Öncelikli FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(29/39)
- PARÇALANMIŞ/LIK ile BÖLÜNMÜŞ/LÜK
( TO BREAK INTO PIECES vs. TO BE DIVIDED )
- PARÇALARDA, PARÇAYI/LARI GÖRMEK ile/değil/yerine PARÇALARDA, BÜTÜNÜ GÖRMEK
( TO SEE THE PIECES/S ON PIECES vs. TO SEE THE INTEGRITY ON PIECES )
- PARÇALI/LIK ile/değil AYRI/LIK
- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ
( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )
- PARÇASI OLMAK ile/yerine/değil UZANTISI OLMAK
( [not] TO BE PART OF vs./but TO BE EXTENSION
TO BE EXTENSION instead of TO BE PART OF )
- PATRON OLMAK ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK
( [not] BEING BOSS vs./but BEING EXAMPLE AND LEADER
BEING EXAMPLE AND LEADER instead of BEING BOSS )
- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM
( SHARING vs./and DISTRIBUTION )
- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA
( SHARING vs./and SOLIDARITY )
- PAYLAŞIM ve/> DÖNÜŞÜM
( SHARING and/> TRANSFORMATION )
- PAYLAŞIM ile/ve/||/<> İŞLEM ile/ve/||/<> ARŞİV
( Verilerin ve özellikle de e-postaların düzenlenmesinde gerekli olan, öncelikli ve işlevsel en üst üç bölüm/leme. )
- PAYLAŞIM ile/ve/değil PAYLAŞIMI YAŞAMAK
( [not] SHARING vs./and TO LIVE/FEEL THE SHARING )
- PAYLAŞIM ile/ve/<> SAYGINLIK
- PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM
( SHARING vs./and APPROACHING )
- [ne yazık ki]
PAYLAŞIMSIZ/LIK ile/değil/< "DOYUMSUZ/LUK"
- Paylaşım için DİNLE!!!
- Paylaşım için SUS!!!
- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK
( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )
- PAZAR ile/ve/değil/||/<>/> MEZAR
( Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen aldık döndük mezara )
(
)
- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/></< GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ
- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK
- PEKİŞ(TİR)MEK ile/ve/<> OLGUNLAŞ(TIR)MAK
( TO CONSOLIDATE vs./and/<> TO RIPEN )
- PEKİŞTİRMEK ile/ve/<> PERÇİNLEMEK[Fars. :Siyeç.]
( ... İLE/VE/<> Bir bağıntıyı, perçinle tutturmak. | İki ya da daha çok parçayı, karşılıklı bölümlerini birbiri üzerinde ezerek birleştirmek. | Berkitmek, sağlamlaştırmak, güçlendirmek. )
( PERÇİN[Fars.]: İki ya da daha çok levhayı birbirine bağlamak için geçirilen çivinin, ezilerek baş durumuna getirilen ucu. )
( TO CONSOLIDATE vs./and/<> TO RIVET )
- Pençen yok! KONUŞ!!!
- PERDE ile/değil/yerine BASAMAK
- PERDE ile/ve/<> YANILSAMA
- PERVERÎ[Fars.] / PERVERİŞ[Fars.] / PERVERÎŞ-ÂMÛZ[Fars.] / PERVERÎŞ-YÂB[Fars.] / PERVERİŞ-YÂFTE[Fars.]
( Besleyicilik, büyütücülük, terbiye. | Seçme. | Sevme. İLE Besleyiş, besleme, beslenme. | İlerleme, terakkî. İLE Mânen yetiştiren, filozof. İLE Beslenen. | Yetiştirilen, terbiye gören, terbiye edilen. İLE Büyütülmüş, bakımlı, terbiyeli, terbiye edilmiş. )
- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK
- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine VAZGEÇMEK
- PEŞİNDE KOŞMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇMEK
- | PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK
( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )
- PİŞMANLIĞIN SONA ERMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYDINLANMA
- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN
( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )
- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI
( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )
- PİŞMANLIK / OKSINMAK/OXSINMAK[dvnlgttrk] ile/ve/yerine (İÇ) HESAPLAŞMA
- PİŞMANLIK = REPENTANCE[İng.] = REPENTIR[Fr.] = REUE[Alm.] = POENITENTIA[Lat.]
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PİŞMANLIK değil/yerine ÜMİT
- PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI
( REGRET vs./and/||/<>/> REMORSE )
- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]
( )
- POLİS = KENT/ŞEHİR
( Sözcük anlamıyla "Kent/Şehir" demektir. Şehirde ve bir arada yaşamanın gerektirdiği koşulları ilk elden sağlayan ve takipçisi, dayanakça gücü olandır. )
- POLİTİK ERDEMLER ile/ve/||/<> BİLGELİK[DİANOETİK] ERDEMLERİ
( Tedbir, itidal ve cesâret. İLE/VE/||/<> Adâlet, bilim ve aşk. )
- POLYANNACILIK ile/değil POZİTİFLİK
- POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU
( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )
- POMPALAMAK ile/değil/yerine DESTEKLEMEK
- POTANSİYEL ile/ve ENERJİ
( POTENTIAL vs./and ENERGY )
- POTANSİYEL ile/ve/değil OLANAKLILIK
- POTANSİYEL ile/ve/değil OLASILIK
- POZ ile/değil/yerine KOZ
( [not] POSE/POSITION vs./but TRUMP/ADVANTAGE
TRUMP/ADVANTAGE instead of POSE/POSITION )
- POZ[Fr.] ile POZİSYON[Fr.]
( [Resim ya da fotoğrafta] Duruş. İLE Fotoğrafta, objektifin açık kaldığı süre. | Kurum, çalım. İLE Bir şeyin, bir nesnenin, bir kişinin, bir yerde bulunuş durumu, konum. | Bir kişinin, toplumsal durumu. )
- POZİTİF ile/ve AVANTAJ
( POSITIVE vs./and ADVANTAGE )
- POZİTİF/LİK ile/ve DIŞADÖNÜK/LÜK
( POSITIVE/NESS vs./and EXTROVERT/NESS )
- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK
( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )
- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA
- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME
- PROGRAM ile/ve TASARIM
( PROGRAMME vs./and DESIGN )
- PROTOTİP ile/ve/değil ARKAİK
- PSİKOLOJİ:
3D ile/ve/değil/||/<>/> 6D
( Düşünce, Duygu ve Davranış. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Değer, Deneyim ve Dil. )
- PSİKOLOJİK VE TOPLUMSAL SORUNLARIN KÖKENİNDE:
[ya] COŞKUNUN ile/ve/ya da/||/<> ÖFKENİN ile/ve/ya da/||/<> KORKUNUN DÜZENLENEMEMESİ
- YILANLARDA:
PUSUDA BEKLEYENLER ile/ve/değil/yerine/||/<> AV PEŞİNDE HAREKET EDENLER
- PUT/LARI/NI KIRMAMAK ve/||/<>/> KENDİNİ, PUT KILMAK
- RÂBITA/TELEPATİ ile/ve AŞK
- RAHAT OLDUĞUMUZDA ile/ve/||/<>/> SIKILDIĞIMIZDA
( Sıkılabilelim ki. İLE/VE/||/<>/> Rahat olabilelim. )
- RAHATLIK" ile ZİHİN RAHATLIĞI/ATARAKSİ/ATARAXIA
( ... İLE Zihin rahatlığı. )
- RAHATLIK ile/ve CESÂRET
( Gereksiniminiz, içimizde bulacağımız cesârettir. )
( COMFORT vs./and COURAGE
Your need is the courage you're going to find inside yourself. )
- RAHAT/LIK ile/ve ÖZGÜR/LÜK
( ÖZGÜR: Varoluş ve etkinliği öz belirlenimli. )
( COMFORT vs./and FREEDOM )
- RAHATLIK ile/ve YAKINLIK
( COMFORT vs./and CLOSENESS/SYMPATHY )
- RAKAMLAR('I)
- RAMAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEDD-İ RAMAK[Ar.]
( Yaşam kalıntısı. [Ancak, soluk alabilecek kadar gövdede kalan yaşam.] | Pek az şey. | [Ramak kala!] İLE/VE/||/<>/> Ölmeyecek kadar ile geçinme/yaşama. )
- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN
( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )
( )
- RASTGELE/LALETTAYİN değil/yerine/= GELİŞİGÜZEL
- RASTGELELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< OLASILIKLILIK
- RASTLANTI ile/ve/<> YAPISAL RASTLANTI
( Fizik yasalar/ı ve fraktal geometri, yapısal rastlantılardır. )
( )
- RASTLANTI/SALLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLANTI/SALLIK
- RAUF ile ÇOK ACIYAN, ESİRGEYEN, MERHAMET SAHİBİ
- RED (ETMEK) ile/ve DİKKAT
( REJECT vs./and ATTENTION )
- RED ile/değil/yerine TAMAMLAMAK
( Duruyorsan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yürürsen/yürüyerek. )
- REDDETME ile/değil/yerine ERTELEME
( [not] TO DENY | REJECT vs./but TO POSTPONE/DEFER/DELAY
TO POSTPONE/DEFER/DELAY instead of TO DENY | REJECT )
- REDDETMEK ile AŞAĞILAMAK
( REJECT vs. TO DESPISE )
- REDDETMEK ile/değil/yerine "AŞMAK"
( REJECT vs./and "TO EXCEED" )
- REDDETMEK ile/ve/değil/yerine AYIRD ETMEK
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO DISTINGUISH
TO DISTINGUISH instead of TO DENY | REJECT )
- REDDETMEK ile/ve BEĞENMEMEK/İRDEMEK
( REJECT vs./and TO DISAPPROVE | NOT TO LIKE )
- REDDETMEK ile/değil BOYUN EĞMEMEK
( [not] TO DENY vs./but NOT TO SUBMIT )
- REDDETMEK ile/değil/yerine DEĞİLLEME
( [not] TO DENY | REJECT vs./but NEGATION
NEGATION instead of TO DENY | REJECT )
- REDDETMEK ile/ve/||/<> "GERİ ÇEVİRMEK"
( Aslımıza geri dönüş yolu, reddetme ve geri çevirmeden geçer. )
( The way back to ourselves is through refusal and rejection. )
- REDDETMEK ile/ve/değil/yerine GÖZ ARDI ETMEK
( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO IGNORE
TO IGNORE instead of TO DENY | REJECT )
- REDDETMEK ile/değil KALDIRMAK
( [not] REJECT vs./but TO REMOVE )
- REDDETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK
( Rededebilirsiniz fakat ortadan kaldıramazsınız. )
- REDDETMEK ile SIRTINI DÖNMEK
- REDDETMEK ile/ve/değil/yerine YÜZ ÇEVİRMEK
( [not] TO DENY vs./and/but TO TURN AWAY FROM
TO TURN AWAY FROM instead of TO DENY )
- REFERANS DEĞER/REFERENCE VALUE[İng.] değil/yerine/= DAYANAK DEĞER
- REFERANS[[İng. < REFERENCE]] değil/yerine/= REVERANS[Fr.]
( Kaynak. | Öneri. | Öneri mektubu. İLE Selâm ya da teşekkür için eğilerek ya da dizleri kırarak yapılan hareket. )
- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK
( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )
- REKLÂM VE GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ ve GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ ve SİGARA SORUNU
( )
- REKLÂM ile/değil HABER
( ["not"] ADVERTISEMENT vs. NEWS/MESSAGE )
- RENK KATMAK ile/ve TAMAMLAMAK
( "TO GIVE COLOR" vs./and TO COMPLETE )
- RENKLİ GÖZ/LÜ ile GÜZELLİK
- RESMİYET ile CİDDİYET ile KİBARLIK ile MESAFE/Lİ/LİK
( Olgun kişiler, başkalarıyla aralarına mesafe koyarken, bunu hiddetle değil asâletle yapar. )
( FORMALITY vs. SERIOUSNESS vs. REFINEMENT vs. DISTANCE/Y/NESS )
- REZÂNET ile/>< REZÂLET
( Ciddiyet, ağırlık, ağırbaşlılık, temkinlilik, vakarlılık. İLE/>< Alçaklık, rezillik. | Utanılacak durum, utanç verici şey. | Arsızlık. | Maskaralık. )
- REZÎLET ile/ve REDÂET
( Nicelikte. İLE/VE Nitelikte. )
- REZİL/LİK(/REZÂLET) ile SEFİL/LİK(/SEFÂLET)
( VILENESS vs. MISERY )
- RİSK ALMAK ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK
- RİSK ile/ve/<>/değil POTANSİYEL
- RİTÜEL ve TÖRE[ÖRF] )
ile/ve/değil/yerine/<>/>
TÜZE(HUKUK)
( Köyde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Kentte. )
( [ Bilinçaltı. VE Bilinç dışı. ] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Bilinç. )
( Bir kültürün, ortalama kamusal bilgisinin belleği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> ... )
- RİVÂYET ile/ve YORUM
( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )
- RİYÂ ile SÜM'A
( ... İLE Görsünler/işitsinler diye yapılan göstermecilik. )
- RİYÂZAT[Ar.] ile/ve/||/<> MÜCÂHEDE[Ar.]
- RIZÂ:
SATILAMAZ ve/||/<> SATIN ALINAMAZ
- RIZÂ ve/< İKNÂ
- RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK
( RZK > KZR <> RZK [~] )
( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )
( Gıda. > Besin-posa. <> Gübre-toprak-gıda. )
( Tohum/fidan/ağaç. > Yaprak/çiçek/meyve. <> Çürük yaprak/meyve-gübre-toprak-fidan/ağaç. )
( Mürşid. > Mürid. > Mürşid. )
- RIZK ile/ve/||/<> NASİB ile/ve/||/<> KISMET
- ROL ALMAK/ALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖREV ALMAK/ALAN
- ROMANTİZM:
AKIM değil ÖNCÜL
- ROTASYON ile SİRKÜLASYON
- RUHANİYET ile ...
( Kendine ve başkalarına iyilik yapma. )
- RÜYÂ ile KARABASAN
( DREAM vs. NIGHTMARE )
( HÂB ile KÂBÛS )
- SAADET ile/ve/||/<>/< BEREKET
- SAADET >< ŞEKÂVET
- SAADET ve/<> SELÂMET
- SAÂDET[Ar.] ile SÜREKLİ MUTLULUK
( SÜREKLİ MUTLULUK )
- SABAH(/KALKINCA) HAZIRLA(N)MAK ile/yerine AKŞAMDAN(/ÖNCEDEN) HAZIRLA(N)MAK
( Eğer hazırlanmakta başarısız olursanız, başarısız olmaya hazırsınız demektir. )
( TO GET READY IN THE MORNING vs. TO GET READY IN THE LAST EVENING
TO GET READY IN THE LAST EVENING instead of TO GET READY IN THE MORNING )
- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME
- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK
- SABIR ETMEK ile/ve ZABT ETMEK
- SABIR (TASABBUR)
- SABIR ile ...'A KATLANMAK
- SABIR ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET
- SABIR ile/ve ANLAYIŞ
( PATIENCE vs./and UNDERSTANDING )
- SABIR ile/ve AZMAMAK
- SABIR ile/ve/değil/yerine BELÂ GELMEDEN ÖNCEKİ SABIR
- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR
- SABIR ve/<> HİZMET
- DAYANÇ/SABIR ile İSYAN ETMEMEK
- SABIR ile/ve KANAAT ile/ve MÜRÜVVET
( Tamamıyla nefs mertebesinden geçmeyen, mürüvvet sahibi olamaz. )
- SABIR ile KAYITSIZLIK/İLGİSİZLİK
- SABIR ile/ve KENDİNİ TUTMAK
- SABIR ile/ve/||/<> NAMAZ
( NAMAZ: Varoluş sıkıntısından kurtulmayı da sağlar. )
- SABIR ile SABR-I ANİLLAH
- SABIR ile/ve SEBÂT
( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )
( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )
- SABIR ile/ve/<>/> SELÂMET
( SABIR GEREK EVVELÂ
SONRA TAHAMMÜL
SONRA TENEZZÜL
SONRA İLİM, İRFAN GEREK
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK
SONRA YOKLUK
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )
( Sabır, öyle bir iptir ki; sen kopacak/bitecek sanırsın, o, gittikçe güçlenir/çoğalır. )
- SABIR ile/ve SIĞINMA
- SABIR ile/ve TÂKAT
- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM
( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )
- SABIR ile/ve TEVEKKÜL
- SABİT ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLİ
- SABİT ile/ve DEĞİŞMEYEN
( FIXED vs./and INVARIABLE )
- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI
( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )
- SABİT ile İLİŞKİ
( FIXED vs. RELATION )
- SABİT ile SÜREKLİ
- SABİT ile/ve TEK
( FIXED vs./and UNIQUE )
- SABİTLEME ile İNDİRGEME
( TO FIX vs. TO REDUCE )
- SABİTLEMEK ile/ve/<> BELİRLEMEK
- SABİT/LER ile/ve/<> DEĞİŞKEN/LER
( FIXES vs./and/<> VARIABLES )
- SABİT/LİK ile/ve DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ/LİK
( FIXED vs./and UNTRANSFORABILITY/NESS )
- Sabır için DİNLE!!!
- Sabır için SUS!!!
- Sabır törpüsü olmamak için SUS!!!
- SABRETMEK ile/değil/yerine UZAKLAŞMAK
- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/>/<>/>< RÂZI OLAN
( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )
- SAÇMA"LIK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILAMAZLIK
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI
( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )
BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )
İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )
DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )
SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )
SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )
- SADAKA DAĞITMAK ile/ve/||/değil/yerine/< HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK
- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]
( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )
- SADÂKAT ile/ve SÜREKLİLİK
( LOYALTY vs./and CONTINUITY )
- SADÂKAT ile YALANSIZLIK
( LOYALTY vs. LACK OF LIE )
- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK
( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )
- SADECE ŞAKAYDI ile/ve/||/<> BİLMİYORUM ile/ve/||/<> UMRUMDA DEĞİL ile/ve/||/<> TAMAM
( [Ardında, en azından, küçük bir ... ]
Gerçeklik yatar. İLE/VE/||/<> Bilgi yatar. İLE/VE/||/<> Düşünce ve/ya da duygu yatar. İLE/VE/||/<> Acı yatar. )
- SADECE ve/<> AĞIRLIKLA/YOĞUNLUKLA
( ONLY vs./<> IN "HEAVINESS"/DENSITY )
- SADECE ve/<> HER ZAMAN
( ONLY vs./<> ALWAYS/FOREVER )
- SADECE ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLE
( [not] ONLY vs./and/but BEFORE ALL
ALWAYS/FOREVER instead of ONLY )
- SADECE ile/ve/değil ÖZELLİKLE
( ... ile/ve/değil Bİ-L-HÂSSA )
( [not] ONLY vs./and/but ESPECIALLY )
- SADECE/SIRF ile "DAHA ÇOK"
( ONLY/MERE/SHEER vs. "MOSTLY" )
- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET
( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )
- ŞÂDÎ[Ar. < ŞEDÂ] ile ŞÂDÎ[Fars.]
( Mahkeme hademesi, mübaşir. | Zamanında, sultan sarayına odun götüren yeniçeri, odun ambarı memuru. | Nağme ile şiir okuyan. | İlimden, edebiyattan payı olan. | Torba oğlanı, Acemi Ocağı neferi. İLE Memnuniyet, sevinçlilik, gönül ferahlığı. )
- SAF HAKİKAT ile/ve/<> EBEDÎ ÖZ
- SAF ile/ve ANLAMLI
( PURE vs. MEANINGFUL )
- SAF ile DEĞERSİZ
( Kişiler, kendini ya da başkalarını beslerken, saf ve anlamlıyla, değersizi birbirinden ayırd etmeyi bilmelidir. )
( PURE vs. WORTHLESS )
- SAF ile/ve/< SADE[Fars. < SÂZEC]
( Bir maddenin, kavramın ve/ya da ...'nın kendi özünden/doğasından uzaklaşmadığı kadar ve dışarıdan etkilenmediği derecede bulunduğu hal. İLE/VE Bir maddenin ve/ya da kavramın etkilendiği dış faktörlerin olabildiğince alt seviyede/kıvamda tutulup, fazlalılığa/aşırılığa/lükse gitmeme/kaçmama hali. )
( Sadelikten şaşmamak doğrudur. )
( Saflaşın, dikkatli ve uyanık olun, hazır bulunun. )
( Be pure, be alert, keep ready. )
( PURE vs./and SIMPLE )
- SAFHA ile/değil/yerine AŞAMA
- SAFHINI BELİRLEMEK/BİLMEK ile/ve SAF OLMAK/KALMAK
- SÂFİYET (AHLÂKI) ile/ve/> İRFANİYET (AHLÂKI) ile/ve/> AŞK (AHLÂKI)
( Saflaşmadıkça, kapı/lar açılmaz. )
( MORALS OF PURITY vs./and MORALS OF WISDOM vs./and MORALS OF LOVE )
- SAFLAŞMA ile/ve/< ARINMA
( Durum. İLE/VE/< Yöntem. )
( Saflaşın, dikkatli ve uyanık olun, hazır bulunun. )
- SAFLAŞMA ile/ve/> İNCELME
( PURIFY vs./and/> TO BE REFINED )
- SAF/LAŞTIRILMIŞ AKIL ile/ve/= NİYET ile/ve/= KALP
( PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART )
- SAF/LIK ile/ve/değil İYİ NİYETLİ/LİK
- SAF/LIK ile KATIŞIKSIZ/LIK, KATIKSIZLIK
( PURE vs. UNADULTERATED )
- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET
( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )
- SAĞDUYU ile DUYARLILIK
( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )
- SAĞDUYU = HASSE-İ SELİME = GOOD SENSE[İng.] = BON SENS[Fr.] = GESUNDER VERSTAND[Alm.]
- SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ
( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )
- SAĞIN = SAHİH = EXACT[İng., Fr.] = EXAKT[Alm.] = EXIGERE[Lat.] = EXACTO/TA[İsp.]
( Doğruluk kuralına uygun olan. | Sözün, anlatılmak istenilene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği. )
- SAĞLAMA ile/ve EMİNLİK
( PROOF vs./and TO BE SURE )
- SAĞLAMA ile/ve ONAY
( PROOF vs./and APPROVAL )
- SAĞLAMAK ile/ve GERÇEKLEŞTİRMEK
( TO OBTAIN vs./and TO REALIZE )
- SAĞLAM/LIK ile/ve/<> ESTETİK
( STRENGTH vs./and/<> AESTHETICS )
- SAĞLAM/LIK ile/ve GEÇERLİ/LİK
( "COOL/NESS" vs./and VALID/ITY )
- SAĞLAM/LIK ile/ve/<> KALICI/LIK
( STRENGTH vs./and/<> PERMANENT/LASTING )
- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK
- SAĞLIK ile/ve GÜÇ/KUDRET
( 
)
( HEALTH vs./and POWER )
- SAĞLIK ve/> ONGUNLUK/SAADET/MUT
( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )
( ASKLEPIOS )
- ŞAHANE değil/yerine/= ÇOK GÜZEL, EŞSİZ, GÖRKEMLİ
- SAHÂVET[Ar.] değil/yerine/= EL AÇIKLIĞI
( CÖMERTLİK, EL AÇIKLIĞI )
- SAHİBİ OLMAK ile/değil/yerine PARÇASI OLMAK
- SAHİBİNE SORULMADAN/İZİN ALINMADAN KİŞİLERİN (ÖZEL) EŞYALARINA DOKUNULMAZ!
- SAHİH (OLAN) ile/ve SALİH (OLAN)
( Bilinmeli. İLE/VE Uygulanmalı. )
- SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU
- SAHİP OLMA ile/ve/değil SAHİP OLDUĞUNU SÜREKLİ KILMAK
- SAHİP OLMAK ile AİT OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE VE BÜTÜN OLMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/<> HAKİM OLMAK
( OWNERSHIP vs./and/<> ABLE TO DOMINATE )
- SAHİP OLMAK ile/değil KENDİNDE VAR (OLDUĞUNU BİLMEK/ANIMSAMAK)
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÂYIK OLMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<> OLMAK
( Erich Fromm'un, "Sahip Olmak ya da Olmak" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
- SAHİP OLMAK ve/||/>/< TERK EDEBİLMEK
( Ancak, sahip olunabilen, terk edilebilir. )
( Önemli[öncelikli] olan, en çok şeye sahip olmak değil en az şeye gereksinim duymaktır. )
( Bir şeye sahip olmak istiyorsan, onu, zihninden, dilinden ve gönlünden çıkarmalısın! )
( İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. )
( OWNERSHIP and/> ABLE TO LEAVE )
- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA
- SAHİPLENMEK ile/değil/yerine SEVMEK/SEVGİ
( Sevgi özgür bırakıcıdır, olmalıdır! Sahiplenmeden! )
( [not] TO CLAIM vs./but TO LOVE / THE LOVE
TO LOVE / THE LOVE instead of TO CLAIM )
- SAHNE ile/değil/yerine ESAS
- ŞAİR[Ar.] değil/yerine/= OZAN
( Şiir söyleyen ya da yazan kişi. | Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kişi. )
( )
- SAKİN OLMAK ile/ve/||/<> SESSİZ OLMAK ile/ve/||/<> KENDİN OLMAK
( Huzur arıyorsak. İLE/VE/||/<> Bilgelik arıyorsak. İLE/VE/||/<> Aşk arıyorsak. )
- SÂKİN[< SÜKÛN] / MUKÎM[< KIYAM] ile/ve ŞÂGİL[< ŞUGL]
( Konutta/meskende yaşayan/oturan, ikâmet eden. İLE/VE Meşgul eden, edici. | Meşgul olmayı gerektiren. | İşgâl eden, tutan. | Bir mülkte oturan. )
- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE
( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )
( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )
- SAKİNLİK:
MANTIKSIZLIĞI ANLAMA ile/ve/||/<> FARKINDALIĞI ARTIRMAK
- SAKİNLİK ile/ve DAYANÇ/SABIR
( Belirli bir bilgi ve bilinç/tutum gerektirir! )
( CALMNESS vs./and PATIENCE )
- SAKİNLİK ile/ve SAKİNLİK(YUMUŞAKBAŞLILIK)
( Yumuşaklık ve iyilik, kişiye anneannesinden mirastır. )
( QUIETNESS vs./and CALMNESS )
- SAKİN/LİK ile/ve/<> SESSİZ/LİK, SÜKÛNET
( CALM/NESS vs./and/<> QUIET/NESS )
- SAKINMAK ile/ve/değil/yerine KORUMAK
- SAKLA BENİ, VARKEN; BULUNAYIM SANA, YOKKEN ile/ve SAKLA SAMANI, GELİR ZAMANI
- SAKLAMAK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK
( [not] TO CONCEAL vs./and/but NOT TO SHARE )
- SAKLI ile/ve/değil GİZLİ
- SALAK/LIK ile/değil/yerine/>< SABIRLI/LIK
- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
- SALDIRI ile/değil SAPTAMA/TESPİT/BEYAN
( [not] ATTACK vs./but TO DETERMINE/ESTABLISHING/TO DECLARE )
- SÂLİH ve/||/<> ZÂHİD
( ... VE/||/<> Dinin biçim yönüne fazla önem veren, aşırı, çok sofu. | Kendini, sadece dine veren. | Masiva'ya itibar etmeyen. )
- SÂLİM ile/ve/<> SELİM
( Güvende olmak, güven vermek. İLE/VE/<> Duru olmak. )
( Aklın. İLE/VE/<> Kalbin. )
( ... İLE/VE/<> Doğru, dürüst, kusursuz. | Ur ya da bazı sayrılıklarda, sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil. )
- SALINIM ile/ve DEVİNİM
( OSCILLATION vs./and MOVEMENT )
- SALLANMA ile/ve/değil/yerine SALINIM
- SALTIK GÖRÜNÜŞLER ile/değil GÖRÜNÜŞLERİN SALTIK İLKESİ
( [not] ABSOLUTE APPEARANCES vs./but ABSOLUTE PRINCIPLE OF THE APPEARANCES )
- SALTIK ile SABİTE
- SALTIK ile/ve YALITILMIŞ
( ABSOLUTE vs./and INSULATED )
- SAMED ve/||/<> SOMUT
- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]
( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )
( Genele. İLE/VE/<> Özele. )
( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )
- SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK
( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )
( SINCERE | INTIMACY vs. OPENNESS vs. TRANSPARENCY )
- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK
- SAMİMİYET ile/ve/<> DOĞALLIK
- SAMİMİYET ve/||/<> SAMİMİ NİYET
- SAMİMİYETİN BELİRTİSİ ve/||/<> DÜRÜSTLÜĞÜN İFADESİ
( Gözler. VE/||/<> Sözler. )
- SANA GÖRE ile BANA GÖRE
( ACCORDING TO YOU vs. ACCORDING TO ME )
- SANAL ile/ve KURGU/SAL
( VIRTUAL vs./and SPECULATIVE )
- SANAT:
GEÇMİŞİ GERİ ALMAK ile/ve/değil/||/<>/> GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMEK
- SANAT, GELENEKSEL UYGULAMANIN(RİTÜEL):
İÇİNDE değil DIŞINDA
- SANAT:
UYUM ve/||/<> ORGANİK ve/||/<> BİRLİK
( Sanat, uyumlu, organik birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracıdır. )
(1996'dan beri)