Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(26/42)


- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL

( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )


- AYIRICI PERDE = HİCÂB-I FÂSIL = CLOISON


- AYIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< BİRLEŞTİRİCİ


- AYIRIP KAYIRMAK


- AYIRMA ile/ve KAYIRMA


- AYIRMA ile/ve/değil/yerine PAYLAŞIM


- AYIRMA ile ŞİFLEME

( ... İLE Pamuğu, kozasından ayırmak. | Mısırı, koçanından ayırmak. )


- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA

( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )


- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA

( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.

Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.

Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.

Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.

Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.

Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.


"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )


- AYIRMAK/AYIRABİLMEK ile/ve/>/= TOPARLAMAK/TOPARLAYABİLMEK

( TO SEPARATE vs./and/>/= TO (BE ABLE TO) PACK/SUMMARIZE )


- AYIRMAK SURETİYLE ile/değil/yerine/||/<> AYIRARAK


- AYIRMAK ile AYIKLAMAK

( TO SEPARATE vs. SELECTION )


- AYIRMAK ile/değil/yerine AYRICALIK/LAR (TANIMAK)


- AYIRMAK ile DIŞARIDA BIRAKMAK

( TO SEPARATE vs. TO LEAVE OUT )


- AYIRMAK ile KOPARMAK

( TO SEPARATE vs. TO BREAK OFF )


- AYIRMAK ile/değil SIYIRMAK

( [not] TO SEPERATE vs./but TO PEEL OFF )


- AYIRT EDİLEMEZLİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DÜŞÜNMEDE


- AYIT/HAYIT -ile

( Mineçiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık.[Lat. V. AGNUS CASTUS] )


- AYKIRI ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI


- AYKIRI ile DIŞARIDA OLAN/KALAN


- AYKIRI ile HAYKIRI


- AYKIRI ile/ve/değil/||/<>/< ORANTISIZ


- AYKIRI ile TUHAF

( INCONGRUOUS vs. WEIRD )


- AYKIRI ile UÇARI


- AYKIRI ile "UZAK"

( INCONGRUOUS vs. "FAR" )


- AYKIRI değil/yerine/= YADIRGI DÜŞMEK


- AYKIRI/LIK / KARŞITLAMLI = MUFÂRIK[Ar.] = TENÂKUZ[Fars.] = PARADOX[İng.] = PARADOXE[Fr.] = WIDERSINNING/KEIT, PARADOX/IE[Alm.] = PARADOSSO[İt.] = PARADOX[İsp.] = PARADOXON[Lat.] = PARADOKSOS[Yun.] = PARADOX[Felm.]


- AYKIRI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI/LIK

( [not] INCONGRUITY vs./and/but/<>/< DISTINCT
DISTINCT instead of INCONGRUITY )


- AYKIRI/LIK ile/ve/değil UYMAMA


- AYKOL, İZZET (İST. 1916 - ?) :

( Sarıyerlidir. Uzun yıllar çeşitli gazetelerde çalıştı. Sarıyer Gençlik Mahfili mensuplarından biridir. Üyesi olduğu Sarıyer Spor kulübünde bir dönem (1957 - 1958) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- AYKUT, PROF. DR. İSMAİL TURGAY (ANKARA, 1938) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. Ilk, orta ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. İ.Ü. Orman Fakültesinden 1960'da mezun oldu. Askerliğini tamamladıktan sonra 1963'te sınavları kazanarak Orman İnşaatı Kürsüsüne asistan atandı. "Bolu Mıntıkasında Orman Nakliyatının Tekniği Bakımından Araştırılması" tezi ile 1970'de "Pek İyi" derece ile "Ormancılık Doktoru Unvanı"nı aldı. 1976'da "Kastamonu Mıntıkasında Üst Yapı Tekniği Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile "Üniversite Doçenti" unvanını aldı. "Orman Ürünleri Taşımacılığında Araç ve Teknikler" konulu tezini tamamlayarak 1984'te Profesör oldu. 1997 - 2004 yılları arasında İ.Ü.Orman İnşaatı ve Transportu Anabilim Dalı Başkanlığı görevini emekli olduğu 2004 yılına kadar sürdürdü. Yayınlanmış üç kitabı ve pek çok bilimsel makalesi var. )


- AYLA ile/||/<> AYLA QILGIL/KILGIL ile/||/<> AYLOK AYLOK/AYLOQ AYLOQ[Oğuz]
< DİVÂNÜ-LUGÂTİT-TÜRKTE/N]

( Böylece, bu suretle. İLE Böyle yap. İLE Böyle böyle. )


- AYLAK AYLAK (GEZMEK)


- AYLAK/LIK ile ÂVÂRE/LİK

( BATÂLET[Ar.]: İşsizlik, âvârelik. | Cesaret, kahramanlık. )


- AYLAKLIK ile ÇALIŞMAMAK


- AYLAR

(

Milâdî Ay Hicrî Ay Milâdî Ay
(Arap ülkelerinde)
Levant ve
Körfez ülkelerinde
(Latin kökenli)
Latince (İngilizce)
Ocak (Yan)Muharrem (مح, Muh)Kanunü's-Sani (كانون الثاني)Yanayir (يناير)Januarius (January, Jan)
Şubat (Şub)Safer (صف, Saf)Şubat (شباط)Fibraayir (فبراير)Februarius (February, Feb)
Mart (Mar)Rebiülevvel (ر١, R-Ev)Mart (آذار)Mars (مارس)Martius (March, Mar)
Nisan (Nis)Rebiülâhir (ر٢, R-Ah)Nisan (نيسان)Epril (إبريل)Aprilis (April, Apr)
Mayıs (May)Cemaziyelevvel (ج١, C-Ev)Ayyar (أيار)Mayu (مايو)Maius (May, May)
Haziran (Haz)Cemaziyelahir (ج٢, C-Ah)Huzayran (حزيران)Yunyu (يونيو)Iunius (June, Jun)
Temmuz (Tem)Recep (رجب, Rcp)Temmuz (تموز)Yulyu (يوليو)Iulius (July, Jul)
Ağustos (Ağu)Şaban (شعب, Şab)Ağustos (آب)Uğustus (أغسطس)Augustus (August, Aug)
Eylül (Eyl)Ramazan (رمض, Ram)Eylül (أيلول)Sibtambir (سبتمبر)September (September, Sep)
Ekim (Eki)Şevval (شو, Şev)Tişrinü'l-Evvel (تشرين الأول)Uktubr (أكتوبر)October (October, Oct)
Kasım (Kas)Zilkade (ذو١, Z-Ka)Tişrinü's-Sani (تشرين الثاني)Nufambir (نوفمبر)November (November, Nov)
Aralık (Ara)Zilhicce (ذو٢, Z-Hi)Kanunü'l-Evvel (كانون الأول)Dismbir (ديسمبر)December (December, Dec)
)


- AY/LIK ile/ve/değil/||/<> AN/LIK


- AYMARA ile/ve QUECHUA

( Titicaca Gölü'nün, Bolivya sınırları içinde bulunan adalarında yaşayan yerli halkın kullandığı, eski bir yerli dil. İLE/VE Gölün Peru'da bulunan bölümünde kullanılan, İnka'lardan kalma dil. )


- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL


- AYN[< A'YÂN, UYÛN] -ile

( GÖZ | ASLI, KENDİ | BİR ŞEYİN EŞİ, TIPKISI | KAYNAK, PINAR )


- AYN[Ar.] ile BASAR[Ar.]


- AYN ile/ve DEYN

( Zat. İLE/VE Sıfat. )


- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN

( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )


- AYNA:
| DOĞA NESNELERİ ve/||/<> NESNELER | ve/||/<> KİŞİ/İNSAN ve/||/<> YAZI


- AYNÂ[Ar. < ÎYN] ile AYNA[Fars.] ile AYNA[Ar.]

( İri ve güzel gözlü. İLE Işığı yansıtan, varolanların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam. İLE Atların diz kapağı. )


- AYNA/MİRAT değil/yerine/= GÖZGÜ


- AYNA ile/ve/||/<> DİKİZ AYNASI

( )


- AYNA ile/ve/=/||/<>/< GÖRÜNTÜ


- AYNA değil/yerine/= GÖZGÜ


- AYNA" ile/ve/> İKİNCİ VAROLAN

( Her varolan, her zerreye; her zerre, her varolana etki eder. )


- AYNA ile KÖRLER PAZARINDA AYNA


- AYNA ile/ve YANSIMA

( )

( MIRROR vs./and REFLECTION )

( ... ile İNİKÂS )


- AYNADA:
YÜZÜNÜ GÖRMEK ile/ve/değil/yerine ÖZÜNÜ GÖRMEK

( [istersen] Cama bak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Can'a bak! )


- AYNADUVAR/ARALAMA DUVARI ile AYNATAŞI

( Bir duvarda, çevresi silmeli, mermer taklidi düz sıvalı ya da kabartmalı bölüm. İLE Eski evlerde ya da çeşmelerde, musluğun takıldığı, çoğu oymayla süslü, düşey taş. )


- AYNALAMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL

( Bakım veren[anne vb.]. İLE Baba. )


- AYNALANMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜL

( Annenin, çocuğuna, biricikliğini duyumsatmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Baba ile olan. İLE/VE/||/<>/> Yaştaş/akran ile. )


- AYNALA(N)MA ve/||/<> ONAYLA(N)MA


- AYNA/LA(N)MAK ile/ve/değil/||/<>/< SAHİPLENMEK/MUSAHİPLİK


- AYNAN YOKSA KOMŞUNA BAK ile/ve BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM


- AYNEN ile/||/<> AL BENDEN DE O KADAR


- AYNEN ile/ve/||/<> HOMOJEN


- AYNEN ile/ve/||/=/<> KESİNLİKLE


- AYNEN ile/ve TAMAMEN

( EXACTLY vs./and COMPLETELY )


- AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK


- AYNI ANDA DOĞRU ile/ve/değil/yerine AYRI AYRI/TEK TEK DOĞRU


- AYNI ANDA ile/ve/değil/||/<> MİLİSANİYELER İÇİNDE


- AYNI "BOK" ile/ve/değil/||/<>/> LACİVERDİ


- AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK


- AYNI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE DÜŞÜNMEK


- (AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK


- [ne yazık ki]
"AYNI KEFEYE KOYMAK" ve/||/<> "AYNI POTADA ERİTMEK"

( İkisi de bireyler ve toplumlar için çok yanlıştır ve yapılmamalıdır! )


- AYNI ÖĞÜNDE YENEBİLENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- AYNI ÖĞÜNDE YENİLMELİ!


- AYNI ÖĞÜNDE YENİLMEMELİ!


- AYNI ONUN GİBİ ... değil AYNI ...


- AYNI ONUN GİBİ ... değil ONUN GİBİ ...


- AYNI PARALELDE değil AYNI YÖNDE ya da PARALELDE


- AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK

( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )


- AYNI ŞEYİ(AYRINTIYI/KONUYU):
KONUŞUYORUZ ile/ve/değil/||/<>/> SÖYLÜYORUZ


- AYNI YÖNDE ile/ve/||/<> PARALEL


- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil AYRICA


- AYNI ZAMANDA ve/||/<> ÇOK


- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil/yerine ÜSTELİK


- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA

( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )


- AYNI ile AYNÎ

( Benzer. | Başkası değil, yine o. | Aralarında ayrım olmayan. | Eski durumunda kalmış, değişmemiş. İLE Para olarak değil nesne/eşya olarak verilen/bağışlanan. )


- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]

( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )


- AYNI ile/değil/!= BENZER

( [not] SAME vs./but/!= SIMILAR )


- AYNI ile/ve/değil HEMEN HEMEN AYNI

( [not] SAME vs./and/but ALMOST SAME )


- AYNI ile/ve/değil/<> İÇ İÇE


- AYNÎ ile İNFÂKÎ ile EKLİ


- AYNI ile/ve ORTAK

( SAME vs./and COMMON )


- AYNI ile/ve/||/<> TIRHALLI

( ... İLE Aynı koşullar altında bulunanların, aynı durumda olduklarını anlatmak için kullanılan bir söz. )


- AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK

( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )


- AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ


- AYNI/LIK ile/ve/||/<> KALICI/LIK


- AYNI/LIK ile ÖZDEŞ/LİK

( SAME vs. IDENTITY )


- AYNI/LIK ile PARALEL/LİK


- AYN/ILIK ile/ve/||/<>/>< FARK/LILIK

( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<>/>< Geliştirir. )


- AYNINDAN değil AYNISINDAN


- AYNISININ, TIPKISI değil AYNISI ya da TIPKISI


- AYNİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖZDEK


- AYNİYET ile ANALOJİ

( SAMENESS vs. ANALOGY )


- AYNİYET[Ar.] değil/yerine/= AYNILIK, ÖZDEŞLİK


- AYNİYET ile MİN VECH


- Aynı şeyi KONUŞ!!!


- Aynı yöne bakarak KONUŞ!!!


- AYNŞTAYN ile AYNŞTAYNİYUM

( Avagadro sayısıyla foton enerjisinin çarpımına eşit olan ve fotokimyada kullanılan bir ışık enerjisi birimi. İLE İlk kez, 1952'de, hidrojen bombası denemesinde keşfedilen, artık hızlandırıcılarda üretilen, aktinitler ailesinden, atom numarası 99, kütle numarası 244'ten 254'e kadar değişmekle birlikte, nötronlarla bombardımanı sonucunda, 15 nötronun peşi peşine U²38; çekirdeğine girmesinin ardından, 6.63MeV enerjili alfalar yayan, 20 gün yarılanma süreli, 253 kütle numaralı izotopu ve daha sonra Pu²39;'un termik nötronlarla bombardımanında, 1.1MeV enerjili betalar[Β¯] yayan, 36 saat yarılanma süreli, 200Μg-300Μg kadar 254 kütle numaralı radyoizotopları elde edilen yapay öğe. Simgesi: Es )

( EINSTEIN vs. EINSTEINIUM )

( EINSTEIN avec EINSTEINIUM )

( EINSTEIN mit EINSTEINIUM )


- AYOL" değil/< (H)AY OĞUL


- AYRAÇ(/PARANTEZ/KAVS[Ar.]) " ( ) " ile KÖŞELİ AYRAÇ " [ ] "


- AYRI AYRI İŞLER ve AYRI AYRI KİMLİKLER


- AYRI AYRI ile/ve BAŞLI BAŞINA


- AYRI BİR "SANAT" ile/ve/değil/||/<>/< AYRI BİR SEVİYE


- AYRI-GAYRI (OLMAMA/SI)


- AYRI-GAYRI ile/ve GÂFİL OLMAMAK


- AYRI GÖRMEK/TUTMAK ile/ve DIŞINDA GÖRMEK/TUTMAK


- AYRI PETALLİ KOROLLA, DIALIPETAL KOROLLA, KORİPETAL KOROLLA = TÜVEYC-İ KESÎRÜ'L-EVRÂK = COROLLE POLYPÉTALE, COROLLE DIALYPÉTALE


- AYRI SEPALLİ KALİKS, DİALİSEPAL KALİKS, KORİSEPAL KALİKS = KE'S-İ KESÎRÜ'L-EVRÂK = CALICE POLYSÉPALE, CALICE DIALYSÉPALE


- AYRI ile/ve APAYRI

( SEPARATE vs./and QUITE SEPARATE )


- AYRI ile/ve BAŞKA

( SEPARATE vs./and ANOTHER )


- AYRI değil/yerine/>< BİR


- AYRI ile/ve GAYRI ile/ve ŞEBİH


- AYRI ile/ve ÖZEL

( DISTINCT vs./and SPECIAL )


- AYRI ile/ve/değil/yerine UZAK


- AYRICA ile/ve/||/<> EK OLARAK


- AYRICALIK (BEKLENTİSİ) ile/ve/değil/yerine NEZÂKET


- AYRICALIK ile "AĞIRLIK"


- AYRICALIK ile/ve/||/<>/< AŞK


- AYRICALIK ile AZINLIK


- AYRICALIK ile/ve/değil/yerine FARK

( [not] PRIVILEGE vs./and/but DIFFERENCE
DIFFERENCE instead of PRIVILEGE )


- AYRIK DÜZENLER/SİSTEMLER ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ DÜZENLER/SİSTEMLER


- AYRIK OLAY ile/||/<> KESİŞEN OLAY

( Ayrık aynı anda olmaz, kesişen olabilir )

( Formül: A∩B=∅ İLE A∩B≠∅ )


- AYRIK ile AYRIM

( Ayrılmış. | Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen. | Kuraldışı, müstesna. İLE Ayırma eylemi. | Bir kişi ya da nesnenin, ötekilerle karış(tırıl)mamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark. | Alt bölüm. | Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter. | Ayrılma noktası. | Bir ya da daha çok sahne içinde geliştirilip, olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü. )


- AYRIKOTU ile İDRİSOTU

( ... İLE Bir tür ayrıkotu. )


- AYRIKOTU ile/değil ZEMBİLOTU

( ... İLE/DEĞİL Buğdaygillerden, ayrıkotuna benzeyen, çorak yerlerde yetişen bitki. )


- AYRILABİLECEK OLAN ile/ve/||/<> AYRI OLABİLECEK OLAN


- AYRILABİLİR OLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/< AYRILAMAZ OLAN/LAR


- AYRILACAK ZAMAN ve/||/<> VERİLECEK SELÂM

( Vefâ bilmeyene zaman ayrılmaz/ayrılmamalı. VE/||/<> Değer bilmeyene selâm verilmez. )


- AYRILIK:
YAKAR ve/||/<>/> YIKAR


- AYRILIK ile/ve ALAN AYRILIĞI

( SEPARATENESS vs./and FIELD SEPARATION )


- AYRI/LIK ile/ve BAŞKA/LIK

( DISTINCT vs./and DIFFERENT )


- AYRILIK ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ

( [not] DEVIATION vs./and/>/but BEGINNING )


- AYRILIK ile İKİLİK

( DISTINCT vs. DUALITY )


- AYRILIK ile/ve/<> SAYRILIK/HASTALIK ile/ve/<> ÖLÜM


- AYRILIK ile/ve SON

( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )


- AYRI/LIK ile/ve TAŞKIN/LIK

( DISTINCT vs./and IMPETUOSITY )


- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK

( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )

( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )


- AYRILIK/İKİLİK ile/değil SALINIM

( [not] DISTINCT vs./but OSCILLATION )


- AYRILIKLARDA, UNUTABİLMEK İÇİN:
ZAMAN ile/ve/ya da BAŞKA BİRİ

( Ayrılıklar umutsuzluğa düşürmesin. Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir. )

( Buluşmak, dost olanlar için kaçınılmazdır. )


- AYRILIKLARIN BİRLİĞİ ile VARLIK BİRLİĞİ

( Armoni. İLE Vahdet-i Vücud. )


- AYRILIKTA:
[SEVGİLİNİN, ...]
HÜZNÜNÜN YARALAMASINA ve/||/<> KARANLIĞININ ÜŞÜTMESİNE

( Dayanılmaz. VE/||/<> Alışılmaz. )


- AYRILMA ile AYRIŞMA


- AYRILMA ile/ve/||/<>/> BİREYLEŞME ile/ve/||/<>/> GERÇEK(LİK)LE İLİŞKİ

( WINNICOTT > STERN > MAHLER )


- AYRILMA ile/ve/||/<>/> BOŞANMA


- AYRILMA ile/ve/değil/yerine DÖNME


- AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA

( [bir şeyi/kavramı/durumu/olayı] Süreç ve sonucun(un) birlik ve bütünlüğüyle görerek tanımlama ve/ya da değerlendirme. İLE/VE Süreç merkezli/odaklı (aşırı) "yorum"/"okuma". )

( Davranış ve tutum, yeğleme/tercih. İLE/VE Durum. )

( Kişide. İLE/VE Nesnelerde.[Benzetme olarak, tırnak içinde] )

( Tekrar biraraya gelebilme, buluşabilme olanağıyla. İLE/VE Bir daha birleşmemek üzere. )

( "AYRIŞMA"yı da karşılıklılık/işteşlik durumu olduğundan dolayı AYRILMA ile birlikte ya da ayrı ayrı kullanmak olanaklı olduğu gibi bunlarla da karıştırmamak gerekiyor. )

( DEVIATION vs./and TO BREAK OFF )


- AYRILMA-BİREYLEŞME EVRELERİNDE:
3-8 ve/||/<>/> 10-15 ve/||/<>/> 15-22 ve/||/<>/> 22-30 AY

( Farklılaşma ve gövde imgesinin gelişimi. VE/||/<>/> Uygulama. VE/||/<>/> Yeniden yakınlaşma. VE/||/<>/> Bireyleşmenin sağlamlaştırılması ve nesne sürekliliğinin başlangıcı. )


- AYRILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYILMAK


- AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK

( TO LEAVE vs./and TO DIGRESS )


- AYRILMAMA ile/||/<> AYRIŞIM ile/||/<> AYRIKLIK(TRANS-DÜZENLEME)

( [mitoz/mayoz] Göze bölünmesi sırasında homolog kromozomların ya da kardeş kromatitlerin düzgün bir biçimde ayrılamaması.[Bir çift homolog kromozomun ayrılamaması. | Kardeş kromatitlerin ayrılamaması. | Mitoz sırasında kardeş kromatitlerin ayrılamaması.] İLE/||/<> Göze bölünmesinin anafaz evresinde kromozom çiftlerinden her birinin zıt kutuplara çekilmesi. İLE/||/<> Ebeveynlerinden mutant ve doğal aleller aktarılmış olan, iki özellik açısından da heterozigot genler. Genlerin karşılıklı iki DNA zincirinde çapraz olarak iki baskın ya da iki çekinik özellik bulunması durumu. Bireyde birbirine bağlı olarak iki baskın gen ve iki çekinik gen varken mayoz bölünme sırasında birbirine bağlı bir çekinik bir baskın gamet oluşması ve çocuğa aktarılması durumunda trans-düzenlemeye rastlanabilir. )


- AYRILMIŞ ile DUL

( ... ile BÎVEGÎ [BÎVE-ZEN: Dul hanım.] )

( ... ile SEYYİBE )


- AYRIM/AYRILIK = FASL-I KARİP = DIFFERENCE[İng.] = DIFFÉRENCE/DIVERSITÉ[Fr.] = DIFFERENZ/VERSCHIEDENHEIT[Alm.] = DIFFERENTIA/DIVERSITAS[Lat.] = DIAPHORA[Yun.] = DIFERENCIA[İsp.]


- AYRIM (NOKTASI):
KAVŞAK ile/ya da/||/<> MAKAS ile/ya da/||/<> ÇATAL


- AYRIM ile/değil AÇIKLAMAK/ÖĞRETMEK ÜZERE, (PEDAGOJİK)


- AYRIM ile/ve ANLAMLANDIRMA

( DISTINGUISH vs./and TO GIVE A MEANING )


- AYRIM ile AYIRIM

( DISTINGUISH vs. DIFFERENTIATION )

( ... ile VİBHAGA )


- AYRIM ile/ve/<> BİRLİK


- AYRIM <>/> ÇATIŞKI <>/> BİREŞİM


- AYRIM ve/||/<> DENGE


- AYRIM ile/ve İLİŞKİ

( DISTINGUISH vs./and RELATION )


- AYRIM/FARK ile/ve/değil/||/<> ORAN


- AYRIM ile/ve/<>/||/değil ÖTEKİLEŞTİRME


- AYRIM ile/ve SINIR

( DISTINGUISH vs./and BOUNDARY )


- AYRIM ile/ve/||/<>/< TANIM

( DIFFERENTATION vs./and/||/<> DEFINITION )


- AYRIM ile/ve/||/<>/< VERİ


- [ne yazık ki]
AYRIMCILIK ile/ve/||/<> NEFRET


- AYRIMLAR İÇİNDEKİ BÜTÜNLÜK


- AYRIMLI BİRLİK ile/değil AYRIMLI, AŞILMIŞ BİRLİK


- AYRIMLI BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİR ile/ve AYRIMSIZ TEK

( ALE-L-ITLAK: Genel olarak bir kayıtla bağlı olmayarak. | Ayırdetmeden, ayırmadan, salt olarak. )


- AYRIMLI ÖZDEŞLİK ile/ve/<> BİREŞİM(TEVHİD)


- AYRIMSAMA ile/ve/||/<> YENİDEN ÜRETME ile/ve/||/<> TANIMA


- AYRINCA/İSTİSNA ile/ve/||/<> ÖZGÜN/LÜK


- AYRINCA ile/değil/yerine ÖNCÜL


- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT


- AYRINTI ile AÇIKLAMA

( TEFERRUAT ile TAFSİLAT )


- AYRINTI ile AYIRTI

( DETAIL vs. NUANCE )


- AYRINTI ile AYIRTI

( DETAIL vs. NUANCE )


- AYRINTI ile AYRIM

( DETAIL vs. DIFFERENTIATION )


- AYRINTI ve BASAMAK

( DETAIL and STEP )


- AYRINTI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (BİR/ALT) BAŞLIK


- AYRINTI ile/ve DERİNLİK

( DETAIL vs./and DEEPNESS )


- AYRINTI ile/ve/||/<> GELECEK


- AYRINTI ile İNCELİK

( DETAIL vs. DELICACY )


- AYRINTI ile NÜANS

( ... İLE Resim sanatında renk ayrıntısı. )

( DETAIL vs. NUANCE
... WITH Color detail in art. )


- AYRINTI >< ÖLÜM


- AYRINTI ile/ve ÖZEL

( DETAIL vs./and SPECIAL )


- AYRINTICILIK ile/ve/||/<> TİTİZLİK


- AYRINTILAMA -ile

( ELABORATION )


- AYRINTI/LAR ile/ve/yerine TEMEL İLKE/LER

( DETAIL/S vs./and BASIC PRINCIPLE/S
BASIC PRINCIPLE/S instead of DETAIL/S )


- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"


- AYRINTILI ile/ve/<> KAPSAMLI


- AYRIŞIK/HETEROJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR) ile/ve/||/<>/>< BAĞDAŞIK/MÜTECÂNİS[Ar.]/HOMOJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR)

( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )


- AYRIŞMA ile/ve/değil/||/<>/> ÇOĞALMA


- AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME

( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )


- AYRIŞMA ile/ve İNCELME


- AYRIŞMA ile/ve/değil/yerine/<>/>< KATILMA

( İFTİRÂK ile/ve/değil/yerine/<>/>< İŞTİRÂK )


- AYRIŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA


- AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK


- AYRIŞTIKLARIMIZ ile/değil/yerine BULUŞTUKLARIMIZ(BULUŞABİLECEKLERİMİZ)


- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK


- AYRIŞTIRMAK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLAŞTIRMAK


- AYRIŞTIRMAK ile/değil/yerine KAYNAŞTIRMAK


- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile ÖTEKİLEŞ(TİR)MEK


- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MAK


- AYRIYET(T)EN değil AYRICA


- AYRIYKEN/AYRIYSAK ile/değil/yerine/>< BİRLİKTEYKEN/BİRLİKTEYSEK

( Yerlerdeyiz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayaktayız. )


- Ayrık de'leri, ki'leri, mi'leri önemseyerek yaz ve KONUŞ!!! -ve


- Ayrılırken KONUŞ!!!


- AYRU ile/||/<> AYRUK/AYRUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Değilse. İLE Başka/gayr. )


- AYRUK -ile

( Ayrı, başka, gayri. )


- AYSBERG[İng. < ICEBERG] değil/yerine/= BUZDAĞI


- AYŞE HANIM ÇEŞMESİ :

( Zekeriyaköy'de Kirazlıbahçe'ye (Çay Bahçesi) giderken tepenin alt kısmında ve yolun solundadır (H.1208, M.1793). Bu çeşmenin halk arasında kullanılan ismi "Soğuksu Çeşmesi'dir. Sokak Soğuksu Sokağındadır ve ismini bu sudan almıştır. Çeşme değişik zamanlarda onarım gördüğü ve onarım sırasında aslı korunmadığından mimari özelliğini kaybetmiştir. Çeşmenin suyu iptal edilmiş ve köy meydanındaki "Hayrat" çeşmeye bağlanmıştır. Çeşmenin kitabesinde şöyle yazmaktadır: Hüseyin aşkına iç bu çeşmeden mâ - ül hayat sahib - ül hayrat Ziştovi Ayşe Hanım (1208)". )


- ... değil AYŞEKADIN(FASULYE)


- AYŞ Ü İŞRET[Ar.] ile/ve AYŞ Ü NÛŞ[Ar.] ile/ve AYŞ Ü TARAB[Ar.]

