Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... yerine ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 13667 başlık/FaRk yer almaktadır.

- İZOKINETİK/ISOKINETIC[İng.] değil/yerine/= EŞ DEVİNIMLİ


- İZOLASYON/ISOLATION[İng./Fr.]/TECRİT[Ar.] değil/yerine/= YALITIM | AYIRMA | YALNIZLAŞTIRMA

( Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma. )


- İZOLE/ISOLATED[İng.] değil/yerine/= YALITIK | AYRI


- İZOMER/İSOMER[İng.] değil/yerine/= EŞİZ


- İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ


- İZOMORF değil/yerine/= EŞBİÇİM

( Başka bir şeyin biçim ya da yapı bakımından aynısı olan şey. )


- İZOMORFİK/ISOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= EŞ YAPILI


- İZOMORFİK değil/yerine/= EŞBİÇİMLİ


- İZOMORFİZM değil/yerine/= EŞBİÇİMLİLİK


- İZOTERM[Yun. ISOS: Eşit. | THERMOS: Sıcak.] değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTERM değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTONİK/ISOTONIC[İng.] değil/yerine/= EŞ GEÇİŞİMLİ


- İZOTOP[Fr. < Yun. ISOS: Eşit. | TOPOS: Yer.] değil/yerine/= EŞYER/YERDEŞ

( Yalnız atomlarının kitleleri yönünden birbirinden farklı olan, aynı kimyasal öğe. )


- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ


- İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU


- JAMAIS VU[Fr./İng.] değil/yerine/= ASLA GÖRMEDİM SANISI


- JANDARMA değil/yerine/= SÜERKOL


- JANT[Lat.]/İSPİT[Yun.] değil/yerine/= KURÇ


- JENERALİZE/GENERALIZED[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- JENERASYON/GENERATION[İng.] değil/yerine/= KUŞAK


- JENERATÖR[Fr.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERATÖR/GENERATOR[İng.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERİK değil/yerine/= TANITIMLIK


- JEODEZİ[Fr.] değil/yerine/= YERÖLÇÜM


- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ


- JİMNASTİK değil/yerine/= ÇEYNİK


- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)


- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ


- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL

( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )


- JÜVENİL/JUVENILE[İng.] değil/yerine/= GENÇ


- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK


- KABA ile/değil/yerine ENGİN


- KABACA ... değil/yerine ANA AKIŞI İÇİNDE ...


- KABACA ile/değil/yerine KISACA


- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE


- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE


- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ

( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )


- KÂBİL-İ DEVİR değil/yerine/= GEÇİRİLEBİLİR


- KABİLİ RÜCÛ değil/yerine/= DÖNÜLEBİLİR


- KÂBİLİY(Y)ET değil/yerine/= YETENEK


- KÂBİLİYET-İ TAKSİM değil/yerine/= BÖLÜNEBİLME


- KABİLİYET[Ar.] değil/yerine/= YETENEK/BECERİ


- KABİN[Fr. < CABINE] değil/yerine/= BÖLÜM

( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. )


- KABLELMİLAT değil/yerine/= MİLÂTTAN ÖNCE


- KABOTAJ[Fr. < CABOTAGE] değil/yerine/= GEMİ İŞLETME

( Bir ülkenin iskele ya da limanları arasında gemi işletme işi. )


- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK


- KABUL EDERSE/NİZ ile/ve/değil/yerine UYGUNSA/NIZ, UYGUN GÖRÜRSENİZ


- KABUL EDİLEMEZLİK ile/ve/<>/değil/yerine SİNDİRİLEMEZLİK


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK


- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK


- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME


- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KÂBUS[Ar.] değil/yerine/= KARADÜŞ/KARABASAN

( Sıkıntılı ve korkulu düş. | Birinin, içinde bulunduğu karmakarışık, sıkıntılı durum. | Acı, sıkıntı, korku veren olay. )


- KABZ/KONSTİPASYON değil/yerine/= PEKLİK


- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT


- KABZA değil/yerine/= TUTAK/SAP


- KAÇ YAŞINDASIN? yerine BÖYLE BİR SORU SORMA! (DAHA İYİ)

( Kişilerin yaşı, sorulmaması gereken sorulardan biridir.(Bay/Bayan farketmez). Kişi kendi paylaşmak istediğinde öğrenilecek bir konudur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. )


- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR


- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN

( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )


- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK

( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )


- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK

( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )


- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK

( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan

Mete Özgencil )


- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK


- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK


- KADAR değil/yerine/= ... DEK/... DEĞİN


- KADAR değil/yerine/= DENLİ


- KADAVERİK/CADAVERIC[İng.] değil/yerine/= KADAVRA KAYNAKLI


- KADAVRA DONÖR/CADAVERIC DONOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDESİNİ BAĞIŞLAYAN


- KADAVRA/CADAVER[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDE


- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )

( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )

( | )

( )


- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM


- KADÎM değil/yerine/= ESKİL


- KADIN OLMAK değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA KADIN OLMAK

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- KADIN değil/yerine DİŞİ/L

( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )


- KADINLARIN:
KORUNMASI ile/yerine/değil ANLAŞILMASI/EĞİTİLMESİ


- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR


- KADİRŞİNAS/LIK değil/yerine/= DEĞERBİLİR(LİK)/İYİLİKBİLİR(LİK)


- KADRAJ[Fr. CADRAGE] değil/yerine/= ÇERÇEVEYE ALMAK

( Sinema ve fotoğrafçılıkta, görüntüyü, çerçeve içine alma. )


- KADRAJ değil/yerine/= DÖRDEN


- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR


- KADRAN değil/yerine/= ÖLÇEK


- KADÜK[Fr. < CADUC] değil/yerine/= DEĞERİNİ/ÖNEMİNİ YİTİRMİŞ, GEÇERLİLİĞİ KALMAMIŞ, ESKİMİŞ


- KAF/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN


- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ


- KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ

( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )


- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM


- KAFES değil/yerine/= KISLAK


- KÂFFE/Sİ[Ar.] değil/yerine/= TÜMÜ, HEPSİ, TAMAMI


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KÂFİYE değil/yerine/= UYAK


- KÂGİR/KÂRGİR[Fars.] değil/yerine/= TAŞ YA DA TUĞLADAN YAPILAN YAPI


- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK


- KAHIR değil/yerine/= EZER


- KAHVE değil/yerine ELMA

( Elma, kahveden daha fazla uyku açıcıdır. )


- KAHVERENGİ[Ar.] değil/yerine/= KULA


- KAHYA değil/yerine/= EVBAŞ


- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL


- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK


- KAİDE değil/yerine/= KURAL


- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN

( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )


- KAİNAT/KOZMOS değil/yerine/= EVREN


- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME


- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ


- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK

( image )


- KALAN YEMEĞİ:
BİTİRMEK/"TEMİZLEMEK" yerine SÜNNETLEMEK


- KALDIĞIMIZ YER değil/yerine KARAR KILDIĞIMIZ YER


- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK


- KALDIRMAK ile/değil/yerine İYİLEŞTİRME


- KALDIRMAK ile/değil/yerine YAY(IL)ARAK GÖSTERMEME/GÖRÜNMEME


- KÂLE ALMAMAK değil/yerine/= ÖNEMSEMEMEK/ÖNEM VERMEMEK/SÖZ ETMEYE DEĞER BULMAMAK


- KALE değil/yerine/= KORGAN


- KALİBRASYON/CALİBRATION[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEME. | ÇAP


- KALİBRATÖR/CALIBRATOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEMECİ


- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine SÜREKLİ/LİK

( [not] PERMANENCE vs./and/but CONTINUOUS/NESS
CONTINUOUS/NESS instead of PERMANENCE )


- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZUN SÜRELİ/LİK


- KALİFİKASYON değil/yerine/= NİTELİKLİLİK


- KALİFİYE/VASIFLI değil/yerine/= NİTELİKLİ


- KALIN/LIK / KABA/LIK değil/yerine/>< İNCE/LİK

( Kişinin, kırılma nedeni. >< Herşeyin kırıldığı nokta. )


- KALIP ile/değil/yerine/>< KAVRAM


- KALITATİF ARAŞTIRMA/QUALITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NİTEL ARAŞTIRMA


- KALITATİF/QUALITATIVE[İng.] değil/yerine/= NİTEL


- KALİTE/Lİ[Fr./İng. < QUALITY] değil/yerine/= NİTELİK/Lİ


- KALITIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; KATILIM

( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )


- KALKÜL/CALCULUS[İng.] değil/yerine/= TAŞ


- KALLEŞ/LİK ile/değil/yerine KARDEŞ/LİK


- KALLUS/CALLUS[İng.] değil/yerine/= KEMIK İYİLEŞİMİ | NASIR


- KALOMEL[Yun.] değil/yerine/= TATLISÜLÜMEN

( Civa bileşimlerinden, hekimlikte kullanılan, zehirli bir madde. )


- KALORİ[Lat. < CALERE] değil/yerine/= ISIN

( Bir kilogram suyun sıcaklığını, bir derece yükseltmek için gereken ısı miktarı. Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir nesnenin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. )


- KALORİFER değil/yerine/= ISITAŞIR


- KALORİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ISIÖLÇER

( Nesnelerin ısınma ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )


- KALORİMETRE/CALORIMETER[İng.] değil/yerine/= KALORİÖLÇER


- KALORİMETRİ[Fr.] değil/yerine/= ISIÖLÇÜM


- KALP KIRMAK değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK

( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )


- KALP[Ar.] değil/yerine/= YÜREK


- KALP değil/yerine/= GÖNÜL/YÜREK


- KALSEDON/KALKEDON TAŞI değil/yerine/= KADIKÖY TAŞI

( Genellikle mavi renkte bulunan bir taş. )


- KALSIFIKASYON/CALCIFICATION[İng.] değil/yerine/= KİREÇLENME


- KALSİNOZİS/CALCINOSIS[İng.] değil/yerine/= DOKU KALSİYUM BİRİKİMİ


- KALTABAN[Fars.] değil/yerine/= NAMUSSUZ | ŞARLATAN, YALANCI, HİLECİ


- KAM' değil/yerine/= EZME, KIRMA; ZAPTETME


- KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )


- KÂM[Fars.] ile/ve/değil/yerine/||/<> RÂM[Fars.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. )


- KAMANÇO[İt. < CANGIA] değil/yerine/= YÜKLEME, AKTARMA, ELDEN ELE GEÇİRME


- KAMARA/CHAMBER[İng.] değil/yerine/= ODACIK


- KAMBİYO[İt. < CAMBIO] değil/yerine/= ÇAPRAZ PARA DEĞİŞ-TOKUŞU

( İki ayrı ülke parasının birbiriyle değiştirilmesi. | Herhangi bir yerdeki bir alacağın tahsili, bir borcun ödenmesi ya da bir yerden toplanan para ve para yerine geçen taşınabilir değerlerin başka bir yere aktarılması için yapılan işlemin bedeli. | Bu işlemin yapıldığı yer. )


- KAMBURLAŞMA değil/yerine/>< DİK/DÜZGÜN DURMA/OTURMA/YÜRÜME


- KAMÇILAMAK değil/yerine TETİKLEMEK


- KAMER BALIĞI değil/yerine/= AY BALIĞI


- KAMİNETO[İt. < CAMINETTO] değil/yerine/= KÜÇÜK İSPİRTO OCAĞI


- KAMPANA[İt. CAMPANA] ile/değil/yerine/= ÇAN

( Çan. | Tekerleğin dingil üzerindeki fren mekanizması. İLE/DEĞİL/YERİNE/= İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran, madenden araç. )


- KAMPİMETRİ/CAMPİMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖRME ALAN ÖLÇÜMÜ


- KAMPÜS[Fr./İng. < CAMPUS] değil/yerine/= YERLEŞKE


- KAMUFLAJ[Fr./İng. < CAMOUFLAGE] değil/yerine/= GİZLEME/ÖRTME


- KAMUFLAJ değil/yerine/= GİZLEYİ


- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= ALALAMAK


- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= GİZLEYİLEMEK


- KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ


- KAN NAKLİ değil/yerine/= KAN AKTARIMI


- KANAAT değil/yerine/= KANI/KANIKLIK


- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT


- KANAAT ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM


- KANAAT ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH


- KANAATBAHŞ değil/yerine/= İNANDIRICI


- KANAATKAR/KANAATLİ değil/yerine/= KANIK/YETİNGEN


- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN

( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )


- KANAL değil/yerine/= ARK/HARK

( İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk. )


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANAVA[İt. < CANOVACCIO] değil/yerine/= TASLAK

( Kaneviçe. | Bir şekil, resim, plan ya da eserin sonradan üzerinde işlenecek olan basit şekli, taslak. )


- KANCALI İĞNE değil/yerine ÇENGELLİ İĞNE


- KANDIR(IL)MAK ile/ve/değil/yerine İKNA ETMEK/EDİLMEK


- KANDIRMA ile/ve/değil/yerine/<> İKNA


- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK


- KANDIRMAK ile/değil/yerine İSTEDİKLERİNİ/BEKLEDİKLERİNİ VERMEK


- KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK


- KANEPE değil/yerine/= ÇEKYAT


- KANGURULARDA:
KOŞMAK değil/yerine SIÇRAMAK

( Sıçramaları, koşmaktan daha az enerji tüketmelerini sağlamaktadır. )


- KANIN AKMASI ile/değil/yerine/>< MÜREKKEBİN AKMASI


- KANIT ARAMAK ile/değil/yerine KAVRAYIŞ


- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER


- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN


- KANKA ile/ve/değil/yerine "KAFA DENGİ"


- KANSER[Fr./İng. CANCER] değil/yerine/= DOKUNMA BANA / İNCİTME BENİ

( Bir organ ya da dokudaki gözelerin kontrolsüz olarak bölünüp çoğalmasına bağlı olarak yakın dokulara yayılmasıyla ya da uzak dokulara sıçramasıyla beliren hastalık. )


- KANSER/SİN/İZ değil/yerine (GÖVDENİZDE) BİR TÜMÖR VAR


- KANSER ile/değil/yerine/>< KONSER

( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )


- KANSERDE:
BİRİNCİL TEDAVİ ile/ve/yerine/<> NEOADJUVAN TEDAVİ

( ... İLE Eğer hormon tedavisi, birincil tedavi öncesi verilirse buna Neoadjuvan Tedavi denir. Kanser hücrelerinin öldürülmesine ve birincil tedavinin etkili olmasına yardımcı olur. )

( http://kanserle-dans.blogspot.com )


- KANSEROJENİK/CANCEROGENIC[İng.] değil/yerine/= KANSER YAPAR


- KANSERÖZ/CANCEROUS[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KANTAR[Ar. < KİNTÂR]/BASKÜL[Fr. < BASCULE] değil/yerine/= TARTI (ARACI)

( Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. | Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aracı, el kantarı. | 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi. )


- KANTAT[Fr. < CANTATE] ile/değil/yerine İLÂHÎ

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir ya da bu şiirin orkestra eşliğindeki tek ya da çok sesli bestesi. )


- KANTITATİF ARAŞTIRMA/QUANTITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NICEL ARAŞTIRMA


- KANTITATİF/QUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= NICEL


- KANTON[Fr. < CANTON] değil/yerine/= BÖLGE

( İsviçre Konfederasyonu'nu oluşturan devletlerden her biri. )


- KANÜL/CANNULA[İng.] değil/yerine/= BORUCUK


- KANÜLASYON/CANULATION[İng.] değil/yerine/= BORUCUK YERLEŞTİRİMİ


- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA


- KANUN-U ESÂSÎ değil/yerine/= ANAYASA


- KANUN-U ESASÎ değil/yerine/= ANAYASA

( Anayasa, teşkîlât-ı esâsiye kānûnu. )


- KANUN değil/yerine/= YASA


- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK


- KAP KALAYLAMAK ile/ve/<>/değil/yerine KALP KALAYLAMAK


- KAPAK ile/değil/yerine/||/<> TABAK


- KAPALI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRSİZ


- KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ


- KAPARİ[Yun.] değil/yerine/= GEBRE OTU


- KAPARO[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= ÖNDELİK


- KAPASITANS/CAPACITANCE[İng.] değil/yerine/= YÜKLENİM


- KAPASİTE[Fr./İng. CAPACITY] değil/yerine/= SIĞA/YETENEK/YETİ

( Bir kondansatörün, elektrik yığma sınırı. )

( Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü, sığa. | Belirli bir alana sığabilecek kişi ya da nesne sayısı. | Bir işletmenin üretim miktarı. | Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa. | Anlama, kavrama yeteneği. )


- KAPASİTE değil/yerine/= SIĞA/SIĞARLIK


- KAPATMAK yerine SIRLAMAK


- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK


- KAPELA[İt.] değil/yerine/= ŞAPKA


- KAPILAR:
İKİ MENTEŞELİ değil/yerine (EN AZ) ÜÇ MENTEŞELİ


- KAPILARI:
AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK

( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )


- KAPİLER/CAPİLLARY[İng.] değil/yerine/= KILCAL | KILCAL DAMAR


- KAPIYI:
VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK


- KAPLARDA:
POLİKARBON yerine TİRİTAN KO-POLYESTER

( ... YERİNE BPA içermezler. )


- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK


- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ


- KAPORA[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= GÜVENMELİK


- KAPUT/HEAD[İng.] değil/yerine/= BAŞ


- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK


- KÂR HADDİ değil/yerine/= KAZANÇ BUCU


- KÂR değil/yerine AR


- KÂR değil/yerine/= KAZANÇ/YARAR


- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME


- KARA SIĞIRI yerine KARA HAYVANI


- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ


- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR


- KARAKTER[İng. < CHARACTER] değil/yerine/= İMCETÜR


- KARAKTERISTİK/CHARACTERISTIC[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ


- KARAKTERİSTİK değil/yerine/= IRASAL


- KARAKTERİZE (ETMEK) değil/yerine/= IRALANMIŞ / IRALAMAK


- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL


- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK

( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )


- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK


- KARANLIK ile/ve/yerine KANDİL (-İN UYANDIRILMASI)


- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE


- KARAR değil/yerine/= VARGI


- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK


- KARARLILIK yerine/ya da SEVGİ

( Sevgi )


- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK

( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )


- KARBON ALAŞIMLI ile/ve/değil/yerine TAMAMI KARBON


- KARBONADO[İsp. < CARBONADO] değil/yerine/= KARAELMAS

( Kayaları delmekte kullanılan siyah elmas. | Maden kömürü. )


- KARDEŞ ile/değil/yerine ARKADAŞ ile/değil/yerine İHVAN


- KARDİNAL/CARDİNAL[İng.] değil/yerine/= ANA


- KARDİYAK AREST/CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI


- KARDİYAK OUTPUT/CARDİAC OUTPUT[İng.] değil/yerine/= KALP DEBİSİ


- KARDİYOJENİK/CARDIOGENIC[İng.] değil/yerine/= KALP KAYNAKLI


- KARE değil/yerine/= DÖRDÜL


- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL

( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )


- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( image )

( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.

Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.

Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.

Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.

Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara; anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )


- KARGO[Fr./İng. < CARGO] değil/yerine/= YÜK


- KARI-KOCA yerine EŞ


- KARI-KOCA yerine EŞ


- KARÎ[Ar.] değil/yerine/= OKUYUCU/OKUR


- KARÎHA değil/yerine/= DÜŞÜNME YETİSİ/GÜCÜ

( Kişide, kendiliğinde açığa çıkan düşünce ve amaç. | Doğa/tabiat. )


- KARİKATÜR[Fr. < CARICATURE] değil/yerine/= DÜŞÜNÇİZİ


- KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER


- KARIN (")AĞRISI(") ile/değil/yerine KAYGI


- KARİNE-İ HÂL değil/yerine/= DURUMUN BELİRTİSİ


- KARIŞTIRMA ile/ve/değil/yerine HARMANLAMA


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇIRPMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine EŞELEMEK


- KARİZMA/İMAJ ile/yerine SAĞLIK

( Dünyanın en büyük mülkü sağlık, en büyük hazinesi memnun olmasını bilme, en büyük dost kendine-güven, en büyük sevinç de aydınlanmaya ulaşmadır. )


- KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ


- KARMAŞA/KARGAŞA değil/yerine YAŞAMIN OLUŞTURULMASI

( Türdeşlik ve görelilik ile. DEĞİL/YERİNE Düzen kurarak. )


- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ

( )

( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )


- KARMAŞIK YAPININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK ile/değil/yerine KARMAŞIK YAPIYI, BASİT/KOLAY ÇÖZÜMLE ÇÖZMEK


- KARMAŞIK ile/değil/yerine "SARMAŞIK"


- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE

( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )


- KARPUZ yerine YUVARLAK


- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK


- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK


- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK


- KARŞI OLMAK ile/yerine UZAK OLMAK


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)


- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME


- KARSİNOİT/CARCINOID[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KARSİNOJEN/CARCINOGEN[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞTİRICİ


- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU


- KARSİNOMATÖZ/CARCINOMATOUS[İng.] değil/yerine/= KANSERSİ


- KARŞISINDAKİ


- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U


- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK


- KARTOGRAF/YA / KARTOGRAFİ[İng. < CARTOGRAPHY] değil/yerine/= HARİTALAMA, HARİTACILIK, ÇİZİNÇÇİ/LİK, ÇİZİMBİLİM


- KARTVİZİT değil/yerine/= TANITMA KARTI


- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN


- KARYOLA[İt.] değil/yerine/= SEKİ/SEDİR

( Üzerine yatak yapılıp yatılan tahta ya da metal sedir. | El arabası. )


- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- KARZ değil/yerine/= ÖDÜNÇ


- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS(KALAS) KAFALI OLMAK yerine KASK KAFALI OLMAK

( Bisiklet kullanırken kask takmanın farkının ve öneminin sürekli zihinde tutulması gerekliliğinin yanı sıra, takmakla takmamak arasındaki FaRkLaR, burada gösteremeyeceğimiz kadar kötü görüntülerdir. O istenmeyecek durumlara düşmemek için "Kask takmayı tercih ediyorum/z..." )

( )

( )


- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE


- KASABA değil/yerine/= İLÇE


- KASABA değil/yerine/= KIRBUCAK


- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS

( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )


- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK


- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT


- KASET[Fr. < CASSETTE]/CD[İng. < COMPACT DISC] / ALBÜM[Fr.] yerine UZUNÇALAR

( İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu. / Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. | Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. | Uzunçalar. YERİNE ... )


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KAŞIK yerine DİL ŞERHİ(MİL'AKA)


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK


- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI


- KASTEN/KASTİ/MAHSUS değil/yerine/= İSTEYEREK/İSTENEREK/BİLEREK/AMAÇLI/AMAÇLICA


- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK


- KASVETLİ değil/yerine/= İÇSIKAN


- KAT İRTİFAKI değil/yerine/= KAT YÜKÜMLENİMİ


- KAT MALİKİ değil/yerine/= KAT İYESİ


- KAT MÜLKİYETİ değil/yerine/= KAT İYELİĞİ


- KAT'I MÜKAFTİ/PARABOL değil/yerine/= ...


- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK


- KATABOLİZMA/CATABOLISM[İng.] değil/yerine/= YIKIMLAMA | YADIMLAMA


- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM


- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN

( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )

( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )


- KATAPLEKSİ/CATAPLEXIA[İng.] değil/yerine/= GEVŞEYİKALIM


- KATARAKT[Fr. < CATARACTE] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU


- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ


- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME


- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


- KATEKSİS/CATHEXIS[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL YATIRIM


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATİ/MUHAKKAK değil/yerine/= KESİN


- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN


- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KÂTİP[Ar.]/SEKRETER[Fr.] değil/yerine/= YAZMAN/YÖNETİCİ YARDIMCISI


- KATİYEN/MUHAKKAK/MUTLAKA değil/yerine/= KESİNLİKLE/KESİN/KESİNKES


- KATİYET KESBETMEK değil/yerine/= KESİNLİK KAZANMAK/KESİNLEŞMEK


- KATİYET değil/yerine/= KESİNLİK


- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KATYON[Fr. < CATION] değil/yerine/= ARTIN

( Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon. )


- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK


- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]

( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )


- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK


- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU


- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ


- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK


- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY

( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )


- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KAYBETME(ME)K:
YAŞAMI ile/değil/yerine YAŞAMIN ANLAMINI

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha üzücüdür. )


- KAYBETMEK[Ar. < GAYB] değil/yerine/= YİTİRMEK

( Bir kez ulaşıldığında artık yitirilmez. )

( ZİYÂ: Taşınmaz malı kaybetmek. | Işık, aydınlık. )

( Once arrived at, it cannot be lost. )


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMA ile/yerine/değil DÖNÜŞÜM

( [not] TO DISAPPEAR vs./but TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of TO DISAPPEAR )


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- KAYBOLMAK değil/yerine/= YİTMEK


- KAYGI:
ZAYIFLAŞTIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<> KOLAYLAŞTIRICI

( ANXIETY:
DEBILITATIVE vs. FACILITATIVE )


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI

( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )


- KAYIP değil/yerine/= YİTİK


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME


- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK

( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( [not] SOURCE vs./and/but VEHICLE/TOOL
VEHICLE/TOOL instead of SOURCE )


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK


- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET


- KAZA değil/yerine/= İLÇE


- KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM


- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )

( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )

( RİBH/RIBH ile ... )

( PROFIT vs. BENEFIT )


- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM

( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )


- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK

( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK

( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )


- KAZANMAK ile/yerine YARIŞMAK

( TO WIN vs. TO COMPETE
TO COMPETE instead of TO WIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK


- KAZARA değil/yerine/= KAZAYLA/İSTEMEDEN


- KAZIK yerine ÇİVİ(ÇÖP)


- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK


- KAZİYYE-İ MUHKEME/MUHKEM KAZİYE değil/yerine/= KESİN YARGI


- KB/BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI


- KBB/EAR-NOSE-THROAT[İng.] değil/yerine/= KULAK BURUN BOĞAZ


- KBRN/CHEMICAL, BIOLOGICAL, RADIOACTIVE, NUCLEAR[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOAKTİF, NÜKLEER


- KBTA/CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHYANGIOGRAHY[İng.] değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ, KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİK ANJIOGRAFİ


- KBY/CHRONIC RENAL FAILURE | PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ | KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ


- KBYS/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ DÜZENİ


- KDS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ


- KEBED değil/yerine/= DİK DURMAK | MEŞEKKÂT


- KEDİLERDE:
CEZA ile/değil/yerine ÖDÜL

( Kediler, cezaları algılayamazlar. İLE/DEĞİL/YERİNE Ödüllere tepki verebilirler. )


- KEFÂLET SENEDİ değil/yerine/= YÜKÜMLÜK BELGİTİ


- KEFÂLET/NÂME değil/yerine/= YÜKÜMLÜK/BELGE


- KEFÂRET/PENANCE değil/yerine/= SUÇ ÖRTER


- KEFİL değil/yerine/= YÜKÜMCÜ


- KEFİLE KEFALET/SECONDARY GUARANTEE değil/yerine/= YÜKÜMCÜYE YÜKÜMLÜK/İKİNCİL GÜVENCE


- KEHÂNET değil/yerine/= ÖNBİLİ


- KELÂM'IN:
İHMÂLİ değil/yerine/>< İMÂLİ

( Kelâmın imâli, ihmâlinden evlâdır. )

( Kelâmın imâli, mümkün olmaz ise ihmâl olunur. / Kelâm, imâl olunmazsa, ihmâl olunur. )


- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM


- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE


- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI


- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK


- KEM-TER değil/yerine/= AŞAĞIDAN BULUNAN, HAKÎR, İTİBARSIZ | EKSİK

( AŞAĞIDAN BULUNAN, HAKÎR, İTİBARSIZ | EKSİK )


- KEMER/SEMER değil/yerine/= ÇIKAÇ


- KEMER değil/yerine/= EĞME


- KEMER değil/yerine/= KAYIŞ


- KEMER değil/yerine/= TÜMSEKLİ


- KEMOLİZ/CHEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AYRIŞIM


- KEMOPREVANTİF/CHEMOPREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA ÖNLER


- KEMOPROFİLAKSİ/CHEMOPROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA KORUMA


- KEMOTAKSİ/CHEMOTAXIS[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL YÖNELIM


- KEMOTAKTİK/CHEMOTACTIC[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL YÖNELIMLİ


- KEMOTERAPİ/CHEMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA KANSER SAĞALTIMI | İLAÇLA SAĞALTIM


- KEMOTERAPİ değil/yerine/= KİMYASAL/KİMYEVÎ SAĞALTIM/TEDAVİ


- KEMOTERAPÖTİK/CHEMOTHERAPEUTIC[İng.] değil/yerine/= KANSER İLACI


- KENAR değil/yerine/= KIYI

( ŞÂTİ'[çoğ. ŞEVÂTÎ] )


- KENDİ ...:
ZAVİYEM(/DEN BAKINCA) değil/yerine/= AÇIM(/DAN BAKINCA)


- KENDİ DÜNYANDA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENDİ DÜNYANI YAŞAMAK

( Sizi tutsak etmiş olan, kendi hakkınızda beslediğiniz fikirdir. )

( Sizi içeri kilitlemiş olan kapı aynı zamanda sizi dışarı bırakacak olan kapıdır. )

( The idea you have of yourself that keeps you in bondage.
The door that locks you in, is also the door that lets you out. )

( Bazıları. [Çoğunlukta olsa da herkes değil.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Herkes. )

( [not] TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs./and/but TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE instead of TO LIVE THE PERSONAL LIFE )


- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI


- KENDİ İÇİN KILMA ile/değil/yerine BELİRLEME


- KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK


- KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK


- KENDİMİ AŞMAM GEREK DÜŞÜNCESİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK


- KENDİMİZİ:
"YÜCELTMEK" değil/yerine DÜZELTMEK


- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK


- KENDİMİZİ/ZİHNİMİZİ:
(")UYUŞTURMAK(") ile/değil/yerine/>< MEŞGUL ETMEK


- KENDİNDEN EMİN OLDUĞUN İÇİN İSTEMEK değil/yerine ALLAH'TAN EMİN OLARAK İSTEMEK


- KENDİNDEN KAÇMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KOVALAMAK/TANIMAK


- KENDİNE BİRİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI


- KENDİNE DÖNÜŞTÜRMEK ile/değil/yerine KENDİNİ DÖNÜŞTÜRMEK


- KENDİNE İYİ BAK! yerine KENDİNE İYİ BAKMAYA DEVAM ET![CHAT'TE:
K İ B D E]


- KENDİNE SAKLAMAK / KENDİNDE SAKLI TUTMAK ile/ve/değil/yerine İÇİNDE TUTMAK


- KENDİNE YET(E)MEMEK ile/ve/değil/yerine KABUĞUNA SIĞ(A)MAMAK


- KENDİNE YONTMAK değil/yerine KENDİNİ YONTMAK


- KENDİNİ "TANIMLAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ TANIMAK

( Yapmamız gereken tek şey, kendimizi [sınırlayıp ayırarak] tanımlama eğiliminden kurtulmaktır.[Tüm "tanımlar", yalnızca gövdemize ve onun görünümlerine özgüdür.] )

( All we need is to get rid of the tendency to define ourselves. [All definitions apply to our body only and to its expressions.] )

( [not] EXPRESS THE SELF vs./and/but/||/<>/< RECOGNIZE THE SELF
RECOGNIZE THE SELF instead of EXPRESS THE SELF )


- KENDİNİ ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (DİNLEYENE/ANLAMAK İSTEYENE) YARDIMCI OLMAK

( [not] TO EXPRESS THE SELF vs./and/but TO HELP [WHO REQUEST TO UNDERSTAND/LISTEN]
TO HELP [WHO REQUEST TO UNDERSTAND/LISTEN] instead of TO EXPRESS THE SELF )


- KENDİNİ AZIMSAMAK değil/yerine/>< KENDİNİ ANIMSAMAK


- KENDİNİ BİLME BİLGİSİ ile/ve/değil/yerine HAKİKAT BİLGİSİ

( [not] KNOWING THE SELF vs./and/but WISDOM/KNOWLEDGE OF THE TRUTH
WISDOM/KNOWLEDGE OF THE TRUTH instead of KNOWING THE SELF )


- KENDİNİ HERKESTEN "ÜSTÜN GÖRMEK" ile/değil/yerine YALNIZLIĞINI KABUL ETMİŞ OLMAK


- KENDİNİ İSPAT (ETME ÇABASI) ile/değil/yerine KONUYU/DURUMU İSPAT


- KENDİNİ ÖVEN ile/değil/yerine/>< KENDİNİ BİLEN


- KENDİNİ, BAŞKALARINDAN KORUMAK ile/ve/değil/yerine BAŞKALARINI, KENDİNDEN KORUMAK

( [not] TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS vs./and/but TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF
TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF instead of TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS )


- KENDİNİ:
"YÜCELTEN" değil/yerine/>< ALÇALTAN

( Alçalır. DEĞİL/YERİNE/>< Yücelir. )


- KENDİNİ/BİRİNİ "DEĞERLENDİRİRKEN":
SAHİP OLMADIKLARI(N) İLE ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP OLDUKLARI/N İLE NELER YAPTIĞI(N)/YAPABİLDİĞİ(N)


- KENT/ŞEHİR[Ar.] yerine/değil BALIK


- KENTET[Fr. < QUINTETTE] değil/yerine/= BEŞLİ


- KENTSEL "ÖTELEME" ile/değil/yerine/||/<>/< KENTSEL DÖNÜŞÜM

( )


- KENTTE YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENTLİ OLMAK


- KEPÇIR[İNG. < CAPTURE] değil/yerine/= YAKALAMA


- KEPEKSİZ TAHİN ile/değil/yerine KEPEKLİ TAHİN

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha yoğun ve akışkanlığı daha azdır. )


- KERÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KERÂMÂT-I FENNİYE


- KERÂMET değil/yerine RIZÂ


- KERATA[Yun.] yerine ÇEKECEK

( Karısı tarafından aldatılan erkek. | Sevgi ile söylenilen sitem sözü. | Ayakkabı çekeceği. )


- KERHEN değil/yerine/= İĞRENEREK/TİKSİNEREK


- KERHEN değil/yerine/= İSTEMEYEREK/GÖNÜLSÜZCE


- KERRAKE/KERÂKE[Ar.] değil/yerine/= ÜSTLÜK

( İnce softan hafif ve dar bir üstlük. )


- KERRAT[Ar.] (CETVELİ) değil/yerine/= ÇARPMA/ÇARPIM (TABLOSU)


- KERTERİZ[Yun.] (ALMA) değil/yerine/= ÖLÇME, ÖLÇÜ ALMA

( Bir yerin nerede bulunduğunu pusula ile ölçme. Denizcilerin, denizde sığlıkları belirlemek için kullandıkları imlerin tümü. )


- KESAT[Ar. < KESÂD] değil/yerine/= DURGUNLUK, YOKLUK, KITLIK


- KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK

( "Hep bana, hep bana." YA DA "Hep sana, hep sana." DEĞİL/YERİNE Hem sana, hem bana. )

( Olma! Keser gibi hep bana, hep bana
ya da rende gibi hep sana, hep sana/ona...
Ol! Testere gibi hem sana, hem bana... )


- KEŞFETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKETMEK


- KEŞİDE[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİLİŞ

( Banka ve her tür piyango ikramiyesinde çekme. | Arap harfli yazıda bazı harflerin baş tarafı yazıldıktan sonra süs için çekilen uzatma. )


- KESİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUN

( Oylumuna oranla, ağırlığı çok olan. | Koyu, kalın. | Etkisi güçlü olan.[koku vb.] | Artmış, çoğalmış bir durumda olan. | Dolu, sıkı, çok. | Kaba, kalın, iri.[elek, iğne için] )


- KEŞİF değil/yerine/= BULUŞ


- KESİLECEK ŞEYİN ÜZERİNDE BIÇAĞI:
İTMEK/BASTIRMAK değil/yerine ÇEVİRMEK/YUVARLAMAK


- KESİLECEK ŞEYİN ÜZERİNDE, BIÇAĞI:
İTMEK/BASTIRMAK değil/yerine ÇEVİRMEK


- KESİMDE:
BIÇAK İLE ile/değil/yerine İP İLE


- KESİN BİLGİ ile/ve/değil/yerine YETKİN BİLGİ


- KESİN DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TEMEL DÜŞÜNCE


- KESİN OLAN ÜZERİNE ile/ve/değil/yerine OLASILIK ÜZERİNE

( [not] ON CERTAINTY vs./and/but ON PROBABLITY
ON PROBABLITY instead of ON CERTAINTY )


- KESİN/LİK ile/ve/değil/yerine YETKİN/LİK


- KESİNLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< BULANIKLAŞTIRMA

( TO BECOME DEFINITE vs./and TO BECOME TURBIDITY )


- KESİNLİK ile/ve/değil/yerine MATEMATİKSELLİK


- KESİNLİK ile/ve/değil/yerine/|| OLASILIKLI KESİNLİK

( [not] CERTAINTY vs./and/but/|| PROBABLE CERTAINTY
PROBABLE CERTAINTY instead of CERTAINTY )


- KESİNLİK değil/yerine/>< YAKLAŞIM / YAKINLIK


- KEŞİŞ/LİK ile/ve/<>/değil/yerine DERVİŞ/LİK

( [not] MONK/CENOBITE vs./and/<>/but DERVISH
DERVISH instead of MONK/CENOBITE )


- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"


- KEŞKE ... değil/yerine/>< FARKINDALIK

( Ne kadar farkında olursak, "keşke"lerimiz de o kadar az olur. )


- KEŞKE/LER(İMİZ) (İLE) değil/yerine/>< İYİLİK/LER(İMİZ) (İLE)

( Tükenirsin ve tüketirsin. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlenirsin ve güçlendirirsin. )


- KESKİN ile/ve/değil/yerine BELİRGİN


- KESKİN ile/değil/yerine/>< SAKİN

( Zâhirde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mânâda. )


- KESMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DELMEK


- KESMEK ile/ve/değil/yerine KISMAK


- KEŞŞÂF[Ar.] değil/yerine/= İZCİ


- KESTİRİP ATMAK ile/değil/yerine BAĞLAMAK


- Kestirme yolu aramak DİNLE!!!


- KETÇAP değil/yerine DOMATES PÜRESİ

( 1 lt. ketçapta, 200-300 gr. şeker bulunur. [Çocuklar ve bilgisizler, ketçabı ve bu tür ürünleri, içindeki şeker ve ağızdaki hızlı uyarıcı etkisinden dolayı çok severler.] )


- KETLEMEK/ENGELLEMEK değil/yerine ÜRETİM/DÖNÜŞÜM


- KEVGİR[Fars. < KEFGÎR] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- KEVLAR ile/değil/yerine/> ÖRÜMCEK İPEĞİ

( Çok hafif karbon kökenli çok sağlam liflerden oluşan bir malzeme. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Protein bazlı mikrofiber. [Genetik olarak değiştirilmiş maya, şeker ve suyun fermantasyonu ile elde ediliyor.] [Otomotivden, tıp ve dış mekân giydirmeye kadar pek çok kullanım alanına sahip olması bekleniyor.] )


- KEYFÎ/LİK ile/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN/LİK


- KEYFÎ/LİK değil/yerine/= OLUMSAL/LIK


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine FITRÎ


- KEYFî değil/yerine/= İSTEĞE BAĞLI


- KEYFÎ değil/yerine/= İSTEĞİL


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARÎ

( Tüm ayrımlar, itibârîdir fakat keyfidir anlamına gelmez! )


- KEYFİNDE/LİK ile/değil/yerine KENDİNDE/LİK


- KEYFİNE/ÇIKARINA GÖRE DAVRANMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN/KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK

( Kendin olmak, "keyfine/çıkarına göre davranmak/davranabilmek" değildir. )


- KEYFİYET ile/değil/yerine TASARRUF


- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET

( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )


- KEYİF değil/yerine/>< GEREKSİNİM


- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KEŞİF


- KEYİF değil/yerine/= YAŞU/YAŞUĞ


- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< ZEVK

( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihinsel. )

( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Manevi. )

( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )

( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hareketle/hareketten. )

( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )

( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )

( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )

( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kalıcı. )

( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )

( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Aracısız algılayış/idrak. )

( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )

( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )

( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )

( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )

( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )

( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmamalıdır. )

( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )

( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )

( İkisi de ıstırabın eseridir. )

( [not] PLEASURE vs./and/but/||/<>/>/< ENJOYMENT
ENJOYMENT instead of PLEASURE )


- KEYLÜS/KİLÜS[Ar. < Yun.] değil/yerine/= AKKAN

( Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan kan. )


- KİBÂR[< KEBÎR] değil/yerine/= İNCE/TAYLAN/KOSTAK

( Zarif, kibar, nazik, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı. | Yiğit, kabadayı, yürekli. | Büyükler, ulular. )


- KİBAR değil/yerine/= TAYLAN


- KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET

( Krala gösterilen kibarlık, "zorunluluktandır". İLE/DEĞİL/YERİNE Dilenciye gösterileni nezâket, gerçektir. )

( Nasıl "görünmek" "istediğmizle". İLE/DEĞİL/YERİNE Kim olduğumuzla ilgili. )


- KİBAS/INCREASED İNTRACRANIAL PRESSURE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI BELİRGESİ, KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU


- KİBİR değil/yerine/>< ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

( Büyük görünme. / Küçüklüğün ölçüsü. DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görünme. / Büyüklüğün ölçüsü. )


- KİBİR ile/değil/yerine KİBARLIK


- KİBİR değil/yerine/>< MAHVİYET


- KİBİR ile/değil/yerine MESAFE KOYMA


- KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Kartal, vakarı; yılan, bilgeliği simgeler. )

( Başkalarını aşağılayarak. DEĞİL/YERİNE/>< Başkalarına hizmet ederek. )

( Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik. DEĞİL/YERİNE/>< Ağırbaşlılık. )


- KİBİR ile/değil/yerine/>< ÖZGÜVEN

( Çoğu kişiden üstün olduğumuzu zannediyorsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kimseden bir eksiğimizin olmadığını düşünüyorsak. )

( Kendinden emin olmaya alışık olmayana, özgüven, "kibir" gibi gelebilir. )

( [not] ARROGANCE vs./but/>< SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of ARROGANCE )


- KİBİR ile/değil/yerine ÖZSAYGI

( [not] ARROGANCE vs./but SELF-ESTEEM
SELF-ESTEEM instead of ARROGANCE )


- KIBLE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/> AMAÇ

( Güney ile güneybatı [Güneybatı ile güney arası]. [Türkiye'ye göre!] [Güney anlamına da kullanılır.] | Mekke'de Kâbe'nin batı köşesi ile altınok (Mizp) arasının doğrultusu. | Kabul etmek. | Güneyden esen rüzgâr. | Darlıkta başvurulan kapı. )


- KİBRİT[Ar.] değil/yerine/= KAV

( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. )


- KIBT/CONE BEAM COMPUTERIZED TOMOGRAPHY, CONE BEAM COMPUTED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= KONİK IŞINLI BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ


- KIÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BACAK

( MÂ-BA'D ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂMİLE[< AMEL] )

( [not] BUTTOCK[ASS, ARSE] vs./and/but/||/<>/< LEG
LEG instead of BUTTOCK )


- KIÇINI DÖNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRTINI DÖNMEK


- KİFAFLANMAK[Ar.] değil/yerine/= AZLA YETİNMEK

( Elde ne varsa onunla, çok az yiyecekle karın doyurmak, çok az şeyle yetinmek. )


- KİFÂYET değil/yerine/= YETERLİ(Lİ)K


- KİFÂYET değil/yerine/= YETERLİK


- KİFÂYETSİZ[Ar.] değil/yerine/= YETERSİZ


- KİKLOTRON[Yun. ] değil/yerine/= HIZLANDIRICI

( ... İLE Atom araştırmalarında, elektriklenmiş nesnelere yüksek hız veren bir aygıt. )


- KILIBIK ile/değil/yerine KALBİ ILIK


- KILIF[Ar. < GİLÂF] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> NEVRESİM[NEV(Fars.) + RESM(Ar.)]

( Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap; zarf. | Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Torba biçiminde dikilmiş, yorgana geçirilen kılıf. )


- KİLİTLENMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ODAKLANMAK


- KILLI (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/YARDA/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK) ile/yerine KILSIZ (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK)


- KİLO KAYBETMEK iel/değil/yerine/||/<> KİLO VERMEK


- KİLO VERMEK/ALMAK değil/yerine KİLOYU AŞAĞIYA/YUKARIYA KONTROL ETMEK

( [not] TO GIVE/TAKE WEIGHT but TO CONTROL THE WEIGHT UP/DOWN
TO CONTROL THE WEIGHT UP/DOWN instead of TO GIVE/TAKE WEIGHT )


- KİM OLDUĞUMUZ ile/ve/değil/yerine/< ADAM OLUP OLMADIĞIMIZ


- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


- KİMİN:
"NE OLDUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NE OLACAĞI

( "Belirli" olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Belirsizdir. )


- KİMİNİN PARASI ile/ve/<>/değil/yerine KİMİNİN GÖNLÜ/DUASI


- KİMLİĞİN:
TARİHSELLİĞİ ile/değil/yerine EVRENSELLİĞİ


- KİMLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİK


- KİMSE DİKKAT ETMİYOR yerine/değil BEN NE YAPMAMALIYIM/YAPABİLİRİM?


- KİMSESİZ/LİK (KALMAK) ile/değil/yerine YALNIZ/LIK (OLMAK)


- KİN yerine DİN

( Kin ile Din aynı kalpte olmaz! )


- KİN ile/değil/yerine/>< SADÂKAT


- KİNÂYE/İRONİ değil/yerine/= DOLAYSÖZ


- KİNÂYE ile/yerine "DOKUNDURMA"


- KİNAYE değil/yerine/= İMLEME


- KİNÂYE ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İNCELİK


- KINESTETİK HALÜSİNASYON/KINESTHESİC HALLUCINATION[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL VARSANI


- KINESTETİK KOMÜNİKASYON/KINAESTHETIC COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL İLETİŞİM


- KİNETİK değil/yerine/= DEVİNGİ


- KİNETİK değil/yerine/= DEVİNGİL


- KINK[İng.] değil/yerine/= BÜKÜM


- KINNAP değil/yerine/= SİCİM


- KIR(IL)MA ile/değil/yerine/>< EĞ(İL)ME

( Komik değildir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Komiktir. )


- KİRACI/SAHİP değil/yerine MİSÂFİR


- KIRANTA[İt. < QUARANTA] değil/yerine/= KIRÇIL

( Saçları ağarmaya başlamış eril kişi. | İlerlemiş yaşına karşın bakımlı, özenli eril kişi. | Kırlaşmış saç, sakal. )


- KIRIK/ÇI/SINIK/ÇI[yerel] ile/değil/yerine KEMİK HEKİMİ/ORTOPEDİST


- KIRIŞIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KIVRIM

( Kırışmış olan. | Kırışmış yer, kırışıklık. | Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım. )


- KİRLENMEMEK ile/değil/yerine/||/<>/< ARINMAK


- KİRLİ/LİK ile/değil/yerine RENKLİ/LİK


- KIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÖNÜL ALMAYI (DA) BİLMEK

( Herkesin yapabildiği/yapabileceği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazılarının yapabildiği/yapabileceği. )


- KIRMIZI[Ar.] değil/yerine/= AL


- KIRMIZI[Ar.] değil/yerine/= AL / KIZIL

( Parlak kırmızı renk. | Bu renkte olan. | Aşırı derecede olan. | Komünist. | Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık. | Altın. )


- KIRNAP/KINNAP[Ar. < KİNNEB] değil/yerine/= SİCİM

( Keten, kenevir gibi bitkilerin liflerinden yapılan, kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim ya da kalın ip. )


- KİROTERAPİ/CHIROTHERAPY[İng.] değil/yerine/= ELLE SAĞALTIM


- KIRPMA ile/değil/yerine KOLAYLAŞTIRMA


- KISA VADELİ YARAR-UZUN VADELİ ZARAR ile/değil/yerine ÂN'I YAŞAMAK


- KISA/UZUN VÂDELİ[Ar.] değil/yerine/= KISA/UZUN ERİMLİ


- KISACASI değil/yerine SÖZÜN KISASI


- KİŞİ ADEDİ[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ SAYISI


- KİŞİ KAYBETMEK ile/değil/yerine/<> PARA KAYBETMEK


- KİŞİ ODAKLILIK ile/değil/yerine/>< OLGU(/DURUM/KAVRAM/BAĞLAM) ODAKLILIK

( [GELECEK:] "Kim gelecek? O gelecek." şeklinde algılar/yorumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmiş ya da şimdi değil Şimdi'den sonrası olan zamansal durumu/kavramı düşünmek olarak algılar/yorumlar. )


- KİŞİ:
"GÖRDÜĞÜMÜZ" ile/ve/değil/yerine TANIDIĞIMIZ


- KİŞİ:
"YARGILAYAN" ile/değil/yerine/>< KATILAN


- KİŞİ:
"HINZIR'IN ÜSTÜNDE HINZIR'LAŞMIŞ" ile/değil/yerine/>< HIZIR'IN ÜSTÜNDE HIZIR'LAŞMIŞ


- KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU


- KİŞİ:
ŞER ile/değil/yerine/>< ER


- KİŞİ/BİREY ile/ve/değil/yerine KAVRAM/DURUM/OLAY

( Bazı durumları yaşayan/deneyimleyen değil o durumu kim yaşarsa yaşasın aynı süreç ve sonuç deneyimlenebilecek olan. )

( Kişinin özgünlüğünün, özerkliğinin üst seviyede olması, sınırlanamaz, kısıtlanamazlığı, kapsayıcılığının derinliği ve genişliği, insanla bağlantılandırılan ve bağdaştırılanların yetersizliği/düşüklüğünden dolayı apayrı olarak ve hiçbir şeyle karıştırılmaması gerekliliği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kavramın/olayın kendi içinde ve kendine özgülüğünün gözönünde bulundurularak/dikkate alınarak değerlendirilmesi ve arı biçimde bırakılma gerekliliğinin ister kişi, isterse diğer tüm kavram ve olaylarla bağlantılandırılmasındaki/bağdaştırılmasındaki duyarlılık ve titizlik gerekliliği. )

( Kişiyi, kavramsallaştırma! Kavramı, kişiselleştirme!
[ GENEL ile ÖZEL'i karıştırma! ] )

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )

( PERSON vs./and CONCEPT/EVENT )


- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ


- KİŞİ/İNSAN:
DÜŞKÜN ile/değil/yerine/>< İÇKİN

( Gövde/haz odaklı/lık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akıl öncelikll/lik. )


- KİŞİ/İNSAN:
KÂR VAROLANI ile/değil/yerine DEĞERLER VAROLANI


- KİŞİ/LER değil/yerine/||/=/<>/< ZİHİN/LER


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine OLGUN/KÂMİL KİŞİ(/İNSAN-I KÂMİL)

( Başkasının sözünü taşıyan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Anadan doğma insan yoktur. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendini aşma iradesini gösteren. )

( ... ile İSKENDERİYE FENERİ/MİSFALA )


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK


- KİŞİDEN KORKMAK ile/değil/yerine KİŞİNİN CEHALETİNDEN KORKMAK


- KİŞİDEN/BİRİNDEN KORKMAK ile/değil/yerine KENDİNDEN KORKMAK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi yapabileceklerinden, deliliğinden, gözü karalığından. )


- KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"


- KİŞİLER ÜZERİNDE değil/yerine/< KİŞİLER ÜZERİNDEN


- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")

( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.

[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]

[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.

[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.

[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.

[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.

[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.

[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.

[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)

[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.

[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.

[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.

[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.

[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )


- KİŞİLERE:
"ACIMAM!" değil/yerine KENDİMİ, ACIMAMAM GEREKTİĞİNE İKNÂ EDERSEM, ACIMAM/ACIMAYABİLİRİM


- KİŞİLERİ KONUŞMAK ile/değil/yerine KİŞİLERLE KONUŞMAK


- KİŞİLERİ KULLANARAK/SÖMÜREREK ile/değil/yerine/>< KİŞİLER ARACILIĞIYLA


- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞIRKEN


- KİŞİLERİ:
"DENEMEK" değil/yerine "TARTMAK"


- KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK

( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )


- KİŞİLERİ:
"EZMEK" ile/değil/yerine "YÜKLENMEK"


- KİŞİLERİ:
"OLANAK/FIRSAT OLARAK GÖRMEK" ile/değil/yerine/>< İNSAN/KENDİ OLARAK GÖRMEK


- KİŞİLERİ:
"YENMEK" ile/değil/yerine/>< KAZANMAK


- KİŞİLERİN ANIMSANMASI:
"ZAYIFLIKLARI" ile/değil/yerine/>< ÇABALARI


- KİŞİLERİN, "ROBOTLAŞMASI" değil/yerine/>< ROBOTLARIN, KİŞİLERİ TAKLİT ETMESİ


- KİŞİLERİN, BİRBİRİNİ:
SEÇMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRLEMESİ


- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI


- KİŞİLERİN/İKİ KİŞİNİN:
ÖNÜNDEN/ARASINDAN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK


- KİŞİLERİN/ÜNLÜLERİN:
DOĞUM TARİHİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÜM TARİHİ

( Kişilerin doğum tarihini değil ölüm tarihini ölçüt almak gerekir. Nedenlerini yeterince düşünürüz umarız...

Onlarca nedenin özeti olarak;
doğduğumuzda, kendimiz olamamışızdır henüz.

Ölene kadar da her düşüncemizi,
tutum, karar ve adımızı bile değiştirebiliriz. )


- KİŞİLERLE "AYNI OLMAK" ile/değil/yerine/>< KİŞİLERE AYNA OLMAK


- KİŞİLERLE MÜCADELE ile/değil/yerine/< KEYFİYETLE MÜCADELE


- KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile/değil/yerine KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ


- KİŞİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KENDİLİK

( Masterson'ın, Kendilik kuramı ve çalışmalarını okumanızı/incelemenizi salık veririz... )


- KİŞİNİN, ...:
"MİZAH GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "AKIL GÜCÜ"


- KİŞİNİN, ...:
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMESİ ile/ve/değil/yerine KENDİNDEKİLERİ AÇIĞA ÇIKARMASI


- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ


- KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"

( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )


- KISIR DÖNGÜYE NEDEN OLAN ile/yerine ARTIRMAYI SAĞLAYAN

( WHICH THE REASON TO VICIOUS CIRCLE vs./and WHICH TO GET TO SAVING )


- KİŞİSEL DÜŞÜNCEM ile/ve/değil/yerine OLMASI/OLMAMASI GEREKEN

( [not] MY PERSONAL IDEA vs./and/but THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE
THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE instead of MY PERSONAL IDEA )


- KİŞİSEL GELİŞİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİSEL YÖNETİM

( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )

( [not] SELF DEVELOPMENT vs./and/but/||/<>/>/< SELF MANAGEMENT
SELF MANAGEMENT instead of SELF DEVELOPMENT )


- KİŞİSEL İSTEK ile/ve/değil/yerine İYİ İSTEK

( [not] PERSONAL REQUEST vs./and/but GOOD REQUEST
GOOD REQUEST instead of PERSONAL REQUEST )


- KİŞİSEL MÜLK ile/ve/değil/yerine VAKIF MÜLKÜ


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/&gt;&lt;/&lt; DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK

( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )


- KISKANÇLIK ile/değil/yerine GIPTA

( İlgili olanağın o kişinin elinden çıkmasını istemek. [ve gerçekleşmesi için anlamsız sorunlar çıkarmaya çabalamak.] İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi elinde de bulunmasını istemek [ve gereklerini yerine getirmeye çabalamak.] )

( Kişi, başkalarını kıskanarak, pek çok şanssızlığı üzerine çeker. )

( HASED, GAYRA ile/değil/yerine GIBTA )

( REŞK ile/değil/yerine BÜJHÂN )

( [not] JEALOUSY vs./but ADMIRE
ADMIRE instead of JEALOUSY )

( ZELOTYPIA cum/et ... )


- KIŞKIRTMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "GIDIKLAMA"


- KIŞKIRTMA ile/ve/&lt;/değil/yerine TETİKLEME


- KISMÎ/PARSİYEL/PARTIAL[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMSEL/BÖLÜMLÜ/BÖLÜNMÜŞ


- KISSA[Ar.] değil/yerine/= OLAY/DURUM ANLATI


- KIST/CYST[İng.] değil/yerine/= KESE


- KISTAS[Ar.]/CRITERION, CRITERIA[İng.]/KRİTER[Fr. < CRITERE] değil/yerine/= ÖLÇÜT/ÖLÇEK


- KİSVE[Ar.] değil/yerine/= KILIK


- KİT KEMIK İLİĞİ TRANSPLANTASYONU/BONE MARROW TRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= KEMIK İLİĞİ AKTARIMI


- KITÂ[Ar.] değil/yerine/= ANAKARA | BİRLİK | DÖRTLÜK


- KITA değil/yerine/= KESİT


- KITAL[Ar. < KİTAL] değil/yerine/= SAVAŞ

( Vuruşma, birbirini öldürme. | Savaş. )


- KİTAP OKUMAYI SEVMEYEN ile/değil/yerine/<> ARADIĞI KİTABI HENÜZ BULAMAMIŞ OLAN


- KİTAP/DEFTER VS. SAYFALARININ UCUNU BÜKEREK ÇEVİRMEK yerine/değil BÜKMEDEN (DIŞINDAN/YAPRAKLARINDAN)(ALTTAN/ÜSTTEN/YANDAN) ÇEVİRMEK


- KİTAP ile/yerine/değil YAPIT/ESER

( ... İLE/YERİNE/DEĞİL Bir şeyin varlığına delâlet eden başka bir şeyin hasıl olması. Sonuç. )

( [not] BOOK vs./but WORK
WORK instead of BOOK )


- KİTAPSIZLIK ile/değil/yerine "HESAPSIZLIK"


- KİTAPTA:
YAPRAĞIN UCUNU/YARISINI KATLAMAK değil/yerine AYRAÇ KULLANMAK

( ON BOOK: TO FOLD UP HALF OF(/TIP OF) THE PAPER -> TO USE SEPARATOR
ON BOOK: TO USE SEPARATOR instead of TO FOLD UP HALF OF(/TIP OF) THE PAPER )


- KITİPİYOZ[Yun.] değil/yerine/= DEĞERSİZ, BAYAĞI, KÖTÜ


- KİTLE ile/ve/değil/yerine HALK


- KİTLE değil/yerine/= TOPLULUK


- KITSCH değil/yerine/= BAYAĞI/ZEVKSİZLİK


- KIVAM[Ar.] değil/yerine/= KOYULUK/YOĞUNLUK


- KIYÂFET/KİSVE/ESVAP/LİBAS[Ar.}/KOSTÜM[Fr./İng. < COSTUME] değil/yerine/= GİYSİ/GİYİM/GİYECEK/OTRAN


- KIYAK ile/ve/değil/yerine KATKI

( [not] "FAVOUR" vs./and/but CONTRIBUTION/ADDITION
CONTRIBUTION/ADDITION instead of "FAVOUR" )


- KIYAS KABUL ETMEZ değil/yerine/= KARŞILAŞTIRILAMAZ


- KIYAS(LAMA)/TASMİM[Ar.] değil/yerine/= TASIM(LAMA)


- KIYAS/MUKAYESE değil/yerine/= KARŞILAŞTIRI/KARŞILAŞTIRMA


- KIYAS değil/yerine/= DENK SAYMA/BİR TUTMA


- KIYAS ile/yerine KARŞILAŞTIRMA

( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum şeklinde göreceliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek). Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )

( Nispet. İLE/YERİNE Oran. )

( TO COMPARE vs. COMPARISON
COMPARISON instead of TO COMPARE )


- KIYAS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KISTAS


- KIYMAK ile/değil/yerine KILMAK


- KIYMATARYEN değil/yerine KIYMETARYEN

( Hayvanlara/canlılara kıyan ya da "kıyma" denilen şeyden yapılan "şeyler" yiyen. DEĞİL/YERİNE Hayvanların değerini bilip tüm canlılara saygı göstererek yaşama olanağı sunmayı yeğleme zihninde/bilincinde, tutum ve davranışında olanlar. )


- KIYMET-İ HARBİYE değil/yerine/= ETKİSİ DEĞERİ


- KIYMET/Lİ[Ar.] değil/yerine/= DEĞER/Lİ


- KIYTIRIK[argo] değil/yerine/= DEĞERSİZ, BAYAĞI


- KIZILDERİLİ değil/yerine AMERİKA(N) YERLİSİ/ESKİ HİNTLİLER/OLD INDIANS


- KIZIM/OĞLUM yerine ÇOCUĞUM


- KIZIYOR/LAR ile/ve/değil/yerine İSTEMİYOR/LAR


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine GÜCENMEK


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine SİTEM[Fars.] (ETMEK)

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birine, yaptığı bir hareketin ya da söylediği sözün, üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını, öfkelenmeden belirtme. )


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK


- KKDS/CLINICAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KLINİK KARAR DESTEK DÜZENİ


- KKE/PERSONAL PROTECTIVE EQUİPMENT KİŞİSEL KORUYUCU EKİPMAN, KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM


- KLAS/MAN[Fr. < CLASSE/MENT] değil/yerine/= BÖLÜM


- KLASIFIKASYON/CLASSIFICATION[İng.] değil/yerine/= SINIFLAMA


- KLASİK ile/ve/değil/yerine/<> GELENEKSEL

( CLASSICAL vs./and TRADITIONAL )


- KLASİK ile/ve/değil/yerine KADÎM

( Her dönem geçerli olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE ... )

( [not] CLASSICAL vs./and/but ANCIENT
ANCIENT instead of CLASSICAL )


- KLEPTOKRASİ değil/yerine/= HIRSIZERKİ


- KLEPTOKRAT değil/yerine/= HIRSIZERKÇİ


- KLEPTOKRATİK değil/yerine/= HIRSIZERKİL


- KLİNOMETRE[Fr.] değil/yerine EĞİMÖLÇER

( Bir yüzey, düzlem, yol ya da aygıtın, yatay düzleme oranla eğimini ölçen araç. )


- KLİŞE[Fr. < CLICHÉ] değil/yerine/= BASMAKALIP SÖZ / TANIKLIK


- KLİŞE[Fr. < CLICHE] değil/yerine/= KALIP/BASMAKALIP

( Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, biçim, yazı çıkarılmış metal levha. | Basmakalıp söz, görüş vb. )


- KLON değil/yerine/= EŞÇE


- KLOSTROFOBİ[Fr./ing. < Yun.] değil/yerine/= KAPALI YER KORKUSU


- KM/BY/KNOWLEDGE MANAGEMENT değil/yerine/= BİLGİ YÖNETİMİ


- KMR/CARDIAC MAGNETIC RESONANCE[İng.] değil/yerine/= KARDİYAK MANYETİK REZONANS


- KMY/BONE MINERAL DENSITY[İng.] değil/yerine/= KEMİK MINERAL YOĞUNLUĞU


- KOAGÜLASYON/COAGULATION[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞMA


- KOAGÜLOPATİ/COAGULOPATHY[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞMA SAYRILIĞI


- KOAGÜLÜM/COAGULUM[İng.] değil/yerine/= PIHTI


- KOALİSYON[Fr./İng. < COALITION] değil/yerine/= ORTAKLIK, ORTAK YÖNETİM

( Çeşitli güçlerin biraraya gelmesiyle oluşturulan birlik. )


- KOAPTASYON/COAPTATION[İng.] değil/yerine/= KAVUŞUM


- KOARKTASYON/COARCTATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR DARALIMI


- KOCAMAN ALKIŞ değil/yerine/= BÜYÜK ALKIŞ


- KOENFEKSİYON/COINFECTION[İng.] değil/yerine/= EŞBULAŞ, BİRLİKTE BULAŞ


- KOENZİM/COENZYME[İng.] değil/yerine/= EŞENZİM


- KÖFTEHOR[Fars. < KUFTE HAR] değil/yerine/= ÇENESİ DÜŞÜK | ŞARLATAN | ÇAPKIN


- KOGNİTİF[İng. < COGNITIVE] değil/yerine/= BİLİŞSEL


- KOHERANS/COHERENCE[İng.] değil/yerine/= EŞ EVRELİLİK | TUTARLILIK


- KOHEZYON/COHESION[İng.] değil/yerine/= YAPIŞMA, KAYNAŞMA, BÜTÜNLEŞME


- KOHORT ÇALIŞMASI/COHORT STUDY[İng.] değil/yerine/= ORTAK ÖZ ÇALIŞMASI, DÖNEMDAŞ ÇALIŞMASI


- KOHORT/COHORT[İng.] değil/yerine/= ORTAK ÖZ, DÖNEMDAŞ


- KOİL/COIL[İng.] değil/yerine/= SARMAL TIKAÇ, SARGI


- KOINSIDANS/COINCIDENCE[İng.] değil/yerine/= EŞ RASTLANTI


- KOINSIDENTAL/COINCIDENTAL[İng.] değil/yerine/= EŞ RASTLANTISAL


- KOKART[Fr. < COCARDE] değil/yerine/= SİMGE

( Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen simge/işaret. | Belirli bir topluluğa özgü olan simge/işaret. )


- KÖKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLUŞUM


- KÖKTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALICI


- KOKTEYL[İng. < COCKTAIL] değil/yerine/= YİYİMLİK-İÇİMLİK | KARIŞIM


- KOKU KULLANMAK ile/değil/yerine ÖNCE TEMİZ OLMAK/TUTMAK


- KOL SENTIR/CALL CENTER değil/yerine/= ÇAĞRI MERKEZİ


- KOLAPS/COLLAPSE[İng.] değil/yerine/= GÖÇME | ÇÖKME | SÖNME


- KOLATERAL/COLLATERAL[İng.] değil/yerine/= YANDAL (DAMAR YA DA SİNİR)


- KOLAY "YOL/YÖNTEM" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KOLAY OLMAYAN YOL/YÖNTEM

( [Yaşamı ...]
Zorlaş[tır]ır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- KOLAY (OLAN) ile/ve/değil/yerine ETKİLİ (OLAN)


- KOLAY OLMAYAN/ZOR "YAŞAM" İÇİN ile/değil/yerine/>< KOLAY YAŞAM İÇİN

( "Kolay/kısa seçimler/sonuçlar". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kolay/kısa olmayan seçimler/süreçler. )


- KOLAY/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN/LIK


- KOLAYCILIK ile/değil/yerine/>< YARDIM GEREKSİNİM EŞİĞİ


- KÖLE ile/değil/yerine GÖNÜLLÜ "KÖLE"


- KOLEJ değil/yerine/= ÖZEL OKUL | BİLGİTEY


- KOLEKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= DERLEM


- KOLEKTİF ŞİRKET değil/yerine/= İŞBİRLİKSEL ORTAKLIK


- KOLEKTİF değil/yerine/= ORTAK(LAŞA)


- KOLEKTÖR[Fr. < COLLECTEUR] değil/yerine/= TOPLAÇ

( Atık suların akmasını sağlayan boru. | Elektrik dinamolarında, hareketli bölümün üzerindeki iletken devrelerde oluşan akımı toplayıp tek bir devreye veren araç. )


- KOLİK[Fr. < COLIQUE] değil/yerine/= SANCI

( Bağırsak, böbrek gibi içi boş organlarda, aralıklı duyulan güçlü sancı. )


- KOLİK/COLIC[İng.] değil/yerine/= SANCI


- KOLIMASYON/COLLIMATION[İng.] değil/yerine/= IŞIN YÖNLENDİRME


- KOLIMATÖR/COLLIMATOR[İng.] değil/yerine/= IŞIN YÖNLENDİRICİ


- KOLLOİDAL değil/yerine/= TUTKALSI


- KOLONİZASYON/COLONIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ KÜMELENME


- KOLYE[Fr. < COLLIER] değil/yerine GERDANLIK

( Çoğu değerli taş ve madenlerden ya da altın paradan yapılmış, boyna takılan takı. )


- KOMBİ (HERMETİK) ile/değil/yerine YOĞUŞMALI KOMBİ

( Küçük alanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Büyük alanlarda. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha verimlidir. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha çevrecidir. )


- KOMBİNASYON/COMBİNATION[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİM


- KOMBINE/COMBINED[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK


- KOMBİNE/KOMBİNASYON değil/yerine/= BİRLEŞİK/BİRLEŞİM


- KOMBİNEZON[Fr. COMBINAISON]/KOMBİNASYON[İng. COMBINATION] ile/değil/yerine/= DÜZENLEME | BİRLEŞTİRME

( Kadınların giydikleri kısa ve kolsuz iç çamaşırı. İLE/DEĞİL/YERİNE/= Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler, düzenleme. | Birleştirme. )


- KOMEDİ[İng. < COMEDY] değil/yerine/= GÜLDÜRÜ


- KOMEDYEN değil/yerine/= GÜLDÜRMEN


- KOMİSYON[Fr., İng.]/SİMSARİYE[Ar.] değil/yerine/= YÜZDE


- KOMİSYONCU/SİMSAR[Ar.] değil/yerine/= ARACI


- KOMİTE değil/yerine/= KURUL


- KOMMOSYO/COMMOTIO[İng.] değil/yerine/= SARSINTI


- KOMORBİDİTE/COMORBIDITY[İng.] değil/yerine/= EŞSAYRILIK


- KOMPAKSİYON/COMPACTION[İng.] değil/yerine/= KİLITLENME | TAKILMA


- KOMPAKT/COMPACT[İng.] değil/yerine/= SIKI | YOĞUN


- KOMPANSASYON/COMPENSATION[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLEME | DENGELEME


- KOMPANSATUVAR/COMPENSATORY[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLEYİCİ | DENGELEYİCİ


- KOMPANSE/COMPENSATED[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLENMİŞ | DENGELENMİŞ


- KOMPARATİF/COMPARATIVE[İng.] değil/yerine/= KARŞILAŞTIRMALI


- KOMPARTIMAN/COMPARTMENT[İng.] değil/yerine/= ODACIK | BÖLÜM


- KOMPETAN[Fr./İng. < COMPETENT] değil/yerine/= UZMAN, YETKİN


- KOMPETİTİF/COMPETITIVE[İng.] değil/yerine/= YARIŞMALI


- KOMPLE değil/yerine TAMAMEN


- KOMPLEKS/COMPLEX[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK | BİRLEŞİM | KARMAŞA


- KOMPLEKSITE/COMPLEXITY[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIKLIK


- KOMPLEKSLİ değil/yerine/= ALINGAN


- KOMPLET/COMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM


- KOMPLİKASYON/COMPLICATION[İng.] değil/yerine/= ART SORUN


- KOMPLİKASYON/İHTİLAT değil/yerine/= KARMAŞIKLIK


- KOMPLİKE[Fr. < COMPLIQUE] yerine KARMAŞIK


- KOMPLİKE/COMPLICATED[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK


- KOMPLİMAN[Fr. < COMPLIMENT]/İLTİFAT[Ar.] değil/yerine/= İNCELİK

( Gönül okşayıcı, hoşa giden söz. | Koltuklama. )


- KOMPLİYANS/COMPLIANCE[İng.] değil/yerine/= UYUNÇ


- KOMPLO TEORİSİ ile/değil/yerine TEORİ/KURAM

( [düşük/yüksek olasılıklı] Akıl hastalığı içinde. İLE/DEĞİL/YERİNE Akıl[felsefe/bilim/sanat] ile. )


- KOMPLO/TERTİP[Ar.] değil/yerine/= KURMACA


- KOMPONENT/COMPONENT[İng.] değil/yerine/= ÖGE, BİLEŞEN


- KOMPOZİSYON/COMPOSITION[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİM


- KOMPOZİT/COMPOSITE[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİK


- KOMPRADOR[Fr. < COMPRADOR] değil/yerine/= ARACI

( Aracı. | Çok zengin kişi. | Uzak Doğu ülkelerinde yabancı ortaklıklar hesabına iş sözleşmesi yapan yerli aracı. )


- KOMPRADOR[Fr. < COMPRADOR] değil/yerine/= İŞBİRLİKÇİ


- KOMPRES/COMPRESS[İng.] değil/yerine/= BASKIT


- KOMPRESÖR/COMPRESSOR[İng.] değil/yerine/= SIKIŞTIRICI


- KOMPRESYON/COMPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASI


- KOMPRIMEV COMPRIME[İng.] değil/yerine/= HAP


- KOMPÜLSİF/COMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= ZORLANTILI


- KOMPÜLSİYON/COMPULSION[İng.] değil/yerine/= ZORLANTI


- KOMÜNİKAN/COMMUNICANT[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTILI


- KOMÜNİKASYON/COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= İLETİŞİM


- KOMÜNİKASYON değil/yerine/= İLETİŞİM


- KÖMÜR değil/yerine/>< ÖMÜR

( Kömür gibi bir hiç uğruna, yüzlerce güzelim kömür gözlümüzün, gözlerinin pırıltılarını ve gölgelerini kalbimizde yaşatmaya devam edeceğiz!

Bir şeylerin ihtirası yüzünden, ölmeden önce ölemeyip işçilerin ölmesine göz yumabilenler içinse, ne desek az, ne desek çok olacağından ve onların da sonlarının, gölgeleriyle ortada olduğunu anımsamamız, belki bir nebze daha teselli olabilir ümidiyle...

:( ((((

" 'Küçük' bireylerin, gölgeleri büyüdükçe, güneş, batıyor demektir."

)


- KOMÜTATÖR[Fr. < COMMUTATEUR] değil/yerine/= ÇEVİRGEÇ/ANAHTAR


- KON(N)EKTÖR[Fr. < CONNECTEUR] değil/yerine/= BAĞLAYICI

( Demir yollarında fren kumanda kollarını dingilin üzerine bağlayan ve iki ucunda da kumanda kolunun girmesine uygun deliği bulunan parça ya da düzen. )


- KONAKLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BARINMA


- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA


- KONDANSATÖR[Fr.] değil/yerine/= YOĞUNLAÇ

( İçinde, akımsız elektrik yükü biriktirilen aygıt. )


- KONDANSATÖR/MEKSEFE değil/yerine/= YOĞUNLAÇ


- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU


- KONDİSYON[Fr./ing. < CONDITION]/ŞART[Ar.] değil/yerine/= KOŞUL


- KONDISYON/CONDİTION[İng.] değil/yerine/= DURUM | KOŞUL


- KONDISYONEL/CONDİTIONAL[İng.] değil/yerine/= KOŞULLU


- KONDÜKTÖR değil/yerine/= KILAVUZ


- KONDÜVİT/CONDUİT[İng.] değil/yerine/= YAPAY-BİYOLOJİK YOL


- KONFERANS[Fr./İng. < CONFERENCE] değil/yerine/= KONUŞMA/KONUŞTAY


- KONFİGÜRASYON/CONFİGURATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİM | DİZİLENİM


- KONFİRMASYON/CONFİRMATION[İng.] değil/yerine/= DOĞRULAMA


- KONFLİKT/CONFLICT[İng.] değil/yerine/= ÇATIŞMA


- KONFOBÜLASYON/CONFABULATION[İng.] değil/yerine/= MASALLAMA


- KONFOR[İng. < COMFORT] değil/yerine/= GÖNENCE


- KONFRONTASYON/CONFRONTATION[İng.] değil/yerine/= YÜZLES¸TİRME


- KONFÜZYON/CONFUSION[İng.] değil/yerine/= BİLİNÇ BULANIKLIĞI


- KONGLOMERA[Fr. < CONGLOMERAT] değil/yerine/= YIĞIŞIM


- KONGRE[Fr. < CONGRES] değil/yerine/= KURULTAY


- KONGRÜENS değil/yerine/= EŞLEŞİM


- KONİK/CONIC değil/yerine/= SÜĞÜRÜ,


- KONİZASYON/CONIZATION[İng.] değil/yerine/= KONİK KESİM


- KONJENITAL/CONGENITAL[İng.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- KONJESTİF/CONGESTIVE[İng.] değil/yerine/= GÖLLENDİRICİ


- KONJESTİYON/CONGESTION[İng.] değil/yerine/= GÖLLENME


- KONJONKTİVİTE değil/yerine/= GÖZ YANGISI


- KONJONKTÜR değil/yerine/= TOPLU DURUM/GEÇERLİ DURUM


- KONKASÖR değil/yerine/= TAŞKIRAN


- KONKOMITAN/CONCOMITANT[İng.] değil/yerine/= EŞLİK EDEN


- KONKORDAN/CONCORDANT[İng.] değil/yerine/= UYUMLU


- KONKORDANS/CONCORDANCE[İng.] değil/yerine/= UYUMLULUK


- KONKUR[Fr. < CONCOURS] değil/yerine/= YARIŞMA


- KONKÜZYON/CONCUSSION[İng.] değil/yerine/= SARSINTI


- KONNEKSİYON/CONNECTION[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI


- KONNEKTİF DOKU/CONNECTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= BAĞ DOKUSU


- KONNEKTÖR/CONNECTOR[İng.] değil/yerine/= BAĞLAYICI, BAĞLANTI (DONANIM)


- KONSANTRASYON/CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= GÖZEÇLENME/YOĞUNLAŞMA/DERİŞİM


- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI


- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK


- KONSANTRİK/CONCENTRIC[İng.] değil/yerine/= EŞMERKEZLİ


- KONSENSUS[KONSENSÜS değil!] değil/yerine/= UZLAŞIM


- KONSENSÜS/CONSENSUS[İng.] değil/yerine/= UZLAŞMA, | OYDAŞMA


- KONSENT/CONSENT[İng.] değil/yerine/= ONAM


- KONSEPT[İng. < CONCEPT] değil/yerine/= KAVRAM


- KONSEPT/CONCEPT[İng.] değil/yerine/= KAVRAM


- KONSER SALONU değil/yerine/= DİNLETEY


- KONSER[İng. < CONCERT] değil/yerine/= DİNLETİ


- KONSERSİYUM değil/yerine/= YARDIM YÜRÜTÜM BİRLİĞİ


- KONSERVATİF TEDAVİ/CONSERVATIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= MUHAFAZAKÂR SAĞALTIM


- KONSERVATUVAR değil/yerine/= KORUNTAY


- KONSERVE KAPAĞININ AÇILMASINDA KAPAĞI:
KENDİNE DOĞRU ÇEKMEK değil/yerine İLERİ DOĞRU İTMEK

( Çok dikkat etmek gerek. Hiç farkında olmadan elinizi kesebilirsiniz! )


- KONSOL[Fr. < CONSOLE] değil/yerine/= DOLAP

( Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli, dolaplı mobilya. | Yalnız bir yanındaki dayanak tarafından taşınan, öteki bölümleri boşlukta olan yatay yapı ögesi. )


- KONSOLİDASYON[İng. < CONSOLIDATION] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞTIRMA | BÜTÜNLEŞME

( Borçlanmaların uzun süreli(vadeli) borç durumuna getirilmesi. )


- KONSOLIDASYON/CONSOLIDATION[İng.] değil/yerine/= PEKİŞME | KATILAŞMA | BÜTÜNLEŞTİRME


- KONSOLİDE[Fr. < CONSOLIDE] değil/yerine/= VADESİ UZATILAN BORÇ


- KONSOLİDE değil/yerine/= DESTEKLİ


- KONSORSİYUM[Fr. < CONSORTIUM] değil/yerine/= KURULUŞLAR/ŞİRKETLER BİRLİĞİ


- KONSTANT/CONSTANT[İng.] değil/yerine/= SABİTE


- KONSTİTÜSYONEL/CONSTİTUTIONAL[İng.] değil/yerine/= YAPISAL, BÜNYESEL


- KONSTRİKSİYON/CONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLME


- KONSTRİKTİF/CONSTRICTIVE[İng.] değil/yerine/= KISITLAYICI, DARALTICI


- KONSTRİKTÖR/CONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DARALTAN


- KONSTRÜKTİVİZM[Fr. < CONSTRUCTIVISME] değil/yerine/= KURMACILIK

( Resim ve heykelde, yapıtı, geometrik öğeleri ile kurmayı temel alan anlayış. )


- KONSÜLTAN/CONSULTANT[İng.] değil/yerine/= DANIŞMAN


- KONSÜLTASYON[Fr./İng. < CONSULTATION]/KONSULTO[İt. < CONSULTO] değil/yerine/= DANIŞIM/DANIŞMA


- KONSÜLTASYON/CONSULTATION[İng.] değil/yerine/= DANIŞIM


- KONSÜLTASYON değil/yerine/= TANI GÖRÜŞÜMÜ


- KONTAMINASYON/CONTAMINATION[İng.] değil/yerine/= BULAŞMA


- KONTAMINE/CONTAMINATED[İng.] değil/yerine/= BULAŞMIŞ


- KONTEKS/T değil/yerine/= BAĞLAM


- KONTENJAN[Fr. < CONTINGENT] değil/yerine/= AYRILAN YER

( Bir yükümlülük ya da yararlanma işinde, o işin kapsamına girenlerin oluşturduğu belirli sayıdaki topluluk. | Bir kuruluşun ya da bir kimsenin seçip almakta yararlanabileceği sayı miktarı. | Bir malın, alım satım ya da dağıtım işinde, ilgililerin her birine düşen pay oranı. )


- KONTEYNER değil/yerine/= TAŞIMALIK


- KONTİNÜ/CONTİNUOUS[İng.] değil/yerine/= SÜREKLİ | KESİNTISİZ


- KONTÖR yerine SAYAÇ


- KONTRAKSİYON/CONTRACTION[İng.] değil/yerine/= KASILMA


- KONTRAKTIL/CONTRACTILE[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİR


- KONTRAKTILITE/CONTRACTILITY[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİRLİK


- KONTRAKTÜR/CONTRACTURE[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLÜ KALIM


- KONTRALATERAL/CONTRALATERAL[İng.] değil/yerine/= KARŞI YAN


- KONTRAST MADDE/CONTRAST MEDIA[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜVERİR NESNE


- KONTRAST/CONTRAST[İng.] değil/yerine/= KARŞIT


- KONTRAST/ZIDDİYET değil/yerine/= KARŞITLIK


- KONTRAT[Fr. < CONTRAT] değil/yerine/= SÖZLEŞME


- KONTRENDİKASYON/CONTRAINDICATION[İng.] değil/yerine/= KULLANIM SAKINCASI


- KONTRENDİKE/CONTRAINDICATED[İng.] değil/yerine/= KULLANIM SAKINCALI


- KONTROL ETMEK/TEFTİŞ ETMEK değil/yerine/= DENETİM/DENETLEMEK


- KONTROL LİSTESİ/CHECKLIST CHECKLIST değil/yerine/= DENETLEME DİZİNİ


- KONTROLÖR[Fr. < CONTROLEUR] değil/yerine/= DENETÇİ


- KONTROLÖR/MURÂKIP değil/yerine/= DENETÇİ


- KONTROLÜ SONDA YAPMAK ile/yerine KONTROLÜ BAŞTA VE SÜREKLİ YAPMAK

( TO CONTROL AT THE END vs. TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY
TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY instead of TO CONTROL AT THE END )


- KONTRPULSASYON/COUNTERPULSATION[İng.] değil/yerine/= KARŞI VURUM


- KONTRTRANSFERANS/COUNTERTRANSFERENCE[İng.] değil/yerine/= KARS¸I AKTARIM


- KONTUR/CONTOUR[İng.] değil/yerine/= SINIR (ORGAN, TÜMÖR, VB.)


- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME


- KONU/KAVRAM/DURUM:
TARTIŞILABİLİR ile/ve/değil/yerine/< TARTIŞILMAYA DEĞER


- KONULMUŞ ile/ve/değil/yerine ÇIKARIMSAL


- KONUŞABİLECEĞİN BİRİ ile/ve/>/değil/yerine SUSUŞABİLECEĞİN BİRİ


- KONUŞMA(MA)NIN:
"ANLAMSIZLIĞI" ile/ve/değil/yerine/<> "GEREKSİZLİĞİ"

( Konuşmak, kişinin, her koşul ve zamanda, en öncelikli yeti ve eylememidir. Dolayısıyla, kendi isteksiz ya da kopuk olduğumuz durumlar için "konuşmanın gereği yok" şeklinde düşünülmemeli ve konuşulmamalıdır. Anlamsızlığı, isabetsizliği, yersizliği/zamansızlığı olabilir fakat "gereksizliği" diye bir durum söz konusu olmadığı gibi bu ["niyetteki/kasıttaki"] söz de söylenemez/söylenmemelidir. )


- KONUŞMA/DA:
"YORGUNLUK" ile/değil/yerine GELİŞİM/DÖNÜŞÜM


- KONUŞMADA/ANLATIMDA:
(KİŞİYİ) "KESMEK"/"DÜZELTMEK" değil/yerine (KİŞİNİN) SÖZÜNÜ "KESMEK"/"DÜZELTMEK"


- KONUŞMAK İÇİN SIRA BEKLEMEK değil/yerine DİNLEMEK


- KONUŞMAK İÇİN SIRA/ZAMAN BEKLEMEK değil/yerine/>< ÖTEKİNİ DİNLEMEK


- KONUŞMAK/YAZMAK ile/ve/yerine/değil/hem de YAPMAK/UYGULAMAK

( Bir kişinin bir şey yapıyor ya da yapmıyor gibi görünmesi çoğu zaman yanıltıcıdır. )

( [not] TO TALK/WRITE vs./and/but/also TO DO(/MAKE)/TO APPLY
TO DO(/MAKE)/TO APPLY instead of TO TALK/WRITE
What a man appears to do, or not to do, is often deceptive. )


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/<> SUSMAK

( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )

( Konuşmak gereksinim olabilir fakat susmak sanattır. )

( Kişiye/insana, konuşmayı öğrenebilmesi için iki yıl, dilini tutmasını öğrenebilmesi için altmış yıl gereklidir. )

( Yarışılamaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Yarışılabilir. )

( Yaşam, konuşanların birbiriyle dalaşı, susanların ise barışıyladır. )

( Dışarıdakileri(nesneleri/kişileri/olayları/olguları/durumları) değiştirmek/geliştirmek istiyorsan... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> İçeriyi/içerdekileri/yaşamını(zihnindekileri) yani kendini değiştirmek/geliştirmek istiyorsan... )

( Konuşan, susabilenin hizmetkârıdır. )

( Wisdom by silence, royalty by behaviours. )

( [not] TO TALK vs./and/but/<> TO BE SILENT
TO BE SILENT instead of TO TALK )

( ... ile/ve/değil/yerine/<> HÖSMEK )


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine AKTARMAK

( [not] TO TALK vs./and TO TRANSMIT
TO TRANSMIT instead of TO TALK )


- KONUŞMAK ile/ve/<>/değil/yerine BİR ŞEYİ KONUŞMAK


- KONUŞMAK ile/ve/yerine DEMLEN(DİR)MEK


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DİNLEMEK

( Konuşmak iki kişi/yi gerektirir.
1. Doğru/yu konuşan.
2. Doğru/yu dinleyen. )

( Konuşanı konuşturan, dinleyenin ihlâsıdır. )

( "Vermek". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( "Almak". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )

( Lisanen konuşmak, halen anlaşmak! )

( Konuşmama gereksinimi/n kadar, konuşma gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereksinimi/n kadar, konuşmama gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşmama gereği kadar, konuşma gereğini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereği kadar, konuşmama gereğini anımsayarak KONUŞ!!! )

( [not] TO TALK vs./but TO TALK IN NECESSITY
TO TALK IN NECESSITY instead of TO TALK )


- KONUŞMAK ile/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( İTNAP: Sözü boş yere uzatmak. )

( TO TALK vs. TO TALK IN NECESSITY
TO TALK IN NECESSITY instead of TO TALK )


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine KANITLAMAK

( [not] TO TALK vs./and TO PROVE
TO PROVE instead of TO TALK )


- Konuşmamak yerine KONUŞ!!!


- KONUŞMAMAK ile/değil/yerine YERİNDE/KARARINCA/UYGUN KONUŞMAK

( [not] NO TALKING vs./but TO TALK IN RIGHT PLACE/APPROPRIATE/REASONABLE
TO TALK IN RIGHT PLACE/APPROPRIATE/REASONABLE instead of NO TALKING )


- KONUŞMAMAK ile/değil/yerine YERİNDE/KARARINCA/UYGUN KONUŞMAK

( Bir insan ne kadar çok gürültü yaparsa, sözleri de o kadar çok sessizdir. )

( [not] NO TALKING vs. TO TALK IN RIGHT PLACE/APPROPRIATE/REASONABLE
TO TALK IN RIGHT PLACE/APPROPRIATE/REASONABLE instead of NO TALKING )


- KONUŞMAMAK değil/yerine YERİNDE/KARARINCA/UYGUN KONUŞMAK


- KONUŞMAMAYI, KONUŞMAYA YEĞLEYEN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine KONUŞMAYI, KONUŞMAMAYA YEĞLEYEN (OLMAK)

( Konuşmak (bile) (belki) birçok/bazı konuları/sorunları halletmeye yetmeyebilir fakat konuşmayarak hiçbir çözüm bulunmaz! )

( [not] PREFER NOT TO TALK INSTEAD OF TO TALK vs./and/but PREFER TO TALK INSTEAD OF NOT TO TALK
PREFER TO TALK INSTEAD OF NOT TO TALK instead of PREFER NOT TO TALK INSTEAD OF TO TALK )


- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN

( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )


- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN

( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )


- KONUŞTUĞUMUZU:
SAN(M)IYORUM ile/değil/yerine ANIMS(AM)IYORUM


- KONUŞTURAN/KONUŞULAN REKLÂM ile/ve/<>/değil/yerine SATTIRAN REKLÂM


- KONUŞUNCA/KONUŞTUKÇA ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< SUSUNCA/SUSTUKÇA/SUSABİLDİKÇE

( Köle/yiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/


- KONVALESANS/CONVALESCENCE[İng.] değil/yerine/= TOPARLANMA


- KONVANSİYON[Fr./İng. < CONVENTION] değil/yerine/= ANTLAŞMA

( Antlaşma. | Bir anayasa yapmak ya da bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü geçici meclis. )


- KONVANSİYONEL[İng., < CONVENTIONAL | Fr. < CONVENTIONNEL] değil/yerine/= GELENEKSEL | ALIŞILMIŞ


- KONVEKS/MUHADDEP değil/yerine/= DIŞBÜKEY


- KONVEKSİYON/CONVECTION[İng.] değil/yerine/= ISI YAYIMI


- KONVEKSİYON değil/yerine/= ISIYAYIM

( Devinen nesnelerle belirli nicelikte ısının taşınması olayı, iletim. )


- KONVEKTÖR değil/yerine/= ISIYAYAR

( Bir akışkanda, ısıyı her tarafa eşit olarak yaymaya yarayan aygıt. )


- KONVERJANS/CONVERGENCE[İng.] değil/yerine/= TOPLANMA, | YAKINSAMA


- KONVOY[Fr. < CONVOI] ile/ve/değil/yerine/= KAFİLE[Ar. çoğ. KAVÂFİL]["ka" uzun okunur]

( Aynı yere giden taşıt ya da yolcu topluluğu. | Savaş gemilerince korunan yük gemileri taşıt dizisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Birlikte yolculuk eden topluluk, zümre, fırka. | Takım takım, sıra sıra gönderilen şeylerin her parçası. | Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü. )


- KONVÜLZİYON/CONVULSION[İng.] değil/yerine/= HAVALE


- KOOPERASYON/COOPERATION[İng.] değil/yerine/= İŞBİRLİĞİ


- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK

( )


- KOOPERE/COOPERATED[İng.] değil/yerine/= İLETİŞİM KURULABİLEN, İŞBİRLİĞİ YAPABİLEN


- KOORDİNASYON[İng./Fr. COORDINATION] değil/yerine/= DÜZENLEME/EŞGÜDÜM


- KOORDİNASYON/COORDİNATION[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDÜM


- KOORDİNATÖR/COORDİNATOR[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDER, EŞGÜDÜMCÜ


- KOORDİNE ETMEK değil/yerine/= EŞGÜDÜMLEMEK


- KOORDİNE[Fr. < COORDINNE] değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ


- KOORDİNE değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ


- KOPARILMIŞI YEMEK ile/ve/değil/yerine AĞAÇTAN KOPARARAK YEMEK


- KOPİ PEYST[İng. < COPY PASTE] değil/yerine/= KOPYALA YAPIŞTIR


- KOPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAKLAŞMAK


- KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN


- KOPUK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİSİZ


- KOPYA[İng. < COPY]/NÜSHA[Ar.] değil/yerine/= EŞLEM


- KOPYA değil/yerine EŞLEM


- KOPYA değil/yerine/= EŞLEME


- KORELASYON[Fr. < CORRELATION] değil/yerine/= BAĞINTI

( Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )


- KORELE/CORRELATED[İng.] değil/yerine/= BAĞINTILI


- KORİDOR değil/yerine/= ARALIK/GEÇENEK


- KORİDOR değil/yerine GEÇENEK


- KORİST değil/yerine/= KÜMEKÇİ


- KORKAĞIN "KILICI" ile/değil/yerine/>< CESURUN BAKIŞI


- KORKAK/LIK ile/ve/değil/yerine AKIL/LI/LIK

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


- KORKAN ile/değil/yerine/>< GÜVENEN

( "Sahiplenir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sahip çıkar. )


- KORKARAK SÖYLEMEK değil/yerine İDDİALI SÖYLEMİŞ OLMAYAYIM


- KORKMAK ile/değil/yerine ONUN SEVİYESİNE İNMEMEK/DÜŞMEMEK


- KORKMAK değil/yerine/>< YÜRÜMEK

( Yürümeyi gerektiren nedenler, korkmaya neden olanlardan daha fazladır. )


- KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)

( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )


- KORKU/KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI/SAYMAK

( Korkuyu yenmek, bilgeliğin başlangıcıdır. )

( Tanrı'yı düşünmeden önce, kendinizi kabul etmek zorundasınız. )

( Before you think God, you must accept yourself. )

( FEAR vs./and RESPECT
RESPECT instead of FEAR )


- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )

( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )


- KORKU ile/yerine CİDDİYE ALMAK


- KORKU ile/ve/değil/yerine DİKKAT


- KORKU ile/ve/değil/yerine KORUMA

( [not] FEAR vs./and/but PROTECTION
PROTECTION instead of FEAR )


- KORKU ile/ve/değil/yerine OLGU

( [not] FEAR vs./and/but FACT
FACT instead of FEAR )


- KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )

( Bazen, bazı korkular da sevgiye dönüşebilmektedir. [STOCKHOLM SENDROMU] )

( Korkutamazsın beni, seviyorum seni! )

( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end. )

( [not] FEAR vs./but LOVE
LOVE instead of FEAR )


- KORKU değil/yerine/>< ŞÜKRAN


- KORKU ile/ve/değil/yerine TARİH BİLİNCİ

( Ulusların uygarlık seviyesini, tarih incelemelerindeki çaba ve becerilerine göre belirlemek olanaklıdır. )


- KORKU ile/ve/değil/yerine TEDBİR

( [not] FEAR vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of FEAR )


- KORKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜMİT

( Mahkum eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Özgür bırakır. )


- KORKULACAK OLAN:
BİZİMLE AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYANLAR ile/değil/yerine AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYIP BUNU SÖYLEME CESÂRETİNDE OLMAYANLAR


- KORKUSUZ/LUK ile/değil/yerine CESÂRET

( Cesaret, korkusuz olmak demek değildir. Cesaret, korkuyla dolu olmana karşın, kontrolü, korkunun eline vermemektir. )


- KORKUTMA ile/ve/değil/yerine UYARMA


- KORKUTUCU ile/ve/değil/yerine CAYDIRICI


- KORKUYA DAYALI "SAYGI" ile/değil/yerine SAYGI


- KORNA/ZİL değil/yerine FREN / BEKLEMEK!

( Motorlu araç sürücülerinin, özellikle sokak aralarında ve tüm yollarda, yayalara/bisikletlilere/motosikletlilere korna çalmasının; bisikletlilerin de yayalara, özellikle de yayaların arasındayken zil çalmasının bir anlamı/farkı olmadığını/olmayacağını sürekli anımsaması gerekmektedir.

Herhangi bir araç kullananların, yayalara ve büyük araçların, kendinden daha küçük araca öncelik verme zorunluluğunu anlaması/anımsaması gerekmektedir. )


- KORNA değil/yerine IŞIK/SELEKTÖR/SİNYAL

( Yayalara korna çalınmaz! [araç sahipleri, rahat/sıcak arabalarının içinde, fren ve gaz ayaklarının altında, her türlü olanağa sahip olarak beklemeyi bilmeli/uygulamalılardır!] )

( İster bisiklet/motosiklet olsun, ister herhangi bir araç olsun, sokak aralarında ve kişilere hiçbir zaman ve koşulda korna çalınmaz!!! [özellikle görme engellilere ve yaşlılara!] )

( Kırmızı ışıkta ya da en ufak bir duraksamada çalınan kornaların gereksizliğini anlamış ve sürekli anımsıyor olmamız gerekir! [Çalınan kornanın da hiçbir şeyi değiştirmeyeceği, hızlandırmayacağını da!] )

( Kornalar otoyollarda, hızın ve gürültünün yüksek olduğu yerlerde, araçlar arasında kullanılmak üzere bir olanaktır. Ki otoyolda dahi, ışık/sinyal/selektör varken korna çalmak gereksiz/işlevsiz/anlamsızdır! )


- KORNEA[Lat.] değil/yerine/= SAYDAM TABAKA


- KORNER[İng. < CORNER] değil/yerine/= KÖŞE | KÖŞE ATIŞI


- KORO değil/yerine/= KÜMEK


- KORONAL DÜZLEM/CORONAL PLANE[İng.] değil/yerine/= YANAY DÜZLEM


- KORONAL/CORONAL[İng.] değil/yerine/= YANAY-DİKEY


- KOROZİV/CORROSIVE[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINDIRICI


- KOROZYON/CORROSION[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINMA


- KORPOREL/CORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL


- KORPUS/BODY, CORPUS[İng.] değil/yerine/= GÖVDE | CİSİM


- KORPÜSKÜL/CORPUSCLE[İng.] değil/yerine/= CİSİMCİK


- KORSE değil/yerine/= SARGAÇ


- KORT[İng. < COURT]/SAHA[Ar.] değil/yerine/= ALAN

( Tenis oynanılan alan. | Adliye Sarayı. )


- KORTE[İt. < CORTE]/FLÖRT[Fr./İng. < FLIRT] değil/yerine/= ÂŞIKTAŞLIK

( Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki. | Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek. | Siyasal bir parti, yabancı bir ülke vb.ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma. )


- KORTEJ[Fr. < CORTEGE]/MAİYET[Ar.] değil/yerine/= TÖREN ALAYI

( Bir devlet büyüğünün yanında bulunan kişiler. | Alay. )


- KORTEKS/CORTEX[İng.] değil/yerine/= DIŞ KATMAN


- KÖRÜ KÖRÜNE TAKLİT ile/yerine MUHABBETLE TAKLİT


- KORUMA/SAKLAMA(MUHAFAZA) ile/değil/yerine HAYAL


- KÖRV[İNG. < CURVE] değil/yerine/= EĞRİ



(8/9)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 331 kez incelenmiş/okunmuştur.