Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(14/39)


- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL


- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )

( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL


- EYVAH" ile/değil/yerine EYVALLAH

( Temel, yerde bir muz kabuğu görmüş...

- "Eyvah! Yine düşeceğim." demiş. )


- EZBER BOZMAK ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI


- EZBER BOZMAK ile KULAĞINA KAR SUYU KAÇIRMAK


- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ


- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE

( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )


- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"


- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ


- F ve/||/<> S ve/||/<> T ve/||/<> K ve/||/<> Ç ve/||/<> Ş ve/||/<> H ve/||/<> P
[FISTIKÇI ŞAHAP]

( Bu harfler, ayrık de'lerin kullanımı dışında, ancak, buradaki öteki harflerle kullanılır.
Levent'te | Erdinç'te | Sınıfta | Geçitte, Geçişte | Sancak'ta | Sehpada | Edip'te | Sevinçte, Sevinç'te | Elektrikçi )


- [ne yazık ki]:
FAİZ ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK


- FAİZ ile HİZMET

( INTEREST vs. SERVICE )


- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)


- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI


- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK


- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ


- FAR ile/ve/||/<>/> FARK

( HEADLIGHT/DIFFERENCE vs./and/||/<>/> DIFFERENCE )


- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!


- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK


- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI


- FARK YARATMA ÇABASI yerine BÜTÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞMAK

( TRYING TO SEE ENTIRE instead of TO STRIVE "TO CREATE DIFFERENCE" )


- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK

( AWARENESS vs./and/<> TO NOTICE OF THE DIFFERENCE )


- FARKINDA OLMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< UMURUNDA OLMAMAK


- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA


- FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK

( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME


- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK


- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK


- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )

( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )


- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK


- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK

( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )


- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA

( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )


- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME


- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK

( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )


- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )

( DIFFERENCY vs./and/<> AWARENESS )


- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI

( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )


- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER


- Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


- FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


- FAYTON SEFÂSI değil ATLARIN CEFÂSI


- [ne yazık ki]
"FAYTON":
"NOSTALJİ" değil ATLARI KÖLELEŞTİRME


- FAZİLET ile/ve EDÂ


- FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM


- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT

( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )


- FAZÎLET ile/>< REZÎLET


- FAZLA ALÇAKGÖNÜLLÜKTE/TEVÂZÛDA:
RİYÂ ile/ve/||/<> GERÇEK

( Fazla tevâzû gösterme, riyâdan sayarlar. İLE/VE/||/<> Fazla tevâzû gösterme, gerçek sayarlar. )

( [Fazla alçakgönüllük göstermek] İkiyüzlülük olarak yorumlanabilir. İLE/VE/||/<> İncelik olarak yorumlanmayıp çarpıtılarak, genelde de bilindiğiniz ya da göründüğünüz kadar incelikli olmadığınız biçiminde yorumlanabilir. )


- FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK

( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )


- FAZLA/GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞ ...)
KONUŞMA! ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNME!

( YAP! ile/ve/||/<>/< YAP! )


- FAZLA KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREĞİNDEN FAZLA KONUŞMAK

( Kişinin, "Fazla konuşmak" diye bir durumu ol(a)maz fakat belirli/belirsiz bir konuda/alanda/olguda, gereğinden fazla konuşması söz konusu olabilir. [Kişinin, doğadaki fiziksel donanımlarının yetersizliğini giderecek olanın, beyni ve zihni olmasından dolayı ve bunu da, geri dönülmez bir duruma girmeden önce gidermek, çözüm üretmek üzere dili ve konuşma becerisi karşılar. Modern dönemlerde gelinmiş kopukluklar, hızlı ve kısa/kesik sözler kullanma "çabası/beklentisi" nedeniyle de "konuşmanın fazlası" diye bir olgu, durum geliştirilemez ve/ya da bu kişisel/düşük "beklentinin" karşılanması, çevremizdeki kişilerden beklenilemez!] )


