Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
K'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 5991 başlık/FaRk ile birlikte,
6908 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/7)
- KAPILARI:
AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK
( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )
- KAPİLER/CAPİLLARY[İng.] değil/yerine/= KILCAL | KILCAL DAMAR
- KAPILMA ile DUYGULANIM
( TO BE CARRIED AWAY vs. SENSATION )
- KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA
- KAPIŞ KAPIŞ
- KAPISINDA BEKLEMEK ile/ve/<> OYALANDIRILMAK
- KAPISKA değil KAPUSKA
( Lahana yemeği. )
- KAPİTALİZM:
BUGÜN TEMELLİ değil GELECEĞE ODAKLI
- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN TEMELLİ değil "İMGE ODAKLI"
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME
- KAPİTALİZM ile/ve/<> PROTESTANLIK
- KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU
( CAPITALISM vs./and CONSUMPTION SOCIETY )
- KAPİTALİZMDE:
KÂR ile/değil/ne yazık ki (")ARTI DEĞER(") (SÖMÜRÜSÜ)
- KAPİTÜLASYON[Fr./İng.]/İMTİYAZ[Ar.] AYRICALIK
( Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları. | [belirli koşullarla] Teslim olma, teslimiyet, silahları bırakma. | Teslim antlaşması, teslim koşullarını içeren belge. | Özet, hulâsa. )
- KAPİTULUM = EZHÂR-I KIMMÎYE = CAPITULE
- KAPIYI VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK değil/>< KAPIYI VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- KAPIYI:
VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK
- KAPKARA
- KAPLAMA ile KURON[Fr. < COURONNE]
( ... İLE Korumak için diş üzerine geçirilen metal kaplama. )
- KAPLAN ile BEBR/BEBİR[Fars.]
( ... İLE Hindistan'da kaplana benzeyen, kedi yapılı, gayet büyük, üstü yol yok tüylü bir hayvanmış. Saldırdığı zaman tüyleri öyle bir kabarırmış ki gören ürkermiş. Böbürlenmek sözcüğünün bebr'den geldiği sanılmaktadır. Efsaneye göre bu hayvanın derisine ok, kılıç, mızrak gibi savaş aletleri işlemezmiş. )
- KAPLAN ile/ve BENGAL KAPLANI
- KAPLAN ile/ve BEYAZ KAPLAN
- KAPLAN ile/ne yazık ki GÜNEY ÇİN KAPLANI
( ... İLE/NE YAZIK Kİ Soyu tükenmiştir. :( (((((( )
- KAPLAN ile HAZAR KAPLANI
( )
( ... İLE Hazar Denizi etrafında yaşamışlardır. En son, 1970 yılında türünün son örneğinin ölümüyle soyları tükenmiştir. )
- KAPLAN ile KILIÇ DİŞLİ KAPLAN(SMILODON)
( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )
( )
- KAPLAN ile MALEZYA KAPLANI
- KAPLAN ile SİBİRYA KAPLANI
( )
- KAPLAN ile/ve SUMATRA KAPLANI
- KAPLAN ile TAZMANYA KAPLANI/KURDU
( ... İLE Yeni Gine ve Avustralya anakarasına özgüdür.[Yaklaşık 4 milyon yıl önce evrilen, bilinen en büyük etçil keseli hayvanlardan biridir.][Avustralya'nın keşfinden sonra bilinen son Tazmanya kaplanı, 1936 yılında öldürülerek ne yazık ki soyu tüketilmiştir. :(] )
( ... cum THYLACINUS CYNOCEPHALUS )
( TIGER vs. THYLACINE )
- KAPLANBÖCEK ile/ve/||/<>/< KAPLANBÖCEKLER
( Başka böceklerle beslenen, tarım için çok yararlı olan kaplan böcekler ailesinin örnek türü. İLE/VE/||/<>/< Zararlı böcekleri avlayarak bitki, hayvan ve insan sağlığına yardımcı olan, güzel renkli, kın kanatlı böcekler ailesi. )
( CICINDELA CAMPESTRIS cum ... )
- KAPLARDA:
POLİKARBON yerine TİRİTAN KO-POLYESTER
( ... YERİNE BPA içermezler. )
- KAPLAYAN ile/ve/<> KAPSAYAN
- KAPLICA ile KAPLICA
( Kapalı ılıca, hamam. İLE Taneleri ufak bir tür buğday. )
( ... cum TRITICUM MONOCOCCUM )
- KAPLUMBAĞA'LARDA:
ERİL ile/ve DİŞİL
( Alt yan kabukları içe dönükse. İLE/VE Alt yan kabukları dışa dönükse. )
- KAPLUMBAĞA/TOSBAĞA ile TATLI SU KAPLUMBAĞASI
( REFŞ: Bir tür ırmak kaplumbağası.[Fırat ve Dicle'de bulunur.] )
( SÜLHAFİYYE[Ar.] | CHÉLONIENS[Fr.]: Kaplumbağalar. )
( ile ... )
( SÜLHAFÂ[çoğ. SELÂHİF] ile ATÛM )
( KEŞEF, BÂHE, SENG-PUŞT ile ... )
( TURTLE vs./and ... )
( TESTUDO GRAECA cum EMYS ORBICULARIS )
( LA TORTUGA con ... )
- KAPLUMBAĞA ile BEYAZ KAPLUMBAĞA
- KAPLUMBAĞA ile GÖKKUŞAĞI KAPLUMBAĞASI
( ... ile )
( ... vs. RAINBOW TURTLE )
- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL
( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )
- KAPLUMBAĞA ile İKİ BAŞLI KAPLUMBAĞA
- KAPLUMBAĞA ile İKİ KUYRUKLU KAPLUMBAĞA
- KAPLUMBAĞA ile KIRMIZI KULAKLI SU KAPLUMBAĞASI
( MISSISSIPPI )
( TESTUDO GRAECA cum TRACHEMYS SCRIPTA ELEGANS )
- KAPLUMBAĞA ile KUTUKAPLUMBAĞASI
( ... İLE Kuzey Amerika'da yaşar. )
- KAPLUMBAĞA ile KUZEY YILAN BOYUNLU KAPLUMBAĞASI
( ... İLE Avustralya ve Endonezya'da yaşarlar. )
( TURTLE vs. NORTHERN SNAKE-NECKED TURTLE )
- KAPLUMBAĞA ile MADAGASKAR KAPLUMBAĞASI
( ... ile )
- KAPLUMBAĞA ile/ve/<> PİNTA (ADASI) KAPLUMBAĞASI
( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'ndan olan Pinta adasında yaşayan Yalnız George adlı son dev kaplumbağa, 2012'de kalp yetmezliğinden ölerek soyu tükenmiştir. )
- KAPLUMBAĞA ile TİMSAH KAPAN KAPLUMBAĞASI
( ... ile )
- KAPLUMBAĞA ile TİMSAH TÜRÜ KAPLUMBAĞA
- KAPLUMBAĞA ile YASSI BAŞLI VE YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞA
( )
( ... cum CHITRA CHITRA )
- KAPLUMBAĞALARDA[SUBORDO]:
PLEURODIRA ile CRYROPTODIRA
( [boyunlarını] Yana bükerler. İLE S biçiminde, geriye bükerler. )
- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KAPON
( Gemi demiri üzerindeki zincir. )
- KAPORA[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= GÜVENMELİK
- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]
( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )
- KAPRİS[Fr./İng. CAPRICE] ile GURUR
( Geçici, düşüncesizce, değişken istek. | Huysuzluk. İLE Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir. | Övünme. Kurum, çalım. )
( CAPRICE/WHIM vs. PRIDE )
- KAPSAM/A ile KAPLAM/A
( Sınırları içine başka konuları ya da anlamları alma durumu. İLE Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği var olanların ve bireysel olayların bütünü. )
( Felsefede. İLE Mantıkta. )
- KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK
( ŞÜMÛL ile/ve/= ... )
- KAPSAM ile İSTİAP
( ... İLE İçine alma, içine sığdırma. )
- KAPSAM = ŞÜMUL = EXTENTION[İng., Fr.] = UMFANG, EXTENTION[Alm.] = EXTENTIO[Lat.] = EXTENSIÓN[İsp.]
- KAPSAMAK ile/ve KUCAKLAMAK
- KAPSAMI AŞAN ile/ve/||/<> KAPSAM DIŞINDA KALAN
- KAPSAYAN ANNE ile/ve/||/<> NESNEL ANNE
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/değil AŞKIN/LIK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> OKŞAYICI/LIK
- KAPŞONLU ile/değil TOGA
- KAPSÜL[Fr. < CAPSULE]
( Ateşli silahlarda, horozun ya da iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. | Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap. | Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap. | Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal ya da plastik araç.| Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı ya da ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç. | Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. | Bir örgeni ya da yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. | Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde. | Şişe kapağı. )
- KAPTAN PAŞA CAMİSİ ile KAPTAN PAŞA CAMİSİ
( Eyüp'te İskele Caddesi'ndedir. İLE Üsküdar, Doğancılar Caddesi'ndedir. )
( 1577'de, Hacı Mahmud Ağa tarafından. İLE 1727'de Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa tarafından. )
- KAPTAN[İt. < CAPITAN] ile/ve/değil/<> LOSTROMO[İt.]
( Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli. | Takım oyunlarında takımı temsil eden kişi. | Kaptan pilot. | Yolcu otobüsü sürücüsü. | Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kişi, efe. İLE/VE/DEĞİL/<> Ticaret gemilerinde, tayfaların başı. )
- KAPTANPAŞA/KAPTAN-I DERYA = ORAMİRAL
( Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral. )
- KAPULANA
( Mozambik'te, kadınların gündelik kullandıkları, gövdeye sarılarak giyilen bir çeşit giysi. [Bazen 2 ya da 3 kapulana, üst üste giyiliyor.][En yeni ve en temiz olanı alttadır.] )
- KAPUT[Fr. < CAPUTE] ile KAPUT
( Asker paltosu.| Otomobil, kamyon vb. motorlu taşıtlarda motoru örten açılır kapanır biçimdeki kapak. | Prezervatif. İLE İskambilde el vermeden yenme. | Kötü, bozuk, işe yaramaz. )
- KAPUT/HEAD[İng.] değil/yerine/= BAŞ
- KAPUZ ile/ve AKABE ile/ve MUHAK
( Dar ve derin geçit. İLE/VE Tehlikeli geçit. İLE/VE Dağ geçidi. )
- KAPUZ ile KAPUZ
( Dar ve derin koyak. İLE İçine girilemeyen sık orman. [Sığla ormanı gibi.] )
- KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KÂR TUTUMLU OLMAK
- KÂR ETMEK ile ENAYİ YERİNE KOYMAK
- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK
- KÂR HADDİ değil/yerine/= KAZANÇ BUCU
- KAR YAĞIŞI ile KAR FIRTINASI/TİPİ
( ... İLE Görüş mesafesini yağan kar ile 400 metrenin altına düşüren, en az 3 saat süren ve 56 km/saat hızında ya da daha şiddetli rüzgârlar ile görülen kar fırtınası. )
- KÂR-ÂGÂH[Ar.] ile KARÂR-GÂH[Ar., Fars.]
( İş bilir, uyanık. İLE Bir yerde oturup karar kılınacak, dinlenilecek yer. | Bir ordu kurmay kurulunun bulunduğu yer/merkez. )
- KÂR-GİL[Fars.] ile KÂR-GÎR[Fars.]
( Kerpiç bina. İLE İş tutan/tutucu. | Taştan ya da tuğladan yapılmış bina. )
- KAR' ile KAR' ile KA'R[çoğ. KUÛR] ile KÂR[Fars.] ile -KÂR[Fars.]
( Kapıyı çalma. İLE Hekimin, hastayı muayene ederken, ses almak üzere, bir örgene/uzva parmakla vurması. | Kapı çalma. | Su kabağı. İLE Çukur şeyin dibi, dip, son/nihayet. | Derinlik. İLE İş güç, iş. | Kazanç, temettü. | Meşguliyet; sanat. | İşleme, etki/te'sir. | Savaş. İLE "-li, -ci, eden, -edici" eklerinin karşılığıdır. Adları sıfat yapar.[HİLE-KÂR, İSYAN-KÂR, KANAAT-KÂR vb.] )
- KAR[< Ar. Soğuk.] ile/ve/değil DOLU/GIRCI/KIRCI
( SELC[çoğ. SÜLÛC] ile/ve/değil ... )
( BERF ile/ve/değil BEŞG, TEGERG[yağan dolu]
BÂRÂN Ü TEGERG: Yağmur ve dolu.
BERF-ÂB: Karsuyu, karlı soğuk su. | BERFÎN: Kardan, karla ilgili. | BERF-NÂK: Kış-yaz karlı olan, karı eksik olmayan. | BERF-PÂRE: Kar parçası. )
- KÂR[Azr.] = SAĞIR[Tr.]
- KÂR[Fars.] ile/ve/||/<> KÂM[Fars.]
( Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. İLE/VE/||/<> Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )
- KÂR değil/yerine AR
- KAR ile EBEBULGURU
( ... İLE Bulgur iriliğinde yağan kar. )
- KÂR ile GETİRİM/RANT[Fr.]
( ... İLE Bir mal ya da paranın, belirli bir süre içinde emek verilmeden sağladığı gelir. )
- KAR ile KÂR
( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- KAR ile/ve/||/<>/> KARLIK
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE/VE/||/<>/> Kar kuyusu. | Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar ya da buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe. )
- KÂR ile KAZANÇ
( PROFIT vs. BENEFIT/ADVANTAGE )
- KÂR değil/yerine/= KAZANÇ/YARAR
- KÂR ile/ve SENYORAJ
- KAR ile/değil SULUSEPKEN/SEPKEN
( ... İLE/DEĞİL Yağmurla karışık yağan kar. )
- KÂR ile/ve/> TEMETTU'
- KÂR ile VOLİ[Yun.]
( ... İLE Vurgun, kazanç, kâr. )
- KÂR ile/ve ZARAR
( Fahiş olmamak kaydıyla çeşitli koşullara göre değişebilir. İLE/VE Neresinden dönülürse kârdır. )
- KARA ASTRONOMİSİ ile/ve DENİZ ASTRONOMİSİ
- KARA ÇAM ile KIZIL ÇAM ile YEŞİL ÇAM
( )
- KARA ÇARŞAF ile BUNKO
( ... İLE Özbekçe'de. )
- KARA ÇÖL ile/ve/<> KIZIL ÇÖL
- KARA DELİK ile BEYAZ CÜCE
( Çok büyük kütleli yıldızların çökmesiyle oluşan, ışığın bile kaçamadığı bölge. İLE Düşük kütleli yıldızların yaşamının son evresinde oluşan yoğun ve küçük yıldız. )
- KARA DELİK ile/ve/değil EŞİK
- KARA DELİK ile/ve/||/<> OLAY UFKU
- KARA ENERJİ ile/ve KARA MADDE
- KARA İGUANASI (HİNT KERTENKELESİ) ile SU-KARA İGUANASI
( Kahverengi. İLE Siyah. )
( Amerika'nın tropikal bölgelerinde yaşar. İLE Galapagos Adaları'nda yaşar. )
( [kökeni/etimolojisi] Karaibçe'den İspanyolca'ya geçmiştir. )
( IGUANA vs. MARINE IGUANA )
( IGUANA TUBERCULARA, CONOLOPHUS SUBCRISTATUS )
- KARA KAPLUMBAĞALARINDA:
TRAKYA/YUNAN ile KUZEY AFRİKA
( [büyüklüğü] 20 cm.'dir. İLE 30 cm.'dir. )
( Yunanistan, Balkanlar, İtalya ve Anadolu'da yaşarlar. İLE Güney Avrupa, İran ve Mısır'da yaşarlar. )
( [kış uykusuna] Yatarlar. İLE Yatarlar. )
( Otçuldur. İLE Otçuldur. )
( TESTUDO HERMANI cum TESTUDO GRAECA )
- KARA KAPLUMBAĞASI ile BATAKLIK KAPLUMBAĞASI ile TATLISU KAPLUMBAĞASI ile DENİZ KAPLUMBAĞASI
( Bilinen, 200'den fazla çeşidi bulunmaktadır. Türkiye'de, 10 kaplumbağa türü bulunmaktadır. )
( ... İLE ... İLE ... İLE Türkiye'deki yuvalama kumsalları: Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında belirlenmiş ve resmî olarak kabul edilmiş 21 yuvalama kumsalı bulunuyor. Bu kumsallar, Batı'dan Doğu'ya şöyle sıralanmaktadır: Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye (Muğla), Patara, Kale, Kumluca, Çıralı, Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa (Antalya), Anamur, Göksu Deltası, Alata, Kazanlı, Davultepe (Mersin), Akyatan, Yumurtalık (Adana) ve Samandağ (Hatay). )
( [yaşam alanları] Dağlık, ormanlık hatta çöl ortamlarında bile rastlanmaktadır. İLE ... İLE Karadan, su yaşamına geçen hayvanlardandır. Tropikal ve alt tropikal iklim bölgelerinde yaşarlar. İLE Hem karada, hem de suda yaşarlar. Dünyanın orta bölgelerinde, tropikal bölgelerine yakın denizlerinde, açık okyanuslarda, kıyı habitatları özellikle tropikal ve ılıman bölgelerde, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu, Karayipler ve Akdeniz'de yaşarlar. )
( [yaşam süreleri] ... İLE ... İLE ... İLE 25-50 yıldır. )
( ... İLE ... İLE ... İLE Dünya denizlerinde yaşayan yedi deniz kaplumbağası türü:[Dermochelys coriacea, Eretmochelys imbricata, Lepidochelys kempii, Lepidochelys olivacea, Chelonia mydas, Caretta caretta, Natator depressus] )
( Ayaklarında, beş parmak bulunmaktadır. Çiftleşmeyi kolaylaştırabilmek için karın alt kabuğu, erillerde daha güçlü ve içe doğru çöküktür. Erillerin, ön bacak tırnaklarından biri, dişiyi çiftleşme sırasında kavrayabilmek üzere daha uzundur. İLE ... İLE Parmakları arasında yarım perde biçimlenmiştir. Ayakları ve sırt kabukları biraz daha küçülmüş, uzamış ve yüzmeye uygun bir duruma gelmiştir.[Fırat kaplumbağasında, kabuk, tam sertleşmemiş bir yapı gösterir.] İLE Ayakları, yüzmeye uygun palet benzeri biçim almıştır. Tırnaklardan bir ya da ikisi kalmıştır. Kabukları, kayık benzeri, uzun bir biçim almış, baş ve ön ayakların bulunduğu yerden, kabuk, daha geri çekilmiştir. )
( Kaplumbağalar, kıçlarından da soluk alabilirler. )
( SELÂHİF[< SULHAFÂT, SULAHFÂT ]: Kaplumbağalar. )
( TURTLE vs. TORTOISE vs. ... )
( TURÂBİYYE ile ... ile ... )
( TESTUDO avec ... avec ... )
- KARA KARA (DÜŞÜNMEK)
( ALE-L-İNFİRÂD )
( AVAZ AVAZ )
- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME
- KARA KURBAĞASI ile DEV KARA KURBAĞASI
( ... İLE Çok zehirlilerdir. [Büyük timsahları bile zehirleyebilecek güçtedir.] )
( ... İLE Anavatanları, Orta ve Güney Amerika'dır. )
( ... İLE Avustralya'da 100 milyon dev karakurbağası yaşamaktadır. [Dev karakurbağası dışında karakurbağası türü yaşamaz.][Avustralya'ya özgü kurbağa türlerinden dört kat daha fazla yumurtlarlar.] )
( ... ile )
( ... cum BUFO MARINUS )
- KARA KURBAĞASI ile FOWLER KARA KURBAĞASI
( Karalarda yaşayan, yumurtalarını suya bırakan bir tür kurbağa. İLE Soğuk algınlığına yakalanmış bir koyunun melemesine benzer bir ses çıkarır. )
( ... cum BUFO FOWLER )
( LA RANA con ... )
- KARA MAMBA ile KRAL KOBRA
( ... İLE Dünyanın en iri zehirli yılanı. )
( ... İLE Isırırken enjekte ettiği zehiri bir fili 2,5 saatte, yetişkin bir kişiyi/insanı da 1,5 dakikada öldürebilecek güçtedir. )
( ... İLE Yılda bir kez çiftleşirler ve çiftleşmenin ardından dişilleri erilleri yerler. )
( ... İLE Yağmur ormanlarında yaşarlar. [Malezya ve Endonezya] )
( ... İLE 18 metre yüksekliğe kadar çıkabilirler. )
( DENDROASPIS POLYLEPIS cum OPHIOPHAGUS HANNAH )
- KARA MEMELİLERİ ile/ve DENİZ MEMELİLERİ
( Doğumda, önce başları çıkar. İLE/VE Doğumda, önce kuyrukları çıkar. )
( ... İLE/VE Dünyada 85 tür deniz memelisi bulunmaktadır. )
( ... İLE/VE Deniz memelilerinin 10 türü, toplu olarak intihar etmektedir. )
- KARA SIĞIRI yerine KARA HAYVANI
- KARA SÜLEYMAN MESCİDİ ile KARA SÜLEYMAN MESCİDİ ile KARA SÜLEYMAN MESCİDİ
( Eyüp, Düğmeciler Mahallesi'ndedir. İLE Süleymaniye'de, Bozdoğan Su Kemeri yakınındadır. İLE Eyüp, Nişanca'dadır. )
( Defterdar Kara Süleyman Çelebi tarafından. [Defterdar ya da Tahta Minâre Camisi olarak da bilinir.] İLE Süleyman Subaşı tarafından. [Süleyman Subaşı ya da Kirazlı Mescid olarak da bilinir.] İLE XVI. yüzyılda, Süleyman Subaşı tarafından. [Münzevî(yalnız yaşayan) ya da Müzevvir(yalancı) Mescidi adlarıyla da bilinir.] )
- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE
- KARA YEMEK / KARA ASLAN TAKIMI
- KARA YEMİŞ
( TAFLAN[yerel dilde] )
- KARA YILANI ile/ve KARAYILAN
( ... İLE Boyu uzun, başı iri pullarla örtülü, zararlı hayvanları yediği için tarıma yararlı, tehlikesiz bir yılan. )
( RINGED/GRASS SNAKE vs./and WHIPSNAKE )
( TROPIDONOTUS NATRIX cum/et COLUBER JUGULARIS / DOLICHOPHIS JUGULARIS )
- KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI
( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )
- KARA ile/ve/||/<> DENİZ
- KARA ile KARA
( Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. İLE En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı. | Bu renkte olan. | Esmer. | Kötü, uğursuz, sıkıntılı. | Yüz kızartıcı durum, leke. | İftira. )
- KARA ile KARANLIK
- KARA ile SİYAH
- KARABALDIR = BALDIRIKARA
( Nemli yerlerde yetişen, çoğu eğrelti otu türünün ortak adı. )
- KARABAŞ MARTI ile BÜYÜK KARABAŞ MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. GREAT BLACK-HEADED GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS ICHTHYAETUS )
- KARABAŞ MARTI ile KÜÇÜK KARABAŞ MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. BONAPART'S GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS PHILADELPHIA )
- KARABAŞ MARTI ile KÜÇÜK MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. GREAT BLACK-HEADED GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS ICHTHYAETUS )
- KARABAŞ ile KARABAŞ
( Çoban köpeği. | Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı. | Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi ya da menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki [Lavandula stoechas]. | Kışa dayanıklı sert buğday. İLE Rahip. | Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek. )
- KARABASAN ile/ve/değil/||/<>/< KAYGI
- KARABATAK / KARABATAK
- KARABATAK ile TEPELİ KARABATAK ile KÜÇÜK KARABATAK
( )
- KARABİBER ile DÂR-İ FÜLFÜL[Fars., Ar.]
( ... İLE Karabibere benzer, uzun dâneli baharat. )
- KARABİBER ile KARABİBER
( Karabibergillerin örnek bitkisi olan, zeytinsi, meyvelerin taneleri yuvarlak, yaprakları kalp biçiminde, tırmanıcı bir bitki. | Bu bitkinin baharat olarak kullanılan kuru ve siyah tanesi. | Bu tanelerin kurutulup öğütülmesiyle yapılan toz. İLE Sevimli ve ufak tefek esmer güzeli. )
( PIPER NIGRUM cum ... )
- KARABOYA = ZAÇYAĞI
( Derişik sülfürik asit. )
- KARABUĞDAY ile/||/<>/< KARABUĞDAYGİLLER
( ... İLE/||/<>/< Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları boğumlu, çiçekleri başak ya da salkım durumunda bazı türleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir aile. )
- KARACA ile EBBÂZ
( ... İLE Sıçrayıp atlayan karaca. )
- KARACA ile KARACA ile KARACA
( Rengi karaya yakın olan, esmer. İLE Üst kol. İLE Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir hayvan. )
- KARACAOT = ÇÖREK OTU
( Bir tür çöpleme. | Çörek otu. )
( HELLOBORUS NIGER )
- KARAÇİ ile KÜÇÜK KÖY
( KÜÇÜK KÖY )
- KARACİĞER(BAĞIR/KIZILCİĞER/CİĞER) ve KALP ve DİMAĞ
( NEFS-İ NEBATİ ve NEFS-İ HAYVÂNİ ve NEFS-İ İNSÂNÎ )
- KARACİĞER ve/||/<> BAĞIRSAK
( %75'i olmadan yaşayabiliriz. VE/||/<> %80'i olmadan yaşayabiliriz. )
- KARACIL OMURGALILAR:
SÜRÜNGENLER ile/ve/<> KUŞLAR ile/ve/<> MEMELİLER
- KARADENİZ MEDRESELERİ ile/ve AKDENİZ MEDRESELERİ
- KARAFATMA ile HAMAMBÖCEĞİ/KAKALAK ile HANIMBÖCEĞİ/GELİNBÖCEĞİ ile TAHTAKURUSU
( Kınkanatlılardan, böcek, kurt ve sümüklüböceklerle beslenen, tarıma yararlı, parlak siyah renkli bir böcek. İLE Hamamböceğigillerden, temiz tutulmayan yerlerde üreyen, zararlı bir böcek. İLE Kınkanatlılardan, kara benekli, kırmızı renkte, kurtçukları yemesinden dolayı yararlı sayılan bir böcek. İLE Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. )
( ORIENTAL COCKROACH/BLACK BEETLE vs. COCKROACH/TICK/ACARID vs. CHINCH )
( CARABUS cum BLATTA ORIENTALIS cum COCCINELLA cum CIMEX LECTULARIUS )
- KARAĞI ile KARAĞI
( Ateş karıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk. İLE Gece körlüğü, tavukkarası. )
- KARAGÖZ OYUNUNDA:
MUHÂVERE ile/ve/<> FASIL
- KARAGÖZ SAHNESİNDE:
ÇIRAK ile/ve/<> YARDAK ile/ve/<> DAYREZEN ile/ve/<> SANDIKKAR
- KARAGÖZ ile KARAGÖZ
( İzmaritgillerden, 25-30 santimetre uzunluğunda, enli, boz renkli bir balık. | Güldürüp eğlendiren kişi. İLE Mukavvadan kesilip boyanmış insan biçimlerini beyaz bir perde üzerine arkadan ışık vererek yansıtma yoluyla oynatmaya dayalı bir gösteri oyunu. | Bu oyunda halk görüşünü ve duyuşunu veren kişi. )
( SARGUS SARGUS cum ... )
- KARAİM = KARAY
( Çoğu Türk soyundan olan ve genellikle Polonya ve Litvanya topraklarında oturan bir Musevi topluluğu. )
- KARAKAFES = EŞEKKULAĞI
( Sığırdiligillerden, çiçekleri beyaz ve menekşeye çalan kırmızı renkte, eczacılıkta kullanılan bir bitki. )
- KARAKEÇİ ile KARAKEÇİ/KIL KEÇİSİ
( Sazana benzer bir tatlı su balığı. İLE Rengi beyazdan siyaha kadar değişmekle beraber en çok siyah renklisi görülen yerli bir tür keçi. )
( BARBUS FLUVIATILIS cum ... )
- KARAKEHRİBAR = OLTU/OKSİDİYON TAŞI
- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ
- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR
- KARAKTER[İng. < CHARACTER] değil/yerine/= İMCETÜR
- KARAKTER ile ALGI DÜZENEĞİ
( CHARACTER vs. PARADIGM )
- KARAKTER = SECİYE, HASİSA = CHARACTER[İng.] = CARACTÈRE[Fr.] = CHARAKTER[Alm.] = KHARAKTER < KHARASSEIN[Yun.] = CARÂCTER[İsp.]
- KARAKTERISTİK/CHARACTERISTIC[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ
- KARAKTERİSTİK değil/yerine/= IRASAL
- KARAKTERİZE (ETMEK) değil/yerine/= IRALANMIŞ / IRALAMAK
- KARAKUL ile KARAKUL
( Bir tür kuş. İLE Asıl yurdu Buhara'da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins koyun. )
- KARAKULAK ile/<> AFRİKA ALTIN KEDİSİ ile/<> SERVAL KEDİSİ
- KARAKULAK ile KARAKULAK/MİNEKOP ile KARAKULAK
( Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan. İLE Balık. İLE Osmanlı Devleti'nde emir çavuşu, haberci. )
( CARACAL MELANOTIS cum UMBRINA CIRROSA cum ... )
- KARAKULAK ile VAŞAK
( Asya ve Afrika'da yaşayan vahşi bir kedi türüdür. Anadolu'yu da yaşam alanı olarak seçen Karakulağın soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır ve avlanması yasaktır. Latince adı Caracal Caracal olan bu kedinin adı, Türkçe'den gelmektedir. Kulaklarının üstündeki uzun siyah tüyler yüzünden, uzun süre, bir çeşit vaşak olduğu düşünülse de yapılan araştırmalar sonucu ayrı bir tür olduğu ortaya konulmuştur. Hatta vaşak türünün ortaya çıkmasından da önce var olduğu bilinmektedir. İLE ... )
( )
( SİYÂH-GÛŞ ile ... )
- KARAKURUM:
HUNLAR ile/ve GÖKTÜRKLER ile/ve MOĞOLLAR
( Karakurum, tarihin en geniş topraklara sahip üç imparatorluğunun merkezi olmak üzere, bomboş bir arazinin ortasında kurulmuş ve Hunlar'a, Göktürkler'e ve Moğollar'a başkentlik etmiştir. )
- KARAKUŞ ile KARAKUŞ
( Kartal türünden kuşlara verilen ad. İLE Atların ayaklarında şiş yapan bir hastalık. )
- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA
- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL
- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK
- KARAMBOL[Fr. < CARAMBOLE < İsp. CARAMBOLA] ile KARGAŞA
( Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması. | Çarpışma, birbirine çarpma. | Karışıklık, karmaşa. İLE Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu. | Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık. )
- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )
- KARAMSAR/LIK ve/||/<>/>/< KORKAK/LIK
- KARAMSAR/LIK ile/ve KÖTÜMSER/LİK ile/ve OLUMSUZ/LUK (NEGATİF/LİK)
( BEDBÎN )
( PESSIMISTE )
( PESSIMIST )
- KARAMSARLIK ile KARANLIK
- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK
- KARANA
( Neden, bir sonuca şaşmaz biçimde öncülük eden ilk neden; gerektiğinde görünen etki şekline bürünen, tezahür etmemiş potansiyel neden; evrenin maddi nedeni. Karana, potansiyel haldeki kozmik enerjidir. )
- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KARAMUK
( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki. | Gövdede, kara renkli kabarcıklara neden olan bir hastalık. | Koyunlarda görülen bir hastalık türü. )
( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum AGROSTEMMAGITHAGO )
- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KASIK OTU
( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki. )
( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum HERNIARIA HIRSUTA )
- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile TARÇIN[Fars. < DÂRÇÎN < DÂRÛ-Yİ ÇİN/DÂR-I ÇİN: Çin darısı/ağacı.]
( ... İLE Tarçın bitkisinin kökeninin, Sri Lanka olarak da bilinen Seylan Adası olduğu söylenir. Ne var ki, biz bu bitkiyi Uzakdoğu'dan, Çin ve Malezya gibi ülkelerden almışız. Aslında, bitkinin dilimizdeki adı da, tarihi bu bağa ilişkin bir ipucu verir gibi. Farsça, "dâr" sözcüğü, ağaç anlamına geliyor.[Arapça'da ev anlamına gelen "dâr" sözcüğüyle karıştırılmamalı!] "Dâr-ı Çin" yani "Çin ağacı" sözcüğü, Farsça'dan dilimize girmiş ve başındaki sessiz harf sertleşerek tarçın biçiminde söylenir olmuş.
İngilizce gibi Batı dillerinde, tarçın sözcüğünün karşılığı, "cinnamon". Bu sözcük, Latince, tarçın demek olan "cinnamomum" sözcüğünden kaynaklanıyor. Ama sözcük, Latince'ye gelinceye kadar dilden dile dolaşmış. Tıpkı, İpek Yolu tüccarlarının, mallarını taşımaları gibi, sözcük de dilden dile taşınmış. Sözcük, Latince'ye, eski Yunanca "kinnamomon"dan geçmiş. Yunanlar'sa, bu sözcüğü, İbraniler'in, "kinamom" dedikleri sözcükten alıp dillerine uyarlamışlar. Aramca, "qunimun" olarak söylenilen sözcüğün kökeniyse, Malezya'da ve Endonezya'da konuşulan Malay dili. Bu dilde, "kayu manis" sözcüğü, "tatlı odun" anlamına geliyor. )
( CLOVE vs. CINNAMON )
- KARANFİL ile KASTAMONU KARANFİLİ
- KARANFİLSİ KOROLLA, KARANFİL ÇİÇEĞİNDEKİ GİBİ BİR KOROLLA = TÜVEYC-İ KARANFİLÎ = COROLLE CARYOPHYLLÉE
- KARANLIĞIN:
OLUMSUZLUĞU ile/ve/||/<> DOĞURTUCULUĞU
- KARANLIK:
ZULÜM ile SIKINTI
( Algısı. İLE Duygusu. )
- KARANLIK ile ALACAKARANLIK
( TÂRÂN, TÂRÎK ile ... )
( DARKNESS vs. TWILIGHT )
- KARANLIK ile/ve/||/<> BULANIK
- KARANLIK ile/değil GÖLGE
( ... İLE/DEĞİL Göreli karanlık. )
- KARANLIK ile/ve/yerine KANDİL (-İN UYANDIRILMASI)
- KARANLIK ile/değil LOŞ
( ... İLE/DEĞİL Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan yer. | Az ışık veren. )
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
- KARANTİNA[İt. < QUARANTINA] ile/ve/=/||/<> YALITIM/AYIRMA/YALNIZLAŞTIRMA/TECRİT[Ar. < TECRÎD]
( Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belirli bir bölgenin ya da yerin denetim altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. | Hastahanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer. İLE/VE/=/||/<> Ayırma, ayrı bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu, cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. )
- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)
( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )
- KARAR VERMEK ile/ve İZİN VERMEK
( TO DECIDE vs./and TO GIVE PERMISSION )
- KARAR VERMEK ile/ve KARAR ALMAK
( Karar vermek, acıyı yok eder. | Karar verebilen, acıyı yener. )
- KARAR:
"ISMARLAMA" ile/ve/<> BAŞTAN SAVMA
- KARAR/INDA ve/=/||/<> KIVAM/INDA
- KARAR = DECISION[İng.] = DÉCISION[Fr.] = ENTSCHEIDUNG[Alm.] = DECISIÓN[İsp.]
- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE
- KARAR ile/ve/değil EŞİK
- KARAR ile/ve/değil GEREKLİLİK
( [not] DECISION vs./and/but NECESSITY )
- KARAR ile KOMPLO
( ... İLE Bir kişiye karşı toplu olarak alınan karar. )
- KARAR ile/ve ONAY
( DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT )
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- KARAR değil/yerine/= VARGI
- KARARI-DUVARI (OLMAMAK)
( Bir kişinin nasıl hareket edeceğinin bilinememesi. )
- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK
- KARARLI DURUM ile/>< KARARSIZ DURUM
( Bir yapının/sürecin zamanla değişmeyen durumu. İLE/>< Bir yapının/sürecin zamanla değişen ve bozunan durumu. )
- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARARLILIK yerine/ya da SEVGİ
( Sevgi )
- KARARLILIK ve ULAŞMAK
( DECESIVENESS and TO ATTAIN )
- KARARLILIK ile/ve/||/<> YARILANMA
- KARARSIZ ile YERİNDE DURAMAYAN
- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK
( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )
- KARARTMA ile KARARTMAK
( Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde alınan önlemlerin tümü. İLE Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak. | Karanlık duruma getirmek. | Işığı kısmak ya da örtmek. | Kötü bir duruma getirmek. )
- KARASU ile KARASULARI
( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )
- KARATAVUĞUN ÖTÜŞÜ ...:
SABAHA KARŞI ile/ve/ya da/||/<> GÜN BATIMINDAN SONRA
- KARATAVUK ile KIZILKUYRUK
( Karatavukgillerden, tüyleri kara, meyve ve böceklerle beslenen ötücü kuş. İLE Karatavukgillerden, kışın göçen, küçük, güzel bir kuş. )
( TURDUS MERULA cum PHOENICURUS )
- KARATAY MEDRESESİ
( Antalya'daki ünlü medrese. )
- KARATE KUŞAKLARINDA:
BEYAZ ile/ve/||/<>/> SARI ile/ve/||/<>/> TURUNCU ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> MAVİ ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(3. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(2. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(1. KYU) ile/ve/||/<>/> SİYAH (1. DAN) ile/ve/||/<>/> SİYAH (2. - 10. DAN)
- KARAVAN[Fr. < CARAVANE] ile KARAVANA[İt. < CAROVANA]
( Bir otomobilin arkasına takılan, hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı araç. İLE Genellikle orduda yemek dağıtımında kullanılan büyük metal kap. | Bu kaptan dağıtılan yemek. | İnce, yassı elmas. | Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama. )
- KARAVAN ile/ve/değil CAMPER
- KARAVANA[İt. < CAROVANA] ile KERES
( Genellikle orduda yemek dağıtımında kullanılan büyük metal kap. | Bu kaptan dağıtılan yemek. | İnce, yassı elmas. | Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama. İLE Büyük ve derin karavana. )
- KARAVAŞ ile YARDIMCI
( Cariye, yardımcı kız. )
- KARAVELE/KARAVELA[İt. < CARAVELLE] ile/ve/<>/> KARAKA
( Yelkenli keşif gemisi. Büyük deniz teknesi. | Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. İLE/VE/<>/> Büyük, yelkenli gemi. )
- KARAYEL ile KARAYER
( Kuzeybatı'dan esen, genellikle soğuk, bazen fırtına niteliğinde yel[>< keşişleme]. | Kuzeybatı 315°'lik yön. İLE Mezar, sin, gömüt. )
- KARAYOSUNU ile KARAYOSUNLARI
( Çayır ve ormanlarda yumuşak bir bitki oluşturan çiçeksiz bitki. İLE Çiçeksiz bitkiler sınıfından, nemli yerlerde yetişen, birleşim ya da spor verme yoluyla üreyen, pek çok türü bulunan bir bitki ailesi. )
- KARBOKSİLİK ASİT ile ESTER
( -COOH öbeğine sahip organik asitler. İLE -COOR öbeğine sahip organik bileşikler. )
- KARBON ALAŞIMLI ile/ve/değil/yerine TAMAMI KARBON
- KARBON ATOMU ETKİLEŞİM DERECELERİ:
+120 ºC ile -20 ºC arasındadır.
- KARBON KİMYASI ile/||/<> HİDROJEN KİMYASI
( Karbon bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Hidrojen bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KARBON KİMYASI ile/||/<> SİLİSYUM KİMYASI
( Karbon bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Silisyum bileşiklerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KARBON-12 ile KARBON-14
( 6 proton ve 6 nötron içeren karbon izotopu. İLE 6 proton ve 8 nötron içeren karbon izotopu. )
- KARBON:
HAZNELERİ ile/ve/||/<> AKIŞLARI
( )
( 1 mol karbon = 12 gram )
( Yanardağ başkalaşım etkinlikleri
3 x 1012 mol/yıl
Atmosfer
5.6 x 1016 mol/yıl < [arası: 300 yıl] > (Yüzey organik öğeleri: 2 x 1017 mol/yıl)
^
|
| [arası: 3000 yıl]
|
v
Okyanus
3.2 x 1018 mol/yıl
|
| [arası: 2 x 1013 mol/yıl]
|
v
[çözünme: 1.7 x 1013 mol/yıl]
Tortul karbona mineralleri
5 x 1021 mol/yıl
)
- KARBON[Fr. < CARBONE] ile KARBOKSİL[Fr. < CARBOXYLE]
( Atom numarası 6, atom ağırlığı 12 olan, doğada elmas, grafit gibi billurlaşmış ya da maden kömürü, linyit, antrasit gibi biçimsiz olarak bulunan, canlı varolanların aslını oluşturan ve yandıktan sonra kömür durumuna geçen öğe.[simgesi C] İLE Organik asit öbeğinde bulunan, -COOH formülündeki tek değerli kökler. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- KARBON[Fr. < CARBONE] ile KARBONİT[Fr. < CARBONITE]
( Atom numarası 6, atom ağırlığı 12 olan, doğada elmas, grafit gibi billurlaşmış ya da maden kömürü, linyit, antrasit gibi biçimsiz olarak bulunan, canlı varolanların aslını oluşturan ve yandıktan sonra kömür durumuna geçen öğe.[simgesi C] İLE Karbon öbeğinden, yalın nesne. )
- KARBON/AZOT ile KİYANUS
( ... İLE Doğada serbest olarak bulunmayan fakat çok sayıda nesnenin birleşimine giren, karbon ve azottan oluşan bir gaz. )
- KARBON ile/ve/||/<>/> BENZEN HALKASI
( Kimya. İLE/VE/||/<>/> Petrokimya. )
- KARBON ile GRAFİT[Fr. < Yun.]
( Atom numarası 6, atomsal kütlesi 12.01115, yoğunluğu 3.52 g/cm³, ergime derecesi 3500 °C, kaynama derecesi 4800 °C, elmazs, kömür ve grafit olarak serbestçe bulunan ve organik bileşiklerin ana elementini oluşturan, ısı ve elektriği oldukça iyi ileten, atomları, karbonda kristal yapının büyük bir sertlik kazanmasına yol açan, eşit aralıkta ve dört yüzlü, grafitte düzgün altıgen kafesler oluşturarak üst üste katmanlar biçiminde dizilmiş olan, duruma göre elektroartı ya da elektroeksi olabilen, doğal karbonun %98.9'unu oluşturan 12 kütle numaralı kararlı izotopu, tam olarak 12 birimlik atomik kütlesiyle en son atomsal kütle birimi [bağıl çekirdeksi kütle birimi] olarak, radyoaktif da denilen 14 kütle numaralı doğal radyoaktif izotopu, yayınladığı 156keV enerjili beta [β"] ışınları ve 5780 yıl yarılanma süresiyle, yaş belirlemede ve fotosentezde, karbonun metabolik yolunun açıklanmasında kullanılan, periyodik cetvelin dördüncü sütununda yer alan ametal. [Simgesi: C]
İLE
Kurşunkalem ve bazı aygıt parçalarının yapımında kullanılan, yumuşak, kolaylıkla toz durumuna gelebilen, gri siyah renkli, yapay olarak billurlaşabilen, bir çeşit doğal karbon. )
( CARBON vs. GRAFIT )
( LE CARBONE avec GRAFIT )
( KOHLENSTOFF mit ... )
- KARBON ile KARBONİFER[Fr. < CARBONIFÈRE]
( ... İLE Karbon dönemi. )
- KARBON ile PENTAN[Fr.]
( ... İLE Formülü, C5H12 olan doymuş hidrokarbon. )
- KARBON ile/ve/||/<> SİLİKON
- KARBONADO[İsp. < CARBONADO] değil/yerine/= KARAELMAS
( Kayaları delmekte kullanılan siyah elmas. | Maden kömürü. )
- KARBONAT ile BİKARBONAT
( CO³²? iyonunu içeren bileşikler. İLE HCO³? iyonunu içeren bileşikler. )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARBONDİOKSİT[Fr. < CARBONDIOXYDE] ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NİTRÖZ OKSİT
( Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0 °C'de ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz.[CO2] İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Karbondioksitten, 300 kat daha zararlı sera gazı. )
- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> METAN GAZI
( ... İLE 20 kat daha etkilidir. )
- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> OKSİJEN
( Gözesolunum sonucu açığa çıkan gaz. İLE/VE/||/<> Fotosentez sonucu açığa çıkan gaz. )
( Hayvanda/n ve insanda/n. İLE/VE/||/<> Bitkide/n. )
- KARBONHİDRAT ile PROTEİN
( Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşikler. İLE Karbon, hidrojen, oksijen ve azot içeren organik bileşikler. )
- KARBONİL ÖBEĞİ/GRUBU ile KARBONİL KARBONU
( C=O öbeğine sahip işlevsel öbek. İLE Karbonil öbeğine bağlı karbon atomu. )
- KARBONİL[Fr. < CARBONILE] ile KETON[Fr. < CETON]
( Birleşme değeri 2 olan karbonmonoksit. İLE Karbonil grubuna iki alkil kökünün bağlanmasıyla türeyen birleşik. )
- KARBONLAMA ile KARBONLAMAK/KARBÜRLEME
( Çeliğe karbon verme işlemi. İLE Bir maden ya da alaşımı karbon bakımından zenginleştirmek. )
- KARBONMONOKSİT ile/ve/||/<>/> KARBONİL[Fr. < CARBONILE]
( 0,97 yoğunluğunda, renksiz, kokusuz, zehirleyici bir gaz. [Bol miktarda ısı açığa çıkararak mavi bir alevle yanar ve hava ile birleşerek birçok uygulama alanı olan patlayıcı bir karışım oluşturur.] [simgesi CO]. İLE/VE/||/<>/> Birleşme değeri 2 olan karbonmonoksit. )
- KARBONUN TEPKİMESİ
( -20 °C ilâ 120 °C )
- KARBÜR[Fr. < CARBURE] ile KOHENİT[Fr. < COHENITE]
( Karbonun başka bir öğeyle birleşmesinden oluşan nesne. İLE Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür. )
- KARCIĞAR
( Klasik Türk müziğinde hareketli bir makam. )
- KARDA-KIŞTA
- KARDEŞ/KARDAŞ ile İKİZ
- KARDEŞ ile/değil/yerine ARKADAŞ ile/değil/yerine İHVAN
- KARDEŞ ile BACI
( ... İLE Kız kardeş. | Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara verilen unvan. | Büyük kız kardeş, abla. | Tarikat şeyhlerinin karısı. | Kadınlara söylenilen bir seslenme sözü. )
- KARDEŞ ile EMİŞ/RADÎ'[Ar.]
( ... İLE Süt kardeş. )
- KARDEŞ ile/ve/değil KARINDAŞ
- KARDEŞ ile/ve/değil/||/<> MUSAHİB
- KARDEŞ ile/<> SÜTKARDEŞ
- KARDEŞ ile/ve ÜVEY KARDEŞ
( Anne-baba bir olan/lar. İLE/VE Ayrı anne ya da babadan olan/lar. )
( AH Lİ-ÜMM: Baba ayrı, anne bir kardeş. )
( AH, AHÂ, UHT[kızkardeş] ile/ve ... )
( BÂLÛ, DÂDER ile/ve DÂDENDER, DÂDER-ENDER )
- KARDEŞİM ile "KARDEŞİM!"
- KARDEŞLENMEK ile KARDEŞLENMEK
( Ekin bir kökten birkaç sap birden üremek. İLE Kardeş sahibi olmak. )
- KARDEŞLER('İ)
- KARDEŞLİK ile/ve/<> BİRLİK
- KARDEŞLİK ve/||/<>/< ÖZGÜVEN (İLE)
- KARDİNAL/CARDİNAL[İng.] değil/yerine/= ANA
- KARDİYAK AREST/CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI
- KARDİYAK ARREST ile/||/<> KALP YETMEZLİĞİ
( Kalbin aniden durması. İLE/||/<> Kalbin gövdeye yeterli kan pompalayamaması. )
- KARDİYAK OUTPUT/CARDİAC OUTPUT[İng.] değil/yerine/= KALP DEBİSİ
- KARDİYOJENİK ŞOK ile/||/<> HİPOVOLEMİK ŞOK
( Kalbin yeterli kan pompalayamaması sonucu oluşan şok. İLE/||/<> Kan hacminin azalması sonucu oluşan şok. )
- KARDİYOJENİK/CARDIOGENIC[İng.] değil/yerine/= KALP KAYNAKLI
- KARDİYOLOJİ ile/||/<> PULMONOLOJİ
( Kalp ve dolaşım düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Akciğer ve solunum düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. )
- KARDİYOMEGALİ ile/||/<> KARDİYOMİYOPATİ
( Kalbin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. )
- KARDİYOMİYOPATİ ile/||/<> PERİKARDİT
( Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )
- KARDİYOPATİ ile/ve/||/<> KARDİYOSKLEROZ ile/ve/||/<> KARDİYOSKOP
( Kalp hastalıklarının genel adı. İLE/VE/||/<> Kalp dokusu sertleşmesi.[Bazen atardamar sertleşmesiyle birlikte görülür.] İLE/VE/||/<> Kalp hareketlerinin incelenmesine yarayan aygıt. )
- KARE değil/yerine/= DÖRDÜL
- KARE ve HALK
- KARE ile/ve/||/<> KAREKÖK
( Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba. | Bu biçimde olan. | İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın biraraya gelmesi. İLE Karesi verilen bir sayıya eşit olan sayı. )
- KARE değil PARABOL
- KAREEM ABDUL JABBAR ve/||/<>/> JOHN WOODEN
( )
- KAREKTER değil KARAKTER
- KARELEME ile KARELEMEK
( Karelemek. | Bir resmin, büyülterek ya da küçülterek benzerini çıkarma yöntemi. | Herhangi bir çokgenle eş değerli bir kare çizme. | Eş değer bir kare ile hesaplama. İLE Karelere ayırmak. | Bir resmi büyültme ya da küçültme işleminden sonra asıl örneğin oranlarını kopyasında da elde etmek için bir resmi eşit sayıda karelere ayırmak. )
- KAREOGRAF/İ değil KOREOGRAF/İ
- KARGA BURNU değil KARGABURNU
( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )
- KARGA-TULUMBA (TAŞIMAK, GÖTÜRMEK)
- KARGA-TULUMBA[değil!][İt. < CARGA LA TROMBA] değil YELKENLERİ TOPLA
- KARGA ile ALAKARGA/ALAKABAK/KESTANEKARGASI ile UZUN TEPELİ/DAĞ/ÇAM/STELLER ALAKARGA/SI ile KIZILCA KARGA
( ... İLE İri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü. İLE ... İLE ... )
( )
( ALAKARGA[yerel]: Saksağan. )
(
Uzun Tepeli/Dağ/Çam/Steller Alakargası,
Kuzey Amerika'ya özgü bir kuştur. )
( CORVUS cum GARRULUS GLANDARIUS cum PYRRHOCORAX PYRRHOCORAX cum CORVUS CORNIX )
( CROW vs. ... vs. EUROPEAN CROW vs. HOODED CROW )
- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL
( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )
- KARGA ile BÜYÜK KARGA
( Tûle emeli simgeler. )
( Karga Mitleri'ni okumak için burayı tıklayınız... [İng.] )
( Bazı karga türleri:
Avustralya Kuzgunu [Corvus Coronoides]
Alacalı Karga [C. Albus]
Amerika Kargası [C. Brachyrhynchos]
Balık Kargası [C. Ossifragus]
Banggai Kargası [C. Unicolor]
Başlıklı Karga [C. Cornix]
Bayağı Karga [C. Monedula] [Türkiye'de]
Bayağı Kuzgun [C. Corax] [Türkiye'de]
Beyaz Boyunlu Karga [C. Leucognaphalus]
Beyaz Gagalı Karga [C. Woodfordi]
Beyaz Yakalı Kuzgun [C. Albicollis]
Boz Karga [C. Tristis]
Bugenvillea Kargası [C. Meeki]
Büyük Gagalı Karga [C. Macrorhynchos]
Chatham Adaları Kuzgunu [C. Moriorum]
Chihuahua Kuzgunu [C. Cryptoleucus]
Çöl Kuzgunu [C. Ruficollis] [Türkiye'de]
Dauria Kargası [Alaca Küçük Karga] [C. Dauuricus]
Ekin Kargası [C. Frugilegus] [Türkiye'de]
Ev Kargası [C. Splendens]
Flores Kargası [C. Florensis]
Hawai Kargası [C. Hawaiiensis]
İnce Gagalı Karga [C. Enca]
Jamaika Kargası [C. Jamaicensis]
Kahverengi Başlı Karga [C. Fuscicapillus]
Kalın Gagalı Kuzgun [C. Crassirostris]
Kap Kargası [C. Capensis]
Kuzeybatı Kargası [C. Caurinus]
Küba Kargası [C. Nasicus]
Küçük Karga [C. Bennetti]
Küçük Kuzgun [C. Mellori]
Leş Kargası [C. Corone] [Türkiye'de]
Mariana Adaları Kargası [C. Kubaryi]
Meksika Kargası [C. Sinaloae]
Orman Kuzgunu [C. Tasmanicus]
Palmiye Kargası [C. Palmarum]
Somali Kargası [C. Edithae]
Şeritli Karga [C. Typicus]
Tamaulipas Kargası [C. Imparatus]
Torres Kargası [C. Orru]
Uzun Gagalı Karga [C. Validus]
Yakalı Karga [C. Torquatus]
Yelpaze Kuyruklu Kuzgun [C. Rhipidurus]
Yeni Kaledonya Kargası [C. Moneduloides]
Yeni Zelanda Kuzgunu [C. Antipodum] )
( ZÂG-BEÇE[Fars.]: Karga yavrusu. )
( NEÂB[Ar.]: Karga yavrusu. )
( GURÂB[çoğ. GARÂBÎN, AGRİBE, GIRBÂN] ile ... )
( ZÂG[çoğ. ZAGAN(ga uzun okunur)] ile ... )
( CROW vs. RAVEN )
( CORVUS MONEDULA cum/et ... )
- KARGA ile EKİNKARGASI
( ... İLE Tüyleri parlak, kara ve erguvani parıltılı bir tür karga. )
( ... cum CORVUS FRUGILEUGUS )
- KARGA ile HİNT KARGASI
- KARGA ile KARGA
( Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş. İLE Bir şeyin asıl durumunu yitirerek baş aşağı olması. | Yelkenleri toplama. )
- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL
( )
( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.
Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.
Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.
Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.
Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara;
anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )
- KARGA ile KIRMIZI GAGALI, DAĞ KARGASI
( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )
- KARGA ile KÜÇÜK KARGA
- KARGA ile/ve KUZGUN/KARAKARGA
( [gagaları] Daha küçük ve incedir. İLE Daha büyük ve kalındır. )
( ... İLE Kargadan daha iri, büyük gagalı bir kuş. )
( ... İLE 690 gr. ile iki kilo arasındadır.[Daha büyük gagalara ve kendilerine özel kuyruk biçimine sahiptir.] )
( [kuyrukları ...] Yelpaze biçimindedir. İLE Kama biçimindedir.
[Uçarken bu fark daha belirgindir.) )
( [boğaz tüyleri ...] Daha kısa ve yumuşaktır. İLE Daha uzun ve serttir. Özel bir boyun tüyü türüne sahiptir. )
( Kasaba ve kentlerde yaygındır. İLE Kentsel bir ortamda görmek çok daha nadirdir.
[Kuzey Amerika'da, karga ve kuzgun dağılımı bazı örtüşen yaşam alanlarına sahiptir.] )
( Keskin ve gaklama sesine sahiptir. İLE Derinden gelen ve guruldama gibi sesi vardır. )
( Genellikle daha büyük öbekler olarak görülür ve uçar. İLE Çiftler olarak uçar. )
( [vahşi doğada][ortalama] Yaklaşık yedi - sekiz yıl yaşar. İLE On - onbeş yıl arasında yaşayabilir. )
( Kuzgundan çok daha küçük ve güvercinden biraz büyüktür. İLE Kırmızı kuyruklu bir şahine daha yakındır. )
( Corvidae ailesinde, kargalar ve kuzgunlarla birlikte sadece Corvus cinsini değil aynı zamanda saksağanlar ve alakargaları da içeren yaklaşık 120 tür vardır. )
( [ortalama uzunluğu yaklaşık ...] 43 cm.’dir. İLE 69 cm.'dir. )
( CROW vs./and ... )
( CORVUS MONEDULA cum/et CORVUS CORAX )
- KARGA ile LEŞKARGASI
( ... İLE Kargagillerden, Avrupa ve Asya'da, orman, çayır ve bahçelerde yaşayan, başı kara, gövdesi külrengi bir kuş. )
( ... cum CORVUS CORNIS )
- KARGA ile SİBİRYA ALA KARGASI
- KARGA ile SOYGA
( ... İLE Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. )
- KARGABÜKEN ile/ve/||/<>/> STRİKNİN
( Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri talkım durumunda olan, meyvesi zehirli bir ağaç. | Bu ağacın striknin elde edilen tohumu. İLE/VE/||/<>/> Kargabükenden çıkarılan, etkili bir zehir. )
- KARGACIK BURGACIK = ÇARPIK, DÜZENSİZ
- KARGACIK-BURGACIK (YAZMAK)
- KARGANIN SESİ ile MARTININ SESİ
- KARGAŞA ile/ve ÇATIŞMA/ARBEDE[Ar.]
( TUMULT/ANARCHY vs./and ROW )
- KARGAŞA ile CURCUNA
( ... İLE Gürültülü, karışık durum. | Alaturka müzikte, hızlı bir usûl. )
- KARGAŞA ile/değil KARMAŞA
( Kişiler arasında. İLE/DEĞİL Kavram ve/ya da olgularda. )
( Karmaşa, görünüşte ve sözlerdedir. Var olan, vardır. O, ne nesnel, ne de özneldir. Madde ve zihin, ayrı değillerdir, onlar, tek enerjinin yüzleridir. Zihne, maddenin işlevi olarak bakın, işte size bilim; maddeye, zihnin ürünü diye bakın, işte size din. )
( Between people.
The confusion is apparent and purely verbal. What is, is. It is neither subjective nor objective. Matter and mind are not separate, they are aspects of one energy. Look at the mind as a function of matter and you have science; look at matter as the product of the mind and you have religion. Vs. About concepts and/or facts. )
( ŞÛRİŞ ile/değil ... )
( [not] TUMULT/ANARCHY vs./but CONFUSION )
- KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]
- KARGAŞA ile/ve TELÂŞ
( TUMULT/ANARCHY vs./and HURRY )
- KARGILIK ile KARGILIK
( Fişeklik. İLE Kamış yetişen yer. )
- KARGIMA ile KARGIŞ[>< ALKIŞ]
( Birine, Tanrı'nın, insanın sevgi ve ilgisinden yoksun kalıp nefretine uğraması dileğinde bulunmak, ilenmek, kargışlamak, lanet etmek, lanetlemek. İLE Kargıma ya da bu amaçla söylenilen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç. )
- KARGIN ile KARGIN ile Kargın
( Eriyen karların oluşturduğu akarsu. | Karla karışık yağan yağmur. İLE Marangozlukta kullanılan bir tür büyük rende. İLE Oğuz Türkleri'nin, yirmi dört boyundan biri. )
- KARGO[Fr./İng. < CARGO] değil/yerine/= YÜK
- KARGODA:
HASARLI MAL ile EKSİK MAL
- KARI-KIZ (PEŞİNDE KOŞMAK)
- KARI-KOCA (ARASINA GİRMEMEK)
- KARI-KOCA yerine EŞ
- KARI-KOCA yerine EŞ
- KARİ'[Ar. < KIRAAT | çoğ:
KURRÂ]["ka" uzun okunur] ile KARİ["ka" uzun okunur]
( Okuyan/okuyucu, kıraat eden. | Kur'an-ı Kerim'i usûlünce okuyan. İLE Köylü, kariyye ahalisinden. )
- KARÎ[Ar.] değil/yerine/= OKUYUCU/OKUR
- KÂRİB[< KURB (çoğ. AKRİBÂ)]
( YAKIN OLAN )
- KARİDES ile ÇEKİRGE
( Denizde. İLE Karada. )
( ... ile MELÂH )
- KARİDES ile DÖVÜŞÇÜ KARİDES
- KARİDES ile KÜÇÜK KARİDES
( SHRIMP vs. PRAWN )
( CRAGO VULGARIS cum PALAEMON SERRATUS )
- KARİDES ile MANKİS KARİDESİ
- KARİDES ile MANTİS KARİDESİ
( ... İLE Hint ve Pasifik Okyanuslarının ılık sularında yaşarlar. )
( )
( ... İLE Bugüne kadar keşfedilmiş 450 kadar çeşidi bulunmaktadır. )
( ... İLE Yumuşakçalar ve küçük balıklar ile beslenirler. Yaşamları, yaklaşık 6 yıldır. )
( )
( SHRIMP vs. MANTIS SHRIMP )
( PALAEMON, CRAGO VULGARIS cum STOMATOPODA )
- KARİDES ile TAVUSKUŞU, PEYGAMBER DEVESİ KARİDESİ
( ... İLE Endonezya'da denizlerinde yaşarlar. )
( ... İLE En gelişmiş görüşe sahip hayvanlardandır. )
- KARÎHA[Ar.] ile TABÎ'AT[Ar.]
- KARÎHA değil/yerine/= DÜŞÜNME YETİSİ/GÜCÜ
( Kişide, kendiliğinde açığa çıkan düşünce ve amaç. | Doğa/tabiat. )
- KARIK ile KARIK
( Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması. | Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz). İLE Ark. | Arklar arasında kalan toprak parçası. | Sabanla açılan çizi. )
- KARİKATÜR (ÇİZMEK) ile/ve/||/<>/< KARAGÖZ (ÇİZMEK)
( )
- KARİKATÜR[Fr. < CARICATURE] değil/yerine/= DÜŞÜNÇİZİ
- KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER
- KARILMA ile KARILMA
( Karma işlemi yapılması, karışma. İLE Hayvan çiftleşmesi. )
- KARIN (")AĞRISI(") ile/değil/yerine KAYGI
- KARIN KASLARIMIZI, YERÇEKİMİNE:
DİKEY değil YATAY
( Karın kasları, ayakta durduğumuz sürece, çeşitli mide/bağırsak "şişirme/şişkinliğinden" ve yerçekimine karşı koyamadığından dolayı, zamanla aşağı/yere doğru sarkma durumuna geçmektedir. Bu duruma, en etkili çare/çözüm/destek ise karnınızı, yere paralel olacak biçimde havada/boşlukta bırakmaktır. Karın duvarı/kasları, kendini çok hızlı toparlayacak ve sıkılaştıracaktır. [Her gün birkaç dakikalık mekik çekmeden ya da fazla zorlanmadan karın kaslarınızı sıkılaştırabilirsiniz.][Ellerinizin/dirseklerinizin üzerinde ya da bir koltuğun karşısına, karnınız havada/boşlukta kalacak biçimde, bir sandalye/koltuk/puf vs. üzerine yüzükoyun uzanarak da bunu sağlayabilirsiniz. Bu çok fazla zorlanmayacağınız uygulamayı her gün 2-3 dk. bile yapsanız etkisi/artısı büyük olacaktır. Tabii zamanla olabildiği kadar dayanmanızı ve süreyi artırmanızda yarar vardır. Belki daha sonra mekik çekmeye başlamak için güç ve güdülenme de sağlayacaktır.] )
- KARIN KAZINMASI ile ACIKMA
- KARIN ZARI(PERİTON) ile KALP DIŞ ZARI
( Karın boşluğunun içini, bu boşluğun içinde bulunan bağırsakları, öbür örgenleri kaplayan ve tutan zar. İLE ... )
( GIŞÂ-İ MÜSTEBTIN-ÜL-BATN ile ... )
( PERITONEUM vs. PERICARDIUM )
( MASARİKA ile ... )
- KARIN ile GÖBEK
( BECRÂ'[Ar.]: Göbeği çıkık [kadın]. | Yüksek [yer, tepe]. )
( ... ile SÜRRE, SÜRR[: Yeni doğmuş bebeğin kesilmiş göbeği.], CE'BE[: Göbek bölgesi.] )
( ... ile NÂH, NÂF )
( ABDOMEN/PAUNCH vs. NAVEL )
- KARIN ile MİDE[Ar.]
( ... ile KURSAK[Halk dilinde] )
( KURSAK: Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin örgen. | Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı. )
( İnsan ve hayvanlarda, gövdenin, kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. | Dölyatağı. | Bazı şeylerde, şiş ve iç bölüm. | Mide. | [mecaz] İç, gönül, akıl, kafa. | Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda, en büyük genlikle titreşen noktalar. İLE Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında, besinlerin, sindirime hazır duruma getirildiği, omurgasız hayvanlarda, sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan bölgesi. | [mecaz] Karın, karın bölgesi. | [mecaz] Yemek yeme isteği. )
( ... ile RÂC )
( ABDOMEN vs. STOMACH )
( BUK ile MAGE )
- KARINA
( Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü. )
- KÂRINCA KARARINCA (YAŞAMAK, DAVRANMAK)
- KARINCA ile/ve AKKARINCA/DİVİK/TERMİT ile/ve ÖTEKİ KÜÇÜK CANLILAR
( Karıncaların bilinen 8000 türü vardır. 130 milyon yıldır yaşıyorlar. İLE 2600 termit türü vardır. )
( Dünyadaki toplam böceklerin %1'ini karıncalar oluşturur. [1 kentilyon olarak hesaplanmıştır.] )
( Günde ancak birkaç dakika uyurlar. )
( Sualtında 19 gün yaşayabilirler. )
( Ağaç karıncası kafası kopuk olarak 24 saat yaşayabilir fakat kolonisi dışında tek başına yaşayamaz. )
( Toplam kütleleri, insanın toplam kütlesinden daha fazladır. )
( Karınca, açgözlülüğü simgeler. )
( KARINCA[< KARNI İNCE]'den geldiği söylenir. )
( KÖRE: Karınca yuvası. )
( NEMLİYYE[Ar.]/FORMICIDÉES[Fr.]: Karıncalar. )
( ŞÜTÜR-MUR[Fars.]: Mitolojik, büyük bir karınca. )
( NEML[çoğ. NİMÂL] ile ... ve ... )
( MÛR[çoğ. MÛRÂN] ile ... ve ...
MÛR[Fars.]: Karınca. | Yoksulluk simgesi. | Pas hastalığı.
MÛRÇE[Fars.]: Küçük karınca. | Metal, maden pası. | Alçak, rezil, değersiz kişi. )
( ANT vs. TERMITE and all other bugs )
( FORMICA cum ... cum ... )
( LA HORMIGA con ... con ... )
- KARINCA ile ARJANTİN KARINCASI
- KARINCA ile ATEŞ KARINCASI
( ... İLE En zararlı ve tehlikeli karıncalardır. )
- KARINCA ile ATLIKARINCA
( ... İLE İri bir karınca türü. | Yere dikilmiş bir eksen çevresinde döndürülen askılara takılı oyuncak atlar. )
( ... cum PONERA GRANDIS )
- KARINCA ile BEYAZ KARINCA
( ANT vs. WHITE ANT )
- KARINCA ile ET KARINCASI
( ANT vs. MEAT ANT )
- KARINCA ile KARAİĞNE
( ... İLE Bir tür iğneli karınca. )
- KARINCA ile KIRMIZI KARINCA
( ANT vs. RED ANT )
- KARINCA ile MARS KARINCASI
( ... ile )
- KARINCA ile MERMİ KARINCA
- KARINCA ile SÜRÜCÜ KARINCA
( ... İLE 20 milyonluk karınca sürüsü olarak, birlikte yaşar ve hareket ederler. )
( ... İLE Bir günde, 100.000 av elde ederler. )
( ... İLE Kuşları ve zayıf memeleri de avlayabilirler. )
( ... İLE Suyun üzerinde, birbirine kenetlenerek, 12 m. uzunluğunda bir köprü oluşturarak, öteki karıncaların üzerlerinden geçmesini sağlarlar. )
- KARINCA ile UÇAN KARINCA
- KARINCA ile YÜRÜYEN ÇUBUK
- KARINCAYİYEN/KARINCAKUŞU ile KESELİ KARINCAYİYEN
( Bir günde, 30.000 karınca yerler.[Her gece, 10.000 akkarınca yemek zorundalardır.] İLE ... )
( ... ile NUMBAT )
( ÂKİL-ÜN-NEMEL ile ... )
( ANT EATER vs. ... )
( ECHIDNA ACULEATA cum ... )
- KARINCAYİYEN/KİRPİ/ORNİTORENG ile EKİDNE
( ... İLE Kuşlar gibi gagası, kirpiler gibi dikenleri, kertenkele gibi yumurtaları, keseli hayvanlarınki gibi torbası bulunan ve dört başlı bir penise sahip bir hayvandır. )
( ... İLE Avustralya ve çevresindeki adalarda yaşarlar. )
( ... İLE Dikenlerinden başka bir yanları görünmeyecek biçimde toprağı kazarak gizlenebilirler ya da top gibi bir görüntüye bürünerek kapanabilirler. )
( ... İLE Dişil ekidnenin meme başı olmadığından dolayı yavru, annesinin meme bezlerinden sızan sütü yalayarak beslenir. )
( ... İLE Boşaltım ve üremeleri aynı tek delikten(kloak) gerçekleşir. [MONOTREM: Tek delikli] )
( Karıncayiyenlerde olduğu gibi ekidnelerde de uzun yapışkan bir dil ve güçlü ön bacaklar bulunur. )
( Ornitorenglerle birlikte dört ekidne türünün 180 milyon yıl önce süperkıta Pangae'nin parçalanıp kuzeydeki muadillerinden ayrılan güney memelilerinden geriye kalan tek torunları olduğu düşünülmektedir. [Yaşayan en eski, memeli grubudur.] )
( ile | )
( Ornitorengler, su altında, 10 dk. kadar havasız kalabilirler. )
( ... vs. ECHIDNA/E )
( ... cum TACHYGLOSSUS )
- KARINCAYİYEN ile DİKENLİ KARINCAYİYEN
( ... İLE Burunları, 8 cm.'dir. )
( ... İLE Dilleri, gövdeleri kadar uzundur. )
( ... İLE Dişleri yoktur. Termitleri/avlarını, damaklarında ezerek yerler. )
( ... İLE En düşük, gövde ısısına sahip hayvandır.[8 dereceye kadar düşebilir.] )
- KARINCAYİYEN ile İPEKSİ KARINCAYİYEN
- KARINCAYİYEN ile/<> KARINCA ASLANI
- KARINCAYİYEN ve KARINCAYİYEN SIRTLAN
- KARINCAYİYEN ile TAMANDUA
( ... İLE Ağaçta yaşayan, karınca ve termitleri avlarlar. )
- KARINCIK ile KARINCIK
( Gövdenin çeşitli örgenleri içinde bulunan boşluk. İLE Kalbin alt bölümünde bulunan ve biri sağdaki akciğere kan pompalayan, öbürü soldaki akciğerden gövdeye pompalanacak kanı alıp gövdeye göndermeye yarayan iki boşluk. )
- KARINDAN BACAKLILAR = KARINDAN AYAKLILAR
( Yumuşakçalardan, karınlarındaki etli, yassı pul biçimindeki uzantıları bacak gibi kullanarak ve sürünerek yürüyen salyangoz, sümüklü böcek vb.ni içine alan kabuklu hayvanlar sınıfı. )
- KARİNE-İ HÂL değil/yerine/= DURUMUN BELİRTİSİ
- KÂRİNE-İ MANİA('DA)
- KARÎNE[çoğ. KARÂİN]
( KARIŞIK BİR İŞ YA DA MES'ELENİN ANLAŞILMASINA, ÇÖZÜLMESİNE YARAYAN HAL, İPUCU )
- KARÎNE ile DELİL
- KARIŞ KARIŞ (GEZMEK, ARAMAK/BAKMAK)
- KARIŞ ile/ve KULAÇ
( Parmaklar birbirinden uzak ve açık duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmağın ucları arasındaki açıklık/mesafe. İLE/VE Gerilerek açılmış iki kolun parmak ucları arasındaki uzaklık/mesafe. )
( ... İLE/VE İki buçuk mimari arşın.[Hafriyatta, kuyu açanlar arasında ve suların derinliğini belirtmekte kullanılan bir ölçüdür] )
( [Yunan çağında, Anadolu'da] ... İLE/VE 6 ayak ya da 4 dirsek, 1,776 metre. )
( ŞİBR ile/ve BEV' )
( BİDİST, BEDEST ile/ve ... )
- KARIŞAN/IN-GÖRÜŞEN/İN (OLMAMASI)
- KARIŞIK-KURUŞUK (İŞLER YAPMAK)
- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK
- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK
- KARIŞIK = CONFUSED[İng.] = CONFUS[Fr.] = UNKLAR[Alm.] = CONFUSUS[Lat.]
- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK
( [not] MIXED vs./and/but MESSY )
- KARIŞIK ile/ve/değil KARMAŞIK
( [not] MIXED vs./and/but COMPLICATED )
- KARIŞIK ile KATIŞIK
( TAGŞÎŞ[Ar. < GIŞ | çoğ. TAGŞÎŞÂT]: Karıştırma, saflığını giderme. | Değerli bir şeyi değersiz bir şeyle karıştırma. | İmrenme. )
( TAHALLUT[Ar.]: Karışma, eşyanın karışık olması. )
( TEDÂHÜL[Ar.]: Birbirinin içine girme. | Karışma. )
- KARIŞIKLIK = CONFUSION, DISORDER[İng.] = CONFUSION[Fr.] = WERWIRRUNG[Alm.] = CONFUSIO[Lat.]
- KARIŞIM ile/ve/değil ALAŞIM
( [not] MIXTURE vs./and ALLOY )
- KARIŞIM ile/ve/||/<> ERİYİK
- KARIŞIMLAR('I) ile/ve BİLEŞİMLER('İ)
( MIXTURES vs./and COMPOSITIONS )
- KARIŞMA! ile/ve/||/<> KARIŞTIRMA! ile/ve/||/<> AÇMA!
( [... iç dünya(sı)na/ı ...] Hiçkimsenin. İLE/VE/||/<> Hiçkimseyi. İLE/VE/||/<> Hiçkimseye. )
- KARIŞMA(MA)K ile/ve KAVUŞMAK
( (NOT) TO MIX vs./and TO UNITE )
- KARIŞMA ile/ve BAŞKALDIRI
( "TO INVOLVE" vs./and REVOLT/UPRISING/REBELLION/MUTING )
- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE
( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )
( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )
- KARIŞMAK ile "BURNUNU SOKMAK"
- KARIŞMAK ile BURNUNU SOKMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. "TO NOSE INTO" )
- KARIŞMAK ile HAKKINDA/ÜZERİNE KONUŞMAK
( Konuşmayı bilmeden, kişileri tanımak olanaksızdır. )
( "TO INVOLVE" vs. TO TALK ABOUT/ON )
- KARIŞMAK ile/ve İÇİNE GİRMEK
( TO MIX vs./and GET INSIDE )
- KARIŞMAK ile MÜDAHALE (ETMEK)
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERVENE )
- KARIŞMAK ile MÜDAHALE ETMEK
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞMAK ile UĞRAŞMAK
( "TO CONFUSE" vs. TO BOTHER )
- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK
- KARIŞMAMALI!
- KARİSOKE:
KARİ DAĞI ve/||/<> MİSOKE DAĞI
( Ruanda'da, gümüş sırtlı gorillerin yaşadığı bölgede, 18 yıl boyunca, gorilleri araştıran ve koruyan Dian Fossey'in[1932 - 1985], Kari ve Misoke dağlarının arasındaki bölgeye ve araştırmalarına verdiği ad. )
( Anthony Hopkins'in, "The Instinct" adlı filmini izlemenizi salık veririz. )
- KARIŞTIR(MA)MAK ile/ve KARŞILAŞTIR(MA)MAK
( TO CONFUSE vs. TO COMPARE )
- KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN/LER ile/ve KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN/LER
( Yaşamımızda olanların/yaşananların, burada[bu sayfa/site/kılavuz/sözlük/ya da her ne denilirse] ele alınanların hiçbirinin birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Yeri geldiğinde ayrı ayrı, yeri geldiğinde birleştirilerek/bütünleştirilerek/bağdaştırılarak/bağlantılandırılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. )
- KARIŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA
( TO CONFUSE vs./and TO RECONCILE )
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil/yerine HARMANLAMA
- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA
- KARIŞTIRMA ile/ve TOPARLAMA
( TO CONFUSE vs./and TO TIDY UP )
- KARIŞTIRMA ile/ve YERİNE KOYMA
( TO CONFUSE vs./and TO REPLACE )
- KARIŞTIRMA ile/ve YUVARLAMA
( TO CONFUSE vs./and TO ROLL UP )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ve (en az) 2 (ve üzeri) İLİŞKİSİZİ/OLMAZI YANYANA GETİRMEK/KOYMAK
- KARIŞTIRMAK ile/ve BENZETMEK
( TO CONFUSE vs./and TO LIKEN )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK
- KARIŞTIRMAK ile/ve BİRLEŞTİRMEK
( TO CONFUSE vs./and TO UNITE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve BULAŞTIRMAK
( TO CONFUSE vs./and TO SMUDGE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve ÇAĞRIŞTIRMAK
( TO CONFUSE vs./and TO CALL )
- KARIŞTIRMAK ile/ve ÇALKALAMAK
( TO MIX vs./and TO SHAKE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇIRPMAK
- KARIŞTIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine EŞELEMEK
- KARIŞTIRMAK ile İÇ İÇE GEÇİRMEK
- KARIŞTIRMAK ile/ve İLİŞ(TİR)MEK
( TO CONFUSE vs./and TO FASTEN/ATTACH )
- KARIŞTIRMAK ile/ve İNCELEMEK
( TO CONFUSE vs./and TO RESEARCH )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKALAMAK
- KARIŞTIRMAK ile/ve KARIŞTIRMAMAK
( TO CONFUSE vs./and TO NOT CONFUSE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve KATIŞTIRMAK
( TO MIX vs./and TO (GET) INCLUDE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve KATMAK
( TO MIX vs./and TO PUT )
- KARIŞTIRMAK ile KURCALAMAK
( TO MIX vs./and TO DELVE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve ŞAŞIRMAK
( TO CONFUSE vs./and TO LOSE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve TOKUŞTURMAK
- KARIŞTIRMAMAK ile/ve "KAÇIRMAMAK"
( NO CONFUSE vs./and "NO MISSING" )
- KARİYE[< HORA]:
MAHALLE
- KARİYER[Fr. < CARRIÈRE] ile KARİYER[İng. < CARRIER]
( Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık. İLE Donanımı çok güvenli, polis ya da asker taşıma aracı. )
- KARİZMA/İMAJ ile/yerine SAĞLIK
( Dünyanın en büyük mülkü sağlık, en büyük hazinesi memnun olmasını bilme, en büyük dost kendine-güven, en büyük sevinç de aydınlanmaya ulaşmadır. )
- KARİZMA ile/ve AŞK
- KARİZMA ile/ve FİYAKA
- KARİZMA ile/ve İTİBAR
- Karınla/kocanla KONUŞ!!!
- Karıştırmadan KONUŞ!!!
- KARL MARX ile/ve/||/<> FRIEDRICH ENGELS
( 05 Mayıs 1818 - 14 Mart 1883 İLE/VE/||/<> 28 Kasım 1820 - 05 Ağustos 1895 )
- KARL POPPER
( )
- KARLI ile/değil KÂRLI
- KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ
- KARLUK
( Eski Türk boylarından biri. )
- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING
( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.
Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )
- KARMA[Sansk.] = KAMMA[Palice]
- KARMA ile/ve/değil BİRLEŞİK
- KARMA ile KARMA
- KARMA ile/ve KELEBEK ETKİSİ
- KARMAKARIŞIK
( ŞÛLÎDE )
- KARMAN ÇORMAN
- KARMAN ÇURMAN/ÇORMAN (ETMEK)
( Karıştırmak. )
- KARMAŞA/KARGAŞA değil/yerine YAŞAMIN OLUŞTURULMASI
( Türdeşlik ve görelilik ile. DEĞİL/YERİNE Düzen kurarak. )
- KARMAŞA ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
- KARMAŞA ile/ve DÖNÜŞÜM
( CONFUSION vs./and TRANSFORMATION )
- KARMAŞA ile/ve/||/<> KARARSIZLIK
- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ
( )
( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )
- KARMAŞIK ALGILAMA SÜREÇLERİ'NDE:
ÖRÜNTÜ ve/<> HAREKET ve/<> DERİNLİK
( PATTERN PERCEPTION and/<> MOVEMENT PERCEPTION and/<> DEPTH PERCEPTION )
- KARMAŞIK SAYILARIN GÖSTERİMİ
( 1821/1900 - HAMILTON )
- KARMAŞIK SÖZCÜK ile KARMAŞIK TÜMCE
( COMPLEX WORD vs. COMPLEX SENTENCE )
- KARMAŞIK YAPININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK ile/değil/yerine KARMAŞIK YAPIYI, BASİT/KOLAY ÇÖZÜMLE ÇÖZMEK
- KARMAŞIK/KOMPLEKS ile/ve/||/>< YALIN PROTEİN
( Birçok polipeptid zincirinden oluşan protein. İLE/VE/||/>< Tek bir polipeptid zincirinden oluşan protein. )
- KARMAŞIK/LIK ile ÇAPRAŞIK/LIK
( TÂR Ü MÂR[Fars.]: Karmakarışık; dağınık, perişan. )
( COMPLEX/COMPLICATED vs. CONFUSED )
- KARMAŞIK/LIK ile/ve/<>/> ZOR/LUK
- KARMAŞIK ile/değil/yerine "SARMAŞIK"
- KARMAŞIK ile/ve/değil ÇEŞİTLİ
( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but VARIOUS )
- KARMAŞIK ile/ve/değil DOLAŞIKLIK
( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but ENTANGLEMENT )
- KARN[Ar.] ile KAVM[Ar.]
- KARNABAHAR ile BROKOLİ
( )
( CAULIFLOWER vs. BROCOLI )
( BRASSICA OLERACEA BOTRYLIS) cum BROCCOLI )
- KARNAVAL[Fr./İng. < CARNAVAL] ile FESTİVAL[Fr./İng. < FESTIVAL]
( Hristiyanların, belirli dönemlerde renkli, komik ve şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi. | Bu dönemde yapılan eğlence. | Şenlik. | İnsan kurban edilen tören. İLE Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. | Belirli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi, şenlik. | Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik. | Düzensiz toplantı, curcuna. )
- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE
( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )
- KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ
( Doyar. İLE Doymaz! )
- KARNIBAHAR değil KARNABAHAR
- KARO[Fr.]/ORYA[İt.] ile KARO[Fr.]
( Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçiminde olanı. İLE Betondan, dört köşe döşeme taşı. )
- KAROTEN ile KLOROFİL
( Bitkilerde turuncu renk veren pigment. İLE Bitkilerde yeşil renk veren pigment. )
- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ
( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )
- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK
( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )
- KARPİT[İng. < CARBIDE] = KARBON + KALSİYUM[CaC2]
( Genellikle sanayide, asetilen gazı çıkarmakta kullanılan, karbonla kalsiyum bileşiği nesne. )
- KARPOZ[Yun.] ile KARPUZİ[Yun.]/KARPUZ[Fars. < HARPUZ]
( Her tür meyvenin genel adı. İLE Karpuz. )
- KARPUZ[Fars. < HARBÛZ] ile ŞALAK
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki. | Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi. | Lamba karpuzu. | Kadın memesi. İLE Ham, büyümemiş karpuz. )
( BOSTAN: Sebze bahçesi. | Kavun, karpuz tarlası. | Kavun ve karpuza verilen ortak ad. )
( BATİH, BITTÎH ile ... )
( CITRULLUS VULGARIS cum ... )
- KARPUZ ile ÇAKAL KARPUZU
( ... İLE Bazı tarlalarda çakal karpuzu olur. Çakallar, karpuzu yer, sonra da etrafı pislerler. Pislikteki bütün(hazma uğrayıp erimemiş) çekirdekler, karpuz ekiminden önce, örneğin kışın toprağa düşmüş olurlar. Toprak, karpuz mevsimi gelinceye kadar, çekirdeğin yarı kuvvetini alır. Zamanı gelince, o zayıf çekirdekten ufak bir karpuz olur. Buna "çakal karpuzu" denir. )
- KARPUZ ile CİMCİME
- KARPUZ ile DENSUKA KARPUZU
- KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU
( ... İLE Zehirlidir. )
- KARPUZ yerine YUVARLAK
- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI
- KARŞI ÇIKMAK ile "KAFA TUTMAK"
- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK
- KARŞI ÇIKMAK ile/ve YASAKLAMAK
- KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"
( TO COME ACROSS vs. BEING ON THE SAME PLANE )
- KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA
- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK
- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK
- KARŞI OLMAK ile GEÇİŞTİRMEK
- KARŞI OLMAK ile/yerine UZAK OLMAK
- KARŞI/T ile ÖTEKİ/ÖBÜR(DİĞER)
( OPPOSITE vs. OTHER )
- KARŞI ile KARŞILIK
( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )
- KARŞI ile TERS ile GERİ
- KARŞI ile/yerine YÖNELİK
( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )
- KARŞI ile YÖNELİK
( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )
- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN
- KARŞILA(YA)(MA)MAK ile "KALDIR(A)(MA)MAK"
- KARŞILAMA ile KARŞILAMA
( Dışarıdan gelen birine, karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. | Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek. | Söylenilen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu ya da olumsuz bulmak. | Önlemek, durdurmak. | Masrafı ödemek. İLE Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu ya da bu oyunun müziği. )
- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA
( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )
( Dress, how you want to be addressed. )
- KARŞILAMAK ile GÖĞÜSLEMEK
- KARŞILAŞMA ve/||/<>/> KARŞILAMA ve/||/<>/> KARŞILAŞTIRMA
- KARŞILAŞMA ile/ve/||/<> KARŞILAŞTIRMA
- KARŞILAŞMA ile/değil YARIŞMA
- KARŞILAŞMAK ile GÖRÜŞMEK
- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA
( COMPARISON vs./and TO RECONCILE )
- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BENZETME
( COMPARISON vs./and TO SIMILE )
- KARŞILAŞTIRMA ve BÖLME ve BİRLEŞTİRME
( COMPARISON and TO DIVIDE/SEPARATE and TO UNITE/COMBINE/MERGE )
- KARŞILAŞTIRMALI!
- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER
( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )
- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA
- KARŞILIĞININ OLMAMASI ile "DENK DÜŞMEMESİ"
- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM
- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI
- KARŞILIK ile/ve ŞÜKRAN
( RESPONSE vs./and GRATITUDE )
- KARŞILIKLI AŞK ile KARŞILIKSIZ AŞK
( Hoş olan aşk şarkılarını dinletir. İLE (Olumlu/olumsuz, üzücü/mutlu edici, yıkıcı/umutlandırıcı) Tüm şarkıların sözleri, bulunduğun duruma karşılık verir. )
( "EQUIVALENT LOVE" vs. "WORTHLESS LOVE" )
- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM
- KARŞILIKLI ile AYNI ANDA
( RECIPROCAL, RECIPROCITY vs. IN THE SAME TIME/MOMENT )
( SHU ile ... )
- KARŞILIKLI = MÜTEKABİL = RECIPROCAL[İng.] = RÉCIPROQUE[Fr.] = REZIPROK[Alm.]
- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL
- KARŞILIKLI ile YANSIMALI
( MUTUAL )
- KARŞILIKSIZ AŞK'TA:
ÜZÜNTÜ ile KIZGINLIK
- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK
- KARŞILIKSIZ ile/ve KOŞULSUZ
( COMPLIMENTARY/GRATIS vs./and UNCONDITIONAL )
- KARŞİM" değil KARDEŞİM
- KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)
- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME
- KARSİNOİT/CARCINOID[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ
- KARSİNOJEN/CARCINOGEN[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞTİRICİ
- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU
- KARSİNOMATÖZ/CARCINOMATOUS[İng.] değil/yerine/= KANSERSİ
- KARŞISINDAKİ
- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U
- KARŞIT/LAR ile/ve ÇÖZÜMSÜZ KARŞIT/LAR
- KARŞIT/LIK ile/ve BÜTÜN/LÜK
- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK
- KARŞIT ile ÇELİŞİK
- KARŞIT ile KARŞI/LIK
( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )
- KARŞIT ile/değil MUHATTAB
- KARŞIT = ZIT = CONTRARY[İng.] = CONTRAIRE[Fr.] = KONTRÄR[Alm.] = CONTRARIUS[Lat.] = CONTRARIO/RIA, OPUESTO/TA[İsp.]
- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK
( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )
- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ
( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )
- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM
( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )
- KARŞITLIK = KARŞI GELİM
- KARŞITLIK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK
- KARŞITLIK = TEZAT, ZIDDİYET = CONTRARIÉTÉ[Fr.] = GEGENSATZ[Alm.] = CONTRARIETAS[Lat.]
- KARŞITSAL DAĞILIM
( CONTRASTIVE DISTRIBUTION )
- Karşılıklı SUS!!!
- KART[Fr. < CARTE] ile KARTPOSTAL[Fr. < CARTE POSTALE]
( ... İLE Genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı ya da zarfsız gönderilen posta kartı. )
- KART ile KART[Fr. < CARTE]
( Gençliği ve körpeliği kalmamış. [>< KÖRPE] İLE Düzgün kesilmiş ince karton parçası. | Birinin kimliğini gösteren, kutlamalarda ya da kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit. | Kartpostal. | Bazı yerlere girmek ya da bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge. | Oyun kâğıdı. | 9x12 santimetre boyutlarındaki baskılı fotoğraf kâğıdı. | Telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık. | Genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne. )
- KARTAL ile (SİYAH) KESTANE KARTALI
- KARTAL ile AFRİKA DENİZ KARTALI
- KARTAL ile AK BAŞLI KARTAL
( ... vs. BALD EAGLE )
( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )
- KARTAL ile AK SIRTLI KARTAL
( ... vs. VERREAUX'S EAGLE )
( ... cum AQUILA VERREAUXI )
- KARTAL ile AKBABA
( ... İLE Kanat açıklıkları 3 metreyi bulabilir. )
( ... İLE Şili'nin de simgesidir. )
( ... ile KERKES/NESR[çoğ. NÜSÛR]
NESRİYYE: Akbabagiller. [Fr.] VULTURIDÉS )
( EAGLE vs. VULTURE/CONDOR )
( AQUILA cum VULTUR MONACHUS )
- KARTAL ile AKKUYRUKLU KARTAL
( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )
- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTAL
( ... ile )
( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )
- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTALI
- KARTAL ile BEYAZ BAŞLI BALIK KARTALI
( ... İLE Botswana'nın Chobe Ulusal Parkı'nda görülebilmektedir. )
- KARTAL ile BEYAZ GÖĞÜSLÜ/AK KARINLI DENİZ KARTALI
- KARTAL ile BOZKIR KARTALI
( ... vs. STEPPE EAGLE )
( ... cum AQUILA NIPALENSIS )
- KARTAL ile BÜYÜK ORMAN KARTALI
( ... vs. SPOTTED EAGLE )
( ... cum AQUILA CLANGA )
- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI
( ... ile | )
( )
( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )
- KARTAL ile HARPIA KARTALI
( ... cum HARPIA HARPYJA )
- KARTAL ile KAMA KUYRUKLU KARTAL
- KARTAL ile Kartal
( Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri, yırtıcı bir tür kuş. İLE İstanbul iline bağlı ilçelerden biri. )
- KARTAL ile KAYA KARTALI
( ... İLE 2 metre genişliğinde kanatları bulunur. [Yaklaşık 4 kg. ağırlığındalardır.] )
( ... İLE Özellikle geyik yavrularını avlarlar. )
( ... vs. GOLDEN EAGLE )
( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )
- KARTAL ile KEL KARTAL
- KARTAL ile KEL/DAZLAK KARTAL
( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )
( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )
- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN
( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )
- KARTAL ile KORSAN KARTAL
( ... vs. TAWNY EAGLE )
( ... cum AQUILA RAPAX )
- KARTAL ile KÜÇÜK KARTAL
( ... vs. BOOTED EAGLE )
( ... cum HIERAEETUS PENNATUS )
- KARTAL ile KÜÇÜK ORMAN KARTALI
( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )
( ... vs. SPOTTED EAGLE )
( ... cum AQUILA POMARINA )
- KARTAL ile MOĞOL KARTALI
( ... vs. PALLAS'S FISH EAGLE )
( ... cum HALIAEETUS LEUCORYPHUS )
- KARTAL ile ÖTLEĞİ
( ... İLE Bir tür kartal. )
- KARTAL ile ÖTÜCÜ KARTAL
( ... vs. AFRCIAN FISH EAGLE )
( ... cum HALIAEETUS VOCIFER )
- KARTAL ile ŞAH KARTAL
( )
( Şah kartalın nesli küresel ölçekte tehlike altında. Türkiye’de tahminen 100 çift yaşıyor. Trakya genelinde yaptığımız çalışmada 44 yuva bulduk. İyi haber, 27 tanesinde kartallar yaşıyor ve bu yıl[2015] 26 kartal civcivi oldu. Şah kartallar dere boyundaki en uzun söğüt ağaçlarına yuvalarını kuruyor ve gelengi, kirpi ve hatta martıyla besleniyor.
Yuva ağaçlarının kesilmesi, beslenme alanlarının yok edilmesi, izole edilmemiş elektrik telleri ve rüzgar enerjisi için kurulan santrallerin pervaneleri kartalların önündeki en büyük tehditler. Bu, şah kartal için öyle bir durum ki, Türkiye’de sadece 200 insan kaldığını düşünün ve sadece 26 bebeği bulabildik. Şah kartal için araştırmaya, öğrenmeye ve onları kurtarmak için yapabileceklerimizi keşfetmeye devam edeceğiz. )
( ... vs. IMPERIAL EAGLE )
( ... cum AQUILA HELIACA )
- KARTAL ile ŞAHİN ile DOĞAN
( Ne olmadıkları üzerinden tanımlanırlar. ["Çaylakların, akbabaların, atmacaların, şahinlerin ve doğanların dışında kalan, gündüz avlanan, büyük bir yırtıcı kuş."] İLE ... İLE ... )
( Dişilleri, erillerinden daha iridir. [Türün yırtıcılık düzeyi arttıkça, dişil ile erili arasındaki fark belirginleşir.] İLE ... İLE ... )
( Gözleri, gövdelerine oranla, insandakinden 20 kat daha büyüktür. [Görme keskinlikleri, kişininkinden 8 kat fazladır.][Bir tavşanı 3 km. öteden fark edebilirler.][Avlarının üzerine çullandığında, göz kasları mercek bombesini sürekli olarak ayarlayarak saldırı boyunca odak keskinliğini ve derinlik algısını korur.] İLE ... İLE ... )
( Yüksekte uçan türlerin, havanın ısınarak hafiflemesini beklemeleri gerekir. İLE ... İLE ... )
( Ne kadar ağırlarsa, av o kadar geç başlar. [Pike yapan bir kartalın hızı saatte 300 km. hıza çıkabilir fakat bu girişimlerin ancak 1/4'ü hedefe ulaşır.] İLE ... İLE ... )
( Ölü ya da diri herşeyi yerler. İLE ... İLE ... )
( İkişerli kümeler halinde yumurtlarlar. [Yumurtadan ilk çıkan yavru kartal kardeşini öldürür.] İLE ... İLE ... )
( Güneşi simgeler. İLE ... İLE ... )
( Bizans İmparatorluğu'nun simgesiydi. [Başlardan biri Eski Roma, öteki ise Yeni Roma(Konstantinopolis)] İLE ... İLE ... )
( ile
ile
)
( Kartalların fotoğrafı neden yandan çekilir?
İşte nedeni!...
)
( NESR, UKAB[çoğ. AKABE, IKBÂN]["ka" uzun okunur] ile ...
YERHÛM: Eril kartal. )
( EAGLE vs. HAWK )
( AQUILA[< ACCIPITER: Avcı kuş.] cum ACCIPITER, BUTEO BUTEO
ACCIPITRADAE [ailesi] cum ... )
- KARTAL ile SAVAŞÇI KARTAL
( ... İLE Babunları avlarlar. )
( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )
( İkisi de yılanları avlarlar. )
( Pencelerinde sallanan yılanla havalanırlar. İLE Yılanı kafalarından başlamak üzere yemeye başlarlar. )
( ... İLE Afrika'da yaşar. )
( ... vs. IMPERIAL EAGLE
... vs. SHORT-TOED EAGLE )
( ... cum POLEMAETUS BELLICOSUS
... cum AQUILA HELIACA
... cum HALIAEETUS PELAGICUS
... cum CIRCAETUS GALLICUS )
- KARTAL ile SEKRETER KUŞU
( ... İLE Avlarını, güçlü pençeleriyle ezerek öldüren tek yırtıcı kuş. )
( ... İLE Yiyecek kusabilmelerinin yanısıra su da kusabilirler. )
( ... İLE Boyları, 120 cm. civarındadır. )
- KARTAL ile TEPELİ ATMACA KARTALI
( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )
( ... cum HALIAEETUS PELAGICUS )
- KARTALIN:
SOLA BAKAN TARAFI ile SAĞA BAKAN TARAFI
( Hz. İsa. İLE Hz. Meryem. )
- KARTALOŞ = KARTALOZ
( Yaşı geçkin. )
- KARTEL[Fr. < CARTEL] ile KARTEL[Fr./İt. < CARTEL]
( Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı. İLE Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret ya da üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma ya da başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. )
- KARTELA[İt. < CARTELLA] ile KARTOTEK[Fr. < CARTOTHÈQUE]
( Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart. | Boya, kumaş, halı vb. ürünlerin çeşitlerini küçük parçalar hâlinde gösteren dizin. | Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela. İLE Kartlar üstüne işlenmiş bilgilerin düzenli bir dizgeye göre derlenmesi. | Bu biçimde derlenmiş kartların saklandığı kutu, dolap vb. )
- KARTOGRAF/YA / KARTOGRAFİ[İng. < CARTOGRAPHY] değil/yerine/= HARİTALAMA, HARİTACILIK, ÇİZİNÇÇİ/LİK, ÇİZİMBİLİM
- KARTON ile PASPARTU
( ... İLE Çerçeve şeklinde kesilmiş, ortası boş mukavva/karton. )
- KARTOPU ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇIĞ
- KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI
( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )
- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]
( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )
- KARTVİZİT değil/yerine/= TANITMA KARTI
- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN
- KÂRÛN ile Kârûn
( Çok zengin kişi. İLE Kur'ânı Kerîm'de, kendinden "çok zengin" olarak söz edilen ve tüm mal varlığı bir anda yok olan kişi. )
- KARUNA
( Sevecenlik, şefkat; içgörü, sezgi, bilgelik(prajna) uyanınca karunanın da kendiliğinden ortaya çıktığını gözlemlemiş olan Mahayana Budizmi bu ilişkiye özellikle vurgu yapar. )
- KARXANA[Azr.] = MADEN, OCAK[Tr.]
- KARYE ile/ve YESRİB
- KARYOLA[İt.] değil/yerine/= SEKİ/SEDİR
( Üzerine yatak yapılıp yatılan tahta ya da metal sedir. | El arabası. )
- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE
- KARZ
( ÖDÜNÇ VERME/ALMA )
( BORÇ )
- KARZ-I HASEN ile KARZ-I ŞİR
( Faizsiz verilen borç. İLE Şiiri, ezbere okuma. )
- KARZ değil/yerine/= ÖDÜNÇ
- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)
- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI
- KAS BİLGİSİ/BİLİNCİ ve/||/<> KEMİK BİLGİSİ/BİLİNCİ
( [gövdemizdeki sayısı] 640 ve/||/<> 206 )
( )
- KAS YANGISI ile DERİ VE KAS YANGISI ile DERİ ALTINDAKİ KATILGAN DOKU YANGISI
( MİYOZİT ile DERMATOMİYOZİT ile FLEGMON )
- KAŞ-GÖZ (ETMEK)
- KAS(KALAS) KAFALI OLMAK yerine KASK KAFALI OLMAK
( Bisiklet kullanırken kask takmanın farkının ve öneminin sürekli zihinde tutulması gerekliliğinin yanı sıra, takmakla takmamak arasındaki FaRkLaR, burada gösteremeyeceğimiz kadar kötü görüntülerdir. O istenmeyecek durumlara düşmemek için "Kask takmayı tercih ediyorum/z..." )
( )
( )
- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE
( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )
- KAS ile DELTAKASI
( Omuzbaşında bulunan, üçgen biçimindeki kas. )
- KAS ile/ve/değil GRUP KAS
( ... İLE/VE/DEĞİL Tek bir kas gibi görünen fakat birkaç kastan meydana gelen kas. )
- KAŞ ile KAŞ
( Gözün üstünde ve alnın altında bulunan kıllar. İLE Kemerli ve çıkıntılı şey ya da yer. )
- KAS ile KAZ
- KAŞ ile/ve KİRPİK
( Alın ile göz çukurunun arasında bulunan yoğun kıllar. İLE Göz kapaklarının ucunda bulunan seyrek kıllar. )
( Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı, dahası) söz. )
( TAKATTUB[Ar.]: Buruşma. | Kaşların çatılması. )
( TAKTÎB[Ar.]: Kaş çatıp yüz ekşitme. )
( NEVK[Fars.]: Sivri uc. | Kuş gagası. | Kirpiğin ucu. )
( [Divân edebiyatında] Yay. İLE/VE Ok. )
( REVÂK-ÜL-AYN ile/ve HÜDB )
( EBRÛ ile/ve MÜJGÂN, MÜJE )
( EYE BROW vs./and EYE LASH/EYE WINKER )
- KAS ile SPINCHTER
( ... İLE Kasılıp-gevşeme suretiyle anüsün açılıp kapanmasını sağlayan kas halkası. )
- KAS ile/ve TENDON
( MUSCLE vs./and TENDON )
- KAS ile YALIZ
( ... İLE Düz ve parlak kas. )
- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE
- KASABA değil/yerine/= İLÇE
- KASABA değil/yerine/= KIRBUCAK
- KÂŞÂNÎ ile/ve KÂSÂNÎ
( İsfehan'ın kuzeyinde. İLE/VE Semerkand'ın kuzeyinde. )
- KASAR ile !KAŞAR
- KASARA[İt. < CASSERO] ile/ve TAVLON
( Gemideki kısa güverte. İLE/VE Sintinenin üstündeki güverte. )
- KASÂVET[Ar.] ile/ve AZAP[Ar.]
( Üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı. İLE Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç. | İslâm inanışına göre, dünyada günah işlemiş olanlara, daha sonra[ahirette] verilecek cezâ. )
- KASD[Ar.] ile NAHV[Ar.]
- KASDÎ ile ALENEN
- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS
( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )
- KAŞE[Fr. < CACHET] ile KAŞE
( Damga, mühür. | Belirlenmiş sürelerde çalışanlara ödenen ücret. | Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap. İLE Kalın, kışlık bir tür kumaş. )
- KÂSE ile TABAK
- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK
- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT
- KASEM ile YEMİN
- KASET[Fr. < CASSETTE]/CD[İng. < COMPACT DISC] / ALBÜM[Fr.] yerine UZUNÇALAR
( İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu. / Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. | Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. | Uzunçalar. YERİNE ... )
- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)
- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK
- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK
( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )
- KASİD[Ar. < KASD | çoğ. KASİDÂN]["ka" uzun okunur] ile KÂSİD[Ar. < KESÂD] ile KASÎD[Ar.]
( Kasdeden, tasarlayan, kıyan. | Postacı, haberci, tatar, ulak. İLE Sürümsüz, geçmez, aranmaz. İLE Kasîde. )
- KASÎDE[çoğ. KASÂİD]
( ONBEŞ BEYİTTEN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE ÖVGÜ [EN ÇOK DOKSANDOKUZ BEYİT OLUR] )
- KASÎDE ile/ve BAAT
( ... İLE/VE Bir tür kasîde. )
- KASÎDE ile BEYT-ÜL-KASÎD
( ... İLE Kasîdenin en iyi beyti. )
- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE
( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )
- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY
( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )
- KÂŞİH[Ar.] ile 'ADUVV[Ar.]
- KAŞIK KAŞIK (YUTMAK)
- KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI ile KASIK BAĞI
( Kasık fıtığı. İLE Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ. )
- KAŞIK'TA:
ÇİFTLİ ile/ve ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ
- KAŞIK yerine DİL ŞERHİ(MİL'AKA)
- KAŞIK ile KASTANYET[Fr.]/KASTANUELAS[İsp.]/CATERERS/PALILLOS ile CROTALUM
( ... İLE ... İLE Eski Yunanistan ve antik Roma'da. )
- KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN
( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )
( PELECANUS ONOCROTALUS cum SPATULA CYLPEATA )
- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET
- KASILMA ile/ve TUTULMA
- KASIM KASIM (KASILMAK)
- KASIM[< KISMET]["ka" uzun okunur] ile KASIM[çoğ. KAVÂSIM]["ka" uzun okunur] ile KASIM[Fars.] ile Kasım[Ar. < KÂSİM] ile KASIM[Ar. < KÂSİM]
( Taksim eden, ayıran, bölen. | [matematik] Bölen. İLE Kırıcı, ezici, ufaltıcı. İLE İnce, narin, çabuk kırılabilen. İLE Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrin-i sâni. İLE Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 06 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem. )
( Yüz elli, yaz belli. )
( Kasım'ın 150. günü (08 Nisan) olunca, kötü havalar geçer, yazın ucu görünür. )
( Kasım'dan on gün evvel ek, on gün sonra ekme. )
- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK
- KASIMPAŞA CAMİSİ ile KASIM PAŞA CAMİSİ
( Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Caddesi'ndedir. İLE Kasımpaşa'da, Bahariye Caddesi'ndedir. )
( Cezri[kökten] Kasım Paşa Camisi olarak da bilinir. İLE 1533'te, Rumeli Beylerbeyi Güzelce Kasım Paşa tarafından yaptırılmış, Mimar Sinan yapıtıdır. [Cami-i Kebir adıyla da bilinir.] )
- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]
( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )
- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK
- KAŞINTI ile KARINCALANMA
- KASIP KAVURMAK
- KASÎR
( Kısa, ufak, kısa boylu. )
- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]
( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )
- KASIR ile/ve YALI KASIR
( ... ile/ve SİNANPAŞA KÖŞKÜ / İNCİLİ KÖŞK [Sarayburnu - Çatladıkapı arasında] )
- KASIRGA ile SİKLON KASIRGA[Fr. < Yun.] ile VORTEKS[İng. < VORTEX] ile DENİZ ETKİSİ KAR(DEK)
( ... İLE Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde, hızla dönen rüzgârların oluşturduğu, şiddetli fırtına. İLE Kuzey Yarım Kürede, saat yönünün tersine dairesel hareketle kendi ekseni etrafında dönen hava akımı. İLE ... )
- KASIRGA ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]
( Atlantik Okyanusu'nda ve dünyanın dönüş [saat] yönündedir. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )
( BÂD-GERD ile BERJ/BEVJ )
( HURRICANE vs. TYPHOON )
- KASIRN ile ZEMHERÎR[ZÂM(Fars.): Kış. + HARÎR(Ar.): Uğuldayan.]/KARAKIŞ
( Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp yazın başlangıcı sayılan 06 Mayıs'a [Hıdrellez'e] kadar süren zaman. İLE Aralık'ın 20'si ile Şubat'ın 01'i arasındaki ilk 40 günlük en etkili, soğuk/kara kış. )
- KASİS[Fr. < CASSIS] ile ÇUKUR/TÜMSEK
( Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler. | Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek. | Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark. )
- KASIT ile/ve/<> AYRIM
- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA
- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF
- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE
- KASK ile BARET
- KAŞKA ile SAKAR/AKITMA
( Atın alnındaki beyaz leke. İLE Hayvanların alnındaki beyaz leke. )
- KASKATI (KESİLMEK)
- KAŞKAVAL[İt. < CACIOCAVALLO] ile KAŞKAVAL[İt. < CACCIOCAVALLA]
( [argo] Aptal, sersem. İLE Gabya ve babafingo çubuklarının topuk taraflarında açılan deliklerden geçirilerek ucları mavnalara dayanan, demir ya da ağaç takoz. )
- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK
- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU
( )
( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )
( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )
- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI
- KASLAR:
KISALAN ile/ve/||/<> UZAYAN
( )
- Kaslarını DİNLE!!!
- KASMAK ile "KASMAK"
( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )
- KASNAK ile KASNAKLAMAK
( Enli çember. | Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi. | Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember. | Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri. | Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember. | Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü. | Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember. İLE Kasnak içine almak, çemberlemek. | Kollarını dolayarak kavramak. | Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak. )
- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]
( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )
- KASTÂL[Ar.] ile KASTAR[Ar.] ile KÂSTÂR[Ar.]
( Şeker tozu. İLE Yalancı. İLE Pamuk ipliğini ya DA bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi. )
- KASTEN/KASTİ/MAHSUS değil/yerine/= İSTEYEREK/İSTENEREK/BİLEREK/AMAÇLI/AMAÇLICA
- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK
- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK
- KASVETLİ değil/yerine/= İÇSIKAN
- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ
( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )
- KAT İRTİFAKI değil/yerine/= KAT YÜKÜMLENİMİ
- KAT MALİKİ değil/yerine/= KAT İYESİ
- KAT MÜLKİYETİ değil/yerine/= KAT İYELİĞİ
- KAT'Â[Ar.] ile KAT'EN[Ar.]
( Hiçbir zaman, asla. İLE Asla, hiçbir zaman. )
- KAT'Â[Ar.] ile KATIA["ka" uzun okunur]
( Hiçbir zaman, asla. İLE Katı'ın dişili/müennesi. | Katı' sanatı ile yapılmış dantel gibi kâğıt oyması yapıt. | Kesen, kesici. )
- KAT'I MÜKAFTİ/PARABOL değil/yerine/= ...
- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK
- KAT'İYYET
( KESİNLİK )
- KAT/KATT[Ar.] ile KAT'[Ar.]
( Katı bir şeyi enine kesme, yontma. | Tahıl fiyatlarının yüksekliği. | Geçme, ilerleme, yol alma. | Kağıtları oyarak dantel gibi süslü şekiller oluşturma sanatı. | Sözün etkisini artırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için sözü bitirmeden kesme. [şöyle şöyle oluyor, dikkat edin, yoksa ...] İLE Kesme, keslme, biçme. | Halletme, karar verme, sona erdirme, bitirme. )
- KATOLOG değil KATALOG
- KAT ile KAT[Ar.]
( Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire ya da odaların bütünü. | Bir yüzey üzerine az ya da çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. | Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. | Giyeceklerde takım. | Apartman dairesi. | Ön, yan. | Huzur. | Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. | Makam, mevki. | Kez, defa, misil. | Katman. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. İLE Kesme, kesilme. | İlgiyi kesme. | Sonuca bağlama, bitirme. | Kesme. )
- KATABOLİZMA/CATABOLISM[İng.] değil/yerine/= YIKIMLAMA | YADIMLAMA
- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM
- KATALİTİK ASİMETRİK SENTEZ ile/||/<> RASEMAT SENTEZİ
( Asimetrik katalizörler kullanarak kiral moleküllerin sentezini yapan bilim dalı. İLE/||/<> Kiral olmayan ya da rasemik karışımların sentezini yapan bilim dalı. )
- KATALİTİK HİDROJENASYON ile/>< KATALİTİK DEHİDROJENASYON
( Hidrojen eklenmesiyle gerçekleşen tepkime. İLE/>< Hidrojen çıkarılmasıyla gerçekleşen tepkime. )
- KATALİTİK KİMYA ile/||/<> ENZİM KİMYASI
( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Enzimlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KATALİTİK KONVERTÖR ile KATALİZÖR
( Egzoz gazlarını temizleyen aygıt. İLE Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. )
- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN
( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )
( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )
- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> ENZİM KİNETİĞİ
( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE Enzimlerin hızlarını ve mekanizmalarını inceleyen bilim dalı. )
- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> REAKTİF KİMYA
( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Reaktiflerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTOR
( Tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Tepkime hızını azaltan nesne. )
- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTÖR
( Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Kimyasal tepkime hızını azaltan nesne. )
- KATALİZÖR ile REAKTANT
( Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. İLE Kimyasal tepkimeye giren nesne. )
- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]
( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )
- KATAPLEKSİ/CATAPLEXIA[İng.] değil/yerine/= GEVŞEYİKALIM
- KATAR[Ar. < KİTÂR] ile MARŞANDİZ[Fr. < MARCHANDISE]
( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE Yük katarı/treni. )
- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS
- KATARAKT[Fr. < CATARACTE] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU
- KATARSİZ ile/ve/||/<> ABREAKSİYON
- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ
- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME
- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM
- KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT
( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )
( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )
- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK
( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )
- KATEGORİ = DEME
- KATEGORİ ile DİYALEKTİK
- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI
( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )
- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE
( [ 2/3/4. dersler...] )
- KATEGORİLER ile/ve/+/||/<> YARGILAR
( KATEGORİLER'DE:
NİCELİK[Birlik | Çokluk | Bütünlük/Tümlük ]
NİTELİK[Olgusallık/Gerçeklik | Olumsuzlama | Sınırlama]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[İlintililik ve Töz/Kalıcılık | Nedensellik ve Etki/Bağımlılık | Ortaklık]
KİPLİK[Olanak/Olanaksızlık | Varlık-Yokluk | Zorunluluk/Olumsallık]
ile/ve/+/||/<>
YARGILAR'DA:
NİCELİK[Tümel | Tikel | Tekil]
NİTELİK[Olumlu | Olumsuz/Değilleyici | Belirsiz/Sonsuz]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[Yüklemli/Kategorik | Koşullu/Hipotetik | Ayrık/Ayırıcı]
KİPLİK[Sorunsal/Olasılıklı | Onaylayıcı/Tahkîkî | Zorunlu] )
( bkz. IMMANUEL KANT )
( Şemaların birliği. İLE/VE/+/||/<> ... )
- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK
- KATEKSİS/CATHEXIS[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL YATIRIM
- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA
- KATHAK/KATHAKALİ
( Hindistan'a özgü bir dans. )
- KATHARLAR ile/ve/<> AMİŞLER
( Kan dökmez, şiddete başvurmaz, yalan ve küfre yaşamlarında yer vermezlerdi. Yemin de etmezlerdi. [Tarih, Katharlar'a, Bogomil ve Patarini adlarını da vermiştir.] İLE/VE/<> Günümüzde Amerika'da bulunan Amişler'in, Katharlar'la çok fazla ortak noktaları bulunmaktadır. )
- KATI[Ar.] ile KATI[Ar.] ile KATI'[Ar. < KAT]["ka" uzun okunur] ile KAT'Î[Ar.]
( Sert. [>< YUMUŞAK] | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan. [sulp] | Çok, aşırı derecede. İLE Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide. [taşlık, konsa] İLE Kesen, kat eden, durduran. İLE Kesip atan, ikirciye düşmeye olanak bırakmayan, kesin. )
- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK
- KATİ/MUHAKKAK değil/yerine/= KESİN
- KATI ile KATI
( Sert, yumuşak karşıtı. | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. | Çok, aşırı derecede. İLE Taşlık. )
- KATI ile SERT
- KATI ile/>< SIVI
( Belirli biçim ve oyluma sahip nesne. İLE/>< Belirli biçimi olmayan, akışkan nesne. )
( SOLIDS vs./>< LIQUIDS )
- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA
- KATI ile/ve/değil YOĞUN
( [not] SOLIDS vs./and DENSE )
- KÂTİB[< KİTÂBET (çoğ. KETEBE, KÜTTÂB)]
( YAZI YAZAN )
- KATIK ile/ve/||/<> AZIK
( Yiyecek/yemek. İLE/VE/||/<> Ekmek. )
- KATİL BAL ARISI / AFRİKALILAŞTIRILMIŞ ARI ile AVRUPA BAL ARISI
- KATİL BALİNA ile YALANCI KATİL BALİNA
- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN
- KATILA KATILA (GÜLMEK)
- KATILAR'DA:
KRİSTAL ile/ve AMORF/AMORPHE[Fr.]/BÎ-ŞEKL[Fars.]
( Cam, amorf bir katıdır. )
- KATILIM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KATILIM ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK
- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI
( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )
- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK
- KATILIM/CILIK ve SÜRPRİZ
( Eşeysellik/sevişme, katılım ve sürpriz gerektirir. )
- KATILIM ile/ve/> BÜTÜNLEŞME
( PARTICIPATION vs./and/> INTEGRITY )
- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU
- KATILIM ile/ve ERGİNLENME/İNTİSAB/İNİSİYASYON
( ... İLE/VE Perdenin arkasına geçmek/geçebilmek. | İç âlemine yolculuk. )
( Katılım, nefsani arzulardan uzaklaşmakla başlar. )
- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ
- KATILIM ile/ve İZLENİM
( PARTICIPATION vs./and IMPRESSION )
- KATILIM ile/ve PAYLAŞIM
( PARTICIPATION vs./and TO SHARE )
- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME
- KATILIM ile/ve/<> VERİMLİLİK
( PARTICIPATION vs./and/<> PRODUCTIVITY )
- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"
- KATILMA TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile YER DEĞİŞTİRME TEPKİMESİ/REAKSİYONU
( Bir moleküle bir öbek ya da atom eklenmesi. İLE Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirmesi. )
- KATILMAK ile/ve/değil İMAN ETMEK
- KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK
( PARTICIPATION vs./and NOT TO OPPOSE )
- KATILMAK ile KATILMAK
( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )
- KATILMAK ile YAPIŞMAK
- KATIM ile KATIMLIK
( Katma durumu/eylemi. İLE Bir kezde katılacak miktarda olan. )
- KATIP KARIŞTIRMAK
- KÂTİP[Ar.]/SEKRETER[Fr.] değil/yerine/= YAZMAN/YÖNETİCİ YARDIMCISI
- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]
- KATIR KUTUR
- KATIR ile ESTER
( Eril eşek ve dişil atın[kısrağın] çiftleşmesiyle. İLE Eril at ve dişil eşeğin çiftleşmesiyle. )
( Katırın üreyememesinin nedeni kromozom sayısının [63] tek olmasıdır. [Eşek ve atların kromozomları 62'dir.] )
( ESTER-İ EBTER: Kuyruksuz katır. )
( MULE vs. HINNY )
- KATIR ile ZEEBRASSE/ZONKEY[İng.]
( ... İLE Eşeklerle çiftleştirilen zebraların yavrularına verilen ad. [her 10.000 melezden sadece biri doğurgandır] )
- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI
( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )
- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK
- KATİYEN/MUHAKKAK/MUTLAKA değil/yerine/= KESİNLİKLE/KESİN/KESİNKES
- KATİYET KESBETMEK değil/yerine/= KESİNLİK KAZANMAK/KESİNLEŞMEK
- KATİYET değil/yerine/= KESİNLİK
- KATÎYETLE ile MUHAKKAK
- Katılabilmek için DİNLE!!!
- Katılabilmek için SUS!!!
- Katıştırmadan KONUŞ!!!
- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME
- KATKI ile/ve/<> GELİŞME
- KATKI ile/ve/<> GENİŞLETME
- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM
- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY
( Katkı vermeyen, pay alamaz. )
- KATKIDA "BULUNMAK/BULUNMASI" ile/değil "ETKİ ETMEK/ETMESİ"
- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK
- KATL[Ar.] ile MEVT[Ar.]
( Öldürmek. İLE Ölüm. )
- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK
- KATLAMA ile/ve/||/<> KIVIRMA
- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ
( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )
- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR
( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )
( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )
( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )
- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR
- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK
- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK
- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK
( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )
- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK
- KATMAN/LI ile KAT/LI
( Yatay. İLE Dikey. )
- KATMAN ile/ve/değil EŞİK
- KATMAN ile SIRADÜZEN
( LAYER vs. HIERARCHY )
- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA
- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN
- KATMANDU(KASTHAMANDAP)[NEPAL] = AHŞAP TAPINAK
( Rakım: 1300 m. )
- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME
- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK
( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )
- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]
( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )
- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI
( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )
- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]
( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )
- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA
( Damla, damlayan şey. )
- KATSAYI
( COEFFICIENT )
( Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı, emsal. | Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. | Nesnelerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. )
- KATYON[Fr. < CATION] değil/yerine/= ARTIN
( Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon. )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )
- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]
( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )
- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK
- KAV
( Yılanın attığı deri/gömlek. )
- KAV ile KAV[Fr. < CAVE]
( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. | Yılanın deri değiştirirken attığı deri. İLE Mahzen. )
- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]
( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )
- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ
- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )
( POPULUS cum POPULUS ALBA )
- KAVAK ile ÇALIKKAVAK
( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )
- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]
( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )
( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )
( POPULUS cum PLATANUS )
- KAVAK / KARAKAVAK
( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )
( POPULUS cum POPULUS NIGRA )
- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL
- KAVAL ile NÂREKE
( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )
- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]
( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )
- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]
( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )
- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]
( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )
( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )
- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK
- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile ZULÜM
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]
( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )
- KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ
- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK
- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE
- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY
( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )
- KAVİS ile KAVSİ
- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA
- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK
- KAVKABAN[Yemen]
( Dağın üstündeki gezegen. )
- KAVKI = KABUK
( Deniz hayvanlarının sert kabuğu. )
- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM
( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )
- KAVL ile/ve LAFZ
- KAVM[çoğ. AKVAM]
( EVLİYÂ ZÜMRESİ )
( İNSAN TOPLULUĞU )
( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )
- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]
( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )
- KAVRA! ve/> AT!
- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI
( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )
- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI
- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI
- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR
( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )
- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK
- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ
- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK
- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI
( CONCEPT'S: AGE and LAYERS )
- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK
( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )
- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK
( CONCEPT/S and IDENTITY )
- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR
( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )
- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR
- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER
( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )
( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )
( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )
( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )
( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )
( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )
( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )
( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )
( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )
( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )
( Sözcük, bir köprüdür. )
( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )
( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )
( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )
( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )
( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )
( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )
( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.
Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )
( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience
with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.
The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )
( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )
( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )
( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )
( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )
( CONCEPTUS cum/et/<> ... )
( ... ile/ve/<> YAN )
( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )
( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )
- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK
( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )
- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM
( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )
( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )
( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )
( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )
- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM
( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )
- KAVRAM ile AYRINTI
- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK
( CONCEPT and/<> CLARITY )
- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME
( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )
- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ
( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )
- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK
- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM
( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )
- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK
( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )
- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK
- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI
- KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL
- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK
- KAVRAM ile/ve/<> İMGE
( )
( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )
- KAVRAM ile İMGE
( İlke. İLE Eylem. )
- KAVRAM ile KARÎNE
- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI
( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )
- KAVRAM ile/ve/değil KAVRAM ÇİFTLERİ
- KAVRAM ile KENDİ
- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM
( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )
( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.
Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir.
Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.
Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.
Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.
İLE/VE/||/<>/>
Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.
Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.
Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]
Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )
( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...
FaRkLaR.net/kavram/kavram
FaRkLaR.net/kavram/kuram )
( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )
- KAVRAM ve/<> KURUM
- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK
( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )
- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN
- KAVRAM = MEFHUM[Ar. < FEHM] = CONCEPTION, NOTION[İng.] = CONCEPT, NOTION[Fr.] = NOTIO, BEGRIFF[Alm.] = CONCEPTUS, NOTIO[Lat.] = LOGOS, ÉNNOIA, HOROS, NOEMA[Yun.] = CONCEPCÍON[İsp.]
- KAVRAM ile/ve/<> NİYET
( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )
( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )
- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]
- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ
( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )
- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA
- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM
- KAVRAM ve SABİTE
( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )
- KAVRAM ile/>< SAÇMA
- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME
- KAVRAM ile SALTIK
( CONCEPT vs. ABSOLUTE )
- KAVRAM ile SALTIK
- KAVRAM ve/||/<>/> SANAT
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )
( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )
( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )
( Reduction. VS./AND/<> Increase. )
( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )
- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE
( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )
( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )
( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )
( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )
( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )
( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )
( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )
( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )
( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )
( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )
- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM
- KAVRAM ile/ve/<> SINIR
( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )
- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ
( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )
- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)
( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )
- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA
- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM
( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )
( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )
( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )
( ISTILAH: BARIŞ/SULH )
( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )
( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )
( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )
( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )
( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )
- KAVRAM ile TERİM
- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT
( KANT ve/||/<>/> HEGEL )
- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM
- KAVRAM ile/ve TÜMEL
- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK
( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )
- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM
( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )
( CONCEPT vs./and/<> LIFE )
- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM
- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)
( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )
( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )
( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )
( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )
( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )
( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )
( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )
- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)
- KAVRAMA ile/ve KAPSAMA
( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )
- KAVRAMA ile KAPSAMA
( COMPREHENSION vs. CONTAIN )
- KAVRAMAK ve BELLEMEK
- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN
- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK
( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )
- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA
- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK
( )
( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )
- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ
( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )
( Kavramlar, aklın görüleridir. )
- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI
- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER
( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )
- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR
( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )
- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ
- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA
- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ
- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA
( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )
- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK
( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )
- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK
( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )
- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER
- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK
- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET
- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI
- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]
- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK
- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM
- KAVS-I URÛC KAVS-I NÜZÛL
- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ
( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )
- KAVSEYN[< KAVS]:
BİRLEŞTİRİLEN İKİ YAY | İKİ KAVİS
- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF
( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )
- KAVUK ile HORASANİ
( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )
- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )
- KAVUK ile/değil KOVUK
( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )
- KAVUK ile/ve/<> TÂC
( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK
- KAVUN ile ALTINBAŞ
( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )
- KAVUN ile DİVLEK
( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. )
- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK
( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )
( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )
- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU
- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]
( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )
( BITTÎH ile ŞEMÂME )
( ... ile KÂLE )
( ... cum CUCUMIS DUDAIM )
- KAVUN ile TOPATAN
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )
- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU
- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI
( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )
- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA
- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK
- KAVUŞMA/VUSLAT
( COITUS )
- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK
- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA
- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K
( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )
( Vuslatta gına vardır. )
- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK
( DAÜSSILA ile NAKARAT )
- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI
- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ
( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )
- KAVUZ ile KAVUZLULAR
( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )
- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK
( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )
- KAY ile KAY[Ar.]
( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )
- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER
( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )
( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )
( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )
( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )
( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )
( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )
( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )
- KAYA ÖRÜMCEĞİ ile/ve ŞEYTAN ÖRÜMCEĞİ ile/ve YER ÖRÜMCEĞİ
- KAYA ile CENDEL[Ar.]
( ... İLE Irmaklarda bulunan büyük kaya. )
- KAYA ile GNAYS[Alm.]
( ... İLE Kuvars, mika ve feldispattan bileşmiş kayaç. )
- KAYA ile KARABALIK
( ... İLE Tatlısu kayası. )
- KAYA ile KAVLAK
( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )
- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]
( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )
- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK
( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )
- KAYA ile KÖR KAYA
( ... İLE Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya ya da sığlık. )
- KAYA ile MİKAŞİST[Fr.]
( ... İLE Küçük kuvars billurlarıyla mikadan oluşmuş, yaprak biçiminde, başkalaşıma uğramış kaya. )
- KAYA ile PERİMASASI
( ... İLE Dik taşların üstüne yerleşmiş, masa biçimindeki yassı kaya. )
- KAYA ile PORFİR[Fr. < Yun.]
( ... İLE Feldispat gibi büyük minerallerden ya da çok ince tanelerden oluşan kayaç. )
- KAYA ile ŞELF
( ... İLE Raf biçiminde kaya. )
- KAYA ile TRİPOLİ[Fr.]
( ... İLE Ufalandığında toz, madenî eşya, taş, mermer, cam vb.ni temizlemeye ve parlatmaya yarayan silisli kaya. )
- KAYA ile YAŞAYAN KAYA
( ... İLE Şili ve Peru kıyılarında görülür. )
( ... cum PYURA CHILENSIS )