
( HAREKET: GEÇMİŞ-ŞİMDİ-GELECEK'İN BÜTÜNLÜĞÜ )
( TOPOS/KHORA İLE/VE ... )
- MEKÂN ve ZAMAN ve HAREKET
( PLACE and TIME and MOVEMENT )
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA
( Değer üretmez. İLE/VE/||/<> Değer üretir. )
( İşlev. İLE/VE/||/<> Eylem. )
- MEMNUN OLMA ile/ve/değil UYGUN OLMASI
- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RÂZI (OLMAK)
- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]
( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )
( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )
( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )
- MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET
( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )
- MERCİMEĞİ ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU
( EVSİZLERİ (DE) DÜŞÜN(ELİM)!!! )
( Aynada gördüğün, ben(evsiz) değil(im)!
Bu işte bir Evsizlik var!
Ne yersek paylaşıyoruz!...
Bu kurda-kuşa, bu bana, bu da bir evsize...
Evlenme teklifime yardım eder misin!?
Ben - Sen - O | Biz - Siz - Evsiz
3 taş oynamak için taşta oturmak/yatmak zorunda değilsin!
Yazın kaşın, kışın taşın! (İşimiz/yaşamımız bu/böyle!)
Düşün, taşın! Ya da kaşın!
"Evde yokuz!" / "Evdeyim!"
( Senin yalanın. / Benim yalanım. )
Benim görmem için pertavsız gerekebilir fakat
senin görmen(düşünmen) için bir evsiz görmen gerekmiyor!
Yaşar, ne(rede) yaşar; ne(rede) yaşamaz(. / ?)
Ah bir Çelik kapım olsa...
Evsiz Hercai
Neden, huzurlu evinizde, evsizler için bir Hadise çıkmasın? )
- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK
( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )
( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD
- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA
( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )
( CONSULTATION )
- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK
( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )
- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM
- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK
- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET
( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )
- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK
- MİNARE ile "EĞİK MİNARE"
( )
- MİNNET[Ar.] ile/ve ŞÜKRAN[Ar.]
( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )
- MİT ve/||/<>/> ÜMİT
- MİZÂC-I VAKTE VÂKIF OLMAK ve/||/<> KEYFİYET-İ HÂLE ÂRİF OLMAK
- MODERN (OLMAK) değil/yerine UYGAR OLMAK
- MORİTANYA'DA:
ÇAY ve 3 SUNUM/ANLAMI
( Moritanya'da, ufak bardakta üç kez çay ikram edilir.
1. Yaşamın kendi gibi acıdır.
2. Aşk kadar tatlıdır.
3. Ölüm kadar katıdır. )
- MUAF[Ar.] değil/yerine/= AYRI
( Bağışlanmış, affedilmiş. | Ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış. | Özgür. )
- MUAYEDE[Ar.] değil/yerine/= BAYRAMLAŞMA
- MUAZZEZ[Ar.] değil/yerine/= SAYILAN, SAYGI DUYULAN/GÖSTERİLEN
- MÜBÂGAME değil/yerine/= TATLI DİLLİLİK
- MÜBAŞERET[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİM
( Bir işe başlama. )
- MÜCADELE ve/||/<>/> MÜŞAHEDE
- MÛCİT/KÂŞİF değil/yerine/= GELİŞTİRİCİ/BULUCU/ORTAYA ÇIKARAN
- MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK
( Öteki dillerde bizim "muhabbet" gibi çok anlamlı bir sözcük var mıdır bilmem. Ama şu kadarını söyleyeyim... Bizi bilmek demek, biraz da bu sözcüğü tüm anlamlarıyla bilmek demek...
Muhabbeti; sevgi, aşk, sevdâ, dostluk, bağlılık, sohbet, yârenlik etmek anlamlarında kullanıyoruz. Birini sevdiğimizde ona muhabbet besleriz. Sevdiğimizle oturup konuştuğumuzda muhabbet etmiş oluruz. Bir erkek ile bir kadının birbirini tanımasına ve sevmesine vesile olanlara "muhabbet tellâlı" deriz. Ama konu tasavvuf olunca sözcük farklı anlamlar kazanmaya başlar.
Eskiler, muhabbeti, şiddetine göre on dereceye ayırmış. Öncesi ilgi duymak, sonrası muhabbetin şiddetiyle yok olmak olan muhabbet olmaz ise yolculuk da olmaz. Sırayla açıklayalım...
1. MEYL: Sözlükte bir yöne doğru yönelmek, eğilmek, eğik duruma gelmek anlamı verilmiş. Biz ise birine ya da bir şeye yönelmek, sevgi, ilgi göstermek, istek ve arzu duymak anlamlarında kullanıyoruz. Tasavvufta yolun en başındakilere muhib deriz. Muhib, ilgi duyan kişidir. Yolun başı ise ilgi duymaktır. O yüzden;
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesin her kim ki kıymaz cânına
(Fuzûlî)
İlgi duymaya başladığımız anda yolculuğumuz başlar. Çünkü meyl ile başlayan yolculuğun sonu bu uğurda canını vermektir.
2. ARZU: Meyl, irâdeye yükselirse arzu adını alır. İrâdeye yükselmesi ise yâri istemek ile olur. Ama bunun da bir bedeli vardır.
Cân la’lin eyler arzû yâr içmek ister kanımı
Yârâb ne vâdîdir bu kim cân teşne cânân teşnedir
(Bâkî)
3. SAHÂBET: Benimseyip koruma, kayırma suretiyle sâhiplenme, sâhip çıkma anlamlarında kullandığımız sözcük, Arapça olmasına karşın anlamını Türkçe'de kazanmış. Kişinin arzu ettiği kişiye karşı, gönlünden bir akış, bir eğilim peyda olması sonucunda da korumaya, sahiplenmeye başlar.
4. GARÂM: Olağanüstü sevgi, şiddetli arzu ve iştiyâk, büyük aşk anlamına gelen garâm, sevginin gönle âdeta yapışmasıdır.
Cenap Şehabeddin;
Uyan ey bister-i sînemde yatan tıfl-ı garâm
derken âşık olmaya başladığını ya da âşık olmak arzusunu dile getiriyordu.
5. VEDÂD: Sevgi, dostluk, muhabbet anlamlarına gelen vedâd, muhabbetin saf ve katıksız durumu. Gönülden öteki eşya ve kişilere olan ilginin atılması durumu. Aynı sözcükten türeyen vedûd ise “Kullarını çok seven, onları lûtfa, ihsâna gark eden; sevilmeye lâyık ve müstahak yalnız kendi olan” anlamında Allah’ın adlarındandır.
6. ŞEGAF: Sevginin kalbi istilâ etmesi, aşırı sevgi, mecnûnca, çılgınca sevme. Kalp, sevilen şey dışındakilerden temizlenince bu sefer sevgi coşmaya başlar, kalbin tamamını fetheder, istilâ eder.
7. TEFÎN: Örümcek ağı demek olan tefîn, aşkın bir üst derecesi. Kalbin her yanını istilâ eden sevgi, kalpten taşmaya başlar. Kalpten taşmaya başlaması ise kontrolün aşk sahibinin elinden çıkıp aşkın eline geçmeye başlamasıdır. Öyle ki aşk, örümceğin ördüğü ağ gibi kişinin her tarafını kapsar, örer, onu âdeta sıkı sıkı bağlar.
8. TEABBÜD: Kul köle olmak, tapınmak anlamındaki teabbüd, kişinin artık aşkın elinde oyuncak olduğu haldir. Bu durumdaki âşığı, Hayretî şöyle anlatır:
Gam yeriz kan yutarız kûşe-i mihnette müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı naîmin kuluyuz
9. HULLET: Gerçek dostluk anlamındaki hullet, sevgiliden başka kimsenin kalmadığı durumu açıklamak için kullanılır. Hullette iki özellik bulunur. Biri sadâkât yani doğruluk, öteki de samimiyet. Aşkın sondan bir önceki durumudur. Artık aşkın gerçek olduğundan, heves ya da yanılsama olmadığından emin olunmuştur.
10. IŞK: Muhabbetin en son hali ve en aşırı derecesidir. Halkanın tamamlandığı son zincir. Zât, sıfata meylettiğinde, kalpte ortaya çıkarak tüm damarlarda akıp tüm organlara yayılan aşırı muhabbet. Hallâc’ın her tarafı kesildiğinde, kanının yerlere Allah Allah diyerek akmasının nedeni de Züleyha’nın kanının Yusuf diye diye akmasının nedeni de budur. Işk öyle bir durumdur ki kişinin nazarında, sevdiğinden başka bir şey olmaz ve tüm ilgisini sevdiğine gösterir. Sadece gözleriyle ve gönlüyle değil baştan ayağa tüm âzâsıyla sevdiğini müşâhede eyler.
Tasavvuf, meyl ile başlayıp ışk ile biten bir yolculuktur. O yüzden,
Muhabbet bir kef-i Dâvud’dur pûlâdı mûm eyler
(Suzî-i Prizrenî)
ve
Muhabbet öyle bir sırdır ki bin setr et nihân olmaz
(Îzzet Molla)
Işk sahipleri nerede olursa olsun hemen bilinir.
Son sözü de Fuzûlî söylesin:
Aşk imiş her ne vâr âlemde
Muhabbetiniz daim, aşkınız bâkî ve dâim olsun.
İsmail Güleç (Prof.Dr.) | www.ismailgulec.net
)
( Aşk Merdiveni [Diotima]
6. Basamak: Aşkın kendine duyulan aşktır. Kişi, güzelliği kendi biçiminde görür ve aşkın güzelliğini olduğu gibi sever. Her özel ve güzel olan, bu biçimle bağlantısı nedeniyle güzeldir.
5. Basamak: Genel olarak bilgiye duyulan aşktır.
4. Basamak: Yasalara ve kurumlara duyulan aşktır.
3. Basamak: Nefs sevgisidir. Bu, fiziksel özelliklerin bir kenara bırakıldığı, manevi ve ahlâkî güzelliğin sevgiyi tetiklediği aşamadır. Bu adımda, kişi, nitelikli zihinlere âşık olacaktır.
2. Basamak: Tüm güzel gövdelerin sevgisidir. Kişi, tüm gövdesindeki güzelliği görür ve farkları sevmeyi öğrenir.
1. Basamak: Tek bir gövdenin sevgisidir. Bu aşk, belirli bir gövdeye duyulur. Fiziksel özelliklere duyulan bir istektir. )
- MUHÂKEMÂT'I:
VAROLUŞ/A değil/yerine UYGULAMA/LARA
- MUHARRİK[< HAREKET] ile MÜTEHARRİK[< HAREKET]
( Tahrik eden, harekete geçiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. İLE Hareket eden, kımıldayan, oynayan. )
- MUHARRİK[Ar. < HARÎK] ile MUHARRİK[Ar. < HARK] ile MUHARRİK[Ar. < HAREKET]
( Yakan, tahrîk eden. İLE Çok yakan. | Çok hareket eden. | Pek susatan. İLE Hareket ettiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. | [fels.] Devitken. | [kimya] Karmaç. )
- MUHTEREM[Ar. < HÜRMET] ile SAYGIDEĞER/SAYIN
( Saygıdeğer, sayın, ihtirâm olunmuş. )
- [ne yazık ki]
!MUHTERİ ile/değil/yerine/>< MUCİT
( Yeni bir şey yaratan, icat eden. | Yalanlar uydurarak birine iftirada bulunan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeni bir buluş ortaya koyan. | Yaratıcı, yaratan. )
- MUİN ile/ve/||/<> HİMMET ile/ve/||/<> MÜZAHERET ile/ve/||/<> NUSRET
( Çoğunlukla alt seviyedeki kişinin yardımı.[Alttaki kişi, yukarı yardım/muavenet eder.] İLE/VE/||/<> Yukarıdan aşağıya yardım.[Yetkili kişi, aşağı yardım/himmet eder.] İLE/VE/||/<> Yandan, eş makamdan yardım.[Meslektaş, meslektaşına aynı güç ve konumdakine yardım eder.] İLE/VE/||/<> Lojistik yardım. )
- [ne yazık ki]
MÜKÂLEBE[< KELB] ile/değil/yerine/>< MÜKÂLEME[< KELÂM]
( Dalaşma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşma. | Antlaşma. )
- MÜKEMMEL[Ar. < KEMÂL] ile MÜKEMMİL[Ar. < KEMÂL]
( Tam, olgun, kusursuz, eksiksiz, kemâle erdirilmiş, kemâl bulmuş, tekmîl. | Güzel, âlâ. İLE Tamamlayan, tamamlayıcı, ikmâl eden. )
- MUKNİ[Ar.] değil/yerine/= İNANDIRAN
- MÜKRİM[Ar.] değil/yerine/= KONUKSEVER
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] ile/ve/değil/yerine/<>/< LİYÂKAT
- MÜLKİYET HAZZI değil/yerine VAROLUŞ SEVİNCİ
- MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET
( Kendine. İLE Kendini. )
- MÜLTEFİT[Ar.] değil/yerine/= GÜLERYÜZLÜ
- MÜREBBÎ[< TERBİYE] değil/yerine/= EĞİTİCİ | BESLEYEN
- MUSLUK (OLMAK) değil/yerine SU (OLMAK)
- MÜSTEKMİL[Ar. < KEMÂL] ile MÜSTEKMİN[Ar. < KEMN ve KÜMÛN]
( Tam, olgun bir duruma getiren, eksiksiz olarak bitiren, istikmâl eden. İLE Gizlenen, saklanan. )
- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA
- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN
- MÜTEHARRİK[Ar.] değil/yerine/= DEVİNGEN | İŞLEYEN/ÇALIŞAN
- MÜTEHARRIK[Ar. < HARK] ile MÜTEHARRİK[Ar. < HAREKET]
( Yırtılan, taharruk eden. İLE Hareket eden, kımıldayan, oynayan. | [felsefe, fizik] Hareketli, işler. )
- MÜTEMADİYEN ile BİTEVİYE ile NAMÜTENAHİ
- MÜTENÂSIR[Ar. < NÂSIR] ile MÜTENASSIR[Ar. < NASR] ile MÜTENÂSİR[Ar. < NESR] ile MÜTENÂSİL[Ar. < NESL]
( Yardımlaşan, birbirine yardım eden. İLE Hristiyan olan, tenassur eden. İLE Saçılan, intisâr eden. İLE Doğup büyüyen, tenâsül eden. )
- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ
- MUTLU OLABİLMEK ile/ve "TAM OLABİLMEK"
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MUTLULUK ADASI ve/||/<>/< SIRADANLIK DENİZİ
( Mutluluk adasına, sıradanlık denizinden ulaşılır. )
- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA
- MUTLULUK:
GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/-/||/<> BEKLENTİSİZLİK
- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK
- MUTLULUK:
KİŞİDE/MALDA/MAKAMDA değil/yerine AMAÇTA
- MUTLULUK, ...:
"YAŞAM TARZIMIZDA" değil YAŞAMA BAKIŞ TARZIMIZDA
- MUTLU/LUK ve/||/<>/>/< DİNGİN/LİK
- MUTLULUK ile/ve/||/<> DOSTLUK ile/ve/||/<> AŞK
( Birlikte gülebiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte ağlayabiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte susabiliyorsak. )
- MUTLULUK ile ISTIRAP
( Herkesle paylaşılabilir. İLE Özel ve az kişiyle paylaşılabilir. )
- MUTLULUK ile/ve/> VERİMLİLİK
( HAPPINESS vs./and/> PRODUCTIVITY )
- MUTSUZLUK ya da KAYGILILIK ile/değil/yerine/>< HUZURLULUK
( Geçmişte. YA DA Gelecekte. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şu anda ve burada/kilerle. )
- MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ
( 7. SAADET[SÜREKLİ MUTLULUK] MERKEZİ
------------------
6. YÜKSEK BİLİNÇ
5. KOŞULSUZ SEVGİ (BOLLUK)
4. SEVGİ
[mutluluk merkezleri]
ile/ve/değil/yerine/><
[mutsuzluk merkezleri]
3. GÜÇ
2. DUYGU
1. GÜVENLİK [en alt] )
- MUTSUZLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÇOCUKLUĞUNU KAYBETMİŞ OLMAK
- MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK
( Sahip olduklarımızı unuttuğumuzdan dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sahip ol(a)madıklarımıza ulaşmak için. )
( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )
- [ne yazık ki]
"MUTSUZ/LUK" ile/ve/||/<>/>/< "UMUTSUZ/LUK"
( Ahlâksızlık. İLE/VE/||/<>/>/< Küfür. )
- [ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI
- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK
- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN
- MÜZİK ve/||/<> BEYİN
( )
- NADİR ile/değil TEK
- NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK
- NAMAZ ile/ve/||/<>/< AHLÂK
( [Zorunlu/Farz!] 5 vakit. İLE/VE/||/<>/< 24 saat boyunca, her an. )
- NASIL GÖRDÜĞÜNÜ DEĞİŞTİR ve/<>/> NASIL DEĞİŞTİĞİNİ GÖR
- NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ ile NE BİLDİĞİMİZ
( Ne bildiğimizi değiştirir. İLE Nasıl göründüğümüzü değiştirir. )
- NASIL YARARLANIRIM? değil/yerine/>< NASIL YARARLI OLABİLİRİM?
- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]
( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )
- NASIL? ile NE KADAR?
( HOW? vs. HOW MUCH? )
- NASİP ile/ve KISMET
( Bu kurda, bu kuşa, bu da nasip olursa bana. )
(
)
- NASIP ile NASİP
( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )
- NAZAR ideğil/yerine/>< ÇALIŞMAK
( Nazar etme, ne olur; çalış, senin de olur! )
- NE ARAYACAĞIMIZI BİLMEDEN ile/ve/||/<>/> NE BULACAĞIMIZI BİLMEMEK
- NE ATTIĞIMIZ ve/||/<> NE KATTIĞIMIZ
- [ne] EMİR ve/ne de ÖĞÜT
( Alma! )
- NE HALİN/İZ VARSA GÖR/ÜN! ile/değil/yerine/||/<>/< NE HALİN/İZ VARSA GÜL/ÜN!
( "Gülmek, yaşamın en güzel eylemidir! Sizi bundan alıkoyan her ne varsa on(lar)dan vazgeçin!" )
- [ne] İNCİNME ile/ve/||/<>/ne de GÜCENME
- NE İSTEDİĞİMİ/Zİ BİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEYE GEREKSİNİMİM/İZ OLDUĞUNU BİLMEK
( Herkes "bilir". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazıları bilir. )
- NE KADAR SEVDİĞİNİZ ve/+/||/<> NE KADAR NAZİK YAŞADIĞINIZ ve/+/||/<> NASIL, ZARÂFETLE VAZGEÇEBİLDİĞİNİZ
- NE OLDUM! ile/değil/yerine NE OLACAĞIM?
- [ne] "VARLIĞA YERİNİRİM" ne de "YOKLUĞA ERİNİRİM"
( Ancak, yokluğu birebir, kendin deneyimle(yebil)dikten sonra söyleyebilirsin/söylemelisin! )
- NE YAPACAĞINI BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/> BİLDİĞİNİ, YAPMAK/UYGULAMAK
- NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!
( Ne yapman gerektiğinden çok, önce ne yapmaman gerekiğini bil, yeter. Çoğu zaman ne yapman gerektiğini bilemeyebilirsin, fakat ne yapmaman gerektiğini her zaman çok iyi bilebilirsin. )
( İsabet ve kesinlik tutturulamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< İsabet ve kesinlik üzerinedir, kolaylıkla sağlanabilir, tamamen uzlaşımsal ortak bir hareket noktası sunabilir. )
( Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.
Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.
Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım! )
( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )
( Irmağın derinliği, iki ayakla birden ölçülmez! )
( Bilme sanatı, neyi gözardı edeceğini bilmektir. )
( )
( [not] TO KNOW, WHAT TO DO vs./and/but TO KNOW, WHAT, NOT TO DO
TO KNOW, WHAT, NOT TO DO instead of TO KNOW, WHAT TO DO )
- NE YAPARSAK/YAZARSAK YAPALIM/YAZALIM,
HİÇBİR KONUDA:
ACELE ETME(YELİM)! ve/||/<>/> ÖZEN GÖSTER(ELİM)!
( )
- NE YAPMAYABİLECEĞİNİ BİLMELİ!
( Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.
Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.
Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım! )
- [ne] "YERELCİLİK" ne de SALT "EVRENSELCİLİK"
- NEBÎ ve/||/<> PÎR ve/||/<> VELÎ
ve/||/<>
EDEB ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ZANAAT
- NEDEN OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ZEMİN HAZIRLAMA
- NEDEN ile/ve/||/<> AMAÇ
- NEDEN ile/ve/||/<>/> NEDEN ÖBEĞİ/GRUBU
- ... NEDENİYLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... GEREĞİNCE
- NEFS TERBİYELERİ/AYDINLANMA
(İŞRÂK/ENLIGHTENMENT)/İLİMDE GELİŞME ÖNKOŞULLARI
(EN AZ ÜÇÜ UYGULANMALI)
( * GILLET-İ TAAM(AZ YEMEK)[Az yemek, az uyumaktan daha önemlidir.]
* GILLET-İ MENÂM(AZ UYKU)
* GILLET-İ KELÂM(AZ KONUŞMA)
* UZLET-İ ANİL ENAM(HALKTAN UZAKLAŞMA)
* ZİKR-İ MÜDAM(ZİKİRDE DAİM OLMA)
* FİKR-İ TAMAM(DÜŞÜNCEYİ OLGUNLAŞTIRMA) )
( Hakikati arayın, bulmak için de nefsinizi öldürün! )
( Nefsin beraat ettiremeyeceği suç yoktur. [Yani dikkat etmek ve nefse kanmamak gerekir! )
- NEFSİNİ:
"SİLEN" değil/yerine/>< BİLEN
- NE-LİK ile/ve NİTELİK ile/ve İLİŞKİLERİ
- NE'LİK(SİZ) ile/ve NİTELİK(SİZ)
- NEREDE ÇOKLUK, ORADA BOKLUK ile/ve/değil/yerine NEREDE HAREKET, ORADA BEREKET
- NEREDEN GELDİĞİNİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN
( [nereye gideceğini] Bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilir. )
- NEREDE/NE ZAMAN/NASIL:
"DÜŞTÜĞÜMÜZ" değil "SENDELEDİĞİMİZ"
- NEŞE ve/||/<> COŞKU
- NEŞE ve/<>/< GÜVEN
- NEŞE ile MUTLULUK
( İçten neşe, şans getirir. )
( Hesaplanmış neşe barış getirmez! )
( JOY vs. HAPPINESS )
- NESNE/MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK
- NESNE İKİLİĞİ ile HAREKET İKİLİĞİ
- NESNE ile/ve/<> HAREKET
( OBJECT vs./and/<> MOVEMENT )
- NESNE/LER ile/ve/||/<>/> KİŞİ/LER
( Aldığın yere bırakılmalı. İLE/VE/||/<>/> Hak ettiği yerde bırakılmalı/tutulmalı. )
- [ne yazık ki]
[ne] "SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/ne de/||/<>/< RİCÂ TANIMAK
- NETLEŞTİRME ile/ve/değil/||/<>/< AYRIŞTIRMA
- [ne yazık ki]
DÜŞÜLEN YALNIZLIK ile/ve/değil/yerine YEĞLENİLEN YALNIZLIK
( Çürütür/eritir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaştırır/geliştirir. )
- [ne yazık ki]
NEYİ
BÖLÜŞEMİYORUZ? ve/||/<> NİYE DÖVÜŞÜYORUZ?
( Hiçbir mal, bizim değil! VE/||/<> Hiçbir can, bizim değil! )
- NEZÂFET ile/ve/||/<> NEZÂHET[< NEZH(NEZİH)] ile/ve/||/<> NEZÂKET[Farsça NÂZİK'ten, Arapça kalıbına yakıştırılarak]
( Temizlik, paklık. İLE/VE/||/<> Ahlâk temizliği. | İncelik. İLE/VE/||/<> Kişilere saygılı ve incelikle davranma. )
- NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET ile/ve/||/<> MELÂHAT ile/ve/||/<> LETÂFET
( Nefsi, kötü ve yerilmiş huylardan arındırmak. İLE/VE/||/<> Aklı, kötü düşüncelerden, kuruntu/vehm ve kuşku/şüphe/zanlardan arındırmak. İLE/VE/||/<> Kalbe ait bâtınî arınma. İLE/VE/||/<> Hakk'tan başkasına bakmaktan arınmak. )
- NİCELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİTELİK
( Bölünebilir olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bölünemez olan. )
( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )
( ARITHMOS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EIDOS )
( [not] QUANTITY vs./and QUALITY
QUALITY instead of QUANTITY )
- NİCELİKSEL VAROLAN ile/ve/değil/||/<> NİTELİKSEL VAROLAN
( Cansızlar, bitkiler ve hayvanlar. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan. )
- ...'NIN ...:
"BİTECEĞİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÜRMEYEBİLECEĞİ
- ...'NIN "İSTEDİĞİ" / "BEKLEDİĞİ" ile/değil/yerine/>< DAVET ETTİĞİ
- ...'NIN:
"ONURU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLURU
- NİTELİK ile/ve ANLAM
- NİTELİK ile AYIRT EDİCİ NİTELİK
( QUALITY vs. TRAIT )
- NİTELİK ile/ve DENGE
( QUALITY vs./and BALANCE )
- NİTELİK ile/ve DERİNLİK
( QUALITY vs./and DEPTH )
- NİTELİK ile/ve DOZ
( QUALITY vs./ve DOSE )
- NİTELİK ve/<>/> FELSEFE
- NİTELİK ile/ve GEÇERLİLİK
( QUALITY vs./and VALIDITY )
- NİTELİK ile/ve İKİLİ NİTELİK
( QUALITY vs. COUPLE/DOUBLE QUALITY )
- NİTELİK ile KAPASİTE
( QUALITY vs. CAPACITY )
- NİTELİK ile/ve/değil KENDİLİK
( Sıfat. İLE/VE/DEĞİL Ad. )
( Siz, sadece kendinizsinizdir. )
( Adjective. VS./AND Name. )
( [not] QUALITY vs./and/but SELF )
- NİTELİK = KEYFİYET = QUALITY[İng.] = QUALITÉ[Fr.] = QUALITÄT, BESCHAFFENHEIT[Alm.] = QUALITAS[Lat.] = POIOTES[Yun.] = CALIDAD[İsp.]
- NİTELİK ile/ve KUDRET
( QUALITY vs./and CAPABLE )
- NİTELİK NİCELİK
( QUALITY
QUANTITY )
- NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ
( Bölünebilir olan. İLE/VE/||/<>/> Bölünemez olan. İLE/VE/||/<>/> ... )
( "Kaç?" sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> "Nasıl?"[Ne asıl? < KEYFE] sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> ... )
( Nicelik olmadan, nitelik olmaz! Nitelik olmadan da nicelik! )
( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )
( QUANTITY vs./and/||/<>/> QUALITY vs./and/||/<>/> MODERATION )
( ... ile/ve/||/<>/> GUNA ile/ve/||/<>/> ... )
( KEMMİYET ile/ve/||/<>/> KEYFİYET ile/ve/||/<>/> MİYAR )
- NİTELİK ile ÖZELLİK
( QUALITY vs. FEATURE )
- NİTELİK ile SINIR
( QUALITY vs. BOUNDARY )
( ... ile JIANGJIE )
- NİTELİK ile SIRADÜZEN
( QUALITY vs. HIERARCHY )
- NİTELİK/LER ile/ve BOYUT
( QUALITY vs./and DIMENSION )
- Nitelikli soru sorabilmek için DİNLE!!!
- Nitelikli soru sorabilmek için SUS!!!
- Nitelikli soru sorarak KONUŞ!!!
- NİTELİKLİ/KAPSAMLI YANIT ve/||/<>/>/< NİTELİKLİ SORU
- NİTELİKLİ YAŞAM İÇİN ...:
YARISI ile/ve/||/<> 2 KATI ile/ve/||/<> 3 KATI :) :) :) ile/ve/||/<> SINIRSIZ ve KOŞULSUZ
( Yemeğin. İLE/VE/||/<> Yürüyüş. İLE/VE/||/<> Gülüş. :) İLE/VE/||/<> Saygı ve Sevgi. )
- NİTELİKLİ ile NİTELİKSEL
- NİTELİKLİ ile/ve/<>/değil SEÇKİN
( [not] QUALIFIED vs./and/<>/but DISTINGUISHED )
- NİYE KONUŞUYORUZ? değil NEYİ KONUŞUYORUZ?
( Konuşmak/konuşabilmek esas ve önceliklidir. Bazı şeyler gerçekleşmeden, olumsuzlukları ve yetersizliklerin yaşanmasına fırsat vermemek üzere, konuşabilmek, doğadaki en güçlü ve olanaklı yetimizdir. Konuşmanın, "niye"si, "gereksizliği" vs. olmaz! )
- NİYET:
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VARSA
( "Bahane/mazeret", çoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hiçbir bahane/mazeret, yoktur. )
- NİYET ile/ve EYLEM
( Eylem, içtenliğin kanıtıdır. )
( INTENTION vs./and ACTION )
- NİYET ve/||/<> GAYRET ve/||/<> DİRÂYET[YETENEK]
- NİYET ve/> GİRİŞİM
- NİYET ve/||/<>/> KARAR ve/||/<>/> UYGULAMA
( INTENTION and/||/<>/> DECISION and/||/<>/> APPLICATION )
- NİYET ve/||/<>/< MECÂL
- NİYET ve/||/<> NAZAR ve/||/<> MÂNÂ-İ HARF ve/||/<> MÂNÂ-İ İSİM
- NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM/MEYL
- NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR
- NİYET ile/ve/<> YÖNTEM
- NİYETSİZLİK ile/değil/yerine AKSAKLIK
- NÖTR ile SAYDAM
- NUR ve/||/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)
( Tevrat'ta. / İncil'de. / Kur'ân-ı Kerîm'de. / Kişide. )
( PHILO ve/||/<> SOPHOS )
- ODAK/LANMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCELİK/LENDİRME
- ODAK(LANMAK İÇİN):
OKU ile/ve/||/<>/> DÜŞÜN ile/ve/||/<>/> ANLA ile/ve/||/<>/> KONUŞ
- ÖDEV ile/değil/yerine ERDEM
( "Yükleme." İLE/DEĞİL/YERİNE "Yüklenme." )
- ÖDEV ile/ve/||/<> GÖREV
- ÖDÜN VERMEK ile/değil/yerine ÖNCELİK YÖNETİMİ
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİK
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI ÖFKE
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/>/<>/>< ZARAR
( Öfkeyle kalkan, zararla oturur. )
- SAYGI DUYMAK/GÖSTERMEK | DUYAN/GÖSTEREN:
ÖĞRENCİ(N)DEN değil ÖĞRENCİ(N/Y)E
- ÖĞRENME ile/ve/değil/<> SÜZME
- ÖĞRETEN ile/ve/||/<>/> ÜRETEN
- ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK
( Öğretmek, başkalarına senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. )
( EACH ONE, TEACH ONE )
( TO TEACH vs./and/<> TO AWARE/TO MAKE SOMEBODY AWARE OF )
- ÖĞRETMENİ OLALIM! ve/||/+/<>/>/< ÖĞRENCİSİ OLALIM!
( Nefsimizin. VE/||/+/<>/>/< Vicdanımızın. )
- ÖĞRETMENİN/HOCANIN SAĞLAYABİLECEKLERİ:
EMNİYETİ SAĞLAMAK ile/ve BAŞLANGIÇTA UYGUN OLAN(LAR)I SUNMAK
- ÖĞÜT VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ/DOĞRU ÖRNEK OLMAK/GÖSTERMEK
( Yolu uzun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu kısa. )
( Kolay. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Kolay değil". )
- ÖĞÜT ile/ve/||/<>/> ESİNLENME
- ÖĞÜT ile/ve/<>/>< HAKARET
( Bir insana, başkaları yanında verilen "öğüt", öğüt değil "küçük düşürme", "aşağılama" ya da "hakaret" olabilir/olur[bazen/çoğunlukla]. Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de öğüt, doğru/uygun zaman, zemin ve koşullar oluş(turul)madıkça, yapılmamalıdır. )
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<> (İYİ/YETERLİ/NİTELİKLİ) ÖRNEK
( Yolu, uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Yolu, kısa ve etkilidir. )
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRNEK
( Yolu/süreci uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu/süreci kısa ve etkilidir. )
- OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM
( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )
- OKUMAK:
YOKSULLUKTA ve/||/<>/> VARSILLIKTA
( Varlık/servet[Ar.]. VE/||/<>/> Süs, ziynet/zinet[Ar.]. )
- OKUMAK ile/ve/||/<>/></< DİNLEMEK
( Kişileri ayrıştırır. İLE/VE/||/<>/>< Kişileri/toplulukları/toplumu birleştirir. )
- OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/= DUYURMAK/İLETMEK
- OKUMAK ve/||/<> KONUŞMAK ve/||/<> YAZMAK
( Tamamlar. VE/||/<> Hazırlar. VE/||/<> Olgunlaştırır. )
- OKYANUSU AŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> DEREDE BOĞULMAK
- OLABİLECEKLER ile/ve/||/<>/>/< OLMASI GEREKENLER
- OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ
( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )
- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN
( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )
- OLAN ile/ve/||/<>/>< OL(MA)MASI GEREKEN
- OLAN <>/>< OLMAYAN
( (olduğu) Kadar. <>/>< (olmadığı) Kader. )
( Yapar/yapıyor. <>/>< Bakar/bakıyor. )
- OLAN ile/ve/||/<> ORAN
- ... OLANAĞI ..:
SUNMAK ile/ve/||/<> TANIMAK
- OLANAKLAR ve/||/<>/>/< GELİŞME HAKKI
- OLANAKSIZ/LIK / OLANAKLI/LIK ve/<> KARARLI/LIK
( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )
- OLANAKSIZ/LIK ile/değil/yerine OLANAKLI/LIK
( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )
- OLANI/ELDEKİNİ:
BEĞENMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine DAHA İYİSİNİ İSTEMEK
- OLANI BİLMEK ve/||/<>/>/< ORANI BİLMEK
- OLANIN, ZARARI değil/yerine/>< OLMASI GEREKENİN, YARARI
- OLANLA(RLA) / OLDUĞU KADARIYLA:
TATMİN/MUTMAİN OLMA(MA)K ile/ve/değil/yerine/||/<> YETİNME(ME)K
- OLASILIK ile/ve/||/<>/> TEDBİR
- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK
- ... OLDUĞU İÇİN ile/ve/değil/yerine ...(DAN) (OLDUĞUNDAN) DOLAYI
( [adın/ismin] -e hali. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE -den hali. )
( DOYMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ACIKTIĞIMDAN DOLAYI )
- OLGUN BİRİKİM ve/||/<> GENÇ ENERJİ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN KİŞİ:
"KIZMAYAN" değil ÖFKESİNİ YÖNETEBİLEN/YUTABİLEN
- OLGUNLAŞMA ve/||/<>/> ŞAŞIRMAMA
- OLGUNLAŞMA ve/||/<> "YARA ALMAMA" ve/||/<> KAZANMA
( İlgiye gereksinim duymadıkça. VE/||/<> Beklentiye girilmedikçe. VE/||/<> Bağımlı kalınmadıkça. )
- OLGUNLAŞMA/KEMÂL:
"YAŞ ALARAK" ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAYARAK
- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA
( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )
- OLGUN/LUK ve/||/<> AKILLI/LIK ve/||/<> GÜÇLÜ/LÜK
( Hatalarımızı kabul edebilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızdan ders alabilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızı düzeltebilecek kadar. )
- OLGUNLUK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
- OLGUN/LUK ve/||/<>/>/< SUSKUN/LUK
( KEMÂLÂT ve/||/<>/>/< SÜKÛT > SÜKÛNET > SEKÎNET )
- OLMADAN ÖNCE OLSUN DİYE ve/||/<> ÖLMEDEN ÖNCE ÖLSÜN DİYE
- ... OLMALI ile/değil/yerine ... OLMASA DAHA İYİ
- OLMASI GEREKEN ile/ve/||/<> OLANIN FELSEFESİ
( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. )
- ... OLMASINDAN/DURUMUNDAN (DA):
ANLAŞILACAĞI GİBİ ..." ile/ve/değil "HAREKET EDİLEBİLECEĞİ GİBİ ..."
- OLMAYANLARA ve/||/<> OLANLARA
( İnanmamalıyız. VE/||/<> Kanmamalıyız. )
- ÖLMEK ile/değil/yerine YAŞAM(AY)I TAMAMLAMAK/HAY(I)R'LAMAK
- OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN
( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )
- ÖLÜM:
ZORUNLU/IZDIRARÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İHTİYÂRÎ
( Ölmeden önce ölünüz... )
- ÖLÜM ve/<> APTALLIK
( Öldüğünde, öldüğünü bilmezsin. Sadece, başkaları için zordur. VE/<> Aynı şey, aptallıkların için de geçerlidir. )
- ÖLÜMDEN KAÇMAK değil/yerine KÖTÜLÜKTEN KAÇINMAK
- ÖLÜMDEN SONRA, YAŞAMIN OLUP OLMADIĞI değil/yerine ÖLÜMDEN ÖNCE, SENİN, YAŞAMDA OLUP OLMADIĞIN
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUMSUZ BAKIŞ/BAKAN ile/değil/yerine/>< OLUMLU BAKIŞ/BAKAN
( Her çözüm için mutlaka bir "sorun" bulmak/bulanlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her "sorun" için en az bir çözüm bulmak/bulanlar. )
- OLUMSUZ MANEVİYAT ile/değil/yerine OLUMLU MANEVİYAT
( Varlığının deneyimi. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmet. )
- ÖLÜMSÜZ YAPITLAR:
ÇOCUK ve KİTAP ve HAYRAT
- OLUMSUZLUK değil/yerine/>< "ÖLÜMSÜZLÜK"
( Olumsuzlukları yönetebildiğimiz ve/ya da zihnimizden uzak tutabildiğimiz oranda, farkındalıkla dolu bir "ölümsüzlük" alanına çıkılır. )
- ÖLÜMSÜZ/LÜK ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK
- OLURSA ile/ve/<> OLMAZSA
( Ne iyi/âlâ. İLE/VE/<> Pek iyi/âlâ. )
- OLURUNA BIRAKMAK ile/ve/<> AKIŞINA BIRAKMAK
- OLUŞ ile/ve/||/<>/< ORUÇ
- OLUŞ(TUR)MAK ile/ve/||/<>/> ÖRGÜTLE(N)MEK
- OMURGALI ile/ve BİR DURUŞU OLAN/OLABİLEN
- OMURGASIZ/LIK ile/değil BİLGE/LİK / İRFAN
- ONAYLAMA(MA) ile/ve/||/<>/> AYNALAMA(MA)
- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS
- ÖNCE:
ALICI(MÜŞTERİ) değil ÇALIŞAN
- [önce] UMUT" sonra UNUT!"
- ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK
- ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< ZORUNLULUK
- (ÖNCELİKLİ/ÖNEMLİ/[ÖNCEKİ] OLMAZSA OLMAZ)
KAVRAM ÇİFTLERİ:
ÖNCELİK ve/||/<>/> SONRALIK
ve/||/<>
VAR OLAN ve/||/<>/> BİLGİ
ve/||/<>
NESNE/TEK ve/||/<>/> ÖTEKİ/LER
ve/||/<>
SÜREÇ ve/||/<>/> SONUÇ
ve/||/<>
YÖNTEM/USÛL ve/||/<>/> İÇERİK/ESAS
ve/||/<>
BAĞLAM ve/||/<>/> ANLAM
ve/||/<>
ÇÖZÜMLEME ve/||/<>/> ÇÖZÜM
ve/||/<>
ÖNCÜL ve/||/<>/> ÖNERME
ve/||/<>
SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ
[en az %99 ve/||/<>/> en az %1]
ve/||/<>
US/AKIL ve/||/<>/> ANLIK/ZEKÂ
ve/||/<>
EMİK/BEYİN ve/||/<>/> ANLIK/ZİHİN
ve/||/<>
DİRENÇ/İHTİYÂR ve/||/<>/> İSTENÇ/İRÂDE
ve/||/<>
DEVİM/HAREKET ve/||/<>/> ZAMAN
ve/||/<>
AN ve/||/<>/> ZAMAN
( Düşünme, konuşmak ve yaşamak üzere bilinmesi ve uygulanması gereken öncelikli ve olmazsa olmaz kavram çiftleri... [önceki olmadan sonraki olmaz!] )
- ÖNCELİKLİ/ÖNCELİĞİ (OLAN) ile/ve ÖNEM(L)İ (OLAN)
( Önde gelmesi gereken, öne alınmalıdır. )
( TAKADDÜM ile/ve EHEMMİYET )
( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )
- ÖNEM VERMEK / ÖNEMLİ GÖRMEK
ile/ve/||/<>/>
ÖNCELİKLİ GÖRMEK
- ÖNEM VERMEK ile DEĞER/DESTEK VERMEK
( GIVING IMPORTANCE vs. TO VALUE/SUPPORT )
- ÖNEM/DEĞER ile "ÖLÇÜSÜ"
( Sayılması olanaklı şeyler, her zaman önemli olmayabilir. İLE Önemli şeyler ise her zaman sayılamayabilir. )
- ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK
- ÖNGÖREBİLDİĞİMİZ ...:
ORANDA ile/ve/||/<> DOĞRULTUDA
- ÖNGÖRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK
- ÖNGÖRÜMÜZ ...:
BİR YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
ON YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
YÜZ YILLIK İSE
( Tohum ekelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Fidan dikelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Çocuk eğitelim. )
- ÖNLENEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/>/< ÖNGÖRÜLDÜĞÜNDE ÖNLENEBİLİR
- ONUN-BUNUN (SÖZÜYLE HAREKET ETMEK)
- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN
- ÖNYARGILARINI DÜZENLEMEK ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK
- ÖRGÜ ve/||/<>/> GÖRGÜ
- ÖRGÜTLENME ve/||/<> YAPILANMA
- ÖRNEK ALMAK ile DERS ALMAK
- ORTAK NOKTA ile/ve/değil/yerine ALT KATILIM(ASGARİ MÜŞTEREK)
( [not] COMMON POINT vs./and/but COMMON SENSE
COMMON SENSE instead of COMMON POINT )
- [ne yazık ki]
ORTAK ALANDA:
"KİŞİSEL DAVRANIŞ" ve/||/<>/< "KEYFÎ TUTUM"
( İkisi de yapılmamalı! )
- ORTAK/LIK ile/ve/||/<>/< AŞKIN/LIK
- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ORTAKLIĞI
- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine/<> GÜÇ BİRLİĞİ
- ORTAM:
HAREKETİ TETİKLEMEZ ile/değil/hatta/>< ENGELLER
- ORTAYA ÇIKARMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME
- ORTA YOL ile/ve/değil/||/<> ARA ÇÖZÜM
- ORUÇ ile/ve/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR]
- ORUCU:
NASIL "TUTTUĞUN" ile/ve/değil/||/<>/> NASIL AÇTIĞIN
- YAŞAMAK:
ÖTEKİLERE/DİĞERLERİNE GÖRE ile/değil/yerine DEĞERLERİNE GÖRE
( Kaç kuruşunun olduğu önemlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Nasıl bir duruşunun olduğu önemlidir. )
- ÖTEKİLERE (")MUHTAÇ OLMA(") ile/ve/değil/||/<>/> ÖTEKİLER İÇİN SÜRDÜRME
- ÖTEKİLERİ YOK SAYMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRGİNİ ÖNE ÇIKARMAK
- UYANIKLIK:
"ÖTEKİNİN AÇIĞINI GÖRMEK/ARAMAK" değil/yerine/>< KENDİNİ DENETİMDE TUTMAK
- OTORİTE SANSÜRÜ ile/değil/yerine/< OTO SANSÜR
- OTURANIN, AYAKTAKİNE SELÂM VERMESİ değil AYAKTAKİNİN, OTURANA SELÂM VERMESİ
- OTURMAK ile/ve SAYGI DUYARAK VE GÖSTEREREK [TAZÎM] İLE OTURMAK
- OVADA ve/ya da YAYLADA
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DAĞDA/YOLDA
- ÖVGÜ ve/||/<> İLGİ ve/||/<> SEVGİ
( Erilde/erkekte. VE/||/<> Dişilde/kadında. VE/||/<> Çocukta. )
- ÖVÜNMEK İÇİN ile/değil/yerine (BİR) (DAMLA) (DAHA) İYİLİK/GÜZELLİK OLSUN DİYE
( İyiliğimizi yaptık, Good4Trust.org denizine attık...
Tüm ekibi, iyilikleri ve emekleri için tebrik ediyoruz...
Biz de böylesi hoş bir düşünce ve girişim için tüm ekibe teşekkürlerimizle sarılıyor ve yansımalı/dönüştürücü iyiliklerimizi paylaşmaya devam ediyoruz...
İyiliksever arkadaşlar! Siz de bu birlikteliğe katılabilirsiniz...
www.Good4Trust.org )
- OYUNUN KURALLARINI ÖĞRENMEK ve/||/<>/> OYNAMAK
( Önce. VE/||/<>/> Sonra. )
- ÖZ İKİCİLİĞİ ile/ve NİTELİK İKİCİLİĞİ
- ÖZ ile/ve/<> NİTELİK
( ESSENCE vs./and/<> QUALITY )
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZEL DUYULAR ile/ve/<> YÜZEYEL DUYULAR ile/ve/<> DERİN DUYULAR ile/ve/<> İÇ DUYULAR
- ÖZEL EĞİTİM ile/ve/+/||/<>/>/< KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- ÖZELLİK ile NİTELİK
- ÖZEN (GÖSTERMEK) ile/ve/<> ÖNEM (VERMEK)
( TO TAKE PAINS vs./and/<> TO ATTACH IMPORTANCE )
- ÖZEN GÖSTERMEYE:
ÇALIŞIRIM ile/ve/<> ÇALIŞAYIM
- ÖZEN ve/||/<> ONAT
( ... VE/||/<> Özenli, düzgün. | Yararlı. | Dürüst, iyi ahlâklı. )
- ÖZEN ve/<> ÖZÜMSEME
- ÖZEN ile/ve/||/<> SAYGI
( EPIMELEIA ||/<> ... )
- ÖZEN ve/||/<>/>/< ŞİDDETSİZLİK
- ÖZERK/LİK ve/<> BİLİNÇLİ/LİK
- ÖZGEÇMİŞ ile/ve/değil/+/||/<>/> ÖZGELECEK
- ÖZGÜN ile/ve YENİ
( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and NEW )
- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK
( Başkalarının özgünlüğünü kabul etmeyenin kendi de özgün ve özgür değildir, olamaz. )
( Özgürlük, özgün olmak içindir. )
( Amaç. İLE/VE/||/<>/< Araç. )
( Son. İLE/VE/||/<>/< Başlangıç. )
( ORIGINAL/AUTHENTIC vs./and/||/<>/< FREE/NESS )
- ÖZGÜR DÜŞÜNME'Yİ:
"ÖĞRETMEK" ile/değil/yerine OLANAKLARINI SAĞLAMAK/SUNMAK
( Özgür düşünmeyi ancak kişinin kendi gerçekleştirebileceğinden öğretilemez fakat olanaklarını sunmak/sağlamak gereklidir! )
( TO FREE IMAGINATION: [not] TO TEACH vs./but TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES
TO FREE IMAGINATION: TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES instead of TO TEACH )
- ÖZGÜRLEŞME:
"KAFESİN" İÇİNDEN ÇIKARAK değil "KAFESİ İÇİMİZDEN ÇIKARARAK
- ÖZGÜRLÜK:
BAĞIMSIZ OLMAK ile/ve/değil/< ÖZGÜRCE YARATABİLMEK
( Özgürlük bilinci, var oluşu ya da yaşamı duyumsama, özünü, hem özdek, hem de tin olarak algılamadır. )
( Özgürlüğün en yüksek tadı, onun tümüyle yitiminin sınırındadır. )
- ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI
( Özgürlük, hiçbir zaman canının istediği gibi davranmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )
( İkinci görüşün olmadığı yerde özgürlük olmaz. )
( ÖZGÜRLÜK: Belirlenimden, belirlenime geçmek. )
( FREEDOM IS: [not] BEHAVING IN HOWEVER YOU WANT vs./but NO OBLIGATION TO SOMEONE WHO DOES NOT REQUEST TO DO SOMETHING )
- ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK
( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )
( LIBERTE et/||/<> EGALITE et/||/<> FRATERNITE )
( LIBERTY and/||/<> EQUALITY and/||/<> FRATERNITY/BROTHERHOOD )
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK
- ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/>/< ÖZELEŞTİRİ
- ÖZGÜR/LÜK ve/||/<>/< USTA/LIK
- ÖZGÜRLÜKTE:
RAHATSIZLIK ile/ve/||/<> İTİRAZ
( Râzı olmadığımız bir davranış karşısında dile getirmemiz gereken. İLE/VE/||/<> Onaylamadığımız bir düşünceyle karşılaştığımızda dile getirmemiz gereken. )
- ÖZGÜVEN:
"HERKESTEN DAHA İYİ OLDUĞUMUZU DÜŞÜNMEK/SANMAK" değil KENDİMİZİ, BAŞKALARIYLA KIYASLAMANIN ANLAMSIZLIĞINI FARKETMEK
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- TİN:
| ÖZNEL ile/ve/||/<>/> NESNEL | ile/ve/||/<>/> SALTIK
( | Üretim. İLE/VE/||/<> Katılım. | İLE/VE/||/<>/> Zorunlu üretim. )
( | Bireysel. İLE/VE/||/<> Toplumsal. | İLE/VE/||/<>/> Tanrı/hakikat. ) )
( | Koşullu. İLE/VE/||/<> Koşullu. | İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )
( | Özerklik. İLE/VE/||/<> Özerklik. | İLE/VE/||/<>/> Özgürlük. )
- PANPAN ile/<> MAYDAY
( [denizcilikte] Yardım gereksiniminin, yaşamsal olmadığı durumlarda kullanılır. İLE/<> Çok acil ve yaşamsal tehlike durumlarında yardım için kullanılır. )
- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )
- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK
- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]
- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK
( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )
- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN
( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )
- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA
( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )
- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK
- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ
( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )
- PATRON OLMAK ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK
( [not] BEING BOSS vs./but BEING EXAMPLE AND LEADER
BEING EXAMPLE AND LEADER instead of BEING BOSS )
- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK
- PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK
( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )
- PAYLAŞMAK ile/ve "YÜKLENME(ME)K"
- PAZAR ile/ve/değil/||/<>/> MEZAR
( Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen aldık döndük mezara )
( )
- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/></< GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ
- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK
- PENGUEN DAYANIŞMASI ile/ve/||/<> LEYLEK DAYANIŞMASI
- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK
- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN
( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )
- | PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK
( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )
- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN
( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )
- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI
( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )
- PİYON ile/ve/değil/||/<>/> VEZİR
( )
- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)
( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )
- POLYANNA'CI/LIK ile/değil/yerine/<>/< İYİMSER/LİK
- POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU
( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )
- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK
( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )
- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA
- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME
- PROTEST (TUTUM/TAVIR) değil/yerine TEPKİCİ/TEPKİSEL (TUTUM/TAVIR)
- PSİKOLOJİ ile/ve/<> PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK(PDR)
- YILANLARDA:
PUSUDA BEKLEYENLER ile/ve/değil/yerine/||/<> AV PEŞİNDE HAREKET EDENLER
- PUT/LARI/NI KIRMAMAK ve/||/<>/> KENDİNİ, PUT KILMAK
- RAHAT OLDUĞUMUZDA ile/ve/||/<>/> SIKILDIĞIMIZDA
( Sıkılabilelim ki. İLE/VE/||/<>/> Rahat olabilelim. )
- RAHMET ile/ve/<> ELİ AÇIKLIK, CÖMERTLİK
( Allah'ın vermesi. İLE/VE/<> Kişinin yeterince, zamanında, zemininde ve/ya da bol bol vermesi/paylaşması. )
- RAMAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEDD-İ RAMAK[Ar.]
( Yaşam kalıntısı. [Ancak, soluk alabilecek kadar gövdede kalan yaşam.] | Pek az şey. | [Ramak kala!] İLE/VE/||/<>/> Ölmeyecek kadar ile geçinme/yaşama. )
- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN
( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )
( )
- REDDETMEK ile/ve/||/<> "GERİ ÇEVİRMEK"
( Aslımıza geri dönüş yolu, reddetme ve geri çevirmeden geçer. )
( The way back to ourselves is through refusal and rejection. )
- REFERANS[[İng. < REFERENCE]] değil/yerine/= REVERANS[Fr.]
( Kaynak. | Öneri. | Öneri mektubu. İLE Selâm ya da teşekkür için eğilerek ya da dizleri kırarak yapılan hareket. )
- REHÂVET değil/yerine/>< CESÂRET
- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK
( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )
- RİVÂYET ile/ve/değil/yerine/+/>< DİRÂYET[YETENEK]
- RIZK ile/ve/||/<> NASİB ile/ve/||/<> KISMET
- RÖLANTİDE GİTMEK ile/ve/||/<> OTOMATİK PİLOTTA GİTMEK
- RUHANİYET ile ...
( Kendine ve başkalarına iyilik yapma. )
- SABAH(/KALKINCA) HAZIRLA(N)MAK ile/yerine AKŞAMDAN(/ÖNCEDEN) HAZIRLA(N)MAK
( Eğer hazırlanmakta başarısız olursanız, başarısız olmaya hazırsınız demektir. )
( TO GET READY IN THE MORNING vs. TO GET READY IN THE LAST EVENING
TO GET READY IN THE LAST EVENING instead of TO GET READY IN THE MORNING )
- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME
- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK
- SABIR ile ...'A KATLANMAK
- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR
- SABIR ve/<> HİZMET
- SABIR ile/ve SEBÂT
( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )
( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )
- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM
( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )
- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI
( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )
- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]
( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )
- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER
( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )
- SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET
- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- SAĞDUYU ve/<> DENGE
- SAĞDUYU ile DUYARLILIK
( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )
- SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ
( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )
- SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE
( Sağlam anlık[zihin], sağlam gövdede bulunur. VE/||/<>/>/< Sağlam gövde, sağlam anlıkta[zihinde] bulunur. )
- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<> OLMAK
( Erich Fromm'un, "Sahip Olmak ya da Olmak" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/fakat/||/<>/< SAHİP OLDUĞUMUZLA VE/YA DA SAHİP OLMAKLA PERDELENMEMEK
- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA
- KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK
- ŞAİR ve/||/<> SARAYBOSNA'LI ŞAİR
( )
- SAKİN OLMAK ile/ve/||/<> SESSİZ OLMAK ile/ve/||/<> KENDİN OLMAK
( Huzur arıyorsak. İLE/VE/||/<> Bilgelik arıyorsak. İLE/VE/||/<> Aşk arıyorsak. )
- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE
( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )
( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )
- SAKİNLİK:
MANTIKSIZLIĞI ANLAMA ile/ve/||/<> FARKINDALIĞI ARTIRMAK
- SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH
- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSMAK
- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]
( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )
( Genele. İLE/VE/<> Özele. )
( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )
- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK
- SAMİMİYET ve/||/<> SAMİMİ NİYET
- SANA GÖRE ile BANA GÖRE
( ACCORDING TO YOU vs. ACCORDING TO ME )
- SANAT:
GEÇMİŞİ GERİ ALMAK ile/ve/değil/||/<>/> GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMEK
- SANAT, GELENEKSEL UYGULAMANIN(RİTÜEL):
İÇİNDE değil DIŞINDA
- SANAT:
UYUM ve/||/<> ORGANİK ve/||/<> BİRLİK
( Sanat, uyumlu, organik birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracıdır. )
- SANAT ile/ve/||/<>/>/< HAKİKAT
- SANAT ile/ve/||/<> SANA AİT
- SANATSAL ÜRÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/<> (KENDİNE VE TOPLUMA) SANATSAL DUYARLILIK KAZAN(DIR)MAK/KAZANDIRABİLMEK
( Sanat ürünü, sanatçısını yanında istemez. )
- ŞANSLI (OLAN) ile/ve/değil/yerine ŞANSINI YARATAN (OLMAK)
( Kişileri değil de, konu/kavram, olgu ve olayları düşünerek yaşamanın ve konuşmanın önemli(öncelikli) olduğunu anımsayarak, kişinin "şanslı" olup olmadığı değil, olanaklarını, fırsatlarını değerlendirmesini/yaratmasını, olasılıkları yönetmenin esas olduğunu düşünmektir aslolan. )
- SARILMAK:
MUTLULUĞU, İKİYE KATLAMAK ve/||/<> ACIYI, İKİYE BÖLMEK
- SARILMAK ile SARINMAK
( Sarma eyleminin yapılması. | Bir şeyin üzerine, bir ya da birkaç kez dolanmak. | Kollarını dolamak, kucaklamak. | Tüm gücü ile ele almak. | Büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek. | Hemen yapmaya koyulmak, girişmek. İLE Kendi üstüne sarmak. )
- SARILMAK ve/<> SIRTLAŞMAK
( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )
- SARIMSAK ve NAR (GİBİ) ve/+/||/<>/> LAHANA ve MARUL ve SOĞAN (GİBİ)
( [İnsanın/kişinin] Bilinmesi gerekenleri. VE/+/||/<>/> Tanınması gerekenleri. )
- ŞAŞKIN/LIK ile/değil/yerine AŞKIN/LIK
- SATHÎ[Ar.] değil/yerine/= YÜZEYSEL/GELİŞİGÜZEL/ÜSTÜNKÖRÜ
- SATIN ALMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN YAP!
- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"(HERHANGİ) (BİR) ZANLI YAKALAMAK" değil (İLGİLİ/KANITLI) ZANLIYI YAKALAMAK
- ŞAVK/ŞEVK[Ar.] değil/yerine/= IŞIK
- SAVRULMAK ile/değil/yerine/>< SALINMAK
- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
FİZİKSEL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA SİLAHLARI ile/ve DAVRANIŞSAL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA HAREKETLERİ
- SAVUNMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAVUŞTURMA
- SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK ile/ve/||/<> ÖZDENETİM
- SAYGI GÖSTERMEK ve/<> SAYGI AŞILAMAK
- SAYGI ile/ve/<> BAĞ
- SAYGI ve/||/<>/> ÇALIŞMA
( Geçmiş için. VE/||/<> Gelecek için. )
- SAYGI ile/ve/||/> DÜRÜSTLÜK ile/ve/||/> GÜVEN ile/ve/||/> BAĞLILIK/SADÂKAT
( Gösterilir(se). İLE/VE/||/> Değerlenir. İLE/VE/||/> Kazanılır. İLE/VE/||/> Sağlanır. )
( Earned. vs./AND/||/> Appreciated. vs./AND/||/> Gained. vs./AND/||/> Returned. )
( Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki fakat "başın düşmez". )
( RESPECT vs./and//||/> HONESTY vs./and/||/> TRUST vs./and/||/> LOYALTY )
- SAYGI ve/||/<>/> ONURLANDIRMAK
- SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ ve/||/<>/> SELÂM
( Üçü de koşulsuzdur, koşulsuz olmalıdır! )
- SAYGIN/LIK ile/ve TAKİP EDİLEBİLİR/LİK
- SAYGINLIK/İTİBAR ve/||/<>/>/< KÖPRÜ KURMAK
- SAYGISIZ/LIK:
ÇEKİNMEMEK(TEN) ile/ve/değil/||/<>/< YETERİNCE ÇEKİNMEMEK(TEN)
- SECÂ değil/yerine/= KARARLI/LIK
- SEÇEMEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<>/> YEĞLEYEBİLECEKLERİMİZ
( Doğum yerimiz. | Ten rengimiz. | Anne ve babamız. | Cinsiyetimiz. | "Adımız." | "Kökenimiz."
İLE/VE/||/<>
Adâletli olmak. | Ahlâklı olmak. | İyi kalpli olmak. | Dürüst olmak. | Saygılı olmak. | Öğrenmeye açık olmak. | Kendini geliştiren olmak. | Önyargısız olmak. )
- SEÇİM/SAYLAMA ile/ve/değil/yerine/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( Üç ya da üzeri seçenek içinde varılan karar verme eylemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> İki ayrı seçeneğe indirdikten sonra varılan karar verme eylemi. )
( İçten ve hassas kişilerce değeri bilinen alçakgönüllü/mütevazı armağanlar gibi, kişinin seçimleri de içinden gelen sesin çizdiği yol doğrultusunda olacaktır. )
( ŞIKK[Ar.]: İkiye bölünmüş şeyin her parçası. | Bir işin iki yönünden her biri. )
( PRODUCTUM: Yeğlenilen, tercih edilen. )
( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> İnsanda. )
( [not] TO CHOOSE vs./and/but/<>/> TO PREFER
TO PREFER instead of TO CHOOSE )
( ... ile/ve/değil/yerine/<>/> PROTIMO )
- SEÇİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< STRATEJİ
- SEDÂ/SÂDÂ (ÇIKARMAK):
DİŞLERİN ISLIKLI SESİ YOLUYLA ile/ve DİLİN HAREKET ETTİRİLMESİ YOLUYLA ile/ve DAMAĞIN BÜZÜLMESİ YOLUYLA ile/ve DUDAKLARIN BİRBİRİNE BASTIRILMASI YOLUYLA ile/ve BURUNDAN SOLUMA YOLUYLA
- SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ
( Vefâ yoktur. İLE/VE/||/<>/< Bekâ yoktur. )
( Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. | Eğlence, zevk, neşe. İLE/VE/||/<>/< Büyük sıkıntı, eziyet. )
( (")Saçın uzamasına.(") İLE/VE/||/<>/>< (")Tırnağın uzamasına.(") )
- ŞEFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN
- ŞEFKÂT ve NEZÂKET :
SAĞIRIN DA DUYABİLDİĞİ ve/||/<> KÖRÜN DE GÖREBİLDİĞİ
- ŞEFKÂT VE NEZÂKET:
GÜÇSÜZLÜK VE ÜMİTSİZLİK değil KUVVET VE METÂNET
- ŞEFKÂT ve DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] ve İYİLİK
( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )
- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN
- ŞEHVET ile/ve/<>/>/>< ŞEFKÂT
( [ile] Doğarız. İLE/VE/||/<>/>/>< Büyütülürüz. )
- ŞEKER ile/ve/||/<>/< ŞÜKÜR
- ŞEKİLLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> "YEŞİLLENDİRMEK"
- ŞEKİLLENME ile YAPILANMA
- ŞEKİLLENME" ve/<> "YOĞRULMA"
- SELÂM ve/> İKRAM ve/> KELÂM
- SELEN TİTREŞİMLERİNDE:
BAŞ ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> GÖĞÜS
( Tiz selenin oluştuğu yer. İLE/VE/||/<> Nazal selenin oluştuğu yer. İLE/VE/||/<> Pes selenin oluştuğu yer. )
- SELEN/SADÂ ÇIKIŞLARINDA:
BURUN ile/ve/||/<> DUDAK ile/ve/||/<> DİŞ ile/ve/||/<> BOĞAZ
( A, E, O, Ö, U, Ü[ön, ün, on, en, an, un, nane, Nalan vb.] İLE/VE/||/<> B, M. P[baba, biber, bebek, mama, meme, pek, pes vb.] İLE/VE/||/<> D, T[dadı, dede, tuttu, tırtıl, taktı] İLE/VE/||/<> A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü )
( Almanca'da, daha çok, boğaz seleni; Fransızca'da, daha çok, dudak seleni; İngilizce'de, daha çok, diş seleni çıkar. )
- SEMERE/Lİ[Ar.] değil/yerine/= MEYVE, ÜRÜN | VERİM
( YARAR(LI), VERİM(Lİ) | SONUÇ | BİR ŞEYDEN ELDE EDİLEN GELİR )
- SEN Mİ ÇOK "AKILLISIN"? ile BEN/BİZ Mİ, ÇOK "APTAL GÖRÜNÜYORUM/Z"?
- SEN ve/=/<> NEŞE
- SENİ, SENDEN EDEN ile/değil/yerine SENİ, SEN EDEN
- SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ
( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )
- SENİ:
SEVMEYENİ ile/ve/değil/yerine/>< SEVENİ
( Tatlı olsa da unut. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Zehir olsa da yut. )
( Sevme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Sev... [Sevenin/sevginin ölçütü de tüm davranış, tutum ve sözlerinde ne kadar saygılı olduğu/davrandığıdır.] )
- ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET
( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )
( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )
( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )
( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )
( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Şeriatı tut, hakikati yut! )
( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )
- SERT (OLMAK) ile/değil/yerine DİSİPLİNLİ (OLMAK)
- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]
- SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)
( Sessizlik, baş etmendir. )
( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )
( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )
( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )
( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )
( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )
( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )
( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )
( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )
( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )
( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )
( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tanımlamayın/tarif etmeyin. )
( Sessiz ve sakin kalın. )
( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )
( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )
( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )
( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )
( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )
( YAZIT
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.
Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.
Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.
Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )
( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )
( SAVT ile/ve/değil/yerine SAMT )
( [not] SOUND vs./and/but QUITENESS
QUITENESS instead of SOUND
Silence is the main factor.
Wisdom in Silence, Kingdom in Behaviour.
Silence and peace - this is the way beyond.
In peace and silence, you grow.
In peace and silence the skin of the 'I' dissolves and the inner and the outer become one.
What helps is silence.
No particular thought can be mind's natural state, only silence.
Your hope lies in keeping silent in your mind and quiet in your heart.
To go beyond, you must consent to silence.
ALL I/WE NEED IS SILENCE!
Look at yourself in total silence, do not describe yourself.
Keep quiet.
Realised people are very quiet.
There is peace only in the essential.
Once you are quiet, things will begin to happen spontaneously and quite naturally without any interference on your part.
All talk about silence is mere noise. )
( SABDA ile/ve/değil/yerine ... )
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA
- SEV ile/ve SEVMİYORSA
( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )
- SEVDİĞİMİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVEBİLECEĞİMİZ
- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR
( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )
- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK
- SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN
- SEVDİKÇE > GÜLER YÜZ/LER :)
- SEVDİKLERİMİZ VE VEFÂT EDENLER İÇİN:
AĞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAK
- SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER
( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )
- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ
- SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM
- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK
- SEVGİ/İRFAN:
[KUSURLARI/HATALARI ...]
YOK EDEN değil KABUL EDEN
- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN
- SEVGİ:
"YEĞLEME ya da SEÇİM ya da BAĞIMLILIK" ile/değil/yerine/!=/>< KOŞULSUZLUK
( Sevgi, ne yeğleme, ne seçim, ne de bağımlılık konusudur. Her şeyi sevilmeye değer ve sevilebilir kılan bir olanak ve güçtür. )
( The love is which is neither prefer or choice, nor attachment. But a power and possibility which makes all things love-worthy and lovable. )
- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)
- SEVGİ ve/||/<>/> HAK
( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )
- SEVGİ ve/||/<> İLETİŞİM
( Kişinin/kişinin, en temel, öncelikli/olmazsa olmaz iki gereksinimi. )
- SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN
( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )
- SEVGİ ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mekân. )
( Sevgi, saygıyla devam eder. )
( Mum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mumun etrafındaki cam/fanus. )
( Hz. Mûsâ. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hz. Îsâ. >
[İkisini de birliğe getiren, Hz. Muhammed.] )
( Koşullu[Hak edene, lâyık olan(lar)a]. İLE/VE/<>/< Koşulsuz[Herkese]. )
( Alev. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fener. )
( Ferâgat ile. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fedâkârlık ile. )
( [Bağlamına/koşullarına göre ...] Yetebilir/yetmeyebilir. | Yetersiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yeter/yeterli. )
( [en az] %1 olmalı [ve geri kalan her şey] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %99 olmalı! )
( [not] LOVE vs./and/but/||/<>/< RESPECT, REVERENCE )
( ... cum/et/||/<>/< VENERATIO )
( ... ile/ve/||/<>/< JING )
- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK
- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD
- SEVGİ ve/||/=/<> YARAR/LILIK
( Sevmek, "bir işe yarar mı"?
Tek iş, odur! )
- SEVGİDE:
"İSPAT" değil İKNÂ
- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK
( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )
- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ
- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]
( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )
- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK
- SEVMEK:
SIRADIŞI ŞEYLER YAPMAK değil SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE YAPMAK
- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK
- SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK
- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK
( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )
- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA
( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )
- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK
- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI
( 1920 değil/yerine 1923 )
( )
- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK
( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )
( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )
( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )
( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )
( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )
( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )
( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )
- SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT
- SEZGİSEL/ÇAĞRIŞIMSAL değil/yerine/>< KAVRAMLARLA
- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK
( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )
- [ne yazık ki]
ŞİDDETTEN DOLAYI ... ile/ve/değil/ne yazık ki/<> "BİZİM/SEN"İN "SESSİZLİĞİNDEN/TEPKİSİZLİĞİNDEN DOLAYI ..."
- SIFAT ile NİTELİK
( CAPACITY vs. QUALITY )
- SIFAT-I NOKSAN ile/değil/yerine/||/<>/>< SIFAT-I KEMÂL
( Bilgisizlik/cehalet. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilgililik/bilgelik. )
( Cehl. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İlim. )
- SİGARAYLA MÜCADELEDE:
"ZORLAMA" değil/yerine MERAK ETMESİNİ SAĞLAMA
( Burayı tıklayarak izleyiniz... )
- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR
- ŞİKÂYET ETMEK ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></>/< HİKÂYET
( Yaşanılmış bir sorun üzerine konuşulduğunda, o konuya değinmenin gereği, sorunun kendini değil daha sonraki durum ve/ya da süreçlerde, kişinin, davranış-tutumlarını ve dilini düzeltmesine, gelişerek değişmesine katkıda bulunulacak biçimde düşünülmeye/konuşulmaya çalışılmasıdır. Biri, bir sorundan konu açıyorsa, bunu, o sorundan "şikâyet ediyor" olarak değil daha sonrası için bir çözüm arıyor ve/ya da sunuyor olarak düşünmek/konuşmak ve algılamaya çabalamak gerekir. Bir serzeniş ya da isyan olarak algılanmamalıdır.
Bu tür durumlarda, ötekine bilgi vererek, değinilecek konu/sorun için, "Benimki/bizimki*, bir şikâyât değil hikâyât![olan-bitenin öyküsü/hikâyesi]" şeklinde, öncelikle, kişinin kendinde ve daha sonra çevresinde, adâleti ve dengeyi sağlamasına destek vermek üzere, çevresiyle olan iletişimini ve ilişkisini sürekli kılmak üzere, bir bilgi verilir ve/ya da açıklama/anımsatma/uyarı yapılır.
[ * "Bizimki" sözü/sözcüğü, "bu konuda/alanda, bu ayrıntılarda, ben ve benim gibi düşünenler" olarak/anlamında ve bencilliğe/tekbenciliğe düşülmemesi için kullanılır. ] )
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT
- SIKILMA ile/değil KANIKSAMA
- SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER
( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ
BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )
( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )
( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...
I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )
( DISTRESS/BOREDOM vs./and/> REMEDY )
- SİLMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK
- SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME
- SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI
- SİMGE:
[ÇOK FARKLI/ÇEŞİTLİ ANLAMI/DEĞERİ]
GÖSTEREN/TAŞIYAN ile/ve/değil/||/<>/< BİRARAYA GETİREN
- SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT
( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )
( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )
( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )
( [not] CRAFT vs./and/||/<>/>/but ART
ART instead of CRAFT )
- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA
( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )
- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/< ÇERÇEVELENDİRME
- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME
- SINIRLI TUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< YETİNMEK
- SINIRLI ile/ve KISITLI
( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )
- SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI
- SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL
( )
- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE
( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )
( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )
- SIRTTA TAŞINAN GİYSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE
- SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]
( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )
( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )
- SİYASET ile İLM-İ SİYASE/T
- SİZİ SEVEN BİRİNİN UYARISI/İKAZI ile/>< SİZİ SEVMEYEN BİRİNİN İLTİFATI
- SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA
- SIZLANMAK ile/değil/yerine/>< HAKKINI ARAMAK
- SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SÖYLE! GİTSİN! ile/değil/yerine/>< SUS! BİTSİN!
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK
( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ
( ŞİİR
^
ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]
^
[dereceleri]
--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]
[derekeleri]
v
LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]
v
KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]
v
TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]
v
HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]
v
HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )
- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM
( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )
- SPOR ile/ve/değil HAREKET
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )
- ŞU/O KİTABI:
"OKUMANIZI, TAVSİYE EDERİM"
ile/ve/||/<>
"OKUMAYANI, TASFİYE EDERİM"
- SU KOYVERMEK ile YELKENLERİ SUYA İNDİRMEK
- SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"
( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )
( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )
- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR
( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )
- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET
- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE
- ŞÜKÜR ve/=/> ÇALIŞMA
- SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ
( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )
- SULH ve/||/<> SÜKÛN
- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL
- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ
( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )
- SÜREÇ İŞÇİLİĞİ ve/||/<> SÜREKLİLİK
- SÜREÇ/YOL:
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]
( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )
- SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)
- SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK
- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN
( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )
- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK
- SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK
( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA
( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR
( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )
- TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHT değil BAHT
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKLİT ETMEK ile/yerine DİKKATE ALMAK
( COPYING vs. TO TAKE INTO CONSIDERATION
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS
- TAMAM" değil/yerine/>< ÇABA/GAYRET
- TAMAMLANMA İSTEĞİ ve/||/<> EKSİKLİKTEN UZAKLAŞMA İSTEĞİ
- TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK
- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!
( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )
- TANIDIK/LAR ile/değil/yerine DANIŞMAN/LAR
- TANIMAK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/||/<> BAŞKASINI TANIMAK
( ... İLE/VE/||/<> Aydınlatır. İLE/VE/||/<> Bilgilendirir. )
( Kişi, iç âlemini, (başka bir) insanda görür. )
( Ancak, kendini düşünmeyi, kendini düşünmenin konusu kılabilme anlayışı olanlar, kendilerini tanımaya başlayabilirler ve susabilmekle yükümlülerdir. )
( TO RECOGNIZE vs./and/<> TO RECOGNIZE THE SELF vs./and/> TO RECOGNIZE THE SOMEONE )
- TANIMLAMA ile/ve/> TAMAMLAMA
( TO DEFINE vs./and/> TO COMPLETE )
- TANIMLAYICI ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA
( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )
- TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ
- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< EMEK VERMEK
- TARİF EDİLEMEZ ile/yerine/değil/ve DUYULARA GETİRİLEMEZ
( [not] NOT POSSIBLE TO DESCRIBE vs./and/but NOT POSSIBLE TO BRING SENSES
NOT POSSIBLE TO BRING SENSES vs. NOT POSSIBLE TO DESCRIBE )
- TARIM ile/ve EMEK
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA
( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )
( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )
( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...
- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)
- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]
- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.
- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.
- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.
- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.
- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.
- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]
- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.
- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.
- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.
- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )
( )
( )
( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )
- TARTIŞMA ile/değil/yerine YAZILI TARTIŞMA/POLEMİK[Yun.]
( Söz ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazı ile tartışma. )
- TAŞ ile/değil/yerine/||/<>/>< AŞ
( Sana taş atana, aş at! )
- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK
( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...
Mevlânâ )
( )
( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )
- TASARRUF ile/ve İHTİYÂR
- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ
- TASNİF ile/ve/||/<>/> TASHİH
- TATBÎK(AT) değil/yerine/= UYGULAMA
- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET
- TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA
- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR
( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )
- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI
( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )
- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ
( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )
- TEDBİR-İ NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN
( Bireyin ve toplumun oluşumunda. İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek. İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- TEDRÎS[Ar. < DERS] değil/yerine/= DERS VERME, OKUTMA
- TEHLİKELİ:
AÇLIK ve TEHDİTTE ile/ve/<>/>< TOKLUK ve GÜÇLÜLÜKTE
( (")Hayvanlar("). İLE/VE/<>/>< [bazı/"bilinçsiz"] "Kişiler". )
- TEK BAŞINA YÜRÜMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARANLIKTA YÜRÜMEK
- TEK EL ve/değil/yerine/||/<>/> İKİ EL
( 'in, nesi var? VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> 'in sesi var! )
- TEKÂMÜL[Ar. < KEMÂL] değil/yerine/= OLGUNLAŞMA
- TEKEMMÜL[Ar. < KEMÂL] değil/yerine/= YETKİNLEŞME
( KEMÂLE GELME, KEMÂL BULMA, OLGUNLAŞMA )
- TEKLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< BİREŞTİRME/TEVHİD
- TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK
- TENKÎD:
TEKLİFSİZ değil/yerine/>< TEKLİFLİ
( Teklîfsiz tenkîd, tahrîptir; tahrîbat ile tamîrât yapılmaz... )
- TEKNOLOJİ[İng., Fr. < TECHNOLOGY < Yun. TEKHNE]/İLM-İ HİYEL[Ar.] değil/yerine/= UYGULAYIMBİLİM
- TEKNOLOJİYİ TAKİP ETMEK ile/ve TEKNOLOJİYİ KULLANMAK
( İleriden. İLE/VE Geriden. )
( FOLLOW THE TECHNOLOGY vs./and TO USE THE TECHNOLOGY
Forward. WITH/AND Backward. )
- TEKRARLAMA ile UYGULAMA
( TO REPEAT vs. TO APPLY )
- TEKRARLAYICI (OLMAK) ile/ve/değil/yerine UYGULAYICI (OLMAK)
- TELEVİZYON (İZLEMEK)
ile/ve/değil/yerine/><
KİTAP (OKUMAK)
( )
- TELLERİ(MİZİ) KARDEŞ EYLEMEK ve/||/<>/> SAZI(MIZI) DÜZENLEMEK
- TEMBEL değil/< HAREKETE GEÇİRİLEMEYEN
- TEMBELLİK YAPMAMAK ile/ve TEMBELLİK YAPAMAMAK
( Bilginin, ilmin yetersizliğinden. İLE/VE Aklın yetersizliğinden. )
- TEMBEL/LİK ile/ve/<> AYLAK/LIK
( TENBEL[Fars.]: Tembel, üşengeç, ağır davranan. )
( Tembele iş emredersin, ahmağa söz söylersin, o da sana hemen akıl verir. )
- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR
- TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK
- TEMEL DEĞERLER ve/||/<>/< TEMEL ÇELİŞKİLER
- TEMEL ile/ve/<>/> SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALITMAK
- TENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K ile BEN'DE/BENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K
- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]
( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )
- TENEZZÜL ile/ve/değil/<> TEŞEBBÜS
- TEPKİ (OLARAK) ile/değil/yerine KATKI (OLARAK)
- TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE ile TERBİYE
( Besleyip büyütme. | Beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Tavsiye. | Kayırma, koruma. İLE Bazı yiyecekleri pişirmeden önce limon, salça gibi soslarda bekletme. )
- TERİM SOĞUMASIN değil/yerine DİNLENMEYİ BİLMEK
- TERK-İ DÜNYA ve/<>/> TERK-İ UKBÂ ve/<>/> TERK-İ HESTÎ/TERK
( * TERK-İ DÜNYA (Budizm'deki Yansıması: NİRMANAKAYA)
* TERK-İ UKBÂ(Dünyayı terk etmenin vereceği mutluluğu terk)(Cenneti ve nimetlerini terk) "(B.Y.: DHARMAKAYA)"
* TERK-İ TERK(/HESTÎ)(Kendi varlığını terk edip Hakk'ta fâni olmak) "(B.Y: SAMBOGAKAYA)" )
- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT
- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK
- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK
( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )
- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK
( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )
- TESLİMİYET:
BOYUN EĞMEK değil ANLAMAK
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR
( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )
- TESLİMİYET ve/||/<>/< UTANMAK/UTANABİLMEK
- TESLİMİYET/KABUL EDİLME/AFFEDİLME:
TÖVBE ve/||/<> DOĞRU/DÜZGÜN İŞ YAPMAK / SÂLİH AMEL
- TESLİM OLMAK ile/değil/yerine/>< KAYBETMEK
- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ
- TETİKTE" OLMAK/KALMAK ile/ve/||/<> TEYAKKUZ
- TEVBE ile İ'TİZÂR
( Tövbe, işlenmiş bir günah ya da suçun bir daha işlenmeyeceğine dair verilen söz. | Kulun, sahf bir kalple Hakk'a yönelmesi, tekrar günah işlememeye ahd etmesi. İLE Özür dileme, bir şeyin, kendinden uzaklaştırılması. )
- TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK
( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.
(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)
Tevfik Fikret )
( )
- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR
- TEZEKKÜR ile/ve/||/<>/> TEDEBBÜR
( Geçmişe yönelik. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe yönelik. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE
- TİN'İN DOYUMU:
SEVİLEREK değil SEVEREK
- TİYATRO:
OYUNU, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ve/||/<> GERÇEĞİ, OYUNLAŞTIRMAK İÇİN
- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE
- TOHUM ve/||/<> MASAL
( [ölür] Ekilmezse. VE/||/<> Anlatılmazsa. )
- TOPARLA(N)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SİLKELE(N)MEK
- ÇALIŞMA:
TOPLUM İÇİN ile/ve/||/<> İNSAN/LIK İÇİN
- TOPLUM ve/=/||/<>/>/< UZLAŞIM
- TOPLUMA HİZMET ve/||/<> TOPLAMA HİZMET
- TOPLUMDA:
SEVGİ (İLE) ve/||/<> ADÂLET (İLE) ve/||/<> ÇALIŞMA (İLE)
( Kaynaşılır. VE/||/<> Yaşanır. VE/||/<> Ayakta kalınır. )
- TOPLUMDA YAŞAYAN ile/ve/<> TOPLUMLA YAŞAYAN
- TOPLUMSAL DIŞLA(N)MA ile/ve/||/<> KÜLTÜREL DIŞLA(N)MA
- TOPLUMSAL GÜVEN ile/ve/||/<> BİREYSEL GÜVEN
- TOPLUMSAL KALKINMA ile/ve/<> BİREYSEL DONANIM
- TOPLUM(SALLIK) ve/||/<>/< ÖRGÜTLÜLÜK
( Örgütsüz toplum, toplum değildir. )
- TOPLUM/SAL/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAM ORTAKLIĞI/SİMBİOSİS
- TOPLUMU DEĞİŞTİRME OLANAĞI/"GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ DEĞİŞTİRME OLANAĞI
- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ
( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )
- TOZ ve/||/<> TOPRAK
( Zamanı simgeler. VE/||/<> Mekânı simgeler. )
( Tarihi simgeler.[Ne yazık ki, bazı/çoğu şeyi bilmeyenler, değerini bilmiyor.] VE/||/<> Coğrafyayı simgeler.["Korumayı" "biliyoruz."] )
( Ardardalığı, derinliği simgeler. VE/||/<> Birlikteliği, yanyanalığı simgeler. )
( Tini simgeler. VE/||/<> Gövdeyi simgeler. )
- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÜRETENLER
( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )
( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )
- TÜKETİCİ ile/ve/<>/değil/yerine UYGULAYICI
- TÜKETİM ile/ve/değil/yerine/||/<> PAYLAŞIM
- NOKTA KOYMAK:
TÜMCENİN SONUNDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİRCİKTE
- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK
- TÜR ile NİTELİK
( KIND vs. CHARACTER )
- TURNUSOL[Fr.] (KÂĞIDI) ile MİHENK (TAŞI) ile KİLİT (TAŞI)
( Birtakım bitkilerden elde edilen mavi boya maddesi. İLE Altının gerçeğini sahtesinden ayırmak ve ayarını belirlemek üzere kullanılan sert ve siyah taş. )
- TUT fakat TAPMA!
- TUT! ve/||/<> YUT!
( Kendi sözünü. VE/||/<> Başkasının/yabancının/bilgisizin sözünü. )
( Sırları. VE/||/<> "Öfkeyi." )
- TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK
( Zorunlu değildir. İLE/VE/DEĞİL/<> Zorunludur. )
( Sorunlu olabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Sorunsuzdur. )
( Her zaman için geçerli olamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Çoğunlukla geçerli olmalıdır. )
( "İddia"sında/zannında olabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/<> İspat edersin. )
( Söz ile. İLE/VE/DEĞİL/<> Tutum/tavır ile. )
- TUTARLI/LIK ile/ve/||/<> BAĞDAŞIK/LIK
- TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"
- TUTARLILIK ile/ve/||/<>/< SAMİMİYET, İÇTENLİK, AÇIKLIK, ŞEFFAFLIK, SÜREKLİLİK, BÜTÜNLÜK
- TUTKU:
ISTIRAP değil/yerine/> DEĞİŞİM
( Tutku, kişiyi, ıstıraptan, gelişim ve değişime taşıyan köprüdür. )
- TUTTUĞUN, ALTIN OLSUN! ile/ve/||/<>
ALLAH, NE İSTEĞİN/MURADIN VARSA, VERSİN!
( Gerçekleşse, ikisi de kötü dua/beddua olabilecek, bu kadar ileri/uc derecede ve olanaksız olan "düşünce", "dilek", "dua" ya da "sözlere", "dilde" ve yaşamımızda yer vermemek gerekmektedir. Niyeti ve sözü de abartmak yerine uygun/doğru davranış ve tutumlarımızla, hizmet ederek, eyleyerek, çalışarak ve daha çok vererek ya da paylaşarak yani "el duası olmadan, dil duasının olmayacağını" anlamak ve anımsamak durumundayızdır. Bilgisiz, akılsız, yetersiz yaklaşımlara ya da "üçkâğıtçılıkta", bunlar gibi abartılı sözlere de itibar etmemenin bilgisi ve bilinciyle sağlanabilmektedir. )
- TUTTURMAK ile TUTTURMAK ile TUTTURMAK
( İnat etmek. İLE İsabet, ettirmek, yakalamak, başarmak. İLE İliştirmek. )
- TUTUM:
GELİŞMİŞ ile/ve/||/<> "ÖĞRENİLMİŞ" ile/ve/||/<> SİNMİŞ
- TUTUM:
ORTADAN KALDIRICI değil/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TUTUM ile/ve NİYET
( ... İLE/VE Neden değil Niçin(Ne İçin). )
( Niyet davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( Onun sizin için ne olduğunu zihinsel tutumunuz belirler. )
( ATTITUDE vs./and INTENTION )
- TUTUM ile/ve/||/<>/> SİYASET
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/> Toplumda. )
- TUTUM ile/ve TAVIR
( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Kibar, asil ve hassas bir tavır içinde olun. )
( İşlerinizde sessiz ve alçakgönüllü bir tavır edinin. )
( Alışkanlık haline gelmiş olan yumuşak tavır, problemler karşısında etkisiz kalmaya neden olur. )
( Kişinin hayatını belirleyen şey, tavır ve hareketleridir. )
( Uyumlu tavrınızdan vazgeçmeyin ve güncel, yararsız çözümlere kapılmayın. )
( Konumunuzu ancak bilinçli tavırlar sağlama alabilir. )
( Yolcunun zenginliği, kişinin iç varlığıyla barışık olma yeteneğinin simgesidir ve bu durum uyumlu ve çekici bir tavrı yaratır. )
( Bilge kişinin tavrı önemlidir. )
( ATTITUDE vs./and MANNER )
- TUTUMLARI BELİRLEMEK ile/ve TUTUMLARDA TUTARLI OLMAK
- TUTUMLULUK ile/ve/||/<> KISINMAK
( ... İLE/VE/||/<> Kendi gereksinimlerini karşılamakta tutumlu davranmak, imsak etmek. )
- TUTUM/U BENİMSEMEK ile/ve/> ALIŞKANLIK OLUŞTURMAK
- TÜTÜN(/SİGARA/NARGİLE VS.) SORUNUNDA:
"YASAK" değil SINIRLAMA
ve/||/<>
DUMAN değil GAZ
ve/||/<>
"BIRAKMA" değil BAŞLAMAMA
ve/||/<>
İRÂDE
["Evet!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]
değil
İHTİYÂR
["Hayır!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]
- TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)
( Toplumbilim. İLE/<> Sanat. )
( [Amaç] Adâlet. İLE/<> Dilde ve düşüncede, incelik. )
( Yorum, yasa koyucunun amacına göredir ve gerekçelere bakılır. İLE/<> Çağrışım ve yorumlar, okurdan okura değişir. )
( İkisi de bir "söz" söyler fakat hukuk açısından "kuralın" ya da "yargının" sözü esastır. [Kuralın sözünü, yasa koyucu; yargının sözünü, yargıç söyler. Yargıcın sözü, kuralın sözüne uygun olmak zorundadır.] İLE/<> Önemli[öncelikli] olan, öykünün sözüdür. )
( [sözü] Yasa koyucu ya da yargıç söyler. İLE/<> Önce, yazar; sonra, okur söyler. )
( Akla, mantığa ve toplumsal gerçekliğe dayanır, sınır koyar. İLE/<> Hayal gücü ve yaratıcılık, öne çıkar ve sınırsızdır. )
( [sözü] Zorla söyler, zorla dinletir. İLE/<> Zorla söylemez, ["Heves" sözüdür, muhatapları gönüllüdür.] ["Zorla güzellik olmaz!" ama hukuk olur! Hukuk'un, zorlayıcı/yaptırım gücü vardır.] )
( Tekil öyküler hakkında yargıya varabilmek için olası öykülerin tamamını kuşatacak, "genel kurallar" koymayı amaçlar.[Tekil bir öykünün peşinden giden edebiyat, hukukun sabitlemek, her zaman ve her yerde aynı anlama getirmek istediği sözü açmak, genişletmek, çoğaltmak, yeni anlamlar katmak içindir.] İLE/<> Kişinin, insan öykülerinin peşindedir. )
( Çelişki sevmez, gördüğü yerde çelişkileri bertaraf etmek ister. İLE/<> Çelişkileri kışkırtıp bu çelişkilerden yeni anlamlar doğmasına ebelik yapmayı, en azından böylesi olasılıklar bulunduğunu unutturmamayı arzular. )
( Tekil kişiyi, genel ve soyut koşullar içinde değerlendirir. Yasalar, genel işlemlerdir, belirli bir durum içindeki herkes için düzenlenmişlerdir[tedvîn]. İLE/<> Kişinin, bir başkasından ayrıldığı noktaların peşindedir. )
( Yönlendirmelerle ilgilenmez, eylemle ilgilenir. Hukukun odaklandığı, öncelikle eylemdir, istisnalar dışında, eyleme giden yol önem taşımaz. İLE/<> Bu yoldaki uğrakları, kişinin durumunu, yönlendirmelerini, onu etkileyen etmenleri didikler. )
( Kişinin, neyi, neden yaptığının değil, ne yaptığının ve bu yaptığının ne gibi sonuçlar doğurduğunun yanıtını arar. İLE/<> Kişinin derinliğinin ve yapıp ettiklerindeki değişkenlerin peşindedir. Bunun doğal sonucu olarak, edebiyatçı, insanı, "yargılamak" yerine anlamaya çalışır. )
( Süreç ve sonuç birliği, bütünlüğü vardır/aranır. İLE/<> Süreç odaklıdır. )
( Açık, net, sözü uzatmayan ve tartışmaya kapalı bir ifade biçiminin peşindedir. İLE/<> Sayısız çağrışımlar, uzun soluklu ifadeler kullanır. )
( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:
Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]
Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]
Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]
Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]
Kadir Has Ünv. [2009 - ...]
Ankara Ünv. [2006 - ...]
Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]
Bilgi Ünv. [2004 - 2007]
Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]
Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...
ABD’de, 1800'lerin sonu...
Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...
Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )
( Düz kalıplardan oluşan, tek renkli, sınırlı ifade olanakları ile iş görür. İLE/<> Sözcükleri, sınırsızca kullanır, benzetmeler, ironiler, çift anlamlar, imâlar ile son derece geniş dil olanaklarına sahiptir. )
( "h" ve "k" ["sert"] İLE/<> "d" ve "b" [yumuşak] )
( Düzenler, emreder, tanımlar ya da bilgilendirir. İLE/<> Belirtir. Duygu ve düşünceleri, estetik kaygılarla dile getirir. )
( Hukuk metni, "yazar" merkezlidir. İLE/<> Edebî metin, okur merkezlidir. )
( Alıcı, satıcı, sanık, mağdur gibi sonsal sınıflandırmalar içinde biriciklikleri pek de düşünülmeden değerlendirilirler.[Katalog suçlar vardır fakat katalog kahramanlar yoktur.] İLE/<> Kişi[kahraman], kendine özgüdür. Biricik olduğu göz ardı edilmez. )
( "Olmayacak" bir öykü üstüne söz söylemez. İLE/<> Gerçeğe aykırı olanla da olanaksız olanla da ilgilenir.
Yasa, olası öykülerde...
Ya kahramana ne yapması gerektiğini söyler: Kural
Ya ne yapmaması gerektiğini: Yasak
Ya yapacağı şeyi nasıl yapacağını: Yöntem/Usûl
Ya kahramanın yaptığı şeyi yapmış sayıp saymayacağını: Tespit
Ya da kahramanın yaptığı ya da yapmadığı şeyin yaptırımını: Ceza, Tazminat vb. )
( Hukuk Fakültesi Mezunu Yazarlar...
Fuat Köprülü, Necati Cumalı, Oktay Rıfat, Ziya Osman Saba, Mithat Cemal Kuntay, Burhan Felek, Samet Ağaoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Rasim Özdenören, Mevlana İdris, Sibel Eraslan, Nuri Pakdil, Orhan Seyfi Orhon, Şevket Rado, Gülten Akın, Demir Özlü, Vüs'at O. Bener, Orhan
Hançerlioğlu, Asaf Halet Çelebi, Çetin Altan, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Zeyyat Selimoğlu, Şemsi Belli, Kemal Burkay, Erdal Öz, Yiğit Okur, Ebubekir Eroğlu, Tahir Abacı, Turgay Fişekçi, Akif Kurtuluş, Behçet Çelik, Faruk
Erem...
Hukuk Fakültesi Mezunu Müzisyen...
Şerif Muhiddin Targan
Hukuk Fakültesini yarıda bırakanlar:
Attilâ İlhan, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Hilmi Yavuz, Ahmet Muhip Dıranas, Melih Cevdet Anday... )
( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:
Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]
Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]
Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]
Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]
Kadir Has Ünv. [2009 - ...]
Ankara Ünv. [2006 - ...]
Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]
Bilgi Ünv. [2004 - 2007]
Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]
Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...
ABD’de, 1800'lerin sonu...
Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...
Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )
( Hukuk ve Edebiyat arasında, buraya kadarki FaRkLaR, Sayın Mehmet Ali Başaran'ın (avukat ve edebiyatçı) tespitleridir. Katkıları için çok teşekkür ediyor, çalışmalarının ve başarılarının sürekliliğini diliyoruz... )
- TÜZEL/HUKUKÎ ile/ve/||/<>/< TÜREL/ÂDİL
- ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL
- 3B:
BARIŞ(TIR)MAK ve BÖLÜŞ(TÜR)MEK ve BÜYÜ(T)MEK
ve/||/<>/>/<
3Y:
YÖN ve YÖNTEM ve YÖNETİM
- ÜÇ BÜYÜK TEHLİKE:
DUYGUSUZLUK ile/ve/<> ETKİSİZLİK ile/ve/<> AKILSIZLIK
( "Akıllı" kişilerde. İLE/VE/<> "Duygulu" kişilerde. İLE/VE/<> Etkili kişilerde. )
- 3 ŞEY TATİL EDİLMEZ
- ÜÇGENİN İÇ AÇILARI ile/ve/değil/||/<>/< İNSANIN İÇ ACILARI
( Bilinir/bilinebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< [çoğunlukla/pek/yeterince] Bilinmez/bilinemez. )
- UCLARDA OLMAK(DURMAK/BULUNMAK)
ile/değil/yerine
ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUN(/Ş)MAK
- UÇMAK için/ve/||/<>/>/< AŞAĞI ÇEKENLERİ/SIRTINDAKİLERİ BIRAKMAK
- UÇURTMALARIN UÇMASI:
YEL GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/>/< YELE KARŞI KOYARAK
- UCUZ İŞ ile/değil/yerine/>< İYİ İŞ
( İyi değildir. İLE/>< Ucuz değildir. )
( GOOD WORK vs./and/<> CHEAP WORK
Is not cheap. VS./AND/<> Is not good. )
- UCUZLAŞMA ile/değil/yerine/>< BASİTLEŞME
( Yıkım vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam vardır. )
- UĞRAŞ:
KİŞİYLE ile/değil/yerine İŞİYLE
( Boş kişinin uğraşı. İLE/DEĞİL/YERİNE Hoş (nitelikli) kişinin uğraşı.
[ Hoş (nitelikli) kişi, işiyle uğraşır; boş kişi, kişiyle uğraşır. ] )
( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )
- ULAŞMAK ve/||/=/<>/< ÜLEŞMEK
- ÜLFET[Ar.] ile/ve/||/<> MUKARENET[Ar. < KARN]
( Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. İLE/VE/||/<> Bitişiklik, yaklaşma, kavuşma, bitişme. | Uygunluk. )
- OLANAK/SIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT/SİZ/LİK
- ÜMİTSİZLİK değil/yerine/>< SEVGİ
- ÜMİTSİZLİK =/ve/||/<>/> | YENİLGİ ve ÖLÜM |
- UMUR ve/||/<>/> UMUT ve/||/<>/> ONUR
- UMUT ile/ve/=/||/<> YAŞAMI UMURSAMAK
- UN TANESİ/PARÇASI ile/ve/||/<>/> PİRİNÇ TANESİ/PARÇASI
( Düşünce. İLE/VE/||/<>/> Sözcük/terim. )
- ÜNİVERSİTE ile/ve/değil/||/<>/>/< UÇAN ÜNİVERSİTE
( "Uçan Üniversite" kitabının özetini okumak için burayı tıklayınız... )
- UNUT! değil/yerine UMUT/ÜMİT
- ÇALIŞMAK GEREK:
UNUTABİLMEK İÇİN ve/||/<> BOŞ BOŞ DÜŞÜNMEMEK İÇİN ve/||/<> DALIP DALIP GİTMEMEK İÇİN
- UNUTABİLMEK ve/=/||/<>/> İYİLEŞMEK
- UNUTALIM! ile/ve/||/<>/> UNUTMAYALIM!
( "Yaptığımız" "iyiliği" ve "gördüğümüz" "kötülüğü". İLE/VE/||/<>/> Ölümü. )
- UNUTMA HAKKI ve/||/<> UNUTULMA HAKKI
( "Unutulma Hakkı" nedir? için burayı tıklayınız... )
- UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK
( Unutmamak, bir anlamda putperestliktir. )
( LETE: Unutma yudumu. )
( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )
( Olursak olacağız. Evvelinin evveli, ahirinin ahiri yok. Bu kadar yaş yaşadık, ne anladık? İstikbal dersen, bir saniye ilerisinden haberimiz yok, hepsi rüya. İyisi mi, hepsini unut! )
( Huzur, rahatlıktadır. Rahatlık ise unutmakla olur. )
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine/<> AFFETMEK
( Bir hatayı, hem unutmak, hem affetmek aptallıktır. Ne unutmak, ne affetmek, hainliktir. Hatayı unutmayıp sahibini affetmek, işte bu erdemdir. )
( Söylenilmeyebilecek, yanlış/yersiz/zamansız bir söz, ancak affedilir fakat unutulmaz! )
( Aldığın dersi kaybettirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bakış açını değiştirir. )
( Mutlu eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Güçlü kılar. )
( [not] TO FORGET vs./and/but/<> TO FORGIVE
TO FORGIVE instead of TO FORGET )
- UNUTUL/UR / UNUTURUZ / UNUTURUM / UNUTURSUN değil/yerine/></<
YAZMAZSAK/YAZMAZSAM/YAZMAZSAN UNUTULUR/UNUTURUZ/UNUTURUM/UNUTURSUN
- UNUTUR(UZ) ile ANIMSAR(IZ) ile ÖĞRENİR(İZ)
( Anlatılırsa/k. İLE Eğitilirse/k. İLE Deneyimletilirse/k. )
- ÜRETİM ARTIŞI ile/ve NİTELİK ARAYIŞI
( Rüzgâr ve gökgürültüsünün birbirini tamamlaması artışı simgeler. )
( INCREMENT OF PRODUCTION vs./and SEARCH/LOOK FOR QUALITY )
- ÜRETTİĞİNİ TÜKETEN ile/ve/yerine/<> TÜKETTİĞİNDEN ÜRETEN
- USANÇ/GINA ile/ve/||/<>/< KANIKSAMA
( İlişki(ler)de, "sahip olmakta", [kendinden ve/ya da ötekinden] "eminlikte", en önemli eşik, kanıksama noktasıdır. [Kavuşmakta/vuslatta, gına/kanıksama vardır.]
Bu eşik, ancak, bunun bilgi ve bilinciyle, sürekli anımsanarak, ilişkiyi besleyecek/destekleyecek davranış ve tutumla, iletişim ve paylaşımla aşılabilir. )
- ÜSLÛP ile/ve/||/<> USTURUP/LU[İt. < STROPA]
( Tarz. İLE/VE/||/<> Biçimine getirmek, uygun zamanı bulmak, denk düşürmek. )
- USSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL
- USSAL/LIK ile/ve/<> EVRENSEL/LİK
- ÜST ile/ve NİTELİKLİ
( TOP vs./and QUALIFIED )
- ÜSTÂD ile USTA ile KALFA ile ÇIRAK ile YAMAK/ELULAĞI
( ... İLE Yaşadıklarımızın. İLE Yaşamakta olduklarımızın. İLE Yaşayacaklarımızın. İLE ... )
( ... ile ... ile ... ile TİLMÎZ ile ... )
- USTALIK:
USTANI GEÇMEK ve/||/<> SENİ GEÇECEK USTA YETİŞTİRMEK
- USTALIKLA ile/ve/<> USÛLÜNCE
- ÜSTÜN ve/||/=/<> İNSANI/KİŞİLERİ SEVEN
( En "üstün" kişi/ler, kişileri/insanı seven(ler)dir. )
- ÜSTÜNLÜĞÜN, TÜZESİ değil/>< TÜZENİN, ÜSTÜNLÜĞÜ
- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine BÜTÜNLÜK
( )
- USÛL - ESAS ile/ve/||/<> KEM ÂLET - KEMALÂT
( Yöntem, içerikten önce gelir. İLE/VE/||/<> Yanlış ya da kötü araç/âlet ile iş çıkarılmaz, olgunluk sağlan(a)maz. )
- USÛL:
İLKE ve/||/<> YÖNTEM
- UTANIYORUM ile/değil/yerine/>< TANIYORUM!
- UTANMAK ve/||/<>/> DOĞRULUK
- UYARLAMAK ile/değil UYGULAMAK
- UYGAR/MEDENÎ ile MODERN
- UYGARLAŞMADA:
KILIÇ ile/ve/fakat/değil/yerine/<>/> KALEM ve KİTAP
( Başlattı. İLE/VE/FAKAT/DEĞİL/YERİNE/<>/> Yaşattı VE Sürdürdü. )
- UYGARLIK/MEDENİYET:
TOPRAK ve/+/||/<> DİL ve/+/||/<> DİN
- UYGARLIK ve/||/<>/< ADÂLET
( Ayakta durabilmek için. VE/||/<>/< Sürdürülebilirlik için. )
- UYGULAMA (RİYÂZET)
- UYGULAMALI!
- UYGULAMAYA YÖNELİK BİLGİ ile/ve SAF SOYUT BİLGİ
( PRACTICAL KNOWLEDGE vs./and PURE ABSTRACT KNOWLEDGE )
- UYGULANMALI!:
[ne] YER ne de GEÇİT VERMELİ
( Adâletsizliğe ve hukuksuzluğa...
Görüntü ve reklâm kirliliğine, "yerel yönetimlerin", "yöneticilerin" keyfiyetine ve adâletsizliğine...
Gürültü/uğultu kirliliğine ve korna/zil çalanlara...
Işık kirliliğine...
Sigara ve tüm ürünleriyle çevreyi ve toplumu rahatsız eden nesnelere ve içen davranış/tutum ve kişilere...
Dilde, yazım hatalarına ve yazım kurallarına uymayanlara...
Beslenmede, abur-cubura, "et" ve "hayvansal ürünlere"...
Her türlü saygısızlık ve keyfiyete...
Ne yer, ne de geçit vermek üzere, haklarımızı sürekli bilmeli ve anımsamalı, hakkı/mızın biz almadıkça verilmeyeceğinin bilinciyle gereken her türlü eylem, tavır, tutum, duruş ve davranış içinde olmamız gerektiğini uygulayarak göstermek, paylaşmak, aktarmak, eğitmek, dayanışmak, işbölümü ve işbirliği içinde olmak durumunda ve zorundayızdır. )
- UYGULANMAYAN AHLÂK ile/değil/yerine/>< UYGULANAN AHLÂK
( Sözü edilir fakat kendi yoktur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözü edilmez fakat uygulanır. )
- UYGULAYICI ile/ve/<>/|| UYGULATICI
( Sanatçı, hem uygulayıcı, hem uygulatıcı olabilmelidir. )
- UYGUNLUK ile/ve/||/<> BECERİ
( LİYÂKAT ile/ve/||/<> MEZİYET )
- UYUM ile/ve/<> DENGE
( Her varolan, öteki bir varolan ile uyum içindedir. )
( Uyumun içinde, korkuya yer yoktur. )
( Şehvet gibi ateş, nefret gibi kötülük, uyumsuzluk gibi acı ve aydınlanma gibi de sevinç yoktur. )
( En büyük hastalık, doyumsuz istekler; en büyük acı da uyumsuzluktur. )
( Sarı, öğle güneşinin rengi yani orta noktanın ve dengenin simgesidir. )
( Gerçek, Sattva'dan ötededir. )
( İFRÂT[< FART] - İTİDAL - TEFRİT )
( Tamas donuklaştırır, rajas çarpıtır, sattva uyumlu kılar. )
( İnsan-altı olanlar, Tamas'ın ve Rajas'ın egemenliği altındalardır; kişiler ise Sattva'nın. )
( Berraklık ve yardımseverlik, zihni ve eylemi etkilemesinden dolayı Sattva'dır. )
( Sattva'nın olgunlaşmasıyla tüm arzu ve korkular son bulur. )
( Tamas obscures, rajas distorts, sattva harmonises. )
( Every being is compatible vs. every other being.
In harmony there is no place for fear.
The sub-human - the 'humanoids' - are dominated by tamas and rajas and the humans by sattva.
Clarity and charity is sattva as it affects mind and action.
With the maturing of the sattva all desires and fears come to an end.
The real is beyond sattva. )
( HARMONY vs./and/<> BALANCE )
( SOPHROSYNE: İtidal. )
( RAJAS - SATTVA - TAMAS )
- UYUM/LU/LUK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK
- UYUŞMAK ile/değil/yerine/>< YETİŞMEK
- UYUŞUK/LUK ile/değil/yerine/>< DİNGİN/LİK
- KİTAP/MUSHAF:
UYUYAN BİREY/TOPLUM İÇİN değil/><
OKUYAN VE DÜŞÜNEN BİREY/TOPLUM İÇİN
( )
- UZAK DURMALI!:
KÖRDEN değil NANKÖRDEN <>
YÜZSÜZDEN değil İKİYÜZLÜDEN <>
"TİPİ BOZUK"TAN değil "SÜTÜ BOZUKTAN"
- UZAK TUT/ALIM! ve/||/<> UZAK DUR/ALIM!
( Yüzü "çirkin olan"ı değil yüreği çirkin olanı. VE/||/<> Giysisi kirli olandan değil "zihni/düşüncesi" kirli olandan. )
- UZAKLAŞMAK ile/değil/yerine/>< UZLAŞMAK
- SORUNLAR:
UZAKLAŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< YAKINLAŞTIRAN
- ÜZGÜN/LÜK ve/||/<>/> DÜZGÜN/LÜK
- UZLAŞMA ile/ve/||/<> BARIŞMA
- UZLAŞ(TIR)MA ile/değil ANLAŞ(TIR)MA
- UZLUK/EHLİYET/HAZAKAT ile/ve/<> DEĞİM/LİYÂKAT
- UZMANLAŞMA ile "KÖK SALMA"
- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREŞİM/TEVHİD
- UZMANLIK ve/||/<>/>/< İŞBÖLÜMÜ
- ÜZÜNTÜ ile KAYGI ile İNANÇ
( Geçmişe bakar/baktırır. İLE Çevreye bakar/baktırır. İLE İleriye bakar/baktırır. )
- VAKİT ile/ve/<> NAKİT
( TIME vs./and/<> CASH MONEY )
- VAR ETMEK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK
- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA
- VAR/OLANI:
TÜKETMEK ile/ve/değil/yerine/<>/< YÖNETMEK
- VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN
- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK
- VARLIK İLKELERİ ile/ve/> VAROLUŞ NİTELİKLERİ
- VARLIK/VAROLUŞ ve/||/<> HAK ve/||/<> HAREKET
- VARLIK ile/ve/= HAREKET
( EXISTENCE vs./and/= MOVEMENT )
- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN
- VAROLAN ile/ve HAREKET
- VAROLAN ile/ve/<> OLANAKLI ile/ve/<> OLASILIKLI
( MEVCUT ile/ve/<> MÜMKÜN ile/ve/<> MUHTEMEL )
- VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK
- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME
- VAROLUŞ'TA:
KUŞKULANILAMAZLIK ile/ve KANITLANAMAZLIK
- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/></< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)
( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Çenesine vurur. )
( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Erdemin düşmanı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )
( )
( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )
( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Zenginmiş" gibi yaşadıklarından dolayı. )
( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Varsılları" savunur. )
( )
- VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK
- VASİYET ile/ve/<> NASİHAT
- VAZGEÇ! ile/ve/||/<> VAZGEÇME!
( Dünyadan. İLE/VE/||/<> Kendinden! )
- VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞİŞMEK
- VAZGEÇMEK ile/değil/yerine DİNLENMEK/ARA VERMEK
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PEŞİNDE KOŞMAMAK
- VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN
- VAZGEÇMEYELİM ve ERTELEMEYELİM ve
ÜŞENMEYELİM
( TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY )
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- VEGAN YAŞAMDA/BİLİNÇTE:
| "AZALTMACILIK" ya da "AŞAMACILIK" | değil/yerine/>< 6 İLKE
( )
- VELÎ[Ar.] ile/ve/= DOST[Fars. < DÜST]
( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )
- VER(EBİL)MEK:
OLDUĞUNDA/BOLLUKTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMADIĞINDA/KITLIKTA/ZORLUKTA/YOKLUKTA
- VERDİĞİN ŞEYLERİ "GÖRMEMEK" ve/||/<>/>/< VEREBİLECEĞİN ŞEYLERİ ARTIRMAK
- VEREN EL, ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR" değil ALAN EL, VEREN ELDEN ÜSTÜNDÜR/ÜSTTEDİR
- VERİ BİLİMİNDE:
YAPAY ZEKÂ ile/ve/||/<>/> MAKİNE ÖĞRENMESİ ile/ve/||/<>/> DERİN ÖĞRENME
( )
(
)
- VERİ ile/ve/||/<>/> BİLİ ile/ve/||/<>/> BİLGİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK/FARKINDALIK
(
Veri - Bili - Bilgi - Bilgelik/Farkındalık
Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|
Harf | Hece | Sözcük | Tümce |
Nokta | Çizgi | Biçim | Tasarım |
Sayı | İşlem | Sonuç | Yorum |
Nota | Melodi | Şarkı | Beste |
Hava Durumu Ölçümü | Sıcaklık Çizeneği | İklim Çözümlemesi | Küresel Eğilimler |
Ham nesneler | Malzemeler | Ürün | Bilinirlik Yönetimi |
Ham Veri | Çizenek/Grafik | Yazanak/Rapor | İş Yönetimi |
(
Örnek Alan | Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|---|
Doğa Bilimleri | 25°C, 30°C, 28°C, 26°C (sıcaklık değerleri) | Ortalama sıcaklık: 27°C | Yaz mevsiminde hava normalden daha sıcak. | Gelecekte su kaynaklarını korumak için önlem alınmalı. |
Sağlık | 70 kg, 1.75 m, 120/80 mmHg, 90 kalp atışı/dakika | VKİ: 22.86 (ortalama aralıkta) | Kişi, sağlıklı kiloda ancak kalp sağlığı için hareket etmesi gerek. | Sağlıklı yaşam tarzı, süreğen sayrılıkları önler. |
İş Dünyası | 100, 500, 300 (aylık satış rakamları) | Ortalama aylık satış: 300 adet | Satışlar, yaz aylarında artıyor. | Stok ve pazarlama yönetimi, yaz aylarına göre ayarlanmalı. |
Eğitim | 70, 85, 90, 65 (sınav notları) | Not ortalaması: 77.5 | Matematikte başarılı, tarihte ek çalışma gerekli. | Öğrenme biçimlerine uygun eğitim ön çalışmaları başarıyı artırır. |
Finans | 1000 TL, 1500 TL, 2000 TL (aylık gelirler) | Ortalama aylık gelir: 1500 TL | Gelir düzenli ancak tasarruf oranı düşük. | Bütçe ayarlaması ve yatırım araçları değerlendirilmeli. |
Trafik | 50 km/s, 60 km/s, 70 km/s (araç hızları) | Ortalama hız: 60 km/s | Trafik hız sınırlarına uyulmuyor. | Hız denetimi ve eğitimle kazalar azaltılabilir. |
Tarım | 10 kg, 15 kg, 20 kg (ürün verimleri) | Ortalama verim: 15 kg | Toprak niteliği düşük, ... gerekli. | Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle verim artırılabilir. |
( DATA vs./and/||/<>/> INFORMATION vs./and/||/<>/> KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> WISDOM/AWARENESS )
- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ
( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )
- VERİLİ ile/ve/||/<>/> VAROLAN
( Doğa. İLE/VE/||/<>/> Kültür. )
- VERİMLİLİK ve/||/<> BEREKET ve/||/<> ÜRETKENLİK
- VERİMLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇİLECİ/LİK
- VERİMLİLİK ile/ve/||/<>/< ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< AMAÇ
- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞI BAKAR ŞEKİLDE UZATMAK yerine AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR ŞEKİLDE) UZATMAK
- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞIYA BAKAR BİÇİMDE UZATMAK yerine/değil AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR BİÇİMDE) UZATMAK
- VERMEK ve/||/<>/> VAR OLMAK
- VERMEK ve/||/<>/> VARMAK
- VERMEK ile/ve/değil ZAMANINDA VERMEK/İNFÂK[Ar.]
( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE IN RIGHT TIME )
- VİCDANSIZ/LIK değil/yerine/>< YÜREKLİ/LİK
- VUSÛL ve/||/<>/< USÛL
( Yöntem olmadan, kavuşma olmaz. / Usûlsüz, vusûl olmaz. )
- WHEN YOU ARE YOUNG:
WORK TO LEARN but NOT TO EARN
( Gençken, öğrenmeye çalış. Para kazanmaya değil! )
- [ya] "BİR YOL BULMAK/AÇMAK" ve/ya da/||/<>/>/< [ya] YOL AÇMAK ve/ya da/||/<>/>/< YOLDAN ÇEKİLMEK
- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM
( )
- [ya] KALMAK ile/değil/yerine/ya da İLERLEMEK
- ...'YA RÂZI OLMA ile/ve/değil/||/<>/< ...'YI SAVUNMA HAKKI
- [ya] TÂLİP OLMA! ya da ŞİKÂYET ETME!
- [ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ
- YÂD ETME! ile/ve/||/<>/> FERYÂD ETME!
( Geçmişi. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe.
Geçmişi yâd etme, geleceğe feryâd etme! )
- YAKARIŞ ve/||/<>/> TÖVBE
- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA GEREKSİNİMİ
- YAKINLAŞMAK ve/||/<> YALINLAŞMAK
- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...
- YAKINMA/ŞİKÂYET" değil/yerine/>< CESARET
- YAKINSAMA ile/ve/||/<> YAKLAŞMA
- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK
( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )
( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )
( [not] TO LIE vs./but/>< TO SAY THE TRUTH
TO SAY THE TRUTH instead of TO LIE )
- YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine/>< DOĞRUYU SÖYLEYİP/DÜRÜST OLUP "KAYBETMEK"(/KAZANMAK)
- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU
( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )
( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )
( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )
- YALAN ile/ve/değil OYALAN
( "O yalan, bu yalan"... Var, biraz da sen oyalan! )
- YALINLIK ile/ve/||/<> BİREYLİK
- YALIN/LIK ve/||/<> ESNEK/LİK
- YALIN/LIK ve/<> GÜZEL/LİK
( SIMPLE/SIMPLICITY and BEAUTY )
- YALIN/LIK ile/ve/<> YETKİN/LİK
- YALIN/LIK ile/ve/<> ZARİF/ZARÂFET
- YALNIZLIK ile/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN YALNIZLIK
- YAN YANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CAN CANA
- YANINDA OLABİLEN ile/ve/değil/||/<>/> YARIN'DA OLABİLEN
- YANLAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
- YANLIŞ ANLAMAK ile/ve/<> ÇARPITMAK
- YANLIŞ BULMAK/ARAMAK ile "YANLIŞ BULMAK"
- YANLIŞ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YALNIZ KALMAK
- YANLIŞ ile/değil/ne yazık ki KARAR
( Bir yanlışı tekrar ediyorsan, artık o bir yanlış değil karardır. )
- YANLIŞ ile/ve/<>/< YANLI İŞ
- YANLIŞ/I YAPMAYACAK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK ile/ve ANLATABİLECEK/AKTARABİLECEK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK
( HAVING KNOW-HOW TO NOT TO DO WRONG vs./and TO KNOW ABOUT/WAY TO EXPRESS/TRANSMIT )
- YANLIŞLARA AĞIT YAKMAK ile/değil/yerine/>< DOĞRULARI İNŞÂ ETMEK
- YANLIŞTA:
[ne yazık ki]
TEKRAR ile/değil/> "KARAR"
- YAPAMAM değil/yerine/>< YAPABİLİRİM
( )
( [not] I CAN'T DO IT but/>< I CAN DO IT
I CAN DO IT instead of I CAN'T DO IT )
- [ne yazık ki]
YAPAYALNIZ KALMAK ile/değil YAPAYALNIZ HİSSETMEYE NEDEN OLANLARLA YAŞAMAK
- YAPICI/LIK ve/||/<>/>/< YAPILANDIRICI/LIK
- YAPILABİLECEKLERİ:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine/>< İTELEMEK
- YAPILACAK İŞ ile/ve/||/<>/> YAPILABİLECEK İŞ
( Yeterince çoktur. İLE/VE/||/<>/> Daha da çoktur. )
- YAPILACAK ile/ve YAPILABİLECEK
( Yapılan her şey sizin tarafınızdan, yani evrensel ve tükenmez enerji tarafından yapılır. )
( GOING TO DO vs./and SHOULD TO DO
Whatever is done, is done by you, the universal and inexhaustible energy. )
- YAPILAN İŞ:
ELİNE YAKIŞSIN ile/ve/değil/||/<>/< ELİNE YAPIŞSIN
- YAPILAN/OLAN ile YAPILMASI/OLMASI GEREKEN
( Doğa. İLE İnsan eylemi. )
( Platon'a kadar. İLE Platon sonrası. )
- YAPILAN ile/ve/||/<>/>< YAPIL(MA)MASI GEREKEN
- YAPILMAYACAKLAR ve/|| DİLLENDİRİLEMEYECEKLER
( [ne yazık ki] Dillendiriyorsun. VE/|| Yapıyorsun. )
( İNTAK: Konuşturma, söyletme. | Dillendirme. )
- ... YAPIYORLAR ile/değil/yerine/< ... YAPILIYOR
( Kişi ve sonuç odaklı/lık, merkezli/lik. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Kavram, olay, olgu ve süreç odaklı/lık. Süreç ve sonuç birlik ve bütünlüğünde. )
( Hiçbir yere ulaştırmaz. Güdük/düşük bir zihniyettir. Sorunlu ve sorun odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Herşeyi anlamaya yarayacak ilk ve temel adımdır. İleri bir zihniyettir. Çözümcü ve çözüm odaklıdır. )
( "Haklısın." / "Doğru söylüyorsun" İLE/DEĞİL/YERİNE/< Doğru. )
( Belirleyici (olabilir) fakat bağlayıcı değildir. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Hem belirleyici, hem de bağlayıcıdır. )
( Kişiler, ancak çeperdedir. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Ancak, kavramlar merkezdedir ve merkezde olabilir. )
( Kavramları, olayları ve olguları bilir, içerir/barındırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Kişileri kapsar. )
- YAPMA!:
EMİR değil KOLAYLAŞTIRMAK/HIZLANDIRMAK
( Bilenlerin/tecrübelilerin/büyüklerin, "... Yapma!/Etme!" sözleri/öğütleri, bir yasak/engel/kısıtlama değil yapılmayacakların kolay ve daha az olmasından dolayı, tecrübelerinden yararlanılmasını istedikleri içindir. Hemen buyruk/emir olarak algılanıp tepki göstermemekte yarar vardır! )
- YAPMA!:
SUSACAKKEN KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞACAKKEN SUSMAK
- YAPMACIK OLUP "SEVİLMEK" ile/değil/yerine/>< KENDİN OLUP BEĞENİLMEMEK
- YAPMAK İSTENİLEN ile/ve YAPILMASINA İZİN VERİLENLER ile/ve YAPILABİLENLER
( Güdülenme. İLE/VE Görev tanımı. İLE/VE Yetkinlikler. )
- YAPMAK ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEKLEŞTİRMEK
- YAPMAK ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OLMAK
( Yapmak, olmaktır; olmak, yapmaktır. )
( TO DO is TO BE, TO BE is TO DO )
( [not] TO DO vs./and/but/=/||/<> TO BE
TO BE instead of TO DO )
- YAPMAK ile/ve/||/<>/< YAPILANDIRMAK
- YAPMAMAK ile YAPAMAMAK
- YAPMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK ile/değil/yerine YAPAMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK
- ... YAPMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine ÇABA
- [ya] "PSİKOLOĞA GÖRÜNMEK" ile/değil/yerine/ya da/>< OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNMEK
- YAPTIĞIN İŞİ SEVMEK ile/ve/||/<>/>/< SEVDİĞİN İŞİ YAPMAK
- YAPTIĞINI "ÖVMEK" değil/ne yazık ki/> YAPTIĞINI YIKMAK
- YAPTIKLARIMIZ/I ve/||/<> SÖYLEDİKLERİMİZ/İ
( Söylememek. VE/||/<> Yapmak. )
- YAPTIKLARINI, "SEVMEYE ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVDİKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK
- YARALANMAK / YARALANABİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YARARLANMAK / YARARLANILABİLİR/LİK
- YARAMAK/YARAMAZ ile/değil YETMEZ/YETMEK
- YARAMAYAN ile/değil/yerine/>< YARAYAN
- YARAR ve/||/<>/> SAYGI
- YARARIN SAĞLANMASI ile/ve/değil/yerine/< ZARARIN UZAKLAŞTIRILMASI
( IZRAR[Ar.]: Zarar verme, zarara sokma. )
- YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH
( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )
( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )
( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )
( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )
( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )
( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )
( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )
( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )
( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )
( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )
( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )
( NÂFİ'[< NEFY] >< ZARAR/MAZARRAT ile/ve/<>/> HAYR >< ŞER ile/ve/<>/> SIDK >< KİZB ile/ve/<>/> HÜSN >< KABÎH ile/ve/<> SEVAB-GÜNAH )
( BENEFICIAL >< HARMFUL vs./and/<>/> GOOD >< BAD vs./and/<>/> RIGHT >< WRONG/TRUE >< FALSE vs./and/<>/> BEAUTIFUL >< UGLY vs./and/<> MERIT [IN RELIGION] )
( ... ile/ve/<>/> TO AGATHON[iyilik] ile/ve/<>/> ... ile/ve/<>/> TO KALLOS[güzellik]/KALON/TOKALON ile/ve/<>/> ... )
( ... ile/ve/<>/> SHIVAM ile/ve/<>/> SATYAM ile/ve/<>/> SUNDARAM ile/ve/<> ... )
- YARARLILIK ile/ve/<>/< HESAPLANABİLİRLİK
- YARATICILIK ile/ve CANLANDIRMAK ile/ve HAREKET KATMAK
( Kuralları önce bilmek, sonra [yeri geldiğinde ve gerektiğince] unutmak/unutabilmek gerek! )
- YARATICI/LIK ile/ve/||/<> ÇÖZÜMCÜ/LÜK
- YARATMAK değil/yerine (OLANI) DEĞİŞTİRMEK
- YARATTIĞIN ETKİ ile/ve/<> BIRAKTIĞIN ETKİ/İZ
- YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR ile/değil/yerine ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK
( Kabul edilemeyecek olmasına karşın ne yazık ki, "istenilen", desteklenen, beklenilen, göz yumulan, gözardı edilen. İLE/DEĞİL/YERİNE İstediğimiz, her birimizin ayrı ayrı ve/ya da hep birlikte taşın altına elini koyarak gerçekleştirmesi gereken. )
- YARDIM... YÜKÜN, ...:
"YERE BIRAKILMASINDA"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
"KALDIRILMASINDA"
( Kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışanlara yardım edilmemesi gerektiği ve tembelliği/hazcılığı teşvik etmenin, büyük yanlış olduğu anımsatılmaktadır. )
- YARDIM ile/ve/||/<> DESTEK
- YARDIMCI OLMAK ile/ve/<> KOLAYLIK SAĞLAMAK/SUNMAK
- YARGILAMAK ile/değil/yerine YAPMAYABİLECEĞİNİ/İHTİYÂRINI ANIMSATMAK
- KİŞİ:
"YARGILAYAN" ile/değil/yerine/>< KATILAN
- [ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"
- YARISINI ve/||/<> İKİ KATI ve/||/<> ÜÇ KATI ve/||/<> SINIRSIZ
( Ye! VE/||/<> Yürü! VE/||/<> Gül! VE/||/<> Sev! )
- YAŞA ve/||/<> SEV ve/||/<> DİNLE ve/||/<> KONUŞ
( Mış gibi yapmadan. VE/||/<> Dayanmadan. VE/||/<> Savunmadan. VE/||/<> İncitmeden. )
( [Without] Pretending. AND/||/<> Depending. AND/||/<> Defending. AND/||/<> Offending. )
( LIVE and/||/<> LOVE and/||/<> LISTEN and/||/<> SPEAK )
- YASAK GETİRMEK/KOYMAK ile/değil/yerine KATKI/DESTEK
( Sizi seven/düşünen yakınlarınızın yapmamanızı istedikleri/söyledikleri şeyler, size engel/yasak koymak değil yaşamınızı hızlıca nitelikli kılma niyetiyle/amacıyladır daha çok. [Size o anda uygun "görünmemesi" ile çatışmaya gitmek yerine biraz/bir kez daha düşünmeyi gerektirir sadece.] )
- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAPTIRIMA TÂBİ
- YAŞAM ALANI ile/ve/değil HAREKET ALANI
( Bazı düşünürlerin/sanatçıların, [turistlerin ya da turist gibi yaşayanların vb.] her hareket alanlarının, yaşam alanı olmadığı gibi. )
( [not] LIFE FIELD vs./and/but MOTION/ACTIVITY FIELD )
- YAŞAM:
GÜN/HAFTA/AY/YIL[UZUN ARALIKLARDA]
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
TUVALET[EN KISA İKİ ZORUNLULUK ARASI/NDA]
( 24 saatin uyuma süresi olan 7-8 saatlik dışında 16 saat içinde yaptıklarımız/yapabileceklerimiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki zorunlu boşaltım[işeme] arasındaki 2-3 saatlik sürede yaptıklarımız/yapabileceklerimiz.[Ne kadar bölünse/kesilse de ve buna engel olamayacağımız gibi] )
- YAŞAM HAKKI ile/ve/||/<> MAHREMİYET HAKKI
- YAŞAM HAKKI ile/ve/=/||/<>/< SAVUNMA HAKKI
- YAŞAM MATEMATİĞİNDE:
| (+) . (-) = (-) VE/YA DA (+) / (-) = (-) |
ile/değil/yerine/><
(+) - (-) = (+)
( | Olumsuz "kişilerle" tartışmayın! Sonuç, olumsuz olur.
VE/YA DA
Olumsuz "kişiler" için kendinizi paralamayın! Sonuç, olumsuz olur. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Olumsuz "kişileri" yaşamınızdan çıkarın! Sonuç, olumlu olur. )
- YAŞAM:
(NE) "AŞK", (NE DE) "EKMEK" ile/ve/değil/||/< İNSAN OLABİLMEK/KALABİLMEK
- YAŞAM:
OYUN ile/ve/ne yazık ki/||/<> "KÖŞE KAPMACA" OYUNU
( Yaşam oyunu, sadece "köşe kapmaca" oyununa düşürüldüğünden ve bu oyunu da, bir köşeyi tutanın, eline geçirdiği köşeyi hiç bırakmamasından dolayı tıkanmasıyla ne oyun, ne barış, ne de huzur kalmıştır. Oyun, tekrar eşit koşullardan başlatılana kadar bir şeylerin düzelmesi de pek olası görünmüyor. )
- YAŞAM:
SINANDIĞIMIZ YERDE ve/||/<> HESAP VERECEĞİMİZ YERDE
( Başlar. VE/||/<> Biter. )
- YAŞAM VE ÇOĞU ŞEY:
DOYUMLUK ile/ve/değil/yerine TADIMLIK
- YAŞAM:
YAŞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<> YAŞADIKLARIMIZ
- YAŞAM:
"YAŞIN İÇİNDE" değil YAŞANILANLARIN İÇİNDE
- YAŞAM:
| ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ
ve/||/<>/<
BİLGİ/HABER |
( Bilgi/haber vermek, rızânın;
rızâ, adâletin;
adâlet de yaşamın temeli(nde)dir/merkezi(nde)dir. )
( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )
( |
|
)
- YAŞAM ile/ve HAREKET
( LIFE vs./and MOVEMENT )
- YAŞAM ve/=/||/<>/>/< PAYLAŞIM
- YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI]:
SEVDİĞİN ve/+/||/∩/<>/>/<
(DÜNYANIN/TOPLUMUN) GEREKSİNİM/İ ve/+/||/∩/<>/>/<
KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN ŞEY DOLAYI ÖDENEN/ÖDENEBİLECEK ve/+/||/∩/<>/>/<
İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN
( [2'liler]
[∩: Kesişim]
[1: SEVDİĞİN | 2: GEREKSİNİM | 3: KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI ÖDENEN | 4: İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN]
1 ve/∩/+/||/<> 2 = GÖREV/HEDEF(MISSION)
2 ve/∩/+/||/<> 3 = MESLEK(VOCATION)
3 ve/∩/+/||/<> 4 = UZMANLIK(PROFESSION)
4 ve/∩/+/||/<> 1 = COŞKU/TUTKU(PASSION)
ve/+/||/∩/<>/>
[3'lüler]
1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 = Coşku/heyecan ve gönül rahatlığı fakat "kesinliğin" bulunmaması
2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = Rahatlık fakat boşluk duyumu
3 ve/∩/+/||/<> 4 ve/∩/+/||/<> 1 = Tatmin fakat işe yaramazlık "düşüncesi/zannı"
4 ve/∩/+/||/<> 1 ve/∩/+/||/<> 2 = Neşe, dolgunluk/doluluk fakat "servetleştirilemeyen"
ve/+/||/∩/<>/>
1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI] )
( [2's]
[∩: Intersection]
[1: WHAT YOU LOVE | 2: WHAT THE WORLD NEEDS | 3: WHAT YOU CAN BE PAID FOR | 4: WHAT YOU ARE GOOD AT]
1 &/∩/+/||/<> 2 = MISSION
2 &/∩/+/||/<> 3 = VOCATION
3 &/∩/+/||/<> 4 = PROFESSION)
4 &/∩/+/||/<> 1 = PASSION
&/+/||/∩/<>/>
[3's]
1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 = Excitement and complacency, but sense of uncertainty
2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = Comfortable but thought/"feeling" of emptiness
3 &/∩/+/||/<> 4 &/∩/+/||/<> 1 = Satisfaction but thought/"feeling" of uselesness
4 &/∩/+/||/<> 1 &/∩/+/||/<> 2 = Delight and fullness but no "wealth"
&/+/||/∩/<>/>
1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI] )
( )
( REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI]:
WHAT YOU LOVE and/∩/+/||/<> WHAT THE WORLD NEEDS and/∩/+/||/<> WHAT YOU CAN BE PAID FOR and/∩/+/||/<> WHAT YOU ARE GOOD AT )
- SARILMAK:
YAŞAMA ve/||/<> ÇALIŞMAYA
( Dört elle! VE/||/<> Bin elle! )
- YAŞAMAK ve/||/<>/>/< ÇÖZÜM ÜRETMEK
( Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun. VE/||/<>/>/< Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır. )
- YAŞAMAK ile/ve/||/<>/> NİTELİKLİ YAŞAMAK
( Duyu, "duygu" ve hayal ile. İLE/VE/||/<> Us/akıl ile. )
- YAŞAMAK ve/||/<>/>/< YAŞARKEN YAŞATMAK
( )
- YAŞAMAYIP YAŞLANMAK ile/değil/yerine/>< YAŞAYIP YAŞLANMAK
- YAŞAM(DA):
"ÇOK (ŞEY/İ) BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOK (DURUMU) ANLAMAK
- YAŞAMDA:
[ya] "TOZU, DUMANI YUTMAK" ile/değil/yerine/ya da/>< TOZU DUMANA KATMAK
- YAŞAMDAN KAÇMAK değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK
- YAŞAM/İLİŞKİ:
"NE KADAR UZUN SÜRDÜĞÜ" ile/değil/yerine/||/<> NE KADAR NİTELİKLİ/DOLU OLDUĞU
- YAŞAMIMIZA GİRENLERİ BELİRLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMIMIZDAN ÇIKARILACAKLARI BELİRLEMEK
- YAŞAMIN DEĞİŞTİRDİĞİ ile/ve/<>/değil/yerine YAŞAM(LAR)I/NI DEĞİŞTİREN
- YAŞAMIN, GİDEREK KOLAYLAŞMASI değil BİZİM, GİDEREK GÜÇLENMEMİZ
- YAŞAMIN:
"UZUNLUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GENİŞLİĞİ
- YAŞAMIN:
"ZORLUĞU" ile/değil/yerine/||/<>/< SIRADANLIĞI
- YAŞAMIN "ZORLUKLARINI" KOLAYLAŞTIRMADA:
AŞK ve/||/<> (KOŞULSUZ) SAYGI VE SEVGİ ve/||/<> SANAT
- YAŞAMINA, GÜN EKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜNÜNE, YAŞAM EKLEMEK
- YAŞAMIN(IN):
İZLEYİCİSİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OYUNCUSU OLMAK
- YAŞANILAN ile/ve/||/<>/>< YAŞANIL(MA)MASI GEREKEN
- YAŞANTI ve İMGE ve/||/<>/> TASARIM ve SİMGE
- YAŞAR'IM/IZ ve/+/||/<> 24 YIL
( )
( YAŞAR'ımız için oluşturulan özel sayfamızı görmek için burayı tıklayınız... )
- YAŞARKEN ve/||/<> ÖLÜRKEN
( Yaşamdan/yaşamaktan başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. VE/||/<> Ölmekten başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. )
- YASLANMA! ile/ve AYAKTA DURMA!
( Uyursun. İLE/VE Yorulursun. )
- YAŞLILIK ve/||/<> SAYRILIK ve/||/<> KITLIK ve/||/<> ÖLÜM
( "Mahşerin dört atlısı." )
- YATAN ASLAN" ile/değil/yerine/>< GEZEN TİLKİ
( Gezen tilki, yatan aslana yeğdir. )
- YATKIN/LIK ile/ve/||/<> YETKİN/LİK
- YAVAŞLA(T)MAK ile/ve/değil/||/<>/>/< AZAL(T)MAK
- YAZAR ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLGE
( Bir şeylerin üzerine yazar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> İnsana yazar. )
- YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)
( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )
( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )
( TO DO WHAT YOU WROTE and/<> TO WRITE WHAT YOU DO/DONE )
- YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ
( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )
- YAZICILARIN:
BULUNDUĞUNUZ ORTAMDA değil/yerine AYRI BİR (HAVALANDIRMALI) ODADA BULUNDURULMASI
- 7 KEZ ve/||/<>/> 8 KEZ
( Düşersen. VE/||/<>/> Ayağa kalk. )
- YEĞLEMEK/TERCİH ETMEK ile/ve/||/<> ÖNE ÇIKARMAK
- YEMEK DÜZENİ ve ÇATAL-BIÇAK KULLANIMI!
( Yemek yenilebilmesi için hazırlanan, masanın üzerinde bulunan tüm araç ve gereçlere "Kuver" denir.
"Ala Carte Kuver, Tabldot Kuver, Fiks Menü Kuveri, Kahvaltı Kuveri, Çay Kuveri" olarak düzenlenir. )
( - Önce yenilecek yemeğin takımı, kuverin en dışına, en son yenilecek yemeğin takımı, en içe konulur.
- En dıştaki takımdan başlanılır, içe doğru devam edilir.
- Çatal ve bıçaklar, boyları itibariyle masanın kenarına, takımların saplarına göre hizalandırılır.[Büyüklüklerine göre sıralandırılmaz/hizalandırılmaz!]
- Bıçaklar, kesici tarafı tabağa bakacak biçimde, sağ tarafa konulur.
- Ekmek tabağı, sol tarafımızda bulunur ve bıçağı da üzerinde, kesici tarafı sola/dışa bakacak biçimde bulundurulur.
- Bardaklar, sağ tarafta ve bıçaklarımızın önünde bulundurulur.
- Tatlı takımında ise çatal, hemen tabağın üzerinde, sağ tarafa dönük[sapı solda!], bıçak(keskin tarafı içe/aşağıya dönük) ve kaşık ise çatalın üstüne, sol tarafa dönük(sapı sağda!) konulmalıdır. Sadece dondurma kaşığı[ucu düz kaşık], çatalın alt tarafına[tabağın hemen üstüne], sola bakacak biçimde[sapı sağda!] konulur. Tabağın önündeki tatlı takımı, tatlı gelene kadar kullanılmaz.[Yedi yaşın altındaki çocuklara verilebilir.]
- Çorba kaşığı, sağda ve en dışta bulunur.[Sol taraftaki kaşık, solumuzda oturan kişiye aittir!]
- Üzüm, kiraz gibi meyveler için takım bulunmaz.
- Hardal ve ketçap türevleri, önceden masaya konulmaz.
- Sürahi ve şişeler için altlık kullanılmalıdır.
- Ekmek Tabağı 15 cm., Salata ve Tatlı Tabağı 17 cm., Zeytinyağlı Tabağı 19 cm., Çukur Çorba Tabağı 19 cm., Ordövr Tabağı 21 cm., Ana Yemek Tabağı ise 24 cm.dir.
- Yemek peçetesi [35 cm. X 50 cm.]dir.
[Çeşitli biçimlerde katlanmış bez peçeteler, bir köşesi tabağın altına sıkıştırılarak kucağa doğru sarkıtılır. Gerektiğinde kullanılmalıdır! Kâğıt peçete aranılmamalıdır! Çok gereksinim duyulduğunda garsondan istenilebilir ya da yanımızda bulundurulmalıdır!]
- Çatal ve bıçak, kalem tutar gibi tutulmaz! Sapları hiçbir zaman baş parmak ve işaret parmağının arasında kalmamalıdır.
- Sapı avuç içinde kalacak biçimde, işaret parmağıyla desteklenecek biçimde tutulur.
- İkide bir, el değiştirilerek kullanılmaya çalışılmaz!
- Bazı yiyecekler[pizza gibi], gerektiğinde ve/ya da çevreye/çoğunluğa/ülkeye göre elle de yenilebilir.
- Salata için ana yemek çatal ve bıçağı kullanılır.
- Çatal-bıçağı doğru tutmak için bazı şeyler kesmeye alışmak için önceden, kendi başımıza çalışma yapmamız yararlı olacaktır!
- Bıçağın üzerine herhangi bir şey konulmaz, bıçakla bir şey alınmaz, bıçakla bir şey yenilmez! Hiçbir zaman, hiçbir biçimde, bıçak ağza götürülmez! Bıçak, sadece yardımcı bir araçtır! Bıçağın işlevi, ekmekle ya da başka bir şeyle karşılanmaya çalışılmaz![Bazen, "çatalın kenarıyla bölünebilir" düşüncesinde bile, [olabildiğince] çatal yerine bıçak kullanmak gerekir.]
- Çatalı sağ elde tutmak için [sağ elle yemek için], yemek önceden lokmalara ayrılmaz, parça parça duruma getirilmez!
- Tabaktan alınan parçaları, çatalın alacağı kadar küçük/az tutmak gerekir. Çatalın ucu saplanarak alınan parçaları, çatalın içbükey tarafının aşağıya bakacak biçimde[sapının avuç içinde kalacak biçimde] ağza götürülmesi gerekir.
- Yere düşen çatal ve/ya da bıçak, eğilip alınmaya çalışılmaz ya da herhangi bir telâfiye ya da çabaya girişilmez, utangaçlık duyulmaz, hata olarak yorumlanmamalı/algılanmamalıdır ve üstünde durmamak gerekir![Garsondan yenisi istenir ve sağ tarafımızdan verilmesi üzerine beklememiz gerekir.]
- Yemeğinizi bitirdiğinizde/doyduğunuzda çatal ve bıçak birleştirilerek, saat 4 ya da 5 yönünde, sapı dışta kalacak biçimde yan yana tabağın üzerine bırakılır(tamamen tabağın içine konulmaz![Garsonun tabakları üstüste koyması gerektiğinde ona yardımcı olmak açısından da.]). Eğer yemeğe devam ediliyorsa çatal ve bıçağın ucu, tabağa, sapları masaya dayanacak biçimde ya da çapraz olarak tabağın ve yemeğin üzerinde bırakılır.(Bu durumdayken tabağınızda yemek kalmasa bile garsonların tabağınızı alma girişiminde bulunmaması gerekir. [Gerekirse bunu garsona tekrar anımsatmamızda hiçbir sakınca yoktur.])
- Metaller üzerinde kesim yapılmaz!
- Servis tabağına/fayansına el değdirilmez!
- Tabaklar aşırı doldurulmamalıdır!
- Tek bir parça servis ediliyorsa tabağın tam ortasına gelecek biçimde konulur.
- Lokmalar, küçük tutulmalıdır. Çataldan düşürmemek ve dökmemek açısından da gereklidir. Ayrıca, dökmemek için tabağın üzerine fazla eğilmemek gerekir.
- Dirsekler ve kollar etrafımızdakileri rahatsız etmeyecek biçimde denetim altında tutulmalıdır. Tabağımız ve masanın üzerinde büyük açılar oluşturacak biçimde açılmamalıdır.
- "Etrafımızdakilerin bizi gözlemliyormuş düşüncesi ve duygusu"ndan uzak kalmak gerekir.
- Gerekirse bazı ayrıntıları öğrenmek üzere bilgisinden emin olduğunuz kişilerin eylem ve tutumları gizlice gözlenebilir. Gördüklerinizi taklit etmek yerine neyin, nasıl olacağı üzerine emin olmak gerekir.
- 7 - 8 yaşından itibaren çatal-bıçak kullanımının olanağı, fırsatı ve eğitimi verilmiş/alınmış olmalıdır! Bilgi ve kurallar yaşam boyunca her yerde, her koşulda tam olarak uygulanmalıdır!
- Afiyet olsun! :) )
( )
- YENİLGİ:
KAYBETTİĞİNDE değil VAZGEÇTİĞİNDE
- YENİLGİ/HEZÎMET[Ar.] ile/değil/yerine/>< HİZMET
( Hezîmete uğramamak için sürekli ve her türlü hizmet etmek gerekir. )
- YENİLİK ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> ZARARDAN KAÇINMA ile/ve/||/<>/> SEBAT
- YERLERDEYİZ ile/değil/yerine/>< AYAKTAYIZ
( Ayrıysak/ayrıyken. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birlikteysek/birlikteyken. )
( )
- YEŞİL YOL(THE GREEN MILE) ile/ve/||/<> HÜCRE NO: 7 MUCİZESİ(MIRACLE IN CELL NO: 7)
( Filmlerini izlemenizi salık veririz... )
- YETENEK ve/||/<>/> ÇALIŞMA
( Ortalamanın üzerine çıkarır. VE/||/<>/> Yeteneklilerin üzerine çıkarır. )
- YETENEK(YETEN EK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK
- YETENEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖNCELİK
- YETERİNCE/LİK ve/||/<>/> DOĞRU/LUK
- YETERSİZ ÇÖMEZ ile/ve ORTA NİTELİKLİ ÇÖMEZ ile/ve İYİ ÇÖMEZ
( Yetersiz bir çömez, öğretmenin ününden yararlanır. İLE/VE Orta nitelikli bir çömez, öğretmenin sevecenliğine hayrandır. İLE/VE İyi bir çömez ise öğretmenin düzencesiyle(disipliniyle) güçlenir, gelişir. )
- YETERSİZ" ile/değil/yerine/>< AKILLI
( Daha fazla bilinmek için "uğraşırlar". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha fazla bilmek için çalışırlar. )
- YETERSİZLİKLERİ/Nİ İNKÂR ETMEK ile/ve/||/<> KUSURLARI/NI İHMAL ETMEK
- YETİ ile/ve/<> NİTELİK
- YETKE ile/değil/yerine/>/>< ÖZERKLİK
( )
( [not] AUTHORITY vs./but/>/>< AUTONOMY
AUTONOMY instead of AUTHORITY )
- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK
- YETKİLİ OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< ETKİLİ OLMAK/OLABİLMEK
- YETKİN/LİK ile YETİŞKİN/LİK
- YETKİNLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> TAMAMLA(N)MAK
( KEMÂL/TEKÂMÜL )
- YETKİNLİK ile/ve/<> TAMAMLANMA
- YIKAR:
ASIK SURAT ve AŞIRI SÜRAT ve ARSIZ AVRAT ve HAYIRSIZ EVLAT
( Esnafı. VE Sürücüyü. VE Zengini. VE Aileyi. )
- YIKILIŞ ile/değil/yerine KALKIŞ
( )
( Bazı "yıkılışlar", daha parlak kalkışların habercisi/teşvikçisi olabilir. )
( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... )
- YIKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< AŞMAK
- YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ
- YİRMİ YIL ÇALIŞAN ÖĞRETMEN:
[ya] BİR YILLIK "DENEYİMİNİ", YİRMİ YIL BOYUNCA TEKRAR EDEN
ile/değil/yerine/ne yazık ki/ya da/><
YİRMİ YILLIK DENEYİMİ OLAN
- [ne yazık ki]
YIRTICI ile/ve/<> YIKICI
- YİYECEK/İÇECEKLERİN, KİŞİYİ YAŞLANDIRMASI/ESKİTMESİ/BOZMASI
ile/değil/yerine/></<
KİŞİNİN, YİYECEK/İÇECEK/GİYSİLERİ ESKİTMESİ/TÜKETMESİ
- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI
- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ
- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN
- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ
- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE
- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK
- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...
- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN
- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN
( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )
- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN
( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )
- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN
- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK
- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK
- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN
( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )
- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU
- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN
( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )
- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)
( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )
- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN
- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU
- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)
- YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ
( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )
- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER
( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )
( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )
( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )
( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )
( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )
- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM
- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME
- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]
( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )
- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN
- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK
( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )
- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ
- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI
- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< DİNLENMEK
- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK
( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )
- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK
- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ve ERDEM
( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )
- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK
- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK
( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )
- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK
- YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK
( 23 + 43 = 72 İLE/DEĞİL/YERİNE (2 + 4)3 = 216 )
( )
- YÜKSELİŞ ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ
- YUMUŞAK OLMA(!) ile/ve/<>/>< SERT OLMA(!)
( Ezilirsin. İLE/VE/<>/>< Kırılırsın. )
- YUMUŞATMA ile/ve/<> DENGELEME
- YÜREKTEN ile/ve/||/<> YALIN
- YÜRÜME/"YOL ALMA"[GELİŞİM, DEĞİŞİM]:
AYAKKABI İLE değil AKIL İLE!
- YÜRÜTME ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRME
- YÜRÜTMEK ile/değil/yerine/>< YÜRÜMEK
( Bir şeyleri, parçaları. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamı, yolu ve bütünü. )
- YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK
( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )
- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< YETERİNCE
- YÜZLEŞMEK ile/ve/||/<>/> GERİDE BIRAKMAK
- YÜZSÜZLEŞMEK değil/yerine/>< YÜZLEŞMEK
( Ya hatalarımızla yüzleşiriz ya da hatalarımızla yüzsüzleşiriz. )
- ZAFER ile/ve/değil/<>/< ÇABA
( Süreçsiz, sonuç olmaz! )
( Tatmin, elde edilende değil çabada yatar. Zafer de, tüm çabayı ortaya koymaktır. )
- ZAFER/YENİLGİ değil/yerine SEFER
- ZAHMET ve/||/<> HİKMET ve/||/<> İBRET
- ZAMAN GEÇİRMEK ile/değil/yerine ZAMANI DOLDURMAK
- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK
- ZAMAN VE ENERJİ TÜKETİMİMİZ:
"NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ" ile/değil/yerine NASIL GÖRDÜĞÜMÜZ
- ZAMAN ve/||/<>/< HAREKET ve/||/<>/< DEĞİŞİM
( Zaman, hareketin ölçüsüdür ve değişimin tanımlanma çabasıdır. )
( TIME and/||/<>/< MOVEMENT and/||/<>/< ALTERATION )
- ZAMANI:
NEREDE GEÇİRDİĞİMİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NASIL GEÇİRDİĞİMİZ
( Gövdemizle ilişkilidir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Anlığımızla(zihnimizle) ilişkilidir. )
( Nicelikseldir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Nitelikseldir. )
- ZAMANIN, DÜŞÜNÜLMESİNDE/DEĞERLENDİRİLMESİNDE:
ÖNCELİK ve/||/<> SIRALAMALARI
- ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK
( Zarâfet, devingen bir güzelliktir. )
( Zarâfet, doğa tarafından verilmeyen, ancak özne tarafından yaratılan güzelliktir. )
( Zarâfet, her zaman, yalnızca özgürlüğün devindirdiği biçimin güzelliğidir. )
( Her türlü güzellik, gerçek ve görünen devinimin yalnızca bir özelliğidir. )
- ZARÂFET ile/ve/<> LETÂFET
- ZARÂFET ve/||/<> ONUR
( Güzel bir ruhun anlatımı. VE/||/<> Yüce bir zihniyetin anlatımı. )
( Erdemden beklenilen, zarâfet değil onurdur. )
- ZARÂFET ve/||/<> SÜKÛNET
- ZARAR ile/değil/yerine KARAR
( Çoğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Azı. )
- ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ... ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM
- ZARARLI SABİT GELENEĞE SAPLANMA değil/yerine/>< YARARLI SABİTİN TAKLİDİ
- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ
( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )
- ZÂT ile/ve/||/<>/> SIFAT ile/ve/||/<>/> EFAL ile/ve/||/<>/> ESÂR[< ESER]
( Öz/İnsan. VE/||/<>/> Bilgi. VE/||/<>/> Eylem. VE/||/<>/> Yapıt/eser. )
- ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER
( Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )
- ZAYIF/LIK ile/ve/değil/yerine GÜÇSÜZ/LÜK
( [not] WEAK vs./and/but POWERLESS
POWERLESS instead of WEAK )
- ZAYIFLIK" ile/değil KİŞİLİKLİ/OMURGALI KALMAYI YEĞLEMEK
- ZEHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİFÂ
- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA
- ZEKÂ:
SOYUT ile/ve/||/<> MEKANİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL
( )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )
( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )
( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )
( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )
( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )
( )
( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )
( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )
( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )
( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )
( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )
( )
( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )
( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )
( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- ZEKÂ ve/||/<> DUYARLILIK
- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EMEK
- ZEKÂ ve/<>/>< EYLEM
- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NAMUS
- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ŞEFKÂT
( [karşısında] Eğiliriz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Diz çökeriz. )
- ZEKÂT ile/ve/||/<> MÂÛN
( ... İLE/VE/||/<> Malın zekâtı. )
- ZEKÂT ile/ve/||/<> SADAKA ile/ve/||/<> İNFÂK
( Maddî olarak vermek. İLE/VE/||/<> Manevi olarak vermek. İLE/VE/||/<> Geciktirmeden vermek. )
- ZEKÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂ
- ZEKİ KİŞİLERİN, İŞE ALINMA AMACI:
NE YAPACAKLARINI SÖYLEMEK ile/değil/yerine İŞVERENLERİN, NE/LER YAPACAĞINI/YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEMELERİ
- ZEMİN ile/ve/<> BAĞLAM
- ZEMİN ile/ve HAREKET NOKTASI
( Zemini olmayanın ereği olmaz. )
- ZENGİN ve/||/=/<> GÖNÜL AÇAN(FETHEDEN)
( En zengin kişi/ler, gönül fetheden(ler)dir. )
- ZENGİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/< ENGİN/LİK
- ZEVK ALMAK İÇİN/ÜZERE ile ZEVK VERMEK İÇİN/ÜZERE
- ZEVKİNDE/LİK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNDE/LİK
- ZİHİN ile/ve/||/<> PARAŞÜT
( Zihin, paraşüt gibidir. Açık değilse işe yaramaz. )
- ZİHN-İ DAKÎK ile/ve/||/<>/>/< ZİHN-İ RAKÎK
- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN
( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )
( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )
- ZİHNİ YORMAK ile/değil/yerine ZİHNİ ZORLAMAK
( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )
- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK
- ZİHNİN VE YAŞAMIN:
ARINARAK DÖNÜŞMESİ ile/ve/||/<> DÖNÜŞEREK ARINMASI
- ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA
( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )
- ZİNDE/LİK[Fars.] değil/yerine/= DİNGİN/LİK, DİNÇ/LİK
- ZIR/DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- ZOR İŞ değil AZ COŞKU/AŞK
- ZOR değil/yerine/< KOLAY DEĞİL
( NOT EASY instead of DIFFICULT )
- ZORA DAYANAMAYAN/LAR ile/>< ÖDÜLE "DAYANAMAYAN/LAR"
- ZORLANMA ve/||/<>/> DEĞİŞİM
( Kişiyi zorlamıyorsa, değiştirmeyecektir. )
( If it doesn't challenge you, it won't change you. )
( CHALLENGE and/||/<>/> CHANGE/ALTERATION )
- ZORLANMAK ve/fakat/||/<>/>/< KAÇMAMAK
- ZORLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZORLANMA
( Dışarıda/ki/ler/de. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçeride/ki/ler/de/n. )
- ZORLUKLAR KARŞISINDA:
"PES ETMEK" ile/değil/yerine/>< OLGUNLAŞMAK
- ZORLUKLARA/SIKINTILARA:
KATLANMAK ile/ve/||/<> AYAK UYDURMAK
- ZORLUKLARI:
"ÜSTLENMEK" ile/ve/değil "GÖĞÜSLEMEK"
- ZORUNLU HAREKET ile/ve/değil ZORLAMALI HAREKET
- ZORUNLU NEDEN ile/ve/||/<> YETERLİ NEDEN
( Yetinilenler. İLE/VE/||/<> ... )
- ZORUNLU SÜREÇ ile/ve/değil ZORUNLULUK İÇEREN SÜREÇ
- ZORUNLU/LUK / ZARÛRÎ ile/değil/yerine/=/< KAÇINILMAZ/LIK
- ZÜBÜK ve/||/<> PIRT
( )
- ZUNÛN ile/ve/||/<> ŞUKÛK ile/ve/||/<> SÜKÛN ile/ve/||/<> SÜKÛT
( Bilgide[malûmâtta]. İLE/VE/||/<> Uygulanan bilgide[marifette]. İLE/VE/||/<> (B)ilimde. İLE/VE/||/<> Bilgelikte[irfânda]. )