Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... ile ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 28 Ekim 2024 ]
itibariyle 40291 başlık/FaRk yer almaktadır.

- KARDİYOJENİK ŞOK ile/||/<> HİPOVOLEMİK ŞOK

( Kalbin yeterli kan pompalayamaması sonucu oluşan şok. İLE/||/<> Kan hacminin azalması sonucu oluşan şok. )


- KARDİYOLOJİ ile/||/<> PULMONOLOJİ

( Kalp ve dolaşım düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Akciğer ve solunum düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. )


- KARDİYOMEGALİ ile/||/<> KARDİYOMİYOPATİ

( Kalbin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. )


- KARDİYOMİYOPATİ ile/||/<> PERİKARDİT

( Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )


- KARDİYOPATİ ile/ve/||/<> KARDİYOSKLEROZ ile/ve/||/<> KARDİYOSKOP

( Kalp hastalıklarının genel adı. İLE/VE/||/<> Kalp dokusu sertleşmesi.[Bazen atardamar sertleşmesiyle birlikte görülür.] İLE/VE/||/<> Kalp hareketlerinin incelenmesine yarayan aygıt. )


- KARE ile/ve/||/<> KAREKÖK

( Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba. | Bu biçimde olan. | İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın biraraya gelmesi. İLE Karesi verilen bir sayıya eşit olan sayı. )

( "Hesap Makinesi Olmadan Karekök Almak İçin İki Basit Yöntem" yazısını da okumak için burayı tıklayınız... )


- KARELEME ile KARELEMEK

( Karelemek. | Bir resmin, büyülterek ya da küçülterek benzerini çıkarma yöntemi. | Herhangi bir çokgenle eş değerli bir kare çizme. | Eş değer bir kare ile hesaplama. İLE Karelere ayırmak. | Bir resmi büyültme ya da küçültme işleminden sonra asıl örneğin oranlarını kopyasında da elde etmek için bir resmi eşit sayıda karelere ayırmak. )


- KARGA ile ALAKARGA/ALAKABAK/KESTANEKARGASI ile UZUN TEPELİ/DAĞ/ÇAM/STELLER ALAKARGA/SI ile KIZILCA KARGA

( ... İLE İri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü. İLE ... İLE ... )

( )

( ALAKARGA[yerel]: Saksağan. )

(

Uzun Tepeli/Dağ/Çam/Steller Alakargası, Kuzey Amerika'ya özgü bir kuştur. )

( CORVUS cum GARRULUS GLANDARIUS cum PYRRHOCORAX PYRRHOCORAX cum CORVUS CORNIX )

( CROW vs. ... vs. EUROPEAN CROW vs. HOODED CROW )


- KARGA ile BÜYÜK KARGA

( Tûle emeli simgeler. )

( Karga Mitleri'ni okumak için burayı tıklayınız... [İng.] )

( Bazı karga türleri:
Avustralya Kuzgunu [Corvus Coronoides]
Alacalı Karga [C. Albus]
Amerika Kargası [C. Brachyrhynchos]
Balık Kargası [C. Ossifragus]
Banggai Kargası [C. Unicolor]
Başlıklı Karga [C. Cornix]
Bayağı Karga [C. Monedula] [Türkiye'de]
Bayağı Kuzgun [C. Corax] [Türkiye'de]
Beyaz Boyunlu Karga [C. Leucognaphalus]
Beyaz Gagalı Karga [C. Woodfordi]
Beyaz Yakalı Kuzgun [C. Albicollis]
Boz Karga [C. Tristis]
Bugenvillea Kargası [C. Meeki]
Büyük Gagalı Karga [C. Macrorhynchos]
Chatham Adaları Kuzgunu [C. Moriorum]
Chihuahua Kuzgunu [C. Cryptoleucus]
Çöl Kuzgunu [C. Ruficollis] [Türkiye'de]
Dauria Kargası [Alaca Küçük Karga] [C. Dauuricus]
Ekin Kargası [C. Frugilegus] [Türkiye'de]
Ev Kargası [C. Splendens]
Flores Kargası [C. Florensis]
Hawai Kargası [C. Hawaiiensis]
İnce Gagalı Karga [C. Enca]
Jamaika Kargası [C. Jamaicensis]
Kahverengi Başlı Karga [C. Fuscicapillus]
Kalın Gagalı Kuzgun [C. Crassirostris]
Kap Kargası [C. Capensis]
Kuzeybatı Kargası [C. Caurinus]
Küba Kargası [C. Nasicus]
Küçük Karga [C. Bennetti]
Küçük Kuzgun [C. Mellori]
Leş Kargası [C. Corone] [Türkiye'de]
Mariana Adaları Kargası [C. Kubaryi]
Meksika Kargası [C. Sinaloae]
Orman Kuzgunu [C. Tasmanicus]
Palmiye Kargası [C. Palmarum]
Somali Kargası [C. Edithae]
Şeritli Karga [C. Typicus]
Tamaulipas Kargası [C. Imparatus]
Torres Kargası [C. Orru]
Uzun Gagalı Karga [C. Validus]
Yakalı Karga [C. Torquatus]
Yelpaze Kuyruklu Kuzgun [C. Rhipidurus]
Yeni Kaledonya Kargası [C. Moneduloides]
Yeni Zelanda Kuzgunu [C. Antipodum] )

( ZÂG-BEÇE[Fars.]: Karga yavrusu. )

( NEÂB[Ar.]: Karga yavrusu. )

( GURÂB[çoğ. GARÂBÎN, AGRİBE, GIRBÂN] ile ... )

( ZÂG[çoğ. ZAGAN(ga uzun okunur)] ile ... )

( CROW vs. RAVEN )

( CORVUS MONEDULA cum/et ... )


- KARGA ile EKİNKARGASI

( ... İLE Tüyleri parlak, kara ve erguvani parıltılı bir tür karga. )

( ... cum CORVUS FRUGILEUGUS )


- KARGA ile HİNT KARGASI


- KARGA ile KARGA

( Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş. İLE Bir şeyin asıl durumunu yitirerek baş aşağı olması. | Yelkenleri toplama. )


- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( image )

( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.

Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.

Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.

Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.

Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara; anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )


- KARGA ile KIRMIZI GAGALI, DAĞ KARGASI

( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )


- KARGA ile KÜÇÜK KARGA


- KARGA ile/ve KUZGUN/KARAKARGA

( [gagaları] Daha küçük ve incedir. İLE Daha büyük ve kalındır. )

( ... İLE Kargadan daha iri, büyük gagalı bir kuş. )

( ... İLE 690 gr. ile iki kilo arasındadır.[Daha büyük gagalara ve kendilerine özel kuyruk biçimine sahiptir.] )

( [kuyrukları ...] Yelpaze biçimindedir. İLE Kama biçimindedir.
[Uçarken bu fark daha belirgindir.) )

( [boğaz tüyleri ...] Daha kısa ve yumuşaktır. İLE Daha uzun ve serttir. Özel bir boyun tüyü türüne sahiptir. )

( Kasaba ve kentlerde yaygındır. İLE Kentsel bir ortamda görmek çok daha nadirdir.
[Kuzey Amerika'da, karga ve kuzgun dağılımı bazı örtüşen yaşam alanlarına sahiptir.] )

( Keskin ve gaklama sesine sahiptir. İLE Derinden gelen ve guruldama gibi sesi vardır. )

( Genellikle daha büyük öbekler olarak görülür ve uçar. İLE Çiftler olarak uçar. )

( [vahşi doğada][ortalama] Yaklaşık yedi - sekiz yıl yaşar. İLE On - onbeş yıl arasında yaşayabilir. )

( Kuzgundan çok daha küçük ve güvercinden biraz büyüktür. İLE Kırmızı kuyruklu bir şahine daha yakındır. )

( Corvidae ailesinde, kargalar ve kuzgunlarla birlikte sadece Corvus cinsini değil aynı zamanda saksağanlar ve alakargaları da içeren yaklaşık 120 tür vardır. )

( [ortalama uzunluğu yaklaşık ...] 43 cm.’dir. İLE 69 cm.'dir. )

( CROW vs./and ... )

( CORVUS MONEDULA cum/et CORVUS CORAX )


- KARGA ile LEŞKARGASI

( ... İLE Kargagillerden, Avrupa ve Asya'da, orman, çayır ve bahçelerde yaşayan, başı kara, gövdesi külrengi bir kuş. )

( ... cum CORVUS CORNIS )


- KARGA ile SİBİRYA ALA KARGASI


- KARGA ile SOYGA

( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )


- KARGABÜKEN ile/ve/||/<>/> STRİKNİN

( Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri talkım durumunda olan, meyvesi zehirli bir ağaç. | Bu ağacın striknin elde edilen tohumu. İLE/VE/||/<>/> Kargabükenden çıkarılan, etkili bir zehir. )


- KARGANIN SESİ ile MARTININ SESİ


- KARGAŞA ile/ve ÇATIŞMA/ARBEDE[Ar.]

( TUMULT/ANARCHY vs./and ROW )


- KARGAŞA ile CURCUNA

( ... İLE Gürültülü, karışık durum. | Alaturka müzikte, hızlı bir usûl. )


- KARGAŞA ile/değil KARMAŞA

( Kişiler arasında. İLE/DEĞİL Kavram ve/ya da olgularda. )

( Karmaşa, görünüşte ve sözlerdedir. Var olan, vardır. O, ne nesnel, ne de özneldir. Madde ve zihin, ayrı değillerdir, onlar, tek enerjinin yüzleridir. Zihne, maddenin işlevi olarak bakın, işte size bilim; maddeye, zihnin ürünü diye bakın, işte size din. )

( Between people.
The confusion is apparent and purely verbal. What is, is. It is neither subjective nor objective. Matter and mind are not separate, they are aspects of one energy. Look at the mind as a function of matter and you have science; look at matter as the product of the mind and you have religion. Vs. About concepts and/or facts. )

( ŞÛRİŞ ile/değil ... )

( [not] TUMULT/ANARCHY vs./but CONFUSION )


- KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]


- KARGAŞA ile/ve TELÂŞ

( TUMULT/ANARCHY vs./and HURRY )


- KARGILIK ile KARGILIK

( Fişeklik. İLE Kamış yetişen yer. )


- KARGIMA ile KARGIŞ[>< ALKIŞ]

( Birine, Tanrı'nın, insanın sevgi ve ilgisinden yoksun kalıp nefretine uğraması dileğinde bulunmak, ilenmek, kargışlamak, lanet etmek, lanetlemek. İLE Kargıma ya da bu amaçla söylenilen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç. )


- KARGIN ile KARGIN ile Kargın

( Eriyen karların oluşturduğu akarsu. | Karla karışık yağan yağmur. İLE Marangozlukta kullanılan bir tür büyük rende. İLE Oğuz Türkleri'nin, yirmi dört boyundan biri. )


- KARGODA:
HASARLI MAL ile EKSİK MAL


- KARİ'[Ar. < KIRAAT | çoğ:
KURRÂ]["ka" uzun okunur] ile KARİ["ka" uzun okunur]

( Okuyan/okuyucu, kıraat eden. | Kur'an-ı Kerim'i usûlünce okuyan. İLE Köylü, kariyye ahalisinden. )


- KÂRİB[< KURB (çoğ. AKRİBÂ)]

( YAKIN OLAN )


- KARİDES ile ÇEKİRGE

( Denizde. İLE Karada. )

( ... ile MELÂH )


- KARİDES ile DÖVÜŞÇÜ KARİDES


- KARİDES ile KÜÇÜK KARİDES

( SHRIMP vs. PRAWN )

( CRAGO VULGARIS cum PALAEMON SERRATUS )


- KARİDES ile MANKİS KARİDESİ


- KARİDES ile MANTİS KARİDESİ

( ... İLE Hint ve Pasifik Okyanuslarının ılık sularında yaşarlar. )

( )

( ... İLE Bugüne kadar keşfedilmiş 450 kadar çeşidi bulunmaktadır. )

( ... İLE Yumuşakçalar ve küçük balıklar ile beslenirler. Yaşamları, yaklaşık 6 yıldır. )

( )

( SHRIMP vs. MANTIS SHRIMP )

( PALAEMON, CRAGO VULGARIS cum STOMATOPODA )


- KARİDES ile TAVUSKUŞU, PEYGAMBER DEVESİ KARİDESİ

( ... İLE Endonezya'da denizlerinde yaşarlar. )

( ... İLE En gelişmiş görüşe sahip hayvanlardandır. )


- KARÎHA[Ar.] ile TABÎ'AT[Ar.]


- KARIK ile KARIK

( Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması. | Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz). İLE Ark. | Arklar arasında kalan toprak parçası. | Sabanla açılan çizi. )


- KARİKATÜR (ÇİZMEK) ile/ve/||/<>/< KARAGÖZ (ÇİZMEK)

( )


- KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER


- KARILMA ile KARILMA

( Karma işlemi yapılması, karışma. İLE Hayvan çiftleşmesi. )


- KARIN (")AĞRISI(") ile/değil/yerine KAYGI


- KARIN KAZINMASI ile ACIKMA


- KARIN ZARI(PERİTON) ile KALP DIŞ ZARI

( Karın boşluğunun içini, bu boşluğun içinde bulunan bağırsakları, öbür örgenleri kaplayan ve tutan zar. İLE ... )

( GIŞÂ-İ MÜSTEBTIN-ÜL-BATN ile ... )

( PERITONEUM vs. PERICARDIUM )

( MASARİKA ile ... )


- KARIN/EŞEYSEL ÖRGEN/LER:
ARKA/DA ile/ve/değil/||/<> ÖN/DE

( Dört ayak üstündeyken/üstündeyse. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İki ayak üstündeyken/üstündeyse. )

( Hayvanda ve insan gövdesinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan gövdesinde. )


- KARIN ile GÖBEK

( BECRÂ'[Ar.]: Göbeği çıkık [kadın]. | Yüksek [yer, tepe]. )

( ... ile SÜRRE, SÜRR[: Yeni doğmuş bebeğin kesilmiş göbeği.], CE'BE[: Göbek bölgesi.] )

( ... ile NÂH, NÂF )

( ABDOMEN/PAUNCH vs. NAVEL )


- KARIN ile MİDE[Ar.]

( ... ile KURSAK[Halk dilinde] )

( KURSAK: Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin örgen. | Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı. )

( İnsan ve hayvanlarda, gövdenin, kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. | Dölyatağı. | Bazı şeylerde, şiş ve iç bölüm. | Mide. | [mecaz] İç, gönül, akıl, kafa. | Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda, en büyük genlikle titreşen noktalar. İLE Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında, besinlerin, sindirime hazır duruma getirildiği, omurgasız hayvanlarda, sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan bölgesi. | [mecaz] Karın, karın bölgesi. | [mecaz] Yemek yeme isteği. )

( ... ile RÂC )

( ABDOMEN vs. STOMACH )

( BUK ile MAGE )


- KARINA

( Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü. )


- KARINCA ile/ve AKKARINCA/DİVİK/TERMİT ile/ve ÖTEKİ KÜÇÜK CANLILAR

( Karıncaların bilinen 8000 türü vardır. 130 milyon yıldır yaşıyorlar. İLE 2600 termit türü vardır. )

( Dünyadaki toplam böceklerin %1'ini karıncalar oluşturur. [1 kentilyon olarak hesaplanmıştır.] )

( Günde ancak birkaç dakika uyurlar. )

( Sualtında 19 gün yaşayabilirler. )

( Ağaç karıncası kafası kopuk olarak 24 saat yaşayabilir fakat kolonisi dışında tek başına yaşayamaz. )

( Toplam kütleleri, insanın toplam kütlesinden daha fazladır. )

( Karınca, açgözlülüğü simgeler. )

( KARINCA[< KARNI İNCE]'den geldiği söylenir. )

( KÖRE: Karınca yuvası. )

( NEMLİYYE[Ar.]/FORMICIDÉES[Fr.]: Karıncalar. )

( ŞÜTÜR-MUR[Fars.]: Mitolojik, büyük bir karınca. )

( NEML[çoğ. NİMÂL] ile ... ve ... )

( MÛR[çoğ. MÛRÂN] ile ... ve ...

MÛR[Fars.]: Karınca. | Yoksulluk simgesi. | Pas hastalığı.
MÛRÇE[Fars.]: Küçük karınca. | Metal, maden pası. | Alçak, rezil, değersiz kişi. )

( ANT vs. TERMITE and all other bugs )

( FORMICA cum ... cum ... )

( LA HORMIGA con ... con ... )


- KARINCA ile ARJANTİN KARINCASI


- KARINCA ile ATEŞ KARINCASI

( ... İLE En zararlı ve tehlikeli karıncalardır. )


- KARINCA ile ATLIKARINCA

( ... İLE İri bir karınca türü. | Yere dikilmiş bir eksen çevresinde döndürülen askılara takılı oyuncak atlar. )

( ... cum PONERA GRANDIS )


- KARINCA ile BEYAZ KARINCA

( ANT vs. WHITE ANT )


- KARINCA ile ET KARINCASI

( ANT vs. MEAT ANT )


- KARINCA ile KARAİĞNE

( ... İLE Bir tür iğneli karınca. )


- KARINCA ile KIRMIZI KARINCA

( ANT vs. RED ANT )


- KARINCA ile MARS KARINCASI

( ... ile )


- KARINCA ile MERMİ KARINCA


- KARINCA ile SÜRÜCÜ KARINCA

( ... İLE 20 milyonluk karınca sürüsü olarak, birlikte yaşar ve hareket ederler. )

( ... İLE Bir günde, 100.000 av elde ederler. )

( ... İLE Kuşları ve zayıf memeleri de avlayabilirler. )

( ... İLE Suyun üzerinde, birbirine kenetlenerek, 12 m. uzunluğunda bir köprü oluşturarak, öteki karıncaların üzerlerinden geçmesini sağlarlar. )


- KARINCA ile UÇAN KARINCA


- KARINCA ile YÜRÜYEN ÇUBUK


- KARINCAYİYEN/KARINCAKUŞU ile KESELİ KARINCAYİYEN

( Bir günde, 30.000 karınca yerler.[Her gece, 10.000 akkarınca yemek zorundalardır.] İLE ... )

( ... ile NUMBAT )

( ÂKİL-ÜN-NEMEL ile ... )

( ANT EATER vs. ... )

( ECHIDNA ACULEATA cum ... )


- KARINCAYİYEN/KİRPİ/ORNİTORENG ile EKİDNE

( ... İLE Kuşlar gibi gagası, kirpiler gibi dikenleri, kertenkele gibi yumurtaları, keseli hayvanlarınki gibi torbası bulunan ve dört başlı bir penise sahip bir hayvandır. )

( ... İLE Avustralya ve çevresindeki adalarda yaşarlar. )

( ... İLE Dikenlerinden başka bir yanları görünmeyecek biçimde toprağı kazarak gizlenebilirler ya da top gibi bir görüntüye bürünerek kapanabilirler. )

( ... İLE Dişil ekidnenin meme başı olmadığından dolayı yavru, annesinin meme bezlerinden sızan sütü yalayarak beslenir. )

( ... İLE Boşaltım ve üremeleri aynı tek delikten(kloak) gerçekleşir. [MONOTREM: Tek delikli] )

( Karıncayiyenlerde olduğu gibi ekidnelerde de uzun yapışkan bir dil ve güçlü ön bacaklar bulunur. )

( Ornitorenglerle birlikte dört ekidne türünün 180 milyon yıl önce süperkıta Pangae'nin parçalanıp kuzeydeki muadillerinden ayrılan güney memelilerinden geriye kalan tek torunları olduğu düşünülmektedir. [Yaşayan en eski, memeli grubudur.] )

( Karıncayiyen ile Ekidne | Dişil Ekidne'nin alttan görünümü )

( Ornitorengler, su altında, 10 dk. kadar havasız kalabilirler. )

( ... vs. ECHIDNA/E )

( ... cum TACHYGLOSSUS )


- KARINCAYİYEN ile DİKENLİ KARINCAYİYEN

( ... İLE Burunları, 8 cm.'dir. )

( ... İLE Dilleri, gövdeleri kadar uzundur. )

( ... İLE Dişleri yoktur. Termitleri/avlarını, damaklarında ezerek yerler. )

( ... İLE En düşük, gövde ısısına sahip hayvandır.[8 dereceye kadar düşebilir.] )


- KARINCAYİYEN ile İPEKSİ KARINCAYİYEN


- KARINCAYİYEN ile/<> KARINCA ASLANI


- KARINCAYİYEN ile TAMANDUA

( ... İLE Ağaçta yaşayan, karınca ve termitleri avlarlar. )


- KARINCIK ile KARINCIK

( Gövdenin çeşitli örgenleri içinde bulunan boşluk. İLE Kalbin alt bölümünde bulunan ve biri sağdaki akciğere kan pompalayan, öbürü soldaki akciğerden gövdeye pompalanacak kanı alıp gövdeye göndermeye yarayan iki boşluk. )


- KARÎNE[çoğ. KARÂİN]

( KARIŞIK BİR İŞ YA DA MES'ELENİN ANLAŞILMASINA, ÇÖZÜLMESİNE YARAYAN HAL, İPUCU )


- KARÎNE ile DELİL


- KARIŞ ile/ve KULAÇ

( Parmaklar birbirinden uzak ve açık duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmağın ucları arasındaki açıklık/mesafe. İLE/VE Gerilerek açılmış iki kolun parmak ucları arasındaki uzaklık/mesafe. )

( ... İLE/VE İki buçuk mimari arşın.[Hafriyatta, kuyu açanlar arasında ve suların derinliğini belirtmekte kullanılan bir ölçüdür] )

( [Yunan çağında, Anadolu'da] ... İLE/VE 6 ayak ya da 4 dirsek, 1,776 metre. )

( ŞİBR ile/ve BEV' )

( BİDİST, BEDEST ile/ve ... )


- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK


- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK


- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK

( [not] MIXED vs./and/but MESSY )


- KARIŞIK ile/ve/değil KARMAŞIK

( [not] MIXED vs./and/but COMPLICATED )


- KARIŞIK ile KATIŞIK

( TAGŞÎŞ[Ar. < GIŞ | çoğ. TAGŞÎŞÂT]: Karıştırma, saflığını giderme. | Değerli bir şeyi değersiz bir şeyle karıştırma. | İmrenme. )

( TAHALLUT[Ar.]: Karışma, eşyanın karışık olması. )

( TEDÂHÜL[Ar.]: Birbirinin içine girme. | Karışma. )


- KARIŞIM ile/ve/değil ALAŞIM

( [not] MIXTURE vs./and ALLOY )


- KARIŞIM ile/ve/||/<> ERİYİK


- KARIŞIMLAR('I) ile/ve BİLEŞİMLER('İ)

( MIXTURES vs./and COMPOSITIONS )


- KARIŞMA! ile/ve/||/<> KARIŞTIRMA! ile/ve/||/<> AÇMA!

( [... iç dünya(sı)na/ı ...] Hiçkimsenin. İLE/VE/||/<> Hiçkimseyi. İLE/VE/||/<> Hiçkimseye. )


- KARIŞMA(MA)K ile/ve KAVUŞMAK

( (NOT) TO MIX vs./and TO UNITE )


- KARIŞMA ile/ve BAŞKALDIRI

( "TO INVOLVE" vs./and REVOLT/UPRISING/REBELLION/MUTING )


- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE

( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )

( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )


- KARIŞMAK ile "BURNUNU SOKMAK"


- KARIŞMAK ile BURNUNU SOKMAK

( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. "TO NOSE INTO" )


- KARIŞMAK ile HAKKINDA/ÜZERİNE KONUŞMAK

( Konuşmayı bilmeden, kişileri tanımak olanaksızdır. )

( "TO INVOLVE" vs. TO TALK ABOUT/ON )


- KARIŞMAK ile/ve İÇİNE GİRMEK

( TO MIX vs./and GET INSIDE )


- KARIŞMAK ile MÜDAHALE (ETMEK)

( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERVENE )


- KARIŞMAK ile MÜDAHALE ETMEK


- KARIŞMAK ile SORGULAMAK

( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )


- KARIŞMAK ile UĞRAŞMAK

( "TO CONFUSE" vs. TO BOTHER )


- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK


- KARIŞTIR(MA)MAK ile/ve KARŞILAŞTIR(MA)MAK

( TO CONFUSE vs. TO COMPARE )


- KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN/LER ile/ve KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN/LER

( Yaşamımızda olanların/yaşananların, burada[bu sayfa/site/kılavuz/sözlük/ya da her ne denilirse] ele alınanların hiçbirinin birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Yeri geldiğinde ayrı ayrı, yeri geldiğinde birleştirilerek/bütünleştirilerek/bağdaştırılarak/bağlantılandırılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. )


- KARIŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA

( TO CONFUSE vs./and TO RECONCILE )


- KARIŞTIRMA ile/ve/değil/yerine HARMANLAMA


- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA


- KARIŞTIRMA ile/ve TOPARLAMA

( TO CONFUSE vs./and TO TIDY UP )


- KARIŞTIRMA ile/ve YERİNE KOYMA

( TO CONFUSE vs./and TO REPLACE )


- KARIŞTIRMA ile/ve YUVARLAMA

( TO CONFUSE vs./and TO ROLL UP )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ve (en az) 2 (ve üzeri) İLİŞKİSİZİ/OLMAZI YANYANA GETİRMEK/KOYMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve BENZETMEK

( TO CONFUSE vs./and TO LIKEN )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve BİRLEŞTİRMEK

( TO CONFUSE vs./and TO UNITE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve BULAŞTIRMAK

( TO CONFUSE vs./and TO SMUDGE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve ÇAĞRIŞTIRMAK

( TO CONFUSE vs./and TO CALL )


- KARIŞTIRMAK ile/ve ÇALKALAMAK

( TO MIX vs./and TO SHAKE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇIRPMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine EŞELEMEK


- KARIŞTIRMAK ile İÇ İÇE GEÇİRMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve İLİŞ(TİR)MEK

( TO CONFUSE vs./and TO FASTEN/ATTACH )


- KARIŞTIRMAK ile/ve İNCELEMEK

( TO CONFUSE vs./and TO RESEARCH )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKALAMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve KARIŞTIRMAMAK

( TO CONFUSE vs./and TO NOT CONFUSE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve KATIŞTIRMAK

( TO MIX vs./and TO (GET) INCLUDE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve KATMAK

( TO MIX vs./and TO PUT )


- KARIŞTIRMAK ile KURCALAMAK

( TO MIX vs./and TO DELVE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve ŞAŞIRMAK

( TO CONFUSE vs./and TO LOSE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve TOKUŞTURMAK


- KARIŞTIRMAMAK ile/ve "KAÇIRMAMAK"

( NO CONFUSE vs./and "NO MISSING" )


- KARİYER[Fr. < CARRIÈRE] ile KARİYER[İng. < CARRIER]

( Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık. İLE Donanımı çok güvenli, polis ya da asker taşıma aracı. )


- KARİZMA/İMAJ ile/yerine SAĞLIK

( Dünyanın en büyük mülkü sağlık, en büyük hazinesi memnun olmasını bilme, en büyük dost kendine-güven, en büyük sevinç de aydınlanmaya ulaşmadır. )


- KARİZMA ile/ve AŞK


- KARİZMA ile/ve FİYAKA


- KARİZMA ile/ve İTİBAR


- KARL MARX ile/ve/||/<> FRIEDRICH ENGELS

( 05 Mayıs 1818 - 14 Mart 1883 İLE/VE/||/<> 28 Kasım 1820 - 05 Ağustos 1895 )


- KARLI ile/değil KÂRLI


- KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ


- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING

( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.

Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )


- KARMA ile/ve/değil BİRLEŞİK


- KARMA ile KARMA


- KARMA ile/ve KELEBEK ETKİSİ


- KARMAŞA ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK


- KARMAŞA ile/ve DÖNÜŞÜM

( CONFUSION vs./and TRANSFORMATION )


- KARMAŞA ile/ve/||/<> KARARSIZLIK


- KARMAŞIK SÖZCÜK ile KARMAŞIK TÜMCE

( COMPLEX WORD vs. COMPLEX SENTENCE )


- KARMAŞIK YAPININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK ile/değil/yerine KARMAŞIK YAPIYI, BASİT/KOLAY ÇÖZÜMLE ÇÖZMEK


- KARMAŞIK/KOMPLEKS ile/ve/||/>< YALIN PROTEİN

( Birçok polipeptid zincirinden oluşan protein. İLE/VE/||/>< Tek bir polipeptid zincirinden oluşan protein. )


- KARMAŞIK/LIK ile ÇAPRAŞIK/LIK

( TÂR Ü MÂR[Fars.]: Karmakarışık; dağınık, perişan. )

( COMPLEX/COMPLICATED vs. CONFUSED )


- KARMAŞIK/LIK ile/ve/<>/> ZOR/LUK


- KARMAŞIK ile/değil/yerine "SARMAŞIK"


- KARMAŞIK ile/ve/değil ÇEŞİTLİ

( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but VARIOUS )


- KARMAŞIK ile/ve/değil DOLAŞIKLIK

( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but ENTANGLEMENT )


- KARN[Ar.] ile KAVM[Ar.]


- KARNABAHAR ile BROKOLİ

( )

( CAULIFLOWER vs. BROCOLI )

( BRASSICA OLERACEA BOTRYLIS) cum BROCCOLI )


- KARNAVAL[Fr./İng. < CARNAVAL] ile FESTİVAL[Fr./İng. < FESTIVAL]

( Hristiyanların, belirli dönemlerde renkli, komik ve şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi. | Bu dönemde yapılan eğlence. | Şenlik. | İnsan kurban edilen tören. İLE Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. | Belirli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi, şenlik. | Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik. | Düzensiz toplantı, curcuna. )


- KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ

( Doyar. İLE Doymaz! )


- KARO[Fr.]/ORYA[İt.] ile KARO[Fr.]

( Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçiminde olanı. İLE Betondan, dört köşe döşeme taşı. )


- KAROTEN ile KLOROFİL

( Bitkilerde turuncu renk veren pigment. İLE Bitkilerde yeşil renk veren pigment. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )


- KARPOZ[Yun.] ile KARPUZİ[Yun.]/KARPUZ[Fars. < HARPUZ]

( Her tür meyvenin genel adı. İLE Karpuz. )


- KARPUZ[Fars. < HARBÛZ] ile ŞALAK

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki. | Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi. | Lamba karpuzu. | Kadın memesi. İLE Ham, büyümemiş karpuz. )

( BOSTAN: Sebze bahçesi. | Kavun, karpuz tarlası. | Kavun ve karpuza verilen ortak ad. )

( BATİH, BITTÎH ile ... )

( CITRULLUS VULGARIS cum ... )


- KARPUZ ile ÇAKAL KARPUZU

( ... İLE Bazı tarlalarda çakal karpuzu olur. Çakallar, karpuzu yer, sonra da etrafı pislerler. Pislikteki bütün(hazma uğrayıp erimemiş) çekirdekler, karpuz ekiminden önce, örneğin kışın toprağa düşmüş olurlar. Toprak, karpuz mevsimi gelinceye kadar, çekirdeğin yarı kuvvetini alır. Zamanı gelince, o zayıf çekirdekten ufak bir karpuz olur. Buna "çakal karpuzu" denir. )


- KARPUZ ile CİMCİME


- KARPUZ ile DENSUKA KARPUZU


- KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU

( ... İLE Zehirlidir. )


- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI


- KARŞI ÇIKMAK ile "KAFA TUTMAK"


- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK


- KARŞI ÇIKMAK ile/ve YASAKLAMAK


- KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"

( TO COME ACROSS vs. BEING ON THE SAME PLANE )


- KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA


- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK


- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK


- KARŞI OLMAK ile GEÇİŞTİRMEK


- KARŞI OLMAK ile/yerine UZAK OLMAK


- KARŞI/T ile ÖTEKİ/ÖBÜR(DİĞER)

( OPPOSITE vs. OTHER )


- KARŞI ile KARŞILIK

( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )


- KARŞI ile TERS ile GERİ


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN


- KARŞILA(YA)(MA)MAK ile "KALDIR(A)(MA)MAK"


- KARŞILAMA ile KARŞILAMA

( Dışarıdan gelen birine, karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. | Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek. | Söylenilen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu ya da olumsuz bulmak. | Önlemek, durdurmak. | Masrafı ödemek. İLE Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu ya da bu oyunun müziği. )


- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA

( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )

( Dress, how you want to be addressed. )


- KARŞILAMAK ile GÖĞÜSLEMEK


- KARŞILAŞMA ile/ve/||/<> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILAŞMA ile/değil YARIŞMA


- KARŞILAŞMAK ile GÖRÜŞMEK


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA

( COMPARISON vs./and TO RECONCILE )


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BENZETME

( COMPARISON vs./and TO SIMILE )


- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER

( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )


- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA


- KARŞILIĞININ OLMAMASI ile "DENK DÜŞMEMESİ"


- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM


- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI


- KARŞILIK ile/ve ŞÜKRAN

( RESPONSE vs./and GRATITUDE )


- KARŞILIKLI AŞK ile KARŞILIKSIZ AŞK

( Hoş olan aşk şarkılarını dinletir. İLE (Olumlu/olumsuz, üzücü/mutlu edici, yıkıcı/umutlandırıcı) Tüm şarkıların sözleri, bulunduğun duruma karşılık verir. )

( "EQUIVALENT LOVE" vs. "WORTHLESS LOVE" )


- KARŞILIKLI ile AYNI ANDA

( RECIPROCAL, RECIPROCITY vs. IN THE SAME TIME/MOMENT )

( SHU ile ... )


- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL


- KARŞILIKLI ile YANSIMALI

( MUTUAL )


- KARŞILIKSIZ AŞK'TA:
ÜZÜNTÜ ile KIZGINLIK


- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK


- KARŞILIKSIZ ile/ve KOŞULSUZ

( COMPLIMENTARY/GRATIS vs./and UNCONDITIONAL )


- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U


- KARŞIT/LAR ile/ve ÇÖZÜMSÜZ KARŞIT/LAR


- KARŞIT/LIK ile/ve BÜTÜN/LÜK


- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK


- KARŞIT ile ÇELİŞİK


- KARŞIT ile KARŞI/LIK

( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )


- KARŞIT ile/değil MUHATTAB


- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK

( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK


- KARŞITSAL DAĞILIM

( CONTRASTIVE DISTRIBUTION )


- KART[Fr. < CARTE] ile KARTPOSTAL[Fr. < CARTE POSTALE]

( ... İLE Genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı ya da zarfsız gönderilen posta kartı. )


- KART ile KART[Fr. < CARTE]

( Gençliği ve körpeliği kalmamış. [>< KÖRPE] İLE Düzgün kesilmiş ince karton parçası. | Birinin kimliğini gösteren, kutlamalarda ya da kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit. | Kartpostal. | Bazı yerlere girmek ya da bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge. | Oyun kâğıdı. | 9x12 santimetre boyutlarındaki baskılı fotoğraf kâğıdı. | Telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık. | Genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne. )


- KARTAL ile (SİYAH) KESTANE KARTALI


- KARTAL ile AFRİKA DENİZ KARTALI


- KARTAL ile AK BAŞLI KARTAL

( ... vs. BALD EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )


- KARTAL ile AK SIRTLI KARTAL

( ... vs. VERREAUX'S EAGLE )

( ... cum AQUILA VERREAUXI )


- KARTAL ile AKBABA

( ... İLE Kanat açıklıkları 3 metreyi bulabilir. )

( ... İLE Şili'nin de simgesidir. )

( ... ile KERKES/NESR[çoğ. NÜSÛR]
NESRİYYE: Akbabagiller. [Fr.] VULTURIDÉS )

( EAGLE vs. VULTURE/CONDOR )

( AQUILA cum VULTUR MONACHUS )


- KARTAL ile AKKUYRUKLU KARTAL

( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )


- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTAL

( ... ile )

( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )


- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTALI


- KARTAL ile BEYAZ BAŞLI BALIK KARTALI

( ... İLE Botswana'nın Chobe Ulusal Parkı'nda görülebilmektedir. )


- KARTAL ile BEYAZ GÖĞÜSLÜ/AK KARINLI DENİZ KARTALI


- KARTAL ile BOZKIR KARTALI

( ... vs. STEPPE EAGLE )

( ... cum AQUILA NIPALENSIS )


- KARTAL ile BÜYÜK ORMAN KARTALI

( ... vs. SPOTTED EAGLE )

( ... cum AQUILA CLANGA )


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KARTAL ile HARPIA KARTALI

( ... cum HARPIA HARPYJA )


- KARTAL ile KAMA KUYRUKLU KARTAL


- KARTAL ile Kartal

( Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri, yırtıcı bir tür kuş. İLE İstanbul iline bağlı ilçelerden biri. )


- KARTAL ile KAYA KARTALI

( ... İLE 2 metre genişliğinde kanatları bulunur. [Yaklaşık 4 kg. ağırlığındalardır.] )

( ... İLE Özellikle geyik yavrularını avlarlar. )

( ... vs. GOLDEN EAGLE )

( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )


- KARTAL ile KEL KARTAL


- KARTAL ile KEL/DAZLAK KARTAL

( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )

( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )


- KARTAL ile KORSAN KARTAL

( ... vs. TAWNY EAGLE )

( ... cum AQUILA RAPAX )


- KARTAL ile KÜÇÜK KARTAL

( ... vs. BOOTED EAGLE )

( ... cum HIERAEETUS PENNATUS )


- KARTAL ile KÜÇÜK ORMAN KARTALI

( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )

( ... vs. SPOTTED EAGLE )

( ... cum AQUILA POMARINA )


- KARTAL ile MOĞOL KARTALI

( ... vs. PALLAS'S FISH EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS LEUCORYPHUS )


- KARTAL ile ÖTLEĞİ

( ... İLE Bir tür kartal. )


- KARTAL ile ÖTÜCÜ KARTAL

( ... vs. AFRCIAN FISH EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS VOCIFER )


- KARTAL ile ŞAH KARTAL

( image )

( Şah kartalın nesli küresel ölçekte tehlike altında. Türkiye’de tahminen 100 çift yaşıyor. Trakya genelinde yaptığımız çalışmada 44 yuva bulduk. İyi haber, 27 tanesinde kartallar yaşıyor ve bu yıl[2015] 26 kartal civcivi oldu. Şah kartallar dere boyundaki en uzun söğüt ağaçlarına yuvalarını kuruyor ve gelengi, kirpi ve hatta martıyla besleniyor.

Yuva ağaçlarının kesilmesi, beslenme alanlarının yok edilmesi, izole edilmemiş elektrik telleri ve rüzgar enerjisi için kurulan santrallerin pervaneleri kartalların önündeki en büyük tehditler. Bu, şah kartal için öyle bir durum ki, Türkiye’de sadece 200 insan kaldığını düşünün ve sadece 26 bebeği bulabildik. Şah kartal için araştırmaya, öğrenmeye ve onları kurtarmak için yapabileceklerimizi keşfetmeye devam edeceğiz. )

( ... vs. IMPERIAL EAGLE )

( ... cum AQUILA HELIACA )


- KARTAL ile ŞAHİN ile DOĞAN

( Ne olmadıkları üzerinden tanımlanırlar. ["Çaylakların, akbabaların, atmacaların, şahinlerin ve doğanların dışında kalan, gündüz avlanan, büyük bir yırtıcı kuş."] İLE ... İLE ... )

( Dişilleri, erillerinden daha iridir. [Türün yırtıcılık düzeyi arttıkça, dişil ile erili arasındaki fark belirginleşir.] İLE ... İLE ... )

( Gözleri, gövdelerine oranla, insandakinden 20 kat daha büyüktür. [Görme keskinlikleri, kişininkinden 8 kat fazladır.][Bir tavşanı 3 km. öteden fark edebilirler.][Avlarının üzerine çullandığında, göz kasları mercek bombesini sürekli olarak ayarlayarak saldırı boyunca odak keskinliğini ve derinlik algısını korur.] İLE ... İLE ... )

( Yüksekte uçan türlerin, havanın ısınarak hafiflemesini beklemeleri gerekir. İLE ... İLE ... )

( Ne kadar ağırlarsa, av o kadar geç başlar. [Pike yapan bir kartalın hızı saatte 300 km. hıza çıkabilir fakat bu girişimlerin ancak 1/4'ü hedefe ulaşır.] İLE ... İLE ... )

( Ölü ya da diri herşeyi yerler. İLE ... İLE ... )

( İkişerli kümeler halinde yumurtlarlar. [Yumurtadan ilk çıkan yavru kartal kardeşini öldürür.] İLE ... İLE ... )

( Güneşi simgeler. İLE ... İLE ... )

( Bizans İmparatorluğu'nun simgesiydi. [Başlardan biri Eski Roma, öteki ise Yeni Roma(Konstantinopolis)] İLE ... İLE ... )

( Kartal ile Şahin Kartal ile

Kartal Şahin Doğan )

( Kartalların fotoğrafı neden yandan çekilir?

İşte nedeni!...

image )

( NESR, UKAB[çoğ. AKABE, IKBÂN]["ka" uzun okunur] ile ...
YERHÛM: Eril kartal. )

( EAGLE vs. HAWK )

( AQUILA[< ACCIPITER: Avcı kuş.] cum ACCIPITER, BUTEO BUTEO
ACCIPITRADAE [ailesi] cum ... )


- KARTAL ile SAVAŞÇI KARTAL

( ... İLE Babunları avlarlar. )

( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )

( İkisi de yılanları avlarlar. )

( Pencelerinde sallanan yılanla havalanırlar. İLE Yılanı kafalarından başlamak üzere yemeye başlarlar. )

( ... İLE Afrika'da yaşar. )

( ... vs. IMPERIAL EAGLE
... vs. SHORT-TOED EAGLE )

( ... cum POLEMAETUS BELLICOSUS
... cum AQUILA HELIACA
... cum HALIAEETUS PELAGICUS
... cum CIRCAETUS GALLICUS )


- KARTAL ile SEKRETER KUŞU

( ... İLE Avlarını, güçlü pençeleriyle ezerek öldüren tek yırtıcı kuş. )

( ... İLE Yiyecek kusabilmelerinin yanısıra su da kusabilirler. )

( ... İLE Boyları, 120 cm. civarındadır. )


- KARTAL ile TEPELİ ATMACA KARTALI

( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )

( ... cum HALIAEETUS PELAGICUS )


- KARTALIN:
SOLA BAKAN TARAFI ile SAĞA BAKAN TARAFI

( Hz. İsa. İLE Hz. Meryem. )


- KARTEL[Fr. < CARTEL] ile KARTEL[Fr./İt. < CARTEL]

( Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı. İLE Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret ya da üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma ya da başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. )


- KARTELA[İt. < CARTELLA] ile KARTOTEK[Fr. < CARTOTHÈQUE]

( Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart. | Boya, kumaş, halı vb. ürünlerin çeşitlerini küçük parçalar hâlinde gösteren dizin. | Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela. İLE Kartlar üstüne işlenmiş bilgilerin düzenli bir dizgeye göre derlenmesi. | Bu biçimde derlenmiş kartların saklandığı kutu, dolap vb. )


- KARTON ile PASPARTU

( ... İLE Çerçeve şeklinde kesilmiş, ortası boş mukavva/karton. )


- KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI

( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )


- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]

( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )


- KÂRÛN ile Kârûn

( Çok zengin kişi. İLE Kur'ânı Kerîm'de, kendinden "çok zengin" olarak söz edilen ve tüm mal varlığı bir anda yok olan kişi. )


- KARUNA

( Sevecenlik, şefkat; içgörü, sezgi, bilgelik(prajna) uyanınca karunanın da kendiliğinden ortaya çıktığını gözlemlemiş olan Mahayana Budizmi bu ilişkiye özellikle vurgu yapar. )


- KARYE ile/ve YESRİB


- KARZ

( ÖDÜNÇ VERME/ALMA )

( BORÇ )


- KARZ-I HASEN ile KARZ-I ŞİR

( Faizsiz verilen borç. İLE Şiiri, ezbere okuma. )


- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS KASILMASI ile KAS ÇEŞİTLERİ

( Kas liflerinin kısalması ve uzama yeteneği. İLE İstemli kaslar, istemsiz kaslar ve kalp kası gibi farklı tiplere ayrılır. )


- KAS YANGISI ile DERİ VE KAS YANGISI ile DERİ ALTINDAKİ KATILGAN DOKU YANGISI

( MİYOZİT ile DERMATOMİYOZİT ile FLEGMON )


- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE

( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )


- KAS ile DELTAKASI

( Omuzbaşında bulunan, üçgen biçimindeki kas. )


- KAS ile/ve/değil GRUP KAS

( ... İLE/VE/DEĞİL Tek bir kas gibi görünen fakat birkaç kastan meydana gelen kas. )


- KAŞ ile KAŞ

( Gözün üstünde ve alnın altında bulunan kıllar. İLE Kemerli ve çıkıntılı şey ya da yer. )


- KAS ile KAZ


- KAŞ ile/ve KİRPİK

( Alın ile göz çukurunun arasında bulunan yoğun kıllar. İLE Göz kapaklarının ucunda bulunan seyrek kıllar. )

( Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı, dahası) söz. )

( TAKATTUB[Ar.]: Buruşma. | Kaşların çatılması. )

( TAKTÎB[Ar.]: Kaş çatıp yüz ekşitme. )

( NEVK[Fars.]: Sivri uc. | Kuş gagası. | Kirpiğin ucu. )

( [Divân edebiyatında] Yay. İLE/VE Ok. )

( REVÂK-ÜL-AYN ile/ve HÜDB )

( EBRÛ ile/ve MÜJGÂN, MÜJE )

( EYE BROW vs./and EYE LASH/EYE WINKER )


- KAS ile SPINCHTER

( ... İLE Kasılıp-gevşeme suretiyle anüsün açılıp kapanmasını sağlayan kas halkası. )


- KAS ile/ve TENDON

( Hangi hareketle, hangisi? )

( MUSCLE vs./and TENDON )


- KAS ile YALIZ

( ... İLE Düz ve parlak kas. )


- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE


- KÂŞÂNÎ ile/ve KÂSÂNÎ

( İsfehan'ın kuzeyinde. İLE/VE Semerkand'ın kuzeyinde. )


- KASAR ile !KAŞAR


- KASARA[İt. < CASSERO] ile/ve TAVLON

( Gemideki kısa güverte. İLE/VE Sintinenin üstündeki güverte. )


- KASÂVET[Ar.] ile/ve AZAP[Ar.]

( Üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı. İLE Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç. | İslâm inanışına göre, dünyada günah işlemiş olanlara, daha sonra[ahirette] verilecek cezâ. )


- KASD[Ar.] ile NAHV[Ar.]


- KASDÎ ile ALENEN


- KAŞE[Fr. < CACHET] ile KAŞE

( Damga, mühür. | Belirlenmiş sürelerde çalışanlara ödenen ücret. | Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap. İLE Kalın, kışlık bir tür kumaş. )


- KÂSE ile TABAK


- KASEM ile YEMİN


- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK


- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK

( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )


- KASİD[Ar. < KASD | çoğ. KASİDÂN]["ka" uzun okunur] ile KÂSİD[Ar. < KESÂD] ile KASÎD[Ar.]

( Kasdeden, tasarlayan, kıyan. | Postacı, haberci, tatar, ulak. İLE Sürümsüz, geçmez, aranmaz. İLE Kasîde. )


- KASÎDE[çoğ. KASÂİD]

( ONBEŞ BEYİTTEN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE ÖVGÜ [EN ÇOK DOKSANDOKUZ BEYİT OLUR] )


- KASÎDE ile/ve BAAT

( ... İLE/VE Bir tür kasîde. )


- KASÎDE ile BEYT-ÜL-KASÎD

( ... İLE Kasîdenin en iyi beyti. )


- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE

( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KÂŞİH[Ar.] ile 'ADUVV[Ar.]


- KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI ile KASIK BAĞI

( Kasık fıtığı. İLE Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ. )


- KAŞIK'TA:
ÇİFTLİ ile/ve ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ


- KAŞIK ile KASTANYET[Fr.]/KASTANUELAS[İsp.]/CATERERS/PALILLOS ile CROTALUM

( ... İLE ... İLE Eski Yunanistan ve antik Roma'da. )


- KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN

( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )

( PELECANUS ONOCROTALUS cum SPATULA CYLPEATA )


- KASILMA ile/ve TUTULMA


- KASIM[< KISMET]["ka" uzun okunur] ile KASIM[çoğ. KAVÂSIM]["ka" uzun okunur] ile KASIM[Fars.] ile Kasım[Ar. < KÂSİM] ile KASIM[Ar. < KÂSİM]

( Taksim eden, ayıran, bölen. | [matematik] Bölen. İLE Kırıcı, ezici, ufaltıcı. İLE İnce, narin, çabuk kırılabilen. İLE Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrin-i sâni. İLE Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 06 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem. )

( Yüz elli, yaz belli. )

( Kasım'ın 150. günü (08 Nisan) olunca, kötü havalar geçer, yazın ucu görünür. )

( Kasım'dan on gün evvel ek, on gün sonra ekme. )


- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK


- KASIMPAŞA CAMİSİ ile KASIM PAŞA CAMİSİ

( Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Caddesi'ndedir. İLE Kasımpaşa'da, Bahariye Caddesi'ndedir. )

( Cezri[kökten] Kasım Paşa Camisi olarak da bilinir. İLE 1533'te, Rumeli Beylerbeyi Güzelce Kasım Paşa tarafından yaptırılmış, Mimar Sinan yapıtıdır. [Cami-i Kebir adıyla da bilinir.] )


- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]

( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )


- KAŞINTI ile KARINCALANMA


- KASÎR

( Kısa, ufak, kısa boylu. )


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KASIR ile/ve YALI KASIR

( ... ile/ve SİNANPAŞA KÖŞKÜ / İNCİLİ KÖŞK [Sarayburnu - Çatladıkapı arasında] )


- KASIRGA ile SİKLON KASIRGA[Fr. < Yun.] ile VORTEKS[İng. < VORTEX] ile DENİZ ETKİSİ KAR(DEK)

( ... İLE Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde, hızla dönen rüzgârların oluşturduğu, şiddetli fırtına. İLE Kuzey Yarım Kürede, saat yönünün tersine dairesel hareketle kendi ekseni etrafında dönen hava akımı. İLE ... )


- KASIRGA ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]

( Atlantik Okyanusu'nda ve dünyanın dönüş [saat] yönündedir. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )

( BÂD-GERD ile BERJ/BEVJ )

( HURRICANE vs. TYPHOON )


- KASIRN ile ZEMHERÎR[ZÂM(Fars.): Kış. + HARÎR(Ar.): Uğuldayan.]/KARAKIŞ

( Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp yazın başlangıcı sayılan 06 Mayıs'a [Hıdrellez'e] kadar süren zaman. İLE Aralık'ın 20'si ile Şubat'ın 01'i arasındaki ilk 40 günlük en etkili, soğuk/kara kış. )


- KASİS[Fr. < CASSIS] ile ÇUKUR/TÜMSEK

( Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler. | Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek. | Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark. )


- KASIT ile/ve/<> AYRIM


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASK ile BARET


- KAŞKA ile SAKAR/AKITMA

( Atın alnındaki beyaz leke. İLE Hayvanların alnındaki beyaz leke. )


- KAŞKAVAL[İt. < CACIOCAVALLO] ile KAŞKAVAL[İt. < CACCIOCAVALLA]

( [argo] Aptal, sersem. İLE Gabya ve babafingo çubuklarının topuk taraflarında açılan deliklerden geçirilerek ucları mavnalara dayanan, demir ya da ağaç takoz. )


- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( image )

( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )

( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )


- KASLAR:
KISALAN ile/ve/||/<> UZAYAN

( )


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KASNAK ile KASNAKLAMAK

( Enli çember. | Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi. | Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember. | Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri. | Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember. | Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü. | Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember. İLE Kasnak içine almak, çemberlemek. | Kollarını dolayarak kavramak. | Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak. )


- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]

( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )


- KASTÂL[Ar.] ile KASTAR[Ar.] ile KÂSTÂR[Ar.]

( Şeker tozu. İLE Yalancı. İLE Pamuk ipliğini ya DA bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi. )


- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK


- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ

( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )


- KAT'Â[Ar.] ile KAT'EN[Ar.]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Asla, hiçbir zaman. )


- KAT'Â[Ar.] ile KATIA["ka" uzun okunur]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Katı'ın dişili/müennesi. | Katı' sanatı ile yapılmış dantel gibi kâğıt oyması yapıt. | Kesen, kesici. )


- KAT'İYYET

( KESİNLİK )


- KAT/KATT[Ar.] ile KAT'[Ar.]

( Katı bir şeyi enine kesme, yontma. | Tahıl fiyatlarının yüksekliği. | Geçme, ilerleme, yol alma. | Kağıtları oyarak dantel gibi süslü şekiller oluşturma sanatı. | Sözün etkisini artırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için sözü bitirmeden kesme. [şöyle şöyle oluyor, dikkat edin, yoksa ...] İLE Kesme, keslme, biçme. | Halletme, karar verme, sona erdirme, bitirme. )


- KAT ile KAT[Ar.]

( Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire ya da odaların bütünü. | Bir yüzey üzerine az ya da çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. | Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. | Giyeceklerde takım. | Apartman dairesi. | Ön, yan. | Huzur. | Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. | Makam, mevki. | Kez, defa, misil. | Katman. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. İLE Kesme, kesilme. | İlgiyi kesme. | Sonuca bağlama, bitirme. | Kesme. )


- KATALİTİK ASİMETRİK SENTEZ ile/||/<> RASEMAT SENTEZİ

( Asimetrik katalizörler kullanarak kiral moleküllerin sentezini yapan bilim dalı. İLE/||/<> Kiral olmayan ya da rasemik karışımların sentezini yapan bilim dalı. )


- KATALİTİK HİDROJENASYON ile/>< KATALİTİK DEHİDROJENASYON

( Hidrojen eklenmesiyle gerçekleşen tepkime. İLE/>< Hidrojen çıkarılmasıyla gerçekleşen tepkime. )


- KATALİTİK KİMYA ile/||/<> ENZİM KİMYASI

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Enzimlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİTİK KONVERTÖR ile KATALİZÖR

( Egzoz gazlarını temizleyen aygıt. İLE Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> ENZİM KİNETİĞİ

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE Enzimlerin hızlarını ve mekanizmalarını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> REAKTİF KİMYA

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Reaktiflerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTOR

( Tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Tepkime hızını azaltan nesne. )


- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTÖR

( Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Kimyasal tepkime hızını azaltan nesne. )


- KATALİZÖR ile REAKTANT

( Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. İLE Kimyasal tepkimeye giren nesne. )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KATAR[Ar. < KİTÂR] ile MARŞANDİZ[Fr. < MARCHANDISE]

( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE Yük katarı/treni. )


- KATARSİZ ile/ve/||/<> ABREAKSİYON


- KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )

( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )


- KATEGORİ ile DİYALEKTİK


- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KATEGORİLER ile/ve/+/||/<> YARGILAR

( KATEGORİLER'DE:
NİCELİK
[Birlik | Çokluk | Bütünlük/Tümlük ]
NİTELİK[Olgusallık/Gerçeklik | Olumsuzlama | Sınırlama]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[İlintililik ve Töz/Kalıcılık | Nedensellik ve Etki/Bağımlılık | Ortaklık]
KİPLİK[Olanak/Olanaksızlık | Varlık-Yokluk | Zorunluluk/Olumsallık]

ile/ve/+/||/<>

YARGILAR'DA:
NİCELİK
[Tümel | Tikel | Tekil]
NİTELİK[Olumlu | Olumsuz/Değilleyici | Belirsiz/Sonsuz]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[Yüklemli/Kategorik | Koşullu/Hipotetik | Ayrık/Ayırıcı]
KİPLİK[Sorunsal/Olasılıklı | Onaylayıcı/Tahkîkî | Zorunlu] )

( bkz. IMMANUEL KANT )

( Şemaların birliği. İLE/VE/+/||/<> ... )


- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK


- KATHAK/KATHAKALİ

( Hindistan'a özgü bir dans. )


- KATHARLAR ile/ve/<> AMİŞLER

( Kan dökmez, şiddete başvurmaz, yalan ve küfre yaşamlarında yer vermezlerdi. Yemin de etmezlerdi. [Tarih, Katharlar'a, Bogomil ve Patarini adlarını da vermiştir.] İLE/VE/<> Günümüzde Amerika'da bulunan Amişler'in, Katharlar'la çok fazla ortak noktaları bulunmaktadır. )


- KATI[Ar.] ile KATI[Ar.] ile KATI'[Ar. < KAT]["ka" uzun okunur] ile KAT'Î[Ar.]

( Sert. [>< YUMUŞAK] | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan. [sulp] | Çok, aşırı derecede. İLE Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide. [taşlık, konsa] İLE Kesen, kat eden, durduran. İLE Kesip atan, ikirciye düşmeye olanak bırakmayan, kesin. )


- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK


- KATI ile KATI

( Sert, yumuşak karşıtı. | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. | Çok, aşırı derecede. İLE Taşlık. )


- KATI ile SERT


- KATI ile/>< SIVI

( Belirli biçim ve oyluma sahip nesne. İLE/>< Belirli biçimi olmayan, akışkan nesne. )

( SOLIDS vs./>< LIQUIDS )


- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KÂTİB-İ ÂDİL/NOTER[Fr. < NOTAIRE] ile/ve/||/<> HAKEM


- KÂTİB[< KİTÂBET (çoğ. KETEBE, KÜTTÂB)]

( YAZI YAZAN )


- KATIK ile/ve/||/<> AZIK

( Yiyecek/yemek. İLE/VE/||/<> Ekmek. )


- KATİL BAL ARISI / AFRİKALILAŞTIRILMIŞ ARI ile AVRUPA BAL ARISI


- KATİL BALİNA ile YALANCI KATİL BALİNA


- KATILAR'DA:
KRİSTAL ile/ve AMORF/AMORPHE[Fr.]/BÎ-ŞEKL[Fars.]

( Cam, amorf bir katıdır. )


- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIM ile/ve/> BÜTÜNLEŞME

( PARTICIPATION vs./and/> INTEGRITY )


- KATILIM ile/ve ERGİNLENME/İNTİSAB/İNİSİYASYON

( ... İLE/VE Perdenin arkasına geçmek/geçebilmek. | İç âlemine yolculuk. )

( Katılım, nefsani arzulardan uzaklaşmakla başlar. )


- KATILIM ile/ve İZLENİM

( PARTICIPATION vs./and IMPRESSION )


- KATILIM ile/ve PAYLAŞIM

( PARTICIPATION vs./and TO SHARE )


- KATILIM ile/ve/<> VERİMLİLİK

( PARTICIPATION vs./and/<> PRODUCTIVITY )


- KATILMA TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile YER DEĞİŞTİRME TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Bir moleküle bir öbek ya da atom eklenmesi. İLE Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirmesi. )


- KATILMAK ile/ve/değil İMAN ETMEK


- KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK

( PARTICIPATION vs./and NOT TO OPPOSE )


- KATILMAK ile KATILMAK

( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )


- KATILMAK ile YAPIŞMAK


- KATIM ile KATIMLIK

( Katma durumu/eylemi. İLE Bir kezde katılacak miktarda olan. )


- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]


- KATIR ile ESTER

( Eril eşek ve dişil atın[kısrağın] çiftleşmesiyle. İLE Eril at ve dişil eşeğin çiftleşmesiyle. )

( Katırın üreyememesinin nedeni kromozom sayısının [63] tek olmasıdır. [Eşek ve atların kromozomları 62'dir.] )

( ESTER-İ EBTER: Kuyruksuz katır. )

( MULE vs. HINNY )


- KATIR ile ZEEBRASSE/ZONKEY[İng.]

( ... İLE Eşeklerle çiftleştirilen zebraların yavrularına verilen ad. [her 10.000 melezden sadece biri doğurgandır] )


- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )


- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK


- KATÎYETLE ile MUHAKKAK


- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME


- KATKI ile/ve/<> GELİŞME


- KATKI ile/ve/<> GENİŞLETME


- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


- KATKIDA "BULUNMAK/BULUNMASI" ile/değil "ETKİ ETMEK/ETMESİ"


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATL[Ar.] ile MEVT[Ar.]

( Öldürmek. İLE Ölüm. )


- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK


- KATLAMA ile/ve/||/<> KIVIRMA


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK


- KATMAN/LI ile KAT/LI

( Yatay. İLE Dikey. )


- KATMAN ile/ve/değil EŞİK


- KATMAN ile SIRADÜZEN

( LAYER vs. HIERARCHY )


- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA


- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN


- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME


- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK

( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )


- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]

( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )


- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI

( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )


- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]

( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )


- KATSAYI

( COEFFICIENT )

( Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı, emsal. | Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. | Nesnelerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )


- KAV

( Yılanın attığı deri/gömlek. )


- KAV ile KAV[Fr. < CAVE]

( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. | Yılanın deri değiştirirken attığı deri. İLE Mahzen. )


- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]

( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )


- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS ALBA )


- KAVAK ile ÇALIKKAVAK

( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )


- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]

( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )

( POPULUS cum PLATANUS )


- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL


- KAVAL ile NÂREKE

( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )


- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]

( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )


- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]

( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )


- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]

( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )

( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )


- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile ZULÜM


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]

( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )


- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE


- KAVİS ile KAVSİ


- KAVKABAN[Yemen]

( Dağın üstündeki gezegen. )


- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM

( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )


- KAVL ile/ve LAFZ


- KAVM[çoğ. AKVAM]

( EVLİYÂ ZÜMRESİ )

( İNSAN TOPLULUĞU )

( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )


- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI


- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR

( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK

( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR

( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM

( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )

( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )

( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )

( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )


- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM

( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )


- KAVRAM ile AYRINTI


- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME

( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )


- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM

( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK

( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAM ile/ve/<> İMGE

( )

( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )


- KAVRAM ile İMGE

( İlke. İLE Eylem. )


- KAVRAM ile KARÎNE


- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI

( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )


- KAVRAM ile/ve/değil KAVRAM ÇİFTLERİ


- KAVRAM ile KENDİ


- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM

( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )

( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.

Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir. Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.

Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.

Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.

İLE/VE/||/<>/>



Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.

Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.

Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]

Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )

( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...

FaRkLaR.net/kavram/kavram

FaRkLaR.net/kavram/kuram )

( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )


- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK

( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )


- KAVRAM ile/ve/<> NİYET

( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )

( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]


- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ

( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )


- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA


- KAVRAM ile/>< SAÇMA


- KAVRAM ile SALTIK

( CONCEPT vs. ABSOLUTE )


- KAVRAM ile SALTIK


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )

( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )

( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )

( Reduction. VS./AND/<> Increase. )

( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )

( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )

( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )

( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )

( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )

( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )

( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )


- KAVRAM ile/ve/<> SINIR

( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )


- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ

( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )


- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)

( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )


- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA


- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM

( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )

( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )

( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )

( ISTILAH: BARIŞ/SULH )

( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )

( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )

( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )

( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )

( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )


- KAVRAM ile TERİM


- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM


- KAVRAM ile/ve TÜMEL


- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM

( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )

( CONCEPT vs./and/<> LIFE )


- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)


- KAVRAMA ile/ve KAPSAMA

( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )


- KAVRAMA ile KAPSAMA

( COMPREHENSION vs. CONTAIN )


- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK

( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ

( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR

( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )


- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ


- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA


- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ


- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA

( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK

( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ

( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUK ile HORASANİ

( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )


- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK ile/ve/<> TÂC

( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )


- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]

( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )


- KAVUN ile ALTINBAŞ

( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )


- KAVUN ile DİVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU


- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]

( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )

( BITTÎH ile ŞEMÂME )

( ... ile KÂLE )

( ... cum CUCUMIS DUDAIM )


- KAVUN ile TOPATAN

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI

( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI


- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ

( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )


- KAVUZ ile KAVUZLULAR

( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAY ile KAY[Ar.]

( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )


- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER

( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )

( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )

( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )

( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )

( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )

( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )

( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )


- KAYA ÖRÜMCEĞİ ile/ve ŞEYTAN ÖRÜMCEĞİ ile/ve YER ÖRÜMCEĞİ


- KAYA ile CENDEL[Ar.]

( ... İLE Irmaklarda bulunan büyük kaya. )


- KAYA ile GNAYS[Alm.]

( ... İLE Kuvars, mika ve feldispattan bileşmiş kayaç. )


- KAYA ile KARABALIK

( ... İLE Tatlısu kayası. )


- KAYA ile KAVLAK

( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )


- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]

( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK

( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )


- KAYA ile KÖR KAYA

( ... İLE Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya ya da sığlık. )


- KAYA ile MİKAŞİST[Fr.]

( ... İLE Küçük kuvars billurlarıyla mikadan oluşmuş, yaprak biçiminde, başkalaşıma uğramış kaya. )


- KAYA ile PERİMASASI

( ... İLE Dik taşların üstüne yerleşmiş, masa biçimindeki yassı kaya. )


- KAYA ile PORFİR[Fr. < Yun.]

( ... İLE Feldispat gibi büyük minerallerden ya da çok ince tanelerden oluşan kayaç. )


- KAYA ile ŞELF

( ... İLE Raf biçiminde kaya. )


- KAYA ile TRİPOLİ[Fr.]

( ... İLE Ufalandığında toz, madenî eşya, taş, mermer, cam vb.ni temizlemeye ve parlatmaya yarayan silisli kaya. )


- KAYA ile YAŞAYAN KAYA

( ... İLE Şili ve Peru kıyılarında görülür. )

( ... cum PYURA CHILENSIS )


- KAYA ile/ve/||/<> YILAN

( )

( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.

Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”

Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"

Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.

Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.

Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...

Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.

Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )


- KAYA ile ZIMPARA[Fars.]

( ... İLE Çok sert alümin billurlar kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya. | Mane, tahta ve daha başka şeylerin yüzünü aşındırıp düzeltmeye ve parlatmaya yarayan, üstüne zımpara tozu yapıştırılan kalın kâğıt. )


- KAYAÇ ile ANATEKSİT

( ... İLE Anateksi süreci sonrası oluşan yeni kayaç. )


- KAYAÇ ile DÜNİT

( Doğada büyük yer tutan, yerkabuğunun yapı gereci olan bir ya da birkaç mineralden oluşan kütle. İLE Temel maddesi olivin olan, iri taneli kayaç. [Yeni Zelanda'da, "Dun" adlı bir yerden] )


- KAYAÇ ile GABRO[İt.]

( ... İLE Renkli minerallerden [amfibol, piroksen, olivin] oluşan, bir tür kayaç. )


- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM

( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )

( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )

( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )


- KAYAK ile KIZAK

( Kar, su ya DA çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç. | Bu aracı kullanarak yapılan spor. İLE Kar ya da buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. | Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça. | Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası öğelerinin tutturulmasını, hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. | Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan ya da gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR

( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )


- KAYBETME(ME)K:
YAŞAMI ile/değil/yerine YAŞAMIN ANLAMINI

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha üzücüdür. )


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMA ile/yerine/değil DÖNÜŞÜM

( [not] TO DISAPPEAR vs./but TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of TO DISAPPEAR )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- KAYD-I MÜSTAHSEN ile KAYD-I MEVHUME/MÜSTEKREHE

( Güzel kayıtlar. İLE İkrah veren kayıtlar. )


- KAYDIRICI ile/ve/değil KAYGANLAŞTIRICI


- KAYGAN YAPRAK KURBAĞA ile MALEZYA YAPRAK KURBAĞASI

( Amazon ormanlarında yaşarlar. İLE Malezya, Tayland ve Singapur'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )

( )

( )


- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN

( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )


- KAYGI:
ZAYIFLAŞTIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<> KOLAYLAŞTIRICI

( ANXIETY:
DEBILITATIVE vs. FACILITATIVE )


- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA

( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )


- KAYGI/ENDİŞE[Fars.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE

( ANXIETY vs. AVOID )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve HAYRET

( ANXIETY vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/> SIKINTI

( Geçmiş ıstırabın anısı ve onun yinelenmesi korkusu, kişiyi, gelecek hakkında kaygılandırır. )

( ANXIETY vs./and/> BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
The memory of past suffering and the fear of its recurrence make one anxious about the future. )


- KAYGI/ENDİŞE ile SIKINTI

( ANXIETY vs. BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION )


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU


- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME


- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK


- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM


- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK


- KAYGI ile İŞKİLLENMEK/VESVESE[Ar.]


- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA


- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"


- KAYGI ile KURUNTU

( ANXIETY vs. APPREHENSION )


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI


- KAYGI ile/ve TEDİRGİNLİK/PERTÜRBASYON


- KAYGI ile/ve TELAŞ/LANMA


- KAYGI ile TUTUM

( ANXCIETY vs. ATTITUDE )


- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI


- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA


- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK


- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ


- KAYIK ile/değil ÇIRNIK

( ... İLE/DEĞİL Küçük boyda kayık. | Üç flok yelkeni bulunan, 200 tona kadar olabilen, tek ve yekpare direkli yelkenli. )


- KAYIK ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )


- KAYIK ile GONDOL

( ... İLE Venedik'te, kanal içinde, kişileri taşıyan, uzun, süslü, romantizmin simgelerinden biri olmuş kayık. )


- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT


- KAYIK ile/ve KAYAK

( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )


- KAYIK ile KAYIK

( Kürek ya da yelkenle yürütülen ufak tekne. İLE Bir yana kaymış. )


- KAYIK ile/ve KUFA

( ... İLE/VE Dicle'ye özgü bir kayık. )


- KAYIK ile MUKJENSO MOKORO

( ... İLE Mukjenso ağacından yapılan yerel kayık.[Chobe Irmağı - Botswana] )


- KAYIK ile PELEME

( ... İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. )


- KAYIK ile/ve TOMBAZ

( ... İLE/VE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. Üzerinde köprü kurulan, altı düz, kayık biçiminde duba. )


- KAYIN ile KAYIN

( 72 kişinin, 1 günlük oksijenini sağlar. )

( Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. İLE Kadın ya da kocaya göre birbirinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini. )

( FAGUS ORIENTALIS cum ... )


- KAYINGİLLER ile/= PALAMUTLULAR

( İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan, meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane vb. kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir aile. )


- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP


- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN


- KAYIP ile/değil KAYMA


- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA


- KAYIŞ ile KAYIŞ

( Bağlamak, tutmak ya da sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi. | Kol saatinin bileğe bağlanmasını sağlayan gereç. | Ustura bilenilen cilalı kösele. İLE Kayma eylemi/durumu/sporu. )


- KAYIŞ ile KEFNE

( ... İLE Çuvaldız ya da kalın iğne ile iş işleyen kişinin, eline geçirdiği demirli kayış. )


- KAYIŞ ile PALASKA[Macarca]

( ... İLE Askerlerin beline bağladığı ya da göğsüne çaprazlama taktığı, üzerinde fişek, kasatura vb. koymak için yerleri bulunan kayış. )


- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]

( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )

( KAYISI: KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )

( PRUNUS ARMENIACA cum ... )


- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN


- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN


- KAYISI ile KAMAREDDİN

( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )


- KAYISI ile/ve SOĞANCI


- KAYISI ile/||/<>/< ZERDÂLİ[Fars.]

( ... İLE Kayısı ağacının, küçük meyveli bir türü. | Bu ağacın, acı çekirdekli meyvesi. )

( Aşılı. İLE/||/<>/< Aşısız. )

( ... cum PRUNUS ARMENIACA )


- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT

( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )


- KAYIT ile SINIR


- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)


- KAYITLAR ile/ve KALIPLAR


- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)


- KAYITLI ile/ve/değil/||/<>/< KANITLI


- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA

( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )

( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


- KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA


- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK

( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )


- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYMAN

( Güney Amerika'ya özgü bir sürüngen. )


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK/KAYNARCA/GÖZ/PINAR/MEMBA[Ar. < MENBA] ile/ve/||/<> KAYNAÇ/GAYZER[Fr. < GEYSÉR]

( Bir suyun çıktığı yer. İLE Volkan bölgelerinde, belirli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak. )


- KAYNAK/LAR ile KİTAP/LAR

( SOURCE(S) vs. BOOK(S) )


- KAYNAK/MEMBA ile/ve/||/<> EŞİK


- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA

( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )


- KAYNAK ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( [not] SOURCE vs./and/but VEHICLE/TOOL
VEHICLE/TOOL instead of SOURCE )


- KAYNAK ile BAŞVURU/REFERANS

( SOURCE vs. REFERENCE )


- KAYNAK ile ÇOKRAĞAN

( ... İLE Gür kaynak. )


- KAYNAK ile/ve MERKEZ

( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )

( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )

( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )

( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )

( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( SOURCE vs./and CENTER
To know the source is to be the source.
The source is untraceable.
The window is the giver of light, but not the source of it.
To find water you do not dig small pits all over the place, but drill deep in one place only.
Only do not take the gifts for the source. Realise yourself as the source and not as the river. )


- KAYNAK ile/ve NEDEN

( SOURCE vs./and CAUSE )


- KAYNAK ile/ve/<> ÖRNEK


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KAYNAKÇALARDA, OLAYIN/KİŞİNİN:
ZAMANI/DÖNEMİ ile/ve/<> ZAMANINA/DÖNEMİNE EN YAKIN


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK


- KAYNAMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- KAYNAMA ile/ve/||/<> BUHARLAŞMA

( * Sıvının her yerinde olur.
* Belirli bir sıcaklıkta gerçekleşir.
* Kaynama süresince, sıcaklık değişmez.
* Sıvının, hızla buharlaşmasıdır.

İLE/VE/||/<>

• Sıvının yüzeyinde olur.
• Her sıcaklıkta gerçekleşir.
• Buharlaşan maddelerin sıcaklığı değişebilir.
• Sıvının, ısı alarak, gaz durumuna geçmesidir. )

( )


- KAYNAMA ile/ve/||/<>/> PİŞME


- KAYNANADİLİ ile KAYNANADİLİ

( Dil biçiminde, yassı ve dikenli dalları olan bir tür kaktüs. İLE Bir iğne oyası deseni. )


- KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR

( Kaynamakta olan. İLE Çok sıcak. İLE Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek. İLE Kaynak, pınar. | Kaynarca. )


- KAYNARCA ile Kaynarca

( Kaynak. | Sıcak su kaynağı. | Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı. İLE Sakarya iline bağlı ilçelerden biri. )


- KAYNAŞMA HARFLERİ'Nİ ile ...


- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME


- KAYNAŞTIRMA HARFİ ile/ve/||/<> YARDIMCI SES


- KAYNATMA ile/ve/değil HAŞLAMA

( Bazı bitkileri/çayları, kaynatarak değil haşlama yaparak içmek gerekir. )

( Kök sebzelerini[patates, yerelması vb.] soğuk su ile. İLE/VE/DEĞİL Yeşil yapraklı, çiçekli ve çeşitli narin sebzeleri[ıspanak, brokoli, kuşkonmaz vb.] kaynamış suyun içine, fazla kaynatmadan, diri tutmak üzere kısa süreli. )


- KAYNATMAK ile "KAYNATMAK"

( Kaynamasını sağlamak. | Kaynak yaptırmak. İLE Unutturmak. | Belirli etmeden almak. | Konuşmak, sohbet etmek. )


- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN


- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET


- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK

( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )


- KAYPAK ile/değil PAYTAK


- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN

( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )


- KAYYİM

( CAMİ HİZMETLİSİ )


- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ

( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )


- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm

( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )


- KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI

( Kumaş deseni. İLE Göz kenarlarındaki kırışıklık. İLE Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki [Lat. CHENOPODIUM | Fr. ALISME | Ar. RİCL-ÜL-VEZZ]. İLE Çok kollu çengel. | Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. | İki ayrı yolun birleşip tek yol hâline geldiği kavşak. | İki ucundan herhangi bir yere bağlanmış bir halatın, başka bir halatla ortasından terazilenmiş durumu. İLE Açık turuncu renk. | Bu renkte olan. )


- KAZ ile AK YANAKLI KAZ

( ... İLE Yaşama, henüz yavruyken, Grönland'ın Orsted Dal Vadisi'nin dik kayalıklarından aşağı atlayarak ve ancak birkaçı bu atlayıştan başarıyla çıkarak başlar. )

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar) )


- KAZ ile BAKLAN

( ... İLE Anguta benzeyen, kırmızı renkli bir çeşit yabankazı. )

( ... cum OTIS TARDA )


- KAZ ile HİNT KAZI

( 10.000 m.'de, saatte 80 km. hızla uçabilmektelerdir. )


- KAZ ile KANADA KAZI


- KAZ ile/ve KAR KAZI

( ... İLE/VE Her yıl, 5 milyon kaz, Meksika Körfezi'nden kuzey kutbuna [Tundralara], yumurtlamak üzere, 5000 km. yolculuk yapar. [3 ayda] )


- KAZ ile KAZ ile KAZ

( Ördeğe benzeyen bir kuş. İLE Toprağı/yeri eşme buyruk kipi. İLE Budala. )


- KAZ ile LÖKEŞE

( ... İLE Yaban kazı. Kazların en büyük türü. )

( Kazın yediği otlar insan için şifalıdır. )

( Hırsı simgeler. )

( İVEZZE ile ... )

( ... ile HARBAT )

( ANSER cum ANSER )


- KAZ ile MAVİ KAZ


- KAZ ile MISIR KAZI


- KAZ ile NİL KAZI

( image )


- KAZ ile PUFLA KAZI

( ... İLE Kuzey Kutbu kazları. )


- KAZ ile SİBİRYA KAZI


- KAZ ile YABANKAZI

( ... İLE Ördekgillerden, tüyleri beyaz, kahve ve külrengi olan, kazların en büyük türü. )

( ... cum ANSER )


- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR

( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )

( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )

( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )

( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )

( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )

( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )


- KAZA ile FELÂKET

( ACCIDENT vs. DISASTER )


- KAZÂ ile GAZÂ


- KAZA ile HATA ile YEĞLEME/TERCİH

( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )


- KAZA ile KASIT

( ACCIDENT vs. PURPOSE )


- KAZA ile KAZA ile KAZA

( İstem dışı ya da umulmayan bir olay dolayısıyla birinin, bir nesnenin ya da bir aracın zarara uğraması. | Zamanında kılınmayan namazı ya da tutulmayan orucu sonradan yerine getirme. İLE Yargı. | Kadılık görevi. İLE İlçe, kaymakamlık. )


- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR

( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )


- KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]

( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )


- Kazan'ın 20 km. kadar dışında bulunan bir tapınak, her bir kubbesinde bir tanesi yer alan ay, haç, yıldız ve öteki birçok dinin simgeleri ile tüm dinleri biraraya toplamak iddiasındadır.


- KAZAN ile/ve/<> ESKİ KAZAN

( Kazanka Irmağı'nın bir büklüm yaparak Volga'ya karıştığı topraklarda kurulmuştur. İLE/VE/<> Bölgeyi ikiye bölen Kazanka Irmağı'nın 45 km. kuzeyinde yer alıyordu. )

( Türk geleneklerine göre, Kazan, "Birleşme"yi simgeler. )


- KAZAN ile KAZAN

( Çok miktarda yemek pişirmeye ya da bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. | Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap. İLE Tataristan. )


- KAZAN ile TENCERE


- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK

( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )


- KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM


- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )

( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )

( RİBH/RIBH ile ... )

( PROFIT vs. BENEFIT )


- KAZANÇ ile/ve HARCAMA

( Maliyetinin 6 katı. İLE/VE Gelirin yarısı kadarı üzerinden hareket ederek. )

( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )


- KAZANÇ ile/ve/değil KAZANIM ile/ve/değil KÂR ile/ve/değil ÇIKAR


- KAZANÇ ile LÜTÛF


- KAZANÇ ile/ve PARA


- KAZANÇTA:
DÜNYALIK ile/ve AHİRET

( Amel ile. İLE/VE Emek ile. )


- KAZANILMIŞ YETİLER ile/ve İŞLETİLEBİLİR YETİLER ile/ve GELİŞTİRİLEBİLİR YETİLER

( OBTAINED FACULTIES vs./and OPERATABLE FACULTIES vs./and IMPROVABLE FACULTIES )


- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM

( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )


- KAZANIM ile/ve ELDE EDİŞ

( BENEFIT vs./and TO GET/OBTAIN )


- KAZANMA ile "HAKLILIK"

( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )


- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK

( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )


- KAZANMAK ile/ve ELDE ETMEK

( İKTİSAB[< KESB] ile/ve ... )

( TO EARN/WIN vs./and TO OBTAIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK

( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )


- KAZANMAK ile YAKALAMAK


- KAZANMAK ile/yerine YARIŞMAK

( TO WIN vs. TO COMPETE
TO COMPETE instead of TO WIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK


- KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ ile YESERİZÂDE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ


- KAZI ile KAZI ...


- KAZI ile KAZI ile KAZI/HAK[Ar.]

( Bir yeri kazma işi, hafriyat. İLE Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belirli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da biçim oyma, kazı. | Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı )


- KÂZİB(KİZBİYET) ile SÂDIK(SIDKIYET)

( Vakıaya mutabık olup olmaması açısından. )

( Vakıanın önermeye mutabık olup olmaması açısından Hakikat ya da Bâtıl. )


- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KAZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur]

( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] )


- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM

( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )


- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK


- KAZINMA ile EZİLME


- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME

( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )


- KAZMA ile KİRİZMA[Yun.]

( Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. | Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak. İLE Toprağı derince kazarak altını üstüne getirme. )


- KAZMA ile/ve TIRPIT

( ... İLE/VE Bir tür kazma. )


- KAZMAK ile KAZIMAK


- KE'S[çoğ. KÂSÂT, KÜÛS] ile KES[Fars. | çoğ. KESÂN]

( İçi dolu kap/çanak. | Bardak, kadeh. | Şarap dolu bardak/kadeh. | Çanak. Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların hepsi. İLE Kişi, kimse.[HER-KES: Her bir kişi, her kim olursa olsun] )


- KE'SÎ[Ar. < KE'S] ile KESÎ[Fars.]

( Kadehle, bardakla, çanakla ilgili, onlara benzer. | [botanik] Çanaksı. İLE Bir kişi. | İnsanlık, mertlik. )


- KE[Ar.] ile KE[Ar.]

( Benzetme/teşbih harfi olup "gibi, misillü" anlamlarına gelir. [KE-'L-EVVEL: Önceki gibi. | KE-ZÂLİK: Yine böyle/öylece.] İLE Küçültme edatıdır. [MERDÜMEK: Adamcağız] )


- KELÂM ile/ve/||/<> AKÂİD

( Gövdemizi nasıl gıda büyütüyorsa, aklımızı da sevgi ve kelâm büyütür. )

( Kelâmı anladıktan sonra harfler canlanır. )

( Kelâm, söyleyenin değil, dinleyenindir! )


- KELÂM ile/ve TASAVVUF


- KEBÂD[Ar.] ile KEBBÂD[Ar.]

( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )


- KEBAP KÖŞKÜ / İFTÂRİYE KASRI

( Yıldız Sarayı'ndadır. )


- KEBÎR[Ar. >< SAGİR] ile/ve/||/<> CELÎL[Ar. >< HAKİR] ile/ve/||/<> ÂZÎM[Ar.]

( Fiziksel büyük/lük. İLE/VE/||/<> Kabul ya da saygınlıkla ilgili, itibarî büyük/lük. İLE/VE/||/<> Azâmet, heybet ve ihtişam olarak büyük. )


- KEBS[Ar.] ile KEBŞ[Ar. çoğ. KİBÂŞ]

( Çukurluğu doldurup düzleme. İLE Koç[eril koyun], çebiş. )


- KEC-REV

( EĞRİ GİDEN, TUTTUĞU YOL AYKIRI/SAKAT OLAN )

( ALÇAK )


- KEÇE ile ÇİLİK


- KEÇİ ile/ve BAZUA/BEZUVAR DAĞ KEÇİSİ


- KEÇİ ile BIZIN

( ... İLE Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da yaşayan yaban keçisinden evcilleştirilmiş keçi. )


- KEÇİ ile ÇEPİÇ

( ... İLE Bir yaşına kadar olan keçi yavrusu. )


- KEÇİ ile/ve DAĞ KEÇİSİ / YAĞMURCA / ELİK

( ... İLE/VE Boynuzlugillerden, ufak sürüler halinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü. )

( MÂIZ, MA'Z, ÜM'ÛZ ile/ve ... )

( BÜZ ile/ve BÜZ-İ KÛHÎ )

( CAPRA HIRCUS cum/et RUPICAPRA CRAGUS )


- KEÇİ ile ERKEÇ

( ... İLE Eril keçi. )


- KEÇİ ile/ve GORAL

( ... İLE/VE Keçiye benzer bir memeli. )


- KEÇİ ile HALEP KEÇİSİ


- KEÇİ ile/ve KÖSEMEN

( ... İLE/VE Kılavuzluk eden keçi. )


- KEÇİ ile/ve MALTIZ KEÇİSİ

( ... İLE/VE Kısa tüylü, küçük bir cins. Malta Adası'nda bulunur. )


- KEÇİ ile/ve OĞLAK/DÖRÜKLÜ

( ... İLE/VE Keçi yavrusu, genç/küçük keçi. )

( ... ile/ve YA'MÛR, CEDÎ[astr.] )

( BÜZ ile/ve BÜZÎÇE, BÜZBEÇE, BÜZGALE[ga uzun okunur] )


- KEÇİ ile/ve TEKE[Fars.]

( ... İLE/VE Eril keçi. )


- KEÇİ ile TİYÎS

( Kokan bir keçi hastalığı. )


- KEÇİBOYNUZU / HARNUP/HARRUP[Ar.] ile KEÇİ BOYNUZU

( Bitki. İLE Keçinin boynuzu. )


- KEÇİSAKALI/KEÇİSEDEFİ ile KEÇİSAKALI/ERKEÇSAKALI/ÇAYIRMELİKESİ

( Ladengillerden, çayırlarda, nemli yerlerde yetişen, yaprakları mızraksı ve çizgili, çiçekleri mavimtırak ya da mor renkte bir tür laden bitkisi. İLE Gülgillerden, beyaz ya da pembe çiçekli, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık. )

( CISTUS CRETICUS cum SPIRAEA ARUNCUS )


- KEDİ AYAĞI ile KEDİAYAĞI

( ... İLE Birleşikgillerden, süs bitkisi olarak da yetiştirilen, beyazımsı, yumuşak, sık tüylü bir bitki. )

( ... cum ANTENNARIA DIOICA )


- KEDİ ile ASHERA


- KEDİ ile ASYA ALTIN KEDİ

( ... ile )


- KEDİ ile AYI KEDİSİ

( ... ile )


- KEDİ ile BATAKLIK/ORMAN KEDİSİ

( ... İLE Asya ve Ortadoğu'da yaşayan, vahşi bir kedi türüdür. Tüyleri, grimsi ya da kızıl tonlarda olabilir, bacak ve kuyruklarında soluk çizgiler vardır. Boyları, ev kedilerine göre daha büyüktür. [60-70 cm’yi bulurken 12-16 kiloya kadar ulaşabilirler.] Ayrıca, bu kedinin, ev kedisinin vahşi atalarından biri olduğu bilinmektedir. )


- KEDİ ile BENGAL KEDİSİ


- KEDİ ile BİNTURONG

( ... İLE Bir fokun yüzüne ve bıyıklarına, bir ayının kalın kabarık kürküne ve yassı ayaklarına, bir maymunun kuyruğuna ve bir firavunfaresinin pençelerine sahiptir. )

( ... İLE 20 kg. ağırlığında ve 180 cm. uzunluğundalardır. )

( ... İLE Beş tırnaklı güçlü pençeleri bulunur. [Pençelerinin sürtünmeye karşı etli tabanları vardır.] )

( ... İLE Kendi etrafında dönebilen ayak bilekleri vardır. [Ağaca tırmanırken kuyruklarını da kullanırlar.] )

( ... İLE Erillerinden çok daha iri olan dişillerinin, -sırtlanlarınki kadar büyük olmasa da- penis benzeri klitorisleri vardır. )

( ... İLE Bir kısım memelide bulunan bakulumları[penis/klitoris kemikleri(os klitoris/os penis)] vardır. )

( ... ile Binturong )

( ... cum ARCTITIS BINTURONG[< artık kullanılmayan bir Malezya dilinden] )


- KEDİ ile BURMA KEDİSİ


- KEDİ ile CHAUSIE


- KEDİ ile DAĞ KEDİSİ/MANUL

( ... ile SİNNEVR-İ CEBELÎ )


- KEDİ ile GELİNCİK KEDİSİ


- KEDİ ile GEOFFREY KEDİSİ

( image )

( ... İLE Bolivya ve Güney Brezilya'dan itibaren güneye doğru Patagonya'ya kadar, Güney Amerika'nın güney yarısında yaşar. Sadece Andlar'ın doğusunda bulunur. Ağaç bulunan tundralar ve aynı biçimdeki ormanlar yaşam alanıdır. )

( Alt türleri

Leopardus geoffroyi geoffroyi: Merkezî Arjantin
Leopardus geoffroyi euxantha: Kuzey Arjantin, Batı Bolivya
Leopardus geoffroyi leucobapta: Patagonya
Leopardus geoffroyi paraguae: Paraguay, Güneydoğu Brezilya, Uruguay, Kuzey Arjantin
Leopardus geoffroyi salinarum: Kuzeybatı ve Merkezî Arjantin )

( ... cum LEOPARDUS GEOFFROYI )


- KEDİ ile HİMALAYA KEDİSİ


- KEDİ ile/ve/||/<> JEOGLİF

( Peru'nun başkenti Lima'nın 400 km. güneyinde, Palpa ve Nazca kasabaları arasından bulunan bu jeoglif, yüksek ve kurak bir arazide yer almaktadır.

Bazı yerel jeogliflere benzerlik gösterse de, uzmanlar, Nazca çizgilerinin, Nazca kültürü tarafından MS. 400 ve MS. 650 tarihleri arasında yapıldığını düşünüyor.

Yüzlerce karmaşık figürün bulunduğu bu çizgilerde basit hatlarla tasarlanmış örümcek, maymun, köpek, balık, kertenkele gibi figürler göze çarpmakta ve tüm bu çizgiler, 80 km2.'den daha fazla bir alanı kaplamaktadır. )

( image )


- KEDİ ile KAPLAN KESELİ KEDİ


- KEDİ ile KARA AYAKLI KEDİ(GYRA)

( ... İLE En ölümcül vahşi kedi.[%60 başarı oranıyla] )


- KEDİ ile KIRNAV

( ... İLE Çiftleşmek isteyen dişil kedi. )


- KEDİ ile KUM KEDİSİ

( ... İLE Kulakları sayesinde işitme duyusunu inanılmaz gelişmiştir. Kum kedileri, Arabistan ve Afrika çöllerinde yaşarlar. Çöl şartlarına uyum sağlayacak özelliklere sahipkerdir. Öteki vahşi kedi türlerine göre daha ufaktır, kısa bacakları ve uzun kuyrukları vardır. )

( )


- KEDİ ile LAPERM


- KEDİ ile MAINE COON


- KEDİ ile MANKEDİSİ

( ... İLE Kuyruksuz bir kedi. [Man Adası'nda yaşarlar.] )


- KEDİ ile MARGAY

( ... İLE Adeta minyatür bir leoparı andıran, tüyleri ve yuvarlak yüzüyle yetişkin haliyle bile oldukça sevimli görünen Margay, geçmişte eşsiz kürkü yüzünden aşırı avlanmış ve soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Margayların boyları, 35 ile 50 cm. arasında değişirken, 2-4 kilo ağırlıkta olurlar. Kedi ailesinin en iyi tırmanma ustaları olan Margay'ın tırnakları özellikle sert ve keskindir. )


- KEDİ ile MISIR MAU


- KEDİ ile NORVEÇ ORMAN KEDİSİ


- KEDİ ile PALLAS KEDİSİ

( ... İLE Ufak yapılı kedi. | Kabarık gri tüyleri vardır. Orta Asya'nın kayalık bölgelerinde, su kaynaklarına yakın olarak yaşar. Yaklaşık 10 milyon yıl önce evrilmiştir. Kedigillerin, yaşayan en eski türlerinden biridir. Soyu tükenme tehlikesi altına girebilecek olan bu kedilerin nüfusu, avlanmalardan etkilenmektedir. Bu vahşi kediler, hemen hemen ev kedisi boylarındadır. )

( )


- KEDİ ile PAMPA

( ... İLE Güney Amerika'da yaşarlar ve adını, yaşadığı yerden alan bu vahşi kedi türü hemen hemen ev kedisi ile aynı boyuttadır. Tüy renkleri ve görünümü, çeşitlilik göstermektedir. Ne yazık ki, soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerden biridir. )


- KEDİ ile PARS (KEDİSİ)

( ... ile NEMİR )

( ... ile YÛZ )

( ... vs. ... )

( ... cum FELİS PARDUS )


- KEDİ ile PASLI KEDİ

( Hindistan'ın güney ucu ve Sri Lanka'da yaşarlar. )

( )

( Yetişkinliğe eriştiğinde gövde boyu en falza 40 cm.'e ulaşan kedinin ağırlığı, en fazla 1.4 kg.'ya kadar ulaşabilen, dünyanın en küçük kedisidir. Kuyruk boyu ise 20 cm. )

( )

( CAT vs. RUSTY SPOTTED CAT )

( ... cum PRIONAILURUS RUBIGINOSUS )


- KEDİ ile REKSKEDİSİ


- KEDİ ile RUS MAVİSİ


- KEDİ ile SAVANNA KEDİSİ

( ... İLE Evde beslenilen kediler ile vahşi kedi türünün birleşmesiyle ortaya çıkar. )


- KEDİ ile SAZ KEDİSİ

( ... İLE Nesli tehlike altında olan 3 canlıdan biri. [Saz Kedisi, Orfoz, Deniz Kaplumbağası] )


- KEDİ ile SAZLIK KEDİSİ

( )

( ... İLE Hindiçin Yarımadası ve Sri Lanka'dan, Hindistan ve Mezopotamya üzerinden İdil Deltası ve Sincan Uygur Bölgesi'ne kadar geniş alana dağılmıştır. Afrika kıtasındaki tek popülasyonu, Mısır'da, aşağı Nil Vadisi'nde ve Türkiye'de[Eğirdir Gölü, Nallıhan, Manavgat Çayı, Akyatan Gölü, Porsuk Çayı'nda] bulunan bir kedi türüdür. )


- KEDİ ile SCOTISH FOLD


- KEDİ ile VAHŞİ SERVAL KEDİSİ

( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[dişil kedi] ile ... )

( GÜRBE ile ... )

( CAT vs. WILDCAT/LYNX )

( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )


- KEDİ ile/değil/<>/< VAŞAK

( Gebelik süreleri, 56-63 gündür. İLE ... )

( Kedilerin her bir kulağında, 32 adele/kas vardır. İLE ... )

( Kedi ile ... )

( Kediler, geceleri daha iyi görürler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Limon ve portakal kokusunu pek sevmezler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Siyah kediler, beyaz kedilere göre daha sakindir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Dişil kediler, erillerden daha iyi görme özelliğine sahiptir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( PİSTAN/PİSİK )

( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[: dişil kedi. | çoğ. HÜRER], KITT[çoğ. KITÂT] ile ZAYVEN[: Eril kedi. | Yaban kedisi. | çoğ. ZAYÂVİN]
HİRRİYYE: Kedigiller.
HÜZÎ: Kedi yavrusu. )

( GÜRBE ile VEŞAK )

( CAT vs. WILDCAT/LYNX )

( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )


- KEDİ ile YABANKEDİSİ

( ... İLE Kedigillerden, kırçıl renkli, 60 cm. uzunluğuna bir memeli türü. )

( ... cum FELIS SILVESTRIS )


- KEDİLERDE:
CEZA ile/değil/yerine ÖDÜL

( Kediler, cezaları algılayamazlar. İLE/DEĞİL/YERİNE Ödüllere tepki verebilirler. )


- KEDİLERDE:
ÖN AYAK ile ARKA AYAK

( Beş parmak bulunur. İLE Dört parmak bulunur.[Genetik bozukluğu olanlarda, ek parmaklar görülebilir.] )

( Yürürken, aynı anda hareket ettirirler. Sol/sağ ayak öndeyse arka ayak da öne çıkar.[Kedi dışında, sadece deve ve zürafalar bu biçimde yürür.] )


- KEF[Ar.] ile KEF[Ar., Fars.] ile KEFF[Ar. çoğ. KÜFÛF]

( Köpük. | Sünger taşı. İLE Eski Türkçe abecesinin yirmibeşinci harfidir.[ebced hesabında yirmi sayısının karşılığıdır] İLE Eliçi, aya, avuç. RÂHE[Ar.] | Ayağın altı, taban. | El çekme, vazgeçme. | [edebiyatta] Arûz'un yedinci sâkin harfini çıkarma. )


- KEF[Ar.] ile MİSL[Ar.]


- KEFÂF/KİFÂF[Ar.] ile AZIK

( Ancak yetecek, yaşayacak kadar olan azık/yiyecek. İLE Ekmek. )


- KEFAL ile İNCİ KEFALİ

( ... İLE Sadece Van Gölü'nde yaşar/bulunur. )

( )


- KEFAL ile PAÇOZ/PAÇUZ

( ... İLE Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. )

( ... cum MUGIL CEPHALUS )


- KEFAL ile UÇARKEFAL

( ... İLE Turnabalğıgillerden, kefala benzer, uzun kanatlı bir balık. )

( ... cum EXOCOETUS )


- KEFÂRET:
AHLÂKÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( [bkz.] Kant. İLE/VE/||/<> Hegel. )


- KEFE[Ar. < KEFFE]["KEVE" değil!] ile KEFE

( Terazi gözlerinden her biri. İLE ... )


- KEFE ile/ve/||/<> KESE


- KEFEN ile ÎZÂR

( ... İLE Kefende, iç gömlek. )


- KEFERE'N-Nİ'METE[Ar.] ile BATİRA'N-Nİ'METE[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile İHCÂM[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile MEN'[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile TERK[Ar.]


- KEFFÂRET[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]

( Örtücü ve imhâ edici. | Bir mecburiyet altında ya da yanlışlıkla işlenmiş günahı affettirmek ümidiyle şeriata uygun olarak verilen sadaka ya da tutulan oruç. | Günahtan arınma. İLE Kefillik, birine kefil olma. )


- KEFİL ile/ve/değil ARACI

( ... ile/ve/değil VESÂTET[Ar.]: Aracılık. )


- KEFİL ile REFERANS

( Azamî muhabbetin, teminât-ı tâmmesi, işbu vesileyle mutazammındır. )


- KEFİL ile/ve/<> VEKİL


- KEHÂNET ile ÖNGÖRÜ

( SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE )


- KEHF[Ar.] ile KEYF[Ar.]

( Mağara. İLE Araçlı "duyum"/haz.[bkz. 6532] )


- KEHL[Ar.] ile KEHL[Ar. çoğ. KİHÂL, KÜHÛL, KÜHLÂN] ile KEHL[Ar.]

( Göze sürme çekme. İLE 30 - 50 yaş arasında bulunan kişi, olgun çağı. İLE Bit. )


- KEKE / KEKEME/LİK ile/ve/||/<> GEÇ KONUŞMA


- KEKELEME ile/ve/değil/||/<>/< GEVELEME


- KEKİK(ŞEYTANOTU) ile/ve KOPUZLA


- KEKİK ile/ve/||/<> ANUK


- KEKİK ile İZMİR KEKİĞİ

( THYME cum OREGANO )


- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )


- KEKİK ile/ve TARHANA/EŞEK KEKİĞİ

( ... İLE/VE Daha serttir. )


- KEKİK ile/ve/||/<> ZAHTER


- KEKLİK ile BAYAĞI KAR KEKLİĞİ/RİEKKO

( ... cum LAGOPUS LAGOPUS )


- KEKLİK ile KINALI KEKLİK

( ... İLE Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 cm. olan bir tür kuş. )

( ... cum ALECTORIS GRAECA )


- KEKLİK ile KUM KEKLİĞİ


- KEL KARTAL ile AK KUYRUKLU KARTAL

( ... vs. WHITE-TAILED EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS ALBICILLA )


- KEL ile FODUL


- KEL ile/ve/değil/||/<> KÖSE


- KELÂM ERBÂBI ile/ve/<> KALEM ERBÂBI


- KELÂM-I İHBARÎ ile KELÂM-I İNŞAİ

( Önerme. İLE Temenni, emir ve benzeri tümceler. )


- KELÂM[Ar.] ile TEKLÎM[Ar.]


- KELÂM ile "ŞİÎ KELÂMI"

( ... İLE Varolanbilimi[ontoloji] ve bilgibilimi[epistemoloji] farklı. )


- KELÂM ile KELİME/SÖZCÜK

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


- KELÂM ile FELSEFE

( KÂDİR-İ MUHTAR )


- KELÂM ile/ve/||/<> AKAİD/AKÎDE

( Amacı dinî olmakla birlikte temellendirmesi akılsal olan bilim dalı. İLE/VE İnanca ilişkin ve sem'î[ilgili dinin kutsal metninden alınma] kanıtlara dayalı bilim dalı. )

( Matematik mutlak, fizik mukayyettir. Akaid mutlaktır. )

( NESEF-İ AKAİD'ini okumanızı salık veririz. [TAFTAZÂNİ'nin şerhinden yararlanılabilir.] )


- KELÂM ile/ve/<>/> CAMİ-ül-KELÂM

( Doğa varolanları. İLE/VE/<>/> İnsan. )


- KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( Sem'î Kelâm. İLE/VE Nazarî kelâm. )

( CELiL'ÜL KELÂM ile/ve DAKİK'ÜL KELÂM )

( İslâm kelâm tarihinde, naklî kanıtlara dayanarak temellendirilen bilgilerin oluşturduğu dizge. Özellikle akaid ve itikada ilişkin bilgiler. İLE/VE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. İslâm kelâm geleneğinde, naklî kanıtlara dayanmaksızın olgu ve olaylar hakkında aklî sınırlar içerinde üretilen bilgilerin oluşturduğu dizge. )


- KELÂM ile/ve/<> İRFAN ile/ve/<> BURHAN


- KELÂM ile KAVL-İ ŞÂRİH

( Söz. İLE Açıklayıcı Söz. | Tanım. | Bir şeyin ne idüğünü/olduğunu belirleyen söz öbeği. )


- KELÂM ile KELÂM-I KADÎM ile KELÂM-I KİBAR

( Söz. | Söyleyiş biçimi, söyleme. | Başta Tanrı'nın varlığı, birliği, peygamberlik ve ahiret olmak üzere İslâmiyet'in ana ilkelerini konu edinen bilim. İLE Kur'ân-ı Ker3im. İLE Özdeyiş. )


- KELÂM ile/ve VAHDET-İ VÜCÛD


- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER ile/ve/||/<> İŞRÂKİLER ile/ve/||/<> MUHAKKİKLER


- KELEBEK OTU ile KELEBEK ÇİÇEĞİ

( Bir cins yaban yoncası. İLE İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi. )


- KELEBEK/FERAŞE ile FELFELEK


- KELEBEK ile AKKELEBEK

( ... İLE Hemen hemen tüm meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları bulunan, kalın ve kara damarlı bir kelebek. )

( ... cum APORIA CRATAEGI )


- KELEBEK ile AMİRAL KELEBEĞİ


- KELEBEK ile ANADOLU MELİKESİ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile BALKELEBEĞİ

( Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek. [Lat. GALLERIA CEREANA] )


- KELEBEK ile BAYKUŞ KELEBEĞİ

( )

( ... cum CALIGO )


- KELEBEK ile FELFELEK

( ... İLE Küçük bir kelebek türü. | Hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi, şerit düşürücü nitelik taşıyan Asya bitkisi. )

( ... cum ... | ARECA CATECHU )


- KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE

( ... İLE Gece kelebeği. )


- KELEBEK ile/ve GECE KELEBEĞİ/PERVÂNE

( Tad alma duyusu ayağında olan hayvan. İLE/VE Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. )

( Işık pervaneleri çekmez, onlara yönlerini şaşırtır. )

( Pervaneler giysileri yemezler. Giysileri yiyen onların tırtıllarıdır. )


- KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK

( Pul kanatlılardan, gövdesi, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böceklere verilen genel ad. İLE Biçim olarak bu böceklere benzeyen. İLE Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan. | Bu hayvanın neden olduğu hastalık. İLE Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm. )


- KELEBEK ile KRAL KELEBEĞİ

( İspanya'dan Rusya'ya kadarlık coğrafyada 500 tür varken sadece Türkiye'de 400 tür kelebek bulunmaktadır. )

( TENÂSÜH: Bazı hayvanların kurttan kelebek haline dönüşmesi durumu. )

( "Türkiye'nin Kelebekleri" (Ahmet BAYTAŞ) kitabını incelemenizi salık veririz. )

( Kelebek ile ... )

( Kelebekler, arka ayakları ile koku alır ve duyargaları, dokunma ile etkinleşir. )

( BUTTERFLY vs. ... )

( EL MARIPOSA con ... )


- KELEBEK ile KRALİÇE ALEXANDRA KELEBEĞİ

( ... İLE Papua Yeni Gine'de yaşar. [Dişileri, erillerine oranla çok daha büyüktür. Yaklaşık olarak erillerin üç katı büyüklüğe sahiptir. Kanat genişliği, yaklaşık 30 santime kadar çıkabilmektedir.] )


- KELEBEK ile KURUKAFA

( ... İLE Tırtılları patates yaprağı yiyen, alt kanatları sarı, üstü kahverengi bir tür kelebek. )

( ... cum ACHERANTIA ADROPHOS )


- KELEBEK ile MADEİRAN BÜYÜK BEYAZ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile/ve/||/<> MAYMUN

( ["zihni" ve "düşünme sürecimizi/hızımızı" anlatmada]
Batı'da[Yunan]. İLE/VE/||/<> Doğu'da. )


- KELEBEK ile/ve/değil SİVRİSİNEK

( ... İLE/VE/DEĞİL Papua Yeni Gine'nin, Sepik Irmak'ında bulunan çok çeşitli sivrisineklerinin arasında, kelebeğe benzeyenleri de bulunmaktadır. [Bu bölgedeki sivrisinekler, sabah, öğle ve akşam olmak üzere ayrı sivrisineklerdir.] )


- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ


- KELEÇ ile ...

( Söz. )


- KELEM/DÜRME/KAPUSKA/LAHANA[Yun.] ile BRÜKSEL LAHANASI

( Turpgillerden, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve çok çeşitli türü olan bitki. İLE Ceviz büyüklüğünde, bir lahana türü. )

( KOLZA: Lahana tohumu. )

( MELFUF ile ... )

( CABBAGE vs. BRUSSELS SPROUTS )

( BRASSICA OLERACEA cum BRASSICA OLERACEA GEMMIFERA )


- KELEPÇE[Fars. < KELEBÇE] ile/ve/||/<>/> PRANGA[İt. < BRANCA]

( El bileklerine takılan. İLE/VE/||/<>/> Ayak bileklerine takılan. )


- KELER ile GÜNEY KAYA KELERİ

( ... İLE Güney Afrika'da yaşarlar. )


- KELER ile KAFKAS KELERİ

( ... İLE Ağrı Dağı eteklerindeki kayalıklarda yaşar. )

( ... cum PARALAUDAKIA CAUCASIA )


- KELER ile SIRTAR

( ... İLE Bir keler türü. )


- KELER ile SUKELERİ/KİLİS

( Köpekbalıkları takımının, kelergiller ailesinden, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık. İLE Kurbağagillerden, durgun sularda ve karada yaşayan bir tür küçük hayvan. )

( RHINA SQUATINA cum LOPHIUS )


- KELER ile VEZEGA[Ar.]

( ... İLE Bir çeşit büyük keler. )


- KELİK ile ...

( Eski ayakkabı. )


- KELÎM[Ar. < KİLÂM] ile KELİM[Ar. < KELİME]

( Söz söyleyen, konuşan. | İkinci kişi.[muhâtab] İLE Sözler. )


- KELİME-İ ŞEHÂDET ile/ve/||/<> ŞEYTANIN LÂNETLENMESİ

( İslâm'da. İLE/VE/||/<> Hristiyanlık'ta. )

( HÜSN-EL HÂTİME )


- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK


- KELÎMULLAH ile KELİMETULLAH

( Hz. Musa. İLE Hz. İsa. )

( [Eski Ahit'e göre] Hakk'la yüzyüze konuşan. İLE ... )


- KELİSER ile ...

( Atnalı yengeçlerini, akrepleri, keneleri, örümcekleri ve soyu tükenmiş bir öbek olan su akreplerinin yer aldığı hayvan şubesinin üyeleri.] )

( Keliserli hayvanların tipik özelliği olan pençe şeklindeki beslenme öğesi. [KELİSERLİLER] )


- KELTLER ile/ve İTALİKLER ile/ve GERMENLER


- KEM[Ar.] ile KEM[Ar.]

( Soru edatı.[bir şeyin mikdarını öğrenmek üzere kullanılır][kaç?, ne kadar? vb.] İLE Az, eksik. | Kötü, fena; bozuk. )


- KEMÂL[Ar.] ile TAMÂM[Ar.]


- KEMÂL ile/ve BEKÂ


- KEMÂL ile BEKÂ


- KEMAL ile/ve/||/<>/> İHSAN


- KEMAL ile/ve/<> TÜMEL


- KEMAN'DA:
YAY ile/ve/değil TEL

( Eldeki. İLE/VE/DEĞİL Kemanın üzerindekiler. )

( At kuyruğundan. İLE/VE/DEĞİL Bağırsak, naylon ve çelik karışımından. )

( STRADIVARIUS: Meşhur keman yapımcısı tarafından yapılmış keman. [1643-1737] )


- KEMAN ile/ve ERHU

( ... İLE/VE Çin kemanı. )


- KEMAN ile/ve SARİNDA

( ... İLE/VE Hint kemanı. )


- KEMAN ile/ve/> VİYOLA(ALTO)[İt.]

( ... İLE/VE/> Kemandan biraz büyükçe dört telli saz. | Kontralto. )


- KEMAN ile/ve/<>/> VİYOLA ile/ve/<>/> ÇELLO/VİYOLONSEL[İt. < VIOLONCELLO] ile/ve/<>/> KONTRBAS[Fr.]

( Çenenin altına dayanarak çalınan telli çalgı. İLE/VE/<>/> Kemandan biraz büyükçe dört sürtme telli saz. İLE/VE/<>/> Viyoladan büyük, kontrobastan küçük dört sürtme telli saz. İLE/VE/<>/> En kalın sesli yaylı çalgı. )

( )


- KEMANCI YENGECİNİN:
ERİLİNDE ile DİŞİSİNDE

( [Beslenme kıskaçları] Tektir. İLE Çifttir. )


- KEMÂNE ile KEMÂNE ile KEMÂNE ile KEMÂNE

( Keman ve kemençe yayı. İLE Bir tür halk çalgısı. İLE Delgi ya da küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç. İLE Ahşap gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım.[TALİMAR[İt. < TAGLIAMARE]: Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına desteklik etmek amacıyla konulan ekleme.] )


- KEMENÇE ile/ve KEMANÇE

( SMALL VIOLIN OTTOMAN vs./and ... )


- KEMENÇE ile SARANGİ

( ... İLE Kuzey Hindistan klâsik müziğinde kullanılır. )


- KEMER-BEND ile KEMER-BESTE

( Derviş. İLE Bekâşî dervişi. | Eline, beline ve diline sahip olan. )


- KEMER ile/ve/değil KAMBERİYE


- KEMER ile KÖPRÜ

( AQUEDUCT vs. BRIDGE )


- KEMER ile KUŞAK

( NİTÂK[Ar.]: Kuşak, kemer. | Peştemal. | Kuşak yeri. | Bir çeşti Arap giysisi. )


- KEMİK YANGISI ile/ve KIKIRDAK DOKUSU YANGISI ile/ve EKLEM YANGISI ile/ve EKLEM SIVISI İÇEREN KESELERİN YANGISI

( OSTEOMİYELİT ile/ve POLİKONDRİT ile/ve ARTRİT ile/ve BURŞİT )


- KEMİK ile/ve/<> İLİK

( AZM ile/ve/<> MAĞZ/MUHH[çoğ. MİHÂH] )

( BONE vs./and/<> BONE MARROW )


- KEMİK ile KABURGA/GÖĞÜS KEMİĞİ

( EĞE KEMİĞİ(AZM-İ DIL'Î): (HZ. ADEM'İN) SOL KABURGA(SI) )

( ... ile BEVÂNÎ )

( BONE vs. RIB/STERNUM/BREAST BONE )


- KEMİK ile KALBUR KEMİĞİ

( ... İLE Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik. )


- KEMİK ile KEMİKÇİK

( ... İLE Küçük kemik. )


- KEMİK ile OMACA

( ... İLE Kesilen ağaç kökü, asma kütüğü. | İri kemik. )


- KEMİK ile PARMAK KEMİĞİ

( BONE vs. PHALANX )


- KEMİK ile SABANKEMİĞİ

( ... İLE Burun boşluklarını birbirinden ayıran çeperin arkasında bulunan, ince, uzun bir kemik. )


- KEMÎN[Ar. çoğ. KEMÂÎN] ile KEMÎN[Ar.]

( Pusuya gizlenmiş kişi. | Pusu. İLE Çok az. | Pek küçük. )


- KEMİNE ile ...

( Pek küçük. )


- KEMİRGEN ile ...

( RODENT )


- KEMİRGEN ile BÜYÜK KEMİRGEN

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )

( ... cum JOSEPHOARTIGASIA MONES )


- KEMİRGEN ile KUMKAZAN

( ... İLE Kemirgenlerden, Afrika'nın güneyinde yaşayan bir tür memeli. )

( ... cum BATHYERGUS MARITIMUS )


- KEMİRİCİ/LER ile/ve/<> ÇİFTDİŞLİ/LER

( ... İLE/VE/<> Omurgalılardan, üstçenedeki bir çift, kemirmeye yarayan dişin arasında bir çift daha küçük dişleri bulunan, kemiriciler takımının bir alttakımı. )


- KEMİRİCİ ile ÇİNÇİLYA

( ... İLE Çinçilyagillerden, yumuşak ve gümüş rengi tüyleri olan, kemirici bir hayvan. )

( ... cum CHINCHILLA LANIGER )


- KEMOSENTEZ ile FOTOSENTEZ

( Bazı bakterilerin kimyasal nesnelerden enerji üreterek besin üretmesi ve üretme süreci. İLE Bitkilerin güneş ışığını kullanarak besin üretmesi ve üretme süreci. )


- KEMOTROP ile FOTOTROP

( Kemotrop, kimyasal nesnelere yönelen organizmalar. İLE Fototrop, ışığa yönelen organizmalar. )


- KEMRE ile KEMRE

( Gübre, tezek. İLE Deride kalınlaşmış kir tabakası. | Başta olan kepek. )


- KENAN İLİ ile ...

( FİLİSTİN [Adanmış toprak] )


- KENAN ile YUNAN

( Tenzih. İLE Teşbih. )


- KENAR ile PAH

( ... İLE Eğik olarak kesilmiş kenar. | Bir yapı öğesinde, eğik bir yüzey elde etmek amacıyla keskinliği giderme. )


- KENARA KOYMAK ile YABANA ATMAK


- KENÇ ile/||/<> KENCE

( Genç. İLE/||/<> En küçük/son çocuk, "tekne kazıntısı". )


- KENDİ BAŞINA DİL ile İNSAN DİLİ


- KENDİ BAŞINA OLAN ile KENDİNE YETEN


- KENDİ BAŞINA ile/ve/değil TEK BAŞINA


- KENDİ DIŞINDAKİ DÜNYAYI: BİLMEYEN >< BİLEN ile İÇ DÜNYASINI: BİLMEYEN >< BİLEN

( Câhil. >< Âlim. İLE Gâfil. >< Ârif. )


- KENDİ DÜNYANDA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENDİ DÜNYANI YAŞAMAK

( Sizi tutsak etmiş olan, kendi hakkınızda beslediğiniz fikirdir. )

( Sizi içeri kilitlemiş olan kapı aynı zamanda sizi dışarı bırakacak olan kapıdır. )

( The idea you have of yourself that keeps you in bondage.
The door that locks you in, is also the door that lets you out. )

( Bazıları. [Çoğunlukta olsa da herkes değil.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Herkes. )

( [not] TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs./and/but TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE instead of TO LIVE THE PERSONAL LIFE )


- KENDİ DÜNYASINDA OLAN ile/ve/değil KENDİ DÜNYASI OLAN


- KENDİ DÜNYASINDA OLMAK/OLAN ile/ve "KENDİNİ BEĞENMİŞ"LİK

( Olgun kişi, kendini beğenmiş değildir ve işlerinde âdil ve tutarlıdır. )

( NAHVET[Ar.]: Kibir, gurur, böbürlenme. Kendini beğenme. )


- KENDİ FİYATINI VERMEK ile KANDIRMAK/"KAZIKLAMAK"


- KENDİ GİBİ OLMAYANDAN UZAKLAŞMA ile/ve KENDİ GİBİ OLMAYANI DIŞLAMA


- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI


- KENDİ İÇİN KILMA ile/değil/yerine BELİRLEME


- KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendinizi olduğunuz gibi görün, dünyayı da olduğu gibi göreceksiniz. )

( Ben gövdeyim fikrini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )

( Kendini şimdi ve burada ve bir olarak bilmek yeter. )

( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize- bölünmez dikkatinizi verin. )

( Kendinizden doğrudan haberdar olmadığınızdan, sadece ikinci elden, olağan söylentilere dayanan fikirleriniz vardır. )

( Sizin dünyanın içinde değil, dünyanın sizin içinizde olduğunu idrak etmekle işe başlayın. )

( Bir kez kendi içinizde bütünleşirseniz dıştaki bilgi size kendiliğinden akar. )

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin edici olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )

( Aradığınız, içinizdedir. )

( Her zaman içinize dalın, derinleşin, içinizi arayın. )

( Ancak dünyadan kurtulmuş olduğunuz zaman dünyada mutlu olabilirsiniz. )

( Kendinize dikkatle ve devamlı bakın - bu yeter. )

( Sizinle olana ulaşmaya gereksiniminiz yoktur. )

( Unity liberates. Freedom unites. )

( See yourself as you are and you will see the world as it is.
Destroy the wall that separates, the "I-am-the-body" idea and the inner and the outer will become one.
Enough to know oneself as one is, here and now.
Give your undivided attention to the most important in your life. Yourself!
Begin by realising that the world is in you, not you in the world.
Having no direct knowledge of yourself, you have mere ideas; all mediocre, second-hand, by hearsay.
Once you are inwardly integrated, outer knowledge comes to you spontaneously.
Nothing of value can come to you from outside; it is only your own feeling and understanding that are relevant and revealing.
Go ever deeper into yourself, seek within
You can be happy in the world only when you are free of it.
Look at yourself steadily - it is enough.
You need not reach out for what is already vs. you. )

( INTEGRITY IN THE SELF vs. SEPERATION TO OUT WORLD [AND MANAGEMENT] )


- KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)


- KENDİ KENDİNE DÜŞÜNMEK ile KENDİ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK

( Düşünceleri denetleme/dayanakça gereksinimi duymadan. İLE Düzenli, uyumlu ve bütünlüklü. )

( Bırak çeşitli düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağla!/[sağlayabilirsin!] )


- KENDİ KENDİNE GELİN-GÜVEY OLMAK ile KENDİN ÇALIP, KENDİN OYNAMAK


- KENDİ KENDİNE KONUŞMAK ile/değil "SESLİ DÜŞÜNMEK"

( Denetleyemeden. İLE/DEĞİL Farkındalıkla. )

( ... İLE/DEĞİL Kişi bazen farkında olmadan da düşündüklerini seslendirebilir. )

( Durumu iyice tartın ve düşünmekten sakın kaçınmayın. )


- KENDİ KENDİNE KONUŞMAK ile SAYIKLAMAK

( Zihinsel bozukluklarda. İLE Uykuda ya da hastalıkta. )


- KENDİ KENDİNE ile/ve/değil KENDİ YAPISI GEREĞİ


- KENDİ KENDİNE ile/ve KENDİNDEN KENDİNE


- KENDİ YAPISI ile ÖZNİTELİK


- KENDİ YAZAN ile YAZDIRAN


- KENDİ/LİK ile/ve/= BÜTÜN/LÜK


- KENDİ/LİK ile/ve/sonra/> ÖTEKİ

( THE SELF/NESS vs./and/then OTHER )


- KENDİ/MİZ ile/ve/değil/||/<>/< "KEDİ"/MİZ

( Zihnimiz, anlam ve değer dünyamız. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sorumlu olduğumuz ve bakımını sürdürmek zorunda olduğumuz sevgili gövdemiz(/"çocuğumuz"/"kedimiz"). )

( Biz, gövdemiz ya da gövdemizdekiler(örgenlerimiz) değiliz. Birlikte fakat ayrı ayrı düşünmek durumundayız. Kendimizi, gövdemize indirgememek ve özdeşleştirmemek durumundayız. )

( image )

( Kendimizi ve "kedimizi(gövdemizi)" geliştirmek üzere 11 yaşam önerisi...

1- Ne yaparsak yapalım, hiçbir işimizde acele etmemeyi, her yaptığımıza, söylediğimize ve yiyip içtiğimize yüksek özen göstererek...
(Yediğimizi içerek; içtiğimizi yiyerek(çiğneyerek)!]

2- "Kâr" ile yarar arasındaki farkı sürekli anımsayarak kârın değil yararın önemli/öncelikli olduğunu anlayarak ve anımsayarak, yaptığımızın "kâr", yapmadığımızın yarar olduğu üzerinden düşünerek ve yaşayarak...
(Yaşamın, "zihin <> dil <> bellek" üçgeninde yapılandığını ve yaşayabileceğimizi bilerek ve sürekli anımsayarak.)
(Bir alan hakkında çoğu şeyi, çoğu şey hakkında da bir şeyi bilmeye çaba göstererek.)

3- Kendimiz başta olmak üzere adâlet ve rızâ üzerine kurulu bir yaşam kurmayı daha çok önemseyerek olmazsa olmazların ve karıştırılmaması gerekenleri sürekli anımsayarak...

[Olmazsa olmazlar:
(Kullanılagelenler)
1- Sağlık ve özgürlük
2- Zaman ve enerji
3- Bilgi ve farkındalık

(Uygulanagelenler)
1- Doğa ve doğallık
2- Uyum ve bütünlük
3- Gelişim ve değişim

Karıştırılmaması Gerekenler:
1- Genel ile Özel
2- Birincil Olanlar ile İkincil Olanlar
3- Araç ile Amaç
4- Süreç ile Sonuç
5- Kuram ve Uygulama
6- Korku ve Kaygı

4- Hareketten(spordan), felsefi anlayış, bilimsel tutum ve sanatsal duyarlılıktan uzak düşmeden, her düşündüğü, söylediği ve yaptığında yöntemin(usûl) ve üslûbun, içerikten/esastan önce olduğunu sürekli anımsayarak ölçü ve orandan olabildiğince yararlanarak...

(Zihnimizi, davranışlarımızı ve yaşamımızı, "alış-veriş" değil veriş-alış üzerine kurmayı yeğleyerek.)

5- Kendimizin gövde (ya da herhangi bir organımız) olmadığını, gövde ve zihnin birlikte fakat ayrı ve bütün olduğunu öncelikle anlayarak ve sürekli anımsayarak.
(Kendimizi tanımanın ve gerçekleştirmenin altı alanında,
[ Soluk | Beslenme | Psikoloji | Fizyoloji | Eşeysellik | İletişim ]
daha etkin ve yetkin bilgi sahibi olarak kendimizi ve yaşamı yönetmemizle!...)
(Nesnelere, kişilere[özellikle çocuğuna] ve kendimize tapmadan yaşamanın önemiyle birlikte alaycılıktan uzak durarak...)

6- Geçmişin olumsuzu olan "Keşke ..."lere ve geleceğin olumsuzu olan "Ya ..."lara zihnimizde ve yaşamımızda yer vermeyip zamanın değil ân'ın farkındalığıyla yaşamak üzere zihnini ve yaşamını tekrar düzenleyerek...
(Kaygı değil [koşulsuz] saygı ve sevgi üzerine yaşamayı öğrenerek ve yeğleyerek...)

7- Yaşamı, "ya, ya da" "mantığı" ile [0 - I] olarak değil "hem, hem de; ne, ne de" "mantığı" ile geleceğe don biçmeden, her şeyin başlangıcında %50-50'de durduğumuzu ve 1 ile 99 arasında yaşayabileceğimizi ve ifade edebileceğimizi yeğleyerek...
(Yaşamımızdaki azaltacaklarımız, bırakacaklarımız ve çoğaltacaklarımız üzerine daha çok düşünerek ve uygulayarak...)
(Küçük hesaplara değil ayrıntılara öncelik vererek...)

8- En başta ve özel olarak kendimizi, daha sonra da anne-babamızı, başkalarını ve geçmişimizde olan bitenleri affetmeyi yeğleyerek...
("Başımıza gelenleri" değil onlara nasıl tepki vereceğimizi yeterince düşünerek, öncelik vererek [olumsuzluk muhasebesi ve önceliği yapmadan] ve özen göstererek...)
(Sorunun değil çözümün parçası olmayı yeğleyerek...)

9- İşleri ve sorumlulukları, ona(şuna/buna) bırakarak/yıkarak değil kendimiz üstlenerek!...
(Bir yakınımız, dostumuz ve komşularımızla el birliği, dayanışma içinde olarak imece yöntemiyle düşünerek ve daha çok çalışarak...)

10- Karbon ayak izimizin azal(tıl)acağı, çevrenin ve doğanın dengelerine katkıları ve artıları yüksek olan, uygarlığın ve teknolojinin en yalın göstergesi/aracı olan bisikleti, bireysel işlerimizde ve toplumsal alanlarımızda daha fazla kullanarak!...

11- Çeşitli olay/olgu, durum ve koşullarda, genelleyici, indirgeyici, özdeşleştirici düşünemeyeceğimiz ve köktenci, toptancı, sonuç odaklı, keyfî "çözüm" ve yaklaşımlarda olamayacağımızı anımsayarak... )


- KENDİ/NDE ile/ve İÇİ/NDE

( İç gerçeğinizin çabası süresiz olarak sizinledir. )

( İçe yönelin ve öteye geçin. )

( İçsel serüveni bir yaşam biçimi olarak kabul etmedikçe, sizin için keşif olanaklı değildir. )

( Kurtuluş için gereksiniminiz olan, hemen ulaşacağınız yerdedir. )

( SELF/ONSELF vs./and INSELF
The grace of your inner reality is timelessly vs. you.
Go within, go beyond.
Unless you accept inner adventure as a way of life, discovery will not come to you.
What you need for salvation is already within your reach. )


- KENDİ ile/ve "KENDİNİN" YANISIRA KENDİ


- KENDİ ile/ve/||/<>/> KENDİNE


- KENDİ ile/ve/ne yazık ki KENDİNE YABANCI/UZAK OLAN KENDİ

( THE SELF vs./and THE SELF WHICH THE SELF STRANGE/FARAWAY )


- KENDİLİĞİN BÖLÜNMESİ(ŞİZOFRENİ) ile ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması vb. belirtiler gösteren bir akıl hastalığı. İLE ... )

( el-İNKİSÂM el-NEFSÎ ile ... )

( SCHIZOPHRENIE avec ... )


- KENDİLİĞİNDEN/LİK ile/ve/||/<> ALIR/LIK

( SPONTENEITÄT mit/und/||/<> RECEPTIVITÄT )


- KENDİLİĞİNDEN/LİK ile İSTER-İSTEMEZ

( ... ile ÇARNAÇAR )


- KENDİLİĞİNDEN ile OLDUĞU GİBİ

( Herşeyi olduğu gibi görebildiğinizde, kendinizi de olduğunuz gibi göreceksiniz. )

( SPONTANEOUSLY vs. AS IT IS )


- KENDİLİĞİNDENLİK ile DOĞAÇLAMA


- KENDİLİĞİNDENLİK ile KADER

( KENDİLİĞİNDEN/LİK: Özün, özgür etkinliği. )

( Bir kez, her şeyin kendi kendine olduğunu idrak ettiğiniz zaman [buna ister kader, ister Tanrı ya da rastlantı deyin] işte o zaman sadece bir tanık olarak kalırsınız. )

( O uğraşarak gerçekleştirilemez, kendi gerçek doğanızı idrak ettiğinizde o kendiliğinden olur. )

( Hayatı, geldiği gibi kabul edin. )

( Accept life as it comes. )

( SPONTANEOUSLI/NESS vs. DESTINY
SPONTANEOUSLINESS: Free activity of the essence.
Once you realise that all happens by itself, [call it destiny, or the will of God or mere accident], you remain as witness only, understanding and enjoying, but not perturbed.
It cannot be done, it happens when you realise your true nature. )


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK

( 1983 - Anton Zeilinger[20 Mayıs 1945] )


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ


- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK ile/ve/||/<> ÜRETİCİLİK ile/ve/||/<> KENDİNİ ÜRETİM(POLİTERASYON)


- KENDİLİK ÇEKİRDEĞİ ile/ve/||/<> OTİZM

( WINNICOTT > STERN > MAHLER )


- KENDİLİK EDİMLERİ ile/ve/||/<> BAŞKALARININ TEPKİLERİNE ÖZGÜ BEKLENTİLER ile/ve/||/<> BAŞKALARININ EDİMLERİ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, KENDİLİĞE KARŞI EDİMLERİ(İÇE YANSITMA)


- KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK


- KENDİLİK:
GÖZLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEN


- KENDİLİK:
KAYITLARIMIZDA ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE


- KENDİLİK'TE:
MİNİMAL ile ÖYKÜSEL ile HEM MİNİMAL, HEM DE ÖYKÜSEL

( Deneyimlerin, "anlık" ve "aracısız" öznesi olan kendilik. İLE Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik. İLE ... )


- KENDİLİK ile/ve/||/<> BİRİCİKLİK


- KENDİLİK ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEN


- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KENDİLİK EVRELERİ


- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK NESNESİ


- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK TASARIMLARI


- KENDİLİK ile/ve KENDİNİ SÜRDÜRME

( "SELF-NESS" vs./and TO KEEP ON SELF )


- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Mizaç, karakter, deneyim ve sınırsız algıdaki çeşitliliğin birlikteliğinin yansıması. [benlik kimliği] İLE/VE/||/<>/> Düzenin ve/ya da çevrenin etkisi/katkısı ile oluşturulmuş olan. İLE/VE/||/<>/> Kişinin, takip ederek ve farkındalıkla oluşturduğu. )

( Kişi, davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )

( Nasıl, bir gövde, ışığın yolunu kestiğinde gölge görünürse, öylece, saf "öz [kendini] farkındalık" durumu da "ben-bedenim" düşüncesiyle engellendiği zaman "kişi" ortaya çıkar. )

( Sizdeki kişi ile birlikte kalın ve size neler olduğunu gözlemleyin. )

( Bilinenin bileni'ni, yani gerçek kimliğinizi bulun. )

( Kişilik, dilde yansır. )

( SABIR GEREK EVVELÂ,
SONRA TAHAMMÜL,
SONRA TENEZZÜL,
SONRA İLİM, İRFAN GEREK,
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK,
SONRA YOKLUK,
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )

( Personality reflects on language. )

( Exactly as a shadow appears when light is intercepted by the body, so does the person arise when pure self-awareness is obstructed by the 'I-am-the-body' idea.
Stay with the person and watch what happens to you.
Find out who you are, the knower of the known. )

( SELF/NESS vs./and/< IDENTITY vs./and/< PERSONALITY )


- KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK


- KENDİMİ AŞMAM GEREK DÜŞÜNCESİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/<
HİZMETİNİ ARTIRMAK VE SÜRDÜRMEK


- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK


- KENDİMİZİ/ZİHNİMİZİ:
(")UYUŞTURMAK(") ile/değil/yerine/>< MEŞGUL ETMEK


- KENDİNDE DÜŞÜNCE ile/ve KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE ile/ve KENDİNDE KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE


- KENDİNDE KALMAK ile/ve KENDİNİ SÜRDÜRMEK


- KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> KENDİ BAŞINA ŞEY

( bkz. KANT )

( DING AN SICH mit/und/||/<> ... )


- KENDİNDE ŞEY ile/ve KENDİ İÇİN ŞEY

( NEFS'ÜL EMR ile/ve ... )

( DING AN SICH ile/ve FUR SICH )

( RES cum/et REBUS )


- KENDİNDE VARLIK ile KENDİ İÇİN VARLIK ile KENDİNDE VE KENDİ İÇİN VARLIK

( EXISTENCE IN SELF vs. EXISTENCE FOR SELF vs. EXISTENCE IN SELF AND FOR SELF )


- KENDİNDE, KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNE, HESABINI VERMEK

( Aşk. İLE/VE Tefekkür. )

( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )

( Eden kendine eder; yapan bulur ve çeker. Sürekli anımsa! Kazanmak, koca bir yaşam ister. Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. )

( TO KNOW THE SELF IN THE SELF vs./and TO ACCOUNT FOR THE SELF )


- KENDİNDE/Bİ-ZÂTİHİ ile/ve/||/<> ÖZCE(/ÖZÜ İTİBARI İLE)/ZÂT-EN[<>/||/>< SIFAT-EN]


- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KALICI/LIK


- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- KENDİNDE/SENDE VARSA ile/ve KENDİNDE/SENDE YOKSA

( Herkeste (de) vardır. İLE/VE Hiçkimsede yoktur. )


- KENDİNDE ile GİYDİRİLMİŞ

( ON SELF vs. TO DRESS )


- KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE


- KENDİNDE ile/ve/>/değil KENDİNDEN


- KENDİNDEN EMİN OLMAK ile/ve/değil KAYNAĞINDAN EMİN OLMAK


- KENDİNDEN KAÇMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KOVALAMAK/TANIMAK


- KENDİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN


- KENDİNE "HAK GÖRMEK" ile/>< ÖTEKİNE "ÇOK GÖRMEK"


- KENDİNE BİRİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ BULMA ARAYIŞI/ÇABASI


- KENDİNE DÖNÜŞTÜRMEK ile/değil/yerine KENDİNİ DÖNÜŞTÜRMEK


- KENDİNE GÖRE KISMET ile/ve AYRI KISMET


- KENDİNE GÖRE ile ÖZGÜN


- KENDİNE KARŞIN KENDİ ile KENDİ AMA YİNE DE KENDİ


- KENDİNE MAL ETME/TEMELLÜK[Ar.] ile/ve/||/<>/< BENZEŞME

( Özdeşlik. İLE/VE/||/<>/< Farklılık. )

( Akılsallık. İLE/VE/||/<>/< Mimesis. )


- KENDİNE ODAKLANMAK ile/ve/<> HAKK'A YÖNELMEK


- KENDİNE SAKLAMAK / KENDİNDE SAKLI TUTMAK ile/ve/değil/yerine İÇİNDE TUTMAK


- KENDİNE SÖYLEYEBİLDİĞİN ile/ve KENDİNE (BİLE) SÖYLEYEMEDİĞİN

( ABLE TO SAY TO YOURSELF vs./and (EVEN) NOT ABLE TO SAY TO YOURSELF )


- KENDİNE YAPILAN ile EŞİNE/ÇOCUĞUNA YAPILAN

( Affedebilirsin. İLE [pek/kolay kolay] Affetmezsin. )


- KENDİNE YET(E)MEMEK ile/ve/değil/yerine KABUĞUNA SIĞ(A)MAMAK


- KENDİNİ "GERÇEKLEŞTİRMEK" ile/ve/|| KENDİNİ "AŞMAK"

( Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) yukarı doğru yapılandırmak. İLE/VE/|| Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) aşağı doğru kökleştirebilmek. )

( TAHKİK el-ZÂT ile/ve/|| ... )


- KENDİNİ "KASMAK" ile/değil KENDİNİ KISMAK


- KENDİNİ "KÜÇÜMSEME" ile/ve/=/||/<>/< ÖVÜNME


- KENDİNİ "TANIMLAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ TANIMAK

( Yapmamız gereken tek şey, kendimizi [sınırlayıp ayırarak] tanımlama eğiliminden kurtulmaktır.[Tüm "tanımlar", yalnızca gövdemize ve onun görünümlerine özgüdür.] )

( All we need is to get rid of the tendency to define ourselves. [All definitions apply to our body only and to its expressions.] )

( [not] EXPRESS THE SELF vs./and/but/||/<>/< RECOGNIZE THE SELF
RECOGNIZE THE SELF instead of EXPRESS THE SELF )


- KENDİNİ "UNUTMAK" ile/ve "KENDİNİ VERMEK"

( Duyarlılığı artırır. İLE/VE Yaratıcılığı artırır. )


- KENDİNİ "UYUTMAK" ile/ve/<> KENDİNİ UNUTMAK


- KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNİ TANIMAK

( Kendinizi bilmek için kendiniz olun. )

( Kendinizi aşmak için kendinizi bilmek durumundasınız. )

( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir haldir. )

( Kendinizi bilin, öteki her şey onunla birlikte gelir. )

( Kendimi bilmekle aslında tam olarak neyi bilmiş olurum? Olmadıklarınızın hepsini. )

( Kendinizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkınızdaki fikirlerinizi düzeltin. )

( Ne olduğunuzu bilmek için önce ne olmadığınızı araştırmak ve bilmek durumundasınız. )

( İşe kendinizden ve kendinizle başlamak zorundasınız - bu değişmez yasadır. )

( TO KNOW THE SELF vs./and TO RECOGNIZE THE SELF )


- KENDİNİ TANIMA ile/ve/<> KENDİNİ TAMAMLAMA

( Kişiyi/insanı tanımıyorsak/bilmiyorsak, hiçbir şey(i) bilmiyoruz/tanımıyoruz demektir. )

( RECOGNIZE THE SELF vs./and/<> SELF REALIZATION )

( GNOTHI SEAUTONU [Türkçe seslendirilişi: GNOTHI S' AFTON] )


- KENDİNİ TANIMAK ile/ve/<> KENTİNİ TANIMAK

( Bulunulan/yaşanılan alanı/coğrafyayı/kültürü tanıyarak (da) kendini tanıyabilirsin! )



(22/42)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 1046 kez incelenmiş/okunmuştur.