Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... değil ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 18655 başlık/FaRk yer almaktadır.

- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK


- GAYBE/GAİBE İMAN değil GAYB/GAİB'TEN İMAN(EMİN OLMA)

( Eşiklerimizin/sınırlarımızın farkında olarak ve kabul ederek, sınırlarımızın ötesinde olanlarla kendimizi gereğinden fazla zorlamamak. )


- GÂYE/LİMİT değil/yerine/= SINIR


- GAYE değil/yerine/= AMAÇ/EREK


- GAYET TABİİ Kİ" değil GAYET TABİİ (YA DA TABİİ Kİ)


- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK


- GAYR-I MÜMKÜN değil/yerine/= OLANAKSIZ


- GAYR'A BENZEMEK değil/yerine HAKK'A BENZEMEK


- GAYR değil/yerine AKIL


- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK


- GAYRETKÂR değil/yerine/= ÇABACIL


- GAYRİ AHLÂKÎ değil/yerine/= KILINÇ DIŞI


- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ


- GAYRÎ ile/değil GAYBÎ


- GAYRİMENKUL değil/yerine/= TAŞINMAZ


- GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR


- GAYTA[Ar.] ile/değil/yerine GAYDA[Bulgarca]/TULUM

( İnsan dışkısı. İLE/DEĞİL Müzik aleti.[Trakya'lı, Bulgar, Makedon ve İskoçlar'ın ulusal çalgısı.] )

( ... ile/değil TSIMPONA )

( [Lazca] ... ile/değil GUDA )

( ... ile/değil DANKİYO )


- GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]


- GAYYÛR değil GAYÛR


- GAYZ değil/yerine/= HINÇ


- GAYZERİT[Fr. < GEYSÉRITE] değil/yerine/= KAYNAÇTAŞI

( Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti. )


- GAZAP/GADAB[Ar.] değil/yerine/= ÖFKE, HİDDET, KIZGINLIK


- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK


- GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK


- GAZETECİ değil/yerine/= ÇAĞIMCI, BİLDİRİCİ


- GAZYUVARI/ATMOSFER ile/ve/değil EŞİK


- GBK/TEMPORARY LOSS OF CONSCIOUSNESS[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI


- GCS/GLASGOW COMA SCALE[İng.] değil/yerine/= GLASGOW KOMA ÖLÇEĞİ, GLASGOW KOMA SKALASI


- GDM/GENERALIZED LINEAR MODEL[İng.] değil/yerine/= GENELLEŞTİRİLMİŞ DOĞRUSAL MODEL


- GDPR/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ


- GEBELİK BELİRTİLERİ ile/ve/değil/||/<> ÂDET BELİRTİLERİ


- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK


- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK


- GEÇ KALMAK ile/değil YETİŞEMEMEK

( Asla, "çok geç" değildir! )


- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!


- GEÇ YAŞTA ile/değil/yerine GENÇ YAŞTA


- GEÇ!:
EMİR VERMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< DÜŞÜNCESİNİ/İSTEĞİNİ DÜMDÜZ SÖYLEMEK

( Bazı/çoğu (bilgisiz/görgüsüz) kişi/ler, bazen/çoğunlukla kendini, herkesin/herşeyin merkezinde "görenler"/zannedenler, başkalarına söylediklerini, emir olarak değil zihninde ne varsa, hiçbir dilbilgisine sahip olmadan ya da uymadan, kabalıkla söyler. Bunu görür görmez, anladığımız anda, üstlerine fazla gitmemek ve bunları karıştırmamak gerekir. [Bazen de hadlerini bildirmek gerekiyorsa bildirilebilir tabii.] )


- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ

( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )

( Gece/karanlık önceliklidir. )

( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )

( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )

( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )

( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )

( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )

( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )

( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )

( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )


- GECE/KARANLIK ile/ve/değil KAR FIRTINASI/TİPİ


- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ


- GECEKONDU ile/ve/değil VİLLAKONDU


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/değil GÜNCEL/LİK


- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK


- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK


- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM


- GEÇİCİ TESCİL değil/yerine/= GEÇİCİ KÜTÜK


- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL


- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME


- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ


- GEÇİMSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK


- GEÇİRGEN ile/değil/<> İLETKEN


- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK


- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK


- GEÇİŞ ile/ve/değil/||/<>/< EŞİK


- GEÇİŞLER/KAPILAR:
DAR değil/yerine GENİŞ

( Engeliler için Berlin Örneği... )


- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK


- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK


- GEÇİT ile/ve/değil EŞİK


- GEÇMİŞ ANLATIMINDA:
DÜN değil BİR ÖNCEKİ GÜN


- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI


- GEÇMİŞ YAŞAM değil GEÇMİŞ YAŞANTI


- GEÇMİŞ YAŞAMIMIZDA ... değil GEÇMİŞİMİZDE ...


- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI


- GEÇMİŞ:
"AİT OLDUĞUMUZ" değil BANA/BİZE AİT OLAN


- GEÇMİŞ:
"EV GİBİ" değil/yerine/>< KİTAP GİBİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ


- GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK


- GEÇMİŞE DÖNME İSTEĞİ ile/değil/yerine GEÇMİŞLE İLİŞKİ KURMAK


- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK


- GEÇMİŞE YÖNELİK değil GEÇMİŞE DÖNÜK


- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK


- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ


- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK

( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )


- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK


- GEÇMİŞTEKİ (BAZI DURUMLARI) UNUTMAMAK ile/ve/değil/fakat/||/<>/> SAPLANIP KALMAMAK


- GEÇTİĞİMİZ HAFTA değil GEÇEN HAFTA


- GEDİZ ile/değil GÖRDES


- GEDO ZEN ile/değil/yerine/>< ZEN

( Sadece olağanüstü, doğaüstü güçler elde etmek için yapılan uygulamalar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )


- GEL DENİLEN YERE GİTMEYE AR EYLEME; GELME DENİLEN YERE GİDİP YERİNİ DAR EYLEME ile MİSAFİR UMDUĞUNU DEĞİL, BULDUĞUNU YER


- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK


- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR

( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )

( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )


- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK


- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)

( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )


- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK


- GELEN TELEFONU/MESAJI/ÇAĞRIYI/MEKTUBU:
HER ŞEYİ BİR YANA ATARAK, KONTROLDIŞI/BİLİNÇDIŞI YANITLAMAK değil/>< ORTAMI/ÇEVREYİ/KİŞİYİ/KİŞİLERİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK UYGUN ZAMANDA, UYGUN TUTUM İLE YANITLAMAK


- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI


- GELENEK ile/ve/değil/<> BELLEK

( Sürüyorsa/yaşanıyorsa. İLE/VE/DEĞİL/<> "Yaşatılmaya" çalışılıyorsa. )


- GELENEK ile/ve/değil/<> ÇOĞUNLUK


- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )


- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK

( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )


- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL


- GELİN ile/değil KUMA


- GELİNİLMEZ değil GELİNMEZ


- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK


- GELİRLERSE BULMAZLARSA değil GELİRLER DE BULMAZLARSA


- GELİŞ(TİR)ME ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)ME


- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK


- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE


- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK


- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA

( image

image )


- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA


- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
FAKİRLERİN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
ZENGİNLERİN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- GELİŞTİREBİLMEMİŞ değil GELİŞTİREMEMİŞ


- GELMEYİN! ile/değil/yerine/= (SÜREKLİ) GELENLER GELMEDİĞİ ZAMAN GEL/İRSİN


- GEMİ ile/değil BARÇA[İt. < BARZA]

( ... İLE/DEĞİL Ortaçağda kullanılan, kürekli ve yelkenli, taşıma gemisi. | Kalyon türünden, küçük savaş gemisi. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEMIFİKASYON/GAMİFICATION[İng.] değil/yerine/= OYUNLAŞTIRMA


- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ


- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ


- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK


- GENÇ OLMA İSTEĞİ değil/yerine DİNÇ OLMA İSTEĞİ


- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN

( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )


- GENDER[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL CINSİYET


- GENE-LİKLE değil/< GENELLİKLE

( Vurgu ve harfi tam/doğru seslendirerek! [Dudak ve bilgi tembelliği yapmadan!] [Harfleri biraraya getirerek değil kulak dolgunluğuyla, doğrusu nasıl söyleniyorsa o biçimde söyleyerek!] )


- GENE değil/yerine/= YİNE


- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ


- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF


- GENEL BİR "YAKLAŞIMLAR" değil GENEL YAKLAŞIMLAR


- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM


- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ


- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ


- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"


- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ

( [not] GENERAL vs./and/but VARIOUS
VARIOUS instead of GENERAL )


- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL


- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ

( [not] GENERAL vs./and/but NATIONAL )


- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN

( [not] GENERAL vs./and/but USUAL/POSSIBLE )


- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE


- GENELLEME:
"GENİŞ DÜŞÜNMEK" değil GEVİŞ GETİRMEK


- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"

( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )


- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA

( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )


- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH

( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME

( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK


- GENELLEME ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD


- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA

( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )


- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM


- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA


- GENELLEŞTİRME ile/değil ÖRNEKLENDİRME


- GENELLİKLE ile/ve/değil/||/<>/< BÜYÜK/YÜKSEK OLASILIKLA


- GENELLİYORSAK/GENELLEYECEKSEK
ile/değil/yerine/><
GENELLEMİYORSAK/GENELLEMEYECEKSEK

( [söyleyeceğimizi] Söylemeyelim ve daha çok düşünmeye devam edelim. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söyleyebiliriz/konuşabiliriz, düşünebiliriz. )


- GENERAL değil/yerine/= ORDUHAN


- GENERK/DEVLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< ULUS/MİLLET[Ar.]


- GENESIS BLOCK[İng.] değil/yerine/= AKILLI BLOK


- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM


- GENETİK[Alm./İng.] değil/yerine/= KALITIMBİLİM

( Kalıtım bilimi.| Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen. | Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili. )


- GENETİK/GENETICS[İng.] değil/yerine/= GEN BİLİMİ


- GENETİK ile/ve/değil/||/<>/> EPİGENETİK

( )

( Genetik bir "öykü/süreç" değiliz! )

( %5 ile/ve/değil/||/<>/> %95 )

( Kalıtsal verileri inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Genlerin çevresel etmenler tarafından nasıl denetlendiğini inceleyen bilim dalı. )


- GENETİK ile/değil GELENEKSEL


- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI


- GENİŞLEME ile/değil GENLEŞME


- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]

( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )

( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )


- GENOM SEQUENCING[İng.] değil/yerine/= GENOM DİZİLEME


- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI


- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI


- GENOTOKSİSITE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK


- GEOİD değil/yerine/= YERGİN, YERİMSİ


- GEOMETRİ değil/yerine/= UZAMBİLİM


- GERÇEK "BİR ..." ile/değil "TAM BİR ..."


- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"


- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK

( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )

( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )


- GERÇEK/LİK ile/ve/değil/<> SABİT/LİK


- GERÇEK ile/ve/değil/yerine KESİN/LİK

( [not] REAL vs./and/but DEFINITE/NESS
DEFINITE/NESS instead of REAL )


- GERÇEK ile/değil/>< KURGU

( )


- GERÇEK ile/ve/değil/yerine ORGANİK

( [not] REAL vs./and/but ORGANIC
ORGANIC instead of REAL )


- GERÇEK ile/ve/değil YALANSIZ

( [not] REALITY vs./and/but WITHOUT LIE )


- GERÇEKLERİ DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARABİLECEKLERİ DÜŞÜNMEK


- GERÇEKLEŞMEYECEKTİ değil YAŞANMAYACAKTI


- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK


- GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine DURUMUN CİDDİYETİ

( [not] REALITY vs./and/but SERIOUSNESS OF THE SITUATION
SERIOUSNESS OF THE SITUATION instead of REALITY )


- GERÇEKLİK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM


- GERÇEKLİK ile/ve/<>/değil/yerine GÖRÜNÜŞ

( Düzen vardır. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Düzen yoktur. )

( Kişinin durduğu yere göre değişir. )

( Suda dans eden ay suda görünür, ama onun nedeni su değil, gökteki aydır. )

( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )

( Berrak görebilmeniz için zihniniz saf ve bağımlılıktan yoksun olmalıdır. )

( Sadece söze dayanan kanı yeterli değildir. Ancak katı gerçekler, kişinin, kendi hakkında kurduğu imajın hiçbir şey ifade etmediğini gösterebilir. )

( Kendiniz olduğuna inandığınız varolana bakın ve anımsayın - siz, gördüğünüz değilsiniz. )

( Kendi gerçeğinizi kendi bulduğunuzca, içtenlikle yaşayın. )

( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )

( Gerçeklik, dönüştürülmesi olanaklı olandır. )

( )

( PHENOMENON instead of REALITY
Changes indepence of the position of the person.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water.
The world appears to you so overwhelmingly real, because you think of it all the time; cease thinking of it and it will dissolve into thin mist.
To see clearly, your mind must be pure and unattached.
Mere verbal conviction is not enough. Hard facts alone can show the absolute nothingness of the self-image.
Look at the being you believe you are and remember - you are not what you see.
Earnestly live your truth as you have found it.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water. )

( ŞE'NİYYET[< ŞE'NÎ: Gerçek] ile/ve/<>/değil/yerine KİSVET[çoğ. KÜSÂ][KİSVE değil!]: Elbise. | Özel kıyafet. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri paçalı meşin pantolon. | Bir kimsenin/şeyin dış görünüşü. )

( [not] REALITY vs./and/<>/but PHENOMENON )

( RÉALITÉ avec/et/<> ASPECT )


- GERÇEKTEN ... ile/ve/değil/yerine AYNEN ...


