Bugün[09 Aralık 2025]
itibarı ile 23.129 başlık/FaRk ile birlikte,
23.129 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(75/94)


- SEANS/SESSION[İng.] değil/yerine/= OTURUM


- SEARCH ENGINE OPTIMIZATION(SEO) ile/ve/||/<> SEARCH ENGINE MARKETING(SEM)


- SEB/SEBB[Ar.] ile SEB'[Ar.]

( Sövme, sövüp sayma. İLE Yedi/7. )


- SEB'A[Ar.] ile Sebâ[Ar.] ile SEBBÂH[Ar. < SİBÂHAT]

( Yedi/7. İLE Hz. Süleyman'ın eşi/zevcesi Belkîs'in, Yemen'de, hükmü altında bulundurduğu mâmur olan şehri. İLE Suda yüzen, yüzücü. | Yüzgeç. )


- ŞEB'ÂN[Ar. < ŞİB | çoğ. ŞİBÂ'] ile ŞEBÂN[Fars.]

( Tok, doymuş. [Fars. SÎR] İLE Geceler. )


- ŞEBB[Ar.] ile ŞEB[Ar.]

( Şap. İLE Gece. )


- SEBB[Ar.] ile ŞETM[Ar.]


- SEBEB:
HAFİF ile/ve/<> SAKÎL

( Kapalı hece. İLE/VE/<> Açık hece. )

( Harfin 1.'si harekeli, 2.'si sakîl ise. İLE/VE/<> 2 harekeli harf. )


- SEBEB[Ar.] ile ÂLET[Ar.]


- SEBEB ile/ve/<> MÜSEBBİB-ÜL ESBÂB


- SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( İp. İLE/VE/<> Kazık. İLE/VE/<> İp ile kazıkların arası.
[Çadır terimlerinden.] )

( 2 harf. İLE/VE/<> 3 harf. İLE/VE/<> 4 harf ve fazlası. )


- SEBEP ile İLLET


- SEBEP ile MENŞE


- SEBEP ile NEDEN

( REASON vs. REASON )


- SEBEP ile SEBEB-İ HİKMET


- SEBÎ[Ar. çoğ. SEBÂYÂ] ile SEB'Î[Ar.]

( Savaşta esir düşen. İLE Yedi sayısıyla ilgili olan. | Yedi günde bir gelen sıtma. )


- SEBİL ile SEBİR ile SEBİR

( Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu. | Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane. | Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma. İLE Suret. | Renk. | Asıl. | Heyet. İLE Mekke yakınlarında bir dağ. )


- SEBİL ile/ve SERSEBİL

( ... İLE/VE Sadece su akıtılır. [Sadece suyun sesini dinlemek ve konuşulanların duyulmamasını sağlamak için] )

( Kutsal günlerde, karşılık beklemeden, hayır için dağıtılan içme suyu. | Genellikle camilere bitişik, özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden, hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı. | Meyankökü şerbetini, bir hayır için dağıtma. | Büyük cadde. İLE Tatlı ve hafif su. | Cennette, bir çeşmenin adı. )


- SEBİL/HANE ve SIBYAN MEKTEBİ

( Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu. | Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı. | Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma. İLE Küçük çocukların okuma yazma ve Kur'ân okumayı öğrendiği okul. )


- SEBT GÜNÜ:
DİNLENME GÜNÜ değil/yerine DİNGİNLİK/DÖNÜŞÜM GÜNÜ

( YEVM-İ SEBT[Ar.]: Cumartesi günü. )


- SEBÛ'[çoğ. SİBÂ'] ile SEBÛ[Fars.] ile SEBÛH[Ar. < SİBH]

( Yırtıcı hayvan. İLE Testi. | Şarap kabı. İLE Yüzgeç. )


- SEBZE/SEBZEVAT/ZERZEVAT değil/yerine/= GÖVERİ/GÖVERTİ/GÖVLÜK/YEŞERTİ/YEŞİLLİK


- SEBZELER:
TOPRAK ALTINDAKİLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TOPRAK ÜSTÜNDEKİLER

( [beslenmemizin] %25'inde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< %75'inde. )


- SEBZELERDE:
EN DAYANIKLILAR ile EN DAYANAKSIZLAR, EN KOLAY/HIZLI ÇÜRÜYENLER

( Pancar, havuç, soğan. İLE Kuşkonmaz, Brokoli, Mısır. )


- ŞEC ile ŞECC

( ... İLE Geminin, denizi yararak yol alması. )


- ŞECÂAT[Ar.] ile ŞECCÂT[Ar. < ŞECCE]

( Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. İLE Başta ve yüzde oluşturulan yaralar. )


- SECÂVEND[Fars.] ile ...

( Kur'ân-ı anlama uygun doğru okumak için konulan işaret/ler. )


- ŞECERE[Ar. çoğ. ŞECERÂT] ile ŞECÎR[Ar.]

( Soyağacı. | Atların soyunun yazılı olduğu çizelge. | Küçük ağaç, tek bir ağaç. | Olgun insan./İnsan-ı Kâmil. İLE Kısa, küçük ağaç. )


- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ


- ŞECERE-İ TÛBA/İLLİYÎN ile ŞECERE-İ ZAKKUM/SİCCÎN


- SEÇİM MALZEMESİ ile/ve/değil/||/<> SEÇİM FIRSATI


- SEÇME ... ile/değil SEÇMELİ ...


- -SECT ile/||/<> TME- ile/||/<> -TOME ile/||/<> -TOMY

( Kesmek. İLE/||/<> Kesmek. İLE/||/<> Kesici araç, kesilen bölüm, kesi. İLE/||/<> Kesme işlemi. )


- SEDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ-Yİ PESÎN

( İnsan sesi. İLE/VE/||/<>/> En son sedâ/selen. )


- SEDÂ/SÂDÂ (ÇIKARMAK):
DİŞLERİN ISLIKLI SESİ YOLUYLA ile/ve DİLİN HAREKET ETTİRİLMESİ YOLUYLA ile/ve DAMAĞIN BÜZÜLMESİ YOLUYLA ile/ve DUDAKLARIN BİRBİRİNE BASTIRILMASI YOLUYLA ile/ve BURUNDAN SOLUMA YOLUYLA


- SEDASYON/SEDATION[İng.] değil/yerine/= SAKINLEŞTİRME


- SEDATİF/SEDATIVE[İng.] değil/yerine/= SAKINLEŞTİRICİ


- SEDEF KABUKLULAR ile SERT KABUKLULAR

( Salyangoz, istiridye gibi. İLE Kitin kaplı böcekler. [Hamam böceği, bok böceği gibi.] )


- SEDÎD[Ar. < SEDÂD] ile SEDÎD[Ar.] ile ŞEDÎD[Ar.]

( Doğru, hak. İLE [anatomide] Kapak. İLE Yeğin, şiddetli. )


- SEDÎL[Ar. çoğ. SEDÂİL] ile SEDÎR[Ar. < SADR]

( Askı, perde, zar, örtü. İLE Odanın baş tarafına konulan döşenmiş kerevet. | Karyola. )


- SEDİR[Fr. < CEDRE] ile AKSEDİR

( Kozaklılardan, çiçekleri sarı ya da açık yeşil renkli, boyu 40 metre kadar olabilen ve kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı. İLE Kaplaması mobilyacılıkta kullanılan, açık kahverengi öz odunlu olan bir ağaç. )

( CEDRUS cum THUYA OCCIDENTALIST )


- SEDİR ile SEKİ


- SEFÂ ile/ve/||/<>/&gt;&lt;/< CEFÂ/ÜZGÜ

( Vefâ yoktur. İLE/VE/||/<>/< Bekâ yoktur. )

( Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. | Eğlence, zevk, neşe. İLE/VE/||/<>/< Büyük sıkıntı, eziyet. )

( (")Saçın uzamasına.(") İLE/VE/||/<>/>


- SEFÂ ve/||/<>/> SEFÂLET


- SEFÂLET ile/ve/değil İÇ SEFÂLET


- SEFER ile/ve SEFERÂN

( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Muharrem ve Sefer ayları. )


- SEFERBER/LİK değil/yerine/= ELBİR/LİK


- SEFERTUHÛ[Ar.] ile KENENTUHÛ[Ar.]


- ŞEFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN


- SEFİL ile SEFÎH


- SEFİL ile SEFİR


- SEFİR/SEFÂRET değil/yerine/= ELÇİ/LİK


- ŞEFKÂT ve NEZÂKET :
SAĞIRIN DA DUYABİLDİĞİ ve/||/<> KÖRÜN DE GÖREBİLDİĞİ


- ŞEFKÂT >< ŞEHVET


- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN


- ŞEFTALİ ile DENİZ ŞEFTALİSİ


- ŞEFTALİ ile ETŞEFTALİSİ

( ... İLE Eti, çekirdeğinden ayrılmayan bir şeftali türü. )

( ... cum P.p. DURACINA )


- SEĞİRDİM ile SEĞİRME

( Yaya koşusu. | Top atıldığında, kundağın geri tepmesi. | Değirmene su veren oluğun eğimi. İLE Hafif kımıldama ve daha çok, gövdenin bir yerinde, deri ile birlikte derinin hemen altındaki kasların hafifçe oynaması. )


- PARÇA/SEGMENT[İng.] ile/ve/değil/||/<> SEKME/TAB[İng.]

( Bölüm. | Kesit. | Parça. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Bölüm. )


- SEGMENTASYON/SEGMENTATION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMLEME


- ŞEH = ŞAH


- ŞEHÂBEDDİN SÜHREVERDÎ ile/ve ÖMER SÜHREVERDÎ ["SÜHERVERDİ" değil!]


- ŞEHÂDET ÂLEMİ ile/ve GAYB ÂLEMİ


- ŞEHÂDET["ŞAADET" değil!] ile ŞAHÂDET

( Tanıklık etmek, şahitlik etmek. | Bir şeyin doğruluğuna inanmak. | Delâlet, alâmet, işaret. | Gözle görülen şeyler. İLE Sevgili. | Güzel. )


- SEHER ve/||/<> BAHAR

( Gecenin sonu/sonrası. VE/||/<> Kışın sonu/sonrası. )


- SEHER[Ar. çoğ. ESHÂR] ile SEHER[Ar.]

( Tan yeri ağarmadan biraz önceki zaman. İLE Uykusuzluk, gece uyumama hastalığı. )


- SEHER ile SEHER-İ ÂMME


- ŞEHÎD ile ...

( DİN YA DA YÜKSEK BİR ÜLKÜ UĞRUNDA ÖLEN KİMSE, SAVAŞTA ÖLEN | ALLAH YOLUNDA CAN VEREN | ÖLMEMİŞ OLDUKLARINA ŞEHÂDET EDİLEN )


- SEHİM/SEHM[Ar.] değil/yerine/= PAY

( Pay/hisse karşılığı/bedeli. | Pay. | Yüksek çelik binaların tepesinin sürekli olarak sağa sola yaylanması. )


- SEHİM/SEHM ile/||/<> TEZYÎD

( Hisse, pay. İLE/||/<> Artırma. )


- ŞEHİR/YOL BİSİKLETİ ile/ve DAĞ BİSİKLETİ ile/ve YOKUŞ AŞAĞI(DOWNHILL) BİSİKLETİ ile/ve SABİT(FIX) BİSİKLET ile/ve YARIŞ(SPOR) BİSİKLETİ


- ŞEHİR/MEDİNE[Ar.] değil/yerine/= KENT[< KAND]

( Kişinin katıldığı, hayatı tüm yönleriyle yaşadığını hissedebildiği yer. | Konutların, araçların birarada bulunduğu yer. )

( YATUK )

( POLİS )

( BURG/BURJUVA )

( TEMEDDÜN: Kentleşme. )

( SEMERKAND: Semer'in kenti. )

( )

( ŞÂR )


- ŞEHİR ile/ve/||/<> ŞİİR


- SEHM[Ar. çoğ. SİHÂM] ile SEHM[Ar.]

( Ok. | Yay. | Aksiyon, hisse bedeli. | Pay, hisse, kısım. | [tomruklarda] Eğrilik payı. İLE Korku, dehşet. )


- SEHPA[Fars. < SE-PA: Üç ayak.] ile MASA[Yun.]


- ŞEHR[Ar. çoğ. EŞHÜR, ŞÜHÛR ile ...

( Aylar.] )


- ŞEHR[çoğ. EŞHÜR, ŞÜHÛR] ile ŞEHÎR[Ar. < ŞÖHRET] ile ŞEHİR/ŞEHR[Fars.]

( Yeni ay, hilâl. | Otuz günlük zaman. İLE Ünlü, namlı, şöhret. İLE Kent, il, büyük belde. )


- ŞEHREMİNİ ile ŞEHREMÂNETİ

( Belediye başkanı. İLE Belediye, yerel yönetim. | Belediyeciliğin, ilk biçimi. )


- ŞEHRÎ/ŞEHRİYYE[Ar.] ile ŞEHRÎ[Ar.]

( Aylık, ayla ilgili. İLE Şehirli. | İstanbul'lu, İstanbul'da doğup büyüme. | İnce, kibar. )


- ŞEHRİYE:
ARPA ile/ve/||/<> TEL ile/ve/||/<> ÇİÇEK


- ŞEHVET ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> FAHİŞ/FUHUŞ


- ŞEHVET ile/ve İFRAT/İFRÂD


- ŞEHVET ve ŞİDDET


- ŞEHVET ile/ve/<> ŞÖHRET

( Gençlikteki kölelik/esâret. İLE/VE/<> Yaşlılıktaki kölelik/esâret. )


- ŞEHVET ile/ve/<>/>/>< ŞEFKÂT

( [ile] Doğarız. İLE/VE/||/<>/>/>< Büyütülürüz. )


- ŞEHZÂDEBAŞI CAMİİ değil ŞEHZÂDE CAMİİ


- ŞEHZÂDE[Fars.] ile/ne yazık ki/||/<> ŞEYHZÂDE

( Sultan çocuğu. [eril] İLE Şeyh çocuğu. )


- ŞEİME/ŞEYİME değil ŞEHÎME


- ŞEK/ŞEKK ile/ve/||/<> ŞIK/ŞIKK

( İkircik. %50-50. İLE/VE/||/<> İkiye bölünmüş şeyin bir parçası. | Bir işin, iki yönünden her biri. | Seçenek. )


- ŞEKER SAYRILIĞI ile GİZLİ ŞEKER SAYRILIĞI

( DIABETES INSPIDUS vs. DIABETES MELLITUS )


- ŞEKER ile KİŞNİŞ ŞEKERİ

( ... İLE İçinde bir kişniş tanesi bulunan ufak şeker. )


- ŞEKER ile PUDRA ŞEKERİ

( SÜKKER-İ MESHÛK: Toz şeker. )

( SUGAR vs. CASTOR SUGAR )


- ŞEKER ile/ve/||/<>/< ŞÜKÜR


- SEKİ ile SEKİ/L

( Evlerin önüne, oturmak için taş ve çamurdan yapılan yer. | Oturulacak sedir biçiminde taş ya da set. | Toprak üstündeki yükseklik, doğal set. | Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü biçimi, set, taraça, teras. İLE Atın ayağında, genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )


- ŞEKİL-ŞEMÂİL/ŞEKLİ-ŞEMÂİLİ["ŞEKLİ ŞEMÂLİ" değil!] (ARAMAK/İSTEMEK | OLMAMASI)


- ŞEKİL ile/ve/||/<> AHVÂL/HÂL


- ŞEKİL ile/değil SEKL


- ŞEKİL ve/< SEVGİ


- ŞEKİL ile/ve SÛRET-İ NEVİYE ile/ve SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve HEYÛLÂ


- 850'Lİ NUMARALAR ile 444'LÜ NUMARALAR

( 850'li numaranızı oluştururken, 444'lü numaraların ilk tahsisi gibi yüksek ücretler ödemezsiniz.

850'li numaraların aylık sabit ücreti yoktur. Ancak 444'lü numaranın altında tanımlı her numara için ayrı ayrı sabit ücret ödenmektedir.

850'li numaranız ile aynı anda sınırsız çağrı alabilirsiniz. 444'lü numaralarda ise aynı anda alabileceğiniz çağrı sayısı, tanımlı hat sayısı kadardır.

850'li numaralarda, gelen çağrılar için hiçbir ücret ödemezken, 444'lü numaralarda gelen çağrılarda yönlendirme ücreti ödersiniz. )

( 850'li numaralar, katma değerli hizmet numaraları değildir. 312, 212 vb. coğrafi numaralardan farkı yoktur. Ev ve iş yerlerinde kullanılan, standart sabit telefon numaralarıdır.

850'li numaralar, sadece çağrı merkezi numarası değildir. Tüm firmalar ve kişiler abonelik oluşturabilir ve kullanmaya başlayabilirler.

850'li numaralar arandığında çok ücret yansır ya da sizi 0850'li numaralar aradığında telefonu açana da ücret yansır" duyumu tamamen yanlıştır. 850'li numaralar, sabit telefon numaralarıdır. Her yöne dakikalarınızdan ücretsiz aranabilirsiniz. )


- ŞEKK ile/||/<>/< ZANN ile/||/<>/< ZAN-I GALİP ile/||/<>/< VEHİM ile/||/<>/< ŞÜPHE[< TEŞBİH]

( Birbirine muhalif iki şeyden birini, ötekine yeğleme sırasında kişide ortaya çıkan ikircik. Bir yargıda herhangi birini yeğlemeksizin "...dır" ile "...değildir" arasında yaşanan ikircik(tereddüt).
İLE/||/<>/<
Birinin yeğlenip ötekinin terk edilememesi.
İLE/||/<>/<
Birinin yeğlenip ötekinin terk edilebilmesi. [Yakîn(kesinlik) derecesindedir.]
İLE/||/<>/<
Yargının yeğlenen tarafı.
İLE/||/<>/<
Kavramın/olgunun gizliliği, karmaşıklığı ve kapalılığı. )


- ŞEKK/SİZ-ŞÜPHE/SİZ


- ŞEKLEN AĞLAMAK/GÜLMEK ile/değil/yerine MUHABBETEN AĞLAMAK/GÜLMEK


- ŞEKLEN[Ar.] ile ŞEKLÎ[Ar.]

( Biçim bakımından, biçim yönünden. İLE Biçimle ilgili, biçimsel. )


- SEKS (YAPMAK) ile/ve/değil/||/<>/< HEYECAN (YAPMAK)


- SEKS ODA" değil SEK SODA


- SEKS ile/ve/||/<>/< SES

( SEX vs./and/||/<>/< SOUND )


- SEKSİYON[Fr., İng. SECTION] değil/yerine/= BÖLÜM


- SEKTE[Ar.] değil/yerine/= DURMA/DURGU


- SEKTER[Fr. SECTAIRE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜSÜZ


- SEL[Ar. < SEYL] ile/ve/<>/> SELİNTİ

( ... İLE/VE/<>/> Yağış nedeniyle oluşan ufak sel. | Selin bıraktığı artık. )


- SEL[Ar.] ile SEYLÂP(/B)[Fars.]/FEYEZAN[Ar.] ile TUFAN[Ar.]

( Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su. | Hareket durumundaki büyük kalabalık. İLE Su baskını, taşma, taşkın. / Bereket. İLE Zorlu yağmur. )

( FLOOD vs. INUNDATION vs. DELUGE/TORRENTIAL RAIN )


- SEL'A[Ar. çoğ. SELEÂT, SİLA'] ile SELÂ'[Ar.]

( Hıyarcık. | Ur. | Başta olan yarık. İLE Cenin torbası, son. )


- SELÂ[Ar. SALÂ] ile TEMCÎT[Ar. TEMCÎD < MECD]

( Müslümanları bayram ya da cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua. İLE Recep, Şaban ve Ramazan ayları süresince, sabah ezanından sonra minarelerden okunan ve Allah'ın ululuğunu belirten dua. )


- SELAHADDÎN CAMİLERİ değil SALÂTÎN (SULTAN) CAMİLERİ


- ŞELÂLE/SECCÂC[Ar. < SECC] değil/yerine/= ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR


- SELÂM-SABAH ('I KES[ME]MEK


- SELÂM ve/> İKRAM ve/> KELÂM


- SELÂM ve/> KELÂM

( Önce. VE/> Sonra. )


- SELÂM ile/ve/<> SEVGİ

( SALUTATION/GREETING vs./and/<> LOVE )


- SELÂM ve/<> TEVHİD


- SELÂMI VERMEK ile/ve/> SELÂMI ÇOĞALTMAK


- SELÂMİÇEŞME ile SELÂMİ ÇEŞME

( Kadıköy'de, Kızıltoprak - Çiftehavuzlar arasında bulunan bir semt. İLE Selâmiçeşme'de bulunan küçük bir çeşme. )

( Adını, eskiden kervan yolunun ilk durağına selâmetle geliş nedeniyle "Saadet" sözcüğünden almıştır. İLE 1800'de, Kethüdâ (Kâhya) Şuhi Kadın tarafından. [1966 yılında onarılmıştır.] )


- YAPITLAR/KÜLLİYELER:
SELÂTİN[< SULTAN] ile/ve/||/<>/> SADRAZAM ile/ve/||/<>/> TEKKE

( Sultanların adına yaptırılan ve birden çok minaresi bulunan büyük camilere ve yapıtlara verilen ad. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )


- SELBEN[Ar.] ile SELBÎ[Ar.]

( Kaldırarak, yok ederek, gidererek. | İnkâr yoluyla. İLE Olumsuzlukla ilgili. )


- SELE ile SELE[Lat.] ile SELE/SERE

( Yayvan sepet. İLE Çifttekerin, oturulacak yeri. İLE Açık duran başparmağın ucundan, göstermeparmağının ucuna kadar olan uzaklık. )


- SELEKSİYON/SELECTION[İng.] değil/yerine/= SEÇME | AYIKLA(N)MA | SEÇELE


- SELEKTÖR[Fr., İng.] değil/yerine/= SEÇİCİ

( Tahılı, yabancı maddelerden ayırmak için kullanılan aygıt. | Araba farlarının, uzun ya da kısa uzaklıkta yanmasını sağlayan aygıt. )


- SELEN/SES TELLERİ ile/ve/değil/||/<>/< SELEN/SES KIVRIMLARI


- ŞELF[İng. SHELF] ile ŞELF

( Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 metre derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri. İLE Raf biçiminde kaya. )


- SELİKA[Ar.] ile SELİS[Ar.]

( Güzel söyleme ve yazma yeteneği. İLE Akıcı söz. )


- SELÎS[Ar.] ile SELÎS[Ar. < SELÂSET]

( SELÎS-ÜL-BEVL: Sidiğin sürekli akıntısı. | Sidiğini tutamayan. )

( Kolay, yumuşak. | Bağlı, boyun eğmiş. İLE Düzgün, akıcı. | Türk halk şiiri ve müziğinin XIX. yüzyıl başlarında meydana çıktığı anlaşılan bir şekli. )


- SELLA/CELLA ile/||/<> APSİS ile/||/<> TRANSEPT ile/||/<> ÇAN KULESİ ile/||/<> PİETA

( Eski Yunan ve Roma'da içinde kült heykelinin korunduğu, tapınağın en kutsal bölümü. İLE/||/<> Kiliselerde korunun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrap bölümünün karşılığı olan, tonoz ya da kubbe ile örtülü bölüm. İLE/||/<> Örtü sisteminde nefleri dik açı ile kesen ve altyapıya da yansıyan birim. Kiliselerde apsisin önünde nefleri dik olarak kesen uzun mekân. Kilisenin planını bir haç biçimine sokan bu mekânda kral galerisi ve kilise orgu da yer alır. Bazı kiliselerde haç biçimli planın doğusunda da ek bir transept bulunur. İLE/||/<> Kilise çanının bulunduğu yapı. Başlı başına bir mimari yapı sayılabilecek örneklerine de rastlanır. İLE/||/<> İsa'nın betimleniş türlerinden biri.[Ölü İsa'nın gövdesi annesinin kucağında ya da kolları arasındadır.][Kökeni XIV. yüzyıl Almanya'sına dayanır. Daha çok resim sanatında rastlanır. Heykel alanında da bilinen örnekleri vardır.] )


- SELOFAN ile SELÜLOİT

( Selülozdan yapılmış, ince, saydam, ambalaj yapımında kullanılan tabaka. İLE Nitroselüloz ile kâfurdan oluşan, fotoğraf kâğıdı, sinema filmi, bilardo yuvarlağı, tarak gibi şeylerin yapımında kullanılan plastik madde. )


- SELVİ AĞACI değil SERVİ AĞACI


- SELVİ BOYLU değil SERVİ BOYLU


- ŞEMM/ŞEM[Ar.] ile ŞEM'[Ar. < ŞÜMÛ']

( Koklama, koklanma, koku alma. İLE Balmumu. | Mum. )


- SEMÂ/SİMÂ(İŞİTME) KAYDI'NDA:
KIRK AMBAR ile/ve/||/<> MURAKAAT ile/ve/||/<> TELİF


- SEMÂ'[Ar. < SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT] ile SEMÂ'[Ar.]

( Gökyüzü. İLE İşitme, duyma. | Mevlevî âyinlerinde tarikat mensublarının cezbe haliyle ayakta dönmesi, zikretmesi. )


- SEMÂ ile/ve SEMAH

( Mevlevî'likte. İLE/VE Alevî ve Bektâşî'likte. )

( SEMÂ ÂDÂBI )


- SEMÂ ile SEMİ


- SEMÂ'DA (KARŞILIKLI SELÂMLAŞMADA):
SOL TARAF ile/ve/<> SAĞ TARAF

( Dünyayı simgeler. İLE/VE/<> Âhireti simgeler. )


- ŞEMAL" değil ŞEMAİL


- ŞEMALAR:
KOŞULLU ile/ve/||/<> KOŞULSUZ


- SEMÂN[Ar.] ile SEM'AN[Ar.] ile SEMÂN[Ar.]

( Sekiz. İLE İşiterek. | Dinleyerek. İLE Gök, semâ. | Güneş ayının yirmiyedinci günü. | Bıldırcın. )


- SEMANİYE ve/||/<>/> SÜLEYMANİYE


- SEMANTİK BELLEK/SEMANTIC MEMORY[İng.] değil/yerine/= ANLAMSAL BELLEK


- SEMANTİK[Fr., < SEMANTIQUE / İng. < SEMANTICS] değil/yerine/= ANLAMBİLİM/ANLAMSAL


- ... ŞEMASI ile ... AĞACI


- ÂFETLER:
SEMÂVÎ ile/ve/||/<> MÜKTESEP

( ÂFÂT-I SEMÂVİYE ile/ve/||/<> ÂFÂT-I MÜKTESEBE )


- SEMÂVÎ CİSİM ile DÜNYEVÎ CİSİM

( Klâsik kozmolojide ayüstü âlemde esir maddesinden oluştuğu kabul edilen Nûrânî nesneler. İLE Ayaltı âlemde dört unsurdan oluşan nesneler. )


- SEMÂVÎ DİNLER yerine SEMÂVÎ DİN

( Allah'ın dini birdir. )


- SEMÂVÎ[Ar.] değil/yerine GÖKÇÜL/GÖKSEL


- SEMEN[Ar. < aslı SEMN, SİMEN] ile SEMEN[çoğ. ESMÂN] ile SEMEN[Fars.]

( Semizlik, yağlılık. İLE Baba, değer/kıymet, tutar. İLE Yasemin. )


- SEMEN[Fars.] ile/ve/||/<> BERG-İ SEMEN[Fars.]

( Yasemin. İLE/VE||/<> Yasemin yaprağı. )


- SEMEN ile SEMENT ile SEMENT

(

SEMEN ile SEMENT arasındaki FaRkLaR

Temel Özellikler Karşılaştırması

Özellik SEMEN TIP SEMENT YAPI/İNŞAAT SEMENT DİRİMBİLİM/TIP
Türkçe Adı Meni Çimento Diş Sementi / Kemik Sementi
İngilizce Adı Semen Cement Cementum / Bone Cement
Tanım Eril üreme düzeninden salgılanan dirimsel sıvı. Su ile sertleşen yapı nesnesi. Diş kökünü kaplayan doku ya da protez yapıştırıcısı.
Kullanım Alanı Üroloji, Androloji, IVF Yapı/İnşaat, Mimarlık, Mühendislik Diş Hekimliği, Ortopedi
Köken Latince (semen = tohum) Latince (caementum) Latince (cementum)
Nesne Türü Dirimsel sıvı Dirimsiz toz/katı[kuru durumda] • Diş: Dirimsel doku
• Kemik: Sentetik polimer
Bileşim • Sperm gözeleri
• Fruktoz
• Proteinler
• Enzimler
• Kireçtaşı
• Kil
• Demir oksit
• Silisyum oksit
Diş:
• Hidroksiapatit [%50]
• Kolajen
Kemik:
• PMMA polimer
İşlev Üreme, sperm taşıma Yapı ögelerini bağlama • Diş: Kök koruma, bağlantı
• Kemik: Protez sabitleme
Fiziksel Durum Viskoz sıvı Toz [kuru] / Hamur [ıslak] • Diş: Sert doku
• Kemik: Hamur > Katı
pH Değeri 7.2 - 8.0 [hafif bazik] 12 - 13 [kuvvetli bazik] • Diş: ~7 [nötr]
• Kemik: 7 - 8
Renk Beyazımsı-gri Gri • Diş: Sarımsı
• Kemik: Beyaz/Şeffaf

Ayrıntılı Kullanım Alanları

SEMEN (Meni) SEMENT (Çimento) SEMENT (Tıbbi)
  • Spermiyogram testleri
  • İnfertilite tedavisi
  • Tüp bebek (IVF)
  • Sperm bankacılığı
  • Adlî tıp incelemeleri
  • Hormonal çözümlemeler
  • Beton üretimi
  • Harç yapımı
  • Sıva işleri
  • Seramik yapıştırma
  • Prefabrik yapılar
  • Yol ve köprü inşaatı
Diş Sementi:
  • Periodontal tedavi
  • Kök yüzeyi restorasyonu
  • Diş anatomisi eğitimi
Kemik Sementi:
  • Kalça protezi
  • Diz protezi
  • Vertebroplasti
  • Kifoplasti

İlişkiler ve Karşılaştırma

SEMEN <> İnşaat SEMENTİ SEMEN <> Tıbbi SEMENT İnşaat SEMENTİ <> Tıbbi SEMENT
Benzerlikler:
• Ses benzerliği
• Latince köken
• Yabancı dilden geçme
Benzerlikler:
• İkisi dirimbilim terimi
• Tıp alanında kullanım
• Latince köken
Benzerlikler:
• "Sement" adını taşıma
• Sertleşme özelliği
• Bağlayıcı işlev
FaRkLaR:
• Dirimli >< Dirimsiz
• Tıp >< İnşaat
• Sıvı >< Katı
FaRkLaR:
• Üreme >< Yapısal
• Sıvı >< Katı doku
• Geçici >< Kalıcı
• Gözesel >< Gözesiz
FaRkLaR:
• İnşaat >< Tıp
• Yapı >< İnsan gövdesi
• Büyük ölçek >< Mikro ölçek
• Dış mekân >< Gövde içi

Özet ve Önemli Noktalar

Ölçüt SEMEN SEMENT [İnşaat] SEMENT [Tıp]
Ana Alan Sağlık - Üreme Yapı/İnşaat Sağlık - Diş/Ortopedi
Doğal/Yapay Doğal Yapay Doğal (diş) / Yapay (kemik)
Dirimlilik İlişkisi Dirimli ürünü Dirimsiz nesne Dirimli doku / Dirimsel uyumlu nesne
Yenilenme Sürekli üretilir Tek kullanımlık Yenilenmez (diş) / Tek kullanım (kemik)
Sıcaklık Dayanımı Gövde sıcaklığı [37°C] Yüksek [>1000°C üretim] Gövde sıcaklığı [37°C]
Araştırma Alanı Androloji, Embriyoloji Nesne Mühendisliği Periodontoloji, Ortopedi
Sonuç: "Sement" sözcüğü, bağlama göre çok farklı anlamlara gelebilir:
  • Günlük kullanımda: Genellikle inşaat malzemesi olan çimento
  • Diş hekimliğinde: Diş kökünü kaplayan doğal doku
  • Ortopedide: Protez sabitleme nesnesi
  • SEMEN ise: Sadece üreme düzeni ile ilgili tıbbi terim
)


- SEMENDER ile AKSOLOT SEMENDERİ

( )


- SEMENDER ile DEV ÇİN SEMENDERİ

( ... ile Boyları, 1.80 cm.[6 ft.]'e kadar ulaşır. )

( ... ile Çin'in, kayalık dağlarındaki akarsularında yaşarlar. )

( ... ile )

( SALAMANDER vs. GIANT CHINESE SALAMANDER )

( SALAMANDRA MACULOSA cum ANDRIAS DAVIDIANUS )


- SEMENDER ile CÜCE/KÜÇÜK/PÜRÜZSÜZ SEMENDER

( ... cum LISSOTRITON SCHMIDTLERI )


- SEMENDER ile LEKELİ SEMENDER

( ... İLE Rengârenk ve çok zehirlidir. )


- SEMEN-İ HÂL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MİSL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MÜSEMMÂ ile/ve/||/<> SEMEN-İ RÂİYE

( Peşin olan değer. İLE/VE/||/<> Bilirkişi tarafından, gerçek değerini belirleme. İLE/VE/||/<> İki tarafın isteğiyle verilen değer. İLE/VE/||/<> Geçer değer, sürümü olan değer. )


- SEMFONİ değil SENFONİ


- SEMÎ'[Ar.] ile SEM'Î[Ar. < SEM] ile SEMÎH[Ar.]

( Duyan/işiten, duyma gücü olan | Allah'ın adlarından. İLE Duyma/işitme ile ilgili. İLE Eliaçık, cömert, semâhatli. )


- SEMÎN[Ar. çoğ. SİMÂN] ile SEMÎN[Ar.]

( Semiz, şişman, besili, yağlı. İLE Değerli, pahalı. )


- SEMIPERMEABIL/SEMIPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= YARI GEÇİRGEN


- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK


- SEMİYOLOJİ[Fr.]/SEMIOLOGY[İng.] değil/yerine/= GÖSTERGEBİLİM/BELİRTİ BİLİMİ

( Hastalıkların belirti ve işaretleriyle ilgilenen tıp dalı. | Göstergebilim. )

( )


- ŞEMME[Ar.] ile (ŞEMME-İ MUHAMMED) ile ...

( Bir kere koklama. | Pek az şey, zerre. İLE Koku. (HZ. MUHAMMED'İN KOKUSU) )


- SEMPATİ[İng.] ile EMPATİ ile APATİ ile ANTİPATİ ile TELEPATİ

( Duygudaşlık, yakınlık, sıcakkanlılık. İLE Duyumsama, kendini ötekinin yerine koyma çabası. İLE [hiçbir şey] Duyumsamama, duyumsuzluk, kayıtsızlık. | Sürekli cansızlık, gevşeklik. İLE Karşıduyum, soğukluk. İLE Uzaduyum. | Zihinsel, uzaktan [işaretsiz, yazısız, sözsüz] iletişim kurma (becerisi). )

( PATHOS[Yun.]: Duyum/samak, his/setmek. )

( SYMPATHY vs. EMPATHY vs. APATHY vs. ANTIPATHY vs. TELEPATHY )


- SEMPATİ/SYMPATHY[İng.] değil/yerine/= HOŞ DUYUM


- SEMPATİKO ile/ve/||/<> SEMPATİ ile/ve/||/<> EMPATİ ile/ve/||/<> CONPATİ


- SEMPOZYUM/SYMPOSIUM[İng.] değil/yerine/= BİLGİ ŞÖLENİ


- ŞEMSİYE[Ar.] değil/yerine/= GÜNEŞLİK/GÜNCEK


- SEN BİLİRSİN ile SEN, BİLİRSİN

( Kişide ya da kişiye yönelik. [Bilinenin ya da verilecek kararın, öteki tekil kişi("senin") tarafından sağlanabileceğini belirtmek üzere.] İLE Bilgi ve bilinen üzerine. [Kendimizin ve başkalarının bildiği/bilmediği bir durum ya da ayrıntının (tekil kişi["senin"]) tarafından bilindiği (bilgi/haber/ayrıntı) üzerine.] )


- SEN DE Mİ BRÜTÜS? değil SEN DE Mİ OĞLUM?


- SEN Mİ ÇOK "AKILLISIN"? ile BEN/BİZ Mİ, ÇOK "APTAL GÖRÜNÜYORUM/Z"?


- ŞEN-ŞAKRAK (BİRİ)


- SEN ve/||/<>/> BEN

( Sar! VE/||/<>/> Hoş olurum. )


- ŞE'N[Ar.] ile ŞENN/ŞEN[Ar. çoğ. EŞNÂN] ile ŞEN[Ar.]

( İş. | Yeni iş, yeni çıkan hal, olay. İLE Şaraba su karıştırma. İLE Naz ve edâ. | Göze ve gönüle hoş görünen hal. | Ferahlı, sevinçli. | Kendir. | Bayındır. )


- SEN yerine SİZ


- BEN/SEN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ZEN

( [bir şey] Yaptığımızda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/=/<>/< Yapmadığımızda/yapmayabildiğimizde[yapmamayı yeğleyebilmemizde)]. )


- SENDEN/BENDEN FARKLI DÜŞÜNEN(E TAHAMMÜL) ile SENDEN/BENDEN FARKLI İNANAN(A TAHAMMÜL)


- SENDİK[Fr. < Yun.] ile SENDİKA[Fr. < Yun.]

( Bir birliğin, ortaklığın ya da alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kişi. İLE İşçilerin ya da işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik. )


- ŞENESEVLER ile ŞEN ESENEVLER


- SENET-SEBET[< Sabit, Delil] -<


- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE


- SENFONİ ORKESTRASI ile FİLARMONİ ORKESTRASI

( ... İLE Kurumsal. )


- SENFONİ ORKESTRASI ile ODA ORKESTRASI

( 50 - 120/130 kişilik. İLE 40/30/25 kişilik. )


- SENİ, SENDEN EDEN ile/değil/yerine SENİ, SEN EDEN


- SENİ SEVİYORUM (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK


- SENİ SEVİYORUM! ile/belki/yerine/değil AYAK SESİNİ SEVİYORUM! (AMA SENİ DEĞİL)


- SENİ SEVİYORUM! ile/belki/yerine/değil SENİN, BENİ SEVEBİLME OLASILIĞINI SEVİYORUM!


- SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ

( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )


- SENİ:
SEVMEYENİ ile/ve/değil/yerine/>< SEVENİ

( Tatlı olsa da unut. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Zehir olsa da yut. )

( Sevme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Sev... [Sevenin/sevginin ölçütü de tüm davranış, tutum ve sözlerinde ne kadar saygılı olduğu/davrandığıdır.] )


- ŞE'NÎ[Ar.] ile ŞENÎ'[Ar. < ŞENÂAT]

( Gerçek. İLE Kötü, fena, ayıp, utanılacak. )


- SENİL/SENILE[İng.] değil/yerine/= YAŞLI


- SENİLİTE/SENILITY[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK


- (SENİN) DEDİĞİN (GİBİ) OLSUN (DİYE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNLÜN OLSUN (DİYE)


- SENİN GİBİ ile/değil/yerine SENİNKİ GİBİ


- SEN(İN)LE (DALGA GEÇİYORUM) ile/yerine/değil SEN(İN)LE BİRLİKTE (DALGA GEÇİYORUM)


- SENİYY/SENİYYE[Ar.] ile SENİYYE[Ar. çoğ. SENÂYÂ]

( Yüksek, yüce. İLE Öndeki dört diş. )


- SENLEN ... değil SENİNLE ...


- SENSİZ ile/ve/||/<> SONSUZ


- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ


- [Fr. < Lat.] SENYÖR ile MONSENYÖR

( Ortaçağ Avrupa'da, toprağı olan derebeyi. | Fransa'da bir ayrıcalıklılık sanı. İLE Hristiyan prenslerine verilen san. | Yüksek aşamalı din adamlarına verilen san. )


- SEPET[Fars. < SEPED] ile AĞKER

( Saz, kamış, ince dal ya da tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap. | Bu kabın aldığı ölçüde. | Bu kap biçiminde örülerek yapılmış. | Sazdan örülmüş balık kapanı. | Motosikletin yan tarafında bulunan, tek yolcu taşımak üzere hazırlanmış ayrı bölüm. | Basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ. İLE ... )


- SEPET ile KAZEVİ[Ar. < GAZEVÎ]

( ... İLE Saz ya da kamıştan örülmüş büyük sepet. )


- SEPÎDE[Fars.] ile/ve SEPÎDE-DEM[Fars.]


- MİKROPLU/SEPTİK[İng. < SEPTIC] ile/değil KUŞKUCU/SKEPTİK[İng. < SCEPTIC]["SPEKTİK" değil!]


- SEPTİSEMİ[Fr. < Yun. SEPTİKOS: Çürümüş. | HAİMA: Kan.] ile TOKSEMİ

( "Kan zehirlenmesi", kan bozukluğu. İLE "Kan zehirlenmesi". [günlük dilde] )

( Bakterilerin kana geçerek yaygın enfeksiyona neden olmasıyla. İLE Herhangi bir zehirli maddenin ya da iltihabın kana geçmesiyle. )

( SEPTİSEMİ/SEPSIS/SIRS[: Systemic Inflammatory Response Syndrome] )


- ŞER/ŞERR[Ar.] ile ŞER[Ar.] ile ŞERR[Ar. çoğ. ŞÜRÛR] ile ŞERR[Ar. < EŞRÂR]

( Gerçek. İLE Kötü, fena, ayıp, utanılacak. İLE Kötülük, kötü iş. | Kavga, gürültü. [>< HAYR] İLE Kötülük eden, kötü kişi. | Daha/pek/en kötü. )


- SER[Fars.] ile SER-[Fars.]

( Baş, kafa, kelle. | Baş, başkan. | Tepe, doruk/zirve. | Uc kenar. | Son, nihâyet. İLE "Baş, başkan" anlamlarıyla başa gelerek birleşik sözcükler yapar. [SER-KÂTİB: Başkâtip.] )


- SER[Fars.] ile SER/SERA[Fr.]

( Baş, kafa. | Başkan. İLE Limonluk. )


- SERÂ/SERÂY[Fars.] ile -SERÂ[Fars.] ile SERÂ[Ar./Fars.]

( Saray. | Büyük konak. | Hükümet konağı. İLE "Şarkı söyleyen" anlamlarıyla başa gelerek birleşik sözcükler yapar. [NAĞME-SERÂ: Türkü, şarkı söyleyen.] İLE Toprak. )


- SERAP[Fars. < SERÂB] ile/ve/değil ZAN

( "Görsel/görüntülü" zan. İLE/VE/DEĞİL "Görüntü"süz serap. )

( Afrika'da, bir şey, sabahın ilk ışığında gerçek, öğle saatinde ise yalandır. )


- ŞERAT[Ar. çoğ. EŞRÂT] ile ŞERÂİT[Ar. < ŞART/ŞARÎTA] ile ŞERÎAT[Ar. < ŞER | çoğ. ŞERÂİ]

( Nişan, iz, alâmet. | Bir şeyin bayağısı, en aşağısı. İLE Şartlar, koşullar. İLE Doğru yol. | Allah'ın emri. | Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri. )


- SERBEST FIRKA ile/||/<> SENED-İ İTTİFAK

( 1930'da kurulan Türkiye'nin ilk partilerinden biri. İLE/||/<> 1808'de Osmanlı hükümeti ile büyük toprak sahipleri arasında imzalanan antlaşma. )


- FOTONLAR:
SERBEST ile/ve/<> BAĞIL


- SER-BEST ile/ve SER-ÂZÂD

( Başı[ser] bağlı[best], sorumluluğunu alan/üstlenen, bağlamını ve çevresini dikkate alan. | Engelsiz. | "Başıboş, kayıtsız." | "İstediği gibi hareket eden." | "Sıkılmayan." İLE/VE Serbest, hür, başıboş. | Rahat, dertsiz. )


- SER-BEST[Ar.] ile/ve SER-BESTE[Ar.]

( Başıboş, kayıtsız. | İstediği gibi hareket eden. | Sıkılmayan. | Engelsiz. İLE/VE Başı bağlı. | Başı toplu, aklını başına toplamış. | Örtülü, gizli, kapalı. )


- SER-BEST ile/ve/> SER-MEST


- ŞERBET ve/gibi/kadar ŞELÂLE


- SERÇE ile KÜÇÜK SERÇE ile AĞAÇ SERÇESİ ile SÖĞÜT SERÇESİ ile KAYA SERÇESİ ile KAR SERÇESİ ile BOZ SERÇE ile SARIBOĞAZLI SERÇE

( )


- SERÇE ile SÖĞÜT SERÇESİ


- SERD[Ar.] ile SERD[Ar.] ile SERD[Fars.]

( Sözü, düzgün ve uygun söyleme. İLE Doğrama, doğranma. İLE Soğuk. | Sert, haşin, çirkin. | Sert, kaba, hoyrat. )


- SERDAR ile/||/<> SERDAR-I EKREM

( Başkomutan, başbuğ. İLE/||/<> Osmanlı'da, Sadrazam'ın sefer sırasında kendi yetkilerinin yanında Sultan'a ait olan yetkileri de kullanmasından dolayı aldığı san. )


- SERE SERPE (YATMAK, UZANMAK, YAYILMAK)


- SEREBRAL/CEREBRAL ile/||/<> SEREBROSPİNAL/CEREBROSPINAL

( Beyinle ilgili. İLE/||/<> Beyin ve omurilikle ilgili. )


- ONUR = ŞEREF[Ar.] = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]


- ŞEREF ve/||/<> ŞEREFYÂB[Ar., Fars.]

( ... VE/||/<> Şeref kazanan kişi. )


- ŞERH[Ar.] değil/yerine/= AÇMA, AYIRMA | AÇIKLAMA[Ar.]

( Bir kitabın ibâresini, sözcük sözcük açıp açıklayarak yazılan kitap. )


- ŞERH ile CERH


- SERHOŞ değil SARHOŞ


- (ŞER'Î) ADLÎ DELİL:
MADDENİN VUCUDA GETİRDİĞİ ile/ve/||/<> KANUN TESİS ETMİŞ BULUNAN ile/ve/||/<> ŞEHADET ile/ve/||/<> KARİNE ile/ve/||/<> YEMİN

( PREUVES JUDICIAIRES )


- SERİ BAĞLANTI ile/ve/||/<> PARALEL BAĞLANTI

( Devre ögelerinin ardışık olarak bağlanması. İLE/VE/||/<> Devre ögelerinin yan yana bağlanması. )


- SİYASET:
ŞER'Î ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLÎ


- SERİ ZAMAN ALGILAMASI ile SÜREKLİ ZAMAN ALGILAMASI

( PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME )


- ŞER'Î ile/değil ŞERHÎ


- ŞERİA ile/ve/||/<> TARİKA ile/ve/||/<>/> MEZHEB ile/ve/||/<> CADDE ile/ve/||/<> NEHEC

( İnanç yolu.[< ŞERİA: Hayvanların suya gidip geldiği geniş yol. > Büyük kalabalıkların yürüdüğü inanç yolu.] İLE/VE/||/<> Doğal olarak oluşmuş ya da ölçülü biçimde oluşturulmuş geniş yol. )


- ŞERİA(T):
ANA IRMAK ve TÜZE(HUKUK)


- ŞERİAT EHLİ ile/ve TARİKAT EHLİ ile/ve/değil/yerine HAKİKAT EHLİ

( Sürekli, varlıktan bahseder. İLE/VE Sürekli, benlikten bahseder. İLE/DEĞİL/YERİNE Hiçliktedir. )


- ŞERİAT ile/ve HİKMET-İ TEŞRÎ

( Şeriat şeraite[koşullara] göredir. )


- ŞERİAT ve/<> İTAAT


- ŞERÎF[Ar.] ile ŞERİF[İng. SHERIFF]

( Kutsal, şerefli. | Temiz. | Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in soyundan olan kişi. İLE Büyük Britanya'da, kendi bölgesi içinde kralı temsil eden, yasalara saygı gösterilmesini sağlamakla görevli yönetici. | Amerika Birleşik Devletleri'nde, seçimle iş başına gelen, tüzel yetkisi sınırlı olan yönetici. )


- SERMED ile/ve DEHR ile/ve ZAMAN

( Sabitin, sabite orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Sabitin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Değişenin/ütegayirin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. )


- SERMEK ile/değil SERPMEK


- SERMÜRETTİP değil/yerine/= BAŞDİZGİCİ


- SEROTONİN ve/||/<> DOPAMİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> ENDORFİN

( Mutluluk hormonları. )


- SER-SER-Î ile/>/değil/yerine SER-BEST

( Başıboş. Kendi kendine/kendiyle. İLE/>/DEĞİL/YERİNE Başıboş, kayıtsız. | İstediği gibi hareket eden. | Sıkılmayan. | Engelsiz. )


- SERSERİ[Fars.]
ile/değil/yerine/><
SERBEST[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERMEST[Fars.]

( Çırak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Kalfa. İLE/VE/||/<>/> Usta. )

( Başı boş.[baş başa/başı başında/başına buyruk][kendi kendine] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Başı bağlı/düğümlü, sorumluluk almış olan.[boş değil!] İLE/VE/||/<>/> Başı hoş, yetkin, deneyimli. | )