- FAZLA SAFLIK ile/ve/> İHÂNET

( Bazen fazla saflık da ihanetin nedeni/kaynağı olabilir. )


- FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK

( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )


- | FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ

( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )


- FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT

( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )

( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )

( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )

( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )


- FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK


- VAZGEÇME/FEDÂKÂRLIK[Ar.] değil/yerine/= ÖZVERİ, EL ÇEKME

( Temiz ve özverili bir hayat yaşayın, bu yeter. )

( Live a clean, selfless life, that is all. )

( EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE )


- FEHM ile/ve/||/<> AKIL ile/ve/||/<> İLLET ile/ve/||/<> HİKMET

( Kavram. İLE/VE/||/<> Bağlam. İLE/VE/||/<> Neden/içsel. İLE/VE/||/<> Dışsal. )


- FELÂKET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SELÂMET


- FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI


- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME


- FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK


- FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA


- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"


- FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ

( )


- FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK


- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI

( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )


- FELSEFE ve/||/<> ANAHTAR KAVRAMLAR


- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT

( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )


- FELSEFE ve/||/<> BİLGE

( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )


- FELSEFE ve/||/<> DEVLET

( Aklın/düşüncenin, gelişmişlikteki son seviyesi. VE/||/<> Kurumların/toplumun, gelişmişlikteki son seviyesi. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN

( vs./and/||/<> HUMAN/PERSON )


- FELSEFE ile/ve İNSAN BİLGİSİ


- FELSEFE ve/<> İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ


- FELSEFE ve KİŞİSEL YÖNETİM


- FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ


- FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF

( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )

( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM

( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )


- FELSEFE/BİLİM/FİZİK/DOĞA:
"DİYOR Kİ" ... değil İLKELERİ/YASALARI/ZORUNLULUKLARI ÇERÇEVESİNDE ...

( Anlamı ve ayrıntıları kişiselleştirmeden! Öykünce/fabl çeşidine katmadan/düşürmeden! )


- FELSEFE:
"ŞAPŞALLIK" ile/ve/değil/||/<>/< ŞAŞIRMAK

( Felsefe, yaşam, durum, konu ve süreçteki [olası] her ayrıntıya, sürekli bir bebek ve çocuk şaşkınlığında[sevimli "şapşallığı" gibi] fakat sorumlulukla, iddiasızca, duygusal değil ölçüyle ve yetişkince bakabilme çabası, özeni, saygısı, emeği ve sürecidir. )


- [FELSEFEDE/TASAVVUFTA] (BAZI/ÇOĞU) (ÖZEL ŞEY["AYRINTI/İÇERİK/DERİNLİK/YOĞUNLUK/KABALIK/İNCELİK"]):
"BAYIL" DİYE değil/yerine "AYIL!" DİYE


- FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]

( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )


- FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM

( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )


- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK


- FELSEFÎ ANLAYIŞ VE BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ VE SANATSAL DUYARLILIK ve/< BEREKET


- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI

( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )


- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI


- FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK


- FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET


- FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])


- FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ

( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )


- FERDÎ HİKMET[Ar.] değil/yerine/= BİREYSEL BİLGELİK/AYDINLANMA/UYANIŞ/ARINMA


- FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL


- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM


- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT

( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )


- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM

( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )


- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)

( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN


- FIRSAT ile/ve/<> CESÂRET


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU:
1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü.


