Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
A'LARDA
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 5372 başlık/FaRk ile birlikte,
6251 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/6)
- AŞAĞILAMA ile/ve/<> UZAKLAŞMA
- AŞAĞILAMAK ile/ve KUTSAMAK
- AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK
- AŞAĞILIK KOMPLEKSİ değil/yerine/= ALTSANMA
- AŞAĞIYA değil AŞAĞI
- ASAL SAYI ile/>< ASAL OLMAYAN SAYI/KARE SAYI
( Asal sayıların sadece iki böleni vardır.
[1 sayısı da 4, 9, 16, 25 gibi kare sayıdır.]
İLE/><
Herhangi bir kare sayıya x dersek,
x=b.b olacaktır. Buna göre x sayısının üç böleni vardır.
x/x=x~x/1=x~x/b=b,
[1 sayısı da kare sayısı olduğundan dolayı asal olmayan sayıdır.] )
- ASAL SAYILARDA:
MILLS ile/ve/||/<> WRIGHT
( )
- ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]
( Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )
- ASALAK ile DIŞASALAK
( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )
- ASALAK ile İÇASALAK
( ... İLE Konakçının içinde yaşayan asalak. )
- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )
- ASALAK ile/değil SIĞINTI
- ASALAK ile TAMASALAK
( ... İLE Toprağa ve özümlemeye bağlı tüm besinlerini, konakçıdan sağlayan bitki asalağı. )
- ASALAK ile/değil ÜSTBİTKEN/EPİFİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/DEĞİL Başka bir bitkinin üzerinde biten fakat asalak olmayan bitki. )
- ASALAK ile YARIMASALAK
( ... İLE Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden, bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde, kendibeslek yaşayabilen, klorofili bitkilerde görülen, tam olmayan asalaklık durumu. )
- ASALAK ile/değil YATALAK
( )
- ASALAKBİLİM ile PARAZİTOLOJİ[İng. PARASITOLOGY | Fr. PARASITOLOGIE][Osm. Ar. TUFEYLİYYÂT]
( Asalakları inceleyen bilim dalı. )
- ASÂLAR:
KAŞAĞ ile MU'ÎN/İTTİKÂ ile DESTECÛB ile ŞEŞBER ile MÜTTEKÂ ile ZERDESTE ile CEVGÂN
- ASALE[Ar.] ile ASÂLÉ[Ar.]
( Çok zehirli bir yılan. İLE Bal peteği. )
- ASÂLET" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET
- ASÂLET[Ar.]/EN[Fars.] değil/yerine/= ÖZYETKİLİK / ÖZYETKİLİCE/ÖZYETKİLİ OLARAK
- ASÂLET ve/=/||/<>/>/< HAKKÂNİYET
- ASALI MUKABELEİHİLMİSİL değil/yerine/= KARŞILIKLILIK
- AŞAMA ile/ve/değil EŞİK
- AŞAMA ile ETAP
( PHASE vs. LAP/STAGE )
- AŞAMA ile/ve NOKTA
( PHASE/GRADE vs./and POINT )
- AŞAMA ile/ve SIRA
( TERETTÜB[Ar. < RÜTÛB]: Sıralanma, sırasında olma, sırası gelme. | Ait olma, icab etme, gerekme. )
( Dün, ben sizin gibiydim; yarın, siz de benim gibi olacaksınız! )
( PHASE/GRADE vs./and ORDER )
- AŞAMALI ile/ve/||/<> DALGA DALGA
- ASAMSKRİTA[Sansk.](WU-WEİ[Çince])
( Geçici olana dair olmayan. Neden-sonuç ilişkisine maruz olmayan. Doğumsuzluk ve ölümsüzlük dünyası. )
- ASAMSKRİTA[Sansk.] = WU-WEI[Çince]
- ÂSÂN[Ar.] değil/yerine/= KOLAY
- ASANDAN değil/yerine/= ÇIKAN
- ASANSÖRDE:
DOĞRUCA ADIM ATMAK değil/yerine ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK
- ÂSÂR-I ATÎKA değil/yerine/= ESKİ YAPITLAR
- AŞAR'İ değil/yerine/= ONDALIK
- ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMESİ ile/ve ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMEMESİ
( Fiziksel. İLE/VE Zihinsel. )
- ÂSÂR[Ar. < ESER] ile ASAR[Ar.] ile ÂSÂR[Ar. < ISR] ile ASÂR[Ar.] ile A'SÂR[Ar. < ASR] ile AS'AR[Ar.]
( İzler, nişâneler, alâmetler. | Âbideler. | Gelenekler, öyküler. İLE Toz. [GUBÂR] | Sığınak, sığınılacak yer. [MELCE'] İLE Görevler. | Yükler. | Kabahatler, cürümler. İLE Fakirlik. İLE Yüzyıllar. İLE Pek kibirli. | Çarpık yüzlü. )
- AŞAR/AŞARÎ[Ar.] değil/yerine/= ONDALIK
( Türkiye’de 1925 yılına kadar tarımsal ürünün onda biri oranında aynî olarak alınan vergi. | Ondalık. )
- ASAYİŞ BERKEMAL değil/yerine/= GÜVENDÜZEN YERİNDE
- ÂSÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DÜZENLİLİK | GÜVENLİK
( Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. )
- ASAYİŞ değil/yerine/= GÜVENDÜZEN
- ASCEND vs. ASSENT
- ASCERTAIN vs. LEARN
- ASCII ile/değil/yerine/> ANSI ile/değil/yerine/> ISO-8859-1 ile/değil/yerine/> Unicode UTF-8
( Başlangıçta. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Windows'ta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> HTML4'te. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> HTML5'te. )
- ASCRIBE vs. ATTRIBUTE vs. IMPUTE
- ASDIC ile SONAR
- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ
( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )
- ASEFALİ değil/yerine/= BAŞSIZLIK
- ASEKSÜEL ile/ve/değil/||/<>/< AZ SEKSÜEL
( Çeşitli neden ya da koşullarla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Çeşitli olanaksızlıklarla ya da ilişkide/evlilikte. )
- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]
( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )
- ASELBENT[Ar. ASEL + Fars. BEND] ile/ve/||/<>
( Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan aselbent ağacından gövdesi çizilerek elde edilen bir reçine türü. )
- ASELÜLER değil/yerine/= GÖZESİZ
- ASEMPTOMATİK/ASYMPTOMATIC[İng.] değil/yerine/= BELİRTISİZ
- ASENDAN/ASCENDING[İng.] değil/yerine/= ÇIKAN | YÜKSELEN
- ASENKRON/ASYNCHRONY[İng.] değil/yerine/= EŞ OĞURSUZ/EŞ ZAMANSIZ/UYUMSUZ/YADINKURUN
- ASEPSİ/ASEPSIS[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZLIK (CANLI DOKUDA MUKOZA, DERİ VB.)
- ASEPSİ ile/||/<> ASEPTİK
( Arındırma, bulaşsızlık. İLE/||/<> Arınık, bulaşsız. )
- ASEPTİK/ASEPTIC[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZ
- ASER[Ar.] ile A'SER[Ar.]
( Solaklık. İLE Pek zor ve çetin, dayanılması çok güç. | Solak. )
- ASES ile/||/<> ASES
( Gece bekçisi. İLE/||/<> Yeniçeri ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. )
- ASETAL ile ASTEALDEHİT ile ASETAMİT ile ASETANİLİT
- AŞEVİ/AŞHANE[Fars.]/LOKANTA[İt.]/RESTORAN[Fr./İng. < RESTAURANT] = YEMEK (PİŞİRME/YEME) YERİ
( Yoksullara parasız yemek yedirilen ya da dağıtılan yer, aşhane. | Düğün, nişan vb. toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer. | Tekkelerde yemek pişirilen yer. )
- ASFİKSİ/ASPHYXIA[İng.] değil/yerine/= HAVASIZ KALMA
- ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK
- ASGARİ MÜŞTEREK değil/yerine/= ORTAK PAYDA
- ASGARİ ÜCRET değil/yerine/= EN DÜŞÜK ÖDENÇ
- ASGARİ/MİNİMAL/MİNİMUM değil/yerine/= EN ALT
- ASGARİ ile/ve/<> BAŞLANGIÇ
- ASHÂB-I İNTİKAL değil/yerine/= GEÇİNÇ İYELERİ
- ASHÂB-I NAKL ile/ve ERBÂB-I AKL
( Önce inanıp sonra akıl eden. İLE/VE Önce akıl edip sonra inanan. )
- ASHAB/ESHÂB/SAHÂBE ile İHVÂN
- ASHAB ile/ve ÂLİM
- ASHAB ile MÜCTEHİD
- ASHAB ile/ve/> TABİÎN ile/ve/> TEB-İ TABİÎN
- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]
( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )
- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]
( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )
- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]
( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )
- AŞI[Ar.] ile KALEMAŞISI[Ar.]
( ... İLE Ucu kalem gibi kesilmiş çubukla yapılan ağaç aşısı. )
- AŞI ile AĞAÇ AŞILAMA
( )
( VACCINATION/INOCULATION vs. GRAFTING )
- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ
- ASİ ile ASİL
- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]
( Çok otlu. İLE Bol otlu. )
- AŞIBOYASI ile/ve/<>/< AŞITAŞI
( İçindeki demir hidroksit miktarına bağlı olarak rengi pas sarısından çok koyu, kırmızıya kadar değişen toz boya. [Eskiden, binaların dış ahşap kaplamalarında yaygın olarak kullanılırdı.] | Koyuca kırmızı, kiremit rengi. İLE/VE/<>/< Aşıboyası yapmakta kullanılan taş. )
- ASİDİFİKASYON ile/||/<> ASİDİTE ile/||/<> ASİDOREZİSTAN
( Asitleştirme, asitleşme. İLE/||/<> Asitlik. İLE/||/<> Aside dirençli. )
- ASİDİK ile/ve/||/<>/>< BAZİK
( pH değeri 7'den küçük. İLE/VE/||/>< pH değeri 7'den büyük. )
- ASİDİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ASİTÖLÇER
- ÂŞIK ÖĞRENCİ ile/ve/||/<> MELAHAT PARS
( ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT...
Melahat Pars (1918-2005)
Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.
Bir öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmemezlikten gelir.
Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi,
hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir selenle;
- "Hocam, ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı denetleyemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen." der.
Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;
- "Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?"
diyerek udunu eline alır ve şu besteyi, hoş seleniyle söylemeye başlar:
Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...
)
( )
- ÂŞIK OLMAK ile/ve/değil/||/<> "ÇARPILMAK"
- ÂŞIK OLMAK ile "HASTA OLMAK"
( FALL IN LOVE vs. "TO BE SICK" )
- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK
- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )
- ÂŞIK PAŞA ile/ve ÂŞIK PAŞA-ZÂDE
( 1272 - 1333 ile 1303 - 1481 )
( En önemli kitabı, Garîb-nâme'dir. İLE En önemli kitabı, Âşık Paşa-zâde Tarihi'dir. )
- ASIK SURATLI/LIK ile/değil/yerine CİDDİYET
- ÂŞIK VEYSEL ve/<> SELMAN EFENDİ
- ÂŞIK/ÂNE değil/yerine/= SEVGEN/CE / SEVGENCİL
- ÂŞIK ve (")MUM(")
- ÂŞIK ile ÂRİF
( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )
- AŞIK ile/değil ÂŞIK
( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )
- ASIK ile ASIK
( Somurtkan. İLE Asılı. )
- ÂŞIK <> AŞK <> MAŞÛK(A)
( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )
- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN
- ÂŞIK ile KUL
- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN
( Kardeşlerdir. )
- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK
- ÂŞIK ile ŞIPSEVDİ
( ... İLE Görür görmez seven, âşık olan kişi. )
- Âşikâr olduğu için SUS!!!
- ÂŞİKÂR ile/değil ÂŞİNÂ
- ÂŞİKÂR ile/ve/||/<> BÂRİZ
- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE
- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK
- ÂŞIKLAR ARASINDA:
VE ile/değil/yerine İLE
( Bireysellik. İLE/DEĞİL/YERİNE Birliktelik. )
( Batı'da. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğu'da. )
( Romeo ve Juliet. İLE/DEĞİL/YERİNE Leylâ ile Mecnun. )
- ASİKLİK/ACYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSÜZ | DÖNGÜSÜ DÜZENSİZ
- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]
( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )
- ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )
- ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil ZİHNİ MEŞGUL(/KAFASI DOLU) OLMAK
- ASIL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )
- ASÎL[Ar.] ile ASÎLE[Ar. çoğ. ASÂİL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Bir şeyin bütünü. | Ölüm. )
- ASIL/ESAS ile/ve/<>/|| ÖNCELİK/Lİ
( Yokluk, esas ve önceliklidir. )
- ASİL ile ÂCİZ ile BASİT
( ASİLLER İDARE EDER ACİZLER ŞİKÂYET EDER BASİTLER İFTİRA EDER )
- ASİL ile/değil AĞA
- ASIL ile/ve/<> FASIL
- ASIL ile/ve/||/<>/> FER
( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )
- ASIL ile MAYA
( BASE vs. YEAST )
- ASIL ile/ve/değil MERKEZ('DE)
- ASIL ile/değil ÖNCELİKLE
- ASIL değil/yerine/= ÖZDE/GERÇEKTE
- ASIL ile/ve UNSUR
( BASE vs./and ELEMENT )
- AŞILAMA ile/ve/<> ÇELİKLEME
- AŞILAMA ile KÜLTÜRLEME
- AŞILAMA ile ŞEKİLLENDİRME
- AŞILAMAK ile/ve/||/<> KÖKLENDİRMEK
( ... İLE/VE/||/<> Bir ağacın aşı yerini, aşı filizinin kök salması için toprağa gömmek. | Kök vermesini sağlamak. )
- AŞILAMAZ/LIK ile/değil/yerine TÜKETİLEMEZ/LİK
- AŞILANMA/MAYALANMA:
KUŞKUYU SÖYLEMEK ile/değil/yerine İMANI SÖYLEMEK
- AŞILARDA:
YARMA(ÇELİK) AŞI ile/ve GÖZ AŞI
- ASILI ile ASILLI
( Asılmış olan, asma, asık, muallak. | Asılmış bir biçimde. İLE Bir kökene dayanan, kökenli. )
- AŞİLİ değil/yerine/= MİDE SALGISI YOKLUĞU
- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK
( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )
- ASILMAK ile TIRMALAMAK
- ASILMAK ile/ve/||/<>/> YAZILMAK ile/ve/||/<>/> YÜRÜMEK
- AŞILMAMASI GEREKEN BEL ÇEVRESİ
( [dişillerde] 80 cm. | [erillerde] 94 cm. )
- ASILSIZ HABER değil/yerine/= GERÇEK DIŞI ÇAV
- ASILSIZ İDDİA değil/yerine/= GERÇEK DIŞI SAV
- ASILSIZ İHBAR değil/yerine/= YALAN BİLDİRİM
- ASILSIZ değil/yerine/= GERÇEK DIŞI
- ÂSİM[Ar.] ile ESİM[Ar.]
- AŞIM/IZ ile AŞIM/IZ
( Önleyici ilacımız. İLE Yemeğimiz. )
- ASIM = ASMA
( Asma işi/durumu. )
- ASİMETRİ ile/değil YAMUKLUK
- ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEME | BENZEŞ(TİR)ME
( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )
- ASİMİLASYON >< ADAPTASYON
( [top] Sert > Az sert > Esnek > Yumuşak )
- ASİMPTOT[Fr. < ASYMPTOTE] değil/yerine/= SONUŞMAZ
- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN
( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )
- ÂŞİNA değil/yerine/= TANIDIK/BİLDİK/TANIŞIK
- ASINDA değil ASLINDA
- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK
- ASİNERJİ/ASYNERGY[İng.] değil/yerine/= EŞ ETKİMESİZLİK
- ASİNERJİ değil/yerine/= EŞ ETKİMESİZLİK
- AŞINIM/KOROZYON/CORROSION[İng.] ile/ve TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ/ENTROPY[İng.]
( Tersinemezlik, nesnel zamanı kurar. )
- ASİNUS ile/||/<> ASİNİFORM
( Kesecik. İLE/||/<> Keseciksi. )
- AŞÎR[Ar.] ile ÂŞİR[Ar.]
( Onda bir [1/10]. | Samimi dost ve arkadaş. | Koca. İLE Onuncu. | Öşür toplayan. )
- ÂSİR[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar. < USRET]
( Bir söylenceyi/efsaneyi aktaran/nakleden. İLE Ayağı kayan. İLE [Üzüm ve benzerleri gibi şeyleri] Şırasını ya da yağını almak üzere sıkan. İLE Bitişik komşu. | Karmakarışık, dolaşık. İLE Şırası ya da yağı alınmak üzere sıkılmış şey, usâre. İLE Zor, güç, zahmetli. | Titiz. )
- ASIR[Ar.] değil/yerine/= YÜZYIL
- ASIR[Ar.] değil/yerine/= YÜZYIL
- AŞÎRÂN ile AŞÎRÂN-MÂYE ile AŞÎRÂN-PÛSELİK/PÛSELİK-AŞÎRÂN ile AŞÎRÂN-ZEMZEME
( Hüseynî-aşîrân perdesinin ve makamının adının kısaltılmış şeklidir. İLE Nasır Abdülbakî'nin, tetkik ve tahkikinde adı geçen makam. İLE Türk mûsikîsinin en eski makamlarındandır. Aşirân'da uşşak ve pûselik makamlarından mürekkeptir. İLE Sâdullah Ağa'nın düzenlediği bir makamdır. Bu makam, pûselik-aşîrân mürekkebine, mi'de bir kürdî dörtlüsü eklenmesiyle oluşmuştur. )
- ÂSİRE[Ar.] ile ASÎRE, SECÎR[Ar.]
( ... İLE Posa, cibre. )
- AŞİRET ile/değil/yerine HUKUK
- AŞİRET ile KABİLE
( Devlet örgütünün geri ve etkisiz olduğu toplumlarda bireylerin korunma ve yaşama gereksinimiyle bir şefin yönetimi altında birleşerek oluşturdukları küme. İLE ... )
- AŞİRET değil/yerine/= OYMAK
- AŞIRI ... değil/yerine DAHA YOĞUN ...
- AŞIRI "AKILCILIK" >< YARATICILIK
- AŞIRI ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/<>/>/< YAĞCI/LIK
- AŞIRI DERECE yerine İLERİ DERECE
- AŞIRI HIZ ve/||/<>/> GERÇEKLER
( Aşırı hız yapılan düşünceler, gerçeklere çarparak durur. )
- AŞIRI KİBAR/LIK ile/değil AHMAK/LIK
- AŞIRI KULLANIM ile/değil/yerine YERİNDE KULLANIM
- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ
( GARÂM ile/yerine MUHABBET )
- AŞIRI ŞÜPHECİ/LİK ile/ve/> SALDIRGAN/LIK
- AŞIRI(") ile/değil/yerine/<> ÖTE
- AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET
- AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK
- AŞIRI/LIK ve/<> EKSİK/LİK
( YARASA: "Güzelliğim" "fazla görülmesin" diye gece uçarmış. KUĞU: Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. )
( Aşırı gidersen tersi olur. )
( EXCESSIVE/NESS vs./<> DEFICIENT/NESS )
- AŞIRI/LIK ile/ve/değil SIRADIŞI/LIK
( [not] "EXCESSIVE/NESS" vs./and/but EXTRAORDINARY/INESS )
- AŞIRI/LIK ile UC
- AŞIRI/LIK ile/ve ZORLAMA
( EXCESSIVE/NESS vs./and COMPULSION )
- AŞIRI değil/yerine/>< BAŞARI
- AŞIRI değil/yerine/= ÇOK FAZLA
- ASIRLARCA değil/yerine/= YÜZYILLARCA/YÜZLERCE YIL
- ASIRLIK değil/yerine/= YÜZYILLIK
- ASİSTAN değil/yerine/= YARDIMCI
- ASİSTOLİ/ASYSTOLE[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI
- ASİT ANHİDRİT ile ASİT KLORÜR
( İki karboksilik asidin dehidrasyonu ile oluşan bileşikler. İLE Karboksilik asidin -OH öbeğinin -Cl ile değiştirilmesiyle oluşan bileşikler. )
- ASİT ANHİDRİT ile BAZ ANHİDRİT
( Asit oluşturan oksit. İLE Baz oluşturan oksit. )
- ASİT BAZ ile ASİT TUZ
( Proton veren nesne ile proton kabul eden nesne. İLE Proton veren nesne ile iyonik bileşik. )
- ASİT-DENETLEME ile BAZ-DENETLEME
( Asit çözeltileri denetleyen nesne. İLE Baz çözeltileri denetleyen nesne. )
- ASİT[İng. < ACIDE] değil/yerine/= EKŞİT
- ASİT/ASİDİTE ile/ve/||/>< NÖTRAL ile/ve/||/>< ALKALİ/BAZİKLİK/ANTİ ASİT
( 1-2-3-4-5-6 ile/ve/||/>< 7 ile 8-9-10-11-12-13-14 )
( 2[Mide sıvısı, limon suyu], 3[Sirke, bira, şarap, kola], 4[Domates suyu], 5[Sade kahve, yağmur suyu], 6[Sidik] İLE/VE/||/>< 7[Saf su, insan kanı] İLE/VE/||/>< 8-9[Deniz suyu], 10-11[Magnezyum hidroksit sıvısı], 11-12[Amonyaklı temizlik sıvısı], 12-13[Çamaşır suyu], 13-14[Yağ çözücü temizlik maddesi] )
( [H+] > [OH-] ile/ve/||/>< [H+] = [OH-] ile/ve/||/>< [H+] < [OH-] )
( )
( Suda hidrojen iyonu (H+) verebilen nesneler. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Suda hidroksit iyonu (OH-) verebilen ya da proton alabilen nesneler. )
( Proton verici nesne. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Proton alıcı nesne. )
- ASİT ile/ve/>< ALKALİ BESİNLER'İ
( MEYVELER'DE:
- TADI ASİT OLAN MEYVELER ile/ve TADI HAFİF ASİT OLAN MEYVELER
( * Portakal - Alkali
* Mandalina - Alkali
* Klementin - Alkali
* Greyfurt - Alkali
* Limon - Alkali
* Nar - Alkali
* Ananas - Alkali
İLE/VE
HAFİF ASİT OLANLAR
* Çilek - Alkali
* Domates - Alkali
* Elma - Alkali
* Armut - Alkali
* Şeftali - Alkali
* Üzüm - Alkali
* Kiraz - Alkali
* Kayısı - Asit
* Erik - Asit )
- TADI TATLI OLANLAR
* Hurma - Alkali
* İncir - Alkali
* Tatlı üzüm - Alkali
* Tatlı elma - Alkali
* Muz - Alkali
- YANSIZ MEYVELER
* Karpuz - Alkali
* Kavun - Alkali
- KURUTULMUŞ MEYVELER
* Erik - Asit
* Kayısı - Asit
* Armut - Alkali
* Elma - Alkali
* İncir - Alkali
* Muz (olgunsa) - Alkali
SEBZELER'DE:
- HAFİF UNLU ile/ve ORTA DERECE UNLU ile/ve ÇOK UNLU
( HAFİF UNLULAR
* Kuşkonmaz - Alkali
* Patlıcan - Alkali
* Mantar - Alkali
* Lahana - Alkali
* Karnabahar - Alkali
* Balkabağı - Alkali
* Salatalık - Alkali
* Kabak - Alkali
* Tere - Alkali
* Ispanak - Alkali
* Hindiba - Alkali
* Yeşil Fasulye - Alkali
* Marul - Alkali
* Mısır/Frenk Salatası - Alkali
* Pırasa - Alkali
* Tatlı Biber - Alkali
* Turp - Alkali
* Semizotu - Alkali
* Kuzukulağı - Asit
İLE/VE
ORTA DERECE UNLULAR
* Enginar - Alkali
* Pancar - Alkali
* Havuç - Alkali
* Kereviz - Alkali
* Brüksel Lahanası - Alkali
* Şalgam - Alkali
* Maydanoz - Alkali
* Radika - "Alkali
* Taze Bezelye - Alkali
* Roka - Alkali
* Bamya - Alkali
* Soğan - Asit
* Sarımsak - Asit
İLE/VE
- ÇOK UNLULAR
* Kestane - Alkali
* Patates - Alkali
* Yer elması - Alkali )
- KURU SEBZELER
* Bakla - Asit
* Kuru fasulye - Asit
* Kuru bezelye - Asit
* Mercimek - Asit
* Soya - Asit
YAĞLI MADDELER
* Avokado - Alkali
* Zeytin - Alkali
YAĞLI KURUYEMİŞLER
* Ceviz - Asit
* Fındık - Asit
* Şamfıstığı - Asit
* Amerikan fıstığı - Asit
* Badem - Alkali
TAHIL VE MAMULLERİ
* Yulaf - Asit
* Buğday - Asit
* Beyaz un - Asit
* Mısır - Asit
* Arpa - Asit
* Kepekli ve beyaz pirinç - Asit
* Çavdar - Asit
* Kepekli ekmek - Asit
* Hamur işleri - Asit
* İrmik - Asit
* Mısır unu - Asit
* Yulaf unu - Asit
* Patates nişastası - Asit
ZARARLI OLANLAR
* Kakao - Asit
* Çay ve kahve - Asit
* Baharat - Asit
* Konserveler - Asit
* Şeker ve şekerli maddeler - Asit
* Her tür pasta ve benzerleri - Asit
* Alkol - Asit )
- ASİT ile/||/<> ALKALOZ
( Gövde sıvılarında asit birikimi. İLE/||/<> Gövde sıvılarında baz birikimi. )
- ASİT ile FORMİK ASİT
( ... İLE Karıncalarda ve bazı bitkilerde bulunan asit. [HCOOH] )
- ASİT ile POLİASİT[Fr.]
( ... İLE Bileşiminde birçok asit özelliği bulunan madde. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSİTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Müneccimlerin hesaplarına göre insan hayatının uğursuz dakikaları. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Eşik, ayakkabılık. | Dergâh, tekke/tekye. )
- ASİTFAST ile/||/<> ASİT-PROOF
( Aside dirençli. İLE/||/<> Aside dirençli. )
- ÂŞİYAN MEZARLIĞI değil KAYALAR MEZARLIĞI
( ÂŞİYAN[Fars.]: Yuva, ev. | Kuş[bülbül] yuvası. )
( ÂŞİYAN KÖŞKÜ: Tevfik Fikret'in yaptırdığı köşk. )
- ASİYANOTİK değil/yerine/= MORARMAMIŞ
- ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.]
( Sütun, direk, kolon. | Kederli, üzüntülü [kadın]. İLE Hz. Mûsâ'yı, Nil'den çıkararak büyütüp yetiştiren Firavun'un eşinin adı. İLE İsyancı kadın. )
- Âşık'ını DİNLE!!!
- AŞK "HASTALIĞI" değil ÂŞIK OLMAMA(NIN YARATTIĞI) SORUN/LARI
- AŞK (İLE) ve/||/<>/> (B)İLİM (İLE)
( Bulunur, bulmak gerekir. VE/||/<>/> Bilinir, bilmek gerekir. )
- AŞK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- AŞK [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- AŞK ERBÂBI ile/ve ZEVK ERBÂBI
- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN
( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )
- AŞK YAŞAMI ile/ve/=/değil/yerine EŞEYSELLİK/SEKS YAŞAMI
- AŞK YÜZÜNDEN değil/yerine AŞK SÂYESİNDE
- AŞK-I HAKÎKÎ/İLÂHÎ ile/ve AŞK-I MECÂZÎ
- AŞK:
[bazen]
CAN ile/<> GAM ile/<> HİÇ
- AŞK:
ARAYIŞ ile/değil/yerine/>/< ADAYIŞ/ADANIŞ
- AŞK:
"SAKLAMAK" ile/değil İÇİNDE YAŞAMAK
- AŞK:
"SANDIĞIMIZ KADAR" ile/değil YANDIĞIMIZ KADAR
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞK:
ANLAMAYAN İÇİN ile/değil/yerine ANLAYAN İÇİN
( Bir günlük. İLE/DEĞİL/YERİNE Ömürlük. )
- AŞK:
ÇOK UZAK ile/ve/<>/< FAZLA YAKIN
- AŞK:
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE
( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )
( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )
- AŞK:
İKRAM değil İHSAN
- AŞK:
SİN ile/ve/||/<>/> ŞIN
( | HİPOTALAMUS ve/||/+ HİPOFİZ ve/||/+ EPİFİZ | ile/ve/||/<>/>
| İYİ/LİK ve/||/+ DOĞRU/LUK ve/||/+ GÜZEL/LİK | )
- AŞK:
SOHBET ve ZİKİR
- AŞK:
VARKEN ile/ve/||/<> YOKKEN ile/ve/||/<> BİTİNCE
( (")Bıkılan("). İLE/VE/||/<> (")Aranılan("). İLE/VE/||/<> (")Özlenilen("). )
- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER
( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK
ile
* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )
- AŞK'IN "AZALMASI/DÜŞMESİ" ile/ve/değil/<> KANIKSAMA
- AŞK'IN FİZYOLOJİSİ
( 1. FAZ:(AMFETAMİN FAZI)(6 AY - 3 YIL)
FENİLETİLAMİN
DOPAMİN
NOREPİNEFRİN
2. FAZ: ENDORFİN FAZI
GÜVEN
3. FAZ: OKSİTOSİN FAZI
VAZOPRESSİN + ÖSTROJEN
TESTOSTERON
SERATONİN > MELATONİN
RAHATLAMA > UYUKLAMA(ASETİLKOLİN-UYKUDA SALGILANIR)
(BESLENME)
- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER
AŞK'I BESLEYENLER:
( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK )
AŞK'I ÖLDÜRENLER:
( * İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK ) )
- AŞK'IN GETİRDİĞİ TUTKU ile/ve TUTKUNUN GETİRDİĞİ BELÂ
- AŞK'IN GIDASI:
ÖZLEM/HASRET ve AYRILIK/HİCRAN
- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ
- AŞK'TA:
GÖRMEK ile/ve DOKUNMAK
( Çoğaltır. İLE/VE Azaltır. )
- AŞK[Ar.] değil/yerine/= SEVİ
- ÂŞK/ÂŞIK ile/ve/<> YANAK
( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazmaktadır. )
- AŞK/ÇOĞU DURUM:
[önce] AKIM ve/sonra/||/<>/> BAKIM
- AŞK/MÂŞUK ve/<> MASUMİYET/MASUM
- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< (")MİNNETTARLIK(")
- AŞK ile/ve/<> (")TİTİZLİK(")
( FALL IN LOVE vs./and/<> (")FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS(") )
- AŞK = (FALL IN) LOVE[İng.] = AMOUR[Fr.] = LIEBE[Alm.] = AMORE[İt.] = AMOR[İsp., Lat.] = HO ER.S, HE FILIA, HE AGAPE[Yun.] = İŞK[Ar., Fars.] = MIN[Felm.]
- AŞK ile/ve/> SEVGİ
( İçine girme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> İçine alma isteği/coşkusu ile. )
( Dudaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> Yanaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. )
( Gönüldeki durum, kişiye hâkim oluyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kişi, gönlündeki duruma hâkim olabiliyorsa. )
( Aşk, düzenliyi ve güzeli, akla ve mûsikî eğitimine uygun bir biçimde sevmektir. )
( Aşk, bilincin kaymasıdır. )
( Özne ile nesnenin, sarmal birliği. )
( Kişinin, aslını bulma zevki. )
( Muhabbet Yolu, Aşk Apartmanı, No.1, o kapıdan gir! )
( Aşkta, herşeyin mânâsı var, davası yok. )
( Aşkta, özün yanmaya, gözün ağlamaya başlar. )
( Meyl edip muhabbet ettiğin şeyin, olmaması durumu. )
( Aşk/Âşık! Ölümden ne korkarsın? Korkma! Ebedî varsın! )
( Dün olmayan. | Güzelliğe duyulan özlem. İLE/VE/||/<>/> ... )
( Bağımlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, kendini kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] İLE/VE/||/<>/> Bağlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, bir parçamızı kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] )
( İTİLÂK: Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )
( Aşk ehline, önce dert düşer, aşk değil! )
( Yakıcı. İLE/VE/||/<>/> Isıtıcı. )
( "Seni seviyorum..." [Çünkü sana gereksinimim var.] İLE/VE/||/<>/> Sana gereksinimim var. [Çünkü seni seviyorum...] )
( Coşkulu, tutkulu yaşanır. İLE/VE/||/<>/> Farkındalıklı, derinlikli, dingin ve doyurucudur. )
( Başımızı döndürür. İLE/VE/||/<>/> Dünyayı döndürür. )
( FALL IN LOVE vs./and/> LOVE )
- AŞK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET
( [ölçü/ölçüsüzlük] Bireyde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumda. )
- AŞK ve/<> AF
- AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ
- AŞK ve/||/<>/>< AKIL
( Aklınızı kullandığınız kadar aşkınızı kullanmazsanız, denge/yi tutturamazsınız. )
( Sen, sen olduğun sürece o değilsin; o geldiğinde de sen olmazsın. )
- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]
( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )
( Birçok şeye [herşeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )
( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )
( Aşk ehline, sultanların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )
( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )
( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )
( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )
( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )
( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )
( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )
( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )
( )
( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )
( )
( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )
( LOVE vs./and LOVER )
- AŞK ve/<> AŞKINLIK
- AŞK ile/ve/değil ÇEKİM/CÂZİBE
- AŞK ile/ve/<>/> CESÂRET
( FALL IN LOVE vs./and/<>/> COURAGE )
- AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU
( FALL IN LOVE vs./and/<> EXUBERANCE )
- AŞK ile/ve DALÂLET
( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )
- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR
- AŞK ile/ve/> DERT
( Aşkın gıdası, derttir. )
( Söylemem derdimi, hemderde bile! )
( Aşk adamı inletir, dert adamı söyletir. )
( Dinletir. İLE/VE/> Söyletir. )
( FALL IN LOVE vs./and/> TROUBLE )
- AŞK ile/ve DEVAMLILIK
( FALL IN LOVE vs./and CONTINUITY )
- AŞK ile/ve/> EŞK[Fars.]
( ... İLE/VE/> Gözyaşı. )
- AŞK ve/> FEDÂKARLIK
( FALL IN LOVE and/> SACRIFICE )
- AŞK ve FEDÂKÂRLIK
- AŞK ile GARÂM
- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)
( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )
( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )
- AŞK ve HAKK
( Nefisle karışık aşk zillete, Allah'la karışık aşk da devlete götürür. )
( İrfaniyetle ilmin, ilimle ibâdetin araları, birer asır kadar uzaktır. Fakat aşk, bu mesafeyi bir adımda aşar gider. Aşksız da olur ama beşer ömrü yetmez. )
- AŞK ile HAYALPERESTLİK
- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK
( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )
- AŞK ile HIRS
( LOVE vs. GREED )
- AŞK ve İCÂD ETMEK
- AŞK ile/ve İHLÂS
( Aşk kelâmını anlamak için âşık olmak gerektir. )
( Âşıklar ölmez! Ölen, hayvân imiş. )
( Aşkta herşeyin mânâsı var, davası yok. )
( AŞK: VASITA-İ VUSLAT-İ İLÂHÎ )
- AŞK ve/> İHSAN
- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< İLK GÖRÜŞTE AŞK
- AŞK ve/> İRFAN
( FALL IN LOVE and/> WISDOM )
- AŞK ve/> İRFAN
- AŞK ile/< IŞK
( ... İLE/< Sarmaşık. )
- AŞK ile/ve İŞTİYÂK
- AŞK ve/<> KAVUŞMA(VUSLAT)
( İkisi de AN'dadır. )
- AŞK >< KAYITSIZLIK [NEFRET değil!]
- AŞK ve/<> KEMÂL
( AŞK: Kendi olgunluğuna/kemâline olan/yönelik tutku/şevk. )
- AŞK ve/||/<>/>/< MAHVİYET
- AŞK ve/<> MEŞK
- AŞK ve MUHABBET ve CEZBE
( Allah'a duyulan. VE İnsan'a duyulan. VE ... )
- AŞK ile/ve/||/<> ONUR
- AŞK ve/||/<>/> ŞAİR/ŞİİR
( Aşkın dokunuşlarıyla herkes şair olur. )
- AŞK ve/<> SAVUNMASIZLIK
- AŞK ile/ve/> SAYGI
( FALL IN LOVE vs./and/> RESPECT )
- AŞK ile/ve/||/<> SEVDÂ
( Hevesin geçene kadar. İLE/VE/||/<> Soluğun yetene kadar. )
( ... İLE/VE/||/<> Kalbin ortasındaki kararmaya yüz tutmuş kan. | Aşk, sevgi. | Aşırı sevgiden doğan bir çeşit hastalık. | İstek, heves, arzu. | Çok kara/siyah. | Eskilerin, insan mizâcında kabul ettikleri dört hılttan biri. )
- AŞK ile/ve/> SIDKIYET
( Birinde kül olduysan, başkasını ısıtamazsın. )
- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR
( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )
( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )
- AŞK ile/ve ŞÜKÜR
( FALL IN LOVE vs./and GRATITUDE )
- AŞK ile/ve ŞÜKÜR
- AŞK >< TAASSUB
- AŞK ile TAŞKIN SEVGİ, ĞARAM/GARAM
- AŞK ile/ve/>/değil VEFÂ
( NE MÜMKÜNDÜR VEFÂ BULMAK CİHANIN BÎ-VEFÂSINDAN
MUHİB-İ SÂDIKI YEĞDİR KİŞİNİN AKRABASINDAN )
- AŞK ile/ve YORGUNLUK
- AŞK ve/<> ZÂT
( Zât(ın)'a yol, sadece/ancak AŞK'tır. )
- AŞK ile/ve/||/<> ZEN
( FALL IN LOVE vs./and ZEN )
- AŞKA DÜŞMEK:
GÖNÜL İLE ile ZEKÂ İLE ile AKIL İLE ile DUYGU İLE ile DÜŞMEZSEK
( Yanarız. İLE Kavruluruz. İLE Çıldırırız. İLE Gülünç oluruz. İLE Kalabalığa karışıp ezilir gideriz. )
- ASKA'[Ar. < SUK] ile ASKA'[Ar.]
( Bölgeler. | Çeşme duvarlarının bölmeleri. İLE Kanarya. [kuş] )
- AŞKÂR[/Â/E], ÂŞİKÂR/E[Ar.] ile AŞKAR[Ar.]
( Belirli, açık, meydanda. İLE Koyu al. | Kızıl saçlı adam. | Doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. )
- ASKARİS değil/yerine/= YUVARLAK BAĞIRSAK SOLUCANI
- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]
( Devredici, seyyar. İLE Er. )
- ASKER/POLİS ile ZAPTİYE[Ar.]
- ASKER ile KAPIKULU
( ... İLE Osmanlı'larda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan teşkilat. )
- ASKER ile/ve/||/<> KARACI
( Kara kuvvetlerine bağlı subay, astsubay ya da er. )
- ASKER ile KARAKULLUKÇU
( ... İLE Yeniçeri Ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizleme, yemek kaplarını yıkama vb. işlerle görevli er. )
- ASKER ile KOMANDO[Fr. < COMMANDO]
( ... İLE Özel yetiştirilmiş askerlerden oluşan birlik. | Bu birlikte görevli asker. | Vurucu güç. )
- ASKER ile PENCİK[Fars.]
( ... İLE Asker yetiştirilmek üzere, savaş tutsaklarından, beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adaylarına verilen ad. )
- ASKER ile SEKBAN[Fars.]
( ... İLE Osmanlılar'da, sınır boylarında görev yapan bir sınıf asker. | Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. )
- ASKER ile/ve/||/<>/>< SİVİL
( Kep ile postal arasında sıkışıp kalma(!) İLE/VE/||/<>/>< Cüzdan ile vicdan arasında sıkışıp kalma(!) )
- ASKER değil/yerine/= SÜER/SÜ
- ASKERÎ ATAŞE değil/yerine/= SÜEL ELÇİGE
- ASKERÎ CEZA KANUNU değil/yerine/= SÜEL KIZIT YASASI
- ASKERÎ HAREKAT/OPERASYON değil/yerine/= SÜEL EYLEMGE
- ASKERÎ ŞAHISLAR değil/yerine/= SÜEL KİŞİLER
- ASKERÎ/SİLAHLI KUVVETLER/ASKERİYE değil/yerine/= SÜEL GÜÇLER/ORDU
- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ
- ASKERÎ değil/yerine/= SÜEL
- ASKERİYE/ASKERLİK (ŞUBESİ) değil/yerine/= SÜERLİK (BİRİMİ)
- ASKETİZM değil/yerine/= ADANMIŞLIK, ÇİLECİLİK
- ASKI ile FİŞKA[İt.]
( ... İLE Çapa tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit ya da hareketli demir askı. )
- ASKI ile SAP
- AŞKIM" ile/ve "İMANIM"
- AŞKIN "AZLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİĞİN ÇOKLUĞU
- AŞKIN EKSİKLİĞİ ile/değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN EKSİKLİĞİ
- AŞKIN KİŞİ ile/ve/<> AŞK('IN) KİŞİSİ
- AŞKIN OLMAMA ile/değil ZORUNLU OLMA
- AŞKIN TANRI/LAR ile YARI TANRI/LAR
- AŞKIN TANRI ile İÇKİN TANRI ile TEVHİD TANRI
( Semitik dinlerde, önce "Aşkın Tanrı" kavramıyla soyutlamaya gidilerek paganlık aşılmak istenmiş (Musevilik); sonra "İçkin Tanrı" kavramıyla "Tanrı Kutu" insana indirgenmiş (Hristiyanlık); sonra iki kavramın birleşmesine gidilerek "Tevhid Tanrı" kavramı oluşmuştur (Müslümanlık). )
- AŞKIN YAKIŞTIĞI:
"CANI SENİ/ONU ÇEKENE" değil KENDİNDEN/CANINDAN GEÇENE
- AŞKIN(TRANSANDANTAL) ile SOYUT
( AŞKIN: Farklılıkları birliğe getiren ilkeler. )
- AŞKIN/LIK ile/ve/||/<>/> BİR/LİK
- AŞKIN/LIK ile/ve/<>/> İÇKİN/LİK
- AŞKIN/LIK ile/ve/||/<>/>/>< İÇKİN/LİK
( Evrenseller. İLE/VE/||/<>/>/>< İçerikleri. )
( Değişmez. İLE/VE/||/<>/>/>< Değişken. )
( Yaşam. İLE/VE/||/<>/>/>< Yaşama kattıkların. )
( Adâlet. İLE/VE/||/<>/>/>< Yasa. )
( Tek bir nesneye ait olan. İLE/VE/||/<>/>/>< Tek bir nesneye ait olmayan. | Âleme bulaşan. )
( TRANSCENDENT/TRANSCENDENCY vs./and/||/<>/>/>< IMMANENT )
( SAMADHI ile/ve/||/<>/>/>< SAMAVAYA )
( CHAOYUE ile/ve/||/<>/>/>< ... )
- AŞKIN/LIK = MÜTEAL = TRANSCENDENT, BEYOND[İng.] = TRANSCENDANT, AU DELÀ DE[Fr.] = TRANSZENDENT, JENSEITS/DAS JENSEITIGE[Alm.] = OLTRE[İt.] = MAS ALLA DE[İsp.] = TRANS, TRANSCENDENS, ULTRA[Lat.] = PERA(N)[Yun.] = MÂVERA/Î[Ar.] = MÂFEVK[Fars.] = BOVENGAAND[Felm.]
- AŞKIN ile AŞKIN
( Sevdiğin, âşık olduğun kişi. İLE Aşan. )
- AŞKINLAŞTIRMA ile KRİSTALLEŞTİRME
- AŞKINLIĞA ULAŞMAK ile/ve/değil/yerine AŞKINLIĞIN, KİŞİDE AÇIĞA ÇIKMASI
- AŞKINLIK:
ZİHİNDEN "KURTULMA" ve/||/<> AKILDAN "KURTULMA"
- AŞKINLIK ile/ve/> GÖREVDEŞLİK/SİNERJİ
( TRANSCENDENCY vs./and/> SYNERGY )
- AŞKINLIK ve/||/<>/< İLKELERİN OYNANAMAZLIĞI
- AŞKINLIK ve/||/<> KUŞATICILIK
- AŞKINLIK ve/||/<>/< ZAMANSIZLIK
- AŞKINLIKTAKİ İÇKİNLİK ile/ve/||/<> İÇKİNLİKTEKİ AŞKINLIK
- AŞKINSAL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> AŞKINSAL VE ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ESTETİK İDEALİZM ile/ve/||/<> SALTIK İDEALİZM
( Kant ve Schelling. İLE/VE/||/<> Fichte. İLE/VE/||/<> Schleiermacher. İLE/VE/||/<> Schiller. İLE/VE/||/<> Hegel. )
- AŞKINSAL İDEALİZM ile/ve/||/<>/> SANAT
- AŞKINSAL ile AŞKIN
( Deneyimde kendi olarak ortaya çıkmamakla birlikte, deneyimi olanaklı kılan. İLE Görüde temsil olanağı bulunmayan ve bu itibarla aşkınsal unsurlarca kuşatılamayan. )
( TRANSCENDENTAL vs. TRANSCENDENT )
- AŞKINSAL = TRANSCENDENTAL[İng., Fr.] = TRANSZENDENTALE[Alm.] = TRANSCENDENTALIS[Lat.]
- ASKIYA ALINAMAZLIK ile/ve/||/<> GÖZARDI EDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> İNDİRGENEMEZLİK
- ASKIYA ALMAK ile RAFA KALDIRMAK
- Aşkım olduğundan dolayı SUSuyorum!
- Aşkını DİNLE!!!
- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE
( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )
- ASKLI ile/ve/||/<> ASKOSPOR[Fr. < ASCOSPORE]
( Sporları ask denilen torbalar içinde oluşan mantar. İLE/VE/||/<> Asklı mantarların sporu. )
- AŞKTA:
"YANMAK" ile/>< "SÖNMEK"
( Var. İLE/>< Yok. )
- AŞKTA:
ÖLMEK ile DÖNMEK
( Var. İLE Yok. )
- AŞKTA:
"SÖNMEK" ile/değil/yerine/>< "YANMAK"
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Var. )
- AŞKTA:
[ne] GÖZE ALABİLMEK ile/ve/ne de/||/<>/> GÖZÜNÜ ALABİLMEK
- AŞKTA:
SAÇMALAMAK ve/ya da SUSMAK
- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA
( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )
- AŞKTAN DOĞANLAR ile/ve/değil AŞKIN DOĞANLAR/VAROLANLAR
( Dünya/Batı. İLE/VE/DEĞİL Anadolu'da. )
- ASL[Ar.] ile CİZM[Ar.]
- ASL[Ar.] ile SİNH[Ar.]
- ASL[Ar.] ile ÜSS[Ar.]
- ASLA'[Ar.] ile ASLA'[Ar.]
( Dazlak, başının ön tarafındaki saçlar dökülmüş olan. İLE Hiçbir zaman/vakit. )
- ASLA/ZİNHAR değil/yerine/= SAKIN/SAKIN OLA/KESİNKES
- ASLA ile/yerine HAYIR!
( Asla, asla deme! )
( Never say never again! )
( NEVER vs. NO
NO instead of NEVER )
- AŞLAMA =/< AŞILAMA
( Aşlama su, aşlama kiraz vb. )
- ASLAN ile DAĞ ASLANI/YENİDÜNYA ASLANI/PUMA/KUGAR
( ... İLE Avlarını sadece akşamları yerler. )
( ... İLE Gebelik süreleri üç aydır. Patogonya'da bulunan pumalar Nisan ayında doğum yaparlar. )
( ... ile KUGAR/PUMA )
( ... ile | )
( LION vs. COUGAR )
( FELIS LEO cum FELIS CONCOLOR )
- ASLAN ile/ve ASYA ASLANI
- ASLAN ile/||/<> ASYA ASLANI ile/||/<> KONGO ASLANI ile/||/<> GÜNEY AFRİKA ASLANI ile/||/<> BARBARY ASLANI
( Afrika ve Hindistan'a özgü olan büyük bir kedi türüdür. [Genellikle Afrika savanalarında ve Hindistan'ın bazı bölgelerinde yaşarlar.] [Erkek aslanlar, dişilere göre daha büyük ve güçlüdür.] İLE/||/<> Asya'nın bazı bölgelerinde bulunan bir aslan alt türüdür.[Öteki aslan türlerine göre daha küçük bir yapısı vardır.[ İLE/||/<> Kongo Irmağı bölgesinde bulunan bir aslan alt türüdür. [Öteki aslan türlerine göre daha koyu renklidir.] İLE/||/<> Güney Afrika'nın bazı bölgelerinde yaşayan bir aslan alt türüdür. [Öteki aslan türlerine göre daha büyük bir yapısı vardır.] İLE/||/<> Kuzey Afrika'da bulunan bir aslan alt türüdür. [Ne yazık ki, bu alt tür, soyu tükenmiş durumdadır ve doğada yaşamamaktadır.] )
( PANTHERA LEO vs./||/<> PANTHERA LEO PERSICA vs./||/<> PANTHERA LEO AZANDICA vs./||/<> PANTHERA LEO KRUGERI vs./||/<> PANTHERA LEO LEO )
- ASLAN ile/ve BEYAZ ASLAN
- ASLAN ile GAZANFER[Ar.]
( ... İLE İri aslan. )
- ASLAN ile KAPLAN
( Yemek için avlanır. Toksa saldırmaz. İLE Aç ya da tok olsa da saldırır. )
( Afrika'da yaşar. İLE Asya'da yaşar. )
( Dişilleri, hem daha hızlı, hem de daha çeviktir. İLE ... )
( Yüksek kolesterol hastalarıdır. İLE ... )
( Kükremeleri, birbiriyle iletişim kurmak içindir. [avını yıldırmak için değil!] İLE ... )
( Kükreyebilirler fakat mırıldanamazlar. [Boğaz kemikleri kedilerinki gibi katı değildir. Esnek bir kirişle bağlanmıştır. Böylece gırtlakları genişleyebilmekte ve titreşmektedir] İLE ... )
( En çok kaplan, Amerika'da yaşar. )
( 300 kadar vahşi Asya Aslanı, Hindistan'ın kuzeyindeki Gujarat'ta bulunan Gir Ormanı'nda yaşamaktadır. İLE Güney Çin Kaplanı'ndan sadece 30 tane kalmıştır. )
( Dünyada 5100 ile 7500 vahşi kaplan kaldığı tahmin edilmektedir. )
( ... İLE Hindistan kaplanları 3000 ila 4700 arasındadır. [100 yıl önce 40.000 kadardı] )
( ... İLE 3 m. ve 300 kg. kadar olanları vardır. )
( ... İLE 35 kg. kadar et yiyebilirler. )
( ... İLE Yalnız yaşar ve avlanırlar. )
( ... İLE Kendi bölgelerini oluşturmak üzere 200 km. kadar yol alabilirler. )
( ... İLE Yalnızca tüyleri değil, derileri de çizgilidir. )
( ... İLE Ayakları perdeli olduğundan çok iyi bir yüzücülerdir. 15 mil kadar yüzebilirler. )
( ... İLE Alkol kokusuna dayanamazlar. İçkili herkese saldırırlar. )
( Yavruların sadece %10'u 2 yaşını geçebilir. [ve de sadece şanslı olanlar 10 yaş ve üzerine ulaşabilir] İLE ... )
( Bir dişil aslan, kızıştığında, eril aslan dört gün boyunca sürekli ve belirli aralıklarla çiftleşir. [Günde 50 keze kadar çıkabilir] [Hayatta kalan her bir yavru için yaklaşık 3000 kez ilişkiye girmektelerdir] İLE ... )
( Gebelik süreleri 105-112 gündür. İLE Gebelik süreleri 155 gündür. )
( Güneşi simgeler. İLE [şiirlerde, Dîvân Edebiyatı'nda] "Leyla" sözü geçen/görülen yerde kaplan, karanlık ve yıldız vardır/aramak gerekir. )
( Saldırmayı simgeler. İLE Kibiri simgeler. )
( VERD[Ar.]: Rengi doru olan aslan. )
( EKLEF: Koyu renkli aslan. )
( ŞİBL: Aslan yavrusu. )
( YAGUS[Ar.]["gu" uzun okunur]: Aslan şeklinde olan eski bir putun adı. )
( ile
ile
)
( Bir günde, 50 kez çiftleşebilirler. İLE ... )
( ESED[çoğ. ÂSÂD], DIRGAM/ZIRGAM[çoğ. ZARÂGIM], DIRGAME/ZIRGAME["ga" uzun okunur], ABBÂS, HAYDAR, HERSEME, HİZEBR/HİZBER[çoğ. HEZÂBİR], LEYS, MEHÎB[< HEYBET], MERHÛB, NECÎD ile NEMİR, NİMR[çoğ. NİMÂR, NÜMÛR/NİMÜR], NİMRE[: Dişil kaplan.]
NEHÎM: Aslan kükremesi ve fil sesi. | ZEİR/ZE'R: Aslan kükremesi. )
( ŞÎR/NERRE-ŞÎR[: Eril aslan.] | ŞÎR-İ MÂDE: Dişil aslan. | ŞÎR-İ YELE: Güçlü, saldırıcı aslan. )
( Maalesef, Kafkaslar'daki son aslan X. yy.'da, Türkiye'de XIX. yy. sonlarında, İran'da ise 1941'de öldürülmüştür. İLE Hazar Denizi civarındaki kaplanların soyu 1950'lerde, Java ve Bali adalarındaki kaplanlar 1937 ile 1972 arasında tükenmiştir.
LION vs. TIGER )
( FELIS/PANTHERA LEO cum FELIS/PANTHERA TIGRIS )
( EL LEON con EL TIGRE )
- ASLAN ve/<> LUMPASA
( ... VE/<> Aslan ini. [Zambiya dilinde] )
- ASLAN ile/ve MALA MALA ASLANI
- ASLAN ile NUBİYA/ATLAS ASLANI
( Ne yazık ki, soyu tüketilmiş aslan türlerinin en büyüğü ve en ağırıydı. Atlas dağları ve Kuzey Afrika'nın çoğu bölgesinde yaşarlardı. XIX. yüzyıl ortalarında soyları tükenmeye başlamış ve son aslan, 1942'de, Fas'ta görülmüştür. )
- ASLAN ile SİYAH ASLAN
- ASLAN ile TAMERİN
( ... İLE Siyah aslan. )
- ASLANAĞZI/DANABURNU ile ASLANAĞZI
( Sıracagillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki. İLE Havuz kenarlarına konulan ve ağzından su akan aslan biçiminde süs taşı. )
- ASLANKUYRUĞU ile ASLANPENÇESİ
( Ballıbabagillerden, eskiden hekimlikte, terletici olarak kullanılan bir bitki. İLE Gülgillerden, sarı, beyaz çiçekli bir yabani bitki. | Şirpençe. )
( LEONURUS cum ALCHEMILLA )
- ASLANLI YALI = SAİD HALİM PAŞA YALISI
- ASLEN değil/yerine/= KÖKÇE/SOYCA
- ASLÎ FAİL değil/yerine/= İLKİL EDİMCİ
- ASLÎ İŞTİRAK değil/yerine/= İLKİL KATILIM
- ASLÎ NÜSHA değil/yerine/= ÖZGÜN BELGE
- ASLÎ UNSURLAR ile/ve/||/<> KÜLLÎ KAİDELER
- ASLÎ ZİLYETLİK değil/yerine/= İYE ELDECİLİK
- ASLI-ASTARI (BULUNMAMAK)
( DOĞRU OLMAMAK )
- ASLI-ESASI (BULUNMAMAK/OLMAMAK)
- ASLI-FASLI (BULUNMAMA)
- ASLÎ ile/ve AHLÂKÎ
- ASLÎ ile ASİL
- ASLÎ değil/yerine/= İLKİL/BİRİNCİL
- ASLÎ değil/yerine/= ÖZYETKİLİ
- ASLINDA ... ile GERÇEKTE ...
- ASLINDA ... ile/değil/yerine ÖNCELİKLE ,,,
- ASLINDA ŞÖYLE DEĞİL! değil DEĞİL!
- ASLINDA/ESASINDA ... ile/ve/değil/yerine BİR YANDAN DA ...
- ASLINDA ile/değil/yerine AÇIKÇASI
- ASLINDA ile ASLINA BAKARSANIZ
- ASLINDA ile/ve/değil/yerine AYNI ZAMANDA
- ASLINDA ile/ve/||/<> BAKTIĞINIZDA
- ASLINDA ile BİR ANLAMDA
- ASLINDA ile/ve/değil/||/<>/< ÖZÜNDE
- ASLINDA ile/<> YANİ
- ASMA KAT ile/||/<>/> ŞİRVÂNÎ
( ... İLE/||/<> Çatı arasında ya da dükkanların üstünde yer alan alçak tavanlı asma kat. )
- ASMA[Ar.] ile ASMA[Ar.] ile ASMA'[Ar.] ile ASMÂ[Ar.] ile ASMAH[Ar.]
( Asma işi/durumu. | Asılmış, asılı. | İLE Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler. | Belirli bir tür üzüm veren bitki. [Lat. VITIS] İLE Uyanık ve "gözü açık" olan. | Keskin kılıç. İLE Eğri elli/bacaklı. İLE Pek kahraman, çok şecâatli. )
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- AŞMA ile ESNETME
- AŞMA ile/ve İLERLEME
( İlerleme engellemeleri, gerilemeyse övgüleri beraberinde getirir. )
( TO EXCEED vs./and PROGRESS )
- ASMA ile YABAN ASMASI/AKASMA/MERYEM ANA ASMASI
( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarılıcı bir bitki. )
- AŞMAK ile/ve/değil ALIŞMAK
( [not] TO EXCEED vs./and/but TO GET USED TO )
- ASMAK ile AŞMAK
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ATLAMAK
- AŞMAK ile ATLATMAK
( "TO EXCEED" vs. "TO OVERCOME" )
- AŞMAK ile/ve ÇIKMAK
( FEVKÂ ile/ve ALÂ )
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ile/ve KIRMAK
- AŞMAK ile KIRMAK
- AŞMAK ve/> ULAŞMAK
- AŞNA FİŞNE/HAŞNE FİŞNE = GİZLİ DOST/LUK
- ASO/ANTISTREPTOLYSIN O[İng.] değil/yerine/= ANTISTREPTOLİZİN O
- AŞOKA
( İmparator (M.Ö. 270) Hindistan'ın büyük Budist hükümdarı; egemen olduğu dönemde Budist sanat ve mimarlığı gelişmiş, Budist ilkelerin sosyal yapıya etkin olmasını sağlayacak uygulamalar yapılmıştır. Budizmi yaymak için Hindistan'ın değişik yörelerine, Seylan'a, Suriye'ye, Mısır'a, Makedonya'ya misyonerler göndermiştir. )
- ASORTİ
( Birbirine uygun, renk ve yapıda olan. )
- ASOSİYASYON/ASSOCIATION[İng.] değil/yerine/= ÇAĞRIŞIM | İLİŞKİLENDİRME
- AŞOZ[Yun.] değil/yerine/= YUVA
( Ahşap gemilerin omurgalarının uzunluğunca ve iki yanında borda kaplamalarının en dar yüzünü yerleştirmek için açılan keskin, sivri köşeli yuva. )
- ASPARAGAS[İng. < ASPARAGUS] değil/yerine/= ŞİŞİRME HABER
- ASPARAINEAE = HELYÛNÎYE
- ASPEKT/ASPECT[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞ
- ASPENDOS
( Antalya yakınlarında M.Ö. II. yüzyılda kurulduğu sanılan tarihi şehir. )
- ASPERGER ile/<> OTİZM
( )
- ASPH/ASSOCIATION OF SCHOOLS OF PUBLIC[İng.] değil/yerine/= HEALTH KAMU SAĞLIĞI OKULLARI DERNEĞİ
- ASPİRASYON ile/||/<>/> ASPİRATÖR
( Emme, somurma/soğurma. İLE/||/<>/> Emmeç. )
- ASPİRASYON ile/||/<> ASPİRATÖR ile/||/<> ASPİRE ETMEK
( Emerek çekme. İLE/||/<> Emçek, emeç, emmeç. İLE/||/<> Emerek çekmek. )
- ASPİRATÖR[Fr. < ASPIRATEUR] değil/yerine/= EMMEÇ
( Havadaki duman, is, koku vb. yabancı nesneleri emerek dışarı atan aygıt. | Kendine bağlanan bir kabın içindeki gazı seyreltmeye ya da sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı geçirilerek çalıştırılan araç. )
- ASR
( ZAMAN, YÜZYIL | İKİNDİ VAKTİ | İKİNDİ EŞİKTİR, DEVİRDİR][İKİNDİDEN SONRA UYUMAK MAKBUL DEĞİLDİR] )
- AŞR-I ÂHİR ile AŞR-I EVSAT ile AŞR-I EVVEL
( Ayın on günlük son bölümü. İLE Ayın ikinci on günlük bölümü. İLE Ayın ilk on günü. )
- ASR[Ar.] ile DEHR[Ar.]
- ASRÂN
( İki yüzyıl. | Gündüzün ilk zamanı. | Gece ve gündüz. )
- ASRÎ[Ar.]/MODERN[Fr./İng.] değil/yerine/= ÇAĞDAŞ
( Zamana uygun. )
- ASRÎ/MODERN/MUASIR değil/yerine/= ÇAĞDAŞ
- AŞŞA değil AŞAĞI
- ASSÂLE[Ar.]
( Arı kovanı. | Bal peteği. | Bal arısı. )
- ASSENT vs. CONFIRM vs. JUSTIFY vs. SUBSTANTIATE vs. VERIFY
- ASSERTION vs. EGO
- ASSERTION vs. TO INSIST
- ASSERTION vs./and SERIOUSNESS
- ASSI değil/yerine/= YARARLI
- ASSIMILATION vs. IDENTITY
- ASSİSTED DEVİCE değil/yerine/= DESTEKLEYİCİ AYGIT
- ASSIT/ASCITES[İng.] değil/yerine/= KARINDA SIVI TOPLANMASI
- ASSİT değil/yerine/= KARINDA SIVI BİRİKİMİ
- ASSOLİST ile SOLİST
- AST/MADUN[Ar.] >< MAFEVK[Ar.]
( Alt aşamada bulunan. / Alt. | Birinin buyruğu altında ona görevli. | Rütbe ya da kıdemce küçük olan asker. >< Üst aşamada bulunan. | Üst, yukarı. )
- ASTAT[Fr. < ASTATE]/ASTATIN
( Atom numarası 85 olan, bizmutun alfa ışınlarıyla bombardımanı sonucu elde edilen yapay öğe. [simgesi: At] )
- ASTAZİ ile/||/<> ASTENİ/K
( Ayakta duramama. İLE/||/<> Güç yitimi/güçten düşmüş. )
- ASTENİ/ASTHENIA[İng.] ile/ve/||/<>/> ASTENİK/ASTHENIC[İng.]
( Güç yitimi. Gövde/beden düşkünlüğü. İLE/||/<>/> Düşkün. Gücü yitik. )
- ASTERNİ değil/yerine/= GÖĞÜS KEMİĞİ YOKLUĞU
- ASTEROID ile METEOR/İT
( Güneş etrafında dönen kayalık ve metalik gök nesneleridir. İLE Geceleri gökyüzünde "ateş küresi" ya da "akan yıldız" biçimde görülen nesne. [Yeryüzüne çarpanlarına göktaşı/meteoroit denir] )
(
Özellik | Asteroid | Meteor |
---|---|---|
Tanım | Güneş etrafında dönen kayalık ve metalik gök nesneleri | Dünya atmosferine giren asteroid ya da kuyruklu yıldız parçaları |
Boyut | Birkaç metreden yüzlerce kilometreye kadar değişebilir | Birkaç milimetre ile birkaç metre arasında olabilir |
Konum | Genellikle Mars ve Jüpiter arasındaki Asteroid Kuşağı'nda bulunur | Atmosferde gözlemlenir; atmosferden önce meteoroid olarak adlandırılır |
Özellikler | Çoğunlukla kayalık ya da metalik; gezegenlerin oluşum sürecinden arta kalan parçalar | Atmosfere girerken sürtünme nedeniyle yanar ve ışık saçan çizgiler oluşturur; yeryüzüne ulaşırsa meteorit adını alır |
- ASTEROİT KUŞAĞI ile/ve KUİPER KUŞAĞI ile/ve OORT BULUTU
( )
( Oort Bulutu:
Adını, Jan Oort'tan alan Oort Bulutu'nun, Güneş Sistemi'ne yaklaşık 1000 - 100.000 AB/AU uzaklıkta bir bölge olduğu ve Güneş Sistemi'ni çok büyük bir küre gibi çevrelediği düşünülüyor.
1 AB/AU(astronomi birimi), Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık olup yaklaşık 150 milyon kilometredir. Bilinen en uzak gezegen olan Neptün, Güneş'e, yaklaşık 30 AB/AU uzaklıktadır.
Oort Bulutu'nun iç sınırı ile dış sınırı arasındaki uzaklık, o kadar büyüktür ki, NASA'nın, günde 1,5 milyon kilometre yol alan uzay aracı Voyager 1'in, bu hızla Oort Bulutu'na ulaşması, yaklaşık 300 yılı, Oort Bulutu'ndan çıkması ise 30.000 yılı bulabilir. )
- ASTEROİT ile/ve KUYRUKLU YILDIZ
( İkisi de gezegenler oluşurken ortaya çıkmıştır ve güneş sisteminin içinde hareket eder durumdalardır. )
( Kayaç ve metallerden oluşur. İLE/VE Tuz ve organik nesnelerden oluşur. )
( Kuyruklu yıldızların yörüngeleri, asteroidlere göre daha düzensiz ve dairesel olmaktan uzaktır. )
( Genelde, Mars ve Jüpiter asteroid kuşağında bulunurlar. İLE/VE Uzayın daha derinlerinde bulunurlar. )
- ASTHO/ASSOCIATION OF STATE AND TERRITORIAL HEALTH OFFICIALS[İng.] değil/yerine/= ULUSAL VE BÖLGESEL SAĞLIK GÖREVLİLERİ DERNEĞİ
- ASTİGMATİZM ile/||/<> HİPERMETROPİ
( Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. İLE/||/<> Yakını net görememe durumu ile ilişkili bir göz kusuru. )
- ASTİGMATİZM ile/||/<> MİYOPİ
( Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. İLE/||/<> Uzağı net görememe ile ilişkili bir göz ve kırma kusuru. )
- ASTIM ile/ve/||/<> KOAH
- ASTONISHMENT/AMAZEMENT vs. ADMIRATION
- ASTRAY vs. DEGENERATION
- ASTRONOMİ ile/ve/||/<> KOZMOLOJİ
( Nicelik. İLE/VE/||/<> Nitelik. )
( ASTRONOMY vs. COSMOLOGY )
- ASTROFİZİK değil/yerine/= GÖKFİZİĞİ
- ASTROLOJİ ile BURÇ
- ASTRONOM değil/yerine/= GÖKBİLİMCİ
- ASTRONOMİ MODELLERİ
- ASTRONOMİ MODELLERİ
( Astronomi modellerini görmek için burayı tıklayınız... )
- ASTRONOMİ'DE:
GÖZLEMLERİN DÜZELTİLMESİ ile/ve İLKELERİN DÜZELTİLMESİ
( ... İLE/VE * Metafizik * Fizik * Matematik ile. )
- ASTRONOMİ/FELEKİYAT değil/yerine/= GÖKBİLİM
- ASTRONOMİ ile/||/<> ASTROBİYOLOJİ/EKSOBİYOLOJİ ile/||/<> ASTROFİZİK ile/||/<> ASTROKİMYA
( Gök nesnelerini, olay ve olgularını inceleyen bilim dalı. Gök nesnelerini, olgularını ve gök nesnelerinin kökenlerini açıklamak için fizik, kimya ve matematik kullanılır. İLE/||/<> Evrende yaşamın ortaya çıkmasını, evrimini ve biyolojik süreçleri, jeokimyasal ve biyokimyasal etkenler ile inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalı.[Güneş düzeninin içinde ve dışında olası yaşamların araştırılması ve abiyogenez gibi konuları kapsar.] İLE/||/<> Evren de içinde olmak üzere astronomik nesnelerin ve olayların fizik ve kimya kullanarak yapısını ve ne olduğunu inceleyen astronomi dalı.[Gök nesnlerinden yayılan ışık ve elektromanyetik dalga gibi verileri toplayarak fizik ve kimya bilimleri ile inceler ve yorumlar. Çok kapsamlı bir bilim alanı olduğundan, astrofizikçiler, çalışmalarını astrofiziğin öteki alt dallarına göre biçimlendirir.] İLE/||/<> Evrendeki molekülleri, dünya dışında bulunan kimyasal ögeleri/nesneleri ve bunların etkileşimlerini geniş alanlarda, özellikle moleküler gaz bulutlarında inceleyen bilim dalı. )
- ASTRONOMİ ile/ve ASTROLOJİ
( Gökyüzü nesnelerinin[cirim] aritmetik hesaplamaları. İLE/VE Gökyüzü nesnelerinin[cirim] yeryüzüne etkileri. )
( Bâtın. İLE/VE Zâhir. )
( İLM-İ HEY'ET/FELEK ile İLM-İ AHKÂM-I NÜCÛM )
- ASTRONOMİ ile/ve İLÂHİYAT
( ASTRONOMY vs./and TEOLOGY )
- ASTRONOMİ ile/ve OPTİK
- ASTRONOMİ ve TIP
( ASTRONOMY and MEDICINE )
- ASTRONOMİ değil/yerine/= UZAYBİLİM
- ASTRONOMİK BİRİM[AB/AU] ile/||/<> ATOMİK KÜTLE BİRİMİ[DALTON(DA)[< JOHN DALTON]]
( Yaklaşık olarak 150 milyon kilometreyi ifade eder.[Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık, zaman zaman değiştiğinden, en uzak oldukları nokta ile en yakın oldukları noktanın uzaklık ortalaması alınır. Böylece 1 astronomik birim[AB] 149,597,870,700 metre olarak kabul edilir.] İLE/||/<> Atomik boyutlardaki temel kütle ölçü birimi.[1 Atomik Kütle Birimi (AMU), Karbon-12 atomunun kütlesinin 1/12'sine eşittir.] )
- ASTRONOMİK değil/yerine/= ABARTILI
- ASTRONOMİK değil/yerine/= GÖKBİLİMSEL
- ASTRONOT[Fr. < ASTRONAUTE] = KOZMONOT[Fr. < COSMONAUTE]
( Uzaya çıkan kişi, uzay araştırmacısı. )
- ASTSUBAY ile BAŞGEDİKLİ
( ... İLE En yüksek rütbeli astsubay. )
- ÂSÛDE[Fars.] değil/yerine/= RAHAT, DİNÇ OLAN | SUSKUN
- ASÛF[Ar.] ile ASÛF[Ar. < ASF]
( Çok şiddetli rüzgâr. | Hızlı yürüyen. İLE Çok zulüm eden. )
- ASÛM[Ar.] ile ASÛM[Ar.]
( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Obur, açgözlü. )
- ÂSUMAN[Fars. < ÂSMÂN] değil/yerine/= GÖKYÜZÜ
- ASURA
( Titan'a ya da düşmüş bir meleğe benzeyen bir varlık. )
- AŞÛRE PİŞİRMEK yerine AŞÛRE KAYNATMAK
( Muharrem'in 9'unda pişirilir, 10. gün dağıtımı yapılır. )
- AŞÛRE ile/ve/<> ANAŞABUR/ANUŞABUR
( ... İLE/VE/<> Bakliyat kullanılmaz. Tatlı değildir. )
- AŞÛRE ile/ve/||/<> ÇORBA
- AŞÛRE ile/ve/<>/|| EBRÛ
- AŞÛRE ile SARAY AŞÛRESİ
- ASURLULAR ile/ve/<> PERSLER
- AŞVÂ'[Ar.]
( Gece, gözü görmeyen. [bayan] )
- ASVAGOŞA
( Hintli Budist şair ve filozof(M.Ö. 100). Zen geleneğinde 12. Pîr olarak kabul edilir. )
- ASVALT" değil ASFALT
- AŞVE
( Akşam karanlığı. )
- AT BUNLARI DIŞARI:
BAŞKALARINI değil KENDİNİ
( Kendinde bulunan farklı/çeşitli "zihinleri/kişileri", kendi kulağını tutarak dışarı atmak. )
- AT IRKI değil AT
( 1850 öncesinde, "at/ın soyu" diye bir olgu yoktu. )
- AT İZİ ile "İT İZİ"
- AT OUTSIDE vs. FAR AWAY
- AT SİNEĞİ ile CIZ SİNEĞİ ile ÇEÇE SİNEĞİ ile ET SİNEĞİ ile EV SİNEĞİ/KARASİNEK[Lat. STOMOXYS CALCITRANS] ile MEYVE SİNEĞİ ile SIĞIR SİNEĞİ ile SİRKE SİNEĞİ[Lat. DROSOPHILA] ile SU SİNEĞİ ile UYUZ SİNEĞİ
( Çiftkanatlılardan, uzunluğu 8 mm. kadar olan, kanatları büyük ve küt, at, sığır, domuzların bacak, kuyruk aralarında yaşayan, eklembacaklı bir sinek türü. İLE Kişiye, uyku aşılayan sinek. İLE ... İLE ... İLE Uzaya çıkmış ilk hayvan. İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... )
( HORSE FLY vs. TSE-TSE FLY vs. ... vs. HOUSE FLY vs. FRUIT FLY vs. ... vs. ... vs. ... vs. ... )
( HIPPOBOSCA EQUINA cum ... cum ... cum ... cum ... cum ... cum ... cum ... cum ... )
- AT THE BEGINNING vs. IN THE BEGINNING
- AT vs. IN
- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!
- AT:
"BÜYÜK" değil ŞİŞMİŞ/ŞİŞİRİLMİŞ
( İnsan, atla olan ilk ilişki dönemlerinde, bugünkü fiziksel özelliklerine sahip değildi. [Zamanla, kişiler tarafından şişirilmiş/büyütülmüşlerdir.] )
- AT:
GEYİK ve KAYIK ve HÖYÜK
( Önden bakınca. VE Yandan bakınca. VE Arkadan bakınca. )
- AT:
GÜÇLÜ ile/ve/değil DAYANIKSIZ
- AT:
HİÇKİMSENİN ve/<> HERKESİN(BİNENİN)
- AT:
SEÇEN ve/<> SEÇİLEN
( O, sizi seçer. VE/<> Siz, onu seçersiniz. )
- AT:
YAKALANAN değil GELEN
- AT[Fars.] ile EŞEK/AFRİKA EŞEĞİ ile KATIR
( At ve eşek kendi neslinin devamı olan hayvanlardır. Hem kendi içlerinde, hem de at ile eşek arasındaki farkları bilmek gerekir. Katır ise, at ile eşeğin çiftleştirilmesi ile oluşan bir hayvandır. Üçü de geviş getirmeyenler[non rumminants] sınıfındadır. )
( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE Gebelik süreleri 348-377 gündür. İLE ... )
( Atlarda safra kesesi yoktur. )
( Eşeklerin kulakları, atlarınkinden çok daha uzundur. )
( FERESİYYE: Atgiller. )
( AKRAH: Alnı beyaz at. )
( BELAK: Ayakları alacalı at. )
( BÛR[Fars.]/KÜMEYT[Ar..]: Doru, kızıla çalar at. [KÜRÂN, KÜREND, KÜRENG[Fars.]: Kırmızı/al renkli at.] )
( EBREŞ: Sisli, alaca benekli at. )
( GARRÂ': Alnında beyaz bir lekesi, akıtması olan at vs. )
( SABÂH-ÜL-HAYR: Bazı atların alnında bulunan beyaz leke. [beyazlık alnından burnunun üstüne kadar uzarsa buna "akıtma" denilir.] )
( HACÎL[Ar.]/ŞİKÂL[Fars.]: Üç ayağı beyaz[sekili] olan at. )
( HANEB[Ar.]: Atın arka ayaklarının ortasında bulunan dirsek gibi dışarı çıkık bölümü. )
( İŞKİL/İŞKÎL[Fars.]: Önden sağ ve arkadan sol ayağı beyaz olan at.[Araplarca hiç makbul sayılmaz] )
( KARAKUŞ: Atların ayağında görülen bir hastalık. )
( MEŞBÛB[Ar. çoğ. MEŞÂBÎB]: İki ayağı beyaz olan at. )
( MEŞKÛL[Ar.]: Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
( NEVEND/E[Fars.]: Hızlı giden at. )
( ESB-İ YELE[Fars.]: Koşucu at. )
( PÂLÂ/PÂLÂD/PÂLÂDE/PÂLÂY[Fars.]: Yedek at. )
( PULÂD-REG[Fars.]: Sert damarlı, dayanıklı at. )
( PÂY-İ SEMEND: At ayağı. )
( RÜMMÂNÎ[Ar.]: Kır ile doru arasında bir donu olan at. )
( SABÂ-REFTÂR[Ar., Fars.]: Rüzgâr gibi hafif ve çabuk giden. )
( SARÎH[Ar. çoğ. SARÂİH]: Safkan Arap atı. )
( SEBBAK[Ar.]: Yüğrük[İyi yürüyen/koşan. | Çalışkan. | Çevik, güçlü.] at. )
( SEMEND[Fars.]: Kula[: al ile kır arası] at. | Çevik ve güzel at. )
( ŞU'LE[Fars. çoğ. ŞUAL]: Atlarda beyaz tüylerden oluşan benekler. )
( TAHCÎL[< Ar. HACLE]: Atların ayağında beyaz siğil bulunması. )
( TEKÂVER[Fars.]: Koşucu, seğirtici at. | ESB-İ TEKÂVER: Koşu atı. )
( URNE[Ar.]: Bıcılgan hastalığı.[atların topuklarına yakın yerlerin iltihaplanması] )
( ÜSTÛR[Fars.]: Davar, at ve katır gibi dört ayaklı hayvan. )
( VERD, VERD-İ AĞBES[Ar.]: Doru at. | Hz. Muhammed'in yedi atından birinin adı. )
( YA'FUR[Ar. | çoğ. YAÂFİR]: Hz. Muhammed'in Hayber Vak'ası'nda ganîmet olarak aldığı bir eşeğin adı. )
( HEDÎR[Ar.] / ŞÎHE[Fars.]: At kişnemesi. )
( NEHÂK/NEHÎK/NÜHÂK[< NEHK]: Eşek anırtısı. )
( 6000 - 8000 yıl önce, Türkistan'da evcileştirilmişlerdir. İLE 6000 yıl önce, Etiyopya ve Somali'de evcileştirilmişlerdir. İLE ... )
( Eşek, şehveti simgeler. )
( HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]: Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )
( PÂDE[Fars.]: Eşek ve sığır sürüsü. )
( [Ermenice] ... ile AVANAK ile ... )
( ile ile )
( Süleymaniye Kütüphanesi'nde, incelenmeyi bekleyen 57 adet yazma bulunmaktadır. )
( * SAKARYA: ATATÜRK'ün atı/nın adı.
* HAYYAM: Halife Abdülmecid'in atı/nın adı.
* DERVİŞ: Enver Paşa'nın atı/nın adı.
* MARENGO: Napolyon'un atı/nın adı.
* BUKEFALOS / ÖKÜZ KAFA: İskender'in atı/nın adı.
* İNKİTATUS(SENATÖ): Kaligu'nın atı/nın adı. )
( RAHVAN: Koşarken bir yandaki iki bacağını aynı anda atan at. )
( ÇAVAA[Batı Moğolistan Tsengel Tuvaları'nda]: 1 yaşındaki at. )
( ... ile MERKEB, HIMAR, AYR[çoğ. A'YÂR] ile BAGL/[BAGLE: Dişil katır], BAĞLÜ )
( ESB, FERES, RAHŞ[: Gösterişli, yürük ve güzel.], BÂRE, BÂR-GÎR ile HAR/MARSIVAN ile ESTER )
( HORSE vs. DONKEY[< DUN&MONKEY][end of XVIII. century] [JACK/JACKASS(male) | JENNY(female)] vs. MULE )
( EQUUS CABALLUS cum EQUUS ASINUS cum EQUUS MULUS )
( EL CABALLO con ... con ... )
- AT[T]ENÜASYON ile/||/<> AT[T]ENÜE
( Güçsüzleştirme, güç yitirimi, zayıflatma, azaltma. İLE/||/<> Güçsüzleştirilmiş, zayıflatılmış, azaltılmış. )
- AT ile/ve/<> AD
- AT ile AKHAL TEKE ATLARI
- AT ile ALABABACAK AT
( ... ile EBLAK )
- AT ile ALABACAK
( ... İLE Ayağında sekil olan at, eşek vb. | Ara bozucu, dönek, uğursuz kişi. )
- AT ile ALACALI AT
( ... ile ABRÂŞ )
- AT ile AŞKAR/EŞKAR[Ar.]
( ... İLE Koyu kırmızı doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. Battal Gazi'nin atının adıdır. Aşkar Devzâde denilen bu at çok yetenekliymiş. )
- AT ile AT ile At
( Atma, fırlatma, gönderme kökü, eylemi ve buyruğu. İLE Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan, beygir, düldül. | Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş. İLE Astatin'in simgesi. )
- AT ile BEYDÂH/BİDAH[Fars.]
( ... İLE Sert başlı, haşarı at. )
- AT ile/ve/değil/yerine/||/<> BİSİKLET
- AT ile/ve COB, TEVSEN
- AT ile DAV/ZEBRA
( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE Gebelik süreleri 345 gündür. )
( ile )
( Zebraların çizgileri, ölümcül hastalıklar taşıyan at sineklerinin üzerlerine konmasını engeller. )
( HORSE vs. ZEBRA )
( EQUUS CABALLUS cum EQUUS ZEBRA/HIPPOTIGRIS BURCHELLI )
( ... con LA CEBRA )
- AT ile DRUGU/TÜRK ATI
( İlk İslâm devrinde Türk-atı(Esb-i Türk) ünlüydü. )
( Türk at kültürü ile birlikte, iğdiş, yağız, ulak, yam, yamçı, yılkı sözcükleri Arapça'ya ve Farsça'ya geçmiştir. )
- AT ile DÜLDÜL[Ar.]
( ... ile Hz. Muhammed'in, Ester cinsi, dişil katırı. )
- AT ile EDHEM
( ... İLE Karayağız at. )
- AT ve/<> İNSAN
- AT ile KAMIŞKULAK
( ... İLE Kulakları ince, düzgün ve dik at. )
- AT ile KARAYAĞIZ AT
( ... ile EDHEM )
- AT ile/ve/değil/yerine KATIR
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Atın yapamadıklarını sağlama olanağı sunar. )
- AT ile KIR AT
( ... ile EŞHEB )
- AT ve/||/<> KÖPEK
( Sezgi. VE/||/<> Sadakat. )
- AT ile KÜHEYLAN
( ... İLE Hızlı koşan arap atı. | Gözü sürmeli, cins arap atı. )
( HORSE vs. MUSTANG )
- AT ile MUSTANG(/MESTENGO)
( HORSE vs. MUSTANG )
- AT ile/değil PREZAVALSKI ATI
( ... İLE/DEĞİL Gobi Çölü'nde, step iklimine dayalı, kısa boylu atlar. )
- AT ile SÜT KIRI
( ... İLE Beyaz renkli at donu. | Bu renkte olan at. )
- AT ile TEVSEN[Fars.]
( ... İLE Başı sert at. )
- AT ile YABANİ AT/KULAN
( ... vs. WILD BRUMBIES )
- AT ile YAKUT ATI
( ... İLE Kısa bacaklılardır.[Yakutistan'da] )
( ... İLE/VE/<> At yetiştirmede usta olan boyların atları, -60 °C'de bile dışarıda kalabiliyormuş. )
- ATA EFENDİ ve/||/<> NAZİF EFENDİ
- ATA'yı tanı ve öyle KONUŞ!!!
- ATA[Türkçe] ile ATÂ'[Ar.]
( Baba. | Dedelerden/büyükbabalardan her biri. | ATATÜRK sözcüğünün kısaltılmış biçimi. İLE Bağışlama, bahşiş. [> TEÂTÎ] )
- ATA/LAR ile/ve BAHADIR/LAR
- Ata/ların ile KONUŞ!!!
- ATA ile HATA
- ATABEK ile/||/<> ATABEY
( Eski Türk devletlerinde şehzadelerin eğitimi ve bölgenin yönetimi ile görevli vezir. İLE/||/<> Selçuklu şehzâdelerin eğitimiyle uğraşan öğretmen. )
- ATABEY/ATABEK ile Atabey
( Eski Türk devletlerinde, özellikle Selçuklu'larda, şehzadelerin eğitimi ya da bağımsız olarak bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir. İLE Isparta iline bağlı ilçelerden biri. )
- ATAERKİLLİK ile/ve/değil/yerine/< ANAERKİLLİK
( PATRİARKAL avec ... )
- ATAİST ile/değil ATEİST
- ATAK/ATTACK[İng.] değil/yerine/= ANİ GELİŞEN | NÖBET
- ATAK/LIK ile/ve/||/<> GÖZÜKARA/LIK
- ATAK ile/değil/ne yazık ki !SALDIRGAN
- ATAK ile ATAK[Fr. < ATTAQUE]/OFANS[Fr. < OFFENCE]
( Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr. Çevik, hareketli. | Geveze. | Aniden başlayan hastalık nöbeti. İLE Atılım. | Saldırı, saldırış, hücum, hamle, akın. | Gol atmak ya da sayı kazanmak amacıyla yapılan akın. )
- ATAK ile/ve SERİ
( ATTACK vs./and SWIFT )
- ATAKÖY ile/ve/<> ŞİRİNEVLER
- ATAKSİ ile/||/<> DİSTONİ
( Kas koordinasyonunun bozulması. İLE/||/<> Kas tonusunun bozulması ve istemsiz kas devimleri. )
- ATAKSİ ile/||/<> DİZESTEZİ
( Kas koordinasyonunun bozulması. İLE/||/<> Anormal duyusal algı. )
- ATAKSİ değil/yerine/= SARSAKLAMA
- ATAL[Ar. çoğ. A'TÂL] ile ÂTÂL[Ar. < ITL]
( Gövdenin örtülü olmayan bir yeri. [özellikle ense] | Tüm gövde. | Bir kişinin güzelliği. İLE Koltuk altları. | Böğürler. | Yanlar, kenarlar. )
- Atalar'ını DİNLE!!!
- ATÂLET[Ar.] değil/yerine/= EYLEMSİZLİK/SÜREDURUM
- ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )
- ATÂLET ile/ve/||/<> DİRENÇ
- ATÂLET ile/ve/değil/<>/< OLANAKSIZLIK
- ATAR DAMAR ile ATAR KANAL
( ... İLE Yumurtalardaki spermaları, sidik yoluna salan iki kanal. )
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- ATARAKSİYA
( Hiçbir heyecan ya da zihin etkisiyle uyarılmayan dinginlik, acıya olduğu kadar kıvanca karşı da ilgisizlik. )
- ATARDAMAR YANGISI ile/ve TOPLARDAMAR DUVARLARI YANGISI ile/ve AK KAN BEZİ YANGISI(ADENİT) ile/ve KALP KAPAKÇIĞI YANGISI
( ARTERİT ile/ve FLEBİT/TROMBOFLEBİT ile/ve VALVULITIS )
- ATARDAMAR ile ANA/BÜYÜK ATARDAMAR/AORT[Fr./İng. < AORTE]
( ... İLE Temiz kan damarı. )
( ARTERY vs. AORTA )
- ATAŞE[Fr. < ATTACHÉ]["ATEŞE" değil! ] değil/yerine/= UZMAN
( Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı. )
- ATAŞE değil/yerine/= ELÇİGE
- ATAŞMAN/ATUŞMAN/ATTACHMENT[İng.] değil/yerine/= İLAÇ DOKUNDURMA | ISLAK UYGULAMA
- ATASÖZÜ ile/ve BERCESTE
( ... İLE/VE Kolayca hatıra geliveren ve yüksek bir anlam taşıyan mısra ya da beyit. | Sağlam ve lâtif. | Seçme. )
- ATASÖZÜ = PROVERB[İng.] = PROVERBE[Fr.] = SPRICHWORT[Alm.] = PROVERBIO[İt.] = PROVERBIO[İsp.]
- Atatürk gibi DİNLE!!!
- Atatürk'ü DİNLE!!!
- ATATÜRK ve/||/<> ANITKABİR
( )
- ATATÜRK ve/||/<>/< BEHİÇ ERKİN
( )
- ATBÂ'[Ar. < TIB] ile ATBA'[Ar.] ile ATBÂ[Ar. < TABY]
( Dereler, kanallar. İLE En pis. İLE Meme başları. )
- ATEİST ile DİNDAR-ATEİST
- ATEİST ile/değil POZİTİVİST
- ATEİZM["ATAİZM" değil!] ile TEİZM
( Ateizm, tanrı tanımazlık, tanrı bilgisine, düşüncesine, inancına sahip olmamak. İLE Teizm, öncelikle ve sadece tanrıyı, aracısız, din ve/ya da hiçbir dinî etkilenim olmadan düşünmek, kabul etmek, inanmak, yaşamak. )
- ATEİZM/ATEİST:
TANRI TANIMAZ/LIK ile/ve/değil TANRIYI KARIŞTIRMADAN BİLİMSEL ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA YAPMAK
- ATEİZM ile AGNOSTİSİZM/LAEDRİYE[Ar.]
( AGNOSTİK: Bilinemez; Sınırlarını çizmek. )
- ATEİZM ile DEİZM
- ATEİZM ile MATERYALİZM
- ATEİZM ile NATURALİZM
- ATEL/SPLINT[İng.] değil/yerine/= DIŞTAN KEMIK/EKLEM SABİTLEYİCİ
- ATELEKTAZİ değil/yerine/= AKCİĞER BÜZÜŞMESİ
- ATELEKTAZİ ile/||/<> BRONŞEKTAZİ
( Akciğerin bir bölümünün ya da tamamının çökmesi. İLE/||/<> Bronşların kalıcı olarak genişlemesi ve yangılanması. )
- ATELEKTAZİ ile/||/<> PNÖMOTORAKS
( Akciğerin bir bölümünün ya da tamamının çökmesi. İLE/||/<> Akciğer zarları arasında hava birikmesiyle akciğerin sönmesi. )
- ATELEKTAZİ ile/||/<> PNÖMOTORAKS
( Akciğerin bir bölümünün ya da tamamının çökmesi. İLE/||/<> Akciğer zarları arasında hava birikmesi sonucu akciğerin çökmesi. )
- ATELEKTAZİ ile/||/<> PNÖMOTORAKS
( Akciğerin bir bölümünün ya da tamamının çökmesi. İLE/||/<> Akciğer zarları arasında hava birikmesi sonucu akciğerin sönmesi. )
- ATELYE/ATÖLYE değil/yerine İŞLİK
( Zanaatçıların ya da resim, yontu gibi sanatlarla uğraşanların çalıştıkları yer. | Gömlek. )
- ATEME
( Atâlet, işsizlik; üşengeçlik, tembellik. | Gecenin ilk üçte biri. )
- ATENÜASYON/ATTENUATION[İng.] değil/yerine/= ETKİ ZAYIFLAMASI
- ATENÜASYON değil/yerine/= ZAYIFLAMA | AZALMA
- ATERİNA[Yun.]
( Gümüş balığı. )
- ATERİNA[Yun.] ile SARDALYE[İt.]
( Gümüşbalığı. İLE Ateşbalığı. )
( ... cum CLUPEA PILCHARDUS )
- ATEROJENEZ/ATHEROGENESIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ GELİŞİMİ
- ATEROJENİK/ATHEROGENIC[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLEŞTİREN
- ATEROSKLEROZ/ATHEROSCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= DAMAR SERTLİĞİ
- ATEŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ATEŞ ALEV
- ATEŞ BACAYI SARDI ile BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
- ATEŞ BÖCEĞİ ile MAVİ ATEŞ BÖCEĞİ
( ... İLE Yeni Zelanda'da görülmektedir. )
- ATEŞ ÇİÇEĞİ[Lat. SALVIA SPLENDENS] ile ATLAS ÇİÇEĞİ ile ÇADIR ÇİÇEĞİ ile ÇUHA ÇİÇEĞİ ile GÜZELHATUN ÇİÇEĞİ HANIMELİ(HONEYSUCKLE) ile ITIR ÇİÇEĞİ ile İPEK ÇİÇEĞİ ile KAHKAHA ÇİÇEĞİ/GÜNDÜZ SEFASI ile KOHLERIA ÇİÇEĞİ ile KÜPE ÇİÇEĞİ ile LÂVANTA ÇİÇEĞİ ile MAHMUR ÇİÇEĞİ ile MUM ÇİÇEĞİ ile PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ile SALON ÇİÇEĞİ ile SARAY ÇİÇEĞİ ile TELGRAF ÇİÇEĞİ ile YAYLA ÇİÇEĞİ ile YILAN ÇİÇEĞİ ile YILDIZ ÇİÇEĞİ ile ÖLMEZ ÇİÇEK ile GELİNCİK ÇİÇEĞİ(POPPY)[Lat. FRITILLARIA IMPERIALIS]
- ATEŞ İSTİDASI ile/ve/=/||/<> BAŞA HASIR YAKMA
- ATEŞ TOPRAĞI ile ATEŞ ÇİMENTOSU
( İçinde SiO2 ve alümin[Al2O3] bulunan, mineraller bakımından zengin, ergime noktası 1600 °C'nin üstünde olan ve ateş tuğlası yapımında kullanılan kil. İLE Ateş tuğlası yapımına elverişli, ateş toprağı ile yapılan, ateşe dayanıklı çimento, yüksek alüminli çimento. )
- ATEŞ[Fars.] ile/ve ALEV
( Zihinde. İLE/VE Gözde. )
( Kavram. İLE/VE Nesne. )
( Yanıcı nesnelerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr. | Tutuşmuş olan nesne. | Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer ya da araç. | Patlayıcı silahların atılması. | Genellikle hastalık etkisiyle artan gövde sıcaklığı, kızdırma. | Öfke, hırs, hınç. | Coşkunluk. | Tehlike, felaket. | Büyük üzüntü, ıstırap. İLE Yanan maddelerin ya da gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule. | Sıcaklık. | Kıvılcım. | Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama. | Aşk ateşi. )
( NÂR ile/ve ŞU'LE[çoğ. ŞUAL] )
( ÂDÎŞ ile/ve ... )
( FIRE vs./and FLAME )
- ATEŞ/NÂR değil/yerine/= OD
- ATEŞ ile AHKER
( ... İLE Ateş koru. )
- ATEŞ ile/||/<> AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ
( ... İLE/||/<> Karın, göğüs ya da eklemlerde tekrarlayan ağrılı yangı atakları ile karakterize kalıtsal bir durum.[Bu ataklara genellikle ateş ve bazen döküntü ya da baş ağrısı eşlik eder. Bazen kalp, beyni ve omuriliği çevreleyen zar ve testisler gibi gövdenin öteki bölgelerinde de inflamasyon görülebilir.] )
- ATEŞ ile/değil ÂTAŞ[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL Susuzluk. )
- ATEŞ ile AZ SOĞUK ALGINLIĞI
( FEVER vs. FEWER COLD )
- ATEŞ değil/yerine/= ISINÇ
- ATEŞ ve/<> KORUK
- ATEŞ ile MÂYİ-İ NÂRÎ
( ... İLE Güneş gibi su halindeki ateş. )
- ATEŞ ile NİRÂN[< NÂR, NÛR]
( )
( ... İLE Aydınlıklar, parıltılar, ışıklar. | Tamu, cehennem. | Sönmeyen ateş. )
- ATEŞ = ÖFKE
- ATEŞ ile/ve TOPRAK
( ... İLE/VE Hazinet-ül esma. )
- ATEŞ ile YANGIN
( FLAME vs. FIRE )
- ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ
( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )
( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )
- ATEŞ ile YUL/YULA/MEŞALE[Ar.]
( FLAME vs. TORCH/FLAMBEAU )
- ATEŞBALIĞI/SARDALYA/SARDALYE[İt.][Lat. CLUPEA PILCHARDUS] ile VONOZ[Yun.] ile SARDUNYA(SARDINE) ile SAZAN(CARP)[Lat. CYPRINUS CARPIO] ile KOLYOS ile HAMSİ(ANCHOVY) ile BAKALYARO[Lat. MERLANGUIS MERLANGUS] ile ÇİNGENE PALAMUDU ile MALTAPALAMUDU[Lat. NAUCRATES DUCTOR] ile TORİK(BONITO) ile ALTIPARMAK ile LÜFER/KUNBER[Ar.] ile ÇİNAKOP/TEMNODON SALTATOR[Lat.] ile ÇİPURA/AURATA AURATA[Lat.] ile HANİ/SERRANUS CARILLA[Lat.] ile HARHARYAS/CARCHARHINUSLAMIA[Lat.] ile İSTRONGİLOS[Lat. SMARIS VULGARIS] ile İŞKİNE[Lat. SCIAENA UMBRA ] ile İZMARİT[Lat. MAENA VULGARIS] ile KOFANA[Yun.] ile TEKİR[MUGIL SURMULLETUS] ile BARBUNYA/BERBUNİ[Ar.]/MULLUS BARBATUS[Lat.] ile KÂĞITBALIĞI ile KALKAN ile KILIÇ ile LAHOS/LAGOS/KAYAHANİSİ[Yun.] ile LİPSOS[Yun.][Lat. SCORPAENA PORCUS] ile MAZAK[Lat. TRIGIA LINEATA] ile MELANURYA[Lat. SPARUS MELANURYA] ile MORİNA[Lat. GADUS MORRHUA] ile MERLİN BALIĞI ile PİSİ ile PLATİKA[Lat. ACERINA CERNUA] ile RİNA/TIRPANA[Lat. RAJA BATIS] ile SARIAĞIZ[Lat. SCIAENA AQUILLA] ile SARIBALIK[Lat. IDUS JESSES] ile SARIGÖZ[Lat. SARGUS SALVIERI] ile SARIHANİ[Lat. EPINEPHELES GIGAS] ile SARPA[Yun.][Lat. BOOPS SALPA] ile SİNAGUD ile SİVRİ ile KARAGÖZ ile MARANGOZBALIĞI/TESTEREBALIĞI[Lat. PRISTIS PRISTIS] ile MERCAN ile USKUMRU(MACKEREL)[Lat. SCOMBER SCOMBRUS] ile ÇİTARİ/BOX SALPA[Lat.] ile ÇOPRABALIĞI/COBITIS[Lat.] ile ÇOPURİNA ile ÇOTİRA/BALISTES CAPRISCUS[Lat.] ile ÇURÇUR/CRENILABRUS[Lat.] ile DAĞALASI/SALMA ALPINUS[Lat.] ile YAYINBALIĞI[Lat. SILURUS GLANIS] ile YAZILIHANİ[Lat. SERRANUS SCRIBA]
- ATEŞE:
BENZİN değil/yerine/>< SU
- ATEŞLE PİŞMEK ile/ve/yerine GÜNEŞLE TATLANMAK
- ATEŞTE(ALEVDE) ile/değil/yerine ISIDA/ISIYLA
( Yemeği/besini, dolaylı [tencerede/tavada vb.] ya da doğrudan [mangalda], ateşin/alevin üzerinde pişirmek/ısıtmak yerine kumun bulunduğu bir tepsinin/havuzun içinde pişirmek/ısıtmanın farkı, yemeklerdeki lezzet farkı kadardır. )
- ATF-I BEYÂN[Ar.] ile SIFAT[Ar.]
- ATFETMEK ile İTHAF ETMEK ile ADDETMEK
( Bir işi ya da bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek. | Yöneltmek, çevirmek. İLE Birinin adına sunmak, armağan etmek. İLE Saymak. )
- ATHÂR[Ar. < TÂHİR] ile ATHAR[Ar.]
( Hanımların, âdet ve doğumdan kurtuldukları zamanlar. İLE Çok temiz olan. )
- ATHEISM vs. THEISM
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile ÂTÎ/ÂTÎYE[Ar. < UTV] ile ATÎ[Ar.]
( Gelecek, gelen [kişi ya da şey]. | Gelecek zaman, istikbal. | Önde, aşağıda. İLE İsyân eden, kafa tutan. İLE İnatçı, "kalın kafa/lı". )
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile GELECEK
( GELECEK, GELEN KİŞİ/ŞEY | GELECEK ZAMAN, İSTİKBAL | ÖNDE, AŞAĞIDA )
- ATIF[Ar. < ATF] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ
( Bir tarafa çevirme. | İlişkili bulma. | Gönderme. | Bir başkasının daha önce yayımlanmış çalışmasına yapılan gönderme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. )
- ATIF[Ar.] ile İSTİSNÂ[Ar.]
- ATIF değil/yerine/= GÖNDERME
- ATIF ile/ve PAY ALMA
( ATTRIBUTION vs./and TO GET SHARE )
- ATIF ile TEŞMİL
- ATIF ile YORUM
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. [Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz.] )
( ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION )
- ÂTIFET[Ar. çoğ. AVÂTIF] değil/yerine/= KARŞILIK BEKLEMEDEN GÖSTERİLEN SEVGİ, İYİLİKSEVERLİK
- ÂTIFET değil/yerine/= KUTSEVGİ
- ÂTIK
( Yavru kuş. )
- ÂTİK[Ar. çoğ. AVÂTİK] ile ÂTİK[Ar.] ile ATÎK/ATÎKA[Ar. < ITK]
( Sırtın üst bölümü. İLE Berrak, sâf; karışmamış, değerli/kıymetli. İLE Eski. | Hür. | Güzel, genç kız. | Asîl. | Hz. Ebû Bekir'in takma adı/lâkabı. )
- ATİK[Ar.] ile KADÎM[Ar.]
- ATIK ile ARTIK
- ATİK ile ATİK/A
( Çabuk davranan, çevik. İLE Eski, eski zamanla ilgili. )
- ATIK ile ÇÖP
( WASTE vs. GARBAGE )
- ATIK ile FAZLALIK
( WASTE vs. EXCESS )
- ATİK ile/değil KADÎM
( Eski. İLE/DEĞİL Eskiyi ardına alarak ve sağlam köklere dayanarak bugüne karşılık verecek ve geleceğe yönelik olabilmesidir. )
- ATIK ile/değil KALINTI
- ÂTIL (KALMAK) değil/yerine/>< ÂDİL (OLMAK)
- ATIL ile/değil ÂTIL
- ÂTIL ile/değil METRUK
- ÂTIL değil/yerine/= SÜREDURAN
- ATILAN TOKADIN:
"SAHİBİ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>/< NEDENİ
- ATILGAN = INTREPID[İng.] = INTRÉPIDE[Fr.] = UNERSCHROCKEN[Alm.] = INTREPIDUS[Lat.]
- ATILGAN ile KAPILGAN
( ... İLE Kolayca etkilenen, herşeye çabuk kapılan. )
- ATILIM ile/ve/<>/< KATILIM
- ATILMAK ile/ve/değil/||/<>/< İSTENİLMEMEK
- ATILMAZ/LAR ile/ve/<> SATILMAZ/LAR
- ATILMIŞ/LIK ile "FIRLATILMIŞ/LIK" ile "DÜŞÜRÜLMÜŞ/LÜK" ile "İNDİRİLMİŞ/LİK"
- ATIM/PULSE, PULSUS[İng.] değil/yerine/= VURU
- ATIMİ/ATHYMIA[İng.] değil/yerine/= DUYGU YİTIMİ
- ATIN, AYNI ANDA:
BİR YANI/YÖNÜ ve ÖTEKİ YANI/YÖNÜ
( Buzul koşullarında (bile) yaşayabilen. VE/>< Sıcaktan ölebilen. [Hiçbir özel koşula gereksinimi olmadan, doğada kendi başına yaşamını sürdürebilen.] )
( * SEVİMLİ ve KORKAK
* CESUR ve OYNAK
* GÜVENİLİR ve (PEK) GÜVENİLMEZ[/GÜVENİLMEYEBİLİR] )
- ATIN:
ÖNÜ ve ARKASI ve ORTASI/SIRTI
( Isırır. VE Teper. VE Batar. )
- ATİNA ile ATİNA
( Yunanistan'ın başkenti. İLE Rize - Pazar ilçesinin eski adı. )
- ATİNA ve/<>/>< SELANİK
( ... VE/<>/>< Ege'nin en güzel yarımadalarından biri olan Halkidıkide'de bulunmaktadır. [Adını, Büyük İskender'in üvey kızkardeşi olan Thessalonica'dan almıştır.] )
( ... VE/<>/>< "Thermaikos körfezinin gelini" olarak da bilinen Vardar[Aksios] ırmağının ağzında, Yunan tanrılarının dağı Olympos'un karşısında kurulan Selanik, Bizans döneminde, İstanbul'dan sonra, bölgenin en önemli kentiydi. Bugün de, Yunanistan'ın ikinci büyük kenti olan Selanik'in tek rakibi, adını, tanrıça Athena'dan alan başkent Atina'dır. )
( ... VE/<>/>< Selanik, Kordon sefalarının benzerliği ile İzmir'in küçük kardeşi olarak da tanınır. )
- ATİNA ve/<> SYNTAGMA MEYDANI
( Syntagma[Anayasa] Meydanı, Atina'nın merkezi kabul edilmektedir. )
- ATIP-TUTMA
- ATİPİK/ATYPICAL[İng.] değil/yerine/= SIRA/ÖRNEK DIŞI
- ATIŞ değil ATIF
- ATIŞMA ile/değil/yerine ÇAKIŞMA
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak. | Söz yarışı etmek. | Doğru, açı, yüzey gibi geometrik biçimler, üst üste konulduklarında, birbirini bütünüyle örterek eşit olmak. )
- ATIŞMAK ile AYTIŞMAK
( Tartışmak. | Kendine dargın olan bir kişiye barışıkmış gibi söz söylemek. | Çocuk oyunlarında ebeyi ya da takımda olanları belirlemek için karşılıklı olarak adım atmak. İLE Atışmak, tartışmak, münakaşa etmek. | Halk şairlerinin belirli bir ayak çerçevesinde karşılıklı atışması. )
- ATIŞMAK ile ÇATIŞMAK
- ATIŞTIRMAK değil/yerine NİTELİKLİ BESİNLERİ, YAVAŞ YEMEK
- ATIYORUM/Z değil ATF EDİYORUM/Z
- ATIYORUM değil/yerine SESLİ DÜŞÜNÜYORUM!
( Örnek vermeden önce ya da bir bağlantı kurmadan önce iyi düşünmek ve bunu doğru/iyi belirtmek gerek! )
( Benzetmede/teşbihte, hata olmaz/olmamalı! [Yanlış/yetersiz örnekle istenilen aktarılamaz, amaca ulaşılamaz(maksat hâsıl olmaz)!] )
- ATİYYE[Ar.] ile CÂİZE[Ar.]
- ATİYYE[Ar.] ile NİHLE[Ar.]
- ATKI AÇIKLIĞI ile/<> ETKEN/EFEKTİF/HESAP AÇIKLIK ile/<> SERBEST AÇIKLIK
( İki anakiriş arasındaki kirişleme açıklığı. | Atkı[lenot] boyu. İLE/<> Bir strüktür öğesinin dayanaklarının, eksenden eksene uzaklığı. İLE/<> Bir kirişin iki dayanağı arasındaki kesintisi açıklık ya da yatay uzaklık. )
- ATKI ile ATKI/LENTO[Fr. LINTEAU]
( ... İLE Kapı ve pencerelerin üstüne yerleştirilen, ağaç, taş ya da beton kiriş, üst eşik, boyunduruk/yük. )
- ATKI ile ATKI ile ATKI ile ATKI ile ATKI/ARGAÇ
( Soğuğa karşı, omuzlara, başa, sırta ya da boyna alınan örtü. İLE Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde, ayağın üstünden geçen, yanda iliklenen, ince, uzun parça. İLE Ekin demetlerini, yükseğe atmaya yarayan araç. İLE Kapı ve pencerelerin üstüne atılan, ağaç, taş ya da beton destek, üst eşik. İLE Dokumacılıkta, mekikle enine atılan iplik. )
- ATKI ile ÇÖZGÜ
( Yatay. İLE Dikey. )
- ATKI ile/ve ETOL
( ... İLE/VE Uzun omuz atkısı. )
- ATKUYRUĞU ile ATKUYRUĞU ile AT KUYRUĞU
( Köksapı ömürlü olan, daha çok, nemli yerlerde yetişen ve ilaç olarak kullanılan bir bitki. İLE Saçları, başın arkasında toplayarak yapılan saç biçimi. İLE Atların kuyruğu. )
( EQUISETUM ARVENSE cum ... )
- ATLA DEVE (DEĞİL)
- ATLAMA TAŞI CAMİSİ
( Unkapanı'ndadır. )
- ATLAMAK ile/değil ALIŞIK OLMAMAK
- ATLAMAK ile ES GEÇMEK
- ATLAMAK ile/ve/||/<>/> PATLAMAK
- ATLANTİK/ATLAS OKYANUSU ve/<> PLATA IRMAĞI
( Uruguay'ın dünyaca ünlü kumsalı/plajı olan Punta del Este'deki ucun, bir tarafında Atlantik Okyanusu, öteki tarafında ise Plata Irmağı'nın ağzı görülmektedir. )
- ATLAS KEMİĞİ[Boyun omurlarının birincisi] ile AŞIK KEMİĞİ ile BEL KEMİĞİ/AMUDUFIKARİ ile ÇEKİÇ KEMİĞİ ile DİRSEK KEMİĞİ ile ELMACIK KEMİĞİ ile KOL KEMİĞİ ile ÖRS KEMİĞİ
- ATLAS OKYANUSU ile/ve/||/<> BÜYÜK OKYANUS ile/ve/||/<> HİNT OKYANUSU ile/ve/||/<> GÜNEY OKYANUSU ile/ve/||/<> KUZEY BUZ DENİZİ
- ATLAS OKYANUSUNDA:
[KUZEY AMERİKA] LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BELLE ADASI BOĞAZI ile/ve/||/<> FUNDY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CHESAPEAKE KOYU ile/ve/||/<> SARGASSO DENİZİ ile/ve/||/<> FLORİDA BOĞAZI ile/ve/||/<> APALACHEE KOYU ile/ve/||/<> CAMPECHE KOYU ile/ve/||/<> YUCATAN KANALI ile/ve/||/<> HONDURAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> COLON KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VENEZUELA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MONA BOĞAZI ile/ve/||/<> ANEGADA BOĞAZI ile/ve/||/<> AMAZON AĞZI ile/ve/||/<> MARAJO KOYU ile/ve/||/<> MARCOS KOYU ile/ve/||/<> BLANCA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. MATIAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. JORGE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GRANDE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MACELLAN BOĞAZI
- ATLAS[İlk omur]:
İNSANDA ve TARİHTE/MİTOLOJİDE
( Kafatasını taşır. VE Aklı taşır. )
- ATLAS[Yun.] ile ATLÂS[Ar. < TALAS]
( Düz, havsız, tüysüz. | Büyük harita. | Atlas Denizi. | Dünyanın, bir ülkenin/bölgenin, fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih gibi konularda, toplu, tutarlı bilgi vermek için biraraya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi. | Bir kitabın sonuna eklenen ya da bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim ya da levhaların tümü. | Boyun omurlarının, üstten birincisi. İLE Eskitmeler. | Eski, aşındırılmış. )
- ATLAS ile/ve/yerine LACİVERT ATLAS
( Kırmızıdır. İLE/VE/YERİNE Nadirdir. )
- ATLATMA ve/> MUTLULUK
- ATLET[Fr. < ATHLÈTE] ile ATLET[Fr. < ATHLÈTE]
( Kolsuz, askılı fanila. İLE Atletizmle uğraşan kişi, atletizmci. )
- ATLET[Fr.] ile/ve FANİLA[İt.]
( Kolsuz. İLE/VE Kollu. )
- ATLET ile/ve/||/<>/> TAVŞANLIK
( ... İLE/VE/||/<>/> Değerli ağaçlarla ince işler yapma sanatı. | Atletizm yarışlarında rekor kırması beklenen atletin önünde koşup tempoyu yüksek tutan atletin yaptığı iş. )
- ATLI KARINCA ile AT ile KARACA[Erkek çocuklar atlara, kız çocukları Karaca'ya bindirmekten!]
- ATLI KARINCA ile/ve SİYAH KARINCA ile/ve HUBUBAT YİYEN KARINCA
( Tatlı, yağ ve peynir yerler. İLE/VE Üzümün ve meyve ağaçlarının suyunu emerler. Yuvalarındaki çöpler, yapraklar üzerine kusar, katılaşan bu usâreyi kışın emerler. İLE/VE Buğdayın, arpanın sürgün yapacak yerini kesip yerler. )
( PONERA GRANDIS cum ... cum ... )
- ATLI KİŞİLERİN HEYKELLERİNDEKİ ATIN AYAKLARININ:
İKİSİ DE HAVADA ile/||/<> BİRİ HAVADA ile/||/<> İKİSİ DE YERDE
( Savaşta ölmüştür. İLE/||/<> Savaşta aldığı yaralar nedeniyle ölmüştür. İLE/||/<> Doğal nedenlerle ölmüştür. )
( )
- ATMA/ATMAN[Sansk.](ATTA[Palice]) ile ATMA-BHAKTİ ile ATMA-PRAKASH
( En Yüce Benlik (Öz), bireysel ruh. Atman, Prakriti'nin üç guna'sından ötedir. Eylemi yapan atmandeğil, sadece Prakriti'dir. İLE En Yüce Olan'a isâbet. İLE Öz Varlık'ın ışığı. )
- ATMA/ATMAN[Sansk.](ATTA[Palice]) ile ATMARAM
( Her varlıkta varolan ölmez, bozulmaz, değişmez, bileşmez özvarlık; varolan herşeyin ne kadar değişik görünümde de olsa aynı özvarlığı paylaştığı doktrin. Upanişadlar'da kendi özünü kavrayan kişinin Brahma ile bütünleştiğine, Tanrı ile bir olduğuna inanılır. İLE Öz Varlık'ın sevinci. )
- ATMACA ile BÂŞAK
( ... İLE Bir cins küçük atmaca. )
- ATMACA ile ÇAKIR/ÇAKIRDOĞAN (ÇAKIRKUŞU)
( ... İLE Kanatları atmacadan dah uzun ve geniş, kuyruğu biraz daha kısa ve yuvarlak ucludur. )
( ... İLE Ormanlarda ürerler. )
( ... İLE Kışın ağaçlı açık arazilerde yaşarlar. )
( ... vs. GOSHAWK )
( ... cum ACCIPITER GENTILIS )
- ATMACA ile CURA
( ... İLE Küçük atmaca. )
- ATMACA ile/değil DELİCE
( ... cum CIRCUS )
- ATMACA ile ÖTÜCÜ ÇAKIR
( ... İLE Kurak ve çalılık açık arazilerde yaşarlar. )
( ... vs. DARK CHANTING GOSHAWK )
( ... cum MELIERAX METABATES )
- ATMACA ile ŞAHİN ile DOĞAN
( En küçük tür avcı. Cepten çıkarılıp avın üzerine fırlatılmasından dolayı atmaca adını almıştır. İLE Kartalgillerden, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarında yaşayan, 50-55 santimetre uzunluğunda yırtıcı bir kuş. [Atmacadan biraz daha büyük.][En hızlı yırtıcı kuş.]]Çok kısa sürede 120 km. hıza ulaşabilir.] İLE En gösterişli avcı kuş. )
( BAVLI: Doğan yavrusu. )
( ŞEVÂHÎN[Ar.]: Şahinler/doğanlar. )
( ile ile )
( ... İLE Sahibi için avlanır. İLE Kendi için avlanır. )
( ... İLE Avının bir parçasını, sahibinin pişirip vermesiyle yer. İLE Avını, doğrudan çiğ olarak yer. )
( [ağzında] ... İLE Kan yoktur. İLE Kan vardır. )
( Daha fazla ayrıntılı bilgi için burayı tıklayınız... )
( TAYR-İ HÜR ile ŞAHİN ile ... )
( İCÎ, BÂŞE/BEŞE ile ŞÂHÎN, ŞEHBÂZ ile BÂZ )
( GOSHAWK/SPARROW HAWK vs. HAWK, SPARROWHAWK, BUZZARD vs. FALCON )
( ACCIPITER CENTILIS/NISUS cum ACCIPITER, BUTEO BUTEO, PERNIS, FALCO PEREGRINUS cum FALCO (COLUMBARIUS) )
- ATMACA ile YAZ ATMACASI (YOZ ATMACA)
( ... İLE Kanatları, atmacadan daha uzun ve sivridir. )
( ... İLE Yaprak döken ormanlarda ürerler. )
( ... İLE Sürüler halinde göç ederler. [Eylül ortasında, İstanbul Boğazı'ndan geçerler.] )
( ... vs. LEVANT SPARROWHAWK )
( ... cum ACCIPITER BREVIPES )
- Atmadan KONUŞ!!!
- ATMAK ile/ve FIRLATMAK
- ATMAK ile SALLAMAK
- ATMAK ile SATMAK
- ATMAK değil TERK
- ATMAN[Sansk.] = ATTA[Palice]
- ATMAN ile/ve/||/<> BRAHMAN
( İÇKİN ile AŞKIN )
- ATMIŞ ile/değil ALTMIŞ
( Kişinin eylemi. İLE/DEĞİL Sayı. )
- ATMOSFER değil/yerine/= ORTAM
- ATÖLYE değil/yerine/= İŞLİKEV
- ATOM AĞIRLIĞI ile/ve ATOM ÇEKİRDEĞİ
( Atomun bir molünün gram olarak kütlesi. Toplam atomik kütle. İLE/VE Bir atomun proton ve nötronlarını taşıyan merkezi bölümü. )
- ATOM ALTI/NDA ve/<> BÜTÜNLÜK/TE
( Belirsizliğin yaşandığı alanlar. )
- ATOM DÜZEYİ ile/ve/> MOLEKÜLER DÜZEY ile/ve/> ORGANEL DÜZEYİ ile/ve/> GÖZE DÜZEYİ ile/ve/> DOKU DÜZEYİ ile/ve/> ORGAN DÜZEYİ ile/ve/> ORGAN DÜZENİ(SİSTEMİ) DÜZEYİ ile/ve/> ORGANİZMA DÜZEYİ
( Hücrenin İç Yapısı'nı izlemek için burayı tıklayınız... )
- ATOM FİZİĞİ ile/||/<> (BAĞIL) ATOM KÜTLESİ/ORTALAMA KÜTLE ile/||/<> ATOM NUMARASI[ALM. Z/AHL: SAYI.]
( Atomun ve moleküllerin yapısını, enerji düzeylerini, moleküller arası bağlar ve elektronik geçiş spektrumu gibi olayları inceleyen bilim dalı.[Atomlar çok küçük yapıda olduğundan, özellikleri dolaylı teknikler aracılığıyla ölçülür. Atomun yaptığı ışımalar sonucunda özellikleri tanımlanır. Bu ışımaların ölçümü, "spektrometre" denilen araçla sağlanır.][Lazer, fotosel lambalar, elektron mikroskobu, atom fiziğinin uygulamalarından bazıları.] İLE/||/<> Bir atomun kütlesinin, atomik kütle birimi cinsinden tanımlanması.[Bir atomdaki protonların, nötronların ve elektronların kütlelerinin toplamı.] İLE/||/<> Kimyasal bir ögenin çekirdeğindeki proton sayısı.[Proton sayısı, ögeler için ayırt edici bir özelliktir. Her ögenin atom numarası birbirinden farklı olduğundan, periyodik cetveldeki ögelerin sırası, proton sayılarıyla belirlenmektedir.][Evrendeki en hafif öge olan hidrojenin çekirdeğinde sadece bir proton bulunduğundan, hidrojenin atom numarası 1'dir ve periyodik cetvelde 1. sırada yer alır.] )
- ATOM GRAM ile ATOM NUMARASI
( 1 mol atomun, gram cinsinden kütlesi. İLE Atomun, elektronlarının sayısı ya da çekirdekteki protonların sayısı. )
- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI
( )
- ATOM NUMARASI ile/ve KÜTLE NUMARASI
( Bir atomun çekirdeğindeki protonların sayısı. [Her bir öğe/element için kendine özgü atom numarası vardır.] İLE/VE Bir atomun çekirdeğindeki protonların ve nötronlarının sayısının toplamı. [Kütle numarası, atom çekirdeğindeki proton ve nötronların toplamına eşittir.] )
- ATOM ÜSTÜ ile/ve ATOM ALTI
- ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE
( Bölünmüş olduğu kabul edilir. İLE/VE/DEĞİL Felsefede bölünemeyen anlamını karşılamaya devam eder. )
( Fizikte bölündüğü düşünülen şey bölünmüştür fakat o atom değildir. En son bölünemeyendir atom. )
- ATOM(BÖLÜNEMEZLİK) = ATOME[İng.] = ATOME[Fr.] = ATAMUS, INDIVIDIUM CORPUS[Lat.] = (HE) ATOMOS[Yun.] = CUZ'UN LA-YETECEZZA, ZERRE[Ar.] = ATOM, ZERRE[Fars.] = PARAMANU, TANMATRA, ANU[Sans.] = YUANZI[Çince] = GENŞİ[Jap.] = NGUYÊN TU'[Vietnamca] = PARÁNY[Macarca]
- ATOM ile/ve/değil/yerine BÖLÜNEMEYEN EN KÜÇÜK
- ATOM ile/ve/< ÇEKİRDEK ile/ve/< PROTON/NÖTRON(NÜKLEON[Fr. < Lat.]) ile/ve/< MEZON[Fr. < Yun.] ile/ve/< ELEKTRON ile/ve/< KUARK
( 10¯8 cm. İLE/VE/< 10¯¹² cm. İLE/VE/< 10¯¹³ cm. | Elektrondan ağır, protondan hafif bir atom nesneciği. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. )
( ATOM vs./and/< NUCLEUS vs./and/< PROTON/NEUTRON vs./and/< MÉSON vs./and/< ELECTRON vs./and/< QUARK )
- ATOM ile/ve/değil EŞİK
- ATOM değil/yerine/= EYCİK
- ATOM ile İYON
( Elektriksel olarak nötr olan temel kimyasal birim. İLE Elektrik yükü taşıyan atom ya da molekül. )
- ATOM ile/ve/||/<>/> MOLEKÜL
( Kimyanın en temel yapı taşı. Ögenin kimyasal özelliklerini belirler. İLE/VE/||/<>/> Atomların bir araya gelerek oluşturduğu yapıları tanımlar. )
( Nesnenin en küçük birimi. İLE İki ya da daha fazla atomdan oluşan yapı. )
- ATOM ile MONAD
- ATOM ile/ve/||/<>/> ÖZDECİK/MOLEKÜL[Fr./İng. MOLECULE]
( Bölünemeyen. İLE/VE/||/<>/> Pek ufak parça. )
( Bir ögenin özelliklerini taşıyan, nesnenin en küçük birimi. İLE//VE/||/<>/> İki ya da daha fazla sayıda atomun kovalent bağlarla birbirine bağlanmasıyla oluşan nesne. )
( CEVHER-İ FERDÎ )
( [kökeni/etimolojisi] TOMOS[Yun.]: Bölmek. İLE/VE ZERRE[Ar.] )
( Rotasyon. İLE/VE Sirkülasyon. )
( ATAMUS cum/et ... )
( ATOMOS )
- ATOM ile/ve/||/<> TO KENON
( Bölünemeyen. İLE/VE/||/<> Boşluk. )
( Fiziksel. İLE/VE/||/<> Matematiksel. )
- ATOM ve/||/<>/< TORYUM[Th]
( Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacık. VE/||/<>/< Atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan, yoğunluğu 112,6 olan, 1700 °C'de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir öğe. )
- ATOM ile ZERRE
- ATOMAL/ATOMİK değil/yerine/= ATOMSAL
- ATOMALTI - ÇEKİRDEĞİN İÇİ
- ATOMCU KELÂM ile/ve İBN-İ SÎNÂ'CI KELÂM
- ATOMİK KÜTLE ile MOL KÜTLESİ
( Bir atomun kütlesi. İLE Bir mol nesnenin kütlesi. )
- ATOMİK KÜTLE ile MOLEKÜLER KÜTLE
( Bir atomun kütlesi. İLE Bir molekülün kütlesi. )
- ATOMİK ORBİTALİ ile/||/<>/> MOLEKÜL ORBİTAL
( Atom içindeki elektronların bulunduğu bölge. İLE/||/<>/> Molekül içindeki elektronların bulunduğu bölge. )
- ATOMİK[Fr.] ile/>< ANTİATOMİK[Fr.]
( ... İLE/>< Atom silahlarının ya da ışınlarının etkilerine karşı koruyucu etkisi olan (giysi, sığınak vb.) )
- ATON İKANETON
- ATON[< ADONAI] ve/<>/< ATUM/ATOM ve/<>/< AMON
( Gökteki nur. VE/<>/< Yerdeki nur. VE/<>/< Gönüldeki nur. )
( Evrende/ilâhta. VE/<>/< Dünyada/evrende. VE/<>/< İnsanda/kalbinde. )
(
)
( Güneş. VE/<>/< Zerre. VE/<>/< İnsan. )
- ATONİ ile/||/<> ATONİK
( Gergi/gerim yitimi. İLE/||/<> Gevşek, gergisiz. )
- ATOPİK DERMATİT ile/||/<> KONTAKT DERMATİT
( Genetik ve çevresel etmenlerin neden olduğu süreğen bir deri yangısı. İLE/||/<> Derinin alerjen ya da irritan nesnelerle teması sonucu oluşan yangılanma. )
- ATP/ADENOSINE TRIPHOSPHATE[İng.] değil/yerine/= ADENOZİN TRİFOSFAT
- ATRAVMATİK/ATRAUMATIC[İng.] değil/yerine/= ÖRSELEMEYEN
- ATRAVMATİK değil/yerine/= ÖRSELEMEYEN
- ATREZİ/ATRESIA[İng.] değil/yerine/= KÖRLENİM
- ATREZİ ile/||/<>/> ATREZİK
( Gerileme. | Doğuştan tıkanıklık. İLE/||/<>/> Gerilemiş. )
- ATRİ[Y]UM ile/||/<> ATRİ[Y]AL
( Kulakçık. İLE/||/<> Kulakçık [ile ilgili]. )
- ATRİYAL ile/||/<>/> ATRİYOVENTRİKÜLER
( Kulakçığa ait. | Situs kulakçık konumu. İLE/||/<>/> Kulakçık-karıncık. )
- ATRİYUM/ATRIUM[İng.] değil/yerine/= KULAKÇIK
- ATRİYUM değil/yerine/= KULAKÇIK
- ATROFİ/ATROPHY[İng.] ile KÖRELİM/KÖRELME
( Körelme, dumur. Örgen ya da dokunun beslenemeyerek küçülmesi. )
- ATROFİ ile/||/<> ATROFİK/ATROFİYE
( Körelim. İLE/||/<> Körelmiş. )
- ATTAPULGIT ile/ve/<> KAOLIN(IT)
( İspanya toprağı. İLE/VE/<> ... )
- ATTITUDE vs. MANNER
- ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION
- ATTRIBUTION vs./and TO GET SHARE
- ÂTÛN, BEÇEDÂN, ZÂK, ZÂK-DÂN[Fars.], MEŞÎME[Ar.], RAHİM[Ar.] değil/yerine/= DÖLYATAĞI
- ATVÂD, CEBEL[Ar. < TAVD] ile/ve/< A'LÂM[Ar. < ALEM]
( Dağlar. İLE/VE Yüksek dağlar. )
- ATYANTA-ABHAVA
( Mutlak yokluk. )
- AUGMENTASYON ile/||/<> AUGMENTE
( Büyütme, güçlendirme. İLE/||/<> Güçlenmiş. )
- AUGMENTED REALITY[İng.] değil/yerine/= ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK
- AUGUST COMTE ve/||/<>/> GEORGE SARTON ve/||/<>/> AYDIN SAYILI
- AUGUST COMTE ve ST. SIMON
- AUGUSTE RODIN ile/ve/||/<>/> KEMAL KÜNMAT
( "Düşünen Adam" heykelini yapan. İLE/VE/||/<>/> Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki "Düşünen Adam" heykelini yapan. )
- AUGUSTINUS ile/ve/<> ABELARDUS
( Anlamak için iman ediyorum. İLE/VE/<> İman etmek için anlamaya çalışıyorum. )
- AUK ile BÜYÜK AUK
( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. )
( ... cum PINGUINUS IMPENNIS )
- AUM:
SOLUK ve/||/<> SESSİZLİK
- AURORA ile/ve AURA/ÖNCÜL DUYUM, ÖNCÜL BELİRTİ, GÖVDENİN ÇEVRESİNDEKİ ENERJİ ALANI
( Kuzey kutbu ışıkları. İLE/VE İnsan gövdesi etrafındaki ışıma/tireşim/enerji. )
- AUTOCRITAS" ile "POTESTAS"
( "Tanrıya ait". İLE "İnsana ait". )
( Evrende. İLE Dünyada. )
( Tüm güç, Tanrı'dan gelir.[Omnis potestas a deo.] )
- AVADANLIK
( Alet takımı. )
- AVAGADRO SAYISI ile AVAGADRO YASASI
( Bir moldeki molekül sayısı ve değeri, yaklaşık 6,02 10²3 olan bir sayı. İLE 0 °C sıcaklık ve 1 atmosfer basınçta herhangi bir gazın, bir molü 22,4 L hacim kapladığını ifade eden yasa. )
- AVAL AVAL (BAKMAK)
- AVAL ile AVAL
( Bir ticaret senedinde, üçüncü bir kişinin ödemeden sorumlu olanlar yararına, alacaklılara karşı senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence. İLE Saflığı, sersemlik derecesine varan kişi. )
- AVALOKİTESVARA[Sansk.](KWAN-YIN[Çince], KWANNON[Japonca])
( Şefkat Buda'sı. )
- AVALOKITESVARA[Sansk.] = KWAN-YIN[Çince] = KWANNON[Jap.]
- AVAM TENZİHİ ile/ve HAVAS (ÂRİF) TENZİHİ
- AVÂM'IN İSTİĞFÂRI ile ÂRİF/ENBİYÂ İSTİĞFÂRI
( Günahlarından sonra. İLE Sevaplarından sonra. )
- AVÂM[Ar. < ÂMM] ile A'VÂM[Ar. < ÂM]
( Herkes, kaba ve cahil halk, ayak takımı. İLE Yıllar, seneler. )
- AVAM ile/ve HAVAS ile/ve HAS ile/ve HAS'ÜL-HAS
( İctihadın parçası değil. İLE İctihadın parçası. İLE ... İLE ... )
- AVÂM ile ULEMÂ ile UREFÂ ile UMERÂ
( Tedbir peşindedir. İLE Kanıt peşindedir. İLE Tanık peşindedir. İLE Akıl peşindedir. )
( İhtiyât peşindedir. İLE İstidlâl peşindedir. İLE İstişhâd peşindedir. İLE İstişâre peşindedir. )
- AVANAK[Erm.] ile AHMAK
( Kolaylıkla kandırılabilen ya da aldatılabilen, aptal, bön. İLE Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal. )
- AVANE/AVENE[Ar.] değil/yerine/= YARDAKÇI/LAR
( Kötü işlerde birine yardım eden "kişi/ler". )
- AVANGART[Fr. < AVANT-GARDE] ile ÖNCÜ
- AVANS[Fr. < AVANCE] değil/yerine/= ÖNDELİK
( Öndelik. | Oyunda zayıf tarafa önceden verilen geçici üstünlük. )
- AVANTA ile/ve/||/<> HANUT
( Emek vermeden sağlanılan "kazanç". İLE Özellikle turistleri alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde. )
- AVANTAJ ile ÇIKAR
( ADVANTAGE vs. PROFIT )
- AVARA ile AVARA
( Bir geminin, başka bir gemiden ya da kıyıdan açılması. | Kıyıya dayanılarak, sandalın açılması için kürekçilere verilen komut. İLE İşe yaramaz, kötü. | Üzerinde döndüğü ve kendini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan düzenek. )
- AVÂRIZ değil/yerine/= YER BİÇİMLERİ
- AVASKÜLER/AVASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARSIZ
- AVATAR
( Haberci, Peygamber. )
- AVATARA[Hintçe] değil/yerine/= GÖVDELENME/BEDENLENME, ENKARNASYON
- AVAZ AVAZ (BAĞIRMAK)
- AVÂZ ile ÂVÂZ[Fars.] ile A'VÂZ[Ar. < İVAZ]
( Nefret. İLE Ses, sedâ. İLE Bedeller, karşılıklar. )
- AVCI-TOPLAYICI değil TOPLAYICI-AVCI
- AVCI/LAR ile/ve AYRIŞTIRICI/LAR
- AVCI/LIK ile/ve TOPLAYICI/LIK
- AVDET (ETMEK)[Ar.] değil/yerine/= GERİ GELME, DÖNME, DÖNÜŞ
- AVERAJ[Fr./İng. < AVERAGE] değil/yerine/= ORTALAMA | SAYI FARKI
- AVERSİYON/AVERSION[İng.] değil/yerine/= KAÇINMA
- AVEZ[Ar.] ile A'VEZ[Ar.]
( Fakirlik, sıkıntı. İLE Anlaşılması güç şiir. | Anlamı anlaşılmaz şey. )
- AVİDYA
( Cahillik. Birincil cehalet, kendi doğamızın cehaleti. Gerçek yaratılışımızı tanımaktaki yetersizlik, bilgisizlik. )
- AVİTAMİNOZ/AVITAMINOSIS[İng.] değil/yerine/= VITAMINSİZLİK
- AVİTAMİNOZ değil/yerine/= VİTAMİN EKSİKLİĞİ
- AVİZE değil/yerine/= IŞILDIZ
- AVİZE ile LAMBA
( CHANDELIER vs. LAMP )
- AVİZO
( Çeki düzenleyenin (keşidecinin), karşı tarafa (muhataba) çek düzenlediğini haber vermesi. )
- AVLAKA
( Türkiye'nin, Batı'daki en uc noktası. )
- AVLU değil/yerine/= IŞIKALAN
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AVOID vs. TO PROTECT
- AVOKADO:
SERTKEN değil YUMUŞAKKEN
( Avokadoyu, sertken değil yumuşadıktan sonra tüketmek gerekir. )
- AVOKADO:
FUERTE ile/||/<> HASS ile/||/<> ZUTANO ile/||/<> ETTINGER ile/||/<> BACON ile/||/<> PINKERTON ile/||/<> WURTZ
( Türkiye'de daha çok yeğlenen. İLE/||/<> Dünyada daha çok yeğlenen. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... )
( Eylül, Haziran arası olan bu cinslerin hepsinin toplanma zamanı farklıdır. )
( )
- AVOLİSYON/AVOLITION[İng.] değil/yerine/= GÜDÜ YİTIMİ
- AVRASYA:
ASYA[< ASIA, ASIE] ile/ve AVRUPA
( 40 milyon km². İLE/VE 10 milyon km² )
( ASIA vs./and EUROPE )
- AVRAT[Ar.] ile/= AVRET[Ar.]
( Kadın. | Karı, eş. İLE Bacak arası, edep yeri, genital bölge. )
- AVRAT değil/yerine/= KADIN
- AVRUPA BİRLİĞİ ZİRVESİ ile/ve/||/<> AVRUPA BİRLİĞİ KURULU/KONSEYİ
( THE EUROPEAN COUNCIL vs./and/||/<> THE COUNCIL )
- AVRUPA ISTAKOZU[Lat. HOMARUS GAMMARUS] ile AMERİKAN ISTAKOZU[Lat. HOMARUS AMERICANUS] ile ÇEKİRGE ISTAKOZU ile KADİFE YÜZGEÇLİ ISTAKOZ ile KÜRKLÜ ISTAKOZ
- AVRUPA SUSAMURU ile KANADA SUSAMURU ile BREZİLYA SUSAMURU ile HİNT SUSAMURU ile AVUSTRALYA SUSAMURU ile TIRNAKSI SUSAMURU ile KÜÇÜK TIRNAKLI SUSAMURU ile DENİZ SUSAMURU
- AVRUPA'NIN EN BÜYÜK KENT PARKI:
PHOENIX
( İrlanda'nın başkenti Dublin'de bulunmaktadır. )
- AVRUPA ile AVRUPA BİRLİĞİ
( Avrupa Birliği .ppt sunumunu indirmek için burayı tıklayınız... )
- AVT/AUT[İng. < OUT] değil/yerine/= DIŞARIDA
- AVUÇ AVUÇ ("GÖTÜRMEK", YEMEK)
- AVUÇ/LAMAK ile/ve KOŞAM/LAMAK
( ... İLE/VE İki elle avuç/lamak. )
- AVUÇLAMAK ile KISIMLAMAK
( ... İLE Tek elle avuçlamak. )
- AVUCUNU YALAMAK ile YUMRUĞUNU YALAMAK
( Karşılık bulamamak. İLE Cimrilik. )
- AVUKAT[Ar.] değil/yerine/= SAVUNMAN
- AVUKAT/EUATHLOS AÇMAZI ile/ve/||/<> KÖPRÜ AÇMAZI ile/ve/||/<> İKİ ZARF AÇMAZI ile/ve/||/<> UYUYAN GÜZEL AÇMAZI
( Hukuk fakültesini bitiren genç, ülkenin en ünlü avukatının yanında staj yapmak için başvuruda bulunur.
Avukat, gence, tek koşul ileri sürer:
"İlk davandan elde ettiğin tüm parayı bana vereceksin".
Antlaşma imzalanır ve iki yıl beraber çalışırlar. Tam staj bittiğinde, genç, antlaşmayı haksız bulduğunu, ilk davadan kazandığı parayı ona vermeyeceğini açıklar. Avukat, tazminat talebi ile mahkemeye başvurur.
Hakimin kararı ne olmalıdır?
İki davalı, duruşmada, hakimin karşısına geçtiğinde, avukat, şunu söyler:
"Sayın Yargıç. Bu davayı uzatmaya gerek yok. Çünkü, eğer ben kazanırsam, parayı alacağım; eğer kaybedersem yine alacağım. Çünkü, antlaşmamıza göre, o, ilk davasından kazandığı parayı bana verecek."
Hakim, tam avukatı haklı bulacakken, bu kez, genç avukat söz alır ve şöyle der:
"Sayın Yargıç. Evet. Avukat haklı. Bu duruşma, gerçekten gereksiz ama benim lehime. Eğer, ben bu davayı kazanırsam, ona bir şey ödemeyeceğim. Eğer, kaybedersem, antlaşmamıza göre, ilk davayı kaybettiğimden dolayı ona yine bir şey ödemeyeceğim.”
İLE/VE/||/<>
Sokrates, güçlü bir efendinin, -Platon'un- bekçiliğini yaptığı bir köprüye gelir ve geçmesine izin vermesini rica eder. Platon, şu yanıtı verir...
"Yemin ederim, ağzından çıkacak bir sonraki söz doğru olursa geçmene izin veririm, yanlış olursa seni suya atarım.
Sokrates'in yanıtı:
"Sen, beni, suya atacaksın." olur.
[Platon, Sokrates'i suya atmasa, Sokrates, yalan söylemiş olacak ve suya atılması gerekecek; suya atsa, Sokrates doğru söylemiş olacak ve suya atılmaması gerekecektir.]
İLE/VE/||/<>
...
İLE/VE/||/<>
... )
- AVUKAT ile/değil/<> MÜDÂFÎ
- AVUKAT ile SAVCI
( [yarısı dolu bir bardağın] Dolu ve boş bölümlerini ayrı ayrı görebilen ve savunabilen. İLE Boş bölümün, dolu olan bölümünden öncelikli olmadığını gösterme sorumluluğu ve yetkisiyle "iddia etmesi" ve/ya da "savunabilmesi" gereken. )
- Avukatınla KONUŞ!!!
- AVUN(T)MA ile KAN(DIR)MA
( TO BE CONSOLED(/TO SOOTHE/DIVERT) vs. TO (BE) DECEIVE(D) )
- AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU
( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )
- AVUNMA ile KANIKSAMA
( TO BE CONSOLED vs. TO BE INURED TO )
- AVUNMA ile/ve NEŞE
( TO BE CONSOLED vs./and GAIETY/MERRIMENT )
- AVUNMA ile/ve OYALANMA
( TO BE CONSOLED vs./and TO DAWDLE )
- AVUNMA ile/ve/değil/yerine/|| SAVUNMA
- AVUNMAK ile YETİNMEK
- AVUNTU ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEK/LİK
- AVUNTU ile/ve KETLE(N)ME[Erm.]
( CONSOLATION vs./and OBSTACLE | TO IMPEDE )
- AVUNTU ile/değil/yerine/||/>< ÜMİT
- AVURT ile/ve/||/<> ART AVURT
( Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü. İLE/VE/||/<> Avurdun arka bölümü. )
- AVUSTURYA/NEMÇE ile AVUSTRALYA
( NEMÇE/NEMSE: Osmanlılar'da Avusturya'nın adı. )
( BEÇ: Viyana'nın, Macarca adı. )
( AUSTRIA vs. AUSTRALIA )
- Avutmak için DİNLE!!!
- AVYA değil HAVYA[Ar.]
( Madenlerle yapılan kaynak işlerinde, lehimi eritmek için ateşle ya da elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde, ucu bakır aygıt. )
- AWAKE vs. SOBER
- AWARD and/||/<> AWARD OF AN ARBITRATION BOARD
( Karar, tahkim kararı, hakem. VE/||/<> Tahkim kurulu kararı. )
- AWARE OF vs. FAMILIAR WITH
- AXİNİT ile/||/<> EPİDOT
( Kahverengi, sarı ve mavi tonlarında bulunur. İLE/||/<> Genellikle yeşil renkte olup kristal yapısı uzundur. )
( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 6-7
Işık Kırma İndisi: 1.68-1.70 İLE/||/<> 1.72-1.75
Rengi: Kahverengi, sarı, mavi İLE/||/<> Yeşil
Molekül yapısı: Ca²(Fe,Al)Al²BSi4O05(OH) İLE/||/<> Ca²(Al,Fe)³(SiO4)³(OH) )
- AXTARMAQ[Azr.] = ARAMAK[Tr.]
- AY ALTI (ÂLEM) ile/ve AY ÜSTÜ (ÂLEM)
( Fizik. İLE/VE Matematik. )
( Doğrusal hareket vardır. İLE Doğrusal hareket yoktur. )
( METAFİZİK - (ÖTESİ) MATEMATİK - (ÜSTÜ) FİZİK - (ALTI) )
( Klâsik kozmolojide, Ay feleğinin altında bulunan, dört unsurun, toprak, su, hava ve ateş, karışımından meydana gelen, madenler, bitkiler, hayvanlar ve insan ile metereoloji olgu ve olaylarının yer aldığı, çizgisel hareketin hakim olduğu, oluş ve bozuluş dünyası. İLE/VE Klasik kozmolojide, atlas feleği ile ay feleği arasında yer alan, esirden meydana gelmiş, dairesel hareketin hakim olduğu, mahiyetini kozmoloji, heyetini ise astronominin incelediği dünya. )
- AY AY/TARSİER ile FİLİPİN TARSİERİ
- AY AYAKTA, ÇOBAN YATAKTA, AY YATAKTA ÇOBAN AYAKTA" ile/ve "ERKEN KALKAN ERKEN YOL ALIR"
- AY MAYMUNU ile AY AY LEMURU[MAYMUN değil!]
( Asya ile Avustralya arasındaki cennet adalarında yaşarlar. İLE Madagaskar'da yaşarlar. )
( ... İLE Yeterli miktarda yiyecek bulabilmek için arayış sırasında, bir gecede, 3 km. yol almış olurlar. )
- AY TAŞI ile/||/<> GÜNEŞ TAŞI
( Işığı yansıtan mavi bir parlaklığa sahiptir. İLE/||/<> Altın renkli parıltılara sahiptir. )
( Mohs Sertlik Derecesi: 6-6.5 İLE/||/<> 6-6.5
Işık Kırma İndisi: 1.52-1.53 İLE/||/<> 1.52-1.53
Rengi: Mavi parlaklık İLE/||/<> Altın parıltı
Molekül yapısı: (Na,K)AlSi³O8 İLE/||/<> (Na,Ca)(Si,Al)4O8 )
- AY'IN GÖRÜNÜŞÜ:
KUZEY YARIMKÜREDE ile/>< GÜNEY YARIMKÜREDE
(
)
( Ay, Dünya'nın ekvatoruna yakın bir yörüngede dolanır ve Dünya'nın yörüngesinde dolanırken Ay'ın Güneş ışığı alan bölümünü görebiliriz. Dünya'nın herhangi bir noktasından Ay’a bakan neredeyse herkes, Ay'ın evrelerini aynı görmektedir ancak bir günde Dünya’nın farklı noktalarından çekilmiş Ay fotoğrafları farklı olabilir. Ay'a, Dünya’nın kuzey kutbundan bakan biri, güney kutbundan bakan birine kıyasla baş aşağı biçimde görecektir. Ekvatordaki biri ise Ay'ı, gün içinde çeşitli yönlerde görebilmektedir.
Dünya'nın ekvatorunda bulunan bir kişi, Dünya dönerken, Ay'ın doğudan doğup tam tepesinden geçerek batıda battığını gözlemlerdi. Bu noktada, ufka kıyasla ters bir yönelime sahip olacaktır. Yani ekvatorda yaşayan bir kişiye göre, Ay'ın hangi bölümünün en tepede olduğu zamana göre değişiklik göstermektedir.
Ekvatordan kuzeye seyahat edilirse Ay'ın yükseldiği ve gökyüzünde daha güneyde battığı gözlemlenir. Aynı biçimde, ekvatordan güneye gidilirse de Ay'ın, gökyüzünün kuzeyinde yükseldiği ve battığı gözlemlenir.
Bu durum, Dünya'nın yörünge düzlemine yakın olan öteki gök nesnelerinde[cirim] de görülür. Örneğin Jüpiter, Dünya'nın güney kutbundan nasıl göründüğüne kıyasla kuzey kutbundan baş aşağı bakabilir. Dahası, Jüpiter'in üzerinde bulunan çizgiler, Dünya'nın hem kuzey, hem de güney yarım küresinde ufkun yakınında yatay görünürken ekvatordan yükselirken dikey görünür.
instagram.com/ituastronomi
(Kaynak: planetary.org ve sciencefocus.com)
---
FaRkLaR Kılavuzu'nda...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/58039
FaRkLaR.net/Doga )
- AY/DOLUNAY ile/ve YENİAY
( MEH ile/ve HİLÂL, ŞEHR )
( MOON vs./and CRESCENT )
- AY ve/<> 2016 HO3
( [Dünyanın] Uydusu. VE/<> Yarı uydusu. )
( ... VE/<> NASA, 2016 HO3 adlı bir asteroid keşfettiğini ve bunun dünyanın yarı uydusu olduğunu açıkladı. 2016 HO3 adlı asteroidin, 10 yıl önce görüntüden kaybolan 2003 YN107'nin bir benzeri olduğu belirtildi. İlk keşfin, 27 Nisan'da Hawaii'deki Pan-STARRS 1 araştırma teleskopunu kullanan bilimkişileri tarafından yapıldığını açıklayan NASA, o günden bu yana incelenip gökbilimciler tarafından kayıt altına alınan asteroidin, "2016 HO3" adıyla etiketlendiğini açıkladı. İncelemeler sonucunda, bir yarı uydu olduğu sonucuna varılan asteroidin, 38 - 120 metre çapında olduğu tahmin ediliyor. )
( )
( MOON and/<> CONSTANT COMPANION )
- AY ile AY ile AY
( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )
- AY ile/ve/||/<> KAMO OALEWA
( Dünyanın iki uydusu. )
- AY ile/||/<> MİRANDA ile/||/<> PHOBOS
( [... uydusu] Dünya'nın. İLE/||/<> Uranüs'ün. İLE/||/<> Mars'ın. )
- AYA İRİNİ
( Camiye dönüştürülmemiş tek kilise. )
- AYA(AYOS)
( Mübarek, aziz. )
- AYÂ[Ar.] ile ÂYÂ[Fars.], ACABA[Ar.] ile A'YÂ[Ar.] ile AYA[Ar.]
( Yeteneksiz/kabiliyetsiz, kudretsiz. | Tedavi edilemez, iyileştirilemez. İLE Şüphe ve tereddüt bildiren edat. İLE Daha ya da en kudretsiz, hiç iktidarı olmayan. İLE El/avuç içi, ayak tabanı. | Yaprakların düz ve parlak bölümü. )
- AYA ile/ve APAZ
( Avuç içi. İLE/VE Kapalı avuç. )
( RÂHE, KEFF ile/ve ... )
( KEF ile/ve ... )
( RÂHE ile ... )
- AYA ile FINDIK YUVASI
( Avuçiçi. İLE Eldeki çukurluk. )
( PALM vs. ... )
- AYAĞA BAKMAK ile/ve/değil/yerine YERE BAKMAK
- AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR
- AYAĞIMI/AYAKLARIMI (ÇIKARAYIM)" değil AYAKKABILARIMI (ÇIKARAYIM)
- Ayağını DİNLE!!!
- AYAK
( Çoban, murakıb, müş'ir, müşir, müşire ya da payende; reddade, müşahide, takibe, garib )
- AYAK BASMAK" ile/ve/<>/> "ADIM ATMAK"
- AYAK SÜRÜYEREK YÜRÜMEK ile/yerine/değil AYAK SÜRÜMEDEN YÜRÜMEK
( [not] WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT
WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT )
- AYAK TERİ ile AYAK TERİ ile AYAK TERİ/KİRASI
( Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı. İLE Hizmet için bir yere gönderilen kişiye verilen ücret, ayak kirası. İLE Bir haber ya da nesne getirene, emeğinin karşılığı olarak verilen para. )
- AYAK UCU ile AYAK UCU
( Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri. İLE Ayak parmak uclarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi. )
- AYAK UYDURMAK ile/ve EŞLİK ETMEK
- AYAK/PA[Fars.]:
PATİ ile/||/<> PATİK ile/||/<> PATİKA ile/||/<> PABUÇ ile/||/<> PAYTAK ile/||/<> PAYİDAR ile/||/<> PİYADE[< PAYADAK] ile/||/<> PİYON[< PEDON]
( Kedi, köpek için ön ayak. İLE/||/<> Küçük çocuk ayakkabısı. İLE/||/<> Keçi yolu. İLE/||/<> Ayakkabı. İLE/||/<> Eğri bacak. İLE/||/<> Ayakta durmak. İLE/||/<> Yaya. İLE/||/<> Yaya. )
- AYAK ile/ve AĞIM
( ... İLE/VE Ayağın üstündeki tümsek. )
( Her bir ayağımızda yaklaşık bir trilyon bakteri vardır. )
- AYAK değil/yerine HAL
- AYAK ve/<> TÜM ÖRGENLER
- AYAKÇAK ile AYAKÇIN
( Merdiven, merdiven basamağı. | Dokuma tezgâhı ayaklığı. | Çocukların, cambazların ayaklarına takıp yürüdükleri çifte sırık. İLE Dokuma tezgâhlarında, atkı ipliklerini devindirmek için ayakla basılan tahta ayaklık. )
- AYAKKABI BAĞCIKLARINI:
BAĞLAMAK ile/değil/yerine/> MIKNATIS
( ... İLE )
- AYAKKABI/BAŞMAK ile AYAKAPI
( ... İLE Fener-Balat'taki kapı. )
- AYAKKABI ile BATİNKA
( ... İLE Ayakkabı. [Tataristan'da.] )
- AYAKKABI yerine İZLİK
( Ayakkabı, dünyayı ve dünya malını simgeler. Eve ve camiye girerken dünya ve dünyaya ait herşey dışarıda bırakılır. )
- AYAKKABI / KALOŞ[Yun.]/GALOŞ
( Sağlık kurumları, müzeler vb. yerlerde özel bölümlere girerken ayakkabıya geçirilen ince ve şeffaf kılıf. | Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı. )
- AYAKKABI ile KUNDURA[İt. < CONDURA}
( ... İLE Kaba işlenmiş, bağsız, konçsuz ayakkabı. )
- AYAKKABI ile/ve/<> LORTA[İt.]
( ... İLE/VE/<> Ayakkabı kalıbının çapı. )
- AYAKKABI ile MASKARATA[İt.]
( ... İLE Ayakkabının üst yüzünün ön tarafında dikişle ayrılan burun bölümü. )
- AYAKKABI ile POSTAL[Fars.]
( ... İLE Konçlu ve kaba potin. | [mecaz] Düşkün, eski değer ve onurunu yitirmiş kadın. )
( HAFF ile ... )
( PAPUÇ ile PÂLENG )
- AYAKKABI ile SAYA
( ... İLE Ayakkabının, yumuşak olan üst bölümü. )
- AYAKLARINIZI:
ÜŞÜTMEYİN! ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAK TUTUN!
- AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI
- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM
- AYAKTA DURMAK ile DİKİLMEK
( Dik dur fakat diklenme! )
- AYAKTA DURMAK ve/fakat/||/<>/>/< HAYATTA KALMAK
( Yeterince gücün olmayabilir/kalmayabilir. VE/FAKAT/||/<>/>/< Nedenlerin vardır ve yeterince çoktur. )
- AYAKTA DURMAMIZA ŞÜKREDİYORUZ değil AYAKTA DURDUĞUMUZA ŞÜKREDİYORUZ
- Ayakta KONUŞ!!!
- AYAKTA TUTMAK ile/ve/||/<> HAVADA TUTMAK
- AYAKTAKİ KEMİKLER:
BAŞPARMAKTA ile/ve/||/<> ÖTEKİ PARMAKLARDA
( 2'şer kemik bulunur. İLE/VE/||/<> 3'er kemik bulunur. )
- AYAKTAYKEN ile AYAK ÜSTÜ
( ... İLE Oturmadan, ayakta durarak, kısa sürede. )
- AYÂL = AİLE
- AYAN-BEYAN (ORTADA OLMAK)
( Kanıt gerektirmemek. )
- ÂYÂN-I SÂBİTE ile ARKETİP
- ÂYÂN-I SÂBİTE ile İLÂHİ İSİMLER
- AYÂN[Ar.] ile Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık, meydanda. İLE Gözler. | Bir memleketin ileri gelenleri. )
- AYAN ile ÂYAN
( Belirli, açık. İLE İleri gelenler. )
- AYAN ile ÂYAN
( Belirli, açık. İLE İleri gelenler. | Meclis/senato üyeleri. )
- AYÂN ile/||/<>/> AYÂN-EŞRÂF
( Bir bölgenin ileri gelenlerine verilen ad. İLE/||/<>/> Derebeyi konumuna ulaşan taşra ileri gelenlerine verilen ad. )
- AYAR BABA ile/ve/||/<> LEYLÂ ANNE
- AYAR SİMETRİSİ
ile/ve/||/<>
AYAR GRUBU
ile/ve/||/<>
KONFİGÜRASYON UZAYI
ile/ve/||/<>
DENKLİK SINIFI
( Bir kuramın fiziksel olmayan simetrilerine verilen addır. Bir kuramda bazı ayar dönüşümleri yapıyorsak ve gözlemlenebilen fiziksel nicelikler bundan etkilenmiyorsa deriz ki, kuram belirli bir ayar simetrisine sahiptir. [Newton'un klasik mekaniği, tüm evrenin ötelemeleri altında simetriktir. Evrendeki maddeyi bir metre yukarı (bunun yerine kendi favori yönünüzü de seçebilirsiniz) taşıdığımızda evren yine bildiğimiz evrendir. Hiçbir şey değişmemiştir. Bundan dolayı Newton mekaniğinin öteleme simetrisi vardır diyebiliriz.]
İLE/VE/||/<>
Ayar dönüşümlerinin oluşturduğu gruptur. Bunun için ayar dönüşümlerinin bazı özellikleri sağlaması gerekir (bunlara grup belitleri/aksiyomları denir):
– Birim öğe. [Sisteme hiçbir işlem yapmayan bir simetri vardır.]
– Ters öğe. Bir simetri dönüşümünün etkilerini geri alabilecek bir simetri dönüşümü vardır. [Newton mekaniğinde tüm evreni bir metre yukarı kaydırdık. Sonra da bir metre aşağı kaydırdık. Aşağı kaydırma işlemi, yukarı kaydırma işleminin tersidir. Ve birbirine ters olan dönüşümlerin art arda uygulanması birim elemanı verir.]
– Kapalılık. [Art arda uygulanan ayar dönüşümlerinin de bir ayar dönüşümü olması gerekir.]
– Birleşme özelliği. [Birer ayar dönüşümü olsun ve art arda uygulansın. 'dan önce ikilisini uygulamakla 'dan sonra ikilisini uygulamak arasında fark yoktur.]
İLE/VE/||/<>
Bir kuramın izin verdiği tüm hallerin bir kümesidir, uzayıdır.
İLE/VE/||/<>
Bir kümenin birbirine denk [birbirine denk demek bir denklik bağıntısıyla birbirine bağlı olmak demektir] olan öğelerinin oluşturduğu kümedir. )
- AYAR[Madeni parada]
( Basılı madeni paranın içerdiği değerli maden miktarının karışıma olan oranı. )
- AYAR ile AĞYAR
( Bir iş ya da davranışta gereken ölçü. İLE Başkaları, yabancılar/eller. | Dışında/ki, hariç, haricinde/ki. )
( Tanımdaki/ifadedeki gereklilik kuralı: Parçalarını bulunduran, dışındakilere engel olan. [Efrâdını câmi, ağyarını mâni.] )
- ÂYAR değil AYAR
- AYAR ile KIRAT[Ar.]
( Değerli maddelerin saflık derecesi. İLE Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g. olan ağırlık ölçü birimi. | Nitelik, değer, düzey, seviye. )
- AYARLAMAK ile AYARTMAK
( TO ARRANGE vs. TO ENTICE/SEDUCE/TEMPT )
- AYARLAMAK ile/ve/<>/değil DENK GETİRMEK
- AYARLAYAN ile/ve/değil/||/<> AYARTAN
- AYARTICI ile KIŞKIRTICI
- AYASOFYA MİNARELERİ'NDE:
MİMAR SİNAN DÖNEMİ ile FATİH DÖNEMİ
( [müze girişi itibariyle] Sol taraftakiler. İLE Sağ taraftakiler. )
- AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR
( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun
"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun
açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye
başladım.
Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre
oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi.
Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından)
tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.
Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva
kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.
Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.
Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.
Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay,
"Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.
"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım"
diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.
"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.
Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...
"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın,
saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.
Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...
Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.
"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.
"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.
Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.
Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?
Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.
Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...
“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm.
“Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.
Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.
Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.
Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.
"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.
Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.
Haluk DURSUN )
( )
- AYASOFYA'DA:
BİRİNCİ ile/ve İKİNCİ ile/ve ÜÇÜNCÜ
( M.S.: 360 ile/ve 415 ile/ve 537 )
- AYASOFYA'DA:
İMAM ile/ve/değil KÜRSÜ ŞEYHİ
- AYASOFYA ile KÜÇÜK AYASOFYA CAMİSİ
( ... İLE Sultanahmet'in aşağısında, Küçük Ayasofya Caddesi'nin sonundadır. )
( ... İLE 1505'te, Bâbüssaâde Ağası Hadım Hüseyin Ağa emriyle Bizans kilisesinden[527] camiye dönüştürülmüştür. )
- AYASOFYA ve ZEYREK
( Fatih Sultan Mehmet'in fetih sonrasında benim diye belirlediği yerler. )
- AYASTEFANOS = YEŞİLKÖY
- AYASULUK =/< SELÇUK
( ... =/< Selçuk'un eski adı. )
- ÂYÂT-I İLMÎYE/KAVL ile/ve ÂYÂT-I KEVNÎYE
( Peygamberlere Cebrail aracılığıyla indirilmiş ayetler. İLE/VE Tüm âlem. Kainattaki herşey Allah'ın tüm ayetleridir. [Okuyabilene aşk olsun!] )
- ÂYÂT-I MÜTEŞÂBİHAT ile ÂYÂT-I MUHKEMÂT
- AYAZ ile/ve/||/<> BOĞAZ
( Lokman Hekim, 32 temel hastalık belirlemiş. 16'sının, soğuktan; 16'sının da "yeme-içme"den kaynaklandığını görmüş. Üşütmemeyi ve çok yememeyi yeğlemeliyiz. )
- AYAZMA[< Yun.][Hristiyanlıkta]
( Hristiyan'larda okunmuş kutsal su. | Şifalı/kutsal su/kaynak/pınar. )
- AYDAKİ 3 DORUK:
ULUĞ BEY ve/<> KOPERNIK ve/<> GALILEO
( Uluğ Bey, kurduğu sektans sistemi ile 1180 yıldızın konumunu ve bir yılın 365 gün olduğunu, Kopernik'ten 60, Galileo'dan 200 yıl önce, hemen hemen doğru olarak hesaplamıştır. )
- AYDIN = MÜNEVVER = INTELLECTUAL[İng.] = INTELLECTUEL[Fr.] = INTELLEKTUELL[Alm.] = INTELLETTUALE[İt.] = INTELECTUAL[İsp.] = PAIDEUMENOS[Yun.] = MUFEKKİR[Ar.] = RÛŞENFİKR[Fars.] = INTELLEKTUEEL[Felm.] = ZİYÂLİ[Azarbaycan = Özbek Tr.] = BİLİKTİ[Kazak Tr.] = BİLİMDÜ[Kırgız Tr.] = DIANOOUMENOS[Yun.] = PROSVEŞÇONNIY[Rusça]
- AYDIN ile/ve/||/<> ÖNDER
- AYDINLANMA:
AYDINLIĞI "DÜŞLEYEREK" değil KARANLIĞIN BİLİNCINE VARARAK
- AYDINLANMA(/IŞIKLANMAK) = TENEVVÜR = İŞRAK(tasavvuf) = ENLIGHTENMENT[İng.] = ENLAITEMENT, SIÈCLES DES LUMIÈRES[Fr.] = AUFKLæRUNG[Alm.] = ESSERE ILLUMINATO[İt.]
- AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA
- AYDINLANMA ile/ve "ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK"
- AYDINLANMA ile/ve/> AŞMA
( ENLIGHTENMENT vs./and/> TO EXCEED )
- AYDINLANMA >< AYDINLANMA İSTEĞİ
- AYDINLANMA ile/ve/<>/> DEVRİM
- AYDINLANMA ile/ve/değil EŞİK
- AYDINLANMA ile/ve MİLÂD
- AYDINLANMA ile MİSTİK AYDINLANMA
( ... İLE Birlik bilinci. )
- AYDINLANMA ile OLGUNLAŞMA
( Olgun olanlar daha çok deneyim birikimine sahip olanlardır. )
( AYDINLANMA: Aklını kullanabilme cesâreti. )
( Tüm aklını aydınlanmaya ulaşma amacına yöneltmiş ve tüm duygusal zevklerden arınmış kişiye, "akıntıya karşı giden kişi" adı verilmiştir. Çünkü, o kişi, sonsuzluğun sevincine ulaşmak için, dünya yaşamının korkunç dalgalarıyla boğuşmaktadır. )
( The ripe ones had more experience behind them. )
( ENLIGHTENMENT vs. RIPEN )
- AYDINLANMA ve/=/<> SEVİNÇ
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYDINLANMADA:
ATİNA ile/ve/||/<>/> BAĞDAT ile/ve/||/<>/> AMSTERDAM
( )
- AYDINLANMAK ile/ve/||/<>/> ERMEK
- AYDINLANMAK ve/||/<>/>/< ŞEFKÂT
- AYDINLANMALI!
- AYDINLANMIŞ/LIK ve/<> UYANDIRILMIŞ/LIK
- AYDINLANMIŞ ile BİLGE
( Kendini tanıyan. İLE Kendini tanımakla birlikte/öte başkalarını da tanıyan. )
( Bir bilge, şeylerin, olduklarından farklı olmalarını istemez/beklemez. )
( Mutlu olmak için kendimizi(özümüzü) bilmek dışında, hiçbir şeye gereksiniminiz olmadığını bilmek, bilgeliktir. )
( Bilge, şu dört zaaftan tamamıyla korunmuş olan kişidir:
* Benlik
* Bencillik
* Önyargı
* İnat )
( Bilge, iç deneyimler ile sezgiyi yansıtmaktan âciz kalan kavramlarla elden geldiğince az iş görmeye bakar. )
( BİLGE: Seni, sana bildiren. )
( MERKEZ EFENDİ )
( Knows the self. VS. Knows the self with all others.
A wise/saint does not want things to be different from what they are.
To know that you need nothing to be happy, except self-knowledge, is wisdom. )
( ENLIGHTENED vs. WISE )
- AYDINLANMIŞLIK(ENTELEKYA) ile/ve AKIL(REASON) ile/ve ORAN(RASYO)
( Ereğe bağlı akıl. İLE/VE Nedene/sebebe bağlı akıl. İLE/VE Tasıma/kıyasa bağlı akıl. )
( Ereğe ulaştırır. İLE/VE Hikmet sunar. İLE/VE Düzen sağlar. )
( INTELLECT vs./and REASON vs./and RATIO
Dependent in aim. WITH/AND Dependent in cause. WITH/AND Dependent in comparison.
Attains to the aim. WITH/AND Presents the philosophy. WITH/AND Obtains the regularity. )
- AYDINLARIN BİLGİSİZLİĞİ ile/ve/||/<> SANATÇILARIN SATKINLIĞI
- AYDINLATMA ile/ve/değil AYDINLANMA
( [not] ILLIMUNATION vs./and/but ENLIGHTENMENT )
- Aydınlatan(Sattva).
- ÂYET
( KUR'AN-I KERİM'İN HERHANGİ BİR CÜMLESİ | ALÂMET, NİŞAN | DELİL )
- ÂYET ile/ve AŞİR
( ... İLE/VE On ayetlik bölüm. )
- ÂYET ile/ve/<>/II HADİS-İ KUTSÎ
- ÂYET ile HADİS ile İCMÂ ile KIYAS
( Tefsir edilir. İLE Şerh edilir. )
( Âyet + Hadis = Nass )
( BELGÜ ile ... )
- AYET ile/ve/<> HİKMET
( İddia edersen, böyle/şöyle olursun. )
- ÂYET ve/=/||/<> İŞÂRET
- ÂYET ve/||/<>/< SİMGE
- ÂYET ile/ve/||/<>/> VÂRİDÂT
( Risâletten doğan/gelen. İLE/VE/||/<>/> Velâyetten doğan/gelen. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bireysel/sanatsal. )
- AYGIN BAYGIN
( Bitkin. | Duyguda ölçüyü kaçırmış. | Kendinden geçercesine âşık, vurgun. )
- AYGIR ile BEYGİR[Fars.]
( Eril at.[Damızlık] İLE Arabaya koşulan. Erildir fakat enenmiştir/kısırlaştırılmıştır. )
( EFRÂS[Ar. < FERES]: Atlar, beygirler, kısraklar. )
( ESB-İ LÂGAR[Fars.]: Zayıf beygir. )
( YÂM[Fars.]: Posta[menzil] beygiri. )
( FAHLUL-HAYL ile HISÂNULCERR )
( ... vs. MARE )
- AYGIR ile KISRAK
( Eril at. İLE Dişil at. )
( HİSÂN ile FERÂSE )
( ... vs. MARE, MÂDİYÂN )
- AYI GÜLÜ ile ÇİN GÜLÜ ile JAPON GÜLÜ
- AYI ile/değil/yerine ARI
( Gibi yeme/oturma! İLE/DEĞİL/YERİNE Gibi çalış! )
- AYI ile AYI SANSARI/VOLVERİN
- AYI ile GÖZLÜKLÜ AYI
( ... İLE Ant Dağları'nda yaşarlar. )
- AYI ile/ve KANADA AYISI
( ... İLE/VE Avlanmak için suyun içine dalma özelliği geliştirmiştir. )
- AYI ile KESELİ AYI
( ... cum PHASCOGILLERCTOS CINEREUS )
- AYI ile KODYAK AYISI
( )
- AYI ile KUTUPAYISI
( Bozayılar, simsiyah renkte de olabilmektedir. İLE Kutupayıları, beyaz değildir. Derileri siyah renktedir, kürkleri yarı saydamdır. [Beyaz görünümleri, ışığın saydam yüzeylerden kırılarak yansımasının bir sonucudur] )
( EBÛ-HAMÎD / EBÛ-HÛMİD: Ayı. )
( ile )
( What to do if you see a bear? )
( How To Be Safe Around Bears )
( ... İLE 160 km. yüzebilirler. )
( What To Do If You See A Bear (And Why) )
( DÜBB/DÜBBE[dişil], DÜBBİYYE[: Ayıgiller] ile DÜBB-İ ŞİMÂLÎ )
( HIRS ile ...
HIRS-BEÇE: Ayı yavrusu. )
( URSUS ARCTOS cum URSUS MARITIMUS )