- GERDEL[Yun.] ile/değil/yerine KOVA

( Gemilerde, temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )


- GEREĞİ ile/değil GÖSTERGESİ


- GEREĞİNDEN ÇOK/AZ ile/değil OLABİLECEĞİNDEN ÇOK/AZ


- GEREKEN TEPKİYE "TEPKİ" ile/değil/yerine/>< OLUMSUZ ETKİYE GEREKEN TEPKİ


- GEREKEN ile/ve/değil/yerine GEREKMEYEN

( İSTİLZAM: Gerektirme, gerekme. )

( NECESSARY vs./and NOT NECESSARY )

( DEBERE cum/et INDIGERE )


- GEREKLİ DURUMDA LÜZUMU HALİNDE/ACİL LÜZUM HALİNDE değil/yerine/= GEREKLİ DURUMDA/İVEDİ


- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK


- GEREKLİLİK/GEREKSİZLİK ile/ve/değil ÖNCELİK

( "Gereklilik" ya da "gereksizlik" olarak "tanımlamamız/tanımladıklarımız(gördüklerimiz/görmediklerimiz)", (daha çok) kolayımıza/işimize gelen, alışageldiğimiz bellek kayıtlarımızın yoğunluğu ve önceliği oranındadır. )


- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK


- GEREKLİLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK


- GEREKLİLİK ile/değil OLANAKLILIK

( [not] NECESSITY vs./but POSSIBILITY )


- GEREKLİLİK ile/ve/değil UYGUNLUK

( [not] NECESSITY vs./and/but APPROPRIATENESS )


- GEREKSİNİR değil GEREKİR/GEREKTİRİR


- GEREKSİZ (YERE) HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF


- GEREKSİZ ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRAN/LIK


- GEREKSİZ/LİK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK

( [not] UNNECESSARY/LACK vs./but INCAPACITY
INCAPACITY instead of UNNECESSARY/LACK )


- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK

( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )


- GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK


- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK


- GERİ ADIM ile/değil GERİLEME


- GERİ DÖNÜŞ ile/değil/yerine GERİDEN BESLENME


- GERİ GİDİŞ ile/değil/yerine AŞKINLIK


- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK


- GERİ ZEKÂLI/LIK ile/ve/değil/||/<> HÖDÜK/LÜK


- GERİ ZEKÂLI değil/yerine ZEKÂ GERİLİĞİ

( Hakaret. DEĞİL/YERİNE Durum. )


- GERİBİLDİRİM'DE:
"HIIIIII" ile/değil/>< HMMM

( Dinleyenin, küçümseyici/reddedici, kinâyeli bir tutum göstererek çıkardığı ses. İLE/DEĞİL/>< Dinleyenin, sözü/konuyu, tam olarak anlamasıyla çıkardığı ses. )


- GERİCİLİK ile/değil DİRENÇ


- GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK


- GERİDÖNÜŞÜMSÜZ değil GERİ DÖNÜŞSÜZ


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE


- GERİLİM ile/ve/değil/||/<> İKİLEM


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM


- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME


- GERİYATRİ/GERIATRICS[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK BİLİMİ


- GERİYATRİK/GERIATRIC[İng.] değil/yerine/= YAŞLI | YAŞLILIKLA İLGILİ/İLİŞKİLİ


- GERİYE DÖNMEK ile/ve/değil/yerine GERİ DÖNMEK


- GERİZEKÂLI değil/yerine/>< GEZİ ZEKÂLI


- GERMİSİT/GERMICIDE[İng.] değil/yerine/= MİKROPKIRAR, BULAŞSAVAR


- GERONTOLOJİ/GERONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= YAŞLANMA BİLİMİ


- GERUNDIUM[Lat.] değil/yerine ULAÇ

( Belirteç olarak kullanılan, eylem kökenli sözcükler. [Koşa koşa / güle güle vb...] )


- GESTALT[İng.] değil/yerine/= BİÇİM


- GESTASYON/GESTATION[İng.] değil/yerine/= GEBELİK


- GETR[Fr.] değil/yerine/= TOZLUK

( Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten kumaş vs.'den yapılmış nesne. )


- GEVEZE/YANŞAK, "ÇENESİ DÜŞÜK" ile/değil/yerine KONUŞKAN


- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK


- GEVŞEK ile/ve/değil/||/<> YAVŞAK


- GEVUR "HAMAMI" değil/||/<>/< GEVUR ...


- GEZEGENLERDE ÖZEL GİYSİSİZ YAŞAM SÜRESİ:
| GÜNEŞ ve VENÜS, JÜPİTER, SATÜRN, URANÜS, NEPTÜN ve MERKÜR, MARS |
ile/değil/yerine/><
DÜNYA

( | 1 saniye. VE 1 saniye. VE 2 dakika. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< 80 - 160 yıl. )

( )


- GEZGİNCİ değil GEZGİN


- GEZİ:
"İHYÂ" değil İNŞÂ ["isteğiydi"]


- gezi ile/ve/değil/<> Gezi

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Türkiye'mizin/İstanbul'umuzun, Taksim'deki, akıl, değerler ve diriliş simgesi olan parkımız. )


- GIA/TRANSIENT ISCHEMIC ATTACK[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ YETERSİZ KANLANMA ATAĞI, GEÇİCİ İSKEMIK ATAK


- GİB/GRAPHICS PROCESSING UNİT[İng.] değil/yerine/= ÇİZGE İŞLEME BİRİMİ, GRAFİK İŞLEME BİRİMİ


- GİBİ GİBİ ile/değil/yerine GİBİ


- GİBİ ile/ve/değil/yerine AYNI TÜR


- GİBİM" değil GİBİ


- GİBOZİTE/GIBBOSITY[İng.] değil/yerine/= HÖRGÜÇLENME


- GIDA GÜVENCESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GIDA EGEMENLİĞİ


- GIDA GÜVENLİĞİ ile/ve/değil GIDA GÜVENCESİ

( TECEDDÜ'[Ar.]: Kötü besinden ya da besin yetersizliğinden dolayı gözdeki meşîme tabakasının arkadan yarılması. )

( [not] FOOD SECURITY vs./and FOOD SAFETY )


- GIDA[Ar.] değil/yerine/= BESİN

( ZÂD[Ar.]: Erzak, azık, yiyinti. )

( )


- GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME


- GİDERMEK değil BULMAK


- GİDİŞAT ile/ve/değil/yerine/<> SÜREÇ


- GINÂ değil/yerine/= USANÇ

( GINA: Zenginlik, bolluk. | Usanç, bıkkınlık. | Şarkı, türkü, nağme, ezgi, ırlama. )


- GINÂÎ[Ar.]/LİRİK[Fr.] değil/yerine/= KOŞUK

( LİRİK: Coşkun, esinle dolu. | Eski Yunan yazısında, lir eşliğinde söylenilen. Koşuk. | Çok etkili, coşkun, genellikle kişisel duyguları dile getiren yazın. )


- GINGIVA[İng.] değil/yerine/= DİŞ ETİ


- GIPTE değil GIPTA


- GIPTA[Ar. < GIBTA] (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ


- GİRD değil/yerine/= TOPLANMAK, TOPARLANMAK, BİRİKMEK


- GİRDAP ile/değil SUALTI AKINTISI

( Sualtı akıntıları kıyı boyunca herhangi bir yerde oluşabilir. Eğer belimize kadar suya girmiş durumda orada duruyorsanız ve akıntının içine göğsümüze kadar girdiysek, sualtı akıntısı bizi kaparak açık denize doğru sürükleyebilir. Elbette genellikle yüzmeyi bilmeyen kişiler bunu yapıyor – bir yerde durarak kendi kendilerine eğleniyor. Hiçbir koşul altında kişilerden uzakta denize girmeyelim ve tabii ki kırmızı bayraklara ve kumsalda bulunan uyarı işaretlerine dikkat edelim!

Bir sualtı akıntısına kapılırsak ne yapmamız gerekir?

1. Paniklemeyelim!

Panik durumunda hareketlerimiz kendimizi koruma içgüdüsü tarafından kontrol edilir ve akıllıca kararlar almak daha zor bir duruma gelir. Sualtı akıntısına kapılırsak gerçekten ne yapmamız gerektiğini biliyorsak kurtulma olanağımız vardır.

2. Gücümüzü koruyalım!

Kıyıya yüzmeye çalışarak akıntıya karşı mücadele etmeyelim! Ne yazık ki bu tüm enerjimizi tüketmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kıyıya doğru yüzmek yerine kıyıya paralel yüzelim. Eğer sualtı akıntısı dar ise [5 metreye kadar], çok çabuk bir biçimde akıntıdan kaçabiliriz.

3. Sualtı akıntısı geniş ise [20 metre ya da daha fazla] ne yapmalı?

Bu durumda, kurallara uyarak kıyıya paralel bir biçimde yüzsek bile kaçmak çok kolay olmayacaktır. Ancak yine de kurtulamadığımızı fark ettiğiniz an paniklemeyelim! Sadece rahatlayalım, çünkü ters akıntı çok uzun sürmeyecektir; yaklaşık 5 dakika içinde duracaktır. Durduğu zaman, ilk olarak kıyıya paralel bir biçimde 50-100 metre yüzün ve daha sonra kıyıya doğru yüzelim. Eğer doğrudan kıyıya yüzmeye çalışırsak, akıntının her zaman aynı noktada tekrar başlama olasılığından dolayı tekrar akıntıya kapılabiliriz.

Unutmamamız gereken önemli şeyler var!

1. Bir sualtı akıntısı bizi asla dibe çekmez.

Sualtı akıntıları, girdaplarla aynı şey değildir. Bizi su yüzeyi boyunca çeker ancak asla denizin dibine çekmez.

2. Bir sualtı akıntısının genişliği her zaman sınırlıdır.

Genellikle genişlikleri 50 metreden fazla olmaz. Çoğunlukla 10-20 metreyi geçmez. Kıyı boyunca 20-30 metre yüzdüğümüz zaman güvenli bir biçimde akıntıdan çıkabiliriz.

3. Bir sualtı akıntısının uzunluğu her zaman sınırlıdır.

Su akışı her zaman nispeten hızlı bir biçimde zayıflar ve dalgaların pik yaparak kırılmaya başladığı noktada sonlanır. Sörfçüler bu bölgeye "hat" der; genellikle kıyı şeridinden itibaren 100 metreden daha ileride olmaz. )


- GİRİFT[Fars.] değil/yerine/= GİRİŞİK/ÇAPRAŞIK


- GİRİŞ-GELİŞME-SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> SÜREÇ-SONUÇ / USÛL-ESAS

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç olmadan(düşünülmeden/konuşulmadan), sonuca; yöntem(usûl) olmadan, asıl(esas) konuya geçilemez/değinilemez! )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Konuşuruz[konuşmalıyız!], etkin susmak üzere; susarız[susabilmeliyiz!], yetkin konuşmak üzere! ["Söyleyerek" değil söyleşerek/konuşarak!] )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Tümdengelim yapabilmek için tümevarımsal düşünmüş olmak gerekir! )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Anlamak için konuşmak; konuşmak için dinlemek; dinlemek için de susabilmek gerekir! [Anlamanın iki temel koşulu: 1. Nötr olmak/olabilmek. | 2. (Nitelikli) Soru sormak.] )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Algı düzenimizi (paradigmamızı) düzeltmek/değiştirmek/geliştirmek üzere, zaman zaman/sık sık "fabrika ayarlarımıza" dönmek gerekir. [Yaşamın ve özellikle de gündelik yaşamın/konuların hızına/yoğunluğuna (fazla) kapılmamak için!] )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çıkarlarımıza yönelik/uygun olarak, "kazanın" "doğurduğuna" inanma eğilimi gösterirken; sonuç odaklı/merkezli olmamak üzere, "kazanın" "öldüğünü" kabul edebilme ve düşünme gücünü kullanmaya cesâret etmemiz gerekir. )


- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"


- GİRİZGÂH değil/yerine/= GİRİŞ


- GİRİZGÂH değil/yerine/= GİRİŞLİK


- GİRUS/GYRUS[İng.] değil/yerine/= BEYİN KIVRIMI


- GİRYÂN[Fars.] ile/değil/yerine/= AĞLAYAN


- GIS/GASTROINTESTINAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SİNDİRİM DÜZENİ, SİNDİRİM SİSTEMİ, GASTROİNTESTİNAL SİSTEM


- GIS/GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ


- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] ile/değil BANÇO[< İng. < İsp.]

( ... İLE/DEĞİL Amerika siyahilerinin çaldığı, gitar biçiminde beş ya da daha çok telli bir müzik aygıtı. )


- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] iledeğil GİTARRA

( ... İLE/DEĞİL Küçük gitar. )


- GİTAR ile/değil PİPA


- GİTAR ile/değil UKULELE/UKE


- GİTME/Sİ ile/değil/yerine UZAKLAŞMA/SI


- GİTMEK ile/ve/değil/yerine HAREKET (ETMEK)

( ZİHAP ile/ve/değil/yerine ... )

( [not] TO GO vs./and/but TO MOVE
TO MOVE instead of TO GO )


- GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UNUTMAK

( Eylem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Devrim. )


- GİTMİYOR MUSUN? ile/değil GİDİYOR MUSUN?

( Gidiyor olman gerekirdi, neden gitmiyorsun? "Neden hâlâ buradasın?" İLE/DEĞİL Anlamak üzere sormak, beklenti içinde sormamak. )


- GİTTİKÇE ... ile/değil/yerine YOK YERE


- GIYABÎ HÜKÜM değil/yerine/= IRAKÇIL YARGI


- GIYABÎ değil/yerine/= IRAKÇIL


- GIYABINDA değil/yerine/= KENDİ YOKKEN


- GİZEM ile/ve/değil/yerine GENELE/HERKESE AÇIK OLMAYAN

( [not] MYSTERIOUS vs./and/but NOT OPEN TO ALL/PEOPLE/GENERAL
NOT OPEN TO ALL/PEOPLE/GENERAL instead of MYSTERIOUS )


- GİZEMLİ ile/ve/değil/yerine BELİRSİZ

( [not] MYSTERIOUS vs./and/but UNKNOWN/INDEFINITE
UNKNOWN/INDEFINITE instead of MYSTERIOUS )


- GİZLEMEK ile/ve/değil (AÇMAYA/PAYLAŞMAYA) GEREK GÖRMEMEK

( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SEE NECESSITY (TO OPEN/SHARE) )


- GİZLEMEK ile/ve/değil GÖRÜNMEZ KILMAK/SIRLAMAK


- GİZLEMEK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK

( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SHARE )


- GİZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> TERSİYLE GÖSTERMEK


- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN


- GİZLİ ile/ve/değil AÇIĞA ÇIKMAMIŞ


- GİZLİ ile/ve/değil AYRI

( [not] SECRET/HIDDEN vs./and/but SEPARATE )


- GİZLİ ile/ve/değil/yerine/||/<> BELİRSİZ


- GİZLİ ile/ve/değil/||/<> GİZEMLİ


- GİZLİ ile/ve/değil GİZLİCE/UĞRUN


- GİZLİ ile/değil İÇTE


- GİZLİ ile/ve/değil/yerine KİŞİYE ÖZEL


- GİZLİ ile/ve/değil ÖRTÜK

( SIR: Kuşatmanın, betimlemenin dışında olan. )

( SIR: Çömleğin, dışına çekilen son kat toprakla tekrar fırına verilerek pişirilmesi. [İçindeki sıvıyı sızdırmamayı sağlar fakat albenisi/parlaklığı artar. Dolayısıyla "Bu sırdır! ona göre!" denilerek anlatılanlar, anlatılan kişi tarafından da başka bir kişiye aynı biçimde "sırdır!" diyerek anlatılır.] )

( İki kişinin bildiği, (artık) sır değildir. )

( [not] SECRET/HIDDEN vs./and/but COVERED )


- GKM/GAUSSIAN MIXTURE MODEL[İng.] değil/yerine/= GAUSS KARIŞIM MODELİ


- GLAND[İng.] değil/yerine/= BEZ


- GLANDULA[İng.] değil/yerine/= BEZCİK


- GLAYÖL[Fr. < GLAIEUL] değil/yerine/= KUZGUNKILICI

( Süsengillerden, uzun, ensiz ve sivri yapraklı bir süs bitkisi. )

( GLADIOLUS ILLYRICUS )


- GLİYA/GLIA[İng.] değil/yerine/= SİNİR DESTEK GÖZESİ


- GLİYOZİS/GLIOSIS[İng.] değil/yerine/= GLİYALAŞMA


- GLOBAL/LEŞ(TİR)ME değil/yerine/= KÜRESEL/LEŞ(TİR)ME


- GLOBE değil/yerine/= YUVAR


- GLOBÜLER/GLOBULAR[İng.] değil/yerine/= YUVARIMSI


- GLOKOM[Fr.] değil/yerine KARASU

( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. )


- GLOMERÜL/GLOMERULUS[İng.] değil/yerine/= YUMAKÇIK


- GMM/GAUSSIAN MIXTURE MODEL[İng.] değil/yerine/= GAUSS KARIŞIM MODELİ


- GNOZİ/GNOSIA[İng.] değil/yerine/= TANIMA


- KÜYOR değil GÖNÜYOR


- GÖBEK DELİĞİNİN:
ALTI ile/ve/değil/<> ÜSTÜ

( Ya eril, ya da dişil. İLE/VE/<>/DEĞİL Hem eril, hem de dişil. )

( ARZ ile/ve/<>/değil KÜRSÎ [ve ARŞ] )


- GÖĞÜS KASI "GELİŞTİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZ KASI GELİŞTİRMEK


- GÖĞÜS ile/değil ÖNGÖĞÜS

( ... İLE/DEĞİL Böceklerde göğüs bölgesinde bulunan üç bölümden en öndeki. )


- GÖĞÜSLER değil GÖĞÜS/MEME

( CÂM-I ŞÎR: Sütlü meme. )

( SADR değil SEDY/SEDYÜN )

( [not] CHEST but BREAST )


- GÖK DALIŞINDA:
UÇMAK ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞMEK (YATAY DÜŞÜŞ)


- GÖK GÜRÜLTÜSÜ ile/değil HAVAİ FİŞEK

( Yağmurun izlediği gök gürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )


- GÖK ile/ve/değil/<> UZAY


- GÖKDELEN:
BÜYÜKLÜK değil KÜÇÜKLÜK


- GÖKYÜZÜ ile/ve/değil BULUT/LAR


- GÖL ile/ve/değil/<> İRKİNTİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Su birikintisi. )


- GOLF TOPU:
PÜRÜZSÜZ değil GİRİNTİLİ

( )


- GÖLGE/LİK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGE/LİK


- GÖLGE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< GÖVDE

( Gölgeyi takip edersen güneşi de bulursun! )

( Gölgeni göremiyorsan, gölgeye kaç! )

( "Bilgi/episteme(loji)". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/< Varolan/onto(loji). )

( [not] SHADOW vs./and/=/||/<>/ BODY instead of SHADOW )


- GÖLGE ile/değil YANSIMA


- GÖLGENDE DİNLENEN değil/yerine GÖNLÜNDE DİNLENEN


- GÖLGESİ YOKTU:
SAF NURDU ile/ve/değil GÖVDESİNE TAPMAZDI


- GOLGİ CİSİMCİĞİ değil/yerine/= SALGI AYGITI


- GÖMMEK değil/yerine/>< GÖRMEK


- GÖMÜLMEK değil TOPRAĞA SIRLANMAK


- GÖMÜLMEK değil TOPRAĞA SIRLANMAK


- GÖMÜT/MEZAR ile/ve/değil/||/<> MORG

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Adliyece kovuşturmayı gerektiren olaylar sonucu ya da birdenbire ve kuşkulu ölümlerde, ölüm nedeninin ve ölünün kim olduğunun saptanması için ölülerin konulduğu ve inceleme yapılan yer ya da yapı. )


- GÖNDERME" ile/ve/değil/yerine BAŞVURU


- GÖNDERME ile/ve/değil/yerine/<> KATKI


- GÖNDERME ile/ve/değil/||/<> YÜKLEME


- GONDOL ile/değil PEREME[Yun.]

( ... İLE/DEĞİL Gondola benzeyen bir kayık. )


- GÖNENCE/KONFOR değil/yerine/>< EYTİŞİM/DİYALEKTİK


- GONOZOM/SEX CHROMOSOMES[İng.] değil/yerine/= EŞEYSELLİK KROMOZOMLARI


- GÖNÜL KOYMAK ile/değil/yerine/||/<>/< MESAFE KOYMAK


- GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI


- GÖNÜLLÜLÜK:
ÜCRETSİZ YAPILAN İŞ/LER değil KARŞILIKSIZ GELİŞİM


- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK


- GOOGLE HARİTASININ:
ÖNCESİ ile/değil/yerine/> SONRASI

( Google Maps, çevremizi daha iyi anlamamız için masaüstü, Android ve iOS’ta kullanıma hazır birkaç görsel değişiklik ve ek özellik ile yenilendi. Yeni Google Maps, daha temiz ve sade bir görünüm, ilgi alanları ve daha dengeli bir renk şeması ile öne çıkıyor. )

( )


- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK


- GÖRECE/Lİ/LİK" ile/ve/değil GÖRELİ/LİK


- GÖREMEZSİN ile/değil GÖRÜNMEZ


- GÖREMİYORUZ ile/değil/yerine PEK (FAZLA) GÖREMİYORUZ


- GÖRERSİN değil GÖRÜRSÜN


- GÖREV/İMİZ:
"SİYASET" değil TESİS-İ ADÂLET


- GÖREV ve/değil/||/<> İŞLEV


- GÖREV ile/ve/<>/değil SORUMLULUK

( [not] TASK vs./and/<>/but RESPONSIBILITY )


- GÖREVİNİ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK


- GÖRGÜSÜZ/LÜK ile/değil/yerine BİLGİSİZ/LİK

( Bilgisizlik, görgüsüzlükten daha ağırdır ve görgüsüzlüğe yeğdir. )

( Görgü, sürekliliğin, kalıcılığa dönüşmesiyle gerçekleşir. )


- GÖRKEME BAŞVURMAK değil/yerine/>< YALINLAŞMAK

( Zayıf "kişilikler"de. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü kişiliklerde. )


- GÖRME/TATMA/KOKLAMA/DOKUNMA ile/ve/değil/||/<>/< DUYMA

( Uyur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Uyumaz. )

( Dirençli/ihtiyârî. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dirençsiz/gayr-ı ihtiyârî. )


- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ


- GÖRMEK ile/ve/değil EŞİK


- GÖRMEMEK ile/ve/değil "KATLANMAK"


- GÖRMESİN! ile/ve/değil/yerine/<> GÖSTERME!


- GÖRMEYE DEĞER değil GÖRÜLMEYE DEĞER


- GÖRMEZLİKTEN GELMEK ile/değil GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- GÖRÜM" (DİYE) değil GÖREYİM (DİYE)


- GÖRÜNEN UYUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEYEN UYUM


- GÖRÜNTÜ/FOTOĞRAF:
ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TASARLAMAK


- GÖRÜNTÜ ile/ve/değil EŞİK


- GÖRÜNTÜ ile/ve/değil GÖRÜNÜM


- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )

( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )

( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )

(

ile/değil/yerine/><

)


- GÖRÜNTÜSÜ ile/ve/değil/yerine İŞLEVSELLİĞİ

( [Beynin] Sağ yarımküresi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sol yarımküresi. )


- GÖRÜNÜM ile/ve/değil GÖRÜNGÜ

( [not] APPEARANCE vs./and/but PHENOMENON )


- GÖRÜNÜRDE değil GÖRÜNÜŞTE


- GÖRÜNÜŞ/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAREKET/LER


- GÖRÜŞ ile/ve/değil/yerine KAVRAM

( [not] OPINION vs./and/but CONCEPT
CONCEPT instead of OPINION )


- GÖRÜŞME/EYLEME:
"UYGUN OLDUĞUN(UZ)DA ..."
ile/ve/değil/yerine/<>/>
"UYGUN OLURSAN(IZ) ..."


- GÖRÜŞTÜĞÜN/GÖRÜŞTÜKLERİN değil YANINDA OLDUĞUN/OLMASINI/OLMAK İSTEDİĞİN

( Kimle/rle görüştüğün değil kimin yanında olduğundur belirleyici olan! )


- GÖSTERGE ile/değil/||/<>/> KANA[İt. < CANNA]

( ... İLE/DEĞİL/||/<>/> Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler. )


- GOSTERGE ile/ve/değil/||/<> ÖLÇÜT


- GÖSTERGE ile/ve/değil UZANTI

( [not] INDICATOR vs./and/but EXTENSION )


- GÖSTERİ ile/ve/değil DİNLETİ


- GÖSTERİ ile/ve/değil GÖSTERİM


- GÖSTERME ile/ve/değil/yerine İMLEMEK/İŞARET (ETME)

( [not] TO SHOW vs./and/but TO INDICATE
TO INDICATE instead of TO SHOW )


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRTEREK GÖSTERMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Sanat. )


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/<> SİMGELERLE/ÖYKÜLERLE/MASALLARLA ANLATMAK


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine SUNMAK

( [not] TO SHOW vs./and/but TO PRESENT
TO PRESENT instead of TO SHOW )


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine YAŞAMAK

( [not] TO SHOW vs./and/but TO LIVE/VALUE
TO LIVE/VALUE instead of TO SHOW )


- GÖT KOKUSU değil/yerine/||/<>/< TER ya da BOK KOKUSU


- GÖTÜ KALKMAK ile/ve/değil/yerine KANI BİTLENMEK


- GÖTÜRÜLMEK ile/ve/değil/yerine GİTMEK


- GÖVDE GELİŞTİRME ile/değil/yerine FITNESS

( )


- GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde ve gövdeyle özdeşlik duygusu var oldukça, düş kırıklıkları kaçınılmazdır. )

( Gövde olmadığında siz gövdeden ayrılmış değilsiniz - sadece Siz'siniz. )

( Gövde, üzerinde aşırı konsantrasyon kendi amacına ters düşer ve aksi sonuç verir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Benlik, öylesine kendinden emindir ki, cesâreti tümüyle kırılmadıkça vazgeçmez. )

( Bir gövdede odaklanmış sonsuz olansınız. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçin. )

( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )

( Gövde ve zihin içinde olmadığınızı, fakat her birinin de farkında olduğunuzu bilmek, kendini-biliştir. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )

( Her kim, varoluşu hakkında bir yanıt arayarak düşünürse ve kendi kaynağını bulmayı içtenlikle isterse, her zaman mevcut olan "Ben-im" duygusunu kavrayabilir ve zihni karartan bulutlar dağılıp, varlığın özü tüm ihtişamıyla görününceye dek onun üzerinde büyük dikkatle ve sabırla durabilir. )

( As long as there is the body and the sense of identity vs. the body, frustration is inevitable.
Without the body you are not disembodied - you Just are.
The self is so self confident, that unless it is totally discouraged, it will not give up.
Go beyond the I-am-the-body idea.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Whoever is puzzled by his very existence as a conscious being and earnestly wants to find his own source, can grasp the ever-present sense of I am and dwell on it assiduously and patiently, till the clouds obscuring the mind dissolve and the heart of being is seen in all its glory. )

( [not] BODY vs./and/<>/but I
I instead of BODY )

( ZÂT ile/ve/<>/değil VÜCÛD/SIFAT )


- GÖVDEMİZİ ...:
(YETERİNCE) KULLANMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/=/||/<>/> KÖTÜYE KULLANMAK


- GÖYA değil GÜYA


- GÖZ KARARI ile/değil/yerine ÖLÇÜ


- GÖZ ÖNÜNDE:
()TUTMAK() ile/ve/değil/<> ()BULUNDURMAK()


- GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK


- GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK değil GÖZE ALARAK/ALMAK


- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZE ALMAK


- GÖZ VAR, NİZAM VAR değil GÖZ VAR, İZAN VAR

( İZAN: Anlama yeteneği, anlayış. | Bir şeyin, göz ve akıl yoluyla anlaşılabilmesi. )


- GÖZ/LER ile/ve/değil İMAN DOLU GÖZ/LER


- GÖZ ile/ve/değil EŞİK


- GÖZDEN ÇIKARMAK ile/değil/yerine GÖZDEN KAÇIRMAK


- GÖZDEN IRAK OLAN, GÖNÜLDEN IRAK OLUR
ile/ve/değil/yerine
GÖNÜLE GİREN, GÖZDEN UZAK OLSA NE OLUR


- GÖZE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- GÖZE BATMA ile/değil/yerine GÖZE ÇARPMA


- GÖZERİMİ/UFUK ile/ve/değil EŞİK


- GÖZETİM:
DENETLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKINDAN TAKİP ETMEK


- GÖZLEM MANZARASI ve/<>/değil/yerine ALGI MANZARASI


- GÖZLEMEK ile/değil GÖZLEMLEMEK


- GÖZLENEBİLİYOR değil GÖZLEMLENEBİLİYOR


- GÖZLER:
YAŞLI ile/ve/değil/||/<>/> YASLI


- GÖZLERİM "YAŞLANDI" değil GÖZLERİM "YAŞARDI"


- GÖZLEYEN ile/değil GÖZLEMLEYEN


- GÖZLÜK ...:
GİYMEK değil TAKMAK


- GÖZLÜK ile/ve/değil EŞİK


- GÖZÜ KARA/LIK ile/değil/yerine CESÂRET


- GÖZÜKMEK/GÖRÜKMEK değil GÖRÜNMEK


- GÖZÜKÜYOR/GÖZÜKTÜ değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ


- GÖZÜN(ZİHNİN):
GÖRDÜĞÜNÜ SEVMESİ ile/ve/değil/||/<> SEVDİĞİNİ GÖRMESİ


- GÖZÜNÜ:
"SEVİM" değil SEVEYİM


- GÖZYAŞI:
[ACI ile/ve TUZLU] ile/ve/değil/yerine/>< TATLI (ise)

( [ağlama] [ İstekler/in(nefs) içindir. İLE/VE Mal/mülk/çıkar içindir. ] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hak/k ile... )


- GÖZYAŞI ile/ve/değil/<> KANLI GÖZYAŞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Göz kapaklarından, burundan ve/ya da bazen kulak yolundan gelen kanın, gözyaşı kanallarından akan kan. )

( LACRIMAE ile/ve/değil/<> HAEMOLACRIA )


- GPRL/GAUSSIAN PROCESS REGRESSION LEARNING[İng.] değil/yerine/= GAUSS SÜREÇ GERİ ÇIKARIM ÖĞRENIMİ, GAUSS SÜREÇ REGRESYON ÖĞRENIMİ


- GPRS/GENERAL PACKET RADIO SERVICE[İng.] değil/yerine/= GENEL PAKET RADYO SERVİSİ


- GPS/GLOBAL POSITIONING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KÜRESEL KONUMLAMA DÜZENİ


- GPU/GRAPHİCS PROCESSING UNİT GRAFİK[İng.] değil/yerine/= (ÇİZGE) İŞLEME BİRİMİ


- GRADE[İng.] değil/yerine/= DERECE


- GRADYAN/GRADIENT[İng.] değil/yerine/= FARK


- GRAFİK DİZAYN/IR / DESİGNER değil/yerine/= ÇİZGE TASARIM/CI


- GRAFİK/GRAPHICS[İng.] değil/yerine/= ÇİZGE


- GRAFİK değil/yerine/= ÇİZGE


- GRAFİK değil/yerine/= ÇİZGE


- GRAFOLOJİ değil/yerine/= YAZIBİLGİSİ

( El yazısından, yazanın karakter ve duygularını anlamayı amaç edinen inceleme yöntemi. )


- GRAFOMANİ/GRAPHOMANIA[İng.] değil/yerine/= YAZMA-ÇİZME SAPLANTISI


- GRANDİYÖZİTE/GRANDIOSITY[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLENMECİLİK


- GRANİT ile/değil/yerine/||/<>/> BİYO GRANİT

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Destekli ve çok daha dayanaklıdır.[Isıya ve darbeye yedi kat daha fazla] Yanmaz, yapışmaz ve daha kolay temizlenir özelliği vardır. )


- GRANÜL/GRANULE[İng.] değil/yerine/= TANECİK


- GRANÜLASYON/GRANULATION[İng.] değil/yerine/= TANECİKLENME


- GRANÜLER/GRANULAR[İng.] değil/yerine/= TANECİKLİ


- GRAVİDİTE/GRAVIDITY[İng.] değil/yerine/= GEBELİK SAYISI


- GRAVİTİ/GRAVITY değil/yerine/= YERÇEKİMİ


- GREENWICH MEAN TIME(GMT) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UNIVERSAL TIME COORDINATE(UTC)[İng.]/COORDINATED UNIVERSAL TIME(CUT)/TEMPS UNIVERSEL COORDONNE(TUC)[Fr.]

( UTC, atomik olarak hesaplanan bir saattir. İlk olarak 1963 yılında kullanılmaya başlamıştır. Güneş zamanına göre belirlenen GMT ile arasında çok ufak farklar vardır. Gündelik yaşamda iki zaman dilimi de kullanılır. Hangisinin kullanıldığı zaman dilimini etkilemez. )


- GREFT/GRAFT[İng.] değil/yerine/= YAMA


- GRES YAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MOTOREKS GRES YAĞI


- GRİ[Fr.] değil/yerine/= BOZ, ÇALAYGAN, KIR


- GRİP ile/değil SITMA

( Afrika ülkelerine gitmiş olanların, döndüklerinde, kendileri ya da hekimlerin, Türkiye'de de pek karşılaşılmadığından dolayı, yakalandıkları sıtma hastalığını "grip" olarak değerlendirdikleri görülebilmektedir. Eğer teşhis ve tedavi için geç kalınmazsa sıtma (fazla) tehlikeli olmaz/olmayabilir. )


- GRUP KOHEZYONU/GROUP COHESION[İng.] değil/yerine/= ÖBEK/KÜME/GRUP KAYNAŞMASI


- GRUP/GROUP[İng.] değil/yerine/= KÜME, ÖBEK


- GRUPLAŞ(TIR)MA ile/ve/değil/ne yazık ki/<> KUTUPLAŞ(TIR)MA


- GSM/GLOBAL SYSTEM FOR MOBILE COMMUNICATIONS[İng.] değil/yerine/= MOBİL İLETİŞİM İÇİN KÜRESEL DÜZEN


- GSMH/GROSS NATIONAL PRODUCT[İng.] değil/yerine/= GAYRİ SAFİ MILLİ HASILA


- GSR/GALVANIC SKIN RESISTANCE[İng.] değil/yerine/= GALVENİK DERİ DİRENCİ


- GT/GUTTA, DROP[İng.] değil/yerine/= DAMLA


- GT/WEARABLE TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİ


- GTC/WEARABLE CLINICAL DEVICES[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR TIBBİ CİHAZLAR


- GTIN/GLOBAL TRADE İTEM NUMBER[İng.] değil/yerine/= KÜRESEL TICARİ ÜRÜN NUMARASI


- gtt.[Lat. < GUTTA] değil/yerine/= DAMLA


- GÜÇ:
SIÇRAYIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSILMAZ DURUŞ


- GÜÇ/LÜ ile/ve/değil/||/<>/< YÜK/LÜ


- GÜÇ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ACIMASIZ/LIK


- GÜÇ ile/ve/<>/değil/yerine DONANIM


- GÜÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT


- GÜÇ ile/ve/değil/yerine OLANAK

( [not] POWER vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of POWER )


- GÜÇ ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Amacınız zarar vermekse yeterlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herşey için yeterlidir. )


- GÜÇ ile/ve/değil/<> SÜREKLİLİK

( Taşı delen, suyun gücü değil damlalarının sürekliliğidir. )


- GÜÇ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> VİCDANSIZ/LIK


- GÜÇLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞLAMLAŞTIRMA/BERKİTME


- GÜÇLEŞTİRME ile/değil GÜÇLENDİRME


- GÜÇLÜ OLAN ile/değil/yerine ()HAKLI() OLAN

( Güçlü olan, haklı değildir! Haklı olan ise güçlü olandır! )


- GÜÇLÜ OLMAK ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/> ETKİLİ


- GÜÇLÜ ile/değil/yerine FARKLI

( [not] POWERFUL/STRONG vs./but DIFFERENT
DIFFERENT instead of POWERFUL/STRONG )


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞİN


- GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ


- GÜCÜN:
YETERLİLİĞİ(/YETERSİZLİĞİ) ile/ve/<>/değil/yerine DEVREDE OLMASI


- GUDDE/GLAND[İng.] değil/yerine/= BEZ


- GÜDMEK değil/yerine GÖZETMEK

( RÂİNE değil/yerine UNZURNA )


- GUDVE[Ar.] / BÂMDÂD/ÂN, BÂMDÂDÎ, BÂM-GÂH/GEH[Fars.] değil/yerine/= SABAH, SEHER


- GÜFTÂR-I ŞİRİN[Fars.] değil/yerine/= "TATLI" SÖZ


- GÜFTÂR[Fars.] ile/ve/+/değil/yerine/||/<>/> KÂR[Fars.]

( Söz. İLE/VE/+/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )


- GÜFTE değil/yerine/= YAZAN, YAZIM


- GUIDELINE[İng.] değil/yerine/= KILAVUZ


- GÜL BAHÇESİ ile/ve/değil/yerine ÇİÇEK BAHÇESİ


- GÜL YAĞI:
BULGARİSTAN('DAN) ile/ve/değil/yerine TÜRKİYE/ISPARTA('DAN)

( [Dünyadaki değeri] İkinci/l konumdadır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birinci/l değerdedir/konumdadır.
[Dünyada, her yıl, ancak toplam 3 ton gül yağı üretilebilmektedir.]
[1 kg. gül yağı = 9000 €][2012 itibariyle] )


- GÜLDESTE[Fars.]/ANTOLOJİ[Fr. < Yun. ANTHOS: Çiçek. | LEGEIN: Seçmek.] değil/yerine/= SEÇKİ


- GÜLE GÜLE ile/değil/yerine GÖRÜŞMEK ÜZERE

( Ayrılıkta. İLE Buluşmada/uyuşmada. )


- GÜLMEK / YAŞAM/AK:
"UMDUĞUMUZLA ile/ve/değil/yerine/>< BULDUĞUMUZLA


- GÜLMEK ile/ve/değil EŞİK

( Gülmek, devrimci bir eylemdir. )


- GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK

( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


- GÜLÜNÇ/KOMİK ile/ve/değil/||/<> GARİP


- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(N) > GÜLÜŞ(Ü)

( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )


- GÜMRAH[Fars. < GUMRAH] değil/yerine/= BÜYÜMÜŞ, YÜKSEK, GÜÇLÜ


- GÜMÜŞBALIĞI/PLATERİNA[Yun.] ile/değil İLARYA/ÇAMUKA[< Yun.]

( Gümüşbalığıgillerden, beyaza yakın gümüş renginde bir deniz balığı. İLE/DEĞİL Gümüşbalığından ufak ve ona benzer bir balık. )

( ATHERINA PRESBYTER cum ATHERINA HEPSETUS )


- GÜN:
24 SAAT değil 23.56 SAAT

( ATOM(CESIUM) SAATİ: 1 YIL = 29091200500000000 osilasyonu [1972] )

( "Bir Gün Aslında 24 Saat Değildir" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- GÜNAH ile/değil GÜBRE


- GÜNAH ile/ve/değil TERSTEN İYİLİK

( MEKR-İ İLÂHİ )


- GÜNBERİ ile/değil GÜNEÇ

( Yer'in, Güneş'e en yakın bulunduğu nokta. İLE/DEĞİL Çok güneş alan yer. )


- GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ

( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )


- GÜNEK/TARİH/DATE değil/yerine/= ESKİNÇ/TARİH/HISTORY


- GÜNEŞ GİTTİ değil BULUT GİRDİ

( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )


- GÜNEŞ, BATIDAN DOĞAR değil GÜNEŞ, BÂTI(N)DAN[İÇİMİZDEN] DOĞAR


- GÜNEŞ ile/ve/değil/||/<>/< KIŞIN DOĞAN GÜNEŞ


- GÜNEŞ ile/ve/değil/||/<>/> YALANCI GÜNEŞ/PARHELION

( Atmosferin neden olduğu görüntülerden biridir. Bu olay, güneşin iki yanında parlak noktalar biçiminde ortaya çıkar ve genellikle güneşin yatay düzleminde yer alır. Yalancı güneş, genellikle ince, yüksek bulutlar [özellikle sirrus bulutları] içindeki buz kristalleri tarafından oluşur.

Yalancı güneş, atmosferdeki altıgen prizma biçimindeki buz kristallerinin ışığı kırması sonucu oluşur. Bu kristaller, güneş ışığını kırarak ve yansıtarak, güneşin iki yanında parlak noktalar oluşturur. Bu parlak noktalar, gökkuşağı renklerinde olabilir. Çünkü ışığın kırılması sırasında renk paleti açılır.

En sık sabah erken ya da akşam geç saatlerde görülür. Soğuk hava koşulları, yalancı güneş oluşumunu destekler. Bu nedenle, kış aylarında ya da kutup bölgelerinde daha sık görülür. )


- GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!

( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )


- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK

( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )


- GÜNEŞTE:
YANMAK ile/ve/değil/yerine KARARMAK

( 11:00 ile 16.00 arası güneş altında kalınmamalı! [yaz saati uygulamasına göre] )


- GÜNLÜK YAŞA(MAK) ile/değil/yerine GÜNÜ YAŞA(MAK)

( Vurdumduymazlık içinde, hesapsız, düzensiz, aykırı, asalak yaşam. İLE/DEĞİL/YERİNE Gün içinde yaşanan, olan-biten herşeyi, olumlu ya da olumsuz tam anlamıyla yaşamak. )

( Temel olan, günü tam bir uyum ve bütünlük içinde yaşamak. Günü Yaşa(Carpe Diem), günlük yaşamak değildir! )

( [not] LIVE IN DAILY vs./but LIVE THE DAY [CARPE DIEM]
LIVE THE DAY [CARPE DIEM] instead of LIVE IN DAILY )


- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK

( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )

( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )


- GÜNÜBİRLİK ... ile/değil GÜNLÜK ...


- GÜNÜMÜZDEKİ ENTELEKIA ile/değil/yerine KAVRAMSAL ENTELEKIA

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Ereğe bağlı nedenin bilgisi. Aynı ilke altında donanmışlık. )


- GURBETTE OLDUĞUNU:
ANLAMAYAN/ANIMSAMAYAN değil/yerine ANLAYAN/ANIMSAYAN


- GÜRUH[Fars.] değil/yerine/= SÜRÜ/DERİNTİ

( Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk. )


- GURUP[Ar. < GURUB/GARB] ile/değil GRUP

( Batı. İLE/DEĞİL Öbek. )


- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


- GURUR VEREN İBÂDET değil/yerine ÜZÜNTÜ VEREN GÜNAH


- GURUR(LU OLMAK)/MAĞRUR ile/değil/yerine VAKUR (OLMAK)


- GURUR ile/değil İNAT

( [not] PRIDE vs./but OBSTINACY )


- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK

( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )


- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )


- GUSSA[Ar. çoğ. GUSAS] değil/yerine/= TASA, KAYGI, KEDER


- guttat.[Lat. < GUTTATIM] değil/yerine/= DAMLA DAMLA


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA

( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )


- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN


- GÜVEN ile/ve/değil/<> SAYGINLIK(İTİBAR)

( [not] TRUST vs./and/but/<> ESTEEM, REPUTATION )


- GÜVENİRLİK değil GÜVENİLİRLİK


- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI


- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil BELİRSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but INDEFINITENESS )


- GÜVENSİZLİK ile/ve/değil EMİNSİZLİK

( [not] DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE vs./and/but LACK OF SURE )


- GÛYÂ değil/yerine/= SÖZDE/SANKİ/SÖZÜMONA


- GÜYA değil/yerine/= SÖZÜM ONA/SANIRSIN Kİ


- GÜYÜM değil GÜĞÜM


- GÜZEL (OLAN) ile/değil İSTEDİĞİM GİBİ (OLAN)

( [not] THE BEAUTIFUL vs./but WHICH/WHAT I WOULD LIKE TO )


- GÜZEL DEĞİL değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL


- GÜZEL EKİZ(FOTOĞRAF) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANLATAN EKİZ(FOTOĞRAF)


- GÜZEL İNSAN değil/yerine İNSANDAKİ GÜZELLİK


- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR


- GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR


- GÜZEL ÖRNEK ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ÖRNEK


- GÜZEL/LİK (ARAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< "YENİ/LİK" ("İSTEĞİ/BEKLENTİSİ")


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK


- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"


- GÜZEL ile/ve/değil AHSEN

( ... İLE/VE/DEĞİL Güzellerin güzeli. | Kaybedilemeyecek derecede güzellik. )


- GÜZEL ile/ve/değil DİKKAT ÇEKİCİ

( Güzel ol, âşık bol! )


- GÜZEL ile/ve/değil ETKİLEYİCİ

( Tümüyle güzellik yoktur! Her zaman, 1 [ya da 2 yanı] baskındır/etkiler ve ona göre ilgi görür. )


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<> IŞILTILI


- GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!


- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK


- GÜZELLİK:
İZLENİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞANILAN


- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE


- GÜZELLİK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİLİK


- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI

( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )


- GÜZERGÂH/[Fars.]/ROTA[İt.]/DESTİNASYON[İng. < DESTINATION] değil/yerine GEÇEKYOL, İZLENİLEN YOL


- GÜZİDE[Fars.]/MÜMTAZ[Ar.]/ELİT[Fr./İng. < ELITE] değil/yerine/= AYRI/ÜSTÜN | SEÇKİN


- GVB/GENE DATA BANKS[İng.] değil/yerine/= GEN VERİ BANKALARI


- GVHD/GRAFT-VERSUS-HOST HASTALIĞI GRAFT-VERSUS-HOST DISEASE[İng.] değil/yerine/= KONAĞA KARŞI YAMA SAYRILIĞI


- GVKY/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ


- GYC/WEARABLE AID DEVICE[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR YARDIM AYGITLARI


- h.[Lat. < HORA] değil/yerine/= SAAT


- H.S./HORA SOMNİ[İng.] değil/yerine/= YATMADAN ÖNCE


- HAYVAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İNSAN

( [Kalabalıklaştıkça ...] "Akıllanır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Aptallaşır". )

( Âlet kullanan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Âlet yapan. )

( [doğduklarında] Özgürlükleri yoktur fakat (belirli bir oranda ve kısa sürede) yaşamda/ayakta kalma "yetkinlikleri" vardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Özgürlükleri vardır fakat yaşamda/ayakta kalma "yetkinlikleri" yoktur. )

( Kısmen/neredeyse "düşünebilen". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Düşündüğünü düşünen.[Sapiens sapiens] )

( "İnsan"ın Taksonomik Sınıflandırılması

Tip: Canlılık (Biota)

Süper Alan (Superdomain): Arkeler ve Ökaryotlar (Neomura)

Alan: Ökarya (Eukarya)

Klad: Amipler, Hayvanlar, Mantarlar (Unikonta)

Klad: Arkadan Kamçılılar, Hayvanlar ve Mantarlar (Opisthokonta)

Klad: Hayvanlar ve Tek Hücreli Yakın Akrabaları (Holozoa)

Âlem: Hayvanlar (Animalia)

Alt Âlem: Gerçek Dokulular (Eumetazoa)

Klad: Çift Yanlı Simetrikler (Bilateria)

Üst Şube: İkincil Ağızlılar (Deuterostomia)

Şube/Filum: Kordalılar (Chordata)

Alt Şube: Omurgalılar (Vertebrata)

İnfra Şube (Infraphylum): Gerçekçeneliler (Gnathostomata)

Üst Sınıf: Dört Üyeliler (Tetrapoda)

Sınıf: Memeliler (Mammalia)

Alt Sınıf: Doğuran Memeliler (Theriiformes)

İnfra Sınıf (Infraclass): Plasentalı Memeliler / Eteneliler (Eutheria / Placentalia)

Üst Takım (Superorder): Kemiriciler, Tavşanımsılar, Sivri Sincapçıkgiller, Primatlar, Abalı Memeliler (Euarchontoglires)

Takım: Primatlar / İri Beyinli Yüksek Memeliler (Primata)

Alt Takım: Kuru Burunlu Primatlar (Haplorrhini)

İnfra Takım (Infraorder): Maymunlar (Simiiformes / Simians)

Geçiş Takımı (Parvorder): Eski Dünya Maymunları ve Kuyruksuz Maymunlar (Catarrhini)

Üst Aile/Familya: Kuyruksuz Maymunlar / İnsansılar (Hominoidea / Apes)

Aile/Familya: Büyük Kuyruksuz Maymunlar (Hominidae / Great Apes)

Alt Aile/Familya: İnsan, Şempanzeler, Goriller ve Ataları (Homininae)

Oymak/Tribü: İnsan, Şempanzeler ve Ataları (Hominini)

Alt Oymak: İnsan ve Ataları (Hominina)

Cins: İnsan (Homo)

Tür: Anatomik Olarak Modern İnsan/Kişiler / Bilge İnsan/Kişiler (Homo sapiens)

Alt Tür: Modern Bilge İnsan (Homo sapiens sapiens) )

( Kişi, hayvanlardan uzaklaştıkça hayvanlaşır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, hayvanlara yakınlaştıkça insanlaşır. )

( [not] ANIMAL vs./and/but/||/<>/> HUMAN
HUMAN instead of ANIMAL )


- HÖRMET değil HÜRMET


- HAMMAL değil HAMAL


- HAA/FAULT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= HATA AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ, HATA AĞACI ANALİZİ


- HABBE[Ar.] değil/yerine/= EVİN

( Tahıl tanesi. | Su kabarcığı. | Karagöz, Matiz, Külhanbeyi tiplerinin, "Yemek yemek" anlamında kullandığı söz. )


- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA


- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI


- HABER VERMEK değil/yerine/= ÇAVLAMAK


- HABER/MAHMUL değil/yerine/= YÜKLEM


- HABER ile/ve/<>/hem de/değil/yerine BİLGİ

( PEYÂM ile/ve/<>/hem de/değil/yerine ... )

( [not] NEWS vs./and/<>/but/also INFORMATION
INFORMATION instead of NEWS )


- HABER değil/yerine/= ÇAV


- HABER ile/ve/değil/yerine İSTİHBARAT

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sorup tahkik ederek haber alma. )


- HABERCİ OLDUĞUNU:
BİLEN ile/ve/değil BİLMEYEN


- HABERCİ ile/ve/değil/||/<> ANLATICI


- HABERDAR değil/yerine/= ÇAVLI


- HABERÎ ile/ve/değil/yerine NAKLÎ


- HABERİM OLMADI ile/değil/yerine HABERİM BİLE OLMADI

( Kendini merkeze koyarak. İLE/DEĞİL/YERİNE Kavramı, olguyu, süreci, ortak alanı/durumları göz önünde bulundurarak. )


- HABERLER KÖTÜ GELSE DE ile/değil KÖTÜ HABERLER GELSE DE

( Haberlerin, "kişinin algısına/yorumuna göre değişebilir" anlamına gelmesi/getirilebilmesi. İLE/DEĞİL Haberlerin, kötü/olumsuz haberler olduğunu bildirmesi. )


- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK


- HABITUS[İng.] değil/yerine/= DURUŞ | BEDEN YAPISI


- HACC KOŞULLARI ile/ve/değil YOL KOŞULLARI

( Bayanların hacca yalnız gidememeleri ile ilgili çekince Hac'a gitmesi değil, eski zamanlardaki çeşitli ve uzun yol şartlarından dolayıdır. Dolayısıyla günümüzde yalnız gitmemesi yönünde bu tür bir engel bulunmamaktadır. )


- HACCP/HAZARD ANALYSIS FOR CRITICAL CONTROL POINTS[İng.] değil/yerine/= KRITİK DENETLEME NOKTALARINDA TEHLİKE ÇÖZÜMLEMESİ


- HACI ile/ve/değil HÂCE

( HACE BEKTÂŞÎ VELÎ )


- HACİM/CİRİM[Ar.] değil/yerine/= OYLUM/SIYGI

( Bir nesnenin, uzayda doldurduğu boşluk. | İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. | [resimde] Derinlik, üç boyutluluk etkisi. | [mimarlıkta] Yer/mekân. )

( 1 cubic kilometer [km3] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]

1 cubic centimeter [cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cubic millimeter [mm3] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]

1 liter [L, l] = 0.001 cubic metre/meter[m3]

1 milliliter [mL] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 gallon (US) [gal (US)] = 0.0037854118 cubic metre/meter[m3]

1 quart (US) [qt (US)] = 0.0009463529 cubic metre/meter[m3]

1 pint (US) [pt (US)] = 0.0004731765 cubic metre/meter[m3]

1 cup (US) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (US) = 1.47868E-5 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (US) = 4.92892159375E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cubic mile [mi3] = 4168181825.4406 cubic metre/meter[m3]

1 cubic yard [yd3] = 0.764554858 cubic metre/meter[m3]

1 cubic foot [ft3] = 0.0283168466 cubic metre/meter[m3]

1 cubic inch [in3] = 1.63871E-5 cubic metre/meter[m3]

1 cubic decimeter [dm3] = 0.001 cubic metre/meter[m3]

1 exaliter [EL] = 1.0E+15 cubic metre/meter[m3]

1 petaliter [PL] = 1000000000000 cubic metre/meter[m3]

1 teraliter [TL] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]

1 gigaliter [GL] = 1000000 cubic metre/meter[m3]

1 megaliter [ML] = 1000 cubic metre/meter[m3]

1 kiloliter [kL] = 1 cubic metre/meter[m3]

1 hectoliter [hL] = 0.1 cubic metre/meter[m3]

1 dekaliter [daL] = 0.01 cubic metre/meter[m3]

1 deciliter [dL] = 0.0001 cubic metre/meter[m3]

1 centiliter [cL] = 1.0E-5 cubic metre/meter[m3]

1 microliter [µL] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]

1 nanoliter [nL] = 1.0E-12 cubic metre/meter[m3]

1 picoliter [pL] = 1.0E-15 cubic metre/meter[m3]

1 femtoliter [fL] = 1.0E-18 cubic metre/meter[m3]

1 attoliter [aL] = 1.0E-21 cubic metre/meter[m3]

1 cc [cc, cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 drop = 5.0E-8 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (oil) [bbl (oil)] = 0.1589872949 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (US) [bbl (US)] = 0.1192404712 cubic metre/meter[m3]

1 barrel (UK) [bbl (UK)] = 0.16365924 cubic metre/meter[m3]

1 gallon (UK) [gal (UK)] = 0.00454609 cubic metre/meter[m3]

1 quart (UK) [qt (UK)] = 0.0011365225 cubic metre/meter[m3]

1 pint (UK) [pt (UK)] = 0.0005682613 cubic metre/meter[m3]

1 cup (metric) = 0.00025 cubic metre/meter[m3]

1 cup (UK) = 0.0002841306 cubic metre/meter[m3]

1 fluid ounce (US) [fl oz (US)] = 2.95735E-5 cubic metre/meter[m3]

1 fluid ounce (UK) [fl oz (UK)] = 2.84131E-5 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (metric) = 1.5E-5 cubic metre/meter[m3]

1 tablespoon (UK) = 1.77582E-5 cubic metre/meter[m3]

1 dessertspoon (US) = 9.8578431875E-6 cubic metre/meter[m3]

1 dessertspoon (UK) = 1.18388E-5 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (metric) = 5.0E-6 cubic metre/meter[m3]

1 teaspoon (UK) = 5.9193880208333E-6 cubic metre/meter[m3]

1 gill (US) [gi] = 0.0001182941 cubic metre/meter[m3]

1 gill (UK) [gi (UK)] = 0.0001420653 cubic metre/meter[m3]

1 minim (US) = 6.1611519921875E-8 cubic metre/meter[m3]

1 minim (UK) = 5.9193880208333E-8 cubic metre/meter[m3]

1 ton register [ton reg] = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 ccf = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 hundred-cubic foot = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]

1 acre-foot [ac*ft] = 1233.4818375475 cubic metre/meter[m3]

1 acre-foot (US survey) = 1233.4892384682 cubic metre/meter[m3]

1 acre-inch [ac*in] = 102.790153129 cubic metre/meter[m3]

1 dekastere = 10 cubic metre/meter[m3]

1 stere [st] = 1 cubic metre/meter[m3]

1 decistere = 0.1 cubic metre/meter[m3]

1 cord [cd] = 3.6245563638 cubic metre/meter[m3]

1 tun = 0.9539237696 cubic metre/meter[m3]

1 hogshead = 0.2384809424 cubic metre/meter[m3]

1 board foot = 0.0023597372 cubic metre/meter[m3]

1 dram [dr] = 3.6966911953125E-6 cubic metre/meter[m3]

1 cor (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]

1 homer (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]

1 bath (Biblical) = 0.022 cubic metre/meter[m3]

1 hin (Biblical) = 0.0036666667 cubic metre/meter[m3]

1 cab (Biblical) = 0.0012222222 cubic metre/meter[m3]

1 log (Biblical) = 0.0003055556 cubic metre/meter[m3]

1 Taza (Spanish) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]

1 Earth's volume = 1.083E+21 cubic metre/meter[m3] )

( 1 barrel dry (US) [bbl dry (US)] = 115.6271236039 liter [L,l]

1 pint dry (US) [pt dry (US)] = 0.5506104714 liter [L,l]

1 quart dry (US) [qt dry (US)] = 1.1012209428 liter [L,l]

1 peck (US) [pk (US)] = 8.8097675424 liter [L,l]

1 peck (UK) [pk (UK)] = 9.09218 liter [L,l]

1 bushel (US) [bu (US)] = 35.2390701696 liter [L,l]

1 bushel (UK) [bu (UK)] = 36.36872 liter [L,l]

1 cor (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]

1 homer (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]

1 ephah (Biblical) = 21.9999989292 liter [L,l]

1 seah (Biblical) = 7.3333329764 liter [L,l]

1 omer (Biblical) = 2.1999998929 liter [L,l]

1 cab (Biblical) = 1.2222221627 liter [L,l]

1 log (Biblical) = 0.3055555407 liter [L,l] )


- HACİR değil/yerine/= KISIT


- HACİZ KOYMAK değil/yerine/= ELKOY YAPMAK


- HACİZ MEMURU değil/yerine/= ELKOY İŞYARI


- HACİZ değil/yerine/= ELKOY


- HACKER değil/yerine/= BİLGİSAYAR KORSANI


- HACZETMEK değil/yerine/= ELKOYLAMAK


- HAD SAFHA değil/yerine/= İLERİ EVRE


- HADÂLET ile/değil ADÂLET

( Kol ve baldırı etli olma. İLE/DEĞİL Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. )


- HADDE/HANE değil/yerine/= EĞREÇEVİ


- HADDE değil/yerine/= SÜZGEÇ, İMBİK


- HADDİNDEN FAZLA değil/yerine/= GEREĞİNDEN ÇOK


- HADEME/MÜSTAHDEM değil/yerine/= ODACI/İŞGÖREN


- HÂDİSE değil/yerine/= OLAY | DURUM


- HAF değil HAV[Ar.]

( Kadife, çuha vb.'nin yüzeyindeki ince tüy. )


- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ


- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK


- HAFİT/HAFÎD[Ar. çoğ. AHFÂD]/NEVE[Fars.] değil/yerine/= TORUN

( Eril torun. DEĞİL/YERİNE/= ... )


- HÂFIZA[Ar.] değil/yerine/= BELLEK


- HAFRİYAT değil/yerine/= KAZIM


- HAĞTIRAĞ/HAATIRAA değil HATIRA/ANI


- HAİL[Ar.] değil/yerine ENGEL


- HAİLE[Ar.] ile/değil/yerine ÜZÜCÜ/AĞLATICI

( Çok acıklı olay. | Koşuk biçiminde yazılmış ağlatı. İLE ... )


- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK


- HAİN değil/yerine/= SATKIN


- HAİNLİK(TEN) ile/değil KORKU(DAN)


- HAİNLİK ile/değil/ne yazık ki BİLMEMEZLİK


- HAIR STYLER[İng.]/KUAFÖR[Fr. < COIFFEUR]/BERBER[Fars.]/PERUKAR[İt. < PARRUCCHIERE] değil/yerine/= SAÇ BAKIMCISI

( Saç ve sakalın kesilmesi, taranması ve yapılması işiyle uğraşan ya bunu meslek edinen kişi. | Bu işin yapıldığı dükkân, güzellik salonu. )


- HAİZ OLMAK değil/yerine/= İYE OLMAK/TAŞIMAK


- HAK EDİŞ ile/ve/değil/> HAKKINDAN VAZGEÇEBİLMEK


- HAK ETMİŞLİK değil/yerine LÜTÛF


- HAK YEME ile/değil ÜZERİNE GİTME


- HAK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞK


- HAK ile/değil BAĞIMLILIK

( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )


- HAK ile/değil HAZ

( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )


- HAK ile/ve/değil/yerine OLANAK

( [not] RIGHT vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of RIGHT )


- HAKARET ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ


- HAKARET ile/değil TESPİT


- HAKİKA-TEN değil/< HAKİKATEN


- HAKİKAT:
"DUYULUR OLAN" değil DÜŞÜNÜLÜR OLAN


- HAKİKAT:
ACITSA DA ile/ve/||/<>/> ACI DEĞİLDİR


- HAKİKAT/İ ile/ve/değil/<> OLGUSALLIK/I


- HAKİKAT/REALİTE değil/yerine/= GERÇEKLİK


- HAKİKAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM


- HAKİKAT ile/ve/değil MUTÂBAKAT

( HAKİKAT: Düşünce dünyası ile dış dünya arasındaki uyuşma/mutâbakat. )

( [not] TRUTH vs./and/but FACT | HARMONY )


- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET


- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET


- HAKİKAT ile/ve/değil VAK'A

( [not] TRUTH vs./and/but FACT )


- HAKİKATEN/SAHİDEN değil/yerine/= GERÇEKTEN


- HAKİKİ OLMAYAN ile/değil/yerine/>< HAKİKİ

( Yinelemesinde yiten. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yinelemesinde yitmeyen. )


- HAKİKÎ değil/yerine/= ÖZUYGUN


- HAKİM ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GALİP ...


- HAKİM/HÜKÜMRAN değil/yerine/= EGEMEN


- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ

( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )


- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM

( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )


- HÂKİM değil/yerine/= YARGIÇ


- HAKİMİYET değil/yerine/= EGEMENLİK


- HAKÎR ile/değil HAKİR


- HAKK-I MESİL değil/yerine/= SU YOLU ÜLEVİ


- HAKK-I MÜRUR değil/yerine/= GEÇİT ÜLEVİ


- HAKK-I ŞÜRB değil/yerine/= İÇME ÜLEVİ


- HAKK:
GÖRDÜĞÜMÜZ değil GÖRDÜKLERİMİZDE YANSIR(TECELLÎ EDER)


- HAKKÂK değil/yerine/= OYMACI

( Oyma/hak işleri yapan zanaatkâr. )


- HAKKATEN" değil HAKİKATEN


- HAKKETMEK değil/yerine/= KAZIMAK


- HAKKIN, SENİN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNİN, HAKKIN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK


- HAKKINI VERMEK değil HAKKINI TESLİM ETMEK


- HAKKIYLA değil/yerine/= GEREĞİYLE


- HAKLARIMIZIN ANIMSATILMASINDA:
"SARKITMA" değil/>< ANINDA/DERHAL


- HAKLI BULMAK ile/ve/değil/yerine SAVUNMAK

( [not] TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT vs./and/but DEFENCE
DEFENCE instead of TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT )


- HAKLI ÇIKMAK ile/değil/yerine/>< HAKLI OLMAK


- HAKLI OLAN ile/değil/yerine AKLI OLAN


- HAKLI OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HAKÇA OLAN


- HAKLI OLARAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALİYLE


- HAKLI OLARAK ile/ve/değil/||/<>/< YERİNDE/GEREKLİ/İSABETLİ OLARAK


- HAKLI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLI OLMAK


- HAKLI/HAKSIZ ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine ANLAMAYA ÇALIŞMAK


- HAKLI/LIK ve/değil/||/+/<>/< AKILLI/LIK


- HAKLILIK/HAKSIZLIK:
MECAZ değil HUKUK


- HAKLILIK/HAKSIZLIK ile/ve/değil/||/<> İSABETLİLİK/İSABETSİZLİK


- HAKLISIN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!


- HAKLISIN ile/değil O KONUDA HAKLISIN


- HAKSIZLIĞA/YANLIŞ ANLAŞILMAYA:
MÂRUZ KALMAK ile/ve/+/değil/yerine/> MAĞDUR OLMAK ile/ve/+/değil/yerine/> MÜŞTEKÎ OLMAK


- HAKSIZLIK ile/değil BİLİNÇ FARKLILIKLARI


- HAL ÇARESİ değil/yerine/= ÇÖZÜM YOLU


- HÂL/İM ile/ve/değil/||/<>/< HALÎM[Ar.]

( Durumum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yumuşak huylu olan. )


- HAL değil/yerine/= DURUM


- HALA/HÂLA[Ar. çoğ. HÂLÂT] ile HÂLÂ[Ar.]["HAYLA" değil!] ile HALÂ'[Ar.]

( Babanın kızkardeşi/ablası. İLE Şimdi, henüz, süregiden. İLE Boşluk. | Ayakyolu, helâ. )


- HALA değil HÂLÂ


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HENÜZ


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HER ZAMAN


- HÂLÂ değil/yerine/= ŞİMDİYE DEK


- HALÂVET değil/yerine SEVİMLİLİK/ŞİRİNLİK/TATLILIK


- HÂLBUKİ değil/yerine/= OYSA


- HÂLE[Ar.] değil/yerine/= AYLA

( Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker. | Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire. | Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi. )


- HALE/HEALTHY LIFE EXPECTANCY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI YAŞAM BEKLENTISİ


- HALEF değil/yerine/= ARDIL


- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL


- HÂLEN değil/yerine/= ŞİMDİ/ŞİMDİLİK


- HÂLET değil/yerine DURUM


- HALI FABRİKASI ile/değil HALI İPİ FABRİKASI


- HALİ SABIKA İRCA değil/yerine/= ESKİSİNE DÖNDÜRME


- HALİ[Ar.] değil/yerine BOŞ/ISSIZ


- HALİHAZIR HARİTA değil/yerine/= GÜNCEL-DURUM ÇİZİNCİ


- HÂLİKIYET değil/yerine/= YARATICILIK

( HÂLİKLİK, YARATICILIK )


- HALÎL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HABİB[Ar.]

( Kendini sevdiren. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kendi sevilen. )


- HALİSÂNE değil/yerine/= İÇTENLİKLE


- HALİTA[Ar.] değil/yerine KARMA/ALAŞIM[kimya]

( Birkaç şeyin karışımından oluşan. )


- HALİTA değil/yerine/= KARIŞIM


- HALK[Ar.] değil/yerine/= AYMAK, TOPLUM

( Toplum olabilmek, ancak, ortak bir düzen sağlayarak olanaklıdır. )


- HALK[Ar.] değil/yerine/= TUY


- HALK ile/ve/değil/yerine ÂRİF

( Zanlarıyla hareket eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İrfan sahibidir. )


- HALK ile/ve/değil KAMU


- HALK ile/değil/yerine/= TOPLUM/KAMU


- HALK ile/değil ZUHUR

( Yaratılma. İLE/DEĞİL Dışlaşma. )


- HALKA[Ar.] değil/yerine/= DEĞREK/DOLANGI


- HALKIN İRFANI ile/değil İLGİSİZLİK/KAYITSIZLIK


- HALLETMEK değil/yerine/= ÇÖZMEK/ÇÖZÜME KAVUŞTURMAK/YOLUNA KOYMAK


- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/>< HÂL (ETMEK)


- HALT (ETMEK) ile/değil/yerine/||/>< HALK (ETMEK)

( Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma. | Uygun olmayan, beğenilmeyen. | Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Oluşturma, "yaratma". )


- HALUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/= MEVCUD


- HALÜSİNASYON/HALLUCINATION[İng.]/BİRSAM değil/yerine/= VARSANI


- HALÜSİNASYON değil/yerine/= VARSANI


- HALVET ile/ve/değil/> CELVET


- HAM ile/ve/değil/||/<> BİÇİMSİZ


- HÂM değil/yerine/= ÇİĞ/OLMAMIŞ/OLGUNLAŞMAMIŞ


- HAMAL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÇÜ


- HAMAM[Ar.] değil/yerine/= YUNAK


- HAMAYLI/HAMAİL[Ar.] değil/yerine KUŞAK

( Omuzdan, çapraz olarak bele inen bağ. | Muska. )


- HAMİ değil/yerine/= KORUYUCU


- HÂMİL[Ar.] değil/yerine/= TAŞIYAN


- HAMİLE[Ar.] değil/yerine/= GEBE/YÜKLÜ


- HAMİLE değil/yerine/= GEBE


- HAMİLİNE MUHARRER SENET değil/yerine/= TAŞIYANA YAZILI BELGİT


- HAMİYET[Ar.] değil/yerine/= KORUMA

( Bir kişinin, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. )


- HAMLAÇ[Ar.] değil/yerine ÜFLEÇ

( ... İLE Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç. | Laboratuvarlarda, yüksek ısı elde edilen araç. | Kirli havayı dışarı atan ya da temiz hava veren aygıt, aspiratör, vantilatör. )


- HAMLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÜFLEÇ/KAMIŞÇIK

( Kuyumcuların, bir ucunu aleve yakın tutup öbür ucunu üfleyerek alevi, altın ve gümüşün yumuşatmak istedikleri noktasına yönelttikleri eğri boru. )


- HAMLE[Ar.] değil/yerine/= ATILIM/ATAK

( İleri atılma, atılım. | Saldırış, savlet. | Satrançta ve damada, taş sürme eylemi. | Atak. )


- HAMLE değil/yerine/= SÜRME


- HAMMADDE değil/yerine/= ÇİĞÖZDEK


- HAMSİ ile/ve/değil/||/<>/< HAMSE


- HAMUR[Ar. < HAMİR] değil/yerine/= SUVUN/YOĞRUM


- HANEDÂN değil/yerine/= SOY


- HANEDANLIK değil HANEDAN


- HANEK[Ar. :
Damak.] değil/yerine SÖZ/KONUŞMA


- HANGİLERİNLE/N değil HANGİLERİYLE


- HANGİMİZ ...? ile/ve/değil KAÇIMIZ ...?


- HÂNİF ile/değil HANÎF

( Dargın, küskün. İLE/DEĞİL İslâm dinine sımsıkı bağlı bulunan kişi. )


- HANÜMAN[Fars.] değil/yerine EV/BARK/OCAK


- HAPİS değil/yerine/= KISINGI


- HAPİSHANE değil/yerine/= KISINGIDAM


- HAPLOİT/HAPLOID[İng.] değil/yerine/= YARI KROMOZOMLU


- HAPSETMEK değil/yerine/= KISINGILAMAK


- HAPŞIRIRKEN:
AÇIĞA/HAVAYA DOĞRU değil/yerine/>< ELİMİZLE/KOLUMUZLA AĞZIMIZI KAPATARAK


- HAPSOLMAK değil/yerine/= KISINGILANMAK


- HAPTİK DISKRİMINASYON/HAPTIC DISCRIMINATION[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL AYIRT ETME


- HAPTİK/HAPTIC[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL


- HARABE/VİRÂNE değil/yerine/= YIKI/YIKINTI


- HARABE değil/yerine/= ÖREN/YIKI

( Eski yapı ya da kent kalıntısı. )


- HARAÇ ile/değil/yerine/>< ARAÇ


- HARAKET değil HAREKET


- HARAM ile/değil/yerine/>< HUZUR

( Haramda huzur ararsan, huzur sana haram olur. )


- HARAP/VİRÂN değil/yerine/= YIKKIN/YIKIK


- HARARET-İ GARÎZİYYE değil/yerine/= DOĞAL ISI


- HARARET[Ar.] değil/yerine/= COŞKUNLUK


- HARÂRET[Ar.] değil/yerine/= ISI


- HARÂRET değil/yerine/= SICAKLIK; ISI; SUSUZLUK


- HARARET değil/yerine/= SICAKLIK/KIZINÇ


- HARARETLİ değil/yerine/= COŞKUN/COŞKULU


- HARÇ[Ar. < HARC] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HARAÇ[Ar. < HARÂC]/BAÇ[Fars. < BÂC]

( Harcanan para. | Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı. İLE Bir yerden, birinden zorbalıkla alınan para. )


- HARCADIKLARINDAN KALANI BİRİKTİRMEK değil/yerine/>< BİRİKTİRDİKTEN SONRA, KALANI HARCAMAK


- HARCAMA değil/yerine/= GİDER


- HARCAMA ile/değil/yerine KULLANMA

( [not] TO SPEND vs./but TO USE
TO USE instead of TO SPEND )


- HARCAMALARINDAN KALANI TASARRUF ETMEK değil/yerine TASARRUFLARINDAN KALANI HARCAMAK


- HARCIRAH[Ar., Fars.] değil/yerine YOLLUK


- HARCIRAH değil/yerine/= YOLLUK


- HARE[Ar.]/MENEVİŞ[Fars.] değil/yerine/= DALGIR

( Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. | Terementi ağacının tohumu. )


- HAREKAT değil/yerine/= EYLEMGE


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= DEVİNMEK/KIMILDA(N)MAK/KIPIRDA(N)MAK


- HAREKET ETMEK değil/yerine/= YOLA GİTMEK/YOLA ÇIKMAK


- HAREKET ETTİRİLMEK değil/yerine/= DEVİNDİRİLMEK/KIMILDATILMAK/KIPIRDATILMAK


- HAREKET ETTİRMEK değil/yerine/= DEVİNDİRMEK/KIMILDATMAK/KIPIRDATMAK


- HAREKET'TE:
YER DEĞİŞTİRMEK değil KENDİ İÇİNDE DEĞİŞMEK


- HAREKET/AKSİYON değil/yerine/= DEVİM/DEVİNİM


- HAREKET ile/ve/değil DEĞİŞİM

( [not] MOVEMENT vs./and/but ALTERATION )

( GAMANA ile/ve/yok/değil VIPARINAMA )


- HAREKET ile/ve/değil/||/<>/> HARARET


- HAREKET ile/ve/değil KESİNTİSİZLİK


- HAREKET ile/ve/değil YER DEĞİŞTİRME(İNTİKAL)

( Basit düzeydeki zihinlerde, hareket, yer değiştirme olarak yorumlanır. )


- HAREMLİK-SELÂMLIK değil HAREM-SELÂMLIK

( SELÂMLIK: Saray, köşk ya da konkalarda, erkeklerin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm. | Osmanlı sultanlarının, Cuma namazını kılmaları için camiye giderken yapılan tören. )


- HARF[Ar.] değil/yerine/= TANIK, KIMSA


- HARF değil/yerine/= İMCE


- HARFİYAT değil HAFRİYAT

( ... DEĞİL Toprağı kazma, kazı. )


- HÂRİC-İ KISMET değil/yerine/= BÖLÜM


- HARİÇ/MÜSTESNA değil/yerine/= DIŞINDA/-DEN BAŞKA


- HARİÇ değil/yerine/= DIŞINDA


- HARICEN/EXTERNAL[İng.] değil/yerine/= DIŞTAN


- HARİCEN değil/yerine/= DIŞARIDAN/DIŞTAN


- HARİCİ değil/yerine/= DIŞ


- HARICİYE/GENERAL SURGERY[İng.] değil/yerine/= GENEL CERRAHİ


- HARİKA değil/yerine/= OLAĞANÜSTÜLÜK


- HARİKULADE/HARİKA değil/yerine/= OLAĞANÜSTÜ/EŞİ GÖRÜLMEMİŞ


- HARİM[Ar.] değil/yerine KUTSAL

( Girilmesi, yabancıya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer. )


- HARİTA ÇİZMEK değil/yerine/= ÇİZİNÇ ÇIKARMAK


- HARİTA değil/yerine/= ÇİZİNÇ


- HARMANİ(YE)/PELERİN[Fr.] ile/değil/<> PARKA[İng.]

( Omuzlardan aşağı dökülen, geniş, kolsuz bir çeşit üstlük. İLE/DEĞİL/<> Genellikle, askerin, açık hava eğitimi ve manevra sırasında, kaput yerine giydiği, soğuğa karşı koruyucu bir çeşit üstlük. )


- HARMANİ/YE, PELERİN değil/yerine ÜST GİYSİSİ

( Gövdeyi saran, kolsuz ve bazen kukuletalı bir çeşit üst giysisi. )


- HARP/CENK değil/yerine/= SAVAŞ


- HARTAMA değil/yerine/= PEDAVRA


- HARVESTING[İng.] değil/yerine/= ELDE EDİM


- HAS/MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZE/ÖZGÜ

( Bir cinste ya da bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde ya da bireyde rastlanılmayan. )


- HAS/MAHSUS/TİPİK değil/yerine/= ÖZGÜ


- HAS değil/yerine/= SOM


- HASAR[Ar.]/DAMAGE[İng.] değil/yerine/= ZEDELENME


- HASAR[Ar.] değil/yerine/= ÇIĞIM


- HAŞARI değil/yerine YARAMAZ

( Çok yaramaz çocuk. | Huysuz, azgın hayvan. )


- HASBEL MEMURİYE değil/yerine/= İŞYARLIK GEREĞİ


- HASEBİYLE/SEBEBİYLE/HAYSİYETİYLE değil/yerine/= NEDENİYLE/-DEN ÖTÜRÜ/DOLAYI, DOLAYISIYLA


- HASED ile BUHUL ile ŞUH ile GIPTA
ile/değil/yerine/&gt;&lt;/>/<
SEHÂVET ile İSÂR ile CÛD ile FAKR ile MAHV

( | "Bende yok, onda da olmasın." İLE "Bende var ama onda olmasın". İLE "Onunki, benim olsun". İLE "Onda var, bende de olsun". |

İLE/DEĞİL/YERİNE/>/<

| "Bende var ama onda da olsun". İLE "Benim değil onun olsun". İLE "Benim yok ama onun, olsun". İLE "Onda yok, bende de olmasın". İLE "[Paylaştığı/bölüştüğü halde ...] Bir şey mi vermişim/z?". | )


- HASED/HASET değil/yerine/= KISKANÇLIK, ÇEKEMEMEZLİK | HAKKI ÖRTMEK [KÖKÜ KÜFÜRDÜR]


- HASEN[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL


- HAŞERE değil/yerine/= BÖCEK


- HASET ETMEK değil/yerine/= KISKANMAK/ÇEKEMEMEK/KISKANÇLIK ETMEK


- HASET/HASUT değil/yerine/= KISKANÇ/GÜNÜCÜ


- HASET değil/yerine/= KISKANÇLIK/ÇEKEMEMEZLİK/GÜNÜ


- HASH FUNCTION[İng.] değil/yerine/= ÖZETLEME İŞLEVİ


- HASH[İng.] değil/yerine/= ÖZET DEĞER


- HÂSIL OLMAK değil/yerine/= OLUŞMAK/ORTAYA ÇIKMAK/TÜREMEK


- HASILAT değil/yerine/= TÜM GELİR


- HASIM ile/değil/yerine HISIM

( Yağı, düşman. İLE/DEĞİL/YERİNE Akraba, yakın. )


- HAŞİN değil/yerine/= KATI/KESKİN


- HAŞİV[Ar.] değil/yerine DOLDURMA

( Doldurma. | Yazıyı ya da konuşmayı gereksiz ayrıntılarla uzatma. )


- HASL ETMEK ile/ve/değil/yerine VASL ETMEK


- HAŞR Ü NEŞR[Ar.] değil/yerine/= TOPLANMA VE DAĞILMA


- HAŞR değil/yerine/= TOPLA(N)MA


- HASRET[Ar.] ile/değil HASLET[Ar.]

( Özlem. İLE Huy, doğa, mizac. )


- HASRET değil/yerine/= ÖZLEM

( (")İnsan("), (")bireyler(") içinde, birey'e özlem duyarak yaşar. )


- HASRETMEK değil/yerine/= ÖZGÜLEMEK


- HASSAS[Ar.]/SANTİMANTAL[Fr.] değil/yerine/= DUYARLI


- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI


- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI


- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI


- HASSAS değil/yerine/= DUYGAN


- HASSASİYET değil/yerine/= DUYARLILIK


- HASSASİYET değil/yerine/= DUYARLILIK/DUYGUNLUK


- HASSATEN[Ar.] değil/yerine AYRICA, ÖZELLİKLE


- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN


- HASTA/LIK ile/değil FARKLI/LIK

( Özellikle Down Sendromu'nda. )


- HASTA/LIK değil/yerine/= SAYRI/LIK


- HASTA ile/değil DANIŞAN


- HASTA ile/ve/değil/<> FARKLI


- HASTA ile/değil/yerine HAYRAN/LIK

( SNOBİZM: Moda olan herşeye, yapmacıklı ve budalaca hayranlık. )


- HASTA değil PARASIZLIK


- HASTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIKINTILI


- HASTA ile/ve/değil/||/<>/< YASTA


- HASTAHANE değil/yerine ŞİFÂHANE


- HASTALIĞI, ZİHİN/DÜŞÜNCE GÜCÜYLE:
"İYİLEŞTİRMEK" ile/ve/<>/değil/yerine İLERLEMESİNİ ENGELLEMEK


- HASTALIK:
KİŞİLERDE ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİLERDE


- HASTALIK ile/ve/değil/yerine HAL


- HASTALIK ile/ve/değil HASTA

( Hastalık yoktur, hasta vardır! [Her hastanın kendi özel/"karmaşık" durumu ve hastalığı vardır.] )


- HASTALIKLI BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI BAĞIMLILIK

( )


- HASTANE değil/yerine/= SAĞALTAY


- HAŞV değil/yerine SÖZ

( Uzun ve yararsız, dolma/doldurma söz. DEĞİL/YERİNE ... )


- HAT SÂHİBİ ile/ve/değil/<> HAL SÂHİBİ


- HÂT ile/değil HATT


- HAT yerine/değil HÜSN-İ HAT


- HAT değil/yerine/= İLETİR


- HATA-SEVAP değil HATA-SAVAB


- HATÂ[AR.] ile/değil HATTÂ[AR.]/DAHASI ile/değil HATTA

( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )


- HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK


- HATA ile/ve/değil/||/<>/> (YÜKSEK) BEDEL


- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> AĞMAN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Eksiklik, kusur, ayıp. )


- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> APTALLIK (ETMEK)


- HATA ile/ve/değil/<> ATÂLET


- HATA ile/değil FARK

( Kişiler arasında ve kişisel özelliklerde/"eksikliklerde", hata değil, ancak fark olabilir. )


- HATA ile/ve/değil İHMAL

( [not] MISTAKE vs./and/but NEGLIGENCE )


- HATA ile/ve/<>/değil/yerine İSABETSİZLİK


- HATA ile/ve/değil/< NİYET BOZUKLUĞU


- HATÂ değil/yerine/= YANLIŞ


- HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> YETERSİZLİK


- HATADAN:
ÇEKİNMEK ile/değil KAÇINMAK


- HATALARINLA:
[ya] YÜZSÜZLEŞMEK ya da/değil/yerine YÜZLEŞMEK

( Kişinin, kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa, başkalarının hatalarıyla oynar durur. )


- HATAYA ŞANS VERMEK değil HATA(YA) (YAPMAYA DA) FIRSAT VERMEK


- HATEM:
"SONLANMA" değil BÜTÜNLEŞME/OLGUNLAŞMA


- HATİP değil/yerine/= SÖZEN


- HATIRA[Ar.]/BERGÜZAR[Fars.]/YÂDİGÂR[Fars.] değil/yerine/= ANMALIK, ARMAĞAN


- HÂTIRÂ değil HÂTIRA


- HATIRLAMAK[Ar.] ile/değil/yerine/= ANIMSAMAK


- HATT-I MÜBAS değil/yerine/= TEĞET


- HATT:
CUMARTESİ GÜNÜ YAZILANLAR ile/değil/yerine ÖTEKİ GÜNLERDE YAZILANLAR

( Satılmazdı ve alınmazdı. İLE/DEĞİL/YERİNE Satılırdı ve alınırdı. )

( Hattatlar, her gün yazdıkları fakat Cuma günleri izin yaptıklarından dolayı Cumartesi günleri yazdıkları hatlar, bir günlük aranın girerek ellerinin "soğuması"/uzaklaşmış olması nedeniyle Cumartesi günkü yazdıkları, alıştırma yazısı/günü olarak kabul edilir ve değer görülmezdi. )


- HATTA[Ar.] değil/yerine/= DAHASI


- HAVA "ATMAK" ile/değil/yerine PAYLAŞMAK


- HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )

( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )

( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )

( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )

( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )

( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )

( ... ile/ve/<>/değil MERZÜBÛM )

( [not] WEATHER vs./and/<>/but CLIMATE )

( VAYU ile/ve/<>/değil ... )


- HAVA ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/</>< HAVA KATMAK


- HAVA KİRLİLİĞİ ile/ve/değil/||/<> İÇ ORTAM/MEKÂN HAVA KİRLİLİĞİ


- HAVA MUHALEFETİ değil/yerine/= KALIK ELVERİŞSİZLİĞİ


- HAVA[Ar.] değil/yerine/= GÜNZEL | EZGİ | KALIK


- HAVA/AMBİYENS[Fr.][AMBİYANS değil!] değil/yerine/= ORTAM


- HAVA/CI/LIK değil/yerine/= GÖĞEY/Cİ/LİK


- HAVADAR[Ar., Fars.] değil/yerine/= YELEÇ/YELEKEN

( Yüksek ve çevresi açık yer. )


- HAVAÎ değil/yerine/= GÖĞELİ


- HAVAİ değil/yerine/= YELEME

( Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan. )


- HAVALANDIRMAK değil/yerine/= GÖĞELTMEK


- HAVALANMAK değil/yerine/= GÖĞELMEK


- HAVALI ile/ve/<>/değil/yerine GÖSTERİŞLİ


- HAVALİMANI değil HAVAALANI

( ... değil PERVÂZ-GÂH )


- HAVF[Ar.]/FOBİ[İng.] değil/yerine/= YILGI, KORKU, KORKMA

( Belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan, olağandışı güçlü korku, dehşet. )


- HÂVÎ[Ar.] değil/yerine/= İÇİNE ALAN, İÇERME, KAPSAYAN


- HAVLU ile/değil AVLU[Yun.]/HANAY/SAHN[Ar.]/HAYAT[Ar. < HIYÂT]

( Gövdenin çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarayan dokuma bez. İLE Bir yapının ya da yapı öbeğinin ortasında kalan, üstü açık, duvarla çevrili alan. )


- HAVLU ile/ve/değil PEŞKİR[Fars. PÎŞ-GÎR]

( ... İLE/VE/DEĞİL Havlu olarak kullanılmasının yanısıra, elbezi ya da peçete olarak da kullanılabilmektedir. | İnce havlu. )


- HAVLU ile/değil PEŞTAMÂL[< Fars. PÜŞT-MÂL), MİZER/NİTÂK[Ar.]

( ... İLE/DEĞİL Hamamda, örtünmek ve kurulanmak için kullanılan ince dokuma. | İş yaparken, bele bağlanan, uzun, geniş dokuma. | Başa örtülen dokuma. )

( PÎŞ-GÎR[PEŞKİR şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] ile PÜŞT-MÂL[: Arka örten/silen şey.] )


- HAVUZ[Ar.] ile/ve/değil PİSİN

( Etrafı çitle çevrili yer. | Suya girme. | Sakınılacak işe girişme. İLE/VE/DEĞİL Yüzme havuzu. )


- HAVUZ değil/yerine/= DOLGAN


- HAVZA-İ FAHMİYE değil/yerine/= KÖMÜR BÖLGESİ


- HAWAII ile/değil HONOLULU

( ... İLE/DEĞİL 5509 km2.dir. Şehrin %72'si deniz suyuyla kaplıdır. )

( ... İLE/DEĞİL Hawaii'nin başkentidir. [Hawaii adasında değil Oahu adasında yer alır!]
Captan Cook, Hawaii adalarını 1778'te keşfetti.[Cook, 1779'da Hawaii'de öldürüldü.] Kont Sandwich'in[sponsoru] anısına Sandwich adaları olarak değiştirdi. Amerika'nın eyaleti olmadan önce XIX. yüzyıl başında Hawaii Krallığı olarak biliniyordu.
Dünyada yetişen ananasların üçte birinden fazlası Hawaii'dedir. )


- HAY TEK[İng. < HİGH TECH] değil/yerine/= YÜKSEK TEKNOLOJİ


- HAYA-TINDA değil/< HAYATINDA


- HAYA/HUSYE/BEYZE/BİLLUR/MEBİZ[Ar.]/TESTİS[Lat.] değil/yerine/= ERBEZİ/TAŞAK

( TESTICLE vs. SCROTUM )


- HAYAL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine HEDEF/LEMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Eylem. )


- HAYAL ETMEK değil/yerine/= DÜŞLEMLEMEK/DÜŞLEMEK


- HAYAL GÜCÜ:
TEKRARLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YARATICI

( IMAGINATION: PRODUCTIVE instead of/vs./||/<>/> REPRODUCTIVE )


- HAYAL KIRIKLIĞI(NA UĞRAMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK


- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/değil/<> YAŞANABİLECEK MUTLULUK

( İnsanı en çok üzen, hayal kırıklığı değil yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklardır. )


- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK


- HAYAL ile/ve/değil/||/<>/< ARAYIŞ


- HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK


- HAYAL değil/yerine/= İMGE


- HAYAL ile/ve/değil/yerine/<> MÂNÂ


- HAYAL ile/ve/değil TAHMİN

( [not] TO IMAGINE vs./and/but ESTIMATE/CONJECTURE )


- HAYALÎ İHRACAT değil/yerine/= DÜZMECE DIŞSATIM


- HAYALÎ/FANTASTİK değil/yerine/= DÜŞLEMSEL


- HAYALÎ ile/değil/yerine/>< HAKİKÎ


- HAYALLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAM/HAYAT


- HAYALPEREST değil/yerine/= DÜŞLEMCİ


- HAYAT AĞACI ile/ve/değil/yerine/<> BİLGELİK AĞACI

( Sempatik sinir düzeni/sistemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Parasempatik sinir düzeni/sistemi. )

( Gövde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Sinir düzeni/sistemi. )


- HAYAT STANDARDI değil/yerine/= YAŞAM ÖLÇÜNÜ


- HAYÂT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM


- HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL


- HAYATI/NI YAŞAMAK ile/değil/yerine ADAM OLMAK


- HAYATINI YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK


- HAYDİ BAY değil/yerine/= UĞURLAR OLSUN, HOŞÇAKAL, SAĞLICAKLA


- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU


- HAYIR İŞ(LER)İ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET


- HAYIR:
"BİR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")BİN(")

( [(")İstediğimiz(") ...] Oluyorsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Olmuyorsa. )


- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ

( Hiç, yoktan iyidir. )

( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )


- HAYIR değil/yerine/= İYİLİK


- HAYIRHAH değil/yerine/= İYİLİKSEVER


- HAYIRLARA VESİLE OLMAK değil/yerine/= İYİLİKLERE YOL AÇMAK


- HAYIRLI OLMAK değil/yerine/= İYİLİK GETİRMEK


- HAYIRLI/HAYIR değil/yerine/= İYİ/KUTLU


- HAYIRLI ile/ve/<>/değil/yerine VERİMLİ


- HAYIT değil AYIT

( Mineçiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık. )

( V. AGNUS CASTUS )


- HAYLİ değil/yerine/= EPEY


- HAYRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET


- HAYRAT değil/yerine/= EYGÜ


- HAYRET değil/yerine/= ŞAŞMA, ŞAŞIRMA, ŞAŞA KALMA


- HAYSİY(Y)ET değil/yerine/= ONUR


- HAYSİYET ile/değil HASİYET/HASSA

( Kişilik, onur. İLE/DEĞİL Özgülük. | Yarar, etki. )


- HAYSİYET değil/yerine/= ONUR


- HAYVAN GİBİ YAŞAYAN "KİŞİ/İNSAN" ile/değil/>< İNSAN GİBİ HAREKET EDEN "HAYVAN"


- HAYVAN YILI TAKVİMİ:
ÇİN ve/değil/< ÖZBEKİSTAN

( Hayvan yılı takvimini, Çin'liler, Özbekler'den almıştır. )


- HAYVAN:
"RİYÂKÂR DEĞİLDİR" değil İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂKÂRLIK YAPAMAZ


- HAYVAN/BİTKİ ile/değil ANTOZA

( ... İLE/DEĞİL Çiçek hayvan. )


- HAYVAN/LIK ile/değil/yerine/>< HAYRAN/LIK


- HAYVAN ile/değil BİYOLOJİK YIĞIN

( Doğasında. İLE/DEĞİL Hayvanat bahçesinde. )


- HAYVANINISEVER ile/değil/yerine/>< HAYVANSEVER


- HAYVANLAR:
"BİZİM İÇİN" değil BİZİMLE BİRLİKTE


- HAYVANLAR:
YEMEK ve/||/<> BİNEK ve/||/<> DENEK
DEĞİLDİR!


- HAYVANSAL "PROTEİN" ile/değil/yerine/||/<>/< BİTKİSEL PROTEİN


- HAYVANSEÇER değil/yerine/>< HAYVANSEVER

( Kedi, köpek sevip inek, koyun, balık yediğinizde, hayvansever değil, hayvan seçer oluyorsunuz. Ne zaman bir köpeğe duyduğunuz sevgiyi ve dostâne yakınlaşmayı bir ineğe de duyarsınız; işte o zaman kendinizle çelişmemiş olacaksınız. )

( Kendime, evrene, çevrem(iz)e, hayvanlara, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek üzere ve sağlığım/ız için de et ve hayvansal ürünleri yememeyi yeğliyorum/z...

Bu duyarlılığı gösteren ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum/z... )

( )


- HAZ:
DEĞİŞKEN ile/değil/yerine DEVİNGEN

( Gövdede ve gövdeye yönelik.[keyif] İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde ve zihne yönelik.[zevk] )


- HAZ ile/değil/yerine HAS


- HAZ ile/ve/değil/yerine/<>/> İHTİZAZ

( Gövdesel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Zihinsel. )


- HAZ ile/değil/yerine OLGUNLUK

( Olgunluk, hazzı erteleyebilme becerisidir. )


- HAZCI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK VE BİLİNÇSİZ/LİK


- HAZFETMEK[Ar.] değil/yerine GİDERMEK/KALDIRMAK


- HÂZIK[Ar.] değil/yerine/= BECERİ SAHİBİ


- HAZIM CİHAZI değil/yerine/= SİNDİRİM AYGITI


- HAZIM değil/yerine/= SİNDİRİM


- HAZIM değil/yerine/= SİNDİRİM/SİNDİRME


- HAZIMSIZLIK değil/yerine/= GÜÇ SİNDİRİM


- HAZIN[Ar.] değil/yerine/= KIŞLIK YİYECEK


- HAZIR ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜRETMEK/YAPMAK

( [not] TO BUY A READY PRODUCT vs./and/but/||/<>/< TO PRODUCE/MAKE
TO PRODUCE/MAKE instead of TO BUY A READY PRODUCT )


- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ


- HAZIR OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAZIRLIKLI OLMAK


- HAZIR değil/yerine EMEK

( [not] READY but/instead of LABOUR )


- HAZÎRE ile/ve/değil HÂMÛŞÂN

( ... İLE/VE/DEĞİL Sessizler, susmuşlar. [Mevlevî mezarlıkları] )


- HAZIRLA(N)MAK ile/ve/değil PROGRAM YAPMAK

( [not] TO GET READY vs./and/but PROGRAMMING )


- HAZIRLIKSIZ ... ile/değil/yerine/>< HAZIRLIKLI ...


- HAZİRUN değil HAZIRUN


- HAZMETMEK değil/yerine/= SİNDİRMEK


- HBOT/HYPERBARIC OXYGEN THERAPY[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK BASINÇ OKSİJEN SAĞALTIMI, HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ


- HBS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ


- HBYS/HOSPITAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ YÖNETİM DÜZENİ


- HCI/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ


- HEBÂ değil/yerine/>< ÇABA


- HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ


- HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ


- HECE ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OCAK


- HEDEF değil/yerine/= EREK/AMAÇ


- HEDEF ile/değil GÖZLEĞİ

( ... İLE/DEĞİL Gözetleme yeri. | Dağların yüksek yerlerinde, nişan almak için ağaç ya da taştan yapılan belirli yer. )


- HEDEF ile/değil HİTAP

( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.

Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!

Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )

( [not] TARGET vs./but ADDRESSING )


- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]

( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )


- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN

( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )


- HEDONİ/HEDONIA[İng.] değil/yerine/= HAZ


- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ


- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN


- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK

( OTACI: Saray hekimi. )


- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME


- HEKIR/HACKER[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTEN


- HELÂK ETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK/BİTİRMEK


- HELÂK OLMAK değil/yerine/= ÖLÜP BİTMEK


- HELEZON değil/yerine/= SARMAYAY


- HELİKS/HELIX[İng.] değil/yerine/= SARMAL


- HELKE ile/değil/yerine BAKRAÇ

( Bakraç, kova. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar. )


- HELOZON değil HELEZON


- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM


- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)


- HEMAGLÜTİNASYON/HEMAGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KAN KÜMELEŞMESİ


- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI

( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )


- HEMATOLOJİ değil/yerine/= KAN BİLİMİ

( Kan üzerinde incelemeler yapan bilim. )


- HEMCİNS değil/yerine/= EŞEYDEŞ


- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT

( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )


- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA


- HEMFİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNDEŞ/OYDAŞ


- HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ


- HEMISFER/HEMISPHERE[İng.] değil/yerine/= YARI KÜRE



(8/13)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 395 kez incelenmiş/okunmuştur.