- FİTNE ile/değil/yerine/>< FİTRE


- DOĞA/FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK ANTROPOLOJİ ile/ve SOSYAL ANTROPOLOJİ ile/ve PALEO ANTROPOLOJİ

( Fizik antropoloji, biyoloji ve tarihin; sosyal antropoloji ise tarih ve sosyolojinin kesiştiği/buluştuğu alan. )


- GÜÇ (FİZİKSEL) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL


- FİZİKSEL İŞ YAPMAK ile HİZMET ETMEK


- FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK


- YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM


- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK


- FURKAN ile/ve/||/<> FARUK

( Farklar. İLE/||/<> Farkında/ayırdında olan. )


- FUZÛLÎ:
BOŞUNA değil/değil/= ERDEMLİ/FAZİLETLİ


- FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA


- GÂFİL (OLMAK) değil/yerine/>< ÂRİF (OLMAK)


- GÖRELİLİK/GALILEO GÖRELİLİĞİ ile/ve/<>/> ÖZEL GÖRELİLİK ile/ve/<>/> GENEL GÖRELİLİK

( DEĞİŞMEZLİK/BAKIŞIM[SİMETRİ] İLKESİ [İng. INVARIANCE PRINCIPLE]: Fizik yasaları ya da fiziksel bir nicelik, belirli dönüşümler altında değişmezdir. | Özel görelilik kuramı. | Genel görelilik kuramı. )

( ...
İLE/VE/<>/>
Birbirine göre düzgün doğrusal hareket eden [ivmesiz] eylemsizlik referans sistemleri için sınırlı ve geçerli, iki postüla üzerine kurulmuş olan ve matematik ifadesini, Minkowski uzay-zaman boyutları [tensörü] ile bulan kuram. [1905] [Fizik yasaları, tüm eylemsizlik referans [Galile] sistemlerinde aynı matematik şekle sahip [değişmez(invariant)] olmalılardır. Işık, uzayda, her yönde, sabit c hızıyla kaynağından ve gözlemcinin hareketinden bağımsız olarak yayılır ve hiçbir sinyal ya da enerji, ışığınkinden daha yüksek bir hızla yayılamaz.]
İLE/VE/<>/>
Özel göreliliğin değişmezliğini, sadece eylemsizlik(ivmesiz) referans sistemleri için sınırlı tutmuş olmasının açmazını tamamlayan ve fizik objektifliğin alanını genişleten ve matematik ifadesini, Riemannian uzay-zaman koordinatları ile bulan kuram. [1911] [Fizik yasaları, sürekli koordinat dönüşümleriyle birbirine geçilebilen, eylemli ya da eylemsiz tüm referans sistemlerinde değişmez olmalılardır.] )

( 1611 ile/ve/<>/> 1905 ile/ve/<>/> 1916[1919 yayımlama] )

( Koordinat düzenine göre bakışımlılığı[simetrikliği] tanımlar.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm eylemsiz koordinat düzenlerinde aynı olduğunu söyler.

İLE/VE/<>/<

Fizik yasalarının, tüm koordinat düzenlerinde geçerliliğini vurgular. )

( RELATIVITY/GALILEO RELATIVITY vs./and/<>/< SPECIAL THEORY OF RELATIVITY vs./and/<>/< GENERAL THEORY OF RELATIVITY )


- GALİP DERVİŞ (DİZİSİ) ile/değil MONK (DİZİSİNİN YERLİ YAPIMI)


- GÂLİP ile/ve/değil/<> GARİP

( Galip gelen, garip olur/hisseder. )


- GAM ile/değil/yerine KAYGI

( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )

( Kalbe zarar verenler. )


- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT


- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ

( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )


- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN


- GAYR değil/yerine AKIL


- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET


- GAYRİ İHTİYARİ ile DİRENÇ/İSTEM/İSTENÇ DIŞI/KENDİLİĞİNDEN


- GAZ VERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>< "GAZ ALMAK"


- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK


- GEÇ!:
EMİR VERMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< DÜŞÜNCESİNİ/İSTEĞİNİ DÜMDÜZ SÖYLEMEK

( Bazı/çoğu (bilgisiz/görgüsüz) kişi/ler, bazen/çoğunlukla kendini, herkesin/herşeyin merkezinde "görenler"/zannedenler, başkalarına söylediklerini, emir olarak değil zihninde ne varsa, hiçbir dilbilgisine sahip olmadan ya da uymadan, kabalıkla söyler. Bunu görür görmez, anladığımız anda, üstlerine fazla gitmemek ve bunları karıştırmamak gerekir. [Bazen de hadlerini bildirmek gerekiyorsa bildirilebilir tabii.] )


- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK


- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!


- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]

( Olsun. İLE/VE Olmasın! )


- GECE ve/<> İÇ ÂLEM


- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK


- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK


- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK

( VALID vs./and BENEFICIAL )


- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM


- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK


- [ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK


- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME


- GEÇİMSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK


- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK


- GEÇMEK ile ATLAMAK


- GEÇMEK/GEÇKİN ile/ve/||/<> AŞMAK/AŞKIN


- GEÇMİŞ:
"AİT OLDUĞUMUZ" değil BANA/BİZE AİT OLAN


- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI


- GEÇMİŞ:
"EV GİBİ" değil/yerine/>< KİTAP GİBİ


- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK

( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )

( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )

( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )

( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )

( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )

( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )

( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )

( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )

( PAST vs./and/<>/> FUTURE )


- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK


- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ


- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK


- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK

( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )


- GEÇMİŞTEKİ (BAZI DURUMLARI) UNUTMAMAK ile/ve/değil/fakat/||/<>/> SAPLANIP KALMAMAK


- GEL DENİLEN YERE GİTMEYE AR EYLEME; GELME DENİLEN YERE GİDİP YERİNİ DAR EYLEME ile MİSAFİR UMDUĞUNU DEĞİL, BULDUĞUNU YER


- GELDİLER" ile DELİRMEK


- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK


- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR

( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )

( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )


- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)

( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )


- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK


- GELECEK/TE:
BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> BİLİNMEZ/LİK


- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK


- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN

( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )

( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )


- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI


- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )


- [ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ

( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )


- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE


- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK


- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE


- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK

( CASUAL vs./and ARBITRARINESS )


- GELİŞİM

( DEVELOPMENT )


- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK


- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK


- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA


- GELİŞİM ile/ve/<> DERİNLEŞME

( DEVELOPMENT vs./and/<> DEEPEN )


- GELİŞİM = DEVELOPMENT[İng.] = DÉVELOPPEMENT[Fr.] = ENTWICKLUNG[Alm.] = SVILUPPO[İt.] = DESARROLLO[İsp.]


- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT/PROGRESS vs./and TRANSFORMATION )


- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK

( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )


- GELİŞİM ile/ve/> İLERLEME

( Yaptığı işi iyi yapan kişi ilerleyecektir. )

( İlerleme ancak hazırlık aşamasında olur. )

( Kişinin daha da ilerlemesi için olanca cesârete gereksinimi vardır. )

( Sessizlik ve Sükûnet içinde, gelişirsiniz. )

( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )

( Doğru yönde ilerlediğimi nereden bileceğim? Göreviniz hakkında gösterdiğiniz azim, kararlılık, berraklık ve sadakatte ilerleyişinizle. )

( Olgun kişi, atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )

( İlerlemenin işaretleri nelerdir? Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji. )

( Yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )

( Senden ileride olanlara gelişmek için, geride olanlara da rahatlamak için bak. )

( One needs all the courage to go further.
In Silence and Peace, you grow.
How shall I know that I am moving in the right direction? By your progress in intentness, in clarity and devotion to the task.
What are the signs of progress? Freedom from anxiety; a sense of ease and joy; deep peace within and abundant energy without. )

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> PROGRESS )


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> KALKINMA


- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM

( DEVELOPMENT vs./and FORMATION/CONSTITUTION )


- GELİŞİM ile/ve SIRADÜZEN

( DEVELOPMENT vs./and HIERARCHY )


- GELİŞİM ile/ve TAMAMLANMA

( DEVELOPMENT vs./and TO GET COMPLETE, COMPLEMENT )


- GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA


- GELİŞİM ile/ve/> YENİLİK

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/> INNOVATION/REFORM/NEWNESS )


- GELİŞİMDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> CESÂRET


- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA

( image

image )


- GELİŞME ile/ve/<> DÖNÜŞME


- GELİŞME ile/ve GENLEŞME

( Hi, You probably get a ton of emails about "getting on the first page of Google." Too bad most of them are SCAMS. If you REALLY want to rank higher, you absolutely need to get this one part right: https://moreseotraffic.top/wal/?=farklar.net It's backed by data from thousands of SEO campaigns, across all industries. Just imagine what it could do for your business. Crystal DeMatio 964-2055 E. Badillo St Covina, CA 91724 If you prefer not to receive commercial messages regarding seo for your business, please remove yourself here: https://www.moreseotraffic.top/out.php/?site=farklar.net )

( TO DEVELOPE vs./and TO DILATE/EXPAND )


- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA


- GELİŞME ile/ve/<>/> YAYGINLAŞMA


- GELİŞMEKTE OLAN ile GELİŞMEMİŞ

( TO MATURE vs. IMMATURE )


- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT


- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK

( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )


- GELİŞTİRME ile/ve/<> GÜÇLENDİRME

( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )

( Power and grace are for all and for the asking. )

( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs./and/<> TO STRENGTHEN )


- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK

( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )


- GELİŞTİRME ile/ve/<> PEKİŞTİRME

( TO PROGRESS vs./and/<> TO CONSOLIDATE )


- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK


- GEMİ ile/ve/||/<>/> YELKENİ

( Yaşam, bir gemi.
Düş dolu yelkeni... )


- [ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ

( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )


- GENÇ / YAŞLI diye bir şey yok!


- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN

( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )


- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK

( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )

( image )

( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )


- GENEL ile ÖZEL

( GENERAL vs. REAL )


- GENEL ile/ve/<> ÖZEL

( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )

( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )

( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )


- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH

( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )


- [ne yazık ki]
GENELLEME ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK


- GENELLEME ile ÇIKARIM

( GENERALIZATION vs. INFERENCE )


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK


- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"

( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )


- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"

( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )

( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )


- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA


- GENELLEŞTİRME ile/ve MUTLAKLAŞTIRMA


- GENELLİYORSAK/GENELLEYECEKSEK
ile/değil/yerine/><
GENELLEMİYORSAK/GENELLEMEYECEKSEK

( [söyleyeceğimizi] Söylemeyelim ve daha çok düşünmeye devam edelim. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söyleyebiliriz/konuşabiliriz, düşünebiliriz. )


- GENİŞ ZAMAN ile/ve/<> GENELLEŞTİRME


- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA

( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )


- GERÇEĞİN BİLGİSİ:
DENEYLE BAŞLAR ve/||/<> DENEYLE BİTER


- GERÇEĞİN, BİLİNEBİLECEK YÖNLERİNİ, DOĞRU OLARAK ALGILAMAK ve BİLİNEMEYECEK OLANLARIN, BİLİNEMEYECEĞİNİ DOĞRU OLARAK ALGILAMAK


- Gerçek diller ile Niyet dillerini karıştırmadan KONUŞ!!! -ile


- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE

( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )


- MUTLULUK:
GERÇEK ile/ve/||/<> GÖRELİ


- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK

( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )

( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )

( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )

( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )

( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )


- GERÇEK:
(SENİ) DEĞİŞTİREN ve/<> DÖNÜŞTÜREN


- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ


- GERÇEKLERİ DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARABİLECEKLERİ DÜŞÜNMEK


- GERÇEKLERİN GERÇEKLİĞİ ile/ve HAKİKATİN HAKİKATİ

( Töz. İLE/VE İlke. )

( REALITY OF THE REALITIES vs./and TRUTH OF THE TRUTH )


- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK