Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... ve ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 20664 başlık/FaRk yer almaktadır.

- HÜCRE/BEYİN/ZİHİN ile/ve/||/<>/> GÖVDE


- HÛDÂHUB ile/ve YEK BİR ALLAH YEK

( Kervanların nöbet/nevbet tutarken etrafa [dosta/düşmana] seslendirdikleri sözler. )


- HUDURÎ BİLGİ ile/ve KESBÎ BİLGİ


- HUDUS ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> NİSAP ile/ve/||/<> GÜN ile/ve/||/<> RES ile/ve/||/<> KÂBE ile/ve/||/<> NEŞV-Ü-NEMÂ ile/ve/||/<> KAST VE NİYET ile/ve/||/<> HÜKÜMLER ile/ve/||/<> BEKÂ ile/ve/||/<> MEŞRÛ TASARRUF


- HUKUK DÜZENİ ile/ve/||/<>/< DÜNYA GÖRÜŞÜ


- HUKUK:
ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKLİLİK


- HUKUK'UN YAYGINLAŞTIRILMASI ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ


- HUKUK ile/ve/||/<>/>/< HUDÛD


- HUKUKSUZ/LUK ve/> KAYITSIZ/LIK


- HUKUKSUZLUK ile/ve/||/<> AYIP


- HÜKÜMDAR["KRAL/PAPA"]:
"YASALARLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR" ve/||/<> AKILLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR

( LEGIBUS SOLUTUS et/||/<> RATIONE ALLIGATUS )


- HÜKÜMDAR ile/ve/<>/> VELİAHT

( ... İLE/VE/<>/> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. )


- HÜKÜMRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DİSİPLİN ile/ve/> YÖNETİMSELLİK


- HULÛL ile/ve İTTİHÂD


- HUME ÇATALINDA:
OLGULAR, OLGU DURUMLARI ile/ve/||/<> DÜŞÜNCELERİN BAĞINTILARI

( MATTERS OF FACT vs./and/||/<> RELATION OF IDEAS )


- HUMUS ile/ve FAVA

( Nohuttan yapılan. İLE/VE Bakladan yapılan. )


- HUMUS ile/ve/||/<> KOMPOST

( Latince, "toprak" ya da "alt, sığ" kökünden türemiştir. Kullanımı konusunda bazı yanlış anlamalar söz konusudur. Humus, kompostun alabileceği son durumdur, yani içinde çürüme sürecini devam ettirecek azot, fosfor bileşikleri kalmamıştır. Kompost ise, etrafındaki bitkilere çeşitli vadelerde farklı besin maddeleri sunan, bu nedenle bol miktarda canlıya ev sahipliği yapan, dolayısıyla çürüme işlemi az da olsa hâlâ devam eden ”canlı” bir oluşumdur. Toprağa serdikten sonra toprak ekosistemine karışır, topraktaki biyolojik süreçleri destekleyerek çeşitliliği arttırır ve zamanla humusa dönüşür. Bildiğimiz tüm yaşam türleri karbon temellidir, yani canlı ya da ölü, her şey organik maddedir. Kuru yapraklar, mantarlar, ağaçlar, canlı bir kedi, ölü bir kunduz; aklınıza yaşayan ya da yaşamış olan ne gelirse, organik madde olarak anılır. Bilimsel olarak, içinde karbon bulunan herhangi bir molekül, organik bir moleküldür.

Humusun içinde parçalanması zor olan karbon molekülleri elektrik yüklenerek mineral parçacıkların kendine yapışmasını sağlar. Dahası, bu moleküller sünger işlevi görerek topraktaki mikro yaşam için barınak oluşturur. Yukarıda sözünü ettiğimiz aşınmış minerallere organik madde eklediğinizde birçok bitkinin yaşamasına olanak tanıyan ortam neredeyse oluşmuştur.

Yaşayıp da ölmüş olan her canlı, organik madde olarak toprağa geri döner ve döngüyü tamamlar. Toprakta yetişen her türlü bitkinin yaprak, sap ve kökleriyle birlikte toprakta yaşayan mikro ve makro hayvan varlığının bu biçimde toprak organik maddesine dönüşmesi humus oluşumunun kaynağıdır. Sentetik kimyasalların etkisiyle yararlı canlıların da zarar gördüğü modern tarım yöntemleri nedeniyle bu döngünün kırılmış olması, günümüz yaygın ziraat anlayışının yol açtığı sorunların başında gelir. )


- HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK


- HÜNER ile/ve/< MAHÂRET


- HÜNKÂR KASRI ile/ve HÜNKÂR KASRI ile/ve HÜNKÂR KASRI

( Sultanahmed Camii'nin bitişiğinde bulunan, Sultan'ın namaz kılma yerine ait bir kasır. [1617] İLE/VE Üsküdar'da, Selimiye Camii'nin bitişinde bulunan kasır. [1979 yılından beri Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı kütüphanesi olarak kullanılmaktadır] İLE/VE Eminönü, Yeni Cami'nin yanında bulunan kasır. )


- HURDA/CI ile/ve/değil/yerine/<>/>< ANTİKA/CI

( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Bağırmaz. )


- HURDA/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AVADANLIK


- HURDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİNCİ EL


- HÜRMET ETMEK ile/ve HİZMET ETMEK

( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )


- HÜRMET ve HADD


- HÜRMET ile/ve/||/<> İTİBAR


- HURÛFÎ(LÎK) ile/ve/yerine SÜRÛRÎ(LİK)


- HÜSEYİN BEY ile/ve/||/<> HÜSEYİN EFENDİ

( ... İLE/VE/||/<> İlk Şehr emini. )

( Hüseyin Efendi'nin oğlu. İLE Hüseyin Bey'in babası. )


- HÜSN-Ü HATT:
FAKİR İÇİN ile/ve/||/<> ZENGİN İÇİN ile/ve/||/<> HİKMET SAHİPLERİ İÇİN

( Mal. İLE/VE/||/<> Güzellik. İLE/VE/||/<> Olgunluk. )


- HÜSN ile/ve/> IŞK ile/ve/> HÜZN

( Güzellik. İLE/VE/> Aşk. İLE/VE/> Tasa. )


- HÜSNÜ ERTUĞRUL ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL

( )


- HÜSRAN ve HASRET


- HÜSREV PAŞA TÜRBESİ ile/ve HÜSREV PAŞA TÜRBESİ

( Eyüp, Bostan İskelesi Sokak'tadır. İLE/VE Fatih, Sarıgüzel semtinde, Balipaşa Camii yakınındadır. )

( Osmanlı Sadrazamı Koca Hüsrev Paşa [1756-1855]'nın türbesidir. İLE/VE Osmanlı Veziri Hüsrev Paşa'nın türbesidir.[öl. 1545] [Mimar Sinan yapıtıdır] )


- HÜSUL ile/ve KUBUH


- HÜSÜN[Ar. < HÜSN] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CEMÂL[Ar.]

( Görünüşün/sıfatın güzelliği. | Bezenerek, bir etkiyle oluşturulan güzellik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Var olanın/oluşun, özün[zât] "güzelliği". )


- HUSÛSÎ MAHİYET ARZEDEN, EF'AL-İ BEŞERİYE:
ÖLÜYE AİT ile/ve/||/<> DİRİYE AİT

( Miras. İLE/VE/||/<> Ceza hukuku. || Muamelât[Medenî, Borç ve Ticaret Hukuku] || Evlilik/İzdivaç )


- HÜTÛL[Ar.] ve HÜTÛN[Ar.]

( Sürekli yağmur yağma. İLE Sürekli yağmur yağma. )


- HÜVELBÂTIN ile/ve HÜVEZZÂHİR

( Tin. İLE/VE Toplum. )


- HÜVEYZA[Ar.] ve HÜVEYDÂ[Ar.]

( İç sürgünü, ishal. Kolera ishali. İLE Açık, apaçık, belirli, âşikâr. )


- HUY ile/ve HAL

( Hay âlemine, huy âleminden geçilir. )

( SECİYYE ile/ve ... )


- HUY ile/ve/||/<>/> OYUN/U


- HUY ile/ve/değil/yerine TUTUM


- HUYUNU "BİLMEK" ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> "SUYUNA GİTMEK"


- HÜZÜN VE ÜZÜNTÜ ile/ve ÜMİT VE KAYGI

( Geçmişte. İLE/VE Gelecekte. )

( AHZEN: Çok hüzünlü, kederli. )

( In the past. vs./AND In the future. )

( MELANCHOLY AND SORROW/GRIEF vs./and HOPE AND ANXIETY )


- HÜZÜN ve/> ALLAH


- HÜZÜN ve/<> HAZİNE


- HÜZÜN ile/ve/değil MUHABBET

( [not] MELANCHOLY vs./and/but LOVE )


- HUZUR, İSLÂMDADIR ile/ve/değil HUZUR, TESLİMİYETTEDİR


- HUZUR/BARIŞ/BİRLİK/DİRLİK SAĞLA(T)MAK:
SÖZLERLE ile/ve/<>/> YAPILANLARLA ile/ve/<>/> VAROLUŞLA

( Ne söylemeyeceğini bilerek. İLE/VE/<>/> Ne yapmayacağını bilerek. İLE/VE/<>/> (hiçbir şey söylemesen ve yapmasan bile) Varoluşun, yeterlidir![ve de bunu sürekli anımsayarak!] )


- HUZUR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM


- HUZUR ve AZAP

( Huzur, el-pençe divân durmak değil, azaptır. )


- HUZUR ve/<> MUZIR


- HUZUR ve/<> SEVİNÇ


- HUZUR ile/ve SÜKÛN


- HUZÛR ve/||/<> SÜRÛR


- HUZUR ve/<> YARATICI SÜREÇ


- HUZUR ve/<> ZEVK ve/<> AŞK


- HUZURSUZLUK ile/ve/<> SIKINTI

( Dıştakilerden kaynaklı. İLE/VE/<> İçeride olanlar. )


- HUZURUNDA OLMAK ile/ve HUZURUYLA OLMAK

( HUZURUNA, HUZURUNDAN GÖNDERDİĞİN GİBİ DÖNMEYİ NASİP ET! )


- HZ. ÂDEM ve/<> HZ. MUHAMMED

( Çekirdek. VE/<> Meyve. )


- HZ. EBÛ BEKİR CAMİLERİ ile/ve/değil/yerine HZ. ÖMER CAMİLERİ


- HZ. EBÛ BEKİR ve/ HZ. ÖMER ve/ HZ. OSMAN ve/ HZ. ALİ

( SIDDIK ve FARUK ve ZİNNÛREYN ve KEREM ALLAH-Ü VECHE / HAYDAR-I KERRÂR / ESEDULLAH )


- HZ. HASAN ile/ve/||/<> HZ. HÜSEYİN

( Güzelliğin celâlinin de bulunduğu güzellik. İLE/VE/||/<> Güzelliğin cemâli.
Güzel. İLE/VE/||/<> Güzelcik. )


- HZ. İBN ARÂBÎ ve/||/<> AZİZ PAVLUS (SEYAHATNÂMELERİ)


- HZ. İBRAHİM ile/ve HZ. İSHAK ile/ve HZ. YAKUP ile/ve HZ. MUSA ile/ve İSRAİLOĞULLARI

( Ahid. İLE/VE And. İLE/VE Yasa/Akıl. İLE/VE Yollar. İLE/VE İşler. )


- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES

( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )

( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )


- HZ. MEVLÂNÂ:
GÖZLENİLEN ile/ve/||/<> ÖZLENİLEN ile/ve/||/<> GİZLENİLEN ile/ve/||/<> İZLENİLEN


- HZ. MUHAMMED GİBİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/<> MUHAMMED OLMAK


- HZ. MUHAMMED'E SEVDİRİLMİŞ OLANLAR["SEVDİKLERİ" olarak değil!]:
KOKU ve/||/<>/> DİŞİL(KADIN) ve/||/<>/> (GÖZÜMÜN NURU) NAMAZ


- HZ. MUHAMMED'İN:
DÜNYAYA GELMESİ ile/ve/değil DÜNYAYI TEŞRİFİ


- HZ. MUHAMMED ile/ve HAKİKAT-İ MUHAMMEDİYE

( MUHAMMED: ÖVGÜYE LAYIK [HİÇKİMSEYİ/ŞEYİ DIŞARIDA BIRAKMAYAN ÖVGÜ] )

( ALİ KAPISINDAN GİRMEDEN, HAYÂ KAPISINA UĞRAMADAN, ADÂLETİ BİLMEDEN, SIDDIKİYET SÜTUNUNA MÜRACAAT ETMEDEN KUBBE-İ MUHAMMEDİYE OLMAZ )


- HZ. MUHAMMED ile/ve HZ. ALİ

( Aman. İLE/VE Meded. )


- HZ. MUHAMMED ile/ve/<> HZ. ALİ

( Kaşlarının arası. İLE/VE/<> Gözlerinin karası.
[ Yaktı beni, yaktı beni | Kaşlarının arası, gözlerinin karası | Yaktı beni ] )


- I. ABDÜLHAMİT CAMİSİ ile/ve II. ABDÜLHAMİT CAMİSİ

( Beylerbeyi'nde. İLE/VE Yıldız'da. )


- I. RAMSES ile/ve/||/<>/> II. RAMSES

( ... İLE/VE/||/<>/> [M.Ö. 1306 - 1213][6/7 evliliğinden 200 çocuğu olmuştur.[92(E) | 108(K)
Antik Mısır'da, XIX. Hanedan firavunlarından biridir. 16 yaşındayken babası I. Seti, Ramses'i, veliaht olarak seçmiştir. 20'li yaşlarının başında tahta geçen Ramses, Mısır'ı M.Ö. 1279'dan MÖ 1213'e kadar, tam altmış altı yıl yönetmiştir. )

( Dede. İLE/VE/||/<>/> Torun. )


- I. RÖNESANS ile/ve II. RÖNESANS


- I. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> II. TANZİMAT ile/ve/||/<>/> SERVET-İ FÜNÛN ile/ve/||/<>/> FECR-İ ÂTÎ ile/ve/||/<>/> MİLLÎ EDEBİYAT

( )


- I. VİYANA OKULU ile/ve/<> II. VİYANA OKULU


- I ve/<> B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- I ve B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE/<> İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- İADE ve/> İKÂME


- İBÂDET:
GÖZ İLE ve/||/<>/< DİL/LİSAN İLE ve/||/<>/< KONUŞMA/KÂL İLE

( Belleyerek, hıfz ile. VE/||/<>/< Sadakat/sıdk ile. VE/||/<>/< Düşünce/fikir ile. )


- İBÂDET/BULUŞMA/TOPLANMA YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( İslâm'da. İLE/VE Alevilik'te. İLE/VE Hristiyanlık'ta. İLE/VE Yahudilik'te/Kabala'da. İLE/VE Burkancılık'ta/Budizm'de. İLE/VE Şintoculuk'ta. [Buda heykeli bulunmaz] Mezopotamya'da, Sümerler'de ilk tapınaklardır. İLE/VE Hind mâbedi. İLE/VE Şamanlık'ta. İLE/VE Şamanlık'ta.[Çinlilerin verdiği addır.] İLE/VE Dünyadaki 7 güneş mâbedinden 4'ü Türkiye'de, Fırat'tadır. )

( HOCA/DRUİT/MAKA[Tatarca] ile/ve DEDE/DEDE-BABA ile/ve PAPAZ ile/ve HAHAM ile/ve GURU, LAMA ile/ve ... ile/ve ... ile/ve "BÜYÜCÜ/ARRÂFE" ile/ve ... ile/ve KAM ile/ve ... )

( SANAL CAMİLER )

( GELENEKTEN GELECEĞE CAMİLER - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU, ZELİHA KUMBASAR )

( Hünkâr[Sultan] Mahvil'lerinin girişi Kıble'dedir. )

( Yüreğinde bir tapınağı olmayan, hiçbir tapınakta bulamaz yüreğini! )

( CAMİLERİN İLGİNÇ ÖYKÜLERİ... )


- İBÂDET ve CÖMERTLİK

( İBÂDETLE, BULANLAR BULDU HAKK'I İBÂDETSİZ, KİMİN VAR HAKK'TA HAK'I )


- İBÂDET ile/ve HÜRMET


- İBÂDET ile/ve/||/<>/< İŞTİYÂK


- İBÂDET ve NAZ


- İBÂDET ve/||/<> NEFSİNİ DÜZELTMEK


- İBÂDET ile/ve RİTÜEL

( İkisi de seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. )

( )


- İBÂDET ile/ve RIZÂ


- İBÂDET ve/||/<>/>/< SADED


- İBÂDET ile/ve TAAT ile/ve İTAAT

( SAAT-İ VAHİDEDİR ÖMÜR CİHÂN SAAT-İ TAATE SARF EYLE HEMÂN )

( PUJA ile/ve ... ile/ve ... )


- İBÂDET ile/ve TAPINMA


- İBÂDET ve/<> TEVHİD

( Hizmet. VE/<> Birlik. )


- İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( İBÂDET: Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )

( Kazası/ertelemesi vardır. VE/||/<> Kazası/ertelemesi yoktur. )


- İBÂRÂTLAR ile/ve İŞÂRÂTLAR ile/ve LETÂİF/LER ile/ve HAKÂİK/LER ile/ve MESEL/LER


- İBÂRET ile/ve/<> İBRET


- İBDÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> İBKA'[Ar.]


- İBKA'[Ar.] ile/ve/||/<>/> LAĞV[Ar.]


- İBLİS ile/ve ŞEYTAN

( Hz. Âdem'den önce. İLE/VE Hz. Âdem'den sonra. )

( Gövde/de. İLE/VE Kan/da. )

( Hakikatten ve kendimizden uzaklaştıran. İLE/VE İnatta duran. )

( Kendimizdeki. İLE/VE Ondaki. )


- İBN ARÂBÎ ile/ve ŞEYH BEDREDDİN


- İBN BATUTA ile/ve/||/<>/> EVLİYA ÇELEBİ


- İBN HALDUN ile/ve AUGUST COMTE


- İBN HALDUN ile/ve GELİBOLU'LU ÂLİ EFENDİ


- İBN MİSKEVEYH ile/ve DARWIN


- İBN NEDİM[v. 385/995] ve/<> HAYYAM et-TEVHÎDÎ[v. 400/1009] ve/<> YÂKÛT-ÛL HAMEVÎ[v. 629/1229]

( İlk varrak. | İlk kez ücretle kitap istinsah eden.[Kitab-ül Fihrist'in müstensihi/yazarı.] VE/<> ... VE/<> ... )


- İBN-İ HEYSEM ile/ve/||/<>/>< GALILEO

( image )


- İBRE ile/ve İBRE

( Ölçü aletlerinde sayı ya da im göstermeye yarayan devingen iğne. İLE/VE Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı. )


- İBRET (ALMAK) ile/ve/||/<> DERS (ALMAK)

( Kötü sonuç veren bir olgudan alınan ders. İLE/VE/||/<> İzlenmesi gereken bir durum. )

( İBRET/TÂBİR < UBÛR[: Dar geçit.] İLE/VE/||/<> ... )

( Görülenden, yaşanandan aktarma. İLE/VE/||/<> Duyulandan, düşünülenden aktarma. )


- İBRET OLAN ile/ve/yerine İBRET ALAN


- İBRETLE BAKMAK ile/ve/||/<>/> HİKMETİ ARAMAK


- İBTİDA ile/ve İNTİHA

( Başlangıç. İLE/VE Son. )

( Bilinemeyen ve bölünemeyenlerdir. )


- İÇ > DIŞ ile/ve/||/<> DIŞ > İÇ

( Dışlaş(tır)ma, zuhurat. İLE/VE/||/<> İçselleştirme, hayalat. )


- İÇ BEN/LİK ile/ve/<> DIŞA YANSIYAN BEN/LİK

( İçte ne varsa, dışta da o vardır. )

( Çektiğimiz eziyet, benlik hamalı olduğumuzdandır. )


- İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK

( INNER INTEGRITY vs./and CONSISTENCE )


- İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM

( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.

İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.

İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.

Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.

İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )


- İÇ DERİ ALTI ile/ve ÜST DERİ ALTI

( TAHT-I EDİMME-İ DÂHİLİYYE ile/ve TAHT-I BEŞEREVÎ )


- İÇ DEVİMSEL/HAREKİ[Ar.]/DİNAMİK ile/ve DIŞ DEVİMSEL/HAREKİ/DİNAMİK

( Onun bütününü dikkate alın, yalnızca dış belirtilerini değil. )

( INTERIOR DYNAMIC vs./and EXTERNAL DYNAMIC )


- İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI


- İÇ ETMEK ile/ve/||/<>/> HİÇ ETMEK ile/ve/||/<>/> PİÇ ETMEK


- İÇ GEÇİŞ METALLERİNDE:
LANTANİTLER ile/ve/||/<> AKTİNİTLER


- İÇ GEZEGENLER ile/ve DIŞ GEZEGENLER ile/ve OLUŞUMLAR

( Mars, Venüs, Dümya ve Mars. İLE/VE Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE/VE ... )

( Güneşaltı. İLE/VE Güneşüstü. İLE/VE ... )

( Kayasal nesneler ve bunların uyduları ile asteroitler[küçük gezegenler], göktaşları. İLE/VE Temel olarak gazdan[başlıca hidrojen] oluşan nesneler ve Güneş. İLE/VE Kayasal nesnelerle donmuş su, metan ve amonyak karışımından oluşanlar. )

( INFERIOR PLANETS vs./and SUPERIOR PLANETS )


- İÇ GÖZLEM ile/ve/||/<> İÇE DİKKAT ile/ve/||/<> ÖZ DÜŞÜNÜM

( INTROSPECTION vs./and/||/<> SELF-ATTENDING vs./and/||/<> SELF-REFLECTION )


- İÇ İÇE ile/ve/||/<> BURUN BURUNA


- İÇ KONUŞMA ile/ve DIŞ KONUŞMA ile/ve ÜÇÜNCÜ KONUŞMA


- İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )


- İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK

( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )


- İÇ VAROLAN ile/ve DIŞ VAROLAN

( İç varolan ilhamın kaynağıdır. İLE Dış varolan, bellek ile hareket eder. )

( Öz varolanınız en yüce öğretmendir. )

( INNER EXIST vs./and EXTERIOR EXIST
The inner is the source of inspiration, the outer is moved by memory.
Your own self is your ultimate teacher. )


- İÇ(İN)E ATMA ile/ve/değil/yerine/<>/></ya da YANSITMA


- İÇ ile/ve/<> DIŞ

( İçinize, derine dalın ve sizde neyin gerçek olduğunu bulun. )

( İç ile dış arasındaki uyum, mutluluktur. )

( Dışa yöneltmekte olduğunuz aynı dikkati içe çevirin. )

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )

( Dive deep within and find what is real in you.
Harmony between the inner and the outer is happiness.
The same attention that you give to the outer, you turn to the inner.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid. )

( Bilincin içerikleri. İLE/VE/<> Bilince dışsal olan her şey. )

( Kişinin içi[zihni] ne kadar boşsa, "dışa" o kadar önem verir. )

( Mahrem. İLE/VE/<> Namahmrem. )

( INSIDE vs./and/<> OUTSIDE )


- İÇ ile/ve DIŞ MUVACEHE PENCERESİ


- İÇ ve/<> ÜÇ


- İÇ ve/=/<> ZİHİN/DÜŞÜNCE


- İCAB ile/ve İMTİNÂ ile/ve İMKÂN


- İCAT ile/ve/<>/değil KEŞF

( [not] INVENTION vs./and/<>/but TO DISCOVER )


- İCAT ile/ve/değil/<>/> YAYGINLAŞTIRMA

( Abecenin icadı, FİNİKE'liler değil/< UGARİT'ler üzerindendir. Finike'liler, yaygınlaştırmıştır. )


- İCAZ ile/ve/||/<> İCÂZET

( Az sözle çok şey anlatma. İLE/VE/||/<> İzin, onay, onaylama. )


- İCÂZE ile/ve TEKBİRLEME


- İCÂZE ile/ve/||/<> TEVKÎ


- İCÂZET KAYDI ile/ve MÜNÂVELE KAYDI ile/ve VAKIF KAYDI

( Bir ya da birkaç yapıtının rivâyet hakkını vermesidir. İLE/VE Müellifin yapıtının rivâyet hakkını vermesidir. Bizzat müellif tarafından dersinde hazır olan kişiye verilir. İLE/VE ... )

( Her münâvele icâzettir fakat her icâzet münâvele değildir. )


- İÇE YANSITMA ile/ve/||/<> YANSITMALI ÖZDEŞİM


- İÇEKAPANIK/LIK ile/ve/değil/yerine İÇEDÖNÜK/LÜK


- İÇERİĞİN:
BELİRSİZLİĞİ ile/ve/||/<> MUTLAKLIĞI


- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )

( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )

( CONTENT VALUE vs./and/<> CULTURAL VALUE )


- İÇERİK ile/ve ANLATIM

( Süreklilik | Töz | Biçim İLE/VE Biçim | Töz | Süreklilik )

( Doğal dilin göstergebilimsel bir közü/modeli. )

( Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı - Umberto Eco )


- İÇERİK ile/ve BAĞLAM

( CONTENT vs./and CONTEXT )


- İÇERİK ve/||/<> BİÇİM ve/||/<> TEKNİK


- İÇERİK ile/ve/||/<> DEĞER


- İÇERİK ile/ve İDDİA

( CONTENT vs./and ASSERTION )


- İÇERİK ile/ve SINIR

( Sınırlarını tartış, onların gerçekten senin olup olmadığından emin ol. )

( CONTENT vs./and LIMIT )


- İÇERLEMEK ile/ve/||/<> İNCİNMEK


- İÇERME ile/ve/<> KAPSAMA

( Ayrıştırıcı/ayrıştırılmış. İLE/VE/<> Birleştirici/birleşik. )

( İçine almak, içinde bulundurmak. | Bir şeyin, başka bir şeyin varoluşunu gerektirmesi, birinin ötekini ister istemez düşündürmesi. İLE/VE/<> Sınırları içine başka konuları ya da anlamları alma durumu. )

( Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, belirli olan bir parçayı/üyeyi işaret etmek. İLE/VE/<> Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, olası dışarıda kalmış/kalabilecek parçalarına/üyelerine işaret etmek. )

( İçtekileri işaret eder. İLE/VE/<> Dıştaki çerçeveleyenin sınırlarını işaret eder. )

( TO CONTENT vs./and/<> TO CONTAIN )

( İHTİVÂ ile/ve/<> ŞÜMÛL )


- İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK


- İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL


- İÇGÜDÜ" ile/ve "ALLAH BİLİR"

( Bilimin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. İLE/VE Dinin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. )


- İÇGÜDÜ ile/ve GEN

( INSTINCT vs./and GENE )


- İÇGÜDÜ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET

( [not] INSTINCT vs./and/but INTENTION )


- İÇİÇE GEÇMİŞ/LİK ile/ve/||/<> KATMANLI/LIK


- İÇİÇE/LİK ile/ve GEÇİŞLİ/LİK


- İÇİÇE/LİK ile/ve/> GÖRELİ/LİK

( NESTED/NESS vs./and/> RELATIVITY )


- İÇİÇELİK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİLİLİK


- İÇİMDEN GELMİYOR ile/ve ZİHNİMDEN GEÇMİYOR


- İÇİNDE OLMAK ile/ve GÖMÜLÜ OLMAK

( TO BE IN IT vs./and TO BE EMBEDED )


- İÇİNDE OLMAK ile/ve PARÇASI OLMAK

( TO BE IN IT vs./and TO BE PART OF )


- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)


- İÇİNE GİRİLEMEZLİK / NÜFÛZ EDİLEMEZLİK[İng. IMPENETRABILITY]:
ÂN'A ve/||/<> NESNEYE

( TEMPORAL and/||/<> SPATIAL )


- İÇİNİ DOLDURMAK ve/||/<>/> ARDINI GETİRMEK


- İÇİNİN ...:
KAYNAMASI ile/ve/||/<>/> KAYMASI


- İÇKİ ile/ve/değil/yerine İÇECEK


- İÇKİN/IMMANENT ile/ve TİNSEL/AŞKIN/TRANSANDANS

( İçrek/Ezoterik bilgi. İLE/VE Evrenselin bilgisi. )

( AŞKINSAL/TRANSANDANTAL: Ampirik deneyimi ya da matematiği vb. olanaklı kılanlar.
* Uzay - Zaman
* İmgelemin/Muhayyilenin Şemaları
* Kategoriler(Şemaların birliği)
* Saf akıl kavramları/muhakemeyi olanaklı kılanlar]
(Bunların hepsi saf ya da apriori olarak [ampirik olmayan olarak] var olanlar.)
(Kendinde şey[Ding an sich] ya da Tanrı, Ruh gibi numen değillerdir.)
(Ampirik olanı belirleyen olarak var olabilenler.)
(Ampirik deneyimin teşrihi[Alm. Zergliederung] üzerinden, anlamlı bir biçimde konuşulabilenler.)

Zergilederung (İng. Dissection): Ampirik deneyimin şerh edilmesi üzerinden söz konusu deneyimi olanaklı kılan unsurların açığa çıkarılması. )


- İÇKİN/LİK ile/ve/değil BAŞAT/LIK


- İÇKİN ile/ve İÇSEL

( IMMANENT vs./and INTERNAL )


- İÇKİN ile/ve SAKLI

( IMMANENT vs./and HIDDEN )


- İÇLENMEK ile/ve BOZULMAK


- İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]


- İCMÂ ile/ve/II TEVÂTÜR

( Fıkıh'ta. İLE/VE/II Hadis'te. )


- İCRA/CI ile/ve/<> SANAT/ÇI


- İCRÂ ve/> İHYÂ


- İCRÂ ile/ve/||/<> İNFAZ


- İCRA ile/ve TERENNÜM[Ar.]

( Seslendirilmek üzere belirlenmiş şarkıyı/şarkıları söylemek, icra etmek. İLE/VE Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme. )


- İCRÂÎ KURUL ile/ve/||/<>/< İSTİŞÂRÎ KURUL


- İÇSEL FUKARALIK ile/ve/<> EN BÜYÜĞÜN SAHİPLENİLMESİ

( INNER POVERTY vs./and/<> TO CLAIM THE BIGGEST )


- İÇSEL TARİH ile/ve/||/<> DIŞSAL TARİH


- İÇSEL" ve/||/<> DÜŞÜNSEL


- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ


- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU


- İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve SAHİP ÇIKMAK


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA

( INTERNALIZATION vs./and PROJECTION TO THE LIFE )


- İÇSELLİK ile/ve KENDİLİK

( INNERNESS vs./and SELFNESS )


- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ

( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )


- İCTİBÂ ile/ve/<> HİDÂYET

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/<> Doğru yol. | Hakk yoluna erişme. )


- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


- İCTİHÂD:
I. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> II. DÖNEM/DEVİR ile/ve/||/<>/> III. DÖNEM/DEVİR


- İCTİHÂD:
TEŞRÎ ile/ve/||/<> ADLÎ


- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT

( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


- İD ile/ve/||/<> EGO ile/ve/||/<> SÜPER EGO


- İDARE ETMEK ile/ve/<> OYALAMAK


- İDARE ETMEK ile/ve/değil/yerine YETİNMEK


- İDÂRÎ KOLLUK ile/ve/<> ADLÎ KOLLUK

( ... İLE/VE/<> Uzmanlık gerektirir. )


- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK

( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )


- İDDİA ile/ve/değil/||/<>/< AVUNTU


- İDDİA ile/ve BENCİLLİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )

( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )

( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )


- İDDİA ile/ve/<> CİDDİYET

( ASSERTION vs./and/<> SERIOUSNESS )


- İDDİA ile/ve/değil ÇIKIŞ NOKTASI


- İDDİA ile/ve/||/<>/> GEREKÇE

( ASSERTION vs./and/||/<>/> JUSTIFICATION )


- İDDİA ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ

( [not] CLAIM vs./and/but OPINION
OPINION instead of CLAIM )


- İDDİA ile/ve/değil İMÂ

( [not] ASSERTION vs./and/but ALLUSION/IMPLICATION )


- İDDİA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> İNANÇ


- İDDİA ile/ve/değil/<> İNAT


- İDDİA ve/> İSPAT

( İddia ettin mi, ispat isterler. )

( HALLAC-I MANSUR )


- İDDİA ile/ve/değil/yerine ÖNESÜRÜM


- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK


- İDDİALI ile/ve YETERLİ

( PRETENTIOUS vs./and ENOUGH )


- İDDİALI ile/ve YETKİN


- İDEA:
RASYONEL ile/ve/||/<> ESTETİK


- İDEA/LAR ile/ve/<> KATEGORİ/LER ile/ve/<> AYÂN-I SÂBİTE/LER

( Platon. İLE/VE/<> Aristoteles. İLE/VE/<> İbn Arabi. )


- IDEA ile/ve FORM


- İDEA ile/ve/<>/> İDEAL

( Soyut tümel. İLE/VE/<>/> Somut tümel. )


- İDEAL OLAN ile/ve GERÇEK OLAN

( Değişmeyen. İLE/VE Değişen. )

( İdeal olanlar içeriksizdir. )


- İDEAL OLAN ile/ve GERÇEK OLAN


- İDEAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEREKLİLİK


- İDEAL ile/ve MİSYON

( IDEAL vs./and MISSION )


- İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞINDA:
SİYASAL ile/ve/||/<> SIRADÜZENSEL(HİYEROKRATİK)


- İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE

( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )


- İDOL ile/ve/||/<>/> İLÂH


- İDRAK-İ HİSSÎ ve/ İDRAK-İ HAYALÎ ve/ İDRAK-İ VEHMÎ ve/ İDRAK-İ AKLÎ

( * HUZUR-I MADDE | İKTİNAF-I MADDÎ | CÜZÎ ve ... ve ... ve ... )


- İDRAK:
DERK ile/ve/<> EDREKE

( Kovayı, suya atıp su almak. İLE/VE/<> Koşarak ulaşıp elde etmek. )


- İDRAK ve/<> GAYRET


- İDRAK ve/||/<> İHYÂ


- İDRAK ile/ve İLİM


- İDRAK ve/=/||/<>/>/< İTİBÂR


- İDRAK ile/ve/> NİYET


- İDRAK ile/ve/= TASAVVUR


- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"

( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )


- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


- İFÂ[Ar. < VEFÂ] ile/ve EDÂ'

( Bir işi yerine getirme. İLE/VE Yerine getirme. | Ödemek. )


- İFÂ[Ar. < VEFÂ] ile/ve İS'ÂF

( Bir işi yerine getirme. İLE/VE Birinin isteğini kabul edip yerine getirme. )


- İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR


- İFADE ile/ve/||/<>/> EDEBİ İFADE


- İFÂDE ile/ve/<> İBÂRE


- İFADE ve/<> İÇGÖRÜ


- İFADE ile/ve/değil İDDİA

( [not] EXPRESSION vs./and/but ASSERTION )


- İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE


- İFLÂS ETMEK ile/ve DİBİ/Nİ BULMAK


- İFNÂ ile/ve/değil/yerine İHYÂ


- İFŞÂ ile/ve/<> KEŞF

( Varoluş. İLE/VE/<> Şuur. )

( Yukarıdan aşağı.[İNZAL] İLE/VE/<> Aşağıdan yukarı.[URÛC] )


- İFTARA YAKINKEN ile/ve SON RÜKÛ VE SECDE ile/ve İHRAM

( Allah'a en yakın olunan anlar/zamanlar. )


- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile/ve/||/<> TALAK[Ar.]

( [evliliğin sona ermesi] Kadının, kocasını boşaması. İLE/VE/||/<> Evliliğin sona ermesi. Erkeğin, karısını boşaması. )


- İFTİRA ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- İFTİRA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİA


- İFTİRA ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ ANLAŞILMA


- İFTİTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> İSTİFTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> TAHRİME TEKBİRİ ile/ve/<> TEŞRÎK TEKBİRİ

( Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> İhrama girmek gibi yapılmaması gerekenlerin başladığı tekbir. İLE/VE/<> Arefe Günü, Sabah namazı ile başlayıp Kurban Bayramı'nın 4. günü ikindi namazına kadar, namazların farzını kılıp selâm verdikten sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, dünya kelâmı konuşmadan yerine getirilir ve vaciptir. )

( ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Allah-u Ekber[Allah sözü farzdır, Ekber sözü vacib'tir. El kaldırıp kulağa götürmek ise sünnettir.] İLE/VE/<> Vaciptir. )

( "ALLAHÜ EKBER(ALLAH ULULARIN ULUSUDUR)", "ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER, LÂİLÂHE İLL'ALLAHÜ V'ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER VE Lİ-LLÂH-İL HAMD" )


- İĞDE ile/ve ÇİLA

( ... İLE/VE Büyük, kurutulmuş iğde. [Urumçi] )


- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR

( 01 Temmuz 1818 - 13 Ağustos 1865 İLE/VE/||/<> 27 Aralık 1822 - 28 Eylül 1895 )

( )


- İĞNE ile/ve/||/<>/> AKUPUNKTUR[Fr./İng. < ACUPONCTURE/ACUPUNCTURE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Gövdenin belirli noktalarına genellikle altın iğne batırılarak yapılan sağaltım. )


- İĞNE ile/ve/değil/yerine/||/<> İBRE

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ölçü aygıtlarında, sayı ya da im göstermeye yarayan, devingen iğne. | Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı. )


- İGUANA ile/ve KOMODO EJDERİ

( Amerika'ya özgü bir kertenkele. Hint Kertenkelesi. İLE/VE ... )

( ... İLE/VE En büyük zehirli hayvan. )


- İGUANA ile/ve/<> DENİZ İGUANASI

( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )

( Kara iguanaları, rengârenktir. İLE/VE/<> Koyu renktedir. )


- İHÂLE ETMEK ile/ve EMÂNET ETMEK


- İHÂNET ile/ve/<> GÜNAH


- İHÂTA DUVARI ile/ve/||/<> İSTİNÂD DUVARI

( Daha kısadır.[Bahçe ya da binayı çevreler] İLE/VE/||/<> Daha uzundur. Yükseklik önemlidir.[Toprağın tipi ve kayması hesaplanarak kalınlık belirlenir.] )

( İncedir. İLE/VE/||/<> Kalındır[taşla örüldüğünden]. )


- İHBAR ile/ve/değil DEDİKODU

( [not] DENUNCIATION vs./and/but GOSSIP )


- İHBAR ile/ve/değil İKAZ


- İHBAR ile/ve İTİRAF

( DENUNCIATION vs./and CONFESSION )


- İHKAK-I HAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> YARGILAMA

( Bir hakkı, usûlü dairesinde yerine getirme, mürâfaa ve muhâkeme sonucunda, ispat ve izhâr etme. )


- İHLÂL ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ


- İHLÂS ve/<> EYLEM

( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )


- İHLÂS ile/ve İLİM

( Rab. İLE/VE Süs. )


- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )

(

)


- İHLÂS ve/> MUHLÎS ve/> MUHLÂS/MUKARREB(ÎN)

( Hâlis, temiz, doğru sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk. | Arı kavramsallığın doruğu. VE/> Herşeyden önce Allah'ı isteyen. VE/> Bu isteğini, duyuran/yayan. )

( ... VE/> Kişinin kendi gönlü ile. VE/> Allah'ın rızâsı ile. )

( İHLÂS: Melek bilmez ki yazsın, şeytan bilmez ki bozsun. )


- İHLÂS ile/ve/= RABB


- İHLÂS ile/ve SAMİMİYET


- İHLÂS ve/||/<> SEKÎNE


- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK


- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)


- İHMAL ile/ve/> İKİLEM

( NEGLIGENCE vs./and/> DILEMMA )


- İHMAL ile/ve/değil/yerine İMHAL

( Boşlama, önemsememe, bırakma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Mühlet verme. )

( ["]Allah, ihmal etmez, imhal eder.["] [Mühlet verir.] )


- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHRAM ile/ve KEFEN

( Ölmeden önce ölmek! - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )


- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK


- İHSAN ve/<> EDEB


- İHSAN ile/ve/değil/yerine İKRAM

( İsteyene verilen/vermek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İstenmeden verilen/vermek. )


- İHSÂN ile/ve/||/<>/< İSÂR

( Fazlasıyla vermek. İLE/VE/||/<>/< Kendi muhtaçken vermek. )


- İHSAS ile/ve AKIL

( MAHSUSAT ve MAKULÂT )


- İHTAR[Ar.] ile/ve/||/<>/> İHBAR[Ar.]

( Uyarma, dikkat çekme, uyarı. | Bir şeyi, birine anımsatma. İLE/VE/||/<>/> Bildirme, bildirim, haber verme. | Suçlu saydığı birini ya da suç saydığı bir olayı yetkili kuruma gizlice bildirme, ele verme. )


- İHTİMAM[< HEMM] ile/ve/||/<> İTİNÂ[< UNİYY]

( Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. İLE Çok dikkat etme. )


- İHTİRÂS[< HIRS] ile/ve/değil/yerine İŞTİYÂK[< ŞEVK]

( Gövdeye/fiziğe yönelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Aşkınlığa yönelik. )


- İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA


- İHTİŞAM[< HAŞMET] ile/ve/||/<> ŞATAFAT

( Şanlı görünüş, tantana, debdebe. | Büyüklük, gözalıcılık, gösterişlilik, görkem. İLE/VE/||/<> Süs ve gösteriş. )


- İHTİSAS ile/ve ÂSÂR


- İHTİSAS ile/ve/değil/yerine İHSAS


- İHTİYAÇ ve/=/<> İHTİYÂR

( İhtiyârımız[Hayır! deme bilgisi/gücü], bizi biz yapan, en öncelikli işleyiş, gereksinim ve bilgimizdir[mârifet]. )


- İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)


- İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME

( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


- İHTİYÂR ile/ve DENGELİ(İTİDALİ/İTİDALLİ) İHTİYÂR


- İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME


- İHTİYÂR ve/||/<>/> İFFET


- İHTİYAR ile/ve/< ISTIFÂ'[< SAFVET]


- İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/> SABIR


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İHTİYÂRÎ VAKİT ile/ve/<> ZARURÎ VAKİT


- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/> KANUN


- İHVÂN[< ÂH] ile/ve/<> TÂLİB

( Sâdık, samimi, candan dostlar. | Tarîkat yoldaşları/arkadaşları. İLE/VE/<> İsteyen, istekli. )

( Amaçta bir olmak. İLE/VE/<> Aynı amacı arıyor/istiyor olmak. )


- II. ANALİTİK ve/+ GÖRSELLİK[Cetvel, pergel vb.]


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- II. RAMSES'İN:
YAŞAM TAPINAĞI ile/ve/||/<> ÖLÜM TAPINAĞI

( Doğu'da. İLE/VE/||/<> Batı'da. )


- II. RAMSES ile/ve/||/<> HZ. MUSA

( Aynı dönemde yaşamışlardır. )


- III. AHMET ve/||/<> YİRMİSEKİZ ÇELEBİ MEHMET

( ... VE/||/<> Avrupa'ya[Fransa] ilk kez gönderilen Osmanlı elçisi. )


- İKAL ile/ve/||/<> AKIL

( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )


- İKÂME ile/ve/<> İDÂME


- İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA


- IKEA:
INGVAR KAMPRAD ve/+/||/<> ELMTARYD ve AGUNNARYD

( IKEA adı, Ingvar Kamprad'ın baş harfleriyle birlikte, doğduğu ve yaşadığı yerler olan ELMTARYD ve AGUNNARYD'ın baş harflerinin birleşiminden oluşturulmuş. )


- İKİ "YAN" ile/ve/değil İKİ SOYUTLAMA BİÇİMİ


- İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )

( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )


- İKİ AYRI ŞEYİN BULUŞMASI ile/ve/değil VAROLANIN ALGILANMASI


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İKİ CİSİM ile/ve/||/<>/> ÜÇ CİSİM

( Dünya ve Ay. İLE/VE/||/<>/> Dünya, Ay ve Güneş. )


- İKİ İÇ NEDEN ile/ve/||/<>/> İKİ DIŞ NEDEN

( Varoluşu kaplayan ilk neden. İLE/VE/||/<>/> ... )


- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN

( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )


- İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )


- İKİ TARAFLILIK ile/ve ÇOK TARAFLILIK


- İKİ TUZLU ve BİR TATLI


- İKİ YAN ile/ve/||/<> İKİ UC


- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


- İKİ ile/ve ÇOĞUL

( TWO vs./and PLURAL )


- İKİCİLİK ile/ve/değil İKİLİK


- İKİLEM/DUALİTE ile/ve PARADOKS


- İKİLEM ile/ve/||/<> ÇATIŞMA


- İKİLEM ile/ve/||/<> İKİRCİK

( DILEMMA vs. HESITATION )


- İKİLİ ile/ve UC


- İKİLİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLUK


- İKİLİK ile/ve/||/<> YANILSAMA


- İKİLİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜÇLÜLÜK


- İKİLİSİ ile/ve/değil İLİŞKİSİ


- İKİNCİ/L EL(LER)DEN ÖĞRENMEK ve/||/=/<>/> ÖĞRENMEMEK


- İKİNCİL KAYNAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL KAYNAKLAR


- İKİNCİL KAYNAKLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA KAYNAKLAR

( Petrol, Doğalgaz, Uranyum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Güneş, akarsu, rüzgâr, jeotermal, hidrojen. )


- İKİNCİLLER ile/ve/<> ÇEŞİTLİLİK


- İKİNCİLLEŞTİRME ile/ve/<> TARİHSELLENDİRME


- İKİRCİK ile/ve/||/<> ÇATIŞMA


- İKİRCİK ile/ve GÜVENSİZLİK

( HESITATION vs./and DISTRUSTFULNESS )


- İKİRCİK ile/ve TARTIŞMA


- İKİSİ DE ile/ve/değil/yerine İKİSİ BİRLİKTE


- İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/değil/yerine ÇELİŞKİ

( CONTRADICTION instead fo RİYÂ )

( [not] RİYÂ vs./and/but CONTRADICTION )


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI


- İKİZ ile/ve/değil ÇİFT


- İKLİM HARİTASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANAKARA/KITA HARİTASI

( LEVAMİ'U'N NUR - KÂTİP ÇELEBİ )


- İKLİM ile/ve/||/<> BİSİKLET

( Erkan Karavelioğlu'nun çalışmasını okumak için burayı tıklayınız... )


- İKNA ile/ve İNSAF

( PERSUASION vs./and JUSTICE/MERCY )


- İKNÂ ile/ve/||/<>/> KÂNİ

( Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma. İLE/VE/||/<>/> Kanmış, inanmış. )


- İKONALARDA:
HZ. MERYEM ve HZ. MERYEM'İN YANINDAKİ

( Kilisenin kime ithâf edildiğini gösterir. )


- İKRÂ ile/ve/değil/||/<> VAHİY


- İKRÂM[< KEREM | çoğ. İKRÂMÂT] ve/||/<>/>/< İNÂM[< NİMET | çoğ. İNÂMÂT]

( Saygı gösterme, hürmet. | Ağırlama. | Bir şeyi, armağan olarak verme. | Hesap dışı yapılan indirim. VE/||/<>/>/< İyilik etme, nimet verme. | Yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam. )


- İKRAM ile/ve BAĞIŞ

( VÂHİB[Ar. < VEHB]: Hibe eden, bağış yapan kişi. )

( MEVHİBE: Bahşiş, ihsan, bağış. )

( MEVHÛB[Ar. < VEHB]: Bağışlanan mal. )


- İKRAM ile/ve İNAM


- İKRAM ile/ve İNFÂK

( Birey. İLE/VE Aydın. )


- İKRAM ile/ve KABAHAT


- İKRAR ve/<>/&lt;/&gt; İMAN


- İKRAR ile/ve/||/<> İTİRAF


- İKRAR ve TEKRİS


- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )


- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İSTİKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Ödünç alma, borçlanma. )


- İKTİBÂS ve/< İNTIBAK[Ar. < TIBK: Tıpkı, aynı. | çoğ. İNTIBÂKAT]

( Alıntı, uygunluk gerektirir. )

( Teşbihte, hata olmamalı/olmaz! )


- İKTİBÂS ve MEHAZ[< AHZ | çoğ. MEÂHİZ]

( Ödünç alma. | Bir sözcüğü, tümceyi ya da bunların anlamlarını, olduğu gibi alma/aktarma. VE Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer; kaynak. [Bir yapıt yazılırken başvurulan.] )


- İKTİBÂS ile/ve/<> TAKLİT


- İKTİDAR:
"DİSİPLİNE EDİCİ" ile/ve/||/<>/> "DÜZENLEYİCİ"

( Normalleştirici. İLE/VE/||/<>/> Yönlendirici. )


- İKTİDÂR ile/ve İHTİYÂR


- İKTİDAR ile/ve/||/<>/> KAVGA


- İKTİDARDA KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK


- İKTİFÂ' (ETMEK) ile/ve/<> KÂFÎ

( İkisi de, [< KİFÂYET] kökünden gelmektedir. )


- İKTİSÂR[< KASR] ile/ve/> İKTİSÂT[< KASD] ile/ve/> İSTİKRÂ

( Başlangıç. İLE/VE/> Orta. İLE/VE/> İleri. )


- İKTİZÂ[Ar. < KAZÂ] ile/ve/<> İKTİFÂ[Ar. < KİFÂYET]

( Gerekli olma, gerekme. İLE/VE/<> Yetinme. | Kanma. )


- İKTİZÂ ile/ve/||/<> TAHYİR ile/ve/||/<> VAZI


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN

( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ

( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )


- İLAÇ ile/ve/||/<>/> KODEKS

( ... İLE/VE/||/<>/> Tedavi edici etkisi kesin olarak kabul edilen ilaçların formüllerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, tanınma etkileşimlerini, saflık kontrollerini, ölçü belirlemelerini ve saklama koşullarını içeren resmî kuruluş tarafından onaylı başvuru kaynağı. )


- İLÂCIN ETKİSİ ile/ve/< HEKİMİN ETKİSİ

( Bazen [ya da çoğunlukla], ilâçtan çok hekimin iyileştirici etkisi/telkini daha fazladır. )


- İLÂCIN:
ETKİN DOZU ile/ve/<> DEVAM DOZU


- İLÂH ile/ve/değil ALLAH

( Bütünlük içindeki bir parçaya bağlanmak. İLE/VE/DEĞİL Bütünlüğe bağlı. )


- İLÂH ve/ CİRİM ve/ CİSİM ve/ İNSAN

( TANRI ve TANRISAL ve DÖRT UNSUR ve İNSAN )


- İLÂH ile/ve/<> İLÂÇ


- İLÂH ve/||/<>/= ZAN


- İLÂHÎ HİKMET ile/ve İLÂHÎ AŞK ile/ve İLÂHÎ KUDRET

( İrfanî. İLE/VE/||/<> Mistik. İLE/VE/||/<> Ezoterik. )

( Düzenli. İLE/VE/||/<> Düzensiz. İLE/VE/||/<> Düzenli. )

( Ne'liksiz, niteliksiz, muhattabsızdır ilâhî aşk. )

( ... İLE/VE/||/<> Cemâl ve celâl'i bir bilmek/görmek. İLE/VE/||/<> ... )


- İLÂHİ:
ARAPÇA ile/ve/<> ŞUUL

( Güfte ve bestesi Arapça olan ilâhiler. İLE/VE/<> Bestesi Arapça, güftesi[sözleri] Türkçe olan ilâhiler. )


- İLÂHÎ ile/ve METAFİZİK

( İlâh. İLE/VE Felek. )

( Sınırsız. İLE/VE Sınırsıza yakın fakat sınırlı. )

( KÜRSÎ: ATLAS FELEĞİ )

( SİPİHR, GERDÛN: FELEK )


- İLÂHÎ ile/ve MUTLAK

( Mutlak, deneyimlenemez, çünkü o, deneyim alanı ötesindedir. )

( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varolan'dır [zâttır]. )

( Mutlak, deneyimlenebilir olan her şeyi içerir, fakat deneyimleyen olmazsa onlar hiçbir şey demektir. )

( Sizi sizin ötenizdeki mutlak'a götürecek olan yine kendi içinizdeki mutlak'tır. )

( DIVINE vs./and ABSOLUTE
There can be no experience of the Absolute as it is beyond all experience.
That which makes the experience possible is the Absolute. That which makes it actual is the Self.
The Absolute contains everything experienceable, but without the experience they are as nothing.
It is the absolute in you that takes you to the absolute beyond you. )

( SHEN ile/ve ... )


- İLÂHİ ile/ve NEFES


- İLÂHİ ile/ve NUTUK

( ... İLE Konusu sınırlıdır. Bektâşilik'te görülür. )

( ... İLE Tarikata yeni giren dervişlere yol göstermek ve tarikat âdâbını öğretmek için tasavvuf ulularınca söylenen şiir. )


- İLÂHİ ile/ve OLMAZSA OLMAZ

( DIVINE vs./and IF NOT HAPPENS NOTHING HAPPENS )


- İLÂHİ ile/ve OLMAZSA OLMAZ


- İLÂHİYAT-I MAHZ ile/ve İLÂHİYAT-I AKLÎ


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLÂN ve/||/<>/> İSTİLÂB

( Açığa çıkarma. VE/||/<>/> Kapma, kaparak alma, alınma. )


- İLAVE ÜCRET ile/ve/<> FARK ÜCRETİ ile/ve/<> MUAYENE ÜCRETİ

( İlaç ve muayene üzerinden alınan ücret. İLE/VE/<> "Otelcilik hizmetleri." İLE/VE/<> ... )


- İLBAY/VALİ[Ar.]/SATRAP[Fars.] ile/ve İLÇEBAY/İLÇEBAŞ/KAYMAKAM[Ar.]

( VALİ[< VELİ: Koruyup kollayan.] ile/ve ... )

( TEKFUR[Bizans döneminde] ile/ve ... )

( [Slav] VOYVODA ile/ve ... )

( EMİR ile/ve ... )

( ÂRENG ile/ve ... )


- İLE ile/ve/yerine ÜZERİNE

( WITH vs./and ON/ONTO
ON/ONTO vs./and WITH )


- İLERİ GİDEBİLMEK ve/||/<>/< GERİ GİDEBİLMEK


- İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!

( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )


- İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil OLAN


- İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil ÖNGÖRÜ


- İLERİ ile/ve/değil KAPSAYICI


- İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK


- İLERLEME:
HIZLI ile/ve/değil/yerine UZAK

( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birlikte/beraber. )

( Hızlı ilerlemek/gitmek istiyorsan, yalnız git; uzağa gitmek istiyorsan, beraber! )


- İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT

( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )


- İLERLEME ile/ve/<> DEVAMLILIK

( Devam etmek, fırsatlar doğurur. )

( Gökgürültüsü ve rüzgâr, devamlılığı simgeler. )

( Genellikle, gerçek devamlılık, görünüşten anlaşılır. )

( Yalnızca dikkatli, hassas ve becerikli çabalar, devamlılık gösterecek sonuçlara ulaşır. )

( Kişi, yolunda devam ederse iyiye doğru belirtiler oluşur. )

( IMPROVEMENT vs./and/<> CONTINUITY )


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLERLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÜRDÜRMEK


- İLERLEMEK ile/ve YÜRÜMEK


- İLERLEYİCİ/LİK ile/ve/||/<> YENİLİKÇİ/LİK


- İLETİŞİM (SORUNU) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ/BAĞLANTI (SORUNU)

( [not] COMMUNICATION (PROBLEM) vs./and/but/||/<>/>/< RELATION/LINK | COMMUNICATION (PROBLEM) )


- İLETİŞİM TÜRLERİ:
KİTLE İLETİŞİMİ ile/ve/değil/||/<>/< ÖRGÜTSEL DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< ÖBEKLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİSEL DÜZEY


- İLETİŞİM:
AÇIK ile/ve/||/<> ÖRTÜK

( EXPLICIT vs./and/||/<> IMPLICIT :ON COMMUNICATION )


- İLETİŞİM ile/ve BİLDİRİŞİM


- İLETİŞİM ile/ve/değil/önce/||/<>/< ETKİLEŞİM

( [not] COMMUNICATION vs./and/first/but/||/<>/< INTERACTION )


- İLETİŞİM ile/ve PİKTOGRAFİ

( ... İLE/VE Resim ve çizim aracılığıyla iletişim. )

( COMMUNICATION vs./and PICTOGRAPHY )


- İLETİŞİM ile/ve/||/<>/>/< ULAŞIM ile/ve/||/<>/>/< ENERJİ

( İnsanlığın/bilginin/aklın gelişim, araç ve kaynak yönetimindeki önceliklerindeki/sıralamasındaki üç temel alan. )


- İLGEÇ/BELİRTEÇ/EDAT ile/ve/<> BAĞLAÇ

( Yalnız, ancak, sadece, sade, tek, bir, için, diye, üzere, kadar, denli, gibi, ile, değil, -e dair, -e doğru, -e değin, -e dek, -e göre, -e kadar, -e karşın, -e rağmen, -den başka, -den beri, -den dolayı, -den ötürü, -den sonra, -den önce, -den evvel vb.

İLE/VE/<>

Ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa, oysaki, hâlbuki, ve, ile, ki, de, çünkü, zira, madem, mademki, ya dahut, yahut, ya da, ya da, şayet, eğer, ise, öyleyse, o hâlde, kısacası, demek ki, nitekim, yoksa, anlaşılan, ne (...) ne (de), ya (…) ya (da), gerek (...) gerek (se), ha (…) ha, ister (…) ister (se), kâh (...) kâh, de (…) de, hatta, üstelik, ayrıca, hem, hem de, yine, gene, meğer vb. )

( Edatlar, tümcenin bir öğesi durumuna gelirken, bağlaçlarda ise bir öğe özelliği yoktur. Edatlar, tümceden çıkarıldığında tümce/cümle anlamsızlaşabilir. Bağlaçlar ise tümceden çıkarıldığında, tümcede en fazla anlam daralabilir, tümce anlamsızlaşmaz.

Örneğin:
"Onun gibisi çıkmadı."

"Gibisi" çıkarıldığında, anlamda bir bozulma oluşur. Dolayısıyla, bu bir edattır.

"Sevdim ama sevilmedim."

"Ama" çıkarıldığında, anlamda daralma olsa da tümcenin yapısı değişmediğinden, bağlaç özelliği taşır.

"Ancak" ve "yalnız" yerine "sadece" sözcüğü getirilebilirse bu sözcükler edat, "ama" bağlacı getirilebilirse bu sözcükler bağlaçtır. "İle" yerine "ve" getirilemez ise buradaki "ile" edat, getirilebilir ise "ile" bağlaçtır. )


- İLGİ (ALANI) ile/ve/||/<>/> ETKİ (ALANI)


- İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )

( Işığa, ışıkla etki edilmez. )

( İğne ucundan daha küçükseniz, iğne sizi delemez - siz iğneyi delebilirsiniz. )

( INTEREST FIELD vs./and/<> EFFECT FIELD
Once the interest is roused, orderly application will follow.
When you are smaller than the point of a needle, then the needle cannot pierce you - you pierce the needle! )


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve CAZİBE YARATMAK/OLUŞTURMAK


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve DİKKATLERİ TOPLAMAK


- İLGİ ve/> (DÜZGÜN) UYGULAMA

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )


- İLGİ ile/ve/<> BECERİ

( INTEREST vs./and/<> SKILL | ABILITY )


- İLGİ ile/ve/<> BELİRLENİM

( İlgilendiğimiz şeyle belirleniriz. )


- İLGİ ve/> BİLGİ ve/> ZEVK

( INTEREST and/> KNOWLEDGE and/> PLEASURE )


- İLGİ ve/<> GEREKSİNİM

( Başlangıçta gerekli olan. VE/<> Tamamlamak ve başarmak için gerekli olan. )


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLGİ ile/ve/<> SEMPATİ

( INTEREST vs./and/<> SYMPATHY )


- İLGİ ile/ve/<> SEVGİ


- İLGİ ile/ve TEPKİ

( INTEREST vs./and REACTION )


- İLGİ ile/ve/<> TEVECCÜH


- İLGİ ile/ve/<> ZEKÂ

( Zekâ, özgürlüğe açılan kapıdır ve uyanık dikkat, zekânın anasıdır. )

( Intelligence is the door to freedom and alert attention is the mother of intelligence. )

( INTEREST vs./and/<> INTELLIGENCE )


- İLGİLENME ile/ve/||/<> İLİŞKİLENME


- İLGİLİ ile/ve BAĞLANTILI

( RELEVANT vs./and RELATED )


- İLGİLİ ile/ve İLİŞKİLİ

( INTERESTED vs./and CONNECTED/RELATED )


- İLGİLİ ile/ve/<> İSTEKLİ


- ILGIM/YALGIN ile/ve/değil/<> DALGIR

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )

( SERAP ile/ve/değil/<> MENEVİŞ/HARE )


- İLGİNÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> SIRADIŞI/LIK


- İLGİNÇ ile/ve/değil FARKLI

( [not] INTERESTING vs./and/but DIFFERENT )


- İLGİSİZLİK ile/ve/değil KAYITSIZLIK


- İLİK ile/ve/<> KEMİKTE BULUNAN BOŞLUK

( BONE MARROW vs./and/<> LACUNA )


- İLİM SAHİBİ OLMAK ile/ve/<> YED-İ TÛL/TÛLÂ SAHİBİ OLMAK

( [bir konunun/alanın/şeyin] Öncesi ve sonrasını, içini ve dışını bilmek. | Terimlerini ve tarihçesini bilmek. İLE/VE/<> Bir alanda, tam ve çok geniş bilgi sahibi olmak. )


- İLİM-İRFAN ve ÂRİF-ZARİF


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLİM-İRFAN ve/||/<>/>/< NOKTA

( İlim-irfan, noktayı düşünmek ve anlamaktır.
[Noktayı fehm etmektir, ilim-irfandan kasıt.] )


- İLİM:
HAKİKAT ve/+/||/<> İTİBAR


- İLİM:
YARGI/HÜKÜM ile/ve/değil/ya da YARGI/HÜKÜM OLMASA DA


- İLİM'DE:
RÜSÛH EDEN/LER ile/ve RÜŞTE EREN/LER


- İLİM('İ) ile/ve MAL('I)

( İsteyene verir Allah. İLE/VE İstediğine verir Allah. )


- İLİM ve/<> ÂLİM

( İLİM: Âlemin, bilendeki sûreti. )


- İLİM ile/ve/=/||/<>/> AMEL

( Kim ilmiyle amel ederse, Allah da onu bilmediği ilimlere varis kılar. )

( [Nedenini] Temellendirerek ve gerekçelendirerek ortaya koyuş. İLE/VE/=/||/<>/> [Nedenlerini] Göstermeden anlatmak. )

( Hakikati verir. İLE/VE/=/||/<>/> Hayrı verir. )


- İLİM ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞ

( [not] SCIENCE vs./and/but PARADIGM
PARADIGM instead of SCIENCE )


- İLİM ile/ve/<>/değil AŞK

( Âşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak )


- İLİM ile/ve/||/<>/< DURUM/HÂL

( Önce durum/hâl gerek... Neylesin, ilim. )


- İLİM ile/ve FEHM


- İLİM ile/ve/değil FEN/TEKNOLOJİ


- İLİM ve/<> HAKİKAT

( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )


- İLİM ve/> HAL

( İlim, hale inkılâp etmezse, hiçbir değer ifade etmez. )


- İLİM ile/ve/<> HİZMET

( Kibirlendir(ebil)ir. İLE/VE/<> Erdir(ebil)ir. )

( Bilen, bilmeyenin hizmetçisi değilse hainliktir. )


- İLİM ve/<> İLİM

( İDRAK + MELEKE + MESAİ ve/<> İDRAK + İLLET + SURET )

( İLİM: Nesnesine/maluma ve yöntemin[nesneyle/nesnesiyle olan ilişikisine] tâbidir. )


- İLİM ile/ve/değil/<> İLM-İ HÜVVİYET

( Dıştan. İLE/VE/DEĞİL/<> İçten. )


- İLİM ile/ve İMAN


- İLİM ve/> İMAN ve/> ÎKAN ve/> İHSAN ve/> İSLÂM

( ... ve/> ... ve/> Sağlam biliş. Kuşkudan uzak olma. ve/> ... ve/> ... )


- İLİM ve İRÂDE ve KUDRET


- İLİM ile/ve İRFAN

( Sahip olmak. İLE/VE Olmak. )

( Soyutlama. İLE/VE Soyutlanma. )

( İlim; Evvel ile Ahir, Batın ile Zahir'i bilip, tüm bildiklerini en iyi/üst derecede bağlantırabilme/birleştirebilme uğraşıdır. İLE İrfan; ilmin niteliklerinin üzerine ek olarak, hikmetine sahip olup, zaman ve zeminine/mekânına göre değerlendirme yapabilme durumudur. )

( İlim: - Kendini bilmek ve - Gayrıyı bilmek İrfan: - İlm'ul-ilim ve - İlm'un Nefs )

( İlim: - İlm-i Hudurî ve - İlm-i Husulî )

( İlim: - Tasavvur(Kavram) ve - Tasdik(Yargı) İlim: - Bilmek ve - Bilgi )

( İlimde marifet zât'ı bilmektir. Eşyanın(nesnenin) akılda hasıl olan(meydana gelen) suretine ilim denir. Hariçten kattı nazarla malûma ilim denir. )

( İlmi, asıl sahibine götürüp teslim eden kurtulur. )

( İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır? )

( İlim, ilim ilmektir. İlim ilim ilmektir. )

( "İlmi öğreniniz. İlim için de dinginliği(sekîne) ve hilmi öğreniniz". )

( Çeşm-i insaf gibi kâmile mîzân olmaz Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. )


- İLİM ile/ve İRFAN ile/ve AŞK ile/ve MUHABBET

( Gurur verir. İLE/VE Anlayış verir. İLE/VE Yok/ifnâ eder. İLE/VE Yaşam verir. )


- İLİM ve/<>/>/< İRFAN ve/<>/>/< BURHAN ve/<>/>/< BEYAN

( Başkası. VE/<>/>/< Kendi. VE/<>/>/< Özü. VE/<>/>/< Bunların da merkezi/kaynağı. )


- İLİM ve/<> İSİM


- İLİM ile/ve/<> KEMÂL


- İLİM ile/ve/<> KEREM


- İLİM ve/<>/|| KİŞİLİK


- İLİM ve/+/<> TASAVVUR

( ... VE/+/<> Bir şeyin sûretinin zihinde bulunması/oluşması. )

( Bir ilme başlamak, o ilmi tasavvur etmeye/etmeyi bağlıdır/gerektirir. )

( Bir şeyi, hiçbir yönünden bilmemek olanaksızdır. )

( Bir ilmi bilmek bile ucundan tutmaktır. )


- İLİM ile/ve/değil TEDRİS


- ILIMAN İKLİM ile/ve/> BOREAL ile/ve/> TUNDRA ile/ve/> KUTUP


- İLİMLER:
(")GÜMÜŞ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")ALTIN(")

( Dışsal/zâhirî/dünyevi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel/bâtınî/manevî. )


- İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( * İLM-EL-YAKÎN: KESİN BİLGİ
* İLM-İ AHCÂR: TAŞBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ AHLÂK: AHLÂK BİLGİSİ
* İLM-İ AHVÂL-İ CEVV: METEOROLOJİ
* İLM-İ AKVÂM: MİLLETLERİN, KAVİMLERİN, KÜLTÜR, GÖRENEK GİBİ HALLERİNİ ARAŞTIRAN, İNCELEYEN İLİM, ETNOLOJİ, IRKIYYÂT
* İLM-İ ARÛZ: [ed.] VEZİN, NAZIM ÖLÇÜLERİYLE İLGİLİ BULUNAN BİLİM
* İLM-İ ARZ, İLM-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* İLM-İ ÂSÂR-I ATÎKA: ARKEOLOJİ
* İLM-İ BEDÂYİ': ESTETİK
* İLM-İ BEDEN, İLM-ÜL-EBDÂN: HEKİMLİK BİLGİSİ
* İLM-İ BEDÎ': [ed.] GÜZEL SÖZ SÖYLEME VE YAZMA BİLİMİ, ESTETİK
* İLM-İ BEDÎHÎ: GERÇEĞİ SEZEREK ANLAMA BİLİMİ
* İLM-İ BELÂGAT: İYİ, GÜZEL, PÜRÜZSÜZ SÖZ SÖYLEME, UZDİLLİLİK; SÖZÜN DÜZGÜN, KUSURSUZ, YERİNDE VE ADAMINA GÖRE SÖYLENMESİNİ ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ BEYÂN: İFADE BİLİMİ
* İLM-İ CEBR: CEBİR BİLGİSİ (CEBİR(GABER) [SÜMERCE'DEN](HAREZMİ)): Kırılan kemiği yerine koymak.

* İLM-İ CEDEL: BİLİMSEL TARTIŞMA
* İLM-İ CERR-İ ESKAL: MAKİNE VE KUVVETLER İLE BU KUVVETLERDEN DOĞAN HAREKETLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ EDEB: ARAP DİLBİLGİSİ
* İLM-İ EDVÂR: MÜZİK BİLGİSİ
* İLM-İ EHÂDİS, İLM-İ AHBÂR, İLM-İ ÂSÂR: HZ. MUHAMMED VE YAKINLARININ SÖZLERİYLE, HAREKETLERİYLE İLGİLİ BULUNAN GELENEKLERİ KONU EDİNEN BİLİM
* İLM-İ EKTÂF: KÜREKKEMİĞİNE YA DA BU KEMİĞİN PARÇALARINA GEÇMİŞİ BİLME VE GELECEKTEN HABER VERME BİLİMİ
* İLM-İ ELSİNE: DİLBİLİM, LİNGUİSTİK
* İLM-İ EMRÂZ, İLM-ÜL EMRÂZ: PATOLOJİ
* İLM-İ ENSÂB, İLM-ÜL ENSÂB: JENEOLOJİ
* İLM-İ ENSÂC, İLM-ÜL ENSÂC: DOKUBİLİM, HİSTOLOJİ
* İLM-İ ENVÂ: AY'IN ZAMANLARINI ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ ESMÂ': ALLAH ADLARININ VE NİTELİKLERİNİN ANLAM VE AÇIKLAMALARIYLA İLGİLİ OLAN BİLİM
* İLM-İ EZELÎ: ALLAH'IN EZELÎ BİLGİSİ, ÖNCEBİLİM
* İLM-İ FERÂİZ: (huk.) ŞER'İ MİRAS İLMİ
* İLM-İ FETVÂ: (huk.) İSLÂM DİNİ YASALARINI İNCELEYEREK BAZI İDARÎ VE ADLÎ KONULARDA BİR KARARA VARMA BİLGİSİ
* İLM-İ FIKH: (huk.) ŞERÎAT İLMİ, ŞERÎATIN USUL VE HÜKÜMLERİ, AMELÎ VE ŞER'Î MESELELER BİLGİSİ, BİR ŞEYİ GEREĞİ GİBİ ANLAYIP BİLME
* İLM-İ HABER, İLM-İ HADÎS: HZ. MUHAMMED'İN SÖZLERİNİ İNCELEYEREK BUNLARDAN ÇIKAN ANLAMLARI AÇIKLAYAN BİLİM
* İLM-İ HÂL: DİN KAİDELERİNİ ÖĞRETMEK ÜZERE YAZILMIŞ KİTAP; TEKKEDE ÖĞRENİLEN BİLGİLER
* İLM-İ HAYVÂNÂT: ZOOLOJİ
* İLM-İ HENDESE/MESÂHA/MİSÂHA: GEOMETRİ BİLİMİ
* İLM-İ HESÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HEY'ET: ASTRONOMİ
* İLM-İ HİKMET: FELSEFE İLE İLGİLİ KONULARI İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ HİLÂF Ü CEDEL: TARTIŞMA/MÜNÂKAŞA YOLLARINI ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ HİSÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HİYEL, İLM-ÜL HİYEL: MEKANİK BİLGİSİ
* İLM-İ HUKUK: HUKUK BİLGİSİ
* İLM-İ İCTİMÂ': TOPLUMBİLİM, SOSYOLOJİ
* İLM-İ İDÂRE: İDARE BİLGİSİ
* İLM-İ İKTİSÂD: EKONOMİ POLİTİK
* İLM-İ İLÂHÎ: TEODİSE
* İLM-İ İMLÂ: DİLBİLGİSİ KURALLARINA UYGUN YAZI BİLGİSİ; PERSPEKTİF RESİMDE KURALA UYGUN RESİM ÇİZME İLMİ
* İLM-İ İSNÂD: İLK NAZARİYE SAHİBİNİ İNCELEYEN VE BU NAZARİYENİN ONA BAĞLANMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNAN İLİM
* İLM-İ İŞTİKAK: SÖZCÜK TÜRETME YOLLARINI ARAŞTIRAN İLİM, ETİMOLOJİ
* İLM-İ KABL-ET-TÂRİH: TARİHÖNCESİ DEVİRLERE AİT VARLIKLARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM, PREHİSTORYA
* İLM-İ KAFİYE: ŞİİRDE RİTİM SAĞLAMA İLMİ
* İLM-İ KAL: MEDRESEDE ÖĞRENİLEN İLİM
* İLM-İ KEFF: AVUÇ ÇİZGİLERİNE BAKARAK GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BİLME İLMİ
* İLM-İ KELÂM: KUR'AN'IN HÜKÜMLERİNİ AÇIKLAYAN VE YORUMLAYAN İLİM
* İLM-İ KELÂM VE AKAİD: METAFİZİK
* İLM-İ KIHIF: KAFATASI KEMİĞİNİN ŞEKİL BAKIMINDAN AKLÎ MELEKE/YETİLERİN BELİRTİSİ OLDUĞUNU İLERİ SÜREN GÖRÜŞ, FRENOLOJİ
* İLM-İ KIRÂAT: KUR'AN'IN İLK YEDİ KİŞİ TARAFINDAN YEDİ TÜRLÜ OKUNUŞ TARZINI SAVUNAN VE BU YOLDAKİ ÇALIŞMALARI KAPSAYAN İLİM
* İLM-İ KIYÂFET: İNSANIN YÜZÜNDEN VE DIŞ GÖRÜNÜŞÜNDEN, İÇ VASIFLARINA, İÇ YAŞAMINA DAİR AHKAM ÇIKARMA BİLGİSİ
* İLM-İ KİMYÂ: KİMYA BİLGİSİ; SUN'Î OLARAK ALTIN VE GÜMÜŞ YAPMA İLMİ
* İLM-İ KİTÂB: KUR'AN'IN AÇIKLANMA VE YORUMUNA ÖZGÜ İLİM
* İLM-İ KİTÂBET: YAZI YAZMA, BİR MADDEYİ KURALLARINA UYGUN OLARAK EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE KALEME ALMA İLMİ
* İLM-İ LEDÜN: ALLAH'IN SIRLARINA AİT MANEVİ BİLGİ
* İLM-İ LÛGAT: SÖZLÜKBİLİM, LEKSİKOLOJİ
* İLM-İ MAÂD: YAŞAM SONU BİLGİSİ, ESKATOLOJİ
* İLM-İ MAÂNÎ: SÖZCÜĞÜN GEREKEN DURUMA, YANİ AÇIKLAMANIN ÖZÜNE YAKIŞMASI YOLLARINI GÖSTEREN İLİM, ANLAMBİLİM, SEMANTİK
* İLM-İ MAÂŞ: MAİŞET, GEÇİM, YAŞAM BİLGİSİ
* İLM-İ MÂ-BA'D-ÜD-TABÎA: METAFİZİK
* İLM-İ MA'DENİYYÂT: MADEN ARAŞTIRMA VE İNCELEME İLMİ
* İLM-İ MAHÂSİN: ESTETİK
* İLM-İ MA'NÂ: GÜZEL SÖZ SÖYLEME İLMİ
* İLM-İ MA'NEVÎ: RÛHÎ VE ZİHNÎ OLGULARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ MENÂHİC: YÖNETME İŞLERİ İÇİN GEREKLİ BİLGİYİ VEREN İLİM, METODOLOJİ
* İLM-İ MENAKİT: KRONOLOJİK VE ASTRONOMİK ZAMANLARI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MENŞE'-İ AKVÂM: KAVİMLERİN, MİLLETLERİN MENŞEİ İLE, DOĞUŞU İLE İLGİLİ OLAN İNCELEME VE ARAŞTIRMALAR YAPAN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ: BİR İŞİN EN İNCE AYRINTILARINA KADAR İNMEYİ ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ-Yİ MUHRİKA: MERCEKLERİN, YAPIM, KULLANILMA VE YAKICI OLAN TÜRLERİNİ ARAŞTIRARAK KURALLARA BAĞLAYAN İLİM
* İLM-İ MESÂHA: YÜZÖLÇÜMÜ BİLGİSİ
* İLM-İ MEVCÛDÂT: DOĞANIN TÜM VARLIKLARINI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MUÂMELE: MÜMİNLERİN, ALLAH VE KULLARINA KARŞI OLAN VAZİFE İLE İLGİLİ BİLGİLERDEN BAHSEDEN İLİM
* İLM-İ MÛSIKÎ: MÜZİĞİN TÜM KONULARINI İÇİNE ALNA İLİM, MÜZİK BİLGİSİ, MÜZİKOLOJİ
* İLM-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİ VARLIK-BİLİM, PALEONTOLOJİ
* İLM-İ NEBÂTÂT: BOTANİK
* İLM-İ NEFS, İLM-ÜN-NEFS: PSİKOLOJİ
* İLM-İ NÜCÛM: ASTROLOJİ
* İLM-İ PÎŞÂNÎ: ALINA BAKARAK, KARAKTERİ, ALINYAZISINI OKUMA İLE İLGİLİ İLİM
* İLM-İ REML: GEREKLİ OLAN ARAÇLAR KULLANILARAK FALA BAKMA
* İLM-İ RİVÂYET: GELENEKLERİN DOĞRULUK DERECESİNİ ARAŞTIRAN İLİM
* İLM-İ RİYÂZET: TASAVVUFU KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ RÛH, İLM-ÜR-RÛH: PSİKOLOJİ
* İLM-İ RÜSÛM: VERGİ MEVZUATI VE GÜMRÜĞE AİT KONULARLA İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ RÜŞEYN: DÖLLENMİŞ YUMURTACIĞIN CENİN DURUMUNA KADAR GEÇİRDİĞİ SAFHALARI İNCELEYEN İLİM, EMBRİYOLOJİ
* İLM-İ SAÂDET: MUTLULUĞU EN BÜYÜK GAYE EDİNEN BU GÖRÜŞLE İLE İLGİLİ BULUNAN BİLGİLERİ ELE ALAN İLİM
* İLM-İ SARF: SÖZCÜKLERİ, ONLARIN KONULUŞLARINI, TÜREYİŞ VE ÇEKİMLERİNİ KONU EDİNEN DİL VE EDEBİYAT BÖLÜMÜ
* İLM-İ SARF VE NAHV: GRAMER-SENTAKS İLMİ
* İLM-İ SAVT: AKUSTİK
* İLM-İ SECÂYÂ: IRABİLİM, ETOLOJİ
* İLM-İ SERVET: SİYASÎ İKTİSAT İLMİ
* İLM-İ SİHR: İNSAN RUHUNU ETKİLEYEN VE BAZI OLAYLARIN SEYRİNİ DURDURACAĞINA İNANILAN BÜYÜ İLE İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ SİMYÂ: HARFLERLE, SAYILARLA, İLÂHÎ SÖZLER VE ALLAH'IN ADLARINI KULLANMAKLA KÂİNATIN SIRLARINI ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ SÛRÎ: ÜRETİM BİLGİSİ, ÜRETİMİ GELİŞTİRME BİLGİSİ
* İLM-İ SÜLÛK: ALLAH VE DİN UĞRUNA ÇİLE DOLDURMA YOLUNU ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ ŞERÎF: MÛSIKÎ
* İLM-İ ŞUHÛD: GÖZLEME, DENEYE DAYANAN BİLİM
* İLM-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: YERBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ TABÎÎ: DOĞABİLİM
* İLM-İ TASAVVUF: TASAVVUF İLMİ, TASAVVUFÎ DÜŞÜNCE VE MEVZU TARZINI YORUMLAYIP İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ TASVÎR-İ MİYÂH: [coğr.] SU BİLGİSİ, HİDROGRAFİ
* İLM-İ TAVSÎF-İT-TABÎA: FİZYOGRAFYA
* İLM-İ TEDBÎR-İ MENZİL: EV EKONOMİSİ İLMİ
* İLM-İ TEDKÎK-İ HUTÛT: ESKİ YAZILARI OKUYUP, ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ TEFSÎR: KUR'AN'I İZAH ETMENİN YOLLARINI, USULLERİNİ BİLDİREN İLİM
* İLM-İ TEKVÎN: KÂİNATIN YARATILIŞINI İNCELEYEN BİLİM, KOZMOGONİ
* İLM-İ TE'LİF: MÜZİK KOMPOZİSYONU İLMİ
* İLM-İ TENCÎM: YILDIZLARA BAKARAK GEÇMİŞTEN VE GELECEKTEN HÜKÜM ÇIKARMA İLMİ
* İLM-İ TERBİYE-İ ETFÂL: EĞİTBİLİM, PEDAGOJİ
* İLM-İ TEŞRİH: KUTSAL KİTAPLARIN AÇIKLANMA VE YORUMLANMASIYLA İLGİLİ BULUNAN İLİM
* İLM-İ TEVHÎD: ALLAH'IN BİRLİĞİNE AİT BİLGİ, YORUM GİBİ ŞEYLERİ TOPLAYIP İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ TE'VÎL: KUR'AN İLE İLGİLİ OLAN BİLGİLERLE UĞRAŞAN İLİM
* İLM-İ TEVLÎD: BAHÇIVANLIK İLMİ
* İLM-İ TIBB: TIP İLMİ, HEKİMLİK BİLİMİ
* İLM-İ TILSIMÂT: TILSIM, BÜYÜ İLMİ
* İLM-İ VEZÂİF: ÖDEV BİLGİSİ, DEONTOLOJİ
* İLM-İ VÜCÛH: KUR'AN'IN TÜRLÜ TÜRLÜ OKUNUŞLARINI ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ YAKÎN: İLÂHÎ ÂLEMLERE İLİŞİK BİLGİLERİ TOPLAYAN VE DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE EDİLMEYEN İLİM

ile/ve/<>

- FENN(FÜNÛN)
* FENN-İ
:
* FENN-İ DERYÂ: DENİZCİLİK
* FENN-İ İNŞÂ: YAZI YAZMA SANATI
* FENN-İ KİMYÂ: KİMYÂ İLMİ
* FENN-İ MA'DENİYYÂT: MİNERALOJİ
* FENN-İ MENÂFİ'-ÜL-A'ZÂ: FİZYOLOJİ
* FENN-İ MESÂHA-İ ARÂZÎ: YER ÖLÇME BİLGİSİ[fr. GÉODÉSIE]
* FENN-İ SAYDELÂNÎ: ECZACILIK
* FENN-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* FENN-İ TERBİYE-İ ETFÂL: PEDAGOJİ
* FENN-İ TEŞRÎH: ANATOMİ BİLGİSİ
* FENN-İ ZİRÂAT: ZİRÂAT, EKİNCİLİK BİLGİSİ

ile/ve/<>

- MEBHAS[Ar. çoğ. MEBÂHİS]: Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı.
* MEBHAS-I ADALÂT: KAS BİLİMİ
* MEBHAS-İ AHCÂR: TAŞBİLİM, LİTOLOJİ
* MEBHAS-İ A'SÂB: SİNİRBİLİM, NEVROLOJİ
* MEBHAS-İ CÜMÛDİYYE: BUZUL BİLİMİ, GLASİYOLOJİ
* MEBHAS-İ ENHÂR: AKARSU BİLİMİ, POTAMOLOJİ
* MEBHAS-İ ESBÂB: NEDENBİLİM, ETYOLOJİ
* MEBHAS-İ ESVÂT: SES BİLGİSİ, FONETİK
* MEBHAS-İ GAYÂT: EREKBİLİM, TELEOLOJİ
* MEBHAS-İ HAYVÂNÂT-I NÂİME: YUMUŞAKÇALAR BİLİMİ
* MEBHAS-İ KUVVET-İ HAVÂ: HAVA DEVİNİMİ BİLGİSİ, AERODİNAMİK
* MEBHAS-İ MA'RİFET: BİLGİ KURAMI, EPİSTEMOLOJİ
* MEBHAS-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİVAROLAN BİLİMİ, PALEONTOLOJİ
* MEBHAS-İ RÜŞEYM: EMBRİYOLOJİ
* MEBHAS-İ TASVÎR-İ CİBÂL: DAĞ BİLGİSİ
* MEBHAS-İ TAVSÎF-İ MAÂDİN: METALOGRAFİ[kimya]
* MEBHAS-İ TUFEYLÂT: ASALAKBİLİMİ
* MEBHAS-İ ZIYÂ: IŞIK BİLGİSİ
* MEBHAS-İ VUCUD: VAROLAN BİLİMİ, ONTOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-BEŞER: İNSANBİLİM, ANTROPOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EŞKÂL: BİÇİMBİLİM, MORFOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EV'İYE: DAMARBİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-EZHÂR: ÇİÇEKLER BİLİMİ/BİLGİSİ
* MEBHAS-ÜL-HAREKÂT: DEVİNBİLİMİ, DİNAMİK
* MEBHAS-ÜL-İZÂM: KEMİK BİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-MİYÂH: SU BİLİMİ, HİDROLOJİ )

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı. )


- İLİMLERİN AMACI ile/ve AMELLERİN AMACI

( Tevhid. İLE/VE İstikâmet. )


- ILIMLI ile/ve DENGELİ


- İLİNEK/SEL ile/ve/değil/yerine TÖZ/SEL


- İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN


- İLİŞKİ:
HAFTADA 3/4 GÜN ve/||/<> 3'ER SAAT


- İLİŞKİ:
KATEGORİK ve/||/<> HİPOTETİK ve/||/<> AYIRICI


- İLİŞKİ ile/ve/<> "GEÇİŞ"


- İLİŞKİ ile/ve AYIRIM(-/)BİRLEŞİM

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )

( To find the common factor you must abandon all distinctions. Only the universal is in common. )

( RELATION vs./and DISCRIMINATION(-/)UNION )


- İLİŞKİ ile/ve BAĞ

( RELATION vs./and LINK )


- İLİŞKİ ile/ve BAĞLANTI

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLİŞKİ ile/ve BİLGİ

( Bilgi, kendini talep edene, kendini açar. )

( RELATION vs./and INFORMATION )


- İLİŞKİ ile/ve/değil BİRLİKTELİK

( [not] RELATION vs./and/but TO BE IN COMPANY )


- İLİŞKİ ile/ve EĞİLİM

( RELATION vs./and TENDENCY )


- İLİŞKİ ile/ve EŞİTLİK

( RELATION vs./and EQUALITY )


- İLİŞKİ ile/ve GEÇİŞ

( Geride kalanı unutmadan ilerlemek olanaklı değildir. )

( RELATION vs./and TRANSITION )


- İLİŞKİ ile/ve GÖRELİLİK/İZÂFET

( RELATION vs./and RELATIVITY )


- İLİŞKİ ile/ve/<> HİZMET/EYLEM


- İLİŞKİ ile/ve/<> İLGİ

( RELATION vs./and/<> INTEREST )


- İLİŞKİ ile/ve İŞLEV

( RELATION vs./and FUNCTION )


- İLİŞKİ ile/ve POTANSİYEL

( RELATION vs./and POTENTIAL )


- İLİŞKİ ile/ve SÜREÇ

( İlişki, kavramın özünü, süreç de onun içeriğini oluşturur. )

( İlişki(relatio), doğasal, toplumsal ve bilinçsel tüm olgular arasındaki karşılıklı bağlılıktır. )

( Bir şey "ne" ise, ancak başka bir şeyle ilişkisinde "o"dur. )

( Bir şeyi tanımak, o şeyin ilişkilerini tanımaktır. )

( Evrende herhangi bir şey ancak ilişkileriyle varlaşır. )

( Uslamlamanın ya da akıl yürütmenin temeli ilişki kurmaktır. )

( Tüm varoluşlar "İlişki'nin zorunlu sonucu olduğu gibi, varoluşların zorunlu koşulu da "İlişki"dir. )

( Bir şeyin kendi iç çelişkisi ve o çeşitli yanları arasındaki ilişkiler "İç İlişkiler"; o şeyle başka şeyler arasındaki ilişkiler ise "Dış İlişkiler"dir. )

( İç ve Dış İlişkiler birbiriyle bağımlıdır. )

( RELATION vs./and PROCESS )


- İLİŞKİ ile/ve/> SÜREKLİ İLİŞKİ


- İLİŞKİ ile/ve VE

( RELATION vs./and AND )


- İLİŞKİ ile/ve YAKINLIK

( RELATION vs./and CLOSENESS/SYMPATHY )


- İLİŞKİLEN(DİR)MEK ile/ve/||/<>/> DOKUMAK


- İLİŞKİLENDİRME ile/ve/<> ESİNLENDİRME


- İLİŞKİLENDİRME ile/ve ORANLAMA


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<>/> AN'A GETİRMEK


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/<> DERİNLEŞTİRMEK

( TO GET RELATION vs./and/<> TO DEEPEN )


- İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"


- İLİŞKİLERİN:
AÇIK ANLAMLARI ile/ve/||/<> ÖRTÜK ANLAMLARI


- İLİŞKİLİ/LİK:
UZAYSAL/LIK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK

( David Hume )


- İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE


- İLİŞKİLİLİK ile/ve/<>/değil GEÇİŞLİLİK


- İLİŞKİNİN/TOPLUMUN:
KAYNAŞMASI ile/ve/||/<>/> YAŞAMASI ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLMESİ

( Sevgiyle. İLE/VE/||/<>/> Adâletle. İLE/VE/||/<>/> Dürüst çalışmayla. )


- İLİŞKİYE GİRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİDE BULUNMAK


- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK


- İLK ARACIN GELİŞTİRİLMESİ ile/ve/<>/> İLK ARAÇ > YAZI ile/ve/<>/> YAZI > MATBAA ile/ve/<>/> MATBAA > BİLGİSAYAR ile/ve/<>/> BİLGİSAYAR > İNTERNET ile/ve/<>/> İNTERNET > BLOK ZİNCİR

( 300.000 yıl öncesi. İLE/VE/<>/> 294.000 yıl. İLE/VE/<>/> 5430 yıl. İLE/VE/<>/> 450 yıl. İLE/VE/<>/> 40 yıl. İLE/VE/<>/> 30 yıl. )


- İLK BARAJ:
DÜNYADA ile/ve/||/<>/> ANADOLU'DA

( 6000 yıl önce.[Jawa bölgesinde] İLE/VE/||/<>/> 3250 yıl önce.[Hitit'ler tarafından] )


- İLK BİRİNCİ[1.] ile/ve/değil İLK


- İLK DENİZALTI (MODELİ) ile/ve/||/<>/> OSMANLI'DA DENİZALTI

( )


- İLK DİL ile/ve EVRENSEL DİL

( Tüm dillerde ortak dilbilgisel ilkeler arayabiliriz ancak bu, zorunlu olarak bir ilk dile dönmemizi gerektirmez. )


- İLK DİL ile/ve İKİNCİ DİL ile/ve ÜÇÜNCÜ DİL

( Hiyeroglif dili. İLE/VE Simge dili. İLE/VE Mektup dili. )

( Kutsal ya da tanrısal dil. İLE/VE İşaretler ya da kahramanlık armaları. İLE/VE Biririnden uzak kimselerin yaşamlarının halihazırdaki gereksinimlerini birbirine iletmeleri için. )

( GIAMBATTISTA VICO )


- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER

( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )


- İLK ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> İKİNCİ ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> ERGENLİK ile/ve/||/<>/> ERİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> OLGUNLUK

( 4 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 9 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 13-15 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 18-21 arasında. İLE/VE/||/<>/> 21-24 sonrasında. İLE/VE/||/<>/> 40 yaşından sonra. )


- İLK FELSEFE ile/ve İKİNCİ FELSEFE

( Metafizik. İLE Fizik. )


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- İLK İLKE ile/ve/||/<>/< EVREN ile/ve/||/<>/< İNSAN

( Kişi, evrenin kilit taşıdır. )


- İLK KEMÂL ile/ve İKİNCİ KEMÂL

( [Kişi ...] Ancak, insan olma olanaklarıyla doğar. İLE/VE Ancak, kendine emek verdikçe, özendikçe insanlaşır. )

( Hiçbir bitki, bitkileşmez; hiçbir hayvan, hayvanlaşmaz fakat kişi, insanlaşır. Ancak kişi, kendi seviyesine ait yeti ve yetenekleri gerçekleştirdikçe, geliştirdikçe insan olur. )

( KEMÂL-İ EVVEL ile/ve KEMÂL-İ SÂNÎ )


- İLK KOL ve RAHİM NAKLİ

( Akdeniz Üniversitesi'nde. )


- İLK KONULU TÜRK FİLMİ:
PENÇE ve/||/<>/> CASUS

( Sedat Simavi[1917] )


- İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( Dört filmi de sırasıyla izlemenizi salık veririz... )

( | )


- İLK NEDEN ile/ve/<> İLKELER


- İLK NEDEN ile/ve NEDENSELLİK


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER


- İLK PARÇACIKLAR ile/ve/> İLK YILDIZLAR

( Kuantum Sıçramasından: 400.000 yıl sonra/sı. İLE/VE/> 400 milyon yıl sonra/sı. )


- İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Dünyada. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı'da/Türkiye'de. )

( Lumiere Kardeşler. İLE/VE/||/<>/> Manaki Kardeşler. )

( Paris'te. İLE/VE/||/<>/> Beyoğlu - İstanbul'da.[Avrupa Pasajı'nda.] )


- İLK VAROLAN ile/ve/<> İLK NEDEN


- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ

( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )


- İLK YARDIMDA [SIRASIYLA]:
HASTAYI HAREKET ETTİRMEMEK
ve/||/<>/>
YİYECEK-İÇECEK VERMEMEK
ve/||/<>/>
ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
ve/||/<>/>
TIBBÎ YARDIM ÇAĞIRMA[112]
ve/||/<>/>
2-3 DAKİKADA BİR SOLUNUMU KONTROL ETMEK


- İLK YARDIMDA ARAÇ ÖNLEM ARALIĞI:
KENT İÇİNDE ile/ve/||/<> TEM'DE

( 50 m. İLE/VE/||/<> 100 m. )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLER:
HASTANIN DURUMU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLAY YERİ GÜVENLİĞİ

( Önce kendi güvenliğimiz, sonra çevrenin/trafiğin vs. güvenliği ve daha sonra hastanın güvenliği. )


- İLK YARDIMDA, AĞIZ/BOĞAZ DENETİMİ/KONTROLÜ:
ÇOCUKTA ile/ve/||/<> BEBEKTE

( İşaret parmağıyla. İLE/VE/||/<> Serçe parmağıyla. )


- İLK YARDIMDA:
SOLUK VERME ve/||/<>/> KALP MASAJI

( İki kere. VE/||/<>/> Otuz kere.[Kalp çalışıncaya kadar, tıbbî yardım gelene kadar ve yalnızsak, yoruluncaya kadar] )


- İLK YARDIMIN TEMELİ(KBK):
KORUMA ile/ve/||/<>/> BİLDİRME ile/ve/||/<>/> KURTARMA


- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )


- İLK
I ve/&lt;&gt; B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE/<> İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK


- İLKAH ile/ve/||/<> İLHAM


- İLKBAHAR NOKTASI ile/ve ORTALAMA İLKBAHAR NOKTASI

( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. MEAN EQUINOX )


- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ ile/ve KIŞ


- İLKE/LER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL


- İLKE/LER ile/ve EVRENSEL/LER


- İLKE/LER ile/ve/değil/<> EVRENSEL/LER


- İLKE/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Olmayanı oldurmak üzere/için. İLE/VE/<> ... )

( İlkelerle düşünürüz. İlkeler bizi birliğe getirir. )

( İlke'li düşünmek, niyettir. )

( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )

( PRINCIPLE/S vs./and/<> CONCEPT/S )

( LI ile/ve/<> ... )


- İLKE/LER ile/ve/||/<>/>< KOŞUL/LAR

( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )


- İLKE/Lİ/LİK ile/ve/<> İŞLEV/SEL/LİK


- İLKE/SEL/LİK ile/ve/<> US/SAL/LIK


- İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE

( PRINCIPLE vs./and ARCHE vs./and AIM )


- İLKE ile/ve BELİT/AKSİYOM

( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )

( ... İLE/VE Geriye götürülemeyen ilke. )

( On physics. WITH/AND On mathematics. )

( PRINCIPLE vs./and AXIOM )


- İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK

( PRINCIPLE vs./and/<> INTEGRITY )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İLKE ile/ve/değil DOĞRU

( [not] PRINCIPLE vs./and/but RIGHT )


- İLKE ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( PRINCIPLE vs./and/<> TRANSFORMATION )


- İLKE ile/ve/<> DÜZEN

( İlkelerimizin ışığında dünyaya katılamazsak, ilkelerimize karşın dünyaya katılmak zorunda kalırız. )

( PRINCIPLE vs./and/<> REGULARITY )


- İLKE ile/ve/||/<> ERDEM


- İLKE ve/=/<>/> HAKİKAT

( PRINCIPLE and/=/<>/> TRUTH )


- İLKE ile/ve KIBLE


- İLKE ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN

( Bazen, bir ilke için herkesten, bazen bir kişi/insan için tüm ilkeler(imiz)den vazgeçebiliriz/vazgeçebilmeliyiz! )


- İLKE ile/ve/<> ÖNKABUL

( PRINCIPLE vs./and/<> PREACCEPTANCE )


- İLKE ile/ve REFERANS

( PRINCIPLE vs./and REFERENCE )


- İLKE ve/<> SİMGE

( İp. VE/<> Uçurtma.
İlke[ip] yoksa simge[uçurtma] da olmaz. )

( PRINCIPLE and/<> SYMBOL )


- İLKE ile/ve/<> SIRADÜZEN

( PRINCIPLE vs./and/<> HIERARCHY )


- İLKE ile/ve/||/<> TROPLAR

( ... İLE Antik Çağ kuşkucularının varolanlar hakkında nesnel bilgi edinebilmenin olanaksızlığını kanıtlamak için kullandıkları ilkeler. )


- İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA


- İLKE ile/ve VARSAYIM

( PRINCIPLE vs./and HYPOTHESIS )


- İLKE ile/ve/||/<> ZEMİN


- İLKECE BİLİNÇLİ:
GERÇEK ile/ve/||/<> OLANAKLI

( )


- İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ

( )


- İLKEL DİNLER ile/ve AHLÂK DİNLERİ ile/ve KOZMİK DİNLER

( PRIMITIVE RELIGIONS vs./and MORAL RELIGIONS vs./and COSMIC RELIGIONS )


- İLKEL/LİK ile/ve/||/<> OLANAKSIZ/LIK


- İLKEL ile/ve/değil/||/<> BİRİNCİL

( [not] PRIMITIVE vs./and/||/<>/but PRIMARY )


- İLKEL ve/<> İLK EL


- İLKELER:
BİLGİDE ile/ve/=/||/<> OLGUSALLIKTA


- İLKELER ile/ve/değil İÇERİK

( [not] PRINCIPLES vs./and/but CONTENT )


- İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI


- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK


- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ


- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK

( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )

( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )


- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK

( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )


- İLKİN AĞIZLILAR ile/ve/değil/||/<>/> İKİNCİL AĞIZLILAR

( Bilateria öbeğinden çokhücrelilerin ayrıldığı iki alt öbekten biridir. Embriyonik gelişim sırasında blastopor, tüm yaşam boyunca ağız olarak kalırken, öteki öbek olan ikincil ağızlılarda anüse dönüşür; ağız başka yerde oluşur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hayvanlar âleminin üst şubesidir. Protostomia'ya girmeyen hayvanları kapsayan ve alt âlem olan Eumetazoa'nın Bilateria dalının bir taksonudur. )

( PROTOSTOMIA cum/et/||/<>/> DEUTROSTOMIA/DEUTEROSTOMES )


- İLKLER ve/<>/> İZLER


- İLKSEL ile/ve BİRİNCİL


- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK

( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )


- İLLET-İ MADDİYE ile/ve İLLET-İ SÛRİYE ile/ve İLLET-İ FAİLE ile/ve İLLET-İ GAİYE

( Ne'den/Hangi şeyden? İLE/VE Nasıl?/Ne surette? İLE/VE Kim? İLE/VE Ne için/Niçin? )


- İLLET ile/ve EVSÂT

( Fizikte! İLE/VE Mantıkta! )


- İLLET ile/ve/<> MALÛL

( Sebep. İLE/VE/<> Sonuç. )


- İLLETLER ve İLLETLER[tanımlarda]

( Fâil ve Gâyî ve Sûrî ve Maddî VE Sûrî ve Maddî )


- ILLIMANI ve/<> CORDILLERA REAL

( Bolivya'nın başkenti La Paz'ın 6462 m. yüksekliğinde bulunan bu iki karlı tepe, kentin en görülmeye değer yerlerindendir. )


- ILLUSTRE ile/ve CARDINALE ile/ve REGALE ile/ve CURIALE

( Işık saçan dil. İLE/VE Kılavuz ve kural işlevi gören dil. İLE/VE Ulusal bir hükümdarlığın sarayında yer almaya lâyık dil. İLE/VE Hükümetin, yargının, bilgeliğin dili. )


- İLM-EL-EDDÂN ile/ve/||/<> İLM-EL-LEDÜN

( Gövdenin/bedenin bilgisi. İLE/VE/||/<> Allah bilgisi. )


- İLM-İ ÂLÂ/EVVEL ile/ve İLM-İ EVSAD ile/ve İLM-İ EDNÂ

( İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ RİYÂZÎ ile/ve İLM-İ TABİİ )

( Metafizik. İLE/VE Matematik. İLE/VE Fizik. )


- İLM-İ HUDÛRÎ ile/ve/<> İLM-İ HUSÛLÎ

( Bilen ile bilinenin aynı olduğu ilim. İLE/VE/<> Bilen ile bilinenin ayrı olduğu ilim. )

( Hazır/huzur olan. İLE/VE/<> Edinilen. Hasıl olan. )

( Sûfi'nin bilgisi. İLE/VE/<> Âlim'in bilgisi. )

( Ancak husûlî ilim ikiye ayrılır. )


- İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ A'LÂ

( Hem hariçte, hem zihinde, maddeden ârî olan ilimler. )


- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- İLM-İ MEDENİYE(T) ile/ve/||/<> İLM-İ SİYÂSE(T)


- İLM-İ MUTLAK ve/= TASAVVUR-U MUTLAK


- İLM-İ SİYASET ile/ve İRFAN


- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL


- İLM-İ VÜCÛD ile/ve İLM-İ MEVCÛD ile/ve İLM-İ MADDÎ

( Varlık bilimi. İLE/VE Varolan bilimi. İLE/VE Maddelerin/şeylerin bilimi. )


- İLM-İ ZÂHİR ile/ve İLM-İ BÂTIN

( İlmi- Zâhir ve Bâtın'ın çok çeşitleri vardır: İlm-i imân, ilm-i İslâm, ilm-i ihsan, ilm-i ikân, ilm-i tövbe, ilm-i zühd, ilm-i takva, ilm-i ihlâs, ilm-i mârifet-i nefs, ilm-i mârifet-i dil, ilm-i tezkiye-yi nefs, ilm-i tezkiye-yi dil, ilm-i hitab, ilm-i nidâ, ilm-i kelâm, ilm-i mükâşefe, ilm-i tevhîd, ilm-i tecelli-i zât, ilm-i tecelli-i sıfat, ilm-i makamât, ilm-i ahvâl, ilm-i kurb, ilm-i vusûl, ilm-i fenâ, ilm-i bekâ, ilm-i sekr. )

( Her ilmin kendine göre perdeleri vardır. )


- İLM-İ ZÂHİR ile/ve/<> İLM-İ BÂTIN ile/ve/<> İLM-İ LEDÜN

( İlimler üç bölüktür.
- Sülûk yoluyla elde edilen ilim.
- Keşfe dayanan ilim.
- Sırra bağlı ilim.[Hiçbir biçimde belirtilmez.] )

( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )

( Ledün ilmi, öğrenmek değil, unutma ilmidir. )

( Bildiklerimizi unıta unuta, ilimsiz bir ilim zuhur eder. )

( Bilip unutacağız, sıra kendimize gelecek. Kendimizi de, önce bileceğiz, sonra unutacağız. )

( Bugünkü Cennet-i İrfâna dahil olsalar uşşak, Yarınki va'dolan hûri veyâ gılmanı neylerler... )

( Su. İLE/VE/<> Saf su gibidir. )

( Su. İLE/VE/<> Süt. )


- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN

( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )

( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )

( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )


- ILM/İLM[Ar.] ile/ve/||/<>/> YAKÎN[Ar.]


- İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İLMÎ TEVHÎD ile/ve/değil/yerine HÂL TEVHÎDİ

( Ham. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgun. )

( Tevhidi anlayan, mağaradan çıkar. )

( Evvelâ hâl gerek, neylesin ilim. )


- İLMÎ ve AMELÎ


- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ


- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ


- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)


- İLMULLÂH ile/ve/değil/yerine MARİFETULLÂH

( Allah'ı bildim" cümlesinde bilmek anlamında ilim sözcüğü kullanılmaz. Çünkü, filozof ve kelâmcılara göre ilim, tümellere ilişkin olduğundan, Allah'ın zâtını bilmek(ilim) mümkün değildir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Bilmek(ilim) yerine Marifet kullanılır. Çünkü Marifet filozof ve kelâmcılara göre tikellere ilişkindir. )

( Mârifetullah'ta, fikir/tefekkür kalmaz. )


- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK


- İLTİFAT ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR


- İLTİFAT ile/ve KİNÂYE


- İLTİFAT ile/ve ONAY


- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN


- İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT

( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )


- İLZÂM ile/ve/<> İCBÂR


- İM ile/ve/<> HAREKE[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Arap yazısında, kısa ünlü yerine kullanılan im. )


- IMAGO DEI ile/ve/||/<>/> IMAGO HUMANI


- İMAJ ile/ve KARİZMA

( Sizin kendi hakkınızda taşıdığınız imaj, sahip olduğunuz en değişken şeydir. )

( Your self-image is the most changeful thing you have. )


- İMALÂT ile/ve İCAT

( PRODUCTION vs./and INVENTION )


- İMÂLE ve ZİHÂF

( ... VE İbarede uzun okunması gereken bir sesli harfin vezin zorunluluğuyla kısa okunması. )


- İMAM ile/ve 1


- İMAM ile/ve/||/<>/> CEMAAT

( "Osurursa." İLE/VE/||/<>/> "Sıçar." )


- İMAM ve/||/<> FATİH

( ... VE/||/<> Sıra(saf), mihrabtaki imamın hemen arkasındaki kişiden, iki tarafa birden açılmasıyla, ikinci ve öteki sıralar da sıranın ortasındaki "Fatih" ile başlatılır ve sağlı sollu olarak devam ettirilir. )

( ... VE/||/<> İmamın arkasında bulunan kişi. Saf tutulurken hiza alınan kişi. )

( ... VE/||/<> Nefsini feth eden. )


- İMAM ile/ve GÖZETİLEN KALP


- İMAM ile/ve SAĞLIK

( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )


- İMAN ETMEK ile/ve TÂBİ OLMAK

( İnsan herşeye iman ederse, hiç canı sıkılmaz. )


- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM

( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )


- İMAN:
GENEL(İCMÂLİ) ile/ve/||/<>/>/< AYRINTILI/AÇIKLAMALI(TAFSİLÎ)


- İMAN:
BİLGİ ve/+ SEVGİ

( Birbirimizi sevmedikçe eminlik/imân sağlanamaz! Emin olmadıkça da hiçbir adım atamayız! )


- İMAN:
İNANÇ ve/>/+ GÜVEN


- İMAN ile/ve/<> AKIL

( Bir elinden, bir eline. İLE/VE/<> ... )


- İMAN ve/<> AMAN


- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD

( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )

( FAITH vs./and SUPERSTITION )


- İMÂN ile/ve DİN

( Din mülkle, mülk orduyla, ordu malla, mal ülkenin imarıyla, ülkenin imarı, yönetilenlere adâletle sağlanır. )

( Din: Fıtratını bozmamak üzere konulmuş düzen. )

( İman, düşünce ve inancın pekişmişliği anlamına gelir. Her kavram, olgu için geçerli olabilir ve kullanılabilir. Din ve/ya da dine bağlı bir kavram değildir. )

( Güvenilir olmak. İLE/VE İhlâs. )

( FAITH vs. RELIGION )


- İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN


- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN

( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )

( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )

( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )


- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI


- İMAN ve/<> HAYÂ


- İMAN ile/ve/<> HİCRET ile/ve/<> CEHD


- İMÂN ve/<> İLİM ve/<> TAKVÂ

( Gövde. VE/<> Koruyucu giysi. VE/<> En dış koruyucu giysi. )


- İMAN ve/||/<>/> İMTİHAN


- İMAN ile/ve İNÂYET


- İMAN ve/<> İRFAN

( Akılsal. VE Sezgisel. )


- İMAN ile/ve İSLÂM

( ... İLE/VE İman ettiğin biçimde yaşamak. )

( ... İLE/VE Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )

( İman olmadan islâm olmaz. )


- İMAN ile/ve İSLÂM ile/ve İHSAN


- İMAN ile/ve/değil İZLEM/STRATEJİ

( [not] FAITH vs./and/but STRATEGY )


- İMAN ve KÜFÜR

( Asıl imanı olanlar, kâfirliklerini anlayanlar ve itiraf edenlerdir. )

( İmanından emin olmak, küfürdür. )


- İMAN ve/<> MÜŞÂHEDE

( Bağlanırsın. VE/<> Nefsinle, iman edilir ve kemâl olunur. )


- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN


- İMAN ve/||/=/<> SALİH AMEL

( Salih ameli olmayan, iman edemez. )


- İMAN ile/ve/<> SALİH AMEL ile/ve/<> HAKKI TAVSİYE ile/ve/<> SABRI TAVSİYE


- İMAN ve ŞEREF


- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT


- İMÂN ile/ve YAKÎN

( Duyarak eminlik. İLE/VE Görerek eminlik. )

( 4 parmak. [Göz ile kulak arasındaki.] )


- İMANI FİKRETMEK ile/ve İMANINI FİKRETMEK


- İMECE ve/||/<> KUBAŞMAK

( Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi. | Çok sayıda kişinin toplanıp el birliğiyle birinin ya da bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi. VE/||/<> İmece ile iş yapmak, yardımlaşmak. )


- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"


- İMGE/LEME ile/ve/||/<> NESNE TAKLİDİ


- İMGE ile/ve/<> İMGE

( Patlayana kadar zamanla dolu olan. )

( IMAGE vs./and IMAGE )


- İMGE ile/ve/değil/<> SİMGE

( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE/<> Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kabalaştırılmış[kesifleştirilmiş] hali. )

( [eski dönemlerde][> İMGE] IMAGO: Ölen (önemli) kişinin/kralın, -ölmeden önce- balmumundan yapılmış sûreti. | Çifte varoluş, ölümle yaşam arasında varolan. [Ölüme de gönderme yapan!] İLE/VE/<> ... )

( [M.S. I. yüzyıldaki kayıtlardan] Uzaklara giden sevdiği kişinin gölgesinin hatlarını/konturunu çıkarma. İLE/VE/<> ... )

( [modern dönemde] Anlamı, kendine sabitleyen, öznesine göndermeyen. [TEMSİL | İng. REPRESENTATION] İLE/VE/<> ... )

( Buluşturan/buluşturur. İLE Ayrıştıran/ayrıştırır ve buluşturan/buluşturur. )

( Kavramayı sağlatan. İLE Birliği sağlatan. )

( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )

( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )

( İşitilen ve okunan sözler ancak zihnimizde imgeler yaratır fakat biz zihinsel bir imge değiliz. )

( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )

( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )

( Simgeler, tek bir anlama indirgenemez. )

( Simgenin imgesi olmaz ama imgenin simgesi olur. )

( Zihnimizin aynasında imgeler görünür ve kaybolur. Ayna kalır. )

( RÂBITA: İmge ile simgenin buluşturulması. )

( Sürekli dolaşımda olan/kalan/bırakılan. [JACQUES DERIDA (ö. 1930)] )

( The innards created by imagination and perpetuated by desire.
Words, heard or read, will only create images in your mind, but you are not a mental image.
You are the power of perception and action behind and beyond the image.
In the mirror of your mind images appear and disappear. The mirror remains. )

( IMAGE vs./and/<> SYMBOL )

( XINGXIANG ile/ve/<> ... )


- İMGE ile/ve SİMGE

( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kesifleştirilmiş(kabalaştırılmış) hali. )

( ... İLE/VE Çoklu yorum. )

( Eylem'e yöneliktir. İmgelediğine yönelir. İLE/VE Düşünme'ye yöneliktir. )

( ... İLE/VE İnsan için en temel simge, cogito kaynaklı "ben" simgesidir. )

( ... İLE/VE * Yansıtıcıdır.
* Gösterirken gizleyen bir özelliğe sahiptir.
* İzleyiciyi düşünsel etkinliğe çağırır.
* Temsil ettiği soyut ve aşkın değerlerin anımsanmasını, anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlayan bir anahtardır.
* Bilenler arasında tanıma, tanışma ve anlaşma aracı olarak işlev görür.
* Belirli bilgi ve anlayışı, âşina olmayanların zihninden gizler ve âşina olanlara açar.
* Sezginin ve keşfin anahtarıdır.
* Arketipleri(ilk örnekleri) gösterdiği gibi onları yeniden üretir. )

( ... İLE/VE Zamandan ve mekândan bağımsız bir hakikati gösterirler.[Zaman-mekânı aşkın bir ide/ilke'yi gösterebilmek sadece simge ile olanaklıdır.] )

( ... İLE/VE Farklı zaman ve mekânda ortak doğası olan nesneleri gösterebilmesidir. )

( ... İLE/VE 3 temel özelliği...
* Bir ilkeyi gösteriyor olması.
* Farklılıkları birliğe getirmesi.
* Çok anlamlılığa açık olması. )

( ... İLE/VE "Zamanda olan"ı, "zamana aşkın olan" ilişkilendirmede önemli bir rol oynar. )

( IMAGE vs./and SYMBOL
IMAGE vs./and IMAGE
SYMBOL vs./and SYMBOL )


- İMGELEM ile/ve/= HAYAL GÜCÜ


- İMGELEMEK ile/ve DOĞALLIK

( IMAGINATION vs./and NATURALNESS )


- İMGELERDEN ARINMA ve/> SAF BİLİNÇ > MÂBED


- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )


- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL


- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK


- İMPALA ve BABUNLAR

( Aslanların, olası saldırılarına karşı, aralarında, dayanışma ve uyarı amaçlı iletişim bulunmaktadır. )


- İMRENME ile/ve TELÂHHUZ[Ar.]

( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )


- İMRENMEK ile/ve/||/<>/> İÇ ÇEKMEK


- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN


- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)


- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ

( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )

( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )


- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ


- İMTİNÂ ile/ve/||/<> İHTİYAT

( Feragat edip geri durma. İLE/VE/||/<> İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )


- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ

( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )


- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]

( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )


- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK


- IN VIVO ile/ve/||/<>/>< IN VITRO

( Dirimlide/canlıda. İLE/VE/||/<>/>< Organizma dışında, canlı dışı, yapay ortamda. )

( Gövdeyi bütün olarak ele alır ve bu bağlamda araştırma gerçekleştirme olanağı sağlar. İLE/VE/||/<>/>< Gövdenin belirli parçalarını ele alan ve bu doğrultuda araştırma gerçekleştiren yapı. )


- İN'İKÂS-I ZİYÂ' ve İNKİSÂR-I ZİYÂ'

( Işık yansıması. VE Işığın kırılması. )


- İN ile/ve/değil/||/<> AY İNİ

( )


- İNÂBET ile/ve EVBE


- İNAK/DOGMA ile/ve BELİRLENİM

( DOGMA vs./and DETERMINATION )


- İNAN / İNANCA ile/ve/<>/> İNANÇ

( Süreç. İLE/VE/<>/> Sonuç. )

( Bireysel. İLE/VE/<>/> Toplumsal. )


- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK

( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )

( )


- İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE


- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE

( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )

( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"


- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK


- İNANÇ ile/ve BELİRSİZLİK

( BELIEF vs./and INDEFINITENESS )


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ

( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )


- İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK


- İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )

( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )

( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )

( BELIEF vs./and/<> FAITH )


- İNANÇ ve/<> ISRAR

( BELIEF and/<> INSISTENCE )


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR


- İNANÇ ile/ve/<>/değil KABUL

( [not] BELIEF vs./and/<>/but ACCEPTANCE )


- İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM


- İNANÇ ile/ve METAFİZİK

( FAITH/BELIEF vs./and METAPHYSICS )


- İNANÇ ile/ve/<> SEVGİ ile/ve/<> BİLGİ

( Toplumsal yönetimde, kişiler üzerinde oynanan alanlar. )

( BELIEF vs./and/<> LOVE vs./and/<> KNOWLEDGE )


- İNANÇ ile/ve TESLİMİYET


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine TESPİT

( [not] BELIEF vs./and/but ESTABLISHING
ESTABLISHING instead of BELIEF )


- İNANÇ ile/ve UĞRAŞ

( BELIEF vs./and STRUGGLE )


- İNANÇ ile/ve/<> ÜMİT

( İkisi de geleceğe yöneliktir. )

( Both of them are directed to the future. )

( BELIEF vs./and/<> HOPE )


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< VARSAYIM


- İNANÇ ile/ve YAŞAM

( BELIEF/FAITH vs./and LIFE )


- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR


- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK


- İNANILACAK (OLAN) ile/ve ALKIŞLANILACAK (OLAN)

( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )


- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR


- İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ


- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA


- İNANMAK/İNANMAMAK ve/<> SEVMEK/SEVMEMEK

( (NOT) TO BELIEVE and/<> (NOT) TO LOVE )


- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"


- İNANMAK ile/ve/değil/yerine AKLETMEK

( [not] TO BELIEVE vs./and/but TO REALIZE
TO REALIZE instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ

( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )


- İNANMAK ile/ve İNANMAK İSTEMEK

( TO BELIEVE vs./and WANT TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK


- İNANMAK ile/ve/değil KATILMAK

( [not] TO BELIEVE vs./and/but TO JOIN )


- İNANMAK ile/ve KUŞKU/ŞÜPHE

( TO BELIEVE vs./and DOUBT/SUSPICION )


- İNANMAK ve/<> ÜMİT ETMEK

( TO BELIEVE and/<> TO HOPE )


- İNANMAMAK ile/ve/<> REDDETMEK

( NOT TO BELIEVE vs./ve/<> TO REJECT )


- İNANMIŞ/LIK ile/ve/değil İNANDIRILMIŞ/LIK


- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)


- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK


- İNAT ETMEK ile/ve/yerine VAZGEÇMEMEK


- İNAT ile/ve CEHALET


- İNAT ile/ve ÜSTÜNE GİTMEK


- İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]

( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve 12 PARMAK BAĞIRSAĞI

( SMALL INTESTINE vs./and DUODENUM )


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve/> KALIN BAĞIRSAK

( EM'Â-İ RAKÎKA ile/ve/> EM'Â-İ GALÎZA )

( MİÂ'[Ar.], RÛDE[Fars.]: Bağırsak. )

( EMA: Bağırsaklar. )

( MASARİKA[Yun.]: Bağırsakları tutan karın iç zarı, bağırsak askısı. )

( Bağırsağın her boğumunda bir hazım vardır. Gelen maddeden, her boğumda bir gıda alınır. )

( ANTENİT: İncebağırsak yangısı. )

( TEGALLÜF-İ EM'Â: Bağırsak dolanması. )

( SMALL INTESTINE (/BOWEL) vs./and/> LARGE INTESTINE (/BOWEL), COLON )

( JUJENUM cum/et/> INTESTINUM CRASSUM )


- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI


- İNCE ve/||/<> İNCİ


- İNCE ile/ve/<> SEYREK


- İNCE ile/ve ÜST

( SUBTLE vs./and TOP )


- İNCE ile/ve/<> ZAYIF


- İNCELEMEK ile/ve/<> ARAŞTIRMAK

( Doğru biçimde anlamak için! )

( Araştırmamak, tutsaklığın başlıca nedenidir. )

( Araştırma yapmadıkça kurtuluş yoktur. )

( TETEBBUÂT: İncelemeler, araştırmalar, tetkikler. )

( PERKİZİSYON: Bir kişi ya da bir şey hakkında önceden, ayrıntısıyla araştırma. )

( To understand rightly! )

( TO INVESTIGATE vs./and/<> TO SEARCH
Non-investigation is the main cause of bondage.
There can be no salvation, without investigation. )


- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK


- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK

( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )


- İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE

( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )


- İNCELİK/KALINLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARALIK


- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME


- İNCELME ile/ve SEYRELME


- İNCELME ile/ve/<> SİLİKLEŞME


- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK

( İzlemek için burayı tıklayınız... )


- İNCİ ile/ve AZRA

( ... İLE/VE Delinmemiş inci. )


- İNCİ ile/ve/||/<> MERCAN

( [Divân Edebiyatında] Gözyaşını simgeler. İLE/VE/||/<> Kanlı gözyaşını simgeler. )

( Barış. İLE/VE/||/<> Feragat. )

( Hz. Hasan ve soyu. İLE/VE/||/<> Hz. Hüseyin ve soyu. )

( Kavuşmayı/vuslatı simgeler/nişânesidir. İLE/VE/||/<> ... )


- İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK


- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK


- İNCİR ve ZEYTİN

( TİN ve ZEYTÛN )

( Çok çekirdekli. VE Tek çekirdekli. )

( Tek/çok. VE 2 )

( Beyin. VE Gözbebeği. )

( KÂBE: Beyin. )


- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )

( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )


- İNCİTMEK ile/ve ZEDELEMEK

( TO HURT/INJURE/STRAIN vs./and TO BRUISE )


- İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK

( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )


- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- İNDİRGEME ile/ve/||/<>/>/= HADDİNİ AŞMAK


- İNDİRGEME ile/ve/> İHMAL


- İNDİRGEME ile/ve İHMAL


- İNDİRGEME ile/ve/<>/> KALIPLAŞ(TIR)MA


- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine MODELLEME


- İNDİRGEME ile/ve/> ORTADAN KALDIRMA


- İNDİRGEME ile/ve YAPAY/KABA "BAĞLANTI/LANDIRMA"


- İNDİRGEMECİLİK ile/ve/||/<> GEREKİRCİLİK ile/ve/||/<> NESNELLİK


- İNDİRGEMEK ile/ve/<> "DÜŞÜRMEK"


- İNDİRGEMEK ile/ve AYIRMAK

( TO REDUCE vs./and TO SEPARATE )


- İNDİRGEMEK ile/ve/||/<> BAŞKALAŞTIRMAK


- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KISINGILAMAK/HAPSETMEK


- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK


- İNDİRGENMİŞ RASYONEL/LİK ile/ve/değil/yerine RASYONEL/LİK


- İNDİRİM/ISKONTO[İt.][İSKONTO değil!] ile/ve/değil/yerine "İYİLEŞTİRME"


- İNEK ile/ve AVGAN

( ... İLE/VE Gebe inek. )


- İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL

( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )


- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ


- INFINATUM ile/ve/||/<> INTERMINATUM


- İNGİLİZ YARARCILIĞI ile/ve/||/<>/> EVRİMCİ DOĞACILIK ile/ve/||/<>/> AMERİKAN YARARCILIĞI


- İngilizce'de Sıklıkla Yanlış Söylenilen 100 Sözcük ve Deyimler

( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.

Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.

Bütün elmalar, bütün bireyler, bütün arabalar, bütün kitaplar, bütün örnekler, bütün ayrıntılar, bütün parçalar olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".

Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" dendiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.

Fransızca'da "sans" ve "cent" sözcükleri "san" diye okunur. Fransızca'yı iyi bilmeyen birinin/birilerinin zamanında "sans numero"yu numarasız ["sans" = -sız] değil de 100 olarak zannetmiş olmasından kaynaklanmıştır tuvaletlere yüz numara denmesi. II. Dünya Savaşı sonrası da Amerikan kültürü ve deyimleri bizi çok etkilediğinden dolayı bu iki sıfır da kalktı onun yerine -"çok değerli bir tanımmış gibi"- WC kullanıldı. )

( DOUBLEUR avec DOUBLURE
[ne pas] CENT NUMERO ! SANS NUMERO )


- İNGİLİZCE'Yİ:
İng.-TÜRKÇE SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine TÜRKÇE-İng. SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK


- İNGİLİZCE ile/ve/değil/<> BİSLAMA

( ... İLE/VE/<> Vanuatu'da, 115 ayrı kültür ve dil oluşmuş. İki komşu köy bile birbiriyle anlaşamıyormuş. Daha sonra, dil olarak bozuk bir İngilizce olan "Bislama" kabul edilmiş. )


- İNGİLTERE ile/ve/||/<> BÜYÜK BRİTANYA ile/ve/||/<> BİRLEŞİK KRALLIK

( image )


- İNHİMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIMLILIK

( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE/VE/||/<>/> ... )


- İNİŞ >< ÇIKIŞ ile/ve/||/<> GİDİŞ >< GELİŞ


- İNİŞ ile/ve/değil/<> YOĞUNLAŞMA


- İNİSİYASYONLAR/KATILIMLAR:
ZAHİRÎ/LİTERAL/DOGMATİK ile/ve MİTSEL/ALEGORİK ile/ve MİSTİK

( Su ile. İLE/VE Hava ile. İLE/VE Ateş ile. )


- İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK

( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )


- İNKÂR:
DİLDE ile/ve/değil/||/<>/< GÖZDE

( "İnkâr edilen". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dilin, inkâr ettiği inkâr edilen. )


- İNKÂR ile/ve/||/<>/> "AKILSALLAŞTIRMA"


- İNKÂR ile/ve "BENDE OLMAZ"


- İNKÂR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSAN


- İNKÂR ile/ve/değil İSPATLANAMAMA


- İNKÂR ile/ve/değil/yerine OLUMSUZLAMA

( İnkârın inkârı yapılarak ikrâra varılır. )

( [not] TO DENY vs./and/but NEGATORY
NEGATORY instead of TO DENY )


- İNMEK ile/ve YOĞUNLAŞMAK


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> HESAPLANILABİLİRLİK


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<>/> İNŞÂ EDİLEBİLİR ÜZERİNDEN KAVRANILABİLİRLİK


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İNŞÂ EDİLEMEZLİK


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<>/> SINIRLARI


- İNŞÂ ile/ve/<> İHYÂ


- İNŞÂ ile/ve/<> İMHÂ

( Her inşâ edilen, aynı zamanda, yok olmaya da başlamıştır. İLE/VE/<> Her imhâ edilen, aynı zamanda, inşâ/var olmaya da başlamıştır. )


- İNŞAALLAH ile/ve/<> MAAŞALLAH ile/ve/<> DUR BAKALIM

( Türk "felsefesi". )


- İNŞAAT:
"KABA" ile/ve/değil/||/<>/< GÖRÜNEN


- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]

( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )

( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )


- İNSAF ile/ve HAKKÂNİYET

( JUSTICE/MERCY vs./and EQUITY )


- İNSAF ve/<> HİKMET


- İNSAF ile/ve/<>/> İMAN


- İNSAF ile/ve MESAİ


- İNSAF ile/ve/<> YETİNME

( JUSTICE/MERCY vs./and/<> TO BE CONTENTED WITH )


- İNŞÂÎ ile/ve/||/<> KURUMSAL


- İNSAN BAĞIRSAĞI MİKROBİYATASINDA:
FIRMICUTES ile/ve/||/<> BACTEROIDETES ile/ve/||/<> ACTINOBACTERIA ile/ve/||/<> PROTEOBACTERIA

( %65 ile/ve/||/<> %15 ile/ve/||/<> ... ile/ve/||/<> ... )

( )

( image )


- İNSAN BİLİMLERİ ile/ve FEN BİLİMLERİ


- İNSAN FELSEFESİNDE:
FİZİK ÖTESİ/METAFİZİK ve/<> VARLIKBİLİM/ONTOLOJİ ve/<> BİLGİBİLİM/EPİSTEMOLOJİ ve/<> ZİHİNBİLİM/PSİKOLOJİ ve/<> TOPLUMBİLİM/SOSYOLOJİ


- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN


- İNSAN GÖVDESİNDE BULUNAN:
DOĞAL ÖĞELER(ELEMENTLER) ile/ve/<> İZ ÖĞELER(ELEMENTLER)

( Öğe - Ağırlık Yüzdesi )

( % 0.01'den daha az oranda... * Bor[B], * Krom[Cr], Kobalt[Co], Bakır[Cu], Flor[F], İyot[I], Demir[Fe], Mangan[Mn], Molibden[Mo], Selenyum[Se], Silisyum[Si], Kalay[Sn], Vanadyum[V], Çinko[Zn] )

( İlgili videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )

( )


- İNSAN KAYNAKLI YARALANMA/TRAVMALARDA:
KAZAYLA OLANLAR ile/ve/ne yazık ki/||/<> KASITLI/AMAÇLI OLANLAR

( )


- İNSAN YÜZÜ ve/<> MİHRÂB


- İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


- İNSAN-I KÂMİL ile/ve ALLAH VELÎSİ

( Kendine varlık vermeyen. İLE/VE ... )

( Hiçbir mahlûkatın kendinden zarar görmediği zât. İLE/VE ... )

( Teşekkür bile istemezler. )

( Dünyanın anasını Kâmil ağlatır, Kâmil'in anasını da cahil. )

( Onlar nizamı bozmazlar, herşeyi hoş görürler. )

( Onlar için nahoş diye bir şey yoktur. )

( Onlar, balarısı gibi her çiçeğe konar, kendilerine gerekli olanı alır, hatta pisliğe bile konar ama onu bal yapar. )


- İNSAN-I KÂMİL ile/ve İNSAN-I KÂMİL-İ KÜLLÎ

( İNSAN-I KÂMİL: Dünyanın merkezi. )

( KEMÂLE ERMİŞ İNSAN | VARLIK )


- İNSAN:
"ET/KEMİK" ile/ve/değil/||/<>/< ALGI


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"

( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )


- İNSAN:
DİRİMSEL(BİYO) ve/||/<> ANLIKSAL/ZİHİNSEL(PSİKO) ve/||/<> TOPLUMSAL(SOSYAL) VAROLAN


- İNSAN:
DOĞA VAROLANI ve/||/<>/> EĞİTİM VAROLANI


- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU

( image )


- İNSAN:
EŞREF-İ MAHLÛK ve/||/<> AHSEN-İ TAKVİM ÜZERE ve/||/<> KEREMNÂ


- İNSAN:
HÜVE'L GAYB ve/<> HÜVE'L ÂŞİKÂR


- İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ


- İNSAN:
SOĞUKTA ile/ve/değil/>< (")KARANLIKTA(")

( Yaşayamaz. İLE/DEĞİL/>< [Ancak/sadece, biyolojik (yığın) olarak] "Yaşar". )


- İNSAN:
YURTTAŞ ve/||/<> YURTTAŞ

( Devletin. VE/||/<> Çağının. )


- İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ

( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )


- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişiler, başaklara benzer, içleri boşken havadadır, doldukça eğrilir. )

( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )

( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )

( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )

( İNSAN: Başkasına yararı olan. )

( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )

( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )


- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS


- İNSAN/KİŞİ:
İNCİL'DE ve/||/<> KUR'ÂN'DA

( İmanı, ümidi ve şefkati olandır. VE/||/<> İman, ihlâs ve doğru/düzgün eylem/etkinlik peşinde koşandır. )


- İNSAN/KİŞİ:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEBİLEN ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEBİLEN


- İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU


- İNSAN/KİŞİ:
DOĞA ve/<> TARİH

( Dirimsel[biyolojik] yanı, gövdesi itibariyle. VE/<> Zihni, bilgisi, deneyimleri, görgüsü, dili ve kültürü itibariyle. )


- İNSAN/KİŞİ:
KENDİ OLAN ile/ve/||/<> ARASINDA (SIKIŞIP) KALAN ile/ve/||/<> ÂŞIK OLAN


- İNSAN/KİŞİ ile/ve "AYNA"

( Ayna, görüntüyü yansıtır fakat görüntü, aynayı düzeltmez. )

( Kendinizi, aynadan ve görüntüden ayırd etmeyi öğrenin. )

( HUMAN vs./and MIRROR
The mirror reflects the image, but the image does not improve the mirror.
Learn to separate yourself from the image and the mirror. )


- İNSAN/KİŞİ ve/<>/= BİLİNÇ/FARKINDALIK

( İNSAN: Varolmayanın, varlaştırılma süreci. )

( HUMAN and/<>/= CONSCIOUSNESS/AWARENESS )


- İNSAN/KİŞİ ve/<> GÖRÜNMEYEN VAROLAN


- İNSAN/KİŞİ ile/ve İNSAN ADAYI

( ... İLE/VE Beşer. )


- İNSAN/LIK:
MAĞARADAN ve/||/<>/> MARS'A GİDEN VE SÜRECİ


- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK

( İNSAN: Doya doya, insanlığını yaşayan. )


- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK


- İNSAN ve/<> ACZ

( Kişinin kaderi, aczdir. )


- İNSAN ile/ve ÂDEM

( HUMAN vs./and ADAM )


- İNSAN ile/ve ADEM[Ar.]/YOKLUK

( HUMAN vs./and NON-BEING )


- İNSAN ve/<> DOĞA

( Doğa, senin herşeyindir. Herşey, senin doğandır! )

( Kişi, doğayla arasındaki derin samimiyeti yitirdiğinde, tapınaklar, önemli bir duruma geçer. )


- İNSAN ve/< DÖNÜŞ YOLU

( Yürüyüş de, dönüş de, insana hizmet ederek gerçekleşir. )


- İNSAN ve/||/<> EMEK


- İNSAN ile/ve/değil EŞİK


- İNSAN ile/ve/||/<>/> GELECEK

( İnsan, geleceği geldirendir. )


- İNSAN ve/||/<> GÜVEN

( İNSAN: Kendine, insan emânet edilebilen. )


- İNSAN ile/ve İNSAN-I KÂMİL(/KÂMİL İNSAN/ÂDEM-İ MÂNÂ)


- İNSAN ile/ve/||/<> İSYAN


- İNSAN ve/=/<> LEYL'ÜL-KABR


- İNSAN ile/ve/||/<>/< MAYMUN/SÜRÜNGEN/BALIK

(



)


- İNSAN ve/||/<>/> MECZUB

( Ne kadar insan olunabilirse, toplumun dilinde, o kadar "meczub" olunur. )


- İNSAN ile/ve MELEK

( İbâdet eder. İLE/VE İtaat eder. )


- İNSAN ve/<> MERBÛB


- İNSAN ve/||/<>/< ÜNS

( ... VE/||/<>/< Özsel yakınlık. )


- İNSAN ile/ve/||/=/<> VARLIK


- İNSANA/KİŞİYE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN ve/=/||/<> EVRENE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN

( Evren. VE/=/||/<> İnsan. )


- İNSANBİLİM ile/ve/=/> EVRENBİLİM

( ANTROPOLOJİ ile/ve/<> KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ )


- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN


- İNSANİ YETKİNLİK ve/||/<>/> SİYASET


- İNSÂNÎ ile/ve/değil/<> İTİBÂRÎ


- İNSANIN İBÂDETİ ile/ve ÖTEKİ TÜM VAROLANLARIN İBÂDETİ

( Bilmek. İLE/VE İşlevsellikleri. )

( Kişinin ibâdeti ârif olmaktır. )


- İNSANIN, ...[CANI İSTİYOR/ÇEKİYOR] ile/ve/değil BENİM/SENİN/ONUN ...


- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )

( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )

( )


- İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )

( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )


- İNSANLAŞMA:
KARADA ile/ve/değil/||/<>/>/< DENİZDE


- İNSANLAŞMA ve/||/<>/>/< "DERTLİLİK"


- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ


- İNSANLIK OLARAK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLARAK


- İNSANLIKTA, GELİŞİMİNDE VE (NESNEYİ/DÜŞÜNCEYİ) KAVRAMADA ...:
BAŞ PARMAĞIN GELİŞİMİ/KULLANIMI ve/||/<> ÇENENİN ÜÇÜNCÜ(İLERİ-GERİ) HAREKETİ (VE GÜCÜ/YETİSİ)


- İNSANSIZLAŞTIRMA ile/ve/<> DİLSİZLEŞTİRME


- İNSİCÂM ve/> İNTİZÂM


- İNSÜLİN:
KISA SÜRE ETKİLİ ile/ve UZUN SÜRE ETKİLİ


- INTELLIGENCE vs./and/<> WISDOM

( ZEKÂ ile/ve/<> BİLGELİK )


- INTERNET ile/ve/< INTRANET


- İNTERNETTE:
GÖRÜNÜRLÜK ile/ve/||/<> ERİŞİM KOLAYLIĞI


- İNTIBÂ ile/ve/||/<> İTİBAR


- İNTİBAK ve İTTİFAK


- İNTİHÂL ile/ve/||/<>/> İNTİHÂR

( Alıntı. İLE/VE/||/<>/> Kendini öldürmek. )


- İNTİKAL[Ar.] ile/ve/değil/<> İŞTİRAK[Ar.]


- İNTİKAL ile/ve SEVK


- İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE


- İNTİKAM ve/>/= KAYBETMEK


- İNTİSÂB ETMEK ile/ve/<>/< İKRÂR ETMEK


- İNTİSÂB ile/ve İMTİSAL

( İntisâb/inisiyasyon, içsel mâbedin oluşturulmasını başlatır/sağlar. )

( VÂ-BESTE ile/ve ... )


- İNTİZÂÎ TECVİZ ile/ve İHTİRAÎ TECVİZ


- İNTİZAÎ ile/ve VEHMÎ


- İNTİZÂR[< NAZAR] ile/ve/<> İNKİSÂR[< KESR]

( Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. İLE/VE/<> Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )


- INTUITION vs. INSTINCT

( SEZGİ ile/ve İÇGÜDÜ )


- İNZÂL ile/ve/<> İRSÂL

( Nübüvvet. İLE/VE/<> Risâlet. )


- İP ile/ve/değil/<> ÇÖZGÜ/ARIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Dokumacılıkta, atkıların geçirildiği, uzunlamasına ipler. )


- İP ile/ve/< İPLİK

( Divân şiirinde sevgilinin saçı ve canı iplik gibi düşünülür. )

( Dokuma maddelerinin, bükülmüş liflerinden yapılmış bağ. | [yerel/bölgesel dilde] İplik. | Asarak öldürme cezası. İLE Pamuk, keten, naylon vb. dokuma maddelerinin, uzun, ince liflerinden her biri. | Bu liflerin, birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu. | Fasulye gibi sebzelerin ya da bazı meyvelerin lifi. )

( ÂVEND ile/ve/< RİŞTE )


- İP ile/ve KATKÜT

( ... İLE/VE Cerrahide/ameliyatta kullanılan ip. )


- İP ile/ve SİCİM

( ... İLE/VE Keten, kenevir gibi bitkilerin liflerinden yapılan ince ip. )


- İP ile/ve ŞİRÂZE[Fars.]

( ... İLE/VE Kitap ciltlerinin iki ucunda bulunan ve yaprakları düzenli tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. | Pehlivan kispetinin paçası. )


- İP ile/ve TENEF/HAYTA

( ... İLE/VE Çadır ipi. )


- İPEK YOLU ve/||/<> İLİM YOLU


- İPEK/İBRİŞİM[Fars. < EBRİŞUM] ile/ve KEMHA


- İPEK ile/ve KAZZ[Ar.]

( ... İLE/VE Ham ipek. )


- İPEKBÖCEĞİ ve/<> KARATABAN

( ... VE/<> İpek böceklerinde geniş çapta ölüme yol açan kelebek hastalığı. )


- İPEKYOLU ile/ve BAHARAT YOLU

( Belh şehri, kesişim noktasıdır. )


- İPLİK ile/ve/<> ELEMGE

( ... İLE/VE/<> Çile durumundaki ipliği yumak yapmak ya da masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç. )


- İPOTEKLİ ve/<> ÇOCUK


- İPTAL ETMEK ile/ve/yerine/değil ASKIYA ALMAK


- İPUCU ile/ve ÖNGÖRÜ

( CLUE vs./and FORESIGHT )


- IQ ile/ve/||/<> CQ ile/ve/||/<> EQ ile/ve/||/<> SQ ile/ve/||/<> KQ

( Zihinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][IQ: Intelligence Quotient]

İLE/VE/||/<>

İletişimsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][CQ: Communication Quotient]

İLE/VE/||/<>

Duygusal Bölüm[Zekâ/Gelişim][EQ: Emotional Quotient]

İLE/VE/||/<>

Tinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][SQ: Spiritual Quotient]

İLE/VE/||/<>

Gövdesel Bölüm[Zekâ/Gelişim][KQ: Kinesthetic Quotient] )

( )


- ÎRÂD (ETMEK) ile/ve/<> ZİKR (ETMEK)


- ÎRÂD (ETMEK) ile/ve/<> ZİKR (ETMEK)


- İRÂDE DIŞI ile/ve/değil İHTİYÂR DIŞI


- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ[Ar.]


- İRÂDE ile/ve/||/<> İDRAK


- İRÂDE ile/ve/değil/<> İKTİDAR


- İRÂDE ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ


- İRÂDE ile/ve/||/<>/> SAVAŞ

( Bireyde. İLE/VE/||/<>/> Topluluklar/toplumlar arasında. )


- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH

( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )

( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )


- İRÂDÎ ARABULUCU/LUK ile/ve/<> YARGISAL ARABULUCU/LUK


- IRAKGÖRÜR/UZAKGÖRÜR/TELESKOP[Fr.]:
AYNALI ile/ve/||/<> MERCEKLİ

( Çok uzaktaki bir nesnenin gerçek görüntüsünü, içbükey bir aynadan yapılmış merceğin odak düzleminde veren ve gök bilimiyle ilgili gözlemlerde kullanılan optik aygıt, gözlemci. )


- IRAQUOIS(ALTI ULUS):
CAYUGA ve/||/<> MOHAWK ve/||/<> ONCIDA ve/||/<> ONONDAGA ve/||/<> SENECA ve/||/<> TUSCARORA

( New York eyaleti olarak bilinen toprakların gerçek sahipleri. )


- İRCÂ ve/||/<>/>/< İCRÂ

( Dönmek. VE/||/<>/>/< Uygulamak/eylemek/işlemek/yürütmek. )


- İRDELEME ile/ve/<> ÇÖZÜMLEME


- İRDELEME ile/ve İNCELEME


- İRDELEMEK ile/ve/> İŞLEMEK


- İRFAN ve/> FERÂSET/FİRÂSET

( ... VE/> Gözle bir şeyi fark etmek. İrfanın, gözden zuhur etmesi. )

( Menşei/menbaı, kalptir. VE/> Menşei, irfandır. )


- İRFAN ve/||/<> İNSAN


- İRFAN ve SADÂKAT


- İRFAN ve/> SEYR


- IRIAN JAYA ADASI'NDA:
PAPUA YENİ GİNE ile/ve/<> ENDONEZYA

( Sınırları 820 km. fakat herhangi bir sınır kapıları yok.
[Endonezya bölümünün başkenti, Jaiya-Pura] )


- İRKİLME ile/ve ÜRPERME

( Gövdede. İLE/VE Zihinde. )

( Gövdeyi korur. İLE/VE Zihni korur. )


- IRMAK ile/ve GADIR

( ... İLE/VE Küçük ırmak. )


- IRMAK ile/ve/<> GELEĞEN

( ... İLE Ana ırmağa karışan akarsu. )


- IRMAK ile/ve GÖL ile/ve DENİZ ile/ve ANADENİZ/OKYANUS

( OKYANUS: BAHR-İ MUHİT/LEBLÂYE[KARA VE YEŞİL DENİZ] )

( ÂB-I REVÂN: Akarsu, ırmak. )

( KOKYTOS ve STYKS, yeraltı ırmaklarıdır. )

( En uzun ırmaklar:
Nil (Afrika) - 6,690
Amazon (Güney/South Amerika) - 6,570
Mississippi (Missouri) (ABD/US) - 6,212
Yangtze (Çin/China) - 5,520
Irtysh (Rusya/Russia) - 5,410
Hwang Ho (Çin/China) - 4,672
Congo (Afrika) - 4,667
Amur (Asya/Asia) - 4,509
Lena (Rusya/Russia) - 4,296
Mackenzie (Kanada/Canada) - 4,241 )

( ŞEH-RÛD ile/ve İSTEL ile/ve DERYÂ ile/ve ... )

( NEHİR[çoğ. ENHÂR] ile/ve BUHAYRA ile/ve BAHR[çoğ. BİHÂR] ile/ve UMMÂN/UKYÂNUS )


- İRMİK HELVASI ile/ve UN HELVASI

( ... ile/ve HABÎS/A, BERÎK/E, BÜRÛK )


- İRMİK ile/ve HİNT İRMİĞİ/SAGU[Malezya dilinden]

( ... İLE/VE Bazı hurma ağaçlarının özünden çıkarılan ve pirinç gibi kullanılan nişastalı bir madde, hintirmiği. )


- IRREVOCABLE ile/ve/||/<> NON-RETROACTIVITY OF LAW

( Geri dönülemez. İLE/VE/||/<> Geriye/geçmişe yürümemezlik. )


- İRŞÂD HİLÂFETİ ile/ve HİZMET HİLÂFETİ


- İRŞÂD ile/ve/<> AYDINLANMA

( Kendi özüne uzanmaya yönelik hareket edilmesi/edilmişliği. İLE/VE/<> ... )


- İRŞÂD ve/=/<> İHLÂS


- İRŞÂD ile/ve İNSAF

( Anlaşılabilmek için çekile(bile)n zahmet. İLE/VE ... )


- İRSALİYE ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA


- IRSÎ BAĞLAR ile/ve SIHRÎ BAĞLAR

( Kan bağı. İLE/VE Eşle/evlenmeyle birlikte gerçekleşen bağlar. )

( Şer'î. İLE/VE Tarikî. )


- İRTİBÂT[Ar. < RABT] ile/ve/<> İMTİDÂD[Ar. < MEDD]

( Bağlanış, rabtedilme. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı, belirtilerin birbirini tutması. İLE/VE/<> Uzama, uzun sürme. | Uzay. )


- İRTİZÂK[RIZK] ile/ve/<> İRTİBAT[Ar. < RABT]

( Rızıklanma, rızk alma. İLE/VE/<> Bağlanış, bağlanma. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı. )


- İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI


- İŞ HAYATI ile/ve/<> ÖZEL HAYAT

( Hayat-veren kaynağa ulaşıncaya dek, su olmayan herşeyi atarsınız. )

( BUSINESS LIFE vs./and/<> PRIVATE LIFE
You reject all that is not water, till you reach the life-giving spring. )


- İS MÜREKKEBİ ile/ve ZER/ALTIN MÜREKKEBİ


- İŞ VERMEK:
KİFÂYETSİZE ile/ve/||/<> MUHTERİSE ile/ve/||/<> KİFÂYETSİZ MUHTERİSE

( Başarısızlığa davettir. İLE/VE/||/<> Kavgaya davettir. İLE/VE/||/<> Fitneye davettir. )


- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA

( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )

( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )


- İŞ YAPMAK ve/||/<>/> YAPTIĞIMIZI, İYİ YAPMAK


- İŞ YAŞAMINDA:
ÖZVERİ ile/ve/yerine PROFESYONELLİK

( IN BUSINESS: SELF-SACRIFICE vs./and PROFESSIONALISM
IN BUSINESS: PROFESSIONALISM instead of SELF-SACRIFICE )


- İŞ:
[ne yazık ki]
ÖYLESİNE ve/||/<> ŞİŞİRME


- İŞ" ile/ve/||/<> HAREKET


- İŞ ve/<> (B)İLİM ve/<> İSTEK

( DAVRANIŞ/TUTUM ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> DUYGU )

( Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak sağlanır ve dengelenir. VE/<> Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. VE/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle karşılanır. )

( Yarar/lılık ilkesiyle işler. VE/<> Doğru/luk ilkesiyle işler. VE/<> İyi ve güzel ilkeleriyle işler. )

( İlişkilerin yapılandığı üç alan. )


- İŞ ile/ve/+/||/<> ARKADAŞ ile/ve/+/||/<> UYKU

( )


- İŞ ile/ve/<> İŞLEM


- İŞ ile/ve İŞLEV

( WORK vs. FUNCTION )


- İŞ ile/ve/||/<> ZAMAN

( Çok. İLE/VE/||/<> Az.["Yok" değil!] )


- İŞ ve/<> ZORLAYICILIK

( İş zorlayıcı, zorlayıcı olan ise eğlenceli olmalı/olabilmelidir. )


- ISAAC NEWTON ve/||/<>/> IMMANUEL KANT

( [ö.] 31 Mart 1727 VE/||/<>/> 12 Şubat 1804 )


- İSABETLİLİK ile/ve TUTARLILIK


- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA


- İŞÂRÂT ile/ve/<> İBÂRÂT


- İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )

( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )


- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ


- İşaret parmağını dudaklarına götür ve SUS!!!


- İŞBİRLİĞİ/ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile/ve/||/<> DESTEK ALMA ile/ve/||/<> YARDIM ALMA ile/ve/||/<> YARARLANMA

( %60-70[kendin] - %30-40[öteki]. İLE/VE/||/<> %40-50[kendin] - %50-60[öteki]. İLE/VE/||/<> %70-80[öteki] - %20-30[kendin]. İLE/VE/||/<> %80-90[öteki] - %10-20[kendin]. )


- İŞBİRLİĞİ ve/<> AMAÇ BİRLİĞİ


- İŞBİRLİĞİ ile/ve/<> GÜÇ BİRLİĞİ



(11/21)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 488 kez incelenmiş/okunmuştur.