( Yeme içme, çalgı çengi, eğlence. )

( AYŞ: Yaşama. )


- AYTA = HİTABE[Ar.] = DECLAMATION[İng.] = DÉCLAMATION/HARANGUE[Fr..] = DEKLAMATION[Alm.]

( Tumturaklı konuşma. | Resmî bir yerde, üst seviyedeki kişiler karşısında söylenen ve oldukça kısa olması gereken söylev. [AYTA VURGUSU / ACCENT ORATOIRE] )


- AYTAÇ, ALİ ÇETİN (İST. 1989) :

( Sarıyerlidir. İlk, orta ve Lise öğrenimini tamamladıktan sonra İ.Ü. İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldu. Arel Üniversitesinde Sosyoloji üzerine yüksek lisans tezi yaptı. CHP üyesidir. Gençlik kollarında çeşitli görevler üstlendi. Son Baskı isimli yerel gazetesinin genel yayın yönetmenidir ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Sarıyer Şubesi üyesidir. )


- AYTILDI ile/||/<> AYTINDI ile/||/<> AYTIŞ/AYTIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Söz (başka bir şey de olabilir) ondan soruldu. İLE Söz sormayı kendi üzerine aldı. İLE Birinin sağlığını sormak ya da iki kişinin karşılıklı olarak birbirinin sağlığını sorması. )


- AYTIŞMAK[> EYTİŞİM] ile/ve/=/||/<>/< ATIŞMAK

( Atışmak. | Münazara. | Saz şairleri belirli bir ayak üzerine karşılıklı deyiş söylemek. İLE/VE/||/<>/< Birbirine karşılıklı söz söyleyerek tartışmak. | Saz şairleri belirli bir ayak üzerine karşılıklı deyiş söylemek. | Çocuk oyunlarında ebeyi ya da takımda olanları belirlemek için karşılıklı olarak adım atmak. | Ok vb. atarak yarışmak. )


- AYTUĞ, PROF. DR. BURHAN (ERZURUM, 1929 - 2016) :

( İ.Ü. Orman Fakültesi öğretim üyesidir. İlk ve orta öğrenimini Erzurum'da tamamladıktan sonra, 1949'da İ.Ü. Orman Fakültesini bitirdi. Askerliğini takiben 1953 yılında İ.Ü. Orman Fakültesi Orman Botaniği Kürsüsünde asistan oldu. 1958'de "Ormancılık bilimleri Doktoru", 1964'te aynı kürsüde "Doçent" unvanlarını aldı. 1972 yılında profesörlüğe yükseldi. Değişik ülkelerde mesleği ile ilgili araştırma ve incelemelerde bulundu. Yirmi Avrupa ülkesini kapsayan "Atlas Europeen des Pollens Allergistants" da "Calendrier Polliniquesen Turquie" araştırmalarıyla Türkiye'yi temsil etti. Montreal ve New York Üniversiteleriyle Türkiye'de yapılan ortak bir araştırmadan ötürü Dr. J. Bordaz ve Dr. D. Perkins ile birlikte "Canada Council'in 1968 yılı "Bilim Ödülü" nü kazandı. Kitap, atlas, bilimsel araştırma ve bilimsel makale olarak 89 yayım gerçekleştirdi. Bunların 20'si yurtdışında yayınlandı.1975 - 1980 yıllarında İ.Ü. Orman Fakültesinde iki kez dekanlık görevi üstlendi. İ.Ü. Orman Fakültesinin en büyük ihtiyacı olan bir araştırma ormanı kazandırmak için büyük mücadele verdi ve başardı. Kazandırdığı "Araştırma Ormanı" (Bilezikçi Çiftliği), kendisinden sonra YÖK'cü tutumlarla yitirilme aşamasına gelen Bilezikçi Çiftliği'ni geri alabilmek için yargı yolu ile verdiği onurlu kavgayı kazanarak çok büyük bir başarı elde etti. )


- AYURVEDA TIBBI ile/||/<> HİPOKRAT TIBBI

( Ayurveda dosha dengesi üzerine kuruludur İLE Hipokrat tıbbı dört sıvı kuramıne dayanır. )

( Charaka tarafından -200 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-300--200) (Ülke: Hindistan) (Alan: Tıp, Biyoloji) (Önemli katkıları: Charaka Samhita, Ayurveda tıbbı) )


- AYVA ile/değil ALTIN AYVA


- AYVA ile JAPON AYVASI

( CYDONIA OBLONGA cum CHAENOMELES SPECIOSA )

( Ayva, Farsça'da, "sulu" ve "mavi" demektir. )

( SEFERCEL ile ... )

( ÂBÎ, BİH/Î ile ... )


- AYVAT BENDİ :

( Kâğıthane deresinin Ayvat Çayı üzerine Sultan III. Mustafa (1717 - 1774)'nın isteği üzerine 1765'te yapılmıştır. 156.000 m³ kapasitelidir. Bendin yüksekliği 12,57 m. uzunluğu 55,20 m, denizden yüksekliği ise 102 m dir. Bu bende Mustafa III Bendi de denilmektedir. )


- AYVAZ ile/ve AZAP

( Konaklarda çalışan uşak. İLE/VE Çiftlik uşağı. )


- AZ ANLAYAN ile ÇOK ANLAYAN


- [ne yazık ki]
AZ BİLME ve/||/ne yazık ki/<>/> ÇOK SAVUNMA


- AZ BİLMEK ve/değil/için/||/<>/< ÇOK OKUMAK/DİNLEMEK/DÜŞÜNMEK


- AZ BUÇUK" ile/ve "AZ BİRAZ"


- AZ (")ÇALAN(") ile/>< (")ÇOK(") ÇALAN

( Hapse girer. İLE/>< "Kariyer yapar." )


- AZ / ÇOK değil/yerine ORANTISIZ/ORANTILI


- AZ ENERJİ ve/<> DÜZEN


- AZ İLE YETİNMEK ile/ve/||/<>/>/< ÖLÇÜLÜLÜK

( TO BE CONTENTED WITH FEW vs./and/||/<>/>/< MODERATION )


- [ne yazık ki]
"AZ İLE YETİNME(ME)K" ve/||/<>/> ÇOK'U BUL(AMA)MAK


- Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! -ve

( "Demek ki"...
"Zâten", "herşey", "aslında" ve "sadece"
"sonuç" ile başlar/başlamış!



Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
"Zâten" diyerek, her "işine gelene/gelmeyene" bağlamadan KONUŞ!!!
"Aslında/esasında" "öyle/şöyle" (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Sadece/sırf" diyerek onca konuşulanı gözardı etmeden KONUŞ!!!

"Sonuçta" diyerek son sözü kendine ait kılmadan KONUŞ!!!
"Son tahlilde" deyince daha bir üst perdeden konuşmadığını bilerek KONUŞ!!!
"Temelde" olanın ne olduğuna iyi bak da ona göre sağlam KONUŞ!!!
"Normalde" diyerek tüm sürecin "anormal olduğu varsayımında ya da iddiasında bulunma"dan KONUŞ!!!
"Allah'tan" ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!
"Demek ki" ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!!
"Nasılsa" diyerek çıkarlarını öncellemeden KONUŞ!!!

"Ona bakarsan" diyerek sözü düşürmeden KONUŞ!!!
"Belki de" olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!
"İlle de" o ya da öyle değil "koşulu" "koymadan/olmadan" KONUŞ!!!
"Kesinlikle... Kesinlikle..." diyerek kendi yetersizliğinin anlaşılacağını dikkate alarak KONUŞ!!!
"Diyelim ki" diyorsan doğru örnek seçerek KONUŞ!!!

"Ne var?" diyerek, ahmaklık etmeden KONUŞ!!!
"Ne var ki?" diyerek, "saf görünümlü" kurnaz olmadan KONUŞ!!!
"Ne peki?" diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
"Niye ki?" diyerek, hazırcı değil önce kendin düşün de ona göre KONUŞ!!!

"Elimde değil" diye kendini/başkalarını "kandır"(a)madığını bilerek KONUŞ!!!
"Ne bileyim" diyorsan düşünüp, öğrenip, bilebileceğini anımsa ve ona göre KONUŞ!!!

"Herkes"i katmadan KONUŞ!!!
"Hiç kimse" demeden KONUŞ!!!
"Hep"siz KONUŞ!!!
"Her zaman"a yaymadan KONUŞ!!!
"Hiçbir zaman" diye kestirip atmadan KONUŞ!!!

"Keşke ..." ile geçmişe dönmeye çalışmadan KONUŞ!!!
"Ya ..." ile belirsiz olanı belirlemeden KONUŞ!!!

"Böyle ... Böyle ..." demeden KONUŞ!!!
"Şey - şey - şey" demeden KONUŞ!!!
"Falan-filan" diye boşluğa bağlamadan KONUŞ!!!
"Bla-bla-bla" diye başka dilde kullanmadan KONUŞ!!!
"Dedi/Dedim" tekrarsız KONUŞ!!!

"Ben" diyerek kendini merkeze koymadan KONUŞ!!!
"Sen" diyerek kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
"Sen de" diyerek saldırmadan ve savunmadan KONUŞ!!!

www.FaRkLaR.net/KONUS )

( dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )

( image











)


- AZ ÖNCE SÖYLEDİM/BELİRTTİM GİBİ değil AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ


- Az ve öz KONUŞ!!!


- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA


- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN

( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )

( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )

( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )


- AZ YEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇOK YEMEMEK


- AZ ile Az

( Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik. | Alışılmış olandan, umulandan ya da gerekenden eksik olarak. İLE Azot öğesinin simgesi. )

( FEW/LITTLE vs. FEW/LITTLE )


- AZ değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR