B ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 21.683 başlık/FaRk ile birlikte,
21.683 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(3/88)
- AEROFİT[Fr.] değil/yerine/= TÜMÜYLE HAVADA YAŞAYAN BİTKİLER
- AEROGRAF[Fr.] İLE AEROGRAFİ[Yun.]
( Hava basınçlı boya püskürtme tabancası. İLE Basınç, nem ve sıcaklık gibi olguların özelliklerini inceleyen bilim dalı. )
- AEROKARTOGRAF[Yun.] değil/yerine/= ÖLÇÜM VE HARİTA ARACI
( Bir yerin havadan çekilen fotoğrafına dayanılarak ölçümünü ve haritasını yapmaya yarayan araç. )
- AEROLİK[Fr.] ile AEROLİT[Fr.]
( Sıkıştırılmış havanın borulardaki akışını inceleyen bilim dalı. İLE Özellikle silikattan oluşmuş bir tür göktaşı. )
- AEROLOJİ[Fr.] ile AEROLOJİK[Fr.]
( Yeryüzü engebelerinin etkisi dışındaki atmosferi inceleyen bilim dalı. İLE Atmosfer koşulları ile ilgili. )
- AEROMETRE[Yun.] ile AERONOMİ[Fr.]
( Hava ölçer. İLE Gezegenlerin atmosfer özelliklerini koşullandıran fiziksel ve kimyasal olayları incleyen bilim dalı. )
- AEROP/AEROBE[İng.] değil/yerine/= OKSİJENSEVEN
- AEROSKOP[Fr.] değil/yerine/= HAVADAKİ TOZUN ÖLÇÜSÜNÜ SAĞLAYAN ARAÇ
- AEROSOL[Fr.] değil/yerine/= HAVADAKİ TOZUN ÖLÇÜSÜNÜ SAĞLAYAN ARAÇ
- AEROSONDAJ[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEK ATMOSFER TABAKASININ BALONLARLA İNCELENMESİ
- AEROSTATİK[Fr.] değil/yerine/= DİNGİN DURUMDA BULUNAN HAVA VE GAZLARIN DENGELERİYLE İLGİLİ YASALARI İNCELEYEN FİZİK DALI
- AEROTEKNİK[Fr.] değil/yerine/= HAVADA YER DEĞİŞTİREN NESNELERİ İNCELEMEYİ KONU EDİNEN TEKNİK
- AES İLE DES İLE CHACHA20 ile/||/<> SİMETRİK ŞİFRELEME
( Gizli anahtar şifreleme sistemleri. )
( Formül: SubBytes→ShiftRows→MixColumns )
- AFAJİ değil/yerine/= YUTAMAMA
- ÂFÂKÎ ile/ve/<> İZÂFÎ ile/ve/<> KEYFÎ
- AFALAMAK değil AFALLAMAK
- AFAZİ ile AMNEZİ
( Söz yitimi, konuşamama. İLE Anımsayamama, bellek kaybı. )
- AFEREZ:
UYGULANAN KİŞİYE GÖRE
ile/||/<>
AYRIŞTIRILAN KAN BİLEŞENİNE GÖRE
( Uygulanan kişiye göre...
Tedavi edici. VE Bağışçı aferezi.
[Eğer bir hastalığı düzeltmek için yapılıyorsa "tedavi edici aferez" denilir. Örneğin, bir kas hastalığı olan Myastania Gravis gibi hastalıklarda uygulanan yöntem bu bölüme girer.
VE
Bağışçı aferezi, genelde kan bankacılığı ve kök hücre uygulamalarında kullanılır. Örneğin, kan bankasında, bağışçılardan, isteğe göre kan pulcukları (trombosit-platelet), plazma, kırmızı küre(eritrosit) ve kemik iliği aktarımı bağışçısından, kök hücre toplanması, bu bölüme girer.]
İLE/||/<>
Ayrıştırılan kan bileşenine göre...
A. Sitaferez[herhangi bir bileşenin uzaklaştırılması]
1) Lökaferez[Beyaz kürelerin uzaklaştırılması]
Granülosit Aferezi
Lenfosit Aferezi
Kök Hücre Aferezi
2) Tromboferez[kan pulcuklarının uzaklaştırılması]
B.Komponent Değişimi
Tedavi edici(terapötik) Plazma Değişimi
Tedavi edici(terapötik) Eritrosit Değişimi
C. Seçici Aferez
Cascade Filtrasyonu (Çift Filtrasyon)
LDL Aferezi (Lipid Aferezi)
Fotoferez
Yapay Karaciğer Desteği (KC Diyalizi)
Sepsis Uygulamaları )
- AFERİST[Fr.] değil/yerine/= VURGUNCU, ÇIKARCI, DALAVERECİ
- A'FET[Ar.] ile ÂFET[Ar.]
( Solak. | Pek akılsız kişi. | En güç şey. İLE Büyük felâket, belâ. | [mec.] Çok güzel insan. )
- AFET >< SİRET
( Sîret[yürüyüş, yol alış, iş tutuş], âfete[belaya, musibete, sıkıntıya, derde] kalkandır... )
- AFFEDEBİLMEK ile/ve/||/<> SABREDEBİLMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇEBİLMEK
( [Kişiyi] Farklı kılar. İLE/VE/||/<> Güçlü kılar. İLE/VE/||/<> Kendi kılar. )
- AFFERENT ile/||/<> EFFERENT
( Afferent merkeze doğru İLE efferent merkezden uzağadır )
( Formül: Duyu İLE motor )
- AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEK
- AFFİNE GEOMETRY ile/||/<> PROJECTİVE GEOMETRY
( Affine paralel korunur, projective sonsuz nokta eklenir. )
( Formül: Preserves parallel İLE adds infinity )
- AFİFE HANIM ÇEŞMESİ :
( Rumelihisarı ile Baltalimanı arasında bulunduğu Dr. Nazım Nirven'in "İstanbul Şehremanetine Vakıftan Devrolunan Sular" adındaki eserine atfen "İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisinde" kaydedilen bu çeşmeden günümüzde herhangi bir iz kalmamıştır. Yol yapım sırasında yıkıldığı sanılmaktadır. )
- AFİN İLE METRİK İLE TOPOLOJİK ile/||/<> GEOMETRİK ÖZELLİKLER
( Dönüşümler altında korunan özellikler. )
( Formül: Topolojik ⊃ Afin ⊃ Metrik )
- AFİYET SOKAK :
( Merkez Sarıyer'de Şehit Mithat Caddesi'nin batı tarafında Arap Mahallesi ve Yangın Yeri olarak bilinen yerdedir. 05.10.1923 tarihinde çıkan büyük Sarıyer yangınında bu alandaki 250 den fazla ev yanarak kül oldu. Yangın sonrası alanda yavaş yavaş binalar yapılmaya başlandı ve birkaç sokak meydana geldi: Bunlardan biri de Afiyet Sokak'tır. Sokakta Sarıyer'in en iyi aşçılarından biri oturuyormuş. Aşçı tabağa yemek koyarken, müşteriye bakarak "Afiyet olsun, mideniz dolsun/doysun" dediği için sokağa Afiyet Sokak denilmiş! )
- AFOROZ[Yun.]["AFAROZ" değil!] ile/ve/değil/||/<>/< REFÜZE[İng./Fr. REFUSE] (ETMEK/OLMAK)
( Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen topluluktan kovma cezası. | Dışlamak, darılmak, konuşmamak. Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma. | Birini sergilediği olumsuz eylemleri nedeniyle toplum ya da bir topluluktan dışlama. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Reddetmek, geri çevirmek, kabul etmemek. )
- AFRİKA (SAVANA/ORMAN) FİLİ ile/ve ASYA FİLİ
( Daha iri. İLE/VE Daha küçük. )
( Her biri, her gün 200 kilo ot yer. )
( Hortumları, 3 metre uzunluğunda ve 200 kilo ağırlığındadır. [4 litre suyu bir anda çekebilecek yapıdadır.] [Ucundaki parmak benzeri bölümler sayesinde tek bir pirinç tanesini yerden alabilecek kadar duyarlıdır.] [Bir aslanı tek darbede öldürebilecek kadar güçlüdür.][Gövdemizdeki tüm kasların toplamından 100 kat daha fazla kas bulunur.] )
( Ayak uclarında yürürler. [Tabanı ile topuk kemiği arasında kalın ve yüksek bir kıkırdak tabakası bulunur.] )
( Koşamaz ve zıplayamazlar fakat yürüyüşleriyle saatte 25 km. hıza ulaşabilirler.] )
( Öteki fillerin 10 km. öteden gelen düşük frekanslı sesleri ayaklarıyla duyabilirler. )
( Yunuslar ve bazı primatlar gibi kendilerini aynada tanıyabilirler. )
( Her gün, 100 litre su içmeleri gerekmektedir. [her bir emişte 8 litre su içebilmektelerdir] )
( Günde, sadece 2 saat uyurlar. )
( Sürü önderleri dişillerdir. )
( Ortalama ömürleri 50 yıldır. [80 yaşına kadar yaşamış olanı da vardır.] )
( Az sayıda doğal düşmanı olan filler genellikle yaşlandıkça aşınan dişlerinden dolayı aç kalarak ölürler. )
( Ölülerini sık sık ziyaret ederler. [Ölenlerin kemik ve dişlerini hortumlarıyla okşarlar.] )
( Gebelik süresi en uzun hayvan. [22 ay / 600-360 gün] )
( Her bir filin kan damarları, kendine özgü bir yapı sergilediğinden, tıpkı insandaki parmak izi gibi ayırt ettirici özelliğe sahiptir. )
( Filler, ehllileştirilebilir fakat evcilleştirilemez. )
( En yakın akrabaları denizinekleri[yaşayan] ve damanlardır. )
( Ayaklarıyla sismik hareketleri duyarlar ve çeşitli göç ve hareketlerini yeraltı verilerine[verilerinden aldıkları yorumlara] göre de belirlemektelerdir. )
( NEHÎM[Ar.]: Aslan kükremesi ve fil sesi. )
(
)
( Tek başlarına hareket edebilirler. İLE/VE Ancak/daha çok eşleriyle birlikte hareket ederler. )
( Zıplamayan tek memelidir. )
(
)
( )
( Afrika'da, 1980'de 1 milyonu aşkın olan fillerin sayısı, günümüzde[2020] 300 bin civarındadır ne yazık ki. :( ((( )
( PÎL
PÎLESTE: Fildişi. )
( AFRICAN ELEPHANT vs. INDIAN ELEPHANT )
( ELEPHAS )
( EL ELEFANTE )
- AFRO[Fr.] ile AFRO[İng.]
( Kıvırcık saç. İLE Afrika kökenli. )
- | AFRODİT = VENÜS | ile/ve/||/<>/> URANYA
( | Yunan'ların (en) güzele verdiği ad. İLE/= Roma'lıların (en) güzele verdiği ad. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | [Aşkın simgesi.] Yunan'da. İLE/= Latin'de. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | Sevgi ve güzellik. | İLE/VE/||/<>/> Bilim ve gerçekliği simgelediğinde aldığı ad. )
- AFRODİZYAKTA[Yun.]:
EŞEYSEL İSTEĞİ ARTIRAN ile/ve/||/<> EŞEYSEL GÜCÜ ARTIRAN ile/ve/||/<> EŞEYSEL HAZZI ARTIRAN
- AFT[Yun./Fr. APHTE] ile/ve/||/<> AĞIZ YARALARI
( Vitamin eksikliğinden ya da alerjiden kaynaklanan ağız yaraları. | Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler. )
- AFTÖZ ÜLSER (BEHÇET) ile/||/<> BASİT AFT
( Behçet hastalığındaki aftöz ülserler tekrarlayan ve çoklu İLE basit aft tek ve nadirdir. Behçet aftları sistemik hastalığın parçası İLE basit aft lokal irritasyondan kaynaklanır. Behçet aftları daha ağrılı ve uzun süreli iyileşir. )
( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )
- AFYON ile/||/<>/> KODEİN[Fr. < CODEINE]
( ... İLE/||/<>/> Afyondan elde edilen, öksürük ve ağrı kesmeye yarayan bir alkaloit. )
- AĞ -ile
( Ak. )
( NETWORK )
- AĞ ile/ve BAĞ
( NETWORK vs./and BOND )
- AĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ
- AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK
- AĞAÇ KESİTİ ile/ve/||/<> İNSAN PARMAK İZİ
(
)
- AĞAÇ ile AĞAÇ BİLGİSİ ile AĞACIN BİLGİSİ
- AĞAÇ ile ANANAS
( ... İLE Ananasgillerden, sıcak ülkelerde yetişen bir ağaç. | Bu ağacın çam kozalağına benzeyen, iri, güzel kokulu, lezzetli meyvesi. )
( ... cum ANANAS SATIVUS )
- AĞAÇ ile BİLADER AĞACI/AMERİKAN ELMASI/KAJU
( ... İLE Antep fıstığıgillerden, yapraklarını dökmeyen, tropikal bir meyve ağacı. | Bu ağacın meyvesinden çıkarılan, yer fıstığına benzeyen, tatlıyla tuzlu arasında tadı bulunan ve çerez olarak yenilen çekirdek. )
( ... cum ANACARDIUM OCCIDENTALE )
( TREE vs. CASHEW )
- AĞAÇ ile/||/<> GALAKSİ
- AĞAÇ ile KALEMBEK(Hint Denizi'ndeki bir adanın adından)
( ... İLE Bir cins kokulu sandal ağacı, yalancı öd ağacı. | Bir cins mısır. )
- AĞAÇ ile MANYOK[Brezilya yerlilerinin dilinden]
( ... İLE Sütleğengillerden, sıcak ülkelerde yetişen, yaprakları almaşık, üçü ya da yedisi birarada, yelpaze durumunda olan, büyük bir ağaç. | Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, fakirlerin ana yiyeceği olarak ekmeğin yerine geçen gıda. )
( ... cum MANIHOT UTILISSIMA )
- AĞAÇ yerine ŞECER
- AĞAÇ ile TAFLAN/KARAYEMİŞ
( ... İLE Gülgillerden, 2-6 metre yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen, çiçekleri salkım durumunda, beyaz ya da yeşil olan, süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirilen küçük bir ağaç, karayemiş ağacı, karayemiş. )
( ... cum PRUNUS LAUROCERASUS )
- AĞAÇ ve/<> YILHALKASI
( ... VE/<> Ağaçta, bir büyüme döneminde oluşan çembersel bölüm. )
- AĞAÇALTI BAHÇESİ :
( Kireçburnu Ihsak Ağa Camii yanındaki bahçeye Ağaçaltı Bahçesi denilmekte olup, çay bahçesi olarak kullanılmaktadır. )
- AĞAÇALTI TABYASI :
( Ağaçaltı Tabyası Kefeliköy ile Kireçburnu arasında Kireçburnu Tabyasının kuzeyindedir, Kesin inşâ tarihi bilinmiyor. 1838 tarihli Boğaziçi haritasındaki planından burada 6 top bulunduğu, depo ile kışlak binası olan küçük bir tabya olduğu anlaşılıyor. )
- AĞAÇALTI :
( Kireçburnu'ndaki Mehmet Bey Caminin (Bir ismi de Gümrükçü İshak Ağa Camiidir) bulunduğu ağaçlık alana Ağaçaltı denilmektedir. )
- AĞAÇALTI :
( Kireçburnu limanının bulunduğu yerden Kefeliköy'e kadar olan aflana Ağaçaltı denilir. Ağaçaltı'nın denizi dalyan balıkçılığı, manyat çekmek ve voli yapmak için çok elverişlidir. )
- AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ
( Kazık kalır, üstüne oturursunuz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gölge olur, altına oturursunuz. )
(
)
- AĞAÇYETİŞTİREN, BAHATTİN :
( Refah Partisinde siyasete atıldı ve 1994/1999 dönemde Refah Partisi listesinden Sarıyer Belediye Meclisine üye olarak seçilerek görev yaptı. )
- AGÂH EFENDİ (1832 - 1885) :
( Gazeteci, devlet adamı. Sarıyer'de doğdu. İlk tahsilinden sonra Galatasaray Tıbbiye - i Şâhane - i Adliye'sinin hazırlık sınıfına girdi (1842). Bu okulda yedi yıl okudu ise de bitiremedi ama İngilizce, Fransızca, İtalyanca dillerini öğrendi. Babiali Tercüme Odası'na memur oldu (1849). Dışişlerine intisap etti ve Maiyet Katibi olarak Paris'e gitti. Üç yıl sonra İstanbul'u döndü ve Karantina Müdür Muavinliğine daha sonra da Rumeli Orduları baş mütercimliğine tayin edildi (1855). Baş mütercimlikten istifa ettikten sonra Mostar mutasarrıf vekili oldu (1857). İstanbul'a döndükten sonra Şinasi ile birlikte Tercüman - ı Ahval Gazetesini çıkarmaya başladı (1860). Gazetecilik görevini devam ettirirken Postane - i Amire Nazırlığı görevini üstlendi (1861).Posta idaresinin ıslahı için yeni uygulamalara girişerek ilk defa posta pulu kullanma usulünü yürürlüğe koydu. Bir süre Vapurlar Nazırlığı ve Ereğli Kömür İşletmeleri Nazırlığı yaptı. Bilahare Divan - ı Muhasebet üyeliğine görevlendirildi. Bu arada Yeni Osmanlılar Cemiyetine girdiği anlaşılınca görevine son verildi. Gelişen olaylar nedeni ile gazetesini kapattıktan (1866) sonra Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi ile birlikte yurtdışına kaçtı. Önce Londra'ya oradan da Brüksel'e geçti. Yeni Osmanlıların yayın organı olan Muhbir ve Hürriyet Gazetelerinin yayım çalışmalarına katıldı. Sultan Abdülaziz'in 42. Doğum yılı nedeni ile çıkarılan aftan yararlanarak İstanbul'a döndü (1871). İzmit Mutasarrıflığına tayin edildi (1872). Bir süre sonra görevden alındı ise de V. Murat Padişah olunca tekrar aynı göreve gönderildi (1876). Bu arada Şura - ı Devlet azalığına tayin edildikten sonra azledildi ve önce Bursa'ya sonra da Ankara'ya sürgün edildi (1877). Daha sonra affedilerek Rodos Mutasarrıflığına (1884) takiben Midilli Mutasarrıflığına gitti buradan da Atina Mutasrrıfı oldu (1885) ve Atina'da vefât etti. Türk gazeteciliğinin babası sayılır. Gazetecilik anlayışının Türkiye'de yerleşmesi için büyük uğraş verdi, öncülük yaptı. En büyük hizmeti ise Türkiye'de Posta İdaresi'nin gelişmesi verdiği mücadelenin başarı ile sonuçlanmasıdır. )
- ÂGÂH ile ÂRİF
- AGALAKSİ[Yun.] değil/yerine/= SÜT YOKLUĞU [MEMELİLERDE]
- AGALYA[Yun.] değil/yerine/= YAVAŞ, GÜRÜLTÜSÜZ, SESSİZ
- AĞAOĞLU, ADALET (NALLIHAN - 1929): -:
( Edebiyatçı. 20. Yüzyılın önemli edebiyatçılarından biri olarak kabul edilir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Uzun bir süre (1951 - 1971) TRT'de görev yaptı. Yazın hayatına 1946 yılında Ulus Gazetesinde başladı. Kaynak Dergisinde şiirleri yayınlandı. Sevim Uzgören ile birlikte yazdıkları "Bir Oyun Yazalım" adlı oyunu Küçük Tiyatroda sahnelendi. 1973 yılından sonra Öykü ve Roman yazmaya yoğunlaştı. İlk Romanı Ölmeye Yatmak 1973 yılında yayınlandı. Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Eserleri: Ölmeye Yatmak (1973), Fikrimin İnce Gülü (1976), Bir Düğün Gecesi (1979), Yaz Sonu (1980), Üç Beş kişi (1984), Ruh Üşümesi (1991), Romantik Bir Viyana Yazı (1993), Dert Dinleme Uzmanı (2014) )
- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.
