Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... değil ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 27 Ekim 2024 ]
itibariyle 18655 başlık/FaRk yer almaktadır.

- İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ değil YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ

(

)


- İNŞAAT:
"KABA" ile/ve/değil/||/<>/< GÖRÜNEN


- İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU


- İNSAN ADINI:
"... DİYE" ile/değil "... OLARAK" (KAYDETMEK/BELİRTMEK vs.)


- İNSAN DOĞMAK değil İNSAN OLMAK

( İnsan olarak doğulmaz, ancak insan olunur! )


- İNSAN OLANLARIN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASI ile/değil DÜŞÜNEBİLEN HERKESİN, İNSAN OLMASI


- İNSAN YAPITI ile/değil/yerine/< DOĞA VAROLANI


- İNSAN YAŞAMI değil/yerine YAŞAM

( Hayvanların yaşamı değil yaşam süresi olur. )

( Nesnelerin, varoluş süresi olur. )


- İNSAN YAŞAMI değil/yerine YAŞAM


- İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


- İNSAN, ZAMANDA değil ZAMAN, İNSANDA

( ... DEĞİL Sürekliliğiyle. )


- İNSAN:
"EN ŞEREFLİ" VAR OLAN değil TEK, ŞEREFLİ/ONURLU VAR OLAN


- İNSAN:
"ET/KEMİK" ile/ve/değil/||/<>/< ALGI


- İNSAN:
"YOK" VAROLAN ile/ve/=/değil "YOK OLAMAZ" VAROLAN


- İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ


- İNSAN:
NEDENBİLİMSEL değil EREKBİLİMSEL


- İNSAN:
SOĞUKTA ile/ve/değil/>< (")KARANLIKTA(")

( Yaşayamaz. İLE/DEĞİL/>< [Ancak/sadece, biyolojik (yığın) olarak] "Yaşar". )


- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS


- İNSAN/KİŞİ:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEBİLEN ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEBİLEN


- İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU


- İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER

( İnsan olmayanların[hayvan/bitki/nesne] bulunduğu yerde. İLE/DEĞİL/< Hayvan/bitki/nesnenin bulunmayıp sadece insanın bulunduğu ya da konu edildiği yerde. )

( Soyut, kümeleme ve kümenin "adı/etiketi/rengi". İLE/DEĞİL/< Kümenin öğeleri. )

( "İnsanlar" ve "kişiler" sözcükleri, birbirine benzer anlamları taşısa da önemli bir farkı gösterir. Genel olarak, "insan" ya da "insanlar" sözcüğü daha geniş bir kapsama sahiptir ve tüm insan kümesini, insan olmayanları yani tüm hayvan, bitki ve nesneleri dışarıda bırakacak biçimde tanımlar. "kişiler" sözcüğü daha özel bir anlam taşır ve "insan" kümesinin içinde bulunan bireyleri ya da çoğul olması durumunda belirli bir ya da birkaç topluluğu karşılar.

"İnsanlar doğayı kirletiyor." tümcesi, 8 milyarın tamamının doğayı kirlettiğini yansıtır ya da varsayarken,
"Kişiler, doğayı kirletiyor." tümcesi, belirli bireylerin ya da topluluğun doğayı kirlettiğini tam olarak ya da daha yetkin ve doygun tanımlar.

Bu nedenle, anlamın doğru biçimde aktarılabilmesi için nasıl kullanıldığına olabildiğince özen göstermek gerekir. )

( [not] HUMAN vs./but/< PERSON/PEOPLE )

( REN ile/değil/< MIN )


- İNSAN ile/ve/değil EŞİK


- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN


- İNSÂNÎ ile/ve/değil/<> İTİBÂRÎ


- İNSANÎ değil/yerine/= KİŞİCİL


- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK

( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )


- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANDAKİ(GÖVDESİNDEKİ) DOĞA


- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANIN YAPISI(ya da GÖVDE/BEDEN/BİREYİN GÖVDESİ/DOĞA)


- İNSANIN ÇÖPÜ ile/değil/yerine DOĞANIN DÜZENİ


- İNSANIN VE KİŞİNİN BİRİCİKLİĞİ:
"SEÇKİNLİK" değil VAROLUŞSAL


- İNSANIN, ...[CANI İSTİYOR/ÇEKİYOR] ile/ve/değil BENİM/SENİN/ONUN ...


- İNSANIN:
"VARLIĞI" ile/değil/||/<> VAROLUŞU

( "Varlık" sözcüğü, en üst soyutlama olarak felsefî bir kavram olmakla birlikte amacımızı karşılayan kavram ve sözcük ise mevcudiyeti yani "varoluşu" olarak kullanmak durumundayız. )

( VUCUDU ile/değil MEVCUDİYETİ )


- İNSANLAŞMA:
KARADA ile/ve/değil/||/<>/>/< DENİZDE


- INSANLIĞI "KURTARMA" "ISTEĞİ" ile/değil/ne yazık ki/>< "INSANLIĞA HÜKMETME ISTEĞİ"


- İNSANLIK:
"KURUŞ" İLE ile/değil/yerine DURUŞ İLE


- İNSANLIK:
"SAHİP OLDUKLARIMIZ" değil PAYLAŞTIKLARIMIZ


- INSEKTISIT/INSECTICIDE[İng.] değil/yerine/= BÖCEKKIRAN


- INSEMINASYON/INSEMINATION[İng.] değil/yerine/= TOHUMLAMA


- INSIDANS/INCIDENCE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜLME SIKLIĞI


- İNŞİKÂK[< ŞAKK] değil/yerine/= YARILMA, ÇATLAMA | İKİYE AYRILMA


- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME


- INSİZYON/INCISION[İng.] değil/yerine/= KESİ


- INSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU


- INSPEKSİYON/INSPECTION[İng.] değil/yerine/= GÖZLE İZLEME


- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM


- İNSPİRATIONAL değil/yerine/= ESİN VERİCİ


- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ


- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM


- INSTABIL/INSTABLE[İng.] değil/yerine/= DENGESİZ


- INSTABILITE/INSTABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLİK


- instill.[Lat. < INSTILLANDUS] değil/yerine/= DAMLA DAMLA AKITILSIN


- INSÜFLATÖR/INSUFFLATOR[İng.] değil/yerine/= GAZ ÜFLEYİCİ


- INSULA[İng.] değil/yerine/= ADACIK


- int.[Lat. < INTERNUS] değil/yerine/= DAHİLÎ, İÇİLİR


- İNTÂ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK TERLEMEK | KUSMAK


- İNTAKT/İNTACT[İng.] değil/yerine/= ETKİLENMEMIŞ


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- INTERAKSİYON/INTERACTION[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİM


- İNTERAKSİYON değil/yerine/= ETKİLEŞİM


- INTERAKTİF/INTERACTIVE[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİ


- İNTERAKTİF değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİ


- İNTERAKTİVİTE değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİLİK


- INTERFERANS/INTERFERENCE[İng.] değil/yerine/= PARAZİT | KARIŞMA


- INTERİKTAL/INTERICTAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLER ARASI


- INTERİYOR/INTERIOR[İng.] değil/yerine/= İÇ BÖLÜM


- INTERMEDİYER/INTERMEDIATE[İng.] değil/yerine/= ORTA, ARA


- INTERMITAN/INTERMİTTENT[İng.] değil/yerine/= ARALIKLARLA GELEN, ARALIKLI


- INTERNAL STRUCTURE değil/yerine/= İÇYAPI


- INTERNAL[İng.] değil/yerine/= İÇ | İÇERLİ


- INTERNALİZASYON/INTERNALIZATION[İng.] değil/yerine/= İÇSELLES¸TİRME


- INTEROPERABILITE/INTEROPERABILITY[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK


- INTERPOZİSYON/INTERPOSITION[İng.] değil/yerine/= ARAYA KONUMLAMA


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- INTERSELÜLER/INTERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= GÖZELERARASI


- INTERSTISYEL/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= DOKULAR ARASI


- INTERSTISYUM/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= TISSUE ARA DOKU


- INTERVAL[İng.] değil/yerine/= ZAMAN ARALIĞI


- İNTIBÂ[Ar.] değil/yerine/= İZLENİM


- İNTİBAK[Ar.]/ENTEGRASYON[İng. < INTEGRATION] değil/yerine/= ÖLÇÜDEŞLİK/ÖLÇÜ UYUM, UYUM


- İNTİHAL/PLAJİRİZM değil/yerine/= ALINTI


- İNTİHAR TEŞEBBÜSÜ değil/yerine/= ÖZKIYIM GİRİŞİMİ


- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSIT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM


- İNTİHAR/MÜNTEHİR[: İntihar eden.] ile/değil ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]


- İNTİHAR değil İRTİHAL


- İNTİHARÎ[Ar.]/SUİSİDAL değil/yerine/= ÖZKIYIMSAL


- İNTİKAL[Ar.] ile/ve/değil/<> İŞTİRAK[Ar.]


- İNTİKAL değil/yerine/= GEÇİNÇ


- İNTİKAL değil/yerine/= GEÇİŞ


- İNTİKAL değil/yerine/= GEÇİŞSİZ


- İNTİKAM ALMAK" ile/değil/yerine/>< GÖNÜL ALMAK


- İNTİKAM ile/değil/yerine ADÂLET

( "Öfke", "kıskançlık" ve "nefret" "kaynaklıdır". İLE/DEĞİL/YERİNE Gücünü, sevgiden alır. )


- İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK

( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )


- İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE


- İNTİKAM değil/yerine/= ÖÇ


- İNTİSÂF değil/yerine/= ZAMAN, YARIYI BULMA


- İNTİŞÂR[Ar. < NEŞR] değil/yerine/= YAYILMA, DAĞILMA | ÜREME


- İNTİZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN/ÇEKİDÜZEN


- İNTRAAORTİK/INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= ANA ATARDAMAR İÇİ, AORT İÇİ


- İNTRAARTERİYEL/İNTRAARTERIAL[İng.] değil/yerine/= ATARDAMAR İÇİ


- İNTRADERMAL[İng.] değil/yerine/= DERİ İÇİ


- İNTRAKARDİYAK/İNTRACARDİAC[İng.] değil/yerine/= KALP İÇİ, YÜREK İÇİ


- İNTRAKORPOREYAL/İNTRACORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDE İÇİ


- İNTRAKRANİYAL/İNTRACRANIAL[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ


- İNTRAMÜRAL/İNTRAMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR İÇİ


- İNTRAMÜSKÜLER/İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ


- İNTRANÜKLEER/İNTRANUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK İÇİ


- İNTRAOPERATİF/İNTRAOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SIRASINDA


- İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ


- INTRODUCER[İng.] değil/yerine/= GİRGEÇ


- INTROITUS[İng.] değil/yerine/= GİRİM


- İNTROJEKSİYON/INTROJECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ATIM


- İNTROSPEKSİYON/INTROSPECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE BAKIS¸


- İNTROVERSİYON/INTROVERSION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜKLÜK


- INTROVERT[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜK BİREY/ÖRGEN


- İNTUİTIONİSM değil/yerine/= SEZGİCİLİK


- İNVAJİNASYON/INVAGINATION[İng.] değil/yerine/= İÇ İÇE GEÇME


- İNVAZİV RADYOLOJİ/INTERVENTIONAL RADIOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ


- İNVAZİV/INVASIVE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL | YAYILMACI


- İNVAZYON/İNVASION[İng.] değil/yerine/= YAYILMA


- İNVERSİYON/INVERSION[İng.] değil/yerine/= TERSINE DÖNME


- İNVOLÜSYON/İNVOLUTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ÇEKİLME


- İNZİBAT değil/yerine/= DÜZENERİ


- İNZİVÂ değil/yerine/= ÇEKİLGİ


- İNZİVAYA ÇEKİLMEK değil/yerine/= ÇEKİLGİYE GİRMEK


- IOE/INTERNET OF EVERYTHING[İng.] değil/yerine/= HER ŞEYİN INTERNETİ


- IOM/INSTITUTE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP ENSTİTÜSÜ


- IOMT-SAF/INTERNET OF MEDICAL THINGS SECURITY ASSESSMENT FRAMEWORK[İng.] değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ GÜVENLİK DEĞERLENDİRME ÇERÇEVESİ


- IOMT/INTERNET OF MEDICAL THINGS değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ


- IONOSPHERE değil/yerine/= YÜKÜNYUVAR


- IOT/INTERNET OF THINGS[İng.] değil/yerine/= NESNELERİN INTERNETİ


- IP/INTERNET PROTOKOL[İng.] değil/yerine/= INTERNET PROTOKOLÜ


- İP ile/ve/değil/<> ÇÖZGÜ/ARIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Dokumacılıkta, atkıların geçirildiği, uzunlamasına ipler. )


- İPEK ile/değil/yerine CUPRO

( Dünyanın ilk vegan kumaşı... Cupro )


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- İPSİLATERAL/IPSILATERAL[İng.] değil/yerine/= AYNI YAN


- İPTAL ETMEK ile/ve/yerine/değil ASKIYA ALMAK


- İPTİDAİ İTİRAZ değil/yerine/= İLK KARŞIÇIKI


- İPTİDAİ[Ar.]/PRİMİTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= İLK(S)EL


- IQ[AYKÜU] değil/yerine ZEKÂ


- IR/INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ


- İRÂDE BEYÂNI değil/yerine/= İSTENÇ BİLDİRİMİ


- İRÂDE DIŞI ile/ve/değil İHTİYÂR DIŞI


- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ[Ar.]


- İRÂDE ile/ve/değil/<> İKTİDAR


- İRÂDE ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ


- İRÂDEMIZİ "GELİŞTİRMEK" değil İHTİYÂRIMIZI DEVREDE TUTMAK


- İRÂDESİZLİK değil/yerine/= İSTENÇSİZLİK


- İRÂDEYE HÂKİM OL(A)MAMAK değil İHTİYÂRI/NI DEVREDE TUTMAK/TUT(A)(MA)MAK


- İRAT SENEDİ değil/yerine/= GELİR BELGİTİ


- İRCÂ ETMEK değil/yerine/= DÖNDÜRMEK


- İRCÂ ETMEK değil/yerine/= İNDİRGEMEK


- İRCÂ[Ar.]/REDÜKSİYON/REDUCTION[İng.] değil/yerine/= İNDİRGEME | YERINE YERLEŞTİRME


- İRCÎ:
GEL! değil DÖN!


- İRCÎ:
GEL! değil DÖN!


- İRİGASYON/IRRIGATION[İng.] değil/yerine/= YIKAMA


- İRİGATÖR[İng.] değil/yerine/= YIKATIMLIK


- İRITABILITE/IRRITABILITY[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZLUK | TEPKİSELLİK


- İRITABL[İng.] değil/yerine/= BAĞIRSAK SENDROMU


- İRITASYON/IRRITATION[İng.]/TAHRİŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALAMA | YAKIŞ, KAŞINDIRMA


- İRİTE[Fr. < IRRITÉ] değil/yerine/= SİNİRLENDİRME, RAHATSIZ ETME | AŞINDIRMA(TAHRİŞ), KAŞINDIRMA


- IRK değil/yerine/= SOY


- IRK ile/değil/yerine ULUS/MİLLET

( [not] RACE vs./but NATION
NATION instead of RACE )

( ... ile/değil/yerine GUO/GUOJIA )


- IRKÇI/LIK ile/değil YABANCI DÜŞMAN(LIĞ)I


- IRKÎ ŞUUBİYE ile/değil LİSÂNÎ ŞUUBİYE


- İRONİ[Fr. IRONIE] değil/yerine/= ALAYSILAMA


- IRRADYASYON/IRRADİATION[İng.] değil/yerine/= IŞINLANIM


- İRRASYONEL:
"GERÇEK DIŞI" değil ORANTILANAMAYAN


- IRRASYONEL[İng. < IRRATIONAL] değil/yerine/= US DIŞI


- IRREGÜLER/IRREGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENSİZ


- IRREVERSİBIL/IRREVERSIBLE[İng.] değil/yerine/= GERİ DÖNÜŞSÜZ


- IRRITABLE BOWEL SYNDROME[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZ BAĞIRSAK BELİRGESİ


- İRŞÂD ETMEK değil İRŞÂD OLMAK


- İRŞÂD:
İLİM ÖĞRETMEK değil UYKUDAN UYANDIRMAK


- İRSALİYE ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA


- IRSEN değil/yerine/= KALITIMLA


- IRSİ/YET[Ar.] değil/yerine/= KALITIM/SAL


- IRSÎ değil/yerine/= KALITSAL


- İRTİCA değil/yerine/= GERİCİLİK


- İRTİCAL değil/yerine/= DOĞAÇ/DOĞUNÇ


- İRTİCALEN[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA


- İRTİCALEN/EMPROVİZE değil/yerine/= DOĞAÇTAN/DOĞAÇLAMA/DOĞUNÇTAN


- İRTİFA KAYBETMEK değil/yerine/= YÜKSEKLİK YİTİRMEK


- İRTİFÂ/RAKIM[Ar.] değil/yerine/= YÜKSELTİ

( Bir noktanın, deniz yüzeyinden olan yüksekliği. | Bir yıldızdan bir bir gözlemcinin gözüne gelen ışın ile ufuk düzleminin oluşturduğu açı. )


- İRTİFÂ ile/değil RAKIM


- İRTİFA değil/yerine/= YÜKSEKLİK


- İRTİFAK HAKLARI değil/yerine/= YÜKÜMLENİM ÜLEVLERİ


- İRTİHÂL ile/değil İNTİHÂL

( Ölüm. İLE/DEĞİL Alıntı. )


- İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI


- IS/INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= BİLGİ DÜZENİ


- İSABET ALMAK değil/yerine/= GİRTVURULMAK


- İSABET ETMEK değil/yerine/= GİRTVURMAK


- İSABET değil/yerine/= GİRTVURUŞ


- İSABETSİZ "HAKLILIK" ile/değil/yerine İSABETLİ "HAKLILIK"


- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA


- İŞALLAH değil İNŞAALLAH


- ÎSÂR değil/yerine/= SEÇME


- İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )

( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )


- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ


- İŞARET değil/yerine/= İM/BELİRTİ/İZ, SİM


- İŞARETLEMEK değil/yerine/= İMLEMEK


- ISDS/INTERNATIONAL SOCIETY FOR DISEASE SURVEILLANCE[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK GÖZETIM BİRLİĞİ


- İŞE YARAMAYAN ile/değil İŞİNE GELMEYEN


- İŞE YARAYAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞ GÖREN


- İŞE/ÇALIŞMAYA BAŞLAYAMAMAK ile/ve/<>/değil İŞİN/ÇALIŞMANIN BÖLÜNMESİ/KESİLMESİ KAYGISI

( Her iş/çalışma, başlayana, elin değene kadardır. )


- İŞEME ile/değil SİYME

( ... İLE/DEĞİL Kedi, köpeğin işemesi. )


- İSG/OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY[İng.] değil/yerine/= İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ


- İŞGAL/MEŞGUL ETMEK değil/yerine/= İŞTEN ALIKOYMAK, OYALAMAK


- İŞGAL ile/değil/yerine ETKİLEME


- İŞGAL ile/değil FETİH

( ... İLE/DEĞİL "Ele geçirdiği" yere ve yaşayanlarına teklif sunuyorsa. )

( [not] OCCUPATION vs./but CONQUEST )


- İŞGAL ile/değil YAYILMA


- İSHAL[< SEHL]["isal" değil!]/AMEL/LİNET[Ar.]/DİARE[İng.] değil/yerine/= SÜRGÜN/SÜRÜK/ÖTÜRÜK

( DIARRHEA )


- İSHAL ile/değil ISHAL


- ISI YALITIMI ile/ve/değil/<> ISI YÖNETİMİ


- ISI YALITIMINDA:
BETON ile/değil/yerine/< AHŞAP ile/değil/yerine/< KÜTÜK ile/değil/yerine/< TAŞ ile/değil/yerine/< KERPİÇ ile/değil/yerine/< SAMAN

( Daha/en düşük. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Daha/en yüksek. )


- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN

( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )


- IŞIĞI GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< IŞIKLA GÖRMEK

( )


- IŞIĞI HAYAL ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARANLIĞI ANLAMAK


- IŞIĞIN:
YANSIMASI ile/ve/değil/||/<>/> KIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/> SAÇILMASI

( Bir dalganın bir yüzeye çarparak geri dönmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir dalganın bir ortamdan başka bir ortama geçerken yön değiştirmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Işığın farklı yönlere dağılması. )

( REFLECTION vs./and/||/<>/> REFRACTION vs./and/||/<>/> SCATTERING :OF LIGHT )


- IŞIK HIZI ile/değil/< DÜŞÜNCE HIZI

( Saniyede, 300.000 km. İLE/DEĞİL/< En hızlı olan. )


- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KARANLIK

( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- İSİM değil/yerine/= AD


- İSİM ile/değil İŞİM


- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE


- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN


- İŞİNE GELİRSE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARSA/UYUYORSA


- IŞINIMA(RADYASYON) EN DAYANIKLI CANLI(HAYVAN):
KARAFATMA değil DEINOCOCCUS RADIODURANS BAKTERİSİ

( ... DEĞİL 1.5 milyon rad'a kadar dayanabilirler. Dondurulurlarsa bu sınır, iki katına çıkar. )


- ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )

( URTICA cum ... )


- ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"


- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ

( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."

Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"

Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"

Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )


- ISITMAK ile/ve/değil/yerine SICAK TUTMAK


- İŞİTMEK ile/ve/değil EŞİK


- İŞKAL ETMEK değil/yerine/= GÜÇLEŞTİRMEK/ÇETİNLEŞTİRMEK


- İŞKAL değil/yerine/= GÜÇLEŞTİRME


- İSKAN (ETMEK) değil/yerine/= YURTLANDIRMAK / YURTLANMA/YERLEŞİM


- İSKAN RUHSATI[Ar.] değil/yerine/= OTURULUR BELGESİ


- İSKEMI/İSCHEMIA[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANMA


- İSKEMIK PERİYOT/İSCHEMIC PERIOD[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN DÖNEM


- İSKEMIK/İSCHEMIC[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN


- İSKEMLE/TABURE değil/yerine/= OTURAK


- İŞKOLİK ile/değil/yerine VERİMLİ ÇALIŞAN

( )


- ISKONTO[İt.]/TENZİLÂT[Ar.] değil/yerine/= İNDİRİM


- İSKONTO/TENZİLAT değil/yerine/= İNDİRİM


- ISLAH ETMEK değil/yerine/= İYİLTMEK


- ISLAH OLMAK değil/yerine/= İYİLTİLMEK


- ISLÂH[Ar.] değil/yerine/= DÜZELTME/İYİLEŞTİRME


- ISLAH/ISLAHATÇ[Ar.] / REFORM/İST[İng.] değil/yerine/= İYİLTİM/Cİ, İYİLEŞTİRME/İYİLEŞTİRİCİ / DEĞİŞİKLİK/DEĞİŞTİRİCİ


- ISLAHHANE değil/yerine/= İYİLTKE


- İSLÂM HUKUKU değil İSLÂM FIKHI HUKUKU


- İSLÂM:
"İNANCI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCESİ


- İSLÂM/MÜSLÜMANLIK:
TEK TANRI DİNİ değil AŞKIN TANRI DİNİ


- İŞLENMİŞ/RAFİNE/PAKETLİ/KONSERVE/DONMUŞ/HAZIR GIDALAR ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR DOĞAL OLANI

( )


- İŞLENMİŞ ile/ve/değil/yerine DÖNÜŞMÜŞ


- İŞLENMİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖĞÜTÜLMÜŞ


- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK


- İŞLEV ile/ve/değil/yerine/<> EYLEM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bilinçli, amaçlı etkinlik. )

( Kişi, eylemiyle tanınır. )

( İşlet fiilin, duysun kulağın. )

( Human recognize by action. )

( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )

( [not] FUNCTION vs./and/but ACTION
ACTION instead of FUNCTION )


- İSMAİL AĞA CAMİSİ ile/değil İSMAİL EFENDİ CAMİSİ

( Aksaray, Atatürk Bulvarı'ndaydı. [1956 yılında açılan yol nedeniyle yıktırılmıştır.] İLE/DEĞİL Fatih, Yavuz Selim'de Çarşamba Caddesi'nde. )

( 1617'de, Serhat(Sınır) Ağası İsmail Ağa tarafından. İLE/DEĞİL 1724'te, Şeyhülislâm İsmail Efendi tarafından. )


- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI


- İSNAD ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ


- İSNAT GRUBU değil/yerine/= İLİŞİK, ÖBEK


- İSNAT/İSNAD ETMEK değil/yerine/= DAYANDIRMAK


- ISO/INTERNATIONAL ORGANIZATION FOR STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI STANDARTLAR ÖRGÜTÜ


- İSPAT değil/yerine/= TANITLAMA


- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)


- İSRAF ET(TİR)MEK değil/yerine/= SAYPA(T)MAK


- İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAT

( Çok şeyi, azaltır. DEĞİL/YERİNE/>< Az şeyi, çoğaltır. )


- İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK


- İSRAF değil/yerine/= SAYPAMA/TUTUMSUZLUK/SAVURGANLIK


- ISRAR ETMEK değil/yerine/>< AŞMAK


- ISRAR ETMEK ile/değil/yerine/||/>< SADECE İSTEMEK/SORMAK


- ISRAR/CI/LIK ile/değil/yerine KARARLI/LIK


- İSRAR/LA değil ISRAR/LA


- ISRAR ile/değil/yerine ÇÖZÜMCÜLÜK


- ISRÂR değil/yerine/= DİRENME | ÜSTELEME


- ISRAR ile/değil ŞANSINI ZORLAMAK (İÇİN)

( [not] INSISTENCE vs./but (FOR TO) CHALLENGE THE CHANCE )


- ISRAR ile/değil/yerine TEKLİF

( Teklif et fakat ısrar etme! )

( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Var. )

( [not] INSISTENCE vs./but PROPOSAL/OFFER
PROPOSAL/OFFER instead of INSISTENCE )


- ISRARLA ile/değil "ALTINI ÇİZEREK"


- İŞRET ile/değil RAKS


- İSSİ değil/yerine/= SAHİBİ


- IST/IMMÜNOSÜPRESİF TEDAVİ/IMMUNOSUPPRESSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI SAĞALTIM


- İŞTAH değil/yerine/= İSTEK


- İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, AYDIN ÜNİVERSİTESİ

( Aydın şehrimizin adını düşünür/seslendirir gibi değil Aydınlanmış/Aydınlanacak olanlar/ın anlamında seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )


- İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

( "İstanbul Şehri" gibi düşünür/seslendirir gibi değil Şehir Üniversitesi olarak seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )


- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK


- İSTANBUL'U GÖRMEK ile/ve/değil/yerine İSTANBUL'A GÖRÜNMEK


- ISTARAH[Ar.] ile/değil/= ISTAHAR[Ar.]

( ... İLE/DEĞİL/= İran'da, bir kent adı. | Su birikintisi, havuz, göl. )


- İSTASYON[İng. < STATION] değil/yerine/= DURAK


- İSTASYON değil/yerine/= DURALGA


- İSTATİSTİK değil/yerine/= SAYIMBİLİM/SAYIMLAMA


- İSTATİSTİK ile/ve/değil VERİTABANI


- İSTATİSTİKÎ değil/yerine/= SAYIMLAMALI


- İSTATİSYEN değil/yerine/= SAYIMLAMACI


- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK


- İSTEDİĞİM ile/ve/değil/yerine SENİN İSTEDİĞİNİ İSTEMEMİ İSTET!


- İSTEDİĞİN GİBİ YAŞAMAK değil/yerine/>< İSTENİLEN/BEKLENİLEN BİÇİMDE YAŞAMAK

( "Cehennemi istiyorsak..." DEĞİL/YERİNE/>< Cenneti (ne kadar çok) istiyorsak... )


- İSTEDİĞİN KADAR ARAMA(MA)K ile/ve/değil/hem de İSTEDİĞİN ZAMAN ARAMA(MA)K


- İSTEDİĞİNİ:
ALMAK ile/ve/değil/<> ALDIKTAN SONRA HÂLÂ İSTİYOR OLMAK


- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)


- İSTEK DIŞI/DOĞAL ÖLÜM ile/ve/değil/yerine/< İSTEYEREK ÖLÜM

( Kişinin ölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Kişiliğin ölümü. )

( Ölmeden önce ölünüz. - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )

( MEVT-İ TABİÎ ile/ve/değil/yerine/< MEVT-İ İRADÎ/İHTİYARÎ )


- İSTEK/HEVES ile/ve/değil/||/<>/>/</>< OLANAK/KOŞUL/ARAÇ/PARA

( Varken, olanak olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Varken, istek olmayabilir. )


- İSTEK/LER ile/ve/değil/yerine GEREKSİNİM/LER

( Sınırsız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sınırlı. )

( [not] REQUEST/S vs./and/but NEED/S
NEED/S instead of REQUEST/S )


- İSTEK/TALEP değil/yerine ADÂLET


- İSTEK/TAMAH ile/ve/değil/yerine/>< KANAAT

( Zahmet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Rahatlık. )


- İSTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AMAÇ

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> (Daha) İleri düşünenlerin sahip olduğu, peşinde gittiği. )


- İSTEKSİZ/LİK ile/ve/değil KARARSIZ/LIK


- İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK


- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI


- İSTEMEK/SORMAK(SUAL ETMEK):
KİŞİDEN ile/ve/değil/yerine/||/<> ALLAH'TAN

( Verirse, (")minnet("); vermezse, (")zillet("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Verirse, nimet; vermezse, hikmet. )


- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK

( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )

( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )

( EĞİNİK: İçten istemek. )

( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )

( You can have the whole of it and more for the mere asking. )

( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )

( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )


- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞLEMEK


- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine GEREK GÖRMEMEK


- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK


- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/&gt;&lt;/>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )

( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Akılda. )

( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yeğleme/tercih. )

( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Fasl. )

( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )

( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.

Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.

Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.

Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.

İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]

Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.

Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )

( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )

( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )

( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Bütün. )

( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )

( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )

( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!

Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!

Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!

Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )

( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Muhtarlık. )

( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )

( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )


- İSTENİLEN/BEKLENİLEN:
HAKİKAT ile/ve/değil/||/<>/> MÂRİFET

( Tek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çok. )


- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM

( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )

( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )


- İSTENMİYEN değil İSTENİLMEYEN


- İSTER İSTEMEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN


- İSTER İSTEMEZ ile/ve/değil/||/<>/>< NE YAZIK Kİ


- İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTERSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ değil İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTEMEZSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ


- İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEYEN YAPMAZ değil İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEMEYEN YAPMAZ


- İSTİ'DÂD[Ar.] değil/yerine/= AKILLILIK | ANLAYIŞLILIK | DOĞAL EĞİLİM, BECERİ/KABİLİYET


- İSTİAP ETMEK değil/yerine/= İÇİNE ALMAK/SIĞDIRMAK


- İSTİARE değil/yerine EĞRETİLEME


- İSTİÂRE ile/ve/değil MECÂZ[< CEVAZ | çoğ. MECÂZÂT]

( Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. )


- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU


- İSTİDÂD:
TAM ile/ve/değil/||/<> EKSİK


- İSTİDLÂL[Ar.] değil/yerine/= ÇIKARIM


- ISTIFÂ' değil/yerine/= AYIKLAMA, AYIKLANMA | BİR ŞEYİN HÂLİSİNİ, TEMİZİNİ SEÇİP ALMA | SEÇME, SEÇKİNLİK


- İSTİFÂ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İŞBIRAKI, İŞİ/GÖREVİ BIRAKMAK, İŞTEN/GÖREVDEN AYRILMAK


- İSTİFÂ[Ar.] ile/ve/değil ÇEKİLME

( Görevden. İLE/VE/DEĞİL Önderlikten. )

( Siyasette. İLE/VE/DEĞİL Dinde. )


- İSTİFÂNÂME değil/yerine/= İŞBIRAKIYAZI


- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA

( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )


- İŞTİGAL (ETMEK) değil/yerine/= İŞLİ OLMA/UĞRAŞMA/K


- İSTİGRÂK[< GARK] değil/yerine/= DALMA, İÇİNE GÖMÜLME | KENDİNDEN GEÇİP DÜNYAYI UNUTMA | BOĞULMA | FAZLA ABARTMA [bkz. GULÜVV]


- İSTİHÂB değil/yerine/= SAKLAMA, GİZLEME | DOSTLUK KURMA | KONUŞMA, MUSÂHEB ETME


- İSTİHBARAT TEŞKİLATI değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ


- İSTİHDAM (ETMEK) değil/yerine/= İŞLENDİRME/K


- İSTİHDAM değil/yerine/= İŞLENDİRME


- İSTİHKAK değil/yerine/= ÜLEVLEM/ÜLEVLİK


- İSTİHKAM SINIFI[Ar.] değil/yerine/= (SÜEL) SAVUNAK

( Savunma oluşturma. )


- İSTİHRAÇ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÇIKARSAMA YAPMAK/SONUÇ ÇIKARMAK


- İSTİHZA ile/değil İSTİHSA


- İSTİKAMET[Ar.] değil/yerine/= DOĞRULTU


- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU


- İSTİKBAL değil/yerine/= GELECEK


- İSTİKLÂL (SAVAŞI):
"KURTULUŞ" (SAVAŞI) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞIMSIZLIK (SAVAŞI)


- İSTİKLÂL[Ar.] değil/yerine/= BAĞIMSIZLIK


- İSTİKRAR/STABİLİZASYON değil/yerine/= SÜRDENGE


- İSTİKRARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMA


- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE

( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )


- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR


- İSTİMA değil/yerine/= DİNLEYİ


- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME


- İSTİMLÂK değil/yerine/= KAMULAŞTIRMA


- İSTİMLÂK değil/yerine/= KAMULAŞTIRMA


- İSTİNABE[Ar.] değil/yerine/= DAYANAKÇA


- İSTİNAT ETMEK değil/yerine/= DAYANMAK/YASLANMAK


- İSTİNCÂ' değil/yerine/= PİSLİKTEN/NECASETTEN TEMİZLENME


- İSTİRÂHAT[Ar.] değil/yerine/= DİNLENME


- İŞTİRAK HİSSESİ değil/yerine/= KATILIM PAYI


- İŞTİRÂK[< ŞİRKET] değil/yerine/= ORTAK OLMA, ORTAKLIK | KATILIM


- ISTIRAP VERİCİ OLAN:
"KİM OLMADIĞIMIZ" değil KİM OLAMADIĞIMIZ


- ISTIRAP:
SAĞLIKSIZ/KİRLİ ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI/TEMİZ


- İSTİRDAT[Ar.] değil/yerine/= KURTARMA, GERİ ALMA


- İSTİRHÂM[< RUHM] değil/yerine/= YALVARMA


- İSTİŞAM değil İNSİCAM/BAĞDAŞIM

( Benzer nesneler arasındaki ya da bir bütünü oluşturan parçalar arasındaki uyum. | Tutarlılık. )


- İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA

( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )


- İSTİSMÂR[Ar. < SEMERE] ile/ve/<>/değil SÛ-İ İSTİ'MÂL[Ar. < AMEL | çoğ. İSTİ'MÂLÂT]

( İşletme, yararlanma. | Sömürme. İLE/VE/<>/DEĞİL Kötü/yersiz/yolsuz kullanma. )

( )


- İSTİSMÂR ile/ve/değil FEDÂ


- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK

( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )


- İSTİSNA[Ar.] değil/yerine/= AYRINCA


- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU


- İSTİZAH[Ar.] değil/yerine/= GENSORU

( Herhangi bir konuda, açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme. )


- İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU


- İSTİZAN[Ar.] değil/yerine/= YETKİ/İZİN İSTEME


- İSTOP değil/yerine STOP değil/yerine DURMA/DURDU


- İSYAN (MECLİSİ) değil/yerine İSTİŞARE (MECLİSİ)


- İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK


- İSYAN ile/ve/değil/yerine FERYAD


- İSYAN ile/değil/yerine YAS


- İSYANDA:
BAŞ EDEMEME ile/ve/değil/||/<>/< ALT EDEMEME


- IT/INFORMATION TECHNOLOGIES[İng.] değil/yerine/= BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- İTÂ ÂMİRİ değil/yerine/= ÖDEME YETKİLİSİ


- İTAAT ile/ve/değil/yerine/<> "TAPMAK" ile/ve/değil/yerine/<> TESLİMİYET

( [not] OBEY vs./and "WORSHIP" vs./and/but/<> SUBMISSION
SUBMISSION instead of OBEY and "WORSHIP" )


- İTAAT ile/ve/değil/<> DÜZEN


- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT


- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL


- İTAAT ile/ve/değil/<> TESLİMİYET


- İTAATKÂR/MUTÎ[Ar. < TÂAT] değil/yerine ESLEK

( Başkasının buyruk ya da dileklerini yerine getiren, yumuşak başlı. )


- İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME

( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )


- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM


- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE


- İTGES/CONTENT-BASED İMAGE RETRİEVAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM DÜZENİ


- İTHAF[Ar.] değil/yerine/= SUNMA/SUNGULAMA/ADAMA


- İTHAF ile/değil ATIF


- İTHAL ETMEK değil/yerine/= DIŞTAN ALMAK


- İTHAL ETMEK değil/yerine İHDAS ETMEK


- İTHAL/İTHALAT değil/yerine/= DIŞALIM


- İTHAM/NÂME["İTAM" değil!] değil/yerine/= SUÇLAMA/LIK


- İTHAM ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ


- İTİ, AN; ÇOMAĞI HAZIRLA!" ile/değil/yerine "İYİ KİŞİ, SÖZÜNÜN ÜZERİNE GELİR"


- İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK


- İTİBAR/HAYSİYET değil/yerine/= SAYGINLIK/ÖZSAYGI


- İTİBÂR/LI değil/yerine/= SAYGIN/LIK


- İTİBAR/PRESTİJ değil/yerine/= SAYGINLIK


- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA


- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA


- İTİBÂRÎ ile/ve/değil/yerine UZLAŞIMSAL


- İTİBARIYLA değil/yerine/= İLE BİRLİKTE


- İTİDAL[Ar.] değil/yerine/= ILIMLIK


- İTİKAF ile/ve/değil/||/<> İNZİVA


- İTİMAT EMNİYET ETMEK değil/yerine/= GÜVENMEK/GÜVEN DUYMAK


- İTİMAT MEKTUBU değil/yerine/= GÜVEN İLETESİ


- İTİMAT TELKİN ETMEK değil/yerine/= GÜVEN AŞILAMAK


- İTİMAT[Ar.] değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ


- İTİMAT değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ


- İTİMATLI değil/yerine/= GÜVENİLİR


- İTİMATSIZ/EMNİYETSİZ değil/yerine/= GÜVENİLMEZ


- İTİMATSIZ/EMNİYETSİZLİK değil/yerine/= GÜVENSİZLİK / GÜVENMEZ/LİK


- İTİNA ETMEK değil/yerine/= ÖZENMEK


- İTİNÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN


- İTİRAF EDELİM Kİ ..." değil "KABUL EDELİM Kİ ..."


- İTİRAF ETMEK ile/değil KABUL ETMEK


- İTİRAF[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= EYDİVERME/K


- İTİRAF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AÇIKLAMA


- İTİRAF ile/ve/değil/||/<> İDDİA


- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< KABUL

( [not] CONFESS vs./and/but/||/<>/< ACCEPTANCE )


- İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT


- İTİRAZ (ETMEK) değil/yerine/= KARŞIÇIKI / KARŞI ÇIKMAK


- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)


- İTİRAZ ile/ve/değil/yerine İLÂVE/EK, KATKI

( Li-kâilin en-yekûl: Güçlü bir itirazı imler; yanıtın da bu itiraza orantılı olması amaçlanır. İn kulte: Orta seviyeli bir itiraza işaret eder. Fe-in kîle: Zayıf bir itiraz olduğu anlamına gelir. La-yukâl: Çok zayıf bir karşı düşüncenin dile getirilmesinde kullanılır. )

( [not] OBJECTION vs./and/but CONTRIBUTION
CONTRIBUTION instead of OBJECTION )


- İTLE DALAŞMAK ile/değil/yerine/>< YAMACI DOLANMAK


- İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME


- İTMÎNÂN değil/yerine/= KESİN OLARAK BİLME | EMİN OLMA | BİRİNE İNANMA, GÜVENME )


- İTS/PHARMACEUTICAL TRACKING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ


- İTTAFEN değil İTHAFEN


- İTTİBÂ değil/yerine/= TÂBÎ OLMA, UYMA, ARDISIRA GİTME


- İTTİHÂD[< VAHDET] değil/yerine/= BİR OLMA, BİRLEŞME, BİRLİK | AYNI OLMA, AYNI ANLAMI TAŞIMA | ALLAH VARLIĞINDA YOK OLMAK


- İTTİHÂZ[< AHZ] değil/yerine/= EDİNME, EDİNİLME | KABUL ETME | SAYMA, SAYGI DUYMA


- İTTİKA[< Ar. VİKAYE] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME | ALLAH'TAN KORKMA


- İTTİKAN değil/yerine/= İYİ VE SAĞLAM BİLME


- İTTİZAL[Ar.] değil/yerine/= BİTİŞME, DOKUNMA/DEĞME


- IU/INTERNATIONAL UNIT[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI BİRİM


- İV/İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ


- İVAZ/AVAZ değil/yerine/= KARŞILIK, BEDEL


- İVAZLI AKİT değil/yerine/= KARŞILIKLI BAĞIT


- İVEDİ/MÜSTACEL değil/yerine EVGİN

( Öncelikle yapılması gereken. )


- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ


- İVYS/RELATIONAL DATABASE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLİŞKİSEL VERITABANI YÖNETİM DÜZENİ


- İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK

( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ

İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<

ADÂLET DAİRESİ
)


- İYİ ETMEK ile/değil İYİLEŞTİRMEK


- İYİ HİSSETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK


- İYİ Kİ ... ile/değil NEYSE Kİ ...


- İYİ NİYET(Lİ YAKLAŞIM) ile/ve/<>/değil/yerine ÇÖZÜMCÜ (VE YAPICI) YAKLAŞIM

( İyi niyet, bir şeyleri çözmekte/aşmakta yeterli değildir/olmayabilir. )


- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET


- İYİ OLMAK ile/ve/değil ADAM OLMAK/OLABİLMEK

( Ne yaptıklarımızla/yapabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. İLE/VE/DEĞİL Ne yapmadıklarımızla/yapmayabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. )

( Koşulları çeşitlidir. İLE/VE/DEĞİL Koşulları belirlidir. )

( Yorum/değer ve değerlendirmelere göre değişebilir. İLE/VE/DEĞİL Yorum gerektirmeyecek kadar sabit ve ortaktır. )

( Her zaman ve her koşulda kişi ve çevresi için iyi olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Her zaman ve her koşulda iyidir/gereklidir. )

( Bazen, bazı artıları ya da eksileri olabilir. İLE/VE/DEĞİL Çok büyük oranda olumludur. )

( Herkes için geçerli olabilir fakat yeterli değildir/olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Herşeyde geçerli ve yeterlidir. )

( Her türlü noktaya/konuma ulaşılabilir belki fakat adam olamadıktan sonra hiçbir anlamı/değeri kalmayacaktır. ["Vali olmuşsun fakat adam olamamışsın!" öyküsü] )


- İYİ OLMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- İYİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- İYİ OYNAYAN/LAR ile/değil/yerine/>< İYİ OLAN/LAR


- İYİ YAŞAMAK değil/yerine UYGUN OLMAK


- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)


- İYİ ile/ve/değil/yerine/<> İYİLİK İÇEREN


- İYİ ile/ve/değil KÖTÜNÜN İYİSİ


- İYİ ile/ve/değil/yerine OLUMLU


- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE


- İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME


- İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


- İYİLİK (YAPMAK):
"HERKESE ANLATILAN/ANLATIRSAK" ile/değil/yerine/||/<>/< HİÇKİMSEYE SÖYLEMESEK DE KENDİMİZ ANIMSIYORSAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZ BİLE UNUTMUŞSAK

( Ne vazgeçmek, ne de vazgeçmekten vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmekten, vazgeçmek. )

( Kibir, kabalık. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Alçakgönüllülük, tevâzu. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yokluk bilinci, mahviyet. )


- İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK


- İYİLİK YAPMAK ÜZERE/İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK/YAPARAK


- İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK


- İYİLİK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ/DEVİR/DEVRAN


- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET


- İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK

( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )

( "(BİR) GÜZELLİK YAPMAK": İYİLİK )

( [not] GOODNESS/KINDNESS vs./and/but TO GIVE TO THE BUSINESS IT'S DUE )


- İYİLİK değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ BİÇİMDE/GİBİ


- İYİLİKTE:
SAYMAK ile/değil/yerine SAÇMAK


- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ


- İYON[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÜKÜN

( Bir ya da daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atom ya da atom grubundan oluşmuş, elektrik yüklü parçacık. )


- İYON/ION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN


- İYON değil/yerine/= YÜKÜN


- İYONİZASYON/IONIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜNLEŞME


- İYONTOFOREZ/IONTOPHORESIS[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN SAĞALTIMI


- İYRENÇ/İRENÇ/İİRENÇ değil İĞRENÇ


- İYS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİN DÜZENİ


- İZ'ÂN değil/yerine/= ANLAYIŞ, KAVRAYIŞ, AKIL | SÖZ DİNLEME | TERBİYE, EDEP


- İZABE[Ar.] değil/yerine/= ERGİTME

( Madenleri ergitme, sıvı duruma getirme. )


- İZABE değil/yerine/= ERİTME


- İZAÇ[Ar.] değil/yerine/= BUNALTMA

( Bunaltma, tedirgin etme. )


- İZÂFİ[Ar.]/RÖLATİF[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ


- İZÂH değil/yerine/= AÇIKLAMA


- İZALE [< ZEVAL] değil/yerine/= GİDERME, GİDERİLME; YOK ETME


- İZALE-İ ŞÜYUU değil/yerine/= ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ


- İZDİHAM[Ar.] değil/yerine/= İNSAN YIĞILMASI/YIĞILIŞMA


- IZDIRAP[Ar.] değil/yerine/= İÇVURAN


- İZDİVAÇ[Ar.] değil/yerine/= EVLENME


- İZDİVAÇ değil/yerine/= EVLİLİK


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- İZİN İSTEMEK ile/ve/değil/yerine OLUR ALMA, BİLGİ VERME (GEREKLİLİĞİ)


- İZİN VERMEK(/"VERİRSENİZ) ile/değil/yerine UYGUN GÖRMEK(/"GÖRÜRSENİZ)

( [not] TO ALLOW vs./but TO SEE FIT
TO SEE FIT instead of TO ALLOW )


- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK


- İZİN ile/ve/değil/yerine OLUR VERMEK


- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY

( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )


- İZİN ile/ve/değil/yerine/< RIZÂ


- İZİNSİZ GÖSTERİ/YÜRÜYÜŞ değil/yerine GÜVENLİK İÇİN HABER VERME GEREKLİLİĞİ


- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK


- İZLENİLESİ:
SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< YANILGI

( MALICE (1993)

BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)

YEDİ (SEVEN) (1995)

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

CASINO (1995)

ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)

KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)

SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)

CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)

AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)

OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)

HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)

AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)

OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)

KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)

KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)

SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)

YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)

SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)

AVUNTU (SOLACE) (2016)

ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)

96 SAAT (TAKEN) (2009)

KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)

KAYA (THE ROCK) (1996)

DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)

PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)





YANILGI (bireysel/toplumsal)

FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)

YEDİ (SEVEN) (1995)

İHANET (THE EDGE) (1996)

ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)

KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)

JOKER (2019)

CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES)(2011)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

BABAM VE OĞLUM (2005)

GÖNÜL YARASI (2005)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993) )


- İZLENİM ile/değil YANILSAMA


- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...


- İZOBAR[Yun. ISOS: Eşit. | BAROS: Basınç.] değil/yerine/= EŞBASINÇ


- İZOBAR değil/yerine EŞBASINÇ


- İZOBAR değil/yerine/= EŞBASINÇ


- İZOHİPS[Yun. ISOS: Eşit. | HYPSOS: Yükseklik.] değil/yerine/= EŞYÜKSELTİ


- İZOIMMÜNİZASYON/ISOIMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= EŞ BAĞIŞIKLAMA


- İZOKINETİK/ISOKINETIC[İng.] değil/yerine/= EŞ DEVİNIMLİ


- İZOLASYON/ISOLATION[İng./Fr.]/TECRİT[Ar.] değil/yerine/= YALITIM | AYIRMA | YALNIZLAŞTIRMA

( Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma. )


- İZOLE/ISOLATED[İng.] değil/yerine/= YALITIK | AYRI


- İZOMER/İSOMER[İng.] değil/yerine/= EŞİZ


- İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ


- İZOMORF değil/yerine/= EŞBİÇİM

( Başka bir şeyin biçim ya da yapı bakımından aynısı olan şey. )


- İZOMORFİK/ISOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= EŞ YAPILI


- İZOMORFİK değil/yerine/= EŞBİÇİMLİ


- İZOMORFİZM değil/yerine/= EŞBİÇİMLİLİK


- İZOTERM[Yun. ISOS: Eşit. | THERMOS: Sıcak.] değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTERM değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTONİK/ISOTONIC[İng.] değil/yerine/= EŞ GEÇİŞİMLİ


- İZOTOP[Fr. < Yun. ISOS: Eşit. | TOPOS: Yer.] değil/yerine/= EŞYER/YERDEŞ

( Yalnız atomlarının kitleleri yönünden birbirinden farklı olan, aynı kimyasal öğe. )


- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ


- İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU


- JAMAIS VU[Fr./İng.] değil/yerine/= ASLA GÖRMEDİM SANISI


- JANDARMA değil/yerine/= SÜERKOL


- JANT[Lat.]/İSPİT[Yun.] değil/yerine/= KURÇ


- JENERALİZE/GENERALIZED[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- JENERASYON/GENERATION[İng.] değil/yerine/= KUŞAK


- JENERATÖR[Fr.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERATÖR/GENERATOR[İng.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERİK değil/yerine/= TANITIMLIK


- JEODEZİ[Fr.] değil/yerine/= YERÖLÇÜM


- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ


- JİGOLO ile/değil GENÇ SEVGİLİ


- JİMNASTİK değil/yerine/= ÇEYNİK


- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)


- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ


- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL

( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )


- JÜVENİL/JUVENILE[İng.] değil/yerine/= GENÇ


- KANPANYA değil KAMPANYA


- KABA (DİL) ile/ve/değil ORTALAMA (DİL)


- Kaba değil argo KONUŞ!!!


- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK


- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK


- KABA ile/değil/yerine ENGİN


- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ


- KABACA ... değil/yerine ANA AKIŞI İÇİNDE ...


- KABACA ile/değil/yerine KISACA


- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE


- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE


- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ

( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )


- KABALIĞIM ile/ve/değil KALABALIKLIĞIM


- KÂBİL-İ DEVİR değil/yerine/= GEÇİRİLEBİLİR


- KABİLE ile/ve/değil/||/<>/> KÖY


- KABİLİ RÜCÛ değil/yerine/= DÖNÜLEBİLİR


- KÂBİLİY(Y)ET değil/yerine/= YETENEK


- KÂBİLİYET-İ TAKSİM değil/yerine/= BÖLÜNEBİLME


- KABİLİYET[Ar.] değil/yerine/= YETENEK/BECERİ


- KABİN[Fr. < CABINE] değil/yerine/= BÖLÜM

( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. )


- KABLELMİLAT değil/yerine/= MİLÂTTAN ÖNCE


- KABOTAJ[Fr. < CABOTAGE] değil/yerine/= GEMİ İŞLETME

( Bir ülkenin iskele ya da limanları arasında gemi işletme işi. )


- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK


- KABUL EDEMEMEK ile/ve/değil DİRENMEK

( BEKİNME: İnat etmek, direnmek. | Kapanma, tıkanma. )


- KABUL EDERSE/NİZ ile/ve/değil/yerine UYGUNSA/NIZ, UYGUN GÖRÜRSENİZ


- KABUL EDİLEMEZLİK ile/ve/<>/değil/yerine SİNDİRİLEMEZLİK


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK


- KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK


- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK


- KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA


- KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER


- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME


- KABUL ile/ve/değil OYUN

( [not] ACCEPTANCE vs./and/but GAME )


- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME


- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KÂBUS[Ar.] değil/yerine/= KARADÜŞ/KARABASAN

( Sıkıntılı ve korkulu düş. | Birinin, içinde bulunduğu karmakarışık, sıkıntılı durum. | Acı, sıkıntı, korku veren olay. )


- KABZ/KONSTİPASYON değil/yerine/= PEKLİK


- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT


- KABZA değil/yerine/= TUTAK/SAP


- KAÇ TANESİYLE değil KAÇIYLA


- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR


- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN

( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )


- KAÇILMAZ ile/değil KAÇINILMAZ


- KAÇKAR ile/değil KAŞKAR


- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil ANLAMSIZ/DEĞERSİZ BULMAK, DEĞER VERMEMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK

( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )


- KAÇMAK ile/değil HIZLI YÜRÜMEK/KOŞMAK

( ... ile/değil BESBESE )


- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK

( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )


- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK


- KAÇMAK ile/ve/değil/ne yazık ki KOLAYINA KAÇMAK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK

( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan

Mete Özgencil )


- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK


- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK


- KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR BİLGİM YOK değil KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR FİKRİM YOK


- KADAR değil/yerine/= ... DEK/... DEĞİN


- KADAR değil/yerine/= DENLİ


- KADARSIYLA değil KADARIYLA


- KADAVERİK/CADAVERIC[İng.] değil/yerine/= KADAVRA KAYNAKLI


- KADAVRA DONÖR/CADAVERIC DONOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDESİNİ BAĞIŞLAYAN


- KADAVRA/CADAVER[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDE


- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )

( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )

( | )

( )


- KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH


- KADER ile/ve/değil/||/<>/< AKIBET


- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM


- KADER ile/değil YAZGI


- KADER ile/değil YAZGI/"ALINYAZISI"

( [not] DESTINY vs./but ONE'S FATE )

( ... ile/değil MING )


- KADERDEN KAÇMAK değil BİR KADERDEN, BAŞKA BİR KADERE GİTMEK/GEÇMEK


- KADERİYE ile/değil CEBRİYE


- KÂDI/LIK ile/değil NAİB/LİK


- KADÎM BİLGELİK:
DOLAYLI değil DOĞRUDAN


- KADÎM BİLGELİK:
TOPLUMSAL değil BİREYSEL


- KADÎM SANAT değil KADÎM KÜLTÜRLERİN SANATI

( Tiyatro[< değişim] )


- KADÎM değil/yerine/= ESKİL


- KADIN DOĞUM değil KADIN, DOĞUM


- KADIN DOKTOR ile/ve/değil/||/<> KADIN DOKTORU


- KADIN OLMAK değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA KADIN OLMAK

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- KADIN ve ERKEK:
EŞİT ile/ve/değil/||/<>/>/< EŞ

( Eşitlik, ancak hak ve koşullar/olanaklar itibariyle, tüze ve tıpta geçerli olmak üzere, hâkim ve hekim önünde söz konusudur.

Hiçkimse de kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemezdir. Kadın ve erkek "farkı/ayrımı" ise anlamsız bir genelleme sonucunda oluşan gereksiz, yersiz, karşılıksız, anlamsız ve boş bir "çabadır"/zorlamadır. )


- KADIN değil/yerine DİŞİ/L

( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )


- KADIN ile/değil KADINLIK/KADINLAR

( MER'A ile/değil NİSÂ )


- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)

( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )


- KADINLARIN:
KORUNMASI ile/yerine/değil ANLAŞILMASI/EĞİTİLMESİ


- KADİR GECESİ ile/ve/değil/<> KADİR-KIYMET BİLDİĞİN GECE


- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR


- KADİRŞİNAS/LIK değil/yerine/= DEĞERBİLİR(LİK)/İYİLİKBİLİR(LİK)


- KADIZÂDE MEHMET EFENDİ ile/değil KADIZÂDE AHMET EFENDİ


- KADRAJ[Fr. CADRAGE] değil/yerine/= ÇERÇEVEYE ALMAK

( Sinema ve fotoğrafçılıkta, görüntüyü, çerçeve içine alma. )


- KADRAJ değil/yerine/= DÖRDEN


- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR


- KADRAN değil/yerine/= ÖLÇEK


- KADÜK[Fr. < CADUC] değil/yerine/= DEĞERİNİ/ÖNEMİNİ YİTİRMİŞ, GEÇERLİLİĞİ KALMAMIŞ, ESKİMİŞ


- KAF "DAĞI" ile/değil BUZ DAĞI


- KAF/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN


- KAFA KARIŞTIRIYOR değil (BİLMEDİĞİMDEN) KAFAM KARIŞIYOR


- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ


- KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ

( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )


- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM


- KAFAMIZIN KARIŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< EZBERİMİZİN BOZULMASI


- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI

( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )


- KAFANIN KARIŞMASI değil ZİHNİN BULANIKLAŞMASI


- KAFES değil/yerine/= KISLAK


- KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK değil KAFESİ, İÇİNDEN ÇIKARMAK


- KÂFFE/Sİ[Ar.] değil/yerine/= TÜMÜ, HEPSİ, TAMAMI


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KÂFİYE değil/yerine/= UYAK


- KAFTAN ile/ve/değil/||/<> HİLAT

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Sultanların, gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaştan yapılmış kaftan. )


- KÂGİR/KÂRGİR[Fars.] değil/yerine/= TAŞ YA DA TUĞLADAN YAPILAN YAPI


- KÂĞIT PARA:
HÜKÜMDARIN BORCU ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HALKIN BORCU


- KÂĞIT PARA:
KÂĞITTAN değil PAMUKTAN

( 1950'den önce, kenevir ve ağaç kabuğu kullanılarak yapılırdı. )


- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK


- KAHIR değil/yerine/= EZER


- KAHRAMAN ile/ve/değil/||/<>/< BAŞ ROL


- KAHVE değil/yerine ELMA

( Elma, kahveden daha fazla uyku açıcıdır. )


- KAHVERENGİ[Ar.] değil/yerine/= KULA


- KAHYA değil/yerine/= EVBAŞ


- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL


- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK


- KAİDE değil/yerine/= KURAL


- KAİNAT:
EVREN ile/ve/değil/<> YERYÜZÜ


- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN

( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )


- KAİNAT/KOZMOS değil/yerine/= EVREN


- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME


- KAKMAK ile/değil ÇAKMAK


- KAKTÜS ile/değil BEKTAŞİKAVUĞU

( ... İLE Büyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs. )

( ... cum ECHINOCACTUS )


- KAKTÜS ile/ve/değil SUKKULENT


- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ


- KALABALIK ile/ve/değil DOLU


- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK

( image )


- KALBİME BAKMIYORSUNUZ değil KALBİNE BAKIYORUZ DEYİP SENİ KANDIRANLARA BAKIYORSUN


- KALDIĞIMIZ YER değil/yerine KARAR KILDIĞIMIZ YER


- KALDIRMAK/BİTİRMEK ile/ve/<>/değil/yerine DARALTMAK


- KALDIRMAK ile/değil/yerine İYİLEŞTİRME


- KALDIRMAK ile/değil/yerine YAY(IL)ARAK GÖSTERMEME/GÖRÜNMEME


- KÂLE ALMAMAK değil/yerine/= ÖNEMSEMEMEK/ÖNEM VERMEMEK/SÖZ ETMEYE DEĞER BULMAMAK


- KALE ile/değil KÂLE (ALMAK/ALMAMAK)


- KALE değil/yerine/= KORGAN


- KALEM TÜKETMEK ile/ve/değil/daha çok/+/||/<>/&gt;&lt;/< SİLGİ TÜKETMEK


- KALİBRASYON/CALİBRATION[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEME. | ÇAP


- KALİBRATÖR/CALIBRATOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEMECİ


- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine SÜREKLİ/LİK

( [not] PERMANENCE vs./and/but CONTINUOUS/NESS
CONTINUOUS/NESS instead of PERMANENCE )


- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZUN SÜRELİ/LİK


- KALICI ile/ve/değil/||/<>/< GEÇERLİ


- KALICILIK ile/ve/değil/||/<>/> BAĞLAYICILIK


- KALİFİKASYON değil/yerine/= NİTELİKLİLİK


- KALİFİYE/VASIFLI değil/yerine/= NİTELİKLİ


- KALIN OYLUMLU/HACİMLİ değil GENİŞ OYLUMLU/HACİMLİ


- KALIN/LIK / KABA/LIK değil/yerine/>< İNCE/LİK

( Kişinin, kırılma nedeni. >< Herşeyin kırıldığı nokta. )


- KALINKAFALI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HAYAL GÜCÜNÜN OLMAMASI


- KALINTI ile/ve/<>/değil İZ


- KALIP ile/değil/yerine/>< KAVRAM


- KALITATİF ARAŞTIRMA/QUALITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NİTEL ARAŞTIRMA


- KALITATİF/QUALITATIVE[İng.] değil/yerine/= NİTEL


- KALİTE/Lİ[Fr./İng. < QUALITY] değil/yerine/= NİTELİK/Lİ


- KALITIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; KATILIM

( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )


- KALKÜL/CALCULUS[İng.] değil/yerine/= TAŞ


- KALLEŞ/LİK ile/değil/yerine KARDEŞ/LİK


- KALLUS/CALLUS[İng.] değil/yerine/= KEMIK İYİLEŞİMİ | NASIR


- KALOMEL[Yun.] değil/yerine/= TATLISÜLÜMEN

( Civa bileşimlerinden, hekimlikte kullanılan, zehirli bir madde. )


- KALORİ[Lat. < CALERE] değil/yerine/= ISIN

( Bir kilogram suyun sıcaklığını, bir derece yükseltmek için gereken ısı miktarı. Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir nesnenin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. )


- KALORİFER değil/yerine/= ISITAŞIR


- KALÖRİFER değil KALORİFER


- KALORİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ISIÖLÇER

( Nesnelerin ısınma ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )


- KALORİMETRE/CALORIMETER[İng.] değil/yerine/= KALORİÖLÇER


- KALORİMETRİ[Fr.] değil/yerine/= ISIÖLÇÜM


- KALP ... değil OLUMLU/OLUMSUZ, BELLEK KAYITLARI


- KALP HASTALIKLARININ NEDENİ:
KAN YAĞLARI değil İNSÜLİN DİRENCİ

( ahmetrasimkucukusta.com/2017/07/15/yazilar/tip-yazilari/kolesterol/kalp-krizi-ve-felclerin-sebebi-insulin-direncidir

www.haberx.com/post/301969/kalp-hastaliklarinin-sebebi-kan-yaglari-degil-insulin-direncidir )

( )


- KALP KALBE KARŞIDIR/KARŞIYMIŞ (DERLER) değil KALPTEN KALBE YOL VARDIR


- KALP KIRMAK değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK

( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )


- KALP[Ar.] değil/yerine/= YÜREK


- KALP değil/yerine/= GÖNÜL/YÜREK


- KALSEDON/KALKEDON TAŞI değil/yerine/= KADIKÖY TAŞI

( Genellikle mavi renkte bulunan bir taş. )


- KALSIFIKASYON/CALCIFICATION[İng.] değil/yerine/= KİREÇLENME


- KALSİNOZİS/CALCINOSIS[İng.] değil/yerine/= DOKU KALSİYUM BİRİKİMİ


- KALTABAN[Fars.] değil/yerine/= NAMUSSUZ | ŞARLATAN, YALANCI, HİLECİ


- KAM' değil/yerine/= EZME, KIRMA; ZAPTETME


- KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )


- KÂM[Fars.] ile/ve/değil/yerine/||/<> RÂM[Fars.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. )


- KAMANÇO[İt. < CANGIA] değil/yerine/= YÜKLEME, AKTARMA, ELDEN ELE GEÇİRME


- KAMARA/CHAMBER[İng.] değil/yerine/= ODACIK


- KAMBİYO[İt. < CAMBIO] değil/yerine/= ÇAPRAZ PARA DEĞİŞ-TOKUŞU

( İki ayrı ülke parasının birbiriyle değiştirilmesi. | Herhangi bir yerdeki bir alacağın tahsili, bir borcun ödenmesi ya da bir yerden toplanan para ve para yerine geçen taşınabilir değerlerin başka bir yere aktarılması için yapılan işlemin bedeli. | Bu işlemin yapıldığı yer. )


- KAMBURLAŞMA değil/yerine/>< DİK/DÜZGÜN DURMA/OTURMA/YÜRÜME


- KAMÇILAMAK değil/yerine TETİKLEMEK


- KAMELYA[Fr. < CAMÉLIA] ile/değil KAMERİYE[İt. < CAMERILLA]/ÇARDAK[Fars. ÇAR + Ar. DAK]/ALAÇIK/GÖLGELİK

( Çingülü, japongülü. İLE/DEĞİL Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. )


- KAMER BALIĞI değil/yerine/= AY BALIĞI


- KÂMİL DİN değil DİNİN KÂMİLİ/KEMÂLİ


- KAMİNETO[İt. < CAMINETTO] değil/yerine/= KÜÇÜK İSPİRTO OCAĞI


- KAMPANA[İt. CAMPANA] ile/değil/yerine/= ÇAN

( Çan. | Tekerleğin dingil üzerindeki fren mekanizması. İLE/DEĞİL/YERİNE/= İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran, madenden araç. )


- KAMPİMETRİ/CAMPİMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖRME ALAN ÖLÇÜMÜ


- KAMPÜS[Fr./İng. < CAMPUS] değil/yerine/= YERLEŞKE


- KAMUFLAJ[Fr./İng. < CAMOUFLAGE] değil/yerine/= GİZLEME/ÖRTME


- KAMUFLAJ değil/yerine/= GİZLEYİ


- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= ALALAMAK


- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= GİZLEYİLEMEK


- KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ


- KAN NAKLİ değil/yerine/= KAN AKTARIMI


- KAN ÖBEKLERİNDE:
0 ile/değil BOMBAY

( ... İLE/DEĞİL 250 bin kişide bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Beklenilenden farklı bir kan öbeğiyle olan doğumda, Bombay olabilir şüphesiyle yaklaşılabilir. Yani, çiftlerin her birinin kanı 0 öbeği olduğu durumda, çocuğun kan öbeğininin A ya da B olması pek beklenmez, ancak bu tarz bir durumda çiftlerden herhangi birinin kan öbeğinin Bombay olma olasılığı üzerinde durulabilir. )


- KAN:
ACİL GEREKSİNİM ile/ve/<>/değil SÜREKLİ GEREKSİNİM


- KANAAT değil/yerine/= KANI/KANIKLIK


- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT


- KANAAT ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM


- KANAAT ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH


- KANAATBAHŞ değil/yerine/= İNANDIRICI


- KANAATKAR/KANAATLİ değil/yerine/= KANIK/YETİNGEN


- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN

( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )


- KANAL değil/yerine/= ARK/HARK

( İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk. )


- KANALİZE ETMEK/OLMAK değil/yerine/= YÖNLEMEK/YÖNLENMEK


- KANAT ile/ve/değil/||/<> ANGIÇ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Araca daha fazla yük yüklemek üzere yanlarda oluşturulan parmaklık, kanat. )


- KANAT ile/değil KANAAT

( Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan örgen. | Balıklarda yüzgeç. | Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. | Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. | Yan, taraf. | Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. | Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. | Angıç. | Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah. | Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. İLE/DEĞİL Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. | Kanma, inanma. | Kanış, kanı, inanç, düşünce. )


- KANAVA[İt. < CANOVACCIO] değil/yerine/= TASLAK

( Kaneviçe. | Bir şekil, resim, plan ya da eserin sonradan üzerinde işlenecek olan basit şekli, taslak. )


- KANBUR değil KAMBUR


- KANCA ile/ve/değil ÇENGEL


- KANCALI İĞNE değil/yerine ÇENGELLİ İĞNE


- KANDIR(IL)MAK ile/ve/değil/yerine İKNA ETMEK/EDİLMEK


- KANDIRMA:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/||/<>/< KENDİNİ


- KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIR(T)MA/CA ile/ve/değil YANILTMA/CA / YANILSAMA


- KANDIRMA ile/ve/değil/yerine/<> İKNA


- KANDIRMA ile/değil OYALAMA


- KANDIRMAK(YEMEK) ile/değil YANILTMAK


- KANDIRMAK/ALDATMAK ile/ve/değil AVUTMAK


- KANDIRMAK ile/ve/değil "BAŞTAN ÇIKARMAK"

( ... ile/ve/değil TEDSİYE )


- KANDIRMAK ile/ve/değil "GÖZÜNÜ BOYAMAK"


- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK


- KANDIRMAK ile/değil/yerine İSTEDİKLERİNİ/BEKLEDİKLERİNİ VERMEK


- KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK


- KANEPE değil/yerine/= ÇEKYAT


- KANGURULARDA:
KOŞMAK değil/yerine SIÇRAMAK

( Sıçramaları, koşmaktan daha az enerji tüketmelerini sağlamaktadır. )


- KANIN AKMASI ile/değil/yerine/>< MÜREKKEBİN AKMASI


- KANIT ARAMAK ile/değil/yerine KAVRAYIŞ


- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER


- KANITLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRMEK


- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN


- KANKA ile/ve/değil/yerine "KAFA DENGİ"


- KANMAK/ALDANMAK ile/ve/değil KAPILMAK


- KANSAROJEN değil KANSEROJEN


- KANSER[Fr./İng. CANCER] değil/yerine/= DOKUNMA BANA / İNCİTME BENİ

( Bir organ ya da dokudaki gözelerin kontrolsüz olarak bölünüp çoğalmasına bağlı olarak yakın dokulara yayılmasıyla ya da uzak dokulara sıçramasıyla beliren hastalık. )


- KANSER/SİN/İZ değil/yerine (GÖVDENİZDE) BİR TÜMÖR VAR


- KANSER ile/değil/yerine/>< KONSER

( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )


- KANSEROJENİK/CANCEROGENIC[İng.] değil/yerine/= KANSER YAPAR


- KANSERÖZ/CANCEROUS[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KANTAR[Ar. < KİNTÂR]/BASKÜL[Fr. < BASCULE] değil/yerine/= TARTI (ARACI)

( Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. | Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aracı, el kantarı. | 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi. )


- KANTAT[Fr. < CANTATE] ile/değil/yerine İLÂHÎ

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir ya da bu şiirin orkestra eşliğindeki tek ya da çok sesli bestesi. )


- KANTITATİF ARAŞTIRMA/QUANTITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NICEL ARAŞTIRMA


- KANTITATİF/QUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= NICEL


- KANTON[Fr. < CANTON] değil/yerine/= BÖLGE

( İsviçre Konfederasyonu'nu oluşturan devletlerden her biri. )


- KANÜL/CANNULA[İng.] değil/yerine/= BORUCUK


- KANÜLASYON/CANULATION[İng.] değil/yerine/= BORUCUK YERLEŞTİRİMİ


- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA


- KANUN-U ESÂSÎ değil/yerine/= ANAYASA


- KANUN-U ESASÎ değil/yerine/= ANAYASA

( Anayasa, teşkîlât-ı esâsiye kānûnu. )


- KANUN değil/yerine/= YASA


- KAOS ile/değil KORA

( Uçurum, yarık, geçişin olmaması. İLE/DEĞİL Karmaşa, düzensizlik. )


- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK


- KAP KALAYLAMAK ile/ve/<>/değil/yerine KALP KALAYLAMAK


- KÂP PAYI:
AYARLAMAK değil AYIRMAK


- KAP ile/değil DAĞAR

( ... İLE/DEĞİL Ağzı yayvan, toprak kap. | Dağarcık. )


- KAPAA değil KAPAĞI


- KAPAK ile/ve/değil EŞİK


- KAPAK ile/değil/yerine/||/<> TABAK


- KAPALI KAPI ile/değil YANLIŞ ANAHTAR


- KAPALI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRSİZ


- KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ


- KAPAMAK ile/ve/değil KAPLANMAK


- KAPARİ[Yun.] değil/yerine/= GEBRE OTU


- KAPARO[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= ÖNDELİK


- KAPASITANS/CAPACITANCE[İng.] değil/yerine/= YÜKLENİM


- KAPASİTE ARTTIRIMI değil KAPASİTE ARTIRIMI


- KAPASİTE[Fr./İng. CAPACITY] değil/yerine/= SIĞA/YETENEK/YETİ

( Bir kondansatörün, elektrik yığma sınırı. )

( Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü, sığa. | Belirli bir alana sığabilecek kişi ya da nesne sayısı. | Bir işletmenin üretim miktarı. | Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa. | Anlama, kavrama yeteneği. )


- KAPASİTE değil/yerine/= SIĞA/SIĞARLIK


- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK


- KAPELA[İt.] değil/yerine/= ŞAPKA


- KAPI ÇALINIYOR değil KAPI ÇALIYOR


- KAPI KOLU ile/değil KAPI TUTAMAĞI


- KAPI ile/ve/değil EŞİK


- KAPI ile/değil KAPAK


- KAPILAR:
İKİ MENTEŞELİ değil/yerine (EN AZ) ÜÇ MENTEŞELİ


- KAPILARI:
AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK

( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )


- KAPİLER/CAPİLLARY[İng.] değil/yerine/= KILCAL | KILCAL DAMAR


- KAPISKA değil KAPUSKA

( Lahana yemeği. )


- KAPİTALİZM:
BUGÜN TEMELLİ değil GELECEĞE ODAKLI


- KAPİTALİZM:
NESNE/ÜRÜN TEMELLİ değil "SÖZE/VAADE" DAYALI


- KAPİTALİZM:
ÜRÜN TEMELLİ değil "İMGE ODAKLI"


- KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME


- KAPİTALİZMDE:
KÂR ile/değil/ne yazık ki (")ARTI DEĞER(") (SÖMÜRÜSÜ)


- KAPIYI VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK değil/>< KAPIYI VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- KAPIYI:
VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK


- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK


- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ


- KAPORA[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= GÜVENMELİK


- KAPSAYICI/LIK ile/ve/değil AŞKIN/LIK


- KAPŞONLU ile/değil TOGA


- KAPTAN[İt. < CAPITAN] ile/ve/değil/<> LOSTROMO[İt.]

( Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli. | Takım oyunlarında takımı temsil eden kişi. | Kaptan pilot. | Yolcu otobüsü sürücüsü. | Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kişi, efe. İLE/VE/DEĞİL/<> Ticaret gemilerinde, tayfaların başı. )


- KAPUT/HEAD[İng.] değil/yerine/= BAŞ


- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK


- KÂR HADDİ değil/yerine/= KAZANÇ BUCU


- KAR[< Ar. Soğuk.] ile/ve/değil DOLU/GIRCI/KIRCI

( SELC[çoğ. SÜLÛC] ile/ve/değil ... )

( BERF ile/ve/değil BEŞG, TEGERG[yağan dolu]
BÂRÂN Ü TEGERG: Yağmur ve dolu.
BERF-ÂB: Karsuyu, karlı soğuk su. | BERFÎN: Kardan, karla ilgili. | BERF-NÂK: Kış-yaz karlı olan, karı eksik olmayan. | BERF-PÂRE: Kar parçası. )


- KÂR değil/yerine AR


- KÂR değil/yerine/= KAZANÇ/YARAR


- KAR ile/değil SULUSEPKEN/SEPKEN

( ... İLE/DEĞİL Yağmurla karışık yağan kar. )


- KARA DELİK ile/ve/değil EŞİK


- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME


- KARABASAN ile/ve/değil/||/<>/< KAYGI


- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR


- KARAKTER[İng. < CHARACTER] değil/yerine/= İMCETÜR


- KARAKTERISTİK/CHARACTERISTIC[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ


- KARAKTERİSTİK değil/yerine/= IRASAL


- KARAKTERİZE (ETMEK) değil/yerine/= IRALANMIŞ / IRALAMAK


- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL


- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK

( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )


- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK


- KARANLIK ile/değil GÖLGE

( ... İLE/DEĞİL Göreli karanlık. )


- KARANLIK ile/değil LOŞ

( ... İLE/DEĞİL Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan yer. | Az ışık veren. )


- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE


- KARAR ile/ve/değil EŞİK


- KARAR ile/ve/değil GEREKLİLİK

( [not] DECISION vs./and/but NECESSITY )


- KARAR değil/yerine/= VARGI


- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK


- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK

( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )


- KARAVAN ile/ve/değil CAMPER


- KARBON ALAŞIMLI ile/ve/değil/yerine TAMAMI KARBON


- KARBONADO[İsp. < CARBONADO] değil/yerine/= KARAELMAS

( Kayaları delmekte kullanılan siyah elmas. | Maden kömürü. )


- KARDEŞ ile/değil/yerine ARKADAŞ ile/değil/yerine İHVAN


- KARDEŞ ile/ve/değil KARINDAŞ


- KARDEŞ ile/ve/değil/||/<> MUSAHİB


- KARDİNAL/CARDİNAL[İng.] değil/yerine/= ANA


- KARDİYAK AREST/CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI


- KARDİYAK OUTPUT/CARDİAC OUTPUT[İng.] değil/yerine/= KALP DEBİSİ


- KARDİYOJENİK/CARDIOGENIC[İng.] değil/yerine/= KALP KAYNAKLI


- KARE değil/yerine/= DÖRDÜL


- KARE değil PARABOL


- KAREKTER değil KARAKTER


- KAREOGRAF/İ değil KOREOGRAF/İ


- KARGA BURNU değil KARGABURNU

( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )


- KARGA-TULUMBA[değil!][İt. < CARGA LA TROMBA] değil YELKENLERİ TOPLA


- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL

( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )


- KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( image )

( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.

Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.

Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.

Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.

Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara; anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )


- KARGAŞA ile/değil KARMAŞA

( Kişiler arasında. İLE/DEĞİL Kavram ve/ya da olgularda. )

( Karmaşa, görünüşte ve sözlerdedir. Var olan, vardır. O, ne nesnel, ne de özneldir. Madde ve zihin, ayrı değillerdir, onlar, tek enerjinin yüzleridir. Zihne, maddenin işlevi olarak bakın, işte size bilim; maddeye, zihnin ürünü diye bakın, işte size din. )

( Between people.
The confusion is apparent and purely verbal. What is, is. It is neither subjective nor objective. Matter and mind are not separate, they are aspects of one energy. Look at the mind as a function of matter and you have science; look at matter as the product of the mind and you have religion. Vs. About concepts and/or facts. )

( ŞÛRİŞ ile/değil ... )

( [not] TUMULT/ANARCHY vs./but CONFUSION )


- KARGO[Fr./İng. < CARGO] değil/yerine/= YÜK


- KARÎ[Ar.] değil/yerine/= OKUYUCU/OKUR


- KARÎHA değil/yerine/= DÜŞÜNME YETİSİ/GÜCÜ

( Kişide, kendiliğinde açığa çıkan düşünce ve amaç. | Doğa/tabiat. )


- KARİKATÜR[Fr. < CARICATURE] değil/yerine/= DÜŞÜNÇİZİ


- KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER


- KARIN (")AĞRISI(") ile/değil/yerine KAYGI


- KARIN KASLARIMIZI, YERÇEKİMİNE:
DİKEY değil YATAY

( Karın kasları, ayakta durduğumuz sürece, çeşitli mide/bağırsak "şişirme/şişkinliğinden" ve yerçekimine karşı koyamadığından dolayı, zamanla aşağı/yere doğru sarkma durumuna geçmektedir. Bu duruma, en etkili çare/çözüm/destek ise karnınızı, yere paralel olacak biçimde havada/boşlukta bırakmaktır. Karın duvarı/kasları, kendini çok hızlı toparlayacak ve sıkılaştıracaktır. [Her gün birkaç dakikalık mekik çekmeden ya da fazla zorlanmadan karın kaslarınızı sıkılaştırabilirsiniz.][Ellerinizin/dirseklerinizin üzerinde ya da bir koltuğun karşısına, karnınız havada/boşlukta kalacak biçimde, bir sandalye/koltuk/puf vs. üzerine yüzükoyun uzanarak da bunu sağlayabilirsiniz. Bu çok fazla zorlanmayacağınız uygulamayı her gün 2-3 dk. bile yapsanız etkisi/artısı büyük olacaktır. Tabii zamanla olabildiği kadar dayanmanızı ve süreyi artırmanızda yarar vardır. Belki daha sonra mekik çekmeye başlamak için güç ve güdülenme de sağlayacaktır.] )


- KARIN/EŞEYSEL ÖRGEN/LER:
ARKA/DA ile/ve/değil/||/<> ÖN/DE

( Dört ayak üstündeyken/üstündeyse. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İki ayak üstündeyken/üstündeyse. )

( Hayvanda ve insan gövdesinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan gövdesinde. )


- KARİNE-İ HÂL değil/yerine/= DURUMUN BELİRTİSİ


- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK


- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK


- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK

( [not] MIXED vs./and/but MESSY )


- KARIŞIK ile/ve/değil KARMAŞIK

( [not] MIXED vs./and/but COMPLICATED )


- KARIŞIM ile/ve/değil ALAŞIM

( [not] MIXTURE vs./and ALLOY )


- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE

( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )

( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )


- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK


- KARIŞTIRMA ile/ve/değil/yerine HARMANLAMA


- KARIŞTIRMA ile/ve/değil SOĞUTMA


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ve (en az) 2 (ve üzeri) İLİŞKİSİZİ/OLMAZI YANYANA GETİRMEK/KOYMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇIRPMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine EŞELEMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKALAMAK


- KARIŞTIRMAMAK:
BİRBİRİNDEN değil BİRBİRİNE
(ya da BİRBİRİNDEN AYIRMAK)


- KARLI ile/değil KÂRLI


- KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ


- KARMA ile/ve/değil BİRLEŞİK


- KARMAŞA/KARGAŞA değil/yerine YAŞAMIN OLUŞTURULMASI

( Türdeşlik ve görelilik ile. DEĞİL/YERİNE Düzen kurarak. )


- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ

( )

( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )


- KARMAŞIK YAPININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK ile/değil/yerine KARMAŞIK YAPIYI, BASİT/KOLAY ÇÖZÜMLE ÇÖZMEK


- KARMAŞIK ile/değil/yerine "SARMAŞIK"


- KARMAŞIK ile/ve/değil ÇEŞİTLİ

( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but VARIOUS )


- KARMAŞIK ile/ve/değil DOLAŞIKLIK

( [not] COMPLEX/COMPLICATED vs./and/but ENTANGLEMENT )


- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE

( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )


- KARNIBAHAR değil KARNABAHAR


- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK


- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK


- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK


- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN


- KARŞILAŞMA ile/değil YARIŞMA


- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA


- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM


- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI


- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM


- KARŞİM" değil KARDEŞİM


- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME


- KARSİNOİT/CARCINOID[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KARSİNOJEN/CARCINOGEN[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞTİRICİ


- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU


- KARSİNOMATÖZ/CARCINOMATOUS[İng.] değil/yerine/= KANSERSİ


- KARŞISINDAKİ


- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U


- KARŞIT ile/değil MUHATTAB


- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK


- KARTOGRAF/YA / KARTOGRAFİ[İng. < CARTOGRAPHY] değil/yerine/= HARİTALAMA, HARİTACILIK, ÇİZİNÇÇİ/LİK, ÇİZİMBİLİM


- KARTVİZİT değil/yerine/= TANITMA KARTI


- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN


- KARYOLA[İt.] değil/yerine/= SEKİ/SEDİR

( Üzerine yatak yapılıp yatılan tahta ya da metal sedir. | El arabası. )


- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- KARZ değil/yerine/= ÖDÜNÇ


- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS ile/ve/değil GRUP KAS

( ... İLE/VE/DEĞİL Tek bir kas gibi görünen fakat birkaç kastan meydana gelen kas. )


- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE


- KASABA değil/yerine/= İLÇE


- KASABA değil/yerine/= KIRBUCAK


- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS

( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )


- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK


- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KAŞINMA:
RAHİMDE değil VAJİNADA

( İç yüzeyde. [olmaz!] DEĞİL Dış bölgede/yüzeyde. )

( "Rahmim kaşınıyor" diye bir söz olmaz. DEĞİL "Vajina(m)da kaşıntı var/oluyor" olabilir. )


- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK


- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI


- KASTEN/KASTİ/MAHSUS değil/yerine/= İSTEYEREK/İSTENEREK/BİLEREK/AMAÇLI/AMAÇLICA


- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK


- KASVETLİ değil/yerine/= İÇSIKAN


- KAT İRTİFAKI değil/yerine/= KAT YÜKÜMLENİMİ


- KAT MALİKİ değil/yerine/= KAT İYESİ


- KAT MÜLKİYETİ değil/yerine/= KAT İYELİĞİ


- KAT'I MÜKAFTİ/PARABOL değil/yerine/= ...


- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK


- KATOLOG değil KATALOG


- KATABOLİZMA/CATABOLISM[İng.] değil/yerine/= YIKIMLAMA | YADIMLAMA


- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM


- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN

( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )

( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )


- KATAPLEKSİ/CATAPLEXIA[İng.] değil/yerine/= GEVŞEYİKALIM


- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS


- KATARAKT[Fr. < CATARACTE] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU


- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ


- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME


- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK


- KATEKSİS/CATHEXIS[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL YATIRIM


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK


- KATİ/MUHAKKAK değil/yerine/= KESİN


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN


- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"



(10/13)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 397 kez incelenmiş/okunmuştur.