Bugün[01 Ocak 2026]
itibarı ile 1.359 başlık/FaRk ile birlikte,
1.359 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(3/7)


- ÇEKİŞME ile ÇELİŞME


- DİKKATİNİ:
"ÇELMEK" değil ÇEKMEK


- CEMÂL ve/||/<> KEMÂL

( Seyr eylenir. VE/||/<> Tahsil edilir. )


- ÇENEK ile ÇENET

( Tohumda, embriyonu kaplayan etli bölüm. | Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri. | Böceklerde, ağzın iki yanında bulunan, parçalayıcı, sert örgen. İLE Açıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk. | İstiridye gibi ikiçenetli yumuşakçalarda, kolsuayaklılarda, kavkının iki parçasından her biri. )


- CENK/NÂME ile/değil ÇENG/NÂME


- ÇERH[Fars. < ÇARH/ÇERYH]/FELEK[Ar.] değil/yerine/= ÇARK


- CHROM-/CHROMO- ile/||/<> CHRON-/CHRONO-

( Renk, özel bir pigmentasyon durumu ile ilgili. İLE/||/<> Zaman. )


- CI/CARDIAC INDEX | CONFIDENCE INTERVAL değil/yerine/= KALP İNDEKSİ | GÜVEN ARALIĞI


- ÇIBIKAN/ÇIBIQAN ile ÇIBIKAN/ÇIBIQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hünnap şekerlemesi. İLE Çıban.[Kırmızılığı nedeniyle hünnap şekerlemesine benzetilmiştir.] )


- ÇIÇALAK/ÇIÇALAQ ile ÇIÇAMUK/ÇIÇAMUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Serçe parmak. İLE Yüzük parmağı. )


- ÇİÇEK ile KATALPA[Fr. < CATALPA]

( ... cum BIGNONIA CATALPA )


- ÇIK/ÇIQ ile ÇIK/ÇIQ ile ÇIKAN/ÇIQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yansıma bir sözcük. İLE Selenini çıkarmak. İLE Teyze oğlu. )


- ÇIKRA ile/ve GEVEN/KEVEN

( Sık çalı. İLE/VE Baklagillerden, dikenli bir çalı. [Bazı çeşitlerinden, "kitre" denilen yapıştırıcı/zamk çıkarılır.] )

( ... cum/et ASTRAGALUS )


- CİNÇÜ[OĞUZ VE KIFÇÂK/KIPÇÂK/QIFÇÂQ] = YİNÇÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnci. )


- ÇING ile/>< ÇINGRAK/ÇINGRAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çınlama. İLE/>< Gür ve pürüzsüz. [ses] )


- ÇIP ile ÇIPIK/ÇIPIQ ile ÇIPÇIRGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnce dal, ağacın sürgünü. İLE Yaş bir dal. İLE Serçe. )


- ÇIRAK[Fars. :Işık.] ve/<> ÇERAĞ[Fars.]


- CIRLAK ile CIRLAYIK

( Cırcır böceği. İLE Örümcekgillerden, ormanlık, çalılık yerlerde yaşayan, hoş öten bir kuş. | Ağustos böceği. )

( GRYLLUS/GRILLUS DOMESTICUS/CAMPESTRIS cum LANIUS )


- ÇITIR ile/ve/||/<> KITIR


- ÇİVİ ile/ve EKSER/ENSER/MIH[Fars.]/MİSMÂR[Ar.]

( ... İLE Büyük çivi. )


- ÇOÇUK/ÇOÇUQ ile ÇOCUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Domuz yavrusu. İLE İnsan yavrusunun bebeklikten gençliğe/ergenliğe kadarki dönemi. )


- ÇOCU-KEN değil/< ÇOCUKKEN


- ÇOK/ÇOQ = ÇOTUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Alçak, aşağılık kişi. İLE Huysuz, öfkeli kişi. )


- ÇÖKEK ile ÇÖKELGE

( Çukur yer. | Bataklık, sazlık. İLE Bataklık, su kenarı, balçık. )


- ÇOKUBARI/ÇOQUBARI ile KİL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pota[maden erilme kabı] yapılan kil. İLE ... )


- ÇOMAK/ÇOMAQ ile ÇOMAK/ÇOMAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İnce dal. İLE Müslüman.[Uygurlar ve müslüman olmayan öteki halklar tarafından kullanılan bir sözcük.] )


- ÇOMUŞLUK/ÇOMUŞLUQ = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tuvalet. )


- coq.[Lat. < COQUE] değil/yerine/= KAYNATINIZ


- coq. in quant. sut. aq.[Lat. < COQUE IN QUANTITATE SUFFICIANTE AQUAE] değil/yerine/= YETERİ KADAR SU İÇİNDE KAYNAT


- ÇÖREKOTU değil ÇÖREOTU

( ... DEĞİL Düğünçiçeğigillerden bir bitki ve susam iriliğindeki siyah tohumu. )


- COŞMAK ile/ve/<> KOŞMAK


- CREDIT :/yerine KREDİ


- ÇUBULMAQ[UTLUK] ile ELMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kurutulmuş elma. İLE ... )


- ÇUKMİN/ÇUQMİN ile EKMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çömleğin içinde buharla pişirilen, küçük yuvarlak ekmek. İLE ... )


- ÇULIK/ÇULIQ ile ÇULK/ÇULQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üveyik büyüklüğünde alacalı bir su kuşu. İLE Saldırgan kişi. )


- ÇUMGUK/ÇUMUK / ÇUMGUQ/ÇUMUQ ile KARGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ayak bölümü beyaz bir karga. İLE ... )


- DAĞ ile/||/<> AŞAK/AŞAQ[Oğuz] ile/||/<>
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Dağ eteği. )


- DAĞITMAQ[Azr.] = YIKMAK[Tr.]


- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE

( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )

( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )

( Marcin Wichary'nin, "Sadece Türkçe bir daktiloya bakarak diller hakkında öğrendiklerim" yazısı için burayı tıklayınız... )

(

ile

)

( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )

( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?

Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )

( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )

( )

( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )

( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )

( )

( )

( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )

( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- DÂNİK[Ar.] ile DÂNG[Fars.]

( Mangır, para. | Bir dirhemin dörtte biri. İLE Bir dirhemin altıda biri. )


- DANIŞMAQ[Azr.] = KONUŞMAK[Tr.]


- DANS ile KADRİL[Fr. < QUADRILLE]

( Fransız kökenli bir dans. | Bu dansın müziği. )


- DARTMAQ[Azr.] = ÇEKMEK, ÇEKİŞTİRMEK[Tr.]


- DAYANMAQ[Azr.] = DURMAK[Tr.]


- DEC-/DECA-/DEKA-/DECEM- ile/||/<> DECİ-

( On. İLE/||/<> On, onda bir. )


- DEKSTER/DEXTER[İng.] değil/yerine/= SAĞ


- DEMOGRAFİ/K / DEMOGRAPHY/DEMOGRAPHIC[İng.] değil/yerine/= ÇOĞA BİLİMİ


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )

( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )

( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )


- DETOKSİFİKASYON/DETOXIFICATION[İng.] değil/yerine/= ARINDIRMA


- DF/DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= BELGE SIKLIĞI


- DİDİŞMEK ile HİZİPLEŞMEK/KLİK[Fr. < CLIQUE]

( HİZİP[Ar. < HIZB]: Bölük, kısım. | Kur'ân-ı Kerîm'in her cüzünün beş sayfalık bölümü. | Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon, klik. )


- DİFRAKSİYON[Fr./İng. < DIFFRACTION] değil/yerine/= KIRINIM

( Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarının karşılaştığı bazı engelleri dolanarak geçmesi. )


- DİKROTİK/DICROTIC[İng.] değil/yerine/= ÇİFT VURULU


- DİNAMİT ile/değil DİNAMİK


- DİNDAR ile "KİNDAR"


- DİPLOMATİK[Fr. < DIPLOMATIQUE] ile/ve/||/<> KORDİPLOMATİK[Fr. < CORPS DIPLOMATIQUE]

( Diplomasi ile ilgili: İLE Bir ülkede bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu. )


- DİSEKİLİBRİUM/DYSEQUILIBRIUM[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLEŞME


- DİŞİLİK ile/yerine KİŞİLİK

( "Dişi-kişi" "olmak" değil, kişi-dişi olmaktır aslolan. )


- DİSK, DAİREMSİ TABLA, ÇİÇEK TABLASI = KURS = DISQUE


- DİSLEKSİ/DYSLEXIA[İng.] değil/yerine/= OKUMA BOZUKLUĞU


- DİSPRAKSİ/DYSPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL BECERİ BOZUKLUĞU


- DIŞRAK = HARİCİ = EXOTERIC[İng.] = ÉXOTÉRIQUE[Fr.] = EXOTERISCH[Alm.]


