MA'dan MU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.208 başlık/FaRk ile birlikte,
2.208 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(4/10)
- MADARALAŞMAK ile MADARA/LIK
- MADDE VE HAREKET ile/ve MADDE YA DA HAREKET ile/ve MADDE İLE HAREKET
- MADDE/(î) değil/yerine/= ÖZDEK/(SEL)
( Biçimi kabul etme olanağı. )
- MADDE/MÂNÂ:
İŞLEV ile/ve/<> AMAÇ
- MADDE ile/||/<> ANTİMADDE
( Madde pozitif enerjili İLE antimadde negatif yüklü karşı parçacıklardır )
( Formül: e⁻ İLE e⁺ )
( Paul Dirac tarafından 1928 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MADDE ve/<> BİLİNÇ
( Yayılan/a. VE/<> Kavranılan/a. )
( EXTENTIO et/<> COGITO )
- MADDE ile/||/<> BİLİNÇ
( Tarihsel materyalizm )
( Karl Marx tarafından 1848 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1818-1883) (Ülke: Almanya) (Alan: Felsefe, Ekonomi) (Önemli katkıları: Diyalektik materyalizm, komünizm) )
- MADDE ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> SÛRET
( Yayılan. İLE/VE/||/<>/> Maddenin biçim almış durumu. İLE/VE/||/<>/> ... )
- MADDE ile EVRENSEL ZİHİN
( "İdrak edilenlerin bütünlüğü/toplamı" denilen. İLE "İdrak edenlerin bütünlüğü" denilen. )
( MADDE: KÜTLE ve HACİM ve EYLEMSİZLİK )
( Her düzeyde berrak bir zihne gereksinim vardır. )
( Zihin ve dünya ayrı değildir! )
( Dünyanın ne olduğunu düşünüyorsanız, o, sizin kendi zihninizdir. )
( Tüm uzay ve zaman, zihindedir. )
( Gerçeğin zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( MATTER vs. UNIVERSAL MIND
Mind and the world are not separate.
What you think to be the world is your own mind. )
- MADDE değil/yerine/= EY/ÖZDEK/NESNE
- MADDE ve/> FİKİR ve/> DEĞER
( MATTER and/> IDEA and/> VALUE )
- MADDE ile KANUN MADDESİ
( ARTICLE vs. ARTICLE OF LAW )
( سرمقاله ile مطلا ile مقاله ile ماده قانون )
( SARMAGHALEH ile MOTLA ile MOGHALEH ile MADEH GHANON )
- MADDE ile/ve KARANLIK MADDE
- MADDE ile/ve MADDETÜ'N-MUAYYENE MADDE
- MADDE ile/değil MADDÎ
( Görünmez. İLE/DEĞİL Görünür. )
- MADDE ile/ve MÂNÂ
( Mânânın kesifleşmiş hali. İLE/VE Seni senden soyan. )
( Verdikçe "azalan". İLE/VE Verdikçe artan/artar. )
( Mânânın hakimiyeti madde sayesinde olur. )
- MADDE > MEVCUD > VUCUD
- MADDE ile/ve SÛRET
( Cins. İLE/VE Fasıl. )
( MADDE: Olma ve olmama olanağı. )
- MADDE ile/ve/||/<>/> SÛRET ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> NEFS ile/ve/||/<>/> AKIL
- MADDE ile/ve/<> ZİHİN
( Madde, biçimdir; zihin, isimdir. )
( MATTER vs. MIND
Matter is the shape, mind is the name. )
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK
- MADDELEMEK ile MADDELEŞMEK ile MADDELEŞTİRMEK ile MADDE/LİK ile MADDECİ/LİK ile MADDESEL/LİK ile MADDE BAŞI ile MADDE MADDE ile MADDESEL NOKTA
- MADDEN değil MADDETEN[Ar.]/EYCE
- MADDÎ EDİM değil/yerine/= EYCİL EDİM
- MADDİ HAZ ile/ve MANEVİ HAZ
( Zamana bağlı olarak. İLE/VE AN'da. )
- MADDÎ İKRAM ile/ve/<>/|| MANEVÎ İKRAM
( Anımsayamayabiliriz. İLE/VE/<>/|| Unutmayız. )
- MADDÎ KEYİFLER/ZEVKLER ile/ve/değil/yerine MANEVÎ ZEVKLER
( Başta istek, sonrasında bıkkınlık verir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başta isteksizlik, sonrasında şevk verir. )
- MADDİ MALLAR değil/yerine/= EYCİL TAVARLAR
- MADDÎ RIZK ile/ve MANEVÎ RIZK
( Anadan doğanlar zamanla büyüdükleri gibi, maneviyet âlemine doğanlar da zamanla büyürler. )
( Altına yok olmak yoktur, maneviyat gibidir. )
( Maneviyat da altın gibi herşeyde gizlidir ve mahvolmaz. )
- MADDÎ ZEKÂT ile/ve MÂNEVÎ ZEKÂT
( Malı temizler. İLE/VE Nefsi temizler. İlim ve sevgiyle verilir. )
( Olgun bir meyve koparılmaz da sapının ya da çöpünün üstünde kalırsa, tevek onu sömürür, meyvenin içindeki gıda, geldiği yere geri gider. )
- MADDÎ değil/yerine/= EYCİL
- MADDÎ ile/ve MÂNEVÎ
- MADDÎ ile/ve MEKANİK
( MATERIAL vs./and MECHANICAL )
- MADDÎ ile/ve/değil/>< MÜCERRED
( ... İLE/VE/DEĞİL/>< Maddî olmayan. )
- MADDİLEŞMEK ile MADDİLEŞTİRMEK ile MADDİ/LİK ile MADDİ ZARAR
- MADDİYAT değil/yerine/= EYCİLLİK
- MADDİYAT ile MADDİYATÇI/LIK
- MADEM EĞER ÖYLEYSE" değil ÖYLEYSE (ya da MADEM ÖYLE)
- MADEM Kİ ÖYLE "SÖYLÜYORSA/YAPIYORSA" değil MADEM Kİ ÖYLE SÖYLÜYOR/YAPIYOR
- MADEN DELİ BEKİR AĞA CAMİİ :
( Mahallenin tam ortasında ve dar sokaklar arasındadır. 1900 yılında Delir Bekir Ağa tarafından yaptırılmış olup, 1971 yılında büyük onarım gördü. )
- MADEN İFAKAT SAÇMACI SAĞLIK OCAĞI :
( Bu sağlık ocağı Maden Mahallesi Şifa Suyu mevkiinde olup hayırsever iş adamı Yüksek Mimar Yılmaz Saçmacı tarafından yaptırılarak halkın hizmetine sunuldu. )
- MADEN İŞÇİSİ İÇİN:
YERÜSTÜ değil/ne yazık ki/<>/>< YERALTI
( Açlık var ve kesin. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/<>/>< Ölüm var ve olasılık. )
- MADEN MAHALLESİ :
( İlçenin sahil şeridinde olmayan mahallelerinden biridir. Sarıyer, Yenimahalle, Rumelikavak ve Zekeriyaköy'den sınır alır. Maden mahallesi ismini, semtin batı tarafındaki yarlarının toprak renginin sarı olması ve bu alanlardan yabancı firmaların altın madeni çıkarmalarından almıştır. Mahalleye ilk yerleşim 93 harbi (1877 Osmanlı Rus Harbi) nedeni ile meydana Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen büyük göçle oldu. Mahallenin göçmenlerden oluşması nedeniyle ilk ismi Muhacirköy'dü. Bu isim tutmadı. Maden köy olarak değil mahalle olarak kaldı. 1992'de yapılan nüfus sayımı sonucunda mahallenin nüfusu 11.595'tir. )
- MADEN OCAKLARI :
( Uskumruköy'e girerken sol taraftaki büyük ağaçlık ve toprağı alınmış alan maden sahasıdır. Buradan yıllarca maden çamuru alınarak işlenmek üzere fabrikalara gönderildi. Alandaki derin çukur doldurulmadığından yapay göl meydana geldi. )
- MADEN SİNEMASI :
( Maden Tepeüstü mevkiindeydi. 1968'de açılmış ve 1971'de faaliyetine son verilmişti. Sahibi Sami Hasbek'ti. )
- MADEN SPOR KULÜBÜ :
( 1956'da Alaattin Atkoşturan, Ahmet Ayten, Ahmet Gülderen, Şeref Tekneciler, Rıfat Atlaş ve Ali Özgül tarafından gayri federe olarak kuruldu. 1981'de tescili yapılarak resmiyet kazanan kulüp futbol dalında faaliyet göstermekte olup İstanbul Amatör Liginde yer almaktadır. )
- MADEN YATAĞI ile/ve/||/<>/> MADEN OCAĞI
- MADEN-İ HÂS ve/||/<> KAVÎ İLTİMAS ve/||/<> DERK-İ TEMAS
( Yaşamda ya da herhangi bir işte, başarılı olabilmek için gerekli olanlar:
Altın(para/sermaye). VE/||/<> Ayrıcalık sağlayan/sunan, güçlü ve güvenilir biri. VE/||/<> Tanıyan/anlayan biriyle ilişki/yakınlık. )
( 
)
- MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ
( Madenleri odunla, maden kömürüyle ya da linyit kömürüyle eritmek olanaklı değil/di. İLE/DEĞİL Maden, ancak odun kömürüyle eritilebilir/di. )
( Bileşimindeki karbon oranı %60-70 olan, kahverengi ya da siyah, taşıl kömür. İLE Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü. )
( Jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğrayarak büyük bir kalori gücü kazanan, bitki fosillerinden oluşan doğal yakıt. İLE/DEĞİL Odunun, kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür. )
( ... ile/değil ÂLÂS )
- MADEN ile/ve/<> ERGENE
( ... İLE/VE/<> Maden yeri. )
- MADEN ile/ve/||/<> MADEN-İ ENVÂR[< NUR]
- MADENCİ ARİF BEY YALISI :
( Yeniköy, Köybaşı Caddesindeki 15 kapı. No.lu binanın bir adı da Süreyya Bey yalısı olup 19. yy. ortalarında yapılmıştır. )
- MADENCİ SOKAK :
( Maden Mahallesi ile Şifa Suyu mesiresi arasındaki alan sarı toprağı ile dikkat çeker. Osmanlı döneminde bu alandan yıllar yılı altın madeni çıkarıldı. Geliri gideri karşılamadığı zaman da alan kapatıldı. Madenin çıkarılmasını temin eden Maden İşçileri unutulmamış ve adı bu sokağa verilmiştir. )
- MADENİ PARA ile MADENİ PARA ile PARA BASMA ile EŞ GÜVENCE
( COIN vs. COINAGE vs. COINING vs. COINSURANCE )
( سکه ile سکه زدن ile ابداع واژه ile مسکوکات ile ضرب ile بيمه مشترک )
( SAKEH ile SAKEH ZADAN ile EBDA VAZHEH ile MOSKOKAT ile ZAB ile BEYMAH MOSHTARK )
- MADENSELLEŞMEK ile MADEN ile MADENİ ile MADENCİ/LİK ile MADENSEL ile MADEN GAZI ile MADEN SUYU ile MADEN YÜNÜ ile MADENİ YAĞ ile MADENİ YÜN ile MADEN DEVRİ ile MADEN OCAĞI ile MADENİ PARA ile MADEN BİLİMİ ile MADEN DAMARI ile MADEN FİLİZİ ile MADEN KİRASI ile MADEN KUYUSU ile MADEN KÖMÜRÜ ile MADEN MAVİSİ ile MADEN SODASI ile MADEN YATAĞI ile MADEN CEVHERİ ile MADEN BİLİMSEL
- MADERŞAHİ[Fars.]/MATRİARKAL[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ANAERKİL
- MADİKLEMEK ile MADİK ile MADİKÇİ/LİK
- MADIMAK ile/||/<> SİNOP MADIMAĞI
( İlkbaharda, kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, yenilebilen bir kır bitkisi. )
- MADREPORLAR -ile
( Mercanlar sınıfının kalkerli hayvanları içine alan bir takımı. )
- MADRÛB ile/||/<> MADRÛB FÎH ile/||/<> TAD'ÎF
( Çarpılan. İLE/||/<> Çarpan. İLE/||/<> İki katını alma işlemi. )
- MADUR değil MAĞDUR
- MAESTOSO[İt.]
( Bir parçanın, görkemli ve ağır bir tempoyla çalınacağını anlatır. | Bu tempo ile çalınan parça. )
- MAFSAL[Ar.] değil/yerine/= EKLEM
- MAFSAL ile MAFSALLI
- MAFYA ile/ve/<> (")HÜKÜMET(")
( FaRkLaR'ı değil önemli bir ortak yanları vardır. İkisinde de haktan, hukuktan eser yoktur ve/ya da olmayabilir (ne yazık ki[hükümet için]). )
- MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA
- MAFYALAŞMAK ile MAFYA/LIK ile MAFYACI/LIK ile MAFYA ÇİZGİSİ
- MAGANDA/LIK ile MAGANDA KURŞUNU
- MAGANDA ile MAÇO
- MAGÂNİM[Ar. < MAGNEM] ile MAGÂRİM[Ar. < MAGREM]
( Ganimetler, düşmandan ele geçirilen mallar. İLE Ödenilecek borçlar, diyetler. )
- MAĞARA[Ar.] değil/yerine/= İN
( Bir yamaca ya da kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu. | Karst bölgelerinde, kireçtaşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yeraltı kovukları. )
- MAĞARA ile/ve/||/<>/> BARAKA
- MAĞARA ile İTİRAZCI ile SIZLANMA
( CAVIL vs. CAVILLER vs. CAVILLING )
( عيبجوئي کردن ile عيب گو ile خردهگير ile عيبجوئي ile عيب گوئي ile خردهگيري )
( EYBEJOYEY KARDAN ile EYBE GO ile KHARDEGGYR ile عيبجوئي ile EYBE GOIY ile خردهگيري )
- MAĞARA ile KAVERNÖZ
( CAVERN vs. CAVERNOUS )
( غار ile حفره ile غاردار ile غاري ile مغاري ile غارمانند )
( GHAR ile HAFAREH ile غاردار ile غاري ile مغاري ile غارمانند )
- MAĞARA ile MAĞARA ADAMI
( CAVE vs. CAVEMAN )
( زاغه ile مغاره ile مجوف کردن ile کهف ile غار ile غارنشين )
( ZAGHEH ile MOGHAREH ile MOJOOF KARDAN ile KONPAF ile GHAR ile غارنشين )
- MAĞARA ile MAĞARA SESİ ile MAĞARA RESMİ ile MAĞARA BİLİMİ ile MAĞARA BİLİMCİ
- MAĞARA ve/> MAĞAZA
- MAĞARA ile/ve/||/<> YERALTI
( Platon. İLE/VE/||/<> Dostoyevski. )
- MAĞARALAR'DA:
BODGAYA ve HİRA
( ... VE HİRA: Arayış. )
- MAĞARUL = AVAR
( )
- MAĞAZA değil/yerine/= KEPİTEY
- MAĞAZA ile MAĞAZACI/LIK
- MAĞAZA ile/ve/<> REYON[Fr. < RAYON]
( ... İLE/VE/<> Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü. )
- MAGAZINE :/yerine DERGİ
- MAGAZİNLEŞMEK ile MAGAZİNLEŞTİRMEK ile MAGAZİN ile MAGAZİN BASINI ile MAGAZİN DÜNYASI
- MAĞDUR HAKLARI ile/ve/<> SANIK HAKLARI
- MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK
- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK
( Haksızlığa uğramış kişi. )
- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET
- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]
- MAĞDUR ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>< ZÂLİM
- MAĞDURİYET:
TARİHSEL ile/değil EKİNSEL/KÜLTÜREL
- MAGIC vs. MAGICAL
- MAĞLOVA SU KEMERİ değil MUALLAK SU KEMERİ
( Alibeyköy Barajı, Taş Ocağı Mevkii'ndedir. )
( 1563'te inşâ edilen, Mimar Sinan yapıtıdır. )
( Kemerlerin Süleymaniye'si denilir. Muallak[boşlukta duran] adıyla bilinmelidir. )
( Uzunluğu 260 m., yüksekliği 36 m.dir. )
- MAĞLUP/MAĞLUBİYET değil/yerine/= YENİK/YENİLEN/YENİLGİ/SIMAK
( Bir savaşta, yarışmada kaybetme, yenilme. | Bir işte, bir uğraşta başarısızlığa uğrama, kaybetme. )
- MAGMA[Yun.] değil/yerine/= ISI/SICAK YUVARI
( Yerin içinde, sıvı ya da hamur kıvamında, uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik. )
- MAGMA ile MAGMASAL
- MAGNETİC LEVİTATION ile/||/<> ELECTROMAGNETİC LEVİTATION
( Magnetic levitation kalıcı mıknatıs alanlarıyla yüzdürme yaparken İLE electromagnetic levitation elektromanyetik bobinlerle yüzdürme yapar )
( Formül: Meissner effect )
- MAGNETİC MONOPOLE ile/||/<> ELECTRIC CHARGE
( Magnetic monopole tek kutuplu manyetik yük olacakken İLE electric charge bilinen elektriksel temel yüktür )
( Formül: Dirac quantization )
- MAGNETOHYDRODYNAMICS ile/||/<> FLUİD DYNAMICS
( Magnetohydrodynamics iletken akışkanların manyetik alanda davranışını incelerken İLE fluid dynamics sadece akışkan mekaniğini inceler )
( Formül: Lorentz force )
- MAGNETOSPHERE değil/yerine/= KAPARYUVAR
- MAGNETOTELLURICS değil/yerine/= KAPARBALKI
- MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ ve/||/<>/> KALSİYUM EKSİKLİĞİ
( Magnezyum eksikliği, aynı zamanda kalsiyum eksikliğine neden olur. Çünkü, gövdenin kalsiyumu emmesi için magnezyuma gereksinimi vardır. )
- MAGNEZYUM ile KELİFİT[Fr. < KELYPHITE]
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. İLE Hidratlı doğal magnezyum silikat. )
- MAGNEZYUM MAGNEZYUM SÜLFAT
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24.30, yoğunluğu 1.7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [Simgesi: Mg.] İLE Kimyasal formülü MgSO₄ olarak bilinen bir bileşiktir. Magnezyum, kükürt ve oksijen içerir. Yapısı gereği, inorganik bir tuzdur. Genellikle heptahidrat formundaki sülfat minerali olan, "Epsomit" ya da öteki adıyla, "Epsom tuzu" durumunda bulunmaktadır. "Epsom" adını ise, İngiltere'de bulunan bir yerleşim yerinden almıştır. )
( Magnezyum, klasik bir öğedir. İLE Magnezyum sülfat ise, bir bileşik olarak nitelendirilir. Yani, magnezyumun yapısına; kükürt ve oksijen ilavesiyle oluşur. Saf magnezyumdan, daha kompleks yapıda olup; farklı öğelerin magnezyum ile birleşmesinden oluşur. Magnezyum, temel öğe ve metabolizmanın yapı taşlarından biri iken; magnezyum sülfat, onun farklı nesnelerle birleşimidir.
Magnezyum sülfat, endüstri açısından; üst düzey kullanım alanına sahip bir bileşiktir. Epsom tuzu, genellikle magnezyum sülfat olarak bilinmektedir. Epsom tuzu, sofra tuzundan; tümüyle farklı bir bileşiktir. Epsom tuzunun da, magnezyumdan ayrı olarak; belirli işlevleri ve yararları bulunmaktadır.
Sofra tuzuna benzer görünüme sahip epsom tuzu, genellikle banyolarda eritilir. Bu yüzden, "banyo tuzu" olarak da bilinir. Sofra tuzuna benzese de tadı belirgin oranda farklıdır. Epsom tuzu, son derece acı bir tada sahiptir. Tadı nedeniyle, yemeğe ekleme amaçlı olarak pek kullanılmaz. )
- MAGNEZYUM ile MAGNEZYUMLU ile MAGNEZYUM KLORÜR ile MAGNEZYUM SÜLFAT ile MAGNEZYUM KARBONAT
- MAGNEZYUM ile TALK[Ar.]
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [simgesi Mg] İLE Genellikle açık yeşil, toz durumundayken yağlı bir görünümde, özgül ağırlığı 2,7, sertliği 1 olan, hidratlı doğal magnezyum. )
- MAGNİFİKASYON/MAGNİFICATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜLTME
- MAGNİTÜT/MAGNİTUDE[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK | ÖNEM
- MAGNON İLE PHONON İLE PLASMON İLE POLARON ile/||/<> KUASİPARÇACIKLAR
( Kollektif uyarılmalar. )
( Formül: ω = ck (phonon) )
- MAGRİB-İ AKSÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ EDNÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ ESVÂT[Ar.] ile MAGRİB OCAKLARI[Ar.]
( Fas, Marakeş. İLE Trablus ve Berberiye. İLE Tunus, Cezâyir. İLE Trablus, Tunus ve Cezâyir. )
- MAGRİB[Ar. < GARB | çoğ. MAGARİB] ile Magrib[Ar.]
( Batı. | Akşam. İLE Batı tarafında olan ülkeler. | [Afrika için] Mısır ötesindeki kuzey bölümü.[İspanya, Portekiz] )
- MAGRİS[Ar. < GARS | çoğ. MAGARİS] ile MAGRİZ[Ar. çoğ. MAGARİZ]
( Fidanlık, fidan yetiştirilen yer. İLE Bir şeyin dahil edildiği yer, bir şeyin çıktığı, büyüdüğü geliştiği yer, kuyruk dibi. | Büyükayı[Dübb-i Ekber] denilen yıldız takımının dörtgeniyle kuyruğunun birleşme noktasında bulunan, kümenin dördüncü parlak yıldızı. )
( ... cum URSUS MAJORIS )
- MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU
- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR
( Mağdur olan, mağrur olur. )
( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )
- MAĞRURLANMAK ile MAĞRUR/LUK ile MAĞRURCA
- MAGRÛS/E[Ar. < GARS] ile MAGRÛZ[Ar.]
( Toprağa dikilmiş. İLE Taze. )
- MAĞŞUŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MAGZÂ[Ar.] ile MAGZÂ[Ar. çoğ. MAGAZÎ]
( Amaç, istek, meram. İLE Gazâ, savaş öyküleri. | Savaş. )
- MÂH[Fars.] ile MÂH[Fars.]
( Ay. | Yılın 1/12'si. İLE Geçersiz [para]. | Rezil, münâfık, alçak. )
- MAHSUR ile MAHZUR
- MAHABBET[Ar.] ile İŞK[Ar.]
- MAHABBET[Ar.] ile SADÂKAT[Ar.]
- MAHABBET[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]
- MAHABBET ile ŞİRK
- MÂHÂBİS[Ar. < MAHBES] ile MAHÂBÎS[Ar. < MAHBÛS] ile MAHÂBİZ[Ar. < MAHBEZE]
( Hapishaneler. İLE Hapsedilmiş, bir yere kapatılmış olanlar. İLE Ekmek fırınları/dükkanları. )
- MAHADAKASH ile CHIDAKASH ile PARAMAKASH
( Mahadakash doğadır, var olanlar, okyanusudur, duyular aracılığıyla temas kurulabilen her şeyi ile fiziksel uzaydır. İLE Brahman'ın sınırsız bilgi yönü, farkındalık alanı. Hem bireysel, hem evrensel bilinç anlamında da kullanılır. Zamanın zihinsel uzayıdır, algılama ve idraktir. İLE Paramakash zamansız ve uzaysız (mekânsız) gerçektir, zihinsiz, ayırt edilemez, sonsuz potansiyel güçtür. )
( Mahadakash is nature, the ocean of existences, the physical space vs. all that can be contacted through the senses. WITH Chidakash is the expanse of awareness, the mental space of time, perception and cognition. WITH Paramakash is the timeless and spaceless reality, mindless, undifferentiated, the infinite potentiality. )
- MAHÂFİL[Ar. < MAHFİL] ile MAHÂFİR[Ar. < MİHFER/E]
( Oturulacak, görüşülecek yerler, toplantı yerleri. | Büyük camilerde, sultanlara ya da müezzinlere ayrılmış etrafı parmaklıkla çevrilmiş olan yerler. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtraş. | Beller. Kazmalar. )
- MAHAL/MEVZİ[Ar.] değil/yerine/= YER/YÖRE
- MAHAL ile/||/<> MÂFEVK ile/||/<> EMÂKİN ile/||/<> HÂNE ile/||/<> MESKEN ile/||/<> MINTIKA ile/||/<> SÜKNÂ
( Yer. İLE/||/<> Üst mahal. İLE/||/<> Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler. İLE/||/<> Ev. İLE/||/<> Kişinin fiilen oturduğu yer, konut. İLE/||/<> Bölge, yer, mahal. İLE/||/<> Oturma [oturulacak yer]. )
- MAHALL[Ar. < HULÛL | çoğ. MAHÂLL] ile MAHÂLL[Ar. < MAHALL]
( Yer. İLE Yerler. )
- MAHALLÂT
- MAHALLE BASKISI ile/değil ÖRGÜTLÜLÜK
- MAHALLE ile/değil/||/<> MAHAL'E
- MAHALLE ile MAHALLECE ile MAHALLELİ/LİK ile MAHALLE ARASI ile MAHALLE İMAMI ile MAHALLE KARISI ile MAHALLE BEKÇİSİ ile MAHALLE KAHVESİ ile MAHALLE MEKTEBİ ile MAHALLE MUHTARI ile MAHALLE ÇAPKINI ile MAHALLE ARKADAŞI
- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL
- MAHALLİLEŞMEK ile MAHAL ile MAHALLİ/LİK ile MAHALLİ İDARE ile MAHALLİ SEÇİM
- MAHARET/BECERİ ile/ve MEZİYET
( SKILL/ABILITY vs./and MERIT )
- MAHÂRET değil/yerine/= BECERİ
- MAHÂRET ile/ve/||/<> HAMARAT
( Beceri. İLE/VE/||/<> Ev işlerinde, çok çalışkan ve becerikli kadın. )
- MAHARET ile HÜNERLİ
( DEXTERITY vs. DEXTEROUS )
( تردستي ile زبردستي ile مهارت ile سبکدستي ile تردست ile زبردست )
( تردستي ile زبردستي ile MACPEHERT ile SABKADASTY ile TARDAST ile زبردست )
- MAHARET ile MAHARETLİ/LİK ile MAHARETSİZ/LİK ile MAHARETSİZCE
- MAHATMA GANDHI
( Gandhi'nin yaşamla ilgili sorulara verdiği yanıtlar...
- En hoş gün?
Bugün...
- En kolay olan?
Yanılmak...
- En büyük engel?
Korku...
- En büyük yanlış?
Vazgeçmek...
- Tüm kötülüklerin temeli?
Bencillik...
- En iyi oyalanma biçimi?
Çalışmak...
- En büyük çöküş?
Ümitsizlik...
- En iyi eğitmenler?
Çocuklar...
- En temel olan?
İletişim...
- En çok mutlu eden?
Başkalarına yararlı olmak, iyilik yapmak...
- En büyük gizem?
Ölüm...
- En büyük kusur?
Huysuzluk...
- En tehlikeli kişi?
Yalancı...
- En zararlı düşünce?
Kıskançlık...
- En hoş armağan?
Bağışlama...
- En kısa yol?
Düz, doğru yol...
- En güçlü duygu?
İç huzur...
- En iyi koruyucu?
Iyimserlik, keşfetmek...
- En gerekli kişiler?
Sevgili ve dostlar...
- Yaşamdaki en harika olan?
Sevmek...<3
)
- MAHAYANA (OKULU) ile/ve HİNAYANA (OKULU)
( Büyük yol. İLE/VE Küçük yol. )
( DA CHENG ile/ve XIAO CHENG )
- MÂHÂZÂ/MAAHÂZÂ değil/yerine/= BUNUNLA BİRLİKTE, BÖYLEYKEN, BÖYLE İSE DE
- MAHÂZÎL[Ar. < MAHZÛL] ile MAHÂZÎR[Ar. < MAHZÛR]
( Rezil/rüsva olan kişiler. İLE Sakınılacak, korkulacak, hazer olunacak şeyler, engeller, sakıncalar. )
- MAHBES[Ar. < HABS] ile MAHBEZ[Ar. çoğ. MAHÂBİZ]
( Hapsolunma yeri, hapishane, zindan, cezaevi. İLE Ekmek fırını/dükkanı. )
- MAHCÛB ile MEKŞUF
- MAHCUBİYET[Ar.] değil/yerine/= UTANGAÇLIK/SIKILGANLIK
- MAHCUBİYET ile/ve İKÂZ
- MAHCUBİYET ile/ve/değil/||/<> MAHVİYET
- MAHCUP/LUK ile MAHCUPÇA
- MAHCUR[Ar.] değil/yerine/= KISITLI
- MAHCUR değil/yerine/= KISITLI
- MAHCUZ değil/yerine/= ELKOYLU
- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]
( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )
- MAHDUT[Ar. < HADD] ile/ve/||/<>/>/< MAZBUT[Ar. < ZABT]
- MAHDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLANMIŞ
- MAHDUT değil/yerine/= DAR
- MAHFAZA[Ar.] değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFAZA değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFAZA ile MAHFAZALI ile MAHFAZASIZ
- MAHFİ ile MAHFİL
- MAHFİL-İ KAZÂ değil/yerine/= ADÂLET MEYDANI
- MAHFİL[Ar.] ile MECLİS[Ar.]
- MAHFÛZ[Ar. < HIFZ] ile MAHFÛZ[Ar.]
( Saklanmış, hıfz olunmuş. | Korunmuş, gözetilmiş. | Gizlenmiş. | Ezberlenmiş. İLE Alçalmış. )
- MAHFUZ[Ar.]["MAFUZ" değil!] değil/yerine/= SAKLANMIŞ/KORUNMUŞ
( MAHFUZEN: Gözaltında olarak. )
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI
- MAHFUZ değil/yerine/= SAKLI/KORUNUK
- MÂHÎ[Ar. < MAHV] ile MÂHÎ[Fars. | çoğ. MÂHİYÂN]
( Yok edici/mahvedici, yok eden/mahveden. İLE Balık. | Güneybalığı'nın a yıldızı. [Fr. FORMALHAUT] | Aylık. )
- MAHİR[Ar.] değil/yerine/= USTA/BECERİKLİ
( MÂHİRÂNE[Ar., Fars.]: Becerikli bir biçimde, becerikli olarak, ustaca. )
- MAHİYE ile MAHİYET
- MÂHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= İÇYÜZ
- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]
( Öz. İLE Tören alayı. )
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ
( Bir şeyin durumu. | Kişi. )
- MÂHİYET ve/> BEYAN
- MAHİYET ile CEVHER
( Mâhiyet + Suret + Ârazlar. İLE/VE Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and QUIDITY/ESSENCE )
- MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)
( Nedir? VE Mahiyetin dış dünyadaki karşılıkları. VE Kişisel özelliklerle birlikte olan hakikat. )
( Bir kavramın efrâd-ı zihniyesinde olan. VE Bir kavramın efrâd-ı hariciyesinde olan. VE Hakikat mea't-teşahhus. )
( "Anka Kuşu" gibi kavramlarda/örneklerde sadece mahiyet vardır. )
( İnsan/Birey için geçerlidir. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
- MÂHİYET ile/ve/<> MÂLİYET
- MAHİYET ile/ve/||/<> MUHTEVÂ
- MÂHİYET ile/ve/değil/= VARLIK
( Hiçbir nitelik ve nicelik, mahiyete yüklen(e)mez. )
( [not] QUIDITY/ESSENCE vs./and/but/= EXISTENCE )
- MAHKEME ile/||/<> AREOPAJ[Fr.]
( ... İLE/||/<> Eski Atina'da mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/<> İSTİNAF (MAHKEMESİ)
( ... İLE/VE/<> Mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyerek, bir kararı, istinaf mahkemesine götürme. | [eskiden] [MAHKEMESİ]: İlk derecedeki mahkemelerle Yargıtay arasında yer alan mahkeme. )
- MAHKEME ile MAHKEME ŞEFİ ile ASKERİ MAHKEME ile TEMYİZ MAHKEMESİ ile BANT ile NAZİK ile NEZAKET ile ADLİYE ile NEZAKETLE ile MAHKEME SALONU ile MAHKEMELER ile KUR ile AVLU
( COURT vs. COURT MARSHAL vs. COURT MARTIAL vs. COURT OF APPEALS vs. COURT PLASTER vs. COURTEOUS vs. COURTESY vs. COURTHOUSE vs. COURTLY vs. COURTROOM vs. COURTS vs. COURTSHIP vs. COURTYARD )
( اظهار عشق کردن ile بارگاه ile دادگاه ile ديوانخانه ile دربار ile محاکمه صحرايي کردن ile محاکمه صحرايي ile دادگاه تميز ile دادگاه استان ile مشمع سريشمي ile مبادي آداب ile مردم نوازي ile تربيت ile تواضع ile کاخ دادگستري ile درباري ile اطاق دادگاه ile محاکم ile نظر بازي ile صحن )
( EZEHAR ESH KARDAN ile BARGAH ile DADEGAH ile ديوانخانه ile DARBAR ile MOHAKAMEH SAHRAYY KARDAN ile MOHAKAMEH SAHRAYY ile DADEGAH TAMYZ ile DADEGAH ESTAN ile MOSHAM SARYSHAMY ile MOBADY ADAB ile MARDAM NAVAZY ile TARBYT ile TAVAZE ile KAKH DADGOSTERY ile DARBARY ile OTAGH DADEGAH ile MOHAKAM ile NAZAR BAZY ile SAHN )
- MAHKEME ile/ve/||/<>/> UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
- MAHKEMELEŞMEK ile MAHKEME/LİK ile MAHKEMELİ ile MAHKEME KAPISI ile MAHKEME KARARI ile MAHKEME MASRAFI
- MAHKÛK[Ar.] değil/yerine/= KAZILMIŞ
- MAHKÛM (OLMAK) ile/ve MECBUR (OLMAK)
- MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK
- MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU
- MAHKÛM[Ar.] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< MUHTAÇ[Ar.]
- MAHKUM ile MAHKUMİYET
( CONVICT vs. CONVICTION )
( جاني ile مجرم ile محکوم ile محکوميت )
( JANY ile MOJRAM ile MOHKOM ile MOHKOMYT )
- MAHKÛMİYET ile/ve/> MAHRÛMİYET
( İki ucta da olmayacak/kalmayacak biçimde hareket etmek gerek. )
- MAHLAS ile/ve/||/<> TAPŞIRMA
( Şair ya da yazarların kullandığı takma ad. İLE/VE/||/<> Şairin adına son dörtlükte yer vermesi. )
- MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB] ile MAHLEB[Ar.]
( Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençeleri. İLE İdris ağacı. | Bal. )
- MAHLEB[Ar.] ile MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB]
( Gülgillerden, 6-10 m. yüksekliğinde bir ağaç. Kokulu kiraz, İdris ağacı. | Bu ağacın, baharat olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi. | Bal. İLE Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençesi. )
( PRUNUS MAHALEB cum ... )
- MAHLÛK[Ar. < HALK] ile MAHLÛK[Ar.]
( Yaratılmış, halk olunmuş. İLE Traş edilmiş baş/yüz. )
- MAHLÛK[Ar.] değil/yerine/= YARATIK
- MAHLÛK/ÂT ile/ve MEVCÛD/ÂT
- MAHLÛL[Ar. < HALL] ile MAHLÛL[Ar.]
( Çözülmüş, dağılmış, hallolunmuş. | Erimiş, eritilmiş, eriyik. | Sahipsiz maaş ya da memurluk. | Mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan miras. İLE Delinmiş, öbür tarafına işlenmiş olan şey. )
- MAHLUL[Ar.] değil/yerine/= ÇÖZÜLMÜŞ/DAĞILMIŞ
- MAHLUL[Ar.] değil/yerine/= HALLOLMUŞ/ÇÖZÜLMÜŞ | ERİYİK
- MAHLUL/SOLÜSYON değil/yerine/= ERİYİK/ÇÖZELTİ
- MAHLUT[Ar.] değil/yerine/= KATIŞIK | KARIŞIM
- MAHLUT ve MÜCERRED ve MUTLAK
( Bİ-ŞARTIN ŞEY ve Bİ-ŞARTIN LÂ ve LÂ Bİ-ŞARTIN ŞEY )
- MAHMUD BEY TÜRBESİ ile MAHMUD PAŞA TÜRBESİ
( Üsküdar'da, Aziz Mahmud Hüdai Sokağı başındadır. İLE Bayezıd'ta, Mahmud Paşa Camisi arkasındadır. )
( Sadrazam Kayseri'li Halil Paşa'nın oğlu Mahmud Bey'in türbesidir. [XVII. yy.] İLE Sadrazam Mahmud Paşa [ö. 1474] ve oğlunun türbesidir. )
- MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ
( Fatih'te, İskender Paşa Camisi karşısındadır. İLE Nişantaşı, Bayıldım Caddesi'ndedir. İLE Kandilli'dedir. İLE Taksim - İstiklâl Caddesi'nin başındadır. İLE Topkapı Sarayı'nda, 3. bahçedeki Kuşhane Kapısı'nın yanındadır. İLE Tophane Meydanı'nda, Tophane[Nusretiye] Camisi ile Kılıç Ali Paşa Camisi arasındaki meydandadır. )
( 1747'de. [Barok üslûbunda.] İLE 1748'de. İLE 1751'de. İLE 1732'de. İLE 1735'te, Sultan II. Mahmud tarafından. İLE 1732'de, Sultan I. Mahmud emriyle, annesi Saliha Sultan için, Türk Rokoko üslûbunda, Mimar Mehmed Ağa'ya yaptırtılmıştır. [İstanbul'un en yüksek çeşmesidir.][Tophane Çeşmesi olarak da bilinir.] )
- MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ
( Emirgan'ın güneyinde, Boyacıköy'de, Fıstıklı Yokuşu'nun başındadır. İLE Emirgan'ın güneyinde, Boyacıköy Polis Merkezi ilerisindeki meydandadır. İLE Çemberlitaş'ta, Emin Sinan Camisi önündedir. İLE Bostancı'da, Bostancıbaşı Köprüsü yakınındadır. İLE İstinye'dedir. )
( 1838'de. İLE 1837'de. İLE 1819'da. İLE XIX. yüzyıl başında. İLE 1834'te. )
- MAHMUD PAŞA CAMİSİ ile MAHMUD ÇAVUŞ CAMİSİ
( Kapalı Çarşı yakınında, Mahmud Paşa semtindedir. İLE Sütlüce'dedir. )
( 1463'te, Sadrazam Mahmud Paşa emriyle, Mimar Atik Sinan'a yaptırtılmıştır. [Türkler'in İstanbul'da yaptırdığı ilk camilerdendir.] İLE 1538'de, Kızlar Ağası Mahmud Ağa tarafından. [Sütlüce Camisi olarak da bilinir.] )
- MAHMUD:
AZİZ ve HÜDAİ
( HZ. ÜFTÂDE ve ÖMER FAKİRULLAH )
- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]
( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )
- MAHMUDE[Ar.]
( Çitsarmaşığıgillerden, yaprakları ok ucu biçiminde, çiçekleri soluk sarı renkte, küçük, otsu bir bitki. | Bu bitkinin köklerinden çıkarılan, tıpta kullanılan, reçineye benzer bir madde. )
( CONVULVULUS SCAMMONIA )
- MAHMUL değil/yerine/= YÜKLETİLMİŞ/YÜKLÜ/DOLU
- MAHMURLAŞMAK ile MAHMUR/LUK ile MAHMUR ÇİÇEĞİ
- MAHMUT (II) MEYDAN ÇEŞMESİ :
( Boyacıköy Hekim Ata Caddesi ile Boyacıçeşme sokağının birleştiği yerde üst yanı kesme taştan ön cephesi mermer olan büyük bir meydan çeşmesidir (H.1253, M.1837). Tamamen mermer olan çeşmenin denize bakan cephesinde dört sütun bulunmaktadır. Sütunda ikişerli olarak ayana taşının üstündeki kitabe taşını taşımaktadır. Kitabenin üst kısmında ve kornişin üstünde ve ortada bir madalyon yer almaktadır. Madalyon boru, kılıç ve değişik silahlarla donatılmıştır. Madalyonun içinde Sultan Mahmut (II) nin tuğrası bulunmaktadır. Çeşme, Sarıyer Belediye Başkanlığının işbirliği ile Türkan Sabancı tarafından annesi Pakize Civelek ve babası Mehmet Civelek anısına 25 Aralık 1995'te onarılmıştır. Suyun akışı vardır. )
- MAHMUT ÇAVUŞ MESCİDİ :
( İstinye'de ana cadde üzerinde ve İstinye Devlet Hastanesi yakınındadır. Mahmut Çavuş isimli biri tarafından yaptırılan mescit 1974'te onarım gördü. Son kez 2004'te büyük onarım gören mescit 1930' lu yıllarda ilkokul olarak kullanıldı. )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Kireçburnu'ndaki İstanbul Vilayet Evinin hemen yanında bulunmaktadır (H.1230, M.1814). Çeşmenin kitabesi ve ayna taşı mermer olup diğer yanları sıva ile örtülmüştür. Çeşmenin onarım sırasında özelliğini kaybettiği düşünülebilir. Üzerinde Mahmut Han (II) nin, kazınarak bozulmuş tuğrası vardır. Çeşmenin suyu yoktur. )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Tarabya Parkının içindeki bu çeşme, örnek sütun çeşmelerdendir (H.1247, M.1831). Çeşme dört köşe mermer bir sütun biçimindedir. Sütun yüksekliği üç metreden fazladır. En tepe kısmında oyma bir süs ve dört cephesinde ise kitabesinin birer beyit yer almaktadır. Tarih düşüren son mısra şöyle bitmektedir: Han Mahmûd âba zibâ çeşme bünyâd eyledi". )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Boyacıköy'de Hekim Ata Caddesi ile Boyacı Çeşme sokağının birleştiği yerde bulunan bu çeşmenin yüzü mermerle kaplı olup, çeşmeyi Padişah Mahmut (II), sadrazam Hüsrev Mehmet Paşa'ya babası Abdülhamit (I)'in ruhu için yaptırmıştır (H.1254, M.1838). )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( İstinye'de bulunduğu (H.1250, M.1834) Ata tarihine atfen "İstanbul Çeşmeleri" ve "İstanbul Çeşmeleri ve Sebilleri" kitaplarında bildirilen bu çeşme ile ilgili başkaca herhangi bir bilgi elde edilememiştir. )
- MAHMUZ BİÇİMİNDE PETAL = MİHMÂZ = PÉTALE CALCARIFORME
- MAHMUZ BİÇİMİNDE PETAL = VARAK-İ TÜVEYC-Î MİHMÂZÎ = PÉTALE CALCARIFORME
- MAHMUZ[Ar.] değil/yerine/= ÇIKINTI
( Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı. | Eski tür savaş gemilerinde, su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı. | Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı. )
- MAHMUZLAMAK ile MAHMUZLANMAK ile MAHMUZ ile MAHMUZCU ile MAHMUZLU ile MAHMUZ ÇİÇEĞİ
- MAHPUS[Ar.] değil/yerine/= KAPATILMIŞ
( Kapatılmış, hapsedilmiş. | Bir çeşit tavla oyunu. )
- MAHPUS değil/yerine/= KISINIK
- MAHREC değil/yerine/= PAYDA
- MAHREF[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Yemiş sepeti. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MAHREK[Ar. < HAREKET] ile MAHREK[Ar.]
( [mat.] Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri, yörünge. [Fr. ORBITE] İLE Yakacak yer. )
- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE
( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )
- MAHREM-İ ESRÂR ile/ve/||/<> MAHREM-İ RÂZ
( Kendine sır söylenilen kimse, sırdaş. İLE/VE/||/<> Kendine sır verilmiş kişi. | Allah'ın sırrıan âşinâ olmayan başlayan kişi, velî. )
- MAHREM[Ar. < HARÂM | çoğ. MAHÂRİM] ile MAHREM[Ar.]
( Haram. Şeriatın yasak ettiği şey. | Nikâh düşmeyen, şeriatçe evlenilmesi yasak edilen. | Şeriatçe, kadının kendinden kaçmadığı erkek. | Biriyle çok samimi, içli-dışlı olan. | Gizli olan, herkese söylenilmeyen. | Herkesçe bilinmemesi gereken. | Tanrı'nın sırlarını öğrenmeye başlayan kişi. İLE İki dağ arasındaki yol. )
- MAHREM değil/yerine/= GİZLİ
- MAHREM değil/yerine/= İÇREK, GİZLİ
- MAHREMİYET değil/yerine/= GİZLİLİK
- MAHRUKAT[Ar.] değil/yerine/= YAKIT/YAKACAK
- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN
- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK
- MAHRUM ile MAZLUM
- MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET
- MAHRÛMİYET ile/ve ÖLÇÜ
( DEPRIVATION vs./and MODERATION )
- MAHRUMİYET ve/> SAHTE KENDİLİK
- MAHRUT[Ar.] değil/yerine/= KONİ
- MAHRÛT ile/||/<> MAHRÛT KÂİM ile/||/<> MAHRÛT MÂİL ile/||/<> MAHRÛT MUDALLA ile/||/<> MAHRÛT NÂKIS
( Koni. İLE/||/<> Dik koni. İLE/||/<> Eğik koni. İLE/||/<> Çokgen koni. İLE/||/<> Kesik koni. )
- MAHRUT ile MAHRUTİ
- MAHŞER[Ar.] ile MAŞER[Ar.]
( Kıyâmet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer. | Büyük kalabalık. İLE İnsan topluluğu, toplum. )
- MAHŞERLEŞMEK ile MAHŞER ile MAHŞERİ ile MAHŞER GÜNÜ ile MAHŞER MİDİLLİSİ
- MAHSUB[Ar. < HİSÂB | çoğ. MAHÂSİB] ile MAHSÛB[Ar.]
( Hesaba katılmış, hesap edilmiş. | Büyük bir zâta mensup kişi. İLE Kızamık çıkarma. )
(1996'dan beri)