Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... || ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 9474 başlık/FaRk yer almaktadır.

- KALP YETMEZLİĞİ ile/||/<> KALP KRİZİ

( Kalbin gövdeye yeterince kan pompalayamaması. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. )


- KALP-DAMAR HASTALIKLARI ile/ve/||/<> BÖBREK HASTALIKLARI


- KALP ve/||/<> KULAKÇIK/KULACIK

( ... VE/||/<> Kalbin üst bölümünde bulunan, sağdaki ana toplardamarlardan ve soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı. )


- KALSEDON ile/||/<> KRİZOPRAZ

( Mikrokristalin bir kuvars türü. İLE/||/<> Elma yeşili renkte bir kalsedondur. )


- KALSİT ile/||/<> ARAGONİT

( Kalsiyum karbonat minerali. İLE/||/<> Kalsiyum karbonatın bir diğer polimorfüdür. )


- KÂM[Fars.] ile/ve/değil/yerine/||/<> RÂM[Fars.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. )


- KAMBURLUK/KİFOZ ile/ve/||/<> DOWAGER KAMBURLUĞU


- KAMİ ve/||/<> KAZE

( Tanrı. VE/||/<> Yel/rüzgâr. )


- KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK

( ... ile/ve/||/<> MUSLİHÛN )


- KAMU TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DEVLETLER TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DÜNYA VATANDAŞLIĞI TÜZESİ/HUKUKU


- KAMU ile/ve/||/<>/> ÖZEL ile/ve/||/<>/> VAKIF


- KAMUTAY ile/ve/||/<> KURULTAY[Moğolca]

( Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin genel kurulu. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türkler'de, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul/meclis. )


- KAMUTAY ile/ve/||/<>/> OĞUŞLUK KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> ULUS KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> URAY KAMUTAYI

( MECLİS ile/ve/||/<>/> AİLE MECLİSİ ile/ve/||/<>/> MİLLET MECLİSİ ile/ve/||/<>/> BELEDİYE MECLİSİ )


- KAN TÜKÜRÜP ve/fakat/||/<>/> "KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM" DEMEK


- KÂN(OLUŞ) ||/>
MEKÂN ile/ve/||/<>/> DUYU ile/ve/||/<>/> DUYGU ile/ve/||/<>/> HAL ile/ve/||/<>/> MAHAL ile/ve/||/<>/> MAKAM
||/> AKIL/KAVRAM


- KAN ile/ve/||/<>/> TEMİZ KAN

( ... İLE/VE/||/<>/> Atardamarlarda dolaşan, akciğerlerden aldığı oksijeni taşıyarak gövdenin her yanına giden kan. )


- KANAAT ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM


- KANADI OLMAK/ÇIRPMAK ile/ve/fakat/||/<>/> UÇAMAMAK


- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE

( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )

( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )


- KANAMA:
YERLEŞME ile/ve/||/<> ÂDET

( Gebe kaldıktan yaklaşık 10 - 14 gün sonra oluşan az miktarda hafif lekelenme ya da kanama olarak tanımlanır. [Bu durum, gebelikte rahim duvarına yumurtanın yerleşmesi sırasında ortaya çıkar ve genellikle uzmanlar tarafından normal karşılanır.][Döllenmiş yumurtanın rahmin iç tabakasına yapışmasıyla oluştuğu düşünülen hafif bir kanama türüdür.][Genellikle kendi kendine durur ve özel bir tedavi gerektirmez.] İLE/VE/||/<> ... )


- KANAMALAR:
DIŞ ile/ve/||/<> İÇ ile/ve/||/<> DELİKLERDEN[doğal] ile/ve/||/<> ATAR DAMAR ile/ve/||/<> TOPLAR DAMAR ile/ve/||/<> KILCAL DAMAR

( [Burun Kanaması]
- Hasta/yaralı sakinleştirilir, oturtulur.
- Başı hafifçe öne eğilir.
- Burun kanatları, 5 dk. süre ile sıkılır.
- Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
)

( [Kulak Kanaması]
- Hasta/yaralı, sakinleştirilir.
- Kanama hafifse kulak, temiz bir bezle temizlenir.
- Kanama ciddi ise kulağı tıkamadan temiz bir bezle kapanır.
- Bilinci yerindeyse hareket ettirmeden sırtüstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır.
- Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı, kanama örnekleri ile uzman doktora sevk edilir.
)


- KANAMALARDA, BASI/TURNİKE UYGULAMA NOKTALARI:
BOYUN ile/ve/||/<> KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile/ve/||/<> KOLTUK ALTI ile/ve/||/<> PAZU ile/ve/||/<> KASIK ile/ve/||/<> UYLUK[BACAĞIN ÜST YARISI]

( [Turnike uygulamasında dikkat edilecekler...]
- Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8 – 10 cm. olmalıdır.
- Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
- Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.
- Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.
- Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.
- Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
- Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-20 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.
- Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır.
- Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak ön kol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, ön kol ve bacağa da turnike uygulanabilir. )

( [Boğucu Sargı (Turnike) Uygulama Tekniği]
- İlk yardımcı, eline, geniş, güçlü ve esnemeyen bir sargı alır.
- Şerit yarı uzunluğunda katlanır, uzuv, etrafına sarılır.
- Bir ucu halkadan geçirip çekilir ve iki ucu biraraya getirilir.
- Kanamayı tamamen durduracak yeterlikte sıkı bir bağ atılır.
- Sargının içinden sert nesne[kalem gibi] geçirilir ve uzva paralel konuma getirilir.
- Kanama durana kadar sert nesne döndürülür.
- Sert nesne, uzva dik konuma getirilerek sargı çözülmeyecek biçimde sabitlenir.
- Hastanın/yaralının giysisinin üzerine, adı ve turnikenin uygulandığı zaman[saat ve dakika] yazılı bir kart iğnelenir.
- Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla ya da sabit kalemle "turnike" ya da "T" harfi yazılır.
- Hasta/yaralı, pansuman ve turnikesi görülecek biçimde battaniye ile sarılır.
- Turnike, 15-20 dakika aralıklarla gevşetilir, sonra tekrar sıkılır.
)

( [Uzuv Kopması Varsa]
- Kopan parça, temiz, su geçirmez, ağzı kapalı bir plastik torbaya yerleştirilir.
- Kopan parçanın konduğu torba, buz içeren ikinci bir torbanın içine konulur.
- Kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba, ağzı kapatıldıktan sonra içinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir torbaya ya da kovaya konulur. Bu biçimde, kopmuş uzuv parçasının buz ile doğrudan teması önlenmiş ve soğuk bir ortamda taşınması sağlanmış olur.
- Torba, hasta/yaralı ile aynı araca konulur, üzerine hastanın adı ve soyadı yazılır, en geç 6 saat içinde sağlık kuruluşuna gönderilir.
- Tıbbi birimler haberdar edilir[112].
)


- KANARYA MAHALLESİ ve/||/<> KUŞ ADLI SOKAKLAR

( )


- KANAT ile/ve/değil/||/<> ANGIÇ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Araca daha fazla yük yüklemek üzere yanlarda oluşturulan parmaklık, kanat. )


- KANÇILAR[İt. < CANCELLIERE] ile/ve/||/<> KANÇILARYA[İt. < CANCELLERIA]

( Elçiliklerde, konsolosluklarda yazı ve evrak işlerini yürüten görevli. İLE/VE/||/<> Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin çalıştığı yer. )


- KANDIRMA:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/||/<>/< KENDİNİ


- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK


- KANIT(LANABİLİRLİK) ile/ve/||/<> ZORUNLULUK


- KANIT/BURHAN ile/ve/||/<> KESİNLİK/YAKÎN


- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER


- KANIT ile/ve/||/<> BİLİMSEL BİLGİNİN OLANAĞI


- KANIT ve/||/<>/< KAVRAM


- KANIT ile/ve/||/<> SAĞLAMA


- KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK


- KANITLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRMEK


- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN


- KANMA ile/ve/||/<>/> KANIŞ

( Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. | Tatlı sözlere aldanmak. | Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak. | Yetinmek, iktifa etmek. İLE/VE/||/<>/> Kanma durumu. | Kanı, kanaat. | Aldanış, kanma. )


- KANSER (GÖZELERİ) ile/||/<> KARSİNOM ile/||/<> SARKOM

( ... İLE/||/<> Kas, bağ doku, kemiklerde. İLE/||/<> ... )

( Bulaşma, sıçrama, yayılma olur/olabilir. İLE/||/<> Bulaşma/sıçrama olmaz fakat aynı yerde yoğunlaşması ve tekrarlaması oranındadır. İLE/||/<> ... )

( Kemoterapi, ışın terapisi ve cerrahi gibi çeşitli/çoklu tedavi yöntemleri uygulanır. İLE/||/<> Ameliyat gerektirir. İLE/||/<> ... )

( ... İLE/||/<> Deri bölgesinde de olabildiği gibi, daha çok, gövde boşluklarında ve derinliklerinde. İLE/||/<> ... )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( CANCER (CELL) vs./||/<> CARCINOME vs./||/<> SARCOME )


- KANT'I ETKİLEYENLER:
LİZBON DEPREMİ(1755)[9.0] ile/ve/||/<> HUME VE NEDENSELLİK SORUNU ile/ve/||/<> ROUSSEAU VE ÖZGÜRLÜK SORUNU


- KANT'IN, KRİTİK YAZIMI DÖNEMLERİNDE:
YAZIM ÖNCESİ ile/ve/||/<> YAZIMI ile/ve/||/<> YAZIM SONRASI

( 1746 - 1770 ile/ve/||/<> 1781 - 1790 ile/ve/||/<> 1790 - 1804 )


- KANT'IN, ÖNE SÜRDÜĞÜ TEMEL VARSAYIM:
AKLÎ GÖRÜNÜN İPTALİ ile/ve/||/<>/> MATEMATİK ZEMİNİN ORTAYA KONULMASI


- KANT'IN, YÜRÜYÜŞLERİNİN DAKİKLİĞİ ile/ve/||/<>/> BOZULMASI

( ... İLE/VE/||/<>/> 1789 Aydınlanma Devrimi'nin haberi ve coşkusundan dolayı. VE Rousseau'nun, eğitim felsefesi ile ilgili adlı "Emile" adlı kitabını okurken çok etkilenmiş olmasından dolayı. )


- KANT'TA, TEMEL AYRIMLAR:
A PRIORI | A POSTERIORI ile/ve/||/<> TEZÂHÜR | KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> GÖRÜ | KAVRAM

( ... und ERSCHEINUNG | DING AN SICH und ANSCHAUUNG | BEGRIFF )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KANT ve/||/<> SCHLEIERMACHER

( bkz. Fakültelerin Çatışması - I. Kant )


- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA


- KAOLİN ile/ve/||/<>/< KAOLİNİT

( Porselen yapmakta kullanılan bir tür ak ve gevrek kil. İLE/VE/||/<>/< Arı kilin temel maddesini oluşturan hidratlı alüminyum silikat. )


- KAPAK ile/değil/yerine/||/<> TABAK


- KAPALI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRSİZ


- KAPALI ile/ve/||/<> DOLAYLI


- KAPAT! ile/ve/||/<> YARDIR!

( "Çok hızlı ya da yoğun yapmak/yaşamak" üzere verilen "destek" ve/ya da coşku "sözleri"... )


- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK


- KAPI ile/ve/||/<>/> SAPI


- KAPI ve/||/<>/> YAPI


- KAPIKULU OCAĞI ile/||/<> KAPIKULU

( Osmanlı'nın sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan Sultan'a bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen ad. [Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı'nın askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu. Kapıkulu askerleri, bölge askerleri ve donanma güçleri ile birlikte Osmanlı ordusunun üç ana bölümünden biriydi. Kapıkulu askerleri, yayalardan oluşan Yeniçeriler, Cebeciler, Topçular, Top Arabacıları ve süvarilerden oluşan sipahi, silahtar, sağ ulûfeciler, sağ garipler, sol gariplerden oluşmaktaydı. Kent güvenliğinden ve sınırların korunmasından sorumlu olan, silah olarak genellikle tüfek, kılıç, ok ve yayı kalkan, mızrak kullanan savaşçı bir sınıf olan kapıkuluların görevleri katı ve ödünsüz kurallara bağlanmıştı. Bu kurallara Kavanin-i Yeniçeriyan denirdi. Kapıkulu olacak kişinin ailesiyle ve diniyle tüm bağlarını koparması, aynı yeni doğmuş gibi, sultandan başka kimseye nesnel ya da duygusal herhangi bir bağ kurmaması gerekiyordu.] İLE/||/<> Ücretli Osmanlı askeri. )


- KAPILANMA ile/ve/||/<> SABİTLENME


- KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA


- KAPLANBÖCEK ile/ve/||/<>/< KAPLANBÖCEKLER

( Başka böceklerle beslenen, tarım için çok yararlı olan kaplan böcekler ailesinin örnek türü. İLE/VE/||/<>/< Zararlı böcekleri avlayarak bitki, hayvan ve insan sağlığına yardımcı olan, güzel renkli, kın kanatlı böcekler ailesi. )

( CICINDELA CAMPESTRIS cum ... )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK


- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]

( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )


- KAPSAMI AŞAN ile/ve/||/<> KAPSAM DIŞINDA KALAN


- KAPSAYAN ANNE ile/ve/||/<> NESNEL ANNE


- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK


- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> OKŞAYICI/LIK


- KÂR[Fars.] ile/ve/||/<> KÂM[Fars.]

( Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. İLE/VE/||/<> Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


- KAR ile/ve/||/<>/> KARLIK

( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE/VE/||/<>/> Kar kuyusu. | Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar ya da buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe. )


- KARA DELİK ile/ve/||/<> OLAY UFKU


- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE


- KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI

( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )


- KARA ile/ve/||/<> DENİZ


- KARABASAN ile/ve/değil/||/<>/< KAYGI


- KARABUĞDAY ile/||/<>/< KARABUĞDAYGİLLER

( ... İLE/||/<>/< Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları boğumlu, çiçekleri başak ya da salkım durumunda bazı türleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir aile. )


- KARACİĞER ve/||/<> BAĞIRSAK

( %75'i olmadan yaşayabiliriz. VE/||/<> %80'i olmadan yaşayabiliriz. )


- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA


- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- KARAMSAR/LIK ve/||/<>/>/< KORKAK/LIK


- KARANLIĞIN:
OLUMSUZLUĞU ile/ve/||/<> DOĞURTUCULUĞU


- KARANLIK ile/ve/||/<> BULANIK


- KARANTİNA[İt. < QUARANTINA] ile/ve/=/||/<> YALITIM/AYIRMA/YALNIZLAŞTIRMA/TECRİT[Ar. < TECRÎD]

( Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belirli bir bölgenin ya da yerin denetim altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. | Hastahanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer. İLE/VE/=/||/<> Ayırma, ayrı bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu, cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. )


- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)

( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )


- KARAR/INDA ve/=/||/<> KIVAM/INDA


- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE


- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK


- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK


- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK


- KARARLILIK ile/ve/||/<> YARILANMA


- KARATAVUĞUN ÖTÜŞÜ ...:
SABAHA KARŞI ile/ve/ya da/||/<> GÜN BATIMINDAN SONRA


- KARATE KUŞAKLARINDA:
BEYAZ ile/ve/||/<>/> SARI ile/ve/||/<>/> TURUNCU ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> MAVİ ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(3. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(2. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(1. KYU) ile/ve/||/<>/> SİYAH (1. DAN) ile/ve/||/<>/> SİYAH (2. - 10. DAN)


- KARBON KİMYASI ile/||/<> HİDROJEN KİMYASI

( Karbon bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Hidrojen bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KARBON KİMYASI ile/||/<> SİLİSYUM KİMYASI

( Karbon bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Silisyum bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KARBON:
HAZNELERİ ile/ve/||/<> AKIŞLARI

( image )

( 1 mol karbon = 12 gram )

( Yanardağ başkalaşım etkinlikleri
3 x 1012 mol/yıl

Atmosfer
5.6 x 1016 mol/yıl < [arası: 300 yıl] > (Yüzey organik öğeleri: 2 x 1017 mol/yıl)

^
|
| [arası: 3000 yıl]
|
v

Okyanus
3.2 x 1018 mol/yıl

|
| [arası: 2 x 1013 mol/yıl]
|
v

[çözünme: 1.7 x 1013 mol/yıl]

Tortul karbona mineralleri
5 x 1021 mol/yıl )


- KARBON ile/ve/||/<>/> BENZEN HALKASI

( Kimya. İLE/VE/||/<>/> Petrokimya. )


- KARBON ile/ve/||/<> SİLİKON


- KARBONDİOKSİT[Fr. < CARBONDIOXYDE] ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NİTRÖZ OKSİT

( Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0 °C'de ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz.[CO2] İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Karbondioksitten, 300 kat daha zararlı sera gazı. )


- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> METAN GAZI

( ... İLE 20 kat daha etkilidir. )


- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> OKSİJEN

( Gözesolunum sonucu açığa çıkan gaz. İLE/VE/||/<> Fotosentez sonucu açığa çıkan gaz. )

( Hayvanda/n ve insanda/n. İLE/VE/||/<> Bitkide/n. )


- KARBONMONOKSİT ile/ve/||/<>/> KARBONİL[Fr. < CARBONILE]

( 0,97 yoğunluğunda, renksiz, kokusuz, zehirleyici bir gaz. [Bol miktarda ısı açığa çıkararak mavi bir alevle yanar ve hava ile birleşerek birçok uygulama alanı olan patlayıcı bir karışım oluşturur.] [simgesi CO]. İLE/VE/||/<>/> Birleşme değeri 2 olan karbonmonoksit. )


- KARDEŞ ile/ve/değil/||/<> MUSAHİB


- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)


- KARDİYAK ARREST ile/||/<> KALP YETMEZLİĞİ

( Kalbin aniden durması. İLE/||/<> Kalbin gövdeye yeterli kan pompalayamaması. )


- KARDİYOJENİK ŞOK ile/||/<> HİPOVOLEMİK ŞOK

( Kalbin yeterli kan pompalayamaması sonucu oluşan şok. İLE/||/<> Kan hacminin azalması sonucu oluşan şok. )


- KARDİYOLOJİ ile/||/<> PULMONOLOJİ

( Kalp ve dolaşım düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Akciğer ve solunum düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. )


- KARDİYOMEGALİ ile/||/<> KARDİYOMİYOPATİ

( Kalbin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. )


- KARDİYOMİYOPATİ ile/||/<> PERİKARDİT

( Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )


- KARDİYOPATİ ile/ve/||/<> KARDİYOSKLEROZ ile/ve/||/<> KARDİYOSKOP

( Kalp hastalıklarının genel adı. İLE/VE/||/<> Kalp dokusu sertleşmesi.[Bazen atardamar sertleşmesiyle birlikte görülür.] İLE/VE/||/<> Kalp hareketlerinin incelenmesine yarayan aygıt. )


- KARE ile/ve/||/<> KAREKÖK

( Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba. | Bu biçimde olan. | İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın biraraya gelmesi. İLE Karesi verilen bir sayıya eşit olan sayı. )

( "Hesap Makinesi Olmadan Karekök Almak İçin İki Basit Yöntem" yazısını da okumak için burayı tıklayınız... )


- KAREEM ABDUL JABBAR ve/||/<>/> JOHN WOODEN

( )


- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( image )

( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.

Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.

Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.

Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.

Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara; anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )


- KARGABÜKEN ile/ve/||/<>/> STRİKNİN

( Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri talkım durumunda olan, meyvesi zehirli bir ağaç. | Bu ağacın striknin elde edilen tohumu. İLE/VE/||/<>/> Kargabükenden çıkarılan, etkili bir zehir. )


- KARİKATÜR (ÇİZMEK) ile/ve/||/<>/< KARAGÖZ (ÇİZMEK)

( )


- KARIN/EŞEYSEL ÖRGEN/LER:
ARKA/DA ile/ve/değil/||/<> ÖN/DE

( Dört ayak üstündeyken/üstündeyse. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İki ayak üstündeyken/üstündeyse. )

( Hayvanda ve insan gövdesinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan gövdesinde. )


- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK


- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK


- KARIŞIM ile/ve/||/<> ERİYİK


- KARIŞMA! ile/ve/||/<> KARIŞTIRMA! ile/ve/||/<> AÇMA!

( [... iç dünya(sı)na/ı ...] Hiçkimsenin. İLE/VE/||/<> Hiçkimseyi. İLE/VE/||/<> Hiçkimseye. )


- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK


- KARİSOKE:
KARİ DAĞI ve/||/<> MİSOKE DAĞI

( Ruanda'da, gümüş sırtlı gorillerin yaşadığı bölgede, 18 yıl boyunca, gorilleri araştıran ve koruyan Dian Fossey'in[1932 - 1985], Kari ve Misoke dağlarının arasındaki bölgeye ve araştırmalarına verdiği ad. )

( Anthony Hopkins'in, "The Instinct" adlı filmini izlemenizi salık veririz. )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇIRPMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKALAMAK


- KARL MARX ile/ve/||/<> FRIEDRICH ENGELS

( 05 Mayıs 1818 - 14 Mart 1883 İLE/VE/||/<> 28 Kasım 1820 - 05 Ağustos 1895 )


- KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ


- KARMAŞA ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK


- KARMAŞA ile/ve/||/<> KARARSIZLIK


- KARMAŞIK/KOMPLEKS ile/ve/||/>< YALIN PROTEİN

( Birçok polipeptid zincirinden oluşan protein. İLE/VE/||/>< Tek bir polipeptid zincirinden oluşan protein. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )


- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI


- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN


- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA

( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )

( Dress, how you want to be addressed. )


- KARŞILAŞMA ve/||/<>/> KARŞILAMA ve/||/<>/> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILAŞMA ile/ve/||/<> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM


- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL


- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK


- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN

( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )


- KARTOPU ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇIĞ


- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]

( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS BİLGİSİ/BİLİNCİ ve/||/<> KEMİK BİLGİSİ/BİLİNCİ

( [gövdemizdeki sayısı] 640 ve/||/<> 206 )

( )


- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE

( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( image )

( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )

( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )


- KASLAR:
KISALAN ile/ve/||/<> UZAYAN

( )


- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ

( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )


- KATALİTİK ASİMETRİK SENTEZ ile/||/<> RASEMAT SENTEZİ

( Asimetrik katalizörler kullanarak kiral moleküllerin sentezini yapan bilim dalı. İLE/||/<> Kiral olmayan ya da rasemik karışımların sentezini yapan bilim dalı. )


- KATALİTİK KİMYA ile/||/<> ENZİM KİMYASI

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Enzimlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> ENZİM KİNETİĞİ

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE Enzimlerin hızlarını ve mekanizmalarını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> REAKTİF KİMYA

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Reaktiflerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KATARSİZ ile/ve/||/<> ABREAKSİYON


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KATEGORİLER ile/ve/+/||/<> YARGILAR

( KATEGORİLER'DE:
NİCELİK
[Birlik | Çokluk | Bütünlük/Tümlük ]
NİTELİK[Olgusallık/Gerçeklik | Olumsuzlama | Sınırlama]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[İlintililik ve Töz/Kalıcılık | Nedensellik ve Etki/Bağımlılık | Ortaklık]
KİPLİK[Olanak/Olanaksızlık | Varlık-Yokluk | Zorunluluk/Olumsallık]

ile/ve/+/||/<>

YARGILAR'DA:
NİCELİK
[Tümel | Tikel | Tekil]
NİTELİK[Olumlu | Olumsuz/Değilleyici | Belirsiz/Sonsuz]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[Yüklemli/Kategorik | Koşullu/Hipotetik | Ayrık/Ayırıcı]
KİPLİK[Sorunsal/Olasılıklı | Onaylayıcı/Tahkîkî | Zorunlu] )

( bkz. IMMANUEL KANT )

( Şemaların birliği. İLE/VE/+/||/<> ... )


- KÂTİB-İ ÂDİL/NOTER[Fr. < NOTAIRE] ile/ve/||/<> HAKEM


- KATIK ile/ve/||/<> AZIK

( Yiyecek/yemek. İLE/VE/||/<> Ekmek. )


- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU


- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ


- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME


- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME


- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATLAMA ile/ve/||/<> KIVIRMA


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA


- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN


- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]

( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )


- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]

( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )


- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )


- KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL


- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK


- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM

( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )

( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.

Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir. Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.

Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.

Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.

İLE/VE/||/<>/>



Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.

Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.

Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]

Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )

( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...

FaRkLaR.net/kavram/kavram

FaRkLaR.net/kavram/kuram )

( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]


- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA


- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME


- KAVRAM ve/||/<>/> SANAT


- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM


- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM

( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )

( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )

( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )

( ISTILAH: BARIŞ/SULH )

( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )

( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )

( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )

( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )

( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )


- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT

( KANT ve/||/<>/> HEGEL )


- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM


- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA


- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI


- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ

( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK

( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )


- KAYA ile/ve/||/<> YILAN

( )

( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.

Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”

Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"

Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.

Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.

Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...

Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.

Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )


- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM

( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )

( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )

( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE


- KAYGI:
ZAYIFLAŞTIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<> KOLAYLAŞTIRICI

( ANXIETY:
DEBILITATIVE vs. FACILITATIVE )


- KAYGI/ENDİŞE ve/||/<>/> ÜZÜNTÜ/KEDER


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU


- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME


- KAYGI ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE GEVİŞİ


- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM


- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK


- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK


- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA


- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI


- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA


- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI


- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK


- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- KAYIK/KÜREK ve/||/<> HAMLA[Ar.]

( ... VE/||/<> Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması. | Bu biçimde sandalın aldığı yol. | Kıçtan, birinci oturak. )


- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP


- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN


- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


- KAYISI ile/||/<>/< ZERDÂLİ[Fars.]

( ... İLE Kayısı ağacının, küçük meyveli bir türü. | Bu ağacın, acı çekirdekli meyvesi. )

( Aşılı. İLE/||/<>/< Aşısız. )

( ... cum PRUNUS ARMENIACA )


- KAYITLI ile/ve/değil/||/<>/< KANITLI


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYNAK/KAYNARCA/GÖZ/PINAR/MEMBA[Ar. < MENBA] ile/ve/||/<> KAYNAÇ/GAYZER[Fr. < GEYSÉR]

( Bir suyun çıktığı yer. İLE Volkan bölgelerinde, belirli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak. )


- KAYNAK/MEMBA ile/ve/||/<> EŞİK


- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA

( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAYNAMA ile/ve/||/<> BUHARLAŞMA

( * Sıvının her yerinde olur.
* Belirli bir sıcaklıkta gerçekleşir.
* Kaynama süresince, sıcaklık değişmez.
* Sıvının, hızla buharlaşmasıdır.

İLE/VE/||/<>

• Sıvının yüzeyinde olur.
• Her sıcaklıkta gerçekleşir.
• Buharlaşan maddelerin sıcaklığı değişebilir.
• Sıvının, ısı alarak, gaz durumuna geçmesidir. )

( )


- KAYNAMA ile/ve/||/<>/> PİŞME


- KAYNAŞTIRMA HARFİ ile/ve/||/<> YARDIMCI SES


- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN


- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK

( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )


- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN

( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )


- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm

( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )


- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR

( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )

( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )

( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )

( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )

( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )

( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )


- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK

( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )


- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM

( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK


- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM

( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )


- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM

( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )


- KELÂM ile/ve/||/<> AKÂİD

( Gövdemizi nasıl gıda büyütüyorsa, aklımızı da sevgi ve kelâm büyütür. )

( Kelâmı anladıktan sonra harfler canlanır. )

( Kelâm, söyleyenin değil, dinleyenindir! )


- KEBÎR[Ar. >< SAGİR] ile/ve/||/<> CELÎL[Ar. >< HAKİR] ile/ve/||/<> ÂZÎM[Ar.]

( Fiziksel büyük/lük. İLE/VE/||/<> Kabul ya da saygınlıkla ilgili, itibarî büyük/lük. İLE/VE/||/<> Azâmet, heybet ve ihtişam olarak büyük. )


- KEÇECİ-ZÂDE İZZET MOLLA ve/||/<>/> KEÇECİ-ZÂDE FUAD PAŞA

( Babası. VE/||/<>/> Oğlu. )

( 1786 - Ağustos 1829 VE/||/<>/> 1814 - 12 Şubat 1869 )


- KEDİ ile/ve/||/<> JEOGLİF

( Peru'nun başkenti Lima'nın 400 km. güneyinde, Palpa ve Nazca kasabaları arasından bulunan bu jeoglif, yüksek ve kurak bir arazide yer almaktadır.

Bazı yerel jeogliflere benzerlik gösterse de, uzmanlar, Nazca çizgilerinin, Nazca kültürü tarafından MS. 400 ve MS. 650 tarihleri arasında yapıldığını düşünüyor.

Yüzlerce karmaşık figürün bulunduğu bu çizgilerde basit hatlarla tasarlanmış örümcek, maymun, köpek, balık, kertenkele gibi figürler göze çarpmakta ve tüm bu çizgiler, 80 km2.'den daha fazla bir alanı kaplamaktadır. )

( image )


- KEFÂRET:
AHLÂKÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( [bkz.] Kant. İLE/VE/||/<> Hegel. )


- KEFE ile/ve/||/<> KESE


- KEKE / KEKEME/LİK ile/ve/||/<> GEÇ KONUŞMA


- KEKELEME ile/ve/değil/||/<>/< GEVELEME


- KEKİK ile/ve/||/<> ANUK


- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )


- KEKİK ile/ve/||/<> ZAHTER


- KEL ile/ve/değil/||/<> KÖSE


- KELÂM ile/ve/||/<> AKAİD/AKÎDE

( Amacı dinî olmakla birlikte temellendirmesi akılsal olan bilim dalı. İLE/VE İnanca ilişkin ve sem'î[ilgili dinin kutsal metninden alınma] kanıtlara dayalı bilim dalı. )

( Matematik mutlak, fizik mukayyettir. Akaid mutlaktır. )

( NESEF-İ AKAİD'ini okumanızı salık veririz. [TAFTAZÂNİ'nin şerhinden yararlanılabilir.] )


- KELÂM ve/||/<>/< ARAP DİLBİLGİSİ/GELENEĞİ/ANLAYIŞI


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER ile/ve/||/<> İŞRÂKİLER ile/ve/||/<> MUHAKKİKLER


- KELEBEK ile/ve/||/<> MAYMUN

( ["zihni" ve "düşünme sürecimizi/hızımızı" anlatmada]
Batı'da[Yunan]. İLE/VE/||/<> Doğu'da. )


- KELEPÇE[Fars. < KELEBÇE] ile/ve/||/<>/> PRANGA[İt. < BRANCA]

( El bileklerine takılan. İLE/VE/||/<>/> Ayak bileklerine takılan. )


- KELİME-İ ŞEHÂDET ile/ve/||/<> ŞEYTANIN LÂNETLENMESİ

( İslâm'da. İLE/VE/||/<> Hristiyanlık'ta. )

( HÜSN-EL HÂTİME )


- KELİME-İ TEVHÎD:
"ALLAH'TAN BAŞKA İLÂH YOKTUR" ve/||/<> ÖLÜM VAR!


- KELİME-İ TEVHÎD ve/||/<> KUR'ÂN-I MECÎD


- KEMÂL ve/||/<>/< GÜZELLİK


- KEMAL ile/ve/||/<>/> İHSAN


- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM

( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.] )


- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM


- KEMİK ve/||/<> FREN ve/||/<> İNSAF


- KENÇ ile/||/<> KENCE

( Genç. İLE/||/<> En küçük/son çocuk, "tekne kazıntısı". )


- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI


- KENDİ/MİZ ile/ve/değil/||/<>/< "KEDİ"/MİZ

( Zihnimiz, anlam ve değer dünyamız. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sorumlu olduğumuz ve bakımını sürdürmek zorunda olduğumuz sevgili gövdemiz(/"çocuğumuz"/"kedimiz"). )

( Biz, gövdemiz ya da gövdemizdekiler(örgenlerimiz) değiliz. Birlikte fakat ayrı ayrı düşünmek durumundayız. Kendimizi, gövdemize indirgememek ve özdeşleştirmemek durumundayız. )

( image )

( Kendimizi ve "kedimizi(gövdemizi)" geliştirmek üzere 11 yaşam önerisi...

1- Ne yaparsak yapalım, hiçbir işimizde acele etmemeyi, her yaptığımıza, söylediğimize ve yiyip içtiğimize yüksek özen göstererek...
(Yediğimizi içerek; içtiğimizi yiyerek(çiğneyerek)!]

2- "Kâr" ile yarar arasındaki farkı sürekli anımsayarak kârın değil yararın önemli/öncelikli olduğunu anlayarak ve anımsayarak, yaptığımızın "kâr", yapmadığımızın yarar olduğu üzerinden düşünerek ve yaşayarak...
(Yaşamın, "zihin <> dil <> bellek" üçgeninde yapılandığını ve yaşayabileceğimizi bilerek ve sürekli anımsayarak.)
(Bir alan hakkında çoğu şeyi, çoğu şey hakkında da bir şeyi bilmeye çaba göstererek.)

3- Kendimiz başta olmak üzere adâlet ve rızâ üzerine kurulu bir yaşam kurmayı daha çok önemseyerek olmazsa olmazların ve karıştırılmaması gerekenleri sürekli anımsayarak...

[Olmazsa olmazlar:
(Kullanılagelenler)
1- Sağlık ve özgürlük
2- Zaman ve enerji
3- Bilgi ve farkındalık

(Uygulanagelenler)
1- Doğa ve doğallık
2- Uyum ve bütünlük
3- Gelişim ve değişim

Karıştırılmaması Gerekenler:
1- Genel ile Özel
2- Birincil Olanlar ile İkincil Olanlar
3- Araç ile Amaç
4- Süreç ile Sonuç
5- Kuram ve Uygulama
6- Korku ve Kaygı

4- Hareketten(spordan), felsefi anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılıktan uzak düşmeden, her düşündüğü, söylediği ve yaptığında yöntemin(usûl) ve üslûbun, içerikten/esastan önce olduğunu sürekli anımsayarak ölçü ve orandan olabildiğince yararlanarak...

(Zihnimizi, davranışlarımızı ve yaşamımızı, "alış-veriş" değil veriş-alış üzerine kurmayı yeğleyerek.)

5- Kendimizin gövde (ya da herhangi bir organımız) olmadığını, gövde ve zihnin birlikte fakat ayrı ve bütün olduğunu öncelikle anlayarak ve sürekli anımsayarak.
(Kendimizi tanımanın ve gerçekleştirmenin altı alanında,
[ Soluk | Beslenme | Psikoloji | Fizyoloji | Eşeysellik | İletişim ]
daha etkin ve yetkin bilgi sahibi olarak kendimizi ve yaşamı yönetmemizle!...)
(Nesnelere, kişilere[özellikle çocuğuna] ve kendimize tapmadan yaşamanın önemiyle birlikte alaycılıktan uzak durarak...)

6- Geçmişin olumsuzu olan "Keşke ..."lere ve geleceğin olumsuzu olan "Ya ..."lara zihnimizde ve yaşamımızda yer vermeyip zamanın değil ân'ın farkındalığıyla yaşamak üzere zihnini ve yaşamını tekrar düzenleyerek...
(Kaygı değil [koşulsuz] saygı ve sevgi üzerine yaşamayı öğrenerek ve yeğleyerek...)

7- Yaşamı, "ya, ya da" "mantığı" ile [0 - I] olarak değil "hem, hem de; ne, ne de" "mantığı" ile geleceğe don biçmeden, her şeyin başlangıcında %50-50'de durduğumuzu ve 1 ile 99 arasında yaşayabileceğimizi ve ifade edebileceğimizi yeğleyerek...
(Yaşamımızdaki azaltacaklarımız, bırakacaklarımız ve çoğaltacaklarımız üzerine daha çok düşünerek ve uygulayarak...)
(Küçük hesaplara değil ayrıntılara öncelik vererek...)

8- En başta ve özel olarak kendimizi, daha sonra da anne-babamızı, başkalarını ve geçmişimizde olan bitenleri affetmeyi yeğleyerek...
("Başımıza gelenleri" değil onlara nasıl tepki vereceğimizi yeterince düşünerek, öncelik vererek [olumsuzluk muhasebesi ve önceliği yapmadan] ve özen göstererek...)
(Sorunun değil çözümün parçası olmayı yeğleyerek...)

9- İşleri ve sorumlulukları, ona(şuna/buna) bırakarak/yıkarak değil kendimiz üstlenerek!...
(Bir yakınımız, dostumuz ve komşularımızla el birliği, dayanışma içinde olarak imece yöntemiyle düşünerek ve daha çok çalışarak...)

10- Karbon ayak izimizin azal(tıl)acağı, çevrenin ve doğanın dengelerine katkıları ve artıları yüksek olan, uygarlığın ve teknolojinin en yalın göstergesi/aracı olan bisikleti, bireysel işlerimizde ve toplumsal alanlarımızda daha fazla kullanarak!...

11- Çeşitli olay/olgu, durum ve koşullarda, genelleyici, indirgeyici, özdeşleştirici düşünemeyeceğimiz ve köktenci, toptancı, sonuç odaklı, keyfî "çözüm" ve yaklaşımlarda olamayacağımızı anımsayarak... )


- KENDİ ile/ve/||/<>/> KENDİNE


- KENDİLİĞİNDEN/LİK ile/ve/||/<> ALIR/LIK

( SPONTENEITÄT mit/und/||/<> RECEPTIVITÄT )


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK

( 1983 - Anton Zeilinger[20 Mayıs 1945] )


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK ile/ve/||/<> ÜRETİCİLİK ile/ve/||/<> KENDİNİ ÜRETİM(POLİTERASYON)


- KENDİLİK ÇEKİRDEĞİ ile/ve/||/<> OTİZM

( WINNICOTT > STERN > MAHLER )


- KENDİLİK EDİMLERİ ile/ve/||/<> BAŞKALARININ TEPKİLERİNE ÖZGÜ BEKLENTİLER ile/ve/||/<> BAŞKALARININ EDİMLERİ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, KENDİLİĞE KARŞI EDİMLERİ(İÇE YANSITMA)


- KENDİLİK EVRELERİ'NDE:
0-2 ve/||/<>/> 2-6 ve/||/<>/> 7-15 ve/||/<>/> 15-30 AY

( Ortaya çıkmakta olan kendilik. VE/||/<>/> Çekirdek kendilik. VE/||/<>/> Öznelerarası kendilik. VE/||/<>/> Sözel kendilik. )


- KENDİLİK:
GÖZLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEN


- KENDİLİK:
KAYITLARIMIZDA ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE


- KENDİLİK ile/ve/||/<> BİRİCİKLİK


- KENDİLİK ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEN


- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KENDİLİK EVRELERİ


- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK NESNESİ


- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK TASARIMLARI


- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Mizaç, karakter, deneyim ve sınırsız algıdaki çeşitliliğin birlikteliğinin yansıması. [benlik kimliği] İLE/VE/||/<>/> Düzenin ve/ya da çevrenin etkisi/katkısı ile oluşturulmuş olan. İLE/VE/||/<>/> Kişinin, takip ederek ve farkındalıkla oluşturduğu. )

( Kişi, davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )

( Nasıl, bir gövde, ışığın yolunu kestiğinde gölge görünürse, öylece, saf "öz [kendini] farkındalık" durumu da "ben-bedenim" düşüncesiyle engellendiği zaman "kişi" ortaya çıkar. )

( Sizdeki kişi ile birlikte kalın ve size neler olduğunu gözlemleyin. )

( Bilinenin bileni'ni, yani gerçek kimliğinizi bulun. )

( Kişilik, dilde yansır. )

( SABIR GEREK EVVELÂ,
SONRA TAHAMMÜL,
SONRA TENEZZÜL,
SONRA İLİM, İRFAN GEREK,
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK,
SONRA YOKLUK,
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )

( Personality reflects on language. )

( Exactly as a shadow appears when light is intercepted by the body, so does the person arise when pure self-awareness is obstructed by the 'I-am-the-body' idea.
Stay with the person and watch what happens to you.
Find out who you are, the knower of the known. )

( SELF/NESS vs./and/< IDENTITY vs./and/< PERSONALITY )


- KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK


- KENDİMİ AŞMAM GEREK DÜŞÜNCESİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK


- KENDİN OLABİLMEK ve/||/<>/> KENDİN KALABİLMEK


- KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> KENDİ BAŞINA ŞEY

( bkz. KANT )

( DING AN SICH mit/und/||/<> ... )


- KENDİNDE/Bİ-ZÂTİHİ ile/ve/||/<> ÖZCE(/ÖZÜ İTİBARI İLE)/ZÂT-EN[<>/||/>< SIFAT-EN]


- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KALICI/LIK


- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE


- KENDİNDEN KAÇMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KOVALAMAK/TANIMAK


- KENDİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN


- KENDİNE BİRİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI


- KENDİNE MAL ETME/TEMELLÜK[Ar.] ile/ve/||/<>/< BENZEŞME

( Özdeşlik. İLE/VE/||/<>/< Farklılık. )

( Akılsallık. İLE/VE/||/<>/< Mimesis. )


- KENDİNİ "GERÇEKLEŞTİRMEK" ile/ve/|| KENDİNİ "AŞMAK"

( Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) yukarı doğru yapılandırmak. İLE/VE/|| Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) aşağı doğru kökleştirebilmek. )

( TAHKİK el-ZÂT ile/ve/|| ... )


- KENDİNİ "KÜÇÜMSEME" ile/ve/=/||/<>/< ÖVÜNME


- KENDİNİ "TANIMLAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ TANIMAK

( Yapmamız gereken tek şey, kendimizi [sınırlayıp ayırarak] tanımlama eğiliminden kurtulmaktır.[Tüm "tanımlar", yalnızca gövdemize ve onun görünümlerine özgüdür.] )

( All we need is to get rid of the tendency to define ourselves. [All definitions apply to our body only and to its expressions.] )

( [not] EXPRESS THE SELF vs./and/but/||/<>/< RECOGNIZE THE SELF
RECOGNIZE THE SELF instead of EXPRESS THE SELF )


- KENDİNİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi bilmek için kendimiz olmalıyız. )

( Kendimizi aşmak için kendimizi bilmek durumundayız. )

( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir durumdur. )

( Kendimizi bilirsek, öteki her şey onunla birlikte gelir. )

( Kendimizi bilmeyi engelleyen, yalnızca zihindir. )

( Kendini bilişteki amaç, ne olmadığımız hakkındaki tam bilgidir. )

( Kendimizi iyice/yeterince bilmezken, başkasını nasıl bilebiliriz? )

( Kendimi bilmek ile tam olarak, neyi bilmiş olurum? Olmadıklarımızın hepsini. )

( Kendimizi bilmeyi öğrenelim, harikalar keşfederiz. )

( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az korkarız. )

( Kendimizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkımızdaki "düşüncelerimizi" düzeltelim. )

( Ne olduğumuzu bilmek için önce, ne olmadığımızı araştırmak ve bilmek durumundayız. )

( İşe, kendimizden ve kendimizle başlamak zorundayız - bu, değişmez yasadır. )

( Kendimizi, hiç durmaksızın gözlemleyelim, böylece, bilinç-dışı, bizim tarafımızdan, herhangi bir çaba harcanmaksızın, kendiliğinden, bilincimize akacaktır. )

( Kişinin, kendini yeterince tanımaması, çevresindekilerle çatışmasına neden olur. )

( Mutlak gerçek, mutlak sevgi, bencil olmamak, kendini-idrak için tartışılmaz etmenlerdir. )

( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )

( Ancak, kendini-biliş, yardımcı olabilir. )

( SEN, SENİ BİL, SEN SENİ
SORARLAR, SENDEN SENİ
ARARLAR, SENDE SENİ
BULMAZLARSA, SENDE SENİ
PATLATIRLAR ENSENİ ENSENİ )

( To know yourself, be yourself.
To go beyond yourself, you must know yourself.
Self-realisation is not an acquisition. It is more of the nature of understanding.
It is only your mind that prevents self-knowledge.
By self-knowledge means, full knowledge of what you are not.
Unless you know yourself well, how can you know another?
By knowing myself what exactly do I come to know? All that you are not.
Learn to know yourself and you will discover wonders.
The more you know yourself the less you are afraid.
Watch yourself ceaselessly and the unconscious will flow into the conscious without any special effort on your part.
To know what you are you must first investigate and know what you are not.
You must begin in yourself, with yourself - this is the inexorable law.
Absolute truth, love selflessness are the decisive factors in self-realisation.
A quiet mind is essential for right perception, which again is required for self-realisation.
Only self-knowledge can help you. )

( "Kendini Tanı! Böylece, tanrıların tüm gizemini ve evreni tanıyabileceksin"
"Gnothi seafton! Kai gnou ruzon ola ta mistria ton theon kai tou simpantos"
ΓNΩΘI ΣAYTON KAI ΘEΛEIΣ ΓNΩPIZOYN OΛA TA MYΣTHPIA TΩN ΘEΩN KAI TOY ΣYMΠANTOΣ

DELPH'teki Apollon Tapınağı'nda[Atina - Yunanistan],
Mâbed'den, Dışarı Çıkarken Okunabilen, Kapının Üstünde Yazan Yazı
[Ancak, doğayı, fizik ve kimyayı, matematiği tanırsan/anlarsan, evreni, tüm gizemleri ve kendini tanıyabilirsin.] )

( ΓNΩΘI ΣAYTON KAI ΘEΛEIΣ ΓNΩPIZOYN OΛA TA MYΣTHPIA TΩN ΘEΩN KAI TOY ΣYMΠANTOΣ
Gnothi seafton! Kai gnou ruzon ola ta mistria ton theon kai tou simpantos )

( ... cum/et/||/<> NOSCE TE IPSUM )

( [not] TO KNOW YOURSELF vs./and/but/||/<> TO RECOGNIZE YOURSELF )


- KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNDEKİNİ, KENDİNDE BİLMEK


- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> KUŞAĞINI YETİŞTİRMEK

( Bugün. VE/||/<>/> Yarın. )


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> ONAYLANMA GEREKSİNİMİ


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> DİNGİNLİK


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNE YETERLİK


- KENDİNİ TANIMAK ve/||/<>/>/< İÇİNE DÖNMEK


- KENDİNİ YETİŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNİ GELİŞTİRME


- KENDİNİ:
GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMAMA/AZIMSAMAMA


- KENDİNİ:
KANDIRMAK ile/ve/||/<>/> KAPTIRMAK


- KENDİNİ:
KEŞFETMEK ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> YÖNETMEK ve/||/<>/> GERÇEKLEŞTİRMEK


- KENDİNİ/BİRİNİ "DEĞERLENDİRİRKEN":
SAHİP OLMADIKLARI(N) İLE ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP OLDUKLARI/N İLE NELER YAPTIĞI(N)/YAPABİLDİĞİ(N)


- KENDİYLE:
BAĞDAŞMA ile/ve/||/<>/> BARIŞMA


- KENDİYLE:
DOLAN ile/ve/||/<> DOYAN


- KENT/ŞEHİR EFSANELERİ ile/ve/||/<> İKİNCİ EL KAYNAK/LİTERATÜR


- KENT ve/||/<>/> KAVRAM

( Kentin olmadığı yerde, sanat da olmaz. )


- KENTİN, KİŞİYE/TOPLUMA ETKİSİ/KATKISI ile/ve/değil/||/<>/>/< KİŞİNİN/TOPLUMUN, KENTE KATKISI/ETKİSİ


- KENTSEL "ÖTELEME" ile/değil/yerine/||/<>/< KENTSEL DÖNÜŞÜM

( )


- KEPLER-62E ile/ve/||/<>/< LYRA (TAKIMYILDIZI)

( Bizden yaklaşık olarak 1.200 ışık yılı uzaklıkta bulunan Kepler-62e adlı ötegezegen, Lyra takımyıldızında bulunmaktadır. Kepler Uzay Teleskobu tarafından keşfedilen bu ötegezegen, dünya kütlesinin yaklaşık 4,5 katı kütleye sahiptir. Yarı çapı ise yaklaşık 1,6 katı kadardır. Güneşten biraz daha soğuk, yıldızının etrafında dönen 5 gezegenden biri olan Kepler-62e'nin yüzey sıcaklığı, yaklaşık olarak 29°C'dir. Yıldızı etrafındaki bir turu ise 122,4 gün sürmektedir. )


- KERÂMET ve/||/<>/< İSTİKÂMET

( En büyük kerâmet, istikâmet üzere olmaktır. )


- KERATİT ile/||/<> KONJONKTİVİT

( Kornea yangısı. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması. )


- KERATİT ile/||/<> KONJONKTİVİT

( Kornea yangısı ile gözde kızarıklık ve ağrı. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması ile kızarıklık ve sulanma. )


- KERATOKONUS ile/||/<> ASTİGMATİZM

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. İLE/||/<> Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. )


- KERATOKONUS ile/||/<> KATARAKT

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. | Kornea biçiminin bozulması ile görme kaybı. İLE/||/<> Göz merceğinin bulanıklaşması ile görme kaybı. )


- KERATOKONUS ile/||/<> PTERJİUM

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. İLE/||/<> Gözün beyaz bölümünde büyüyen ve korneaya doğru ilerleyen bir doku. )


- KEREM[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEKRÎM[Ar. < KEREM]

( Vermek. | İyilik. | Cömertlik. | Verdiğinde gözü olmamak/kalmamak. İLE/VE/||/<>/> Saygı gösterme, ululama. | Cömertlik. )


- KEREM ile/ve/||/<>/>/< SEHÂVET

( İkram. İLE/VE/||/<>/>/< Cömertlik. )


- KEŞFEDEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK KEŞFETTİKLERİMİZ


- KEŞFETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKETMEK


- KESİCİ ile/ve/||/<> DELİCİ ile/ve/||/<> AŞINDIRICI


- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ


- KEŞİF ile/ve/||/<>/> ORTAYA ÇIKARMA


- KESİM:
LAZER ile/ve/||/<> PLAZMA

( Kaynak, kazıma ve düzeltme gibi amaçlarla da kullanılabilir.[Plazma kesim makinelerinin böyle bir özelliği/artısı yoktur.] İLE/VE/||/<> Lazer kesimden daha kalın nesneleri [180 mm'ye kadar] işleyebilir.[Hem basit tasarımlarda, hem de büyük iş parçalarında iyi sonuç verir.] )

( Güçlendirilmiş lazer ışığı kullanılır.[Lazer kesim makineleri, bilgisayarla kontrol edilen lazer ışınlarını kullanır.] İLE/VE/||/<> İletken nesneleri plazma kullanarak keser.[Plazma kesim makineleri, nitrojen ve hidrojen gibi gazlar ile basınçlı bir hava kullanır.] )

( Radyasyon üretimi yapmaz.[İşçi sağlığı bakımından daha güvenlidir.] İLE/VE/||/<> Radyasyon kullanılır. [Dolayısıyla koruyucu gözlük takmak gerekir.] )


- KESİM ve/||/<>/> DİKİM


- KESİNLİK ile/ve/||/<> ELE AVUCA SIĞMAMA


- KESİNLİK ile/ve/değil/yerine/|| OLASILIKLI KESİNLİK

( [not] CERTAINTY vs./and/but/|| PROBABLE CERTAINTY
PROBABLE CERTAINTY instead of CERTAINTY )


- KESİNLİK ile/ve/değil/||/<>/> PEKİNLİK

( Nesneler/doga/fizik/matematik için. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Kişide, zihinde, kavramda, süreçte. )


- KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"


- KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR ile/ve/||/<> ÖFKEYLE KALKAN, ZARARLA OTURUR


- KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR ile/ve/||/<> RÜZGÂR EKEN, FIRTINA BİÇER


- KESME ile/ve/||/<> KETLEME


- KESME ile/ve/||/<> KETLEME


- KESMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DELMEK


- KESMEK ile/ve/||/<> LASER İLE YAKMAK


- KESRET ile/ve/||/<>/> VAHDET

( Senlik benlik zuhur edince, ahlâk meydana çıkar. Kesreti vahdet yaptın mı, ne din, ne millet, ne birşey... )

( Sevgi, kesretin, ikiliğin bittiği yerdir. )

( Çokluk, bolluk, ziyâdelik. İLE/VE/||/<>/> Birlik, teklik. )


- KESTANE ile/ve/||/<> BARBUNYA

( İkisinin de tadı ve nişastası apayrı birer lezzet durağı ve haz kaynağı. )


- KETEN/KENDİR ile/ve/||/<>/> KITIK

( ... İLE/VE/||/<>/> Minder, yastık vb.ni doldurmak için kullanılan ve bazen de sıvanın içine katılan keten ve kendir lifleri. )


- KETOASİDOZ ile/||/<> LAKTİK ASİDOZ

( Kanda keton nesneciklerinin birikmesi. İLE/||/<> Kanda laktik asit birikmesi. )


- KEYFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARÎ

( Tüm ayrımlar, itibârîdir fakat keyfidir anlamına gelmez! )


- KEYFİNİ DAYATMAK ile/ve/||/<>/>/< PİSLİK YAPMAK


- KEYFİNİ SÜRMEK ile/ve/||/<> ZEVKİNİ ÇIKARMAK


- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET

( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )


- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KEŞİF


- KEYİF ile/ve/||/<>/> UYKU


- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< ZEVK

( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihinsel. )

( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Manevi. )

( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )

( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hareketle/hareketten. )

( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )

( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )

( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )

( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kalıcı. )

( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )

( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Aracısız algılayış/idrak. )

( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )

( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )

( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )

( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )

( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )

( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmamalıdır. )

( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )

( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )

( İkisi de ıstırabın eseridir. )

( [not] PLEASURE vs./and/but/||/<>/>/< ENJOYMENT
ENJOYMENT instead of PLEASURE )


- KEZZAP/NİTRİK ASİT[Fr. < ACID NITRIQUE] ile/ve/||/<> ALTIN SUYU

( Organik maddeler üzerinde yakıcı ve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir hidrojen bulunan, yoğunluğu 1,52 olan, 86 °C'de kaynayan, sanayide kullanılan asit. [HNO3] İLE/VE/||/<> Bir kısım konsantre nitrik asit ile üç ya da dört kısım konsantre hidroklorik asitten oluşmuş, özellikle platin, altın vb. metalleri çözmekte kullanılan bir karışım. )


- KIBLE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/> AMAÇ

( Güney ile güneybatı [Güneybatı ile güney arası]. [Türkiye'ye göre!] [Güney anlamına da kullanılır.] | Mekke'de Kâbe'nin batı köşesi ile altınok (Mizp) arasının doğrultusu. | Kabul etmek. | Güneyden esen rüzgâr. | Darlıkta başvurulan kapı. )


- KIBLE ||/<>/= ÖZBİLİNÇ


- KIÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BACAK

( MÂ-BA'D ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂMİLE[< AMEL] )

( [not] BUTTOCK[ASS, ARSE] vs./and/but/||/<>/< LEG
LEG instead of BUTTOCK )


- KIÇINI DÖNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRTINI DÖNMEK


- KILAVUZ ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK


- KILIÇ ile/ve/||/<> MEÇ[Fr.]


- KILIF[Ar. < GİLÂF] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> NEVRESİM[NEV(Fars.) + RESM(Ar.)]

( Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap; zarf. | Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Torba biçiminde dikilmiş, yorgana geçirilen kılıf. )


- KİLİSE ile/ve/||/<>/> BAŞKİLİSE/KATEDRAL[Fr. < CATHÉDRALE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Baş kilise. Bir kentin büyük kilisesi. )


- KİLİT[Fars. < KELİD/KİLİD] ile/ve/||/<> PERİCİK

( Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aracı. | Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka. | Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık. İLE/VE/||/<> Kilit dili. | Perihastalığı.[Sara ve isteri gibi bazı hastalıklar için kullanılır.] )


- KİLİTLENMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ODAKLANMAK


- KİLO KAYBETMEK iel/değil/yerine/||/<> KİLO VERMEK


- KİM OLDUĞUNU BELİRTMEMEK ile/ve/||/<>/> KİM OLDUĞUNU ANLATMA GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU

( Bazen ve bazı durumlarda/koşullarda/ortamlarda, gereklilik ya da yeğleme/olumsallık[keyfiyet]. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. )


- KİME NİYET ile/ve/||/<>/> KİME KISMET


- KİMİ ... ile/ve/||/<> BAZI ...


- KİMİN ELİ ile/ve/||/<>/> KİMİN CEBİNDE?


- KİMİN:
"NE OLDUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NE OLACAĞI

( "Belirli" olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Belirsizdir. )


- KİMLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİK


- KİMLİK ile/ve/||/<> KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ


- KİMLİK ile/ve/||/<>/>/!= SÜREKLİLİK

( Kimlik ile süreklilik, aynı şey değildir. )

( IDENTITY vs./and/||/<>/>/!= CONTINUITY )


- KİMLİK ile/ve/değil/||/<>/< TARİH TORTULARI


- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR


- KİMSEYİ:
(ÇOK/FAZLA) ÖVMEMELİ ve/||/<> KÜSMEMELİ ve/||/<> YAKINMAMALI ve/||/<> SUÇLAMAMALI


- KİMYA/FİZİK/DOĞA/NESNE:
ORGANİK (KİMYA)(BİLEŞİK/LER) ile/ve/||/<>/>< İNORGANİK/ANORGANİK (KİMYA)(BİLEŞİK/LER)

( Karbon temelli bileşiklerin yapısını, özelliklerini ve tepkimelerini inceler.[proteinler ve karbonhidratlar] İLE/VE/||/<>/>< Karbon dışındaki ögelerin ve bileşiklerin kimyasını inceler.[tuzlar ve mineraller] )

( Karbon bileşiklerini inceleyen kimya dalı. İLE/VE/||/<>/>< Karbon dışındaki ögelerin bileşiklerini inceleyen kimya dalı. )


- KİMYASAL BAĞ ile/ve/||/<>/>< FİZİKSEL BAĞ

( Atomlar arası kuvvetli bağ. İLE/VE/||/<>/>< Moleküller arası zayıf bağ. )


- KİMYASAL BAĞLARDA:
İYONİK ile/ve/||/<> KOVALENT ile/ve/||/<> METALİK


- KINAKINA[isp. < QUINAQUINA] ile/ve/||/<>/> KİNİN[Fr. < QUININE]

( Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. [Lat. CINCHONA] | Bu bitkiden yapılan içecek. İLE/VE/||/<>/> Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın sağaltımında kullanılan beyaz alkaloit. )


- KİPLİK:
SORUN BELİRTEN ÖNERME ve/||/<> İDDİA EDİLEN ve/||/<> İTİRAZ GÖTÜRMEZ OLAN/APAÇIK


- KIRAAT ile/ve/||/<> TEFEKKÜR ile/ve/||/<> HAYAT

( Dilin okuması. İLE/VE/||/<> Aklın okuması. İLE/VE/||/<> Kalbin okuması. )


- KIRAATHANELER ile/ve/||/<>/> MARMARA KIRAATHANESİ


- KİREÇ ile/||/<>/> KİREÇSÜTÜ

( ... İLE/||/<>/> Badana için hazırlanmış sulu kireç. )


- KIRGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KIZGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KİN

( Sessizdir. İLE/VE/||/<>/> Gürültülüdür. İLE/VE/||/<>/> Gereksizdir ve yanlıştır. )


- KIRGINLIK ve/||/<> MESAFE

( Kırıldığında, o kişiyle aranda mesafe oluşturmak ve birbirine zaman tanımak gerekir. Anlıyorsa/n yanına gelecektir/gideceksindir. Gelmiyorsa/gitmiyorsan, o kişiyle doğru mesafeyi buldun demektir. )


- KIRIKLARDA:
KAPALI ile/ve/||/<> AÇIK

( Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar, darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar. )

( [Kırık belirtileri]
- Hareket ile artan ağrı.
- Biçim bozukluğu.
- Hareket kaybı.
- Ödem ve kanama nedeniyle morarma.
[Ağrılı bölgelerin tespiti için elle muayene gereklidir.] )

( [Kırığın Yol Açabileceği Olumsuz Durumlar]
- Kırık yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma[Kırık bölgede nabız alınamaması, solukluk, soğukluk].
- Parçalı kırıklarda, kanamaya bağlı şok. )

( [Kırıklarda İlk Yardım]
- Yaşamı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
- Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi nesneler çıkarılır. - Sabitleme ve sargı yapılırken, parmaklar görünecek biçimde açıkta bırakılır.
- Kırık kuşkusu bulunan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak biçimde sabitlenir.
- Açık kırıklarda, sabitlemeden önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
- Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı gözlenir.
- Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )

( )


- KIRILGANLIĞIN GÜCÜ ve/||/<> UTANCI DİNLEMEK

( BRENE BROWN )

( İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... ve/||/<> İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )


- KIRILMA/KIRIK ile/ve/||/<>/< ÇIKMA/ÇIKIK ile/ve/||/<>/< BURKULMA

( Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar, darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar. İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. Kendiliğinden normal konumuna dönemez.[Yoğun ağrı, şişlik ve kızarıklık, işlev kaybı ve eklem bozukluğu gibi belirtileri vardır.] İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. Zorlamalar sonucu oluşur.[Burkulan bölgede ağrı, kızarma, şişlik, işlev kaybı gibi belirtileri vardır.] )

( [Kırıklarda İlk Yardım]
- Yaşamı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
- Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi nesneler çıkarılır. - Sabitleme ve sargı yapılırken, parmaklar görünecek biçimde açıkta bırakılır.
- Kırık kuşkusu bulunan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak biçimde sabitlenir.
- Açık kırıklarda, sabitlemeden önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
- Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı gözlenir.
- Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
- Tıbbî yardım istenir[112].

İLE/VE/||/<>/<

[Çıkıkta İlk Yardım]
- Eklem aynen bulunduğu biçimde sabitlenir.
- Çıkık yerine oturtulmaya çalışılmaz.
- Hastaya/yaralıya, ağızdan hiçbir şey verilmez.
- Bölgede nabız, deri rengi ve ısısı kontrol edilir. - Tıbbi yardım alınır.

İLE/VE/||/<>/<

[Burkulmada İlk Yardım]
- Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem sabitlenir.
- Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır.
- Hareket ettirilmez.
- Tıbbî yardım alınır. )


- KIRILMA ile/ve/||/<>/> YIKILMA


- KIRILMAMALI:
DAL ile/ve/||/<> SEVGİ

( Ağaçtan, meyve bekliyorsak. VE Kişilerden, sevgi bekliyorsak. )


- KIRIŞIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KIVRIM

( Kırışmış olan. | Kırışmış yer, kırışıklık. | Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım. )


- KIRK HANE ile/ve/||/<>/>/< BİR ÂRİF


- KİRLENMEMEK ile/değil/yerine/||/<>/< ARINMAK


- KIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÖNÜL ALMAYI (DA) BİLMEK

( Herkesin yapabildiği/yapabileceği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazılarının yapabildiği/yapabileceği. )


- KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"

( "Dil ile". VE/||/<> (B)ilim/bilgi ile. )

( İlk ders. VE/||/<> Son ders. )


- KIRPMAK ile/ve/||/<> CIMBIZLAMAK


- KIRTASİYE[Ar. < ] ile/ve/||/<> BETİKEVİ/KİTAPÇI

( Defter, kâğıt, kalem vb. yazı araç ve gereçlerinin tümü. | Kâğıtla yapılan işlemler. İLE/VE/||/<> ... )


- KIŞ LASTİĞİ ile/ve/||/<>/> ZİNCİR

( Risk yönetimi. İLE/VE/||/<>/> Kriz yönetimi. )


- KIŞ ile/ve/||/<>/< UĞULDAYAN KIŞ

( 21 Aralık - 21 Mart arası. İLE/VE/||/<>/< 21 Aralık - 31 Ocak arası. )

( ... ile/ve/||/<>/< HERÎR ??? )

( ZÂM ile/ve/||/<>/< ... )


- KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"

( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )


- KİŞİ:
"BÜYÜK" ile/ve/||/<> AKILLI ile/ve/||/<> GÜÇLÜ

( Hatalarını kabul edebildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarından ders çıkarabildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarını düzeltebildiği ölçüde. )


- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI

( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )


- KİŞİ:
FARKLI ile/ve/değil/||/<>/>/< (TOPLAMININ) FAZLASI


- KİŞİ:
İYİLİK ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> KİŞİLİK

( [kadar ...] "Taşlanır." İLE/VE/||/<> "Dışlanır." İLE/VE/||/<> Sınanır. )


- KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU


- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


- KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU


- KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL

( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )


- KİŞİ(İNSAN) HAKLARI:
VAZGEÇİLEMEZ ve/||/<> DEVREDİLEMEZ


- KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA:
BAŞKALARININ HAKKI ve/||/<>/> TOPLUMUN DÜZENİ


- KİŞİ/İNSAN ve/||/=/<>/< DİL

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )

( TALÂKAT: Dil açıklığı, düzgün sözlülük. | Güleryüzlülük. )

( Kişinin içi neyse, dili de odur. )

( Kişinin, dile; dilin, yola; yolun, ereğe gereksinimi vardır. )

( İnsan/kişi, dil varolanıdır; kelâmla terbiye olunur/edilir. )

( Hakikatin üzerindeki perdelerden biri dildir. )

( SELÂSET: Sözün akıcı olma, kolay anlaşılma hali. )

( AĞZI TATLI: Hoş konuşan. )

( Üslûb-u lîsân, aynıyla insan. )

( Kişi, kendini, yazı aynasında görür/gösterir ve gerçekleştirir. )

( HUMAN(/SOCIETY) and/||/=/<>/< LANGUAGE )

( ... ve/||/=/<>/< LİSÂN )

( ... ve/||/=/<>/< ZEBÂN )


- KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK ve/||/<>/=/: 72 MİLLETİ, BİR BİLMEK


- KİŞİ/İNSAN:
FITRAT ve/||/<> FÜTÛHÂT

( Kişi, fıtrat ve fütühatın birliği[tevhidi] olarak kişidir/insandır. )


- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ


- KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI


- KİŞİ/İNSAN ile/ve/||/<> AĞAÇ

( Bireyler, ağaçlardan ders almalıdır. Ağaçlar, ne üzerinde barınan kuşların, ne gölgelerinde yatan kişilerin, ne de verdikleri meyvelerin hesabını tutar. )

( )

( )

( )

( )

( HUMAN vs./and/||/<> TREE )


- KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KİTAP

( Kişiler, kitap gibidir. Gerçek yüzleri, kapağına bakınca değil zamanla, sayfaları okundukça anlaşılır. )

( )


- KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KÜLTÜR ve/||/<> TOPLUM ve/||/<> DİL


- KİŞİ/İNSAN ve/||/<>/< ZAAF

( Kişi, "zaafları"nın toplamı kadardır. )


- KİŞİ/LER değil/yerine/||/=/<>/< ZİHİN/LER


- KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU

( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )


- KİŞİ ve/||/<>/>/< BELLEK

( ... VE/||/<>/>/< Güncellenen geçmiş. )


- KİŞİ ve/||/<>/> GÖZGÜ/AYNA ve/||/<>/> YAZI

( Üçü de herşeyi yansıtır. )

( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )

( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )

( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.

İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.

İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.

Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.

Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.

Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.


Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.

-------------------------------------------

Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK


- KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM

( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )


- KİŞİDE:
EBEVEYN BULAŞMASI ile/ve/||/<> ÇOCUK BULAŞMASI

( Düşüncelerde. İLE/VE/||/<> Duygularda. )


- KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Akıl. VE/||/<>/>/< Üniversite. )

( Direnç[ihtiyâr] ve istenç[irâde]. VE/||/<>/>/< Siyâset. )

( Bulunç/vicdan. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )

( Değişen. VE/||/<>/>/< Dönüşen. )

( Direnç[ihtiyâr: yapmama bilgisi/isteği] ve istenç[irâde: yapma "gücü/bilgisi/isteği"]. VE/||/<>/>/< Direnç[İhtiyâr]. )

( (Koşulsuz) Saygı ve sevgi. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )


- KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")

( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )


- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


- KİŞİLER ile/ve/||/<>/> MEZAR TAŞLARI

( )

( )

( )

( )

( image )


- KİŞİLERCE, BEĞENİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERE, YARANAMAMAK


- KİŞİLERE/İ:
[ne] DARILACAK KADAR GÜVENMEK ile/ve/ne de/||/<> GÖNÜL KOYACAK KADAR SEVMEK


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/||/<>/>/< TARTIŞIRKEN


- KİŞİLERİ, AYAKTA TUTAN:
İSKELET[Fr. < SQUELETTE] VE KASLARI ve/değil/||/<>/< İLKE VE İNANÇLARI


- KİŞİLERİN, BİRBİRİNİ:
SEÇMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRLEMESİ


- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI


- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )


- KİŞİLERİN/ÜNLÜLERİN:
DOĞUM TARİHİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÜM TARİHİ

( Kişilerin doğum tarihini değil ölüm tarihini ölçüt almak gerekir. Nedenlerini yeterince düşünürüz umarız...

Onlarca nedenin özeti olarak;
doğduğumuzda, kendimiz olamamışızdır henüz.

Ölene kadar da her düşüncemizi,
tutum, karar ve adımızı bile değiştirebiliriz. )


- KİŞİLERLE İLİŞKİDE:
ÇOK UZAKLAŞMAMAK ve/||/<> ÇOK YAKLAŞMAMAK

( Donmamak için. VE/||/<> Yanmamak için. )


- KİŞİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KENDİLİK

( Masterson'ın, Kendilik kuramı ve çalışmalarını okumanızı/incelemenizi salık veririz... )


- KİŞİLİK ve/||/<>/>/< ONUR

( ŞAHSİYET ve/||/<>/>/< HAYSİYET )


- KİŞİNİN BAKIŞINDA:
GÖRÜNEN ile/ve/||/<> KENDİ ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN


- KİŞİNİN YAŞAMI:
VİTRİNLİK ile/ve/değil/||/<>/< DERİNLİK

( Bildiğimiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilmediğimiz. )


- KİŞİNİN, ...:
"DELİSİ" ile/ve/||/<> "NANKÖRÜ"

( Ulaşamadığı her şeyin. İLE/VE/||/<> Ulaştığı her şeyin. )


- KİŞİNİN, ...:
"MİZAH GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "AKIL GÜCÜ"


- KİŞİNİN:
ÖZELİ ile/ve/||/<>/> ÖZELİ OLARAK KALMASI GEREKENLER


- KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ


- KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"

( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )


- KİŞİNİN:
İÇİNİN(ZİHNİNİN) "BOŞLUĞU" ve/||/<>/>/< DIŞIN/DIŞARIDAKİLERİN "ÖNEMİ"


- KİŞİNİN:
ZARAR GÖRMESİNİ ENGELLEMEK ile/ve/||/<>/>/< VERMESİNİ ENGELLEMEK


- KİŞİNİN(KENDİ) RİTMİ(N) ile/ve/||/<> YAŞAMIN RİTMİ


- KİŞİNİN/ULUSUN:
TOPRAĞI ile/ve/||/<>/> BİNASI

( Ümit. İLE/VE/||/<>/> Çalışma. )


- KİŞİSEL GELİŞİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİSEL YÖNETİM

( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )

( [not] SELF DEVELOPMENT vs./and/but/||/<>/>/< SELF MANAGEMENT
SELF MANAGEMENT instead of SELF DEVELOPMENT )


- KİŞİSEL VERİLERİN:
KORUNMASI HUKUKU ile/ve/||/<>/< İŞLENMESİNDEKİ İLKELER


- KİŞİSEL/ÖZEL KÖTÜLÜKLER ile/ve/||/<>/> KAMUSAL YARAR/KAZANÇ


- KİŞİSEL ile/ve/||/<> KİTLESEL


- KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL


- KİŞİYE/KİŞİNİN:
SIĞINMA ile/ve/değil/||/<>/>/< GÜCÜNDEN YARARLANMA


- KİŞİYİ YIKAN:
DÜŞMAN(LAR)IN SÖZLERİ ile/değil/||/<>/< DOSTLARIN SESSİZLİĞİ


- KİŞİYİ:
FARKLI KILAN ve/||/<> GÜÇLÜ KILAN ve/||/<> KENDİ KILAN

( Affettiklerimiz. VE/||/<> Sabrettiklerimiz. VE/||/<> Vazgeçtiklerimiz. )


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"

( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )

( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )


- KISKANÇ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< GÜVENSİZ/LİK


- KISKANÇLIK:
İSTEMLİ ile/ve/||/<> RASTLANTISAL/TESADÜFÎ


- KIŞKIRTMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "GIDIKLAMA"


- KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> KAYNATMAK ile/ve/||/<> KABARTMAK


- KIŞLA ile/||/<> KIŞLAK ile/||/<> ODA

( Askerlerin toplu olarak barındığı büyük yapı. Çevresine göre daha yüksek yerlerde kış aylarının aşırı soğuklarından etkilenen göçebe yaşam tarzını benimseyenlerin gittiği, daha sıcak olan görece alçak bölgelerdir. Kışlaklar, genelde deniz, göl ve akarsu kıyılarıdır. Deniz ve göl kıyıları çevresine göre genelde düşük yükseklikteki bölgeler olduğundan iklimi, yaylaklara göre daha ılıman olan yerlerdir. İLE/||/<> Yeniçeri kışlası. )


- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<>/> ABARTI


- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<> ÇARPITMA


- KISSA ile/ve/||/<>/> HİSSE

( Fıkra, öykü/hikâye, rivâyet. | Vak'a. İLE/VE/||/<>/> ... )


- KISTÂS[Ar.] ile/ve/||/<> KISAS[Ar.]

( Bir suçlunun, başkasına yaptığı kötülüğü, aynı biçimde uygulayarak cezalandırılması. İLE/VE/||/<> Ölçü. | Büyük terazi. )


- KİSVE[Ar.] ile/ve/||/<> LİBÂS[Ar.] ile/ve/||/<> ESVÂB[Ar. < SEVB]

( Kisvet. | Giysi/giyecek. | Özel giysi/giyecek. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydiği dar paçalı, meşin pantolon. | Birinin ya da bir şeyin dış görünüşü. )

( Giyecek, kılık kıyafet. | Hacıların Kâbe'de giydiği beyaz üstlük. İLE/VE/||/<> Biçim verilmiş giyecek. İLE/VE/||/<> Gövdeyi örten herhangi bir giyecek. )


- KİTAB-I:
TENZÎLÎ ile/ve/||/<> TEKVÎNÎ ile/ve/||/<> TELÎFÎ/TAHRÎRÎ


- KİTABET ile/ve/||/<> HİTABET


- KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK ile/ve/||/<> SONDA SÖYLEYECEĞİNİ BAŞTA SÖYLEMEK


- KİTAP OKUMAK ile/||/<> DENİZ SUYU İÇMEK

( Okumak, deniz suyu içmek gibidir. İçtikçe susanır, susadıkça içilir. )


- KİTAP:
BELLEK ve/||/<> İDDİA

( Korutur. VE/||/<> Sağlatır. )


- KİTAP ile/ve/değil/||/<>/< CİLT


- KİTAP ve/||/<> HİTAP


- KİTAP ile/ve/||/<>/> KİTAP SEVDÂSI VE AŞAMALARI

( )

( KİTAP SEVDÂSI AŞAMALARI...

9- Kitapları/nı, sonraki kuşağa bırakma...
8- Kitap biriktirme...
7- Yeniden keşfetme...
6- Kitaba yer/gereksinim yok...
5- Kitaplardan beklenilenin dayanılmaz hayal kırıklığı... ["Ben bir kitap yazayım da görsünler!"]
4- Kitapları, kişilerle etkileşimde olmanın yerine koyma...
3- Kimlik olarak kitaplar...
2- Kitap aşkı...
1- Kitapların keşfi... )


- KIVAM ile/ve/||/<> İSÂBET


- KIVAM ile/ve/||/<>/> KIYAM

( Ölçü/kıvam oluşturmadan, kalkış/kıyam, ilerleme, gelişim olmaz. )


- KIVAN ile/||/<> GÜVEN

( Kıvanmak. İLE/||/<> Kendini beğenmek, gururlanmak; övünmek, iddia etmek. )


- KIYAM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL(SÖZ) ve/||/<> HAYAT

( Hizmet ile. VE/||/<> Saygı ile. VE/||/<> Hikmet ile. VE/||/<> Edeb ile. )


- KIYÂM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL ve/||/<> HAYAT

( Hizmet ile olsun! VE/||/<> Hürmet ile olsun! VE/||/<> Hikmet ile olsun! VE/||/<> Edep ile olsun! )


- KİYANİT ile/||/<> ANDALUZİT

( Mavi renkli ve sertliği değişken bir mineral. İLE/||/<> Renk değişimi gösterir. )


- KİYANİT ile/||/<> STAUROLİT

( Mavi renkli ve sertliği değişken bir mineral. İLE/||/<> Çapraz şekilli ikiz kristalleri ile bilinir. )


- KIYAS:
MESAİL-İ ÜMMÜHATİYE ile/ve/||/<> MESAİL-İ NEVÂZİİLİYE


- KIYAS ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HAKARET

( Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de hakaret edilmez! )


- KIYAS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KISTAS


- KIYASIN ENGELLERİNDE(DEF-İ KIYAS):
MEN ile/ve/||/<> MUARAZA ile/ve/||/<> NAKZ-I İCMÂLÎ ile/ve/||/<> NAKZ-I TAFSİLÎ/ŞEBİHÎ

( EMPECHEMENT PROPREMENT DIT avec/et/||/<> CONTESTATION avec/et/||/<> REFUTATION COLLECTIVE avec/et/||/<> REFUTATION PARTIELLE OU RESSEMBLANTE )


- KIYASLAMA HATALARI:
GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME

( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )


- KIZAMIK ile/||/<> KIZAMIKÇIK

( Morbillivirusun neden olduğu, döküntü ve yüksek ateş ile ilişkili bir çocukluk çağı hastalığı. İLE/||/<> Rubella virüsünün neden olduğu, hafif döküntü ve düşük ateş ile ilişkili bir bulaş. )


- KIZILABA ile/||/<> PIRPIRI/PİRPİRİ ile/||/<> LATA

( Yeniçeri oçağına küçük yaşta giren oğlanların giydiği kırmızı abadan yapılmış giysi. İLE/||/<> Yeniçeri salma erlerinin giydiği kırmızı çuhadan yapılmış cüppe. İLE/||/<> İlmiyenin giydiği bir üstlük. )


- KIZKULESİ ile/ve/||/<> KIZKULESİ SOKAĞI

( İstanbul'da. İLE/VE/||/<> Ankara'da. )

( )


- KIZMAK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK

( Ne kadar az bilirsen, o kadar kızarsın. )


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK


- KLASİK MEKANİK/"FİZİK" ile/ve/||/<>/> KUVANTUM MEKANİĞİ/"FİZİĞİ"

( Bağımsız nesne. İLE/VE/||/<>/> Bağımlı enerji. )

( Sürekli zaman. İLE/VE/||/<>/> Süreksiz an. )

( Sürekli mekân. İLE/VE/||/<>/> Süreksiz olasılık. )

( Belirlilik. İLE/VE/||/<>/> Belirsizlik. )

( Yerellik. İLE/VE/||/<>/> Tümellik. )

( Nedensellik. İLE/VE/||/<>/> Bütünsellik. )

( Bağımsız ölçüm. İLE/VE/||/<>/> Bağımlı ölçüm. )

( Mantık.[0 | 1 (ya / ya da)] İLE/VE/||/<>/> Eytişimsel mantık. [hem, hem de | ne, ne de] )

( 1900 - MAX PLANCK
["Kuvantum Kuramı"nı geliştirdi ve Termodinamik yasaları üzerine çalıştı. Kendi adıyla bilinen "Planck sabiti"ni ve "Planck ışınım yasası"nı buldu.] )

(

Max Planck, Albert Einstein,
Niels Bohr, Louis de Broglie,
Max Born, Paul Dirac,
Werner Heisenberg, Wolfgang Pauli,
Erwin Schrödinger, Richard Feynman )

( Makroskopik nesnelerin devimini inceleyen fizik dalı. İLE/VE/||/<>/> Mikroskopik parçacıkların davranışını inceleyen fizik dalı. )


- KLASİK MEKANİK ile/ve/||/<> KLASİK GÖRELİ MEKANİK


- KLASİK ile/ve/=/||/<> ALGI KÖRLÜĞÜ OLUŞTURMAYAN


- KLAVYE ile/ve/||/<>/> MEKANİK KLAVYE


- KLİNİK BİBLİYOTERAPİ ile/ve/||/<> GELİŞİMSEL BİBLİYOTERAPİ


- KLİNİK PSİKOLOJİ ile/ve/değil/||/<> PSİKOPATOLOJİ


- KMML ile/||/<> JMML

( KMML'nin ayrıntıları için burayı tıklayınız... İLE/||/<> JMML'nin ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- KNEZLİK ile/||/<> VOYVODA

( Prensliğin genellikle Slav devletlerine verilen adı. İLE/VE/||/<>/> Slav dillerinde kumandan ya da prens. )


- KOCAKARI SOĞUKLARI
(EYYÂM-I HUSUM, BERD-İ ACÛZ):
SIN[Ar.] ile/ve/||/<>/> SİNNABER[Ar.] ile/ve/||/<>/> VABIR[Ar.] ile/ve/||/<>/> AMİR[Ar.] ile/ve/||/<>/> MUTEMİR[Ar.] ile/ve/||/<>/> MUALLEL[Ar.] ile/ve/||/<>/> MATFİYÜLCEMER[Ar.]

( "Acüz", omurgamızdaki "kuyruk sokumu" dediğimiz son kemiğin adıdır. Yani soğuğun kuyruk sokumuna kadar duyumsanmasından dolayı böyle bir benzetme olmuş. Bu sözcük, Arapça'da kocakarı anlamına gelen "acüze" sözcüğü ile karıştırılınca, bir de üstüne bu soğuklarda çok fazla yaşlı kadının yaşamını yitirmesi söz konusu olunca, deyim, halkın ağzında "kocakarı soğukları" olarak kalmış. )

( Mart ayının ortalarında[11-17 Mart arasında] buz gibi bir soğuk getiren hava durumu. )


- KOĞ ile/||/<> KOĞA

( Toz toprak, kül, pislik. İLE/||/<> Güvercin ve benzeri kuşların gübresi. )


- KÖHNE[Fars. < KOHNE] ile/ve/||/<> METRUK[Ar.]

( Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış. | İçinde yaşanılan zamana göre geride kalmış, eskimiş, çağ dışı. İLE/VE/||/<> Bırakılmış, terk edilmiş. | Kullanılmayan. )


- KOJİKİ ile/ve/||/<>/> NİNŞOKİ

( Japon temel kaynakları. İLE/VE/||/<>/> Bu kaynakların açıklamaları/tefsirleri. )


- KÖK HÜCRE KAYNAKLARINDA:
EMBRİYONİK ile/ve/||/<> FETAL ile/ve/||/<> ERİŞKİN


- KÖK HÜCRE:
FARKLILAŞMA ÖZELLİKLERİNE GÖRE ile/ve/||/<> ELDE EDİLDİKLERİ YERE GÖRE

( )


- KÖK ile/ve/||/<> KÖKSÜ ile/ve/||/<> KÖKSÜZ

( ... İLE/VE/||/<> Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm. İLE/VE/||/<> Kökü olmayan. | Temeli, dayanağı ya da aslı olmayan. )


- KÖKEN ve/||/<> DOĞUŞ


- KÖKEN ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK


- KÖKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLUŞUM


- KÖKNAR:
YAYLA ile/ve/||/<> OVA


- KÖKTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALICI


- KÖKTENCİLİK ile/ve/||/<> REÇETECİLİK


- KOKU ile/ve/||/<> DOKU


- KOKU ile/ve/||/<>/> KORKU


- KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA

( Burundan gelen. İLE/VE/||/<> Damaktan gelen. )

( Ortonazal. İLE/VE/||/<> Retronazal. )


- KOLAY "YOL/YÖNTEM" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KOLAY OLMAYAN YOL/YÖNTEM

( [Yaşamı ...]
Zorlaş[tır]ır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- KOLAY/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN/LIK


- KOLAY ile/ve/||/<> KOLAYCA ile/ve/||/<> KOLAYCACIK ile/ve/||/<> KOLAYLAMAK

( Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç(II) ve zor karşıtı. | Kolaylık. | Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe. İLE Oldukça kolay. | Kolaylıkla, sıkıntı çekmeden. İLE Çok kolay. | Çok kolay bir biçimde: İLE Bir işi bitirmek üzere olmak, bir işin sonuna yaklaşmak. )


- KOLAYCILIK ile/ve/||/<> KAÇIŞ


- KOLAYLAŞTIRICI/LIK ile/ve/||/<>/> VARSILLAŞTIRICI/LIK


- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"


- KOLESİSTEKTOMİ ile/||/<> KOLELİTİAZİS

( Safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılması işlemi. İLE/||/<> Safra kesesinde taş oluşumu. )


- KOLESİSTİT ile/||/<> PANKREATİT

( Safra kesesinin yangılanması. İLE/||/<> Pankreasın yangılanması. )


- KOLESTAZ ile/||/<> HEPATOMEGALİ

( Kolestaz, safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Hepatomegali, karaciğerin normalden büyük olması. )


- KOLESTAZ ile/||/<> KOLESTROL

( Safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede kolesterol bulunması. )


- KOLİN ile/ve/||/<> KARNİTİN

( Yumurta tüketimi ile alınır. İLE/VE/||/<> Et, süt ve süt ürünleri, enerji içecekleri ile alınır. )

(



)


- KOLİT[Fr. < COLITE] ile/ve/||/<> ANTERİT[Fr. < ANTERITE]

( Kalın bağırsak yangısı/iltihabı. İLE/VE/||/<> İnce bağırsak yangısı/iltihabı. )


- KOLLOİD KİMYA ile/||/<> ÇÖZELTİ KİMYASI

( Kolloid sistemlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Çözeltilerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KOLLOİD KİMYA ile/||/<> EMÜLSİYON KİMYASI

( Kolloid sistemlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Emülsiyonların kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KOLLOİD KİMYA ile/||/<> SÜSPANSİYON KİMYASI

( Kolloid sistemlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Süspansiyonların kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KOLLOİD KİMYA ile/||/<> YÜZEY KİMYASI

( Kolloid sistemlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Yüzeylerdeki kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )


- KOLOİT[Fr. < COLLOIDE] ile/ve/||/<> KOLOİDAL[Fr. < COLLOIDAL]

( Jelatin niteliğinde olan ve suda dağılmışı zarlardan geçmemekle billursulardan ayırt edilen nesnelerin genel adı, billursu karşıtı. İLE/VE/||/<> Zamk, jelatin yapısında olan, koloit nitelikleri taşıyan. )


- KOLON KANSERİ ile/||/<> REKTUM KANSERİ

( Kalın bağırsağın kolon bölümünde olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Kalın bağırsağın rektum bölümünde olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )


- KOLONİ[Fr. < COLONIE] ile/ve/||/<> KOLONYAL[Fr. < COLONIAL]

( Sömürge. | Göçmen topluluğu ya DA bu topluluğun yerleştiği yer. | Bir ülkede bulunan küçük yabancı topluluğu. | Birlik durumda yaşayan aynı türden organizmaların oluşturduğu topluluk. İLE/VE/||/<> Sömürgeyle ilgili. | Sömürgede yaşayan. )


- KOLONİZASYON ile/||/<> MANDA

( Bir ülkenin başka bir ülke üzerinde egemenlik kurarak o ülkenin maddi ve manevi kaynaklarını kendi yararına kullanacak biçime getirmesi. İLE Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendini yönetecek bir düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya dek Milletler Cemiyet adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik. )


- KOMBİNE ile/ve/||/<> ENTEGRE


- KOMİ[Fr. < COMMIS] ile/ve/||/<>/> GARSON[Fr. < GARÇON]

( Otel, pansiyon vb. yerlerde çalışan hizmetli. | Lokantalarda garson yardımcısı. İLE/VE/||/<>/> Lokanta, pastane vb. yerlerde müşterilere hizmet eden çalışan. )


- KOMİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> VAHİM


- KOMŞUDA PİŞER ve/||/<>/> BİZE DE DÜŞER


- KÖMÜR ile/ve/||/<>/> ELMAS

( FaRkLaR'ı, bulundukları derinlikleri itibariyle maruz kaldıkları basınçtadır. )


- KONAKLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BARINMA


- KONALGA[Moğolca] ile/||/<> KONAK

( Göçebe ve yolcuların yolculuk ya da göç sırasında konakladıkları sulu ve otlu yer, konak yeri. İLE/||/<> Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer. )


- KONAR GÖÇER/LİK ile/ve/||/<> YÜZER GEZER/LİK


- KONDURAMAMAK ile/ve/||/<> YAKIŞTIRAMAMAK


- KONKASÖR[Fr. < CONCASSEUR] ile/ve/||/<> ÇEKİÇ KIRICI ile/ve/||/<> BİLYALI DEĞİRMEN

( Çimento yapımında kullanılan kırıcılar. )


- KONU BİRLİĞİ ve/||/<>/> KAVRAMSAL TUTARLILIK ve/||/<>/> KURUMSAL OLUŞUM


- KONU/DURUM/BAŞLIK DEĞERLENDİRMEDE:
KOŞULLAR ve/||/<>/> OLANAKLAR ve OLANAKSIZLIKLAR ve/||/<>/> OLASILIKLAR ve/||/<>/> (ARA) ÇÖZÜMLER


- KONU ile/ve/||/<> ANLATIM

( MEVZÛ ile/ve/||/<> İFÂDE )


- KONUKLUKTA ve/||/<> YEMEKTE ve/||/<> TOPLUMDA

( Gözümüze sahip çıkalım. VE/||/<> Elimize sahip çıkalım. VE/||/<> Dilimize sahip çıkalım. )


- KONULARI/SORUNLARI/DURUMLARI:
UZATMAYALIM! ile/ve/||/<> UZLAŞALIM! ile/ve/||/<> UNUTALIM!


- KONUM:
MATEMATİK(SALTIK/MUTLAK)
ile/ve/||/<>
ÖZEL(GÖRELİ)


- KONUM ve/||/<>/> KARŞI KONUM ve/||/<>/> BİLEŞTİRME

( POSITION and/||/<>/> OPPOSITION and/||/<>/> COMPOSITION )


- KONUM ile/ve/||/<> SURET/FORM ile/ve/||/<> ŞEKİL/MORF


- KONUMUZ ile/ve/||/<> KONUMUMUZ


- KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA

( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )


- KONUŞ(MAY)ABİLECEKLERİMİZ ile/ve/||/<> KONUŞ(MAY)ABİLECEĞİMİZ KADARIYLA KONUŞ(MAY)ABİLECEKLERİMİZ


- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU

( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )


- KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI


- KONUŞMA ile/||/<> APAR[Fr.]

( ... İLE/||/<> Bir tiyatro oyuncusunun, izleyicilerin duyacağı biçimde sanki öteki oyuncular duymuyormuş gibi konuşması ya da düşüncesini/davranışını izleyiciye açıklaması. )


- KONUŞMAK:
"AĞIZLA" ve/değil/||/<>/< AKILLA


- KONUŞMAK/KONUŞ(A)MAMAK ile/ve/||/<>/> KAVUŞMAK/KAVUŞ(A)MAMAK


- KONUŞMAK ve/||/<> ÇALIŞMAK


- KONUŞMAK ile/ve/değil/||/<> DEĞİNMEK


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DİNLEMEK

( Konuşmak iki kişi/yi gerektirir.
1. Doğru/yu konuşan.
2. Doğru/yu dinleyen. )

( Konuşanı konuşturan, dinleyenin ihlâsıdır. )

( "Vermek". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( "Almak". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KONUŞMAK ve/<>/|| PAYLAŞMAYA DEĞECEK BİR ŞEY

( Paylaşmaya değecek bir şey buluncaya kadar konuşma! )


- KONUŞMAYI ÖĞRENMEK ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEYİ ÖĞRENMEK

( İki yılda. İLE/VE/||/<>/> Kırk ile altmış yıl arasında. )


- KONUŞTUĞUMUZ GİBİ YAZMIYORUZ! ve/||/<> YAZDIĞIMIZ GİBİ KONUŞMUYORUZ!


- KONUŞUNCA/KONUŞTUKÇA ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< SUSUNCA/SUSTUKÇA/SUSABİLDİKÇE

( Köle/yiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/


- KONUYU:
"SULANDIRMAK" ile/ve/||/<> "BASİTLEŞTİRMEK"


- KONUYU:
YÜKSELTME ile/ve/||/<> DERİNLEŞTİRME


- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK

( )


- KOORDİNASYON AKSİYOMU ile/ve/||/<> BAĞLANTI BELİTİ


- KÖPEK ile/ve/||/<>/< KÖPÜK

(

)


- KÖPEK ile/ve/değil/||/<>/< KURT

( [oyun/culuk] Hem yavru dönemi, hem de yetişkinlikte. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sadece yavru döneminde. )

( Sofos. İLE Sofist. )


- KÖPEKBALIĞININ:
ÖRGENLERİ ve/||/<> LORENZİNO AMPÜLLERİ


- KOPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAKLAŞMAK


- KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ile/ve/||/<>/> FAZIL AHMET PAŞA ve MUSTAFA PAŞA

( Baba. İLE/VE/||/<>/> Oğulları. )


- KOPUK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİSİZ


- KÖPÜRME ile/ve/||/<> YÜKSELME


- KOPUŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK


- KÖR/LÜK ile/ve/değil/||/<>/< DİKKATSİZ/LİK / ÖZENSİZ/LİK


- KORDİYERİT ile/||/<> IOLİT

( Genellikle koyu mavi renkte olan bir mineral. İLE/||/<> Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. )


- KORDON[Fr. < CORDON] ile/ve/||/<> KABLO[Fr. < CABLEAU]

( Genellikle ipekten yapılmış kalın ip. | Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir. | İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu. | İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar ya da mobilya süsü. | Teneke ve çinko nesnelerin üstüne süs yapmak için kullanılan araç. İLE/VE/||/<> Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir nesne ile sarılı bulunan metal tel. )


- KORKAK/LIK ile/ve/||/<>/> NUMARACI/LIK


- KORKMAK ile/ve/||/<> ÇEKİNMEK

( FEAR vs./and/||/<> AVOID )


- KORKU/KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI/SAYMAK

( Korkuyu yenmek, bilgeliğin başlangıcıdır. )

( Tanrı'yı düşünmeden önce, kendinizi kabul etmek zorundasınız. )

( Before you think God, you must accept yourself. )

( FEAR vs./and RESPECT
RESPECT instead of FEAR )


- KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )

( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )

( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )

( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )

( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )

( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)

Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")

Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)

[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)

[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )

( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )

( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )

( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )

( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )

( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )

( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )

( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )

( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )

( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )

( Arzudan ve korkudan kurtulmak sizi öyle korkutmasın. Bu hepinizin bildiğinden öylesine farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir hayat yaşayabilmenizi sağlayacaktır; öyle ki siz her şeyi kaybetmekle, gerçekten her şeyi kazanmış olursunuz. )

( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )

( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )

( Korku, bilmemekten ileri gelir. )

( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )

( Siz aslında sevgisiniz - korkmadığınız zaman. )

( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )

( Kendinizi ne kadar daha çok bilirseniz, o kadar daha az korkarsınız. )

( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )

( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )

( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )

( )

( [CHAT GPT >]

Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.

Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.

Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.

Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.



[English]

Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.

Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.

Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.

In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )

( REV', REV'A, HAVF ile/ve/değil/||/<>/> GAMM )

( BÂK, PERVÂ ile/ve/değil/||/<>/> ENDİŞE[< Pehlevice/Farsça]: Düşünüyorum] )

( [not] FEAR vs./and/||/<>/>/but ANXIETY/CONCERN )

( METUS cum//et/./||/<>/> ... )


- KORKU ile/ve/||/<>/> AĞRI ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK


- KORKU ile/ve/||/<> AKIL

( İşin içine korku girdiği oranda, "akıl" da etkinleşir. Bir kişi, ne kadar korkusuz ise "aklını" o kadar az kullanır. )


- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )

( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )


- KORKU ile/ve/||/<> DENETİM ODAKLI KORKU


- KORKU ve/||/<> HAZ

( Bireylerin, suç işleme nedenleri. )


- KORKU ile/ve/||/<>/> ÖFKE


- KORKU ve/||/<>/> TEMBELLİK


- KORKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜMİT

( Mahkum eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Özgür bırakır. )


- KORKU ve/||/<>/< ZARAR GÖRMEK


- KORKUTAN ile/ve/||/<> KORKAN

( Korkutanlarla ile korkanlar arasında sessiz bir suç ortaklığı vardır. )


- KORKUTUCU/LUK ile/||/>< GÜLÜNÇ/LÜK

( "Korkutucu olmaya" çalışırken, abartı ölçüsü artırılırsa korkutuculuktan kolaylıkla gülünçlüğe düşülebilir/düşülür. )


- KÖRLER ÇARŞISINDA ve/||/<> SAĞIRLAR ÇARŞISINDA

( Ayna satma! VE/||/<> Gazel atma! )


- KÖRLÜK:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> İŞLETME ile/ve/||/<> BENCİL

( Kendi eksiklerini "görememe". İLE/VE/||/<> Şirketinde tekrarlayan yanlışlara karşı oluşan "görememe". İLE/VE/||/<> Dost eleştirisine, "niyet okuyarak", inanmamak. )


- KÖRLÜK/SAĞIRLIK(IN NEDENİ) ile/ve/||/<> TIKANIKLIK('IN NEDENİ)

( Olanaklar/olanaklılık, rahatlık. İLE/VE/||/<> Yeti/yetenek, becerme, başarı. )


- KÖRLÜK ile/||/<> AMAROZİS

( ... İLE/||/<> Sinirsel körlük. | Fugaks geçici körlük. )


- KORU ile/ve/||/<> AĞAÇLIK

( Bakımlı küçük orman. İLE/VE/||/<> Ağacı bol olan yer. )


- KORUMA ile/ve/||/<> SAVUNMA


- KORUMA ile/ve/||/<> SÜRDÜRME


- KORUMAK ile/ve/||/<> KOLLAMAK

( TO PROTECT/SAVE vs. TO WATCH FOR/TO PROTECT )


- KORUND ile/||/<> SPİNEL

( Safir ve yakut olarak bilinir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunan bir mineral. )


- KORUYUCU ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- KOŞ ve/||/<> COŞ


- KÖŞE ile/ve/||/<> SEKİ/KÜRSÜ

( Gazetede. İLE/VE/||/<> Üniversitede/fakültede. )


- KOŞMACA ile/ve/||/<>/> KOVALAMACA

( Birbirini kovalayarak oynanan bir çocuk oyunu. İLE/VE/||/<>/> Ebenin, yanına gizlice sokulup koluna vuranı kovalayıp yakalamaya çalışması biçiminde oynanan bir çocuk oyunu. | Arkasından koşma, peşinden gitme. )


- KOŞUL ile/ve/<>/||/> KOŞULLU ile/ve/<>/||/> KAVRAM

( ZAMAN/UZAM(MEKÂN) ile/ve/||/<>/> NESNE ile/ve/||/<>/> KAVRAM )


- KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/< NEDEN/LER

( Fizikte. İLE/VE/||/<>/< Zihinde. )

( CONDITION/S vs./and/||/<>/< CAUSE/S )


- KOŞUL ile/ve/değil/||/<> ETMEN


- KOŞUL ile/ve/||/<> NEDENSELLİK


- KOŞUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖNCELİK


- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK


- KOŞULLARDA:
HAKİKÎ ile/ve/||/<> CALÎ ile/ve/||/<> İLLET HÜKMÜNDE ile/ve/||/<> SEBEP HÜKMÜNDE


- KÖTÜ "HABER" ile/ve/değil/yerine/||/<> "İYİ HABER"

( (")Hâlâ yaşıyoruz("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Henüz ölmedik. )


- KÖTÜ (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAMDA KALACAK KADAR KÖTÜ OLABİLMEK


- KÖTÜ HABER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İYİ HABER

( Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. )


- KÖTÜ[< KÖTİ] ile/ve/||/<> KETÜ

( Zorunlu/luk. İLE/VE/||/<> Eksik/lik. )

( KÖTÜLÜK: Kemâl'i engelleyen. )


- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<> KABA/LIK


- KÖTÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> ZOR


- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )

( ÖNCE, ZARAR VERME!

DO NOT HARM!

PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )


- KÖTÜMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< DUYGUSAL/LIK


- KÖY ROMANININ:
DÖNEM ORTAYA ÇIKARMASI ile/ve/||/<> DÖNEM KAPATMASI


- KÖY ile/ve/||/<> KIRSAL


- KOY ile/||/<> KÖRFEZ


- KÖYDEŞ ile/ve/=/||/<> KÖYLÜ

( Aynı köyde oturan kişilerin birbirine göre her biri. )


- KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ


- KOYMAK ile/ve/değil/||/<>/< KUYMAK

( Katılarda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sıvılarda. )

( Bırakmak, yerleştirmek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dökmek. )


- KOYNUNDA ile/ve/||/<> BAĞRINDA


- KOYSUN ile/ve/||/<> ALSIN

( Olanağı bulunan. İLE/VE/||/<> Gereksinimi olan. )


- KOYUN ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< OYUN

( ...'ın koyunu, sonra çıkar oyunu. )


- KOZ[>< KOR] ile/||/<> KÖZ/KOR

( İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür ya da odun parçası. İLE/||/<> Küçük kor parçası. )


- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME

( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )


- KRAL/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGE/LİK

( Davranışla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sessizlikle. )


- KRANK[İng. < CRANK] ile/ve/||/<> KRANK MİLİ

( Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil. | Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım. İLE/VE/||/<> Pistonun doğrusal hareketini dairesel dönme hareketine çeviren mil. )


- KRANYOTOMİ/CRANİOTOMY ile/||/<> KRANYOPLASTİ/CRANİOPLASTY

( Kafatası ameliyatı. İLE/||/<> Kafatası onarımı. )


- KRİPTOLOJİ[Fr. < CRYPTOLOGIE] ile/ve/||/<>/> KRİPTOLOG[Fr. < CRYPTOLOGUE]

( Gizli yazılar, şifreli belgeler bilimi ya da incelemesi. İLE/VE/||/<>/> Kriptoloji uzmanı. )


- KRİSTALOGRAFİ ile/||/<> AMORF KİMYA

( Kristal yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Amorf yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KRİSTALOGRAFİ ile/||/<> MİNERALOJİ

( Kristal yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Minerallerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KRİZ ile/ve/||/<>/> "FABRİKA AYARLARI"NA DÖNÜŞ


- KRİZ ile/ve/||/<>/>/>< KERİZ

( "Yok" saymak. İLE/VE/||/<>/>/>< Çok. )


- KRİZOKOL ile/||/<> RODONİT

( Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )


- KRİZOKOL ile/||/<> TURKUAZ

( Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir fosfat. )


- KROM[Fr./İng. CHROME] ile/ve/||/<>/> KROMAJ[Fr./İng. CHROMAGE]

( Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C'de eriyen, ısıya dayanıklı, havada oksitlenmeyen bir öğe. [simgesi Cr] | Bu öğeden yapılmış olan. İLE/VE/||/<>/> Metal yüzeyleri kromla kaplama işlemi. | Bu işlemle kaplanmış yer. )


- KROMATİN[Fr. < CHROMATINE] ile/||/<> KROMATİT[Fr. < CHROMATITE] ile/||/<> KROMOZOM[Fr. < CHROMOSOME]

( Göze çekirdeğinde küçük tanecikler, düzensiz kitleler ya da ağ biçiminde bulunan, soya çekim olaylarını sağlayan, bazı boyalarla hemen boyanabilen nesne. İLE/||/<> Bir kromozomun uzunlamasına iki yarısından her biri. İLE/||/<> Göze çekirdeğinde bulunan DNA ve protein yapısı. )


- KROMATOFOR[Fr. < CHROMATOPHORE] ile/ve/||/<> KROMOPLAST[Fr. < CHROMOPLASTE]

( Plazması pigment tanecikleriyle dolu, çokgen ya da yıldız biçiminde, belirli uzunlukta ya da kısalabilir uzantıları bulunan göze. İLE/VE/||/<> Değişik renkler taşıyan kromatofor. )


- KUARK ile/ve/||/<>/>< KARŞI KUARK


- KUARKLAR ile/ve/||/<>/> LEPTONLAR ile/ve/||/<>/> BOZONLAR ile/ve/||/<>/> HIGGS BOZONU


- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT

( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )


- KÜÇÜK GÜVENCELİK/KASKO ile/ve/||/<> DAR GÜVENCELİK/KASKO

( Küçük güvencelik/kasko, araçlarda oluşan küçük ölçekli kayıpların sigorta şirketi tarafından üstlenilmesi için hazırlanan bir üründür. Dolayısıyla güvence kapsamları sınırlıdır. Güvenceleri, sigorta şirketi bazında değişiklik gösterse de çoğunlukla boyasız araç kaportası onarımı, döşeme tamiri, göçük kurtarma, leke çıkarma gibi küçük onarımları kapsar. Bu tür, araçta farklı nedenlerle oluşan kozmetik sorunların poliçe kapsamında giderilmesini olanaklı kılar. İLE/VE/||/<> İçerdiği güvenceler nedeniyle genelde yoğun trafikte uzun süre araç kullanan sürücüler tarafından yeğlenir. Boyada ya da çamurlukta oluşan hafif çizikler de dâhil olmak üzere küçük hasarlarda devreye girmesi sayesinde aracın hasarsızlık oranı bozulmamış olur ve araç sahipleri bir sonraki yenileme döneminde avantajlı fiyatlarla kasko poliçelerini devam ettirebilme olanağına kavuşur. [Standart kasko paketleriyle beraber kullanımı sık karşılaşılan bir uygulamadır.] )


- KÜÇÜK ŞEYLER ve/||/<>/> BÜYÜK ŞEYLER

( Yaşam, küçük şeylerden oluşur. VE/||/<>/> Eğer seversek, büyük olurlar. )


- KÜÇÜLME ile/ve/||/<> BÜZÜŞME/SIKIŞMA


- KÜÇÜLTMEK ile/ve/||/<> BÖLMEK


- KÜÇÜMSEMEK ve/||/=/<> ABARTMAK/"BÜYÜLTMEK"


- KÜÇÜMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖTEKİLEŞTİRMEK


- KUDRET ile/ve/||/<>/> "ÜSTÜNLÜK"

( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )


- KUDUMİYE ile/||/<> CAİZE ile/||/<> DÎVÂNÎ

( Sultan ve devlet ileri gelenlerinin seferden dönmesi dolayısıyla yazılan şiire verilen ad. İLE/||/<> Şairlerin, şiirlerinde övdüğü büyük kişilerden aldığı bahşiş. İLE/||/<> Yaygınlık kazanmış bir yazı türü. )


- KÜFÜR ile/ve/||/<> LİBAS

( Örtme/örten. İLE/VE/||/<> Giysi[< elbise], örten. )


- KÜFÜR ile/ve/||/<> SİLAH ile/ve/||/<> BİAT ile/ve/||/<> YALAN

( Küfürden medet uman fikir,
Silahtan medet uman cesâret,
Biattan medet uman haysiyet,
Yalandan medet uman inanç, YOKSULDUR/FAKİRDİR... )


- KUİPER KUŞAĞI:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ

( [uzaklık] 4.02 ışık saati. İLE/VE/||/<> 6.79 ışık saati. )

(

)


- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"

( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )


- KÜL SERMEK ile/ve/||/<> GÜL SERMEK

( Bin kere gelenin önüne. İLE/VE/||/<> Bir kere gelenin önüne. )


- KUL ile/ve/||/<> KÜL

( Neye "inanıyorsak". İLE/VE/||/<> Neye "yanıyorsak". )


- KUL ile/ve/<>/|| SABIR EHLİ


- KULAK ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> BOĞAZ


- KULAK ile/ve/||/<>/> KALBİN KULAĞI


- KULAKTA/İŞİTMEDE (OKTAV):
9 ve/||/<> 11


- KÜLFET[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜLFET[Ar.]

( Zahmet, sıkıntı, zorluk, yorgunluk, zorlu iş. | Tören, merasim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. )

( Külfetsiz ülfet olmaz. )


- KÜLL ile/ve/||/<> KÜNH

( Bütün, tüm. İLE/VE/||/<> Bir şeyin aslı, hakikati, temeli. | Kök, dip. | Esas, öz. )


- KULLANAN ile/ve/değil/||/<>/< KULLANMIŞ


- KULLANIM/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEV/SEL


- KULLANMA (KILAVUZU) ile/ve/||/<>/>/< KILLANMA (KILAVUZU)


- KÜLTÜR EKONOMİSİ ve/||/<> KÜLTÜR POLİTİKASI ve/||/<> KÜLTÜR YÖNETİMİ

( Grafiklerle Türkiye'nin Kültür Ekonisi 2016 için burayı tıklayınız... )


- KÜLTÜR ORTAKLIĞI ve/||/<> ORTAMI


- KÜLTÜR YAPITI ile/ve/||/<>/< BARBARLIK YAPITI


- KÜLTÜR:
KÂĞIT ÜZERİNE ile/ve/||/<>/< KÂĞIT DIŞINDAKİ NESNELERLE


- KÜLTÜR ile/ve/||/<> GELİŞİM ODAKLI DEĞERLER KÜLTÜRÜ


- KÜLTÜR ile/ve/değil/||/<>/< TOPLULUK


- KÜLTÜR ve/||/<> TUTKU/COŞKU


- KÜLTÜREL ile/ve/değil/yerine/||/<> DÖNEMSEL


- KULVAR/KANAL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM


- KUMAR BAĞIMLILIĞI DÖNEMLERİ/NDE:
BALAYI ve/||/<>/> DURAKLAMA ve/||/<>/> ÇÖKÜŞ ve/||/<>/> YIKILIŞ

( Genellikle kısa sürer ve "kazançlı" geçen bir dönemdir. Daha sonraki süreçte, sürekli bu dönem anımsanarak oynanmaya devam edilir. VE/||/<>/> Kazanma ve kaybetme dönemleri, ardışık bir biçimde birbirini takip eder. VE/||/<>/> Kayıplar artmaya başladığından dolayı bahis miktarları çoğalır ve borçlanmalar başlar. İş ve aile, boşlanmaya başlanır. Alkol ve madde tüketimi artar/başlar. VE/||/<>/> Ekonomik kaynaklar tamamen tükenmiştir. Yalan, yasadışı maddî kaynak kullanma, yasal sorunlar, aile parçalanması, depresyon ve intihar görülür. )


- KUMAŞ ile/ve/||/<> ABANİ

( ... İLE/VE/||/<> Üzeri turuncu iplikle işlenmiş, daha çok sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapılan sarımtırak bir kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )


- KUMAŞ ile/ve/||/<> HAMUR


- KUMAŞ ile/ve/||/<> KAPİTONE

( ... İLE/VE/||/<> İçi pamuk ya da vatka ile doldurularak dikilmiş, döşemelik ya da giyim eşyası yapımında kullanılan kumaş. | Bu kumaştan yapılmış ya da bu biçimde dikilmiş olan. )


- KÜME ile/ve/||/<> ALT KÜME


- KÜME ile/ve/||/<>/> GÜÇ KÜMESİ


- KUMSAL ile/||/<> KUMLA

( Kumu olan yer. | Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan. İLE/||/<> Kumluk yer, geniş kumsal. )


- KUNZİT ile/||/<> AMETRİN

( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Ametist ve citrin karışımı. )


- KUNZİT ile/||/<> MORGANİT

( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Pembe ila turuncu renkte bir beril. )


- KUNZİT ile/||/<> SPİNEL

( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )


- KUNZİT ile/||/<> SUGİLİT

( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )


- KUNZİT ile/||/<> TANZANİT

( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )


- KUPA ile/ve/||/<>/> MAÇA ile/ve/||/<>/> KARO ile/ve/||/<>/> SİNEK

( [simgeledikleri] Asiller. İLE/VE/||/<>/> Ordu. İLE/VE/||/<>/> Orta sınıf. İLE/VE/||/<>/> (Yoksul) Halk. )

( İskambil kartları, tarım takvimi düzenlemesidir. Bir yılda 52 kart olduğundan, her kart, bir haftayı simgelemektedir.[Kart renkleri de dört mevsimi simgeler.]

Her rengin, onüç olması, bir mevsimde, onüç haftanın olmasına karşılık gelir.

Her rengin kartlarının değerini topladığımızda 91 eder. [1 + 2 + 3 + 4 + 5 + 6 + 7 + 8 + 9 + 10(Vale) + 11(Dam/kız) + 12(Rua/Papaz) + 13 = 91] (Bu da bir mevsimdeki gün sayılarını simgeler.) Yılda dört mevsim olduğundan, 91 x 4 = 364 gün olarak bir yıla karşılık gelir.

İki "Joker"den biri, yılı tamamlar.[364 + 1] İkinci "Joker" de dört yılda bir gelen "artık yıl"ın gün sayısını tamamlar.

Her mevsim, Rua/Papaz ile simgelenir. Mevsim değişikliğini de "As" sağlar. )

( )

( HEARTS vs./and/||/<>/> SPADES vs./and/||/<>/> DIAMONDS vs./and/||/<>/> CLUBS )


- KUR'ÂN-I KERÎM:
KİTAB ile/ve/||/<>/< HİTAB


- KUR'ÂN-I KERÎM:
OKUNAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞİTİLEN


- KUR'ÂN'DA ÇEVİRİLER:
SATIRARASI ile/ve/||/<>/> TEFSİRLİ


- KURAL/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOŞUL/LAR


- KURAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL


- KURALA UY/MAK ile/ve/||/<> KUR'AN'A UY/MAK


- KURALLAR ile/ve/||/<>/> KURALLILIK


- KURAM ile/ve/||/<> AMAÇ

( TEORIA vs./and/||/<> TELOS )


- KURAM ile/ve/||/<>/> İNANÇ

( ... İLE/VE/||/<>/> Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. )


- KURAM ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> SAYRILIK/HASTALIK ve/||/<> KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Davranışçı Terapi | Benedict | Paraonoid Bozukluk | Depresif Kişilik

Bilişsel Kuram | Beck | Obsesif Kompulsif Bozukluk | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Bireysel Psi.(Adler) | Adler | Karşı Olma, Karşı Gelme Bozukluğu | Şizotipal

Ego state | Ecstein | Paylaşılmış Psikotik bozukluk | Pasif Agresif

Psikotoplumsal Gelişim | E.Erickson | Eşeysel İşlev Bozukluğu | Antisosyal

Kendilik Psikolojisi | Kohut | Uyku Bozukluğu | Mazoşistik

DDDT | Ellis | Özgül Fobiler | Çekingenlik

Evrimsel Psikiyatri | Maslow | Vajinismus | Paranoid

Roger'cı Sağaltım | Rogers | Yaygın Kaygı Bozukluğu | Histriyonik

Ego Psikolojisi | Anna Freud | Travma Sonrası Stres Bozukluğu[PTSB] | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Varoluşçu Terapi | Yalom | Yaz Etkileşimi | Self-defeating

Bireysel Psikoloji(Adler) | Bandura | Somatizasyon Bozukluğu | Pasif Agresif

Ayrılma-Bireyleşme | Mahler | Panik Bozukluk | Çekingenlik

Masterson Kuramı | Masterson | Şizofreni | Narsisistik

Transpersonel Psi. | Jung | Depresyon | Şizoid

Fenomenolojik Kuram | Kernberg | Sosyal Fobi | Borderline

Dürtü-Savunma Kuramı | Fairbairn | Madde Bağımlılığı | Şizoid

Biyolojik Kuram | E. Fromm | Egodistonik | Eşeşeysellik | Antisosyal

T.A | Watkins | Tikler | Sadistik

Oyun ve Gerçeklik | Winnicott | Kimlik krizi | Paranoid

Dürtü-Savunma Kuramı | Freud | Fobiler | Antisosyal

Logoterapi | Frankl | Dürtü Kontrol Bozukluğu | Pasif agresif

Hümanistik Psi. | Otto Rank | Konversiyon Bozukluğu | Histriyonik

Nöropsikanaliz | Schore | Hiperaktivite | Karışık tip

Nesne ilişkileri | Sullivan | Yeme Bozukluğu | Depresif Kişilik

Varoluşçuluk | Rollo May | Bipolar Bozukluk | Bağımlı

T.A. | Jacobson | İntihar | Self-Defeating

Gestalt | Bowlby | Davranım Bozukluğu(Ergen) | Narsisistik

Toplumsal Travama | Vamık Volkan | Toplumsal Travmanın Çözümü | Onarıcı ve Yıkıcı Önder

Şema Terapi | Risley | Parafidiler | Borderline )


- KURAM ile/ve/değil/||/<> YAKLAŞIM


- KURAMIN:
DOĞRULUĞU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYGUNLUĞU


- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> DENEYSEL KİMYA

( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kimyasal süreçleri deneylerle inceleyen bilim dalı. )


- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> KUVANTUM KİMYASI

( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kuvantum mekaniği ile kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )


- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> MOLEKÜLER MODELLEME

( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Moleküler yapıların bilgisayar modellerini inceleyen bilim dalı. )


- KURB-U SULTÂN ve/||/<>/> ATEŞ-İ SÛZÂN


- KURBACIK ile/ve/||/<> TUNÇ ile/ve/||/<> İĞ

( )

( Kaynak: "ANADOLU'DA KAYBOLMAKTA OLAN BİR MADDİ KÜLTÜR UNSURU: SU DEĞİRMENLERİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)" - Reşide Gürses, E. Banu Karababa Taşkın )


- KÜRDAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HILTAN

( ... İLE/VE/||/<> Top durumundaki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki. )


- KÜREK ile/ve/||/<>/> FIRIN

( Düzgün. İLE/VE/||/<>/> Kızgın. )


- KÜRESEL ile/ve/değil/||/<>/< BASKIN YEREL


- KÜRESELLEŞME:
[ne yazık ki]
"ULUSLARARASILAŞMANIN GENİŞLEMESİ" ile/ve/||/<> KURUMSAL ZORBALIK


- KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK


- KÜRESELLEŞMENİN ARTMASI ile/ve/değil/||/<> SINIRLARIN AZALMASI


- KURGU/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURAM/SAL


- KURGU ile/ve/||/<> ANLATIM


- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK


- KURMACA AÇMAZI ile/ve/||/<> TRAJEDİ AÇMAZI


- KURMACA GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜNDELİK GERÇEKLİK


- KURMAK ile/ve/||/<> ÖRMEK


- KURNA[Ar. < KURNE] ile/ve/||/<> ZURNA[Fars. < SURNÂY]

( Hamama gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. İLE/VE/||/<> Düğüne gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. )

( Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş ya da plastik tekne. İLE/VE/||/<> Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. )


- KURT ile/ve/||/<> TEL KURDU

( ... İLE Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması nedeniyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad. )


- KURTÇUK ve/||/<>/> KURTÇUL

( Bazı hayvanların, özellikle böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra, krizalit ya da ergin karakterlerini kazanmadan önceki evresi. VE/||/<>/> Kurtçuklarla beslenen hayvan. )


- KURTULUŞ SAVAŞI'MIZDA:
KAĞNI ve/||/<>/> UÇAK

( )


- KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER

( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )


- KURU OT ile/ve/değil/||/<>/< TAZE OT


- KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK


- KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI


- KURUL/HEYET ile/||/<> HEYET-İ TEMSİLİYE

( ... İLE/||/<> Temsil kurulu. Sivas Kongresi sonucu oluşturulan ve Anadolu'yu temsil eden kurul. )


- KURUL/KONSEY ile/ve/||/<>/> ALT KURUL/KOMİSYON


- KURUL ile/ve/||/<> KOL


- KURULMA ile/ve/||/<> KIRILMA


- KURULTAY ile/||/<> KABİNE ile/||/<> KURIA

( Genel toplantı, kurul/meclis. İLE/||/<> Bakanlar kurulu. İLE/||/<> Roma'da kurul. )


- KURULUŞ ile/ve/||/<>/> KURTULUŞ


- KURUM ile/ve/||/<>/> KURUN!


- KURUMSAL BİR KARARI(/A):
BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> UYMAK


- KURUMSALLAŞMA YÖNETİMİNDE/ÖNDERLİĞİNDE, ÖNDER VE ÇALIŞANLAR:
BAŞLANGIÇTA ve/||/<>/> GEÇİŞTE ve/||/<>/> DENEYİMLİ ve/||/<>/> YETİŞMİŞ

( )


- KURUNTU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİ


- KUŞ/LAR ile/ve/değil/||/<>/< DİNOZOR/LAR

( Kuşların ataları, dinozorlardır. )


- KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK


- KUŞ ve/||/<> KARİNALILAR

( ... VE/||/<> Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının hemen hemen tüm kuşları içine alan büyük bir bölümü. )


- KUŞATAMAMADA:
NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> YASALI/LIK ile/ve/||/<> GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> RASTGELE/LİK


- KUŞATAN ile/ve/||/<> KAPSAYAN


- KUŞATILMIŞLIK ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK


- KUŞKONMAZDA:
YEŞİL ve/||/<> MOR ve/||/<> "BEYAZ"

( ... VE/||/<> ... VE/||/<> Yeşil ve morun, herhangi birinin ışık görmemiş toprakaltı sürgünlerinin hasat edilmesiyle, “beyaz kuşkonmaz” elde edilir. )


- KUŞKU:
NİYETTE ile/ve/||/<> AMAÇTA

( Yola çıkarmaz. İLE/VE/||/<> Yol aldırtmaz. )


- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< EMİN OLMA[İMAN]


- KUŞKU ve/||/=/<>/> KARANLIĞA KOŞMAK


- KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI

( SUSPICION/DOUBT vs./and/||/<> ANXIETY )


- KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK

( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )


- KUŞKUSUZ SEVGİ ile/ve/||/<>/>/< KOŞULSUZ SEVGİ

( UNSUSPECTING LOVE vs. UNCONDITIONAL LOVE )


- KUŞLAR ile/ve/||/<> KARS KUŞLARI

( )

( Türkiye'de 400'ün üzerinde kuş çeşidi bulunmaktadır. Sadece 276'sı Kars'ta görülebilmektedir. )

( Sayın Ahmet Yılmaz'ı, çalışmalarından dolayı tebrik eder ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz...

instagram.com/ahmdylmz36

500px.com/ahmdylmz36

youtu.be/dL5SOT1jpPw )


- KUŞLU ve/||/<>/> TAKVİM

( 2021 yılı Kuşlu Takvim için burayı tıklayınız... )

( image )


- KUSMA/İSTİFRA[Ar.] ile/ve/||/<> KUSMAK

( Kusmak durumu. | Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması. İLE Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak. | Reddetmek. | Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak. | İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak. )


- KÜSTAHLIK:
EMEK YOKSA ile/ve/||/<>/< BİLGİ YOKSA


- KUSURLARI/NI ÖRTMEK ve/||/<> EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK

( 54097, 54098 )


- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK


- KUSURSUZLUK ile/ve/<>/||/>< UYUMSUZLUK

( Yaşam, kusursuzluk ile/ve uyumsuzluk arasında bir yerlerde akıp gider. )


- KUT ve/||/<> KUTSAL/KUTSÎ[Ar.]

( Yaşamak için yenilen şey. | Yiyecek. | Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç. | Mutluluk. | İlâhî bir kaynaktan gelen rahmet, bereket. )


- KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA


- KÜTLE ÇEKİMİ
ile/ve/+/||/<>
ELEKROMANYETİK ETKİLEŞİM
ile/ve/+/||/<>
GÜÇLÜ ÇEKİRDEK ETKİLEŞİMİ
ile/ve/+/||/<>
ZAYIF ÇEKİRDEK ETKİLEŞİMİ

( Nesneler arasındaki kütlesel çekim gücü, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak değişir. )

( )

( )

( )


- KÜTLE ile/ve/||/<> AĞIRLIK

( Bir nesnenin miktarı.[Kavram] İLE/VE/||/<> Bir nesnenin yerçekimi gücü ile çekilmesi. )

( )

( 1 gram [g] = 0.001 kilogram [kg]

1 milligram [mg] = 1.0E-6 kilogram [kg]

1 ton (metric) [t] = 1000 kilogram [kg]

1 pound [lbs] = 0.45359237 kilogram [kg]

1 ounce [oz] = 0.0283495231 kilogram [kg]

1 carat [car, ct] = 0.0002 kilogram [kg]

1 ton (short) [ton (US)] = 907.18474 kilogram [kg]

1 ton (long) [ton (UK)] = 1016.0469088 kilogram [kg]

1 Atomic mass unit [u] = 1.6605402E-27 kilogram [kg]

1 exagram [Eg] = 1.0E+15 kilogram [kg]

1 petagram [Pg] = 1000000000000 kilogram [kg]

1 teragram [Tg] = 1000000000 kilogram [kg]

1 gigagram [Gg] = 1000000 kilogram [kg]

1 megagram [Mg] = 1000 kilogram [kg]

1 hectogram [hg] = 0.1 kilogram [kg]

1 dekagram [dag] = 0.01 kilogram [kg]

1 decigram [dg] = 0.0001 kilogram [kg]

1 centigram [cg] = 1.0E-5 kilogram [kg]

1 microgram [µg] = 1.0E-9 kilogram [kg]

1 nanogram [ng] = 1.0E-12 kilogram [kg]

1 picogram [pg] = 1.0E-15 kilogram [kg]

1 femtogram [fg] = 1.0E-18 kilogram [kg]

1 attogram [ag] = 1.0E-21 kilogram [kg]

1 dalton = 1.6605300000013E-27 kilogram [kg]

1 kilogram-force square second/meter = 9.80665 kilogram [kg]

1 kilopound [kip] = 453.59237 kilogram [kg]

1 kip = 453.59237 kilogram [kg]

1 slug = 14.5939029372 kilogram [kg]

1 pound-force square second/foot = 14.5939029372 kilogram [kg]

1 pound (troy or apothecary) = 0.3732417216 kilogram [kg]

1 poundal [pdl] = 0.0140867196 kilogram [kg]

1 ton (assay) (US) [AT (US)] = 0.02916667 kilogram [kg]

1 ton (assay) (UK) [AT (UK)] = 0.0326666667 kilogram [kg]

1 kiloton (metric) [kt] = 1000000 kilogram [kg]

1 quintal (metric) [cwt] = 100 kilogram [kg]

1 hundredweight (US) = 45.359237 kilogram [kg]

1 hundredweight (UK) = 50.80234544 kilogram [kg]

1 quarter (US) [qr (US)] = 11.33980925 kilogram [kg]

1 quarter (UK) [qr (UK)] = 12.70058636 kilogram [kg]

1 stone (US) = 5.669904625 kilogram [kg]

1 stone (UK) = 6.35029318 kilogram [kg]

1 tonne [t] = 1000 kilogram [kg]

1 pennyweight [pwt] = 0.0015551738 kilogram [kg]

1 scruple (apothecary) [s.ap] = 0.0012959782 kilogram [kg]

1 grain [gr] = 6.47989E-5 kilogram [kg]

1 gamma = 1.0E-9 kilogram [kg]

1 talent (Biblical Hebrew) = 34.2 kilogram [kg]

1 mina (Biblical Hebrew) = 0.57 kilogram [kg]

1 shekel (Biblical Hebrew) = 0.0114 kilogram [kg]

1 bekan (Biblical Hebrew) = 0.0057 kilogram [kg]

1 gerah (Biblical Hebrew) = 0.00057 kilogram [kg]

1 talent (Biblical Greek) = 20.4 kilogram [kg]

1 mina (Biblical Greek) = 0.34 kilogram [kg]

1 tetradrachma (Biblical Greek) = 0.0136 kilogram [kg]

1 didrachma (Biblical Greek) = 0.0068 kilogram [kg]

1 drachma (Biblical Greek) = 0.0034 kilogram [kg]

1 denarius (Biblical Roman) = 0.00385 kilogram [kg]

1 assarion (Biblical Roman) = 0.000240625 kilogram [kg]

1 quadrans (Biblical Roman) = 6.01563E-5 kilogram [kg]

1 lepton (Biblical Roman) = 3.00781E-5 kilogram [kg]

1 Planck mass = 2.17671E-8 kilogram [kg]

1 Electron mass (rest) = 9.1093897E-31 kilogram [kg]

1 Muon mass = 1.8835327E-28 kilogram [kg]

1 Proton mass = 1.6726231E-27 kilogram [kg]

1 Neutron mass = 1.6749286E-27 kilogram [kg]

1 Deuteron mass = 3.343586E-27 kilogram [kg]

1 Earth's mass = 5.9760000000002E+24 kilogram [kg]

1 Sun's mass = 2.0E+30 kilogram [kg] )


- KÜTLE ile/ve/||/<> ELEKTRİK YÜKÜ ile/ve/||/<> AKIM/SPIN

( p = 0
ile/ve/||/<>
J = 0 )


- KÜTLE ve/||/<> ERİM/ETKİ ALANI


- KÜTLE ile/ve/||/<> UZAY-ZAMAN ile/ve/||/<> EĞİM


- KUTSAL/LIK ile/ve/||/<> GİZLİ/LİK


- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< FİDE/FİDAN

( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>


- KÜTÜPHANE ile/ve/değil/||/<> EŞEKLİ KÜTÜPHANE

( Mustafa Güzelgöz - Videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )


- KUTUPLAŞMA ile/ve/||/<>/> ÇOKLU BÖLÜNME


- KUVANTUM KİMYASI ile/||/<> KLASİK KİMYA

( Kuantum mekaniği prensiplerine dayanan kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Klasik fizik prensiplerine dayanan kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )


- KUVANTUM MEKANİĞİ/NDE:
[NESNE + ...] ÖLÇÜM ile/ve/||/<> SIRALI ÖLÇÜMLER ile/ve/||/<> BAĞLAMSALLIK


- KUVANTUM MEKANİĞİ ile/ve/||/<> KUVANTUM TÜNELLEME


- KUVANTUM NOKTALARI ile/||/<> KUVANTUM KÜMELERİ

( Kuvantum noktalarının kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kuvantum kümelerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KUVANTUM NOKTALARI ile/||/<> NANO TÜPLER

( Kuantum noktalarının kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Nanotüplerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KUVANTUM ve/||/<> FEYNMAN PATH İNTEGRALİ

( h = 6.626070040 x 10-³4 J s

h > 0 olduğunda: Klasik mekanik, yeniden kurulur.

^x = 0 ise ^p > ~ olur. Konumu biliyor isek momentumu ya da başka bir tanım ile hızı, sonsuz olur.[<> Işık hızının "saltık/mutlak"lığı ve bu sonuç ilişkisi] )


- KUVANTUM ile/ve/||/<>/> SİCİM KURAMLARI


- KUVANTUMDA:
JOHN STEWART BELL ve/||/<> BELL EŞİTSİZLİKLERİ


- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL


- KUVVET ile/ve/||/<> AĞIRLIK


- KUVVETLER AYRILIĞI ile/ve/<>/|| KUVVETLER BİRLİĞİ


- KUYRUK SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZ KIRPMAK


- KUYRUK UCU BEYAZ ÇAKAL ile/||/<> ALTIN RENGİ ÇAKAL ile/||/<> MAVİ TÜYLÜ ÇAKAL ile/||/<> KARA SIRTLI ÇAKAL ile/||/<> ÇİZGİLİ ÇAKAL

( Orta Afrika'da yaşar. İLE/||/<> Kuzey Afrika'da, Hindistan'da ve çeşitli kıtalarda görülürler. İLE/||/<> Afrika'da yaşar. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... )

( Herbiri kendine ait 30 km.lik bir bölgede avlanırlar. )

( Görme ve işitme kapasiteleri çok yüksek olduğundan avın kokusunu 1 km. öteden alabilirler. )

( Yılda 500-1500 kadar kemirgen avlarlar. )

( Avlanmanın yanısıra çöplerden de yararlanırlar. )

( Genellikle aile olarak yaşar ve avlanırlar. )

( Avlarının %35'i leştir. )

( 6 yıldan uzun yaşayanı pek yoktur. )

( Haklarında çok fazla efsane yazılmıştır. )

( ... cum CANIS AUREUS cum ... cum CANIS MESOMELAS cum CANIS ADUSTUS )


- KUYRUKLU YILDIZDA:
İYON KUYRUĞU ile/ve/||/<> TOZ KUYRUĞU


- KUYRUKLU YILDIZLAR ile/ve/||/<> NÖTRON YILDIZLARI ile/ve/||/<> MAVİ SÜPER DEV YILDIZLARI


- KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP

( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )


- KUYUNUN:
DERİN OLMASI ile/ve/değil/||/<>/< DOLU OLMASI


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- KVKK ile/ve/||/<> GDPR


- KYOTO ile/ve/||/<> TOKYO ile/ve/||/<> FUKUOKA ile/ve/||/<> HİROŞİMA ile/ve/||/<> İNOKAŞİRA ile/ve/||/<> GİNZA

( [Japonca'daki anlamı/karşılıkları]
Başkent. İLE/VE/||/<> Doğu başkenti. İLE/VE/||/<> Mutlu tepe. İLE/VE/||/<> Büyük ada. İLE/VE/||/<> Kuyubaşı. İLE/VE/||/<> Darphane. )


- LA RUHBAN-I FİD-DİN ile/ve/||/<> LA İKRAH-I FİD-DİN


- LABRADORİT ile/||/<> KRİZOKOL

( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. )


- LABRADORİT ile/||/<> MOONSTONE

( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Işığı yansıtan mavi bir parlaklığa sahiptir. )


- LABRADORİT ile/||/<> SPEKTROLİT

( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Daha geniş bir renk yelpazesine sahiptir. )


- LABRADORİT ile/||/<> SUNSTONE

( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> İçindeki hematit ya da götit pulları nedeniyle parlayan bir feldspat. )


- LÂKÂP/LÂKÂB[Ar.] ile/ve/||/<> NAM[Fars.] ile/ve/||/<> SIFAT[Ar.]

( Takma ad. İLE/VE/||/<> Ad. | Ün. İLE/VE/||/<> Birinin görev, ödev, toplumsal ya da tüzel bakımdan yeri ve özelliği. | Bir adın önüne gelerek o adı nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımlardan belirten sözcük. | Yüz, kılık ve dış görünüş. )


- LAKTASYON ile/||/<> GALAKTORE

( Doğum sonrası süt üretimi ve emzirme süreci. İLE/||/<> Emzirme dönemi dışında ya da aşırı süt üretimi. )


- LAKTAZ EKSİKLİĞİ ile/||/<> GALAKTOZEMİ

( Laktozun sindirilememesi. İLE/||/<> Galaktozun metabolize edilememesi ile ilişkili genetik bir durum. )


- LAKTOZ İNTOLERANSI ile/ve/değil/||/<> SİBO

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnce bağırsaklarda aşırı miktarda bakteri üremesine bağlı olarak gelişen, yeni tanımlanmış bir hastalıktır. [Mide ağrısı, hazımsızlık, gaz, ishal ya da kabızlık başlıca belirtileridir. Zamanla beslenme bozukluğu gelişebilir. Hastalık, solukta hidrojen ve metan ölçümü ile teşhis edilir. Tedavide geniş spektrumlu antibiyotiklerden ve özel diyetten yararlanılır.] )

( )


- LALA ile/||/<> LALADAŞ

( Yetiştirici, bakıcı ya da eğitici. [Osmanlı'da, saray içinde saygın olanların, ileri gelenlerin ya da varsıl kişilerin çocuklarını yetiştirmek için tuttuğu kişi.[Geleceğin sultanını yetiştirmek üzere görevlendirilen ve çeşitli yetenekleri olan bu görevlilerdir. Osmanlı'da, lalalar, yetiştirdiği şehzadenin Sultan olması ile güç ve etki kazanmıştır. Başarısızlığa uğrayan ve yaşamını kaybeden şehzadelerin lalaları ise ölümden kurtulabilirse de siyasi yaşamını kaybetmiş olurdu. Şehzadeler sancağa çıkarken, emirlerine tayin edilen devlet görevlileri içinde bir ya da birkaç lala da bulunurdu. Bunlardan en önde geleni ve şehzadenin veziri derecesinde bulunanı "Lala Paşa" sanını taşırdı. Lalalık, duyarlılık ve tam bir güvene dayanan görevlerdendi. Şehzadenin iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesinin yanı sıra şehzadenin sultana karşı itaatinin devam ettirilmesi de gerekmekteydi. Güveni sarsacak olaylarda, haberler ve ihbarlar sonunda lalaların görevinden alınması yetkisi hükumetindi. Şehzadeler de zevkine göre lalaları bir dereceye kadar kabul edip etmemekte hak sahibiydi. Şehzadeler için kafes yöntemi uygulanmaya başladıktan sonra, şehzade bir yaşında sütten kesilince, kendisine ayrılan görevlilerden üçü has odalılardan seçilirdi. Bunların en yaşlısı ve en deneyimlisi baş lala sanıyla onun yetiştirilmesinden sorumlu tutulurdu. Lala deyimi, ayrıca, eğitici anlamında, halk arasında, konak ve evlerde durumuna göre çocukların yetiştirilmesi için seçilen kişilere verildiği gibi saraylarda, acemilerin yetiştirilmesi görevinde bulunan kişilere de verilirdi. Aynı lalanın idaresinde bulunan acemiler "Laladaş" sanını alırdı. Lalaların acemileri yetiştirme sırasında onların kusurunu düzeltmesine ve öğütte bulunmasına "Lala nizam etti"; bir konuyu inceleme, öğretme çabalarına "Lala divan etti" denirdi.] İLE/||/<> Lalanın altındaki acemilerin birbirine sesleniş biçimi. )


- LAPİS LAZULİ ile/||/<> AZURİT

( Mavi renkli bir kayaç. İLE/||/<> Mavi renkte bakır karbonat minerali. )


- LAPİS LAZULİ ile/||/<> KRİZOKOL

( Mavi renkli bir kayaç. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. )


- LARENJİT/LARİNGİT ile/||/<> FARENJİT

( Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. | Ses tellerinin yangılanması ile ses kısıklığı. İLE/||/<> Boğaz yangısı ile boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü. | Boğazın arka bölümünün yangılanması. )


- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> LARENJİT/LARİNGİT

( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. )


- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> TRAKEOMALAZİ

( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Soluk borusu kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. )


- LARİNGOSPAZM ile/||/<> BRONKOSPAZM

( Gırtlak kaslarının ani ve istemsiz kasılması. İLE/||/<> Bronş kaslarının ani ve istemsiz kasılması. )


- LARVA ile/ve/||/<>/> PUPA ile/ve/||/<>/> IMAGO

( [İnsanda] EMBRİYON ile/ve/||/<>/> FETÜS ile/ve/||/<>/> HOMO SAPIENS SAPIENS )

( )

( CATERPILLAR vs./and/||/<>/> CHRYSALIS vs./and/||/<>/> BUTTERFLY )


- LÂTİF/E ile/ve/||/<> RİKKAT


- LÂTİF/LETÂFET ile/ve/||/<>/> AŞKIN/LIK


- LÂTİF ile/ve/||/<> NARİN


- LÂTİF ve/||/<> ZARİF


- LATİN ABECESİ ile/ve/değil/||/<>/> LATİN KÖKENLİ TÜRK ABECESİ


- LATİN RAKAMLARI ile/değil/< ARAP RAKAMLARI
ve/||/<>/<
ARAP RAKAMLARI ile/değil/< HİNT RAKAMLARI


- LATRİNA[Lat.] ile/ve/||/<>/< LAVATRİNA[Lat.]

( Tuvalet. İLE/VE/||/<>/< Banyo[< yıkanmak]. )


- LAV ile/ve/||/<>/> TÜF[Fr.]

( Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş nesneler, püskürtü. İLE/VE/||/<>/> Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı. )


- LAW and/||/<> CUSTOMARY INTERNATIONAL LAW

( Hukuk. VE/||/<> Uluslararası Örf ve Âdet Hukuku. )


- LAZER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BUZ LAZER


- LAZERDE:
A SABİTLERİ ile/ve/||/<>/> B SABİTLERİ

( Einstein )


- LE CHATELİER İLKESİ ile/||/<> HESS YASASI

( Dengeye etki edildiğinde yapının/sürecin bu etkiye karşı tepki vereceğini belirten ilke. İLE/||/<> Toplam entalpi değişiminin adımlardan bağımsız olduğunu belirten yasa. )


- LEB DEMEDEN, LEBLEBİYİ ANLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< LEB DEMEDEN LÜB'Ü ANLAMAK


- LEBRON JAMES ile/||/<>/>< KAWHI LEONARD


- LEOPOLD LÖWENHEIM ve/||/<> THORALF SKOLEM (KURAMI)


- LEŞ ile/değil/||/<> CESET


- LESLIE GREENBERG ile/ve/||/<> JUAN PASCUAL-LEONE


- LEWİS YAPISI ile/ve/||/<> VSEPR KURAMI

( Moleküllerdeki atomların elektron dağılımını gösterir. İLE/VE/||/<> Moleküllerin biçimini ve geometrisini belirlemeye yardımcı olan bir model. )


- LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR


- LEYLÂ ile/ve/||/<>/> MEVLÂ


- LEYLAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> LEYLAK[Ar.]

( Zeytingillerden, yaprakları karşılıklı bir ağaççık. [Lat. SYRINGA VULGARIS] İLE/VE/||/<>/> Bu ağacın, koni durumunda toplanmış, beyaz, eflatun ya da pembe renkte, güzel kokulu çiçekleri. )


- LİBERAL AKILCILIK ve/||/<> ARAÇSAL LİBERALİZM


- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> NEOLİBERALİZM

( LİBERALİZM'DE
- Bireycilik
- Özgürlük
- Akılcılık
- Eşitlik
- Hoşgörü
- Sınırlı Devlet

İLE/VE/||/<>/>

NEOLİBERALİZM'DE
- Özelleştirme
- Muhafazakârlık
- Otoriter Devlet
- Deregülasyon
- Strateji ve Yönetişim
- Yeniden Dağıtım ve Rekabet
- Kriz ve Şiddet
- Demokrasinin Çöküşü ve Neo-Feodalizm
- Neoliberal Özne
- Esneklik ve Girişimcilik )


- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK

( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi

İLE/VE/||/<>/>

* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma

İLE/VE/||/<>/>

* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )


- LİBERALİZM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL REFAH LİBERALİZMİ


- LİKOPEN:
DOMATESTE ile/ve/||/<>/> KAN VE DOKULARDA

( All-trans izomeri(all E-izomeri)[%90'a yakın oranda]. İLE/VE/||/<>/> Cis-izomeri(Z-izomeri). )

( Çiğ domateste bulunan likopen molekülü, "çizgi" biçimindedir. [Likopenin bağırsaklardan emilmesi ve kana geçmesi için uygun değildir.] İLE/VE/||/<>/> Kanda dolaşan likopen molekülü, "bükük" biçimdedir. )

( [Likopenin ...] Çizgisel biçimi, kümelenme ve kristalleşme eğilimi gösterir.[Emilmesini azaltır.] İLE/VE/||/<>/> Bükük biçimi, bağırsaklarda oluşan misellere kolayca geçer.[Emilimi daha fazla olur.] )

( [Miseller, yağların bağırsaklarda daha kolay emilmelerini sağlayan küçük damlacıklar biçimindeki oluşumlardır. Bağırsak gözeleri tarafından kolaylıkla alınır, şilomikron biçiminde paketlenir ve böylece kan dolaşımına geçerler.] )

( Domatesin pişirilmesi ve özellikle de bu işlem sırasında yağın da bulunması, çizgi biçimindeki moleküllerin bükük biçime dönüşmelerini kolaylaştırır.

Yapılan bir araştırmada, domatesin yağla beraber işlenmesiyle elde edilen domates sosu (cis-izomeri) yiyenlerin kanlarında, çiğ domates yiyenlere (all E-izomeri) göre daha fazla likopen bulunduğu tespit edilmiştir.

Z-izomerlerinin antioksidan etkileşimi de laboratuvar koşullarında all E-izomer biçimine göre çok daha yüksektir yani sağlığa daha yararlıdır. )

( Daha fazla likopen alabilmek için domatesin çiğ değil yağ ile birlikte pişirilmesi gerekiyor.
[Pişirme işlemi, başta C vitamini olmak üzere çoğu besin öğesinin de etkisinin azalmasına neden olur.]

Domatesin çiğ yenilmesi, hem de yemeklerle birlikte pişirilerek tüketilmesinde yarar vardır.
[Endüstri ürünü markalı sos, ketçap ya da salça kullanmamalıyız.] )


- LİNÇ ile/ve/||/<> İDAM


- LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ


- LINK ile/ve/||/<> HYPERLINK


- LİYÂKÂT ve/||/<> İSTİHKAK


- LOKMANI ve/||/<> YERİNİ

( Hak et! VE/||/<> Pak et! )


- LOKMANIN TADI ile/ve/||/<>/> YEMEĞİN TADI

( Ne kadar çok çiğnersek. İLE/VE/||/<>/> Ne kadar az yersek. )

( Yediğini, iç; içtiğini, ye! İLE/VE/||/<>/> Çok yiyen, az tad alır; az yiyen, çok tad alır. )


- LOKOMOTİF[Fr./İng. < LOCOMOTIVE] ile/ve/||/<> AMİGO[İsp.]

( Tren vagonlarını çeken makina. | Öncü. İLE/VE/||/<> Arkadaş. | Spor yarışmalarında taraftarları coşturan kişi. )


- LÖKOPENİ ile/||/<> LÖKOSİTOZ

( Kanda düşük seviyede beyaz kan gözesi bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede beyaz kan gözesi bulunması. )


- LOOK vs./||/<> STARE vs./||/<> GLANCE vs./||/<> GLIMPSE vs./||/<> GAZE

( Bakma. İLE/||/<> Dik dik bakma. İLE/||/<> Göz atma. İLE/||/<> Gözüne çarpma. İLE/||/<> [Bir şeye] Dikkatle bakma, gözünü ayırmama. )


- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD


- LÖSEMİ ile/||/<> LENFOMA

( Kemik iliğinde olağandışı beyaz kan gözelerinin çoğalması ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Lenfatik düzende olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )


- LOUIS COTURAT ve/||/<> HENRI POINCARÉ

( 17 Ocak 1868 - 03 Ağustos 1914 AND/||/<> 29 Nisan 1854 - 17 Temmuz 1912 )


- LOUIS COZOLINO ve/||/<> RENE SPITZ

( Toplumsal beyin ilkesi: insan beyni ve zihni, ancak başka bir zihin/kişi ile büyüyebilir. VE/||/<> ... )


- LUKIANOS ile/ve/||/<> JULES VERNE

( )


- LÜKS ile/ve/||/<>/> İSRAF


- LÜKS ile/ve/||/<>/< KEYİF/KEYFİ / KİŞİSEL


- LUPUS ile/||/<> ROMATOİD ARTRİT

( Deri, eklemler ve organlarda yangılanma ve bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Eklem yangısı ve deformasyonu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


- LUPUS ile/||/<> SJÖGREN BELİRGESİ/SENDROMU

( Bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Gözyaşı ve tükürük bezlerinin yangılanması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


- LÜTÛF ile/ve/||/<> SIR


- M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN

( image )


- M.Ö. ile/ve/değil/||/<>/< G.Ö.

( Milattan önce. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Günümüzden önce. )


- MÂBEYAN ile/||/<> MÂBEYİN ile/||/<> SELÂMLIK

( Konaklarda, harem ile selâmlık arasındaki daire. İLE/||/<> Sultan sarayında harem dairesi ile dış daireleri arasındaki bölüm. İLE/||/<> Saray, köşk ve konaklarda erkeğin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm. )


- MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK


- MADDE ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> SÛRET

( Yayılan. İLE/VE/||/<>/> Maddenin biçim almış durumu. İLE/VE/||/<>/> ... )


- MADDE ile/ve/||/<>/> SÛRET ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> NEFS ile/ve/||/<>/> AKIL


- MADDÎ İKRAM ile/ve/<>/|| MANEVÎ İKRAM

( Anımsayamayabiliriz. İLE/VE/<>/|| Unutmayız. )


- MADEN YATAĞI ile/ve/||/<>/> MADEN OCAĞI


- MADEN-İ HÂS ve/||/<> KAVÎ İLTİMAS ve/||/<> DERK-İ TEMAS

( Yaşamda ya da herhangi bir işte, başarılı olabilmek için gerekli olanlar:
Altın(para/sermaye). VE/||/<> Ayrıcalık sağlayan/sunan, güçlü ve güvenilir biri. VE/||/<> Tanıyan/anlayan biriyle ilişki/yakınlık. )

(

)


- MADIMAK ile/||/<> SİNOP MADIMAĞI

( İlkbaharda, kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, yenilebilen bir kır bitkisi. )


- MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA


- MAĞARA ile/ve/||/<>/> BARAKA


- MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK


- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]


- MAĞDUR ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>< ZÂLİM


- MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ ve/||/<>/> KALSİYUM EKSİKLİĞİ

( Magnezyum eksikliği, aynı zamanda kalsiyum eksikliğine neden olur. Çünkü, gövdenin kalsiyumu emmesi için magnezyuma gereksinimi vardır. )


- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR

( Mağdur olan, mağrur olur. )

( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )


- MAHÂRET ile/ve/||/<> HAMARAT

( Beceri. İLE/VE/||/<> Ev işlerinde, çok çalışkan ve becerikli kadın. )


- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]

( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )


- MAHİYET ile/ve/||/<> MUHTEVÂ


- MAHKEME ile/||/<> AREOPAJ[Fr.]

( ... İLE/||/<> Eski Atina'da mahkeme. )


- MAHKEME ile/ve/||/<>/> UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ


- MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU


- MAHLAS ile/ve/||/<> TAPŞIRMA

( Şair ya da yazarların kullandığı takma ad. İLE/VE/||/<> Şairin adına son dörtlükte yer vermesi. )


- MAHREM-İ ESRÂR ile/ve/||/<> MAHREM-İ RÂZ

( Kendine sır söylenilen kimse, sırdaş. İLE/VE/||/<> Kendine sır verilmiş kişi. | Allah'ın sırrıan âşinâ olmayan başlayan kişi, velî. )


- MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET


- MAHYALARDA:
YAZI ile/ve/||/<>/> RESİM

( [Ramazan ayının ...] ... ilk onbeş gününde. İLE/VE/||/<>/> İkinci onbeş gününde. )

( )


- MAHZEN[Ar.] ile/ve/||/<> KİLER[Fars. < KİLÂR]/ARDİYE[Ar. < ARZİYE] ile/ve/||/<> DEPO[Fr. < DÉPÔT]/DEBBOY ile/ve/||/<> ANTREPO[Fr. < ENTREPOT] ile/ve/||/<> SAKLAK/AMBAR[Fars. < ANBAR]

( Yapılarda yer altı sakla[n]ma/koru[n]ma alanı. İLE/VE/||/<> Evlerde saklanılabilecek yiyecek ve içeceğin [Ar. erzak] saklandığı oda, ambar ya da dolap. İLE/VE/||/<> Korunmak, saklanmak ya da gerektiğinde kullanılmak için nesnelerin konulduğu/saklandığı yer. | Nesnelerin toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer. | Ordu nesne ve araçlarının saklandığı, bakımlarının yapıldığı yer. İLE/VE/||/<> Vergileri ödenmemiş, gümrüğe ait nesnelerin korunması için kurulan alan. İLE/VE/||/<> Genellikle tahıl saklanılan yer. | Yiyecek ve bazı nesnelerin saklanıldığı yer. | Geminin yük koymaya ayrılmış yeri. | Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge. | Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 santimetre olan küp ölçek. | Nesne taşıma işleri yapan kurum ya da ortaklık. )


- MAKAMDA BULUNMA:
MÂRİFET'TEN ile/ve/değil/||/<>/< TÂLİP ÇIKMAMIŞ OLMASINDAN DOLAYI


- MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< MAKİNA YAPAN MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< "YAPAY ZEKÂ" ÜRÜNLERİ/ARAÇLARI GELİŞTİRMEK/OLUŞTURMAK


- MAKİNE ÖĞRENMESİ:
GÖZETİMSİZ ile/ve/değil/||/<>/< GÖZETİMLİ


- MAKİNE'DE:
DÖRT AŞAMA ve/||/<>/> DÖRT KİŞİ

( )


- MAKSAT/MAKSAD[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MURAT/MURAD[Ar.]


- MAKSAT ve/||/<>/> ANLAM


- MAKSAT ile/ve/||/<>/> HÜKÜM


- MAKUL ve/||/<>/> MAKBUL

( Akılcı, akla uygun. VE/||/<>/> Kabul edilir/edilebilir. )


- MÂKÛLÂT ile/ve/değil/||/<>/> MEKÛLÂT(DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAR/KATEGORİLER)

( Akıllar/akledilirler. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Sonsal sınıflar/kategoriler. )


- MAKYAJ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜLÜMSE/MEK

( Kişinin en güzel/iyi/büyüleyici/olmazsa olmaz/değerli/etkili/sınırsız/sürekli makyajı, gülümsemesidir. )


- MAL ve/||/<> ARKADAŞLIK ve/||/<> AŞK

( [Değeri yoktur!] Cömertlik yoksa. VE/||/<> Vefâ yoksa. VE/||/<> Karşılık yoksa. )


- MAL ile/ve/||/<> DEĞER/TUTAR/SEMEN[Ar. çoğ. ESMÂN]


- MAL ile/ve/||/<> EMTİA

( Birinin, tüzel kişinin sahip olduğu, taşınır ya da taşınmaz varolanların tümü. İLE/VE/||/<> Alınıp satılabilen, her türlü tecim nesnesi. )


- MALAK/BALAK ile/ve/||/<>/> MANDA

( Manda yavrusu. İLE/VE/||/<>/> ... )


- MALAKİT ile/||/<> AZURİT

( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Mavi renkte bakır karbonat minerali. )


- MALAKİT ile/||/<> KRİZOPRAZ

( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Elma yeşili renkte bir kalsedondur. )


- MALAKİT ile/||/<> RODOKROZİT

( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. )


- MALAKOLOJİ ile/ve/||/<> HELMİNTOLOJİ[Fr. < Yun.]

( Yumuşakçalar bilimi. İLE/VE/||/<> Kurtbilim. )


- MALICE ile/ve/||/<> SIDE EFFECTS

( Alec Baldwin, Nicole Kidman, Bill Pullman İLE/VE/||/<> Jude Law, Rooney Mara, Catherine Zeta-Jones )

( ile/ve/||/<> )


- MÂLİK[< MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile/ve/değil/yerine/||//<>/>/< SÂLİK[< SÜLÛK]

( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bir tarikata girmiş bulunan. | Yolcu, Allah'a giden yolu tutana, seyr hâlinde bulunduğu sürece verilen isim. )


- MALUM ile/||/<> MÂLUM

( Elma. İLE/||/<> Bilgi. )

( Latince. İLE/||/<> Arapça. )

( ELEMA: Gizli, gizlenmiş. )


- MALZEME ile/ve/değil/||/<> BAHARAT


- MALZEME ile/ve/||/<> MAL

( Ara ürün ve kullanım. İLE/VE/||/<> Sonsal ürün ve kullanım. )


- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )

( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )

( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )

( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )

( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )

( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )


- MANİ ile/ve/değil/||/<>/< HİPOMANİ


- MANTIK HATASI ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM/YÖNTEM HATASI


- MANTIK:
| ANALİTİK APRIORI >< SENTETİK APRIORI | ile/ve/||/<>/> SENTETİK APOSTERIORI

( Mantık. İLE/VE/||/> Matematik. İLE/VE/||/<>/> Fizik. )


- MANTIK ile/ve/||/<>/> "YANILSAMA MANTIĞI"


- MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE

( )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- MANTIK ile/ve/||/<> İDEA ile/ve/||/<> DOĞA


- MANTIK ile/ve/||/<> İNDİRGEME


- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK


- MANTIK ile/ve/||/<> NİTELEME/YÜKLEMLER MANTIĞI


- MANTIK ile/ve/||/<> ORGANON


- MANTIK ile/ve/||/<> OUROBORİK MANTIK


- MANTIKTA:
TRANSANDANTAL ANALİTİK ile/ve/||/<> TRANSANDANTAL DİYALEKTİK


- MANYETİK ALAN ile/ve/||/<> ELEKTRİK ALAN

( Devinen elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. İLE/VE/||/<> Durağan elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. )

( Manyetik güçlerin etkili olduğu bölge. İLE/VE/||/<> Elektrik güçlerinin etkili olduğu bölge. )


- MARCOS:
MARGARITAS ve/||/<> ALTAMIRANO ve/||/<> RANCHONUEVO ve/||/<> COMITAN ve/||/<> OCOSINGO ve/||/<> SAN CRISTOBAL

( Zapatist Ulusal Kurtuluş Örgütü'nün, altı kentin başharflerinden oluşan Meksika yerlilerinin önderi. )


- MARCUS TULLIUS TIRO ile/ve/||/<>/> LUCIUS ANNAEUS SENECA ile/ve/||/<>/> JOHN WILIS ile/ve/||/<>/> SAMUEL TAYLOR

( Romalı hatip Cicero'nun azatlı kölesi olan Marcus Tullius Tiro, efendisinin gerek senatodaki söylevlerini ve gerekse hazırladığı konuşmaları steno ile yazmıştı. İLE/VE/||/<>/> Seneca, Tiro'nun kısaltmalarını geliştirmiş ve bunların sayısı 8.000'e kadar çıkmıştır. İLE/VE/||/<>/> Günümüzde kullanılan stenografi tekniğinin temeli ise XVII. yüzyıla dayanmaktadır. [XVII. yüzyılda yeniden gündeme gelmesinin nedeni ise parlamentonun siyasi yaşama girişidir. Artan meclis oturumları ve alınması gereken önemli notlar arttıkça yazı dili yeniden kullanıma girmiştir. Wilis, bu yazı diline geometrik biçimleri katmasının yanı sıra stenografi terimini de ilk kez kullanmıştır. İLE/VE/||/<>/> Yazdığı makale ile 1792 yılında bu yazı dilini dünyaya tanıtmayı başarmıştır. )

( Nicolas Steno[11 Ocak 1638 - 25 Kasım 1686] ile bir ilgisi yoktur. )


- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON


- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY


- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE


- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET


- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLİM

( Özel ya da genel. İLE/VE/||/<>/>/< Tümel. )

( [bilgelik/irfan/hikmet'te] Tanımak.[deneyimle] İLE/VE/||/<>/>/< Bilmek.[zihinsel çözümlemeyle] )


- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT

( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )


- MÂRİFET ile/ve/||/<> ZARÂFET

( Bilgi ve uygulamanın, uygun/isabetli zaman ve zeminde buluşmasıyla açığa çıkar. İLE/VE/||/<> İçtenlik ve inceliğin buluşmasıyla açığa çıkar. )


- MARIN MERSENNE ve/||/<> THOMAS HOBBES ve/||/<> PIERRE GASSENDI

( 1588 - 1648 ile 1588 - 1679 ile 1592 - 1655 )


- MARKA YÖNETİMİ ile/ve/||/<> MARKA İLETİŞİMİNİ YÖNETMEK


- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN


- MAROVO LAGÜNÜ ile/ve/||/<> EAST RENNELL GÖLÜ

( Dünyanın en büyük tuzlu su lagünü Marovo, Solomon Adaları'nın New Georgia adasında bulunmaktadır. İLE Dünyanın en yüksek seviyedeki gölü, Solomon Adaları'nın East Rennell Adası'nda bulunmaktadır. )


- MARS ile/ve/||/<> AREOGRAFİ[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Mars'ın yüzeyini inceleyen astronomi dalı. )


- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK

( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )


- MASAL[Ar. < MESEL] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> MAVAL[Ar. < MEVVÂL]

( Genellikle toplumun oluşturduğu, düşe dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insan, hayvan ile "cadı, cin, dev, peri" vb. başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür. | Boşuna söylenmiş söz. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Yalan, uydurma söz. )


- MASALLAR:
ÇOCUKLARA ile/ve/||/<> YETİŞKİNLERE

( Uyutmak için. İLE/VE/||/<> Uyandırmak için. )


- MASKARA[Ar., İt.] (OLMAK/ETMEK) ile/ve/değil/||/<>/< MADARA[Fars.] (OLMAK/ETMEK)


- MASKE ile/ve/||/<> SAHTE KİŞİLİK


- MASLAHAT ve/||/<>/> SANAT


- MASUM ile/ve/||/<> MAZLUM


- MASUMDUR! ile/ve/değil/yerine/||/<> SUÇLU DEĞİL!

( "Suçlu değil!" demek, her zaman, zemin ve koşulda "Masumdur!" anlamına gelmez. )


- MASUMİYET ile/ve/||/<> İLK DURUM


- MASUMİYET ile/ve/||/<>/>/< SESSİZLİK/SUSKUNLUK


- MASUMLAR APARTMANI ile/ve/değil/||/<>/< MADALYONUN İÇİ (KİTABI)


- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK


- MATBAACILAR:
ERMENİ ile/ve/||/<>/> ACEM


- MATBAADA:
ÇİN ile/ve/||/<>/> UYGURLAR ile/ve/||/<>/> MOĞOLLAR

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Altınorda üzerinden, Batı'ya doğru. )


- MATEMATİĞİN:
TEMELDELİĞİ ve/||/<> ARAÇSALLIĞI


- MATEMATİK SAATLERİ:
1-9 ile/ve/||/<> İKİ TABANLI ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> EULER ile/ve/||/<> ÇİN ile/ve/||/<> MAYA

( İlgili yazıyı okumak ve görseller için burayı tıklayınız... )


- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE

( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )


- MATEMATİK:
İLKOKULDA ile/ve/||/<>/> ORTAOKULDA ile/ve/||/<>/> LİSEDE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTEDE

( )



(7/8)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 174 kez incelenmiş/okunmuştur.