- AĞATAN, M. İZZET (SARIYER, 1915 - 1992) :
( Büylükderelidir. Eczacılık fakültesininden mezun oldu. Sarıyer Gençler Mahfilinin kurucularındandır (1932).Sarıyer Spor Kulübünün kurulması için büyük uğraşlar verdi (1940). Eczacılar Birliği ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. Sarıyer Spor Kulübünde 2 dönem (1948 - 1949 ve 1950 - 1951) yönetim kurulu üayesi olarak görev yaptı. )
- METABOLİK CERRAHİDE:
AGB ile RYBG ile VSG
(
)
( Metabolik Cerrahi, Kalp Krizi, Felç ve Ölümleri Önlüyor )
- AGE[İng.]:
YAŞ ile/ve/değil/||/<> ÇAĞ/DÖNEM
- AGENEZİ[Fr.] değil/yerine/= EMBRİYON GELİŞİMİ SIRASINDA BİR ÖRGENİN OLUŞMAMASI
- AGHIA TRIADA KİLİSESİ :
( Kireçburnu tepesinde Ortodokslar tarafından Aziz Yevpime adına yaptırılmışsa da zamanla yıkılıp yok olmuştur. )
- AGI/ARTIFICIAL GENERAL INTELLIGENCE[İng.] değil/yerine/= YAPAY GENEL ZEKÂ
- AGİNG BİOLOGY ile/||/<> DEVELOPMENTAL BİOLOGY
( Aging biology yaşlanma süreçlerini incelerken İLE developmental biology gelişim süreçlerini inceler )
( Formül: Senescence mechanisms )
- AĞIR METAL ile/||/<> ESANSİYEL METAL
( Ağır metal toksik Hg, Pb, esansiyel gerekli Fe, Zn. )
( Formül: Zehir İLE besin )
- AĞIR TOPÇU SOKAK :
( Yenimahalle'nin Havantepe mevkiinde I. Dünya Savaşından kalan ve II. Dünya Savaşı sırasında gerektiğinde kullanılabilecek olan bir 42‘lik tabir edilen çakılı bir top ve top birliği vardı (1960'lı yıllarda top sökülerek götürüldü, korganı yerindedir). Bu nedenle sokağa "Ağır Topçu Sokak" denildiği söylenir. Bir başka söylemde; bu sokakta oturan çok ağır başlı, az konuşan, az gülen, ciddi mi ciddi bir emekli topçu subayı varmış, sokağa bu nedenle bu isim verilmiş. )
- AĞIR ile/ve/||/<> SAĞIR
( Baş. İLE/VE/||/<> Kulak. )
- AĞIRLIK MERKEZİ ile/||/<> MAKSİMUM YÖNTEMİ
( Durulama yöntemleri: Ağırlık merkezi (COG) alan ortalaması İLE maksimum yöntemi en yüksek üyelik değerini alır )
( Formül: x* = ∫xμ(x)dx / ∫μ(x)dx )
- AĞIR/LIK ile/ve HANTAL/LIK
( Kişisel [mizac ya da karakterden dolayı] ya da çevresel etmenlerden/beklentilerden dolayı. İLE/VE Zihinsel kaynaklı eksik/yetersiz/yanlış davranış ve tutumlardan dolayı. )
- AĞIZ AÇIKLIĞI ile/değil/yerine/>< ZİHİN AÇIKLIĞI
( Kişinin, zihni, ne kadar kapalıysa; ağzı, o kadar açık olur. )
- AĞIZ DALAŞI ile/||/<> İT DALAŞI
- AĞIZ ile/ve/||/<> ANÜS/MAKAT/DÜBÜR
- AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK
( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )
( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )
( [not] MOUTH vs./and/but/||/<>/< EAR
EAR instead of MOUTH )
- AĞIZ ile/ve/||/<> RAHİM AĞZI
- (AĞIZDA) 30 SN. ile/yerine (MİDEDE) 2,5 SAAT'E ÖNEM/DEĞER/ÖNCELİK VERMEK
- SİNDİRİM:
AĞIZDA ile/ve/> MİDEDE ile/ve/> İNCE BAĞIRSAKLARDA
- AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK
- [ne yazık ki]
AĞIZ, DOLUYKEN KONUŞMAK ile/ve/=/||/<> ZİHİN, BOŞKEN KONUŞMAK
- AĞLAMAK:
"GÜÇSÜZLÜK"TEN ile/değil/||/<>/< "GÜÇLÜLÜK"TEN
- AĞLAMAK:
"KIRILDIĞIN" YERDEN değil KIRDIĞIN YERDEN
( Kırıldığın yerden değil kırdığın yerden ağlarsın. )
- AĞLAMAK ile/ve/||/<>/> BAĞLAMAK
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )
( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )
(
ve/değil/yerine/<>/><
)
( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )
- AĞLAMALI AHMET BABA TEKKESİ :
( Ağlamalı Ahmet Baba Tekkesi aynı ismi taşıyan mezarlığın içinde idi. Yeniçeri ocaklarının kaldırılması sırasında (1826) yeniçeriler büyük kıyıma uğradı. Şeyh Ağlamalı Ahmet Baba Tekkesine bağlı olan yeniçeriler de büyük kıyım gördü. Aslında Tekke değil zaviye idi. Zamanla yıkılıp kaybolan tekke veya zaviyeden hiçbir kalıntı yok. )
- AĞLAMALI BABA TÜRBESİ :
( Bu türbe Uskumruköy sınırları içinde bulunan "Ağlamış Baba" mezarlığındadır. Türbe yerinde veya yakınında "Ağlamalı Ahmet Baba Tekkesi" vardı. Tekkenin şeyhi Ağlamalı Ahmet Baba idi. 1826 da ölen şeyhin türbesi kendi adını taşıyan mezarlığın içindedir. )
- AĞLAMAMAK değil/yerine AĞLATMAMAK
- AĞLAMIŞ DEDE MEZARLIĞI :
( Uskumruköyü sınırları içindedir. Ancak "Kilyos Ağlamış Dede Mezarlığı" olarak bilinir. Bu mezarlığın gerçek ismi "Ağlamalı Ahmet Baba" mezarlığıdır. Mezarlığın ismi burada bulunan Tekke Şeyhi Ağlamalı Ahmet Baba'nın öldüğünde (1824) tekke yanına gömülmesinden ileri gelmektedir. Tekke hayli ilgi gören ve Yeniçerilerin rağbet gösterdikleri bir tekke idi. Şeyhi de Ağlamalı Ahmet Baba idi. Sultan III. Selim Yeni bir ordu kurma yoluna gitti ve 1792 de Nizami Cedit Ordusunu kurdu. Amaç, Yeniçeri ordusunu dağıtmak ve yeni modern ordu kurmaktı. Ne var ki yeniçeriler yenileşmeye karşı çıktı ve ayaklandılar. Kanlı olaylar meydana geldi, pek çok Yeniçeri ve Nizami Cedit mensubu asker öldürüldü. Bu arada ayaklanmayı başlatan Kabakçı Mustafa ile arkadaşlarının hızlı gelişen isyanı sonucu III. Selim tahtından indirilip öldürüldü. Yerine IV. Mustafa Padişah oldu (1807 - 1808). Yeni Padişah gereken huzuru temin edemeyince yerine II. Mahmut Padişahlığa getirildi (1808 - 1839). II. Mahmut geri adım atmadı yenileşmeye devam ederek Yeniçeri ocaklarını kaldırdı (1826). Dolaysıyla Ağlamalı Ahmet Baba Tekkesi de ortadan kaldırılmış oldu ve tekkenin bulunduğu büyük alanda mezarlık kuruldu. Ağlamalı Ahmet Baba'nın mezarı korundu ve zamanla türbe haline getirildi. Mezar kitabesinde şöyle yazmaktadır. Hem mücteba ehl - i Beytim bende - i Ali Aba
Şah - ı keyneyn delilimdir hem Aliyyül Mürteza
Muharremde ruh teslim eyledi Şah - ı Hüseyn aşkına
Fenadan bekaya rilet eyledi Ağlamalı Ahmet Baba.
Eylül, 1824 )
- AĞLANACAK DURUMUNA ...:
AĞLAMAK ile/değil/yerine GÜLMEK
- AĞLIYORSUNUZ ile/ve/değil/||/<>/> ALIYORSUNUZ
- AĞNİYÂN-İ ŞÂKİRÎN ile/ve/<> FUKARÂ-İ SÂBİRÎN
- AGNOSİ[Fr. < AGNOSIE] değil/yerine/= TANISIZLIK
- AGONİ[Yun.]/AGONY[İng.] değil/yerine/= CAN ÇEKİŞME
- AGONİST İLE ANTAGONİST İLE PARTİAL AGONİST ile/||/<> İLAÇ-RESEPTÖR ETKİLEŞİMİ
( Farmakolojik etki türleri. )
( Formül: Response = Emax[A]/(EC50+[A]) )
- AGONİST ile/||/<> ANTAGONİST
( Agonist reseptörü aktive eder İLE antagonist bloke eder )
( Formül: Reseptör aktivasyonu İLE inhibisyon )
- AGONİZM -ile
( Hayvanların tüm davranışları. )
- AGOSTİC ETKİLEŞİM ile/||/<> HYDROGEN BONDİNG
( Agostic C-H→M 3c-2e, H-bonding klasik X-H···Y. )
( Formül: 3 merkezli İLE dipol )
- AGÖZİ[Fr.] değil/yerine/= TATMA DUYUSUNUN BELİRGİN ÖLÇÜDE AZALMASI
- AGRAJE[Fr.] değil/yerine/= ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE ATANMIŞ KİŞİ
- AGREGASYON/AGGREGATION[İng.] değil/yerine/= YIĞIŞMA, TOPLANMA, BİR ARAYA GELMEK
- AĞRI KESEN = AĞRI KESİCİ
( Ağrı duyusunu ortadan kaldıran ilaç vb. analjezik. )
- AĞRI KESİCİ ile/ve/değil/||/<> SAĞALTIM
- AĞRINIZA" GİTMESİN değil AĞARINIZA GİTMESİN
- AGROFOS NOMOS ile/ve/||/<> NOMOS FIZIOS ile/ve/||/<> NOMOS EMSIOS
- AGROMEGALİ/AKROMEGALİ[Fr.] değil/yerine/= GÖVDE ÖRGENLERİNİN DÜZENSİZ OLARAK BÜYÜMESİ/UZAMASI | ELLERDE, AYAKLARDA VE BAŞTA GÖRÜLEN AŞIRI BÜYÜME
- AGRONOM[Fr.] ile AGRONOMİ[Fr.] ile AGRONOMETRİ[Fr.]
( Tarımcılık uzmanı. İLE Tarım bilimi. İLE Toprağın verim gücünü ölçen bilim dalı. )
- AGROSTOLOJİ -ile
( Bir botanik dalı. )
- AĞSU, YAŞAR (KARS, 1957) :
( İlk orta ve lise eğitimini Sarıkamış'ta tamamladı. 1977'de Erzincan Eğitim Enstitüsü ve 1981'de İ.Ü. Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Kars ve Erzurum'da SSK avukatlığı yaptı. 1985 - 1991 arasında Erzurum'da serbest avukatlık yaptı. 1991'den beri İstanbul'da serbest avukatlık yapmaktadır. 1994 seçimlerinde Avcılar'dan MHP Belediye Başkan Adayı, 2004 seçimlerinde Sarıyer'den Güven Partisi Belediye Başkan Adayı ve 2007 genel seçimlerinde ise DP den Kars milletvekili adayı, 29 Mart 2009 yerel seçimlerde DP den Sarıyer Belediye Başkan adayı olarak seçimlere katıldı. Erzurumspor'da yönetici ve Kayak Federasyonunda da üye olarak görev yaptı. )
- AĞUSTOS'UN İLK 15'İ ile AĞUSTOS'UN İKİNCİ 15'İ
- ÂĞYÂRINI CÂMÎ, EFRÂDINI MÂNÎ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< önce ÂĞYÂRINI MÂNÎ sonra EFRÂDINI CÂMÎ
( Benzetme. [Ölçünün ve tanımın bulunmadığı yerde, ne yazık ki kişisel "görüş/yorum", "dolaylı ilişki" ve "çağrışımların" öne çıktığı/çıkarıldığı [boş] sözler.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tanım[ın tanımıdır]. [Bir kavramın tüm bireylerini kuşatıp ötekileri dışarıda bıraktığını tanımlar.] )
( "İnsan, düşünen bir canlıdır" tanımı kullanıldığında bu tanımın içinde tüm insan bireylerini içerir. Girmeyen hayvan[behaim], bitki ve nesneyi dışarıda bırakır. )
- AHARONOV-BOHM ETKİSİ ile/||/<> HALL ETKİSİ
( AB kuantum faz etkisi, Hall klasik Lorentz kuvveti. )
( Formül: Φ = ∮A·dl İLE V_H = IB/nqt )
( Georg Ohm tarafından 1827 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1789-1854) (Ülke: Almanya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Ohm yasası, elektrik direnci) )
- AHARONOV-BOHM ETKİSİ ile/||/<> LORENTZ KUVVETİ
( Aharonov-Bohm etkisi potansiyelin fiziksel etkisini gösterirken İLE Lorentz kuvveti alanların doğrudan etkisidir )
( Formül: F = q(E + v×B) )
( Georg Ohm tarafından 1827 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1789-1854) (Ülke: Almanya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Ohm yasası, elektrik direnci) )
- AHBAP değil/yerine/= TANIDIK/TANIŞ
- AHBS/FAMILY PHYSICIAN INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= AİLE HEKİMLİĞİ BİLGİ SİSTEMİ
- AHDEB[Ar.] ile AHDEB[Ar.]
( Kambur. İLE Kimsenin oy ve düşüncesini beğenmeyen. Uzun boylu ahmak. )
- AHFÂ[Ar. < HAFÎ] ile/ve/||/<> AHFİYE[Ar. < HIFÂ]
( [daha/pek/çok] Gizli, en gizli. İLE/VE/||/<> Gizli olanlar. | Ağaç çiçeğinin tomurcuğunu örten dış kabuklar. )
- AHİLER SOKAK :
( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Değişik işkolundan ustaların bu sokakta ikamet etmeleri nedeni ile sokağa "Ahiler Sokak" ismi verildiği söylenir. )
- AHIMSA ile/ve SATYA ile/ve ASTEYA ile/ve BRAHMAÇARYA ile/ve
APARIGRAHA ile/ve DAYA ile/ve KŞAMA ile/ve
DHRITI ile/ve MITAHARA ile/ve ARCAVA
( Şiddet denetimi. [Şiddetsizlik] Zararsızlık; başkalarını düşünce, söz ve hareketle incitmemek. İLE/VE Yalan denetimi. [Dürüstlük] İLE/VE Benimseme denetimi. [Çalmama] İLE/VE Eşeysel enerji denetimi. İLE/VE Biriktirme denetimi. [Biriktirmemek] İLE/VE Nefret denetimi. [Merhamet] İLE/VE Kızgınlık denetimi. [Affetme] İLE/VE Güçsüzlük denetimi. [Dayanıklılık] İLE/VE Aşırılık denetimi. [Ilımlılık] İLE/VE Yanlışlık denetimi. [Doğruluk] )
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- AHKÂM (KESMEK) ile/değil/yerine ÖZGÜVEN
( [not] TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT vs./but SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT )
- AHLÂK BİLİMİ değil/yerine/= TÖRE BİLİMİ
- AHLÂK ve/||/<>/< ANLAM
- AHLÂK ile/ve/||/<>/< BENİMSEME
- AHLÂK ile/ve/<> İLİM
( Dünya. İLE/VE/<> Âhiret. )
( ETHICS vs./and/<> KNOWLEDGE/SCIENCE )
- AHLÂK ile/ve TESPİH
- AHLÂKÎ(DİANOETİK) ERDEM/LER ile/ve ENTELEKTÜEL ERDEM/LER
- AHLÂKÎ ile/ve İNSANÎ/BİREYSEL
( MORAL vs./and HUMANE )
- YANIT:
AHLÂKSIZA ve/||/<> BİLGİSİZE
( [ya(kı)nından] Uzaklaşmak. VE/||/<> [imâsızca] Susmak. )
- AHLÂKSIZLIK ile/değil AHLÂK ÖLÇÜTLERİNİN BULUNMAMASI
- AHLÂK/AHLÂKSIZLIK ile/değil/< ANATOMİ
( Eşeysel örgenlerin adlarında, "ahlâk" ya da "ahlâksızlık" aranamaz! Küfür olarak geçen sözcüklerin ve küfür edenlerin yersiz/kötü "kullanımındaki" yanlışlık, dilin ya da sözcüklerin hatası, yükü değildir! Kişilerin yanlışları da sadece o kişilerin, o ve ilgili yersiz/bağlamsız, yanlış/kötü davranış ve tutumlarıyla sınırlı tutulmak zorundadır.
Üç yaşından itibaren öğrenilmiş, fark bile olmayan "farkların", gerçekte, doğada ve bütünlükte hiçbir biçimde herhangi ciddi bir fark oluşturmadığı, herkesin her "şey"i tam olarak bildiği, gördüğü ve yaşadığı bir durumun, deneyimin de doğal ve sınırlandırılmış, kapalı koşullarda, herhangi bir ayıbı yoktur[bulunamaz ve aranamaz]! Eşeysel örgen adlarının, tıpta, anatomi ya da fizyoloji bilgisi olarak, Latince ya da başka bir dilde kullanılması da bir şeyleri "çözmekte/aşmakta" yeterli değildir.
Doğru/uygun zaman, zemin ve koşulların, duyacaklarına râzı olan/olacak kişinin, muhabbetin ve hukukun bulunmadığı ilişki ve ortamlarda, dikkatsiz, özensiz bir biçimde tüketiliyor olmasıdır tüm sorun. Söylenilen sözcüklerin değil beklenilmeyen ve istenilmeyen koşullarda, bir dayatma olmasından dolayıdır kişilerin tüm haklı tepkisi. Kişilerin, hangi konu/alan olursa olsun, seslerini yükseltmelerindeki yanlış ya da sorun kadar, kullandıkları ve seçemedikleri sözcüklerin yanlışlığındandır rahatsız olunan. Sorun, esas ya da içerik sorunu değil, yöntem(usûl) sorunudur. Kalabalığın içinde, zaman, zemin ve koşulları, kişileri dikkate almama kabalığıdır.
"Cinsiyetçi küfür" diye bir "tanım/sözcük" de olmaz! Sorun, örgen adlarında ya da "kadın"lara saygısızlık olmasında değil cahil/yetersiz/özensiz/kaba kişilerin, sonuç odaklı ve düşünmeden, özenmeden, çevresine kayıtsız ve saygısızca davranmasından dolayıdır. Eğer eşeysellikteki son aşama, "kulağa üflemek" olsaydı, her ("olumlu/olumsuz") zaman ve zeminde, her durumda, ağzından düşürmediği "söz" ve kısaltma, "AMK" değil "Hay kulağına üfleyeyim!"[KULK] olurdu. Bu durumda, bu sorun, ne kulak kepçesinin ve/ya da deliğinin, ne de bu sözcüğün, "ayıbı", "ahlâklılığı ya da ahlâksızlığı" olurdu.
Buradaki "sorun" ya da yanılsama, kapalı, sınırlı ya da bazı/çoğu ayrıntının iki kişi arasında ya da sır olarak tutulması istenilen özelin, dışarıda ve genelleştiriliyor olmasından dolayıdır.
Tıpta ve tüzede[hukukta], "ayıp", "çirkinlik" vs. ol(a)madığı gibi, zihinde ve zihin dilinde de "ayıp", "pis", "kötü" diye bir sınır(landırma) ya da sonuç(landırma) yoktur. Zihinden, "olumlu/olumsuz", "iyi/kötü" her düşünce ve ayrıntı geçebilir fakat sorumlu olunan/olunması gereken, ağızdan çıkmayabilecek olan söz(cük)ler(imiz)dir. )
(
)
- AHLAT ile AHLÂT[< HILT] ile AHLAT
( Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yabanarmudu. | Bu ağacın, armuda benzeyen ve ancak iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. | Kaba adam, yol-iz bilmeyen kişi. İLE Bir karışım içindeki parçalar, öğeler. Karışan şeyler. | Gövde yapısının temelini oluşturan öğeler.[AHLÂT-I ERBAA: Kan, salya, safra, dalak.] İLE Bitlis'in bir ilçesi.[Tarihte, mühendis ve mimarların yetiştiği kent.] )
( PIRUS PIRASTER ile ... )
- AHLAT ile GELİNBOĞAN
( Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yabanarmudu. | Bu ağacın, armuda benzeyen ve ancak iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. İLE Bir ahlat türü. )
- AHMAK KİŞİNİN ARADIĞI değil/yerine/>< AKILLI KİŞİNİN ARADIĞI
( Başkalarında. DEĞİL/YERİNE/>< Kendinde. )
- AHMAK ile/ve APTAL | ile/değil/yerine/>< ABDAL
( | Tehlike gelse de görmeyenler. İLE/VE Tehlike geldiğinde görenler. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tehlike gelmeden görenler. )
( Yapabilecekken yap(a)mayan. İLE/VE Yapmayabilecekken yapan.[dallama/dalyarak] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )
- AHMAK ile ANDAVAL/LI[Yun.]
( Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, hamakat gösteren. İLE Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz kişi. )
- AHMET AFİF PAŞA (1852 - 1920) :
( Levazım Reisi ve Birinci Ferik olarak görev yaptı. Yeniköy'deki Osman Reis Camiini yeniden yaptırdı. )
- AHMET AFİF PAŞA ÇEŞMESİ :
( İstinye Vapur İskelesi karşısında olup Ahmet Afif Paşa tarafından 1908 yılında yaptırılmıştır. Çeşme İstinye Yeniköy sahil yolu yapılırken mezarlık duvarı yanında idi. Taşları numaralanarak kaldırılmış ve İskele yanında yeniden inşâ edilmiştir. Tümüyle mermer olan çeşmenin üstü oymalı, işlemeli saçaklı örtülüdür. Saçak altında kabartma istiridye ve palmet biçiminde süslemeler vardır. Mermer kubbesinin tepesi yivli bir biçimde sona ermektedir. Teknesi kurna biçimindedir. Tekne kenarlarında kırık dal motifleri vardır. İki sütun üzerine oturtulmuş kemeri iki renklidir. Kemerinin üzerinde zarif süsleme vardır. Çeşmenin musluğu ve suyu yoktur. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: Ve sekahüm Rabbühüm şeraben tahura" (1326 - 1908). )
- AHMET AFİF PAŞA YALISI :
( İstinye, Yeniköy yolu üzerindeki 261 kapı No. lu yalı Boğaziçi'nin en görkemli tarihi yalılarından biridir. Levazım Reisi Birinci Ferik Ahmet Afif Paşa (1852 - 1920) tarafından 1910 yaptırılmıştır. Yalıya bilahare Misbah Muhayyeş sahip olmuş ve yalı bu isimle anılır olmuştur. Yalı mimar Alexander Vallaury'e yaptırılmıştır. Yalı dört katlı olup dört köşesinde cihannüma kuleleri ile örnek bir tarihi eserdir. Bu muhteşem yalının son sahibi Uzan ailesidir. )
- AHMET ARİF PARKI (KARANFİLDERE) :
( Fatih Sultan Mahallesindedir. 1.954,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 1.500,00 m²'lik bir yeşil alanı vardır, 104,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- AHMET BİN ALİ ÇEŞMESİ :
( Sarıyer'de Kestane Suyu yakınlarında bulunuyordu. Çeşmenin kitabesinde "Çıktı üçler himmetiyle Vasfiya Tarih - i tam/İtdi Ahmet bin Ali bu mevkide çeşme bina/İç bu nev ab - ızülali Sadrına versin şifa" yazıyordu. Bu çeşmeye "Ahmet Ağa Çeşmesi" "Kestane Çeşmesi" de deniliyordu. H. 1269, M. 1852 de yapılan çeşme, Hünkâr Suyu ve Kestane Suyu yokuşuna varmadan kayalıkların dibinde idi ama şimdi kalıntısı bile yok. Yol genişletme çalışmaları sırasında ortadan kaldırıldığı anlaşılmaktadır. )
- AHMET CELALETTİN PAŞA CAMİİ :
( Reşitpaşa Mahallesinde bulunan cami yeni inşâ edilen camilerden olup, tarihi özelliği yoktur. )
- AHMET EFENDİ :
( Maden mahallesi muhtarı olarak görev yaptı. )
- AHMET EFENDİ :
( Büyükdere Mahallesinde muhtarlık yaptı. )
- AHMET KAMİLİ EFENDİ ÇEŞMESİ (MERMER ÇEŞME) :
( Taşiskele Parkı içindedir. H. 1228, M. 1813 de Rumeli kazaskeri Ahmet Kamili Efendi tarafından yaptırılmıştır. Çeşme yapıldığında Camiin denize bakan sol köşesinde idi. Camiin bahçe duvarı yapılırken Taşiskele'ye kaydırıldı (1969). Sonraları rıhtım düzenlemesi yapılırken çeşme Taşiskele Parkının ortasına alınmıştır (1998), halen buradadır. Çeşme örneği az bulunan veya hiç örneği olmayan bir çeşmedir. Çeşme, kaide, yalak ve gövde olarak yekpare bir biçimde mermerden yapılmıştır. Çeşme Taşiskele Parkına taşınırken vinçle yerinden kaldırılmak istenmiş, bu sırada yalak kaideden kopmuştur. Bilahare yalağın bir yanı kırılmış ve kırık yerler onarılmış külah da kaybolmuş, aslına uygun olmayan bir külah konulmuştur. Çeşme yapıldığı tarihten 1998 yılına kadar vakıf memba suyu ile beslenirken, bir süre su akışı durdurulmuş, 2006 dan bu yana Ayazma, Yerli su ve Aralık suyu birikiminden akış almaktadır. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: Sahib - ül hayrat vel - hasenat imam - ı evvel - i Hazret - i Şehriyari ve Sadr - ı/Rumelili Elhac Hafız Ahmet Kamili Efendi işbu çeşme - i/Latif ile iskeleyi müceddeden bina eylemiştir"(Sene: 1228). )
- AHMET ŞEMSETTİN EFENDİ ÇEŞMESİ :
( İstinye çarşı girişinde Boğaziçi sahil yolu (Emirgan Caddesi) ile İstinye Caddesinin birleştiği köşede ve çınar ağaçlarının bulunduğu küçük parkın içindedir (H. 1181, M. 1767). Çeşme dört cepheli ve hazneli meydan çeşmesidir. Sade olan cepheleri orijinal halinden pek bir şey kaybetmemiştir. Ahşap olan çatısı çok önce yerine betonarme çatı yapılmıştır. Çeşme cephelerinde dört kitabe vardır. Bu kitabelerin birinde çeşmenin 1181 (1767) de Ahmet Şemsettin Efendi isimli bir kişi tarafından yaptırıldığı, bir diğerinde ise 1341 (1926) de (İslâmiyeti kabul eden ve Trandil Şem - i Nur Hanım tarafından su yollarının onarıldığı yazılıdır. Çeşmenin ayna taşı mermerdir. Suyu kaynak Başlısuyudur. Çeşmenin akarı vardır. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: Sahib - ül hayrat Kürkçübaşı Ahmet Şemsettin Efendi vesekahüm Rabbühüm şeraben tahura ve cealna minel mai külle şey'in hayy sahib - ül hayrat kokana Trandil Şem - i Nur Hanım". )
- AHMET TURGUTLU KOSTARİKA PARKI :
( Çayırbaşı'ndadır. 2.228,51 m²lik bir alan üzerindedir. 986,63 m²lik yeşil alanı, 135,50 m²lik çocuk oyun alanı, 336,00 m²'lik spor parkı bulunmaktadır. )
- AHMET VEFİK PAŞA (İST. 1823 - 1891) :
( Rumelihisarı'nda yaşadı. Osmanlı devlet adamı, diplomat ve oyun yazarıdır. 1831'de İstanbul'da başladığı eğitimini, Paris'te Saint Louis ‘de tamamladı. 1937'de yurda döndü ve tercüme odasında çalışmaya başladı. 1840'da elçilik katibi ile Londra'ya gitti. Sırbıstan, Eflak ve Boğdan'da görev yaptıktan sonra 1842'de İstanbul'a döndü. Baş mütercim olarak Tercüme odasında görev aldı ve Devlet Salnamesi'nin (Yıllığın) hazırlanmasında görev aldı. Tahran'a elçi olarak gitti. Elçilik binalarına bayrak asma adedini getiren, Tahran'da elçi iken elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektirdi. 1857'de kısa bir süre Adalet Bakanlığı yaptı. 1860'da Paris'te büyükelçi, 1861'de Bursa'da Evkaf Nazırı (Bakanı) oldu. Halkın şikayeti üzerine görevinden alındı ve kendisine uzun süre görev verilmedi. Bu süre içinde Türk tarih ve edebiyatına yeni eserler ve tercümeler kazandırdı. 1872'de birinci defa olarak Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) oldu. 1873'te görevinden alındı ve kısa bir süre sonra Edirne Valiliği yaptı. 1878'de ikinci kez Maarif Nazırı, daha sonra da iki kez kısa aralıklarla (4 Şubat 1878 - 18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882 - 3 Aralık 1882) Başvekil (Sadrazam, Başbakan) olarak görev yaptı fakat görevinde fazla tutulmadı. İkincisinde üç gün sonra görevden alındı.. Türkçülük hareketinin öncülerinden biridir. İlk Türkçe sözlüklerden biri olan Lehçe - i Osmani'yi hazırladı. Fezleke - i Tarih - i Osmani (Kısa Osmanlı Tarihi) ve Hikmet - i Tarih (Tarih Felsefesi) adlı eserleri vardır. Şecere - i Türki isimli eseri Çağatay Türkçe'sinden Osmanlı Türkçesi'ne çevirdi. Bursa valiliği sırasında kendi adını taşıyan tiyatroyu yaptırdı. Moliere'in 16 eserini uyarladı, Vigtor Hugo ve Voltaire'in eserlerini tercüme etti. )
- AHMET VEFİK PAŞA KÖŞKÜ :
( Sadrazam Ahmet Vefik Paşa (1823 - 1891) tarafından Rumelihisarı'nda yaptırılan köşkün yerinde şimdi Boğaziçi Üniversitesine ait binalar bulunmaktadır. Köşkten eser kalmamıştır. )
- AHŞAP ile/ve/||/<> KÖRAĞAÇ
( ... İLE/VE/||/<> Kontratablada orta katı oluşturan ve genellikle yumuşak ağaçlardan hazırlanan bölüm. | Kontratablanın orta kısmında tabla kalınlığının en az yarısını oluşturan, yumuşak ağaçlardan değişik yöntemlerle elde edilen masif ağaç tabakası. )
- AHTAPOT[Yun.] ile ARGONOT[Yun.]
( Sekiz dokunacında/kolunda yaklaşık 1000 duyarga bulunur. Üç kalbi, dokuz da beyni vardır. İLE Deniz dibinde, kayalara tutunarak yaşayan bir türdür. [Deniz anemonu gibi bitkiye benzer.] )
( Dokunaçlarının herhangi bir parçası koptuğunda/kesildiğinde kopan parça 3 saat canlılığını ve hareketini devam ettirir. İLE ... )
( Eril ahtapotların kollarından biri çiftleşmek içindir ve bu kol altındaki oluk ve kavramaya yarayan ligula adında bir burunla ötekilerden ayrılır. [Bazı ahtapot türlerinde, öteki memelilerin penisinde olduğu gibi kanla dolar.] İLE Erilin eşeysel örgeni(penisi), çiftleşme zamanında, gövdesinden ayrılır, gider başka bir kayada yaşayan dişil argonotu bulur, döller ve sahibine geri döner. [Çok eşli olma çabasındaki baylara da bu "Argonot" adı takılmıştır.] )
( Çiftleşme kolları, bir paket spermi dikkatli bir biçimde dişinin hazne [kafa/gövde] içine yerleştirir. Ardından ligula kırılır ve dişilin içinde yapışık kalır. [Eriller çiftleştikten birkaç ay sonra ölür.] [Ahtapotlar öteki kollarını yenileyebilseler de yeni bir çiftleşme kolu (lingula) üretemezler.] İLE ... )
( Kavanozları açabilir, taşları istiridyeleri açmak için araç olarak kullanabilir ya da kopmuş denizanası dokunaçlarını silah olarak kullanabilirler. [Bazıları sanki iki ayaklı hayvanlar gibi iki kolunun üzerinde yürüyebilir.] İLE ... )
( Kaslarını, kendilerini ileri atmak üzere kullanır ve saatte 40 km. hıza ulaşabilirler. [Bu yöntem ile "uçabilirler" de.(yırtıcılardan kaçmak için kendilerini suyun dışına fırlatmak üzere)] İLE ... )
( İskeletleri olmadığı için gözbebekleri kadar küçük yerlerden bile geçebilirler. [tek sert parçaları papağanınkine benzeyen gagasıdır] İLE ... )
(
ile
)
( HEŞT-PÂ ile ... )
( OCTOPUS vs. ARGONAUT )
( OCTOPUS cum ARGONAUTA ARGO )
- AHUDUDU ile İZMAVLA
( Ağaççileği. İLE Sarı ağaççileği. )
- AI/ARTIFICIAL INTELLIGENCE[İng.] değil/yerine/= YAPAY ZEKÂ/YZ
- AIDS ile/ve/değil/||/<>/< HIV
(
)
( HIV ve AIDS Hakkında Bilinmesi Gerekenler... )
( [not] AIDS vs./and/but/||/<>/< HIV )
- AIKIDO ile/ve JAİNİZM
( AIKIDO: "AI"=UYUM, "KI"=ENERJİ, "DO"=YOL/YÖNTEM --- ENERJİYİ UYUMLANDIRMA YÖNTEMİ/YOLU
Aikido, fiziksel ve zihinsel denge oluşturma yöntemidir.
Aikido, diğer tarafın gücünü kendine yönelik kullanabilmektir.
Aikido, %100 savunma odaklı ve bir ya da daha fazla yönden gelen her türlü saldırıya karşı kullanılabilecek bir uygulama sanatıdır.
Aikido, fizik kurallarını göz önünde bulundurarak saldırganın gücünden uygun biçimde yararlanır.
Aikido, önsezi, zamanlama, hareketlerin doğru uygulanışı, dairesellik, rakibin gücünü ele geçirip bunu ona yönelik kullanma, soluklamanın verdiği güç, doğru tutuşlar ve oldukça yüksek bir konsantrasyon ister.
Aikido, önemli temel güdülenmeleri, ahlâki standartları ve asil tarzıyla tanınır.
Aikido, kendi kendimizi sürekli olarak geliştirme ve kesin zafer üzerine kuruludur.
Aikido, rakibi etkisiz durarak getirerek var olmaya devam eder.
Aikido: Savaşmadan Kazanmak: "Uyum Kuralı"
Aikido'nun içinde yatan asıl anlam, Enerji, Anlık/Zihin ve Gövde'nin uyumudur.
Aikido'nun öncelikli özelliği enerjinin terbiye edilmesidir.
Aikido'nun ayırt edici özelliği, hareketler ve tekniklerdeki yumuşak akıcılıktır.
Aikido'nun başlangıcı savunma, devamı tekniktir.
Aikido'nun zihinsel kaynakları ikiye ayrılır:
1- Doğu kültürünün din ve Şintoculuk, Konfüçyusçuluk, Taoculuk ve Budizm gibi felsefe akımlarına dayanan ahlâkî değerleri;
2- Daha uygulamalı olan ve kolaylıkla uygulanan ahlâki değerler.
Aikido'nun ahlâkî anlayışında savunma asla saldırganı yok etme ya da ciddi biçimde yaralama amacını taşımaz.
Aikido'ya dayalı bir strateji üç ahlâki aşamayı içerir:
1- Algılama,
2- Değerlendirme,
3- Karar verme ve tepki gösterme
Aikido hareketleri, ileri derecede bir koordinasyon sonucu oluşan, sertlik ve şiddet içermeyen, akıcı ve esnek hareketlerdir.
Aikido'da el, bilek tutuşları ve düz vuruşlar[atemi] o kadar serttir ki, rakip daha fazla acıyı engellemek için teslim olmayı yeğler.
Aikido'ya dayanan bir strateji aynı zamanda ahlâkî bir yaklaşım ve düşünce tarzı gerektirir.
Aikidoka'nın[Aikido çalışan kişi] ahlâkî bir yaklaşım içinde olması gerekir.
Savunmanın asıl amacı saldırganı yok etmek değil onu yönlendirmek ya da etkisiz duruma getirmektir.
Aikido'da ego ya da kahramanlık yoktur.
Aikido, Sensei[üstad] Morihei Ueshiba (1883 - 1963) tarafından geliştirilmiştir.
Aikido, efendilerin savunmacı sanatı olarak tanımlanır.
Gerçek ustalar, çevrelerinin kendini denetlemesine izin vermeyendir. )
( Bazı Aikido Terimleri
Aikidoka: Aikido yapan kişi.
Aikikai: Aiki topluluğu. Bu sözcük, kurucu tarafından Aikido'nun yaygınlaştırılması için oluşturulmuş organizasyon için kullanılır.
Dan: Siyah kemer derecesi.
Dojo: İdman yapılan yer.
Doşhu: Yolun başı anlamında kullanılır. Aikido'nun başında bulunan kişiye verilen unvandır. (Şu anda doşu MORİHEİ UESHİBA'nın torunu olan MORİTERU UESHİBA'dır.)
Fukhişhidoin: Eğitmenin yardımcısı anlamına gelen resmî bir ad.
Gi: Eğitim giysisi.
Hakama: Siyah ya da lacivert renkte, genellikle siyah kemer sahibi olmuş Aikido'cularca giyilen, parçalı etek.
Hambu Dojo: Organizasyonun merkezi dojosunu belirten terimdir. Genellikle Aikido Dünya Karargahları'nı belirtir. (AİKİKAİ)
Hanmi: Üç gensel duruş.
Happo: Sekiz yön. HAPPO-UNDO (8 yön egzersizi) ve HAPPO-GIRI (kılıç ile sekiz yönde kesme.) (Burada anlaşılması gereken, gerçekten her yönde hareket edebilmektir.)
Hara: Gövdenin ağırlık merkezi. (Aikido teknikleri, olabildiğince kişinin hara bölgesinde yapılmalıdır.)
Jiyuwaza: Tekniklerin serbest biçimde uygulanması.
Kihon: Temel olan şey. Aikido'da genel olarak aynı teknik, farklı görülen farklı yollardan yapılabilir. Temeli, yani çekirdeği kavramak için KİHON'u iyi anlamak gerekir.
Kohai: Yeni öğrenci.
Kokyu: Soluk alma. Aikido'nun bir bölümü de KOKYU RYOKUYU, yani soluk alma gücünü geliştirilmesidir. Aikido'daki pek çok teknik, KOKYU HO yani soluk egzersizi olarak adlandırılır. Bu egzersizler, kişinin KOKYU RYOKUYU yani soluk gücünü geliştirmesini sağlar.
Ku: Boşluk. Bu boşluğun doğrudan fark edilmesi, aydınlanmadır. Bu Aikido'da bilinç açıklığının geliştirilmesi, değişen durumlara çabuk ve iç güdüsel yanıt verebilmektir.
Kumi Jo: JO (bir araç) ile eşleşerek yapılan çalışma. (eşli uygulama)
Kumi Tachi: Kılıçlı çalışma. (eşli uygulama)
Kyu: Beyaz kemer düzeyi/derecesi. ŞHODAN(1. DAN)'a kadar olan(6) derece.
Maai: Rakibe göre olması gereken, düzenli aralık, uzaklaşma ve zamanlamadır.
Masagatsu: Gerçek zafer.
Mudansha: Siyah kuşak derecesi olmayan öğrenci.
Nagare: Akmak. Aikido'nun amaçlarından biri de fiziksel güce, fiziksel güçle karşılık vermemeyi öğrenmektir. Asıl olan, uygulanan gücü yönünde, onu kendi avantajına olacak biçimde yeniden yönlendirerek hareket etmeye çalışmaktır.
Nage (Tori): Savunan. Tekniği yapan.
Randori: Serbest biçimde eğitim.
Rei: Selâm ver!
Sempai: Eski öğrenci.
Sensei: Öğretmen.
Shikaku: Ölü açı. Rakibin atağına devam etmesinin çok zor olduğu ve sizin de rakibinizin hareket ve dengesini kolaylıkla kontrol edebildiğiniz pozisyon. Aikido'nun ilk aşaması, ŞHİKAKU'yu yerleştirebilmektir.
Shindoi: Öğretmen, eğitme anlamına gelen resmî bir ad/unvan/başlık.
Shodan: Siyah kemerde ilk derece (1. dan)
Sukashiwaza: Saldırganın sizi sarmasına ya da vuruşuna başlamasına olanak vermeden yapılan teknikler.
Sutemi: Birinin, tekniğin uygulanması için kendini bırakmasıdır.
Tai No Tenkan: 180 derece dönmeyi kapsayan yalın dönüşler. (Harman uygulaması)
Tai Sabaki: Gövde hareketi.
Taijutsu: Gövde sanatları, silahsız çalışma.
Takasumu Aiki: Aiki'nin (ruh, zekâ ve evrensel enerjinin uyumu) sonsuz (bitmek bilmeyen) üretken savaş sanatı " anlamına gelen kurucunun bir sloganıdır. Aikido'da yeni teknikler yaratmak olanaklıdır.
Tatami: Minder.
Tege Tana: El kılıcı ya da elin kenarı.
Tenkan: Özellikle gövdenin 180 derece döndüğü dönüş hareketi.
Tori: Uzaklaştırma, uzağa alma, elinde bıçağı alma, elinden alma.
Uchi Deshi: Dojo’nun içinde yaşayan ve kendini eğitmene, dojonun bakım ve temizliğine adamış öğrenci (Kimi zaman, dojonun Sensei'sinin kişisel işlerine de yardım eder.)
Uke: Saldıran. Tekniği alan.
---
Morihei Ueshiba: Aikido'nun kurucusu (1883-1969)
O-Sensei Morihei Ueshiba: Hocaların hocası, büyük öğretmen.
Shihan: Hocaların hocası (usta eğitmen) anlamına gelen resmî bir ad.
Ueshiba Kısshomaru: Aikido'nun kurucusunun oğlu.
Ueshiba Moriteru: Kurucunun torunu, şuan yolun başında olan kişi doşhu.
)
- AİLE BASKISI ile/ve/||/<>/> MAHALLE BASKISI
- AIMD İLE PIMD İLE RPMD ile/||/<> MOLEKÜLER DİNAMİK TÜRLERİ
( İleri MD simülasyon yöntemleri. )
( Formül: Nuclear quantum effects )
- AİT OLMAK ile/ve/||/<>/> CİDDİYE ALINMAK
- AİT OLMAK ile PARÇASI OLMAK
( TO BELONG TO vs. TO BE PART OF )
- AJAN[< AGENT] ile/ve/||/<> MEDYA[< MEDIA]
- AJİTASYON[Fr./İng. < AGITATION]["ACITASYON" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI/KÖRÜKLEME ÇALKALAMA | ÇIRPINTI | DUYGU SÖMÜRÜSÜ | HUZURSUZLUK | ÇALKALAMA
- AJİTATÖR/PROVOKATÖR/MUHARRİK[Ar.] değil/yerine/= KIŞKIRTICI
- BADEM:
AK ile/||/<> KAYA ile/||/<> RÜŞTÜ ile/||/<> NURLU ile/||/<> DİŞ ile/||/<> KARABAĞ ile/||/<> SIRA
- AK, NEVZAT (İST. 1945) :
( İ.Ü. İktisat Fakültesi Maliye Bölümünden mezun oldu. İnşaat sektöründe iş hayatına atıldı. Gayrimenkul yatırımları ile ilgilenmektedir. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- AK ile/ve/||/<> PAK
( Alnın. İLE/VE/||/<>/> Göğsün. )
( WHITE vs./and/||/<> CLEAN/PURE )
- AKADEMİ = ACADEMY[İng.] = ACADÉMIE[Fr.] = AKADEMIE[Alm.] = ACADEMIA[İsp.]
- AKADEMİ ve/||/<> BÜROKRASİ
( [süreklilik/güvence/düzenlilik] Bilgide. VE/||/<> Devlette. )
- AKAK ile/ve ŞEV[Fars.]
( Eğimi ve inişi fazla olan yer. İLE/VE Yokuş, bayır, meyilli yer. )
- A'KAL[Ar. < AKIL ] ile ÂKAL[Fars.]
( [daha/çok/pek] Akıllı. İLE Çer-çöp. )
- AKALP, PROF. DR. TAHSİN (1945 İST.) :
( Üniversite Öğretim Üyesi. 1959 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni kazandı ve 1962 yılında mezun oldur. 1963 yılında Kara Harp Okulundan ayrıldı ve aynı yıl girdiği İ. Ü. Orman Fakültesinden 1967' de mezun oldu. 1968'de İ.Ü. Orman Fakültesi Orman Hasılatı ve İktisadı Kürsüsü'ne asistan olarak atandı. Asistanlığı sırasında girdiği İ. Ü. Fen Fakültesi Matematik - Fizik bölümünden 1975 de mezun oldu. 1975'te "Türkiye'deki Doğu Ladini (Picea orientalis Lk. Carr) Ormanlarında Hasılat Araştırmaları" isimli tezi ile "Ormancılık Bilimleri Doktoru" unvanını aldı. 1981'de "Değişik Yaşlı Meşcerelerde Artım ve Büyümenin Simülasyonu" tezi ile "Üniversite Doçenti" oldu. 1988'de Profesör unvanı aldı. 1985 yılında İ.Ü. Or. Fak. Tütün Eksperleri Yüksekokulu'na geçti, bu okulun Celal Bayar Üniversitesi'ne bağlandığı 1994 yılına kadar müdürlük görevini yürüttü. 1988 - 1990 yılları içinde 3 yıl süreyle Tekel Enstitüler Müdürlüğünü yürüttü. 1994 yılında İ. Ü.Orman Fakültesi'ne geri döndü. 1995–1998 yılları arasında İ.Ü. Orman Fakültesi'nde Dekan Yardımcılığı yaptı, 1996 yılında yeniden kurulan Orman Hasılatı ve Biyometri Anabilim Dalı Başkanlığı görevini 2005 yılına kadar sürdürdü. Dekan Yardımcılığı döneminde 21 - 23 Ekim 1998 tarihlerinde düzenlenen "Cumhuriyetimizin 75. Yılında Ormancılığımız" isimli Ulusal Sempozyumun organizasyonunda da başkan olarak görev yaptı. 2005 - 2010 yılları arasında ise iki dönem İ. Ü.Orman Fakültesi Dekanlığı yaptı. İ. Ü.Orman Fakültesinde ve Tütün Eksperleri Yüksek Okulunda Matematik, İstatistik Yöntemler, Bilgisayar Programlama, Kalite Kontrol, Dendrometri ve Orman Hasılat Bilgisi derslerini, Orman Mühendisliği Bölümü Orman Hasılatı ve Biyometri Yüksek Lisans ve Doktora programında ise Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Ormancılıkta Matematiksel Ekonomi Çözümlemeleri, Büyüme Modelleri, Nonparametrik Yöntemler ve Tek Ağaç ve Meşçere Simulasyon Modelleri derslerini verdi. 18.07.2011 tarihinde kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 1)Türkiye'deki Doğu Ladini (Picea Orientalis Lk. Carr) Ormanlarında Hasılat Araştırmaları İst. 1978, 2) Değişik Yaşlı Meşcerelerde Artım ve Büyümenin Simulasyonu, İst. 1983, 3) Yüksek Matematik I Ders Notları I, İst. 1983, 4) Yüksek Matematik II Ders Notlar II, İst, 1984, 5) Kalite Kontrolü, İst. 1988, 6) Applesoft Basic Bilgisayar Programlama (Ö. Saraçoğlu ile birlikte), İst. 1989, 7) Büyüme Modelleri Ders Notları, İst, 2002, 8) Nonparametrik Yöntemler Ders Notları, İst. 2003, 9. Bilimsel Araştırma Yöntemleri Ders Notları, İst. 2004, 10) İstatistik Yöntemler, İst. 2016, 11) Matematik, İst. 2016 isimleri kitap ve pek çok bilimsel makalesi var. )
- AKÂMET[Ar.] değil/yerine/= BAŞARISIZLIK
( Kısırlık, verimsizlik. | Başarısızlık, sonuçsuzluk. )
- AKAR ve/||/<>/> BAKAR
( Su. VE/||/<>/> Deli. )
- AKARÇAY, RAFET (1926 - ) :
( Ticaretle uğraştı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- AKARİB < AKREB
( Zehirli ve tehlikeli hayvancıklar. )
- AKARYOTİK ile/||/<> AKARYOSİT
( Çekirdeksiz . İLE/||/<> Çekirdeksiz göze. )
- AKAŞA ile
( Boşluk. Esîr. Uzayın, göğün bir unsuru olarak eter. Evrenin aslî eterik özü. )
- AKATAFAZİ[Fr.] değil/yerine/= PARAFAZİ/PARAPHASIA[İng.] değil/yerine/= SİNTAKTİK AFAZİ/SYNTACTIC APHASIA[İng.]
( Sözsel anlatım bozukluğu. İLE Sözcük bulma güçlüğü. İLE Sözdizimsel dil yitimi. )
- AKATAY. BÜLENT (İZMİT, 1970) :
( Sporcu, futbol antrenörü ve spor adamı. Sarıyerlidir. İlkokul ve Ortaokulu Sarıyer'de okudu. Sarıyer Vehbi Kaç Vakfı Lisesinden mezun oldu. Sarıyer altyapısı futbol okulunda spora başladı, yaş gruplarının hemen hepsinde oynadıktan sonra Sarıyer'den ayrıldı. Sönmez Filament, Kütahyaspor, Tavşanlı Linyitspor, İstanbul Maltepe Spor, Beykoz, İst. Deniz İşletmeleri, Dedeman Kağıtspor kulüplerinde oynadı. Profesyonellikten amatörlüğe dönüş yaptı. Spordan kopmadı antrenörlük kursuna gitti ve UEFA B Lisansı aldı. Deniz İşletmeleri Spor Kulübü, Tarabya, Sarıyer Belediye Spor, Rumelikavak, İstinye, Kısırkaya, Bahçeköy, Yenimahalle, Fatih Mimar Sinan, Beykoz, Anadolu Hisar kulüplerinde antrenör olarak görev yaptı. Futbol oynarken de antrenörlük yaparken de şampiyonluklar kazandı. Antrenör olarak çalıştırdığı takımlardan Tarabya, İstinye, Sarıyer Belediyespor, Yenimahalle (2 kez) ve Kısırkaya'ya şampiyonluklar kazandırdı. 2015'te bir kısım arkadaşı ile Beyaz Martı Spor Kulübünü kurdu ve yönetiminde görev aldı. Ayrıca bu kulüpte öğreticilik görevini devam ettiriyor. Türkiye Futbol Adamları Derneği (TURFAD), İstanbul Şubesi Yönetim Kurunla görev aldı, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Eğitim Dairesinin tertiplediği E antrenör kurslarında sorumlu antrenör olarak görev aldı. İki yıl süre ile Akademik Liginde gözlemcilik yaptı. )
- AKBABA ile MISIR AKBABASI
( VOLTURE vs. EGYPTIAN VOLTURE )
- AKBALIK = AKYABALIĞI
( Uskumrugillerden, ufak pullu bir balık.[10 - 60 kg.] )
( LICHIA AMIA )
- AKBULUT, AYDOĞAN (İST. 1949 - 2018) :
( D.Ç. Karabükspor'dan transfer edildi (1972). Üç Sezon Sarıyer'de oynadı. 54'ü resmi (lig) ve 24'ü özel olmak üzere 78 maçta forma giydi. Takımına 5 gol kazandırdı. Sarıyer Spor Kulübünde bir dönem (1980/1990) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- AKÇA ARMUDU değil AKÇAARMUT
- AKÇAN, GÜNİZ (İST. 1937 - 2008) :
( Büyükdereli müzisyendir. İlkokulu Büyükdere, Ortaokulu Sarıyer Ortaokulunda okudu. İstanbul Konservatuarından mezun oldu.. Çok uzun yıllar TRT İstanbul Radyosunda piyanist olarak görev yaptı. )
- AKCİĞER
SİGARA:
(")İÇİLEN(") ile/değil/yerine/></< İÇİLMEYEN
(
)
- AKDAĞ, HAMDİ (İST. 1954) :
( Yeniköylü işadamı, işletmeci. AKP de siyaset yaptı. Sarıyer Belediye Meclisinde iki dönem AKP'li Belediye Meclis üyesi olarak bulundu. Yeniköy Spor Kulübü, Sarıyer Spor Kulübü ve Yeni Sarıyer Merkez Cami Derneği üyesidir. )
- AKDAĞ, MEHMET (İST. 1959) :
( Yeniköylü olup Akdağlar Şirketi yönetim kurul başkanıdır. İş hayatına Akdağlar ailesinin taş, kum ve çakıl ocaklarında başladı. Kısa sürede şirketin başına geçti ve yönetim kurulu başkanı oldu. Madencilik dalında da faaliyette bulunarak iş alanını genişletti. İnşaat taahhüt işlerine yöneldi. Müteahhitlik alanında da hizmet vermektedir. Sarıyer Spor Kulübü üyesi olup bir dönemi başkan olmak üzere 10 dönem yönetim kurulunda görev yaptı. Rizespor Kulübü üyesi olarak da bir süre görev yaptı. )
- AKDOĞU, İBRAHİM (ŞEKERCİ İBRAHİM) (İST. 1917 - 1980) :
( Sarıyerlidir. Sarıyer ilkokulunda okurken, kara tahtanın silgisi kaybolur. Öğretmen silgiyi arar bulamaz ve öğrenciler kaybetti kanaatiyle çocukları tek ayak üzerine durmakla cezalandırır. Öğlen zilinin çalması üzerine öğrenciler dışarı çıkar, sadece İbrahim sınıfta kalır ve kara tahtaya "Seveyim hocadaki bilgiyi/ Kıçına soktu koca silgiyi" mısralarını yazar. Şiiri kimin yazdığını kimse anlamaz. Bu iki mısralık şiiri yazdığında ilkokul 3. sınıfta idi. Şiir yazmaya ilkokul çağlarında başladı ve devam etti. Şiirlerini deftere yazmadı, yayınlamadı ve derlemedi. Her zaman kalabalık mekanda şiirlerini söyledi. Arkadaşlarına, yoldan geçenlere, dükkandan alışveriş yapanlara; balıkçıya, esnafa, mahalleliye şiirlerini okudu. Zamana ve mekana çok dikkat eder, her olayı şiirin ilhamı kabul ederdi. Sahibinin peşinden giden siyah beyaz renkli bir köpeği gördüğünde "Şekerci İbrahim'in gözleri yaşlı/Aman Allah'ım bu köpek Beşiktaşlı" diye bağırması; bir başka gün sakal traşını takiben terkos suyunun kesilmesi üzerine kala kalır, bunu da şöyle hicveder "Ey namussuz musluk/Ettin bana orospuluk". Kayda geçmiş tek şiiri Sarıyer'deki Mesut Ağa Çeşmesi'nin tamiri sırasında çeşmenin kitabesine yazdığı şu şiirdir: Halkı kurtarmak için nihayet susuzluktan/Tertemiz güzel sular akıttı şu musluktan/ Yaptırdı sevabına yepyeni bir suyolu/Sarıyer'de fırıncı Abbas Okumuşoğlu". Bu şiir için ısmarlama yazdığım tek şiirdir der ve bu nedenle de ismini şiirin altına yazdırmaz. )
- AKEN[Yun.] değil/yerine/= OLGUNLAŞINCA KENDİLİĞİNDEN ÇATLAYIP AÇILMAYAN TEK TOHUMLU KURU MEYVE
- AKGÜN KOLEJİ :
( Boyacıköy'de Matbaacı İsmail Akgün tarafından açıldı. Uzun bir süre hizmet verdikten sonra, Emniyet teşkilatına devredilerek Polis Moral Eğitim Merkezi yapıldı (bkz. Polis Eğt. Mrk.) )
- AKGÜN, İSMAİL (İSTANBUL, SULTANAHMET, 1910 - 2008) :
( İptidai ve Rüştiye'den mezun oldu. İş hayatına Matbaa - i Amire'de (Milli Eğitim Basımevi) başladı. Daha sonraları Orhaniye Matbaası, Mahmut Bey Matbaası, Hilal Matbaası ve Cumhuriyet Gazetesi'nde çalıştı. İş hayatına kendi matbaası olan İsmail Akgün matbaasını kurarak başladı. Bilahare Hak Kitabevi, Boğaziçi Akgün Koleji, Santa Farma İlaç Sanayi A.Ş. ve Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesini iş dünyasına kazandırdı. Amatör olarak spor yapmış katıldığı yelken yarışmalarında büyük başarılar elde etmiştir. )
- AKÎDE ile AKİDE
( İlke, iman, dini inanış. | [Sultanlar, bayramlarda akîde şekeri kestirirmiş. Yeniçeri ağalarına gönderirmiş ve şeker kabul edilirse sorun olmadığı fakat padişaha geri gönderilirse "sorunlarımız var" anlamına gelirmiş.] İLE Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri. )
- AKIL "ALMAYI İSTEMEMEK" değil/yerine/> "AKLINI BAŞINA TOPLAMAK"
( Kimseden "akıl almak" istemiyorsan, aklını başına topla! )
- AKIL:
ANLAYAN değil İLİŞKİLENDİREN
- AKIL:
BÜTÜNSEL ile/ve/değil/||/<>/< BÜTÜNLEYİCİ
- AKIL:
CEVHER ile İŞLETİM/İ
- AKIL ve EL ve/||/<>/> DÜŞÜNCE ve EYLEM
- AKIL:
(KENDİ/BAĞIMSIZ) "YÜRÜYEN" değil YÜRÜTÜLEN
- AKIL:
ÖLÇÜLEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÇEN/R
- AKIL:
SESİN YÜKSEKLİĞİNDE değil SÖZÜN İNCELİĞİNDE
- AKIL:
TAMAMLAYICI ve/||/<>/> BÜTÜNLEYİCİ
- AKIL:
TÜMEL(/LER) ve/<> TİKELLER ARASILIK
- AKIL:
USTA ve/<> MÜRŞİD
( Öncelikle, kendi [donanımlı/yetkin] aklın ve kendine! )
- AKIL:
YAŞTA ile/ve/değil/||/<>/< BAŞTA
- AKIL YÜRÜTME ile/ve/||/<> NEDENDEN, NEDENE GEÇİŞ
- AKIL ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÂDÂB ve/||/<> AŞK
( REASON and MORALS and JUSTICE and ... and LOVE )
- AKIL ile/ve/> ÂKİL ile/ve/> ÂKİL
( Us. İLE/VE/> Aklı başında. Kendi "aklını", evrenin aklıyla birleştirmiş/bütünleştirmiş kişi. İLE/VE/> Yiyen/yiyici, obur. )
- AKIL ve/için/||/<>/< AKLIN SERÜVENİNİN İZLENMESİ
- AKIL ve/||/<>/< AMAÇ
( INTELLECT and/||/<>/< TELOS )
- AKIL ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGİ
( "Monolog". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Diyalog. )
( [not] REASON vs./and/but/||/<>/>/< INFORMATION/KNOWLEDGE )
- AKIL ile/ve/||/<> BİLGİ ile/ve/||/<> HİKMET
( Akıl kavramsal olup akla; Bilgi simgesel olup sezgiye; Hikmet mistik olup iç görüye ve iç deneyime hitap eder. )
( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )
( Genç ve kuvvetli iken uyanmayan ve uyandığı zaman çaba göstermeyen, böylelikle tembelliğe ve karar yoksunluğuna düşen kişi, hiçbir zaman hikmet yolunu bulamaz. )
( Gölgesinin, bir kişiyi izlemesi gibi, saf olan akılla konuşan ve davranan kişiyi de sevinç izler. )
( Uyanmak için bir şoku beklemeyen, akıllıdır. [ki bu çok sert olabilir] )
( Herşeyin akılla kavranamayacağını akıl edemeyen, akılsızdır. )
( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )
( HİKMET: Cehaleti kaldıran herşey! )
( HİKMET: Kuramsal aklın erdemi. )
( Wise is he who does not wait for a shock, which can be quite rude. )
( REASON vs./and/||/<> KNOWLEDGE vs./and/||/<> WISDOM )
- AKIL ile/ve/<> BİLİNÇ(ŞUUR)
( Akıl, bilincin, birincil aracıdır. )
( Yıkılmaya uygun/lâyık bir "akla" sahip ol! )
- AKIL ile/ve/değil FAAL AKIL
( [not] REASON vs./and/but ACTIVE REASON )
- AKIL ile/ve/||/<> FİKİR
( Varolanları[mevcudu] bilmek. İLE/VE/||/<> Varlığı[vucudu] bilmek. )
( REASON vs./and/||/<> IDEA )
- AKIL ve/||/<> GÖRME ve/||/<> DUYMA ve/||/<> KONUŞMA
( CAMİ: CEBRAİL ve/||/<> AZRAİL ve/||/<> MİKAİL ve/||/<> İSRAFİL )
- AKIL ve/<>/>/< HAYAL
( Akıl ile düzenlenir. VE/<>/>/< Hayal ile yapılır. )
( Olanlar. VE/<>/>/< [sen / kendi/n] Yarat!(tıkların). )
( Düzenler. VE/<>/>/< Yaratır. )
( Tümel. VE/<>/>/< Tikel. )
( REASON/MIND and/<>/>/< DREAM/IMAGINATION )
- AKIL ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- AKIL ve İLİM/BİLİM ve İBÂDET
( Bu 3 alanda tatil[< ÂTIL] olmaz. )
- AKIL ile/ve/<> KALP
( Su. İLE/VE/<> Toprak. )
( Kalbi ayrı olanların, aklı bir olmaz. )
( Water. VS./AND/<> Land/Soil. )
( REASON vs./and/<> HEART )
- AKIL ile/ve/||/<> KANIT
( REASON vs./and/||/<> EVIDENCE )
- AKIL ve/||/<> MERKEZ ve/||/<> GÜNEŞ ve/||/<> ATEŞ ve/||/<> PİRAMİT ve/||/<> TENNÛRE ve/||/<> TANDIR ve/||/<> RAHMAN/RAHİM
- AKIL ve/<> MUHAYYİLE ve/<> İMAN
( Zihnin yetilerine doymadıkça, muhayyile alanına (pek) geçilemez. )
- AKIL ile/ve/> NAKİL
( Önce. İLE/VE/> Sonra. )
( Evvel. İLE/VE/> Müevvel[< te'vil][yoruma açık]. )
- AKIL ile/ve/<> ORTAK AKIL
( Aklınızı kullanma cesâretini gösteriniz! )
( REASON vs./and/<> COMMON REASON )
- AKIL ile/ve/<> SEZGİ
( Dışı kavrar. İLE/VE/<> İçi kavrar. )
( Varolana düzen verir. İLE/VE/<> ... )
( Açıklayıcı, düzenleyici. İLE/VE/<> Yaratıcı. )
- US/AKIL ve/<> TARİH/SEL/LİK
( REASON and/<> HISTORICAL/NESS )
- AKIL ve/||/<> ZORUNLULUĞUN GETİRDİĞİ
- AKILDA KESİNLİK ile/> DUYULARDA KESİNLİK
( DEFINITENESS IN REASON vs./and/<> DEFINITENESS IN SENSES )
- AKIL'IN KONUSU ile/ve VEHİM'İN KONUSU
( Üçgenlik. İLE/VE Üçgen. )
- AKIL/KAVRAM ile/ve/||/<>/> TEFEKKÜR/TERTİB ile/ve/||/<>/> MÂRİFET ile/ve/||/<>/> İLİM
( İki şey/işaret/alâmet arasında bağlantı/ilişkilendirme/birleştirme. İLE/VE/||/<>/> Düşünceleri belirli bir düzen içinde sağlamak. | İşaretleri/alâmetleri düzenlemek. İLE/VE/||/<>/> Kavramlar arası ilişkiler ya da her iki kavram arasındaki ilişki. İLE/VE/||/<>/> Tümel çıkarım/yargı. )
- AKILLA DÜŞÜNÜLENLER:
DUYULUR OLANLAR ve/<> DUYULUR OLMAYANLAR
- AKILLA TARTMAK ile/değil/yerine KALPLE DİNLEMEK
- AKILLANMAK ve/||/<>/< AKIL ALMAK
- AKILLI OLMAK ile/ve/değil/yerine YETERİNCE AKILLI OLMAK/DAVRANMAK
- AKIL/LI ile/ve/||/<>/> ERDEM/Lİ
( Akıllı kişiler, sudan hoşlanır. Erdemli kişiler, dağlardan zevk alır.
Akıllılar kıpır kıpırdır, erdemliler dingindir.
Akıllılar neşelidir, erdemlilerse uzun ömürlüdür. )
- AKILLI ile/ve "GÖZÜNDEN AKILLI"
( Ancak görünene/gördüğüne yönelmiş (zavallı) zihinlerin/kişilerin, kavramsalların alanına girdiklerinde nasıl da insafsızca genellemeler yaptıklarına dikkat ediniz! )
- [ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU
( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )
- AKILLILIK:
"SÜREKLİ SUSKUN OLMAK"
değil
NE ZAMAN, NEREDE VE NE KADAR SUSACAĞIMIZI BİLMEK
- AKIL-MANTIK
- AKILSIZ BAŞ ve/||/<>/> AYAK
( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )
- AKILSIZ İLERLEMEK değil AKLI AŞARAK İLERLEMEK
- AKILSIZ"/"KAFASIZ" ile YETERSİZ(/DÜŞÜNCESİZ)
- AKILTAPARLIK ile/yerine AYDINLANMA
( ADORING TO INTELLIGENCE vs. ENLIGHTENMENT
ENLIGHTENMENT instead of ADORING TO INTELLIGENCE )
- AKIM ile/ve/değil/yerine (")AKIL(")
- AKIM ile/||/<> GERİLİM
( Akım elektron akışı İLE gerilim potansiyel fark )
( Formül: I = Q/t (amper) İLE V (volt) )
- AKIN, AYÇA (İST. 1981) :
( Üç yaşında doktor hatası nedeni ile RA rahatsızlığına yakalandı ve "Engelli" sıfatına sahip oldu. Lise eğitimini Şükran Ülgezen Anadolu Meslek lisesinde, üniversite eğitimini Kadir Has Üniversitesi Grafik Bölümünde aldı ve dönem birincisi olarak mezun oldu. Yabancı dil eğitiminin yanında kişisel gelişim, yaşam koçluğu ve Reiki eğitimleri aldı. Yaşadıklarını, kaybettiklerini, zorluklara rağmen elde ettiği başarıları, kendini ve yaşamını nasıl elde ettiğini kendi gerçek yaşanmışlıklarından örnekler sunarak, yeniden başlamak isteyenlere, sağlıklı bireyler olarak adlandırıldıkları halde çabuk vazgeçenlere ışık tutması amacıyla "Hadi Cesaret" bilahare de "Yaşamak Şart" kitaplarını yazdı. Ayça Akın yazarlığı dışında danışmanlık ve master'lik yapıyor, aynı zaman bir reklam ajansında grafik tasarımcısı olarak iş hayatına devam ediyor. )
- AKINCI/GAZİ[Ar.] ile/ve/||/<> MÜCAHİT[Ar.]
( [ne yazık ki]
[!savaşta]
Sınırların dışına gidenler. İLE/VE/||/<> Sınır içinde savunmada kalanlar. )
- AKINTI ile SIZINTI
( FLOW vs. LEAK/OOZE )
- AKINTI ile/ve/||/<>/> TAKINTI
itibarı ile 21.683 başlık/FaRk ile birlikte,
21.683 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/88)
(1996'dan beri)