Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... ve ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 28 Ekim 2024 ]
itibariyle 20664 başlık/FaRk yer almaktadır.

- ŞERİAT ile/ve HİKMET-İ TEŞRÎ

( Şeriat şeraite[koşullara] göredir. )


- ŞERİAT ve/<> İTAAT


- ŞERİAT ile/ve/değil ŞERİAT-I/ŞER-İ ŞERÎF


- ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )

( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )

( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )

( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )

( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )

( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )

( Şeriatı tut, hakikati yut! )

( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )


- ŞERİAT ve/değil/=/<> TÜZE(HUKUK)/HAK/ADÂLET


- ŞERİATI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN ile/ve AHLÂKI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN


- ŞERİF MUHİDDİN TARGAN ve/||/<> BİLEN IŞIKTAŞ

( Kitabı için burayı tıklayınız... İLE/VE/||/<> Özgeçmişi için burayı tıklayınız... )

( )


- ŞERİF MUHİDDİN TARGAN ve/||/<> MEHMET ÂKİF ERSOY

( )


- ŞERİF MUHİDDİN TARGAN ve/||/<> SAFİYE AYLA


- ŞERÎF ile/ve/||/<>/> EŞREF

( Tüm canlılar. İLE/VE/||/<>/> İnsan. )


- ŞERİFE HANİFE HANIM ile/ve/||/<> ÇOCUĞU

( Osmanlı devrindeki nadir mezar taşlarından biri, Şerife Hanife Hanım ile çocuğuna aittir.

1735'te, doğum sırasında bu hanımefendi ile birlikte karnındaki oğlu da vefât etmiş ve ikisi için bu manidar mezar taşı işlenmiştir. )

( )


- SERMAYE ile/ve/||/<> SERVET


- SERMED ile/ve DEHR ile/ve ZAMAN

( Sabitin, sabite orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Sabitin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Değişenin/ütegayirin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. )


- SEROTONİN ve/||/<> DOPAMİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> ENDORFİN

( Mutluluk hormonları. )


- SERPİLME ile/ve/||/<> GELİŞME


- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERBEST[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERMEST[Fars.]

( Çırak. İLE/VE/||/<>/> Kalfa. İLE/VE/||/<>/> Usta. )

( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<>/> Başı bağlı/düğümlü, sorumluluk almış olan.[boş değil!] İLE/VE/||/<>/> Başı hoş, yetkin, deneyimli. )


- SERT AĞAÇLAR ile/ve ORTA SERT AĞAÇLAR ile/ve YUMUŞAK AĞAÇLAR

( Wenge, Paduk, Pelesenk, Bubinga, Ovenkol, Dut, Zebrano. İLE/VE Maun, Sapelli, Yerli Ceviz, Akçaağaç(Kelebek). İLE/VE Ardıç, Karaağaç, Kestane. )


- SERT ile/ve AĞIR


- SERT ile/ve/değil PÜRÜZLÜ/TIRTIKLI


- SERTLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< REDDETMEK


- SERVET ile/ve/değil/yerine İLİM

( Sen korursun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Seni korur. )


- SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİMET


- SERVİ AĞACI ile/ve SEDİR AĞACI/DAĞ SERVİSİ/ARAR[Ar.] (ELMALI-ANTALYA)

( ... İLE/VE Dağ servisi, yabani servi. )

( Hava soğuduğunda yapraklarını en son dökenlerin çam ve servi ağaçları olduğunu anlarız. )

( ... İLE/VE Ağaçlar )

( MEDITERRANEAN/ITALIAN CYPRESS vs./and CEDAR )

( CUPRESSUS SEMPERVIRENS cum/et CEDRUS )


- SERVİ[Fars.] ile/ve ARDIÇ

( Yapraklarını dökmeyen ince uzun bir ağaç. Daha çok Akdeniz'de bölgesinde yetişir. İLE/VE Servigillerden, güzel kokulu, yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilâç olarak kullanılan bir ağaçcık. )

( CUPRESSUS SEMPERVIRENS cum/et JUNIPERUS )


- SERVİ[SELVİ değil!] ve/||/<> SEVGİ

(

www.youtube.com/channel/UCThxxDloTei6eA77VrEnc_g | www.yasaronline.net )

( www.FaRkLaR.net/YASAR )


- SES İŞARETLERİNDE:
1 KISA ile/ve/<> 2 KISA ile/ve/<> 3 KISA ile/ve/<> 5 KISA ile/ve/<> 1 UZUN YA DA KISA

( "Sancağa dönüyorum!" İLE/VE/<> "İskeleye dönüyorum!" İLE/VE/<> dönüyorum!" İLE/VE/<> "Tornistan yapıyorum!" İLE/VE/<> "Anlaşılmadı!" İLE/VE/<> "Evet!" ya da "Dikkat!" )

( Kısa düdük: 1 saniye | Uzun düdük: 4-6 saniye. )


- SES'TE/SELEN'DE:
YÜKSEKLİK/PERDE ile/ve ŞİDDET ile/ve TON


- SES/SELEN ile/ve SAZ(TÜM MÜZİK ALETLERİ)

( VOICE vs./and INSTRUMENT )


- SES ve/<> HER VAROLAN

( Sur'dan üflenmiş olan. VE/<> ... )


- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]


- SES ile/ve/||/<>/> BESTE

( Hakikat. İLE/VE/||/<>/> Mârifet. )


- SES ile/ve HARF


- SES ile/ve/||/<> IŞIK

( Havadaki titreşimlerle yayılan enerji. İLE/VE/||/<> Elektromanyetik dalgalarla yayılan enerji. )


- SES ile/ve MÜZİK

( ... İLE Aralıkların yüzdelerini bilmek. )

( ... İLE Lisanullah/Lisan-ul Melaike )

( ... İLE Hakimiyet Simgesi. )

( Ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapan, yani titreşen ses "Do" notasıdır. )

( SOUND vs. MUSIC )


- SES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SELEN / ÇATI

( BÂKÎ KALAN BU GÖK KUBBEDE
HOŞ BİR SÂDÂ İMİŞ )

( SADÂ: Kişinin özü. )

( Evrendeki herhangi bir ses. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İnsan sesi. )

( sesOL.org )

( SES[Fars.] ile TÂLÂC[Fars.] / SEDÂ/SADÂ[Ar.] )

( SOUND vs. VOICE )


- SES ile/ve/<>/değil SES DALGALARI

( İnsanda[zihinde]. İLE/VE/<>/DEĞİL Doğada. )


- SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik, baş etmendir. )

( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )

( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )

( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )

( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )

( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )

( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )

( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )

( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )

( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )

( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tanımlamayın/tarif etmeyin. )

( Sessiz ve sakin kalın. )

( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )

( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )

( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )

( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )

( YAZIT

Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.

Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.

Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.

Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )

( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )

( SAVT ile/ve/değil/yerine SAMT )

( [not] SOUND vs./and/but QUITENESS
QUITENESS instead of SOUND
Silence is the main factor.
Wisdom in Silence, Kingdom in Behaviour.
Silence and peace - this is the way beyond.
In peace and silence, you grow.
In peace and silence the skin of the 'I' dissolves and the inner and the outer become one.
What helps is silence.
No particular thought can be mind's natural state, only silence.
Your hope lies in keeping silent in your mind and quiet in your heart.
To go beyond, you must consent to silence.
ALL I/WE NEED IS SILENCE!
Look at yourself in total silence, do not describe yourself.
Keep quiet.
Realised people are very quiet.
There is peace only in the essential.
Once you are quiet, things will begin to happen spontaneously and quite naturally without any interference on your part.
All talk about silence is mere noise. )

( SABDA ile/ve/değil/yerine ... )


- SESİMİZİ:
DOĞRUDAN DUYMAK ile/ve/||/<> KAYIT ARACINDAN DUYMAK

( Ses Kaydımızı Dinlediğimizde Sesimizi Neden Kendi Duyduğumuzdan Farklı Algılarız?

Ses, havada basınç dalgaları oluşturarak yayılır. Kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak kanalı boyunca ilerler ve iç kulaktaki koklea olarak adlandırılan salyangoz şeklindeki yapıda bulunan tüy hücreleri tarafından algılanır. Tüy hücreleri, ses dalgalarını, sinir iletilerine dönüştürür. Bu sinyaller, sinir hücreleri tarafından beyne iletilir ve böylece ses duyulmuş olur.

Kendi ses kaydımızı dinlediğimizde, çoğunlukla duyduğumuz sesten rahatsız olur ve kayıttakinin kendi sesimize benzemediğini düşünürüz. Çünkü, normalde kendi sesimizi iki biçimde algılarız. Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları öteki dış kaynaklı sesler gibi havada yayılırken kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır. Ancak, ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde, bu titreşimler, boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir. Kokleaya ulaşan bu titreşimlerin frekansı havada yayılan sesin frekansından daha düşüktür. Kendi sesimizi bu iki farklı yoldan ulaşan ses dalgalarının birleşimi şeklinde algılarız.

Ses kayıt araçları, sadece havada yayılan ses dalgalarını algıladığı için sesimizin vücudumuzun içinde iletilen bileşenini duyamamış oluruz. Dışarıdan gelen sesleri engelleyen kulaklıkları taktığımızda ise sadece "kendi iç sesimizi" algılarız. )


- SESİN:
YERİ ile/ve/<> UZAKLIĞI

( Kişiler, 0.00003 saniye gibi çok kısa bir zaman farkını algılayabilir. Ses dalgası, önce sesin kaynağı yönünde olan kulağa ve kısa bir zaman sonra da öbür kulağa ulaşır. Aradaki zaman farkı, sesin kaynağının hangi yönde algılanacağını belirler. )

( SOUND'S: PLACE vs./and/<> DISTANCE )


- SESSEL YİNELEME ile/ve/||/<> İKİLEME

( Herhangi bir noktayı vurgulamak amacıyla kullanılır. İLE/VE/||/<> Daha çok bazı sayısal durumları anlatmak amaçlı değerlendirilir. )

( Ayrı ayrı yazılır. İLE/VE/||/<> Yan yana ve aynı sözcüklerin yazılmasıyla. )

( Farklı sözcüklerin birbirine uyumu kapsamında öne çıkar. İLE/VE/||/<> Aynı sözcüğün tekrar etmesi üzerinden değerlendirilir. )


- SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET

( Para. İLE/VE Yöneticiler. )

( QUIET JUSTICE vs./and VOICED JUSTICE
Money. WITH/AND Directors. )


- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK

( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )


- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK

( Kırıldığımızı anlamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Sessizliğimizden de kırıldığımızı anlamıyorsa. )


- SESSİZ/CE ile/ve/||/<>/> SİNSİ/CE


- SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA


- SESSİZLİK ile/ve DİNGİNLİK

( QUIETNESS vs./and INERTIA )


- SESSİZLİK ile/ve/<> SİZSİZLİK


- SESSİZLİK ile/ve YALNIZLIK

( Bazıları için ve/ya da bazı dönemler, sessizlik en büyük ses, yalnızlık en içten dosttur. )


- SEV!:
AŞINI ve İŞİNİ ve EŞİNİ


- SEV ile/ve SEVMİYORSA

( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


- SEVAP ile/ve ECİR


- SEVAP ile/ve GÜNAH/VEBÂL

( Hayıra uygun olan. İLE/VE Benliğine öncelik vermek. )

( Sevabın anlamı, anlayıp öğrenmektir. )

( En güzel sevap, anlamaktır. )

( Günahlarımız aklımıza yazılı, vicdanımıza kazılıdır. )

( SA'BE: İsabet. )

( Kişinin en kolay işlediği günah, en büyük günahıdır. )

( Sevap sözcüğüyle, elbise anlamına gelen "Sevb" sözcüğü aynı köktendir. Sevap, "manevi elbise" demektir. )

( Sevabın amacı, bilgi, ilim ve aşktır. )

( Sevap, yapılan şeyin anlamını anlamak, bir işi bilerek yapmaktır. )

( En güzel sevap, anlamaktır. )

( Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle. )


- SEVAP ile/ve/değil SAVAB(DOĞRU)


- SEVDALI ile/ve MERAKLI


- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR

( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )


- SEVDİĞİMİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVEBİLECEĞİMİZ


- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK


- SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN


- SEVDİKLERİMİZ VE VEFÂT EDENLER İÇİN:
AĞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAK


- SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER

( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )


- Seve Seve DİNLE!!!


- Seve Seve SUS!!!


- SEVEBİLMEK ve/||/<>/< YALNIZ KALABİLMEK


- SEVENE ile/ve/||/<> SEVMEYENE

( Hay hay. İLE/VE/||/<> Bay bay[İng. < bye bye] )


- SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET

( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )


- SEVGİ BAĞLARININ:
BOZULMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KURULMASI

( bkz. John Bowlby )


- SEVGİ VE SADELİK ve/||/<>/< GÜLÜMSEME :) VE SAMİMİYET


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI-SEVGİ

( LOVE-RESPECT vs./and RESPECT-LOVE )


- SEVGİ-SAYGI ile/ve/<> TESLİMİYET

( LOVE-RESPECT vs./and/<> SUBMISSION )


- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN


- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ


- SEVGİ:
İNSAN İÇİN ile/ve ALLAH İÇİN

( Gereksinimdir. İLE/VE Hak(k)'tır. )

( Hakk İnsan"da, İnsan Hakk'ta. )


- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK


- SEVGİ:
SÖZ/SES ve/||/<> GÖZ ve/||/<> ÖZ

( Sevgi, gözden alınır, gözden verilir.
Sonra da, özden ve özden yaşanır. )

( Kaynağı sende olanı, başkasından bekleme! )


- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ

( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )


- SEVGİ/İLGİDE:
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA


- SEVGİ ve/<> AHLÂK

( Sevgini ahlâka bağla, sevgi seni bulsun! )


- SEVGİ ile/ve/<>/değil ALIŞKANLIK

( LOVE vs./and/<>/değil ADDICTION )


- SEVGİ ve/<> ANLAM

( LOVE and/<> MEANING/SENSE )


- SEVGİ ile/ve/<> ANLAYIŞ

( Anlayış, zihnin çiçek açmasıdır. )

( Anlayış, özgürlüğe götürür. )

( "Anlayış yoluyla özgürleşme" kadim ve basit bir yoldur. )

( Hiçbir çaba ve uğraş sizi öz varlığınıza götüremez, sadece anlayış berraklığı götürebilir. )

( Doğru anlayış tek çaredir, ona istediğiniz adı verin. O en ilk ve en son öğretidir, çünkü o zihnin gerçek doğasıyla meşguldür. )

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )

( Anlayışta berraklık düzeyleri ve sevgide yoğunluk düzeyleri vardır, fakat onun nimetleri sonsuzdur. )

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )

( Understanding leads to freedom. )

( Understanding is the flowering of the mind.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
No effort can take you there, only the clarity of understanding.
Right understanding is the only remedy, whatever name you give it. It is the earliest and also the latest, for it deals vs. the mind as it is.
There are levels of clarity in understanding and intensity in love, but its gifts are infinite.
Trace your misunderstandings and abandon them, that is all. )

( LOVE vs./and/<> PARADIGM )


- SEVGİ ile/ve BAĞIMLILIK

( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )

( LOVE vs./and DEPENDENCE )


- SEVGİ ve/<> BENZETME

( Kişi, sevdiğine benzer (ve/ya da benzetir). )


- SEVGİ ve/<> BİLGİ

( LOVE and/<> KNOWLEDGE )


- SEVGİ ile/ve/değil/||/<> BİR BAŞKASINDA, KENDİ


- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)


- SEVGİ ile/ve/değil/&lt; ÇEKİM

( İnsanda. İLE/VE/DEĞİL/< Doğada. )

( Önce akım, sonrası bakım. )

( [not] For human. vs./AND/BUT/< In nature. )

( [not] LOVE vs./and/but/< CONJUGATION )


- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA

( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )


- SEVGİ ile/ve DİKKAT

( LOVE vs./and ATTENTION )


- SEVGİ ve/<> DİL

( Kişi, ancak bu iki kanatla uçar. )


- SEVGİ ve/<> DÜZEN ve/<> İLERLEME

( İlkemiz. VE/<> Temelimiz. VE/<> Amacımız. )


- SEVGİ ile/ve/<> ENERJİ

( Enerji, içtenlik ve ciddiyetten kaynaklanarak akıp gelir. )

( Enerji, tıpkı ateş gibi yıkıcı değil yapıcı olması amacıyla kontrol edilmelidir. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( LOVE vs./and/<> ENERGY
Energy flows from earnestness. )


- SEVGİ ile/ve/||/=/<>/>/< FEDÂKÂRLIK

( Hoş gör sen, boş ver sen! Sevgin kazanır! )


- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK

( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )


- SEVGİ ile/ve/<> GÜZELLİK

( Sevdiğinden dolayı güzel bulmak, güzel olduğundan dolayı sevmek. )


- SEVGİ ve/||/<>/> HAK

( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )


- SEVGİ ile/ve HAL


- SEVGİ ile/ve HAL

( Sevgi, kesretin, ikiliğin bittiği yerdir. )

( Sevgi zuhur ettikten sonra, ne sen var, ne ben! )

( Sevmek, ihtiyarî değildir! )

( Mal, hal ehlinin, bilenin, sevenin, yararlananındır. )


- SEVGİ ve/||/<> İLETİŞİM

( Kişinin/kişinin, en temel, öncelikli/olmazsa olmaz iki gereksinimi. )


- SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ

( LOVE vs./and/<> RELATIONSHIP )


- SEVGİ ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ

( LOVE vs./and/<> COOPERATION )


- SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN

( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )


- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ

( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )

( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )

( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )

( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )

( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )

( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )

( Sevgide yabancılar yoktur. )

( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )

( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )

( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )

( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )

( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )

( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )

( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )

( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )

( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )

( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )

( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )

( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )

( In love there are no strangers. )

( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT". ( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )

( [not] LOVE vs./and/but UNCONDITIONAL LOVE
UNCONDITIONAL LOVE instead of UNCONDITIONAL LOVE )


- SEVGİ ile/ve/<> KUT/SAL

( LOVE vs./and/<> HOLY )


- SEVGİ ile/ve/değil MİNNET


- SEVGİ ve/> NEŞE

( LOVE and/> JOY )


- SEVGİ ile/ve/<> ÖZDEYİŞ

( Özün özü. İLE/VE/<> Özün sözü. )


- SEVGİ ve/||/<>/>/< ÖZÜNE YOLCULUK


- SEVGİ ve/||/<>/< RIZÂ


- SEVGİ ile/ve/<>/< SAYGI

( Zaman. İLE/VE/<>/< Mekân. )

( Sevgi, saygıyla devam eder. )

( Mum. İLE/VE/<>/< Mumun etrafındaki cam/fanus. )

( Hz. Mûsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. >
[İkisini de birliğe getiren, Hz. Muhammed.] )

( Koşullu[Hak edene, lâyık olan(lar)a]. İLE/VE/<>/< Koşulsuz[Herkese]. )

( Alev. İLE/VE/<>/< Fener. )

( Ferâgat ile. İLE/VE/<>/< Fedâkârlık ile. )

( LOVE vs./and/<>/< RESPECT, REVERENCE )

( ... cum/et/<>/< VENERATIO )

( ... ile/ve/<> JING )


- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK


- SEVGİ ile/ve/<> SEÇİM/SEÇİCİLİK

( LOVE vs./and/<> SELECTIVENESS )


- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )

( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )

( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )

( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )

( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )

( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )

( LOVE vs./and/<> COMPASSION )


- SEVGİ ve/<> SEVİNÇ


- SEVGİ ile/ve/değil/yerine ŞEVK/İŞTİYAK


- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU

( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- SEVGİ ve/||/<> SIĞINMA


- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ

( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )

( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )

( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )


- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD


- SEVGİ ile/ve/<> TAKDİR

( LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )


- SEVGİ ile/ve/<> YAKINLIK

( LOVE vs./and/<> CLOSENESS )

( ... ile/ve/<> APARATVA )


- SEVGİ ve/||/=/<> YARAR/LILIK

( Sevmek, "bir işe yarar mı"?
Tek iş, odur! )


- SEVGİ ile/ve ZORUNLULUK

( LOVE vs./and OBLIGATION )


- SEVGİDE:
[Yun.] EROS ile/ve/||/<>/> PHILOS ile/ve/||/<>/> STORGE ile/ve/||/<>/> LUGUS ile/ve/||/<>/> MANIA ile/ve/||/<>/> PRAGMA ile/ve/||/<>/> PHILAUTIA ile/ve/||/<>/> AGAPE

( Eşeysellikteki sevgi. İLE/VE/||/<>/> Etkileyici sevgi, dostluk sevgisi. İLE/VE/||/<>/> Aile/akraba sevgisi. İLE/VE/||/<>/> Oyun sevgisi. İLE/VE/||/<>/> Takıntılı sevgi. İLE/VE/||/<>/> Kalıcı sevgi. İLE/VE/||/<>/> ["]Benlik["] sevgisi. İLE/VE/||/<>/> Tanrısal/Aşkın sevgi. )


- SEVGİDE:
GECE ile/ve/<>/> SABAH

( Senin olsun. İLE/VE/<>/> Benim olsun. )


- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)


- SEVGİLİ ile/ve ÂŞIK

( Sultan. İLE/VE Kul. )

( Âşıksan, o da sana âşık olur. [Âşık-mâşuk ayrımı/farkı da kalmaz.] )

( Sevgili ile başbaşa olana, ağyâr gerekmez. )

( Birbirinin güneşinde ısınırlar. İLE/VE Yanarlar. )

( DAVUD: Sevgili. )


- SEVGİLİ ve/değil GÖLGE


- SEVGİLİ ile/ve SEVDİĞİM

( Kişi, sevdiğinden ne zaman ayrılır?

Onu sevme nedenini, ondan daha çok sevdiği zaman. )


- SEVGİLİNİN:
SÖZLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLERİ

( Dürüstlüğün göstergesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Samimiyetin belirtisi. )


- SEVGİLİNİN/MÂŞUK'UN YANAĞI ile/ve ÂŞIĞIN YANAĞI

( Pembe ve/ya da kırmızıya yakındır. İLE/VE Sarıdır. )


- SEVGİLİYİ GÖRMEK İÇİN:
SAATTE ile/ve/||/<> YOLDA

( Gidişine/geçişine bakılır. İLE/VE/||/<> Gelişine bakılır. )


- SEVGİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ ve ÖLÜMÜN, YAŞAMDAN ÇIKARILMASI


- SEVİLEN ve SEVİLENİN ARKADAŞLARI/ÇEVRESİ ve SEVİLENİ SEVENLERİ SEVMEK


- SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK

( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )


- SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK


- SEVİMLİ ile/ve GÖSTERİŞLİ

( Ördek. İLE/VE Kuğu. )


- SEVİNÇ:
İYİ ŞEYLER OLDUĞUNDA ve/||/<> KÖTÜ ŞEYLER OLMADIĞINDA

( Her zaman. VE/||/<> Çoğunlukla ve/ya da bazen. )


- SEVİNÇ ile/ve KIVANÇ

( Kişinin tek sevinci, emeğinin ürünüdür. )

( ŞÂDÂN[Fars.]: Sevinçli, keyifli. )

( [argo] ŞİNANAY ile/ve ... )

( SÜRÛR ile/ve TEŞEKKÜR )

( ŞÂD-MÂN ile/ve ... )

( ŞİNANAY ile/ve ... )


- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ


- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ


- SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]

( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )


- SEVİŞME/DÜZÜŞME:
ZAMANI ile/ve ZEMİNİ (/KOŞULLARI)

( Yoktur. İLE/VE Vardır. )

( Olmaz. İLE/VE Olmalıdır. )

( Her zaman olabilir fakat her koşulda/yerde olmaz. )


- SEVİŞME/DÜZÜŞME ile/ve TARTIŞMA/"KAVGA" SONRASI SEVİŞME/DÜZÜŞME


- SEVİŞME ile/ve/||/<> DÜZÜŞME

( Sevişme, sevgi/ilgi/istek/dürtü[fiziksel gereksinim] ile iki gövde arasındaki eş zamanlı ve eş eylemli, el, ayak, dudak, göz ve söz aracılığı ile uyarılması ve bunun sürekliliği. İLE Düzüşme ise, sevişmenin bir parçası olan, eşeysel örgenlerin(sadece vajina ve penisin) birbirine kenetlenmesinin, giriş-çıkışının devinimi ve sürekliliği. )


- SEVİŞME ile/ve/||/<> ŞEFKAT


- SEVİYE ile/ve/||/<> DERİNLİK


- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA


- SEVİYORUM ile/ve/değil/yerine YEĞLİYORUM / TERCİH EDİYORUM

( [not] "I LOVE" vs./and/but I PREFER
I PREFER instead of "I LOVE" )


- SEVK ile/ve/>/değil/yerine İDRAK


- ŞEVK ile/ve İŞTİYÂK

( Özlemek. İLE/VE Görürken bile özlemek. )


- ŞEVK ve/> ŞAVK ve/> ŞIK ve/> ŞAN


- ŞEVK ve/||/<> ŞEHVET


- ŞEVK ve/> SEVK


- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA

( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )


- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK

( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )


- SEVMEK:
ÖZLEMEK ve/||/<>/>/< GÖRÜNCE SEVİNMEK


- SEVMEK ile/ve "TUTMAK"


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SEVMEK ve/> BENZEMEK/BENZEŞMEK

( TO LOVE and RESEMBLE/RESEMBLANCE )


- SEVMEK ile/ve/<> DEĞER VERMEK

( TO LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )


- SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK


- SEVMEK ve/<> GÖZE ALMAK


- SEVMEK ve/=/||/<>/< GÜVENMEK

( Sevmek, güvenmektir. )


- SEVMEK ile/ve HUY

( TO LOVE vs./and HABIT )


- SEVMEK ile/ve KORUMAK

( TO LOVE vs./and PROTECTION )


- SEVMEK ile/ve/<> OKŞAMAK

( ... cum/et/<> BLAND/ÎTUS )


- SEVMEK ile/ve/değil ÖNEMSEMEK

( [not] TO LOVE vs./and/but TO CONSIDER
TO CONSIDER instead of TO LOVE )


- SEVMEK ile/ve/<> ONUNLA/ONUN İÇİN SEVİNMEK


- SEVMEK ve/> ÖZENMEK

( TO LOVE and/> TO TAKE PAINS )


- SEVMEK ve/<>/= ÖZLEMEK

( TO LOVE and/>/= TO MISS )


- SEVMEK ile/ve/değil SAHİP OLMA İSTEĞİ


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- SEVMEK ve/||/<>/>/< SEVİLMEK

( Bir şey. VE/||/<>/>/< Çok şey. )

( Cesaret verir. VE/||/<>/>/< Güç verir. )

( Kimseye, kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır. )

( TO LOVE and/||/<>/>/< TO BE LOVED )


- SEVMEK ve/<>/|| TANIMAK


- SEVMEMEK ve/<>/|| TANIMAMAK


- SEVMEZ ve GİTMEZ

( Her gelen. VE Hiçbir seven. )


- SEVMİYORUM ile/ve/değil/yerine "BANA HİTAP ETMİYOR"


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEY'İN:
ŞEYDELİĞİ ile/ve ŞEYDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYDEN SONRALIĞI


- ŞEY'İN/BİLGİNİN/(B)İLİMİN/KİŞİNİN:
KENDİ ile/ve ZAMANI, MEKÂNI ve KOŞULLARI

( Kavram. İLE/VE Matematik geometri, aritmetik. [Hareketi de katarsak bilim olur.] )


- ŞEY/EŞYA[çoğ.] ile/ve "DIŞ DÜNYA"


- ŞEY/EŞYA[çoğulu] ile/ve "DIŞ DÜNYA"


- ŞEY/LER ARACILIĞIYLA KENDİNDEN HOŞLANMAK ile/ve/yerine/değil ŞEY(LER)DEN HOŞLANMAK

( Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmasıdır. )


- ŞEY/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> AN/LAR

( [not] THING/S vs./and/but/||/<> MOMENT/S
MOMENT/S instead of THING/S )


- ŞEY/LİK ile/ve/+ ŞEY ile/ve/+ ŞEY

( THE THING/NESS vs./and THE THING + THE THING )


- ŞEY ve/||/<>/> İSTİMÂ[< SEM] ve/||/<>/> TÂAT

( ... VE/||/<>/> Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. VE/||/<>/> Allah'ın emirlerini yerine getirme, ibâdet. )


- ŞEY ile/ve/||/<>/> MAL

( [cebirde]
Bilinmeyen.[X] İLE/VE/||/<>/> İkinci dereceden bilinmeyenin kuvveti.[x2] )


- ŞEY ile/ve NESNE

( ... İLE/VE Bükülmüş zaman ve mekân, uzayın yoğunlaşması. )

( THING vs. OBJECT )


- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE

( )


- ŞEY ile/ve/= SABİT


- ŞEY ve/<> SAYI


- ŞEY ile/ve/değil/yerine/||/<> ÜRÜN


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEYAHATNÂME ile/ve SEFÂRETNÂME


- ŞEYH ile/ve/= SAMED'ÜL KAVM


- ŞEYH ile/ve ŞEYHÛHET

( Yaşlı insan. | Bir tekke ya da zâviyede önderlik eden ve müritleri bulunan. | Kâbile ya da aşiret önderi. İLE/VE Yaşlılık. )


- SEYHAN ile/ve/||/<> CEYHAN


- ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE


- SEYİR ile/ve SÜLÛK


- ŞEYLERİN DÜZENİ ve/||/<>/= DÜŞÜNCELERİN DÜZENİ


- ŞEYLEŞME ile/ve/<> YİTİM


- ŞEYTAN ve/+ İNSAN

( RAHMAN )


- ŞEYTAN ve LÜTÛF

( İnsandaki kötü sıfatları, insana yakıştırmamamız içindir. [Allah'ın insana bir lütfudur.] )


- SEYYAH ile/ve/||/<> SEYYAR


- SEYYİD BEY ve/||/<> ADÂLET

( Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın 1., 2., 3. Dönem İzmir ve 22 Ekim 1916'da Ayan Âzâsı, II. Dönem İzmir Milletvekili ve V. İcra Vekilleri Heyeti ile I. TC Hükûmeti'nde Adâlet Bakanı.[1873 - 08 Mart 1925] )


- SEYYİD ile/ve ŞERİF

( Hz. Hüseyin'in çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. İLE/VE Hz. Hasan'ın çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. )

( NAKÎB-ÜL EŞRÂF )


- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ


- SEZGİ/SEZGİSELLİK ile/ve/değil/<> BÜTÜNLÜK/BÜTÜNSELLİK


- SEZGİ ile/ve APAÇIK GÖRMEK

( INTUITION vs./and TO SEE OBVIOUS )


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU


- SEZGİ ile/ve/değil SEZİNLEME


- SEZGİ ile/ve TEVHİD


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SEZGİ ile/ve/<> ZEKÂ

( TAHADDÜS[< HADS/HUDÛS] ile ... )

( INTUITION vs./and/<> INTELLIGENCE )


- SEZGİSEL ile/ve/<> İMGESEL


- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK

( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )


- SHAT ile/ve/<> ANK ile/ve/<> KA ile/ve/<> HATI ile/ve/<> SHEYBI ile/ve/<> BAI ile/ve/<> KON

( Maddi gövde. İLE/VE/<> Hayat kuvveti. İLE/VE/<> Astral Nur, Kalp. İLE/VE/<> Hayvansal Ruh. İLE/VE/<> Kutsal Ruh. İLE/VE/<> Akli Ruh. İLE/VE/<> İlâhi Ruh. )


- SHELDON GLASHHOW ve/||/<> STEVEN WEINBERG ve/||/<> ABOUS SALAM

( 1979 yılı Nobel Ödülü sahipleri... )


- SHIVA ile/ve BRAHMA ile/ve VISHNU

( SHIVA: Varlığın biçimlerinin yok edicisi. İLE/VE BRAHMA: Varlığın Yaratıcısı.İLE/VE VISHNU: Varlığın Koruyucusu. )


- ŞİİR ile/ve/<> MÜZİK

( Şiir, ifade edilemez olanı sözlere dökme sanatıdır. )

( Tanrı Toth'un konuşmasının taklidi. )

( Şiir şişmanlatmaz fakat (egoyu) şişirir. )

( el-ARÛZ ile/ve/<> ... )

( POEM vs./and/<> MUSIC
Poetry is the art of putting into words the inexpressible. )

( CI: Lirik şiir. )


- ŞİATSU ile/ve AKÜPRESÜR


- SİBER SAMİMİYET ile/ve/||/<> STERİL TEMAS


- SİBİRYA'DA:
ÖZEL ARAÇ ile/ve/değil/<> TAKSİ


- SİBİRYA'DAKİ TÜRK BOYLARI ile/ve SİBİRYA DIŞINDAKİ TÜRK HALKLARI

( Çok uzakta kalmalarından dolayı, atalarının dini olan Şamanlığı devam ettirmişler. İLE/VE İslâm'ı kabul ederek, eski Şaman din anlayış ve uygulamalarından uzaklaşmışlardır. )


- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA

( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )


- SICAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TAZE/LİK


- SICAK ve/||/<>/< KARBONDİOKSİT


- SIÇANYILANI ile/ve ÇİN SIÇANYILANI

( ... İLE Boyu, 5 m.'yi bulabilir. )

( ... ile )

( RAT SNAKE / AESCULAPIAN SNAKE vs. CHINESE RAT SNAKE )

( AMENIS LONGISSIMUS cum PTYAS KORROS )


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> KUVANTUM RENK DİNAMİĞİ


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> TÜM FİZİK KURAMLARI


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> ZAR KURAMI

(





)

( STRING THEORY and/||/<> MEMBRANE THEORY )


- SIÇRAMA ile/ve OLASILIK


- ŞİDDET ve/||/<> KÜFÜR

( [ne yazık ki] Kalbinde, muhabbet olmayanın (b)elinde. VE/||/<> Aklında, düşünce olmayanın dilinde. )


- ŞİDDETLİ UYARI ile/ve GERÇEK/LİK

( "STRONG" WARNING vs./and REAL/ITY )


- ŞİDDETTE, KİŞİ:
[önce] MAĞDUR ile/ve/değil/sonra/||/<>/> MAZLUM ile/ve/değil/sonra/||/<>/> ZALİM


- SIDDIK ile/ve/<>/= VELÎ


- SİDİK ile/ve/||/<>/> ÜREMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Ürenin dışarı atılmaması nedeniyle kanda birikmesi. )


- SIDK ve/ EMÂNET ve/ FETÂNET ve/ TEBLİĞ ve/ İSMET

( Peygamberin olmazsa olmaz sıfatları. [ve ümmetinin de!] )


- SIDK ile/ve HAK

( Önermenin gerçekliğe uygunluğu. İLE/VE Gerçekliğin önermeye uygunluğu. )


- SIDKIN SIYRILMASI ile/ve/<> GÖZÜNDEN DÜŞMEK


- SIDNEY HUNİAĞI ÖRÜMCEĞİ ile/ve/||/<> KIZILSIRTLI ÖRÜMCEK

( Avustralya'nın en zehirli örümcekleridir. )


- SİDRET-ÜL MÜNTEHÂ ile/ve/||/<> AŞK-I MÜNTEHA/MÜNEZZEH

( Yaratılmışlığın sınırı. | Son sedir ağacı. | Kâmilin kaşı, kirpiği. İLE Sınırsız/sonsuz/bitimsiz aşk. | Yalnızlar cenneti/çölü. | Yedi cennet/beyza ve/artı sekizinci cennet. )


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİFÂ ile/ve ÂFİYET


- ŞİFÂ ile/ve/||/<>/> SADRA ŞİFÂ


- ŞİFÂ ile/ve/<> TEDAVİ

( İçeriden. İLE/VE/<> Dışarıdan. )


- ŞİFÂHEN ile/ve/||/<> ŞİFÂHÎ[>< TAHRİRÎ]

( Ağızdan, sözle söyleyerek. İLE Sözlü. )


- SIFAT ile/ve KAYIT

( CAPACITY vs./and ENTRY/RECORD )


- SIFFEYN/SIFFİN SAVAŞI:
KARDEŞ KAVGASI ile/ve/değil/||/<>/>/< DEVRİM KARŞITLARIYLA DEVRİM ÇATIŞMASI ve/sonra tekrar/||/<>/> KARŞI DEVRİM


- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ

( Yutan sayılar. )


- SIFIR ile/ve/değil SALT BOŞÇA/MUTLAK SIFIR

( ... İLE/VE/DEĞİL -273 Kelvin )

( Mutlak Sıfır yazısı için burayı tıklayınız... )


- SIFIR ile/ve/değil/yerine/||/<> SINIR


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- ŞİFRE OLARAK KALMASI GEREKEN ile/ve DEŞİFRE EDİLMESİ GEREKEN

( HAS TO BE CIPHER/CODE vs./and HAS TO BE DECIPHERED )


- ŞİFRE ile/ve/değil EŞİK


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- SIĞ ile/ve/<> ÇİĞ


- SIĞ ile/ve/||/<> KOF ile/ve/||/<> GÜDÜK


- SIĞINMACI ile/ve/||/<> GÖÇMEN ile/ve/||/<> MÜLTECİ

( ASYLUM SEEKER vs./and/||/<> MIGRANT vs./and/||/<> REFUGEE )


- SIĞINTI ve/||/<>/> SIKINTI


- SIGMUND FREUD (1895 ve 1896 ve 1897)


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> ANNA FREUD

( ... İLE/VE/||/<>/> S. Freud'un kızı. )


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> CARL GUSTAV JUNG ile/ve/||/<>/> ALFRED ADLER


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> DONALD WINNICOTT


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT

( Birbirine sadece selâm verecek kadar görüşmüşler. )


- SIGMUND FREUD ve/||/<> LUDWIG BINSWANGER


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> SANDOR FERENCZI


- SIGMUND FREUD ve/||/<> WILHELM FLIESS


- SİGORTA ile/ve/değil EŞİK


- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR


- ŞİİR OKUMAK ile/ve/değil/yerine ŞİİR YAZMAK


- ŞİİR:
"BELA" ile/ve/değil/<> "DEVA"

( Başa. İLE/VE/DEĞİL/<> Kalbe. )


- ŞİİR:
"GENİŞ" ve/<> "KIRMIZI"


- ŞİİR:
ŞAİRİN ile/ve/değil/||/<>/< HAKİKATİN


- ŞİİR:
SANATTA ile/ve FELSEFEDE

( En üstte. İLE/VE En altta. )


- ŞİİR:
YAZMAK ile/ve/değil/||/<> İNŞÂ ETMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Akrostiş. )


- ŞİİR/LER ve/||/<>/>/< ŞAİR/LER

( Az bilinen ["]çoklar["]. )


- ŞİİR/YAZI ile/ve/||/<>/> MÜKÂLEMELİ/KONUŞTURMALI ŞİİR/YAZI


- ŞİİR ile/ve/||/<> BALAD[Fr. < BALLADE]/BALAT

( ... İLE/VE/||/<> Orta Çağ'da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü. | Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü. | Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan ya da şarkı olarak okunan yapıt. )


- ŞİİR ile/ve/<> BESTE

( Bir şarkının, makam ile uyumu. | Kapalı, bağlı, bitiştirilmiş, bağlanmış. | Donmuş. )


- ŞİİR ile/ve DEME

( ... İLE/VE Halk edebiyatında şiir. )


- ŞİİR ile/ve/değil DUYGU BOŞALIMI


- ŞİİR ile/ve/||/<> GARAMİ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan sanat yapıtı. )


- ŞİİR ile/ve/<> GELİŞ(TİRİL)MİŞ DİL


- ŞİİR ile/ve İCAZ

( ... İLE/VE Az sözle çok şey anlatma. )


- ŞİİR ile/ve KOŞMA

( ... İLE/VE Sazla beraber okunan halk şiiri. )


- ŞİİR ile/ve/değil MÂNİ

( ... İLE/VE/DEĞİL Eğin'deki Mâni Yolu'nda yürümenizi salık veririz. )


- ŞİİR ile/ve/= NEFES


- ŞİİR ile/ve/değil/<> NEŞÎD/E

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. )


- ŞİİR ile/ve OD

( ... İLE/VE Bir tür lirik şiir. )


- ŞİİR ve/<> SES


- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]

( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )


- ŞİİR ve/<> ŞUUR


- ŞİİRDE ÖLÇÜ:
İAMBİK ile/ve/||/<>/> TROKHAİK

( Şiirde, birincisi kısa ve ikincisi uzun olmak üzere iki heceli yapılar tarafından belirlenen ölçü/vezin. İLE Birincisi uzun ve ikinci kısa olduğunda. )


- ŞİİRSEL/LİK ile/ve/değil/yerine SİMGESEL/LİK


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- ŞİKÂYET ve/||/<>/> EŞKIYÂ

( Şikâyet eden, eşkıyâdır. )


- ŞİKÂYET ile/ve/<>/değil GEREKSİNİM/İHTİYAÇ


- ŞİKÂYET ile/ve HAYIFLANMAK

( ... İLE Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek. )

( HAYIF: Haksızlık, insafsızlık. | Acınma, üzülme. | Yazık! Vah vah! Heyhat! )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine HAYRET

( COMPLAINT vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT
ASTONISHMENT/AMAZEMENT instead of COMPLAINT )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/&gt;&lt;/>/< HİKÂYET

( Yaşanılmış bir sorun üzerine konuşulduğunda, o konuya değinmenin gereği, sorunun kendini değil daha sonraki durum ve/ya da süreçlerde, kişinin, davranış-tutumlarını ve dilini düzeltmesine, gelişerek değişmesine katkıda bulunulacak biçimde düşünülmeye/konuşulmaya çalışılmasıdır. Biri, bir sorundan konu açıyorsa, bunu, o sorundan "şikâyet ediyor" olarak değil daha sonrası için bir çözüm arıyor ve/ya da sunuyor olarak düşünmek/konuşmak ve algılamaya çabalamak gerekir. Bir serzeniş ya da isyan olarak algılanmamalıdır.

Bu tür durumlarda, ötekine bilgi vererek, değinilecek konu/sorun için, "Benimki/bizimki*, bir şikâyât değil hikâyât![olan-bitenin öyküsü/hikâyesi]" şeklinde, öncelikle, kişinin kendinde ve daha sonra çevresinde, adâleti ve dengeyi sağlamasına destek vermek üzere, çevresiyle olan iletişimini ve ilişkisini sürekli kılmak üzere, bir bilgi verilir ve/ya da açıklama/anımsatma/uyarı yapılır.

[ * "Bizimki" sözü/sözcüğü, "bu konuda/alanda, bu ayrıntılarda, ben ve benim gibi düşünenler" olarak/anlamında ve bencilliğe/tekbenciliğe düşülmemesi için kullanılır. ] )


- ŞİKÂYET ile/ve/<> İHBAR


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine RİCÂ

( [not] COMPLAINT vs./and/but REQUEST
REQUEST instead of COMPLAINT )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT


- SIKÇA KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine ANIMSATMAK


- SIKI-FIKI (OLMAK) ile/ve İÇLİ-DIŞLI (OLMAK) ile/ve YÜZ-GÖZ (OLMAK)


- SIKI ile/ve/||/<> DAR


- SIKICI ile/ve/değil ZORLAYICI


- SIKILIK ile/ve/değil AÇI


- SIKILMAK ile/ve SALLANMAK

( Sallanmak, o ortamdan/mekândan sıkıldığınız anlamına gelir. )

( Ne kadar sıkılsanız da, bir toplantı ya da derste, dinleme/bekleme gibi durumunda sallanmamak/bacakları sallamamak gerekir. )


- SIKINTI ile/ve ARAYIŞ

( SIKINTI: Varoluşun sesi. )

( DISTRESS vs./and SEARCHING | SEEKING )


- SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER

( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )

( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )

( DISTRESS/BOREDOM vs./and/> REMEDY )


- SIKINTI ile/ve/değil HOŞNUTSUZLUK


- SIKINTI ile/ve/değil/yerine/<> KARANLIK

( Duygu durumu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Algı durumu. )

( Zorlamalı, değişken, keyfî. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zorunlu, doğal. )


- SIKINTI ile/ve/değil/<> SAKINCA


- SIKINTI ile/ve/> SIRADANLAŞTIRMA


- SIKIŞMA ile/ve BÜZÜŞME


- ŞIKK-I:
EVVEL ile/ve/||/<>/> SÂNÎ ile/ve/||/<>/> SÂLİS

( [Mâliye teşkilâtının ayrıldığı, ...] birinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> İkinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> Üçüncü mâlî bölge. )


- SIKLIK/FREKANS ile/ve DALGA BOYU

( Birim zamanda oluşan dalga sayısı. İLE Bir dalganın iki ardışık tepe noktası arasındaki mesafe. )


- SIKMAK ile/ve EZMEK


- SİLAHSIZLANMA ile/ve/||/<> YANITSIZ BIRAKMA


- SİLDİRME HAKKI ile/ve/||/<> ÇEVRİMİÇİ UNUTULMA HAKKI


- ŞİLİ ve/<> SANTİAGO

( ... VE/<> Şili'nin başkenti. [543 m. yükseklikte, çevresi dağlar ve tepelerle çevrili, büyük bir çanak şeklindeki düzlükte kurulmuş. Bu yüzden, ufuk çizgisi hiçbir zaman görülemiyor.][Kentin kurulduğu düzlüğün ortasında, 400 m. yüksekliğinde bulunan San Cristobal tepesi, kentin en yüksek noktasıdır.][Tepenin üstünde, Meryem Ana'nın ayakta duran, beyaz bir heykeli vardır. 36 m. yüksekliği olan bu heykelin dikiliş tarihi 1908'dir. Tepeye teleferikle çıkılıyor fakat burada yaşayanlar, tepeye bisikletiyle çıkıyor.] )

( ... İLE/VE/<> Pedro de Valdivia adlı bir İspanyol tarafından, 12 Şubat 1541'de kurulmuştur. )

( - Şili, Kuzey'den Güney'e, 38 enlem derecesi ve 4.620 km.lik uzunluğuyla dünyanın en uzun ülkesidir.
- Şili ve Arjantin'de bulunan Patagonya bölgesi, dünyanın en temiz yerlerinden biridir.
- Ülkede bulunan Atacama Çölü, dünyanın en çorak çölüdür ve arşivlere geçmiş bir damla dahi yağmur suyu yoktur.
- Dünyanın en büyük volkanı olan Neveda Ojos Salado da Şili'dedir. [Ülkede 2000'den fazla volkan vardır.]
- 1960'da, Güney Şili'de oluşan 9.5 büyüklüğündeki depremde, 1500 kişi ölmüş 2000 kişi evsiz kalmıştır. [Bu deprem, 1900'dan bugüne kadar kaydedilmiş dünyanın en büyük depremi olmuştur.]
- Dünyanın en büyük bakır rezervlerine sahip ülke ve dışsatımcısıdır.
- Güney Şili'de bulunan bazı Alerce ağaçlarının 4000 yaşında olduğu söylenilmektedir.
- Museo Arqueológico San Miguel de Azapa, M.Ö. 7200'lik tarihiyle dünyanın en eski mumyalarına ev sahipliği yapmaktadır. - Ülkenin başkenti olan Santiago'da 14 milyonluk nüfusu, ülkenin üçte birlik bölümünü oluşturur.
- Eşlerin farklı soyadı vardır. Aynı soyada sahip kişiler, kardeş olarak kabul edilir. [2005 yılında, dünyada en az boşanma oranı Şili'de olmuştur.]
- Patagonya'ya adını veren Ferdinand Magellan'dır ve Koca Ayak anlamına gelir.
- İskoç denizci Alexander Selkirk, Şili'de bulunan Juan Fernandez Adaları'nda dört yıl boyunca yalnız yaşamıştır.[Daniel Defoe'nin romanı Robinson Crusoe'ye ilham olduğu söylenilir.]
)


- SİLİKAT[Fr. < SILICATE] ile/ve/||/<> TREMOLİT[Fr. < TREMOLITE]

( ... İLE/VE/||/<> İçinde magnezyum, kalsiyum, demir ve alüminyum bulunan, amfibol öbeğinden doğal silikat. )


- SİLİKON ile/ve/değil/yerine GRAFEN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Saf karbonun saydam biçimi. )

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- SİLİNDİR:
YARIM KÜRE ve/+/||/<> KONİ

( Silindir )


- SİLİNDİR ile/ve YUNGU TAŞI


- SİLSİLE ile/ve SÜREKLİLİK


- SİM ile/ve/değil/||/<> PUL


- SİMÂ(İŞİTME) KAYDI ile/ve KIRAAT(OKUMA) KAYDI

( Ders sırasında, müelliften dinleyerek okuma. Nüshanın tashih edildiğini ve tarihlerini gösterir. İLE/VE
Müellifin huzurunda ders esnasında okunduğunu gösterir. | Talebenin, önceden istinsah edilen bir nüshayı, hocaya giderek kendi nüshasıyla karşılaştırarak okunması.[Hoca ya da talebe okurdu.] )


- ŞIMARIK/LIK ile/ve/değil YILIŞIK/LIK, YIVIŞIK

( Herşey yolunda gittiğinde, şımarmamak ve öteki kişileri küçük görmemek son derece önemlidir. )

( ... İLE/VE/DEĞİL Yapmacık bir gülüşle hoşa gitmeye çalışan. )


- ŞIMARIK ile/ve/değil/yerine SAMİMİ

( ŞOPAR ile/ve/değil/yerine ... )


- ŞIMARIKLIK ile/ve KİBİR

( Şımardıysan, artık başka bir düşmana gerek kalmamış demektir. )

( ... vs./and ARROGANCE )


- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK


- ŞİMDİ ile/ve "ŞİMDİLİK"


- ŞİMDİKİ ZAMAN ile/ve/||/<> ŞİMDİNİN ZAMANI


- SİMGE:
[ÇOK FARKLI/ÇEŞİTLİ ANLAMI/DEĞERİ]
GÖSTEREN/TAŞIYAN ile/ve/değil/||/<>/< BİRARAYA GETİREN


- SİMGE:
AÇAN ile/ve/||/<> ÖRTEN/KAPATAN ile/ve/||/<> ÖRTEREK GÖSTEREN/GÖSTERİLEN


- SİMGE:
ANAHTAR ile/ve/||/<> MÜHÜR


- SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME


- SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI


- SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN


- SİMGE ile/ve DUYU

( Tini gösterir. İLE/VE Nesnenin görünüşünü gösterir. )

( SYMBOL vs./and SENSE )


- SİMGE ile/ve/değil EŞİK


- SİMGE ile/ve/<> İŞARET

( SYMBOL vs./and/<> SIGN )


- SİMGE ile/ve/<> KAVRAM

( SYMBOL vs./and/<> CONCEPT )


- SİMGE ile/ve/||/<>/> MAZMUN


- SİMGE ile/ve SİMGE

( SYMBOL vs./and SYMBOL )


- SİMGE ile/ve/||/<>/> SİMGENİN SİMGESİ (ARACI VE KAYNAĞI)

( ... İLE/VE/||/<>/> Ayna ve birey[insan]. )


- SİMGELEMEK ile/ve TEMSİL ETMEK

( TO SYMBOLIZE vs./and TO REPRESENT )


- SİMGELEŞTİRME ile/ve BENZETME

( TO SYMBOLIZE vs./and TO LIKEN )


- SİMGELEŞTİRME ile/ve/<> DIŞLAŞTIRMA

( SYMBOLIC/NESS vs./and/<> TO EXTERNALIZE )


- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve/<> ÇOKLU (ANLATIM)

( Akıllı kişiler, canlı bir varolanın, dil ve sözle çizilerek anlatılmasını, boya ya da herhangi bir sanat yapıtıyla gösterilmesine yeğ tutar; akılla izleyemeyen kişilere ise sanat yapıtı daha uygun gelir. )

( SYMBOLIC (EXPOSITION) vs./and MULTIPLE (EXPOSITION) )


- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve ÇOKLU (ANLATIM)


- SİMGESEL DİL ile/ve/<> BİÇİMSEL DİL


- SİMGESEL DÜŞÜNME ile/ve/> DÜŞÜNCENİN, KENDİNİ ÖRMESİ


- SİMGESEL YAPI(/BİLİNÇ) ile/ve/<> KAVRAMSAL YAPI(/BİLİNÇ)

( Mahal. İLE/VE/<> Mekân. )

( Yaşanır. İLE/VE/<> Kuşatır. )

( Açıklanamaz.[Anlamlandırılır.] İLE/VE/<> Açıklanabilir. )


- SİMGESEL/LİK ile/ve/<> AŞKIN/LIK

( Aşkınlığın imgesi. İLE/VE/<> Aşkınlığın gerçekleşmesi. )

( Simgelerin hem örtücü, hem de açıcı özellikleri vardır. )

( SYMBOLIC/NESS vs./and/<> TRANSCENDENTAL/NESS )


- SİMGESEL/LİK ile/ve/değil/yerine/<>/hem de İŞLEVSEL/LİK

( [not] SYMBOLIC/NESS vs./and/but/<>/also FUNCTIONAL/NESS
FUNCTIONAL/NESS instead of SYMBOLIC/NESS )


- SİMGESEL ile/ve/<> BİÇİMSEL


- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT


- SIMPLICIO ile/ve/||/<> SALVIATI ile/ve/||/<> SAGREDO


- SIMPSON AÇMAZI ile/ve/||/<> YABANCI DÜŞMANLIĞI AÇMAZI


- SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT

( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )

( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )

( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )

( [not] CRAFT vs./and/||/<>/>/but ART
ART instead of CRAFT )


- SINAÎ EMEK ile/ve/||/<> TİCARÎ EMEK


- SINAMA ile/ve/||/<>/> SAĞLAMA


- SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> İNDİRGEMEK


- ŞİNÂSİ ile/ve/||/<>/< BURSA'LI ŞEYH ZAİK EFENDİ


- SINAV ile/ve/||/<>/> BAKALORYA[Fr. < BACCALAURÉAT]

( ... İLE/VE/||/<>/> Üniversitelere girebilmek için lise öğreniminden sonra verilen olgunluk sınavı. )


- SINAVLARDA:
DMS ile/ve/||/<> KPSS ile/ve/||/<> ÖMSS ile/ve/||/<> EKPSS

( Devlet Memurları Sınavı. İLE/VE/||/<> Kamu Personeli Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Özürlü Memur Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı. )


- SİNDİREMEMEK/HAZMEDEMEMEK ile/ve/<> TESLİM OLAMAMAK


- SİNDİRİM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ) ile/ve/||/<>/> BOŞALTIM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ)


- SİNDİRİM:
AĞIZDA ile/ve/> MİDEDE ile/ve/> İNCE BAĞIRSAKLARDA


- SİNDİRİM:
MEKANİK ile/ve/||/<>/> KİMYASAL


- SİNDİRİM'DE:
TÜKÜRÜK BEZİ ile/ve/<> İNCEBAĞIRSAK BEZİ ile/ve/<> PANKREAS ile/ve/<> KARACİĞER


- SİNDİRİM ile/ve/<>/> ÖZÜMSEME


- SİNDİRİM ile/ve/||/<> SIĞAMSAL

( ... İLE/VE/||/<> Besin maddelerinin, sindirim kanalı içinde ilerlemesini sağlayan devinim. )


- SİNEK/CİBİN ile/ve SİVRİSİNEK

( ... İLE/VE Bilinen 2500 sivrisinek türü vardır. [400'ü Anopheles ailesin aittir ve bunlardan 40'ı sıtma bulaştırabilir.] )

( İspanyolca ve Portekizce'de "küçük sinek" anlamına gelir. )

( Divân şiirinde sevgilinin beni, bir kara sinek olarak ele alınır. )

(

Sivrisineğin elektronik mikroskop ve öteki modern araçlar altında incelenmesi sonucu keşfedilenler...

O ufacık kafasında tam 100 adet göz var. Mikroskopla bile zor görülebilen ağzında 48 adet diş bulunuyor. Göğsünde biri merkezî, ikisi de kanatlar için olmak üzere 3 adet kâlp bulunmakta ve her bir kalpte 2 adet kulakçık, 2 adet de karıncık yer alıyor. Bu ufacık sivrisinek, son teknoloji uçaklar olmak üzere en gelişmiş cihazlarda bile bulunmayan bir termâl alıcıya sahip. Ve canlıları ısı ile buluyor. Bu aracın ısı duyarlılığı, santigrat derecenin binde biri.

Son derece gelişmiş bir kan tahlil aracı, bir anestezi aracı ve kanı kolayca emebilmek için bir kan sulandırıcı araca sahip. Hortumunda altı adet bıçak bulunuyor. Bunlardan dördü ile kare biçimli bir kesi oluşturuyor, öteki ikisiyle de kanı emmek için bir tüp biçimini oluşturuyor. Ayaklarında da pençeler ve kancalar bulunmakta. )

( İlgili başka bir yazıyı daha okumak için burayı tıklayınız... )

( ZEBÂB/ZÜBÂB[çoğ. ZİBBÂN] ile/ve BAÛZA/BAUZ, BİÛZA, BAKKA )

( MEGES/MEKES ile/ve PEŞŞE/PEŞE )

( FLY/HOUSEFLY vs./and MOSQUITO )

( MUSCA DOMESTICA cum CULEX OR ANOPHELES )


- SİNEK ile/ve İVEZ


- SİNEK ile/ve SAPSİNEĞİ/EKİNSİNEĞİ


- SİNEMA TARİHÇİSİ ile/ve/değil/||/<> SİNEMA ELEŞTİRMENİ


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbiriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA:
SANAT ile/ve/değil/||/<>/> SANAYİ/ENDÜSTRİ


- SİNEMA'DA:
OSMANLI( XX. YY.) ile/ve/değil/||/<>/> AYASTEFANOS


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SİNEMA ile/ve/||/<> SANAT

( )

( 1- Jean Jacques Annaud / Gülün Adı(The Name of the Rose [1986])

2- Kim Ki-Duck / İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar(Bom Yeoareum Gaeul Gyeoul Geurigo Bom)

3- Peter Weir / Ölü Ozanlar Derneği(Dead Poets Society)

4- Tony Kaye / Kopma(Detachment) [2011]

5- Andrzej Jakimowski / Hayallerin Ötesinde(Imagine) [2012]

6- Scott Hicks / Shine [1996]

7- Milos Forman / Guguk Kuşu(One Flew Over the Cuckoo's Nest)

8- Sidney Lamet / Equus

9- Michelangelo Antonioni / Cinayeti Gördüm(Blowup) [1966]

10- Alain Corneau / Dünyanın Tüm Sabahları(Tous les matins du monde) )


- SİNEMA ile/ve TİYATRO

( 2015 yılı Tiyatro ve Sinema İstatistikleri için burayı tıklayınız... )

( CINEMA vs./and THEATER )


- SİNGAPUR'DA RESMÎ DİL:
ÇİNCE ile/ve/<> MALAYCA ile/ve/<> TAMİLCE


- SİNGAPUR ile/ve/<> PULAV UBİN ADASI

( ... İLE/VE/<> Singapur'un Changi Havaalanı'nın bulunduğu ada.[Ağaçları, çiçekleri, çağlayanları ile dünyanın en güzel havaalanı unvanını almaktadır.] )


- SİNGAPUR ile/ve/<> SİNGAPUR ile/ve/<> SİNGAPUR

( Ülke. İLE/VE/<> Singapur'un, -aynı adlı- başkenti. İLE/VE/<> Minik kedi. )

( Nüfusun neredeyse tamamına yakını, başkent Singapur'da yaşamaktadır. )

( Ana ada ve etrafındaki 54 adacıktan oluşmaktadır. İLE/VE/<> ... )

( Bağımsızılığına, 1959 yılında kavuşmuştur. )

( ... İLE/VE/<> Ekvatora en yakın konumdaki en büyük Asya kenti. )

( Havası çok nemlidir.[%88] )


- SINIF/LAMA ile/ve/= SINIR/LAMA

( CLASSIFICATION vs./and/= LIMITING )


- SINIF ile/ve/değil/yerine KESİM


- SINIF ile/ve ŞUBE

( CLASS vs./and DEPARTMENT/SECTION )


- SINIFLANDIRMA HATALARI:
BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME

( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION )


- SINIFLANDIRMA ile/ve/değil/< ADLANDIRMA/KODLAMA


- SINIFLANDIRMA ile/ve/> SIRALAMA


- SINIFLAR ile/ve [ŞUBELER('İ)] ve (ÖZELLİKLERİ)

( * KINGDOM ANIMALIA
Parazoa
[Porifera (Süngerler)] - ( Koanositler [yakalı hücreler-özgün kamçılı hücreler, bakterileri ve küçük besin parçacıklarını sindirir]; hücreler çok olanaklı[totipotent] olma eğilimindedir[zigotta görülen tüm hayvanı meydana getirebilme olanağına sahiplerdir] )
* EUMETAZOA
Radiata
- [Cnidaria (Hidralar, denizanaları, deniz şakayıkları, mercanlar)] - ( Özgün iğneleyici yapıların [Cnidae] her biri özelleşmiş bir hücre [knidosit] içinde yer alır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır [sindirim kanalı tam olmayıp ağız var fakat anüs yoktur] )
- [Ctenophora (Taraklı hayvanlar)] - ( Avı yakalamada kullanılan yapışıcı yapılar [kolloblastlar] vardır. Sekiz sıra halinde dizilmiş, silli plakaların oluşturduğu taraklar mevcuttur. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır. )
* BILATERIA
Protostomia:
Lophotrochozoa

- [Platyhelminthes (Yassı solucanlar)] - ( Gövdeleri dorsoventral olarak yassılmış, segmentsiz ve asölomatlardır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır ya da sindirim kanalı yoktur. )
- [Rotifera (Rotiferler)] - ( Sindirim kanalı tam olan pseudosölomat hayvanlardır. Yutakta trofi denilen çeneler vardır. Baş, silli taç [corona] taşır. Dolaşım sistemi yoktur. [İlk, tam sindirim kanalı görülen!] )
- [Lotoforlu Şubeler (Bryozoa, Brachiopoda, Phoronida)] - ( Lotofor [silli tentaküller taşıyan beslenme ile ilgili yapı] taşıyan sölomat hayvanlardır. )
- [Nemertea (Hortumlu solucanlar)] - ( Önde yer alan özgün hortum, içi sıvı dolu bir boşluk [rhynchocoel] ile çevrilidir. Sindirim sistemi tamdır [ağız ve anüs vardır]. Kapalı dolaşım sistemi vardır. [İlk kapalı dolaşım!] )
- [Mollusca (Midye, salyangoz, mürekkepbalığı)] - ( Üç gövde bölgesi [kaslı ayak, iç kitle, manto] içeren sölomlu hayvanlardır. Sölom indirgenmiştir. Temel gövde boşluğu hemosöldür. )
- [Annelida (Halkalı solucanlar)] - ( Gövde duvarı ve iç organları [sindirim kanalı dışında] segmentli, sölomat hayvanlardır. )
Protostomia:
Ecdysozoa

- [Nematoda (Yuvarlak solucanlar)] - ( Silindirik gövdeleri ilk uçta incelmiş, segmentsiz, pseudosölomat hayvanlardır. Dolaşım sistemi yoktur. )
- [Arthropoda (kabuklular, böcekler, örümcekler)] - ( Gövdeleri segmentli, üyeleri eklemli olan, dış iskeletleri ektodermden gelişen sölomat hayvanlardır. )
Deuterostomia
- [Echinodermata (Deniz yıldızları, deniz kestaneleri)] - ( İkincil olarak radiyal anatomi [larvalar bilateral; erginler radiyal] gösteren, özgün su-damar sistemine sahip, iç iskeleti olan sölomat hayvanlardır. )
- [Chordata (amfiöksüsler, tunikatlar, omurgalılar)] - ( Notokordu olan, dorsalde içi boş sinir şeridi bulunan, farenjiyal yarıkları ve kaslı postanal kuyruğu olan sölomat hayvanlardır. ) )


- SİNİR GÖZESİ(NÖRON) ile/ve GLİA GÖZESİ

( Sinir uyaranlarını ileten gözeler. İLE/VE Sinir gözelerini destekleyen ve koruyan gözeler.[İşlevleri tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır.][Sinir gözelerinin çalışmasını destekleyici ve onları besleyici işlevleri vardır.][Bellekte önemli rol oynar.] )

( ... İLE/VE Nöronların 50 katı kadardır. )

( ... İLE/VE Beynin yapısal çerçevesini oluşturur, nöronları idare ederek temizlik işlevi görür ve nöronlar öldükten sonra kalıntıları temizler. )

( ASAB ile/ve ... )


- SİNİR GÖZESİNDE:
DUYU ile/ve/||/<> MOTOR ile/ve/||/<> ARA


- SINIR KAVRAMLAR ile/ve İLİŞKİSEL KAVRAMLAR


- SİNİR KILIFI/MİYELİN/MYELIN[İng.] ile/ve/||/<> SİNİR GÖZESİ/NÖRON

( Sinir gözelerinin aksonlarını saran yalıtıcı tabaka. İLE/VE/||/<> Sinir gözesi. )


- SINIR KOYMAK ile/ve HAKİMİYET ALTINDA TUTMAK


- SİNİR SİSTEMİ ile/ve/||/<> ENTERİK SİNİR SİSTEMİ

( Gövdenin her yerine yayılmış olan ve her birimi birbiriyle ilişki halinde bulunan bir elektriksel ve kimyasal iletişim ağı. İLE/VE/||/<> Bağırsakların, merkezî sinir sistemiyle bağlantısını sağlayan sinir sistemi. [Yaklaşık, 500 milyon sinir gözesi bulunmaktadır.] Aynı beyin gibi, davranışlarımız ve zihinsel dengemiz üzerinde etkisi bulunan, ikinci beyin olarak kabul edilen bir sistemdir. Enterik sinir sistemi ve beyin, işbirliği içinde çalışır. )

( ile/ve/||/<> ... )


- SINIR:
SAPTANABİLİR ile/ve/||/<>/> HESAPLANABİLİR


- SINIR/HADD ile/ve/değil/yerine EŞİK


- SİNİR/Lİ ile/ve/değil TELAŞ/LI


- SİNİR ile/ve STRES


- SINIR ile/ve/değil/yerine/<> ÇARE

( Çare/ler... [için burayı tıklayınız] )


- SINIR ile/ve/<>/değil/yerine ÇERÇEVE


- SİNİR ile/ve/||/<> DAMAR ile/ve/||/<> AKKAN/LENF[Fr. < LYMPHE]

( Duyu ve hareket uyarılarını, beyinden örgenlere, örgenlerden beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet. İLE/VE/||/<> Canlı varolanlarda kanın ya da besleyici sıvıların dolaştığı kanal. İLE/VE/||/<> Damarlarda dolaşan kanla, doku öğeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı. )


- SINIR ile/ve/<> DİP


- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA

( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )


- SINIR ile/ve GÜNEŞ SİSTEMİNİN SINIRLARININ ÖTESİ

( BORDER vs./and ULTRAMUNDANE )


- SINIR ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İZ


- SINIR ile/ve/||/<> KIYI ile/ve/||/<> UFUK ile/ve/||/<> YERYÜZÜ ile/ve/||/<> GÖKYÜZÜ ile/ve/||/<> KÜRE ile/ve/||/<> ARAF ile/ve/||/<> EŞİK ile/ve/||/<> BAĞLAÇ ile/ve/||/<> KURGU

( Önemli eşikler ve sınırlar. )


- SİNİR ile/ve/||/<>/> KRANİYAL SİNİRLER

( ... İLE/VE/||/<>/>

0 - Terminal
I – Olfaktör
II – Optik
III – Okülomotor
IV – Troklear
V – Trigeminal
VI – Abdusens
VII – Fasiyal
VIII – Vestibülokoklear
IX – Glossofaringeal
X – Vagus
XI – Aksesuar
XII – Hipoglossal )

( )

( NERVE vs. CRANIAL NERVES )


- SINIR ile/ve KUŞATMA

( LIMIT vs./and SURROUNDING )


- SINIR ve/<> MERKEZ/ÇEKİRDEK

( LIMIT and/<> CENTER/NUCLEUS )


- SINIR ile/ve/||/<> NESNENİN SINIRLILIĞI


- SINIR ile/ve ÖTEKİ

( BOUNDARY vs./and OTHER )


- SINIR ile/ve/<> SINAMA


- SİNİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIR


- SINIR ile/ve SONUÇ

( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )


- SINIR ve/> SÜREKLİLİK ve/> TÜREV ve/> TÜMLEV(İNTEGRAL)

( ... VE/> ... VE/> Türev ve integral, birbirin ters işlemi olarak tanımlanabilir.[Toplama - çıkarma ya da çarpma - bölme gibi] [Sınır ve başlangıç koşulları işin içine girince ilişki biçimi de değişir.] )

( "Türev ve İntegral" açıklamaları için burayı tıklayınız... )


- SINIR ve TAŞIYICI


- SINIRLAMA ile/ve/<> BÖLÜMLEME


- SINIRLAMA ile/ve/<> ÇERÇEVELEME

( LIMITING vs./and/<> TO FRAME )


- SINIRLAMA ile/ve/< İNDİRGEME

( INTERFERENCE vs./and/< REDUCTION )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> "BAĞLAMAK"

( LIMITING vs./and/<> "TO CONNECT" )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> BELİRLEMEK

( LIMITING vs./and TO DETERMINE )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> DIŞTALAMAK

( LIMITING vs./and/<> TO EXTERNALIZE )


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SINIRLANDIRMA ile/ve (ÖZEL) YÖNLENDİRME


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/< ÇERÇEVELENDİRME


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ELEŞTİRİ


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil KAPSAMA


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine KONUMLANDIRMA


- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME


- SINIRLANDIRMADA:
YASALILIK ve/||/<> GEÇERLİLİK(MEŞRÛİYET) ve/||/<> TOPLUMSAL GEREKLİLİK


- SINIRLAR:
GÖVDEDE ile/ve/||/<>/> DUYUDA ile/ve/||/<>/> BEYİNDE

( - İnsan gövdesinde 100 trilyon göze(hücre) vardır. [Bu gözelerden 50 milyonu her saniye yenilenir. Her gözede ise 15 milyar atom vardır.]
- Kalp, kanı 30 metre yüksekliğe fışkırtabilecek kadar güçlüdür.
- Kalp, bir dakikada gövdemizdeki kanın tamamını dolaştırır.
- Kan, bir günde gövdemizde tam 96 bin 540 km. yol alır.
- Kalp, yaşam boyunca iki buçuk milyar kereden daha fazla atar. 200 milyon litreye yakın kan pompalar.
- Toplam alyuvar sayısı [eritrosit] 25 trilyondur.
- Toplam akyuvar sayısı [lökosit] 25-100 milyar arasıdır.
- Çenemiz, bir şey çiğnerken 100 kiloya kadar basınç uygular.
- Gövdemizde 650 kas vardır, en güçlü kasımız da dilimizdir.
- Beynimizde 100 milyar sinir gözesi vardır ve bu gözelerin gönderdiği iletiler, saatte 274 km hızla yayılır.
- Bağırsaklarımızın toplam uzunluğu 200 metredir.
- Gövdemiz, Yaşam boyunca 20 kilo deri atar.
- Derideki sinirlerin uzunluğu 72 km.'yi bulur.
- Kişi, bir günde yirmidört bin kez soluk alıp verir.
- İnsan gövdesindeki damarlar, uc uca getirilse oluşan uzunluk, dünyayı iki kez dolaşır. [40.000 km. x 2 = 80.000 km.] )


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine EŞİKLERİ BİLMEK


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK


- SINIRLI TUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< YETİNMEK


- SINIRLI YORUM ile/ve/||/<> DAR YORUM


- SİNİRLİ/LİK ile/ve/değil/<> TEPKİSEL/LİK


- SINIRLI ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI


- SINIRLI ile/ve KISITLI

( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )


- SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI


- SİNİRLİLİK ile/ve/<>/değil İSYAN


- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR

( RESTRICTEDNESS vs./and REPETITION )


- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI

( UNLIMITED vs./and THE LIMITED WHICH IN THE SOURCE OF UNLIMITED )


- SİNOPSİS ile/ve/<> TRETMAN

( İmge'nin ele alınış biçimi. İSE/VE/<> İmgenin, simgeselliğini ele alış biçimidir. )


- SİNSİ/LİK ile/ve/değil/<> BİLGİSİZ/LİK


- SİNSİ/LİK ile/ve/||/<>/> SİNİRLİ/LİK


- SIPA/KODOK ile/ve KULUN/KOLON

( Eşek yavrusu. İLE/VE Altı aylığa kadar olan at ve eşek yavrusu. )

( HAR-KÜRRE ile/ve ... )


- SİPARİŞ ile/ve ISMARLAMA


- SIR ile/ve/<> "KOKU"


- SIR ve/=/||/<>/< BİLİM


- SIR ve/<> BİRİKMİŞ EMEK


- SIR ile/ve KISIR


- SIR ile/ve SINIR


- SIR ile/ve/değil SINIR


- SIR ve/<> YANSITMA

( SIR: GÜMÜŞ NİTRAT )


- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN


- SIRADAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALIN


- SIRADANLAŞMA ile/ve/||/<> NORMALLEŞME


- SIRADANLAŞMAK ile/ve/değil/yerine/<>/>< "UYUM SAĞLAMAK/GÖSTERMEK"


- SIRADANLAŞTIRMA ile/ve/<> KANIKSAMA


- SIRADÜZEN(HİYERARŞİ) YETKİSİ ile/ve/||/<> VESÂYET YETKİSİ


- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ


- SIRADÜZENSİZLİK ile/ve/||/<> KARMAŞA

( ANARCHY vs. CHAOS )


- SIRAT ile/ve/değil EŞİK


- SİRÂYET ile/ve/<> NÜFÛZ


- SIRF VARLIK(ENE) ile/ve MUTLAK VARLIK ile/ve MUKAYYET VARLIK

( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varlık'tır. )


- SIRF ile/ve HAKİKAT

( ONLY/MERE/SHEER vs./and TRUTH )


- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ

( ONLY/MERE/SHEER vs./and/> UNIVERSAL )


- SIRIK ile/ve TERAZİ

( Değnekten uzun ve kalınca ağaç. İLE/VE İp cambazlarının kullandığı uzun sırık. )


- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< SAF/LIK


- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ŞAPŞAL/LIK


- ŞİRİN/LİK ile/ve CANA YAKIN/LIK


- SİRİYOLOJİK HİYEROGLİF ile/ve TROPOLOJİK HİYEROGLİF

( Bütünü göstermek üzere parça yazılır. İLE/VE Benzerlik ölçütlerine göre bir şey bir başkasının yerine konur. )


- ŞİRK/ZINDIKLIK ile/ve/değil/yerine TEVHİD

( Herşeyi hem birbirinden ayrı, hem de birbirinin aynısı görmek. )

( O'nu bilen, başka ne bilir ki, şirk'e düşe? )


- ŞİRK ile/ve/> İŞRAK


- ŞİRK ile/ve ZINDIKLIK

( Herşeyi birbirinden ayrı tutmak ve toplamamak. İLE/VE Herşeyi toplayıp birbirinden ayırmamak. )


- SİRKAT[Ar.] ile/ve/||/<> KATAKULLİ[Fr. < FAIT ACCOMPLI][argo]

( Çalma, hırsızlık. İLE/VE/||/<> Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen. )


- SİRKE ile/ve/||/<> ASETİK[Fr. < ACÉTIQUE]

( ... İLE Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynı özellikleri taşıyan. )


- SİRKECİ ile/ve/||/<>/< SİRKE-Cİ


- SİRKEN ile/ve/||/<> BAMBA/İSTİFNO


- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA


- SIRLAR'DA:
KİŞİYE VERİLEN SIR ile/ve AÇILDIKÇA ÇOĞALAN SIR ile/ve SAKLANDIKÇA ÇOĞALAN SIR


- SIRNAŞMAK ile/ve/||/<> YILIŞMAK


- SIRP ile/ve BOŞNAK

( Müslüman olmayan Slavlar. İLE/VE Müslüman olan Slavlar. )


- SIRTINDAN VURAN('A) ve/<> ARKANDAN KONUŞAN('A)

( Kızma! Ona güvenip arkanı dönen sensin! VE/<> Darılma! Adam yerine koyan sensin! )


- SIRTTA TAŞINAN GİYSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE


- SİS ile/ve/||/<>/> İZ

( Havada/çevrede. İLE/VE/||/<>/> Zihinde. )


- SİS ile/ve/||/<>/> PUS

( [Görüş uzaklığı] 1 km.den az ise. İLE/VE/||/<>/> 1 km.den çok ise. )


- ŞİŞ ile/ve TIĞ


- ŞİŞE ile/ve/değil/yerine/<> SAĞRAK/KADEH


- ŞİŞEK ile/ve ÖVEÇ

( İki yaşını geçmemiş, doğurmamış koyun. İLE/VE İki-üç yaşındaki eril koyun. )


- ŞİŞMAN ile/ve/değil/yerine YAPILI


- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]

( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )

( SYSTEM vs./and TEMPLATE )


- SİSTOL/İK ile/ve DİASTOL

( Yürek kasılım/sal. İLE/VE ... )


- SİTEM ile/ve/< SEVGİ


- SITMA'DA:
ERKEN TEŞHİS ve/<> TEDAVİ

( Afrika ülkelerine gitmiş olanların, döndüklerinde, kendileri ya da hekimlerin, Türkiye'de de pek karşılaşılmadığından dolayı, yakalandıkları sıtma hastalığını "grip" olarak değerlendirdikleri görülebilmektedir. Eğer teşhis ve tedavi için geç kalınmazsa sıtma (fazla) tehlikeli olmaz/olmayabilir. )


- SITMA/MALARYA[İt.] ile/ve DANG

( Sivrisineklerle bulaşan hastalıklar. )

( Anofel türü sivrisineğin kesmesiyle insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık. İLE ... )

( HUMMA, TEKATTU': Bir sıtma nöbetinin düzenli aralıklara ayrılması. İLE ... )

( TEB ile/ve ... )


- SITMA ile/ve/<> DENGİ

( ... İLE/VE/<> Önce, üç gün boyunca yüksek ateş olur. İlaçla ya da iğne ile ateş düşürülünce, ardından öldürücü olan ikinci aşaması geliyor.[İkisi de sivrisinekten geçer.] )


- SIVI SABUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KATI SABUN

( pH dengesi daha değişkendir.[Yapımında, potasyum hidroksit kullanıldığından.][Yapısını bozmadan içine çok daha fazla ek madde konulabildiğinden, katı sabuna oranla içindeki bazı nesnelerden dolayı elleri daha çok yıpratabilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Raf süresi daha uzundur.[Eriyebilmesinden dolayı.] )

( Çevreye duyarlılık için katı sabun yeğlenmelidir.[Sıvı sabunlar, katı sabunlara oranla %25 oranında daha fazla karbon ayak izi bırakır. )

( Ev ortamında katı sabun kullanılabilir fakat hastahane, okul, alışveriş merkezleri gibi ortak ve kalabalık ortamlarda katı sabun kullanılmamalıdır. )


- SIVI YAĞ ile/ve/yerine ZEYTİNYAĞI/SELÎT[Ar.]


- SIVI ile/ve/değil/||/<>/< AKIŞKAN/LIK


- SİVİL VE SİYASİ HAKLAR ile/ve/||/<> İKTİSADİ/EKONOMİK VE TOPLUMSAL/SOSYAL HAKLAR

( * Düşünce/düşünme hakkı/olanağı
* İfade hakkı/olanağı
* Seyahat hakkı/olanağı

İLE/VE/||/<>

* Eğitim hakkı/olanağı
* Sağlık hakkı/olanağı
* Sanattan yararlanma hakkı/olanağı
* Ücretli tatil )


- SİVRİ ile/ve SERT


- SİVRİLMEK ile/ve SIYRILMAK


- SİVRİSİNEK ile/ve GÖLE/K


- SİVRİSİNEK ile/ve TATARCIK/ANOFEL[Yun.]["ANAFEL" değil!]

( ... İLE/VE Sayrılık, sıtma mikrobu bulaştıran sivrisinek. )

( CULEX PIPIENS cum/et ANOPHELES MACULIPENNIS )


- SİVRİSİNEK ile/ve/değil YAKARCA


- SİYAH NUR ile/ve/<> BEYAZ NUR


- SİYAH/BEYAZ ile/ve/değil/>/<>/< RENKSİZLİK


- SİYÂK ve SİBÂK

( Sonrası. VE Öncesi. )


- SİYASAL FELSEFE ile/ve/||/<> SİYASET BİLİMİ


- SİYASAL LİBERALİZM ve/||/<> EKONOMİK LİBERALİZM ve/||/<> KAPİTALİZM


- SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )

( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )


- SİYÂSET ve/< ADÂLET


- SİYASET ve/||/<> DİYANET ve/||/<> TABÂBET

( [ne yazık ki]
Bilgisizlerin en iyi ya da en çok "bildiği" ve [bol bol, boş boş ve ağırlıklı/öncelikli olarak] konuştuğu[nu varsaydığı] konular. )


- SİYASET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYSİYET


- SİYASET ve İLM-İ SİYASE/T


- SİYÂSET ile/ve/<> POLİTİKA


- SİYÂSET ile/ve/||/<> SİYÂSET(İN) YORUMU


- SİYASETNAME ile/ve/değil/||/<> GENELGE


- SİYÂSETNAME ile/ve/değil/||/<>/< NASİHATNAME


- SİYASETNAMELERDE:
NAS ile/ve/değil/||/<>/< MASLAHAT


- SİYASETNAMELERDE:
SULTAN OLMAK ile/ve/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK


- SİYASİ KRİZ ile/ve EKONOMİK(İKTİSADİ) KRİZ ile/ve KÜLTÜREL KRİZ


- SİYASİ TARİH ile/ve/<> KÜLTÜR TARİHİ

( POLITICAL HISTORY vs./and/<> CULTURAL HISTORY )


- SİYÂSÎ ile/ve/<> HİKEMÎ


- SİYEK ile/ve/||/<> GÖDEN

( Sidiktorbasından başlayarak, dışarıya kadar uzanan sidikyolunun son bölümü. İLE Kalınbağırsağın son bölümü. )


- SIYIRMAK ile/ve/<> KEMİRMEK


- SIZAN ile/ve/değil SÜZÜLEN


- SİZDEN OLMAYAN ile/ve/<>/= SİZDEN OLAN


- SIZLANMA ile/ve/değil TESPİT

( [not] TO GROUCH vs./and/but TO DETERMINE )


- Sıkıntılı olanları dinle ve çaresiyle KONUŞ!!!


- SKALER ÇARPMA ile/ve/||/<> SKALERLE ÇARPMA


- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK


- SKI ile/ve BLADE


- SKYPE ile/ve/||/<> WHATSAPP ile/ve/||/<> TELEGRAM


- SNUGGLE ile/ve/||/<>/> CUDDLE


- SOFİST ile/ve FİLOZOF

( BAHŞİ[Uygurca]: Filozof. / Kâtip. )

( Nous'u olan. | Ne bildiğini bilen ve eyleyen. İLE/VE Bilgeliğe sevgisi olan. [PHILO-SOPHOS] )


- SOFRA[Ar. < SUFRE] ile/ve MÂİDE[Ar.]

( ... İLE/VE Üzerinde yemek bulunan, kurulmuş sofra. | Yemek, ziyafet. )


- SOFRA ile/ve/<> İRFAN SOFRA/LARI


- SOFRA ile/ve SIMAT/SİMÂT/SOMAT

( ... İLE/VE Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. )

( ... İLE/VE Mevlevî sofrası. )


- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]

( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )


- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]

( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )

( ONION vs.{and/||/<> LEEK )

( ALLIU(/A)M CEPA cum/et/||/<> ALLIUM PORRUM )


- SOĞAN ile/ve/||/<> PORTAKAL

( Katmanları itibariyle. İLE/VE/||/<> Dilimleri itibariyle. )


- SOĞAN ile/ve SARIMSAK

( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )

( )

( ... ile/ve SÛM, FÛM )

( ... ile/ve SÎR )

( ONION vs./and GARLIC )

( ALLIU(/A)M CEPA cum/et ALLIUM SATIVUM )


- SOĞDAK ile/ve BUKARAK

( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )


- SOGİ ile/ve GO

( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )

( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )


- SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU

( )

( COLD WATER vs./and/<> HOT WATER )


- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ


- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR


- SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME


- SOĞUT(UL)MA ile/ve/<> SOYUTLANDIR(IL)MA


- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI


- SOHBET:
KENDİNİ UNUTMAK ile/ve/<> KATMAMAK

( Sohbette, sipariş olmaz. )

( SOHBET: Soruları[sualleri/istekleri] unutturan. )

( SOHBET: Uzaduyumla[telepati] etkileşim. )


- SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE


- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ


- SOHBET ve/<> BAHANE(GÜZELLİK)


- SOHBET ve ÇAĞRIŞIM


- SOHBET ve COŞKU


- SOHBET ile/ve DERS

( Hal paylaşımı. İLE/VE Bilgi paylaşımı. )

( Bilincin bilenmesi. İLE/VE ... )

( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )

( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )


- SOHBET ve/<> HİZMET


- SOHBET ve HUKUK


- SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )

( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )

( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )

( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )


- SOHBET ile/ve NAMAZ

( Namazın kazâsı olur fakat sohbetin kazâsı olmaz! )

( NAMAZ: ZİKRULLAH-I EKBER )


- SOHBET ve/<> ŞİFÂ


- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ


- SOHBET ve/<> ÜLFET


- SOHBET ile/ve VAAZ


- SOHBET ve YOLDAŞ/LIK


- Sohbette dinle ve gerektiğince KONUŞ!!!


- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF

( )


- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)

( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )


- SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)


- ŞOKLAR:
KALP KÖKENLİ[KARDİYOJENİK] ile/ve/||/<> SIVI EKSİKLİĞİ[HİPOVOLEMİK] ile/ve/||/<> ZEHİRLENME[TOKSİK] ile/ve/||/<> ALERJİ[ANAFLAKTİK]

( [Şok belirtileri]
- Kaygı, huzursuzluk, baş dönmesi.
- Bilinç seviyesinde azalma.
- Kan basıncında düşme.
- Hızlı ve zayıf nabız.
- Hızlı ve yüzeysel solunum.
- Deride soğukluk, solukluk ve nemlilik.
- Dudak çevresinde solukluk ya da morarma.
- Susuzluk. )

( [Şokta ilkyardım uygulamaları]
- Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır.
- Hava yolunun açıklığı sağlanır, olabildiğince temiz hava soluması sağlanır.
- Varsa, kanama hemen durdurulur, şok duruşu verilir.
- Hasta/yaralı, sıcak tutulur, hareket ettirilmez.
- Sağlık kuruluşuna gönderilmesi sağlanır[112].
- Hasta/yaralının kaygı ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır. )

( [Şok pozisyonu]
- Hasta/yaralı, düz olarak sırt üstü yatırılır.
- Hastanın/yaralının bacakları 30 cm. kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur.[Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.]
- Üzeri örtülerek ısıtılır.
- Yardım gelinceye kadar hastanın/yaralının yanında kalınır.
- Belirli aralıklarla [2–3 dakikada bir] yaşam bulguları değerlendirilir.
)


- SOKRATES:
ÖNCESİ ile/ve/<>/> SONRASI

( THALES: [yaklaşık][M.Ö.] 625 - 546
ANAKSİMANDROS: [yaklaşık][M.Ö.] 610 - 546
ANAKSİMENES: [yaklaşık][M.Ö.] 585 - 525
PYTHAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 570 - 496
HERAKLEITOS: [yaklaşık][M.Ö.] 540 - 480
PARMENİDES: [yaklaşık][M.Ö.] 515 - 450
EMPEDOKLES: [yaklaşık][M.Ö.] 494 - 434
ANAXAGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 500 - 428
PROTOGORAS: [yaklaşık][M.Ö.] 481 - 420
DEMOKRİTOS: [yaklaşık][M.Ö.] 460 - 360

ile/ve/<>/>

SOKRATES: [yaklaşık][M.Ö.] 470 - 399

PLATON: [yaklaşık][M.Ö.] 427 - 347
ARİSTOTELES: [yaklaşık][M.Ö.] 384 - 322 )

( Sokrates öncesi düşünce, Thales ile başlıyor.
Anaksimandros, Anaksimenes tarafından devam ettiriliyor.
Pythagoras, mistik ve matematiksel yaklaşımı geliştiriyor.
Herakleitos, değişim ve oluşa işaret ediyor.
Parmenides, değişim ve varlık'a işaret ediyor.
Empedokles, dört unsur, iki karşıt kuvvet[sevgi ve nefret]'e işaret ediyor.
Anaxagoras, "şey" sayısı kadar unsur, akıl[nous] olduğuna işaret ediyor.
Protogoras, kişinin, herşeyin ölçüsü olduğuna işaret ediyor.
Atomcular, Leucippus ve Demokritos, niteliğin nicelik ile yer değiştirmesi.

İLE/VE/<>/>

Sokrates ile antik yunan doğa anlayışı, doğadan, insana yöneliyor.

Plato ve Aristotles, bu iki anlayışı, evreni anlamak için genişletiyor ve derinleştiriyorlar. )

( SOKRATES: Sağlam güç sahibi. )

( image )


- SOKRATES'İN DEDİKLERİ ile/ve/ya da SOKRATES ÜZERİNDEN SÖYLENİLENLER/"SOKRATES'E SÖYLETTİRİLENLER"


- SOKRATES ve/||/<>/> DESCARTES ve/||/<>/> FICHTE

( FICHTE: Çam ağacı. )


- SOKRATES ile/ve/||/<> PATANJALI


- SOKRATES ve/<>/> PLATON ve/<>/> ARİSTOTELES

( ... VE/<>/> Olması gerekeni bilirim/bileyim. VE/<>/> Olanı (")bilebilirim(")/bileyim. )


- SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM


- SÖLOM ile/ve/||/<>/> KORDALILAR

( Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel gövvde boşluğunu oluşturan oyuk. İLE/VE/||/<>/> Sölomları iyi gelişmiş çok gözeli hayvanlar topluluğu. )


- SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü

( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )


- SOLOMON ADALARI'NDA:
İNGİLİZCE ve/<> PİSİN

( ... VE/<> Yerel dil. )


- SOLOMON ADALARI'NDA:
ORKİDE ve/<> ÇOK ÇEŞİTLİ BİTKİLER

( 230 çeşit. VE/<> 4500 çeşit. )


- SOLOMON ADALARI'NDA:
YEREL DİLLER ile/ve/<> AĞIZ/ŞİVE

( 63 yerel dilde. İLE/VE/<> Çok çeşitli ağızlarda konuşuluyor. )


- SOLUCAN ile/ve UZUN SAKALLI SOLUCAN


- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"

( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )


- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve SOLUK EGZERSİZLERİ!!!


- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]

( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )

( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )


- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET

( WEASAND/TRACHEA vs./and/||/<> ESOPHAGUS )


- SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU

( MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] )


- SOLUK SAYISI ile/ve/||/<> NABIZ SAYISI

( [dakikada]
18 - 24[bebekte] | 16 - 22[çocukta] | 12 - 20[yetişkinde]

İLE/VE/||/<>

100 - 140[bebekte] | 100 - 120[çocukta] | 60 - 100[yetişkinde] )


- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM

( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )


- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


- SOLUK ile/ve/değil EŞİK


- SOLUNUM/KALP DURMASINDA:
0 - 1 dk. ile/ve/||/<>/> 0 - 4 dk. ile/ve/||/<>/> 4 - 6 dk. ile/ve/||/<>/> 6 - 10 dk. ile/ve/||/<>/> 10 dk. ve üzerinde

( [Solunum ve/ya da kan dolaşımı durduğunda]
Kalp duyarlılığı. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı azdır. İLE/VE/||/<>/> 4 ilâ 6 dakikada hücreler ölmeye başlar. Beyinde hasar olasılığı artar. İLE/VE/||/<>/> Beyinde hasar olasılığı yüksektir. İLE/VE/||/<>/> 10 dakika ve üzerinde (beyin) ölümü gerçekleşir.[Soğuk ortamda bu süre uzar.] )

( )

( Solunum durması: Solunum hareketinin durması nedeniyle gövdenin yaşamak için gereksinimi olan oksijenden yoksun kalmasıdır.
[Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması oluşur.] İLE/VE/||/<>/> Kalp Durması: Bilinci kapalı kişide, büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağından dolayı beyin hasarı oluşur. Kişide solunum olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara yanıt vermemesi, kalp durmasının belirtisidir. )


- SOLUNUM ve/||/<>/> DOĞRU SOLUNUM ve/||/<>/> DİYAFRAMA ALMA

( Türkçe, soluk verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve söyleyişin düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin, doğru solunum uygulamalarını biliyor ve kullanıyor olmaları gerekir. VE/||/<>/> İyi bir solunum, soluk alırken, akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp yorgunluk duymadan geri vermektir. [İyi bir solunum elde edebilmek için diyaframı kullanarak soluk almamız gerekmektedir.] VE/||/<>/> Akciğerleri çevreleyen kaburga kafesinin altında bulunan boşluğu kullanarak soluk almaktır. [Bebeklerin soluk alış-verişi, diyafram soluğuna, en iyi örnektir.] )


- SOLUNUMDA:
TAM TIKANMA ile/ve/||/<> KISMÎ TIKANMA

( [Hasta]br> Öksürür, soluk alabilir, konuşabilir.[Bu durumda, hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.] İLE/VE/||/<> Soluk alamaz. Acı çeker, ellerini boynuna götürür. Konuşamaz. Rengi morarır.[Bu durumda karına bası[Heimlich Manevrası] uygulanır. )

( Heimlich Manevrası:
[Yetişkinlerde]
- Hasta, ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir.
- Hastanın yanında ya da arkasında durulur.
- Bir elle göğsü desteklenerek öne eğilmesi sağlanır.
- Öteki elin topuğu ile hızla 5 kez sırtına süpürür tarzda vurmak.
- Tıkanıklık açılmadıysa.
- Arkadan sarılarak gövdesi kavranır.
- Bir elin baş parmağı midenin üst bölümüne, göğüs kemiği altına gelecek biçimde yumruk yaparak konur.
- Öteki el ile yumruk yapılan el kavranır.
- Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır.
- Bu hareket, 5-7 kez yabancı nesne çıkıncaya kadar tekrarlanır.
- Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir.
- Tıbbî yardım istenir[112].

VE

[Bebeklerde]
- Bebek, ilk yardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır.
- Başparmak ve öteki parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü durumda öne doğru eğilir.
- Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir durumda tutulur.
- 5 kez el bileğinin içiyle bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur.
- Öteki kolun üzerine başı, elle kavranarak sırtüstü çevrilir.
- Yabancı nesnenin çıkıp çıkmadığına bakılır.
- Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü biçimde tutulur.
- 5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt bölümünden, karnın üs bölümüne baskı uygulanır.
- Yabancı nesne çıkana kadar devam edilir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )


- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON

( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )


- SOMNAMBUL AŞAMADA, GÖZLER ...: AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI


- SÖMÜRME ile/ve/<> "SÖĞÜŞLEME"


- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK


- SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA


- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK


- SOMUT DİL ile/ve/<> BİREYSEL DİL


- SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK

( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )


- SOMUT GERÇEKLİK ile/ve SOYUT GERÇEKLİK

( Batı'nın yaklaşımı. İLE/VE Doğu'nun yaklaşımı. )


- SOMUT/LUK ile/ve/<> ÖRGÜN/LÜK


- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN

( CONCRETE vs./and/<> SYSTEM )


- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM


- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK

( CONCRETE vs./and REAL/ITY )


- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK


- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"

( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )

( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )

( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )

( Son Akşam Yemeği - Leonardo ile/ve Son Akşam Yemeği[Çuhacılar Loncası] - Rembrandt )


- SON NOKTA ile/ve DOYUM


- SON SÖZCÜKLERDEKİ SON HARF!: Z (Türkçe, İngilizce ve birçok dilin abecesinde) | OMEGA (Yunanca abecesinde)


- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ

( [not] END, LAST vs./and/>/but BEGINNING
LAST BUT NOT LEAST )


- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK

( LAST vs./and INTEGRITY )


- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK


- SON ile/ve/değil/< EŞİK


- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK


- SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU

( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )


- SONLU KÜMELERİN BİRARADALIĞINDA ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI


- SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU

( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )


- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK


- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK

( FINITENESS vs./and TRANSIENTNESS )


- SONLULUĞUN(ÖLÜMÜN) SONRASI ile/ve/||/<> SONSUZLUK


- SONLULUK VE SONSUZLUK ile/ve/||/<> OLANAK VE ZORUNLULUK

( SONLULUĞUN SONSUZLUĞU )


- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK


- SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU


- SONRA ile/ve/ne yazık ki/||/=/<>/> HİÇBİR ZAMAN


- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN


- SONSAL SINIFLAMA(KATEGORİ) ile/ve/||/<>/> KAVRAM


- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA


- SONSUZ/LUK:
ÖZNE ile/ve/||/<> NESNE


- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO

( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )

( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )

( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- SONSUZ ile/ve BİR

( INFINITE vs./and ONE )


- SONSUZ ile/ve BİREBİR


- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ


- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY

( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )


- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ

( ~ İLE/VE Pi sayısı. )

( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )

( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )


- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK


- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK


- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞


- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK


- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK

( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )


- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ


- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN

( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )

( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )


- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE


- SONUÇ ile/ve BİLGİ

( RESULT/CONSEQUENCE vs./and KNOWLEDGE )


- SONUÇ ile/ve/değil EŞİK


- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE

( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SIGN )


- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK

( [not] RESULT/CONSEQUENCE vs./and/but SOURCE )


- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK


- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP

( RESULT/CONSEQUENCE vs./and/<> REASON )


- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ

( RESULT/CONSEQUENCE vs./and THE RESULT, WHICH CANNOT BE A REASON )


- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET


- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET

( [not] RESULT vs./and/but CONSEQUENCE )


- SONUÇ ile/ve TESELLİ

( REALITY vs./and CONSOLATION )


- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM


- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN


- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI


- SONUÇLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/> SONLANDIRMA


- SONUÇLARA DAYANÇ/SABIR ile/ve NEDENLERE DAYANÇ/SABIR

( Nedenlere sabretmek, çok daha zordur. )


- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM


- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK


- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA

( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )

( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME


- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI


- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME


- SORGULAMA ile/ve SINAMA

( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )


- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA


- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)


- SORGULAMA ile/ve/+/<> YORUMLAMA


- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK


- SORGULAMAK ile/ve ARAŞTIRMAK


- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK


- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK


- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK


- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]


- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE


- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK

( TO ASK vs./and/<> AWARENESS )


- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK

( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )

( TO ASK vs./and/<> TO REQUEST/ASK )


- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK

( TO ASK vs./and TO SAY )


- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K

( TO ASK vs./and (NOT) TO BE EMBARRASSED )


- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN


- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK


- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU

( QUESTION-COMMENT vs./and COMMENT-QUESTION )


- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK


- SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"


- SORU ile/ve/değil HAKARET

( [not] QUESTION vs./but INSULT )


- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE


- SORU ile/ve KİŞİ

( Kişi, başka kişilere görünendir. )

( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )

( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )

( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )

( QUESTION vs./and PERSON
The person is what I appear to be to other people.
Stop, look, investigate, ask the right questions, come to the right conclusions and have the courage to act on them and see what happens. )

( SUAL ile/ve ŞAHIS )


- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)

( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )


- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL

( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )

( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )


- SORU ile/ve/<> YANIT

( Soru, yanıttan önce gelir. )

( Question comes before answer. )

( QUESTION vs./and ANSWER )


- SORU ile/ve YANIT

( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )


- SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )

( QUESTION vs./and INTERPRETATION/COMMENT )


- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER


- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA


- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA


- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK


- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK

( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )

( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )


- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK


- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU


- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)


- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ

( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )


- SORUMLULUK ve/<> BAKIM


- SORUMLULUK ile/ve KARAR

( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )

( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )

( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )


- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA

( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )

( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )


- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK

( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )


- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR


- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA

( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )


- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME

( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )

( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )


- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA


- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER


- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÖLELİK(RİKKİYET) ile/ve/||/<> İKRAH


- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)


- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA


- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"


- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU


- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA

( )


- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"


- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI


- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN

( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )


- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME


- SORUN ile/ve EKSİKLİK

( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )


- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI


- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA


- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU

( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )

( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )

( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )

( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )

( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )


- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK

( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )


- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU


- SORUNLAR:
UZAKLAŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< YAKINLAŞTIRAN


- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR


- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK


- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK

( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )

( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )

( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )


- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK


- SORUNLARI(N):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK


- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI


- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL


- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK


- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT

( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )


- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK

( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )


- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI

( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )


- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ

( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )


- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET

( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )


- SOY ve/<> İLİM

( "Soy", ancak ilme tâbi olmakladır. )


- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS

( )

( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...

- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.

- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.

- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.

- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.

- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.

- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.

- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.

- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.

- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)

- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.

- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.

- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.

- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.

- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.

- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.

- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.

Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor. - Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.

- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.

- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.

- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.

- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.

- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.

- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.

- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.

- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.

- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.

- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.

- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.

- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.

- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.

- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?

- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )

( BORNEO ADASI

)


- SOYAKTARAN:
Y ile/ve/||/<> X

( )


- Şöyle bir uzan ve SUS!!!


- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY


- SÖYLEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK


- SÖYLEDİĞİNE GÖRE ... ile/ve SÖYLEDİĞİ KADARIYLA ...


- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ

( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )


- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM


- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ


- SÖYLEMEDİĞİN ile/ve/değil EŞİK


- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK


- SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK


- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK

( TO SAY vs./and COMPREHENSION )


- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK

( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )

( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )

( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )

( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )

( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )


- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK

( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )


- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK


- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")


- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK


- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"


- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN

( ARETA ile/ve/<> APORETA )


- SÖYLENİLEN ile/ve SÖYLENİLMEK İSTENİLEN

( Özellikle şiirde! )

( Satırlardan çok, satır aralarını iyi okumak gerekir! )


- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU


- SÖYLEYİŞ/DİKSİYON[Fr./İng. < DICTION] ile/ve/değil/||/<> SESLENDİRİŞ/ARTİKÜLASYON[Fr./İng. < ARTICULATION]


- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF


- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ


- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI


- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN

( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )


- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR


- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK


- SOYU TÜKENME TEHLİKESİ ALTINDA OLAN TÜRLER ile/ve/||/<>/> KORUMA

( Soyu tükenme tehlikesi altında olan türler, yok olma tehlikesi altında olan türler. İLE/VE/||/<>/> Bu türlerin yok olmasını önlemek için yapılan çalışmalar. )


- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL


- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER


- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL

( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )


- SOYUT ile/ve EVRENSEL

( ABSTRACT vs./and UNIVERSAL )


- SOYUT ile/ve EVRENSEL


- SOYUT ile/ve/||/<> EYLEM


- SOYUT ile/ve/> EYTİŞİM ile/ve/> KURGUL

( Fizik/sel. İLE/VE/> Kimya/sal. İLE/VE/> Organik. )


- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")


- SOYUT ile/ve/değil ÖZ

( [not] ABSTRACT vs./and/but ESSENCE )


- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ


- SOYUT ile/ve TÜMEL


- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)


- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ

( ABSTRACTION POWER vs./and/||/<> INTEROPERATIBILITY vs./and/||/<> PRIORITY OF RELATIONS )


- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA

( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )


- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME

( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )


- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME


- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK

( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )


- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA


- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA

( Bilim. İLE/VE Denetleme. )

( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )


- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA

( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )


- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI


- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK


- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME


- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK

( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )


- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK

( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )


- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )

( )


- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!

( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )


- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN


- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK

( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )


- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI


- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE

( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )


- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE

( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )


- SÖZ:
DÜZ ile/ve/||/<> ETKİ ile/ve/||/<> EDİM


- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI


- SÖZ:
SERT ile/ve/||/<> TERS ile/ve/||/<> KİTABIN ORTASINDAN


- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH

( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )

( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )

( )

( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)

( )

( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )


- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!


- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK


- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER

( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )

( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )


- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN

( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )


- SÖZ/KELÂM ile/ve/değil EŞİK


- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ

( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET

ile/ve/||/<>

BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )


- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE


- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ

( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )

( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )

( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )

( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )

( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )

( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )

( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )

( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )

( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )

( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )

( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )

( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )

( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )

( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )

( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )

( WORD vs./and SWEET WORD )


- SÖZ/SAV:
BOŞ ve/||/<> BELEŞ


- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK

( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )

( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )


- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ


- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM

( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )


- SÖZ ile/ve/<>/> DOLAYLAMA

( ... İLE/VE/<>/> Süslü, sanatlı yazınsal söz. ["Türkiye'nin kalbi Ankara", "Büyük Kurtarıcı, ATATÜRK" vb.] )


- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ


- SÖZ ile/ve EMİR


- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET


- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ

( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )

( VAAD ile TAAHHÜD/T )

( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )

( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )

( WORD vs./and/<> GUARANTEE )


- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR


- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]

( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )

( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )


- SÖZ ile/ve/= NEFES


- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ

( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )


- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLME/SÜKÛT

( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )


- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT

( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )


- SÖZ ve/> TÂLÎK

( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )


- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT

( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )


- SÖZ ile/ve/<> YAZI

( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )

( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )

( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )

( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )

( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )

( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )

( WORD vs./and/<> WRITING )


- SÖZ ile/ve/<> YEMİN

( Doğru söz yeminden ileri! )

( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )


- SÖZCÜĞÜN:
"AĞIRLIĞI" ile/ve/||/<> "BEDELİ"


- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI


- SÖZCÜĞÜN:
GENİŞLİĞİ ile/ve/||/<>/> DERİNLİĞİ ile/ve/||/<>/> AĞIRLIĞI/YÜKSEKLİĞİ


- SÖZCÜĞÜN:
KÖKENİ(ETİMOLOJİSİ) ile/ve/<> GEÇMİŞİ


- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK


- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU


- SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ


- SÖZCÜK/LER:
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> YAZINDA/EDEBİYATTA

( Kavram. İLE/VE/||/<> Terim. İLE/VE/||/<> Deyim. )


- SÖZCÜK ile/ve AÇKI/ANAHTAR


- SÖZCÜK ile/ve ANAHTAR


- SÖZCÜK ve SPERM(ATA)


- SÖZCÜK ile/ve TERİM

( VERBUM ile/ve ... )


- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ


- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ

( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)

BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)

ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)

DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)

FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)

FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS) JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)

KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)

KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)

KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)

KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)

MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)

MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)

MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)

NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)

NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)

PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)

SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)

TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )


- SÖZCÜKLERDE/TERİMLERDE:
KAYNAK ve/||/<>/> OLUŞ ve/||/<>/> SINIRLAMA ve/||/<>/> YAYILMA ve/||/<>/> YERLEŞME

( NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR )


- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK

( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )

( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )

( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )

( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )

( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )


- SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ


- SÖZCÜKLERİN:
KULLANIM BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> KULLANIM ÖZENİ


- Sözden anla ve SUS!!!


- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK


- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM

(

)


- SÖZE DÖKMEK" ile/ve "DİLE GETİRMEK"


- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK


- SÖZE:
KULAK VERMEK ile/ve/> EN İYİLERİNE UYMAK


- SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU

( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )


- SÖZEL ile/ve/değil ŞİFAİ


- SÖZLEM/KELÂM:
SESTE ATEŞ ile/ve/||/<> ATEŞTE SES


- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA


- SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK

( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )


- SÖZLÜ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM ile/ve SÖZSÜZ İLETİŞİM/BİLDİRİŞİM

( Doğal | Aklî | Uzlaşımsal İLE/VE Doğal | Aklî | Uzlaşımsal )

( Ah/oh gibi seslerle. | Görülmediği halde duyulan sözlerden durumun ne olduğunu çıkarsayarak. | Dil/konuşma/sözcükler ile. İLE/VE Yüzün kızarması/saraarması gibi durumlardan yansıyarak. | Dumanın göründüğü yerde ateşin varolabileceğini düşünerek. | Trafik işaretleri gibi ortak kullanımda olan üzerinde uzlaşılmış işaretlerle. )

( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )


- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)

( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )

( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )


- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI


- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK


- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN


- SÖZLÜK:
ANLAM'DA ile/ve FELSEFE'DE


- SÖZLÜK:
TARAMA ile/ve/||/<> DERLEME


- SÖZLÜK ile/ve BEYDER

( ... İLE/VE Doğru sözlük. )


- SÖZLÜK ile/ve KİTAP

( Kapağı hiçbir zaman kapatılmaz/kapatılmamalı, kapalı tutulmamalı! İLE/VE ... )


- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)

( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )


- SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK


- SÖZÜ KABUL ETMEK ile/ve/değil SÖZÜ TASDİK ETMEK


- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA

( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )


- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ:
"KALDIRMAK" ile/ve "TAŞIMAK"


- SÖZÜN ÖZÜ PROGRAMINDA:
ÖNERİLEN KİTAPLAR ve/||/<> BÖLÜM ADLARI

( sehirisifkulubu.com/2018/11/24/sozun-ozu-programinda-tavsiye-edilen-kitaplar-ve-bolum-adlari )


- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ


- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI

( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )


- SÖZÜN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/<> DERECELERİ/DEREKELERİ

( ŞİİR

   ^


ATASÖZÜ, DEYİM [KELÂM-I KİBAR, VECİZE]

   ^

[dereceleri]


--- SÖZ ---[(bilgili ve bilinçli) kişinin ağzından çıkan]

[derekeleri]

   v

LÂF / KÜNGE / JÂJ[Fars.] [Evin içinden çıkan çer-çöp.]

   v

KÜFÜR [Ar. < KFR: Örtme, gizleme.]

   v

TARİZ [Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı.]

   v

HİCV [Ar. < HECV: Yergi, yermek.]

   v

HERZ[Ar.: Anlamsız, boş, saçma. | Hakaret. ], YÂVE, TÜRREHÂT / HERZE/BESBÂS[Fars.] )


- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)


- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM

( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )


- SÖZÜNÜ BİLMEYEN ÇAVUŞLAR ile/ve/||/<>/> BOKU/NU AVUÇLAR


- SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN


- SPERM ile/ve/<> BELSUYU/ERSUYU

( Sperm, belsuyu/ersuyu içinde varolan bir organizmadır. Günlük dilde daha rahat kullanılan "sperm" sözcüğünde daha çok meni kast edilir. İLE/VE/<> Belsuyu/ersuyu, erilin/penisin boşaldığı(ejakülasyon) anda fışkırarak çıkan, koyu, süt rengine yakın [yapışkan, kopmadan uzayan(lüzûcî[Ar.])] sıvı/mâyi'[Ar.]/sekresyondur[gövde sıvılarının genel adı]. )

( HÜVEYNÂT ile/ve MENÎ/NUTFE )


- SPERMA ile/ve OVÜL

( En küçük hücre. İLE/VE En büyük hücre. )

( SPERM vs./and OVULA
The smallest cell. WITH/AND The biggest cell. )


- SPİRAL ve/||/<> HELİS ve/||/<> ELİPS

( Arşimed'in, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri. VE/||/<> Sarmaşığın, ağaca tırmanırken çizdiği eğri. VE/||/<> Apollonius'un, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri.[Gezegenler, bu eğrileri çizerek dolaşır.] )


- SPOR ile/ve/değil HAREKET


- SQL'DE:
DML ile/ve/||/<>/> DDL ile/ve/||/<>/> DCL ile/ve/||/<>/> TCL

( )


- SRİ LANKA'NIN BAŞKENTİ:
KOLOMBO ile/ve/<> SRI JAYAWARDENAPURA KOTTE

( [Sri Lanka'nın] Ticari başkenti. İLE/VE/<> Başkenti. )


- ST. ANSELM ile/ve/||/<>/> ABELARD

( 1033 - 1109 ile/ve/||/<>/> 1079 - 1142 )


- ST. BOETHIUS ile/ve ST. AMBROSSIUS ile/ve ST. GREGORIUS

( "Enstrümantal Ses, Sadâ ve Evrenin Sesi" olarak ele alır. İLE/VE Halkı esas alır. İLE/VE Kiliseyi esas alır. )


- ST. THOMAS ve İBN ARABİ

( En çok yazmış olanlar. )


- STAN LAUREL ve/||/<> OLIVER HARDY


- STANDART MODEL ve/||/<> ATOM ALTI PARÇACIKLAR

( image )

( İlgili yazı ve ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- STANDART MODEL ile/ve/||/<>/> HERŞEYİN KURAMI

(

İLE/VE/||/<>/>

)

( )

( )


- STANDART MODEL ile/ve/||/<>/> OPAK EVREN

( 10[üzeri]-2'ye kadar. İLE/VE/||/<>/> 10[üzeri]-2'nin altı. )


- STANDART ve/ya da KÜLT


- STANDART ile/ve SOMUT

( STANDARD vs./and CONCRETE )


- STAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> EFSANE

( Hem işinde, hem de magazinde "iyi olan." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşinde iyi olan fakat magazinde "kötü olan." )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaşar... | Şair Sanatçımız, Yaşar... | Radyo Programı - Nisan 2016 )


- STARE MESTO ile/ve/<> NOVE MESTO

( Prag'ı, birbirinden ayıran, Vlatava Köprüsü ve birleştiren, Charles Köprüsü'dür.[Bu köprü, "Prag'ın en değerli mücevheri" olarak da anılır. Mücevher benzetmesi, köprünün iki yanında yer alan ve baş döndüren 30 heykelden kaynaklanıyor.] )

( Eski Prag. İLE/VE/<> Yeni Prag. )

( Eski Prag'ın merkezini, Staromestie Namesti oluşturur. Onbin m²'ye yakın alana sahip bu ünlü meydanın tam ortasında, XV. yüzyıldan kalma astronomik saat, bugün hâlâ çalışmaktadır.[Saatin üzerinde, hasat ve ekin zamanı, ay ve güneş düzeninin dünyaya göre konumu, mevsimler ve burçlar gösterilmektedir. Saatin en büyük özelliklerinden biri de, her saat başı, Hz. İsa ve 12 havarisini simgeleyen kuklaların, kulenin iki minik penceresi arasında gidip gelmeleridir. Daha sonra ise yeni bir 60 dakikanın başladığının işaretini, bir iskeletle gösteriyorlar.] )

( En az 650 yıllık olan Yeni Prag'ın tek farkı, Gotik üslûbun Barok 'a dönüşmesini en ince ayrıntısına kadar duyumsatmasıdır.[Ünlü Prag Baharı'nın baş kahramanlarından Wenceslas Meydanı'nda, Neo-Rönesans etkilerinin doruğa ulaştığını görebilirsiniz. Meydanın genişliği 60 m., uzunluğu ise 750 m.'dir.] )


- STATİK SÜRTÜNME ile/ve/||/<> KİNETİK SÜRTÜNME

( Devim/hareket öncesi nesneler arasındaki direnç. İLE/VE/||/<> Devim durumundaki nesneler arasındaki direnç. )


- STERLİN ile/ve/||/<> PENİ

( İngiliz para birimi. İLE/VE/||/<> Sterlinin yüzde biri değerindeki para birimi, "kuruş". )


- STEVE WOZNIAK ile/ve/||/<> STEVE JOBS

( Donanımcı/sı. İLE/VE/||/<> Geliştirici/si. )

( Stephen Gary Wozniak İLE/VE/||/<> Steven Paul Jobs )


- STİL/LER BİLGİSİ ile/ve TİP/LER BİLGİSİ


- STRATEJİK "ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< SİYASAL ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< ÇÖZÜM ORTAKLIĞI"


- STRATOSFER ile/ve/<> STRATOPOZ

( Katyuvar. İLE/VE/<> Katyuvarın üst sınırı. )

( STRATOSPHERE vs./and/<> STRATOPAUSE )


- ŞU ANDA VE BURADA, ...:
NE OLUYOR? ve/||/<>/> DUYULARIM NELER? ve/||/<>/> NASIL DAVRANIYORUM/DAVRANABİLİRİM? ve/||/<>/> YARARLI/YARARIMA OLAN NEDİR? ve/||/<>/> NE/LER YAPABİLİRİM?


- ŞU ANLAMDA ile/ve/değil/yerine ŞU BAĞLAMDA


- SU AYGIRLARI'NDA:
BAYAĞI ile/ve CÜCE

( Afrika ve Asya fillerinden sonra en büyük üçüncü memelidir. İLE/VE ... )

( Aslanları suyun içine batırıp boğarak, timsahları ısırıp ikiye bölerek, köpekbalıklarını suyun dışına sürükleyip ayaklarıyla ezerek öldürürler. )

( Sadece derilerinin ağırlığı 1 ton gelir. Derileri 4 cm. kalınlığındadır ve kurşun geçirmezdir. )

( Bir insandan çok daha hızlı koşabilirler. )

( Balina ve yunusların dışında suyun altında çiftleşip doğuran tek memelidir. )

( Suyun altında 5 dakika boyunca kalabilirler. )

( Azı dişleri 30 cm.'e kadar varmaktadır. )

( Esniyor gibi göründüklerinde aslında, etraflarındakilerin kendilerinden uzak durması için onlara kötü kokan soluklarını salarlar. )


- SU BUFALOSU ile/ve AFRİKA BUFALOSU

( BUBALUS cum/et SYNCEROS )


- SU BUFALOSU ile/ve KOCA BURUN BUFALOSU

( BUBALUS cum/et ... )


- SU ÇİÇEĞİ ile/ve/değil/||/<>/> MAYMUN ÇİÇEĞİ

(

)


- SU EKSİKLİĞİ:
KANDA ile/ve/<> OMURLARDA ile/ve/<> KEMİKLERDE ile/ve/<>
AKCİĞERDE ile/ve/<> PANKREASTA ile/ve/<>
MİDEDE ile/ve/<> BAĞIRSAKLARDA ile/ve/<> GÖZEDE

( Yüksek tansiyona neden olur. İLE/VE/<> Bel/boyun fıtığına neden olur. İLE/VE/<> Gut/artrit gibi romatizmal hastalıklara neden olur. İLE/VE/<> Astıma neden olur. İLE/VE/<> Şeker hastalığına neden olur. İLE/VE/<> Ülsere neden olur. İLE/VE/<> Kabızlığa ve kolon kanserine yakalanma olasılığına neden olur. İLE/VE/<> Su eksikliği nedeniyle, beynimiz, hücreye oksijen göndermeyi keserse, oksijen kesilmesi sonucunda da hücre, kanserleşme sürecine girer! )


- SU GEÇİRMEZ/LİK ile/ve/||/<>/< IŞIK GEÇİRMEZ/LİK


- ŞU KADARI:
"YETER" ile/ve/değil (YETMİYORSA DA/YETMEYECEKSE DE) YETSİN!


- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ

( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )


- ŞU ÖZELLİKTEN ile/ve/<> ŞU YÜZDEN ile/ve/<> ŞU YÖNDEN

( MİN-HAYS ile/ve/<> MİN-VECH ile/ve/<> MİN-CİHET )


- SU UÇTU ÇAĞLAYANI/ÇAĞLARI(ŞELÂLESİ) ile/ve SU UÇTU ÇAĞLAYANI/ÇAĞLAR

( Bursa'da. İLE/VE Bilecik'te.[Bahar döneminde gitmek gerekiyor.] )


- SU ÜZERİNE ile/ve/<> BUZ ÜZERİNE

( Yazı yazılmaz! İLE/VE/<> Mühür kazınmaz! )


- SU, BU ile/ve BUZ

( Su, alçakgönüllülüğü simgeler. )

( [Kafkas] ÇIGAL ile/ve ... )

( [Kofti] MU ile/ve ... )

( ZÜLÂL(Saf, hafif, soğuk, güzel, tatlı su.) İLE/VE ... )

( ... ile/ve YAH )

( WATER vs./and ICE )

( EAU avec/et GLACE )

( WASSER mit/und EIS )

( AGUA con/y HIELO )

( ACQUA con/e GHIACCIO )


- SU:
[hem] ÇÜRÜTÜR ve/||/<>/hem de CANLANDIRIR


- SU:
ÇARKI ile/ve/||/<> DEĞİRMENİ ile/ve/||/<> BURGUSU


- SU:
HİDROJEN ile/ve/||/<> OKSİJEN

( [atom] İki. [H2] İLE/VE/||/<>/>< Bir.[O] )

( [Öğe numarası] 1. ile/ve/||/<>/>< 6. )

( Hidrojen, oksijenin tersidir. Bu iki gaz, kolayca tepkidiğinden, birinin konsantrasyonundaki artış, ötekinin konsantrasyonunda azalmaya neden olur.[Miktarı daha fazla olan gaz, su üreten kimyasal tepkime içinde daha az miktardaki gazı tüketir.] )

( En yanıcı. İLE/VE/||/<> En yakıcı. )

( )


- SU:
SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<> SICAK

( ... İLE/VE/DEEĞİL/YERİNE/||/<> Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır. )


- SU:
YERÜSTÜ/NDE ile/ve/<> YERALTI/NDA

( Yukarıdan aşağı akar. İLE/VE/<> Aşağıdan yukarı doğru çıkar. )


- ŞU/BU "OLMAK" ile/ve/<>/değil/yerine İNSAN OLMAK


- ŞU/O KİTABI:
"OKUMANIZI, TAVSİYE EDERİM"
ile/ve/||/<>
"OKUMAYANI, TASFİYE EDERİM"


- SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )

( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )


- SU ile/ve/değil/yerine BAĞIL SU

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çorba, taze meyve suyu vb. )


- SU ile/ve/||/<> BARAJ[Fr. < BARRAGE]

( ... İLE/VE/||/<> Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılan bent. | Futbol ya da hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip oluşturdukları engel. | Herhangi bir alanda başarıyı tespit etmek için gerekli olan koşul. )


- SU ve/||/<> KARBONDİOKSİT ve/||/<> AZOT

( Oksijenin, hidrokarbonlarla yaptığı tepkime sonucunda, karbondioksit ve su oluşur. VE/||/<> Sudan sonra, yeryüzünün üst katmanlarında en çok bulunan uçucu bileşenlerden öteki ise karbondioksittir. [Bu gaz, Mars'ın ve Venüs'ün atmosferlerindeki baskın gazdır.][Jeolojik süreçler, dünyanın, atmosferindeki karbondioksitin neredeyse tümünün atmosferden çıkarak katı durumdaki yeryüzüne, kabuktaki karbona minerallerinin bileşeni olarak girmesine neden olmuştur.][Kabuktaki karbondioksit kütlesi, okyanustaki su kütlesinin, yaklaşık üçte biri kadar büyüklüğe sahiptir.][Göktaşlarında, karbonat minearallerine son derece ender rastlanmakta olup bunların, güneş nebulasında oluştukları düşünülmemektedir.][Yerin, karbondioksiti, karbon mineralleri durumunda biriktirmediği açıkça anlaşılmaktadır. Karbon, belirli bir olasılıkla hidrokarbon olarak hidrojenle birlikte birikmiştir.] VE/||/<> Dünya atmosferinin baskın bileşenidir. Kabuktaki karbonat göz önünde bulundurulduğunda, karbondioksitten yaklaşık yüz kat daha az oranda bulunur. Dünyadaki azotun hemen hemen hepsi atmosferde bulunur. Azotun, güneş nebulasında katı bileşikler oluşturduğu düşünülmemekte, ayrıca, göktaşlarında da azota hemen hemen hiç rastlanmamaktadır. Azotun, yerin üst katmanlarını oluşturan katı nesnenin küçük bir kirleticisi olarak biriktiği anlaşılmaktadır. Dünyada, azotun varoluşunun güneş nebulasında meydana gelen kimyasal süreçteki ve yoğunlaşma sürecindeki kusurlardan kaynaklanmış olması olasıdır. Bir azot ve hidrojen bileşiği olan amonyak, bir amonyak molekülünün ve bir potasyum atomunun neredeyse aynı büyüklükte olması nedeniyle zaman zaman silikat minerallerinin kristal dokularındaki potasyumun yerine geçer. )


- SU ile/ve/<> SÜT

( İlim. İLE/VE/<> İlm-i ledün. )


- SU ile/ve ZEMZEM

( ... İLE/VE Kâbe yakınında bulunan kuyunun suyu. )

( ZEVRAK: Zemzem konulan kap. )

( Bir gram suyun buharlaşması, 273 kalorilik ısıyı yok eder. )


- SUAL ile/ve SUAL

( Sormak. İLE/VE İstemek. )


- SUALTI ile/ve SU ÜSTÜ(GAZ YUVARI/BUĞU YUVAR/HAVA KÜRE/ATMOSFER)

( Taştan kaynayan su daha iyidir. )

( UNDERWATER vs. ATMOSPHERE )


- SUBBUH ile/ve TENZİH ile/ve KUDDÜS


- SUBSTRAT ile/ve/||/<>/> ETKİN BÖLGE

( Enzimlerin etkileşimde bulunduğu molekül. İLE/VE/||/<>/> Enzimin substrat ile etkileşime girdiği bölge. )


- SUÇ/LAR ile/ve/||/<>/> ORGANİZE SUÇ/LAR


- SUÇ ile/ve İHLÂL


- SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI

( "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?" sorusuna,
New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin yanıtı şöyle olmuştu.

Metruk bir bina düşünün, binanın camlarından biri kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey, ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.

Çünkü siz bunu yapmadığınızda kişiler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, öteki camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.

Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.

Kırık Cam Kuramı, ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.

Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.

Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.

Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.

Bronx'taki otomobil, üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.

Ötekine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.

Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki kişiler(zengin beyazlar) da olaya katıldılar. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.

Demek ki, diyordu Zimbardo,
"İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!"



SUÇ CENNETİ NASIL OLUŞUR?

Kırmızı ışıkta geçilmesini önleyemiyorsanız küçük suçlara engel olamazsınız.

Küçük suçlara engel olamazsanız, büyük suçları engelleyemezsiniz..

Sonuç itibariyle ülkeniz sanıkların suç işlemekten endişe duymadığı bir suç cennetine dönüşür. Bunun akabinde suçlularla mücadelede yılgınlığa düşen kanun koyucu sanıklara taviz/af anlamına gelen lehe kanunlar çıkararak adalet denklemindeki erozyonu hızlandırır.

Küçük suçların görüldüğü ceza mahkemelerine bakalım...

Sürekli HAGB (Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma) kararları verdiğimiz sanıkların birçoğu yeniden suç işleyerek mahkeme huzuruna gelmiyor mu?

Hatta bu olay yargıçların bilinçaltındaki Adli dejenerasyon algısı nedeniyle sanığın kişiliğine bakılmaksızın tüm suçlar için HAGB uygulanması bir hakmış gibi algılanır ve onuncu kez HAGB kararı vermek alışkanlık durumunu alır.

Buna karşın mağdur ise adâlete olan güveni sarsılmış ve kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Artık önünde iki seçenek vardır, ya intikamını kendi almalı ya da ateşi içine gömmelidir.

Sanık, ise hukuk sistemini test ettiği ilk eylemden büyük bir zaferle çıkmış ve suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığının idraki ile yeni suçlar için yola koyulmuştur.

İşlediği her suç kendine güven tazeletmiş ve bu statünün verdiği korku ile de topluma yönelik bir sindirme hareketine başlamıştır...

Mafya ve çeteleşmenin yolunu açan işte bu tablodur.

Bu yüzden diyoruz ki, devlet yani kamu otoritesi bir kural koymuşsa onun takibini dört koldan yapmak zorundadır. Bundan daha önemlisi, devlet, koyduğu kuralların takibini yapmayan kamu görevlisini takip etmekle işe başlamalıdır.

Takibin takibini yapmazsınız, Devlet, muz cumhuriyetine döner.
Okulda, iş yerinde, sokakta, yolda ya da deniz kenarında...

Kişiler, kamu otoritesinin kendi koyduğu kuralları büyük bir titizlikle takip ettiği kanaatine varmalı ve bunu bilinçaltına adeta kazımalıdır.

Bilinçaltına yerleşen bu algı, kişilerin karakteri olur ve kurullara saygı bilinci gelişir. Olması gereken de budur.

Bu sayede kişiler, en küçük sorunlarda bile yasaları ihlâl etmeyi ve suç işlemeyi değil hukuk önünde hesaplaşmayı ilke edinir.

Ancak uygulanana cezaların, mağdurlar için tatmin edici bir nitelik sunması koşuluyla...

Unutmayalım...

Küçük hataları görmemezlikten gelmişseniz, bilin ki, daha büyükleri yoldadır. )

( )


- SUÇLAMA ile/ve/değil/||/<> AYIPLAMA


- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine NİTELEME


- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine YÜKLEME


- SUÇLAMAYI/İTHAMI:
DEF ETMEK ile/ve/||/<> İNKÂR ETMEK


- SUÇLULUK:
TÜRLERİ ve/ya da/||/<>/> SINIFLANDIRMALARI

( - Gerçek Suçluluk: Bu tür suçluluk, bir kişinin gerçekten suç işlediğini kabul ettiği ve suçun doğrudan sorumlusu olduğu durumları tanımlar.

- Yanlış Suçluluk: Bu, kişinin suçsuz olduğu halde kendini suçlu olarak "görmesidir". Yanlış suçluluk, genellikle toplumsal baskı, başkalarının suçlamaları ya da aşırı öz eleştiri nedeniyle ortaya çıkabilir.

- Toplumsal Suçluluk: Birey, toplumun genel değerlerine ya da ölçütlerine uymadığından, suçluluk düşünce ve duygusu yaşar. Bu tür suçluluk, bireyin toplum tarafından kabul gören bir davranışı "bozduğu düşüncesiyle[varsayarak]" ortaya çıkar.

- Hukukî Suçluluk: Birey, yasalara uygun olmayan bir şey yaptığı ya da yasalara uygun bir şey yapmadığından, kendini suçlu görür.

- Vicdanî Suçluluk: Bu, bir kişinin vicdanında karşılık bulur. Birinin içsel ahlâkî değerleriyle çeliştiği zaman ya da başkalarına zarar verdiği düşüncesiyle oluşabilir.

- İçsel Suçluluk: Birey, içindeki düşünsel ve duygusal ya da çeşitli psikolojik sorunlar nedeniyle kendini suçlu görür. Örneğin, bunaltı, kaygı ya da travma sonrası stres bozukluğu yaşayan biri, kendini sürekli olarak suçlu "görebilir".

- Dışsal Suçluluk: Bu tür suçluluk, başkalarının kişiyi suçlu görmesi ya da göstermesiyle ilişkilidir. Örneğin, aile ya da toplumun sürekli eleştirisi ve suçlama tutumu, kişiyi dışsal suçluluğa sokabilir.

- Özür Düşünce, Duygu ve Davranışı: Suç işleyen kişi, başkalarına ya da topluma karşı bir hata yaptığının farkında olur ve bu nedenle içten bir biçimde özür diler.

VE/||/<>

- Doğmuş Suçlular: Suç işlemeye eğilimli doğan, fiziksel ve zihinsel özellikleriyle ötekilerden ayrılan suçlular.

- Anormal suçlular: Zekâ geriliği, ruhsal bozukluk, alkolizm, sara(epilepsi) gibi anormalliklerden etkilenen suçlular.

- Ara sıra suçlular: Sahte suçlular, alışkanlıklar dışındaki suçlular gibi suç işlemeye eğilimli olmayan ancak çeşitli nedenlerle suç işleyen suçlular, kriminaloidler.

- Soğukkanlılıkla hareket eden suçlular: Suç işlemek için hesap ya da plan yapan ve mantıklı davranan suçlular.

- İhtirasî suçlular: Duygusal, tutkusal, öfke, kıskançlık, intikam gibi bazı düşünce ve duygularla hareket eden suçlular.

- Patolojik olmayan akıl hastalığı ve anormallikle bir arada suçlular: Suç işlerken akıl hastalığı ya da anormallik belirtileri gösteren ancak bunların patolojik olmadığı tespit edilen suçlular.

- Patolojik akıl hastalığı ile birlikte ya da akıl hastası olan suçlular: Suç işlerken akıl hastalığı ya da anormallik belirtileri gösteren ve bunların patolojik olduğu tespit edilen suçlular. )

( "Suçluların Sınıflandırılması - Sulhi Dönmezer" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- SUÇSUZLUĞUNU İDDİA ETMEK ile/ve/||/<> SUÇU/NU İNKÂR ETMEK


- SUCÛD ile/ve/||/<> VUCÛD

( Dışsal bağ. İLE/VE/||/<> İçsel bağ. )


- SUCUL OMURGALILAR:
YUVARLAK AĞIZLILAR ile/ve/||/<> KIKIRDAKLI BALIKLAR ile/ve/||/<> KEMİKLİ BALIKLAR


- SUÇUN KİŞİSELLİĞİ/ŞAHSİLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET KARİNESİ


- SUDAN ile/ve GÜNEY SUDAN CUMHURİYETİ

( Başkenti Hartum. İLE/VE Başkenti Juba. )

( Para birimi, Sudan Sterlin'i[SDG] İLE/VE Para birimi, Güney Sudan Lirası[SSP][1$ = 3.3][Mart 2012] )


- SUDÛR ile/ve/<> CÛD

( Fışkırarak taşma ve yayılma. İLE/VE/<> Taşma. )


- SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ

( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )


- SUÎ MİSÂL, MİSÂL DEĞİLDİR! ile/ve/||/<> KEM ÂLETLE, KEMÂLÂT OLMAZ!

( Âlât ile hâsıl olur insâna kemâlât
Ermedi kemâlâta şu kim oldı kem-âlât )


- ŞUKKA ile/ve TAİRE

( Küçük kağıt parçalarına yazılan kitaba ilişkin notlar. İLE/VE Küçük kağıt parçalarına yazılan notlar. )


- SÜKÛN:
HUSÛL ile/ve/||/<> ZEVÂL ile/ve/||/<> ZUBUT

( LA PRODUCTION avec/et/||/<> L'ACHEVEMENT avec/et/||/<> LA FERMETE )


- SÜKÛN/ET[Ar.] / SAMA[Sansk.] ile/ve/> SEKÎN/E(T)

( Zihnin sessizliği, gürültüden/düşünceden arınmışlığı. İLE/VE/> Kalbin sessizliği. )

( Simge bulunmayan bilinç. İLE/VE/> İmge bile bulunmayan bilinç. )

( Sükûnet ve durağanlık, yarar sağlar. )

( Kişi, güvenle içinden gelen sese kulak vermelidir. )

( Dik arka, derin iç sükûnetin simgesidir. )

( Düşünmek için sükûnete gereksinim vardır. )

( Zevk, sükût etmeyi öğrendikten sonra başlar. )

( Sekine'nin yaşama geçirilmesi, zaman-mekân-imkân ile olanaklıdır. Bengidir(ebedi). Belirli zaman, belirli mekân ve belirli imkânların elverdiği ölçüde yaşama geçirilir. )

( QUIETNESS vs./and/> PEACE )


- SÜKÛN ve/<> UYUM, BÜTÜNLÜK

( UYUM: Hareketin dinginliği. )

( QUIETNESS and/<> HARMONY, INTEGRITY )


- SÜKÛN ile/ve YOKLUK

( QUIETNESS vs./and NON-BEING )


- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET


- SÜKÛNET ve/<>/= MUTLULUK

( Evrensel bir nimet olan sessizlikten zevk alabilenler dünyanın en mutlu kişileridir. )

( QUIETNESS and/<>/= HAPPINESS )


- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE


- ŞÜKÜR ve/=/> ÇALIŞMA


- ŞÜKÜR ve/> NİMETİN ARTIŞI


- SÜKÛT:
ZORUNLU(ZARÛRÎ) ile/ve/<> DOĞAL(TABİÎ)


- SULANDIRICI ile/ve/değil/||/<>/< İNCELTİCİ


- SÜLÂSİ MÜCERRED ile/ve SÜLÂSİ MEZİD

( 6 BAB ile/ve 3 BAB[1 harf] | 5 BAB[2 harf] | 4 BAB[3 harf] )


- SÜLÂSİ(ÜÇLÜ/K) ile/ve/||/<>/> RUBAİ(DÖRTLÜ/K)

( Üçlü, üç şeyden oluşan. İLE/VE/||/<>/> Dörtlü, dörtle ilgili. )

( ZEVÂTÜS-SELÂSE: Üç yazaca sahip olan [ortası illetli] sözcükler.
ZEVÂTÜL-ERBAA: Dört yazaca sahip olan [sonu illetli] sözcükler. )


- SÜLEYMAN'IN:
MÜHRÜ ile/ve/<> SİMGESİ

( Beşgen. İLE Altıgen. )

( Kendi. İLE 6 ilke. [Eline, diline ve beline sahip ol! | İşine, aşına ve eşine sahip çık!] )


- SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î

( Kanûni Sultan Süleyman. VE/<> Sunullah Efendi. VE Feyzullah Efendi. VE Gelibolu'lu Âlî. VE Piri Reis. VE Yahya Efendi. )

( Sultan. VE/<> Şeyhülislâm. VE Muhaddis. VE Tarihçi. VE Denizci. VE Şair. )

( Kanûni Sultan Süleyman ve/<> sınıf arkadaşları. )


- SÜLEYMANİYE CAMİİ ile/ve SELİMİYE CAMİİ

( İstanbul. İLE/VE Edirne. )

( Teknik yapıt.(Hendesetü'l-İslâm). İLE/VE Toplumsal yapıt.(Camiatü'l-İslâm). )

( Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. İLE/VE Selimiye Camii, yanlış bilindiği üzere Yavuz Sultan Selim (I. Selim) zamanında değil; onun torunu olan Sultan II. Selim zamanında ve Süleymaniye'den sonra; 1568-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. ( Kubbe çapı Ø26.50 metredir. İLE/VE Kubbe çapı Ø31.30 metredir. )

( Kubbe içinden 4 fil ayak üzerine oturur. İLE/VE Kubbe çevresinden 8 fil ayak üzerine oturur. )

( Süleymaniye'deki "teknik merkez" Selimiye'de yoktur. Süleymaniye'de uygulanan iki teknik merkez; taç kapı ve şadırvan Selimiye'de tekrar etmemiştir. )

( Başkent Külliyesi'dir. İLE/VE Serhad Külliyesi'dir. )

( Kalfalık-Ustalık yapıtı diye ayırmamak ve iki yapıtın da ayrı boyutlarda hakkını teslim etmek gerekir. )

( İstanbul'da sayfamızdaki "MUCİZEVİ SANAT" açıklamasını da okuyunuz! )

( Son derece teknik ve gelişmiş is odası bulunur. İLE/VE Çift pencereli sistem uygulanmıştır. )


- SÜLEYMANİYE CAMİSİ ile/ve SELİMİYE CAMİSİ

( İstanbul. İLE/VE Edirne. )

( Teknik eser.[Hendesetü'l-İslâm]. İLE/VE Sosyal eser.[Camiatü'l-İslâm]. )

( Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. İLE/VE Selimiye Camii, yanlış bilindiği üzere Yavuz Sultan Selim[I. Selim] zamanında değil; onun torunu olan Sultan II. Selim zamanında ve Süleymaniye'den sonra; 1568-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. )

( Kubbe çapı Ø26.50 metredir. İLE/VE Kubbe çapı Ø31.30 metredir. )

( Kubbe içinden 4 fil ayak üzerine oturur. İLE/VE Kubbe çevresinden 8 fil ayak üzerine oturur. )

( Süleymaniye'deki "teknik merkez" Selimiye'de yoktur. Süleymaniye'de uygulanan iki teknik merkez; taç kapı ve şadırvan Selimiye'de tekrar etmemiştir. )

( Başkent Külliyesi'dir. İLE/VE Serhad Külliyesi'dir. )

( Süleymaniye Camii'nde, 470 kubbe bulunmaktadır. )

( Çekmece Köprüsü, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )

( Kalfalık-Ustalık yapıtı diye ayırmamak ve iki yapıtın da ayrı boyutlarda hakkını teslim etmek gerekir. )

( Son derece teknik ve gelişmiş is odası bulunur. İLE/VE Çift pencereli sistem uygulanmıştır. )


- SÜLEYMANİYE CAMİİ/KÜLLİYESİ ve ST. PIER KATEDRALİ

( 7 yılda. VE 100 yıldan daha fazla. )

( [emir] Kanunî'den. VE Papa'dan. )

( [mimarı] Mimar Sinan. VE Michalengelo. )


- SULH ile/ve/<> İSLÂM

( Barış. [Ötekindeki kaynakla buluşma.] İLE/VE/<> Barış. [Kendinde/ki, kaynakla buluşma.] )


- SULH ve/<> SALÂH

( Barış. VE/<> Kurtarıcı eylem. )


- SULH ve/||/<> SÜKÛN


- SULTAN TÜRBELERİ:
BURSA'DA ile/ve ŞAM'DA ile/ve İSTANBUL'DA

( 6 ile/ve 1 ile/ve 29 )


- SULTAN'LARIN:
SAĞINA ile/ve SOLUNA ile/ve KARŞISINA (OTURANLAR)

( KÂTİP [Söylediklerini hemen, doğru ve net bir biçimde kayda geçmesi için.]
ile/ve
MUHAFIZ [Kalbini koruması için.]
ile/ve
ULEMÂ [Derin bilgi ve irfanlarından yararlanabilmek ve ayna olabilmeleri için.] )


- SULTÂN[Ar.] ile/ve/||/<> MELİK[Ar.]

( Yönetimi/hükmü/sultayı elinde tutan. İLE/VE/||/<> Araziyi elinde tutan, toprak/ülke sahibi. )


- SULTAN ile/ve/||/<>/> MAJESTE[Fr. < Lat.] ile/ve/||/<>/> EKSELANS[Fr./İng. < EXCELLENCE]

( "Yönetici, güç/iktidar sahibi". [Tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan, genelde bağımsızlığını duyuran İslâm hükümdarları tarafından kullanılmıştır. İslâm devletlerinde, hükümdara verilen unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarındadır. Sultan sözcüğü, müslüman hükümdarlarının özellikle sünnî inancına ait bir unvandır. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve burhan anlamına da geçmiştir.][Sultan unvanını ilk kez II. yüzyılın ilk yıllarında, Gazne'de hükümdar bulunan Mahmud İbn-il Emir Sebük tekin kullanmıştır.] İLE/VE/||/<>/> Hükümdarlara ya da devlet başkanlarına verilen unvan. İLE/VE/||/<>/> Bakan ve elçiden başlayarak cumhurbaşkanlığına kadar yükselen, yüksek makam sahibi yabancılara verilen şeref ünvanı. )



(18/21)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 495 kez incelenmiş/okunmuştur.