Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

S-Ş'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 22 Ekim 2024 ]
itibariyle 9910 başlık/FaRk ile birlikte,
11318 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(8/10)


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SEVMEK ve/> BENZEMEK/BENZEŞMEK

( TO LOVE and RESEMBLE/RESEMBLANCE )


- SEVMEK ile/ve/<> DEĞER VERMEK

( TO LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )


- SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK


- SEVMEK ve/<> GÖZE ALMAK


- SEVMEK ve/=/||/<>/< GÜVENMEK

( Sevmek, güvenmektir. )


- SEVMEK ile/ve HUY

( TO LOVE vs./and HABIT )


- SEVMEK ile/değil/yerine İSTEKLİ SEVMEK

( Sevmek, ihtiyârî değildir! )

( [not] TO LOVE vs./but TO LOVE IN PATIENCE
TO LOVE IN PATIENCE instead of TO LOVE )


- SEVMEK ile/ve KORUMAK

( TO LOVE vs./and PROTECTION )


- SEVMEK ile/ve/<> OKŞAMAK

( ... cum/et/<> BLAND/ÎTUS )


- SEVMEK ile/ve/değil ÖNEMSEMEK

( [not] TO LOVE vs./and/but TO CONSIDER
TO CONSIDER instead of TO LOVE )


- SEVMEK ile/ve/<> ONUNLA/ONUN İÇİN SEVİNMEK


- SEVMEK ve/> ÖZENMEK

( TO LOVE and/> TO TAKE PAINS )


- SEVMEK ve/<>/= ÖZLEMEK

( TO LOVE and/>/= TO MISS )


- SEVMEK ile/ve/değil SAHİP OLMA İSTEĞİ


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- SEVMEK ve/||/<>/>/< SEVİLMEK

( Bir şey. VE/||/<>/>/< Çok şey. )

( Cesaret verir. VE/||/<>/>/< Güç verir. )

( Kimseye, kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır. )

( TO LOVE and/||/<>/>/< TO BE LOVED )


- SEVMEK ve/<>/|| TANIMAK


- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK

( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )


- SEVMEMEK ve/<>/|| TANIMAMAK


- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK


- SEVMEZ ve GİTMEZ

( Her gelen. VE Hiçbir seven. )


- SEVMİYORUM ile/ve/değil/yerine "BANA HİTAP ETMİYOR"


- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI

( 1920 değil/yerine 1923 )

( )


- SEWER vs. CESSPOOL


- SEWER vs. SEWER


- SEWER vs. SEWER SYSTEM


- SEX[Azr.] = ATÖLYE[Tr.]


- ŞEY:
CİSİM ANLAMINDA ile/ve VAR ANLAMINDA

( THING: MEANING IN SUBSTANCE vs./and MEANING IN EXISTS )


- ŞEY'İN:
ŞEYDELİĞİ ile/ve ŞEYDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYDEN SONRALIĞI


- ŞEY'İN/BİLGİNİN/(B)İLİMİN/KİŞİNİN:
KENDİ ile/ve ZAMANI, MEKÂNI ve KOŞULLARI

( Kavram. İLE/VE Matematik geometri, aritmetik. [Hareketi de katarsak bilim olur.] )


- ŞEY/EŞYA[çoğ.] ile/ve "DIŞ DÜNYA"


- ŞEY/EŞYA[çoğulu] ile/ve "DIŞ DÜNYA"


- ŞEY/LER ARACILIĞIYLA KENDİNDEN HOŞLANMAK ile/ve/yerine/değil ŞEY(LER)DEN HOŞLANMAK

( Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmasıdır. )


- ŞEY/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> AN/LAR

( [not] THING/S vs./and/but/||/<> MOMENT/S
MOMENT/S instead of THING/S )


- ŞEY/LİK ile/ve/+ ŞEY ile/ve/+ ŞEY

( THE THING/NESS vs./and THE THING + THE THING )


- ŞEY ile AM[: Sevgi (AM-ON-RA: Kozmik sevgi güneşi.)/AMRAMAK]/PENİS(SİK/YARAK) / VAJİNA/VAJEN/VULVA/MEHBİL/FERC[Ar.]/KÜS[Fars.]/KAOS[Yun.]/ÇİLİK

( FALLUS cum ... )

( ŞEY, MAÂB[: Ayıp yeri. | Ayıp.] ile AVRET, ZEKER[çoğ. ZİKÂR, ZİKÂRE, ZÜKRÂN, ZÜKÛR], LÂ-YUKAL, KADÎB, MÂDDE / FERC[: Aralık, yarık, çatlak.] )

( ... ile KÎR[eril] / KÜS[dişil], MERZ-GÛN )

( THING vs. PENIS(COCK) / VAGINA(CUNT/PUSSY) )

( CHOSE avec VAJEN )


- ŞEY ile EMR


- ŞEY ve/||/<>/> İSTİMÂ[< SEM] ve/||/<>/> TÂAT

( ... VE/||/<>/> Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. VE/||/<>/> Allah'ın emirlerini yerine getirme, ibâdet. )


- ŞEY ile/ve/||/<>/> MAL

( [cebirde]
Bilinmeyen.[X] İLE/VE/||/<>/> İkinci dereceden bilinmeyenin kuvveti.[x2] )


- ŞEY ile/ve NESNE

( ... İLE/VE Bükülmüş zaman ve mekân, uzayın yoğunlaşması. )

( THING vs. OBJECT )


- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE

( )


- ŞEY ile/ve/= SABİT


- ŞEY ve/<> SAYI


- ŞEY ile ŞEY'LİK

( Şeyliğin gölgesi. İLE İdea. )


- ŞEY = THING[İng.] = CHOSE[Fr.] = DING[Alm.] = RES[Lat.] = ENS[Skolastik'te]


- ŞEY ile/ve/değil/yerine/||/<> ÜRÜN


- ŞEY ile/değil/yerine VESİLE


- ŞEY ile YARIM ŞEY(NISF ŞEY) ile HİÇBİR ŞEY(ŞEY OLMAYAN/LÂ-ŞEY)

( ŞEY: "Aklı olan ve işlerini onunla yapan kişidir". YARIM ŞEY: "Aklı olmayan ama işlerini akıl sahiplerinin görüşlerine göre yapan kişidir". HİÇBİR ŞEY: "Aklı olmayan ve başkalarının aklından da yardım istemeyen kişidir". )


- ŞEY ile/ve/+ YÖNELİM

( THING vs./and/+ TENDENCY )


- SEYÂHAT[Ar. < SİYAHAT] değil/yerine/= GEZİ/YOLCULUK


- SEYAHATNÂME ile/ve SEFÂRETNÂME


- ŞEYDÂ ile ...

( SEVMEYİ SEVME | DÎVÂNE )


- SEYEHÂN[Ar.] ile SEYEHÂN[Ar.]

( Gezi, seyahat. | Gölgenin güneşle beraber dönmesi. İLE Batma.[vapur, gemi vs.] )


- SEYEHAT değil SEYAHAT


- SEYEHAT değil SEYAHAT[Ar. < SİYAHAT]


- SEYELAN[Ar.] değil/yerine/= AKI

( Herhangi bir kuvvet alanında, belirli bir düzlemin belirli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri. )


- SEYELÂN[Ar.] değil/yerine/= AKMA, AKINTI | AKI


- ŞEYH HAMDULLAH EFENDİ


- ŞEYH POSTU ile ...

( MAVİ, KIRMIZI, SİYAH, BEYAZ, YEŞİL )


- ŞEYH-ÜL İSLÂM ile/||/<>/> DİYÂNET İŞLERİ BAŞKANI

( Osmanlı Devleti'nde kabinede din işlerine bakmakla birlikte, dünya işlerini de din bakımından yürüten üye. İLE/||/<>/> ... )


- ŞEYH ile/değil/yerine DERVİŞ-ŞEYH

( ŞYH: ŞEYTAN - YEZİD - HAR )

( [günümüzde] Çok. İLE Pek yok. )

( Her mürşid derviştir fakat her derviş mürşid olmaz/olamaz. )


- ŞEYH ile/ve/= SAMED'ÜL KAVM


- ŞEYH ile/ve ŞEYHÛHET

( Yaşlı insan. | Bir tekke ya da zâviyede önderlik eden ve müritleri bulunan. | Kâbile ya da aşiret önderi. İLE/VE Yaşlılık. )


- SEYHAN ile/ve/||/<> CEYHAN


- ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.]

( Divanından başka "Hüsrev ve Şîrîn", "Harnâme" adında ve mesnevi tarzında iki kitabı vardır. Divanı, TDK tarafından 1942'de bastırılmıştır.[Sinan][ö. 1422 - Kütahya] İLE En çok tanıtan kitabı Nev'îzâde Atâî'nin "Şakayik-i Nu'mâniyye Zeyli"ne zeyil olarak yazdığı "Vekayi-ül-fuzalâ" adındaki tezkiresidir.[Hicrî 1044-1143 yılları arasında yetişmiş âlim, şâir ve devlet adamlarının hal tercümelerini yazmaktadır.][1667 - 1732] İLE İlmî, tarih bilgisi ve şairliği ile tanınmıştır.[Abdülhamîd][ö. 1639] )


- ŞEYHÜLİSLÂM (OLABİLMEK)

( [HİZMET-İ/MAKAM-I/MANSIB-I/MESNED-İ İFTÂ'] )

( 131 Şeyhülislâm'ın 21'i şairdi. Ancak beşinin Divân'ı elimizdedir. )

( Bu makam, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, saltanattan sonra gelen yer olarak sayılmıştır. )

( En uzun süre Şeyhülislâm'lık görevi yürütenler: Ebû Suud [29 yıl], Molla Fenârî [24 yıl], Zembilli Ali Efendi [23 yıl], Yahya Efendi [18,5 yıl]. )

( İlk Şeyhülislâm, Celâlzade Hızır Bey'dir. [Fatih Sultan Mehmet döneminde] )

( Medreseyi tamamladıktan sonra...
Kasabada/Şehirde Kadı Yardımcılığı > Küçük Şehir Kadılığı > Büyük Şehir Kadılığı > Üsküdar Kadılığı > Eyüp Sultan Kadılığı > Galata Kadılığı > İstanbul Kadılığı görevlerinden sonra Rumeli Kazaskeri olunur ve en son Anadolu Kazaskeri olduktan sonra ancak Şeyhülislâm olunurdu. )

( En az 35 yıl hizmet ve ilmî çalışma gerektirir. )


- ŞEYİN FELSEFESİ ile/ve/değil/yerine FELSEFE


- ŞEYİN GÖRÜNÜŞÜ ile ŞEYİN VAROLUŞU


- SEYİR ile GELİŞİM


- SEYİR ile/değil/yerine GİDİŞAT


- SEYİR ile/ve SÜLÛK


- SEYİRCİ[Ar.] yerine İZLEYİCİ, DİNLEYİCİ


- SEYL[Ar. < SÜYÛL] ile SEYR[Ar.]

( Sel. | Şiddetle gelen şey. İLE Yürüme, yürüyüş, gitme, hareket. | Yolculuk. | Gezme, gezinme. | Eğlenmek üzere bakma. | Uzaktan bakıp karışmama. | Gezilecek, görülecek şey/yer. )


- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )

( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )

( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )

( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )

( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )

( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )

( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )


- ŞEYLERİN DOĞASI = UNIVERSE, NATURE[İng.] = NATURE[Fr.] = NATURDER DINGE[Alm.] = RERUM RATURA[Lat.]


- ŞEYLERİN DÜZENİ ve/||/<>/= DÜŞÜNCELERİN DÜZENİ


- ŞEYLEŞME ile/ve/<> YİTİM


- SEYR Ü SÜLÛK:
ZİHİN İLE değil KALP İLE


- SEYR Ü SÜLÛK = İNİSİYASYON


- SEYR-Ü SÜLÛK ile ...

( Hakk'a ermek için bir mürşidin öncülüğünde ve denetiminde çıkılan manevi yolculuk. | Tarikatta, takip olunan usûl. )


- SEYR-Ü-SEFER[Ar.]/TRAFİK[Fr., İng.] değil/yerine/= GİDİŞ-GELİŞ


- SEYR/SEFER


- SEYR ile İSRÂ

( Yürüme, yürüyüş, gitme, hareket. | Yolculuk. | Gezme, gezinme. | Eğlenmek üzere bakma. | Uzaktan bakıp karışmama. | Gezilecek, görülecek şey/yer. İLE Gece yürüyüşü. )


- SEYRÂN[Ar.] değil/yerine/= GEZME/GEZİNME/GEZİNTİ


- SEYREK ile AZ


- SEYREK >< SIK

( Benzerleri ya da parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı. | Çok bulunmayan, az rastlanan. | Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada. | Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimide. İLE Benzerleri ya da parçaları arasında çok az aralık bulunan. Çok bulunan, çok rastlanan. | Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla. | Aralıksız olarak. )


- SEYREKLEŞME ile/değil SEYRELME

( Özellikle saçlar için... )


- SEYRETMEK yerine DİNLEMEK


- SEYRETMEK değil/yerine/= İZLEMEK


- SEYRİYYÂT


- ŞEYSİ" değil ŞEYİ


- ŞEYTAN ve/+ İNSAN

( RAHMAN )


- ŞEYTAN ve LÜTÛF

( İnsandaki kötü sıfatları, insana yakıştırmamamız içindir. [Allah'ın insana bir lütfudur.] )


- ŞEYTANI/SÜTUNU TAŞLAMAK değil KAFANI/KENDİNİ TAŞLAMAK


- ŞEYTANTIRNAĞI ile ŞEYTANTIRNAĞI

( Çançiçeğigillerden, genellikle dağlarda yetişen bir çeşit bitki. (Phyteuma) İLE Tırnak kesiminden sonra tırnağın kenarında kalan küçük tırnak parçası. )


- SEYV[İng. < SAVE] değil/yerine/= KAYDETMEK/KORUMAK


- SEYYAH[Ar.]/TURİST[İng.] değil/yerine/= GEZGİN


- SEYYAH/TURİST değil/yerine/= GEZGİN


- SEYYAH ile/ve/||/<> SEYYAR


- SEYYÂL[< SEYELÂN] ile LÂTİF

( Akıcı, akan. | Akışkan. İLE Yumuşak, hoş, güzel, nazik. | İnce. )


- SEYYÂL[Ar. < SEYELÂN] ile SEYYÂR[Ar. < SEYR]

( Akıcı, akan. | [fizikte] Akışkan.[Fr. FLUIDE] İLE Gezici, gezen, dolaşan. | İstenilen tarafa taşınabilen. [Fr. PORTATIF] | Bir yerde durmayıp dolaşan, yer değiştiren gök cismi. )


- SEYYÂL[Ar.] değil/yerine/= AKIŞKAN


- SEYYANEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EŞİTÇE


- SEYYANEN[Ar.] değil/yerine/= EŞİT OLARAK


- SEYYÂR[Ar. < SEYR] değil/yerine/= GEZGİN/GEZİCİ

( Belirli bir yeri olmayan. | Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir olan. )


- SEYYAR değil/yerine/= GEZER


- SEYYIAT-I SUBÛD ile SEYYIAT-I VÜCÛD


- SEYYİÂT[< SEYYİE] değil/yerine/= KÖTÜLÜKLER | SUÇLAR, GÜNAHLAR | KÖTÜLÜĞE KARŞILIK ÇEKİLEN SIKINTILAR


- SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT


- SEYYİD BEY ve/||/<> ADÂLET

( Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın 1., 2., 3. Dönem İzmir ve 22 Ekim 1916'da Ayan Âzâsı, II. Dönem İzmir Milletvekili ve V. İcra Vekilleri Heyeti ile I. TC Hükûmeti'nde Adâlet Bakanı.[1873 - 08 Mart 1925] )


- SEYYİD(LİK) ile EFENDİ(LİK)


- SEYYİD[Ar.] ile HUMÂM[Ar.]


- SEYYİD[Ar.] ile MÂLİK[Ar.]


- SEYYİD ile ...

( EFENDİ, BEY; AĞA; İLERİ GELEN, BAŞ, BAŞKAN | HZ. MUHAMMED'İN TORUNU HZ. HASAN'IN SOYUNDAN OLAN KİMSE )


- SEYYİD ile/ve ŞERİF

( Hz. Hüseyin'in çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. İLE/VE Hz. Hasan'ın çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. )

( NAKÎB-ÜL EŞRÂF )


- SEYYİDU'L-KAVM[Ar.] ile KEBÎRİHUM[Ar.]


- SEYYİE[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜLÜK


- SEZA[Fars.] değil/yerine/= UYGUN


- SEZÂB/SEDÂB[Ar.] ile SEZÂB[Ar.]

( Sedefotu. İLE Su teresi. )


- SEZARYEN ile/değil/yerine NORMAL DOĞUM

( İTİLÂN: Âşikâr, meydanda olma. | Doğum sırasında, bebeğin görünmesi. )

( İT'ÂM: İkiz doğurma. )

( BIRTH vs. HYSTEROTOMY )


- SEZGİ" ile/değil "NİYET OKUMASI"


- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ


- SEZGİ/SEZGİSELLİK ile/ve/değil/<> BÜTÜNLÜK/BÜTÜNSELLİK


- SEZGİ ile/ve APAÇIK GÖRMEK

( INTUITION vs./and TO SEE OBVIOUS )


- SEZGİ = HADS, TEHADDÜS = INTUITION[İng., Fr.] = ANSCHAUUNG[Alm.] = INTUITIO-INTUITUS < IN-TUERI:İÇİNİ GÖRME[Lat.] = NOESIS[Yun.] = INTUICIÓN[İsp.]


- SEZGİ ile İÇGÜDÜ

( INTUITION vs. INSTINCT )


- SEZGİ ile İÇSEL ALGI

( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM


- SEZGİ ile ÖNSEZİ


- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU


- SEZGİ ile/ve/değil SEZİNLEME


- SEZGİ ile TAHMİN

( INTUITION vs. TO GUESS/ESTIMATE )


- SEZGİ ile/ve TEVHİD


- SEZGİ ile VAHİY


- SEZGİ ile/ve YORUM

( INTUITION vs./and INTERPRETATION )


- SEZGİ ile ZAN

( INTUITION vs. SURMISE )


- SEZGİ ile/ve/<> ZEKÂ

( TAHADDÜS[< HADS/HUDÛS] ile ... )

( INTUITION vs./and/<> INTELLIGENCE )


- SEZGİSEL AKIL ile ÖTEKİ AKILLAR


- SEZGİSEL/ÇAĞRIŞIMSAL değil/yerine/>< KAVRAMLARLA


- SEZGİSEL ile/değil/yerine/||/<>/< ÇAĞRIŞIMSAL


- SEZGİSEL ile/ve/<> İMGESEL


- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK

( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )


- SEZMEK ile AŞMAK

( TO PERCEIVE vs. TO EXCEED )


- SEZON[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEM/MEVSİM


- SEZYUM[Fr. < Yun.]

( Atom sayısı 55, atom ağırlığı 132,9 olan, 1,90 yoğunluğunda, 28 °C'de ergiyen ve doğada ender rastlanan bir öğe. Simgesi: Cs )


- SƏKİ[Azr.] = KALDIRIM[Tr.]


- ŞƏKİL[Azr.] = FOTOĞRAF[Tr.]


- SƏNƏT[Azr.] = SANAT[Tr.]


- SF/SALINE SOLUTION[İng.] değil/yerine/= SERUM FİZYOLOJİK


- SFEN ile/||/<> TURMALİN

( Sarı-yeşil renkte ve yüksek dispersiyona sahip bir mineral. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )


- SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


- SFENKS ile PETERBALD ile CORNISH REX


- SFENKS ile SFENKS

( Heykel. İLE Tüysüz Kedi. )


- SFERİK/SPHERICAL[İng.] değil/yerine/= KÜREMSİ


- SFİGMOMANOMETRE/SPHYGMOMANOMETER[İng.] değil/yerine/= KAN BASINÇÖLÇER


- SFS/SEQUENTIAL FORWARD SELECTION[İng.] değil/yerine/= SIRALI İLERİ YÖNLÜ SEÇİM


- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ


- SGK'DA:
4A ile 4B ile 4C


- SHADE vs. SHADOW


- SHADOW vs. ARBOUR


- SHAME vs. ABSTAIN


- SHAPE/FORM vs./and CONTENT


- SHAPE/MORPH and ORDER/REGULARITY


- SHARING vs./and APPROACHING


- SHARING vs./and SOLIDARITY


- SHAT ile/ve/<> ANK ile/ve/<> KA ile/ve/<> HATI ile/ve/<> SHEYBI ile/ve/<> BAI ile/ve/<> KON

( Maddi gövde. İLE/VE/<> Hayat kuvveti. İLE/VE/<> Astral Nur, Kalp. İLE/VE/<> Hayvansal Ruh. İLE/VE/<> Kutsal Ruh. İLE/VE/<> Akli Ruh. İLE/VE/<> İlâhi Ruh. )


- SHEATH[İng.] değil/yerine/= KILIF


- SHELDON GLASHHOW ve/||/<> STEVEN WEINBERG ve/||/<> ABOUS SALAM

( 1979 yılı Nobel Ödülü sahipleri... )


- SHENG[Çince] ile ...

( Aydınlanmış, Kutsal kişiler. )


- SHEYBI ile ...

( Kutsal Ruh. )


- SHİN[Jap.] ile ...

( Jodo ya da Arık Ülke Budizmi'nin bir kolu. bkz. Amida, Jodo )


- SHİNGON[Jap.] ile ...

( Görkemli törenleri ve töre severliğiyle ün yapmış Budist okulu. )


- SHIVA ile/ve BRAHMA ile/ve VISHNU

( SHIVA: Varlığın biçimlerinin yok edicisi. İLE/VE BRAHMA: Varlığın Yaratıcısı.İLE/VE VISHNU: Varlığın Koruyucusu. )


- SHIVE vs. SHAKE


- SHOCK vs. BEING SHOCKED


- SHOOT vs./and SPARK


- SHOPPING IN LONG PERIOD vs./[instead] LOOKING TO THE NECESSITY


- SHORT vs. LOW


- SHRUTİ ile ...

( Sözel olarak "işitilen" anlamına gelir. Vahy edildiğine inanılan sözlerdir. Hiçbir biçimde değiştirilmeden kulaktan kulağa aktarılmışlardır. Rishiler tarafından işitilmişlerdir. Veda ve Upanişadlar'ı içerirler. Sadece anlamları değil, biçimleri de ebedîdir. )


- SHUNT[İng.] değil/yerine/= ŞANT


- SHUNYATA ile ...

( Boşluk. )


- ŞÎ'A[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- Sİ'R[Ar. çoğ. ES'ÂR] ile SÎR[Ar.]

( Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinim maddeleri için devletçe saptanan fiyat. [Fars. NARH] İLE Tok, doymuş. | Sarmısak. )


- Şİ'R[Ar. çoğ. EŞ'ÂR] ile ŞÎR[Ar.]

( Anlama. | Şiir, edebî değeri olan nazımlı ve uyaklı söz. İLE Arslan. | Süt. | Yiğit, yürekli. )


- ŞİİR ile/ve/<> MÜZİK

( Şiir, ifade edilemez olanı sözlere dökme sanatıdır. )

( Tanrı Toth'un konuşmasının taklidi. )

( Şiir şişmanlatmaz fakat (egoyu) şişirir. )

( el-ARÛZ ile/ve/<> ... )

( POEM vs./and/<> MUSIC
Poetry is the art of putting into words the inexpressible. )

( CI: Lirik şiir. )


- si ile Si

( Gam dizisinde, la ile do arasındaki ses. | Bu sesi gösteren nota imi. İLE Silisyum'un simgesi. )


- ŞİÂ'[Ar. < ŞUÂ] ile ŞÎA/ŞİYA/EŞYÂ[Ar.]

( Işın, güneşten ya da başka bir ışık kaynağından uzanan tel ışıklar. | Vektör. İLE Taraflılar, yardımcılar (topluluğu). | Hz. Ali taraflısı. | Şiîlik. )


- ŞİA = ŞİİLİK

( İslâmiyet'te, Hz. Ali'ye yandaş olan kişiler. )


- ŞİÂB[Ar. < Şİ'B] ile ŞİÂB/ŞUÂB/ŞUÂBÂT[Ar. < ŞUBE]

( Dar yollar, dağ yolları, patikalar, keçiyolları. İLE Şubeler, bölükler, kısımlar, takımlar. | Dallar, budaklar. )


- ŞİÂR[Ar. < ŞA'R] ile ŞİÂR[Ar. çoğ. ŞAÂYİR] ile -ŞİÂR[Ar.]

( Kıllar. İLE İşaret, iz, alâmet. | Ayırıcı işâret, ayırdedici âdet. | Hacı olmak için Mekke'de yapılann tören/ler. İLE "İyi, üstünlük veren işâret, âdet" anlamlarında gelerek birleşik sözcükler meydana getirir.[MERHAMET-ŞİÂR: Merhametli. | ŞÖHRET-ŞİÂR: Ünlü.] )


- ŞİAR[Ar.] değil/yerine/= BELGİ | ÜLKÜ

( Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. )


- ŞİATSU ile/ve AKÜPRESÜR


- ŞİB[Ar.] ile ŞİB'/ŞİBA'[Ar.] ile Şİ'B[Ar. çoğ. ŞİÂB]

( İniş, aşağı doğru eğiklik. İLE Doyma, tokluk. İLE Dar yol, keçiyolu, dağ yolu. | Oymak, kabile. | Küçük akarsu yatağı. )


- ŞİBA'[Ar.] ile ŞİBÂ'[Ar. < ŞEB'ÂN]

( Doyma, tokluk. İLE Toklar, karnı doymuşlar. )


- SİBER SAMİMİYET ile/ve/||/<> STERİL TEMAS


- SİBERNETİK değil/yerine/= GÜDÜMBİLİM


- ŞİBH[Ar.] ile MİSL[Ar.]


- ŞİBH[Ar.] ile ŞEBÎH[Ar.]


- SİBİRYA'DA:
ÖZEL ARAÇ ile/ve/değil/<> TAKSİ


- SİBİRYA'DAKİ TÜRK BOYLARI ile/ve SİBİRYA DIŞINDAKİ TÜRK HALKLARI

( Çok uzakta kalmalarından dolayı, atalarının dini olan Şamanlığı devam ettirmişler. İLE/VE İslâm'ı kabul ederek, eski Şaman din anlayış ve uygulamalarından uzaklaşmışlardır. )


- SICACIK ile SICAKÇA

( Yeterli derecede ve hoşa giden bir sıcaklığı olan. İLE Biraz sıcak, sıcağa yakın. )


- SICAĞI SICAĞINA (HALLETMEK)


- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI

( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )

( Niyete göre de değişir. )

( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )

( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )

( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )


- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA

( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )


- SICAK YEREL YELLERDE:
FÖHN ile SİROKKO

( Bitkilere kurutucu etki yapan rüzgârlar. [Bir dağ yamacını aşarak başka bir yamaçtan aşağı doğru esen rüzgârın sıcaklığı artar, çevrede nem açığı oluşur.] [Türkiye'de Kuzey Anadolu dağları ile Toroslar'da etkilidir.] İLE Büyük Sahra'dan, İtalya'nın güneyine doğru esen sıcak ve kuru rüzgâr. [Akdeniz'den geçerken nem aldığından İtalya'nın güney kıyılarına yağış bırakır.] )


- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEĞİ:
ÜFLEMEK değil/yerine SOĞUMASINI BEKLEMEK


- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEK SOĞUMASINI BEKLEMEK[ÜFLEYEREK değil!]


- SICAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TAZE/LİK


- SICAK ve/||/<>/< KARBONDİOKSİT


- SICAKLIK:
"20 - 24 DERECE ARASINDA OLACAK" değil 20 -[ilâ] 24 DERECE OLACAK

( "ilâ" edatı kullanıldıktan sonra, "arasında" sözcüğü kullanılmaz. "ilâ", "arasında" anlamındadır. )


- SICAKLIK ile ISI

( Bir nesnenin, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji. İLE Sıcak olan şeyin etkisi ya da niteliği. )

( Bir nesnenin moleküllerinin deviminin ve ortalama kinetik enerjisinin bir ölçüsüdür. İLE Enerjinin bir biçimidir ve sıcaklık farkı nedeniyle bir nesneden ötekine aktarılması. )

( Termometre ile ölçülür. İLE Kalorimetre ile ölçülür. )


- SICAKLIKÖLÇER/TERMOMETRE[Fr. < Yun.] ile YÜKSEK SICAKLIKÖLÇER/PİROMETRE[Fr.]

( Sıcaklıkölçer. İLE Çok yüksek sıcaklıkları ölçmeye yarayan aygıt. )


- SIÇAN ile BAMBUSIÇANI

( ... İLE Kuzey Afrika kökenlidir. )


- SIÇAN ile CIRBAĞA/ÇÖLSIÇANI


- SIÇAN ile CIRBOĞA

( ... İLE Bir tür çöl sıçanı. )

( ... cum DIPUS AEGYPTIUS )


- SIÇAN ile CÜCE FİRAVUN SIÇANI


- SIÇAN ile DAĞ SIÇANI


- SIÇAN ile DAĞSIÇANI

( ... cum MARMOTA MARMOTA )


- SIÇAN ile FUNDASIÇANI

( ... İLE Şili ve Peru'da yaşayan, kemiriciler takımından bir memeli türü. )

( ... cum ECTADON DEGUS )


- SIÇAN ile GELENİ/TARLASIÇANI


- SIÇAN ile KAHVERENGİ SIÇAN

( Kahverengi sıçanlar, normal sıçanların yok olmasına neden olmuşlardır. İLE Kutup buzulları ve Alberta - Kanada dışında bulunmadıkları yer yoktur. )

( ... İLE Anavatanları Moğolistan'dır. [1727'de Batı Avrupa'ya yayılmışlardır.] [1942 yılında Alberta şehrinin doğu sınırına varmışlardır.(Alberta'lılar savaşmaya karar vererek 650 km. uzunluğunda, bugün bile korunan bölge oluşturmuştur.)] )

( ... İLE Dünyada 150 milyon kadar oldukları tahmin edilmektedir. )

( ... İLE 15 metre yükseklikten hiç incinmeden atlayabildikleri iddia edilmektedir.. )

( ... İLE Dik yüzeylere tırmanabilirler. [1 metreye kadar sıçrayabilirler.(Sıçanın üzerinize doğru sıçraması size değil, omzunuzun üzerinden ışığa/kaçacağı noktaya yöneliktir.)] )

( ... İLE İp üzerinde yürüyebilirler. )

( ... İLE Susuzluğa deveden bile daha çok dayanabilirler. )

( ... İLE Hiç durmadan 72 saat yüzebildikleri iddia edilmektedir. )

( ... İLE Yenilebilir herşeyi yerler. [Kurşun plağı, yumuşak beton, tuğla, kereste ve alüminyum gibi][Elektrik kablolarındaki zararların 1/4'ünün nedeni sıçanların büyük dişleridir. Nedeni açıklanamayan ev yangınlarının da çoğunlukla sorumlularılardır.][Dünyada her yıl üretilen ürünün 1/5'ini tüketir.] )

( ... İLE 3 ayda eşeysel olgunluğa erişirler. [Günde 20 kereye kadar çiftleşirler.][Çok eşlilerdir.] )

( ... İLE Yılda 12 doğum yaparlar ve her seferinde 22 yavru doğururlar. )

( ... İLE Zeki ve beceriklilerdir. Çabuk öğrenirler ve müthiş bir belleğe sahiptir. )

( ... İLE Tüm pislik algılamalarına karşın zamanlarının neredeyse yarısını kendilerini temizlemekle geçirirler. )

( Fareler ve sıçanlar, iletişimini sidiğiyle sağlar. [Sevgi, etkilenme, egemenlik ya da itaat ettiklerini göstermek için birbirinin üzerine ya da yenilebilir olduğunu göstermek için yiyeceğin üzerine işerler.] )

( ... İLE 70'ten fazla aşırı derecede bulaşıcı ve sorunlu hastalık taşırlar. [Veba, kolera, tifüs, tüberküloz, Weil hastalığı, salmonella, sahte sporidyoz, E.coli, şap hastalığı, SARS][8 çeşit asalak solucan türünü de taşırlar.] )

( RATTUS RATTUS cum RATTUS NORVEGICUS )


- SIÇAN ile KAKIRCA

( ... İLE Bir tür dağ sıçanı. )


- SIÇAN ile KEME

( ... İLE Büyük sıçan. )

( RATTUS cum RATTUS RATTUS )


- SIÇAN ile KEME

( ... İLE Büyük sıçan. | Domalan. )


- SIÇAN ile KESELİ SIÇAN

( ... İLE Doğu ABD'de, Kuzey Amerika'da Rio Grande Nehri'nin kuzeyinde bulunur. Yavrusunu, karnındaki kesesinde taşır. Tek başına yaşayan ve bir kedi büyüklüğünde olan bir hayvandır; fırsatçılığıyla ünlüdür. Tehlike karşısında, ölü taklidi yaparlar.

Cinsindeki en büyük tür ve diğer keseli sıçanların en büyüğüdür. Genellikle, 38–51 cm. uzunluğunda, kuyruğu 33 cm.'dir. 4–6 kg. ağırlığındadır. Tüyleri, grimsi kahverengi; yüzleri, beyazdır. Uzun tüyleri ve sarılıcı kuyrukları vardır. Kuyruklarıyla küçük nesneleri taşıyabilirler. Kulakları tüysüzdür, uzun ve sivri bir burunları vardır. 50 tane dişleri bulunur. )

( ... ile | )

( RAT vs. OPPOSSUM )

( RATTUS NORVEGICUS cum DIDELPHIS VIRGINIANA )


- SIÇAN ile KIR SIÇANI


- SIÇAN ile KÖSTEBEK/KÖRSIÇAN/YERSIÇANI/YER GÖÇKENİ/SOKUR

( FE'RU ile HULDÜ )

( ... ile ENGÜŞT BÜREK )

( RAT vs. MOLE )

( RATTUS cum TALPA EUROPAEA )


- SIÇAN ile KÖSÜRGE


- SIÇAN ile SARİG

( ... İLE Amerika'da yaşayan, keseli bir tür sıçan.[Yavrularını, sırtında taşır.] )

( RATTUS cum DIDELPHYS DORSIGERA )


- SIÇAN ile SIÇAN

( Fare türü. İLE Dışkılama eylemi içinde olan. )


- SIÇAN ile SU KOBAYI

( ... İLE Güney Amerika bölgesinde, akarsu ve göl kenarlarında yaşar. )

( ... İLE Kuyruksuz, ayakları yarım perdeli, kaba tüylü bir kemirgen. )

( RAT vs. CAPYBARA )

( ... cum HYDROCHOERUS CAPYBARA )


- SIÇANKULAĞI/FAREKULAĞI ile SIÇANKUYRUĞU

( Çuhaçiçeğigillerden, tohumu, kuşyemi olarak kullanılan bitkilerin cins adı. | Yabanimercanköşk. İLE Delikleri genişletmek için kullanılan, konik ve uzun bir tür törpü. )

( ANAGALLIS | ... cum ... )


- SIÇANYILANI ile/ve ÇİN SIÇANYILANI

( ... İLE Boyu, 5 m.'yi bulabilir. )

( ... ile )

( RAT SNAKE / AESCULAPIAN SNAKE vs. CHINESE RAT SNAKE )

( AMENIS LONGISSIMUS cum PTYAS KORROS )


- SİCİL değil/yerine/= KÜTÜK


- SİCİL ile SİLSİLE


- SİCİLE KAYIT/TESCİL değil/yerine/= KÜTÜĞE YAZIM/KÜTÜKLEM


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> KUVANTUM RENK DİNAMİĞİ


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> TÜM FİZİK KURAMLARI


- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> ZAR KURAMI

(





)

( STRING THEORY and/||/<> MEMBRANE THEORY )


- SİCİM ile ISPAVLİ[İt.]

( ... İLE Gemilerde kullanılan, bir çeşit kalın sicim. )


- SIÇMAK ile/değil ÇIMKIRMAK

( İnsanda. İLE/DEĞİL Kuşta. )


- SIÇRAMA ile/ve OLASILIK


- SIÇRAMAK ile GEÇMEK


- SIÇRAMAK ile ZIPLAMAK

( TO BOUNCE/SPRING vs. TO JUMP )


- ŞİDDET" &gt;&lt;/< "İKTİDAR"

( "iktidarın bitmeye başladığı yerde, şiddet başlar." )


- ŞİDDET[Ar. < ŞEDD] değil/yerine/= YEĞİNLİK

( Yeğin olma durumu. | Bir etkinliğin ya da bir gücün derecesi. | Bir ses çıkarılırken algılanan ve titreşimlerin genliğinden kaynaklanan özellik. )


- ŞİDDET[Ar.] ile CELED[Ar.]


- ŞİDDET[Ar.] ile SALÂBET[Ar.]


- ŞİDDET[Ar.] ile SU'ÛBET[Ar.]


- ŞİDDET ve/||/<> KÜFÜR

( [ne yazık ki] Kalbinde, muhabbet olmayanın (b)elinde. VE/||/<> Aklında, düşünce olmayanın dilinde. )


- ŞİDDET değil/yerine/>< ÖZEN


- ŞİDDET =/||/<>/>/< ÖZENSİZLİK


- ŞİDDETLE değil/yerine HARARETLE


- ŞİDDETLİ UYARI ile/ve GERÇEK/LİK

( "STRONG" WARNING vs./and REAL/ITY )


- ŞİDDETTE, KİŞİ:
[önce] MAĞDUR ile/ve/değil/sonra/||/<>/> MAZLUM ile/ve/değil/sonra/||/<>/> ZALİM


- SİDDHA ile ...

( Gerçeğe varmış, mükemmelliğe ulaşmış kişi. )


- SİDDHİ ile ...

( Doğa üstü güç. )


- SIDDIK ile/ve/<>/= VELÎ


- SIDE BY SIDE vs./and ONE AFTER ANOTHER


- SIDE vs. CHARACTER


- SIDE vs. SIGHT


- SİDERİT[Fr. < Lat. < Yun.] ile SİDEROZ[Fr.]

( İçinde, sadece demir ve nikel bulunan göktaşı. İLE Çoğunlukla kahverengi demir karbonat bileşimli, demir cevheri. )


- SİDİK RENKLERİNDE:
MAVİ/YEŞİL ile KOYU SARI ile TURUNCU ile KAHVERENGİ ile SİYAH ile ŞEFFAF

( Kolera ya da tifüse yakalanılmıştır.[İkisi de ölümcüldür.] İLE Çok fazla protein alınmıştır. İLE Ateşlenilmiş ve terleyerek çok fazla su kaybediliyorsa. İLE Kötü bir tropikal hastalığa yakalanılmışsa. İLE Bir hayvandan kan nakli yapılmışsa. İLE Çok fazla sıvı alınmışsa. )


- SİDİK(ÇİŞ) TUTMAMALI!


- SİDİK ile/ve/||/<>/> ÜREMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Ürenin dışarı atılmaması nedeniyle kanda birikmesi. )


- SIDK[Ar.] ile HAKK[Ar.]


- SIDK[Ar.] ile İÇTEN BAĞLILIK

( Doğruluk, gerçeklik. | İçten bağlılık. )


- SIDK ve/ EMÂNET ve/ FETÂNET ve/ TEBLİĞ ve/ İSMET

( Peygamberin olmazsa olmaz sıfatları. [ve ümmetinin de!] )


- SIDK ile/ve HAK

( Önermenin gerçekliğe uygunluğu. İLE/VE Gerçekliğin önermeye uygunluğu. )


- SIDK >< KİZB


- SIDKIN SIYRILMASI ile/ve/<> GÖZÜNDEN DÜŞMEK


- SIDKIN SIYRILMASI ile HOŞLANMAMAK


- SIDNEY HUNİAĞI ÖRÜMCEĞİ ile/ve/||/<> KIZILSIRTLI ÖRÜMCEK

( Avustralya'nın en zehirli örümcekleridir. )


- SİDRET-ÜL MÜNTEHÂ ile/ve/||/<> AŞK-I MÜNTEHA/MÜNEZZEH

( Yaratılmışlığın sınırı. | Son sedir ağacı. | Kâmilin kaşı, kirpiği. İLE Sınırsız/sonsuz/bitimsiz aşk. | Yalnızlar cenneti/çölü. | Yedi cennet/beyza ve/artı sekizinci cennet. )


- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


- ŞİF[Erm.] değil/yerine/= KOZA | POSA

( Pamuk kozası. | Şırası alınmış üzüm posası. )


- SİF[İng. COST-INSURANCE-FREIGHT] değil/yerine/= MALİYET

( Bir malın fiyatı, sigortası ve navlunu birlikte olmak üzere maliyeti. )


- ŞİF ile BEYLEM[Ar.]

( Pamuk kozası. | Şırası alınmış üzüm posası. İLE Açılmamış pamuk kozası. | Kazma, rende. )


- ŞİFÂ[çoğ. EŞFİYET] ile ŞİFÂH[< ŞEFE]

( İyileşme, iyi olma, hastalıktan kurtulma, sağalma. İLE Dudaklar. )


- ŞİFÂ ile/ve ÂFİYET


- ŞİFÂ ile/ve/||/<>/> SADRA ŞİFÂ


- ŞİFÂ ile/ve/<> TEDAVİ

( İçeriden. İLE/VE/<> Dışarıdan. )


- ŞİFÂHEN ile/ve/||/<> ŞİFÂHÎ[>< TAHRİRÎ]

( Ağızdan, sözle söyleyerek. İLE Sözlü. )


- ŞİFÂHÎ BEYAN değil/yerine/= SÖZLÜ AÇIKLAMA


- ŞİFAİ değil/yerine SÖZEL


- SİFAKA ile AKROBATİK, DEKINT SİFAKASI


- SİFAKA ile HIRSIZ SİFAKA


- SİFAKA ile TAÇLI SİFAKA


- SIFAT-FİİL/PARTİSİP[Fr.] değil/yerine/= NİTEM EYLEM/ORTAÇ

( Tümleç alabilen, ad ve sıfat gibi kullanılan, eylem soylu sözcük. )


- SIFAT-I NOKSAN ile/değil/yerine/||/<>/>< SIFAT-I KEMÂL

( Bilgisizlik/cehalet. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilgililik/bilgelik. )

( Cehl. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İlim. )


- SIFÂT-I ZÂTİYE ile SIFÂT-I SÜBÛTİYE

( Sadece Allah'a mahsustur. İLE *Asli, *Selbî. )


- SIFAT[Ar.] ile HÂL[Ar.]


- SIFAT[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- SIFAT[Ar.] ile NA'T[Ar.]


- SIFAT[Ar.] ile TAHLİYE[Ar.]


- SIFAT[Ar.] ile VASF[Ar.]


- SIFAT ile/ve KAYIT

( CAPACITY vs./and ENTRY/RECORD )


- SIFAT ile NİTELİK

( CAPACITY vs. QUALITY )


- SIFAT değil/yerine/= NİTEM


- SIFAT ile SIFAT TÜMCECİĞİ

( ADJECTIVE vs. RELATIVE CLAUSE )


- SIFATIN, ...:
SÖZCÜKTEN ÖNCE KULLANILMASI ile SÖZCÜKTEN SONRA KULLANILMASI


- SIFFEYN/SIFFİN SAVAŞI:
KARDEŞ KAVGASI ile/ve/değil/||/<>/>/< DEVRİM KARŞITLARIYLA DEVRİM ÇATIŞMASI ve/sonra tekrar/||/<>/> KARŞI DEVRİM


- SIFIR BİÇİM ile SIFIR TÜRETİM

( ZERO MORPH vs. ZERO DERIVATION )


- SIFIR[0] ile/ve SONSUZ

( Yutan sayılar. )


- SIFIR ile/ve/değil SALT BOŞÇA/MUTLAK SIFIR

( ... İLE/VE/DEĞİL -273 Kelvin )

( Mutlak Sıfır yazısı için burayı tıklayınız... )


- SIFIR ile/ve/değil/yerine/||/<> SINIR


- SIFIRI TÜKETMEK değil ZAFİRİ TÜKETMEK

( ZAFİR: Soluk/nefes. )


- ŞİFONER[Azr.] = GARDIROP[Tr.]


- ŞİFONYER[Fr. CHIFFONNIER] değil/yerine/= DOLAP

( Çekmecelerine, çamaşır konulan dolap. )


- ŞİFRE ÇÖZÜCÜ / DECODER ile/ve/||/<> FİZİKSEL ÇÖZÜCÜ / ENCODER


- ŞİFRE OLARAK KALMASI GEREKEN ile/ve DEŞİFRE EDİLMESİ GEREKEN

( HAS TO BE CIPHER/CODE vs./and HAS TO BE DECIPHERED )


- ŞİFRE[Fr. CHIFFRE] = KOD[Fr., İng. CODE]

( Gizli haberleşmeye yarayan işaretlerin tümü, kod. | Gizliliği olan kasa, kapı, çanta vb. şeylerin açılması için gereken rakam/harf. )


- ŞİFRE ile/ve/değil EŞİK


- ŞİFRE değil/yerine/= GİZGE


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- ŞİFRE ile/ve/değil KAPI


- SİFTAH[Ar. < İSTİFTAH] değil/yerine/= İLK ALIŞVERİŞ/İLK KEZ

( Siftah etme. | Başlama, başlanılma. | Açma, açılma. )


- SİFTİNMEK/ZİFTİNMEK = OYALANMAK

( Oyalanmak, vakit geçirmek. | Bir yere sürtünerek kaşınmak. )


- sig.[Lat. < SIGNA, SIGNETUR] değil/yerine/= TARİF ET, İLÂCIN KULLANILIŞINI ETİKETE YAZ


- SIĞ ile/ve/<> ÇİĞ


- SIĞ ile FİLET[İt.]

( ... İLE Derinliği aynı olan sığ su alanı. )


- SIĞ ile/ve/||/<> KOF ile/ve/||/<> GÜDÜK


- SİGA/SAGA/SIYGA[Ar.] değil/yerine/= KİP

( Fiilin çekiminden oluşan türlü şekillerden her biri. | Kalıba dökmek. )


- SİGAR[Ar. < SAGÎR]["ga" uzun okunur] ile SİGAR ile SİGÂL[Fars.]

( Küçükler. İLE Küçüklük, ufaklık. İLE Düşünce/fikir. | Kuruntu. )


- SİGARA (İÇMEK) yerine BİSİKLET(E) (BİNMEK)


- SİGARA (TÜTÜN "ÜRÜNLERİ/MAMULLERİ") İÇMEMELİ/KULLANMAMALI!!!


- SİGARA İÇİLMEYEN BÖLÜM yerine SİGARA İÇİLEN BÖLÜM

( NONSMOKING AREA instead of SMOKING AREA )


- SİGARAYLA MÜCADELEDE:
"ZORLAMA" değil/yerine MERAK ETMESİNİ SAĞLAMA

( Burayı tıklayarak izleyiniz... )


- SİĞİL(TAVUKGÖTÜ) ile ETBENİ

( Deride oluşan, zararsız, pürtüklü, küçük ur. İLE ... )

( SÜ'LÛL[çoğ. SEÂLÎL] ile SÜÛL )

( ÂJEH, ÂZEH, BÂLÛ, GENDEME ile BÂDÂME )


- SIĞIN/MUS:
AVRUPA ile DOĞU ile BATI ile ALASKA ile SHIRAS ile SİBİRYA

( Finlandiya, İsveç ve Norveç'te. İLE Kanada'nın doğusunda ve ABD'nin kuzeydoğusunda. İLE Kanada'nın Batı'sında. İLE Alaska ve Yukon'da. İLE Wyoming ve Utah'ta[ABD]. İLE Sibirya ve Moğolistan'ın Doğu'sunda. )


- SIĞINIK ile SIĞINTI

( Başka bir ülkeye ya da yere sığınmış olan kişi. İLE Bulunduğu yerde kalması istenmeyen, varoluşu gereksiz görülen kişi. )


- SIĞINMA ya da BUNALIM


- SIĞINMACI ile/ve/||/<> GÖÇMEN ile/ve/||/<> MÜLTECİ

( ASYLUM SEEKER vs./and/||/<> MIGRANT vs./and/||/<> REFUGEE )


- SIĞINTI ve/||/<>/> SIKINTI


- SIĞIR ile BALİ SIĞIRI


- SIĞIR ile HONA

( ... İLE Eril sığır. )

( Sığır, çok yemeyi simgeler. )

( BUZAĞI/İCL[Ar.]: Sütten kesilmemiş eril sığır, dana. )

( TEBÎ[Ar.]: Sığır yavrusu, mal. )

( SİGOR[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] ile ... )

( [Altay Türkçesi] BOOS ile ... )

( BAKARÎ: Sığır cinsinden olan hayvanlarla ilgili. | BAKARİYYE: Hayvanbilimdeki genel adı, sığırlar.
BAKAR, BAKARA [çoğ. BUKUR, BUKAR, BUKARÂT] ile ... )

( BOSKAP ile ... )


- SIĞIR ile KARASIĞIR

( ... İLE Orta Anadolu'da yetişen, sert ve kurak iklime dayanıklı, küçük yapılı bir tür sığır. )


- SIĞIR ile TİBET SIĞIRI


- SIĞIR ile ZEBİ

( ... İLE Asya'ya özgü bir sığır. )


- SIĞIRCIK/ÇEKİRGEKUŞU/ÇOĞURCUK ile KARABAKAL

( Serçegillerden, siyah renkli, uzun gagalı, serçeden iri, ötücü bir kuş. İLE ... )

( STURNUS VULGARIS cum ... )


- SIĞLA YAPRAĞI ile ÇINAR YAPRAĞI


- SİGMA BAĞI ile/||/<>/> Pİ BAĞI

( Birinci oluşan kovalent bağ. İLE/||/<>/> İkinci ve üçüncü oluşan kovalent bağ. )

( İki atom arasında eksenel bakışıma sahip bağ. İLE İki atom arasında eksen dışı bakışıma sahip bağ. )


- SIGMUND FREUD (1895 ve 1896 ve 1897)


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> ANNA FREUD

( ... İLE/VE/||/<>/> S. Freud'un kızı. )


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> CARL GUSTAV JUNG ile/ve/||/<>/> ALFRED ADLER


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> DONALD WINNICOTT


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT

( Birbirine sadece selâm verecek kadar görüşmüşler. )


- SIGMUND FREUD ve/||/<> LUDWIG BINSWANGER


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> SANDOR FERENCZI


- SIGMUND FREUD ve/||/<> WILHELM FLIESS


- SIGNIFIER vs. SIGNIFIED


- SİGORTA[İt.]/ASFALYA[Yun.] değil/yerine/= KORUNÇ


- SİGORTA[İt.] ile REASÜRANS[Fr.]

( Bir şeyin ya da birinin, herhangi bir yönden, ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen önödeme karşılığında, bu işle uğraşan kuruluşla yapılan bağlnatı sözleşmesi. | Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. | Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda, eriyerek, güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne ya da düzenek. İLE Bir sigorta ortaklığının, sigorta ettiği paranın bir bölümünü, olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi. )

( INSURANCE vs. REINSURANCE )


- SİGORTA ile/ve/değil EŞİK


- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR


- SİGORTALAYAN SİGORTALANAN


- SİHÂ'[Ar. çoğ. ESHİYE] ile SİHÂH/SIHÂH[Ar. < SAHÎH]

( İnce deri. | Beyin zarı. İLE Doğrular, gerçekler. )


- SİHÂ'[çoğ. ESHİYE] ile ...

( İnce deri. | Beyin zarı. )


- SİHÂM[< SEHM]:
OKLAR


- SIHHAT[Ar.] ile 'ÂFİYET[Ar.]


- SIHHAT[Ar.] değil/yerine/= SAĞLIK


- SIHHAT[Ar.] ile SELÂMET[Ar.]


- SIHHÎ TESİSAT değil/yerine/= SAĞIL DÖŞENEK


- SIHHÎ değil/yerine/= SAĞIL


- SİHR-İ HELÂL ile ...

( Sihir haramdır fakat dilde, şiirlerde yapılan çok anlamlılık çabalarına verilen ve helâl kabul edilen "sihir". )


- SİHR[Ar.] ile ŞA'BEZE[Ar.]


- SİHR[Ar.] ile TEMVÎH[Ar.]


- ŞİİR "DİLİ" değil ŞİİR BİÇİMİNDE


- ŞİİR OKUMAK ile/ve/değil/yerine ŞİİR YAZMAK


- ŞİİR-ŞİFA BULMAK


- ŞİİR:
"BELA" ile/ve/değil/<> "DEVA"

( Başa. İLE/VE/DEĞİL/<> Kalbe. )


- ŞİİR:
"DUYGULANMAK" İÇİN değil DUYUMSAMAK İÇİN


- ŞİİR:
"GENİŞ" ve/<> "KIRMIZI"


- ŞİİR:
HAKİKATTEN DEĞİLSE ile/değil/yerine HAKİKATTEN İSE

( "Baykuşun sesi". İLE/DEĞİL/YERİNE "Bülbülün sesi". )


- ŞİİR:
ŞAİRİN ile/ve/değil/||/<>/< HAKİKATİN


- ŞİİR:
SANATTA ile/ve FELSEFEDE

( En üstte. İLE/VE En altta. )


- ŞİİR:
YAZMAK ile/ve/değil/||/<> İNŞÂ ETMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Akrostiş. )


- ŞİİR/LER ve/||/<>/>/< ŞAİR/LER

( Az bilinen ["]çoklar["]. )


- ŞİİR/POEM değil/yerine/= OZ


- ŞİİR/YAZI ile/ve/||/<>/> MÜKÂLEMELİ/KONUŞTURMALI ŞİİR/YAZI


- ŞİİR ile ...

( (ERİL) ARSLAN )

( SÜT (HEMŞİRE) )


- ŞİİR ile AKROSTİŞ/İSTİHRÂC[< HURÛC]/MUVAŞŞAH[< VİŞÂH]

( ... İLE Mısra başlarındaki harflerden, şiirin ithaf edildiği kişinin adı okunan şiir biçimi. )

( YAŞAR akrostişlerini okumak için burayı tıklayınız... )


- ŞİİR ile/ve/||/<> BALAD[Fr. < BALLADE]/BALAT

( ... İLE/VE/||/<> Orta Çağ'da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü. | Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü. | Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan ya da şarkı olarak okunan yapıt. )


- ŞİİR ile/ve/<> BESTE

( Bir şarkının, makam ile uyumu. | Kapalı, bağlı, bitiştirilmiş, bağlanmış. | Donmuş. )


- ŞİİR ile/ve DEME

( ... İLE/VE Halk edebiyatında şiir. )


- ŞİİR ile/ve/değil DUYGU BOŞALIMI


- ŞİİR ile/ve/||/<> GARAMİ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan sanat yapıtı. )


- ŞİİR ile/ve/<> GELİŞ(TİRİL)MİŞ DİL


- ŞİİR ile/ve İCAZ

( ... İLE/VE Az sözle çok şey anlatma. )


- ŞİİR ile/ve KOŞMA

( ... İLE/VE Sazla beraber okunan halk şiiri. )


- ŞİİR ile/ve/değil MÂNİ

( ... İLE/VE/DEĞİL Eğin'deki Mâni Yolu'nda yürümenizi salık veririz. )


- ŞİİR ile NA'T-I ŞERİF

( HZ. PEYGAMBER HAKKINDA YAZILAN ŞİİRLER )


- ŞİİR ile/ve/= NEFES


- ŞİİR ile/ve/değil/<> NEŞÎD/E

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. )


- ŞİİR ile/ve OD

( ... İLE/VE Bir tür lirik şiir. )


- ŞİİR = POEM[İng.] = POÈME[Fr.] = GEDICHT[Alm.] = POEMA[İt., İsp.]


- ŞİİR ile RETORİK


- ŞİİR ve/<> SES


- ŞİİR ile ŞİTAİYE[Ar.]

( Divan edebiyatında, kış mevsimini konu olarak işleyen şiir. | Bir kasidenin, kışı anlatan giriş bölümü. )


- ŞİİR ile/ve SONE[Fr.]

( ... İLE/VE İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan, ondört dizeli bir batı koşuk türü. )


- ŞİİR ve/<> ŞUUR


- ŞİİRDE, (")MANTIK("):
"YOK" değil ARANMAZ!


- ŞİİRSEL/LİK ile/ve/değil/yerine SİMGESEL/LİK


- ŞIK[Ar. < ŞIKK] ile ŞIK[Fr. < CHIC]

( İkiye bölünmüş şeyin bir parçası. | Bir işin, iki yönünden her biri. | Seçenek. İLE Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. )


- ŞIK[Ar. < ŞİKK] ile ŞIK[Fr. < CHIC]

( Seçenek. İLE Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. )


- ŞIK[Fr. CHIC] ile ŞIK[Ar. ŞİKK]

( Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. İLE Seçenek. )


- ŞIK/LIK ile GÜZEL/LİK

( SMARTNESS vs. BEAUTINESS )


- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK


- SİKA'["ka" uzun okunur] ile SİKA[Ar. < VÜSÛK | çoğ. SİKAT]

( Kırba, sakaların içine su koydukları köseleden yapılmış kab. İLE Güven, emniyet. | İnanılır, güvenilir kişi. )


- ŞİKÂF[Fars.] ile -ŞİKÂF[Fars.]

( Yarık, yırtık, çatlak. | Boya ile yaldızın birlikte kullanılması suretiyle yapılan süslemeler. İLE "yırtan, yaran" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[MÛ-ŞİKÂF: Kıl yaran, kılı kırk yaran.] )


- ŞİKÂL[Ar.] ile ŞİKÂR[Ar.]

( Üç ayağı beyaz[sekili] olan at. İLE Avlanan hayvan. | Ganimet, düşmandan ele geçirilen mal. | Ender bulunan şey. )


- SİKALAR

( Açıktohumlulardan bir bitki ailesi. )


- SİKATİF[Fr.]

( Yükseltgenerek, polimerleşmeye uygun olma. | Özellikle maden bileşiklerden oluşan, katalitik özellikler taşıyan ve çabuk kurumasını sağlamak amacıyla, boya, vernik ve yağlıboyalara az miktarda katılan madde. )


- SİKATRİS değil/yerine/= (KAPANMIŞ, İYİLEŞMİŞ) YARA YERİ


- ŞİKÂYÂT ile/değil HİKÂYÂT

( Bizimki şikâyât değil, hikâyât. )


- SİKÂYE ile ...

( SU İÇİLEN KAB | İÇİLECEK SUYUN TOPLANMASI İÇİN YAPILAN YER, BÜĞET )


- ŞİKÂYET ETMEK/SÖYLENMEK değil/yerine NE YAPABİLECEĞİNİ VE NASIL YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK VE EYLEME GEÇMEK


- ŞİKÂYET ETMEK ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK


- ŞİKAYET ETMEK değil/yerine/= YETKEYE BİLDİRMEK


- ŞİKÂYET[Ar.] ile SERZENİŞ[Fars.]/TAKAZA[Ar.]

( Hoşnutsuzluk belirten söz ya da yazı, sızlanma, yakınma. İLE Başa kakma, sitem etme. )


- ŞİKÂYET[Ar.] ile/değil YAKINMA

( You create disharmony and then complain! )

( Uyumsuzluk yaratıyor, sonra da yakınıyorsunuz. )

( [not] TO COMPLAIN vs./but COMPLAINING )


- ŞİKÂYET ve/||/<>/> EŞKIYÂ

( Şikâyet eden, eşkıyâdır. )


- ŞİKÂYET ile GAMMAZLAMA

( TO COMPLAIN vs. TO SQUEAL/SNITCH )


- ŞİKÂYET ile/ve/<>/değil GEREKSİNİM/İHTİYAÇ


- ŞİKÂYET ile/ve HAYIFLANMAK

( ... İLE Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek. )

( HAYIF: Haksızlık, insafsızlık. | Acınma, üzülme. | Yazık! Vah vah! Heyhat! )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine HAYRET

( COMPLAINT vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT
ASTONISHMENT/AMAZEMENT instead of COMPLAINT )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/&gt;&lt;/>/< HİKÂYET

( Yaşanılmış bir sorun üzerine konuşulduğunda, o konuya değinmenin gereği, sorunun kendini değil daha sonraki durum ve/ya da süreçlerde, kişinin, davranış-tutumlarını ve dilini düzeltmesine, gelişerek değişmesine katkıda bulunulacak biçimde düşünülmeye/konuşulmaya çalışılmasıdır. Biri, bir sorundan konu açıyorsa, bunu, o sorundan "şikâyet ediyor" olarak değil daha sonrası için bir çözüm arıyor ve/ya da sunuyor olarak düşünmek/konuşmak ve algılamaya çabalamak gerekir. Bir serzeniş ya da isyan olarak algılanmamalıdır.

Bu tür durumlarda, ötekine bilgi vererek, değinilecek konu/sorun için, "Benimki/bizimki*, bir şikâyât değil hikâyât![olan-bitenin öyküsü/hikâyesi]" şeklinde, öncelikle, kişinin kendinde ve daha sonra çevresinde, adâleti ve dengeyi sağlamasına destek vermek üzere, çevresiyle olan iletişimini ve ilişkisini sürekli kılmak üzere, bir bilgi verilir ve/ya da açıklama/anımsatma/uyarı yapılır.

[ * "Bizimki" sözü/sözcüğü, "bu konuda/alanda, bu ayrıntılarda, ben ve benim gibi düşünenler" olarak/anlamında ve bencilliğe/tekbenciliğe düşülmemesi için kullanılır. ] )


- ŞİKÂYET ile/ve/<> İHBAR


- ŞİKÂYET ile İSPİYON


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine RİCÂ

( [not] COMPLAINT vs./and/but REQUEST
REQUEST instead of COMPLAINT )


- ŞİKÂYET ile SÖYLENME


- ŞİKÂYET ile/değil/yerine ŞÜKÜR

( Derdi artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Nimeti artırır. )


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT


- ŞİKÂYETÇİ/MÜŞTEKÎ[Ar.] değil/yerine/= YAKINAN


- SIKBOĞAZ (ETMEK)


- SIKÇA KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine ANIMSATMAK


- ŞİKEN[Fars.] ile ŞİKEN[Fars.]

( Büklüm, kıvrım. İLE "kıran, kırıcı" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[DİL-ŞİKEN: Gönül kıran/kırıcı.] )


- ŞİKESTE[Fars.] değil/yerine/= DARGIN, KIRILMIŞ/KIRGIN

( Kırılmış, kırık. | Yenilmiş, yenik düşmüş. | Gücenmiş, kırgın, kederli. )


- SIKI SIKI (BAĞLAMAK)


- SIKI-FIKI (ARKADAŞ/DOST, YAKIN OLMAK)


- SIKI-FIKI (OLMAK) ile/ve İÇLİ-DIŞLI (OLMAK) ile/ve YÜZ-GÖZ (OLMAK)


- SIKI/LAŞMA ile KATI/LAŞMA

( STRICT/NESS vs. STERN/NESS )


- SIKI ile/ve/||/<> DAR


- SIKICI ile ÇILDIRTICI


- SIKICI ile İÇ KARARTICI


- SIKICI ile/ve/değil ZORLAYICI


- ŞIKIDIM ŞIKIDIM (OYNAMAK)


- SİKİK ile "SİKİNDİRİK"


- SIKILIK ile/ve/değil AÇI


- SIKILMA ile "BOĞULMA"


- SIKILMA ile/değil KANIKSAMA


- SIKILMAK ile/ve SALLANMAK

( Sallanmak, o ortamdan/mekândan sıkıldığınız anlamına gelir. )

( Ne kadar sıkılsanız da, bir toplantı ya da derste, dinleme/bekleme gibi durumunda sallanmamak/bacakları sallamamak gerekir. )


- SIKINTI ZAMANINDA ALLAH DEMEK yerine GENİŞ ZAMANDA ALLAH'I ZİKRETMEK


- SIKINTI-STRES (YARATMAK)


- SIKINTI/KAHIR[Ar.] ile SIKINÇ/KASVET[Ar.]

( ... İLE İç sıkıntısı, gönül darlığı. | Katılık, sertlik. | Merhametsizlik, acımasızlık. )

( BANYO YAP, SPOR YAP, GIDANA DİKKAT ET, [zayıfsan] KİLO AL / [şişmansan] KİLO VER )


- SIKINTI ile ...

( Varoluşun sesi. )


- SIKINTI ile/ve ARAYIŞ

( SIKINTI: Varoluşun sesi. )

( DISTRESS vs./and SEARCHING | SEEKING )


- SIKINTI ile/> BUNALTI


- SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER

( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )

( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )

( DISTRESS/BOREDOM vs./and/> REMEDY )


- SIKINTI ile/ve/değil HOŞNUTSUZLUK


- SIKINTI ile ISTIRAP


- SIKINTI ile/ve/değil/yerine/<> KARANLIK

( Duygu durumu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Algı durumu. )

( Zorlamalı, değişken, keyfî. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zorunlu, doğal. )


- SIKINTI ile/ve/değil/<> SAKINCA


- SIKINTI ile/ve/> SIRADANLAŞTIRMA


- SIKINTILI ile/değil SIKINTIDA


- SIKINTILI ile ÜZGÜN


- ŞIKIR ŞIKIR (İŞLEMEK)


- ŞIKIRTI ile/değil ŞIRILTI

( Nesnelerde, katılarda. İLE/DEĞİL Sıvılarda, akışkanlarda. )


- SIKIŞ-TEPİŞ (OTURMAK)


- SIKIŞ-TIKIŞ (OTURMAK)


- SIKIŞIKLIK ile KISIR DÖNGÜ


- SIKIŞMA ile/ve BÜZÜŞME


- SIKIŞTIRMAK ile BASTIRMAK


- SIKIŞTIRMAK ile KISTIRMAK


- SIKIŞTIRMAK ile PAKETLEMEK


- SIKIT/KOMPRİME[Fr.] ile SIKIT

( Çoğu kez yassı ya da silindir biçiminde katı ilaç. | Bir konuyla ilgili olarak, derinliği olmayan kalıplaşmış bilgi. İLE Düşük. )


- ŞIKK-I:
EVVEL ile/ve/||/<>/> SÂNÎ ile/ve/||/<>/> SÂLİS

( [Mâliye teşkilâtının ayrıldığı, ...] birinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> İkinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> Üçüncü mâlî bölge. )


- SİKKE[Ar.] ile SİKKE

( Madeni para. | Madeni paralara vurulan damga. | Ağırlık, yük. İLE Mevlevi dervişlerinin giydikleri, yüksek ve tepesi düz, keçe külah. )


- SİKLAMEN[Fr. < Yun.] ile SİKLAMEN[Fr. < Yun.]

( Tavşankulağı, buhurumeryem. İLE Kırmızıya çalar, eflatun renk. | Bu renkte olan. )


- SIKLAŞTIRMA ile SIKILAŞTIRMA


- SİKLET değil SIKLET[Ar.]

( Ağırlık, yük. | Sıkıntı. )


- SIKLET değil/yerine/= YÜK/AĞIRLIK


- SİKLİK/CYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSEL


- SIKLIK/FREKANS ile/ve DALGA BOYU

( Birim zamanda oluşan dalga sayısı. İLE Bir dalganın iki ardışık tepe noktası arasındaki mesafe. )


- SİKLON/KİKLON[Fr.] ile KİLOSİKL[Fr. < KILOCYCLE]

( Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına. İLE Saniyede bin devir olan elektrik akımının frekansını ölçmek için kullanılan birim. )


- SİKLOTRON/CYCLOTRON[İng.] değil/yerine/= YÜKLÜ PARÇACIK HIZLANDIRICI


- SİKLUS/CYCLE[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜ


- SIKMAK ile BÜZMEK


- SIKMAK ile/ve EZMEK


- SIKMAK ile KASMAK


- SİKTİRİ BOKTAN-->


- SİL değil/yerine/= KİRPİK TELSİ


- SİLÂ'[Ar. çoğ. SELEÂT] ile SİL'A[Ar.]

( Hıyarcıklar, urlar. İLE Ticaret malı. | Gövdede olan ur. | Sülük. )


- SİLA ile SILA[Ar. < VASL]

( Safiyet, ahlâklılık, erdem. Normlar. İLE Bir süre ayrı kaldığı bir yere ya da yakınlarına kavuşma. Memleketine gitme, yakınlarına ulaşma. | Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer. | Bahşiş, hediye. | Rabıt sigâsı.[ulaç, bağ-fiil][Fr. GERONDIF] )


- SİLAHSIZLANMA ile/ve/||/<> YANITSIZ BIRAKMA


- SİLAHSIZLANMALI!


- SILAYT değil/yerine/= SAYDAM


- SILBO GOMERO (GOMERO ISLIĞI) ile ...

( Kanarya Adaları'ndan Gomera'da, derin vadiler arasında iletişim sağlamak üzere kullanılan ıslıklı bir dil. Bu dili konuşanlar Silbador olarak adlandırılır. [Köken olarak Guanche dilindendir.] )


- SİLDİRME HAKKI ile/ve/||/<> ÇEVRİMİÇİ UNUTULMA HAKKI


- SİLECEK ile SİLGİ

( Taşıtlarda, ön cama düşen yağmur damlalarını silmeye, gidermeye yarayan aygıt. İLE Kalem ya da daktiloyla yazılmış ya da çizilmiş şeyleri sürterek yok etmeye yarayan, bileşiminde kauçuk olan madde. | Hamam takımı, havlu. )


- SILENCE vs. QUIETNESS


- ŞİLİ = DANİMARKA - ORTA AFRİKA ARASI

( Şili'nin üst ucunu Danimarka'ya yerleştirseniz, alt ucu, Orta Afrika'yla denk gelir. )


- ŞİLİ ve/<> SANTİAGO

( ... VE/<> Şili'nin başkenti. [543 m. yükseklikte, çevresi dağlar ve tepelerle çevrili, büyük bir çanak şeklindeki düzlükte kurulmuş. Bu yüzden, ufuk çizgisi hiçbir zaman görülemiyor.][Kentin kurulduğu düzlüğün ortasında, 400 m. yüksekliğinde bulunan San Cristobal tepesi, kentin en yüksek noktasıdır.][Tepenin üstünde, Meryem Ana'nın ayakta duran, beyaz bir heykeli vardır. 36 m. yüksekliği olan bu heykelin dikiliş tarihi 1908'dir. Tepeye teleferikle çıkılıyor fakat burada yaşayanlar, tepeye bisikletiyle çıkıyor.] )

( ... İLE/VE/<> Pedro de Valdivia adlı bir İspanyol tarafından, 12 Şubat 1541'de kurulmuştur. )

( - Şili, Kuzey'den Güney'e, 38 enlem derecesi ve 4.620 km.lik uzunluğuyla dünyanın en uzun ülkesidir.
- Şili ve Arjantin'de bulunan Patagonya bölgesi, dünyanın en temiz yerlerinden biridir.
- Ülkede bulunan Atacama Çölü, dünyanın en çorak çölüdür ve arşivlere geçmiş bir damla dahi yağmur suyu yoktur.
- Dünyanın en büyük volkanı olan Neveda Ojos Salado da Şili'dedir. [Ülkede 2000'den fazla volkan vardır.]
- 1960'da, Güney Şili'de oluşan 9.5 büyüklüğündeki depremde, 1500 kişi ölmüş 2000 kişi evsiz kalmıştır. [Bu deprem, 1900'dan bugüne kadar kaydedilmiş dünyanın en büyük depremi olmuştur.]
- Dünyanın en büyük bakır rezervlerine sahip ülke ve dışsatımcısıdır.
- Güney Şili'de bulunan bazı Alerce ağaçlarının 4000 yaşında olduğu söylenilmektedir.
- Museo Arqueológico San Miguel de Azapa, M.Ö. 7200'lik tarihiyle dünyanın en eski mumyalarına ev sahipliği yapmaktadır. - Ülkenin başkenti olan Santiago'da 14 milyonluk nüfusu, ülkenin üçte birlik bölümünü oluşturur.
- Eşlerin farklı soyadı vardır. Aynı soyada sahip kişiler, kardeş olarak kabul edilir. [2005 yılında, dünyada en az boşanma oranı Şili'de olmuştur.]
- Patagonya'ya adını veren Ferdinand Magellan'dır ve Koca Ayak anlamına gelir.
- İskoç denizci Alexander Selkirk, Şili'de bulunan Juan Fernandez Adaları'nda dört yıl boyunca yalnız yaşamıştır.[Daniel Defoe'nin romanı Robinson Crusoe'ye ilham olduğu söylenilir.]
)


- SİLİ ile SİLİ

( Arı, temiz. İLE İffetli. )


- SİLİK ile EZİK


- SİLİKAT[Fr. < SILICATE] ile PİROKSEN[Fr. < PYROXENE]

( Silisik asidin, bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. [Yapı malzemesi olarak kullanılan, cam, çimento, tuğla gibi maddelerin bilişiminde bulunur.] İLE Doğal kalsiyum, magnezyum ve demir silikatlarına verilen ad. )


- SİLİKAT[Fr. < SILICATE] ile/ve/||/<> TREMOLİT[Fr. < TREMOLITE]

( ... İLE/VE/||/<> İçinde magnezyum, kalsiyum, demir ve alüminyum bulunan, amfibol öbeğinden doğal silikat. )


- SİLİKAT[Fr./İng. < SILLICATE] ile KANBİYİT[Fr. < CANBYTE]

( Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. nesnelerin bileşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. İLE Hidratlı doğal demir silikat. )


- SİLİKAT ile BRANİT ile OMFAZİT ile SİLİKON

( Bir anyonda, temel atomun/atomların silisyum olduğunu belirten terim. | Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. maddelerin birleşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. İLE Formülü, MnSiO3,.3Mn2O3 olan, doğal mangan silikat. İLE Piroksen grubundan, yeşil renkli, doğal silikat. İLE Karbon yerine silisyumun geçtiği, organik cisimlere benzer maddelerin genel adı.[Isı ve suya karşı dayanıklı olduğundan dolayı, yağ, plastik, merhem gibi maddelerin yapımında kullanılır.] )


- SİLİKAT ile KAZOLİT

( ... İLE Hidratlı doğal kurşun ve uranyum silikat. )


- SİLİKON ile/ve/değil/yerine GRAFEN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Saf karbonun saydam biçimi. )

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- SİLİKULA = SİMÂR-I HUREYBÎYE = SILICULE


- SİLİKVA = SİMÂR-I HARNÛBÎYE = SILIQUE


- ŞİLİN[İng. SHILLING] ile PENİ[İng. PENNY]

( Avusturya para birimi. | Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti, Kenya, Somali ve Uganda para birimi. | İngiliz lirasının yirmide biri olan para. İLE Sterlin'in yüzde biri değerindeki para birimi. )


- SİLİNDİR:
YARIM KÜRE ve/+/||/<> KONİ

( Silindir )


- SİLİNDİR ile/ve YUNGU TAŞI


- SİLİNDİR değil/yerine/= YUVAK/YUVGU


- SİLİP ATMAK ile SİKİP ATMAK -->


- SİLİP SÜPÜRMEK


- SİLİS[Fr. < Yun.] ile SİLİSYUM[Fr.]

( Kum, çakmaktaşı, kuvars gibi, silisyumun oksijenli bileşimlerine verilen ad. İLE Atom sayısı 14, atom ağırlığı 28.06, yoğunluğu 2.34 olan, endüstride geniş ölçüde kullanılan ve doğada, oksijenden sonra en bol bulunan öğe. Simgesi: Si )


- SİLİSYUM KARBÜR[Fr. < CARBURE] = KARBORUNDUM[Fr. < CARBORUNDUM]

( Karbonun başka bir öğeyle birleşmesinden oluşan nesne. = Aşındırıcı nesne olarak kullanılan silisyum karbürün ticaretteki adı. )


- SİLK[Ar. çoğ. SELEÂT] ile SİLK[Ar.]

( Pancar. İLE İplik. | Sıra, dizi. | Yol; meslek, tutulan yol. )


- SİLKİ ile SİLKİNTİ

( Uykuda sıçrama. İLE Ürkerek sıçrama. | Bitkilerde, çiçek düşürme durumu. )


- SİLLE-TOKAT


- SİLME ile KAZIMA


- SİLMEK ile YIKAMAK/YUĞMAK


- SİLO[Yun.] değil/yerine/= SARPIN

( Tahıl kuyusu, zahire ambarı. | Ekmeği koymaya yarayan, dört gözlü sandık. )


- SİLSİLE:
EZOTERİZM'DE ile MİSTİSİZM'DE

( Vardır. İLE Yoktur. )


- SİLSİLE'DE:
HZ. ALİ ile HZ. EBÛ-BEKİR


- SİLSİLE[Ar.] değil/yerine/= DİZİ

( Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra. | Bilinen en eski atalardan, yaşayan torunlara kadar aile sırası. )

( SERIES, CHAIN | GENEALOGY vs. SERIAL )


- SİLSİLE[Ar.] ile ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY

( ART ARDA GELEN ŞEYLERİN MEYDANA GETİRDİĞİ SIRA )

( SOYSOP )

( ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY )


- SİLSİLE ile MATRİS


- SİLSİLE ile ŞECERE


- SİLSİLE ile/ve SÜREKLİLİK


- ŞİLTE = DÖŞEK

( Üstünde oturulan, yatılan, içi yünle, pamukla doldurulmuş döşek. )


- SİLÜET[Fr. < SILHOUETTE] değil/yerine/= GÖLGE/KARALTI/KARARTI


- SİLÜRYEN[Fr.]

( Birinci çağın, ikinci dönemi ve bu dönemde oluşan. [yer katmanları] )


- SÎM MECÎDİYYE ile ...

( Yirmi kuruş değerinde gümüş para. )


- SİM[Azr.] = TEL[Tr.]


- SİM[Fars.] ile SİM

( Gümüş. | Genellikle, işlemelerde kullanılan, gümüş görünüş ve parlaklığında olan iplik vb. | Gümüş gibi parlayan. İLE İm, işaret. )


- SİM ile/ve/değil/||/<> PUL


- SİMÂ'[Ar.] ile SİMÂ'[Ar.]

( Çalgı dinleme, çalgılı tören. İLE Yüz, çehre, beniz. | Kişi. )


- SİMÂ(İŞİTME) KAYDI ile/ve KIRAAT(OKUMA) KAYDI

( Ders sırasında, müelliften dinleyerek okuma. Nüshanın tashih edildiğini ve tarihlerini gösterir. İLE/VE
Müellifin huzurunda ders esnasında okunduğunu gösterir. | Talebenin, önceden istinsah edilen bir nüshayı, hocaya giderek kendi nüshasıyla karşılaştırarak okunması.[Hoca ya da talebe okurdu.] )


- SİMA ile/değil SİNEMA


- SIMAK ile ...

( Kırmak, bozmak, bozguna uğratmak. )


- ŞİMÂLEN[Ar.] ile ŞİMÂLÎ[Ar.]

( Soldan, sol taraftan olarak, şimal, kuzey tarafından. İLE Şimâle ait, şimal ile, kuzeyle ilgili. )


- ŞIMARIK/LIK ile/ve/değil YILIŞIK/LIK, YIVIŞIK

( Herşey yolunda gittiğinde, şımarmamak ve öteki kişileri küçük görmemek son derece önemlidir. )

( ... İLE/VE/DEĞİL Yapmacık bir gülüşle hoşa gitmeye çalışan. )


- ŞIMARIK ile/ve/değil/yerine SAMİMİ

( ŞOPAR ile/ve/değil/yerine ... )


- ŞIMARIKLIK ile/ve KİBİR

( Şımardıysan, artık başka bir düşmana gerek kalmamış demektir. )

( ... vs./and ARROGANCE )


- ŞIMARMA/CİBİLME ile ŞIRNAMA


- ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK


- SİMÂT[Ar.] ile SİMÂT[Ar.] ile -SİMÂT[Ar. < SİME]

( Sofra, yemek masası. | Sofraya gelmiş yemekler. | Ziyafet. İLE Nişan, alâmet; damga, iz. İLE Damgalar, izler, işaretler. )


- SİMBİYOTİK/SYMBIOTIC[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAR


- SİMBİYOZ/SYMBIOSIS[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAM


- ŞİMDİ (KONUŞTUK/YAPTIK/...) ile/değil DEMİN (KONUŞTUK/YAPTIK/...)


- ŞİMDİ (YAPACAĞIM/GİDECEĞİM vs.)" değil BİRAZDAN YAPACAĞIM/GİDECEĞİM vs.


- ŞİMDİ ŞİMDİ değil ŞU SIRALAR


- ŞİMDİ YAPACAĞIMIZ GİBİ değil BİRAZDAN YAPACAĞIMIZ GİBİ


- ŞİMDİ ile/ve "ŞİMDİLİK"


- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]


- ŞİMDİKİ ZAMAN ile/ve/||/<> ŞİMDİNİN ZAMANI


- SİMEAN TOV! ile ...

( HAYIRLI OLSUN! ([İbr.] Sime )


- ŞİMENDİFER[Fr. CHEMIN DE FER] değil/yerine/= DEMİR YOLU | TREN


- SİMETRİ/K[İng.]/MÜTENAZIR[Ar.] değil/yerine/= BAKIŞIM/LI

( İki ya da daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu. | [mat.] Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan durumu, tenazur. )


- SİMETRİ ile ASİMETRİ


- SİMETRİ ile SENKRON


- SİMETRİK MEDRESE/LER ile ASİMETRİK MEDRESE/LER


- SİMGE YAZI


- SİMGE:
[ÇOK FARKLI/ÇEŞİTLİ ANLAMI/DEĞERİ]
GÖSTEREN/TAŞIYAN ile/ve/değil/||/<>/< BİRARAYA GETİREN


- SİMGE:
AÇAN ile/ve/||/<> ÖRTEN/KAPATAN ile/ve/||/<> ÖRTEREK GÖSTEREN/GÖSTERİLEN


- SİMGE:
ANAHTAR ile/ve/||/<> MÜHÜR


- SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME


- SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI


- SİMGE/LER:
KENDİLERİ değil KENDİNİ AŞAN ANLAMI/ANLAMA İŞARET EDEN

( SİMGE: Kendinden başka bir şeyi gösteren. )


- SİMGE ile/ve DUYU

( Tini gösterir. İLE/VE Nesnenin görünüşünü gösterir. )

( SYMBOL vs./and SENSE )


- SİMGE ile/ve/değil EŞİK


- SİMGE ile/ve/<> İŞARET

( SYMBOL vs./and/<> SIGN )


- SİMGE ile/ve/<> KAVRAM

( SYMBOL vs./and/<> CONCEPT )


- SİMGE ile KAVRAM

( SYMBOL vs. CONCEPT )


- SİMGE ile/ve/||/<>/> MAZMUN


- SİMGE = REMZ[çoğ. RÜMÛZ(ÂT)] = SYMBOL[İng., Alm.] = SYMBOLE[Fr.] = SYMBOLON[Yun.] = SIMBOLO[İsp.]


- SİMGE ile/ve SİMGE

( SYMBOL vs./and SYMBOL )


- SİMGE ile/ve/||/<>/> SİMGENİN SİMGESİ (ARACI VE KAYNAĞI)

( ... İLE/VE/||/<>/> Ayna ve birey[insan]. )


- SİMGEBİLİM = SYMBOLICS[İng.] = SYMBOLIQUE[Fr.] = SYMBOLIK[Alm.]


- SİMGECİLİK ile İŞLEVSELCİLİK ile YAPISALCILIK


- SİMGELEMEK ile/ve TEMSİL ETMEK

( TO SYMBOLIZE vs./and TO REPRESENT )


- SİMGELERİ (HİYEROGLİF/ÇİVİ YAZISINI) OKUMAK değil SİMGELERİ (HİYEROGLİF/ÇİVİ YAZISINI) ÇÖZMEK

( HİYEROGLİF: Kutsal örtüsü. )


- SİMGELEŞTİRME ile/ve BENZETME

( TO SYMBOLIZE vs./and TO LIKEN )


- SİMGELEŞTİRME ile/ve/<> DIŞLAŞTIRMA

( SYMBOLIC/NESS vs./and/<> TO EXTERNALIZE )


- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve/<> ÇOKLU (ANLATIM)

( Akıllı kişiler, canlı bir varolanın, dil ve sözle çizilerek anlatılmasını, boya ya da herhangi bir sanat yapıtıyla gösterilmesine yeğ tutar; akılla izleyemeyen kişilere ise sanat yapıtı daha uygun gelir. )

( SYMBOLIC (EXPOSITION) vs./and MULTIPLE (EXPOSITION) )


- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve ÇOKLU (ANLATIM)


- SİMGESEL DİL ile/ve/<> BİÇİMSEL DİL


- SİMGESEL DÜŞÜNME ile/ve/> DÜŞÜNCENİN, KENDİNİ ÖRMESİ


- SİMGESEL YAPI(/BİLİNÇ) ile/ve/<> KAVRAMSAL YAPI(/BİLİNÇ)

( Mahal. İLE/VE/<> Mekân. )

( Yaşanır. İLE/VE/<> Kuşatır. )

( Açıklanamaz.[Anlamlandırılır.] İLE/VE/<> Açıklanabilir. )


- SİMGESEL/LİK ile/ve/<> AŞKIN/LIK

( Aşkınlığın imgesi. İLE/VE/<> Aşkınlığın gerçekleşmesi. )

( Simgelerin hem örtücü, hem de açıcı özellikleri vardır. )

( SYMBOLIC/NESS vs./and/<> TRANSCENDENTAL/NESS )


- SİMGESEL/LİK ile/ve/değil/yerine/<>/hem de İŞLEVSEL/LİK

( [not] SYMBOLIC/NESS vs./and/but/<>/also FUNCTIONAL/NESS
FUNCTIONAL/NESS instead of SYMBOLIC/NESS )


- SİMGESEL ile/ve/<> BİÇİMSEL


- SİMGESEL ile/ve/<> SOYUT


- SIMILAR vs. REASON


- ŞİMİOTAKSİ[Fr. CHIMIOTAXIE] değil/yerine/= KİMYA GÖÇÜMÜ


- ŞİMİOTROPİZM[Fr. CHIMIOTROPISME] değil/yerine/= KİMYA DOĞRULUMU


- SİMİTSONİT/E ile/||/<> HEMİMORFİT/HEMİMORPHİTE

( Çinko karbonat mineralidir ve genellikle mavi-yeşil renkte olur. İLE/||/<> Çinko silikat mineralidir ve beyaz, mavi ve kahverengi renklerde bulunabilir. )


- SIMPLE vs. USUAL


- SIMPLICIO ile/ve/||/<> SALVIATI ile/ve/||/<> SAGREDO


- SIMPSON AÇMAZI ile/ve/||/<> YABANCI DÜŞMANLIĞI AÇMAZI


- ŞİMŞEK ile/= YALABIK

( ... İLE/= Parlak, parıltılı, ışıltılı. | Alevin, oynayarak parıldaması, parlama, parıltı. | Şimşek. | Güzel, yakışıklı, sevimli. | İkiyüzlü, kaypak. )


- SIMSIKI


- SIMSIKI ile DİPDİRİ

( VERY TIGHT vs. FULL OF LIFE )


- SİMSİYAH


- SİMÜLASYON/SİMÜLATÖR[Fr.] değil/yerine/= BENZETİM/BENZETİMLİK | SAYRIMSAMA


- SİMÜLATÖR/SIMULATOR[İng.] değil/yerine/= BENZETEÇ


- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI


- SİMULTANE ÇEVİRİ yerine ARDIL ÇEVİRİ


- SİMÜLTANE/SIMULTANEOUS[İng.] değil/yerine/= EŞ ZAMANLI


- SİMYACI ile DİRİMBİLİMCİ/BİYOLOG

( Eski zamanlarda kimya ve felsefeyi birleştirerek ölümsüzlük ve altın yapma peşinde koşanlar. İLE Canlıların yapılarını, işlevlerini, gelişimlerini ve ilişkilerini inceleyen bilim insanı. )


- SIN vs. SHAMEFUL


- SÎN[Ar.] ile Sîn[Ar.] ile SİN[Ar.] ile SİN/SİNN[Ar. çoğ. ESİNNE, ESNÂN, ESÜNN] ile Sinn[Alm.]

( Osmanlı abecesinin onbeşinci harfi. Ebced hesabında, 60 sayısının karşılığıdır. | Sual sözcüğünün kısaltılmış şekli. İLE Çin. İLE Mezar. İLE Diş. | Yaş, ömrün derecesi. İLE Algı. )


- SİN[Türkçe]/KABİR/KABR[Ar.], MEZAR/GÛR[Fars.] ile TÜRBE/TOMB

( [kökeni/etimolojisi] MEZAR[< ZİYARET[Ar.]): Anadolu Türkçesi'ne anlam değiştirerek, ölünün gömüldüğü yer olarak geçmiştir. İLE Topraklanmış, toprak örtülmüş. )

( İşlerinizden sıkıldığınızda kabirleri/mezarlıkları, türbeleri ziyaret ediniz. )


- SIN ile/||/<> SİN

( Korkmak, sinmek. | Beğenmek, imrenmek. | Kırılmak. İLE/||/<> Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak. | Korku, yılgınlık vb. nedenlerle konuşmamak, hareket etmemek ya da tepki göstermemek. | Hiç çıkmayacak ya da güç çıkacak biçimde işlemek, nüfûz etmek. | Huy, alışkanlık vb. iyice yerleşmek. )


- SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT

( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )

( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )

( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )

( [not] CRAFT vs./and/||/<>/>/but ART
ART instead of CRAFT )


- SİNAGRİT[Yun.]

( Akdeniz'de yaşayan, pullu bir balık. )

( DENTEX VULGARIS )


- SINAÎ EMEK ile/ve/||/<> TİCARÎ EMEK


- SINAMA ile/ve/||/<>/> SAĞLAMA


- SINAMA ile SINAYIŞ

( Değerini anlama, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi ya da bir düşünceyi yoklamak, denemek. | Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini ya da niteliğini yoklamak. İLE Sınama eylemi ya da biçimi. )


- SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> İNDİRGEMEK


- SİNAMEKİ[Ar.]

( Baklagillerden, sıcak bölgelerde yetişen, çok fazla türü bulunan bir bitki. | Bu bitkinin meyvesi. | Bu bitkinin, bazı türlerinden elde edilen, tıpta, iç sürdürücü olarak kullanılan madde. | [mecaz] Mızmız, sevimsiz, başkalarıyla ilişki kurmayan kişi. )

( CASSIA )


- SİNAN PAŞA CAMİSİ ile SİNAN PAŞA MESCİDİ

( Beşiktaş'ta, Barbaros Anıtı karşısındadır. İLE Haliç'te, Aya Kapı (Sur kapısı)'dadır. )

( 1555'te, Kaptan-ı Derya Yusuf Sinan Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. İLE ... )


- SİNANPAŞA KÖŞKÜ / İNCİLİ KÖŞK ile ...

( Ahırkapı - Çatladıkapı arasındaydı. [Ancak kalıntı olarak görülebilmektedir] )


- ŞİNÂSİ ile/ve/||/<>/< BURSA'LI ŞEYH ZAİK EFENDİ


- SINAV ile/ve/||/<>/> BAKALORYA[Fr. < BACCALAURÉAT]

( ... İLE/VE/||/<>/> Üniversitelere girebilmek için lise öğreniminden sonra verilen olgunluk sınavı. )


- SINAVLARDA:
DMS ile/ve/||/<> KPSS ile/ve/||/<> ÖMSS ile/ve/||/<> EKPSS

( Devlet Memurları Sınavı. İLE/VE/||/<> Kamu Personeli Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Özürlü Memur Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı. )


- SINAY/PROFESÖR ile AGREJE

( ... İLE Bazı ülkelerde, Profesör olmak için sınav veren kişi. )


- SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Gebelik süreleri 22 - 24 gündür. [Yavruları 1 aylıkken annesinin kesesine geçer.] )

( ... İLE Doğumun kuraklık zamanına gelmesini engelleyebilirler. [Embriyolarını yumurtalıklarından birinde aylarca saklayabilirler.] )

( ... İLE Dişillerin 3 vajinası vardır. [Biri doğurmak, ikisi çiftleşmek üzere] )

( ... İLE Meme bezleri, tam yağlı ve yağsız sütü aynı anda üretebilir. )

( ... İLE Saatte 32 km. hıza ulaşabilirler. [Hızlandıkça daha az enerji harcarlar.][Kullandıkları enerjinin %70'ini geri dönüştürebilirler. (İnsanda ise ancak %20)] )

( ÇEKELEZ/ÇÖKELEZ, DEĞİN, GALLİ, TEYİN ile ... )

( SİNCÂBİYYE[Ar.]: Sincapgiller. )

( ... ile Kanguru )

( ... İLE Büyümeleri, hiç durmaz. )

( ... İLE Yavruları, 6.5 aylık olduklarında annelerinin keselerinden çıkarlar. )

( ... İLE Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, arka ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan. )

( SİNCÂB ile KENGAR )

( SQUIRREL vs. KANGAROO )

( SCIURUS VULGARIS/ANOMALIS cum MACROPUS GIGANTEUS [FAMILY OF MACROPODIDAE] )

( ... con EL CANGURO )


- SİNCAP/ÇEKELEZ ile AMERİKA SİNCABI

( Sincap ile Amerika Sincabı

Sincap

Sincap )

( SQUIRREL vs. CHIPMUNK )

( SCIURUS VULGARIS cum ... )


- SİNCAP ile ANADOLU YER SİNCABI


- SİNCAP ile HİNT SİNCABI


- SİNCAP ile İSOTRİKS SİNCABI


- SİNCAP ile KIRMIZI SİNCAP


- SİNCAP ile ŞEKER PLANÖRÜ


- SİNCAP ile UÇAN SİNCAP


- SİNCAP ile YER SİNCABI


- SINCE vs. FOR


- SİNDİREMEMEK/HAZMEDEMEMEK ile/ve/<> TESLİM OLAMAMAK


- SİNDİRİM DÜZENİNİN YAPISI ile SİNDİRİM DÜZENİNİN İŞLEVLERİ

( Ağız, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve rektum gibi çeşitli organlardan oluşur. İLE Besinlerin sindirilmesi, besin nesnelerinin emilmesi ve atık nesnelerin gövdeden atılması. )


- SİNDİRİM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ) ile/ve/||/<>/> BOŞALTIM ÖRGENLERİ (VE DÜZENİ)


- SİNDİRİM'DE:
TÜKÜRÜK BEZİ ile/ve/<> İNCEBAĞIRSAK BEZİ ile/ve/<> PANKREAS ile/ve/<> KARACİĞER


- SİNDİRİM ile EMİLİM

( )

( DIGESTION vs. ABSORPTION )


- SİNDİRİM ile/ve/<>/> ÖZÜMSEME


- SİNDİRİM ile/ve/||/<> SIĞAMSAL

( ... İLE/VE/||/<> Besin maddelerinin, sindirim kanalı içinde ilerlemesini sağlayan devinim. )


- SİNDİRMELİ!


- SINE QUA NON[Lat.]/ABSOLUTE MUST[İng.] değil/yerine/= OLMAZSA OLMAZ


- SİNE[Ar.] ile SÎNE[Ar.]

( Uyuklama, uyku bastırma, ımızganma. İLE Göğüs, yürek/kalp. )


- SİNE[Fars.] = SADIR/SADR[Ar.]


- SİNEK KURDU ile LARVA

( SÜRFE ile ... )

( SÛS ile ... )

( MAGGOT vs. LARVA(E) )


- SİNEK/CİBİN ile/ve SİVRİSİNEK

( ... İLE/VE Bilinen 2500 sivrisinek türü vardır. [400'ü Anopheles ailesin aittir ve bunlardan 40'ı sıtma bulaştırabilir.] )

( İspanyolca ve Portekizce'de "küçük sinek" anlamına gelir. )

( Divân şiirinde sevgilinin beni, bir kara sinek olarak ele alınır. )

(

Sivrisineğin elektronik mikroskop ve öteki modern araçlar altında incelenmesi sonucu keşfedilenler...

O ufacık kafasında tam 100 adet göz var. Mikroskopla bile zor görülebilen ağzında 48 adet diş bulunuyor. Göğsünde biri merkezî, ikisi de kanatlar için olmak üzere 3 adet kâlp bulunmakta ve her bir kalpte 2 adet kulakçık, 2 adet de karıncık yer alıyor. Bu ufacık sivrisinek, son teknoloji uçaklar olmak üzere en gelişmiş cihazlarda bile bulunmayan bir termâl alıcıya sahip. Ve canlıları ısı ile buluyor. Bu aracın ısı duyarlılığı, santigrat derecenin binde biri.

Son derece gelişmiş bir kan tahlil aracı, bir anestezi aracı ve kanı kolayca emebilmek için bir kan sulandırıcı araca sahip. Hortumunda altı adet bıçak bulunuyor. Bunlardan dördü ile kare biçimli bir kesi oluşturuyor, öteki ikisiyle de kanı emmek için bir tüp biçimini oluşturuyor. Ayaklarında da pençeler ve kancalar bulunmakta. )

( İlgili başka bir yazıyı daha okumak için burayı tıklayınız... )

( ZEBÂB/ZÜBÂB[çoğ. ZİBBÂN] ile/ve BAÛZA/BAUZ, BİÛZA, BAKKA )

( MEGES/MEKES ile/ve PEŞŞE/PEŞE )

( FLY/HOUSEFLY vs./and MOSQUITO )

( MUSCA DOMESTICA cum CULEX OR ANOPHELES )


- SİNEK ile ARI

( İlgili yazı ve ayrıntılar için burayı tıklayınız... )

( image )

( FLY vs. BEE )

( ... cum APIS MELLIFICA )


- SİNEK ile/değil BALDIRSOKAN

( ... İLE Karasineğe çok benzeyen, kan emen, hastalık bulaştıran, zararlı bir sinek. )

( ... cum STOMAXYS CALCITRANS )


- SİNEK ile BEYAZSİNEK

( ... İLE Özellikle pamukların üzerinde üreyerek bitkinin özsuyunu emen ve kurumasına neden olan bir sinek türü. )


- SİNEK ile BÜĞE(LEK)/BÜVE(LEK)

( ... İLE Daha çok, sığırlara saldıran, onların kanını emen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan, sokucu sinek. )

( ... cum HYPODERMA BOVIS )


- SİNEK ile ÇEÇE[Fr. < TSE-TSE]

( ... İLE İkikanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği. )

( .. cum GLOSSINA )


- SİNEK ile EŞEK SİNEĞİ

( ZEBÂB ile NUARA )

( FLY/HOUSEFLY vs. GADFLY/HORSEFLY )

( MUSCA DOMESTICA cum TABANUS )


- SİNEK ile EVSİNEĞİ

( ... İLE Böcekler sınıfının, çiftkanatlılar takımından, külrenkli, dizanteri ve tifo mikropları taşıyan bir eklembacaklı türü. )

( .. cum MUSCA DOMESTICA )


- SİNEK ile İLEK

( ... İLE İncirlerde, döllenmeyi sağlayan sinek. )


- SİNEK ile/ve İVEZ


- SİNEK ile MAVİ SİNEK/ET SİNEĞİ

( ZEBÂB ile ZEBÂB-I LÂHMÎ )

( FLY/HOUSEFLY vs. GADFLY/HORSEFLY )


- SİNEK ile MUCUK

( ... İLE Bir çeşit küçük sinek. )


- SİNEK ile/ve SAPSİNEĞİ/EKİNSİNEĞİ


- SİNEK ile SU SİNEĞİ

( ... İLE Kınkanatlılardan, durgun sular üzerinde yaşayan, parlak yeşilimsi siyah renkli bir böcek. )

( ... cum HYDROPHILUS )


- SİNEK ile TABUT SİNEĞİ

( ... İLE İnsan cesedinde yumurtlayarak/çoğalarak cesedi ayrıştıran sinek. [Yerin bir metre derinliğine kadar girerler.] )

( ... İLE Hantal uçuşu nedeniyle "Seğirten Sinek" olarak da bilinir. )

( ... ile [KAMBUR] PHORID [APOCEPHALUS adlı bir cinsi daha vardır] )


- SİNEK ile UYUZSİNEĞİ

( ... İLE Kınkanatlılardan, tarıma zararı dokunan böceklerle beslenen bir sinek. )

( ... cum CICINDELA )


- SİNEKÇİL ile/<> SİNEKKAPAN ile/<> SİNEKKUŞU

( Serçegillerden, sinekle beslenen, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan bir kuş. İLE Droseragillerden, Kuzey Karolina bataklıklarında yetişen, yapraklarına konan sinekleri, böcekleri sıkıp emen bir bitki. | Böcekleri, özellikle sinekleri yakalayarak beslenen, küçük, ötücü kuşlara verilen ad. İLE Serçegillerden, küçük, güzel bir kuş türü. )

( ... İLE/<> ... İLE/<> 50 türü bulunmaktadır. )

( ... İLE/<> ... İLE/<> Kalpleri, dakikada 1000 kez atar. | Dakikada, 70 kez kanat çırparlar. )

( ... İLE/<> ... İLE/<> Dünyada geri geri uçabilen tek kuş türüdür. )

( MUSCICAPA cum DIONAEA MUSCICAPA cum TROCHILUS )


- SİNEKLİ BAKKAL < SOYTARININ KIZI


- SİNEKLİ MESCİD

( Vefa'dadır. )


- SİNEMA TARİHÇİSİ ile/ve/değil/||/<> SİNEMA ELEŞTİRMENİ


- SİNEMA TARİHİ ile/ve/||/<> FİLM TARİHİ

( Bağlam içinde kalarak. İLE/VE/||/<> Tekil ve/ya da birbiriyle ilişkilendirilerek. )


- SİNEMA:
SANAT ile/ve/değil/||/<>/> SANAYİ/ENDÜSTRİ


- SİNEMA'DA:
OSMANLI( XX. YY.) ile/ve/değil/||/<>/> AYASTEFANOS


- SİNEMA değil/yerine/= ÇELKİTEY


- SİNEMA ile/ve FİLM

( CINEMA vs./and FILM, MOVIE )


- SİNEMA ile/ve/||/<> SANAT

( )

( 1- Jean Jacques Annaud / Gülün Adı(The Name of the Rose [1986])

2- Kim Ki-Duck / İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar(Bom Yeoareum Gaeul Gyeoul Geurigo Bom)

3- Peter Weir / Ölü Ozanlar Derneği(Dead Poets Society)

4- Tony Kaye / Kopma(Detachment) [2011]

5- Andrzej Jakimowski / Hayallerin Ötesinde(Imagine) [2012]

6- Scott Hicks / Shine [1996]

7- Milos Forman / Guguk Kuşu(One Flew Over the Cuckoo's Nest)

8- Sidney Lamet / Equus

9- Michelangelo Antonioni / Cinayeti Gördüm(Blowup) [1966]

10- Alain Corneau / Dünyanın Tüm Sabahları(Tous les matins du monde) )


- SİNEMA ile/ve TİYATRO

( 2015 yılı Tiyatro ve Sinema İstatistikleri için burayı tıklayınız... )

( CINEMA vs./and THEATER )


- SİNERJİ ENERJİ


- SINERJİ/SYNERGY[İng.] değil/yerine/= ARTI ETKİ | YÖNDEŞ ETKİ


- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ


- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN


- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME


- SINEŞİ/SYNECHIA[İng.] değil/yerine/= YAPIŞIKLIK


- SINESTEZİ/SYNESTHESIA[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK DUYU


- SİNGAMİ ile ...

( Döllenme sırasında hücrelerin birleşmesi. )


- SİNGAPUR'DA RESMÎ DİL:
ÇİNCE ile/ve/<> MALAYCA ile/ve/<> TAMİLCE


- SİNGAPUR ile/ve/<> PULAV UBİN ADASI

( ... İLE/VE/<> Singapur'un Changi Havaalanı'nın bulunduğu ada.[Ağaçları, çiçekleri, çağlayanları ile dünyanın en güzel havaalanı unvanını almaktadır.] )


- SİNGAPUR ile/ve/<> SİNGAPUR ile/ve/<> SİNGAPUR

( Ülke. İLE/VE/<> Singapur'un, -aynı adlı- başkenti. İLE/VE/<> Minik kedi. )

( Nüfusun neredeyse tamamına yakını, başkent Singapur'da yaşamaktadır. )

( Ana ada ve etrafındaki 54 adacıktan oluşmaktadır. İLE/VE/<> ... )

( Bağımsızılığına, 1959 yılında kavuşmuştur. )

( ... İLE/VE/<> Ekvatora en yakın konumdaki en büyük Asya kenti. )

( Havası çok nemlidir.[%88] )


- ŞINGIR ŞINGIR = ŞINGIRDAYARAK


- SINGREFT/SYNGRAFT[İng.] değil/yerine/= TIPKI İKİZ YAMASI


- SİNGSİNG ile ...

( Papua Yeni Gine'de, geleneksel düğün, cenaze ya da başka bir kabileye saygı için düzenlenen törensel kutlamaların tamamı. )


- SINGULUM/CINGULUM[İng.] değil/yerine/= KUŞAK, HALKA


- Sînî[Ar.] ile SÎNÎ/SİNÎ[Ar.]

( Çin'li. | Çin'de yapılmış, Çin işi porselen. İLE Büyük tepsi. )


- SİNİ ile YASTAĞAÇ

( Büyük tepsi. İLE Üzerinde hamur açılan, yemek yenilen tahta. )


- SINIF/DERSHANE değil/yerine/= ÖĞREŞLİK/ÖĞRETEY


- SINIF/LAMA ile/ve/= SINIR/LAMA

( CLASSIFICATION vs./and/= LIMITING )


- SINIF = CLASS[İng.] = CLASSE[Fr.] = KLASSE[Alm.] = CLASSIS[Lat.] = CLASE[İsp.]


- SINIF ile/değil/yerine DAL


- SINIF ile/ve/değil/yerine KESİM


- SINIF ile/ve ŞUBE

( CLASS vs./and DEPARTMENT/SECTION )


- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)

( [not] CLASSIFICATION vs./but CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )


- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)

( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )

( [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY
CATEGORY instead of CLASSIFICATION )


- SINIFLANDIRMA HATALARI:
BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME

( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION )


- SINIFLANDIRMA ile/ve/değil/< ADLANDIRMA/KODLAMA


- SINIFLANDIRMA ile MUTLAKLAŞTIRMA


- SINIFLANDIRMA ile/ve/> SIRALAMA


- SINIFLANDIRMA = TASNÎF = CLASSIFICATION


- SINIFLAR ile/ve [ŞUBELER('İ)] ve (ÖZELLİKLERİ)

( * KINGDOM ANIMALIA
Parazoa
[Porifera (Süngerler)] - ( Koanositler [yakalı hücreler-özgün kamçılı hücreler, bakterileri ve küçük besin parçacıklarını sindirir]; hücreler çok olanaklı[totipotent] olma eğilimindedir[zigotta görülen tüm hayvanı meydana getirebilme olanağına sahiplerdir] )
* EUMETAZOA
Radiata
- [Cnidaria (Hidralar, denizanaları, deniz şakayıkları, mercanlar)] - ( Özgün iğneleyici yapıların [Cnidae] her biri özelleşmiş bir hücre [knidosit] içinde yer alır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır [sindirim kanalı tam olmayıp ağız var fakat anüs yoktur] )
- [Ctenophora (Taraklı hayvanlar)] - ( Avı yakalamada kullanılan yapışıcı yapılar [kolloblastlar] vardır. Sekiz sıra halinde dizilmiş, silli plakaların oluşturduğu taraklar mevcuttur. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır. )
* BILATERIA
Protostomia:
Lophotrochozoa

- [Platyhelminthes (Yassı solucanlar)] - ( Gövdeleri dorsoventral olarak yassılmış, segmentsiz ve asölomatlardır. Tek[gastrovasküler] açıklık vardır ya da sindirim kanalı yoktur. )
- [Rotifera (Rotiferler)] - ( Sindirim kanalı tam olan pseudosölomat hayvanlardır. Yutakta trofi denilen çeneler vardır. Baş, silli taç [corona] taşır. Dolaşım sistemi yoktur. [İlk, tam sindirim kanalı görülen!] )
- [Lotoforlu Şubeler (Bryozoa, Brachiopoda, Phoronida)] - ( Lotofor [silli tentaküller taşıyan beslenme ile ilgili yapı] taşıyan sölomat hayvanlardır. )
- [Nemertea (Hortumlu solucanlar)] - ( Önde yer alan özgün hortum, içi sıvı dolu bir boşluk [rhynchocoel] ile çevrilidir. Sindirim sistemi tamdır [ağız ve anüs vardır]. Kapalı dolaşım sistemi vardır. [İlk kapalı dolaşım!] )
- [Mollusca (Midye, salyangoz, mürekkepbalığı)] - ( Üç gövde bölgesi [kaslı ayak, iç kitle, manto] içeren sölomlu hayvanlardır. Sölom indirgenmiştir. Temel gövde boşluğu hemosöldür. )
- [Annelida (Halkalı solucanlar)] - ( Gövde duvarı ve iç organları [sindirim kanalı dışında] segmentli, sölomat hayvanlardır. )
Protostomia:
Ecdysozoa

- [Nematoda (Yuvarlak solucanlar)] - ( Silindirik gövdeleri ilk uçta incelmiş, segmentsiz, pseudosölomat hayvanlardır. Dolaşım sistemi yoktur. )
- [Arthropoda (kabuklular, böcekler, örümcekler)] - ( Gövdeleri segmentli, üyeleri eklemli olan, dış iskeletleri ektodermden gelişen sölomat hayvanlardır. )
Deuterostomia
- [Echinodermata (Deniz yıldızları, deniz kestaneleri)] - ( İkincil olarak radiyal anatomi [larvalar bilateral; erginler radiyal] gösteren, özgün su-damar sistemine sahip, iç iskeleti olan sölomat hayvanlardır. )
- [Chordata (amfiöksüsler, tunikatlar, omurgalılar)] - ( Notokordu olan, dorsalde içi boş sinir şeridi bulunan, farenjiyal yarıkları ve kaslı postanal kuyruğu olan sölomat hayvanlardır. ) )


- SINIFLAR = SUNÛF = CLASSES


- ŞİNİK[Yun.]

( Tahıl için kullanılan sekiz kiloluk ölçek. )


- SINIK ile SINIK

( Kırık, çıkık. İLE Yenilmiş, bozguna uğramış. )


- SİNİK ile SİNİK/KİNİK[Fr. < Yun.]

( Sinmiş, yılmış, pusmuş. İLE Kinizm yanlısı.[KİNİZM: Kişinin, erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan, tüm gereksinimlerinden sıyrılarak, bağımsız olarak erişebileceğini savunan, Antisthenes'in öğretisi.] )


- SİNÎN[Ar. < SENE] ile Sînîn[Fars.]

( Yıllar. İLE Sînâ Dağı, Tûr-i Sînâ. )


- SİNİR DÜZENİNİN YAPISI ile SİNİR DÜZENİNİN İŞLEVLERİ

( Sinir gözeleri (nöronlar), sinir lifleri ve sinapslar gibi çeşitli bileşenlerden oluşur. İLE Bir organizmanın yaşamda kalması ve gelişmesi için gerekli olan çok çeşitli bilişsel, davranışsal ve fizyolojik süreçleri içerir. )


- SİNİR GÖZESİ(NÖRON) ile/ve GLİA GÖZESİ

( Sinir uyaranlarını ileten gözeler. İLE/VE Sinir gözelerini destekleyen ve koruyan gözeler.[İşlevleri tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır.][Sinir gözelerinin çalışmasını destekleyici ve onları besleyici işlevleri vardır.][Bellekte önemli rol oynar.] )

( ... İLE/VE Nöronların 50 katı kadardır. )

( ... İLE/VE Beynin yapısal çerçevesini oluşturur, nöronları idare ederek temizlik işlevi görür ve nöronlar öldükten sonra kalıntıları temizler. )

( ASAB ile/ve ... )


- SİNİR GÖZESİ ile SİNAPS

( Sinir düzeninin temel birimidir ve sinyalleri iletir. İLE İki sinir gözesi arasındaki bağlantı. )


- SINIR KAVRAMLAR ile/ve İLİŞKİSEL KAVRAMLAR


- SİNİR KILIFI/MİYELİN/MYELIN[İng.] ile/ve/||/<> SİNİR GÖZESİ/NÖRON

( Sinir gözelerinin aksonlarını saran yalıtıcı tabaka. İLE/VE/||/<> Sinir gözesi. )


- SINIR KOYMAK ile/ve HAKİMİYET ALTINDA TUTMAK


- SİNİR SİSTEMİ ile/ve/||/<> ENTERİK SİNİR SİSTEMİ

( Gövdenin her yerine yayılmış olan ve her birimi birbiriyle ilişki halinde bulunan bir elektriksel ve kimyasal iletişim ağı. İLE/VE/||/<> Bağırsakların, merkezî sinir sistemiyle bağlantısını sağlayan sinir sistemi. [Yaklaşık, 500 milyon sinir gözesi bulunmaktadır.] Aynı beyin gibi, davranışlarımız ve zihinsel dengemiz üzerinde etkisi bulunan, ikinci beyin olarak kabul edilen bir sistemdir. Enterik sinir sistemi ve beyin, işbirliği içinde çalışır. )

( ile/ve/||/<> ... )


- SİNİR-STRES


- SINIR:
SAPTANABİLİR ile/ve/||/<>/> HESAPLANABİLİR


- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)


- SINIR[Yun. < PERAS]/HADD/HUDUT[Ar.] ile KOTA[Fr./İng. < QUOTA]

( İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Bir şeyin yayılabileceği ya da genişleyebileceği son çizgi, uc. | Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en alt ve en üst yer. | Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük. | Uc, son. İLE Bir ülkede ithal edilecek nesnelerin çeşitlerini, oranlarını ya da miktarlarını gösteren dizin. | Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama. | Kuruluşlarda ya da derneklerde bir öbeğe tanınan sayı. | Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı. )

( BOUNDARY vs. QUOTA )


- SINIR/HADD ile/ve/değil/yerine EŞİK


- SİNİR/Lİ ile/ve/değil TELAŞ/LI


- SİNİR ile/ve STRES


- SİNİR ile AK MADDE

( ... İLE Demet durumundaki sinir liflerinden oluşan beynin iç, omuriliğin dış tabakası. )


- SINIR ile/ve/değil/yerine/<> ÇARE

( Çare/ler... [için burayı tıklayınız] )


- SINIR ile/ve/<>/değil/yerine ÇERÇEVE


- SİNİR ile/ve/||/<> DAMAR ile/ve/||/<> AKKAN/LENF[Fr. < LYMPHE]

( Duyu ve hareket uyarılarını, beyinden örgenlere, örgenlerden beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet. İLE/VE/||/<> Canlı varolanlarda kanın ya da besleyici sıvıların dolaştığı kanal. İLE/VE/||/<> Damarlarda dolaşan kanla, doku öğeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı. )


- SINIR ile/ve/<> DİP


- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA

( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )


- SINIR ile/ve GÜNEŞ SİSTEMİNİN SINIRLARININ ÖTESİ

( BORDER vs./and ULTRAMUNDANE )


- SINIR = HAT/HADD, HUDUT = LIMIT[İng.] = LIMITE[Fr., İsp.] = GRENZE[Alm.] = LIMITIS[Lat.] = PERAS[Yun.]


- SINIR ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İZ


- SINIR ile/ve/||/<> KIYI ile/ve/||/<> UFUK ile/ve/||/<> YERYÜZÜ ile/ve/||/<> GÖKYÜZÜ ile/ve/||/<> KÜRE ile/ve/||/<> ARAF ile/ve/||/<> EŞİK ile/ve/||/<> BAĞLAÇ ile/ve/||/<> KURGU

( Önemli eşikler ve sınırlar. )


- SİNİR ile/ve/||/<>/> KRANİYAL SİNİRLER

( ... İLE/VE/||/<>/>

0 - Terminal
I – Olfaktör
II – Optik
III – Okülomotor
IV – Troklear
V – Trigeminal
VI – Abdusens
VII – Fasiyal
VIII – Vestibülokoklear
IX – Glossofaringeal
X – Vagus
XI – Aksesuar
XII – Hipoglossal )

( )

( NERVE vs. CRANIAL NERVES )


- SINIR ile/ve KUŞATMA

( LIMIT vs./and SURROUNDING )


- SINIR ve/<> MERKEZ/ÇEKİRDEK

( LIMIT and/<> CENTER/NUCLEUS )


- SINIR ile MUTLAK

( LIMIT vs. ABSOLUTE )


- SINIR ile/ve/||/<> NESNENİN SINIRLILIĞI


- SINIR ile/ve ÖTEKİ

( BOUNDARY vs./and OTHER )


- SINIR ile/ve/<> SINAMA


- SİNİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIR


- SINIR ile SON

( BORDER/BOUNDARY vs. END )


- SINIR ile/ve SONUÇ

( LIMIT vs./and CONSEQUENCE/RESULT )


- SINIR ve/> SÜREKLİLİK ve/> TÜREV ve/> TÜMLEV(İNTEGRAL)

( ... VE/> ... VE/> Türev ve integral, birbirin ters işlemi olarak tanımlanabilir.[Toplama - çıkarma ya da çarpma - bölme gibi] [Sınır ve başlangıç koşulları işin içine girince ilişki biçimi de değişir.] )

( "Türev ve İntegral" açıklamaları için burayı tıklayınız... )


- SINIR ve TAŞIYICI


- SINIR ile UC


- SİNİRCE ile/değil/yerine KORUYUCULUK

( TAASSUB ile/değil/yerine MUHAFAZAKÂRLIK )


- SİNİRKANATLILAR ile SİNİROTU

( Saydam olan kanatları, ağ biçiminde damarlarla örtülü, dört kanatlı böcekler takımı. İLE Sinirotugillerden, çiçekleri tek bir sapın ucunda, başak durumunda, yabanıl türleri bulunan ve tıpta kullanılan bir bitki. )

( ... cum PLANTAGO )


- SINIRLAMA/KISITLAMA ile/<> GİZLİLİK


- SINIRLAMA ile/ve/<> BÖLÜMLEME


- SINIRLAMA ile/ve/<> ÇERÇEVELEME

( LIMITING vs./and/<> TO FRAME )


- SINIRLAMA ile/ve/< İNDİRGEME

( INTERFERENCE vs./and/< REDUCTION )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> "BAĞLAMAK"

( LIMITING vs./and/<> "TO CONNECT" )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> BELİRLEMEK

( LIMITING vs./and TO DETERMINE )


- SINIRLAMAK ile/ve/<> DIŞTALAMAK

( LIMITING vs./and/<> TO EXTERNALIZE )


- SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME


- SINIRLANDIRMA ile/ve (ÖZEL) YÖNLENDİRME


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/||/<>/< ÇERÇEVELENDİRME


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ELEŞTİRİ


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil KAPSAMA


- SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine KONUMLANDIRMA


- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME


- SINIRLANDIRMADA:
YASALILIK ve/||/<> GEÇERLİLİK(MEŞRÛİYET) ve/||/<> TOPLUMSAL GEREKLİLİK


- SINIRLAR:
GÖVDEDE ile/ve/||/<>/> DUYUDA ile/ve/||/<>/> BEYİNDE

( - İnsan gövdesinde 100 trilyon göze(hücre) vardır. [Bu gözelerden 50 milyonu her saniye yenilenir. Her gözede ise 15 milyar atom vardır.]
- Kalp, kanı 30 metre yüksekliğe fışkırtabilecek kadar güçlüdür.
- Kalp, bir dakikada gövdemizdeki kanın tamamını dolaştırır.
- Kan, bir günde gövdemizde tam 96 bin 540 km. yol alır.
- Kalp, yaşam boyunca iki buçuk milyar kereden daha fazla atar. 200 milyon litreye yakın kan pompalar.
- Toplam alyuvar sayısı [eritrosit] 25 trilyondur.
- Toplam akyuvar sayısı [lökosit] 25-100 milyar arasıdır.
- Çenemiz, bir şey çiğnerken 100 kiloya kadar basınç uygular.
- Gövdemizde 650 kas vardır, en güçlü kasımız da dilimizdir.
- Beynimizde 100 milyar sinir gözesi vardır ve bu gözelerin gönderdiği iletiler, saatte 274 km hızla yayılır.
- Bağırsaklarımızın toplam uzunluğu 200 metredir.
- Gövdemiz, Yaşam boyunca 20 kilo deri atar.
- Derideki sinirlerin uzunluğu 72 km.'yi bulur.
- Kişi, bir günde yirmidört bin kez soluk alıp verir.
- İnsan gövdesindeki damarlar, uc uca getirilse oluşan uzunluk, dünyayı iki kez dolaşır. [40.000 km. x 2 = 80.000 km.] )


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine EŞİKLERİ BİLMEK


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK


- SINIRLARI GENİŞLETMEK ile EŞİĞİ YÜKSELTMEK


- SİNİRLENMEK ile ÜZÜLMEK


- SINIRLI EVREN TASAVVURU ile/değil/yerine SINIRSIZ EVREN TASAVVURU


- Sinirli olduğunda DİNLE!!!


- Sinirli olduğunda SUS!!!


- SINIRLI TUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< YETİNMEK


- SINIRLI YORUM ile/ve/||/<> DAR YORUM


- SİNİRLİ/LİK ile/ve/değil/<> TEPKİSEL/LİK


- SINIRLI/LIK ile YETERSİZ/LİK

( RESTRICTED/NESS vs. INFSUFFICIENCY )


- SİNİRLİ ile DELİ

( Varsılsa. İLE Yoksulsa. )


- SINIRLI ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI


- SINIRLI ile/ve KISITLI

( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )


- SINIRLI ile SEÇMELİ

( Sınırlı olanın sıra ile acı ve haz verici olması zorunludur. )

( LIMITED vs. ELECTIVE/MULTIPLE-CHOICE
The limited is bound to be painful and pleasant in turns. )


- SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI


- SINIRLI ile SONLU


- SİNİRLİLİK ile/ve/<>/değil İSYAN


- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR

( RESTRICTEDNESS vs./and REPETITION )


- SINIRSIZ >< SINIRLI

( APERION >< PERION )


- SINIRSIZ EVREN TASAVVURU

( )


- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI

( UNLIMITED vs./and THE LIMITED WHICH IN THE SOURCE OF UNLIMITED )


- SINIRSIZ ile SINIRLANAMAYAN

( LIMITLESS/UNLIMITED/BOUNDLESS vs. NOT POSSIBLE TO LIMIT/BOUND )


- SINIRSIZ ile SONSUZ

( Mekânda. İLE Zamanda. )

( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )

( Sonsuz, bölünemez. )

( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )

( Sonsuzluk, nicelik değildir. )

( In place. VS. On time. )

( UNLIMITED vs. INFINITE )

( INTERMINATUM vs. INFINATUM )


- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ


- SİNİZM ile ...

( Topluluk törelerini hor görme. )


- SİNMEK ile İŞLEMEK

( TO PERVADE vs. TO PROCESS )


- SİNN-İ İNHİTÂT değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK DÖNEMİ


- SİNNEN[Ar. < SENE] ile SİNNÎ[Fars.]

( Yaşça, yaş bakımından. İLE Dişe ait, dişle ilgili. )


- SİNOD ile ...


- SİNOD ile SENSİNOD

( Diyakosluk'ta din işlerini konuşmak üzere toplanan kilise meclisi. İLE Eski Rus kilisesi büyük meclisi. )


- SİNOFRİ/SYNOPHRYS[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK KAŞ


- SİNOPSİS ile/ve/<> TRETMAN

( İmge'nin ele alınış biçimi. İSE/VE/<> İmgenin, simgeselliğini ele alış biçimidir. )


- SİNOVİYA/SYNOVIA[İng.] değil/yerine/= EKLEM SIVISI


- SİNSİ/LİK ile/ve/değil/<> BİLGİSİZ/LİK


- SİNSİ/LİK ile/ve/||/<>/> SİNİRLİ/LİK


- SİNSİ ile İÇTEN PAZARLIKLI


- SİNSİN ile HALK OYUNU

( Geceleyin, ateş çevresinde, genç erkeklerin, davul, zurna eşliğinde oynadıkları halk oyunu. )


- SİNTİGRAFİ[Fr.]

( Gama ışınları yayan radyoaktif bir izotopun, organizma içindeki yolunu izlemek temeline dayanan tanı yöntemi. )


- SİNTILASYON/SCINTILLATION[İng.] değil/yerine/= SAÇILIM


- SİNÜS[İng. < Lat.] ile SİNÜS[Lat.] ile SİNÜZOİT/SINUSOID[İng.]

( Kovuk, kanal, boşluk. Örgenlerin ya da dokuların arasında bulunan boşluklar. | Dibi ağzından geniş oyuk/yara. İLE Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. Simgesi: sin İLE Boşlukçuk, toplardamar boşluğu. )


- SİNÜZİT[Fr.] <> REFLÜ[Lat.]

( Ateş, baş ağrısı, burun tıkanıklığı ve akıntısı ile beliren yüz sinüslerinin yangılanması. İLE Midedekilerin, ağızdan geri gelmesi biçimindeki bir sindirim düzeni sayrılığı. )

( SINISUTIS vs. REFLUX )


- SİNÜZİT ile/||/<> RİNİT

( Sinüslerin yangılanması ile burun tıkanıklığı ve baş ağrısı. İLE/||/<> Burun mukozasının yangılanması ile burun akıntısı ve tıkanıklık. )


- SİNÜZOİT[Fr.]

( Bir çemberin, sıfır dereceden 360 dereceye kadar olan yalarının sinüslerinin değişimlerini çizge ile gösteren, devirli, düzlem eğri. )


- SİNYAL[İng.,Fr. < SIGNAL] değil/yerine/= İMLEM


- SİNYAL ile İPUCU

( SIGNAL vs. CLUE )


- SİOSEPOL KÖPRÜSÜ

( 33 kemerli köprü. )


- ŞIP ŞIP (DAMLAMAK)

( Düşen su damlasının çıkardığı ses. )


- SIP ile/||/<> SIPA

( Tay[iki yaşına girmiş]. İLE/||/<> Eşek yavrusu[bir yaşında]. )


- SIPA/KODOK ile/ve KULUN/KOLON

( Eşek yavrusu. İLE/VE Altı aylığa kadar olan at ve eşek yavrusu. )

( HAR-KÜRRE ile/ve ... )


- SİPÂHÎ[Fars.] ile SÜVÂRİ[Fars.]

( Osmanlı'da tımar sahibi atlı öbek. İLE "Sü Eri", atlı asker. [Geçmişte daha çok ani baskınlarda ve vurucu saldırılarda kullanılırdı. Ateşli silahların gelişmesinden önce hedefe büyük bir hızla ulaşan süvari birliklerinin savaşa katılması çoğu kez savaşın akışını değiştirirdi.][Bugün süvarilerin yerini tankların kullanıldığı zırhlı birlikler almıştır.] )


- SİPARİŞ ile EMİR


- SİPARİŞ ile/ve ISMARLAMA


- SİPER-İ SAİKA[Ar.]/PARATONER[Fr. < PARATONNERRE] değil/yerine/= YILDIRIMSAVAR/YILDIRIMKIRAN/YILDIRIMLIK


- SİPER[Fars.]/KAZAMAT[Fr. < CASEMATE] değil/yerine/= KUYTU, DULDA[yerel]

( KAZAMAT: Toplardan, bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper. )


- SİPER ile/değil/||/<> ÇARKIFELEK

( ... İLE/DEĞİL/||/<> Kale kuşatmalarında kullanılan bir tür siper. )


- SİPER ile DULDA

( Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği, gizli, kuytu yer. | Esirgeme, koruma. )


- ŞIPIR ŞIPIR (DAMLAMAK)


- ŞIPPADAK/ŞIPPADANAK/ŞIRAKKADAK/ŞAKKADAK/PATTADAK/PATTADAN/PATTADANAK ANSIZIN/ANİ[Ar.]

( Birdenbire ve beklenmeyen bir zamanda. )


- ŞİPŞAK ile/değil/yerine/= ÇABUCAK


- SİPSİVRİ


- SIR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- SIR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- SIR ISAAC NEWTON

( 1687 - PRINCIPIA )


- SÎR-ÂB/SERAP[Fars.] ile ILGIM

( Suya kanmış. | Doymak, tokluk. | Taze, körpe. İLE Yanılsama. )


- SIR:
"ÜSTÜ ÖRTÜLEN" değil PAYLAŞIL(A)MAYAN


- SIR:
GİZLİ ile/değil DİLE GEL(E)MEYEN


- SIR/ESRAR değil/yerine/= GİZ


- SIR ile/ve/<> "KOKU"


- SIR ve/=/||/<>/< BİLİM


- SIR ve/<> BİRİKMİŞ EMEK


- SIR ile/değil İLİŞKİ

( Modern bilim, ilişki ve betimlemeyi ele alır. )

( Sır eylemdir - Burada ve Şimdi! )

( Birine "Sırrımı sakla!" diyorsan, o sırrı sen ilân ediyorsun demektir. )

( İki kişinin bildiği sır değildir. )

( Sır, hak etmeyenlere/etmeyenlerde kötülük demektir. )

( [not] SECRET/HIDDEN vs./but RELATIONSHIP
The secret is in action - here and now. )


- SIR ile/ve KISIR


- SIR ile/ve SINIR


- SIR ile/ve/değil SINIR


- SIR ve/<> YANSITMA

( SIR: GÜMÜŞ NİTRAT )


- SIRA SIRA (DİZMEK/DİZİLME)

( SAFF SAFF )


- ŞİRÂ'[Ar.] ile İSTİBDÂL[Ar.]


- ŞİRÂ'[Ar.] ile ŞİRÂ'/Şİ'RÂ'[Ar.] ile Şİ'RÂ'[Ar.]

( Satın alma/alınma. İLE Yelken, gemi yelkeni. İLE İki yıldızın adı. )


- ŞIRA ile GÜNBALI

( ... İLE Güneş altında bırakılarak koyulaştırılmış üzüm şırası. )


- ŞIRA ile HARDALİYE[Ar.]

( ... İLE İçine hardal katılarak yapılan üzüm şırası. )


- SİRÂC[Ar.] değil/yerine/= IŞIK, KANDİL, MUM, GÜNEŞ


- SIRACA ile SIRACAOTU

( Deride ve daha çok, boyunda görülen değişiklik; lenf düğümlenmelerinin şişkinliğiyle beliren tüberküloz türü. İLE Sıracagillerden, birçok türünün kökleri tıpta kullanılmış olan bir bitki. )

( ... cum SCROPHULARIS )


- SIRADAN BİRİ ile/yerine/değil HERHANGİ BİRİ


- SIRADAN KİŞİ ile/değil AYDINLANAN KİŞİ

( Aydınlandığını sanır. İLE/DEĞİL Sıradan olduğunu anlar. )


- SIRADAN KİŞİ değil/yerine ETİK VE ESTETİK KİŞİ

( ... DEĞİL/YERİNE Bilgeliğin, etiğe; sanatın da estetiğe dönüştürmesiyle. )


- SIRADAN/LIK ile YAVAN/LIK

( ... İLE Yağı az. | Katıksız. | Hoşa gitmeyen, tatsız. | Görgüsüz, bilgisiz. )


- SIRADAN ile KLÂSİK

( ORDINARY vs. CLASSIC/AL )


- SIRADAN ile/değil OLAĞAN

( [not] ORDINARY vs./but USUAL )


- SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN


- SIRADAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALIN


- SIRADANLAŞMA ile/ve/||/<> NORMALLEŞME


- SIRADANLAŞMAK ile/ve/değil/yerine/<>/>< "UYUM SAĞLAMAK/GÖSTERMEK"


- SIRADANLAŞTIRMA ile/ve/<> KANIKSAMA


- SIRADÜZEN(HİYERARŞİ) YETKİSİ ile/ve/||/<> VESÂYET YETKİSİ


- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ


- SIRADÜZENSİZLİK ile/ve/||/<> KARMAŞA

( ANARCHY vs. CHAOS )


- SIRALI ile SÖKÜN

( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )


- SIRAM-SIRAM (DİZİLMEK)


- SIRÂT[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRÂT/TÂRİK[Ar.] değil/yerine/= YOL


- SIRAT ile/ve/değil EŞİK


- SİRÂYET[Ar.] değil/yerine/= GEÇME/BULAŞMA


- SİRÂYET ile/ve/<> NÜFÛZ


- ŞÎRÂZE[Fars.] ile ...

( Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ibrişimden örülmüş ince şerit. | Pehlivan kispetinin paçası. | Esas, düzen, nizam. )


- ŞİRB[Ar.] ile ...

( Su hissesi, suya ait hak. Ekin ya da hayvan sulama nöbeti. )


- SIRÇA SARAY = ÇİNİLİ KÖŞK

( Arkeoloji Müzesi karşısındadır. )

( 1472'de, Fatih Sultan Mehmet tarafından Mimar Atik Sinan'a yaptırılmıştır. [İçi dışı altı köşeli, firuze renkli çinilerle süslü bir köşktür.] )


- SIRÇALI KÖŞK değil SIRÇA KÖŞK


- SİREN değil/yerine/= ÜNLER


- SIRF VARLIK(ENE) ile/ve MUTLAK VARLIK ile/ve MUKAYYET VARLIK

( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varlık'tır. )


- SIRF ile/ve HAKİKAT

( ONLY/MERE/SHEER vs./and TRUTH )


- SIRF ile SAF

( MERE/SHEER vs. PURE )


- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ

( ONLY/MERE/SHEER vs./and/> UNIVERSAL )


- SIRIK DOMATES ile YER DOMATESİ ile YEŞİL DOMATES ile KAVATA ile OVAL ile ELİKA ile SALKİTO

( Salatalık. İLE Yemeklik. İLE Turşuluk. İLE Dolmalık. [Kızarmayan domates] )

( LYCOPERSICON ESCULENTUM )


- SIRIK ile HEREK/İSPALYA[Fr.]

( ... İLE Asma, fasulye gibi sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık. )


- SIRIK ile/ve TERAZİ

( Değnekten uzun ve kalınca ağaç. İLE/VE İp cambazlarının kullandığı uzun sırık. )


- ŞIRIL ŞIRIL (AKMAK)

( Suyun, sürekli ve ses çıkararak akması. )


- SIRILSIKLAM


- ŞİRİN[Azr.] = TATLI[Tr.]


- ŞÎRÎN[Fars.] ile Şîrîn[Fars.]

( Tatlı. | Sevimli, cana yakın. | Türk müziğinde büyük bir usul. İLE Ferhâd[Husrev] ile Şîrîn öyküsünün kahramanı. )


- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< SAF/LIK


- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ŞAPŞAL/LIK


- ŞİRİN/LİK ile/ve CANA YAKIN/LIK


- ŞİRİN/LİK ile GÜZEL/LİK


- ŞİRİN değil/yerine/= SEVİMLİ


- ŞIRINGA[İng. < SYRINGE]/ENJEKTÖR değil/yerine/= İĞNE


- ŞIRINGA[İt. SIRINGA] ile ...

( SYRINGE )


- SIRITMAK ile/değil/yerine GÜLMEK

( Aptallık, şaşkınlık, kurnazlık ya da alay belirtir biçimde gülmek. [Durumdaki hoşluğa ya da durumun algılanamamasında düşünsel/duygusal karşılığı olmadan yüz kaslarını düşünce komutlarıyla güler konuma getirmek.] İLE ... )

( TO GRIN vs. LAUGHING
LAUGHING instead of TO GRIN )


- SİRİYOLOJİK HİYEROGLİF ile/ve TROPOLOJİK HİYEROGLİF

( Bütünü göstermek üzere parça yazılır. İLE/VE Benzerlik ölçütlerine göre bir şey bir başkasının yerine konur. )


- ŞİRK[Ar.] değil/yerine/= EŞKOŞMAK


- ŞİRK/ZINDIKLIK ile/ve/değil/yerine TEVHİD

( Herşeyi hem birbirinden ayrı, hem de birbirinin aynısı görmek. )

( O'nu bilen, başka ne bilir ki, şirk'e düşe? )


- ŞİRK ile ...

( ALLAH'A ORTAK KOŞMAK [bkz. İŞRÂK] | İLHÂD | Kendini beğendirme isteği. )


- ŞİRK ile GAFLET


- ŞİRK ile İKİLİK


- ŞİRK ile/ve/> İŞRAK


- ŞİRK ile/değil KÂMİL KÜFÜR


- ŞİRK ile ÖRTÜLÜ/GİZLİ ŞİRK


- ŞİRK ile ŞİRKTEN SONRAKİ GÜNAHLAR


- ŞİRK ile/ve ZINDIKLIK

( Herşeyi birbirinden ayrı tutmak ve toplamamak. İLE/VE Herşeyi toplayıp birbirinden ayırmamak. )


- SİRKADİYEN RITIM/CIRCADIAN RHYTHM[İng.] değil/yerine/= GÜNLÜK DİZEM


- SİRKADİYEN/CIRCADIAN[İng.] değil/yerine/= GÜNLÜK


- SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL

( )


- SİRKAT[Ar.] ile/ve/||/<> KATAKULLİ[Fr. < FAIT ACCOMPLI][argo]

( Çalma, hırsızlık. İLE/VE/||/<> Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen. )


- SİRKE[Ar.] ile SİRKE[Ar.]

( Ekşimiş üzüm suyu. | Birtakım kimyasal yöntemlerle hazırlanmış bileşiklerin ortak adı. İLE Bit, tahtakurusu gibi asalak böceklerin yumurtası. )


- SİRKE ile/ve/||/<> ASETİK[Fr. < ACÉTIQUE]

( ... İLE Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynı özellikleri taşıyan. )


- SİRKECİ ile/ve/||/<>/< SİRKE-Cİ


- SİRKEN ile/ve/||/<> BAMBA/İSTİFNO


- ŞİRKET ADI ile MARKA


- ŞİRKET HİSSESİ değil/yerine/= ORTAKLIK PAYI


- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA


- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE

( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )

( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )


- SİRKÜLASYON[İng. < CIRCULATION] değil/yerine/= DOLAŞIM/YAYILMA


- SİRKÜLASYON/CIRCULATION[İng.] değil/yerine/= DOLAŞIM


- SİRKÜLASYON ile SİKLON/SİKLUS/KİKLON[Alm. < KYKLON]

( CIRCULATION vs. CYCLONE )


- SİRKÜLASYON değil/yerine/= SÜRDOLAŞIM


- SİRKÜLER/CIRCULAR[İng.] değil/yerine/= DAIRESEL | İÇ YAZIM


- SİRKÜLER değil/yerine/= DUYURUM


- SİRKÜMFERANSİYEL/CIRCUMFERENTIAL[İng.] değil/yerine/= ÇEMBERSEL


- SİRKÜMFLEKS/CIRCUMFLEX[İng.] değil/yerine/= DOLANAN


- SİRKÜMSTANSİYALITE/CIRCUMSTANTIALITY[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KONUŞMA


- ŞIRLAĞAN/ŞIRLANYAĞI = SUSAM YAĞI


- SIRLAMAK ile NİHÂYETE ERDİRMEK


- SIRLAR'DA:
KİŞİYE VERİLEN SIR ile/ve AÇILDIKÇA ÇOĞALAN SIR ile/ve SAKLANDIKÇA ÇOĞALAN SIR


- SİRMO ile İNCALİZ/INCALIZ

( Yabani soğan. İLE Turşusu yapılan yabani soğan. )


- SIRNAŞMAK ile/ve/||/<> YILIŞMAK


- SİROZ[Fr. < Yun.]

( Karaciğerin irileşmesi ya da körleşmesi şeklinde görülen hastalık. )


- SİROZ ile/||/<> HEPATİT

( Karaciğerin süreğen hasar görmesi ile skar dokusu oluşumu. İLE/||/<> Karaciğerin yangılanması ile ilişkili bir bulaş. )


- SIRP ile/ve BOŞNAK

( Müslüman olmayan Slavlar. İLE/VE Müslüman olan Slavlar. )


- ŞİRPENÇE[Fars.] değil/yerine/= ASLANÇIBANI/KIZILYARA

( Deri altı hücre dokusunun ve yağ bezlerinin yangılanmasından oluşan, genişlediğinde çok tehlikeli olabilen, stafilokokların neden olduğu bir kan çıbanı. )


- ŞİRRET[Ar.] = "ZİLLİMAŞA"

( Edepsiz, geçimsiz, yaygaracı. )


- ŞİRRET değil/yerine/= KAVGACI/KAPIŞKAN


- SIRS/SYSTEMIC INFLAMMATORY RESPONSE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= SİSTEMİK ENFLAMATUVAR YANIT SENDROMU, SİSTEMİK YANGISAL YANIT BELİRGESİ


- SIRT ÇEVİRMEK değil YÜZ ÇEVİRMEK ya da SIRTINI DÖNMEK


- SIRT SIRTA


- SIRT/EĞİN ile YAĞIR

( ... İLE Sırt, arka, iki kürek arası. | Atın omuzları arasındaki yer. )


- SIRT ile BALIKSIRTI

( Omurgalı ya da omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm. | İnsanda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm. | Kesici araçların kesmeyen kenarı. | Dağların ya da tepelerin üst bölümü. | İnsanın üstü. | Bir şeyin üstü, üst bölümü. | Dikilmiş ya da ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm. İLE Balık iskeleti biçiminde birbirine paralel ve çapraz çizgili kumaş deseni. | Suların toplanmaması için ortası şişkin bir biçimde yapılan yol. | Orta bölümü yüksek olup yanlara doğru alçalan bir biçimde. )


- SIRTINDAN VURAN('A) ve/<> ARKANDAN KONUŞAN('A)

( Kızma! Ona güvenip arkanı dönen sensin! VE/<> Darılma! Adam yerine koyan sensin! )


- SIRTINI DAYAMAK ile/değil/yerine/>< GÜVENMEK


- SIRTINI DÖNMEK değil/yerine SIRTINI YASLAMAK


- SIRTLAN/YELELİKURT/ANDIK/ANDUK ile YABAN KÖPEĞİ

( 4 modern türleri bulunmaktadır. İLE ... )

( Sırtlanların, köpeklerle bir akrabalığı yoktur. [En yakın akrabaları misk kedileridir.] )

( Aslanlarınkinden iki kat büyüklükte kalpleri vardır. İLE ... )

( 5 kilometre boyunca saatte 55 kilometre hızla koşabilirler. İLE ... )

( Sırtlanlar çok miktarda ve çok hızlı yerler. [Gövde ağırlıklarının 3 katı kadar] İLE ... )

( Hedefteki avı kaçmaktan vazgeçene kadar kilometrelerce takip ederler. Kurban pes ettiği anda, karnına ve bacaklarına saldırırlar. İLE ... )

( Av hayvanı ölümlerinin 1/4'ünden sorumlulardır. [Çok sayıdaki bölgede, avladıkları hayvanlar, aslanların en büyük besin kaynağıdır.] İLE ... )

( Tek rakipleri aslanlardır. [Aralarında sürekli bir savaş hali bulunur.][İkisi de birbirinden yemek çalarlar fakat yaygın inancın aksine, daha çok aslanlar sırtlanların leşlerinden aşırırlar.]Bir ısırıştaki uyguladığı çene gücü, aslanınkinden daha fazladır. İLE ... )

( Midelerindeki konsantre hidroklorik asit sayesinde deri ve kemikleri de sindirebilirler. [Kalsiyumun etkisiyle dışkıları beyaz renktedir.] İLE ... )

( Yavruları çiftler halinde doğar. [Yavrulardan birinin egemenlik kurmak için ikizini öldürdüğü sıkça görülmektedir.] İLE ... )

( Dişillerin önderlik ettiği topluluklar halinde yaşarlar. İLE ... )

( Bir ailedeki sırtlan sayısı 80'e kadar çıkabilir.[Fakat avlanmak için küçük gruplara bölünürler.] İLE ... )

( Yaşlanmış aslanlar sürünün dışında kaldıklarından dolayı sırtlanlar tarafından parçalanırlar.] )

( BEHDEL[Ar.]: Sırtlan yavrusu. )

( Etiyopya'nın Harar bölgesinde yaşayan bir hayvansever, her akşam, yüzlerce sırtlanı, tek tek adıyla çağırarak kendi eliyle beslemektedir.[Tebrik ve teşekkür ediyoruz!] )

( ZAB', ZABU'/DABU'[çoğ. ZIBÂ'], ARCÂ/ARFÂ ile ... )

( KEFTAR ile ... )

( HYENA vs. WILD DOG )

( HYANENA cum CANIS AUREUS )


- SIRTLAN ile BENEKLİ DİŞİ SIRTLAN

( ... İLE Erilin penisine denk gelecek büyüklükte klitorisleri bulunur. )

( ... cum CROCUTA CROCUTA )


- SIRTLAN ile BUDUK


- SIRTLAN ile KARINCAYİYEN SIRTLAN


- SIRTLAN ile MAĞARA SIRTLANI

( Size: Roughly‭ ‬1‭ ‬meter high at the shoulder,‭ ‬1.5‭ ‬meters long,‭ ‬70-120 ‬kilograms in weight.

Locations: Across Eurasia.

Time period: Pleistocene.

The cave hyena (Crocuta crocuta spelaea) is an extinct subspecies of spotted hyena (Crocuta crocuta) native to Eurasia, ranging from northern China to Spain and into the British Isles. Though originally described as a separate species from the spotted hyena due to large differences in fore and hind extremities, genetic analysis indicates no sizeable differences in DNA between Pleistocene cave hyena and modern day spotted hyena populations. It is known from a range of fossils and prehistoric cave art. With the decline of grasslands 12,500 years ago, Europe experienced a massive loss of lowland habitats favoured by cave hyenas, and a corresponding increase in mixed woodlands.The main distinction between the spotted hyena and the cave hyena is grounded on different lengths of the hind and fore limb bones. They have been estimated to have weighed 102 kg. Little is known of their social habits. Their use of caves as dens is widely accepted, although sites in the open-air are also known. Indications of whether cave hyenas lived in large clans or on a more solitary basis is lacking, though large clans are not considered likely in their Pleistocene habitat. )

( ... cum CROCUTA CROCUTA SPELAEA )


- SIRTLAN ile OKAPİ


- SIRTTA TAŞINAN GİYSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE


- ŞİŞ/ŞİŞLİK ile ...

( SWELLING )


- SIS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL BİLGİ DÜZENİ


- SİS ile DUMAN

( FOG vs. SMOKE )


- SİS ile İS

( Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su ya da buhar tanelerinden oluşan bulutların, çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman. İLE Dumanın, değdiği yerde bıraktığı, kara leke. | Sürme. )

( FOG vs. SOOT )


- SİS ile/ve/||/<>/> İZ

( Havada/çevrede. İLE/VE/||/<>/> Zihinde. )


- SİS ile/değil ÖLÜMCÜL "SİS"

( ... İLE/DEĞİL 1952 yılında Londra’'da oturanlar ısınmak için her zamankinden daha fazla ölçüde kömür yakmıştı. Yine aynı dönemde elektrikli tramvaylar kaldırılmış, yerine benzin ve mazotla çalışan binlerce otobüs alınmıştı.

Tüm bunlara yel akışının azlığı da eklenince ciddi bir hava kirliliği oluştu.

Kentin üstünü dumanlı sis bulutu kapladı ve bir haftadan fazla sürdü. Yüksek ozon seviyesi, kalp atışlarında düzensizliklere neden oldu; soluk alma güçlüğü yüzünden pek çok kişi hastahanelere başvurdu.

Günde 135 olan ölü sayısı, ikinci gün 500'e çıktı ve üç hafta boyunca günlük ölü sayısı 200 kişinin altına düşmedi.

İngiliz hükümeti, başlangıçta ölümlerin kirlilik yüzünden oluştuğunu kabul etmek istemedi. Ancak halkın baskısı ve bilimsel kanıtların ortaya çıkması sonucunda, hava kirliliği konusunda ciddi önlemler almak zorunda kaldı.

Bu olay tüm dünyanın hava kirliliğine bakış açısını değiştirdi. O güne kadar bireyler, hava kirliliği ile öyle ya da böyle yaşamaya alışmış ve kabullenmisti fakat bu olay ile birlikte havayı kirleten endüstriyel kuruluşlara birçok sınırlama getirildi. )


- SİS ile/ve/||/<>/> PUS

( [Görüş uzaklığı] 1 km.den az ise. İLE/VE/||/<>/> 1 km.den çok ise. )


- ŞİŞ ile ŞİŞ

( Şişmiş olan yer, şişlik. | Şişmiş, şişkin. İLE Bir ucu sivri, demir ya da ağaçtan, bazen silah gibi kullanılabilen ince uzun çubuk. | Örgü örmekte kullanılan, metal, ağaç, kemik vb.nden yapılan uzun çubuk. )


- ŞİŞ ile/ve TIĞ


- ŞİŞE ile POTKAL[İt.]

( ... İLE Kaza ya da başka bir olayı karadakilere bildirmek için gemilerden denize salınan, içinde mektup olan şişe. )


- ŞİŞE ile/ve/değil/yerine/<> SAĞRAK/KADEH


- ŞİŞE ile ŞİŞE

( İçerisine sıvı konulan, cam ya da plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap. | Bu kabın aldığı miktarda olan. | Gaz lambasında fitil çevresine konulan cam koruyucu. İLE Tavan tahtaları arasındaki açıklığı kapatmak için uzunluğuna çakılan çıta. )


- ŞİŞE ile SÜBEK

( ... İLE Bazı yerlerde, beşikteki çocukların bacakları arasına yerleştirilen sidik şişesi ya da sidiği bir kaba akıtacak boru. )


- ŞİŞEK ile ÇEBİŞ ile FERİK

( [1 yaşındaki] Koyun. İLE Keçi. İLE Tavuk. )


- ŞİŞEK ile/ve ÖVEÇ

( İki yaşını geçmemiş, doğurmamış koyun. İLE/VE İki-üç yaşındaki eril koyun. )


- ŞİŞELERİN AĞZININ TAMAMINI DUDAKLARIN ARASINA ALARAK/SOKARAK değil ŞİŞENİN KENARINI ALT DUDAĞA DAYAYARAK


- ŞİŞİNMEK ile ŞİŞİNMEK

( Surat asmak, dargın durmak. | Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belirli etmek, kabarmak, gururlanmak. İLE Bazı böceklerin/hayvanların, saldırıya uğradıklarında tüm uzantı ve eklentilerini, düşmanını korkutup ürkütecek biçimde yayarak genişletmesi. )


- ŞİŞİRME ile "ŞİŞİRME"/ŞİŞİRMECE

( Şişirme işi. İLE Baştan savma, kötü iş. )


- ŞİŞKİNLİK ile NOKRA

( ... İLE Büveleğin neden olduğu, başta sığır olmak üzere çeşitli memeli hayvanlarda, seyrek olarak insanda rastlanılan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık. )


- ŞİŞKO >< SISKA


- SİSLİ ile DUMANLI/PUSLU

( FOGGY vs. HAZY )


- ŞİŞMAN OLAN BEYNİNİZ ile/değil ŞİŞMAN OLAN, BEYNİNİZ


- ŞİŞMAN/MÜLAHHAM[Ar.] ile/değil/yerine TOPLUCA

( Deri altında fazla yağ toplanması nedeniyle gövdenin her yanı şişkin görünen kişi. İLE/DEĞİL/YERİNE Gövdece biraz dolgun. | Toplu olarak, beraber. )


- ŞİŞMAN ile/değil/yerine KALIN


- ŞİŞMAN ile SEMİZ

( BEYDAHA: Etine dolgun, iri ve şişmanca hanım. )


- ŞİŞMAN ile/||/<> TUMBADIZ

( ... İLE/||/<> Kısa boylu ve şişman. )


- ŞİŞMAN ile/ve/değil/yerine YAPILI


- ŞİŞMANLIK(OBEZİTE) <>/> KÖTÜRÜMLÜK(FELÇ)

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- ŞİŞMANLIK ile SELÜLİT


- ŞİŞMEK ile HAVAKMAK

( ... İLE Yaranın, irinlenip şişmesi. )


- SİSMİK[Fr. < SEISMIC] değil/yerine/= SARSIM/DEPREMSEL


- SİSMOGRAF değil/yerine/= DEPREMYAZAR


- SİSMOLOG değil/yerine/= DEPREMBİLİMCİ


- SİSMOLOJİ/SEISMOLOGY değil/yerine/= DEPREMBİLİM


- SİSMOLOJİK değil/yerine/= DEPREMBİLİMSEL


- ŞİST[Fr. < Yun.] ile YAPRAKTAŞ

( Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli tortul kayaçların genel adı. | Molozla karışık tüm moloz maddelerinin bilimsel adı. İLE İçinde mıka parçacıkları bulunan, değişime uğramış şist. )


- ŞİST[Fr. SCHISTE] değil/yerine/= KAYAÇ

( Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli tortul kayaçların genel adı. | Kömürle karışık, tüm moloz maddelerinin bilimsel adı. | Kil taşı. )


- SİSTEM FELSEFESİ/FİLOZOFU ile PROBLEM(/SORUN) FELSEFESİ/FİLOZOFU


- SİSTEM KODU "0" ile KOD

( Tüm dünyada ve Türkiye'de belirlenmiş olan "0" bir kod olarak belirtilmez/yazılmaz! Şehirlerarası "0" ve/ya da uluslararası "00" aramalarda tuşlanma gerekliliği bilinen/bilinmesi gereken bir sistem kodudur. Şehirin ve ülkenin kodu ise belirtilebilir olan/belirtilmesi gerekendir. 0212, 0216, 0312, 0535 denmez! Sadece kod söylenir! 212. 212 22 22 gibi. )


- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]

( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )

( SYSTEM vs./and TEMPLATE )



(8/10)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 432 kez incelenmiş/okunmuştur.