Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... değil ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 18655 başlık/FaRk yer almaktadır.

- ELBİSE/LİBAS ile/değil HÜLLE/HAL

( LİBAS/ELBİSE/İBLİS )

( Hem saklar/perdeler, hem de gösterir. )

( TEBLİS: Yanıltıcı. )


- ELBİSE/URBA[İt.] değil/yerine/= GİYECEK/GİYSİ


- ELÇİ/HABERCİ değil/yerine/= ULAK


- ELDE EDERSEK["ELDE EDİNİRSEK" değil!] ile EDİNİRSEK


- ELDE EDİNEBİLMEK İÇİN değil ELDE EDEBİLMEK İÇİN


- ELDE ETMEK ile/ve/değil EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine GERÇEKLEŞTİRMEK


- ELDE ETMEK ile/ve/değil TAHSİL ETMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine YAŞAMAK


- ELE "GEÇİRMEK" ile/değil/yerine "ELDE ETMEK"


- ELE GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNETEBİLMEK

( )


- ELE GÜNE REZİL OLMAK değil İL'E(DEVLET'E) KÜN'E(HALK'A) REZİL OLMAK


- ELE-GÜNE ... değil İL'E(DEVLET'E)-KÜN'E(TOPLUM'A) ...


- ELE ile/değil ELLE


- ELECTROMAGNETICS değil/yerine/= KIVILKAPAR


- ELEK ile/değil ÇALKAR/ÇALKAK/ÇALKAĞI

( ... İLE/DEĞİL Tahıl tanesini, yabancı nesnelerden ayırmaya ya da tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan, döner kalburlu araç. )


- ELEK ile/değil GIRBÂL[Ar. çoğ. GARÂBİL]

( ... İLE/DEĞİL İri delikli elek. )


- ELEK ile/ve/değil/<> SÜZGEÇ/KEVGİR


- ELEKTİF/ELECTIVE[İng.] değil/yerine/= SEÇMELİ


- ELEKTRİFİKASYON/ELEKTRİKLENME değil/yerine/= ÇINGILANMA


- ELEKTRİK ÇARMASINDA:
"VURMAK" değil/yerine/>< İTMEK


- ELEKTRİK KONTROLÜNDE:
"EL/AVUÇ İÇİ" değil/yerine/>< ELİN DIŞI


- ELEKTRİK[: TUTMAK] değil/yerine/= ÇINGI/ÇAKILGAN/YALDIRIK/SEYYÂRE-İ KEHRİBÂRİYE


- ELEKTRİKLİ ÜRÜNLERİN KABLOLARINI:
PRİZE TAKTIKTAN SONRA AYGITA BAĞLAMAK değil ÖNCE AYGITA KABLOSUNU TAKIP SONRA PRİZE TAKMAK


- ELEKTRİKSEL ALTERNANS/ELECTRICAL ALTERNANS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKSEL DEĞİŞİMLİ


- ELEKTROENSEFALOGRAM/ELECTROENCEPHALOGRAM[İng.] değil/yerine/= BEYİN ELEKTRİK ÇİZGESİ


- ELEKTROFOREZ/ELECTROPHORESIS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKLE AYRIŞTIRMA


- ELEKTROKARDİYOGRAM/ELECTROCARDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= YÜREK ELEKTRİK ÇİZGESİ


- ELEKTROKONVÜLZİF TERAPİ/ELECTROCONVULSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= ELEKTROŞOK SAĞALTIMI


- ELEKTROKOTER/ELECTROCAUTERY[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKLE DAĞLAYICI


- ELEKTROKOTERİZASYON/ELECTROCAUTERIZATION[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKLE DAĞLAMA


- ELEKTROMANYETİK değil/yerine/= ÇINGIKAPGILI


- ELEKTROMANYETİZMA değil/yerine/= ÇINGIKAPGILIK


- ELEKTROMİYOGRAM/ELECTROMYOGRAM[İng.] değil/yerine/= KAS ELEKTRİK ÇİZGESİ


- ELEKTROMOTOR değil/yerine/= ÇINGIDEVİTKEN


- ELEKTRONİK değil/yerine/= ÇINCALIK


- ELEKTROOKÜLOGRAM/ELECTROOCULOGRAM[İng.] değil/yerine/= GÖZ ELEKTRİK ÇİZGESİ


- ELEKTROT LEAD[İng.] değil/yerine/= AKIMTAŞIR


- ELEKTROTERAPİ/ELECTROTHERAPY[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKLE SAĞALTIM


- ELEKTROVERSİYON/ELECTROVERSION[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKLE DÜZELTME


- ELEMAN değil/yerine/= ÇALIŞAN


- ELEMENT değil/yerine/= ÖGEDEK


- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK


- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine DEĞERLENDİRME

( Eleştiri, bulunduğun durumu tespit ile başlamalıdır. )

( İNTİKÂD/TENKİD ile/ve/değil/yerine ... )

( [not] CRITIQUE vs./and/but EVALUATION
EVALUATION instead of CRITIQUE )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/ne yazık ki/< DIŞLAMA


- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< GİZLİ HAYRANLIK


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLUMLU/OLUMSUZ TESPİT


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TARTIŞMA


- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine TESPİT

( [not] CRITIQUE vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of CRITIQUE )


- ELEŞTİRİYİ "SAĞLAMAK/SAĞLAYAN" değil ELEŞTİRİYE NEDEN OLMAK/OLAN


- ELEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİ TOPLAMAK/CIMBIZLAMAK ile/değil/>< (TAM/DOĞRU/SAMİMİ) DİNLEMEK


- ELEVASYON/ELEVATION[İng.] değil/yerine/= KALDIRMA | YÜKSELME


- ELEVATÖR/ELEVATOR[İng.] değil/yerine/= KALDIRAÇ


- ELİF:
GÖVDE değil AKIL


- ELİM, AYAĞIMA DOLAŞTI değil ELİM, AYAĞIMA DOLANDI


- ELİM[Ar.] değil/yerine ACINACAK/ACIKLI


- ELİMDEN GELDİĞİNCE ile/ve/<>/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR


- ELIMINASYON/ELIMINATION[İng.] değil/yerine/= ELEME | ÇIKARTIM


- ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADAR


- ELİNDE GETİREN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLINDA GETİREN

( Karnında götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Gönlünde götürür. )


- ELİNİ ÖP(TÜR)MEK ile/ve/değil/||/<>/< EĞİLMEYİ GÖ(STE)RMEK/DENEYİMLE(T)MEK


- ELİNİN KÖRÜ değil/< ÖLÜNÜN GÛRU(MEZARI)[Fars.]


- ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ


- ELİPSOİT/ELLİPSOID[İng.] değil/yerine/= YUMURTAMSI


- ELISA TESTİ/ENZYME-LINKED IMMUNOSORBENT ASSAY TEST[İng.] değil/yerine/= ENZİM BAĞLANTILI IMMÜNOSORBENT TAHLİLİ


- elix.[Lat. < ELIXIR] değil/yerine/= ÖZ, İKSİR


- ELKOYLU ALIM değil/yerine/= ALACAĞIN HACZİ


- ELLİ BİN ile/değil YEDİ BİN


- ELLIPSOID değil/yerine/= SÖBÜR, SÖBÜK


- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL


- ELMA değil HABBE


- ELMA ile/değil HÜNLAP


- ELONGASYON/ELONGATION[İng.] değil/yerine/= UZATMA


- ELYAF değil/yerine/= İPSİ


- ELZEM[Ar.] değil/yerine VAZGEÇİLMEZ


- EM/ELECTRON MICROSCOPE[İng.] değil/yerine/= ELEKTRON MİKROSKOBU


- EMA/EUROPEAN MEDICINES AGENCY[İng.] değil/yerine/= AVRUPA İLAÇ AJANSI


- EMÂNET ETMEK değil/yerine TEŞEKKÜR ETMEK


- EMANET[Ar.] değil/yerine/= KORUNMALIK


- EMÂNETİ:
TESLİM ETMEK ile/ve/değil/<> TEVDÎ ETMEK


- EMBEDDING PRINCIPLE değil/yerine/= İÇEYERLEŞTİRME İLKESİ


- EMBOLİ/EMBOLUS[İng.] değil/yerine/= TIKAÇ


- EMBOLİZASYON/EMBOLIZATION[İng.] değil/yerine/= TIKAÇLA(N)MA


- EMDİRMEK ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK


- EMEKÇİ ile/ve/değil/||/<>/= GİRİŞİMCİ


- EMEL/GAYE değil/yerine/= İSTEK/ÜMİT/UMUT/ÜLKÜ


- EMERJENSİ/EMERCENSİ[İng. < EMERGENCY] değil/yerine/= ACİL


- EMEZİS/EMESIS, VOMITING[İng.] değil/yerine/= KUSMA


- EMG/ELECTROMYOGRAM[İng.] değil/yerine/= ELEKTROMİYOGRAM, KAS ELEKTRİK ÇİZGESİ


- EMİN değil/yerine/= GÜVENİK/GÜVENLİ


- EMİN değil/yerine/= GÜVENLİ


- EMİR VERMEK ile/ve/değil/yerine/>/< DOĞRUDAN SÖYLEMEK


- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU


- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/KOMUT

( Askerlere, izcilere, öğrencilere, gövde eğitimi çalışmalarında ya da bir tören sırasında, bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için bildirilen/söylenilen söz. )


- EMİR ile/değil KOŞUL


- EMİR ile/ve/değil/<> DEVİR


- EMİR ile/ve/değil/yerine DİLEK


- EMİR ile/ve/değil/<> ENGEL


- EMİR ile/ve/değil GİZİL EMİR


- EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEKLİF


- EMISYON/EMISSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA YAYIM | DIŞA ATIM


- EMNİYET ÂMİRİ değil/yerine/= GÜVENLİK BUYRANI


- EMNİYET KEMERİ/KEMER değil/yerine/= GÜVENLİK BAĞI/ÖNBAĞ


- EMNİYET KİLİDİ değil/yerine/= GÜVENLİK BEKİ


- EMNİYET ŞARTI değil/yerine/= GÜVENLİK KOŞULU


- EMNİYET STOKU değil/yerine/= GÜVENLİK YIĞIMI


- EMNİYET SÜBABI değil/yerine/= GÜVENLİK KAPACI


- EMNİYET değil/yerine/= GÜVENLİK


- EMNİYETİ SUİSTİMAL SİGORTASI değil/yerine/= GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA KORUNCU


- EMOJİ/SMILEY[İng.] değil/yerine/= DUYGUCUK


- EMOSYON/EMOTION[İng.] değil/yerine/= DUYGU


- EMPATİ KURMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- EMPATİ:
"ONUN YERİNE DÜŞÜNMEK"
değil
ONUN/ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEK/ONUN DÜŞÜNCESİNİ/DUYGUSUNU ANLAMAYA ÇABALAMAK


- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK


- EMPOZİSYON ile/değil PROJEKSİYON


- EMPRESYONİST/EMPRESYONİZM değil/yerine/= İZLENİMCİ/LİK


- EMPRİZM:
DUYUCULUK ile/ve/değil/||/<>/< GÖRGÜCÜLÜK


- EMPROVİZASYON değil/yerine/= DOĞAÇLAMA


- EMR-İ VÂKİ değil/yerine/= OLDU BİTTİ


- EMR/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT


- EMRAM/ELECTRONIC MEDICAL RECORD ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT BENIMSEME MODELİ


- EMRE MUHARRER SENET değil/yerine/= YÖNERGELİ BELGİT


- EMS/ELECTRONIC MEDICAL SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ DÜZEN(EK)LER


- EMSAL[Ar.]/COEFFICIENT[İng.] değil/yerine/= KATSAYI


- EMÜLSİYON/EMULSION[İng.] değil/yerine/= SIVI ASILTI


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN ... değil/yerine YETERİNCE ...


- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY

( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )


- EN AZ ENERJİ değil EN YÜKSEK DÜZENSİZLİK


- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK


- EN AZINDAN ... değil EN AZ ...


- EN BAŞLANGIÇTA ile/değil (EN) BAŞINDA


- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK

( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )


- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK


- EN ÇİRKİN değil EN CESUR

( Lizzie Velasquez )


- EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK

( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )

( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )


- EN DORUK/ZİRVE değil DORUK/ZİRVE


- EN HIZLI OLAN:
| SES HIZI ve IŞIK HIZI | ile/ve/değil/||/<>/>/< DÜŞÜNCE HIZI

( | [ a0 = 340 m/s ] VE [ c0 = 300.000 km/s ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sınırsız ve en hızlı. )

( | [ a0 = 1/√K0 g0 ] [ a0 = √ m . Y ] VE [ c = 1/√e0 μ0 ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< ... )


- EN ÖLÜMCÜLLER:
KÖPEKBALIKLARI değil KURT | ASLAN | FİL | SUAYGIRI | TİMSAH | TENYA(SOLİTER SOLUCAN) | ÇEÇE SİNEĞİ | KATİL BÖCEK | KÖPEKLER[KUDUZLA] | YILAN[ZEHİRİYLE] | BAĞIRSAK SOLUCANI | TATLISU SALYANGOZU[KAN KURTLANMASIYLA] | İNSAN[CİNAYETLE] | SİVRİSİNEK[SITMAYLA]

( )

( [yılda][insan] 10 değil 10 | 100 | 100 | 500 | 1000 | 2000 | 9000 | 12.000 | 40.000 | 50.000 | 60.000 | 110.000 | 475.000 | 725.000 )

( )

( Tatlısu yumuşakçaları ve karındanbacaklılar, her yıl yaklaşık 10.000 kişinin ölümüne neden olan bir hastalık(şistosomiasisin) taşıyıcılarıdır. )

( Çeçe sineğinin sokması, her yıl, özellikle de Afrika'da, yaklaşık 10.000 ölüme neden olmaktadır. Bu böcek, "uyku hastalığı" olarak bilinen tripanosomiasis'ı Afrika'lılara bulaştırmaktadır. )

( Sivrisinekler, sıtma, sarı humma, dang ya da ensefalit gibi bulaşıcı olabilen hastalıklar nedeniyle her yıl 725.000 kişinin ölümüne neden olmaktadır. )


- EN ÖNEMLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİ


- EN OPTİMAL değil OPTİMAL ya da/daha iyisi/Türkçe'si EN ÇOK/YÜKSEK (SEVİYEDE)


- EN SEVMEDİĞİM (ŞEY) ile/değil/yerine PEK/HİÇ SEVMEDİĞİM (BİR ŞEY)


- EN YAKIN:
ÇOCUK değil EŞ

( [özel bölgelerde sorun(çıban vs.) çıksa:] Eş bulunmuyorsa bakabilecekler. DEĞİL En rahat bakabilecek/ilgilenebilecek olan. )


- EN YAVAŞ HAREKET EDEN HAYVAN:
BRADIPUS değil SLOTH

( ... DEĞİL 3 parmaklı, üç tırnaklıdır. Saatte en çok 0.0048 km. hıza ulaşabiliyor. Amerika'da yaşar. )


- EN ile/ve/değil/<> BİRİCİK


- ENAYİ/LİK ile/değil ŞANSSIZ/LIK


- ENAYİLİK ile/değil/yerine DAYANÇ/SABIR

( [not] DUPERY vs./but PATIENCE
PATIENCE instead of DUPERY )


- ENBİYA-I İZAM:
"BÜYÜK PEYGAMBERLER" değil BİLİNEN/DUYULAN PEYGAMBERLER


- ENDEMI/ENDEMIA[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL SAYRILIK


- ENDEMİK/ENDEMIC[İng.] değil/yerine/= YÖRESEL

( Belirli bir bölgeye özgü, belirli bir bölgede yetişen. )


- ENDİKASYON/INDICATION[İng.] değil/yerine/= KULLANIM ALANI | GEREKLİLİK


- ENDİKATÖR/İNDİKATÖR/INDICATOR[İng.] değil/yerine/= GÖSTERGE, BELİRTEÇ,


- ENDİREKT/İNDİREKT/INDIRECT[İng.]/BİLVÂSITA[Ar.] değil/yerine/= DOLAYLI


- ENDOCENTRIC COMPOUND[İng.] değil/yerine/= İÇMERKEZLİ BİLEŞİK


- ENDOJEN/ENDOGENOUS[İng.] değil/yerine/= İÇ KAYNAKLI


- ENDOKRİN değil/yerine/= İÇSALGI

( Gövdedeki salgıbezlerinin, doğrudan doğruya kana karışacak yolda çıkardıkları salgı. )


- ENDOKRİNOLOG değil/yerine/= İÇSALGIBİLİMCİ


- ENDOKRİNOLOJİ/K değil/yerine/= İÇSALGIBİLİM/SEL


- ENDOPLAZMİK RETİKULUM değil/yerine/= İÇ KANSIVISI AĞI/TOPAĞI


- ENDOSITOZ/ENDOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZEİÇİ ALIM


- ENDOSKOP/ENDOSCOPE[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇ


- ENDOSKOPİ/ENDOSCOPY[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇLEME


- ENDOSKOPİK ULTRASONOGRAFİ/ENDOSCOPIC ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASONOGRAFİ


- ENDPOİNT[İng.] değil/yerine/= SON NOKTA


- ENDÛH[Fars.] değil/yerine/= TASA, KAYGI, SIKINTI


- ENDÜKSİYON İNDUCTION[İng.] değil/yerine/= BAŞLATMA


- ENDÜRANS/ENDURANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK


- ENDÜRASYON/İNDURATION[İng.] değil/yerine/= SERTLİK


- ENDÜSTRİYEL/SINAİ değil/yerine/= URANSAL/İŞLEYİMSEL


- ENE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İNNÂ


- ENEL HAKK değil ENEL SIRR'UL HAKK


- ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI:
YERDE/N ile/ve/değil/yerine GÖKTE/N

( )


- ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR değil/yerine/= GÜRE VE DOĞAL KAYNAKLAR


- ENERJİ(") ile/ve/değil/||/<>/>/< (")ELEKTRİK(")


- ENERJİ/K değil/yerine/= ERKE/ERKİN, GÜRE/CİL / GÜREL/İ


- ENERJİ/K değil/yerine/= GÜRE/CİL / GÜREL/İ


- ENERJİ ile/ve/değil/<>/= ALAN


- ENERJİ ile/ve/değil/yerine KENDİNİ DENETLEYEBİLEN(KONTROL EDEBİLEN) ENERJİ


- ENFARKT/ÜS INFARCTION[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK DOKU ÖLÜMÜ


- ENFARKTÜS değil/yerine/= TIKANCA


- ENFEKSİYON[İng. < INFECTION] değil/yerine/= BULAŞ/İÇBULAŞIM


- ENFEKSİYÖZ/INFECTIOUS[İng.] değil/yerine/= BULAŞKAN


- ENFEKTE ETMEK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLAMAK


- ENFEKTE OLMAK değil/yerine/= İÇBULAŞIMLANMAK


- ENFEKTE/INFECTED[İng.] değil/yerine/= BULAŞMIŞ


- ENFEKTİF/INFECTIVE[İng.] değil/yerine/= BULAŞICI


- ENFESTASYON/INFESTATION[İng.] değil/yerine/= ASALAK BULAŞI


- ENFLAMASYON/INFLAMMATION[İng.] değil/yerine/= YANGI, YANGILANMA


- ENFLAMATUVAR/INFLAMMATORY[İng.] değil/yerine/= YANGILI


- ENFORMASYON SİSTEMİ/INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= BİLİ DÜZENİ


- ENFORMASYON[İng. < INFORMATION] değil/yerine/= BİLGİLENDİRME


- ENFORMATİK/INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= BİLİŞİM


- ENFRARUJ[Fr. < INFRAROUGE] değil/yerine/= KIZILÖTESİ

( Işık tayfında kırmızı alanın ötesindeki alanda yayılmış ısı ışınlarından oluşan, gözle görülmeyen ışınım. )


- ENFRARUJ/INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ


- ENFÜSÎ/SÜBJEKTİF değil/yerine/= ÖZNEL


- ENGEISTON değil/yerine/= SANATÇI


- ENGEL OLMAK değil/yerine TEŞVİK ETMEK


- ENGEL/EMİR değil (KAVRAMSAL) OLUMSUZLUK BELİRTİMİ


- ENGEL/SORUN ile/değil/yerine ARA/DİNLENME NOKTASI/VESİLESİ


- ENGEL değil/yerine/>< DEVRİM

( Boş konuşan kişiler arasında, dilsizlik(susmak), engel değil devrimdir. )


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ENGELLEME ile/değil ÖTELEME


- ENGELLEMEK ile/değil/yerine SINIRINI/HADDİNİ BİLDİRMEK


- ENGELLEYİCİ ile/değil/yerine DENGELEYİCİ


- ENGELLEYİCİ ile/ve/değil/yerine/<> ÖNLEYİCİ


- ENGELLİ (mi?) ile/değil ENGELLENEN (mi?) ile/değil ENGELLENMİŞ (mi?)

( BOLLUK-KITLIK )


- ENGELLİLERE:
"ACIMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEK/YARDIM


- ENGELLİYE:
ACIMAK ile/değil/yerine SAYGI GÖSTERMEK


- ENGRAFTMAN/ENGRAFTMENT[İng.] değil/yerine/= YAMA TUTMA | YAMALA(N)MA


- ENİNDE SONUNDA değil ÖNÜNDE SONUNDA


- ENİNDE-SONUNDA[değil ÖNÜNDE-SONUNDA] ile ENİNE BOYUNA


- ENJEKSİYON/İNJECTION[İng.] değil/yerine/= İĞNE YAPMA


- ENJEKTE/ZERK ETMEK değil/yerine/= İÇİTMEK


- ENKAZ[Ar.] değil/yerine/= YIKINTI/ÇÖKÜNTÜ/KALINTI


- ENSTALASYON[Fr., İng. < INSTALLATION] değil/yerine/= YERLEŞTİRME


- ENSTANTANE değil/yerine/= KIPILIK


- ENSTİTÜ[Fr. INSTITUT / İng. INSTITUTE] değil/yerine/= EĞİTEY/ARAŞTIRAY


- ENSTRÜMAN[Fr.] değil/yerine/= ÇALGI/MÜZİK ARACI


- ENSTRÜMAN değil/yerine/= ÇALGI


- ENSTRÜMANTAL değil/yerine/= ÇALGISAL


- ENSTRÜMANTASYON/INSTRUMENTATION[İng.] değil/yerine/= ÂLETLİ ÇALIŞMA


- ENT/EAR-NOSE-THROAT[İng.] değil/yerine/= KULAK-BURUN-BOĞAZ


- ENTARİ ile/değil BABU/DERRA

( ... İLE/DEĞİL Moritanya'da kullanılan açık renkli entari. )


- ENTEGRASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= BÜTÜNLEŞME


- ENTEGRASYON/İNTEGRATION[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNLEŞME


- ENTEGRE DEVRE değil/yerine/= YONGA


- ENTEGRE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= BÜTÜNLEŞ(TİR)MEK / KAYNAŞ(TIR)MAK


- ENTELEKTÜEL ile/ve/değil/yerine AYDIN

( [Bilgiyi/düşünceyi] Tüketen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Üreten. )


- ENTELLEKTÜALİZASYON/İNTELLECTUALIZATION[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNSELLEŞTİRME


- ENTELLEKTÜALİZM/İNTELLECTUALISM[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNSELCİLİK


- ENTERESAN[Fr. INTÉRESSANT / İng. < INTERESTING] değil/yerine/= İLGİNÇ


- ENTERNASYONAL ÜNİTE/INTERNATIONAL UNİT[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI BİRİM


- ENTERNASYONAL değil/yerine/= ULUSLARARASI


- ENTİVİ değil NE-TE-VE


- ENTOKSİKASYON/İNTOXICATION[İng.] değil/yerine/= ZEHİRLENME


- ENTOLERANS/İNTOLERANCE[İng.] değil/yerine/= DAYANAMAMAZLIK, TAHAMÜLSÜZLÜK


- ENTRENSEK/İNTRENSEK/İNTRINSİC[İng.] değil/yerine/= İÇSEL


- ENTÜBASYON/İNTUBATION[İng.] değil/yerine/= BORU YERLEŞTİRME


- ENVIRONMENTAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL


- ENZİM/ENTZİM/ENZYME[İng.] değil/yerine/= ÖZGEN | DİRİMSEL/BİYOLOJİK TEPKİLEYİCİ


- EOG/ELECTROOCULOGRAM[İng.] değil/yerine/= ELEKTROOKÜLOGRAM, GÖZ ELEKTRİK ÇİZGESİ


- EPA ya da DHA ile/değil/yerine/>< ALA

( )


- EPDS/ELECTRONIC PERFORMANCE SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK PERFORMANS DESTEK DÜZENİ


- EPİDEMİYOLOJİ/EPIDEMIOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK ARAŞTIRMA BİLİMİ / TOPLUM SAĞLIĞI/HALK SAĞLIĞI


- EPİFİZ BEZİNDE:
MELATONİN ile/ve/||/<> SEROTONİN["SERATONİN" değil!] ile/ve/||/<> DMT

( )


- EPİGRAF değil/yerine/= TANIMLIK


- EPİKRİZ/EPICRISIS[İng.] değil/yerine/= ÇIKIŞ ÖZETİ


- EPİKRİZ değil/yerine/= ÇIKIŞ ÖZETİ


- EPİLOG/HATİME değil/yerine/= SONDEYİŞ/SONSÖZ


- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ


- EPİTOP/EPITOPE[İng.] değil/yerine/= ANTİJEN BELİRTECİ


- EPİZOT/EPISODE[İng.] değil/yerine/= DÖNEM


- EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine DESTAN


- EPR/ELECTRONIC PATIENT RECORD[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAYRI KAYDI


- EPS/ELECTRONIC PATIENT SYSTEM | ELECTROPHYSIOLOGY STUDY[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK HASTA DÜZENİ | ELEKTROFİZYOLOJİK ÇALIŞMA


- EQUIPOTENTIAL değil/yerine/= EŞGİZİLGÜÇ


- ER değil/yerine NÜFUS


- ERADİKASYON/ERADICATION[İng.] değil/yerine/= KÖKÜNÜ KAZIMA


- ERDEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER


- EREK/AMAÇ ile/değil GARAZ/GAREZ[Ar.]

( ... İLE/DEĞİL Birine karşı güdülen kötülük etme isteği, kin, düşmanlık. )


- EREKSİYON[İng. ERECTION] değil/yerine/= SERTLEŞME


- ERGEN(İN) ELEŞTİRİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> ERGİNİN(/YETKİN) ELEŞTİRİSİ


- ERGOMANİ/ERGOMANIA[İng.] değil/yerine/= İŞKOLİKLİK


- ERGOMETRE/ERGOMETER[İng.] değil/yerine/= İŞÖLÇER


- ERGOMETRİ/ERGOMETRY[İng.] değil/yerine/= İŞ ÖLÇÜMÜ


- ERGON/OMİK değil/yerine/= İŞLEV/SEL


- ERGONOMİ değil/yerine/= İŞBİLİMİ

( Kişinin, işine uymasını, amaca göre çalışmasını düzenleyen, inceleme ve araştırmaların tümü. )


- ERGONOMİ değil/yerine/= İŞBİLİMİ


- ERGONOMİK değil/yerine/= KULLANIŞLI, ELVERİŞLİ


- ERİME ile/ve/değil/<> DAĞILMA


- ERİME ile/ve/değil/||/<> ERGİME

( Katı/sıvı yağda. İLE Buzda. )


- ERITROSIT SEDİMANTASYON HIZI/ERYTHROCYTE SEDİMENTATION RATE[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR ÇÖKME HIZI


- ERKEK (MİLLETİ)/KADIN (KISMI) DEĞİL Mİ, HEPSİ AYNI!(BÖYLE/ŞÖYLE) / ŞÖYLE/ŞUNU İSTER/YAPAR değil/yerine HER BİRİ AYRIDIR!

( Genellememek gerekir! Büyük yanlıştır! )


- ERKEK OLMAK değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK, SONRA ERKEK OLMAK

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- ERKEK değil/yerine ERİL


- ERKEKLİKİN:
10'DA 9'U değil 10'DA 1'İ

( Kaçmak. DEĞİL 1'i, varolanı/yakınlarını/sevdiklerini/seni sevenleri korumak, onların yanında olabilmek üzere geri durabilmek/çekilebilmek. )


- ERKEN ...:
(")BOŞANMA(") ile/ve/değil/||/<>/< BOŞALMA


- ERKEN BAHAR/EVVEL BAHAR/İLKBAHAR değil/yerine/= DOĞ/İLKYAZ/KÖKLEM


- ERKEN SAMİMİYET ile/değil/yerine SAMİMİYET

( Erken samimiyet, pişmanlık doğurur. )


- ERKEN/DEN ... ile/değil/yerine ZAMANINDA/SAATİNDE ...


- ERKEN ile/ve/<>/değil/yerine ZAMANSIZ


- ERKENDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GENÇ YAŞTA


- ERMENİCE ile/ve/değil/<> KRAPAR ERMENİCESİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kilise mensuplarının ya da "Aristokrat"ların bildiği/kullandığı Ermenice. )


- EROR[İng. < ERROR] değil/yerine/= HATA


- EROZİV/EROSIVE[İng.] değil/yerine/= AŞINDIRICI


- EROZYON["EREZYON" değil!]//EROSION[İng.]/EROSİYON[Fr.]/İTİKAL[Ar.] değil/yerine/= AŞINMA


- ERRATUM[İng.] değil/yerine/= DÜZELTİ (YAZI)


- ERTELEME değil/yerine/>< ONUR


- ERTELEME ile/ve/değil ÖTELEME

( [not] TO POSTPONE/DEFER/DELAY vs./and/but TO GET FURTHER/BEYOND )


- EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve/değil YAYGIN ANLAMLI/LIK


- EŞ ANLAMLI ile/ve/değil YAKIN ANLAMLI


- ES VERMEK ile/değil/yerine VİRGÜL KOYMAK


- ES-SELÂMÜN ALEYKÜM değil/ya da ES-SELÂM-Ü ALEYKÜM değil/ya da SELÂMÜN ALEYKÜM


- ES değil/yerine/= DURAKLAMA


- EŞ ile/ve/>/değil KARDEŞ

( Bazı çiftlerin uzun süreli ilişkileri, zamanla daha da yakınlaşarak ve birbiriyle benzeşerek, eş durumundan kardeş durumuna doğru yönelebilmektedir. )


- ESANSİYEL/ESSENTIAL[İng.] değil/yerine/= TEMEL | NEDENİ BİLİNMEYEN


- EŞANTİYON/PROMOTIONAL MATERIAL[İng.] değil/yerine/= TANITMALIK


- EŞANTİYON değil/yerine/= ÖRNEKLİK


- ESÂRET[Ar.]/YÛG[Fars.] değil/yerine/= TUTSAKLIK/BOYUNDURUK(/YÜK)


- ESÂRET değil/yerine CESÂRET

( Cesâret yoksa esâret vardır/oluşur. )

( [not] CAPTIVITY but COURAGE
COURAGE instead of CAPTIVITY )


- ESAS değil/yerine/= DOĞRU/GERÇEK


- ESAS değil/yerine/= ÖZÜL


- ESASEN değil/yerine/= GERÇEKTE


- ESASINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ESNASINDA


- EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK/EMPATİ[İng. < EMPATHY < Yun.] ile/ve ÖZGECİLİK BEN DÜŞMANLIĞI DİĞERGÂMLIK[Fars.]["DİĞERKÂMLIK" değil!]/ALTURİZM/ALTRUİZM/ALTRUISM[İng.] ile/ve İNSAN SEVGİSİ/FİLANTROPİ[İng.;Fr. < Yun. PHILO-ANTHROPOS]


- EŞEK BAŞI (DEĞİLIM/Z) ile/ve/değil/yerine/||/<> BOSTAN KORKULUĞU (DEĞİLIM/Z)


- EŞEK ile/değil/yerine/>< EŞİK

( Eşiğe yatmayan, eşektir. )


- EŞEKKULAĞI değil/yerine KARAKAFES


- EŞEKOTU değil/yerine EVLİYAOTU


- ESEMES değil SEMESE/SMS


- ESER değil/yerine/= YAPIT; İZ


- EŞEŞEYSEL/LİK ile/değil HEMEŞEYSEL/LİK

( Eşeysel işlevler, beyin ve eşeşeysellik - Sinan Canan )

( [not] HOMOSEXUALITY vs./but BISEXUALITY )


- EŞEYSEL ENGELLENME ile/ve/değil VAROLUŞSAL ENGELLENME


- EŞEYSELLİK/"SEKS YAPMAK" ile/ve/değil/yerine EŞEYSELLİĞİN HAKKINI TESLİM ETMEK


- EŞEYSELLİK/SEKS:
"GÜÇ KAYBETMEK" ile/değil/yerine DENGELENMEK/UYUMLANMAK/FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖN(DÜR)MEK


- EŞEYSELLİK/SEKS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARILMAK

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOÇA )


- EŞEYSELLİK/SEKS ile/değil SEVGİNİN (ÇEŞİTLİ) (FİZİKSEL) DIŞAVURUMLARI


- EŞGÜDÜM(KOORDİNASYON) ile/değil EŞZAMANLI/LIK(SENKRON/İZASYON)

( [not] COORDINATION vs./but SYNCHRONIZATION )


- EŞİK


- ESİNLENME ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM


- ESİR DÜŞMEK değil TESLİM OLMAMAK


- ESÎR[Ar.] değil/yerine/= TUTSAK


- EŞİT/DENK ile/ve/değil/||/<>/> AKRAN


- EŞİT/LİK ile/ve/değil EŞDEĞER/LİK


- EŞİT/LİK ile/ve/değil/<>/< EŞDEĞERLİ/LİK


- EŞİT/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ORTAK/LIK


- EŞİT ile/ve/değil EŞİK


- EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Güçsüzün hakkının/haklarının savunulması/korunması. )

( Kişilerin eşitliği, sadece adâletin [en kısa sürede] sağlanması için [tüze/hukuk önünde] geçerlidir. [ille de bir farkı olacaksa/oldurulacaksa, sadece bilgileri/bildikleri/marifetleri iledir/kadardır.] )

( )

( [CHAT GPT >]

Eşitlik, ırklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da öteki özelliklerine bakılmaksızın tüm bireylere aynı biçimde davranılması gerektiği düşüncesini belirtir. Bu, herkesin aynı fırsatlara ve haklara sahip olması ve kimliğinden dolayı dezavantajlı ya da ayrımcılığa uğramaması gerektiği anlamına gelir.

Öte yandan, adâlet, yasaların âdil ve uygun biçimde yönetilmesini ve de âdil bir toplumun sürdürülmesini ifade eder. Bireylerin hukuka ve ahlâkî ilkelere göre haklarını almasını ve yanlış davranışın cezalandırılmasını içerir.

Eşitlik ve adâlet, genellikle birbiriyle ilişkili olsa ve örtüşebilse de aynı şey değildir. Eşitlik, herkese aynı biçimde davranmakla ilgiliyken, adâlet, bireylerin hak ettiklerini almasını ve yanlışların ele alınmasını sağlamakla ilgilidir. Bir toplumun eşit olup da âdil olmaması ya da tam eşitlik olmadan adâletin olması olanaklıdır.



[English]

Equality refers to the idea that all people should be treated the same, regardless of their race, gender, religion, or other characteristics. It means that everyone should have the same opportunities and rights, and should not be disadvantaged or discriminated against based on their identity.

Justice, on the other hand, refers to the fair and proper administration of laws and the maintenance of a just society. It involves ensuring that individuals receive what they are due, according to the law and moral principles, and that wrongdoing is punished.

While equality and justice are often related and can overlap, they are not the same thing. Equality is about treating everyone the same, while justice is about ensuring that people receive what they are entitled to and that wrongdoing is addressed. It is possible for a society to be equal but not just, or for there to be justice without complete equality. )

( )

( [not] EQUALITY vs./and/but/< JUSTICE
JUSTICE instead of EQUALITY )


- EŞİTLİK ile/ve/değil BERABERLİK


- EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<>/< EŞİTLEYEN


- EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- ESK/ELECTRONIC HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYDI


- EŞKAL/SURET/FİZİK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞ/BİÇİM


- ESKALASYON değil/yerine/= ARTIŞ/TIRMANIŞ

( İhalelerde sözleşme fiyatının maliyetlerdeki artışa göre güncellenmesi. )


- EŞKALİNİ TARİF ETMEK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞÜNÜ TANIMLAMAK


- ESKİ ASLI değil ASLI


- ESKİ KÖYE, YENİ ÂDET GETİRMEK ve/değil/yerine/||/<> EZBER BOZMAK


- ESKİ TABİRLE ... ile/ve/değil ESKİMEYEN TABİRLE


- ESKİ ile/değil/yerine ANTİK


- ESKİ ile/ve/değil/yerine BİR ÖNCEKİ


- ESKİ ile/değil/yerine ESKİL/BAYRI/KADÎM


- ESKİ ile/ve/değil/yerine ÖNCEKİ


- ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT

( Kanada, Alaska ve Grönland'ın yüksek enlemlerindeki kutup bölgelerindeki yaşayanları ifade eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Kanada'nın kuzeyinde ve Grönland'ın bazı bölgelerinde yaşayan halk. )

( [CREE ve ALGONKİN Kızılderililerinin verdiği bir addır.] Sözcük karşılığı "Başka bir dil konuşan" | "Başka ülkeden olan kişi" | "Çiğ et yiyen". İLE/DEĞİL/YERİNE Sözcük karşılığı "İnsan" | Halk. )

( Kanada'da Eskimo demek kabalıktır fakat Alaska'da Eskimolar bundan memnuniyet duyar. )

( Eskimo-Aleut dil ailesindeki diller, dünyadaki dillerin hiçbiriyle akraba olmayıp sadece birbiriyle akrabadır. )

( Gelişmekte olan İnuitçe, Alaska'nın kuzeyinde, Kanada'da ve Grönland'da konuşulur. )

( Ortalama boyları 1,62'dir ve ortalama yaşam süreleri 39'dur. )

( Kendi aralarında da birbirini İnuit olarak tanımlarlar. )


- EŞKIYÂ ile/değil/yerine/>< EVLİYÂ

( Eşkıyâ, bizi yolda görse, vicdâna gelmekten korkar. )


- ESKİYLE "SAVAŞMAK" ile/değil/yerine YENİSİNİ YARATMAK


- ESKİZ değil/yerine/= TASLAK


- ESKİZ değil/yerine/= TASLAK


- ESKS/ELECTRONIC HEALTH RECORD SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYIT DÜZENİ


- ESL/EXTRACORPOREAL SHOCKWAVE LITHOTRIPSY[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI ŞOK DALGASIYLA TAŞ KIRIMI


- EŞLEŞTİRİLMİŞ OLAN/LAR ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRİLMİŞ OLAN/LAR


- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME


- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine KIYASLAMA


- ESNAF[Ar.] değil/yerine/= İŞMEN


- ESNEMEDE [AĞZIN EL İLE KAPANIŞINDA]:
SOL ELİN DIŞI ile/ve/değil/yerine SAĞ ELİN AVUÇİÇİ

( Tüm genel/günlük koşullarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Namazda. )


- ESNEMEDE [AĞZIN EL İLE KAPANIŞINDA]:
SOL ELİN DIŞI ile/ve/değil/yerine SAĞ ELİN AVUÇİÇİ

( Tüm genel/günlük koşullarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Namazda. )


- ESNEMEK:
"OKSİJEN GEREKSİNİMİMİZDEN DOLAYI" değil BEYNİMİZİ SOĞUTMAK İÇİN


- EŞORTMAN değil EŞOFMAN[Fr. < ÉCHAUFFEMENT]


- ESPİYONAJ değil/yerine/= CASUSLUK


- ESR/ERYTHROCYTE SEDİMENTATION RATE[İng.] değil/yerine/= ERİTROSIT SEDİMANTASYON HIZI, ALYUVAR ÇÖKME HIZI


- ESRARENGİZ değil/yerine/= GİZEMLİ


- ESSAY[İng.] değil/yerine/= DENEME


- ESTETİK değil/yerine/= GÖRKEYSEL


- ESTETİK değil/yerine/= GÜZELDUYU


- ESWL/EXTRACORPOREAL SHOCK WAVE LITHOTRIPSY[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI ŞOK DALGASIYLA TAŞ KIRIMI


- EŞYA KULLANMAK[VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK değil!]


- EŞYA[çoğ. < ŞEY] ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİLER

( Kullanılması için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sevilmesi için.
[fakat ne yazık ki...] "Dünyadaki kargaşanın nedeni, eşyaların sevilmesi, insanın kullanılmasıdır." )


- EŞYA değil/yerine/= BUYUM, TÜYEK, ARIBERİ)


- EŞYALARI VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK değil/>< EŞYALARI KULLANMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- EŞYALARI:
VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK ile/yerine/değil KULLANMAK

( "Bir gün kullanılır", "Misafir için" vb. düşünceler/tutumlar yerine kullanalım onları! )


- EŞYALARI/ÇANTAYI:
BIRAKMAK, ORTAMA GÜVENMEK yerine/değil YANINDA TUTMAK, SAHİP ÇIKMAK

( Eşyanın/çantanın yanınızda tutulmasının gerekliliği, çalınmaması için değil/yanısıra, bir hasar/kayıp ya da hırsızlık durumunda orada bulunan herkesi zan altında bırakmaması içindir. )


- EŞYANIN TABİATI değil/yerine/= NESNELERİN DOĞASI


- ET "UYGARLIĞI" ile/değil/yerine ANLAM/MÂNÂ UYGARLIĞI


- et al.[Lat. < ET ALII] değil/yerine/= VE ÖTEKİLERİ


- et[Lat.] değil/yerine/= VE


- ETA/EVENT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= OLAY AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ/ANALİZİ


- ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM! değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!


- ETİKET değil/yerine/= EDERCE


- ETİKET değil/yerine/= YARLIK


- ETİYOLOJİ/ETIOLOGY[İng.] değil/yerine/= NEDEN | NEDEN BİLGİSİ


- ETİYOLOJİK/ETIOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= NEDENSEL


- ETK/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT


- ETKEN ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞKEN


- ETKİ <> TEPKİ ile/ve/değil ETKİ <> YORUM <> TEPKİ

( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )


- ETKİ > TEPKİ ile/değil/yerine/> ETKİ > ANLAM > TEPKİ


- ETKİLEMEYE ÇALIŞMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (SADECE) KENDİNİ ANLATMAK/TANIMLAMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK


- ETKİLEŞİM ile/ve/değil/yerine ETKİNLEŞMEK

( Duygusallık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşulsuz sevgi. )

( Alışveriş. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Veriş. )

( [not] REACTIVE vs./and/but ACTIVE
ACTIVE instead of REACTIVE
[not] Emotional. WITH/AND/BUT Unconditional love. )


- ETKİLEYİŞ ile/değil ETKİLEŞİM


- ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM

( [not] ACTIVITY vs./and/but TO PRODUCE
TO PRODUCE instead of ACTIVITY )


- ETMEN ile/ve/değil EŞİK


- ETNİK/ETHNIC[İng.] değil/yerine/= BUDUNSAL


- ETOPYA değil ETİYOPYA


- ETOPYA değil ETİYOPYA


- ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM


- ETS/EARLY DIAGNOSIS SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ERKEN TANILAMA DÜZENİ


- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA

( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )


- EUNICH ile/değil UNIQUE

( Hadım.[YU:NİK | U'yu uzatarak] İLE/DEĞİL Tek.[YUNİ:K | İ'yi uzatarak] )


- EUS/ENDOSCOPIC ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= ENDOSKOPİK ULTRASON, İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASON


- EV HALKI değil/yerine/= EV TUYU


- EV/MAĞAZA:
TEK KAPILI değil ÜÇ KAPILI

( Sibirya'da, her evin/mağazanın, üç kapısı bulunmaktadır. [Dışarıdan bir mekâna girdiklerinde, her kapı boşluğunda 10'ar saniye beklerler. -42 °C'den, +20 °C'ye girerken yaşanılan ısı farkının, gövde ve cilt üzerinde oluşturacağı olumsuz etkileri önlemek için alınan bir tedbirdir.] )


- EV ile/ve/değil/||/<>/< HÜCERÂT


- EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU

( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )


- EV ile/ve/değil RAB

( ... İLE/VE/DEĞİL Mısır'da. )


- EVAKÜASYON/EVACUATION[İng.] değil/yerine/= BOŞALTMA


- EVALÜASYON/EVALUATION[İng.] değil/yerine/= DEĞERLEME


- EVANTRASYON/EVENTRATION[İng.] değil/yerine/= KARIN DIŞINA ÇIKMA, EVİSERASYON


- EVAPORASYON/EVAPORATION[İng.] değil/yerine/= BUHARLAŞ(TIR)MA


- EVAR/ENDOVASCULAR AORTIC ANEURYSM REPAIR[İng.] değil/yerine/= ENDOVASKÜLER AORT ANEVRİZMA TAMİRİ, DAMAR İÇİ ANA ATARDAMAR BALONCUĞU ONARIMI


- EVCİL ile/ve/değil/<> İNSANCIL


- EVCİLİK değil EVLİLİK


- EVENT/RECORDER EVENT RECORDER[İng.] değil/yerine/= OLAY KAYDEDER


- EVERSİYON/EVERSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNDÜRME


- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)

( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )


- EVİNİ/MUTFAĞINI/BUZDOLABINI, MARKETE ÇEVİRMEK değil/yerine EVİNİ/ZİHNİNİ, MARKETTE TUTMAK

( İstediğimiz zaman/gerektiğinde, gerektiği kadarını marketten almak varken "her an ve hemen istediğim yerine gelsin" diye onlarca gereksiz/gerekli ürünü evimizde bulundurmamız şart değil! )


- EVİSERASYON/EVISCERATION[İng.] değil/yerine/= KARIN DIŞINA ÇIKIM


- EVLÂT[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUKLAR


- EVLİLİK:
GELECEĞİN TAAHHÜDÜ değil İLİŞKİ SÜRESİNCE SÖZLEŞME

( Birlikteliğin toplumsallığı, kurumsallığı ve kuramsallığı olan "evlilik", [dişil ya da eril fark etmeksizin] İNSAN için, koşullara/olanaklara bağlı, itibarî olan ve [doğal koşullarda olmayanlar için ve özellikle kentlerde yaşayanlarda] zorunlu olmayan bir süreç ya da kabul olarak değerlendirilmektedir.

Eşeysel birlikteliğin, kentlerde, eskisi gibi belirleyici/bağlayıcı olması ise pek fazla devrede olmayabilmektedir. )


- EVLİLİK:
SONUÇ değil BAŞLANGIÇ VE SÜREÇ


- EVLİLİK ile/ve/değil/<>/< AŞK

( Tanık, rızâ, onay ister. İLE/VE/<>/< Ahde vefâ edecek bir kalp yeterlidir. )

( Akit ile. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Ahit ile. )


- EVLİLİK ile/ve/değil KUTSAL EVLİLİK

( Bir başkasıyla. İLE/VE/DEĞİL Kendinle. )

( Gövdeyle. İLE/VE/DEĞİL Zihninde. )

( MÜTEEHHİL[< EHL]: Evlenmiş, evli, teehhül etmiş. )


- EVLİLİKLERİN SONLANMASI:
"AŞKIN BİTMESİ" değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASI


- EVOK POTANSİYEL/EVOKED POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ GİZİL GÜÇ


- EVOLÜSYON/EVOLUTION[İng.] değil/yerine/= EVRİM


- EVRAK[Ar. < VARAK] değil/yerine/= DEĞERLİ BELGE / İŞBELGE


- EVRAKLAR/LA değil EVRAK/LA

( "Evrak", varak[Ar. yaprak, yazılı kâğıt, varaka] sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- EVREN:
"SONLU" değil SINIRSIZ-SONLU


- EVRENDE:
İKİLEM değil/yerine BÜTÜNLÜK


- EVRENİN:
BÜYÜMESİ ile/ve/değil GENİŞLEMESİ


- EVRENSEL BİLİM ile/değil EGEMEN BİLİM

( Bilim, evrensel olmaz; bilim, egemen olur. Evrensel bilim yoktur, egemen bilim vardır. )


- EVRENSEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KALICI/LIK


- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN

( [not] UNIVERSAL vs./and/but SHARED
SHARED instead of UNIVERSAL )


- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN

( [not] UNIVERSAL vs./and SHARED
SHARED instead of UNIVERSAL )


- EVRENSEL ile/değil TÜMEL


- EVRİLME ile/ve/değil ÇEVRİLME


- EVRİM:
DİRİMSEL ile/değil TARİHSEL


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- EVRİM/LEŞME ile/ve/değil/||/<>/< OLGUNLAŞMA


- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL

( )

( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<> PROGRESS/DEVELOPMENT
PROGRESS/DEVELOPMENT instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/||/<>/> ÇEŞİTLENDİRICİ/LIK


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK

( [not] EVOLUTION vs./and/but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM

( [not] EVOLUTION vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/<> DOĞAL SEÇİLİM


- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME


- EVVELA[Ar.] değil/yerine/= ÖNCE/İLKİN/ÖNCELİKLE/İLK ÖNCE


- EVVELDEN[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN/ÖNCELERİ/ESKİDEN


- EVVELİ değil/yerine/= ESKİDEN/ÖNCEKİ


- EVVELİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖNCESİ


- EVVELSİ GÜN değil EVVELKİ GÜN


- EVVELSİ SENE değil EVVELKİ(ÖNCEKİ) YIL/SENE


- EX ANTE PREVIOUSLY[İng.] değil/yerine/= ÖNCEDEN


- EX POST FROM BEHİND[İng.] değil/yerine/= GERÇEKLEŞEN


- EX VIVO[İng.] değil/yerine/= CANLI DIŞI


- EXCITABILITY[İng.] değil/yerine/= UYARILGANLIK


- EXCURSION[İng.] değil/yerine/= AÇILMA | GEZİNIM


- EXIT[Tr.] değil/yerine/= ÇIKIŞ


- EXPANDER[İng.] değil/yerine/= GENİŞLETICİ (DOKU, YAPI VB.)


- exsic.[Lat. < EXSICCATUS] değil/yerine/= KURU, KURUTULMUŞ


- ext. sup. alut.[Lat. < EXTENDE SUPER ALUTEM] değil/yerine/= DERİ ÜZERİNE YAYINIZ


- ext.[Lat. < EXTERNUS] değil/yerine/= DIŞTAN KULLANILIR


- ext./EKSTRE[Lat. < EXTRACTUM] değil/yerine/= ÖZ, HULÂSA,


- EYALET ile/ve/değil COMMONWEALTH

( ... İLE/VE/DEĞİL Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. ["İngiliz Uluslar Topluluğu" değil!] )

( Amerika'da 46 eyalet vardır. İLE/VE/DEĞİL Virginia, Kentucky, Pennsylvania ve Massachusetts birer Commonwealth'tir.
Virginia [(Virgin: Bakire) Kraliçe I. Elizabeth'ten] Amerika'nın kuruluşundaki 13 eyaletten [Amerikan bayrağındaki 13 çizgi] biriydi. Kendisini Commonwealth olarak ilân eden ilk bölgeydi. )


- EYELINER[İng.] değil/yerine/= GÖZ KALEMİ


- EYER değil EĞER


- EYİLİM değil EĞİLİM


- EYİM değil EĞİM


- EYİTİM değil EĞİTİM


- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM

( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )


- EYLEM ile/ve/değil/||/=/<>/< DİRENME


- EYLEM ile/değil EYLEME(K)


- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


- EYLEM ile/ve/değil/||/<> İŞLEM


- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )

( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )


- EYLENCE değil EĞLENCE


- EYMEK değil EĞMEK


- EYR KONDİŞIN/AIR CONDITION değil/yerine/= ISI DENGELER


- EYRİ değil EĞRİ


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK


- EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/değil KURGUL


- EYVAH" ile/değil/yerine EYVALLAH

( Temel, yerde bir muz kabuğu görmüş...

- "Eyvah! Yine düşeceğim." demiş. )


- EZAN değil/yerine/= ÇAĞRAN


- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK

( EZBER hem de ALIŞKANLIK )


- EZBER değil/yerine/= BELLEME


- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ


- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK


- EZCÜMLE/HÜLÂSA değil/yerine/= ÖZETLE/KISACA


- EZEL değil/yerine/= ÖNCESİZLİK


- EZELİ REKABET[Ar.] değil/yerine/= ESKİLİ ÇEKİŞKİ


- EZELİ değil/yerine/= BİTİMSİZ


- EZELİ değil/yerine/= ESKİLİ/ÖNCESİZ


- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"


- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ


- EZİK ile/değil UTANGAÇ/SİNGİN


- EZİYET(CEVR) ile/ve/değil/||/<>/>/< ISTIRAP

( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Zihinsel/düşünsel. )


- EZİYET değil/yerine/= İNCİTİM


- EZİYET değil RAHMET


- EZİYET ile/değil/yerine ZAHMET


- EZMEK ile/ve/değil/yerine YOĞURMAK


- EZOTERİK ile/değil/yerine BÂTINÎ


- EZZA değil ECZA


- f./ft.[Lat. < FIAT] değil/yerine/= YAP, YAPINIZ


- f.l.a.[Lat. < FIAT LEGE ARTIS] değil/yerine/= ALANIN YÖNTEMİNE GÖRE YAPINIZ


- FAAL/AKTİF değil/yerine/= ETKİN


- FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM


- FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE


- FABRİKA değil/yerine/= ÜRETİMLİK


- FAGOSİT değil/yerine/= YUTARGÖZE

( Organik ya da inorganik cisimcikleri içine alıp sindirebilen kan gözesi. )


- FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU


- FAGOSİTOZ değil/yerine/= YUTMA


- FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )


- FAHİŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI


- FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL


- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL


- FAİL değil/yerine/= EDİMCİ


- FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN


- FAIR-PLAY değil/yerine/= DÜRÜST OYUN


- FAİZ/NEMA[Ar.] değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM


- FAİZ ile/değil RİBÂ

( ... İLE/DEĞİL Tefecilikle alınan fahiş faiz. )


- FAKAT ile/yerine/değil AYNI ZAMANDA


- FAKAT değil AYNI ZAMANDA


- FAKİR[Ar.] değil/yerine/= YOKSUL


- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK


- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR


- FAKİRHANE değil/yerine/= YOKSULEVİ


- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI


- FAKS değil/yerine/= BELGEÇ, BELGEGEÇER


- FAKSİYON değil/yerine/= KURUMLAR

( KURUMLAR )


- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN


- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"


- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMIĞİ


- FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AİLEVİ


- FANATİK değil/yerine/= BAĞNAZ/TUTKUN


- FANATİZM değil/yerine/= BAĞNAZLIK


- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ


- FÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ/GELİP GEÇİCİ/KALIMSIZ


- FANTEZİ YAPMAK ile/değil/yerine FANTEZİ/LER ÜRETMEK/YARATMAK


- FANTEZİ değil/yerine/= DÜŞLEM


- FANTOM/PHANTOM[İng.] değil/yerine/= HAYALET


- FARAZÎ ile/ve/değil/||/<>/< NAZARÎ


- FARBA/FARBALA[Fr.] değil/yerine FIRFIR


- FARE ile/değil UZUN KULAKLI ARAP TAVŞANI

( ... İLE Moğolistan'da, Gobi Çölü'nde yaşarlar. [İlk 6 haftalarını, yerin altında, ailesinin korumasında geçirerek büyür ve yaşarlar.] )

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[41:00 - 44:20 arası] )


- FARK ÖNCESİNDEKİ CEM ile/değil/yerine FARK SONRASINDAKİ CEM

( Zevktelerdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ancak, zahmette olanlar/olabilenler içindir. )


- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI


- FARK:
CEM ÖNCESİ ile/ve/değil/yerine CEM ile/ve/değil/yerine CEM SONRASI

( Şirk. İLE/VE Zındıklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tevhid. )


- FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE


- FARK ile/ve/değil DİZİLİM

( [not] DIFFERENCE vs./and/but STRING )


- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA

( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )


- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )

( TEFÂVÜT[< FEVT]: İki şeyin birbirinden farklı olması. | İki şey arasındaki fark.
BÎ-TEFÂVÜT/BİLÂ-TEFÂVÜT: Farksız. )

( [not] DIFFERENCES vs./and/but/> DIFFERENCE )


- FARKLAR ile/ve/<>/değil/yerine TEMEL/BELİRLEYİCİ FARKLAR


- FARKLI BAKIŞ/BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ/BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- FARKLILIKLAR ile/değil FARKLAR

( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )


- FARMAKOLOG değil/yerine/= EMBİLİMCİ


- FARMAKOLOJİ/PHARMACOLOGY[İng.] değil/yerine/= İLAÇ BİLİMİ


- FARMAKOLOJİ değil/yerine/= EMBİLİM


- FARMAKOLOJİK değil/yerine/= EMBİLİMSEL/EMSEL


- FARMAKOPE/PHARMACOPEIA[İng.] değil/yerine/= RESMİ İLAÇ BİLGİSİ


- FARMAKOVİJİLANS/PHARMACOVİGILANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ


- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)


- FARZ ile/ve/değil İMAN


- FÂŞ değil/yerine/= MEYDANA ÇIKMA, DUYULMA, AÇIĞA VURMA


- FASET/FACET(TE)[İng.] değil/yerine/= DÜZ, PÜRÜZSÜZ YÜZEY


- FASİKÜL/FASCICLE[İng.] değil/yerine/= DEMETÇİK


- FASİKÜLASYON/FASCICULATION[İng.] değil/yerine/= SEYİRME


- FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA


- FASİLITASYON/FACİLITATION[İng.] değil/yerine/= KOLAYLAŞTIRMA


- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ


- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ


- FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)


- FASÜLYE değil FASULYE


- FATAL değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ


- FATALITE ORANI/FATALITY RATE[İng.] değil/yerine/= OLGU-ÖLÜM ORANI


- FATALITE/FATALITY[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜLÜK


- FATURA[İt. < FATTURA] değil/yerine/= SAYIŞÇA


- FATURA ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA


- FATURA değil/yerine/= YASAL ÖDENDİ BELGESİ


- FAUNA değil/yerine/= DİREY


- FAY değil/yerine/= KIRIK/YERKIRIĞI


- FAYDA/LI[Ar.] değil/yerine/= YARAR/LI


- FAYTON SEFÂSI değil ATLARIN CEFÂSI


- FAZ[Fr./İng. < PHASE] değil/yerine/= EVRE


- FAZ/İK/PHAS/IC[İng.] değil/yerine/= EVRE/Lİ


- FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ


- FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM


- FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA

( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )


- FAZLA KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREĞİNDEN FAZLA KONUŞMAK

( Kişinin, "Fazla konuşmak" diye bir durumu ol(a)maz fakat belirli/belirsiz bir konuda/alanda/olguda, gereğinden fazla konuşması söz konusu olabilir. [Kişinin, doğadaki fiziksel donanımlarının yetersizliğini giderecek olanın, beyni ve zihni olmasından dolayı ve bunu da, geri dönülmez bir duruma girmeden önce gidermek, çözüm üretmek üzere dili ve konuşma becerisi karşılar. Modern dönemlerde gelinmiş kopukluklar, hızlı ve kısa/kesik sözler kullanma "çabası/beklentisi" nedeniyle de "konuşmanın fazlası" diye bir olgu, durum geliştirilemez ve/ya da bu kişisel/düşük "beklentinin" karşılanması, çevremizdeki kişilerden beklenilemez!] )


- FAZLA/BOŞ/BOŞUNA ile/ve/değil/yerine GEREKLİ/LİK


- FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK


- FAZLA ile/ve/değil ETKİN

( [not] EXCESS vs./and/but ACTIVE | EFFECTIVE )


- FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ

( [not] EXCESS vs./and/but UNNECESSARY )


- FAZLA ile/ve/değil HIZLI

( [not] EXCESS vs./and/but FAST )


- FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE

( [not] EXCESS vs./and/but ADEQUATELY/SUFFICIENTLY
ADEQUATELY/SUFFICIENTLY instead of EXCESS )


- FDA/FOOD AND DRUG ADMINISTRATION[İng.] değil/yerine/= ABD GIDA VE İLAÇ DAİRESİ


- FEATURE OF EARTH değil/yerine/= TOPAN


- feb. dur.[Lat. < FEBRE DURANTE] değil/yerine/= ATEŞ SIRASINDA, ATEŞ VARKEN


- FEBRİL/FEBRİLE[İng.] değil/yerine/= ATEŞLİ


- FECİR değil/yerine/= TAN


- FEDÂ ETMEK değil/yerine/= YOLUĞLAMAK/GÖZDEN ÇIKARMAK


- FEDÂ ile/değil/yerine/>< ELVEDÂ

( Sevene can fedâ; sevmeyene elvedâ. )


- FEDÂ değil/yerine/= YOLUĞ


- FEDAİ değil/yerine/= YOLUĞAN


- FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN

( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )


- FEDÂKÂRLIK değil/yerine HAK/LAR


- FEDARASYON değil FEDERASYON


- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK


- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR

( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )


- FELÂKET değil/yerine/= YIKIM/YIKINÇ


- FELÇ/C[Ar.] değil/yerine/= İNME


- FELSEFE KONUŞMAK:
KEYFÎ değil ZORUNLULUKLA


- FELSEFE ÖĞRENMEK değil/yerine FELSEFE YAPMAK


- FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK


- FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ


- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ


- FELSEFE:
"YAPTIRIMLARI OLAN" değil/yerine YARGILARI OLAN


- FELSEFE:
"ÖĞRETİ" değil ETKİNLİK


- FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK


- FELSEFE:
"YETENEK/ZEKÂ" ile/değil ÇABA/EMEK


- FELSEFE:
"YETENEKSİZLİK KONUSU" değil YETERSİZLİK DURUMU


- FELSEFE:
DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK ile/ve/değil/||/<>/>/< YAŞAM BİÇİMİ OLARAK


- FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ


- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME


- FELSEFE:
GEÇMİŞ/ŞİMDİ ÖYKÜSÜ değil GELECEK ÖYKÜSÜ


- FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK


- FELSEFE:
ZORLAYICI değil ÇAĞIRICI


- FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE


- FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM


- FELSEFE ile/ve/değil/||/<>/< KURAM


- FELSEFE ile/değil/>< KUŞKU

( Felsefe, kuşkuyu yok eder/edendir. )


- FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI


- FELSEFÎ KAYGI ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM


- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK


- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL


- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL


- FEMİNİST EKOLOJİ/EKOFEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİ ÇEVREBİLİM/ÇEVREDİŞİCİLİK


- FEMİNİST değil/yerine/= DİŞİCİ


- FEMİNİZM değil/yerine/= DİŞİCİLİK


- FENÂLAŞMAK değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇMEK


- FENESTRASYON/FENESTRATION[İng.] değil/yerine/= PENCERELEME


- FENOMEN değil/yerine/= GÖRÜNGÜ


- FENOTİP/İK/PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL


- FENOTİP değil/yerine/= DIŞYAPI


- FEODAL/İZM değil/yerine/= DEREBEYCİ/LİK


- FEODALİTE değil/yerine/= DEREBEYLİK


- FER-İ TÂLÎ değil/yerine/= SÜRGÜN

( Bitkinin dibinden süren filiz. )


- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI

( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )


- FERÂGAT değil/yerine/= ELÇEKİ


- FERAH/LIK değil/yerine/= İNÇ/LİK


- FERAHLAMAK değil/yerine/= İNÇLEMEK


- FERAHLATMAK değil/yerine/= İNÇLETMEK


- FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ

( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )


- FERDÎ HİKMET[Ar.] değil/yerine/= BİREYSEL BİLGELİK/AYDINLANMA/UYANIŞ/ARINMA


- FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL


- FERFORJE[Fr. < FER FORGÉ] değil/yerine/= DÖKME DEMIR

( Kapılara, pencerelere ya da evlerin iç bölümlerine süsleme amacıyla yapılıp takılan dövme demir. )


- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ


- FERMAN[Fars.] değil/yerine/= YARLIK/BUYRUK


- FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


- FERMAN ile/değil MENŞÛR

( ... İLE/DEĞİL Vezirlik ya da mareşallik rütbesi için çıkarılan ferman. )


- FERMAN ile/ve/değil TOMAR


- FERMANTASYON[Fr.]/TAHAMMÜR[Ar.] değil/yerine/= MAYALANMA

( Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimlerin etkisiyle uğradığı değişiklik. | Sıvı ya da hamur durumunda bulunan organik maddelerin, kendiliğinden kabarıp köpürerek gaz çıkarması durumu. )


- FERMANTASYON/FERMENTATION[İng.] değil/yerine/= MAYALANMA


- FERMAR değil FERMUAR


- FERMENT[İng.] değil/yerine/= MAYA


- FERRUM[İng.] değil/yerine/= DEMİR


- FERSAH FERSAH değil/yerine/= KAT KAT


- FERSUDE[Fars.] değil/yerine/= ESKİMİŞ, YIPRANMIŞ, AŞINMIŞ


- FERYAT[Fars.]/SAYHA[Ar.]/VAVEYLA[Ar.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRMA


- FERYAT/FERYÂD ETMEK değil/yerine/= HAYKIRMAK


- FERYAT/FERYÂD değil/yerine/= HAYKIRIŞ


- FES[< Fas] ile/değil FESH

( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )


- FESÂHÂT değil FASÂHÂT

( Hoş ve açık konuşma, uzdillilik, iyi söz söyleme becerisi. )


- FESAT[Ar.] KARIŞTIRMAK değil/yerine/= DOLAN KATMAK


- FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL


- FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN


- FESTİVAL ile/değil TURNUVA


- FETİH:
İŞGAL değil AÇMA


- FEV/FORCED EXPIRATORY VOLUME[İng.] değil/yerine/= ZORLU SOLUK VERME OYLUMU


- FEVERAN değil/yerine/= KÖPÜRME/PARLAMA


- FEVK[Ar.] değil/yerine/= ÜST / YUKARI


- FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI


- FEVKALÂDE/HARİKA değil/yerine/= ÇOK GÜZEL/OLAĞANÜSTÜ


- FEVRÎ[Ar.] değil/yerine/= PARLAGAN


- FEYEZAN/SEYLAP değil/yerine/= TAŞKIN


- FEZÂ ile/ve/değil SEMÂ

( Aşağı/da olan. İLE/VE/DEĞİL Yukarı/da olan. )


- FEZLEKE değil/yerine/= ÖZETÇE


- FFP/FRESH FROZEN PLASMA | FİLTERING FACE PİECE[İng.] değil/yerine/= TAZE DONMUŞ PLAZMA | YÜZE SÜZGEÇLENEN PARÇA


- FFP2 MASKE/FFP2 MASK[İng.] değil/yerine/= N95 MASKE


- FFR/FRACTIONAL FLOW RESERVE[İng.] değil/yerine/= ORANSAL AKIM YEDEĞİ


- FHIR/FAST HEALTHCARE INTEROPERABILITY RESOURCES[İng.] değil/yerine/= HIZLI SAĞLIK HİZMETİ BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK KAYNAKLARI


- FİAT değil FİYAT

( Alım ya da satımda bir nesnenin/hizmetin para karşılığındaki değeri. [bedel, eder, armağan/hediye, kemal, paha] | Bir mal ya da hizmet için uygun görülen para karşılığı. | Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. )


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBRİN değil/yerine/= PIHTI LIFİ


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FİDYE[Ar.] değil/yerine/= KURTULMALIK


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- Fİİ CARİ değil/yerine/= GEÇER DEĞER


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL[Ar.] değil/yerine/= EDİM


- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM


- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE


- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL


- FİİLÎ değil/yerine/= EYLEMLİ/EDİMLİ


- FİİLİMSİ değil/yerine/= EYLEMSİ


- FİİLLERİN ile/ve/değil/yerine/<> YAKARIŞ


- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ


- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE


- FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI


- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ


- FIKRA değil/yerine/= BÖLÜMCE


- FIKRA değil/yerine/= ÇİZEY


- FIKRA değil/yerine/= GÜLDÜRMECE


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- FİKRİYAT değil/yerine/= DÜŞÜNLER/DÜŞÜNCELER


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FILAGELLA değil/yerine/= KAMÇI


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP


- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM


- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL


- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN


- FİLOZOF ile/ve/değil/yerine SORU ERBABI


- FİLOZOFİK değil FELSEFÎ


- filt.[Lat. < FILTRA] değil/yerine/= SÜZÜNÜZ


- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME


- FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ


- FİLTRE[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ


- FİLTRE ile/ve/değil EŞİK


- FİLVÂKİ/VÂKIA değil/yerine/= GERÇİ/GERÇEKTEN


- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ


- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNANSMAN/FİNANSÖR değil/yerine/= PARA DESTEĞİ/DESTEKÇİSİ


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNİŞ[İng. < FİNİSH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ


- FİRAR (ETMEK) değil/yerine/= KAÇIŞ / KAÇMAK


- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRINCI değil EKMEKÇİ


- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL


- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK

( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİSKİYE değil FISKIYE


- FİŞLENME ile/değil/yerine/||/<>/< İŞLENME


- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA


- FITIK/DEBE/KAVLIÇ[yerel]/ÜDRE[Ar.]/HERNIE[Fars.] değil/yerine/= KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI


- FİTNE[Ar.] değil/yerine/= KARGAŞA


- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM


- FITRAT[Ar.] değil/yerine/= DOĞA

( Varoluş özellikleri. )


- FITRÎ değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- FITRİYE/NATİVİZM değil/yerine/= DOĞUŞTANCILIK


- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ

( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )

( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )

( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )

( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEMEN )

( [not] PRICE vs./and/but/||/<>/< VALUE
VALUE instead of PRICE )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= UYGULANIRLIK


- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK


- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- FİZİKÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VESİLECİLİK


- FİZYOLOG değil/yerine/= İŞLEVBİLİMCİ


- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ


- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/||/<> ANATOMİ

( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )

( Gövdenin işlevlerini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Gövdenin yapısını inceleyen bilim dalı. )

( [not] PHYSIOLOGY vs./and/but/||/<> ANATOMY )


- FİZYOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİM


- FİZYOLOJİK PSİKOLOJİ değil/yerine/= İŞLEVBİLİMSEL USBİLİM


- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL


- FİZYON/FÜZYON/FISSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME | ÇOĞALMA


- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ


- FİZYOTERAPİ değil/yerine/= İŞLEVONUM


- FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU


- FLAMA[İt.] değil/yerine/= BAYRAK


- FLAMBAJ/FLAMBAGE[İng.] değil/yerine/= YALAZLAMA


- FLAMİNGO değil/yerine/= ALLI TURNA


- FLANK[İng.] değil/yerine/= BÖĞÜR


- FLAPPING TREMOR ASTERIXIS, FLAPPING TREMOR[İng.] değil/yerine/= KANAT ÇIRPINTISI


- FLASHBULB HAFIZA/FLASHBULB MEMORY[İng.] değil/yerine/= AYRINTILI OLAY BELLEĞİ


- FLASİDİTE/FLACCIDITY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEKLİK


- FLASTER ADHESIVE TAPE[İng.] değil/yerine/= YAPIŞKAN ŞERIT


- fldxt.[Lat. < FLUIDEXTRACTUM] değil/yerine/= BİTKİSEL İLÂCIN SIVI HALDEKİ ÖZÜ


- FLEKSİBIL/FLEXIBLE[İng.] değil/yerine/= ESNEK


- FLEKSIBILITE/FLEXIBILITY[İng.] değil/yerine/= ESNEKLİK


- FLEKSİYON/FLEXION[İng.] değil/yerine/= ESNEME


- FLEKSÖR/FLEXOR[İng.] değil/yerine/= BÜKÜCÜ, EĞİCİ


- FLEKSURA/FLEXURA[İng.] değil/yerine/= BÜKÜNTÜ


- FLEP/FLAP[İng.] değil/yerine/= SAPLI DOKU


- FLOKÜLASYON/FLOCCULATION[İng.] değil/yerine/= BULUTSU ÇÖKÜŞÜM


- FLORESAN/FLUORESCENT[İng.] değil/yerine/= IŞIKTA PARLAYAN, IŞIK YAYAN


- FLOROSKOPİ/FLUOROSCOPY[İng.] değil/yerine/= X-IŞINIYLA BAKI


- FLOW CYTOMETER[İng.] değil/yerine/= AKAN GÖZEÖLÇER


- FLOW CYTOMETRY[İng.] değil/yerine/= AKAN GÖZE ÖLÇÜMÜ


- FLOWMETER[İng.] değil/yerine/= AKIŞÖLÇER


- FLOWMETRY[İng.] değil/yerine/= AKIŞÖLÇÜMÜ


- FLU[Fr. < FLOU]/BLURRED[İng.] değil/yerine/= BULANIK


- FLÜKTÜAN/FLUCTUANT[İng.] değil/yerine/= ÇALKANTILI


- FLÜKTÜASYON/FLUCTUATION[İng.] değil/yerine/= ÇALKALANIM


- FMA/COST BENEFIT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= YARAR BEDEL ÇÖZÜMLEMESİ


- FMA/FOUNDATIONAL MODEL OF ANATOMY[İng.] değil/yerine/= ANATOMİ TEMEL MODELİ


- FMF/FAMILIAL MEDITERRANEAN FEVER[İng.] değil/yerine/= (AILEDEN GELEN) AKDENİZ ATEŞİ


- FMRI/FUNCTIONAL MAGNETIC RESONANCE IMAGING[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME


- FOBİ/PHOBIA[İng.] değil/yerine/= KORKU


- FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ


- FOBİ değil/yerine/= KORKAV


- FOKAL/FOCAL[İng.] değil/yerine/= ODAKSAL


- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA


- FOLDIR/FOLDER değil/yerine/= DİZEÇ, KOVLUK, ÖZDÜK


- FOLIE A DEUX[İng.] değil/yerine/= PAYLAŞILMIŞ GERÇEKLİK YİTİMİ


- FOLİKÜL/FOLLICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK


- FOLKLOR[Fr. < FOLKLORE] değil/yerine/= HALKBİLİM


- FOLKLOR/HALKİYAT değil/yerine/= TUYBİLİM


- FOLKLORİK değil/yerine/= TUYBİLİMSEL


- FOLKSONOMİ/FOLKSONOMY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL SINIFLANDIRMA


- FOLLOWER[İng.] değil/yerine/= ARTÇI DALGI


- FONETİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLGİSİ | SESÇİL


- FONETİK/PHONETIC[İng.] değil/yerine/= SES (İLİŞKİLİ)


- FONETİK değil/yerine/= SESÇİL


- FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV


- FONKSİYONEL/FUNCTIONAL[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL


- FONOGRAF/GRAMOFON değil/yerine/= SESYAZAR


- FONOGRAM değil/yerine/= SESYAZI


- FONOKARDİYOGRAM/PHONOCARDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= KALP SES ÇİZGESİ


- FONOLİT değil/yerine/= SESLİTAŞ

( Vurulduğunda, çınlama sesi veren, gri ya da yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası. )


- FONOLOG değil/yerine/= SESBİLİMCİ


- FONOLOJİ[Fr., İng. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLİM


- FONTANEL/FONTİKÜL/FONTANELLE/FONTICULUS[İng.] değil/yerine/= BINGILDAK


- FORAMEN[İng.] değil/yerine/= DELİK


- FORM değil/yerine/= BİÇİM


- FORM ile/ve/değil MORF

( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )

( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )

( [not] FORM vs./and/but MORPH )


- FORMA değil/yerine/= KALIP, | ÜLGÜ


- FORMAL/FORMELİng./Fr.] >< (INFORMAL/INFORMEL) değil/yerine/= BİÇİMSEL (OLAN) (>< OLMAYAN)


- FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM


- FORMASYON/FORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME | OLUŞUM


- FORMASYON değil/yerine/= YETİŞİM


- FORMEL değil/yerine/= BİÇİMSEL


- FORMÜL[Fr.] değil/yerine/= KALIPÇA


- FORMÜLASYON/FORMULATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENDİRME | BİLEŞİMLEME


- FORMÜLE ETMEK değil/yerine/= KALIPÇALAMAK


- FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI


- FORSEPS/FORCEPS[İng.] değil/yerine/= TUT ÇEK


- FÖRST KLAS/FIRST CLASS değil/yerine/= BİRİNCİ SINIF, SEÇKİN YER, BAŞTAPKI


- FÖRST LEYDİ/FIRST LADY değil/yerine/= BAŞBAYAN


- FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)


- FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA


- FORWARD GRUPLAMA/FORWARD TYPING[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN ÖBEKLENDİRME


- FOŞET değil POŞET


- FOSİLBİLİM değil/yerine/= TAŞILBİLİM


- FOSİLLEŞME değil/yerine/= TAŞILLAŞMA


- FOSSA[İng.] değil/yerine/= ÇUKUR


- FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK


- FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN


- FOTOĞRAF değil/yerine/= EKİZ


- FOTOĞRAFÇI ile/ve/değil FOTOĞRAF

( Yalan söyleyebilir. İLE/VE/DEĞİL Yalan söyleyemez. )


- FOTOKOPİ (ÇEKMEK) değil/yerine/= TIPKIÇEKİM EŞLEMLEMEK, GÖÇÜRTMEK


- FOTOTERAPİ/PHOTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIK SAĞALTIMI


- FOVEA[İng.] değil/yerine/= ÇUKURCUK


- FPGA/FİELD-PROGRAMMABLE GATE ARRAY[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANABİLİR KAPI DİZİSİ


- FRAGMANTASYON/FRAGMENTATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALAMA


- FRAJİL[İng./Fr. FRAGILE] değil/yerine/= KIRILGAN


- FRAJİLITE/FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= KIRILGANLIK


- FRAKSİYON/FRACTION[İng.] değil/yerine/= PARÇA | BÖLÜM | KESİM


- FRAKSİYONASYON/FRACTIONATION[İng.] değil/yerine/= AYRIŞMA


- FRAKTÜR/FRACTURE[İng.] değil/yerine/= KIRIK


- FRAME[İng.] değil/yerine/= ÇERÇEVE, KARE KARE


- FRANK ile/değil PASİFİK FRANKI

( ... İLE/DEĞİL Yeni Kaledonya'nın para birimi. [1€ = 110 pf][Kasım 2011] )


- FRC/FRK/FUNCTIONAL RESIDUAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= FONKSİYONEL İŞLEVSEL ARTAKALAN SIĞA, REZİDÜEL KAPASITE


- FREKANS[Fr. FRÉQUENCE/İng. FREQUENCY] değil/yerine/= SIKLIK

( Birim zamandaki titreşim sayısı. )


- FREMITUS[İng.] değil/yerine/= ELE GELEN TİTREŞİM


- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK


- FRİ ŞOP[İng. < FREE SHOP] değil/yerine/= GÜMRÜKSÜZ MAĞAZA


- FRIEDRICH HEINRICH JACOBI ile/değil IMMANUEL KANT

(

ile/değil

)

( "Kant'ın Görseli" yazısı için burayı tıklayınız... )


- FRİG:
"VADİSİ" değil VADİLERİ

( )


- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI


- FRİKSİYON/FRICTION[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME


- FRONTAL DÜZLEM/FRONTAL PLANE[İng.] değil/yerine/= KORONAL DÜZLEM


- FRONTAL[İng.] değil/yerine/= ALNA İLİŞKIN | ÖNDEN


- FROSTBİTE/FROZEN[İng.] değil/yerine/= DONUK


- FROTMAN/FRICTION RUB[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME SESİ


- FROZEN SECTION[İng.] değil/yerine/= DONUKKESIT INCELEME


- FRUSTRASYON/FRUSTRATION[İng.] değil/yerine/= ENGELLENME


- FT-IR/FOURIER TRANSFORM INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= FOURİER DÖNÜŞÜMÜ KIZILÖTESİ SPEKTROSKOPİSİ


- ft. pulv.[Lat. < FIAT PULVIS] değil/yerine/= TOZ DURUMUNA GETİRİNİZ


- FTA/FAULT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= HATA AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ/ANALİZİ


- FTP/FILE TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= DOSYA AKTARIM PROTOKOLÜ


- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON


- FUAYE[Fr. < FOYER] değil/yerine/= DİNLENMELİK


- FUAYE değil/yerine/= DİNLENMELİK


- FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT


- FÜG/FUGUE[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL KAÇIŞ


- FULGURASYON/FULGURATION[İng.] değil/yerine/= ŞİMŞEKLEME


- FULL-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM GÜN


- FULL-TİME değil/yerine/= İŞGÜN


- FULL değil/yerine/= DOLU


- FULMINAN/FULMINANT[İng.] değil/yerine/= TEZ KÖTÜLEŞEN


- FULTAYM değil/yerine/= TÜM GÜN/TÜM SÜRE


- FUNDAMENTALİST değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİ


- FUNDAMENTALİZM değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİLİK


- FUNDUS[İng.] değil/yerine/= DİP | ÇANAK


- FUNGUS[İng.] değil/yerine/= MANTAR


- FUNNEL EFFECT[İng.] değil/yerine/= HUNİ ETKİSİ


- FURŞET/FOURCHETTE[İng.] değil/yerine/= ÇATAL


- FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU


- FÜTÜRİST değil/yerine/= GELECEKÇİ


- FÜTÜRİZM değil/yerine/= GELECEKÇİLİK


- FÜZİFORM/FUSIFORM[İng.] değil/yerine/= İĞSİ


- FUZÛLÎ:
BOŞUNA değil/değil/= ERDEMLİ/FAZİLETLİ


- FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA


- FÜZYON/FUSION[İng./Fr.] değil/yerine/= KAYNAŞMA


- FUZZY LOGIC[İng.] değil/yerine/= BULANIK MANTIK


- FUZZY[İng.] değil/yerine/= BULANIK


- FVK/FORCED VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= ZORLU YAŞAMSAL SIĞA, ZORLU VİTAL KAPASİTE


- G NOKTASI ile/değil G NOKTASI

( İnsanda. İLE/DEĞİL Mali'nin başkenti Bamako'da bulunan bir tepenin adı. )


- G-LOC/G-INDUCED LOSS OF CONSCIOUSNESS GRAVITE[İng.] değil/yerine/= (YER ÇEKİMİ) UYARIMLI BİLİNÇ KAYBI


- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ

( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )


- GADDAR değil/yerine/= KIYGICI


- GÂFİL (OLMAK) değil/yerine/>< ÂRİF (OLMAK)


- GAFLET ile/ve/değil TESADÜF


- GAG[Fr.] değil/yerine/= GÜLÜT


- GAİB[< GAYB,GIYÂB] ile/değil/yerine/= KAYIP

( Göze konu ol(a)mayan. | Hazır olmayan, yok olan, kayıp. | Görünmeyen [hakikat ile bilinir]. | Belirsiz, bilinmeyen, gayb-ı izâfî, gayb-ı mutlak. | Üçüncü kişi, O. )


- GAİLE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞ

( DERT, SIKINTI, KEDER | FELÂKET, MUSÎBET | UĞRAŞTIRICI VE SIKINTILI İŞ | SAVAŞ, MUHÂREBE )


- GAİP/GAİB değil/yerine/= GÖRÜNMEZ


- GAİPLİK değil/yerine/= YİTİKLİK


- GALAKSİ değil/yerine GÖKADA


- GALAT-I MEŞHUR ile/değil GALAT-I FÂHİŞ

( Yanlış anlama geldiği ve yanlış kullanıldığı halde çoğunluğun benimseyip kullandığı sözcükler. İLE/DEĞİL Hiçbir biçimde kullanımı uygun görülmeyen sözcükler. )


- Galat-ı meşhur'u değil doğrusunu kullanarak KONUŞ!!!


- GALETA[İt. < GALLETTA] değil/yerine/= KIRIKKIRAK

( Çubuk biçiminde gevrek peksimet. )


- GALETE değil GALETA


- GALİ-BA değil GALİBA


- GALİBA değil/yerine/= SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE BAKILIRSA/GÖRÜNÜŞE GÖRE


- GALİBİYET[Ar.] değil/yerine/= YENGİ

( Yenmek, utku, zafer. )


- GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH

( [not] VICTORY/TRIUMPH vs./and/but CONQUEST
CONQUEST instead of VICTORY/TRIUMPH )


- GALİP BAŞLAMAK ile/değil ÖNDE BAŞLAMAK


- GALİP DERVİŞ (DİZİSİ) ile/değil MONK (DİZİSİNİN YERLİ YAPIMI)


- GALİP[Ar.] değil/yerine/= BASKIN/YENEN/KAZANAN/UTKAN


- GALİP ile/ve/değil/<> GARİP

( Galip gelen, garip olur/hisseder. )


- GALO RİTMİ/GALLOP RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DÖRTNAL DİZEMI


- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ


- GALVANOMETRE değil/yerine AKIMÖLÇER


- GALVENİZ değil GALVANİZ


- GAM ile/değil/yerine KAYGI

( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )

( Kalbe zarar verenler. )


- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ

( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )


- GAMET/GAMETE[İng.] değil/yerine/= EŞEY GÖZESİ


- GAMGÎN değil/yerine/= GAMLANAN


- GAMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"


- GANGLİYON/GANGLION[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM | SİNİRÇEKİRDEK


- GANGREN[KANGREN DEĞİL!] ile/||/<> ÜLSER

( Dokuların ölmesi ve çürümesi. İLE/||/<> Mide ya da bağırsak duvarında yara oluşması. )


- GANİMET değil/yerine/= ELDELİK


- GAP[İng.] değil/yerine/= ARALIK, AÇIKLIK, BOŞLUK


- GARAJ[Fr. < GARAGE] değil/yerine/= ARABALIK

( Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. | Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. | Toplu taşıma ve aktarım araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. )


- GARAMAFON değil GRAMOFON


- GARANTİ" ile/ve/değil/||/<>/< "CEPTE"


- GARANTİ ile/ve/<>/||/değil/yerine SİGORTA

( [not] GUARANTEE vs./and/<>/||/but INSURANCE
INSURANCE instead of GUARANTEE )


- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR

( [not] GUARANTEE vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of GUARANTEE )


- GARANTİCİ/LİK ile/ve/değil/||/< KORKAK/LIK

( Doğru yolu görüp de gitmemek, korkaklıktır. )


- GARANTÖR değil/yerine/= GÜVENCECİ


- GARAZ değil GAREZ


- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK


- GARDIROP değil/yerine/= GİYSİLİK


- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI


- garg.[Lat. < GARGARISMA] değil/yerine/= GARGARA


- GARİBİM ile/değil KARÎBİM


- GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN


- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ


- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN


- GARİZ değil GALİZ

( Kaba ve çirkin. )


- GARNİTÜR değil/yerine/= YANLIK


- GARNİZON[Fr. < GARNISON] değil/yerine/= ASKERÎ BİRLİKLERİN BULUNDUĞU YER/KENT/BÖLGE/ALAN

( Bir kenti savunan ya da yalnız orada bulunan askerî birlikler. )


- GASBETMEK değil/yerine/= KAPALLAMAK


- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT


- GASP değil/yerine/= KAPAL


- GASTE değil GAZETE


- GASTROENTEROLOG değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİMCİ


- GASTROENTEROLOJİ/GASTROENTEROLOGY[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM BİLİMİ


- GASTROENTEROLOJİ/K değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİM/SEL


- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ

( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )


- GATE[İng.] değil/yerine/= KAPI


- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ:
"KARMAŞIK" değil RASTGELE OLAN


- GAVAJ/GAVAGE[İng.] değil/yerine/= BORUCUKLA BESLEME



(7/13)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 394 kez incelenmiş/okunmuştur.