- DİZE/MISRA ile KOŞA/BEYİT/DISTIQUE


- DOĞURTMA = İSTİLÂT, SANAT-I TEVLİT = MAIEUTICS[İng.] = MAIEUTIQUE[Fr.] = MAIEUTIK[Alm.] = MAIEUTIKE[Yun.]


- DOKU ve KOKU/TAT ile/ve/||/<> DUYU(İŞİTME ve GÖRÜ/GÖRME)


- DOLAMAQ[Azr.] = DALGA GEÇMEK[Tr.]


- DOLANMAQ[Azr.] = GEÇİNMEK[Tr.]


- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ


- DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRA/K / TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK

( Hafiflerdir ve yukarı doğru hareket ederler. VE Ağırlardır ve aşağı doğru hareket ederler. )

( Ateşe bakanın ömrü az, suya bakanınsa uzun olur. )

( Ateş, Celâl; su, Cemâl'dir. )


- EBLAG[Ar. < BELİĞ] ile EBLAK[Ar. < BALIK]

( Olgunluk derecesine çok yakın olan, dah beliğ, en fasîh. İLE Alaca, bulaca. | Rengârenk. | Alabacak at. )


- EBLEH[Ar. < BELÂHET] ile EBLEK[Fars.]

( Pek akılsız, ahmak, bön, alık. İLE Alacalı. )


- EÇE/EKE/EZE ile EÇİ ile EKEÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaşça büyük kız kardeş. İLE Yaşça büyük olan erkek kardeş. İLE Halkın kız kardeşi(uht-ul-kavm).[Bilgece davranan küçük kız çocuğu.] )


- EDİM = FİİL, AMEL = ACT[İng.] = ACTE[Fr.] = AKT[Alm.] = ACTUS[Lat.] = ENERGEIA[Yun.] = ACTO[İsp.]


- EFFICACY ile EFLÜKS/EFFLUX

( Etkinlik. İLE Dış atım. )


- EKARTE[Fr. < ÉCARTÉ] (ETMEK) ile/ve/||/<> EKARTÖR

( Dışlamak, ayırmak, konu dışında tutmak. İLE/VE/||/<> Ayırgaç. )


- EKG ile EEG

( Kalp gözlem aygıtı. İLE Beyin gözlem aygıtı. )

( Electrocardiogram. İLE Electroencephalogram. )


- EKİLİBRİYUM/EQUİLİBRIUM[İng.] değil/yerine/= EŞİTLENME


- EKİNOKS/EQUINOX değil/yerine/= ILIM, GÜN TÜN EŞİTLİĞİ


- EKİPMAN/EQUİPMENT[İng.] değil/yerine/= DONANIM


- EKİVALAN/EQUİVALENT[İng.] değil/yerine/= EŞDEĞERLİLİK


- EKMO/ECMO EKSTRAKORPORAL MEMBRAN OKSİJENLENME/EXTRACORPOREAL MEMBRANE OXYGENATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI OKSİJENLENME


- EKO/AKS/AKSİSEDÂ/İNİKÂS[Ar. < AKS (çoğ. İN'İKÂSÂT)] değil/yerine/= YANKI/YANSI

( Işığın, parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi. | Tepke. )


- EKOPRAKSİ/ECHOPRAXIA[İng.] değil/yerine/= YANSILAMA


- EKRAN ile/değil ERKÂN


- EKSES, EXCESS ile EKSESİF

( Çokluk, fazlalık. İLE Aşırı. )


- EKSİTASYON/EXCITATION[İng.] değil/yerine/= UYARMA | TAŞKINLIK


- EKSITUS/EXITUS[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM | ÇIKIŞ


- EKSİZYON/EXCISION[İng.] değil/yerine/= KESİP ÇIKARMA


- EKSKRESYON/EXCRETION[İng.] değil/yerine/= DIŞ ATIM


- EKSOJEN/EXOGENOUS[İng.] değil/yerine/= DIŞ KAYNAKLI


- EKSPANSİYON/EXPANSION[İng.] değil/yerine/= GENİŞLEME


- EKSPERİMENT/EXPERIMENT[İng.] değil/yerine/= DENEY


- EKSPERİMENTAL/EXPERIMENTAL[İng.] değil/yerine/= DENEYSEL


- EKSPERİMENTALİZM/EXPERIMENTALISM[İng.] değil/yerine/= DENEYİMCİLİK


- EKSPİRASYON[İng. < EXPIRATION] ile/||/<> EKSPİRİYUM[İng. < EXPIRIUM]

( Soluk vermek. İLE/||/<> Soluk verim. )


- EKSPİRATUVAR/EXPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKVERİM (İLİŞKİLİ)


- EKSPİRİYUM/EXPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUK VERİM


- EKSPLANTASYON/EXPLANTATION[İng.] değil/yerine/= DIŞ EKİM, GÖVDE DIŞI EKİM


- EKSPLİSİT BİLGİ/EXPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= AÇIK BİLGİ


- EKSPLİSİT/EXPLICIT[İng.] değil/yerine/= AÇIK


- EKSPLORATUVAR/EXPLORATORY[İng.] değil/yerine/= INCELEYİCİ | GÖZDEN GEÇİRICİ


- EKSPOJUR/EXPOSURE[İng.] değil/yerine/= AÇIĞA ÇIKARMA (CERRAHİ) | MARUZ BIRAKMA


- EKSPOZİSYON/EXPOSITION[İng.] değil/yerine/= SERGILEME


- EKSPÜLSİYON/EXPULSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA ATIM


- EKSTAKORPORAL SİRKÜLASYON/EXTRACORPOREAL CIRCULATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI DOLAŞIM


- EKSTANSİYON/EXTENSION[İng.] değil/yerine/= GERİLME | UZAMA | DOĞRULMA | GENİŞLEME


- EKSTANSÖR/EXTENSOR[İng.] değil/yerine/= GEREN | UZATAN | DOĞRULTAN


- EKSTERİYOR/EXTERIOR[İng.] değil/yerine/= DIŞ BÖLÜM


- EKSTERNAL/EXTERNAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ | DIŞARLI


- EKSTERNALİZASYON/EXTERNALİZING[İng.] değil/yerine/= DIŞSALLAŞTIRMA


- EKSTİRPASYON/EXTİRPATION[İng.] değil/yerine/= TÜMÜYLE ÇIKARIM


- EKSTRAHEPATİK/EXTRAHEPATIC[İng.] değil/yerine/= KARACİĞER DIŞI


- EKSTRAKORPORAL/EXTRACORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI


- EKSTRAKRANİYAL/EXTRACRANIAL[İng.] değil/yerine/= KAFATASI DIŞI


- EKSTRAKSİYON/EXTRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇEKÇIKAR | ÖZÜTLEME


- EKSTRAKTÖR/EXTRACTOR[İng.] değil/yerine/= ÇEKÇIKARIR


- EKSTRAMEDÜLER/EXTRAMEDULLARY[İng.] değil/yerine/= KEMİK İLİĞİ DIŞI


- EKSTRAMÜRAL/EXTRAMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR DIŞI


- EKSTRANODAL/EXTRANODAL[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM DIŞI


- EKSTRANSPLANTASYON/EXPLANTATION[İng.] değil/yerine/= DIŞ ORTAMDAN AKTARIM


- EKSTRASELÜLER/EXTRACELLULAR[İng.] değil/yerine/= GÖZE DIŞI


- EKSTRASİSTOL/EXTRASYSTOLE[İng.] değil/yerine/= ERKEN VURU


- EKSTRAVASKÜLER/EXTRAVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DIŞI


- EKSTRAVAZASYON/EXTRAVASATION[İng.] değil/yerine/= DIŞA SIZIM (DAMAR, SİDİK/İDRAR YOLU)


- EKSTRAVERSİYON/EXTRAVERSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNÜKLÜK


- EKSTRAVERT/EXTRAVERT[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNÜK | DIŞA AÇIK (KİŞİLİK)


- EKSTRE/EXTRACT[İng.] değil/yerine/= ÖZÜT


- EKSTREM[İng., Fr. < EXTREME] değil/yerine/= UC/AŞIRI/SIRADIŞI


- EKSTRENSEK/EXTRINSIC[İng.] değil/yerine/= DIŞSAL


- EKSTÜBASYON/EXTUBATION[İng.] değil/yerine/= BORU ÇIKARTIMI


- EKSÜDA/EXUDATE[İng.] değil/yerine/= YANGI SIVISI


- EKSÜDASYON/EXUDATION[İng.] değil/yerine/= YANGISAL SIZINTI


- EKTOPİ ile EKTOPİK

( Yer dışılık [örgen]. İLE Yer dışı [örgen]. )


- EKTROPİON ile/||/<> ENTROPİON

( Göz kapağının dışa dönmesi. İLE/||/<> Göz kapağının içe dönmesi. )


- EKÜMENİK[Fr. OECUMÉNIQUE < Lat. OECUMENICUS < EYun. OIKOUMENIKOS] ile DİASPORA[Fr.]

( Tüm piskoposlukların rûhânî meclislerini ya da tüm kiliseleri içeren, dünya genelinde Hıristiyan birliğine yönelik olan. İLE Herhangi bir ulusun ya da inanç mensuplarının ana yurdu dışında azınlık olarak yaşadığıı yer. | Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu. | Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları. )


- EKVADOR ve/<> QUITO

( Güney Amerika ülkesi. VE/<> Ekvador'un başkenti. )

( Yanardağlar Ülkesi. VE/<> Sönmüş bir yanardağın eteklerinde, deniz seviyesinden 2800 m. yükseklikte kurulmuş bir başkent. )

( ... VE/<> Ekvator çizgisine 22 km. mesafede bulunan başkentte, gece ve gündüzlerin uzunlukları yıl boyunca aynıdır. )

( ... VE/<> Dört mevsim değil iki mevsim yaşanmaktadır.[Kış aylarında, 10 °C'nin altına inmemektedir.][Yaz aylarında, gündüz sıcaktan pişerken, gece soğuktan donabiliyorsunuz.] )

( ... VE/<> Yüksekliğinden dolayı, birkaç gün, halsizlik, isteksizlik ve baş ağrısı çekilebilmektedir. )


- EKZİSTANSİYALİZM değil/yerine/= VAROLUŞÇULUK


- EKZOZ değil EGZOZ


- EL KİŞİ ile EL QUŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kötü, aşağılık kişi. İLE Akbaba. )


- ELASTİK/ELASTIC[İng.]/ELASTISITE ile ESNEK/LİK


- ELE-GÜNE ... değil İL'E(DEVLET'E)-KÜN'E(TOPLUM'A) ...


- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]


- ELİNİN KÖRÜ değil/< ÖLÜNÜN GÛRU(MEZARI)[Fars.]


- ELİPTİK YAPRAK = VARAK-I YÜBSÎ = FEUILLE ELLIPTIQUE


- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK


- EMEK ile/ve/<> EKMEK


- EMİG ile EMİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Meme. İLE Ilık. )


- EMNİYET[Ar.] STOKU[İng./Fr. STOCK] değil/yerine/= GÜVENLİK YIĞIMI


- EMPRİZM ile EKSPERİMENTALİZM

( JOHN LOCKE ile ROBERT BOYLE )


- ENDEMİ ile ENDEMİK

( Yerel ve her zaman görülen [sayrılık]. İLE Yerel, yerleşik. )


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENDO- ile ENDODERM ile ENDOJEN ile ENDOKRİN ile ENDOKRİNOLOJİ ile ENDOKRİNOLOJİK ile ENDOTERMİK ile ENDOTOKSİN

( İç-, iç [ile ilgili]. İLE İç deri, iç tabaka, iç yaprak. İLE İçsel, iç kaynaklı. İLE İç salgı. İLE İç salgıbilim. İLE İç salgıbilim [ile ilgili]. İLE Isı alan. İLE İç ağı/zehir/toksin. )


- ENFARKTÜS[Fr. < INFARCTUS] değil/yerine/= TIKANCA


- ENTOKSİKASYON/INTOXICATION[İng.] değil/yerine/= ZEHİRLENME


- EPİDEMİ ile EPİDEMİK ile EPİDEMİYOLOJİ

( Salgın. İLE Salgın [ile ilgili]. İLE Sağlık araştırma yöntembilim. )


- ERGEN ile ERKEN


- ERİN ve ERİŞKİN ile/ve/||/<>/> ERGİN

( 13-15 yaş civarına gelmiş, bülûğa ermişler. VE 18-21 yaşlarını doldurmuşlar. İLE/VE/||/<>/> İhtiyârını devrede tutanlar, nelere, ne kadar HAYIR! diyeceğini ve istencini/irâdesini neye, ne kadar yönelteceklerini bilenler/uygulayanlar. )


- ERNEK/ERNGEK ile ERNGEN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Parmak. İLE Bekâr. )


- ESÂRET[Ar.]/YÛG[Fars.] değil/yerine/= TUTSAKLIK/BOYUNDURUK(/YÜK)


- EŞDEĞERLİLİK = MUADELET = EQUIVALENCY[İng.] = ÉQUIVALENCE[Fr.] = AEQUIVALENZ[Alm.]


- EŞEK[Ar.] ile EŞEKK[Ar.]

( Hayvan. İLE Çok şek sahibi, fazla ikircikli, tereddüd eden. [SEPTİK] )


- ESEME = MANTIK = LOGIC[İng.] = LOGIQUE[Fr.] = LOGIK[Alm.] = LOGIKE[Yun.] = LÓGICA[İsp.]


- EŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile EŞGAL[Ar. < MEŞGUL] ile EŞKÂL[Ar. < ŞEKL]

( İşler. İLE Çok işi olan. İLE Şekiller, biçimler, sûretler, tarzlar. )


- GAL ile EŞL


- EŞİT ile/ve/değil EŞİK


- EŞİT/LİK ile/ve/= <> EŞİK/LİK


- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]


- ESKİ QUITO ile/ve/<> YENİ QUITO

( Yaşayan hazine olarak tanımlanan eski Quito, 1978 yılında, Dünya Miras Dizini'ne giren, dünyadaki ilk kenttir.[İkinci sırada giren ise Polonya'nın Krakov kentidir.] İLE/VE/<> Ekvador'un başkenti. )


- EŞKİ değil Eİ


- ESRİME = VECİT[Ar.] = ECSTASY[İng.] = EXTASE[Fr.] = EKSTASE[Alm.] = EKSTASIS[Yun.] = ÉXTASIS[İsp.]


- EŞSESLİ = EQUIVOCAL[İng.] = ÉQUIVOQUE[Fr.] = ÄQUIVOK[Alm.] = AEQUIVOCUS < AEQUUS[Lat.]


- ESTEK-KÖSTEK


- ESTETİK = BEDİİYAT = AESTHETICS[İng.] = ESTHÉTIQUE[Fr.] = AESTHETIK[Alm.] = AISTHETIKÉ[Yun.] = ESTÉTICO[İsp.]


- ESTETİK ile ESTETİZE

( AESTHETIC vs. AESTHETISED )


- ETAMİN[Fr. < ÉTAMINE] ile KANAVİÇE[İt. < CANOVACCIO]

( Pamuk ya da ketenden, seyrek dokunmuş, delikli bir tür kumaş. İLE El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. | Bu bezin üzerine yapılan işleme. | Çuval olarak kullanılan kendirden ya da kenevirden yapılmış seyrek bez. )


- ETİKET[Fr. < ÉTIQUETTE] değil/yerine/= EDERCE


- ETİO- ile/||/<> RHİZ-/-RHİZA/RHİZO- ile/||/<> CARY-/CARYO-/KARY-/KARYO-

( Neden. İLE/||/<> Kök. İLE/||/<> Tane çekirdek. )


- ETKEN ile ETMEN


- EVİRME/EVİRTİM/YANSIMA = AKİS/İNİKÂS/İFRAĞ = CONVERSION[İng., Fr.] = KONVERSION[Alm.] = CONVERSIO[Lat.]


- EVRİK ile/ve/<> EVRİŞİK

( [başka bir önermeye, kurama göre] Terimleri ters durumda olan. [önerme, kuram]
"Üçün altıya oranı, altının onikiye oranı gibidir" ve "onikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir.
"Aydınlığın yeğinlği, ışıklı cismin uzaklığıyla evrik olarak orantılıdır. Uzaklık çok olunca aydınlık azalır, az olunca aydınlık çoğalır."
İLE/VE/<>
Evirme yoluyla elde edilen önerme.
"Her kişi, gülendir." önermesinin evrişiği,
"Her gülen, insandır." biçiminde olur. )


- EVVELSİ GÜN değil EVVELKİ GÜN


- EVVELSİ SENE değil EVVELKİ(ÖNCEKİ) YIL/SENE


- ext./EKSTRE[Lat. < EXTRACTUM] değil/yerine/= ÖZ, HULÂSA,


- EYR KONDİŞIN/AIR CONDITION değil/yerine/= ISI DENGELER


- EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]


- EZOTERİK ile EKZOTERİK

( Ezoterik: 1.İçsel/Lâtif olan; 2. Üyelerine açık, halka kapalı. İLE Ekzoterik: Dışsal/Kesif olan, herkese açık olan. )

( Yeraltı suları. İLE Yerüstü suları. )


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN


- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMİĞİ


- FAR ile/ve/||/<>/> FARK

( HEADLIGHT/DIFFERENCE vs./and/||/<>/> DIFFERENCE )


- FARENKS/FARİNKS ile FARİNGEAL

( Boğaz, yutak. İLE Boğaz [ile ilgili], yutak [ile ilgili]. )


- FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


- FARMAKODİNAMİ ile FARMAKODİNAMİK ile FARMAKOKİNETİK ile FARMAKOKİNEZİ ile FARMAKOLOG ile FARMAKOLOJİ ile FARMAKOLOJİK ile FARMAKOPE

( İlaç etkisi. İLE İlaç etkisi [ile ilgili], ilaç etkibilim. İLE İlaç yazgısı [ile ilgili], ilaç yazgıbilim. İLE İlaç yazgısı. İLE İlaçbilim uzmanı. İLE İlaçbilim. İLE İlaçbilimsel, ilaçbilim [ile ilgili]. İLE İlaç kılavuzu. )


- FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]


- FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]


- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT

( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )


- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA

( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[­-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]

( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK

( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )


- FIRLATMAQ[Azr.] = DÖNDÜRMEK[Tr.]


- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )

( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )

( FIASCO vs./and SCANDAL )


- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]


- FLEKSİBIL/FLEXIBLE[İng.] değil/yerine/= ESNEK


- FLEKSİBİLİTE/FLEXIBILITY[İng.] değil/yerine/= ESNEKLİK


- FLEKSİYON/FLEXION[İng.] değil/yerine/= ESNEME


- FLEKSÖR/FLEXOR[İng.] değil/yerine/= BÜKÜCÜ, EĞİCİ


- FLEKSURA/FLEXURA[İng.] değil/yerine/= BÜKÜNTÜ


- FOIX KALESİ ile/ve MONTESEGUR KALESİ ile/ve QUERIBUS KALESİ

( Katharlar'ın yaşadığı, Pirene sıradağlarının Oksitanya bölgesinde 50 civarında olduğu söylenilen şatoların en ünlüleri. )


- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA


- FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


- FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI


- FREKANS[Fr. FRÉQUENCE/İng. FREQUENCY] değil/yerine/= SIKLIK

( Birim zamandaki titreşim sayısı. )


- GAKGOŞ[Elazığ'da]["GAKKOŞ" değil!] ile/||/<> KARDEŞ/AĞABEY


- GAM[Ar.] ile GAM[Yun.] ile KÂM[Ar.]

( Tasa, kaygı, üzüntü. İLE Notaların baştan sona [kalından inceye] ve/ya da sondan başa [inceden kalına], tek solukta okunması. [ DO-RE-Mİ-FA-SOL-LA-Sİ--D0--Sİ-LA-SOL-FA-Mİ-RE-DO ] İLE Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


- GANGREN[KANGREN DEĞİL!] ile/||/<> ÜLSER

( Dokuların ölmesi ve çürümesi. İLE/||/<> Mide ya da bağırsak duvarında yara oluşması. )


- GARÂBET[Ar.] ile KARABET

( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )


- GARÎB ve/<> KARÎB

( Garib olan, karîb olur. )


- GARİBİM ile/değil KARÎBİM


- [ne yazık ki]
!GASP ile/ve/||/<>/> !KARMANYOLA[İt. < CARMAGNOLA]

( Bir nesneyi, sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma. İLE/VE/||/<>/> Kent içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk. )


- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]

( Normal basınç ve sıcaklıkta, olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapmak özelliğinde olan akışkan nesne. İLE Tül. İLE Diş. | Dişle tutma, ısırma. )


- GAZ ile KSENON[Fr. < XENON]

( ... İLE Atom numarası 54, atom ağırlığı 131,30 olan, havada on milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz asal gaz. [simgesi: Xe] )


- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY

( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )

( ARÛS ve/<> ARÎS )

( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )

( BRIDE and/<> GROOM )


- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ


- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM


- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK


- GENZEL ve/||/<> GENZEK

( Genizle ilgili. | Genizden çıkarılan (selen), genizsi. VE/||/<> Genizden konuşan, hımhım. )


- GİİNGO ile GINKO(-BLOBA)


- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] ile/değil BANÇO[< İng. < İsp.]

( ... İLE/DEĞİL Amerika siyahilerinin çaldığı, gitar biçiminde beş ya da daha çok telli bir müzik aygıtı. )


- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] iledeğil GİTARRA

( ... İLE/DEĞİL Küçük gitar. )


- GÖÇÜ ile GÖÇÜK

( Toprak kayması, kayşa. İLE Çökmüş, göçmüş yer, çöküntü. )


- GÖLCÜK ile/= GÖLEK ile/= GÖLET

( Küçük göl. İLE Küçük, su birikintisi. İLE Gölek. | Suyu biriktirmek için önüne yapılan set. )


- ... GÖRDÜKSE/GÖRDÜMSE/GÖRDÜNSE değil ... GÖRDÜYSEK/GÖRDÜYSEM/GÖRDÜYSEN


- GÖRENEDİR GÖRENE, KÖRE NEDİR KÖRE NE? ile/ve ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ


- GÖSTERGE ile/değil/||/<>/> KANA[İt. < CANNA]

( ... İLE/DEĞİL/||/<>/> Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler. )


- GÖSTERGEBİLİM = SEMIOTIC[İng.] = SÉMIOTIQUE, SÉMIOLOGIE[Fr.] = SEMIOTIK[Alm.] = SEMA, SEMEION[Yun.]


- GÖVDENİN ANATOMİK YAPISI = SÂKIN İNTİSÂC-I TEŞRÎHÎSİ = STRUCTURE ANATOMIQUE DE LA TIGE


- GÖZÜKMEK/GÖRÜKMEK değil GÖRÜNMEK


- GREV ile/ve/<>/< BOYKOT[< İng. < Charles Boycott]

( ... İLE/VE/<>/< Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma. | Bir kişi, bir topluluk ya da bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme. )


- GÜDÜK ile KADÜK[Fr.]

( Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. İLE Değerini/önemini yitirmiş, geçerliliği kalmamış, eskimiş. )


- GÜDÜMBİLİM/SİBERNETİK = CYBERNETICS[İng.] = CYBERNÉTIQUE[Fr.] = KYBERNETIK[Alm.] = KYBERNETIKE, KYBERNETES[Yun.]


- GÜNEY RODEZYA ile/ve/<> KUZEY RODEZYA

( Zimbabwe. İLE/VE/<> Malawi ve Zambiya. )


- GURBET ile/ve KURBET


- GURBET ile/ve KURBİYET

( Yabancılaşma. İLE/VE Yabancılaşmaktan kurtulma. )

( Yabancılaşma, bilinçlenme/şuur içindir. )


- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME