Bugün[01 Ocak 2026]
itibarı ile 1.009 başlık/FaRk ile birlikte,
1.009 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(3/5)


- OLUŞ ile/ve VAROLUŞ

( Kendi varoluş sermayesinden iflâs eden kurtulur. )


- ÖNCELİK:
BİLİŞSEL/MANTIKSAL ile/ve/değil/||/<>/< VAROLUŞSAL


- ÖNERME ile/ve VARSAYIM


- ONTOLOJİ değil/yerine/= VAROLAN BİLİMİ


- ORANG = VARANG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Rum ülkesi yakınlarında bir yer adı.[Rum ülkesiyle karşılaştırıldığında kuzeyde yer alır.] )


- ORKİDE ile/ve VANDA

( ORCHID vs./and ... )

( BARLIA ROBERTIANA cum/et ... )


- OVAT YAPRAK, YUMURTANIN BOYUNA KESİTİ BİÇİMİNDE OLAN YAPRAK = VARAK-I BEYZÎ = FEUILLE OVALE


- p.v.[Lat. < PER VAGINAM] değil/yerine/= VAJİNA YOLUYLA


- PANENTEİZM ile/ve VAHDET-İ VÜCÛD


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜNKASİM = FEUILLE DIVISÉE


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜREKKEBE = FEUILLE COMPOSÉE


- PARİPİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ TEV'EMÎ = FEUILLE CONJUGUÉE, FEUILLE PARIPENNÉE


- PARMAKSI PARÇALI YAPRAK = VARAK-I ISBI'Î = FEUILLE DIGITÉE


- PARTON ile/||/<> VALANS KUARK

( Parton tüm içerik (kuark+gluon), valans net kuantum sayıları. )

( Formül: DIS İLE statik )


- PASKALYA ÇÖREĞİ ile/<> VASİLOPİTA

( ... İLE/<> Yılbaşında yapılır.[St. Vasil için 1 tabak-çatal takımı fazladan konulur.] )


- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine VAZGEÇMEK


- PEŞİNDE KOŞMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇMEK


- PLUTOKRASİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= VARSILERKİ


- POZİTİF/POSITIVE[İng.] değil/yerine/= VAROLAN | ARTI | OLUMLU


- PRESENCE :/yerine VARLIK


- PROSTAT BEZİ ile/||/<> TESTİS ile/||/<> VAZEKTOMİ/VASEKTOMİ

( Mesane tabanında olmak üzere sidik borusunu[üretra] kuşatan ve meni salgılayan eril üreme bezi.[Bu meni, erbezlerinde yapılan spermleri penise taşır. Yaşlılıkta prostatın iyi huylu olarak büyümesi, sık görülen bir durumdur ve mesanede sidik birikmesine neden olabilir. Yaşlılarda prostat kanseri de sık görülür. İki biçimde de sayrıya cerrahi girişim yararlı olur.] İLE/||/<> Hayvanda, sperm ve eril hormonları olan androjenleri üreten örgen.[İnsanda, testisler iki tanedir ve oval biçimindedir.[Penisin hemen arkasında ve anüsün önünde bulunan skrotal kesede bulunur.] İLE/||/<> Bir erilin spermini taşıyan tüpleri, gebeliği kalıcı olarak önlemek için kesmek ya da kapatmak amacıyla yapılan cerrahi işlem.[Genellikle lokal anestezi altında yapılır. İşlemin gerçekleşmesi yaklaşık olarak 15 dakika sürer.] )


- QUALIFIERS ile/ve/||/<> SYMBOLS ile/ve/||/<> ATTRIBUTE ile/ve/||/<> OPERATORS ile/ve/||/<> VARIABLE ile/ve/||/<> VALIDATION


- REFLEKS ile/ve/||/<> VAGAL REFLEKS

( ... İLE/VE/||/<> [Parasempatik ve/+ sempatik][1- Aynı anda.] > [2- Sıcak.] > [3. Sağlıklı öfke.] )


- ROUGHİNG İLE TURBO İLE CRYO İLE ION ile/||/<> VAKUM POMPALARI

( Vakum oluşturma teknolojileri. )

( Formül: P < 10^-3 mbar (HV) )


- RUNSİNAT YAPRAK = VARAK-I KÜLLÂBÎ = FEUILLE RONCINÉE


- SAAT'TE:
GEÇİYOR, GEÇTİ ile VAR, KALDI

( Saat başından, 30 olana kadarki geçen tüm zaman, 5/10/15(ya da çeyrek)/20/25 "geçiyor, geçti" olarak tanımlanır. İLE 30'dan sonraki, saat sonuna/öteki saat başına kadarki zaman, 25/20/15(ya da çeyrek)/10/5 "var, kaldı" olarak tanımlanır. 30'dan sonrakiler için kesinlikle 35/40/45/50/55 geçiyor gibi bir tanım kullanılmaz, olmaz ! Ayıptır, küçük düşürür. Dikkatsiz, amatör, bilgisiz ve bilinçsiz imajı oluşturur etrafta. )


- SAAT'TE:
GEÇİYOR, GEÇTİ ile VAR, KALDI

( Saat başından, 30 olana kadarki geçen tüm zaman, 5/10/15(ya da çeyrek)/20/25 "geçiyor, geçti" olarak tanımlanır. İLE 30'dan sonraki, saat sonuna/öteki saat başına kadarki zaman, 25/20/15(ya da çeyrek)/10/5 "var, kaldı" olarak tanımlanır. 30'dan sonrakiler için kesinlikle 35/40/45/50/55 geçiyor gibi bir tanım kullanılmaz, olmaz! Ayıptır, küçük düşürür. Dikkatsiz, amatör, bilgisiz ve bilinçsiz imajı oluşturur etrafta. )


- SAĞALTIM:
DAVRANIŞÇI ve/ya da BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DİNAMİK ile/ve/||/<> VAROLUŞÇU


- SAKSI ile VAZO[İt.]

( Toprak bulunur. İLE En fazla su bulunur. )

( Geniş. İLE İnce. )

( Pişmiş topraktan yapılan, içine toprak konularak çiçek yetiştirmekte yararlanılan kap. İLE Çiçek koymak için kullanılan kap. )


- SALEP[Ar.] ile VANİLYA[İsp.]

( Salepgillerin örnek bitkisi. | Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden, dövülerek hazırlanan beyaz toz. | Bu tozun, şekerli su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek. İLE Salepgillerden, çiçekleri beyaz, kokulu, tırmanıcı küçük bir bitki. | Bu bitkinin, tatlılara hoş koku vermesi için kullanılan meyvesi. )

(

Vanilya )

( ORCHIS cum VANILIA PLANIFOLIA )


- SANAT ile/> VAHİY

( İkisi de, aklın ötesine geçildikten sonradır. )


- SEKÎNET ile VAKÂR

( Kalbin/gönlün huzuru/sessizliği. İLE Çevrede sessizlik ve ortamda az hareket etmek. )


- SERVET[Ar.] değil/yerine/= VARLIK


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- SEZGİ ile VAHİY

( Yanıl(t)abilir. İLE "Yanılmaz." | "Yanıl(t)mayan sezgi." )


- SHIFT :/yerine VARDİYA, DEĞİŞTİRMEK


- SIFAT[Ar.] ile VASF[Ar.]


- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA

( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )


- SOHBET ile/ve VAAZ


- SPATÜLSÜ YAPRAK = VARAK-I MİSVATÎ = FEUILLE SPATULÉE


- STAMEN = Vİ'Â-İ TAL'Î = VAISSEAU POLLINIQUE, ÉTAMINE


- SÜFLÎ ile VASAT ile FEVKÂNÎ


- SÜMELA MANASTIRI ile/ve/<> VAZELON MANASTIRI

( İkisi de Trabzon'dadır. )


- SÜNGER ile/ve/değil/||/<> VATKA


- SUPPOSE :/yerine VARSAYMAK


- SÜZEREN ile/ve/||/<> VASSAL ile/ve/||/<> UC BEYLERİ ile/ve/||/<> ULEMÂ AİLELERİ


- TÂBA'TU ZEYDEN[Ar.] ile VÂFAKTUHÛ[Ar.]


- TÂKA ile/ve VASİSTAS[Alm.]

( Tavana yakın ufak pencere. İLE/VE Pencere ya da kapının üst yanında bulunan ve havanın değişimine yarayan, üstten açılır kapanır bölüm. )


- TANINMIŞ/LIK ile/ve/<>/değil VAZGEÇİLEMEZ/LİK


- TARAFEYN ile/||/>< VASATEYN

( Dışlar. İLE/||/>< İçler. )

( "a:b = c:d" orantısındaki "a" ve "d" İLE/||/>< "a:b = c:d" orantısındaki "b" ve "c" )


- TARİHÇİ ile VAK'A-NÜVÎS[Ar., Fars.]

( ... İLE Tarihi olayları günü gününe kaydeden tarihçi. | Osmanlı'larda devletçe görevlendirilen tarih yazarı. )


- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET


- TEBAA ile/değil/yerine VATANDAŞ


- TECDÎR[< CEDERÎ] ile VAKT-İ TEFRÎH

( Çocuğun çiçek çıkarması. İLE Çiçek hastalığı aşısının yapılmasından etkisini gösterinceye kadar geçen zaman. )


- TEHLİKE ile/değil VAROLUŞ SORUNSALI


- TEK ANLAMLI = VAHİD-ÜL-MÂNÂ = UNIVOCAL[İng.] = UNIVOQUE[Fr.] = EINDEUTIG[Alm.] = UNIVOCUS[Lat.]


- TEKÇİLİK = VAHDETİYE = MONISM[İng.] = MONISME[Fr.] = MONISMUS[Alm.] = MONOS[Yun.]


- TEKTANRICILIK = VAHDANİYE = MONOTHEISM[İng.] = MONOTHÉISME[Fr.] = MONOTHEISMUS[Alm.] = MONOS:TEK, THEOS:TANRI[Yun.]


- TEMESSÜK ile/||/<> VAKIF TEMESSÜKÜ ile/||/<> TAPU TEMESSÜKÜ ile/||/<> TEFVÎZ ile/||/<> CİHET-İ İTÂ-YI SENET ile/||/<> VAKF-I MÜSTESNÂ ile/||/<> MAZBÛT VAKIFLAR ile/||/<> MÜLHAK VAKIFLAR ile/||/<> TEVLİYET ile/||/<> MÜTEVELLİ ile/||/<> ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> MECLİS-İ İDÂRE

( Eski hukukta borç senedi. | Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge. İLE/||/<> Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Para mukabilinde ya da satılan bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen. . İLE/||/<> Senetin veriliş nedeni, iktisâb. İLE/||/<> Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın, doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan vakıflar. İLE/||/<> Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf iki biçimde mazbut vakıf olur; ya tüm vakıf yöneticileri ölmüştür ya da vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile kullanır. İLE/||/<> Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören (mütevellileri) tarafından yönetilen vakıflar. Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tâbidir. İLE/||/<> Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir. İLE/||/<> Bir vakfın idaresine memur edilen kişi. İLE/||/<> Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler. İLE/||/<> Yönetim kurulu, idare meclisi. )


- TEMSİL ETMEK ile/ve/değil VAROLUŞ

( [not] TO REPRESENT vs./and/but EXISTENCE )


- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )

( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )

( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )

( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )

( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )

( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )

( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )

( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )

( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )

( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )

( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )

( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )

( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )

( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )

( ... ile/ve SARF-I NAZAR )

( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )


- TEVLİYET[Ar.] değil/yerine/= VAKIF MALLARINA BAKMA GÖREVİ


- TEZGÂHTAR ile VANDÖZ

( ... İLE Tezgâhtar kadın. )


- TİMSAH ile/değil VARAN


- TOPRAK/TIMAR[Fars.] ile/ve/||/<> VASAL[Fr. < VASSAL < Lat.]

( Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık geliri 3.000-20.000 akçe olan toprak. İLE/VE/||/<> Ortaçağ Avrupa'sında hizmet ve vergi gibi yükümlülükler karşısında kendisine toprak ve köylü verilen tımar sahibi kişi. )


- TOZ ile/ve VAKIF/CAMİ TOZU


- TURKUAZ ile/||/<> VARİSİT

( Mavi-yeşil renkte bir fosfat. İLE/||/<> Yeşil renkte bir fosfat minerali. )


- ÜÇ LOPLU YAPRAK = VARAK-I SÜLÂSÎYÜ'L-FÜSÛS = FEUILLE TRILOBÉE


- ÜÇLÜ YAPRAK, TERNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ MÜSELLES = FEUILLE TERNÉE


- ULURU ile/ve NAZCA ile/ve TRAXIEN ile/ve VALCOMANICA ile/ve GOZO

( Avustralya'da. İLE/VE Peru'da. İLE/VE Malta'da. İLE/VE İtalya'da. İLE/VE Malta'da. )


- ULUSÇULUK ile/değil/yerine/>/< VATANSEVERLİK


- ÜREME ile/ve/değil/||/<>/>/< VAR OLUŞ/OLMA (DÜZENEĞİ)


- VA'D[Ar.] ile 'AHD[Ar.]


- VA'D[Ar.] ile VÂD[Ar.]

( Söz verme, üstüne alma. | Yapılmasına söz verilen şey. İLE Oğul. )


- VA'D[Ar.] ile VE'Y[Ar.]


- VA'Z/VAAZ/VAAD[Ar.] ile VAZ'[Ar. çoğ. EVZÂ'] ile VÂZ[Ar.]

( Bir kişiye, kalbini yumuşatacak, kendini iyiliğe sevk edecek biçimde söz söyleme. | Dini öğüt. İLE Koyma, konulma. | Belirleme, tayin etme. | Kurma, icad etme. | Bir şeye ad koyma. | Meydana getirme. | Duruş, tavır, hareket. İLE Bırakma, terk. )


- VA ile O
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. )


- VAAD/VÂDE ile/ve BORÇ

( Vâde, söz demektir. )

( Sakın para için evlenmeyin! Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz. )


- VAAD ile TAAHHÜT/D


- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ

( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )


- VAAZ/MEVİZE ile/ve/||/<>/> HUTBE

( Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma. İLE/VE/||/<>/> Cuma ve bayram namazlarında okunan dua ve verilen öğüt. )


- VABESTE[Fars.] değil/yerine/= BAĞLI


- VAC/VAK/VACUUM ASSISTED CLOSURE[İng.] değil/yerine/= VAKUM YARDIMLI YARA KAPATMA, NEGATİF BASINÇLI YARA KAPATMA


- VACATION :/yerine TATİL


- VÂCİB-ÜL VUCUD ve/||/<>/> VAHDET-İ VÜCUD

( Var oluşu gerekli olan. | Allah. VE/||/<>/> Varlığın tek oluşu. | Tasavvuf. )


- VÂCİB ile KADÎM


- VACİB ile MUHTAR


- VACİB ile MÜMKÜN

( Varlığını kendinden alan. İLE Varlığını dışarıdan alan. )


- VÂCİBU'L-VUCÛD yerine KÂDİRU'L-MUHTÂR


- VÂCİD[Ar.] ile VÂCİZ[Ar.]

( Vücûda getirici/getiren. | Zengin. [Allah'ın sıfatıdır.] İLE Kısa. )


- VAD/VENTRİKÜLER DESTEK CİHAZI VENTRICULAR ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= KARINCIK DESTEK AYGITI


- VÂDE FARKI değil/yerine/= SÜREV ARTISI


- VÂDE FARKSIZ değil/yerine/= SÜREV ARTISIZ


- VÂDE[Ar.] değil/yerine/= ERİM


- VÂDELİ HESAP değil/yerine/= SÜREVLİ SAYANAK


- VADESİ DOLMUŞ ile BİTİŞ TARİHİ ile SON TARİHLER ile DOLAYI ile GERÇEĞİNDEN DOLAYI

( DUE vs. DUE DATE vs. DUE DATES vs. DUE TO vs. DUE TO THE FACT THAT )

( قابل پرداخت ile پرداختني ile موعد مقرر ile مواعد ile براثر ile بمناسبت ile بر اثر ile به دليل ile به سبب ile به مناسبت ile بهدليلاينکه )

( GHABEL PARDAKHT ile PARDAKHTANY ile MOED MOGHARAR ile MOVAED ile BARASAR ile BAMNASBAT ile BAR ASAR ile BAH DELYLE ile BAH SABEB ile BAH MENASBAT ile BACPEHDELYLAYNAKEH )


- VÂDESİZ HESAP değil/yerine/= SÜREVSİZ SAYANAK


- VADETMEK ile VADE ile VADELİ ile VADESİZ ile VADE SONU ile VADE BİTİMİ ile VADELİ HESAP ile VADELİ SATIŞ ile VADESİZ HESAP ile VADELİ MEVDUAT ile VADESİZ MEVDUAT


- VÂDİ[Ar.]/KANYON[Fr. < CANYON]/KLÜZ[Fr. < CLUSE] değil/yerine/= KOYAK/KAPUZ/DAR BOĞAZ

( Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki geniş aralık. )


- VAFTİZ ile HAÇ VAFTİZİ ile VAFTİZ ile VAFTİZCİ ile VAFTİZHANE

( BAPTISM vs. BAPTISM OF THE CROSS vs. BAPTISMAL vs. BAPTIST vs. BAPTISTRY )

( تعميد ile غسل ile غسل تعميد ile خاج شويان ile تعميدي ile معمد ile تعميد دهنده ile تعميدگاه ile جاي تعميد )

( TAMYD ile GHASL ile غسل تعميد ile KHAJ SHOYAN ile تعميدي ile MAMAD ile TAMYD DAHANDEH ile تعميدگاه ile JAY TAMYD )


- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> FURGON[Fr. < FOURGON]

( ... İLE/VE/||/<> Nesne vagonu. )


- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> TENDER[Fr.]

( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı. İLE/VE/||/<> Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon. )


- VAGON değil/yerine/= TAŞIR


- VAGON ile/ve/<> VAGONET

( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği, demiryolu aracı. İLE Yana ya da arkaya doğru devrilebilen ve kimi toprak düzleme işlerinde kullanılan küçük vagon. )


- VAGONET değil/yerine/= TAŞIRCIK


- VAGZAL ile ...

( İstasyon. )


- VÂH[Ar.] ile VÂH/VÂHA[Ar. çoğ. VÂHÂT]

( Vâh, yazık, ay. İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )


- VAH ile VAHA ile VAHİ/LİK ile VAH VAH


- VAHÂ[Ar.] ile ILGIM/SERAP/YALGIN/PUSARIK

( Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. İLE ... )

( OASIS vs. MIRAGE )


- VAHA değil/yerine/= SUVLA/YEŞERGE


- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VAHAMET ile VAHAMETLİ


- VAHDET-EL VÜCÛD ile/ve/||/>/< VAHDET-EL MEVCÛD

( Çeşitlilik. İLE/VE/||/>/< Aynılaşma. )


- VAHDET-İ ŞUHÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ KUSÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ MEVCÛD ile/ve/||/<>/hem de VAHDET-İ VUCÛD

( UNITY OF WITNESSING vs./and/||/<>/also UNITY OF INTENTION vs./and/||/<>/also UNITY OF EXISTENCE vs./and/||/<>/also UNITY OF BEING )


- VAHDET-İ VUCUD ve/||/<> HALK-I CEDÎD


- VAHDET-İ VUCUD ile HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM

( HAKK <> DOĞA ile HAKK > DOĞA )


- VAHDET-İ VÜCÛD ile/ve VAHDET el-VÜCÛD


- VAHDET-İ VUCUD ile VAHDET-İ ŞÜHÛD


- VAHDET-İ VÜCÛD ile VAHDET-İ VÜCÛD


- VAHDET ile/ve/<> TEVHÎD

( Olgu/durum. İLE/VE/<> İlke/kavram. )

( Durum. İLE/VE/<> Eylem. )

( ... İLE/VE/<> Kendinden memnun olmak. )

( TEVHÎD'E GEL, TEVHÎD'E
ZİKR ET! HAKK'I, HER YERDE )

( İnsan - İnsan ilişkisi. İLE/VE/<> İnsan - Tanrı ilişkisi. )


- VAHDET ile VAHDÂNİYYET

( Allah'a yakınlık, Allah'a ulaşma. | Yalnızlık, teklik, birlik. | Özgür bireylerin birliği. İLE Birlik, Allah'ın bir oluşu. )


- VAHDET ile VUSLAT


- VAHİ[Ar.] ile/değil/>< VAHİY[Ar.]

( Boş, saçma. İLE/DEĞİL/>< Tanrı tarafından, bir buyruk ya da düşüncenin, peygambere bildirilmesi. )


- VAHİD-ÜR-RAHÎM[Ar.] ile ...

( En çok bir yavru yapan hayvanlar. )


- VÂHİD[Ar.] ile EHAD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile FERD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile MÜNFERİD[Ar.]


- VÂHİD[Ar.] ile VAHÎD[Ar.] ile FERÎD[Ar.]


- VÂHİD ile/ve ÂHİD/AHÂD

( Bir, ikincisi düşünülemeyen. Sıfat. İLE/VE Tek. Zât. )


- VÂHİDE ile/ve MEAL GAYR

( Ben. İLE/VE Biz. )


- VAHİDİYETTE KESRET ile KESRETTE VAHİDİYET ile KESRETTE VAHİD

( Kesreti saklayamazsın fakat birliği/tevhidi istediğin kadar saklayabilirsin. )

( Asıl tevhid, kesretten sonraki tevhiddir. )

( İş, bu kesreti tevhid etmektedir. )

( Kesreti saklayamazsın fakat birliği, tevhidi istediğin kadar saklayabilirsin. )


- VAHİH değil VAHİY


- VÂHİM[Ar. < VEHM] ile VAHÎM[Ar. çoğ. VİHÂM, VAHÂMÂ]

( Kuran, kuruntulu. İLE Ağır, sonu tehlikeli, çok korkulu. )


- VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK


- VAHİM ile/ve HAZİN


- VAHİM ile/ve/değil/> VAHŞET


- VÂHİME ile ...

( Gerçekliği olmayan değerler üretmek. )


- VAHİMLEŞMEK ile VAHİM/LİK


- VAHİY DİNLERİ ile/ve EVRENSEL DİNLER


- VAHİY ile/ve "KUTSAL" METİN


- VAHİY ile HADİS(-İ KUTSÎ)


- VAHİY ile İLHÂMÂT ile RÜYÂ ile FERÂSET

( Cebrail ile gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Cebrail'siz gelen. İLE Kendi öngördüğün. )


- VAHİY ile/ve/||/<>/> TEBLİĞ


- VAHŞ/VAHÎŞ[Ar.] ile VAHŞ[Ar. çoğ. VAHŞÂN, VUHÛŞ]

( Dört ayaklı hayvanlarda görülen bir hastalık. İLE Yabani, ürkek, insandan kaçan hayvan. | Issız, tenha yer. )


- VAHS/VEHS[Ar.] ile VAHZ[Ar.]

( Ayak altında çiğneme. | Kırma. İLE Çimdikleme. | Sivri bir şey batırarak acıtma. | Isırma, sokma. )


- VAHŞET[Ar.] değil/yerine/= YIRTINÇ/ACIMASIZLIK


- VAHŞET ile/ve VAHÂMET["VEHÂMET" değil!]


- VAHŞÎ[Ar.] ile Vahşî[Ar.]

( Yabanî, insandan kaçan. | Ürkek, korkak. | Merhametsiz, duygusuz. İLE Uhud Gazâsı'nda, Hz. Hamza'yı öldüren köle. )


- VAHŞİ[Ar.] değil/yerine/= YABANIL


- VAHŞÎ ile/<>/> BARBAR ile/<>/> UYGAR

( [İnsan/lık tarihinin] %66'sı. İLE/<>/> %33'ü. İLE/<>/> %1'i. )


- VAHŞİ ile GADDARLIK

( FEROCIOUS vs. FEROCITY )

( سبع ile سبعيت ile وحشي گري )

( سبع ile سبعيت ile VAHSHY GARY )


- VAHŞİ ile/değil GÖÇER


- VAHŞİ ile/ve HIRÇIN


- VAHŞİ ile/ve/değil/||/<> İLKEL


- VAHŞİ ile/ve/değil SALDIRGAN


- VAHŞİ ile VAHŞET ile GADDARCA DAVRANMAK ile VAHŞİCE ile KABA

( BRUTAL vs. BRUTALITY vs. BRUTALIZE vs. BRUTALLY vs. BRUTE )

( بي رحم ile حيواني ile حيوانيت ile بي رحمي ile حيوان صفت نمودن ile بي رحمانه ile جانور خوي ile کودن ياشهواني )

( BEY RAHAM ile HEYVANY ile حيوانيت ile BEY RAHAMY ile HEYVAN SAFT NEMUDAN ile BEY RAHMANEH ile JANOR KHOY ile KOODAN YESHEHAVANY )


- VAHŞİ değil/yerine/= YIRTICI


- VAHŞİLEŞMEK ile VAHŞİLEŞTİRMEK ile VAHŞİ/LİK ile VAHŞİCE ile VAHŞİ ORMAN ile VAHŞİ HAYVAN


- VAHY ile ...

( BİR FİKRİN YA DA BİR EMRİN ALLAH TARAFINDAN BİR PEYGAMBERE BİLDİRİLMESİ )


- VAÎD[Ar.] ile VÂİZ[Ar. < VA'Z | çoğ. VÂİZÂN, VU'ÂZ]

( Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma. İLE Dini öğütlerde bulunan.[ibâdet yerlerinde] )


- VAİRAGYA ile ...

( Dünyevi arzuların yokluğu. Gerçek olmayana, geçici olana karşı kayıtsızlık. Zevk~haz verici olan nesnelere yönelik hiçbir çekimin duyulmaması. Bağımlılıklardan kurtuluş. )


- VAİŞYALAR ile ...

( Ticaret ve zanaat ile uğraşanlar. [Tenleri sarımsıdır.] )


- VÂİZ[< VA'Z] ile ...

( DÎNÎ ÖĞÜTLERDE BULUNAN (İBADET YERLERİNDE) )


- VAJİNA ile/ve DÖLYATAĞI

( MEHBİL: Dölyolu. )

( VAGINA vs./and WOMB )


- VAJİNA ile/ve/değil EŞİK


- VAJRA ile ...

( Elmas ya da adamantin. Nihai yok edilemez ve gerçek anlamlarında kullanılır. )


- VAJRAYANA ile ...

( Elmas Araç/Yol. Tibet ve Moğolistan'da yaygın olan bir Mahayana Budizmi okulu. Batıda Lamaizm olarak geçer. Öğretileri ve uygulamaları genelde yanlış anlaşılır. )


- VAK'A-NÜVİS[Ar., Fars.]/KRONOGRAF[Fr. < choronographe] değil/yerine/= SÜREYAZAR

( Zamanın/dönemin olaylarını saptamakla görevli kişi. | Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi. )


- VAK'A ile/ve/<> KAZÂ


- VAK'A ile/ve VAKIA

( Olay, olgu. İLE/VE Gerçeklik. [Düştüğü gibi.] )

( Tekrarlanmayan. İLE/VE Tekrarlanabilir olan. )


- VAK'A ile/ve VAKIA

( Tekrarlanmayan. İLE/VE Tekrarlanabilir olan. )


- VAK(İ)T ile ...

( SAAT, GÜNÜN ÇEŞİTLİ SAATLERİ | MEVSİM | BELİRTİLEN ZAMAN | VAK(İ)T ile ABCDEF ( FIRSAT | ZAMAN )


- VAKA RAPORU/CASE REPORT[İng.] değil/yerine/= OLAY YAZANAĞI


- VAKA ile VAKİ ile VAKS ile VAK VAK


- VAKÂR[Ar.] değil/yerine/= AĞIRBAŞLILIK, TEMKİNLİLİK


- VAKÂR[Ar.] ile REZÂNE[Ar.]


- VAKÂR[Ar.] ile SEMT[Ar.]


- VAKÂR[Ar.] ile TEVKÎR[Ar.]


- VAKAR ile VAKARLI/LIK ile VAKARSIZ/LIK


- VAKD[Ar.] ile VAKT/VAKİT[Ar. çoğ. EVKAT]

( Ateşin yanması, tutuşması. İLE Vakit, zaman. | Saat, günün çeşitli saatleri. | Mevsim. | Uygun zaman. | Boş zaman. | Geçim. | Çağ, zaman. | Fırsat. | Belirli/belirtilen zaman. )


- VAKF-I AKAR/ASL-I VAKF değil/yerine/= GELİR KAYNAĞI


- VAKF-I MÜŞTEREK ile VAKF-I MEVKUF


- VAKFE ile ...

( DURAK, DURULACAK YER | HACILARIN ARAFAT'TA DURMALARI (ÖĞLEDEN ERTESİ GÜN ŞAFAK SÖKENE KADAR) | DURAKLAMA ÂNI )


- VAKFETMEK ile VAKFEDİLMEK ile VAKFE


- VAKFİYE DİLİ:
XIII. yy.'a KADAR ile/ve/||/<>/> XIII. yy.dan SONRA ile/ve/||/<>/> XVI. yy.dan SONRA

( Arapça. İLE/VE/||/<>/> Moğolca, Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçe'si. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı Türkçe'si ve İran'da, Farsça] )


- VAKFİYE/VAKIFNÂME ile/ve/||/<> VELÂYET/TEVLİYET ile/ve/||/<> MÜTEVELLİ/NÂZIR


- VAKFİYE değil/yerine/= TURGULUK


- VÂKÎ[Ar.] ile VÂKİ'[Ar. < VUKU'] ile VAKİH[Ar.]

( Koruyan, saklayan. | Önleyici tedbir, ilâç. İLE Olan, düşen, olagelen, rastlayan, vuku' bulan. | Geçen, geçmiş olan. İLE Edepsiz, utanmaz, hayâsız. )


- VÂKİ değil/yerine/= OLMUŞ


- VÂKİ ile/ve ZÂHİR


- VÂKIÂ[Ar.] ile VÂKIA[Ar. çoğ. VÂKIÂT] ile VAKİA[Ar. çoğ. VAKAYİ']

( Gerçek, gerçi, her ne kadar. İLE Olmuş bir iş, vuku' bulmuş, gerçek. | Düş, rüya. | Cenk, savaş. İLE Olay, vak'a, hadise. )


- VÂKIA değil/yerine/= OLGU


- VAKIF MEMBA SUYU (YERLİ SU) :

( Sarıyer'in çok kullanılan memba sularındandır. Kocataş dağ silsilesinin altından çıkar. Suyu galeride toplanır ve Ortaçeşmeden Sarıyer'deki 7 çeşme ve hamama tevzi edilir. Suyun sertlik derecesi 8'dir. )


- VAKIF TEMELLERİ/AMAÇLARI:
HAYRAT ile/ve/||/<> AKARAT ile/ve/||/<> VAKIF

( Düşünsel/fikrî temel. İLE/VE/||/<> Amaç/gaye aracı/vasıtası. İLE/VE/||/<> Yaşamsallık/hayatiyet ve hukuksallık. )


- VAKIF:
İSLÂM HUKUKUNDA ile/ve/||/<>/> MEDENİ HUKUKTA


- VAKIF[Ar. < VAKF: Duruş, durma.]/TESİS ile DERNEK/CEMİYET

( Bir mülkü kamu yararına -satılmamak kaydıyla- sonsuz olarak tahsis etmek. İLE Çıkarlarını savunmak, belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan yasal topluluk. )

( FOUNDATION vs./and ASSOCIATION )


- VAKIF/LIK ile VAKIF MALI ile VAKIF SENEDİ ile VAKIF ARAZİSİ ile VAKIF TOPRAĞI


- VÂKIF/VUKÛFİYET ile/ve/||/<> FARKINDA/LIK


- VÂKIF ile/ve ÂGÂH

( Sahip olan. İLE/VE Farkında/uyanık olan. )


- VÂKIF ile/ve ÂGÂH

( Sahip olan. İLE/VE Farkında/uyanık olan. )

( Bilen bilir bizi, bilmeyen ne bilir bizi. )


- VAKIF ile/ve CEMAAT


- VAKIF ile/ve/||/<> İNFAK


- VAKIF ile/ve/||/<> İRSÂDÎ VAKIF


- VAKIF ile/ve/<> TESİS


- VAKIF değil/yerine/= TURGU


- VAKIF ile/||/<> VAKFİYE

( Kişiler ya da kurumlarca kurulmuş, yasayla görev ve yetkileri belirlenen tüzel kişilik. İLE/||/<> Herhangi bir malı vakfeden (vâkıf) tarafından, vakfın yönetimi ile ilgili hazırlanmış. Nizamnâme. Vakıf senedi de denilen vakfiyeler, kadılık siciline işlendikten sonra kesinleşirdi. )


- VAKIF ile VÂKIF (/OLMAK)

( Para, mülk. İLE Bilmek. | Vakfeden. Bir şeyi, vakıf haline getiren. )


- VAKIFLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- VAKIFLAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- VAKİT NAMAZI ile TATAVVÛ

( Farz. İLE Sünnet ve teravih namazları. )


- VAKİT TAMAM OLDU, DAVET HENÜZ TAMAM OLMADI


- VAKİT ile/ve AKİT


- VAKİT ile/ve/<> DEM

( Belirli bir zaman dilimine anlam/değer verilmiş/yüklenmiş süre. İLE/VE/<> Kişinin, bu belirli zaman diliminde yaşadığı hal. )

( Zamanın tayinine vakit, vaktin içindeki hazza dem denilir. )


- VAKİT ile/ve/<> NAKİT

( TIME vs./and/<> CASH MONEY )


- VAKİT ile VAKİTLİ ile VAKİTÇE ile VAKİTSİZ/LİK ile VAKİT VAKİT ile VAKİTLİ VAKİTSİZ ile VAKİT KAYBETMEDEN


- VAKİT ile ZAMAN


- VAKİTLİCE ile ZAMANINDA


- VAKSİN/VACCINE[İng.] değil/yerine/= AŞI


- VAKSİNASYON/VACCINATION[İng.] değil/yerine/= AŞILAMA


- VAKT-İ MERHÛN değil/yerine/= BEKLENİLEN ÇAĞ VE ZAMAN


- VAKT-İ MERHÛN ve/> MAYALANMA

( Doğum. VE/> ... )


- VAKT[Ar.] ile İZ[Ar.]


- VAKT[Ar.] ile MÎKÂT[Ar.]


- VAKT[Ar.] ile SÂ'AT[Ar.]


- VAKTAKİ ...[Ar., Fars.] değil/yerine/= NE ZAMAN Kİ ...


- VAKUM ENERJİSİ ile/||/<> SIFIR NOKTA ENERJİSİ

( Vakum enerjisi boş uzayın kuantum dalgalanmalarıyken İLE sıfır nokta enerjisi harmonik osilatörün minimum enerjisidir )

( Formül: E_0 = ½ħω )


- VAKUM[Lat.] değil/yerine/= BOŞLUK


- VAKUM/VACUUM[İng.] değil/yerine/= HAVASIZ BOŞLUK


- VAKUMLAMAK ile VAKUMLANMAK ile VAKUM ile VAKUMLU


- VAKÜOL/VACUOLE[İng.] değil/yerine/= KOFUL


- VAKUOL ile/||/<> VEZİKÜL

( Vakuol büyük depo İLE vezikül küçük taşıyıcıdır )

( Formül: Depolama İLE transport )


- VAKVAKLAMAK ile VAKVAK


- VALABİ ile KAYA VALABİSİ


- VALANS BANDI ile/||/<> İLETKENLİK BANDI

( Valans dolu elektronlar, iletkenlik boş ya da kısmen doludur. )

( Formül: HOMO İLE LUMO )


- VALANS ELEKTRON ile/||/<> İÇ ELEKTRON

( Valans dış kabuk, iç elektronlar içeridedir )

( Formül: Kimyasal bağ yapan İLE korumalı )


- VALANS İLE İLETİM İLE YASAK BANT ile/||/<> ENERJİ BANTLARI

( Katılarda elektron enerji seviyeleri. )

( Formül: Metal: E_g = 0 İLE Yalıtkan: E_g > 3 eV )


- VALANS/VALENCE[İng.] değil/yerine/= DEĞER, DEĞERLİK


- VALDE SULTAN BENDİ :

( Belgrad ormanı içindedir. Acı Elma Deresinin bir kolu üzerindedir. Bend, Sultan III. Selim'in (1761 - 1808) annesi Mihrişah Sultan (ö. 1805) tarafından Mimar Kirkor Amira Balyan'a (1764 - 1831) yaptırılmıştır. 70,30 m uzunluğunda, 11,50 m yüksekliğinde olup 255.000 m³ su kapasitelidir. Bu bende Mihrişah Sultan Bendi de denilmektedir. )


- VALENCE TAUTOMERİSM ile/||/<> REDOKS İZOMERİ

( Valence e⁻ metal-ligand kayması, redoks farklı oksidasyon. )

( Formül: Dinamik İLE statik )


- VALEYBOL değil VOLEYBOL


- VALF[İng.] değil/yerine/= VANA


- VALF/VALVE[İng.] değil/yerine/= KAPAK


- VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


- VALİ/LİK ile VALİZ


- VALİ ile TEKFUR[Erm. < TAKAVOR: Taç taşıyan.]

( ... İLE Bizans döneminde vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hıristiyan beylerine verilen ad.
Osmanlı Türkçesi'nde, Hıristiyan hükümdarlara verilen bir sandır.]
[Bizans'ta merkez dışındaki kentlerin müstakil valilerine Tekfur denirdi. Bunların idari ve askeri görevleri vardı. Türkiye Selçukluları ve Osmanlı'nın ilk dönemlerinde Tekfurlarla çok sıkı ilişki kuruldu. Tekfurlar Türk akınlarından korunup bağımsızlıklarını korumak için Türklere çok miktarda vergi verirdi. Tekfurların bazıları, durumlarını koruyabilmek için Türk kumandan ve beyleriyle akraba olma yollarına başvururdu. Bu nedenle, çoğu Tekfur, kızını Türk kumandan ya da oğluna gelin verirdi. Bu Tekfur'ların içinden, Müslüman olanlar da oldu. Bunlardan Harman kaya Tekfuru Köse Mihal, en ünlüsüdür. Osmanlı'ya ve İslâmiyet'e hizmetlerde bulunmuştur. Bizans yıkılınca, tekfurluk da tamamen tarihe karışmıştır.] )


- VÂLİ ve/||/<> VELÎ ve/||/<> HÂMİ ve/||/<> RÂB

( [Koruyucu] Dışta. VE/||/<> İçte. )

( Maddî koruyucu. VE/||/<> Manevî koruyucu. )


- VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA


- VÂLİD[Ar. < VİLÂDET] ile VÂLİDE[Ar.]

( Baba. İLE Ana, doğuran. )


- VÂLİD ile/ve/<> VÂLİDE